Etiket: kızlık zarı

  • Vajinismuslu kadın şanslıdır !

    Vajinismuslu kadın şanslıdır !

    Vajinismuslu kadınlar şanslıdır

    Vajinismusun her evli on çiftten birinde görüldüğüne dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Düğün mevsimini geride bıraktığımız şu dönemde, ilk denemede ve sonrakilerde bir türlü cinsel ilişki kuramadıkları için bize başvuran, cinsel danışmanlık veya cinsel terapi programına aldığımız pek çok vajinismuslu çift sorunlarını geride bırakmanın mutluluğunu yaşamaktadır. Vajinismus şikâyeti ile bize başvuran bu çiftler, aslına bakacak olursanız, yeni evlenen çiftler içerisinde en şanslı grubu oluşturuyorlar. Çünkü bu çiftler, açık davranarak sadece sorunlarından kurtulmuş olmakla kalmıyorlar; cinsel terapi sürecinde tam bir cinsel eğitim almış da oluyorlar. Biz, cinsel ilişkiyi sadece penisin vajene girmesi olarak değil; kadın ve erkeğin karşılıklı bedensel, zihinsel ve ruhsal doyumunu sağlayan doğal bir mucize olarak görüyoruz. Çiftlere özel yürütülen cinsel terapi sürecinde kadın ve erkeğin hem kendilerini hem de eşlerini tanıması, bedenlerini keşfetmesi, cinsellikle ilgili yanlışlarını düzeltmesi, bilmediklerini öğrenmesi sağlanıyor. Cinsel terapi sürecinden geçmiş çiftler üzerinde yaptığımız araştırmalar bize gösteriyor ki böyle bir yeniden yapılanma sürecinden geçen çiftlerin evlilikleri, iletişim boyutları ve cinsel yaşamları geçmemişlere oranla daha olumlu seyretmektedir. Bu çiftler, gerçek cinsel mutluluğu daha çabuk yakalıyorlar ve biz olmayı daha iyi başarıyorlar. Şimdi siz karar verin; vajinismuslu kadınlar mı daha şanslı, yoksa her şeyin yolunda gittiği sanılan ama cinsel sorunlarının üstünü örten kadınlar ya da çiftler mi?” dedi.
    Vajinismus zamanla geçmez, uygun bir tedaviyle geçer
    Vajinismuslu hastaların genelde kaderlerine küstüğü ifade eden CİSED Medya ve Halkla İlişkiler Koordinatörü Psikolog Serap Yeşil; “Hatta bu kadınlarımızın bir kısmı cinsel ilişkiyi adeta bir tecavüzü yaşar gibi yaşamaktadır. Çoğu çift, bu sorunun vajenin cinsel ilişkiye alışık olmamasından kaynak landığını düşünüp zamanın geçmesini bekler. Ama düşünülenin aksine vajen zaten esnek bir organdır. Sağlıklı bir cinsel ilişkide kadın yeterince uyarılıp penis-vajen birlikteliğine hazır hale geldiğinde ilk seferde bile rahat bir ilişki olabilir. Vajinismuslu kadınlarda ise fiziksel bir engel olmamasına rağmen, vajinadaki kasların kendi kontrolü dışında yani istemsiz kasılması sonucu, cinsel ilişki mümkün olmamakta ya da zor ve ağrılı bir şekilde gerçekleşmektedir. Buna kadının zihin altı (bilinçdışı) dediğimiz süreçleri, yanlış ya da eksik bilgileri neden olabiliyor. Beden, bir tehlike olarak algıladığı cinsel ilişkiden kendini refleks olarak korumaya çalışıyor. Oysa mutluluk veren bir sevişme eşleri daha huzurlu, daha mutlu ve çevrelerine karşı daha sevecen yaparken, birbirlerine daha çok bağlar, yakınlaştırır ve onları bütünleştirir. Vajinismus sıkıntısını yaşayanlar bir şeylerin yolunda gitmediğini ve gitmeyeceğini bugün olmasa bile iki-üç yıl içerisinde fark etmekte ve çare aramaya başlamaktadırlar. 20 yıldır bu sorunla yaşayan kadınlarımız olduğunu gördük. Yaşam süreci içinde geliştireceğimiz ve renklendireceğimiz cinselliğimiz için şayet yolun başında eğitim alırsak bu bize en 4–5 yıl kazandırır. Yaşadığımız her an önemlidir, geçen zamanı bir daha geri getiremeyiz. Cinsel terapi için baş vuran hastalarla biz birlikte bir yolculuğa çıkarız. Bu yolculukta cinsel terapist önden giderek kişiye ışık tutar, o ışığı takip eden hasta aydınlığa ulaşır. Aydınlığa ulaşan hastaları daha renkli, daha mitlerden arınmış, daha çok hazza odaklı bir cinsel yaşam bekler. Vajinismus zamanla geçmez; uygun bir tedaviyle geçer.” dedi.
  • En az 3 yıl çocuk yapmayın…

    En az 3 yıl çocuk yapmayın…

    Uzun süredir evli olan ve çocuk sahibi olmalarına rağmen cinsel yaşamlarda hiç doyuma ulaşamayan kadınların son zamanlarda artması üzerine Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED), “Kadın olmadan anne olmak zorunda kalan kadınlar” konulu bir basın açıklaması yaptı. Toplumsal çalışmaları ve basın açıklamalarıyla ülkemizde gündem yaratabilen CİSED’in basın açıklamasından işte çok çarpıcı başlıklar:

    Kadın doğulmaz kadın olunur

    Kadınların çoğu için cinselliğin evlilikle birlikte başladığını ve bu nedenle de çoğu zaman sağlıklı olarak yaşanamadığını belirten CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Toplumumuzda, evlenecek kadının toplum içindeki değeri cinsel deneyimsizliğiyle belirlenmekte ve “bakirelik” kutsanmaktadır. Kız çocukları yetiştirilirken, cinselliğin erkeklere özgü olduğu, sadece erkeğin zevk aldığı, kadın için çoğu zaman mide bulandırıcı, acı veren, ama evliliğin devam etmesi ve anne olmak için yerine getirilmesi gereken bir kadınlık görevi olduğu öğretilmektedir. Aile ve toplum baskısı, cinsellikle ilgili yanlış inanışlar, cinsel eğitim yetersizliği, cinselliğin ayıp, günah veya yasak olarak kabul edilmesi nedeniyle, kadınlarımız cinsellik hakkında yeterince bilgi sahibi olamamakta, bilgi sahibi olmak bir yana cinselliği kelime hazinelerine dahi ekleyememektedirler. Evleninceye kadar cinselliği hiç bilmeyen veya çoğu zaman yaşamayan kızlarımız, evlilikle birlikte cinsel hayata başlamaktadırlar. Ancak hayatı boyunca cinsel fantezi kurmamış, birini arzuladığında kendinden utanmış, suç işlediğini ya da günaha girdiğini düşünmüş, kızlık zarını korunması gereken en önemli yapı olarak görmüş, hiç mastürbasyon yapmamış, kendi bedenine yabancılaşmış, cinselliği eşine karşı yerine getirilmesi gereken bir görev ya da onu sevdiğini gösterebilmesinin bir yolu olarak algılayan bir kadın için cinsellik; haz alınacak güzel bir yaşantı olmaktan çok istenmeyen bir durum haline dönüşebilmektedir. Çoğu zaman yatakta aktif olan erkektir, ilişkinin uzunluğunu, kısalığını, tarzını erkek belirler, o isterse sevişilir istemezse sevişilmez, kadın da erkeğin isteklerine uyum gösterebilmeyi mutlu bir cinsellik göstergesi olarak algılamaya başlayabilir. Bu da bir kadın olarak cinselliği bir hak olarak görme sürecini sekteye uğratır ve “kadın doğulmaz kadın olunur” sözünün içini boşaltır. Cinselliği hak ettiğine inanan ve rahat bir şekilde yaşayan bir kadın olmadan anne olmak yani erkenden çocuk sahibi olmak kadınlarımızın bir açmazıdırBir kadın gerçekten kendi bedenini ve eşinin bedenini tanıyıp, keşfedip, rahat ve gevşemiş bir halde, cinsel haz alıp haz verebilecek bir seviyeye gelmek için en az 3 yıla ihtiyaç duyar. Çünkü seks yapmak öğrenilebilen ve geliştirilebilen bir davranıştır3 yıldan önce erken bir hamilelik yaşayan her kadın daha tam anlamıyla kadın olmadan anne olmak zorunda kalmaktadır, bu da mutsuz ve tatmin olamayan kadın sayısının hızla artmasına yol açmakta, mutsuz aileler kurulmasına neden olmaktadır. Ayrıca evliliklerde ilk 3 yıl çok önemlidir, bu süre çiftin cinsellik dışında diğer konularda da bir uyuma gelebilmesi için genellikle yeterli olmaktadır.Bu nedenle yeni evlenen çiftlere “tam olarak kadın olmadan anne olmamak için en az 3 yıl çocuk yapmayın” önerisinde bulunuyoruz.” dedi.

    Cinsel eğitim şart

    Cinselliğin erkeğin olduğu kadar kadının da hakkı olduğunu vurgulayan CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör; “Kadının biyolojik olarak cinsel haz alma, boşalma veya orgazm olma kapasitesi erkeğe göre fazladır. Ancak bu kapasitenin kullanabilmesi için kadının öncelikle onun farkında olması gereklidir. Kadınlara yaşamlarının ilk yıllarından itibaren cinsel sağlık bilgisinin verilmesi, cinselliği yaşamanın bir günah, konuşmanın ise ayıp olmadığının öğretilmesi gelecekte ortaya çıkabilecek sorunları en baştan ortadan kaldıracaktır. Yani cinsel eğitim şarttır. Çünkü cinselliğin tam olarak gelişimi temas, mahremiyet, duygusal ifade, zevk, şefkat gibi temel ihtiyaçların doyumuna bağlıdır. Cinsel isteğin nerede ne zaman kimle yaşayıp yaşanamayacağı, içinde doğulan aile, toplum, ahlaki değerler ve sosyal yapılar tarafından belirlenir. Cinsel arzularını bastırmayan, gerektiğinde erteleyebilen ve istediğinde doyuran bir kadın, cinselliği haz alınan bir etkinlik olarak algılayacaktır. Bir kadın cinselliği, aşkı yaşamanın veya sevgiyi paylaşmanın bir parçası olarak görürse cinsel doyum yaşama ve haz alma kapasitesini arttıracaktır. Bütün bunların sonucunda, cinsellikle ilgili yanlış inanışlardan uzak, cinsellikten korkmayan, cinsel arzularını, düşüncelerini eşiyle paylaşan daha sağlıklı ve daha mutlu kadınlar ortaya çıkacaktır.” dedi.

