Etiket: kısırlık

  • İnfertilite farkındalık oluşturma

    İnfertilite farkındalık oluşturma

    İNFERTİLİTE İLE MÜCADELE ARAŞTIRMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ OLARAK SON DÖNEMLERDE HIZLA ARTAN İNFERTİLİTE OLGULARINA FARKINDALIK OLUŞTURMAK VE BU PROBLEME ÇÖZÜM ARAYIŞI KAPSAMINDA SEMPOZYUM DÜZENLİYORUZ.

    Gerek Dünya genelinde ve gerekse ülkemizde yakın bir zamanda çok daha ciddi sonuçları olacak İnfertilite probleminin farkına varılmasının zamanı gelmiştir. Değişen yaşam koşulları ve beslenme alışkanlıklarının gözden geçirilmesi, Kullanılan zirai gübre ve ilaçların yanı sıra bağımlı kalınan aynı zamanda üreme potansiyeli bulunmayan ürün tohumlarının da metabolizma üzerinde yıkıcı etkileri olduğu bilinmektedir.

    Günümüzde İnfertilite Problemi yaşayan çiftlerin büyük bir çoğunluğunda SEBEPSİZ İnfertilite tanımı hızla yaygınlaşmaktadır. Bu konunun gündeme alınması ve hiçbir olgunun sebepsiz olmadığının kabullenilip, gerçek sebeplere odaklanmanın, geleceğimiz açısından öneminin kavranması gerektiği ortadadır.

    Çağımızın önemli bir problemi olarak karşımıza çıkan İnfertilite’nin tedavileri üzerine Devlet destekli projelerin yoğunlaşması ve bu yönde çalışma yapan bilim insanlarımızın desteklenmesi önemlidir. Bizlerde 2016 Yılında bu tür çalışmaları desteklemek, bu problemi yaşayan aileler ile iletişim içerisinde kalarak bilim insanlarımızı çözüme odaklamak adına, tamamen infertilite hastalarından oluşan ve tüm ilgili hastane, kurum ve kuruluşlardan bağımsız çalışan İMAD-DER ( İNFERTİLİTE İLE MÜCADELE ARAŞTIRMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ)’ni kurduk. Derneğimiz bu kapsamda İnfertilite probleminde önemli çalışmalar yapmış Bilim İnsanlarımız ile ilk Sempozyumunu 19 Mart 2017 Pazar günü İstanbul İBB Mecidiyeköy Kültür Merkezinde saat 10:00 – 17: 00 arasında gerçekleştirecektir.

    Derneğimizin bu çabalarına katkı sunmak üzere davetimizi kabul eden ve bu alanda önemli çalışmalara imza atmış değerli bilim insanlarımız,  Prof. Dr. Volkan Baltacı, Prof. Dr. Timur GÜRGAN, Prof Dr. Seda VATANSEVER, Prof. Dr. Ümit ÖZEKİCİ, Prof. Dr. Kaan AYDOS, Doç. Dr. Başar SARIKAYA, Uzm. Dr. Celalettin PERU, Uzm. Dr. Kağan GÜNGÖR, ve Emb. Ferhat CENGİZ’e şükranlarımızı sunarız.

    Bu önemli programa tüm infertilite problemi yaşayan ailelerin yanı sıra, İlgili uzmanlar ve Basın mensupları davetlidir.

     

    Saygılarımla.

                                                                                                                           Doğan CEYLAN

                                                                                                           İMAD DER Yönetim Kurulu Başkanı

  • Eksikliği kısırlığa yol açıyor!

    Eksikliği kısırlığa yol açıyor!

    “D vitamini eksikliğinin, son yıllarda infertilite (kısırlık) ve düşük problemi olan hastalarda daha sık oranda görüldüğü saptandı. D vitamini eksikliği; üreme sağlığını, yumurta rezervini, yumurtanın kalitesini ve döllenme oranlarını olumsuz olarak etkiler. Ayrıca döllenmiş yumurtanın anne rahmine tutunma oranını da düşürür.”

    YUMURTA SARISI VE SÜT TÜKETİN 

    “Kanda 25 hidroksi vitamin D düzeyini ölçerek vitamin D depolarını değerlendiririz. 30 ng/ml’nin altındaki değerler düşük olarak kabul edilir” diyen Op. Dr. Seval Taşdemir, “D vitaminini güneşten alabileceğimiz gibi ton balığı, uskumru, karides, yumurta sarısı, karaciğer, süt ve süt ürünleri, tahıl gibi ürünlerde de bulabiliriz” diyerek D vitamini eksikliği olanların bu gıdalardan tüketmesi gerektiğini özellikle belirtiyor.

    “Eksiklik tespit edilirse günde 600-800 IU arası D vitamini alınabilir. 1000 IU’dan fazla alınmaz, yan etkileri ortaya çıkabilir” diyen Op. Dr. Seval Taşdemir uyarıyor:

    TEDAVİDEN ÖNCE D VİTAMİNİ DÜZEYİNE BAKILMALI 

    “Özellikle kısırlık ve tüp bebek tedavisi görecek olan hastalarda mutlaka D vitamini düzeyine bakılmalı. Özellikle yaşı 35’in üzerinde olan ve güneşten daha az faydalanan grupta, D vitamini eksikliği daha sık görülür. Eksik olan vitaminin tedavisinden sonra yapılan infertilite (kısırlık) tedavisinden, çok daha başarılı sonuçlar elde ediliyor. Son yıllarda bunu destekleyen birçok çalışma yapıldı. Kısacası D vitamini, vücudumuzda sadece kanda kalsiyum oranlarını belirleyen, bağırsaktan kalsiyum emilimine yardımı olan vitamin değil; tüm vücut bağışıklık sistemini düzenleyerek gribal enfeksiyonlara direncimizi artıran bir vitamindir. Önemli kanser vakalarında, meme, pankreas, kolon, rektum kanserlerinin seyrini etkiler, kalp ve damar hastalıklarını önler. İnfertiliteyi (kısırlığı) önemli şekilde etkileyen çok önemli vitamindir.”

    Op. Dr. Seval Taşdemir / Pembenar

  • Stresten uzak durup birbirine destek olan çiftler kısırlığı yenebilir

    Stresten uzak durup birbirine destek olan çiftler kısırlığı yenebilir

    Sağlık problemi olmadığı halde 100 çiftten 20’si gebelik elde edemiyor. Adet günü hesabı, ilişki zamanlaması, yumurtlama takibi ve adet gecikmesi beklentisi içinde olan kadınlar stresle çok daha fazla karşı karşıya kalıyor. Eşinden yeteri kadar destek görmeyen kadınların gebelik şansı düştükçe, stres de katlanarak çoğalıyor. Hâlbuki çiftler, stresten uzak durup birbirlerine destek olursa bebek olma ihtimali artıyor.

