Etiket: kızartma

  • Pişirme Yağlar İçin En İyi Seçenekler

    Pişirme Yağlar İçin En İyi Seçenekler

    Pişirme yağlar için en iyi seçenekleri keşfedin! Yüksek duman noktalı ve sağlıklı yağ seçenekleriyle lezzetli ve besleyici yemekler hazırlayın.

    Günlük mutfak pratiklerimizin vazgeçilmez bir parçası olan yağlar, yemek pişirme süreçlerimizde lezzet ve dokulara kattıkları kadar sağlık üzerinde de önemli bir etkiye sahiptir. Farklı yağların ısıl işleme karşı direnç düzeyleri ve duman noktaları, onları seçerken dikkate alınması gereken kritik faktörlerdir. Kızartma ve kavurma gibi yüksek ısıl işlemlerde kullanılan yağların termostabilitesi, hem lezzet hem de sağlık açısından belirleyici bir rol oynar.

    Pişirme Yağlar İçin En İyi Seçenekler

    Bu makalede, yağların termostabilitesini etkileyen faktörleri ve doğru yağ seçimiyle ilgili püf noktaları keşfedeceğiz. Ayrıca, kızartma için en uygun yağları belirlerken duman noktası, kimyasal değişiklikler ve sağlıklı yağ seçimi konularına odaklanarak, mutfaklarımızdaki pişirme deneyimlerimizi daha bilinçli ve sağlıklı hale getirmenin yollarını arayacağız.

    1. Duman Noktası ve Isıl İşlemin Etkisi

    Pişirme sırasında kullanılan yağların seçimi, duman noktasıyla yakından ilişkilidir. Duman noktası, bir yağın ısıl işleme maruz kaldığında ayrışmaya başladığı sıcaklığı belirtir. Bu önemli özellik, özellikle kızartma, kavurma veya kızartma gibi yüksek ısıl işlemlerde dikkate alınmalıdır.

    2. Yağların Termostabilitesi ve Kimyasal Değişiklikler

    Yağların termostabilitesi, sıcaklık arttığında meydana gelen kimyasal ve fiziksel değişiklikleri tanımlar. Bu değişiklikler, yağın duman noktasını aşması durumunda gerçekleşir ve oksidasyon, polimerizasyon, siklizasyon ve hidroliz gibi süreçleri içerir. Bu değişiklikler, yağın kalitesini ve pişmiş yiyeceklerin lezzetini etkiler.

    3. Kızartma İçin En İyi Yağlar

    Kızartma sırasında doğru yağı seçmek, kızartılmış yiyeceklerin lezzetini ve kalitesini belirleyen önemli bir faktördür. İdeal kızartma yağları genellikle yüksek duman noktasına sahip olanlar arasından seçilir. Fıstık yağı, soya fasulyesi yağı, mısır yağı, ayçiçek yağı, kolza yağı ve avokado yağı, kızartma için uygun olan yüksek duman noktasına sahip yağlardan sadece birkaçıdır.

    4. Diğer Pişirme Yöntemleri İçin Uygun Yağlar

    Kızartma dışındaki pişirme yöntemleri için genellikle daha geniş bir yağ seçeneği vardır. Zeytinyağı, kolza yağı gibi sıvı yağlar ve tereyağı gibi katı yağlar, genellikle normal pişirme veya soteleme için uygundur. Duman noktalarının dikkate alınması, pişirme sırasında yağın kalitesini korumak açısından önemlidir.

    5. Sağlıklı Yağ Seçimi ve Püf Noktalar

    Sağlıklı yağ seçimi, doymuş ve doymamış yağ asitleri oranına dikkat etmekle başlar. Daha yüksek oranda doymamış yağ asitleri içeren bitkisel yağlar genellikle daha az stabil olabilir, bu nedenle kızartma için seçim yapılırken dikkatli olunmalıdır. Ayrıca, yağ asitleri oranının yanı sıra yağdaki diğer bileşenlerin, vitaminlerin ve antioksidanların da sağlık üzerindeki etkilerini göz önünde bulundurmalısınız.

    Sağlıklı Yemeklik Yağlar: İşte Seçenekler ve Kullanımları

    Pişirme Yağlar İçin En İyi Seçenekler
    Pişirme Yağlar İçin En İyi Seçenekler

    Günlük mutfak kullanımında en çok karşılaşılan sorulardan biri, hangi yağların sağlıklı olduğu ve hangilerinin hangi yemeklerde kullanılması gerektiğidir. Bu yazıda, çeşitli yemeklik yağ türlerinin özelliklerini, yağ içeriklerini, lezzet profillerini ve kullanım alanlarını ele alacağız.

