Etiket: kilo verme

  • Diyet takıntısı mutsuz ediyor

    Diyet takıntısı mutsuz ediyor

    Çağımız bir standartlar ve normlar çağı. Uluslararası, ulusal standart ve norm belirleme kuruluşları yaşamı kolaylaştırmak amacıyla birçok konuda standartları tanımlamayıp neyin nasıl olması gerektiğini tarif ederken, tıp dünyası da koruyucu-önleyici sağlık davranışlarından, egzersiz, spor ve beslenmeye dek çeşitli alanlarda öneriler sıralayıp sağlıklı bir yaşam için nelerin yapılması veya yapılmaması gerektiğine dair uzunca listeler oluşturuyor.
    Peki, olumlu bir amaca hizmet etmek üzere oluşturulan bu öneriler en çok üzerine spekülasyon yapılan ve gerçek bağlamından kopartılarak, yeni bir standartlar-normlar manzumesi olarak topluma pazarlanan ve yoğun kampanyalarla mutlak olarak tüketilmesi emredilen “dış görünüş-kilo-diyet” üçlemesine dönüştürülünce neler oluyor?
    Psikiyatri Uzmanı Dr. Bora Telaferli, “ Dış görünüş-kilo-diyet konularında kadınlar üzerine oluşturulan baskı ve ayrımcılığın boyutu belki de modern dünyada başka hiçbir konuda söz konusu değil. Pazarlama bacağı iyi düşünülmüş moda, yaşam tarzı, diyet yayın ve ürünleri yok satıyor. Buralarda önerilen yöntemlerin sağlıklı olmadığı, sağlığı korumayı amaçlamadığı, mucize vaatler içerdiği ve hatta sağlığı tehlikeye attıklarını bile bile insanlar bunların peşinden gitmemeli” diyor.
    Taleferli, bazı insanların konuyu iyice ileri götürerek diyeti bir takıntı haline getirdiğini, hayatının her anına bulaştırarak sonunda kendini mutlak mutsuzluğa mahkûm ettiğini vurguluyor: “Dış görünüş-kilo-diyet” üçlemesi üzerine yoğun toplumsal baskı ve propaganda karşısında verilen tepkiler iki grupta ele alınıyor. Uçlarda olmayan, çan eğrisinin orta kısmında yer alan kişiler olabildiğince toplumdan ayrı düşmemeye çabalayarak, “standardı” tutturmaya özen gösteriyor. Maruz kaldığı baskıya gücünün yettiği kadar tepki vererek/esneyerek uyum göstermeye çalışıyor. Çok zorlanıp, uyması gereken normlar gücünü aştığında, ben bu halimden de memnunum diyerek, enerjisini başka bir alana yönlendirebiliyor. Bu grup, diyeti bazen yapılması gerekli bir şey gibi görürken, gerektiğinde ondan vazgeçip pastasını da keyifle yiyebiliyor.”

    DİYETTEN SAPMAK SUÇLULUK DUYGUSU YARATIYOR
    Uçlarda yer alan kişiler için ise diyetin yaşamın olmazsa olmaz zorunluluğu haline geldiğini belirten Taleferli, bu kişilerin, diyetin dışına çıkmayı adeta en büyük günah veya suç olarak gördüklerini vurgulayarak şunları aktarıyor: “Diyetin bir sonu, varılacak hedefi olmadığı için diyete tabi kalmak da bu grubu mutlu etmiyor. Diyetten sapmak suçluluk, diyeti sürdürmek mutsuzluk ikilemi içinde tablo bir anda saplantılı-zorlayıcı hal alıyor. Aslında bu kişilerin sorunu diyet değildir. Diyet burada bir yer tutucudur, temelde yatan sorun kişinin kendini-algılaması ve bilinçaltı ile ilintilidir. Diyeti alıp çıkartacak olsanız, yerini temizlik, düzen, sağlık vs. başka bir takıntılı konu hızla dolduracaktır. Altta yatan psikopatolojinin üzerine gidilip, klinik tablonun tedavisi sağlanmadıkça kişi rahat ve huzur bulamaz.”
    Diyet ve beslenme çevresinde dönüp duran bu davranış örüntüleri normal, çağın gereği olarak algılanıyor ve patolojilerin üzeri örtülüyor. Yetişkin insanların dahi özgür iradesini kısıtlayan bu durum, yeni yetişmekte olan çocuklarda çok ciddi sorunlar yaratarak, kronik yeme bozuklukları başta olmak üzere çok sayıda önemli psikiyatrik ve tıbbi hastalığa zemin hazırlıyor. Taleferli’ye göre, bu konuda çok ciddi bir bilinçlendirme kampanyası ve sivil örgütlenme kaçınılmaz bir ihtiyaç.