    Çocuk sahibi olma isteği ile doktora başvuran çiftlerin yarıdan fazlası açıklanamayan kısırlığa (infertilite) sahiptir. Anne adayının yumurtalıklarının düzenli çalıştığı, tüplerin açık, rahmin sağlıklı ve baba adayının sperm değerleri normal olduğu durumlarda korunmasız geçen bir yıl sonunda gebelik elde edilememesi; açıklanamayan kısırlık olarak değerlendirilir. Güncel teknolojiler ile teşhis edemediğimiz açıklanamayan kısırlık yaşayan çiftlerin önemli bir kısmı, hiçbir yardım almadan kendiliğinden gebelik elde edebilmektedir. Bu çiftler için daha önceki başarısızlıkları ve zaman içinde elde edilen gebeliği açıklamak mümkün değildir.

    GEBELİK ŞANSI YÜZDE 5’E DÜŞER

    Sağlık problemi olmayan 100 çiftten 20’si bilinmeyen sebeplerle gebe kalamamaktadır. Üreme sisteminde bir sıkıntı var ise gebelik engellenmektedir. Problemsiz çiftlerin her ay yüzde 15-20 civarında olan gebelik şansı açıklanamayan kısırlık gruplarında yüzde 3-5’ler seviyesine inmektedir. Yani bu çiftlerde de hâlâ spontan gebelik ihtimali devam etmektedir. Açıklanamayan kısırlıkta; üreme sisteminde geçici veya kalıcı, basit ya da karmaşık bir problem olduğu kabul edilir. Bazen farklı basamaklarda ve mekanizmalarda çok sayıda problem olabilir.

    ÇİFTLER PANİĞE KAPILMAMALI

    Gebe kalma süresinin uzaması, çiftler için stres kaynağı olabilir. Erkekler genellikle sorunları inkar etme ya da eşine yansıtma yollarını kullanarak stresle baş ederler. Ayrıca problemin önemsiz olduğuna inanırlar. Kadınlar ise; adet günü hesabı, ilişki zamanlaması, yumurtlama takibi ve adet gecikmesi beklentisi içinde oldukları için çok daha fazla stresle baş ederler. Her ay adet kanamasını beklemek zor bir durumdur. Eşinden yeteri kadar destek görmeyen kadınların gebelik şansı düşük ise stres katlanarak artmaktadır.

    Bazı toplumlarda çocuk sahibi olamamak mutlak kadına ait bir problem gibi görülmektedir. Bu faktörler, gebelik elde etme şansını gitgide azaltır. Genelde uzun zaman açıklanamayan kısırlık sebebiyle çocuk sahibi olamayan çiftler; tedavi sonrasında gebelik elde ettikten ve doğum olduktan sonra spontan gebelikler başlayabilmektedir. Bu durum da stresin etkisini ortaya koymaktadır. Açıklanamayan kısırlıkta çiftlerin paniğe kapılmaması gerekiyor çünkü bu durumdaki çiftlerin gebelik şansları azalsa da hiçbir zaman sıfır değildir. Tedavi sürecinde bazı çiftler, kendiliğinden gebelik elde edebilir. Bu çiftlere; kendiliğinden gebelik için adet günleri ve şanslarının yüksek olduğu dönemler anlatılmalı veya basit yumurta geliştirme ve takibi yapılarak zamanlı ilişki önerilmelidir.

    EVLİLİK KÖTÜ ETKİLENEBİLİR

    Bu arada ilişkinin zamanlı olması ve bir görev algısı yaratması, bir zorunluluk haline dönüşmesine yol açabilir. Bu da ilişkiyi kötü yönde etkileyip evlilik problemlerine neden olabilir. Bir yıl süre ile gebelik elde edemeyen bir çift için gerekli tetkikler yapılıp açıklanamayan kısırlıkta teşhisi konduktan sonra olası tedavilere yönlendirilmelidir.

    TEDAVİDE KISIRLIK SÜRESİ VE YAŞ ÖNEMLİ

    Kısırlık süresi dört yıldan az, anne adayının yaşı da 35’in altında ise tercih aşılama tedavisi olmalıdır. Anne yaşı 35’in üzerinde ise yine aşılama yapılabilir ama aşılamaların sayısı artırılmadan tüp bebek tedavisine geçilmelidir. Tüp bebek, çiftler için her zaman elde edilebilir bir tedavi yöntemidir. Ancak öncelikle kolay tedaviler denenmeli. Bu yöntemlerle başarıya ulaşamayan çiftlere, daha sonra tüp bebek tedavisi uygulanmalı.” Ferti-Jin Kadın Sağlığı ve Tüp Bebek Merkezi Klinik Direktörü, Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Seval Taşdemir; “Kısırlık süresi dört yıldan uzun ve anne adayının yaşı 40 ve üzerinde ise direkt tüp bebek tedavisi yöntemi denenmeli” diyerek aileleri zaman kaybetmemeleri konusunda da uyarıyor. Doktor, çift ile alternatifleri tartışarak tedavi programı yapmalı ve başarısızlık söz konusu olduğunda bir araya gelerek yeniden değerlendirme yapılmalıdır.

    AŞILAMA TEDAVİSİ

    Aşılama tedavisinde spermin doğru zamanda yumurta ile bir araya gelmesi sağlanmaktadır. Yumurta geliştirici ilaçlar hap veya iğneler yolu ile bir veya iki tane yumurtanın gelişmesi sağlanır. Yumurta belirli bir çapa ulaştığında çatlatma iğneleri yardımıyla yumurtlama gerçekleştirilir. Bu dönem, gebelik şansının en yüksek olduğu zaman dilimidir. Yumurtlama, çatlatma iğnesinden sonra yaklaşık 36 saat sonra gerçekleşir. Bu zamana yakın bir saatte spermler alınarak laboratuvarda hazırlık ve yıkama işlemi yapılır. Ardından, aralarından en hızlı ve sağlıklı olanlar toplanarak rahim içerisine yumuşak bir kateter yardımı ile verilir. Açıklanamayan kısırlık grubunda aşılama ile gebelik şansı yüzde15 civarındadır. Üç aşılama uygulaması sonrasında çiftlerin yüzde 35-40 kadarı bebek sahibi olabilir.

    TÜP BEBEK TEDAVİSİ

    Tüp bebek tedavisinde; aşılamaya oranla daha fazla ilaç kullanılır ve takipler daha sıktır. Folikül çapları belirli bir büyüklüğe ulaştığı zaman, aşılama tedavisinde olduğu gibi çatlatma iğnesinden 36 sonra sonra ince bir iğne ile vajinal ultrasonografi kullanılarak yumurtalar alınır. Laboratuvar ortamında mikroskop altında her bir yumurta, çevresindeki hücrelerden temizlenip değerlendirilir ve mikroenjeksiyon yöntemi ile olgun her bir yumurtaya bir sperm enjekte edilir. Döllenme sonrası gelişen embriyolar inkübatörler içerisinde takip edilerek, seçilen embriyolar anne rahmine transfer edilir. Tüp bebek ile açıklanamayan kısırlık grubunda yüzde 55-60 oranında gebelik elde edilebilmektedir. Anne adayının yaşı genç ise gebelik şansı artar.