  • İlk Gece Nasıl Olur ? İlk Gece Yapılması Gerekenler Nelerdir ?

    İlk Gece Nasıl Olur ? İlk Gece Yapılması Gerekenler Nelerdir ?

    İLK İLİŞKİDE MUTLAKA AĞRI OLUR MU? :

    Kızlık zarı kadınların %95′ından fazlasında ince ve esnek bir mukoza parçası yapısındadır. İlişki öncesi kadın kendisini hazır hissettiğinde, ön sevişmeyle vajinada yeterli ıslaklık oluşur, erkeğin de yumuşak davranması ve zorlayıcı hareketlerden kaçınması durumunda kadın kızlık zarının yırtılması esnasında ağrı hissetmez, ya da çok az bir ağrı hisseder. Cinsel ilişkide alınan zevkin ön planda olduğu bir durumda, bu ağrının sonradan hoş olmayan bir anı olarak hatırlanma olasılığı çok düşüktür.

    İLK İLİŞKİDE MUTLAKA KANAMA OLUR MU? :

    İlk cinsel ilişkide kanama olabilir de olmaya bilirde. Bu her kadının anatomik yapısının farklı olmasından kaynaklanır. Kızlık zarı bazı kadınlarda o kadar çok esnektir ki, penis içeriye girdiğinde özelliklede vajina ağzı yeterince ıslak ve kaygan olduğu durumlarda kızlık zarı yırtılmadan kalabilir. Bu durum kızların %1 ‘de oluşur. Bazı kadınlarda da kızlık zarının damarlanması çok ince olduğundan zar yırtılmasına rağmen kanama olmayabilir.

    KIZLIK ZARININ KALIN OLMASI İLİŞKİYİ ENGELLER Mİ? :

    Bazı durumlarda ilk cinsel birleşme birinci denemede ve sonraki birkaç denemede gerçekleşmeyebilir. Bunu en sık görülen nedeni sanıldığı gibi kızlık zarının kalın olması değildir. En sık görülen nedeni, kadının kendisini cinsel ilişkiye hazır hissetmemesi ve korkmasından kaynaklanmaktadır. Bu durumda kadın kendini gevşetemeyecek, vajinanın girişinde bulunan güçlü kaslar kasılı olarak kalacak ve vajina yeterince ıslanma ve kayganlaşma olmayacağından penisin vajinanın girişinde yer alan kas ve kızlık zarı engelini aşması güçleşecektir. Çok az bir ihtimal olsada diğer bir neden de kızlık zarının gerçekten kalın olmasıdır. Jinekoloji kliniklerine “ilk ilişkiyi başaramama” sebebiyle başvuran kadınların muayenesinde kızlık zarının kalın olması nedeniyle ilk ilişkiyi başaramadıkları ortaya çıkmaktadır. Bu durumlarda bazen cerrahi müdahale ile kızlık zarının doktor tarafından basit bir operasyonla açılması gerekebilir.

    İlk Gece İçin 8 Öneri için tıklayınız!

    ZARIN YIRTILMASIYLA OLUŞAN KANAMA SÜRESİ :

    Kızlık zarının yırtılması esnasında yırtık nadiren kızlık zarından vajinaya doğru genişleyebilir. “Deflorasyon” yani kızlık zarının yırtılması olarak adlandırılan bu durum genellikle ön sevişmenin yetersiz olması ve vajinanın yeterince kayganlaşmamasından kaynaklanmaktadır. Çoğu durumda erkek, kadının ağrı duymasına duyarsız kalarak ilişkiyi sürdürmüş ve yırtık olması gerekenden daha büyük olmuştur. Normalde kızlık zarı bozulmalarında kanama en geç yarım saatte durur. Geniş bir yırtık oluştuğunda ya hemen başlayan şiddetli bir kanama ya da ilişki bitmesine rağmen uzun bir süre devam eden kanamalarda söz konusudur. Yapılan jinekolojik muayenede yırtığın yeri tespit edildikten sonra sınırlı uyuşturma ya da geniş yırtıklarda genel anesteziyle yırtık onarılarak kanama durdurulur.

    Kalın kızlık zarı gibi, çiftlerin elinde olmayan nedenlere bağlı normal dışı durumlar için erkeğin ve kadının yapabileceği bir şey elbette ki yoktur. Bu durumda jinekolojik muayene gereklidir.

    İLK GECE ERKEĞE DÜŞEN GÖREVLER :
    Başarılı bir ilk gece için kadının yapması gereken; eşine hazır olduğu ya da hazır olmadığı mesajını net olarak verebilmesi, kadın ön sevişme aşamasında kontrolü kendi eline almalı ve erkek de kontrolü kadına bırakmada gönüllü olmalıdır.

    Erkek ise kadının kendisinden farklı doğasını kabul etmeli, bir kadının cinsel ilişkiye hazır olmasının erkekten daha uzun sürdüğü gerçeğini unutmamalıdır. Erkek, kadının gevşemesi ve rahatlaması için elinden geleni yapmalı ve çok sabırlı olmalıdır.

  • Ertesi Gün Haplarının Tehlikelerine Dikkat

    Ertesi Gün Haplarının Tehlikelerine Dikkat

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “ERTESİ GÜN HAPLARI BİR DOĞUM KONTROL YÖNTEMİ DEĞİLDİR!”

    Kürtaja sınırlama getiren yasal düzenleme üzerindeki tartışmalar hala devam ederken, Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, gebelikten acil korunma yöntemleri arasında yer alan “Ertesi Gün Hapları” için başvuruların eskiye oranla arttığına dikkat çekti.

    “CİNSEL İLİŞKİ SONRASI HAPI” ADI DAHA UYGUN…

    CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe , Ertesi Gün Hapı kullanımında çiftlerin eğitilmesi gerektiğine dikkat çekti ve şöyle devam etti: “Ertesi Gün Hapı acil durumlar için kullanılması gereken, gebeliği önleme yöntemidir ve korunmasız cinsel ilişkiye girildikten sonra ilk 72 saat içinde kullanılmalıdır. İlişkiden sonra ne kadar erken alınırsa koruyuculuğu o kadar fazla olur. Ancak cinsel eğitimin olmadığı ülkemizde ertesi gün hapı sanki bir doğum kontrol yöntemiymiş gibi kullanılmaktadır. Oysaki sürekli kullanımda, yan etkileri oldukça fazladır ve sık kullanıldığında koruyucu etkisi azalır. Ertesi Gün Hapları, ilk 24 saat içerisinde kullanıldığında istenmeyen gebeliği %95 oranında önler. Çiftler prezervatif, doğum kontrol hapı ya da spiral gibi çağdaş doğum kontrol yöntemlerini kullanmalıdır. Sağlık Bakanlığı’nın Ertesi Gün Hapları’nı ücretsiz verme kararı üzerinde konuşulması gerekiyor. Gençler ve çiftler eğitilmeden ve kamuoyu yeterince bilgilendirilmeden, bu uygulama yanlış sonuçlara yol açabilir, bilgilendirilme sonrası ise bu uygulama yalnız acil durumlar için doğru olabilir. Ayrıca, Ertesi Gün Hapları’nın adı yanlış konulmuş, ‘Ertesi Gün Hapı’ yerine ‘Cinsel İlişki Sonrası Hapı’ terimini kullanmak daha doğru olur. Çünkü çiftlerin çoğu, gerçekten bu hapın ertesi gün alınması gerektiğini sanıyor. Oysa ne kadar erken alınırsa, bu hapların etkisi o kadar fazla oluyor.”

    KAMUOYUNA YANLIŞ MESAJLAR VERİLMEMELİ!

    Ertesi Gün Hapları’nın kamuoyuna “Korunmayın, nasıl olsa gebeliği engelleyen haplar var!” şeklinde sunulmasının veya bu tür yanlış mesajların verilmesinin sakıncalarına dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; “Prezervatif yırtılması, alkollü korunmasız ilişkiler, dışarı boşalma gibi doğum kontrol yöntemlerinin uygulanmasındaki sıkıntılar veya tecavüz gibi istenmeyen ilişkilere maruz kalındığında ya da bir başka doğum kontrol yöntemi kullanılmakta iken aksilik olduğunda, ek yöntem olarak Ertesi Gün Hapları kullanılmalıdır.” dedi.

    KUSMA OLUNCA TEKRAR ALMAK GEREKİYOR!

    CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör , Ertesi Gün Hapları’nın bir ay içerisinde alınan normal doğum kontrol haplarının içinde bulunan östrojen ve progesteron kadar yüksek hormon yüklemesine neden olacağını ve bu nedenlevücudun hormon dengesini bozacağına dikkat çekti ve şöyle devam etti: “Ayrıca, Ertesi Gün Hapı’nı kullanan bazı kadınlarda baş ağrısı, baş dönmesi, göğüste gerilme, mide bulantısı ve nadir olarak görünen kusma gibi yan etkilergörülebilir. Bu sebeple dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü haplar içildikten sonra iki saat içinde bir kusma gerçekleşmişse, hapların tamamı ya da bir kısmı dışarı atılır yani etkisi azalır. Bu durumda Ertesi Gün Hapı’nın tekrar içilmesi gerekir. Görüldüğü üzere, normal doğum kontrol yöntemlerinden farklı olarak Ertesi Gün Hapları biraz ağırdır ve ayda en fazla bir kere kullanılmalıdır.” dedi.