  • Göbek eriten enginar diyeti

    Göbek eriten enginar diyeti

    İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ziya Mocan, yaza sağlıklı girmeniz için kendisinin de hayatında uyguladığı yöntemleri anlattı. Bahar detoksu yapmanın tam zamanı. Prof. Mocan’ın reçetesi hem zayıflatacak hem de bünyenizi daha güçlendirecek

    ÖMÜR UZATAN FORMÜLLER
    Ailenizin sağlık koçu siz olun. Bunu yaparken ezberlenen, bol tekrarlanan ve kulaktan dolma hazırlanan önerilerden lütfen kaçının. Yirmi beş yıldır sağlık yazıları yazan biri olarak Türkiye’nin en seçkin doktorlarını sizler için bir araya getirdim. Özel formüllerini, en yeni araştırmalarını derlediler. Dünyanın dört bir tarafından yapılan bilimsel araştırmaları yeniden gözden geçirdiler, kendi deneyimleri sonucu elde ettikleri formülleri, hastaları için hazırladıkları reçeteleri SABAH okurlarıyla paylaştılar. Gözden dişe, beyin sağlığından estetiğe kadar dünyada yapılan en yeni tedavi yöntemlerini masaya yatırdılar. Çok özel bir çalışma sonucu hazırlanan bu yazı dizisinin sağlık kılavuzunuz olabileceğine inanıyorum. Basit ama etkili yöntemleri uygulamaya alışırsak, hayatımız gençleşebilir.

    * EV YAPIMI ELMA ÇAYI ZAYIFLATIR
    Bir iki elmayı kesip haşlayın. İçine bir iki limon ya da portakal atın. Karanfil ve tarçın ekleyin. Çocuklara verecekseniz, bardağın içine bal koyup öyle verin. Elma suyunu hazırlarken içine koyacağınız limon ve portakalı sakın soymayın. Kabuklarıyla haşlayın. Bunların kabuklarında asit vardır. Bu zayıflama ilaçlarının içinde de bulunur. Elma çayı kilo sorunu olan kişilerin zayıflamasını sağlar. Mucize ilaç gibidir.

    * YEŞİL DİYETİN TAM ZAMANI
    Karın bölgesi geniş olanlar şu sıra haftada bir iki sabah kahvaltı yerine enginar ve muz, enginar ve çilek yiyebilir. Kahvaltıya karaciğer diyeti diyeceğimiz karın yağlarını eriten diyettir. Yeşilçaya ve kokusuna dayanırsanız sarımsağa ağırlık vermek karın yağlanmasına iyi geliyor.

    * AÇIK HAVADA ATIŞTIRIN
    Atıştırmaya günde bir kez ekinezya çayı ile başlayın. Sonra ayran için ya da bir kase yoğurt yiyin. Her zaman dışarıda yani açıkhavada yemek yemeyi tercih edin.

    * ÇİKOLATAYA ALKOL MUAMELESİ
    İkisini de ancak çok canınız çekerse ve aç karnına tüketmeye dikkat edin. Bir kadeh beyaz şarap istediyseniz için ama içine bir-iki tane buz atın tadını bozmaktan çekinmezseniz maden suyu ekleyin. Böylece alkol oranını ve kalori etkisini azaltırsınız.

    * ÇALIŞIRKEN SALATALIK YİYİN
    Çalışırken karnı tok tutmak ve konsantrasyonunuzu artırmak için meyve, salatalık ve havuç yiyin. Çağla ve erik de ekleyebilirsiniz ancak abartmayın.

    * YEŞİL ÇAYI RİZEDEN ALIN
    Fabrikaya girmemiş yeşil çayların antioksidan miktarı, diğerlerine göre 10 kat fazladır. Yani kansere karşı 10 kat daha fazla koruyucudur. Rize’deki aktarlarda fabrikaya girmemiş çok yeşil çay var. İsteyen herkes bunlardan getirtebilir. Yeşilçay hazırlamanın en iyi yolu yapraklarını bardağa koyup üzerine su ekleyerek içmektir.

    * SODA-LİMONA ALIŞIN
    İçecek olarak en ideali soda limondur. Mide probleminiz yoksa günde 3-4 bardak içebilirsiniz. Mideniz sorunluysa sodanın yerini ılık su alsın. Metabolizmanızı hızlandırır ve kilo vermenize yardım eder.

    * SİMİT KEYFİ YAPIN
    O gün yeterince doyurucu bir öğlen yemeği yemediyseniz, beş çayında kendinize kepekli bir simit ısmarlayın ama içini çıkartın.

    * KURUYEMİŞ İLAÇ GİBİDİR
    Kuruyemişleri iyi seçerseniz sağlıklı beslenirsiniz. Ancak çok tüketirseniz kilo alırsınız. Ceviz, badem ve fındık hep elimizin altında olsun. Hep tekrarlıyoruz bunların içinde Omega-3 var. Ama günde birkaç taneden fazla yemeyin. Akşam üstü yorgunsanız birkaç kuruyemiş ilaç gibi etkilidir.

    BU DETOKS GENÇLEŞTİRİR!
    Hastalıktan korunmak, organlarınızı dinlendirmek, arınmak ve gençleşmek için özellikle mevsim dönüşümlerinde detoks öneririm. Evde de rahatlıkla detoks yapabilirsiniz. Mevsim geçişlerinde de yapacağınız detoks vücudunuzu güçlendirir. Daha kolay diyet yapmanızı sağlar. Derinizi temizler, yaşlanmayı geciktirir, motivasyonunuzu artırır, sakinleştirir, enerji verir.