    Op. Dr. Seval TAŞDEMİR tarafından yazılmıştır.

  • Bu ağrı kesiciler kısır yapıyor!

    Bu ağrı kesiciler kısır yapıyor!

    Yapılan bir araştırmada parasetamol içeren ağrı kesici kullanımının kısırlıkla ilişkilendirilebileceği ortaya çıktı.

    Daily Mail’de yayınlanan habere göre yapılan araştırmalar sonucunda, parasetamol içeren ağrı kesicilerin erkeklerde kısırlığa yol açabileceği keşfedildi. Reçetesiz olarak satılan bu haplar, ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanılıyor.

    Çiftlerde, erkeğin vücudunda parasetamol fazla bulunuyorsa idrarında da fazla bulunuyor ve erkeğin kısır olma olasılığı artıyor, çocuk sahibi olma olasılığı da düşüyor.

    Araştırmayı yöneten bilim insanları yine de insanların panik olmamaları gerektiğini belirtirken bu araştırmanın doğruluğunu kanıtlamak için yapılacak yeni araştırmalara ihtiyaç duyulduğunu eklediler.

    ABD’nin Texas eyaletinde yapılan araştırmaya katılan çiftlerde kadınların ve erkeklerin idrar örnekleri incelenirken; erkeklerin idrarında parasetamolün fazla bulunmasının tehlikeli olduğu, kadınlarda ise parasetamol oranı daha yüksek çıkmasına rağmen hamilelikle ilişkilendirilemeyeceği ortaya çıktı.

    Uzmanlar, gelecekte daha kapsamlı araştırmaların yürütülmesi gerektiğini belirtirken parasetamolün kaynağının ve çevresel faktörlerin de hesaba katılması gerektiğini dile getirdiler.
    Kaynak: Milliyet.com.tr / PembeNar Özel
  • Kısırlık Varlığında Yapılan Tahliller, Testler Nelerdir?

    Kısırlık Varlığında Yapılan Tahliller, Testler Nelerdir?

    Şayet çift 12 ay boyunca düzeli, korunmasız bir cinsel birliktelik yaşamış ise ancak gebelik sağlamamış ise bir uzmana görünmek gerekmektedir. Bu amaçla bir doktora başvuran çiftlere çeşitli testler ve tahliller yapılmaktadır. Tedavi protokülüne hastalığının sebebine göre karar verilmektedir.

    Erkek ile ilgili bir problemin araştırılması için ilk önce sperm analizi yapılmaktadır. Ardından da ürolojik muayene yapılır. Şayet gerekli görülür ise daha ileri tetkitler yapılabilir. Kadın için ise ilk olarak pelvik muayene yapılmaktadır. Bu aşamadan sonra ise ultrasonografi ve daha sonra yumurtalık fonksiyonlarının araştırılması için muayenelere başlanır. Hormon tahlilleri, yumurtalık rezervleri, rahim filmi (hsg), salin infüzyon sonografi (sis) ve son olarak gerekirse histeroskopi, laparoskopi işlemleri yapılır.

    • Pelvik muayene ve ultrasonografi

    Kısırlık araştırılması için ilk olarak pelvik muayene ve ultrasonografi yapılmaktadır. Şayet anne adayında myom, kist ya da benzeri bir pataloji mevcut ise bunların araştırılması yapılır. Doğumsal anomalilerin mevcut olup olmadığı değerlendirilir.  Rahim içerisinde septum mevcut ise bu durum araştırılır. Ultrasonografi ile ayrıca folikül (yumurta) büyümesi ve ovulasyon (yumurtlama) mevcudiyeti tespit edilir.

    • Hormon tahlilleri

    Kısırlık sorunlarında ilk olarak yapılan testlerden biri hormon testleridir.  Adet döneminin 3.günü yumurtalık (over) özellikleri ile durumunu östrojen hormon tahlilleri (FHS hormonu, östrojen hormonu tahlilleri) yapılmaktadır. Bu tahliller, yumurtalı rezervlerinin tespit edilmesinin yanında gebe kalabilme şansının tahmini olarak belirlemeye yardımcı olur. Göğüslerden süt gelmesi (galaktore) gibi bir durum mevcut ise prolaktin hormonu ( süt hormonu ) ve troid hormonu da değerlendirilmektedir.  Adet döneminin 21. günü uygulanan progestron hormonu ölçümü, yumurtlamanın olup olmaması ile ilgili ayrıntılı bilgi edinilir.

    • Yumurtalık kapasitesinin değerlendirilmesi

    Yumurtalık kapasitesinin değerlendirilmesi için yumurtalıklarının hormon üretme ve yumurtlama kapasitesi ileilgili araştırmalar yapmak gerekmektedir. Bu araştırma neticesinde tüp bebek tedavisinde kullanılacak ilaç ve dozajları planlanır.

    Tüp Bebek Tedavisi sorularınız için tıklayınız!

    • Salin infüzyon sonografi (SİS)

    SİS, halk arasında sulu ultrason ile ifade edilen bir yöntemdir. Bu yöntemde rahmin içerisine vajinadan ince bir kanül ile sıvı verilir ardından da ultrason işlemine başvurulur. Uygulanan sıvı ile birlikte, rahim içerisi genişler. Bu sayede de rahim iç duvarında yer alan miyom, polip ve bunlara benzeyen patolojiler daha rahat bir şekilde izlenmesine olanak verir. HSG ve SİS rahim içinde bulunan patolojiler ile ilgili bilgi veren tahlillerdir.

    • Histeroskopi

    Bu yöntemde rahim içerisi kamera ile değerlendirilir. Rahim içerisinde bulunan patolojilerin araştırılması ve bunların tedavisi için histereskopi yöntemine başvurulur. Rahim içerisindeki polip ve myomlar histeroskopi yöntemi ile eş zamanlı olarak tedavi de edilebilmektedir. Histeroskopi stnadart olarak her hastaya uygulanmamaktadır. Çoğunlukla sis ve hsg’de (rahim filminde) bir patoloji izlendiğinde histeroskopi yapılır.

    • Laparoskopi

    Kısırlık durumunda tüplerin açıklığını araştırmak için laparoskopi yöntemine başvurulmaktadır. Tüpler dışında tespit edilen kist ya da benzeri yapıların da tedavisi uygulanabilir. Bu yöntem de standart olarak her hastaya uygulanmaz. Gerekli görüldüğünde uygulanan bir yöntemdir.