  • Kızlık zarı ile ilgili binlerce yıllık tabuyu yıkan iddialar

    Kızlık zarı ile ilgili binlerce yıllık tabuyu yıkan iddialar

    ‘Kızlık zarı ile ilgili binlerce yıllık tabuyu yıkan iddialar
    ‘Halka yanlış anlatılıyor
    ‘Kızlık zarı doğuştan esnek ve deliktir
    ‘İlk gece için tavsiyeler
    ‘Bir başvuru kitabı: ‘Vajinismus’un Üstesinden Gelmek’
    ‘Her 10 kadından biri vajinismus
    ‘Vajinismus Araf’ta kalmaktır
    ‘Kendini doğrulayan kehanet olarak vajinismus
    ‘Vajinismusun tedavisi: Cinsel terapi

    Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED), kızlık zarıyla ilgili binlerce yıllık tabuyu yıkacak bir iddiada bulunarak, normal yapıdaki kızlık zarının ideal şartlar altında ilk cinsel ilişki deneyiminde ve sonrasında kanamayacağını, yırtılmayacağını, delinmeyeceğini, patlamayacağını, ağrı ve acı yapmayacağını açıkladı. CİSED Başkanı Dr. Cem Keçe yeni çıkan ve cinsellik konusunda en çok satanlarda ilk sırada bulunan “Vajinismus’un Üstesinden Gelmek” adlı kitabında kızlık zarı ile ilgili binlerce yıllık cinsel tabuları yıkacak, inanç ve fikirleri değiştirecek iddialarda bulundu.

    Kızlık zarı ile ilgili binlerce yıllık tabuyu yıkan iddialar
    Kızlık zarının vajina deliğinin ağzında, yaklaşık 1.5-2 cm içeride incecik bir mukoza tabasından oluştuğunu belirten ve bu zarın sadece insanlarda ve ilk çağlardan beri en yakın dostlarımız olan atlarda bulunduğunun altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Atlarda vajinismus sorunu yok. Çünkü insanlar gibi kendilerini kasmazlar, insanlar gibi korkuları ve tabuları yoktur. İlk gece ve kızlık zarı ile ilgili tabuların yıkılması kadınlarda başta vajinismus ve orgazm olamama, erkelerde ise iktidarsızlık ve erken boşalma gibi sorunların ortaya çıkmasını zorlaştıracaktır. Çünkü hiç bir insan sevginin paylaşılmasının en güzel yollarından biri olan cinselliği yaşarken bir sınava tabi tutulmamalıdır. Bu günahtır, yazıktır. Avrupa’da kızlık zarı kanaması ve ilk gece ile ilgili tabular veya kaygılar yoktur. İlk gece yanlış ve defolu başlayan bir evlilik genellikle bütün bir ömür boyu aynı şekilde devam edecektir. Türkiye’de cinsellik bir ‘sınav’, erkeklik ve bekaretin bir ispatı gibi görülmektedir. Bu ülkede erkeklerin yaklaşık %70′inde, kadınların ise %80′inde cinsel sorunlar varsa, bunun nedeni yanlış cinsel mitlerdir ve bunun artık yıkılma vakti gelmiştir” şeklinde konuştu.

    Halka yanlış anlatılıyor
    Kızlık zarının ve ilk gecenin, halka yanlış anlatılan ve insanları yanlış beklentilere itilen bir konu haline getirildiğini vurgulayan CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Anormal bir kızlık zarı olabilir, bunlar çok nadir görülür. Genellikle kızlık zarları aynıdır. Ben 13 yıllık meslek hayatımda binlerce hasta gördüm. Bu hastalarımla yaptığım çalışmalarda kızlık zarının, yırtılmayacağına, kanamayacağına veya acımayacağına dair bir beklenti oluşturduğumuzda bunun gerçekleştiğine tanık olduk. Toplum olarak bizler kızlık zarının kanayacağına inandığımız ve kendimizi kan görmeye şartlandırıldığımız için bu gerçekleşiyor” diye konuştu. Dr. Keçe, özellikle genç kızların kabusu haline gelen ‘ilk gecede’ çiftlerin ve ailelerinin kızlık zarının kanamasını beklemesinin gelin ve damat üzerinde korkunç bir baskı meydana getirdiğinin altını çizdi. Bu gerginliğe birde düğün öncesi ve sonrası gerilimlerinde eklenmesiyle çiftin gerdek odasına oldukça gergin bir halde girdiğini anlatan Dr. Keçe, bu psikolojik baskı ortamı içerisinde ideal cinsel ilişki şartlarının oluşmadığını ve bunun sonucunda da geline büyük acılar yaşatan kanamaların ortaya çıkabileceğine dikkat çekti. CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; şöyle devam etti: “Evlenmeden önce gelin ve damadın gerginlikleri yavaş yavaş artmaya başlar. ‘Senin annem şunu istedi, benim babam şöyle dedi’, takılar, hangi evde oturulacağı gibi tartışmalar gelin ve damadı gerginleştirir. Bu gerginlik düğün gününe sirayet eder. Düğün günü herkes normal giyinmişken gelin ve damat farklı kıyafetler içindedir. Herkesin gözü gelin ve damadın üzerindedir. Normal hayatta bile her zaman yaptığımız işi yaparken bütün insanlar bize baksa tedirgin oluruz. Düğünlerde, kavga gibi olay çıkarmak bizim millet olarak en kötü alışkanlıklarımızdandır. Bu gerginlikler arasında gelin ve damat gerdeğe girer. Bu kez yatak odasına girdikleri andan itibaren farklı bir gerilim başlar. Kapıda kan görme beklentisiyle nöbet tutanlar vardır. Kız tarafı kızının sağlam olup olmadığını kontrol etmek için bekler, çünkü bu namus meselesi olarak algılanır. Erkek tarafı da oğlunun bu işi yapıp yapmadığını görmek için kapıda bekler, kan damadın erkekliğin ispatıdır. Dışarıdaki bu gerginlik içeriye yansır. İçeride ise cinsel bilgi almamış, sağdıçlık kurumun ortadan kaldırıldığı bir ülkede ne yapacağını bilemeyen çift iyice gerilmiştir. Erkek hep şunu düşünür, ‘ya sertleşmezse’, ‘ya ben içeriye girmeden inerse’ diye. Bu erkeklerin en büyük ve dayanılmaz korkularından biridir. Erkeğin bütün düşünceleri penisindedir. O an karısının duygularını veya endişelerini anlayacak durumda değildir. Çünkü dışarıda bekleyenlere karşı kendini ispat etmek zorunda hisseder. Bu nedenle erkek, karısı tam olarak hazırlanmadan, onun duygularını okşamadan, uzun bir ön sevişme yapmadan direkt ilişkiye girer. Bu arada erkeğin kafasında, ‘biraz sonra sevdiğim kadının canı yanacak, kan gelecek’ düşüncesi de vardır. Hiç bir erkek sevdiği kadına bunu yaparken rahat olamaz. Kadın ise biraz sonra bir şeyler yaşayacak ve bunun sonucunda bir tarafı yırtılacak, delinecek, kanayacak, canı yanacak diye korkar. Çok ilginçtir gelin bir taraftan da ‘ya kanamazsa’ diye endişelenir. Çünkü kan olmadığı zaman da en iyi ihtimalle doktora götürülecek, aşağılanacak, dövülecek, belki töre gereği öldürülecektir. Kadının durumuna bakar mısınız? Kanasa bir dert, kanamasa ayrı bir dert. Bu şartlarda kadının, kendini rahat bırakmasını, haz almasını, yeterince ıslanmasını bekleyebilir miyiz? Tabi ki hayır. Kadın kendini ne kadar kasarsa, ne kadar çok kuruluğu olursa, erkek ne kadar çok acele ederse, kanama, ağrı ve acı o kadar artar. Ve sanki bu kadermiş gibi, sanki Tanrı’nın bir emriymiş gibi algılandığında da toplumsal bir beklenti haline gelir’ dedi. İlk gece rahat ve huzurlu olan, yeterli ön sevişme yapan, kasılma ve gerginlik yaşamadan birlikte olan çiftlerin de nadir olarak var olduğunun altını çizen CİSED Başkanı Dr. Cem Keçe; “Bazı çiftler ilk gece rahat oluyorlar, kanama ve ağrı gibi sorunlar yaşamıyorlar. Ancak bu kez de, erkeğin kafasında ‘acaba bu kız daha önce başka biriyle ilişkiye mi girdi?’ diye bir korku meydana geliyor ve eşini doktora götürüyor. Çünkü normalde olması gereken bu duruma alışık olmayan veya beklemeyen çiftin kafası karışabiliyor” ifadesini kullandı.

    Kızlık zarı doğuştan esnek ve deliktir
    Kızlık zarının genellikle doğuştan esnek ve delik olduğunu söyleyen ve bunun kanıtı olarak da kadının adet görmesini gösteren CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “İdeal şartlar altında ilk gece normal bir kızlık zarı kanamaz, ağrı ve acı yapmaz. Ancak kadın kendini ne kadar kasarsa, ne kadar çok kuruluğu olursa, erkek ne kadar çok acele ederse kanama, ağrı ve acı o kadar artar. Penis ve vajinanın görevi neslin devamını sağlamak için birleşmektir. Yemek yerken kuru kuruya bir lokmayı çiğnemeden yutmaya çalışırsak boğazımızı tahriş etmez mi? Kızlık zarının acıması ve kanamasının en büyük nedenlerinden biri yanlış beklentilerle yapılan yanlış işlemlerdir. Bu nedenle ideal şartlar altında cinsel ilişki öneriyoruz. İdeal şart nedir? Erkek acele etmeyecek, karısının duygularını ve bedenini uzun uzun okşayacak, kadın kendini kasmayacak ve ıslanması tam olduğunda cinsel ilişkiye girilecek. Normal bir kızlık zarı ideal cinsel birleşmede yırtılmaz, delinmez ve kanamaz. Hafif bir açılma olur, bu da dışarıdan anlaşılmaz ve gelip geçer. Kasılmış bir vajinaya penis girdiğinde acı yapar. Kadın rahat, huzurlu, gevşemiş, ıslanması tamamlanmış, penis acele etmeden girmiş ise bunda hiç bir sorun çıkmaz. Yüzlerce, binlerce vaka ile bunu kanıtladık. ‘Vajinismus’un Üstesinden Gelmek’ adlı kitabımızda bunları detayları ile anlattık” dedi.