    * EV DETOKSU 3 GÜN SÜRER
    Tıbbi detoks hekim tarafından yapılır ve lağmanın yeri yoktur. Ev detoksunda ise müsillerin ve etin yeri yoktur. Protein çok kısılır.
    Sabah kahvaltısı: Haşlanmış pirinci blenderdan geçirip süt ve muzla karıştırılarak bu karışım içilebilir. İçine biraz bal konabilir.
    Öğlen (veya akşam): Yalnızca sebze çorbası. Ancak hazırlarken tuz koymayın ve et suyu kullanmayın. Dereotu, maydanoz, semizotu, kabak, sarımsak, domates, kereviz, soğan, biber (acı veya tatlı), mercimek, kimyon, zerdeçal veya zencefil kullanılması gerekir. Bunlardan hepsi veya birkaçını çok az miktarda (bir tatlı kaşığı) zeytinyağı ile çorba şeklinde detoks çorbası olarak sunabiliriz. Haftada 3 gün öğlen veya akşam yemeklerinde 2 kase bundan içilmesi lazım. Bir öğün bu şekilde geçirilmeli.
    Akşam (veya öğlen): Diğer öğünde bol miktarda yoğurt (yağsız) veya cacık olması lazım. Her türlü yeşillik (kişi neyi seviyorsa) veya salata. Detoks 3 gün yapılır. 3 gün sonra sadece yeşillik, sebze yemekleri yenilir. 3 gün tekrar detoksa geçilir. Et yok, yağ yok, tatlı yok. Makarna yok. Ve iyi bir detoks için aralıklarla 3 kere bu kür tekrar edilir.

    MODA DİYETLERİN KARNESİ
    Karatay: Kolesterol karşıtı bu diyet sağlığı aykırı özellikle orta yaş üzerindekiler için yaz aylarında çok tehlikeli.
    Montinyak: Bir iki hafta uygulanabilir ama uzun süre sürdürülmesi çok zor.
    Protein diyeti: Taş devri diyeti bazı durumlarda verilebilir şeker hastaları için tercih ediyoruz. Böbrek hastaları ve üresi olanlar için tehlikeli.
    Meyve diyeti: Aslında çok güzel ama uzun süre uygulanmaz, üç gün meyve üç gün sebze diyeti ile güzel detoks yapılır.
    Akdeniz diyeti: Süper bir diyettir orta derecede kalp hastalığı riski bulunanların riskini yüzde 15 azaltır. Tek problem zeytinyağının bol kullanılmaması gerekiyor. En sağlıklı yağ zeytinyağı ve ayçiçeği yağıdır ama kızartma yerine üzerine hafif dökerek tüketin.

    Diyet ve deneyimlerimiz için tıklayın !

    Kaynak : Sabah

  • Hızlı Kilo Vermenin Zararları Nelerdir?

    Hızlı Kilo Vermenin Zararları Nelerdir?

    Günümüz insanlarının birçoğunda ayak üstü yemek yeme, fast-food tarzı yiyeceklere aşırı yönelme, bilgisayar başında geçirilen zaman zarfı içinde sürekli bir şeyler atıştırma alışkanlığı söz konusu olduğundan kilo problemlerinde de artış görülmektedir. Dengesiz beslenmenin var olması ve bu tarz beslenme alışkanlığının bir de sağlıksız ürünlerle sürdürülmesi kilo artışlarına sebebiyet verdiği gibi hastalıklara da davetiye çıkartıyor. İşte bu sebeplerden dolayı insanlar çareyi hızlı kilo verdiren diyetlerde buluyor ya da bulduğunu sanıyor. Çünkü hızlı kilo verdiren diyetler yapmak sizi amacınıza ulaştırabilir ancak sadece bir süreliğine. Üstelik hızlı kilo vermenin de genel sağlık durumumuzda pek çok zararı söz konusudur…

    Hızlı Zayıflamanın Zararları Nelerdir?

    Hızlı kilo vermek için aç kalmanın doğru bir yöntem olmadığını söyleyen diyet ve beslenme uzmanları,bu tarz bir yanlışa girmememiz için uyarılarda bulunuyorlar. İşte uzmanlarından aç kalarak zayıflamanın ve hızlı kilo vermenin zararları.

    Uzmanlarına göre ayda 4 kilodan fazla kilo vermek yapılan klinik araştırmalara göre diyabet, hipertansiyon ve kalp hastalığı riskini arttırıyor. Üstelik hızlı kilo vermek diye bir durum söz konusu değildir. Sizi hızlı zayıflatan şey her ne ise tartıya çıktığınız zaman sizi zayıf gösterir ancak vücudunuzda yağ kaybı olmamış aksine vücut için gerekli olan su, nitrojen ve kas kaybı olmuş demektir. Bu nedenle bir süre sonra kişi yeniden aynı kilosuna hızlı bir şekilde geri döner.

    Kemik erimesi riski artar.
    Böbreklerde taş meydana gelir.
    Gut hastalığı riski artar.
    Kolesterol yükselir, damar tıkanıklığı meydana gelir.
    Kalpte rtim bozuklu ve ölüm riski artar.
    Adet düzensizliği, saç dökülmesi, konsantrasyon düşüklüğü, yorgunluk, baş ağrısı meydana gelir.
    Ortostatik hipotansiyon, safra taşı, libido kaybı oluşur.
    Üşüme, bulantı, kusma, kabızlık olur.
    Vücudun sıvı elektrolit dengesini bozulur.