    Kaynak: Kısırlık Varlığında Yapılan Tahliller, Testler Nelerdir?

     

  • Çikolata Kisti ve Belirtileri

    Çikolata Kisti ve Belirtileri

    Adet döngüsü içersinde her ay bir adet yumurta üretilir. Bu yumurta spermle birleşirse döllenme olur. Bu süreçte rahim gebelik için hazırlanır. Şayet gebelik oluşmaz ise hazırlanan bu yapı adet kanaması ile beraber vücuttan atılır ve tekrar süreç başlar. Bu dokuya endometrium denilmektedir. Fakat bu doku rahim dışında farklı bir yere yerleşebilir. Örnek olarak yumurtalıklara. Bu alana yerleşmiş olan yapı, her ay rahimde sergiledikleri davranışı sergilemeye devam ederek dökülmeye ve kanamaya devam ederler. Kanamalar, zaman içerisinde kistlere yol açar. Vücuttan atılamadıkları için biriken bu sıvılar, çikolata kistini meydana getirmektedir.

    Çikolata kisti, üreme çağındaki kadınlarda görülür. Yumurtalıklarda, tüplerde, bağırsak yüzeyinde, döl yatağında, karın zarı üzerinde, rahim arkasında olan boşlukta, vajenle bağırsağın son bölümünde görülebilir.

    Çikolata kistinin belirtileri nelerdir?

    • Adet öncesinde başlayan ve adet sırasında belirgin hale gelen ağrı
    • Yorgunluk ve sırta vuran ağrı
    • Adet sırasında kabızlık ya da ishal görülmesi
    • Bağırsak hareketlerinde düzensizlik olması
    • Belde ve kasık bölgesinde ağrı
    • Cinsel ilişki sırasında ağrı
    • Bacakları etkileyen ağrı
    • Gebe kalamama
    • Bulantı ve kusma etkisi
    • İdrar ve dışkıda kan görülmesi
    • Sık idrara çıkma

    Çikolata kisti niçin ağrıya neden olur?

    Rahim iç dokusu olan endometrium, rahim dışında bir alana yerleştiği zaman meydana gelen kanamalar sebebiyle iltihap oluşabilir. Bu sebeple de şiddetli ağrılar meydana gelebilir. Meydana gelen ağrılar, kistlerin kanaması sebebiyle meydana gelen atıkların komşu organ ve dokularında yapışıklığa sebep olur. Bu sebeple de kadın adet döneminde şiddetli ağrılar yaşabilir.  Cinsel ilişkide olan derin ağrılar ve kronik pelvik ağrılarının oluşma sebebi de, bu yapışıklıklar nedeniyledir.

    Çikolata kisti gebe kalmaya engel ve kısırlığa sebep olur mu?         

    Çikolata kisti, direkt olarak kısırlığa sebep olmaz. Ancak kısırlık sorunu yaşayan kadınların %40’ında çikolata kisti bulunmaktadır. Çikolata kisti sebebiyle meydana gelen yapışıklıklar fallop tüplerinde tıkanmaya yol açabilir. Böyle bir durumda da kısırlık meydana gelebilir.

    Çikolata kistinin oluşması engellenebilir mi?

    Çikolata kistinin oluşmasına yol açan faktörler net olarak aydınlatılamamıştır. Bu sebeple de oluşmasını engellemek adına bir yol bulunmaz. Ancak gebelik ve menopoz süresince çikolata kistlerinin gelişimi durmaktadır. Hastalığın ilk evrelerinde hormonal tedavi görülür. Şayet hastalık ilerlemiş ise cerrahi yöntemlere başvurulabilir.

    Cerrahi tedaviden sonra kadınların yaşı dikkate alınarak, 6 ayla bir yıl arasında doğal olarak gebe kalması beklenebilir. Bu gerçekleşmediğinde, yardımcı üreme yöntemlerinin uygulanması tavsiye edilir.

    Adet dönemindeki ağrıların çikolata kistinden olduğu nasıl anlaşılabilir?

    Adet döneminde yaşanan sancılar, kadınların büyük bir kısmının yaşadığı sorunlardır. Bu sancıların şiddetli olmasının birçok sebebi olabilir. Bu sebeplerin başında ise çikolata kisti gelmektedir.Çikolata kisti sebebiyle yaşanan sancılar ağrı kesiciler ile dindirilemez.  Ağrıların şiddetli olmasında, işe gitmeyi bile engellemesi halinde, günlük faaliyetlerin yapılmasını engellemesi, yaşam konforunu bozacak düzeyde olması gibi etkenler bulunuyorsa, kadının çikolata kisti açısından değerlendirilmesi tavsiye edilir.

    Çikolata kistinin hamilelik üzerindeki olumsuz etkileri nedir?

    • Fallop tüplerinin tıkanmasına yol açarak gebeliği engelleyebilirler.
    • Çikolata kistinden salgılanan bazı hormonlar ve maddeler yüzünden, tüplerin fonksiyon bozuklukları oluşabilir ve bu sebeple gebelik gerçekleş
    • Döllenmiş olan yumurtanın rahim içine yerleşmesine engel teşkil edebilirler.
    • Şayet çikolata kisti mevcutken gebe kalınmış ise, bu süreçte kistlerin boyutları değişmeden kalacaktı Ancak bu durumda kistin yerleştiği alan ve kistin boyutları oldukça önemlidir. Özellikle gebeliğin ilk üç aylarında çikolata kistleri düşüğe yol açabilir.

    Tüp Bebek Tedavisi sorularınız için tıklayınız!

  • Kısırlığa Bitkisel Çözüm Yolları

    Kısırlığa Bitkisel Çözüm Yolları

    Kısırlık günümüzde gittikçe yaygınlaşan sorunlardandır. Kadınlarda kısırlık bitkisel tedavi yöntemleri makalemizde kadın veya erkek her cinste kullanılabilecek kısırlığa bitkisel çözüm önerilerine yer verdik.