    İlk gece için tavsiyeler
    İlk gecenin kanamasız ve acımasız atlatılmasın mümkün olduğunu altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; çiftlere şu önerilerde bulundu: ‘Her iki cinste de ilk gece korkusu veya sorunları yaşanabilir, bu normal ve doğal bir durumdur. Ancak yukarıdaki bilgilerin ışığında öncelikle rahat olmaya, gevşemeye çalışın. Düğün öncesi ve sırasında yaşanan gerginlikleri bir tarafa bırakın. Cinsel ayıp, yasak veya günah olmadığı gibi, mahrem ve özel bir konudur, bu nedenle mahremiyetinize önem verin. Kendinizi rahat hissetmiyorsanız güzel bir duş alarak veya masaj yaparak daha fazla rahatlamayı deneyin. Bütün bunlara rağmen gerginliğiniz devam ediyorsa o gece yapmak zorunda değilsiniz. Ayrıca düğün ve evlilik telaşı ile cinsel ilişki isteğinizde de azalma olabilir, bu nedenle korkularınız daha fazla ön plana çıkabilir. Erkek acele etmemelidir, karısının duygularını ve bedenini uzun uzun okşamalıdır, ona güzel sözlerle iltifatlarda bulunmalıdır. Kadın ise kendini kasmamalı ve ıslanması tam olduğunda cinsel ilişkiye girmelidir. Normal bir kızlık zarı yukarıda bahsettiğimiz ideal şartlar altında ilk cinsel birleşmede yırtılmaz, delinmez, patlamaz, kanamaz, ağrı ve acı yapmaz. Hafif bir açılma olur, bu da dışarıdan anlaşılmaz ve gelip geçer. Belirli bir süre içinde cinsel ilişki olmaz ise, hiç çekinmeden bir doktora başvurabilirsiniz.’

    Bir başvuru kitabı: Vajinismus’un Üstesinden Gelmek
    CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe’nin yazdığı, “Vajinismus’un Üstesinden Gelmek” isimli kitapta çok konuşulacağa benziyor. Keçe, kitabında çiftlere, savunma mekanizmalarını ve diğer engelleri ortadan kaldırarak, sevgi ve paylaşmaya dayanan cinsel ilişkiyi ve aşkı ifade etmeyi öğretiyor. Çünkü Dr. Keçe, cinsel terapilerin genel amacının, kadın veya erkek olarak kişinin kendi cinsel kimliğini kabul etmesine, cinsel kimliğine uygun ve etkin davranışlar göstermesine, çiftlerin cinsel iletişimlerinin kalitesini arttırmalarına ve ilişki içinde kendilerini rahat hissetmelerine yardım etmek olduğunu düşünüyor. Kitabında kadınlarda vajinismus hastalığının, yani cinsel ilişkiye girme korkusunun psikolojik ve organik nedenlerinin yanı sıra tedavi seçeneklerini de sıralayan Dr. Keçe, kızlık zarıyla ilgili de binlerce yıllık tabuları yıkacak yeni ve ilginç iddialara yer veriyor. Vajinismus’un Üstesinden Gelmek adlı kitabının alanında ilk ve mutlaka okunması gereken bir başyapıt olduğunu söyleyen CİSED Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; başta vajinismus sorununu yaşayan çiftler, vajinismus olmaktan endişe duyan genç kızlar, çocuklarının vajinismus olmaması için neler yapılması gerektiğini öğrenmek isteyen ebeveynler olmak üzere; cinsel terapistlere, cinsel danışmanlara, medya mensuplarına ve konuyla ilgilenen herkese sesleniyor. Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; hastalar için oku ve iyileş; cinsel terapistler, hekimler, psikologlar ve psikolojik danışmanlar için oku ve iyi et; anne ve babalar için oku ve çocuğunu vajinismustan koru; genç kızlarımız için oku ve vajinismus olma; medya mensupları içinse oku ve vajinismus hakkında doğru bilgilendir mantığı hazırlanmış bir başvuru kaynağıdır. Cinsel Terapide Dr. Keçe Modeli’ne göre tedavi yaklaşımlarını anlatan Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; vajinismus sorunu yaşayan kadınların eşleriyle birlikte sorunun üstesinden nasıl gelebileceklerine odaklanmış bir rehber kitaptır, büyük bir bilgelikle ve empatiyle yazılmış bir başucu eseridir, herkesin anlayabileceği bir üslupta yazılmış bir cinsel tedavi kitabıdır. Özellikle normal yapıdaki kızlık zarı ideal şartlar altında ilk cinsel ilişki deneyiminde ve sonrasında; kanamaz, yırtılmaz, delinmez, patlamaz, ağrı ve acı yapmaz iddiasının işe yararlılığını kanıtlayan tavsiyeler ve vaka örnekleriyle doludur’ dedi.

    Her 10 kadından biri vajinismus
    Vajinismusun bir erteleme ve kaçınma hastalığı olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Vajinismus; cinsel ilişkiye girme denemelerinde hafif bir kasılmadan tüm vücutta bir kasılmaya, endişe, korku, tiksinme ve panik haline, bacakların açılmalarını engelleyecek boyutlarda sıkıca kapatılmasına veya elle eşi itmeye kadar değişik şekillerde ortaya çıkabilir ve çaresizlikle yaşanır. Ülkemizde her 10 kadından birinde görülen vajinismus; kişinin kendisinin umutsuz olduğuna yürekten inandığı psikolojik kökenli bir hastalıktır’ dedi.

    Vajinismus Araf’ta kalmaktır
    Araf inancının bazı din ve mezheplerin ahiret kavramlarında yer aldığını, kötülerin ve iyilerin nihai ahiret mekânları arasında olduğuna inanılan bir yer olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Vajinismus Araf’ta kalmaktır. Çünkü vajinismus hastaları evlendikten sonra artık kız değildirler, ancak tam bir kadın da olamamışlardır. Kızlık ve kadınlık arasında kalmışlardır. Onların Araf’ı da budur. Tamamlanmamış bir evlilik; yaşanan her anı sıkıntı veren ama aynı zamanda da ‘bir gün belki’ umudunu taşıyan bir süreçtir. Zamana bağımlı olmayan bir noktada duran hasta için arada kalmak; değişen, dalgalanan ve farklılaşan eşe ve kendi içindeki fırtınalara karşı her geçen gün azalan bir dirençtir. Adeta Araf’ta tek başına ve pusulasız konuşan hasta, ilk gece neyse, son gece de o olma iddiasında ve konumundadır. Yani vajinismus bir cehennem kadar vardır ve bir cennet kadar yoktur’ dedi.

    Kendini doğrulayan kehanet olarak vajinismus
    Uygun olmasa da herhangi bir beklenti oluştuğunda, kişilerin beklentileri ile uyumlu hareket etmeye çalıştıklarına dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Yazgı çağırma, sakınan göze çöp batarmış, kırk gün deli dersen deli olur, ben sana demiştim türünden ifadelerin işaret ettiği kendini doğrulayan kehanet kavramına göre; doğru ya da yanlış herhangi bir inanç veya beklenti, bu tanımlamayı doğrulayacak yeni bir davranış ortaya çıkarmakta ve bu olayın sonucunu veya kişinin davranışını etkilemektedir. Sonuçta, beklentiler gerçek olur. Sonuçta, sanki sihirli bir güç sayesinde beklenti doğrulanır. Örneğin, bir kişiyi suçlu diye nitelemek ve ona bu şekilde davranmak, suçlu olduğu beklentisine karşılık kişinin içindeki suçlu davranışları ortaya çıkarmasına neden olabilmektedir. Bir başka örnekte; eşiyle cinsel ilişkiye girdiğinde eşinin ona zarar vereceğini, ağrı ve acı duyacağını düşünen ve buna inanan bir kadın cinsel ilişkiyi ret eden bir davranış sergileyecektir. Buradaki süreç, gerçek olduğuna inanılan şeylerin gerçekleşmesi olarak açıklanabilir. Bu süreçte hasta eşinin nasıl davranacağına ilişkin bir beklentiye girmekte, eşine karşı bu beklentiye uygun bir tutum sergilemekte ve eşi de onun tutumuna uygun davranışlar geliştirmektedir. Böylece bilimsel olarak başlangıçta gerçekliği olmayan bir şey gerçekleşmiş olmakta, cinsel ilişkiye girilememekte veya ilk gece ağrı, acı ve kanama olabilmektedir’ dedi.

    Vajinismusun tedavisi: Cinsel terapi
    Vajinismusun her zaman %100 tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu ve kader olmadığını söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Vajinismus cinsel terapist tarafından cinsel terapi ile tedavi edilebilir. Hipnoz destekli, içgörü yönelimli ve eğitime dayalı yoğunlaştırılmış holistik psikoterapi ve evlilik terapisi tekniklerinin de yer aldığı cinsel terapinin süresi hastalığın şiddetine göre birkaç seanstan 10-12 seansa kadar değişebilir’ dedi.

  • Vajinismus hastalarının %85′i ilk geceden korkuyor

    Vajinismus hastalarının %85′i ilk geceden korkuyor

    Cinsel açıdan kendilerini yeterince tanımayan kadınların çok sık olduğu ülkemizde, evli olduğu halde yıllarca Cinsel ilişkiye giremeyen kadınlarımız da var. Cinsel ilişkiye girememe korkusu olarak tanımlanan, bir erteleme ve kaçınma hastalığı olan vajinismus ile ilgili Cinsel Sağlık Enstitüsü 4500 kişi üzerinde bir anket çalışması yaptı. İşte açıklamalarıyla Türkiye’de gündem yaratan Cinsel Sağlık Enstitüsü’nün Vajinismus Bilgi Anketi’nden çarpıcı başlıklar ve merak edilenler:

    Vajinismus hastalarının %85′i ilk geceden korkuyor
    Cinsel ilişkiye girememe şikayeti ile başvuran ve vajinismus tanısı ile Cinsel terapi sürecine alınan hastaların ortak davranış özelliklerinin saptanması ve zamanla kendilerini başka insanlarla karşılaştırırken olumsuz yönlerini görmeleri hipotezi ile hazırlanan Vajinismus Bilgi Anketi ile yaptıkları çalışma ile vajinismuslu kadınların ortak özelliklerini belirlediklerini söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Cinsel Sağlık Enstitüsü olarak 4500 kişi üzerinde yaptığımız anket çalışması ile, vajinismusu olan kadınların %55′nin cinsel konularda bilgi düzeylerinin düşük olduğunu, %85′nin ilk geceden çok korktuklarını, %40′nın görücü usulüyle evlendiklerini, %45′nin kendi bedenlerini beğenmediklerini, %40′nın ailesine bağlı olduğunu ve %40′nın da eşinin kendisini terk edeceğini düşündüğünü ortaya çıkarttık. Vajinismus hastalarının %45′inde cinsel isteksizlik, %25′inde orgazm olamama, %20′inde cinsel tiksinti bozukluğu, %20′inde sosyal fobi, %15′inde panik atak, %35′inde anksiyete, %20′inde depresyon ve %15′inde yükseklik korkusu olduğunu tespit ettik. Ankete katılanların %45′i 1’2 yıldır, %30′u ise 3’4 yıldır bu hastalığı yaşadıklarını ifade ettiler’ dedi.