    1. Zeytinyağı

    Zeytinyağı, kalp-sağlıklı tekli doymamış yağlar ve antiinflamatuar özellikleriyle bilinen sızma zeytinyağı ve normal/hafif zeytinyağı olarak iki ana türde gelir. Sızma zeytinyağı genellikle daha sağlıklı kabul edilir, salata sosları ve düşük ısıda pişirilen yemekler için idealdir. Normal/hafif zeytinyağı ise daha yüksek dumanlanma noktasına sahiptir, bu nedenle soteleme ve kızartmada kullanılabilir.

    2. Kanola Yağı

    Kanola yağı, düşük doymuş yağ oranı ve ısıya dayanıklılığıyla öne çıkar. Sağlıklı omega-3 yağları içerir ve hafif bir tada sahiptir. Yağın dezavantajı, yaşlandıkça hafif balık kokusu alabilmesidir. Kanola yağı, soteleme ve kızartma için uygun bir seçenektir ve açıldıktan sonra altı ay ile bir yıl arasında dayanabilir.

    3. Fıstık Yağı

    Yer fıstığı yağı, yüksek ısıya dayanabilir ve genellikle nötr veya hafif cevizli bir tada sahiptir. E vitamini ve antioksidanlar açısından zengindir, ancak ölçülü kullanılması önerilir. Kızartma ve tavada kızartma için uygundur.

    4. Avokado Yağı

    Avokado yağı, kalp sağlığına faydalı tekli doymamış yağlar bakımından zengindir. Tadı hafif olduğu için pişirme için idealdir. Rafine edilmiş avokado yağı yüksek ısıya dayanıklıdır ve sebzeleri kızartmak için uygundur.

    5. Ayçiçeği ve Aspir Yağı

    Ayçiçeği ve aspir yağı, yüksek oleik versiyonlarıyla daha sağlıklıdır. Omega-6 yağ asitleri bakımından zengin olmalarından dolayı ölçülü kullanım önerilir. Kızartma, kavurma ve fırında pişirme için uygundur.

    6. Bitkisel Yağlar

    Bitkisel yağlar genellikle mısır, soya fasulyesi, pamuk tohumu veya ayçiçeği yağının karışımından oluşur. Dumanlanma noktaları yüksek olduğundan kızartma ve fırında pişirme için uygundur.

    7. Hindistancevizi Yağı

    Hindistancevizi yağı, doymuş yağ içeriği nedeniyle ölçülü kullanılmalıdır. Cilt ve saç bakımında da kullanılabilir. Orta zincirli trigliseritler içerir, ancak bu sağlık yararları düşük orandadır.

    Yemeklik Yağların Doğru Kullanımı

    Favori yağlarınızı bulduğunuzda, bunları çeşitli yollarla kullanmanın keyfini çıkarabilirsiniz.

    1. Sızma zeytinyağını kullanarak kendi salata soslarınızı hazırlayın.
    2. Tavaları kaplamak için kanola yağı veya avokado yağı gibi dumanlanma noktası yüksek yağları tercih edin ve pişirme yönteminize uygun bir seçim yapın, böylece yapışmayı önleyebilirsiniz.
    3. Tariflerde tereyağı yerine kanola yağı veya avokado yağını tercih edin. Bu yağlar, hafif tatları ve yüksek ısıya dayanma özellikleriyle pişirme için uygundur. Hindistancevizi yağı da bir seçenek olabilir.
    4. Yer fıstığı, kanola, ayçiçeği veya avokado yağları gibi yüksek ısıya dayanıklı yağları karıştırarak kızartma veya soteleme yapın.
    5. Makarnanın veya pişmiş sebzelerin üzerine sızma zeytinyağı gezdirin.
    6. Ekmeklerde sos olarak tereyağı veya margarin yerine sızma zeytinyağı kullanarak lezzetinizi zenginleştirin.

    Unutmayın ki her yağın kendine özgü özellikleri vardır, bu nedenle doğru yağı doğru şekilde kullanmak önemlidir. Yemeklik yağları çeşitlendirerek ve uygun miktarlarda kullanarak sağlıklı ve lezzetli yemekler yapabilirsiniz.

    Oku: Yemek Pişirmek İçin Avokado Yağı Kullanmanız İçin 11 Neden Tıklayın!!!