    Banyan Ağacı Kökü
    Banyan ağacı kökü kadın ve erkekte kısır için doğal tedavi yöntemlerindendir.
    Ağacın kökünü toz haline getirmeden önce iyice kurutulmalıdır. 1 bardak süte bu tozdan 20 gram ekleyip, karıştırın.Adetinizin 8 veya 9 günden itibaren 3 gün süreyle bu sütü için.. Sonuçları görmek için bir ay bekleyin ve diğer adetinizin, 8. ve 9. gününüzde tekrar deneyin.kisirliga_bitkisel_cozum_yollari (1)

    Üzüm Çekirdeği Ekstresi
    Üzüm çekirdeği ekstresi vücuttaki bakteriyel ve fungal enfeksiyonların tedavi edilmesi için kullanılabilir.C vitamini açısından zengin yapısıyla bağışıklığı artırır, spermi koruyup, güvenli bir şekilde döllenme sonrasında rahim içine aktarılmasına yardımcı olur. Doktorunuza danışıp üzüm ekstresi kullanmaya devam edin.kisirliga_bitkisel_cozum_yollari (6)

    Keten Tohumu
    Keten tohumu,omega 3 yağ asitleri açısından zengin bir yiyecektir, spermlerin uzun süre canlı kalmasına yardımcı olarak, kadının hamile kalmasını sağlar.
    Yumurtlama tarihinizden sonra 1 tatlı kaşığı keten tohumu yağımı tüketin.kisirliga_bitkisel_cozum_yollari (5)

    Patlıcan
    Patlıcan kadın ve erkekteki kısırlığa doğal çözüm yöntemlerindendir.
    Patlıcanı pişirin, yoğurtla karıştırın, 1 ay boyunca her gün bunu tüketmeye devam edin.
    Bu tedavi yöntemi hem erkek hem de kadınların doğurganlığı artırmak için oldukça etkilidir.kisirliga_bitkisel_cozum_yollari (4)

    Böğürtlen
    Bu meyve ve yaprağı endometriyum bozuklukları nedeniyle oluşan düşükleri önleyebilir ve kısırlığa bitkisel çözümdür.
    20 gram taze ezilmiş böğürtlen yaprağını, 2 bardak süte koyup kaynatın.
    2 saat bekletin bal ekleyin, iki bardağa bölüp ,1-2 saat arayla için.kisirliga_bitkisel_cozum_yollari (2)

    Kış Kirazı
    Kış kirazı kısırlığa bitkisel çözümdür.
    Bitkiyi kurutup, iyice toz haline getirin.
    1 bardak süte 5 gram bu tozdan ekleyip, her akşam için.
    Kadınlar için, tedavi adet döngüsü sonrasında başlamalıdır.
    Bir hafta boyunca devam edilecek ve sonuçları beklenecek. Sonuçlar görünmüyor ise eğer gelecek ay devam edin.

    İlgili Konular

    Erkekte Sperm Sayısını Artıran Yiyecekler tıklayınız

    Kadınlarda Kısırlık Nedenleri Tıklayınız

    Testosteron Seviyesini Artıran Doğal Yollar

     

    kisirliga_bitkisel_cozum_yollari (3)

  • Sperm Sayısını Artırmak İçin Yapılması Gerekenler

    Sperm Sayısını Artırmak İçin Yapılması Gerekenler

    Baba olmak istiyorsunuz fakat sperm sayınız mı çok düşük? sperm sayısı nasıl artar, ne yapmalı? makalemizde sperm hareketliliği için ne yapmalı?konusu hakkında bilgiler verdik.Günümüzde erkeklerde kısırlık gittikçe yaygınlaşan bir sorun olmaktadır. Bilim adamları sigara, alkol, çevre kirliliği, kötü yaşam tarzı gibi nedenlerin erkekte sperm sayısını azalttığını tespit etmişlerdir. Bu faktörlerin birlikte bulunması ise sperm üretiminde büyük bir azalma demektir.

    Testislerinizin aşırı ısınmasını önleyin.Testisler sıcak oldukları zaman yeterli sperm üretemezler
    Dar pantolon ve kotlar giymeyin.
    Kilot yerine bol, rahat boxer şortlar giyin.
    Sıcak banyo ve saunadan kaçının.sperm_sayisi_nasil_artar_ne_yapmali (1)

    Spor yaparken jockstrap iç çamaşırı giyin. Böylece topun penise gelmesi ve spermlerin ölmesi riskinden korunmuş olursunuz.sperm_sayisi_nasil_artar_ne_yapmali (2)

    Bitkisel yağlar ile vücudunuza masaj yaptırın. Masaj vücutta kan dolaşımını artırır.
    Artan kan dolaşımı sağlıklı sperm demektir.sperm_sayisi_nasil_artar_ne_yapmali (3)

    Stresle mücadele edin
    Stres cinsel fonskiyonunuzu azaltarak, sperm sayısında düşüşe yol açar.
    Stres hormonları testosteron üretimini düzenlemekle görevli Leyding hücrelerini bloke eder. Vücudunuzun çok fazla stres yaşandığında,sperm üretimi tamamen bile durabilir.
    Uykunuzu iyi alın, yorgunluk stres hormonlarını çalıştırır ve sperm üretimini azaltır.sperm_sayisi_nasil_artar_ne_yapmali (4)

    Sigarayı bırakın.
    Sigara içmek düşük sperm sayısına neden olur, spermleri yavaşlatır ve deforme eder.
    Bir araştırmaya göre, sigara içen erkekler, içmeyen erkeklere göre% 22 daha az sperme sahiptir.
    Esrar da spermler üzerine sigarayla benzer etkilere sahiptir.
    Tüm bu zararlı alışkanlıklardan uzak durmalısınız.sperm_sayisi_nasil_artar_ne_yapmali (5)

    Alkol erkekte bulunan östrojen yani kadın hormonluğu seviyesini artırır, testeronu düşürür.
    Erkekte de kadında östrojen hormonu vardır, fakat kadınlar bu hormon daha fazla salgılandığından kadın hormonu olarak bilinir.
    Testeronunun düşüşü sperm sağlığına ve üretimine darbe yapar.
    Güçlü spermler için asla alkol tüketmeyin.sperm_sayisi_nasil_artar_ne_yapmali (6)

    Daha az boşalın. Sık boşalma sperm sayısını düşürebilir. Vücudunuz her gün milyonlarca sperm üretir, fakat sperm sayınız düşükse, boşalma arasında mevcut spermleri depolamaya bakın.Zaruret olmadıkça mastürbasyondan uzak durun.