    Vajinismus hastaları hocalara ve medyumlara başvuruyor
    Yaptıkları çalışmada vajinismus hastaları için cinselliğin ayıp, günah, yasak olarak değerlendirildiğini ifade eden CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Ayrıca ankete katılanların %45′nin tedavi için hocalara ve medyumlara başvurması da çok çarpıcı bir gerçeği ortaya çıkarmaktadır. Bu da hala nereye ve kime başvuracağını bilmeyen binlerce vajinismuslu hastamızın var olduğudur’ dedi.

    Kadınların korkulu rüyası
    Vajinismusun; henüz ülkemizde fazlaca bilinmeyen ama sık görülen ve sayısı her geçen gün artan, yatak odalarında her gece hayatlarının en büyük korkusunu yaşayan ve cinsellikleri bir kâbusa dönüşen kadınların hastalığı olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Çöp kutusuna bir arada atılmış çeşitli hastalıklardan oluşan vajinismus; tıpkı deprem gibidir, onu anlamalı ve felsefesine saygı duyulmalıdır. Kişinin kendisinin umutsuz olduğuna yürekten inanması durumu olan vajinismus; tıpkı aşk gibidir, tam olarak tanımlanamasa da çaresizlikle yaşanır. Vajinismusu olanlar iki yönden talihsizdir. Sadece fiziksel bir hastalığa sahip olmakla kalmayıp, bu konuda aşırı kaygı, saplantı ve kötümserlik içine de gömülmüşlerdir. Bu açıdan bakıldığında kadınların korkulu rüyasıdır’ dedi.

    Vajinismus nedir?
    Yurt dışındaki cinsel terapi ve seksoloji kitapları incelendiğinde; vajinanın girişindeki kasların istem dışı kasılarak cinsel birleşmenin acılı veya imkânsız olarak algılanmasına vajinismus denildiğinin altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ’13 yıllık hekimlik hayatımda gördüğüm yüzlerce vajinismus hastası bana bu tanımın çok doğru olmadığını gösterdi. Çünkü vajinismusta başta vajina etrafında olmak üzere tüm vücutta bir kasılma, endişe, korku, tiksinme ve panik hali olur, hasta bacaklarını açılmalarını engelleyecek boyutlarda sıkıca kapatır ve elleriyle eşini iter. Kızlık zarlarının çok kalın ya da vajinalarının çok dar olduğunu düşünebilen bu kadınlar oluşan acı beklentisi sonucunda kendilerini savunma ve koruma çabaları içine girerler. İşte buna vajinismus denir. Doğru olan bu tanının konması için bozukluğun sürekli ya da yineleyici bir biçimde görülmesi gerekir’ dedi.

    Bir korku refleksi
    ‘Ya acırsa’ diye korkan kadınların cinsel ilişkinin gerçekleşmesine izin vermediğinin altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘İstemsiz bir şekilde yani kadının kontrolü dışındaki kasılmalar bilinçdışından köken alan vajinal bir refleks olduğu kadar, ilkel ve bedensel bir korku refleksidir. Bu refleks penisin veya başka bir cismin, tampon, doktor parmağı, hatta hastanın kendi parmağının bile vajinaya yaklaşması veya eşin cinsel ilişki için pozisyon alması sonucu tetiklenebilmektedir’ dedi.

    Kızlık zarı delinmez ve patlamaz
    Gerçekte cinsel ilişki sırasında vajinanın esnemesinin ve genişleyebilmesinin büyük bir öneme sahip olduğunu ifade eden CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Vajina yani kadın cinsel organı, ilişki sırasında erkeğin penisinin büyüklüğü ya da küçüklüğüne göre kendini hazırlar. Cinsel birleşmenin durumuna bağlı olarak genelde dışa en yakın kısmı oldukça gevşeyebilir. Bu sağlıklı ve normal bir durumdur. Vajina esneyebilen, genişleyebilen ve uzayabilen bir organdır yani vajinismus, genital organların anormalliğinden dolayı değildir. Bazı kadınlar, vajinalarının penisin giremeyeceği kadar dar olduğunu hatta böyle bir deliğin olmadığını bile düşünürler. Vajina kasları kasıldığında ve vajina deliğinin içine hiçbir şeyi alamayacak bir görüntü verdiği durumlarda hasta için cinsel birleşme çok zor bir hal alır. Yani genital bölge tamamen normalken bu endişeler tamamıyla yanlıştır. Çünkü anatomik olarak normal olan bir kızlık zarı kanamaz, delinmez, patlamaz, yırtılmaz ve normal şartlar altında cinsel ilişki ağrı yapmaz, acı yapmaz. Sadece zarda açılma olur. Ağzımızın içini döşeyen epitel doku vajinanın içiyle aynıdır. Nasıl ki kuru bir ekmeği çiğnemeden, tükürüğümüzle ıslatmadan yutmaya çalıştığımızda boğazımız kanarsa, acırsa, vajinanın içine de kuru kuruya penis sokulmaya çalışılırsa, ağrı acı ve kanama olur. Yani kadın rahatsa, kendini kasmaz ise, sulanması tam olmuş ise ilk gecede yüzüncü gece de ağrı, acı ve kanama olmaz. Çünkü vajinanın görevi penisi içine almak ve neslin devamını sağlamaktır. Vajina bu görevini yaparken neden sorun yaşansın? Gözümüzde görme işlemi sırasında ağrı, acı veya kanama oluyor mu? Ama gözümüze toz girse ve biz ovuştursak ağrı, acı ve kanama olabilir. Bu normal dışı bir durumdur’ dedi.

    Erkek evliliğini bitirmeye zorlanabiliyor
    Ailelerin vajinismus durumunu bilmelerinin işi içinden çıkılmaz bir hale getirebileceğinin altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Ailelerin ilk geceye ait deliller istemeleri, ya da -hala çocuğunuz olmuyor mu?- şeklindeki soruları çiftin durumu zora sokar. Ailelerinden sürekli baskı ve aşağılanma görebilirler, genellikle kadın suçlanır ve erkek evliliğini bitirmeye zorlanabilir’ dedi.

    Neden çoğunlukla psikolojik kaygılar
    Vajinismusun nedenleri arasında psikolojik kaygıların ağırlık kazandığının altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Kız çocuklarına öğretilen veya irademizin bilinçdışımıza kodladığı -cinsellik kötüdür-, -kızlık zarı çok değerli ve korunması gereken bir şeydir- düşünceleri bu problemin ortaya çıkmasında önemli bir yer tutar. Bazen neden cinsel bilgi eksikliği, basit bir utanma ve cinsel duygulardaki baskılanma olabilir. Bazen de altta yatan neden özellikle çocukluk dönemindeki travmatik bir yaşantıdır. Bu durumda geçmiş de yaşanmış taciz gibi travmatik olayların bilinçdışına itilen bugünkü izdüşümleri ve etkileri gibi daha karmaşık içsel çatışmalar, yanlış kalıplar ya da zorlamalar beden-zihin bütünlüğünü bozup vajinismusa neden olabilir. M. Ericsson’un dediği gibi defolu bir öğrenme ve kabullenme vardır.

    Sağdıçlık kurumunun yerine yeni kurumlar inşa edemedik
    Ülkemizde kadınlardaki cinsel problemlere adanmış basılı materyalleri ve bireyin kendi başına kullanabileceği yazılı materyalleri bulmanın oldukça zor olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Bu nedenle bu sahada yapılacak cinsel eğitim ve sosyal hareket serbestîsine hiç olmadığı kadar fazla ihtiyacımız vardır. Çünkü sağdıçlık kurumunun içini boşalttığımızdan beri; penis girişine katlanamama veya özel zorluklar yaşama anlamına gelen vajinismustan şikâyetçi olan kadınların sayısında hızlı bir artış söz konusudur. Bu nedenle Evlilik Öncesi Cinsel Danışman ve Rehberlik hizmetleri yasal düzenlemelerle zorunluluk haline getirilmelidir. Ayrıca yarınlarımızın geleceği gençlerimiz içinde anaokulundan başlayan bir Cinsel Eğitim ve Ergenlik Öncesi Cinsel Danışma ve Rehberlik hizmetleri de yasal olarak düzenlenmelidir. Son olarak Anne-Baba ve Eş Eğitimleri de ülkemizin yapı taşı olan ailelerimizin sağlıklı ve mutlu olması için mutlaka verilmelidir. Ülkemizde bu hizmetleri verecek kurumlar vardır’ dedi.

    Her 10 kadından biri vajinismus yaşıyor
    Vajinismusun görülme sıklığı ilgili rakamların büyük farklılık göstermesine rağmen, söylenenden daha sık ortaya çıkıyor olmasının muhtemel olduğunun altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Yurtdışı yayınlarda cinsel terapi kliniklerine başvuran kadınlardaki vajinismus oranlarının %12 ve %17 arasında değiştiği rapor edilmiştir. Kanada ve İrlanda’da yürütülen çalışmalarda daha yüksek oranlardan bahsedilmiştir. Rasgele örnekleme ve yapılandırılmış görüşme metotlarının kullanıldığı Cinsel Tıp Enstitüsü Vajinismus Bilgi Anketi, Türkiye’de her 10 kadından birinin vajinismus sorunu yaşamakta olduğunu göstermiştir. Bu durum vajinismusun ülkemizde cinsel terapi merkezlerine başvuran kadınlar arasında en sık rastlanan şikâyetlerden biri olduğunun bir kanıtıdır. Yani başvuranların %60′nı vajinismus oluşturmaktadır. Tanı kriterlerine ve kadınların jinekolojik muayene veya cinsel terapi alma istekliliğine bağlı olarak vajinismus görülme sıklığı değişebilir. Tedavi arayışı olmaksızın kısmi ya da durumsal vajinusmus yaşayan kadınların sayısı bilinmemektedir ve bu sayı kanaatimce klinik örneklere nazaran genel nüfusta daha yüksek olabilir. Çünkü vajinismusun yaygınlığı düzgün bir şekilde belgelenememektedir. Ölçümler, kullanılan tanımlamalara, örneklemedeki kişilerin yaşına, raporlama çeşitlerine göre oldukça değişkenlik gösterebilmektedir. Buna ek olarak, kadınların yardım isteme davranışını ortadan kaldıran, ayıp, yasak, günah, utanç verici ve durumun mahremiyetine ilişkin düşünceler de oldukça yaygındır. Türk kültüründeki cinsel değerler, cinselliğin anlamı, cinsel ilişkinin tanımı, cinsel işlev bozukluğunun algılanması gibi bazı özelliklerde bu yüksek görülme sıklığında rol oynar’ dedi.