    Sonuç

    Doğru yağ seçimi, pişirilen yiyeceklerin lezzetini, kalitesini ve sağlıklı olma derecesini etkileyebilir. Ancak her durumda, kızartılmış yiyecek tüketimini sınırlamak önemlidir. Denge ve çeşitlilik, sağlıklı bir diyetin anahtarlarıdır. Unutmayın, yağlar sadece dikkatli bir şekilde seçildiğinde ve uygun miktarda tüketildiğinde sağlıklıdır. Her yağın kendine özgü özellikleri ve kullanım alanları vardır. Sağlıklı bir diyet için çeşitli yağları kullanmak ve her birini uygun şekilde dozaj önemlidir.

    Sade Yağ Nedir ve 4 Adımda Nasıl Yapılır? Tereyağından Farkı Nedir?

  • Peynirli Rulo Tarifi

    Peynirli Rulo Tarifi

    Peynirli Rulo Tarifi

    Malzemeler;
    6 adet tost ekmeği
    6 adet burgu peynir
    2 adet yumurta
    2 su bardağı ekmek kırıntısı
    Sıvı yağ – kızartmak için

    Ballı Hardal Sosu için;
    1 yemek kaşığı bal
    2 yemek kaşığı hardal
    3 yemek kaşığı mayonez

    Peynirli Rulo Tarifi
    Peynirli Rulo Tarifi

    Hazırlanışı;
    Ekmeklerin kenarlarını kesin ve her birini merdane yardımıyla inceltin
    Burgu peyniri 2 kat yapıp ekmeğin kısa kenarına yerleştirip rulo yapın.
    Bir kasede yumurtaları iyice çırpın
    Bir tabağa ekmek kırıntılarını yayın
    Rulo ekmekleri önce yumurtaya ardından ekmek kırıntısına bulayın.
    Tavayı ocağa alıp yarısına kadar sıvıyağ ekleyip ısıtın. Ruloları kızgın yağa koyup her tarafını iyice kızartın.

  • Kızartma kokusunu yok etmenin yolu

    Kızartma kokusunu yok etmenin yolu

    Tavadaki yağ ile buluşup cızır cızır pişen kızartmaların tadına doyamadığımız doğrudur. Ama ne yazık ki bu misler gibi kızartmalar bize her yere sinen kokular olarak geri dönüyor ne yazık ki.

    Bir akşam balık kızarttık diye günlerce balık kokusuevden çıkmayabiliyor. Ne mutfağı havalandırmak ne de aspiratörü açmak işe arıyor.

    Artık evinizi saran kızartma kokusunu çıkarmak, bu pratik bilgiler sayesinde çok kolay.

    – Kızartma yaptıktan sonra bir türlü gitmeyen kokuyu tavada toz vanilya kavurarak yok edin

    Bir paket toz vanilyayı, yağ koymadığınız boş tavada kavurmaya başlayın. Etrafa mis gibi vanilya kokusu yayılır, kızartma kokusundan eser kalmaz.

    – Kızartmaların her yere sinen kokusundan kurtulmak için sirkeli ve limonlu su kaynatın

    Kızarttığınız yemeğin balık ya da patlıcan olması fark etmeksizin, eve kızartma kokusunun sinmesini önlemek için ağzı geniş bir tencerede 1 bardak su, yarım çay bardağı sirke ve yarım limon suyu ekleyip kaynatabilirsiniz.

    – Kızartma sırasında kokunun oluşmasını önlemek için kızartma yaptığınız tavaya maydanoz koyun

    Her ne kızartıyor olursanız olun, tavadaki yağın içine bir parça maydanoz koyarak kokuların tüm eve yayılmasının önüne geçebilirsiniz.

    – Evde maydanoz yoksa kızartma tavasına yeşil elma dilimleri koyarak kokuları engelleyin

    Maydanoz kadar bilinen bir yöntem olmasa da yeşil elma dilimleri de kızartma yağının içine konulduğu takdirde kızartmanın kokusunun dört bir yana yayılmasını engeller.

    Kızartma işlemi bitene kadar tavadaki yeşil elma dilimini değiştirerek kullanmaya özen gösterin. Çünkü elma dilimi yanarsa yine kötü kokular oluşacaktır.

    – Kaynamış su, limon ve kabuk tarçından yararlanarak kızartma kokularını yok edin

    Yaklaşık 2 bardak suyu tencerede kaynatıp altını kapadıktan sonra, içine 1 limon ve 1-2 adet kabuk (çubuk) tarçın koyun ve bu karışımı tencerenin ağzı açık şekilde bekletin. Kızartma kokularının yok olduğunu göreceksiniz.