    Toksin içeren maddelere karşı dikkatli olun. Kimyasallara maruz kalma sperm büyüklüğünü, hareketini ve sayısını etkileyebilir.
    Şayet gün boyu kimyasal maddelerin olduğu bir ortamda çalışıyorsanız, uzun kollu ve eldiven ile cildinizi koruyun, yüzünü korumak için ise maske ve gözlük kullanın.sperm_sayisi_nasil_artar_ne_yapmali (7)

    İlaç kullanmadan prospektüsünü okuyun.
    Bazı ilaçlar sperm sayısında azalmaya hatta kalıcı kısırlığa bile yol açabilir.
    Sperm üretimi sizin için çok mühim ise, hastalanıp ilaç kullandığınızda, yan etkilerinin spermleri etkileyip etkilemediğini doktorunuza danışın.sperm_sayisi_nasil_artar_ne_yapmali (8)

    Düzenli spor yapın
    Modern dünyada kapitalist sistem hakim olduğundan çalışmaktan egzersiz yapmaya kalan zaman ve fırsat azdır fakat sağlıklı spermler için spor çok mühim bir uğraştır.
    Fakat egzersizde de aşırıya gitmeyin, çünkü çok fazla spor yapmak
    testosteron eksikliğine neden olan adrenal steroid hormonların salınımına yol açar.Kas yapacağım, vücudumda baklavalar oluşsun diye anabolik steroid yani sentetik olarak üretilmiş testosteron türevlerini asla kullanmayın. Bu kimyasal maddeler testislerde küçülmeye ve kısırlığa yol açabilirler.sperm_sayisi_nasil_artar_ne_yapmali (9)

     

    Sağlıklı gıdalarla beslenin.
    Yağca düşük, protein, sebze ve tam tahıllı gıdalarca yüksek bir diyet programı sizin ideal olan beslenme şeklidir.
    Bol bol balık, et, yumurta, meyve ve sebze yiyin.
    Fıstık, ceviz, kaju fıstığı, ayçiçeği ve kabak çekirdeği de sperm sayısını artırmakta etkili yiyecekler arasında yer alır.Soya bazlı yiyeceklerden ve asitli içeceklerden kaçının. Soyalı gıdalar vücutta hafif östrojenik etkiye sahiptir. Bu besinler kadınlar için iyi olabilir iken, erkek spermi için iyi değildir. Kola, fanta gibi yüksek fruktozlu içecekler doğurganlığı düşürür insülin direncine neden olur. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki her gün 1 litre kola içen erkekler, içmeyen erkeklerden% 30 daha az sperm stoğuna sahiplerdir.sperm_sayisi_nasil_artar_ne_yapmali (10)

     

    Kilo verin
    Zayıflamanız düşük sperm sayısını artırmaya yardımcı olacaktır.
    Fransız bilim adamlarınca yapılan araştırmaya göre obez erkekler, obez olmayan erkeklerden %42 daha az sperme sahiptirler, bu durumun nedeni bilim tarafından henüz belirlenmemiştir.
    Aynı çalışmada, boşalan obez erkeklerin menideki ölü sperm oranı %81 olarak
    olarak tespit edilmiştir.sperm_sayisi_nasil_artar_ne_yapmali (11)

    Takviye hap alın
    Vücudun meni üretimine yardımcı olmak için, doktorunuza da danışarak bitkisel malzemelerle yapılan hapları kullanın.
    Yapılan araştırmalar gösteriyor ki , 26 hafta boyunca günde 5 mg folik asit ve 66 mg çinko sülfat hap alan erkeklerde, sperm sayısında neredeyse %75 gibi bir artış tespit edilmiştir.
    Folik asit ve çinko sülfat DNA oluşumunda büyük önem taşımaktadır.
    C vitamini ve selenyum da sperm üretimini artırmak amacıyla alınabilecek takviye ilaçlardandır.

    Bitkilerin gücünden yararlanın!
    Passiflora incarnata bitkisi erkeğe cinsel güç verip, düşük sperm sayısını artırabilir.
    Zincum Metalikum: Bu homeopatik madde, düzenli alındığında çinko seviyesini yükseltir ve sperm kalitesiyle, sperm sayısını artırmaya yardımcı olur.
    Damiana, Yohinbinum: Bitkisinin erkek cinselliğini artırdığı ve kadınlarda libidoyu yükseltiğine dair bilimsel çalışmalar yapılmıştır.
    Ipomoea digitata, Emblica officinalis Chlorophytum arundinaceum, Argyreia speciosa, Mucuna pruriens, Withania somnifera , Tinospora cordifolia Tribulus terrestris, Sida cordifolia ve kuşkonmaz gibi otlar, geçmişten günümüze doğal afrodizyak olarak kullanılmışlardır. Testosteron düzeylerini artırarak erektil disfonksiyon bozukluklarını düzeltirler.sperm_sayisi_nasil_artar_ne_yapmali (13)

    Klamidya ve gonore gibi bazı cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, sperm geçişini engelleyerek kısırlığa yol açabilirlerler. Düzenli olarak CYBE testi yaptırın.
    Şayet enfeksiyon nedeniyle spermlerde sorun varsa biran önce tedavi olun.
    Çoğu durumda bu rahatsızlık antibiyotik tedavisiyle atlatılabilir.sperm_sayisi_nasil_artar_ne_yapmali (14)

    Erkeklerde varikosel testislerin sıcaklığını artırıp, sperm sayısının azalmasına neden olabilir.Doktora gidip, varikosel yani testislerde damar genişlemesi var mı diye tespit ettirin ve tedavi olun.
    Hormon tedavisi ve ilaç kullanmayı deneyin.
    Sperminizin düşük olması hormonlardaki dengesizlik nedeniyle olabilir.sperm_sayisi_nasil_artar_ne_yapmali (15)
    Hormon tedavisi hormon düzeylerini iyileştirerek daha fazla sperm üretimine yardımcı olabilir.
    Bu tedavi uzun süreç gerektirir, öncelikle yapmanız gereken bir endokrinoloji uzmanına başvurup hormonlarınızın düzgün çalışıp çalışmadığını öğrenmek olmalıdır.

    ilgili konular

    Erkekte Sperm Sayısını Artıran Yiyecekler tıklayınız

     

    sperm_sayisi_nasil_artar_ne_yapmali (16)

  •  Polikistik Over Sendromu

     Polikistik Over Sendromu

    Polikistik over sendromu yaygın olarak 30 yaş altı kadınlarda ortaya çıkan bir sorundur.  Polikistik over sendromu salgılanması beyinden yapılan LH ve FSH hormonlarının normal olmayan biçimde salgılanması sebebiyle meydana gelir.

    Bu hormonal dengesizlik sebebiyle de her ay yumurtlama düzenli olarak meydana gelmez. Bu sebeple de yumurtalıklar erkeklik hormonu salgılamaya başlar. Bu hormona testesteron denilmektedir. Polikistik over sendromunun meydana gelmesine sebep olan faktörler, net olarak açıklanamamıştır.

    Ancak kısaca bu sendromun oluşmasına sebep olan faktör, LH’daki artış sebebiyle yumurtalıklardaki erkeklik hormonunun artmasıdır.  Testestoren yani erkeklik hormonu, yağ dokusunda östrojene dönüşür. Östrojenin artması da LH hormonunun salgılanmasını arttırır. Bu sebeple de bir kısır döngüye girilir.

    Bu kısır döngünün kırılması için kilo verme ve yumurtalıkların baskılanması gibi yöntemler kullanılması gerekir.

    Polikistik over sendromu, üreme çağındaki kadınların %3 ile 5’inde ortaya çıkar.