  • Diyet posası sizi zayıflatır…

    Diyet posası sizi zayıflatır…

    Besinlerin sindirilmeyen kısmına posa denir. Posalı besinler bağırsaklarda sindirilemeyen ancak diğer besinlerin sindirilmesine ve emilmesine yardım eden besinlerdir. Başlıca posa kaynakları tam buğday ekmeği, çok tahıllı ekmek, kepekli makarna ve esmer pirinç gibi rafine edilmemiş tahıllar, kuru yemişler ve yağlı tohumlar, kurubaklagiller, taze ve kurutulmuş meyvelersebzeler, kahvaltılık tahıl gevrekleridir. Nohut, mercimek gibi diğer kuru baklagillerle; ceviz, fındık gibi diğer sert kabuklu meyvelerin diyet posası içerikleri de yüksektir.

    Sebzeler içerisinde diyet posası içeriği en yüksek olanlar ise taze fasulye ve bezelyedir. Meyvelerin diyet posası içerikleri tüketim şekline göre değişir. Kabuklu yenen meyvelerle daha çok diyet posası alınır.

    Diyet posasının enerji yoğunluğu düşük olduğundan ve su çekici özelliğinden, mide içeriğinin yoğunluğunu arttırarak midenin boşalmasını geciktirir. Mide boşalmadığı için bireyin yeme isteği azalır. Posanın sindirim enzimlerine etkisi daha çok ince bağırsakta yoğunluğun arttırmasından kaynaklanır. Araştırmalar bağırsakta yoğunluğu arttıran posa tüketildiğinde, ince bağırsaktan karbonhidratların emiliminin yavaşlattığını göstermektedir. Bazı posa öğeleri laksatif (tuvalete çıkarıcı) etkiye sahiptir ve kalın bağırsağın hareketini arttırarak, dışkının hızla bağırsaktan dışarı atılmasını sağlar. Diyetin posa içeriği ile bazı hastalıkların oluşum sıklığı arasında ilişkiler olduğu ileri sürülmüştür. Örneğin, az posalı diyet alan Batı toplumlarında kalın bağırsak hastalıklarının, örneğin kolit ve kanserin, fazla posalı diyetle beslenen Afrika toplumlarından daha sık görülmüştür. Çok posalı diyetle beslenen Afrika toplumlarında ise kalp hastalıkları ve apandisite Batı toplumlarına göre daha az rastlanır.

    Posa, diyetin enerji yoğunluğunu azaltarak ve tokluk duygusunu arttırarak, kardiyovasküler hastalıklarda risk faktörü olan şişmanlığın önlenmesinde yardımcı olur.

    Özellikle posa içeriği yüksek besinler bol su ile tüketildiğinde, doyum hissi daha uzun olmaktadır. Örneğin, kepekli makarna yerken arada su içmek veya kabuklu elmayı yedikten sonra su tüketmek, kilo vermeye çalışan kişilerde doymayı sağlamada en pratik yoldur.

    Takvim

  • Baharda diyet yapanlar

    Baharda diyet yapanlar

    Prof. Dr. İlhami Gülçin, bahar yorgunluğunda diyetin önemli olduğunu belirterek, “Düzenli ve içeriği iyi ayarlanmış bir diyet, bahar yorgunluğunun temel ilacıdır. Özellikle diyette antioksidan içeriği zengin besinler alınmalı” dedi.

    Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülçin, bahar yorgunluğunun psikolojik açıdan mevsimsel bir problem olarak bilindiğini belirterek, ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinin ilk haftalarında ortaya çıktığını ve farklı belirtileri olduğunu söyledi.

    Bu belirtilerin arasında yorgunluk, bitkinlik, mutsuzluk, uykusuzluk ve halsizliğin geldiğini anımsatan Gülçin, “Bahar yorgunluğu çok ciddiye alınmalı çünkü uzmanların belirttiği kadarıyla eğer gerekli önlemler alınmazsa tükenmişlik sendromuna sebep olmakta. Bu durum, uzun süreli ve kalıcı problemlere yol açmaktadır” diye konuştu.

    Bahar yorgunluğunda temel olarak iki tedavi yönteminin olduğunu ifade eden Gülçin, şunları kaydetti:
    “Bunlardan birincisi sportif faaliyetlerdir. Mesela her gün en az 15 dakikalık tempolu yürüyüşler veya egzersiz programları bahar yorgunluğu için gayet faydalıdır. İkinci önemli husus ise diyettir. Düzenli ve içeriği iyi ayarlanmış bir diyet, bahar yorgunluğunun temel ilacıdır. Bahar yorgunluğunda diyete dikkat etmek son derece önemlidir. Özellikle diyette antioksidan içeriği zengin besinler alınmalı. Bilhassa antioksidan vitaminlerin bol olduğu C, D ve E vitaminleri içeren besinler bol miktarda alınmalıdır. Dolayısıyla diyette sebze ve meyve ağırlıklı gıdalarla beslenilmeli. Düzenli ve dengeli beslenerek bu ihtiyaçlar karşılanmalı.”

    Günlük tüketilen su ihtiyacının da iyi ayarlanması gerektiğini vurgulayan Gülçin, “Vücudun gereksinim duyduğu miktardaki su karşılanmalıdır. Yani diğer içecekler şeklinden ziyade, direk su olarak kullanılmalı” dedi.