    – Kızartma kokularıyla mum yakarak başa çıkın

    Kolaydan da kolay bir yöntem arıyorsanız kızartma yaparken ocağınızın hemen yanında birkaç tane mum yakın. Mumlar kokuların yok olmasına yardımcı olur. Kızartma işlemi bittikten ve siz yemeğinizi yemeye başladıktan sonra da mumlar yanmaya devam etsin.

    – Kızartma yaptığınız tavaya defne yaprağı koyarak daha az koku çıkmasını sağlayın

    Kızartma yaptığınız yağın içine defne yaprağı koymak sadece kızartma kokusunun daha az olmasını sağlamaz, aynı zamanda kızartmalarınız da defne yaprağından biraz aroma alarak daha lezzetli olur.

    – Ocakta limon kabuğu yakarak mutfaktaki kızartma kokusunu bastırın

    Limon kabuğunun hoş kokusunun ocakta yanarak tüm mutfağa yayılmasını sağlayın ve böylece kızartma kokularının bastırılmasını sağlayın. Aynı işlemi portakal kabuklarıyla da yapabilirsiniz.

    – Bildiğimiz siyah kuru çayı tavada kavurarak kızartma kokularından kurtulun

    Neredeyse her evde olduğundan emin olduğumuz siyah çayın kuru halini alın ve mümkünse teflon bir tavaya koyup bir süre kavurun. Duman çıkmaya başladıktan 10 saniye sonra ocağın altını kapatın.

    – Biliyorsunuz ama söylemeden geçmeyelim bonusu: Kızartma yaptığınız tavayı hemen yıkayın

    Kızartma kokusunun dört bir yana sinmemesi için elbette kızartma yaptığınız tavayı hemen yıkamanız gerekiyor. Çünkü tava ne kadar uzun süre beklerse o kadar koku yayıyor.

  • Patates kroket tarifi

    Patates kroket tarifi

    Patates kroket nasıl yapılır?
    Patates kroket nasıl pişirilir?
    Patates krokete nasıl şekil verilir?
    Kroket için patatesler nasıl hazırlanır?
    Patates kroket nasıl yapılır ? Patates kroket malzemeleri nelerdir ? Patates kroket tarifi…

    Malzemeleri:

    2 adet patates
    1 adet yumurta (sarısı kullanılacak)
    1 çay kaşığı karabiber
    1 çay kaşığı pul biber
    1 çay bardağı kaşar peyniri rendesi
    2 yemek kaşığı mısır nişastası
    Bulamak için:
    Galeta unu
    Kızartmak için:
    Sıvı yağ

    Hazırlanışı

    İlk olarak patatesler haşlanıp rendelenir

    Patatesleri kabukları ile kesmeden bütün olarak haşlayın ki çok sulu olmasın

    Patateslerin içine rendelenmiş kaşar peyniri, mısır nişasta, yumurta, tuz, kırmızı biber ilave edilip iyice karıştırılır

    Eğer elinize yapışırsa 1 kaşık kadar un ilave edebilirsiniz

    Daha sonra top ya da parmak şekline getirin

    Galeta ununa bulayarak kızartın

    Afiyet olsun

  • Ekşimek kızartma tarifi

    Ekşimek kızartma tarifi

    Malzemeler:
    – 1 kg ekşimek (çökelek)
    – 1 yumurta
    – 1 paket karbonat
    – Aldığı kadar un
    – 2,5 su bardağı yoğurt
    – 3 diş sarmısak
    – 1 çay kaşığı kırmızı toz biber
    – Yarım çay bardağı sıvıyağ

    Yapılışı: Ekşimeğin üzerine 1 yumurta kırılır ve 1 paket karbonat eklenir. 1 buçuk tatlı kaşığı tuz ilave edilir. Un eklenerek toparlanana kadar yoğrulur.

    Ekşimekten kopartılan parçalar avuç içinde yuvarlanıp üzerine hafifçe bastırılır. Kızgın yağda iki tarafı kızarana kadar pişirilir.