    Polikistik Over Sendromu Belirtileri

    Bu sendromun genel olarak verdiği belirtiler:

    • adet düzensizliği,
    • sivilce-akne,
    • cildin yağlanması,
    • tüylenmede artış,
    • infertilite (kısırlık),
    • kilo artışı olarak sayı

    Polikistik over sendromu ilk adet kanamaları ile kendini gösterebilir. Bu süreçte adet kanamaları düzensiz olarak yaşanır. Bu sendroma sahip olan hastalarda adet düzensizliği ve seyrek adet görme sorunu mevcuttur. Bu süreçte adet düzensizlikleri en önemli işarettir. Kimi zaman hiç adet görmeme sorunu da meydana gelebilir. Bu düzensizlikler, yumurtlama ile ilgili bir sorunun olduğunu ortaya koyar.

    Bu gecikme ve seyrek yaşanan adetler sebebiyle de kanamalar çok olur ve uzun sürer.  Adet düzensizliği sebebi ile doğum kontrol hapları kullanımı sendromunun teşhis edilmesin gecikmesine yol açabilir.

    Bu sorunun yumurtlama ile ilgili sorunlara yol açması ve adet düzensizliklerini ortaya çıkarması sebebiyle kısırlık sorunu da görülebilir. Ancak bu soruna sahip olan kadınların yüzde yüz kısır olması gibi bir sorun söz konusu değildir. Hastalardan bazıları polikistik sendroma sahip olsa da oldukça kolay şekilde gebe kalabilirler. Fakat bu sendromun kısırlığa yol açma riski de göz ardı edilmemelidir.

    Polikistik over sendromu olan hastaların ortalama olarak %40’ında fazla kilo problemi mevcuttur.  Bu hastaların mutlaka kilo vermesi gerekmektedir.

    Poliskitik Over Sendromu Tanısı

    Polikistik over sendromu teşhisi, hastanın yaşadığı belirtiler, laboratuar tetkikleri ve ultrason değerlendirmelerin sonucu olarak ortaya konmaktadır.

    Bu sendromunun kesin olarak teşhisi transvajinal ultrasonografi ile konulmaktadır.

    Polikistik over sendromunun teşhisinde kan hormon değerleri de oldukça önemlidir. Kandaki androjen, LH ve FSH hormonlarına bakılır. Buna göre de polikistik over sendromu konusunda bilgi sahibi olunur.

    Tüp Bebek Tedavisi sorularınız için tıklayınız!

    Tedavi Nasıldır?

    • Adet düzensizliği

    Polikistik over sendromunda yumurtlama sorunlarına bağlı olarak uzun ve yoğun kanamalar meydana gelebilir. Bundan dolayı da tedavi için ilk amaçlanan yumurtlamayı yeniden ve düzenli olarak sağlamaktır. Şayet kadın çocuk istiyor ise, yumurtlamanın uyarılacağı ilaçlar kullanılabilir. Fakat bu ilaçların yan etkileri  vardır. Bu sebeple de uzun vadede kullanılmaz. Kilo fazlalığı da polikistik over sendromunda yumurtlama sorunlarını tetikleyebilir. Bu sebeple de hastanın mutlaka kilo vermesi ve yumurtlamaya yardımcı olması gerekir.

    Yaşı 35’ten az olan kadınlar için ise doğum kontrol hapları kullanılabilir.

    • Kısırlık

    Yumurtlama bozukluğu kaynaklı olarak kısırlık sorunu yaşayan hastaların  %70’inde problem, polikistik over sendromudur.  İleride anne olmak isteyen hastaların, yapması gereken ilk  eylem, kilo vermektedir.

    Kilo kaybı sayesinde yumurtlama yeniden başlayabilir. Bu sendromun tedavisinde kullanılan bir diğer yumurtlamayı uyarıcı hap ise, klomifen sitratır. Bu ilaç ilk olarak enjeksiyon formunda kullanılır ve yumurtalıklar uyarılır. Ardından ise aşılama yöntemine başvurulur ve kadının gebe kalması sağlanmaya çalışılır.

    • Tüylenme

    Androjen şeklinde tabir edilen erkeklik hormonları ne kadar fazla salgılanıyor ise, o kadar tüylenme sorunu söz konusudur.  Tüylenme sorunu, bu sendroma sahip olan hastalarda yaygın olarak karşılaşılan bir sorundur.

    Çeşitli durumlarda tüylenme, hormonal dengesizlik kaynaklı değildir. Bu tüylenme yapısal da olabilir. Mevcut olan tüyler, kullanılan ilaçlarla dökülemez. Bu gibi durumlarda epilasyon yöntemlerine başvurmak gerekir.

    Doğum kontrol hapları kandaki androjen düzeylerini düşürür. Bu sayede yeni tüylerin çıkma riskini engeller.  Hirsutism yani tüylenme sorununun tedavisi uzun vadeli bir tedavidir. Tedavide başarı elde edebilmek için 8-18 ay tedavi gerekebilir. Bunun sebebi ise kıl büyümesinin yavaş olmasıdır.

    Kaynaklar:

    Polistik Over Sendromu Neden Olur?

    6 Soruda Polikistik Over Sendromu

  • Çikolata  Kistinin 7 Belirtisi

    Çikolata  Kistinin 7 Belirtisi

    Çikolata Kistinin Görülme Yaygınlığı

    • En yaygın olarak: 24-45 yaş arası kadınlarda görülür,
    • Jinekolojik sorunu olan kadınların: % 10-15’inde,
    • Histerektomi sorunlarında: % 10,
    • Ciddi pelvik ağrısı olan hastalarda: % 54,
    • Kısırlık sorunlarında: % 25-50 ,
    • İLk bebeğini, ileri yaşta doğuranlarda ve daha çok beyaz ırkta ortaya çıkar.

    Çikolata kisti için risk etkenleri:

    • Irk,
    • Heredite,
    • Hormonal bağımlılık,
    • Doğum kontrol hapları,
    • Adetlerin düzeni,
    • Boy-kilo.

    Endometriozis, rahim iç tabakasının yani endometrium rahim iç yüzeyi haricinde bir alana yer etmesidir.

    Çikolata kisti diğer bir adı ile endometriozis, genellikle cinsel ilişki aşamasında, adet döneminde veya herhangi bir zamanda pelvik alanda, özellikle adet döneminde şiddetli yaşanan ağrılara sebep olabilir. Bu ağrılar, ağrı kesiciler ile geçmez. Ağrı gibi belirtilerinin dışında, hamile kalamama ve adet düzensizliği sorunu olan kişilerde de çikolata kisti (endometriozis) teşhis edilebilmektedir.Çikolata kistinin neden oluştuğuna dair net ve kesin bir bilgi henüz yoktur. Tedavileri ise, hastanın belirtilerini hafifletmeyi amaçlar. Bugüne dek çikolata kisti ile ilgili bilinen en keskin ve net tedavi operasyındur.