    “BAHAR YORGUNLUĞUNA İYİ GELEN VİTAMİNLER”

    Bahar aylarında demir eksikliğinin sık görüldüğüne dikkat çeken Gülçin, demir açısından zengin olan et ve sebzelerin bol miktarda tüketilmesi gerektiğini ifade etti.

    Kahve gibi kafeinli içeceklerden de uzak durulması gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Gülçin, şöyle devam etti:
    “Çünkü bunlar bahar yorgunluğunu tetikleyen faktörlerden biridir. Bahar mevsiminde vitamin alımı da iyi ayarlanmalı, bilhassa C, D ve E vitaminlerinin bol miktarda alınması gerekiyor. C vitamini kış mevsiminde gerekli olduğu gibi bu geçiş sürecinde de kullanılmalı. Özellikle limon, portakal, kivi ve ananas gibi C vitamin açısından zengin olan sebze, meyve ve gıdalar bu mevsimde bol miktarda tüketilmelidir. Diğer taraftan, D vitamininin de metabolizmada oldukça önemli olduğunu görüyoruz. Bahar aylarında güneş ışınları etkisiyle provitaminlerden sentezlenen D vitamini, aynı zamanda metabolizmada kalsiyum ve fosforun emilimi ve kullanımını da kolaylaştırmaktadır. Bunlara da dikkat edilmeli.”

    Karaciğer, balık, yumurta, peynir gibi hayvansal gıdaların D vitamini bakımından oldukça zengin içeriğe sahip olduğunu dile getiren Gülçin, “Mantar ve sebzeler de D vitamini kaynağı olarak kullanılabilir. E vitamini ise daha çok tahıllarda bulunur. Günümüzün popüler konularından biri olan tam undan yapılmış ekmek de bu bakımdan son derece önemlidir. Sağlık açısından da tam undan yapılmış ekmek kullanmak gerekiyor. Fındık, ceviz, yeşil sebzeler, domates ve patates de zengin birer E vitamini kaynağını teşkil etmektedir” şeklinde konuştu.

    AA

  • 2013 popüler diyetler

    2013 popüler diyetler

    Mevsimlerden diyet zamanındayız… Bu vesileyle son yılların en popüler diyetlerine göz atmaya ne dersiniz? Ender Saraç yazdı

    Dukan Diyeti, Fransız doktor Pier Dukan tarafından geliştirilen son yılların en popüler diyetlerinden. Protein yüklü beslenme ve buna bağlı olarak hızlı kilo kayıpları ön görülerek oluşturulmuş. Dukan’ı diğer popüler diyetlerden ayıran evrelerden oluşması.

    1. Aşama: Bu evrede sadece protein bazlı besleniliyor. (Balık, yağsız süt mamulleri, tavuk, kırmızı et.)

    2. Aşama: Sırasıyla önce sebze, sonra protein tüketiliyor.

    3. Aşama: Her gün protein ve sebze tüketiliyor, çok abartmamak kaydıyla meyve de yeniyor.

    4. Aşama: Haftanın belirlenen bir gününde sadece protein bazlı besleniliyor. Diğer günlerde yağ oranına dikkat edilerek istenilen yemekler yenilebiliyor.

    Hollywood yıldızlarının diyeti. Yapmanız gereken en önemli şey, şekeri hayatınızdan çıkarmak. 3 ana ve 1 ara öğün halinde besleniliyor. Ama her öğünde sadece bir tabak yemek yeniyor. Saat 20.00’den sonra kesinlikle hiçbir şey yenmiyor. Patates, pirinç, havuç, muz, ananas, işlenmiş şeker, alkol, bal ve dondurma yasak.

    İsveç diyeti, tamamıyla protein tüketmeye odaklı. Hedefi, yüksek protein tüketmiyle metabolizmayı hızlandırmak ve kilo verdirmek. Bu diyette kesinlikle tüketilmemesi gereken yiyecek ve içeceklerin başında gazlı olanlar geliyor. Diyete başlamadan ve bitirdikten sonra kişinin değerlerini kontrol ettirmesi gerektiği için sürecin hekim ve diyetisyen kontrolünde olması çok önemli.

    Kan grubu diyeti çok tartışıldı ama pek çok kişi de yarar gördüğünü belirtti… 0 GRUBU: Deniz ürünleri, iyotlu tuz, karaciğer, kırmızı et, ıspanak ve brokoli tüketmeleri öneriliyor. “Süt ürünlerinden ve yumurtadan uzak durun” deniliyor.

    A GRUBU: Soya proteinleri, tahıl ürünleri ve sebzelere ağırlık öğünler ve et yerine haftada 2-3 kez balık yemeleri öneriliyor.

    B GRUBU: Tavuk eti yerine hindi eti tercih etmeleri, bol bol balık tüketmeleri ancak ıstakoz, karides, kalamar ve midye gibi deniz ürünlerinden uzak durmaları öneriliyor.

    AB GRUBU: Et yerken de yanında mutlaka sebze tüketmeleri öneriliyor.