    Sarmısaklarlar ezilip yoğurtla karıştırılır. Biber yağda kızdırılır. Köftelerin üzerine sarmısaklı yoğurt döküldükten sonra biber sosu gezdirilir.
    Ekşimek Köftesi servise hazırdır. Afiyet olsun…

  • Hecha Stewpan-Stewpot Döküm Tencere

    Hecha Stewpan Döküm Tencere 19cm / 23cm / 26cm

    Stewpan döküm tencerenizin yapabileceklerine hazır olun! Özlediğiniz geleneksel ev yemeği lezzeti sofranıza Hecha ile geri geliyor. Tencere serisinin ilk ürünü Mini Cook da diğer tüm Hecha ürünleri gibi döküm olma özelliği ile ısıyı tüm yüzeye eşit yayar ve sıcaklığı uzun süre muhafaza eder. Böylelikle, kısık ateşte uzun pişirme ve fırın kullanımı gerektiren yemeklerde mükemmel sonuçlar elde eder. Yahni, rosto, zeytinyağlı yemekler, hatta ekmek bile pişirebilen Mini Cook ocaktan fırına, fırından sofraya rahatlıkla taşınabiliyor.

    Hecha Stewpot Döküm Tencere 28cm

    Yüzyıllık geçmişiyle döküm demir, lezzetten ödün vermeden sağlıklı beslenmek isteyen kullanıcılara hitap ediyor. Tüm Hecha ürünleri gibi döküm olma özelliği ile Stewpot, ısıyı tüm yüzeye eşit yayıyor ve sıcaklığı uzun süre muhafaza ediyor. Böylelikle, kısık ateşte uzun pişirme ve fırın kullanımı gerektiren yemeklerde mükemmel sonuçlar elde ediliyor. Sığ tasarımı ile pilav yemeklerinde çok başarılı olduğu gibi yahni, rosto ve zeytinyağlı yemeklerde de Stewpot döküm demirin farkını hissettiriyor.

    Stewpot’un pişirme sistemi nedir ?

    Pişen yemeğinizden ısıyla birlikte yükselen buhar tencerenizin kapağının altında küçük su damlacıkları oluşturur. Bu damlacıklar daha sonra yiyeceklerin üzerine damlar. Pişme süreci boyunca tekrarlanan bu döngü, tatların yemeğinize iyice işlemesini sağlar.

    Döküm demir kapak ağırlığı sayesinde, yemeğin kokusunun ve buharının dışarı kaçmasını engeller, böylelikle yemeklerinizde hiçbir lezzet kaybı yaşanmaz.

    Hecha Stewpan-Stewpot Döküm Tencere | 1

  • Hecha Skillets (düz tavalar)

    Hecha Skillet Plate

    Skillet Plate, sofranıza sıcak servis etmek istediğiniz özel yemekler için birebir..

    Harika omletler, yumurtalar, risottolar, sebzeler Pan Paella’da pişiyor. Hecha’nın Cook&Serve serisinin bir üyesi olan Skillet Plate, yemeklerinizi fırınınızdan veya ocağınızdan masanıza getirip, hoş bir sunumla sıcak sıcak servis etmenize olanak sağlıyor.

    Hecha Skillet Round 16cm

    Özel tasarımıyla hem kullanımda hem sunumda fark yaratan Skillet Round 16 Hecha’nın yeni üyelerinden biri. Harika omletler, yumurtalar, risottolar, sebzeler Skillet Round 16’da pişiyor. Hecha’nın Cook&Serve serisinin bir üyesi olan Skillet Round 16, yemeklerinizi fırınınızdan ve ya ocağınızdan masanıza getirip, hoş bir sunumla sıcak sıcak servis etmenize olanak sağlıyor.

    Hecha Skillet Round 27cm

    Skillet ısıyı ürünün tamamına yayan düz taban yapısı ile yumurta, omlet, krep gibi kolay ancak ustalık isteyen yemeklerde mükemmel sonuçlar sağlıyor. Skillet ile hiçbir yemeğin sıradan olmadığı ispatlandığı gibi, zoru başarmanın keyfi doyasıya yaşanıyor. Skillet’in tırtıksız yüzeyi ve fırına girebilen yapısıyla değişik yemekler de gönül rahatlığıyla hazırlanabiliyor. Harika soslu makarnalar, pizzalar, et yemekleri hatta nefis kekler, focaccialar ve mısır ekmeği yapmak mümkün.