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimizle Vajinismusu yenelim

  • Ebeveynler Farkında Olmadan Kızlarının Vajinismus Olmasına Neden Olabiliyor!

    Ebeveynler Farkında Olmadan Kızlarının Vajinismus Olmasına Neden Olabiliyor!

    CİSED GENEL BAŞKAN YARDIMCISI UZ. DR. YASEMİN YILDIZ: “CİNSELLİK VE EVLİLİK; TAMAMLANMA, BÜTÜNLEŞME, BİR VE TAM OLMA HALİDİR!”

    Yaz geldi. Yeni evlenen çiftlerin sayısı her geçen gün artıyor. Bu nedenle “ilk gece korkusu” ve “vajinismus” yeniden gündeme geliyor. Çünkü toplumumuzda ebeveynler kızlarına hep aynı şeyleri öğütlüyor: “Evleneceğin güne kadar erkeklere dikkat et.” “Erkeklerden uzak dur, kendini koru.” “Erkekler sana zarar verebilir.” “Cinsellikle aranda hep bir mesafe olsun.” Daha sonra bu öğütleri tutmayanların başlarına gelen korkunç hikâyeleri ve örnekleri kızlarına anlatarak inandırıcılıklarını arttırmaya çalışıyorlar. Peki, ebeveynler farkında olmadan ileride kızlarının vajinismus olmasına yol açabilirler mi? İşte bu soruya yanıt Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistlerinden geldi…

    CİNSELLİKLE SEVGİYİ BİR ARAYA GETİREMİYORLAR!

    Esas olarak 0–7 yaş ve daha sonra devam eden süreçte kız çocuklarının bilmedikleri ama merak ettikleri cinsellikle ilgili tüm kayıtları, tepkileri ve tutumları büyüdükleri aile ortamında ve özellikle annelerini model alarak oluşturduklarını ifade eden CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Çocukluk çağlarında çoğu kız çocuğu anlayamadıkları bir şekilde ‘Aman bisiklete binmeyin!’ veya ‘Aman çitlerin üstünden atlamayın!’ gibi uyarıları duyuyorlar. Oyun oynarken düşüp genital bölgesiyle ilgili bir travmada annesinin paniğine şahit oluyorlar, sürekli bacaklarının arasında korunması gereken bir şey olduğunu hissediyorlar. Böylece kız çocukları içinde yetiştikleri ortamın görüşlerini ve değer yargılarını küçük yaşlardan itibaren direk ya da dolaylı yollardan öğreniyorlar. Örneğin bazı evlerde cinsellikten hiç bahsedilmiyor, hatta gazete ya da televizyonda bu konudaki haberler bile hemen sayfa ya da kanal değiştirilerek engelleniyor. Ayrıca cinsellik içeren konular ya da cinsellik içermese bile kız-erkek ilişkileri ile ilgili konular ayıplanarak veya olumsuz imalarla dile getirilerek, kız çocuklarının bu mevzulardan uzak kalması sağlanıyor. Hatta evde anne ve babalar asla çocuklarının yanında birbirinin elini tutmuyorlar, yan yana sarılarak oturamıyorlar veya birbirini öpmüyorlar. Böylece çocuklar anne ve babalarının bir cinsel hayatı yokmuş gibi algılarla büyüyorlar. Bu nedenle cinsellikle sevgiyi bir araya getiremiyorlar.” dedi.

    SAVAŞ YA DA KAÇ!

    Kız çocuklarının daha çok küçük yaşlardan itibaren “Kapat eteğini bacağın görünecek!” gibi laflarla, güvendikleri ve inandıkları aile büyüklerinin uyarılarıyla kendilerini kapatmayı öğrendiklerini ifade eden CİSED Genel Başkanı Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; “Cinsellikle ilgili masumca bir soru sorduklarında kız çocukları azarlanabiliyor, sadece eteklerini değil kendi bedenlerine olan ilgilerini ve meraklarını da kapatabiliyorlar. Kendi mahremlerini büyük bir gizlilikle koruyarak büyüyen bu kızlar, bilmedikleri ve hiçbir zaman öğretilmeyen cinsel hayatla ve onlar için adeta birer öcü gibi gösterilen erkek bedeniyle karşılaştıklarında, ilk gece yani gerdek gecesi büyük bir panik ve kargaşa yaşıyorlar. Çocukluktan itibaren aşılanan cinsellikle ve özellikle kızlık zarıyla ilgili olumsuz telkinler, genç kızlık döneminde sosyal ortamlarda arkadaşlardan veya yeni evlenen kişilerden duyulan korkunç ilk gece hikâyeleriyle iyice kuvvetleniyor. Hatta ilk gecenin çok acılı ağrılı olacağı, oluk oluk kanların akacağı, canının çok yanacağı ama dişini sıkması gerektiği, içinde bombalar patlayacağı, kızlık zarının yırtılacağı, delineceği, patlayacağı, çok kanama olursa hastaneye kaldırabileceği gibi olumsuz telkinler kızların kafasına yerleşiyor ve cinsel ilişkiyi gözlerinde çok büyütmelerine neden olabiliyor. ‘Canım yanacak, çok ağrıyacak, bu kocaman penis o küçücük deliğe nasıl girecek!’ gibi düşünceleri kafalarından atamayabiliyorlar. Korku ve panik içinde ilk geceye hazırlanıyorlar. Ama bir taraftan da, ‘Ya kanamazsa!’ diye de garip bir korku içine girebiliyorlar. Çünkü bazı hikâyelerde, kızın kanaması olmamıştır, yeni evli kadın doktora götürülmüştür ya da doktora götürülmeden orada dövülerek aşağılanmıştır. Bu tabloda vajinismus bozukluğu ile karşılaşmak çok doğal bir sonuç oluyor. Çünkü vajinismus aslında kadının kendini korumak amaçlı tehlikelere karşısı verdiği ‘Savaş ya da kaç!’ tepkisidir. Bu karmaşık duygular içinde ki bir kadının fiziksel anlamda kendini savunmasına yani istemsiz bir şekilde bacaklarını kapatarak eşini itmesine ve cinsel ilişkiye izin vermemesine vajinismus diyoruz.” dedi.

    CİNSELLİK VE EVLİLİK; TAMAMLANMA, BÜTÜNLEŞME, BİR VE TAM OLMA HALİDİR!

    Vajinismuslu kadınların ilk gece yıllardır korudukları en değerli hazineleri olan iyi kız ruhlarını, namuslarını veya bekâretlerini kaybetmemek için mücadele ettiklerini ifade eden CİSED Genel Başkan Yardımcısı Uz. Dr. Yasemin Yıldız; “Vajinismuslu kadınlar kendilerini ve eşlerini üzen ve yaralayan tarifsiz, acı dolu hayata başlıyorlar. Cinselliği evlenene kadar kaçınılması veya uzak durulması gereken bir konu veya bedenlerini korumak için verilmesi gereken bir mücadele olarak görmek, vajinismuslu kadınların sayısını her geçen gün arttırıyor. Bu nedenle anne ve babalara çok iş düşüyor. Anne ve babaların çocuklarına, doğru zamanda ve doğru kişiyle yaşanacak cinselliğin, suçlanılacak veya utanılacak bir yaşantı değil, aksine kişileri birbirine yaklaştıran, duygusal paylaşımı arttıran ve ilişkileri zenginleştiren bir eylem olduğunu söylemeleri gerekiyor. Çünkü cinsellik ve evlilik; tamamlanma, bütünleşme, bir ve tam olma halidir, sevginin, ruhun ve bedenin paylaşılmasıdır. Ayrıca cinsellik sadece üreme amaçlı değil duygusal yakınlık ve haz içinde yapılmalıdır. İşte o zaman vajinismus ve daha birçok cinsel problem konusunda toplum olarak çok yol alınacaktır. Anne ve babaların en önemli sorumluluklarından biri; önce araştırarak ve öğrenerek, nesilden nesile aktarılan yanlış bilgilerden kendilerini kurtarmaları ve çocuklarına doğru kılavuz olabilmeleridir. Unutulmamalıdır ki, bilgi korkunun panzehiridir. Ayrıca bir erteleme ve kaçınma hastalığı olan vajinismusun %100 tedavisi vardır ve cinsel terapidir.” dedi.

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimizle Vajinismusu yenelim

  • Vajinal Operasyonlar Nelerdir?

    Vajinal Operasyonlar Nelerdir?

    Günümüzde insanlar, dış görünümleri ve güzelliklerine çok önem vermektedirler. Güzellik uğruna, mutlu ve rahat olabilmek için her türlü işlemleri yapmaktan kaçınmamaktadırlar.
    Estetik amaçlı olduğu düşünülse de bazı durumlarda sağlıklı yaşam ve sağlıklı cinsel ilişki için yaşamak için de bu operasyonlara gereksinim duyulur.

    Kişilerde, genital organların doğumsal yapısından ( iç ve dış dudaklardaki asimetri ), normal doğumlar ve doğum esnasındaki kesiler (epizyotomi), enfeksiyonlar sonucu oluşan değişimler psikolojik ve fiziksel rahatsızlık oluşturur. Kişilerin bu rahatsızlıkları cinsel ilişkilerinde tatminsizliğe de sebep olabilmektedir.