    Sadece zayıflamak için değil, sağlıklı bir yaşam sürmek için de uygulamak gerekiyor. Sebze ve meyve ağırlıklı bir beslenme şekli öneriliyor. Temelinde zeytinyağı, kırmızı et, sebze ve meyve, balık, tahıl ve fındık tüketimi var. Ayrıca ceviz, badem, yoğurt ve tam tahıllar da tüketilecek besin listesinde önemli bir yere sahip. Damak tadı açısında da oldukça zengin bir diyet…

  • Emziren anne zayıflama

    Emziren anne zayıflama

    Emziren anne diyetinde beslenmede özellikle “protein ağırlıklı beslenme” olmasına özen gösterilmelidir. Hayvansal proteinlerin yanında bitkisel protein grubu ( fasulye – nohut – soya ) mutlaka tüketilmelidir. Balık ve balık ürünleri haftada 1 ile 2 öğünde yer alması omega3 ve balık yağı asitlerinin faydaları açısından oldukça önem arz etmektedir. Unutulmamalıdır ki balık kesinlikle yağda kızartılmamalıdır. Izgara ya da buğulama yöntemi tercih edilmelidir.
    Her diyet programında olduğu gibi emziren anne diyetinde de ana amaç, ne tarzda olursa olsun sadece kilo vermek değildir; sağlıklı ve dengeli beslenerek kilo vermektir

    Kilo vermek için yapılan sağlıksız ve bilinçsiz diyetlerde bazı ana gıdalar az veya hiç alınmamakta, bunu sonucunda anne sütü azalmakta veya kalitesinde ciddi seviyelerde bozulmalar gözükmekte ve sonuçta annede ve bebekte sağlık problemleri oluşabilmektedir. Özellikle anneler bu dönemdeki diyetlerini mutlaka bir uzman yardımıyla yapmalıdırlar. Yenilecek gıdalar özenle ve iyi hesaplanarak seçilmeli ve diyet programına harfi harfiyen uyulmalıdır.

    Emziren Anne Diyeti, sağlıklı doğum sonrasında annenin gebelik dönemde alınan ortalama 10 ile 15 arasında kiloyu bir an önce vermek istemektedir. Fakat diyet programına en erken 3 hafta sonra başlanması en doğru ve sağlıklı olanıdır. Emziren bir anne günde en az iki bin kalori almak zorundadır. Mutlaka yeterli miktarda protein almalı ve günde en az 2-3 litre sıvı tüketmelidir. Suyun yanında limonata, nane aromalı ıhlamur veya papatya çayı hem bebek hem anne için oldukça yararlıdır.

    Bebeklerin beslenmesinde anne sütünün en önemli besin kaynağı olduğunun unutulmaması gerekmekte ve diyetin o şekilde yapılması gerekir. Bu dönemdeki diyetin en önemli farkı diyetin tekil değil iki kişilik yapılmasıdır! Anne sütü, bebeğin beslenmesi, metabolizmasının gelişmesi ve büyümesi adına en önemli gıda olduğu gibi anne ile bebeği arasında psikolojik bağ oluşmasını da sağlamaktadır. Bu sebepten dolayı annenin beslenirken özellikle sütünün yeterli oranda ve kalite seviyesinin düşmemesine öncelikle birincil olarak dikkat etmesi gerekir.

    Vitamin ve mineral yönünden zengin olan meyve ve sebzeler ihmal edilmeden yenilmelidir. Bu dönemde ( hatta her dönemde ) kesinlikle sigara ve alkol yasaktır. Kilo verilme aşamasında diyetin değişmez yardımcısı olan egzersiz ideal kilolarınıza gelinmesinde kesinlikle yardımcı faktördür. Pilates, yoga, yürüyüş ve yüzme kesinlikle önerilen sporlar arasındadır. Kilo verme döneminde ve açlık hissinin meydana gelmemesi konusunda alternatif tıptan yardım alınıp “akupunktur” uygulamaları yardımcı olabilir.

    Emziren bir annenin günlük kalorisi normal bir kadına göre 600 – 750 kalori fazlalık içermektedir. Bu yüzden de günlük alınacak kalorinin en az 2 bin – 2 bin 200 olmasına mutlaka dikkat etmelidir. diyet programında unutulmaması gereken diğer konu bol miktarda sıvı alınmasıdır. Sıvı alınması yaklaşık 2 – 3 litre civarında olmalıdır. Sizlere diyet uzmanı Dr. Ender Saraç tarafından hazırlanan diyet listesini sunuyoruz.

    Dipnot: Bir haftalık bu diyet programı arasında ara verilmeli ve doktor görüşü alınması tavsiye edilmektedir.

     

    Emziren Annelerin Birlikte Zayıflama Deneyimleri için tıklayın !

     

    Dr.Ender Saraç’dan Bir Haftalık Emziren Anne diyet Programı

    Emziren Anne diyet Programı
    1. Gün

    Sabah :

    – Bir Bardak Şekersiz Süt, – Bir Yumurta, – Bir Kibrit Kutusu Kadar Beyaz Peynir,
    – Bir Dilim Kepek Ekmeği

    Ara Öğün: Bir adet Elma.

    Öğle :

    – Bir Porsiyon Yağ Konmadan Yapılan Etli Türlü, – Bir Ufak Tabak Makarna ( Yağsız )
    – Bir Kase Yoğurt, – Bir Dilim Kepek Ekmeği.

    Ara Öğün:

    -Bir Dilim Kepek Ekmeği ile Bir Dilim Beyaz Peynir.