    Hecha Skillet Square

    Kızartma, ızgara, haşlama, soteleme… her tülü pişirme şekli için küçük bir mutfak atölyesi square skillet…

    Hecha Skillets (düz tavalar) | 2Hecha Skillets (düz tavalar) | 3Hecha Skillets (düz tavalar) | 4Hecha Skillets (düz tavalar) | 5

  • %50 Daha Az Yağ İle Gerçek Kızartma Mucizesi De’longhi Rotofry’da

    %50 Daha Az Yağ İle Gerçek Kızartma Mucizesi De’longhi Rotofry’da | 6Ramazan ayının bereketli sofraları De’longhi ile şenleniyor. %50 daha az yağ ile kızartma yapabilen “Rotofry Fritöz” ile dilediğiniz yemeği çok daha az yağlı pişirebilir ve sağlıklı sofralar hazırlayabilirsiniz.

    İtalya’nın dünyaca ünlü markası De’Longhi, sağlıklı bir yaşam için %100 sağlıklı pişirme olanağı sunan ‘Rotofry Fritöz’ ü sağlığına önem verenler için yarattı. Hem sağlığınızdan ödün vermeden, hem de %50 daha az yağ ile gerçek kızartma lezzeti sağlayarak Rotofry’da pişirdiğiniz kızartmaların tadına doyum olmayacak!

    Rotofry ile Kızartmalar hafifliyor!

    Türkiye’de ilk kez fritöz özellikli iç tabanı ve döner haznesi ile %50 daha az kullanarak kızartma yapabilen Rotofry, De’Longhi’nin en yeni ürünleri arasında. Fritöz içerisinde 360 derece dönen haznesi ile yağ kullanım miktarını azaltan Rotofry, komple sökülüp yıkanabilen iç yüzeyi ve yapışmaz kaplama haznesiyle de kullanım kolaylığı sağlıyor. De’Longhi’nin yepyeni ürünü Rotofry Fritöz, ayarlanan termostatı, el yakmayan cook-touch gövdesi, gösterge ışığı ve kızartma işlemini görmeniz için tasarlanmış gözleme penceresi ile benzerleri arasında fark yaratıyor.

    Rotofry %50 daha az yağ ile kızartma mucizesi için daha ayrıntılı bilgiyi dilerseniz www.rotofry.com internet adresinden de alabilirsiniz.

    De’Longhi Rotofry Fritöz’ün Tavsiye edilen Satış fiyatı; 349TL’dir

  • Hangisi daha kötü : Şeker mi ? Yapay tadlandırıcılar mı ?

    tatlandiricilarBiz diyetisyenler, danışanlarımızdan kilo verme sürecinde harcadıkları enerjiden daha düşük enerji almalarını sağlamaktayız. Bu bağlamda diyetteki yağ ve şeker alımını biraz kısıtlarız. Genel olarak danışanlar, yağlı yiyeceklerin ve kızartılmış ürünlerin tüketimini sınırlandırabilse de; şekerin eksikliğini hissetmekte, doğal karbonhidrat kaynağı olan (tahıllar, kurubaklagiller, peynir dışındaki süt ürünleri, sebze ve meyve gibi) besinlerden aldıkları şeker ile yetinememekte. Zaten çocukluk çağındaki ödüllendirici beslenme alışkanlığında sürekli tatlı verilmesi, kişide yetişkinlik döneminde tatlı yenildiğinde pişmanlık hissinin oluşmamasına, hatta “iyi bir şey yapmış” gibi tatlıyı yerken mutluluk duymasına sebebiyet vermektedir.

    Vücudumuzun Gerçekten Şekere İhtiyacı Var mıdır ?

    Beyin, sinir sistemi ve alyuvarlar normal koşullarda enerji ihtiyaçlarını mutlak surette karbonhidratlardan karşılamak durumundadır. Bazı karbonhidratlar besinlerde doğal olarak bulunurlar (meyvelerde fruktoz, sütte laktoz, tahıllarda nişasta gibi). Bazıları ise sonradan ilave edilirler (sofra şekeri ve şeker içeren besinler). Kaynağı ne olursa olsun, vücut gerçekte bu farkı anlamaz. Karbonhidratlar büyük oranda bitkisel kaynaklı besinlerden alınmaktadır. Bu karbonhidratlar vücudumuzda yapıtaşı olan glikoza dönüşür ve kan şekerinin esas kaynağını oluştururlar. O nedenle Dünya Sağlık Örgütü günlük enerjimizin %55-60’ının karbonhidratlardan karşılanması gerektiğini vurgulamaktadır.

    Fazla Karbonhidrat Tüketiminin Zararları Nelerdir ?