    Genital estetik sorunlardan en sık rastlananları, dış ve iç dudakların büyüklüğü, asimetrik olmaları ve sarkmalardır. İç dudaklar (labia minora), klitorisin üst kısmından başlayıp vajina girişinin altına kadar uzanan kıvrımlı deri yapılarıdır. Bazı kadınlarda iç dudakların dış dudaklardan biraz taşması doğal olarak kabul edilse de ancak dış dudaklardan sarkacak şekilde uzun olması tıbben önemli bir sorun yaratmasa da estetik görüntüyü bozarak kadını rahatsız ederek genital estetik ameliyatı için arayışlara itebilmektedir. Kadınlarda bazen dış dudaklar, büyük dudaklar yani diğer ismi ile labium majuslar doğumsal olarak normalden uzun, iri ve büyük olabilir. Bu gibi anatomik yapısal bozukluklarda cinsel ilişki sırasında penisin itmesi ile labiumlar gerilebilir ve bu da ağrıya sebebiyet vermektedir. Küçük dudakların büyüklüğü nedeniyle dar kıyafetler ve pantolonlar giyemeyen, istediği iç çamaşırı kullanamayan, mayo giymek istemeyen, hatta kocasından utanıp yataktayken ışıkları karartıp partnerlerine de çıplak görünmek istemeyen kadınlar vardır. Aynı sorunlar hatta daha sık olarak dış dudakların asimetrik olması durumu (dış genital dudaklardan biri büyük diğeri küçük olması) da hem psikolojik hem de yapısal olarak cinsel hayatı olumsuz etkileyebilmektedir. Bu gibi genital estetik sorunlarının olduğu durumlarda tedavi ve kozmetik amaçlı estetik cerrahi ile labiumlar normal boyutlarına indirilebilir, bu ameliyatlara “vajina estetiği” veya “labioplasti ameliyatı” denmektedir.

    Vajina estetiği ( genital estetik ameliyatı), labioplasti ameliyatı genellikle doktorun tercihine göre lokal (bölgesel uyuşturma) veya genel anestezi altında 30 – 35 dakika süren bir müdahale olup kendiliğinden eriyen dikişler kullanıldığından, dikiş almaya da gerek yoktur. Küçük dudakları düzeltmek için yapılan bu ameliyat kızlık zarına zarar vermez, cinsel ilişkiye, orgazma, hamile kalmaya ve normal doğum yapmaya herhangi bir zararı veya engeli yoktur. Vajina estetiği, genital estetik ameliyatından sonra idrar yapma ile ilgili bir sorun yaşanmaz, ameliyat bölgesinde aşırı derecede dayanılmaz derecede ağrı ve yanma olmaz. Genital estetik ameliyatı (labioplasti ameliyatı) sonrası yara iyileşmesi genellikle 7-10 günde tamamlanır. Operasyondan ortalama 1 ay sonra cinsel ilişkiye girilebilmektedir. Aradan 2-3 ay geçtikten sonra bakıldığında ameliyat izi genellikle fark edilmez.

    Kadınlarda sorun olan diğer bir estetik sorun da vajina genişliğidir. Vajina genişliği ve vajina bolluğu kadınların cinsel ilişki sırasında yeterince haz almalarını engeller. Üstelik cinsel bir sorun olan vajina genişliği sadece bununla da kalmaz; kadınlar, genişleyen ve büyüyen vajinaları yüzünden idrar kaçırma, dışkılama sorunları gibi sağlık problemleriyle de karşı karşıya kalabilir ve sıkıntı yaşayabilirler.

    Vajina genişliğinin birçok sebebi vardır. Vajina genişliği genetik olabileceği gibi doğumlara bağlı bazı kadınlarda normalde vajina büyük veya geniş olabilir. Fazla sayıda ve sık cinsel ilişki, kürtaj, çok sayıda doğum, doğumda bebeğin çok iri olması, vakumla doğum, normal doğumdan sonra düzgün onarılmayan veya hiç onarılmayan yırtıklar veya doğum sonrası dikişlerde açılma olması, menopozda yaşın ilerlemesi ile beraber vajinada elastikiyet kaybı, doku sarkması olması vajinada genişlemelere, bollaşmaya, sarkmaya ve vajinal gevşemelere neden olur. Genellikle doğumlara bağlı vajinal genişlik ile beraber idrar torbasında ve barsaklarda da vajinaya doğru sarkma meydana gelir, buna sistorektosel denmektedir. İdrar torbasında sarkma idrar kaçırma (üriner inkontinans), sık idrara çıkma, cinsel ilişkide ağrı, disparoni, gibi problemler ortaya çıkarabilmektedir. Vajinal genişleme aynı zamanda ilişki esnasında vajinada normal salgı artışını da engeller ve cinsel problemi daha da arttırır. Sonuç olarak vajina gevşer, bollaşır iç, dış genişliği artar ve cinsel haz alma azalır. Vajinadaki genişleme ve gevşeme aynı zamanda erkeğin duyacağı cinsel hazzı da azaltmaktadır.

    Vajina estetiği, genital estetik yapılarak cerrahi olarak vajina daraltılmakta ve gevşemiş olan kas yapıları toparlayıp düzeltilmektedir.Bu ameliyata “Vaginoplasti” ameliyatı denmektedir. Eğer vajina duvarında da sarkma var ise bu ameliyat ile sarkmış olan idrar torbası ve rektumun normal pozisyonlarına göre tamir edilmesi, vajinadaki fazla dokuların çıkarılması ve eğer var ise idrar tutamama gibi şikâyetler ile birlikte vajinadaki genişlemeye bağlı olarak görülen cinsel fonksiyon bozukluğunun tamir edilmesi gerçekleştirilmektedir. Eğer sorun sadece vajina girişinde bir genişleme var ise operasyon lokal anestezi ile de hekim ve hastanın tercihine göre yapılabilir. Fakat vajina girişindeki genişlemeye ek olarak idrar torbasında ve/veya rektumda da sarkma var ise ameliyat genellikle genel anestezi altında yapılır ve hasta 1-2 gün sonra normal yaşantısına dönebilir. Cinsel yaşantı ise ortalama bu tür ameliyatlardan sonra 3-4 hafta sonra başlayabilir. Hastalığın ilerlemiş durumlarında rahim de aşağıya doğru sarkabilir (desensus uteri veya prolapsus uteri)ve vajinadan dışarıya çıkabilir. Bu gibi durumlarda vajinal yoldan rahmin alınması gerekebilir. Bu ameliyata “vajina histerektomi” denmektedir.

    Vajina anatomisini bozan bir diğer sebep de doğum sırasında kontrolsüz yırtılmayı engellemek için cerrahi olarak yapılan kesi yani epizyotomi işlemi sonrası kötü onarıma bağlı oluşan skatris ve vajina girişinde oluşan çöküntü, kabarık ya da kötü görünümlü izlerdir. Burada gelişen bu nedbe dokusu hem kadının hem de erkeğin cinsel tatminini engelleyebilmektedir. Bu izlerin düzeltilmesi için genellikle lokal ya da nadiren genel anestezi altında var olan nedbe dokusu çıkartılır ve yara yerinde reaksiyona neden olmayan dikiş materyalleri ile yeniden estetik olarak dikilip düzeltilir. Aynı sırada eğer var ise doğumlara bağlı olarak gelişen vajen yırtıkları da tamir edilir. Ameliyat vajinanın tam anlamıyla iyileşmesi 3-4 haftayı bulmaktadır. Bu süreç içerisinde enfeksiyon gelişmemesi için kadının hijyen kurallarına özen göstermesi, yani tuvalet sonrası temizliğini vajinadan anüse doğru yapması ve cinsel ilişkiden kaçınması veibiyotiği kullanması gerekmektedir.

  • Genital Enfeksiyonlardan Korunmanın 10 Altın Kuralı

    Genital Enfeksiyonlardan Korunmanın 10 Altın Kuralı

    Doktor aksini önermedikçe vajinanın içini yıkamaya yönelik üretilen hijyen ürünlerini kullanmamalısınız.
    Tuvalet sonrası temizlik önden arkaya (vajinadan anüse) doğru yapılmalıdır.

    Genital bölgenin kuru tutulmalıdır. Mantar ve diğer bakterilerin nemli ve sıcak ortamlarda daha kolay üremesi nedeniyle genital bölgenin kuru kalması önemlidir. İç çamaşırı günlük değiştirilmeli, naylon yerine pamuklu iç çamaşırları tercih edilmeli, dar pantolon, çorap ve iç çamaşırı kullanmamalıdır.

    İlişki sonrasında ve diğer tüm zamanlarda idrar yapma ihtiyacı ortaya çıktığında asla ertelenmemelidir.
    Tam hazır olunmadan (yeterli kayganlık oluşmadan) ilişkiye başlanmamalıdır. Bu önlem mekanik tahrişe meydan vermemek açısından çok önemlidir. Gerekirse doktor tavsiyesi ile kayganlaştırıcı ilaçlar kullanılabilir.

    Adet kanaması döneminde olan kadına iş yaşamında, sosyal aktivitelerinde hareket serbestliği sağlaması, denize girebilme imkânı vermesi için üretilen vajinal tamponların kullanımında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta tamponun sık sık değiştirilmesinin ihmal edilmemesidir. Vajinal tamponu yerleştirdiğiniz andan itibaren kanla temas sonrasında bakteriler hızla çoğalmaya başlar.

    Cinsel yolla bulaşan hastalık riski altında olan biriyle cinsel ilişkiye girileceğinde partnerden kesinlikle prezervatif kullanması istenmelidir. Unutulmamalıdır ki cinsel yolla bulaşan hastalıklar erkekten kadına daha kolay bulaşırlar.

    Ağda ve jilet, genital kılların giderilmesinde oldukça etkilidir. Ancak bu iki yöntem kıl köklerinin enfeksiyonunu kolaylaştırır ve genital bölgenin daha kolay tahriş olmasına neden olur. Genital bölge için geliştirilmiş aletlerden faydalanmak veya makas kullanmak özellikle genital bölgeleri enfeksiyona ve tahrişe duyarlı kadınlarda daha iyi bir seçenek olabilir.
    Klozet kapağının üzerine serilen tek kullanımlık kâğıtlar ülkemizde de giderek yaygınlaşmakta ve hatta büyük marketlerde bu kâğıtlar herkesin cebinde taşıması için uygun bir şekilde paketlenmiş olarak satılmaktadır. Bu kâğıtları mutlaka kullanmalı.

    Düzenli olarak jinekolojik muayeneden geçilmelidir.