    Çikolata Kisti Kimlerde Görülür?

    Endometriozis yani çikolata kisti hastalığı, üreme çağındaki her kadında görülebilir. Bazı kadınlarda çikolata kisti hiçbir belirti vermeyebilir. Ve muayene aşamasında rastlantısal şekilde teşhis edilebilir. Bunun dışında çoğunluk kısırlık hastalığı araştırılan kadınlarda, pelvik ağrı duyan kadınlarda, yumurtalık kisti teşhisi koyulmuş kadınlarda yapılan araştırmalar ile teşhis edilir.

    Kan bağı olan ve birinci dereceden yakını olan kadınlardan birinde çikolata kisti var ise, bu kadında çikolata kisti 8 misli daha çok görülme riskine sahiptir.

    Çikolata Kistinin Belirtisi

    1. Çikolata kisti olan kadınların en yaygın olarak yaşadığı belirti, adet döneminde, cinsel ilişki sırasında ya da herhangi bir dönemde duyulan kasık ve alt karın ağrısıdır. Bu en yaygın belirtli olarak çoğu kadında görülüğr. Kimi zaman çikolata kisti yalnızca bel ağrısı biçimide de kendini ortaya koyabilir.
    2. Cinsel ilişkide bulunulması halinde, kişi ağrı duyar. Bu ağrı genellikle derinde duyulur.
    3. Çikolata kistinin sebep olduğu belirtilerin niteliklerinin ve derecesinin en mühim işaretçisi hastalığın nereye yerleştiğidir. İkinci en önemli işaretçisi ise, hastalıığın ne derecede yaygınlaştığıdır.
    4. Çikolata kisti belirti vermeyebilir. Belirti vermediği durumlarda, kişinin muayenesi yapılırken rastlantısal bir şekilde tespit edilir. Bundan dolayı da çikolata kisti için genellikle belirti vermez diyebilir.
    5. Çikoolata kistinin bu belirtilere sebep olmasına neden olan ise, her ay yerleştiği alanda tıpkı adet kanaması gibi kanamaya sebep olmasıdır.
    6. Belirtiler, kanamanın yerleştiği alanda sebep olduğu iltihabi reaksiyona yol açar. Kadının her ay adet kanamasında duyduğu şiddetli sancıya da bu sebep olmaktadır.
    7. Çikolata kistinin kanamaları, bu kanamalarının kalıntılarının yol açtığı yapışıklıklara sebep olabilir. Kadının tüpleri bu yapışıklıklar sebebiyle tıkanabilir. Ya da yapışıklıklar gebe kalamamaya yol açabilir.

    Klinikte en çok görülen belirtiler:

    • Ağrılı adet görme,
    • Pelvik ağrı,
    • Kısırlık,
    • Cinsel ağrı,
    • Adet düzensizliği.

    Genital sistemle ilgili belirtiler:

    • Ağrılı adet görme,
    • Alt karın ve pelviste ağrı,
    • Adet düzensizliği,
    • Endometriomada rüptür ya da torsiyon olması,
    • Sakrumda duyulan ağrı,
    • Kısırlık.

    Üriner sistem belirtileri:

    • İdrarda kan görülmesi,
    • İdrar yaparken ağrı,
    • Üreter tıkanması.

    Çikolata Kisti İçin Nasıl Teşhis Konur?

    Belirtilerin biri ya da birkaççı mevcut ise, çikolata kisti için bir şüphe duyulabilir. Bu şüphenin kesinleşmesi de, ameliyat esnasında örneği alınan şüpheli parçaların patolojik şekilde araştırması ile açığa kavuşur. Özellikle vajinal ultrasonografi çikolata kistlerinin mevcudiyetinde %95’e varan doğruluk sonuçlarına sahiptir.

    Çikolata Kisti Nasıl Tedavi Edilir?

    • Çikolata kisti sebebiyle meydana gelmiş karın içi yapışıklıkları ve çikolata kistlerinin tedavisi için ameliyat yapılır.
    • Bu operasyon için ilk olarak laparoskopi tercih edilir. Ancak karın içi yapışıklıkları oldukça ciddi derecede ise, laparotomi yapılabilir.
    • Çikolata kistlerinin tedavisi için esas hedef, kistin içinin boşaltılması ve kist cidarının alınmasıdır. Özellikle laparoskopi aşamasında kist cidarının tamamını çıkartmak oldukça güç olabilir. Bu sebeple kistin nüks etme riski artar.
    • Çeşitli durumlarda kistin sağlıklı yumurtalık dokusundan çıkartılması sağlanamayabilir. Bu sebeple hastalıklı olan yumurtalığın tamamen alınması söz konusu olabilir.
    • Çocuk istemeyen ya da ailesi tamamlanmış bir kişide çikolata kisti oldukça ağır seyrediyorsa ve nüks etme riski mevcut ise, yumurtalıklar tamamen alınabilir. Bu sayede kesin tedavi sağlanabilir.

    Çikolata Kistinden Korunma Yolları Nelerdir?

    • Çikolata kistinden kesin olarak korunmayı sağlayan bir çözüm, alternatif günümüzde henüz yoktur.
    • Doğum yapıldıktan sonra çikolata kistinde gerileme görülür.
    • Çeşitli sebeplerle çikolata kisti teşhisi konulmuş olan kadınların operasyonla yapılan tedavi ardından nüksleri önlemek için verilen ilaç tedavisine başlamaları, nüksleri geciktirmek ve hatta tamamen engellemek açısından oldukça mühimdir.
    • Çeşitli sebeplerle “yumurtalık kisti” ameliyatı geçirmiş kişilerin, mutlaka doktorlarından kistinn özellikleri hakkında bir yazı ya da belge istemeleri gerekir. Bu belgeler be patoloji raporları mutlaka kaybedilmeden saklanmalıdır. Çünkü, şayet bir doktor değişikliği söz konusu olursa bu belgelere ihtiyaç duyulacaktır.
    • Çikolata kisti nüks edebilen bir sorundur. Bu sebeple şayet bir kadın çikolata kisti teşhisi almış ise ve bebek yapmak istiyorsa, tedavi sonlandırıldıktan hemen sonra hamile kalmak için çalışmalıdır. Hamilelik ve doğum çikolata kistinin nüks etmesini geciktirir. Bunun dışında çikolata kistinin ileride gebe kalamama sorununa yol açtığı bilinmektedir. Bu riskin artması önlenmiş olur.
    • Çikolata kisti tedavisi ardından kişi kendi kendine hamile kalmayı dener. Ancak bazen doktor zaman kaybetmemek adına tüp bebek tedavisini de önerebilir.

    Kaynak : Çikolata Kisti’nin ( Endometriozis ) 11 Belirtisi