    42-15666011Vücut, kan şekerinin tümünü aynı anda enerjiye çevirememektedir. Kan şekeri düzeyi normalin üzerine çıktığında; pankreastan salınan insülin hormonu fazla şekerin depolanması için karaciğer, kas ve diğer hücreleri uyarır. Glikozun bir kısmı, kas ve karaciğerde glikojen şeklinde depolanır. İhtiyacından fazla enerji tüketimi durumunda vücut, bir kısım glikozu vücut yağına çevirir. Dolayısıyla obezite ve beraberindeki 40’ı aşkın hastalık için davetiye çıkartılmış olmaktadır. Bu nedenle karbonhidratları azı karar çoğu zarar mantığı ile değerlendirmekte yarar vardır. Son zamanlarda şeker kullanımının hızla artmasıyla birlikte kalp – damar hastalıkları, diyabet, kanser, sindirim sistemi hastalıkları ve romatizmal hastalıkların görülme sıklıklarında artışlar olmaktadır.

    Hiç Şeker Tüketmemek Vücutta Bir Eksiklik Yaratmaz mı ?

    Rafine edilmiş haliyle şeker 200 – 300 yıllık kısa bir geçmişe sahiptir. Peki şekerin keşfinden önce insanlar bu ihtiyaçlarını nasıl karşılıyordu, acaba vücutlarında bir eksiklik olmuyor muydu? Nasıl ki arabanın hareket edebilmesi için deposunda benzin olması gerekiyorsa, vücudumuz için de temel enerji kaynağı glikozun bulunması gerekir. Ancak bu glikoz, çayın içerisine atılan ve tatlıların yapımında kullanılan rafine haliyle sofra şekeri olarak görülmemelidir. Yukarıda da belirtildiği gibi doğal besinlerden de bu şekerin elde edilmesi söz konusu olmaktadır. Eğer ki sofra şekerinin eksikliği durumunda metabolizmamız sıkıntı oluştursaydı; sağlık personeli diyabeti olan bireylere de her gün tatlı yemelerini önerirdi. Yoğun olarak 1900’lü yılların başından itibaren beslenmemizde yer alan şeker, daha öncesinde saraylarda kullanılan lüks bir besin maddesi olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde şekerin girmediği bir yer yok gibi. O nedenle bebeklikten itibaren şekerli besinlere alıştırılan bir insana sağlık problemlerinden ötürü “artık şekeri hayatınızdan çıkarmalısınız” demek çok zor.

    Şeker Vücutta Nasıl Bir Sıkıntı Yaratmaktadır ?

    Hızla ve hemen kana karışan, saflaştırılmış ve rafine şeker içeren besinler kan şekerinde ani bir dalgalanmaya neden olurlar. Çok kısa sürede yükselen kan şekeri yaklaşık yarım saat sonra aynı hızda düşmeye başlar. Her çıkışın bir inişi vardır. İşin kötü tarafı; tatlı yenildikten bir süre sonra artan ve azalmaya başlayan kan şekeri seviyesi eski seviyesinin de altına düşmektedir. Dolayısıyla kan şekerinde aniden bir pik yaşanması tekrardan tatlı yeme isteği doğurmaktadır. Bu nedenle kimse bir parça tatlı yiyerek “dur” diyememektedir.

    Peki Şekerin Yerini Nasıl Doldurabiliriz ?

    42-18468401Her zaman için besinlerin doğalını tercih etmekte yarar vardır. Ama bu demek değildir ki: Hiç tatlı yenilmemelidir. Elbette tatlı yenilmemesini gerektiren şeker hastalığı gibi bir durum söz konusu değilse bazen tatlı yenilebilir. Ancak tatlıların tüketim sıklığına ve miktarına dikkat etmek, ayrıca lokma, tulumba gibi şerbetli tatlılar yerine; sütlaç, muhallebi, puding, komposto, hoşaf, kabak tatlısı gibi hafif tatlıları tercih etmek gerekir. İşte bu tatlıların yapımında – enerji alımını azaltmak adına – toz tatlandırıcılardan yararlanılabilir.

    Diyabetliler başta olmak üzere, şeker tadından vazgeçemeyen, iştahını baskılamakta güçlük çeken, formuna önem veren bireyler ve aileleri için çok iyi bir alternatif olarak yapay tatlandırıcıların şeker yerine kullanılması daha uygun görülmektedir. Gerek içeceklerde tablet olarak, gerekse tatlıların yapımı esnasında toz formları ile güvenle kullanılabilen bu tatlandırıcıların enerji değeri yok veya göz ardı edilecek kadar düşüktür. Kan şekeri üzerinde de olumsuz etki yaratmamaları nedeniyle saflaştırılmış ve rafine şeker yerine tercih edilmeleri daha sağlıklı olacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; bazı yapay tatlandırıcıların ocağı kapattıktan (besin pişirildikten) sonra ilave edilmesi gerekmektedir. Aksi taktirde topaklanma ve metalik bir tat oluşturabilmektedir.