    İlgili Konular ;
    Vajinal Temizlik İçin Numismed mi, Sebamed mi?
    Vajinal Temizlik!
    Kadın Hastalıkları

  • Kadınlarda Görülen Cinsel İşlev Bozuklukları

    Kadınlarda Görülen Cinsel İşlev Bozuklukları

    Kadınlarda görülen cinsel işlev bozukluklarını birkaç başlık altında toplayabiliriz:

    Vajinismus (Cinsel İlişkiye Girememe)
    Disparoni ( Ağrılı Cinsel İlişki)
    Cinsel İsteksizlik – Frijidite
    Orgazm Bozuklukları
    Cinsel Tiksinti Bozukluğu
    – Nemfomani (Kadında Cinsel Doyumsuzluk)

    Vajinismus:

    Vajinismus bizim ülkemizde 10 kadından birinde görülen bir cinsel işlev bozukluğudur. Kadında cinsel ilişkinin kurulduğu anatomik bölgeye ‘’ vajen’’ adı verilir. Vajenin etrafındaki kasların kasılması, tüm vücutta kasılma, endişe, korku ve panik hali, kadının bacaklarını sıkıca kapatması ve elleriyle eşini itmesine yol açan kadının bilinçdışı yan istemsiz tepkilerine vajinismus denir. Vajinismus çoğunlukla ilk gece ortaya çıkan bir sorundur. İlk gece cinsel ilişkiye giremeyen çift sorunun geçici olduğunu ve daha sonraki günlerde kendiliğinden çözüleceğini düşünür. Ancak sorun kendiliğinden çözülmez ve çift yıllarca vajinismusu yaşayabilir.

    Vajinismusun en yaygın görülen nedenleri psikolojik kaygılardır. Kız çocuklarına öğretilenveya çocukluktan itibaren bilinçdışımıza kodlanan ‘’cinsellik kötüdür’’, ‘’kızlık zarı çok değerli ve korunması gereken bir şeydir’’, ‘’ilk gece çok acılı ve ağrılı geçer’’ düşünceleri bu sorunun ortaya çıkmasında önemli rol oynar. Bazen neden cinsel bilgi eksikliği, utanma ya da cinsel duyguları baskılama olabilir. Bazen de altta yatan neden özellikle çocukluk dönemindeki travmatik bir yaşantıdır.

    Vajinismusun temel belirtileri şu şekilde ortaya çıkar: O an geldiğinde kadın panik atak benzeri bir durum yaşar. Eşini iter ve kasılır. Kontrol bilinçdışına geçer. Erkekler genellikle o an eşlerini tanıyamadıklarını söylerler.

    Vajinismusun tanısı çiftin ilk cinsel ilişki sırasında olanları anlatması ile konulur. Vajinismus tanısında bir jinekolog ve psikoloğun varlığı gerekmektedir. Vajinismusun iki türü vardır: Primer vajinismus ve sekonder vajinismus. Primer vajinismusta kişi hayatında hiç cinsel birleşme yaşamamıştır. Bunun altında yatan en önemli neden korkudur. Sekonder vajinismus ise sonradan ortaya çıkan bir sorundur. Sağlıklı bir cinsel hayatı olan bir kadın doğum, düşük, kürtaj, sert yapılan jinekolojik muayene, taciz ya da tecavüz gibi olumsuz bir yaşantıdan sonra vajinismus olabilir, ancak bu nadiren görülen bir durumdur. Ülkemizde yaygın olarak görülen primer vajinismustur.

    Vajinismus cinsel terapi ile maksimum 10 seansta çözülebilen bir cinsel işlev bozukluğudur.

    Disparoni (Ağrılı Cinsel İlişki)

    Disparoni cinsel ilişki sırasında ya da sonrasında acı duyulmasına verilen addır. Erkekte de görülebilir, ancak kadınlarda daha yaygındır. Kadınlar bu ağrıyı ‘’genital bölgede basınç’’, ‘’yırtılma’’ veya ‘’yanma hissi’’ olarak tarif ederler. Disparoni zaman zaman vajinismusla da karıştırılabilir, çünkü kadın cinsel ilişki sırasında acı duyduğu için kendini kasabilir ve bu durum da vajinismusa benzetilebilir.

    Disparoninin 4 tipi vardır:

    – Primer- Birincil Disparoni: Şikayetler ilk cinsel ilişkiden beri vardır.
    – Sekonder- İkincil Disparoni: Şikayetler sonradan ortaya çıkmıştır.
    – Yüzeyel Disparoni: Vajina girişinde ortaya çıkan ağrı vardır.
    – Derin Disparoni: Penisin girmesiyle birlikte vajinanın derinlerinde ortaya çıkan ve alt karın bölgesinde yaygın olarak hissedilen bir ağrı vardır.

    Tıbbi ve cinsel öykü, jinekolojik muayene, hissedilen acının genital organlara dokunmakla mı yoksa penis girişiyle mi olduğunu ayırt etmek, acının yeri, süresi ve ilişki sonrasında ne kadar sürdüğü tanı koymada önemli kriterlerdir.
    Disparoni büyük ölçüde fiziksel bir sorundan kaynaklanır, nadiren de psikolojik olabilir. Tedavide hem jinekolojik tedavi hem de cinsel terapi uygulanır.

    Cinsel İsteksizlik- Frijidite

    Cinsel isteksizlik sık görülen cinsel işlev bozukluklarından biridir. Cinsel isteksizlik, yeterli cinsel uyarı olmasına rağmen cinsel fantezilerin ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması ya da hiç olmaması, cinsel arzu duyulmaması durumudur. Halk arasında frijidite ya da cinsel soğukluk olarak da adlandırılır. Tanı koymak için en az 6 ay süreyle tüm cinsel etkinlik sıklığının ayda iki kez ya da daha az olduğunun bildirilmesi ve buna eşlik eden herhangi bir cinsel davranışta bulunmaya yönelik öznel istek kaybının varlığına dikkat edilmelidir.

    Cinsel isteksizlik primer ve sekonder olarak ikiye ayrılır:

    – Primer Cinsel İsteksizlik: Ergenlik döneminde başlar.
    – Sekonder Cinsel İsteksizlik: Cinsel sorunu olmayan bir kadının hayatının herhangi bir evresinde cinsel açıdan isteksizleşmesidir.

    Cinsel isteksizliğin nedenleri fiziksel, hormonal, ilişkisel ya da psikolojik olabilir. Sorun ağırlıklı olarak psikolojik nedenlere bağlıdır.

    Tedavide önce sorunun nedeni tespit edilmeli ve ona uygun olarak eşler arasındaki uyum arttırılmaya çalışılmalıdır. Eşlerin cinsel istek düzeyleri arasında bir denge oluşturulmaya çalışılmalıdır. Eğer fiziksel, hormonal ya da ilaç kullanımına bağlı bir cinsel isteksizlik yoksa, sorun psikolojiktir, o zaman çifte birlikte cinsel terapiye başvurmaları önerilir.

    Orgazm Bozuklukları

    Kadınlarda sık görülen cinsel işlev bozukluklarından biri de orgazm olamamadır.

    Kadınlarda orgazm bozukluklarının 4 alt tipi vardır:

    – Anorgazmi: Hiç orgazm olamama durumudur.
    – Rastgele Anorgazmi: Zaman zaman orgazm yaşanmaması durumudur.
    – Koital Anorgazmi: Cinsel birleşme ile orgazm olamama, ancak masturbasyon, vb. ile olma durumudur.
    – Erken orgazm: Çok nadir görülür.

    Orgazm bozukluklarının birçok nedeni olabilir. Ön sevişmenin yetersiz ya da acele olması, partnerin cinsel bir sorununun olması, partnere karşı ilgi kaybı, depresyon, kullanılan bazı ilaçlar, cinsellikle ilgili olumsuz duygu ve düşünceler, sevişirken kendini rahat bırakamamak, gebe kalma korkusu, partneri tarafından cinsel ilişkiye zorlanmak, partnere güvenmeme, cinsel ilişkinin yaşandığı ortamın güvenli bir ortam olmaması, bazı fiziksel rahatsızlıklar, vb. olası nedenlerden bazılarıdır.

    Orgazm bozukluklarının nedeni de büyük ölçüde psikolojik ve partnere bağlıdır. Bu nedenle partnerle olan iletişimin yeniden gözden geçirilmesi ve eksikliklerin giderilmesi önemlidir.

    Tedavide cinsel terapi uygulanır. Amaç orgazmı cinselliğin en önemli amacı olarak görmekten vazgeçip, sevişmenin tadını çıkarmak ve çiftlerin birbirlerinin bedenlerinden zevk almayı öğrenmelerini sağlamaktır.

    Cinsel Tiksinti Bozukluğu

    Cinsel tiksinti bozukluğu, cinsel ilişkiden uzak durma ve cinselliğe karşı tiksinti duyma ile karakterizedir. Nedenleri genellikle çocuklukta ya da genç kızlıkta yaşanan travmatik cinsel yaşantılara dayanır. Çocukluk veya ergenlikte cinsel taciz ya da tecavüze uğrama, cinselliğe yönelik güçlü suçluluk ve utanç duyguları, toplumsal önyargılar, baskıcı bir aile ortamında yetişme, cinsel organların pis olduğu düşüncesi ve daha derin psikolojik sorunlar cinsel tiksinti bozukluğuna yol açabilir.

    Bu kişilere cinsel açıdan yaklaşıldığında iğrenme, korku, kaygı, utanç ortaya çıkabilir hatta bu tepkiler panik atağa, ağlama nöbetlerine kadar gidebilir.

    Cinsel tiksinti bozukluğunun tedavisi diğer cinsel işlev bozukluklarına göre biraz daha fazla zaman alabilir, ancak tedavi mümkündür. Öncelikle derinde yatan nedenin bulunması gereklidir. Ona göre bireysel psikoterapi, eş terapisi ve cinsel terapi uygulanabilir.

    Nemfomani (Kadında Cinsel Doyumsuzluk)

    Nemfomani, kadınlarda görülen ailesinin, yaşının ve psikolojisinin tam karşıtı bir davranışta bulunarak değişik erkeklerle olma isteği ve aşırı cinsel istek duyma şeklinde tanımlanabilir. Aşırı cinsel isteği olan her kadın nemfoman değildir. Nemfomani de kadın kim olduğuna, zamana, mekana, konumuna bakmadan sadece cinsel ilişki kurmuş olmak için bir erkekle beraber olur. Orgazmla birlikte gelmesi gereken rahatlama ve gevşeme olmaz ve cinsel gerilim devam eder. Bu da onu sürekli farklı erkeklerle birlikte olmaya yönlendirir.

    Çocuklukta sevgisiz ve güvensiz bir ortamda yetişmiş olmak, ruhsal bir takım sorunlar, genetik faktörler ve iç salgı bezi düzensizlikleri nemfomaniye yol açabilir. Tedavide psikoterapi ve ilaç tedavisi birlikte uygulanabilir.

    İlgili Konular ;
    Cinsel gücü Artıran besinler
    Kadınlar neden orgazm taklidi yapıyor?
    Cinsel ilişki sıklığı ne olmalı?
    Kadın Hastalıkları