    Akşam :

    – Bir tabak Domates Çorbası, – Bir Balık Izgara, – Bol Salata, – Serbest Meyve.

    2. Gün

    Sabah :

    – Bir Bardak Şekersiz Süt, – Bir Yumurta, – Bir Kaşık Bal, – Bir Dilim Kepek Ekmeği,
    – Bir Domates-

    Ara Öğün: Bir tane Muz.

    Öğle :

    – Bir Tabak Etli Taze Fasulye ( Yağsız ), – Bir Porsiyon Yağsız Yapılmış Pilav,
    – Bir Kase Komposto ( Sakarin yada esmer şeker tatlandırılmalı ), – Bir Dilim Ekmek.

    Akşam :

    – Bir Kase Tarhana Çorba, – 5-6 Adet Izgara Köfte, – Bir Tabak Püre, – Bir Kase Yoğurt, – Bir Tabak Kayısı.

    Ara Öğün: Yatmadan Önce Bir Bardak light süt.

    3.Gün

    Sabah :

    – Bir Bardak Taze Portakal Suyu, – Bir Dilim Beyaz Peynir, – Bir Yumurta, – Bir Dilim Kepek Ekmeği.

    Öğle :

    – Bir Tabak Taze Etli Bezelye, – Bir Kase Cacık, – Bir Ufak Dilim Börek, – Bir Kase Komposto ( Sakarin ya da esmer şeker tatlandırılmalı ), – Bir Dilim Kepek Ekmeği.

    Akşam :

    – Bir Kase Yayla Çorbası,- Bir Tavuk But Haşlama, – İki Havuç, – Bir Domates, – Bir Salatalık ve Birkaç Yaprak Maruldan Oluşan Salata Tabağı,

    Ara Öğün: Yatmadan Önce Bir tane Muz.

    4.Gün

    Sabah :

    – Bir Yumurta, – Bir Dilim Beyaz Peynir, – Bir Domates,- Bir Dilim Kepek Ekmeği, – Birkaç Bardak Çay.

    Öğle :

    – Bir Porsiyon Barbunya Pilaki, – Bir Dilim Kepek Ekmeği, – Bol Salata, – Bir Ufak Kase Kaymağı Alınmış Yoğurt,

    Ara Öğün: Bir adet Muz.

    Akşam :

    – Bir Porsiyon Bonfile, – Bir Patates Haşlama, – Bir Tabak Taze Fasulye, – Bir Kase Cacık, – Bir Dilim Kepek Ekmeği, – Bir Domates.

    Ara Öğün:Yatmadan Önce Bir Bardak Light Süt.

    Emziren anne diyeti ile sağlıklı zayıflayın!
    5.Gün

    Sabah :

    – Bir Bardak Şekersiz Süt, – Bir Yumurta, – Bir Dilim Beyaz Peynir, – Bir Dilim Kepek Ekmeği, – Birkaç Bardak Şekersiz Çay.

    Öğle :

    – 6 Adet Yağsız Kıyma ve Az Ekmekle Yapılmış Izgara Köfte, – Bir Ufak Kase Kaymağı Alınmış Yoğurt, – Bir Tabak Süt ile Yapılmış Püre, – Bir Portakal.

    Ara Öğün: Bir tane Muz.

    Akşam :

    – Bir Kase Mercimek Çorbası, – Bir Tavuk Göğüs Haşlama, – Bir Tabak Taze Fasulye, – Bir Kase Cacık, – Bir Elma veya Portakal.

    6.Gün

    Sabah :

    – Bir Dilim Kepek Ekmeği, – Bir Bardak Süt, – 8 & 9 Adet Siyah Zeytin, – Bir Dilim Beyaz Peynir, – Birkaç Bardak Şekersiz Çay.

    Öğle :

    – Bir Tabak Yağsız Et İle Yapılmış Türlü, – Bir Kase Cacık, – Bir Ufak Tabak Yağsız Yapılmış Pilav, – İki adet Portakal.

    Ara Öğün: Bir Bardak Ayran.

    Akşam :

    – Bir Dilim Kepek Ekmeği Bir Adet Alabalık Haşlama, – Bir Domates, – İki Havuç,
    – Bir Salatalık, – Birkaç Yaprak Maruldan Oluşan Tabak,
    – Bir Ufak Tabak Yağsız Makarna (Üzerine İki Kaşık Yoğurt Koyabilirsiniz),
    – İstediğiniz Meyveden Bir Porsiyon Yiyin.

    7.Gün

    Sabah :

    – Bir Bardak Şekersiz Süt, – Bir Dilim Kepek Ekmeği, – Bir Dilim Beyaz Peynir, – Bir Domates, -Birkaç Bardak Şekersiz Çay.

    Öğle :

    – Bir Tabak Taze Bezelye, – Bir Dilim Kepek Ekmeği, – Bir Kase Cacık, İki Havuç,
    – İki Domates, – Bir Haşlanmış Patates,

    Ara Öğün: Bir tane Elma Ve Bir Portakal.

    Akşam :

    – Bir Kase Domates Çorbası, – Bir Bonfile, – Bir Dilim Kepek Ekmek, – Bir Patates Püre, – Bir Domates, – Bir Salatalık, – Bir Havuç, – Bir Muz.