    Yapay Tatlandırıcılara Geçiş

    Yapay tatlandırıcılar ilk olarak 1900’lü yılların başında ortaya çıkmış, 1940’lardan beri tüm dünyada hem şeker hastaları hem de sağlığına özen gösterenler tarafından yoğun olarak kullanılmaktadırlar. Günümüzde en fazla kullanılan yapay tatlandırıcılardan biri olan aspartam üzerinde 200’ü aşkın bilimsel çalışma yapılmış, yüksek dozlarda kullanımında dahi zararlı bir etkiye sahip olmadığı görülmüştür. Aspartam kullanımı Dünya Sağlık Örgütü tarafından onaylanmıştır.

    Yapay Tatlandırıcılar Kanser Yapar mı ?

    1939 yılında yapılan küçük çapta bir araştırmada sakarin içeren yapay tatlandırıcıların sıçanlarda mesane kanserine yol açtığı saptanmıştır. Ancak bunu izleyen çalışmaların hiçbirinde benzer bir etkiye rastlanmamıştır. Zaten bilim dünyasında “hayvan modelinde karşılaşılan bir durum insanlarda da aynen gerçekleşir” diye bir durum söz konusu değildir. Yaklaşık 70 yıldır yapılan çalışmalarda çok daha yüksek dozlarda insanlara verilen bu yapay tatlandırıcılarda benzer bir yan etkinin görülmemesi üzerine, bugün bizler danışanlarımıza Dünya Sağlık Örgütü’nün onay verdiği bu yapay tatlandırıcıları önermekte ve kullanımlarında bir sakınca görmemekteyiz. Bu şekilde bir kanının oluşmasında 20. yüzyılın sonlarına doğru bulunan aspartamın rolü büyüktür. Aspartam piyasada sakarinin önüne geçmiştir. Sonraları sakarinin aspartama “çamur at izi kalsın” mantığı ile misilleme olarak unutkanlık yaptığına dair demeçlerin verilmesi sonucu her 2 grup yapay tatlandırıcı da “kötü” olarak hafızalara kazınmıştır. Ancak tüm tatlandırıcılar gerek diyabetliler gerekse formuna dikkat edenler ve aileleri tarafından rahatlıkla kullanılabilirler. Formda kalmak, şekerin zararlı etkilerine maruz kalmamak ve ağız tadından vazgeçmemek için yapay tatlandırıcılar güvenle kullanılabilir. Özetle; yapay tatlandırıcılar iyi, rafine şeker kötü olarak tanımlanabilir.

    Uzman Diyetisyen
    M. Turgay KÖSE

    1977 İstanbul doğumlu Köse, ilk ve ortaöğrenimini aynı şehirde tamamladıktan sonra Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden 2001 yılında derece ile mezun oldu. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda yedek subay Diyetisyen olarak askerlik görevini tamamladı. Sonrasında Florence Nightingale Hastanesi Diyabet, Obezite ve Metabolizma Hastalıkları Merkezi bünyesinde Diyetisyen olarak çalıştı. 2004 yılında Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde yüksek lisans programını tamamlayarak “Toplu Beslenme Sistemleri Bilim Uzmanlığı” aldı.

    Türkiye Diyetisyenler Derneği, Obezite Derneği ile Diyabet, Obezite ve Beslenme Derneği ve Yeni Çınar Lions Kulübü’ne üye olan Köse, hem bireysel hem de kurumsal anlamda beslenme danışmanlığı ve eğitimi çalışmalarını 2004’ten beri kurucusu olduğu Etik Diyet Danışmanlık’ta sürdürmektedir. Uzman Diyetisyen Turgay Köse fuar, kongre, seminer, internet TV, radyo ve televizyon programlarında konuşmacı; çeşitli gazete, dergi ve web sayfalarında köşe yazarı olarak yer almaktadır. Uzman Diyetisyen M. Turgay Köse’nin beslenme alanındaki ilk kitabı “Beslenme ve Diyetetik” Ekim – 2007’de piyasaya çıkmıştır.