    Emziren Anne Diyeti Yapanlar

    Malumunuz özellikle yeni olmuş anneler için diyet programlarını uygulamak ayrı bir hassasiyet gerektiriyor bu nedenle daha önce emziren anne diyetini uygulamış olanların görüşü bu aşamada büyük önem arz etmekte. Lütfen daha önce emziren anne diyeti yapmışsanız tecrübelerinizi bizlerle paylaşınız.

    Bu diyeti yapmadan önce lütfen hekimizinle görüşünüz.

    ilgili konular :
    – Doğum Sonrası Diyet Ne Zaman Yapılır?
    – Doğum Sonrası Forma Girme Rehberi
    – İdeal kilo ile hamile kalın
     makalemize tıklayarak bakabilirsiniz…

  • Köpükle varis tedavisi

    Köpükle varis tedavisi

    Varis hastaları hem fonksiyonel hem de kozmetik açıdan büyük sıkıntılar yaşıyor. Üstelik bu sorun 50 yaş üstü kişilerde yüzde 50 gibi yüksek bir oranda görülüyor. Sorunun çözümünde uygulanan yöntemler ise yüz güldüren sonuçlar veriyor. Yeter ki geç kalmayın…

    Varis, insanlık kadar eski bir hastalık olmasına karşın her dönem ihmal edilen bir sağlık sorunu. Günümüzde toplumda artan oranda gözleniyor ve yaşamı hemen her anlamda olumsuz etkiliyor.

    Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Ümit Ergenoğlu, varisin, günümüzde toplumları maddi ve manevi olarak etkileyen uzun dönemli (kronik) hastalıklar arasında en üst sıralarda yer aldığını söylüyor. 50 yaş üzerinde, yüzde 50 gibi yüksek oranlarda gözlenen bu sorunun kronik olması ve ileri yaşta daha sık gözlenmesi tedavi giderleri açısından hemen her toplumda oldukça yüksek bir maliyete sahip olmasına neden oluyor. Bu durum, hemen her hastalıkta olduğu gibi erken teşhis ve tedavinin önemi artıyor.

    HEM FONKSİYONEL HEM DE KOZMETİK ETKİ

    Varis gündelik hayatı birbirinden farklı iki şekilde etkilliyor.Bunlardan birincisinin fonksiyonel, diğerinin ise kozmetik etkilenme olduğu belirtiliyor. Çoğu zaman hastalar, doktora; her iki durumda n duydukları rahatsızlık nedeniyle başvuruyor. Fonksiyonel etkilenmede en sık karşılaşılan durumun, hastalığa bağlı iş gücü kaybı olduğu belirtiliyor. Bu durum hastalığın şiddetiyle doğru orantılı olup, venöz yetmezlik, toplardamar iltihabı ve toplardamarda pıhtılaşma gibi durumları da kapsıyor. Kozmetik etkilenme durumunda ise hastalar çoğunlukla mevcut kılcal damarların estetik bir sorun yaratmasından yakınıyor. Her iki durum da bu sorunu yaşayan kişileri hem fiziksel hem de ruhsal anlamda ciddi şekilde etkiliyor.

    VARİS DEDEKTİFİ DOPPLER

    Günümüzde varis tedavisinin geciktiği durumlarda ortaya daha ciddi sağlık ve maliyetli sağlık sorunları çıkıyor. Varisin teşhis edilmesinden sonra konunun uzmanı bir doktor tarafından değerlendirilip tedavi edilmesi büyük önem taşıyor. Aksi durumlarda; derin damarlarda pıhtılaşma, akciğer embolisi, yüzeysel damar iltihabı, ayak bileğinde ülser gibi sorunlarla karşılaşılabiliyor.

    Varis hastalığının teşhisi; hastanın öyküsünün alınması ve fizik muayenesinin ardından ” Venöz doppler ultrasonografi ” yöntemi ile yapılıyor. Günümüzde kullanılan en önemli teşhis ve görüntüleme yönteminin, venöz doppler ultrasonografisi olduğu belirtiliyor. Bu yöntemle; toplardamar içerisinde bulunan kan akımının yönü, kapakçıkların durumu, toplardamarların belirli bölgelerdeki çapları etkili ve doğru bir şekilde değerlendiriliyor. Bu sayede, sonraki aşamada gerçekleşecek olan tedavi seçeneklerinin uygulanabilirliği sağlanıyor. Venöz doppler ultrasonografi; invaziv olmayan bir teşhis yöntemi olup, bir cihaz tarafından oluşturulan ses dalgalarının görüntü oluşturma prensibine dayanıyor. Varisler, uygulanan tedavi yöntemine bağlı olarak tekrarlayabiliyor. Tedavi yöntemleri içerisinde en başarılı olanların endovenöz lazer ablasyonu ve radyofrekansablasyonu olduğu belirtiliyor. Bu yöntemlerin toplam başarı oranlarının yüzde 95 – 98 civarında olduğuna dikkat çekiliyor. En yükseği skleroterapi yöntemi olmak üzere ciltte uygulama bölgesinde iz kalma riski bulunuyor.

    ADIM ADIM VARİS TEDAVİSİ

    * Varis tedavisinde birinci aşamada; hastanın öyküsünün dikkatle dinlenmesi, kullandığı ilaçlar, ailede varis öyküsünün olup olmadığı, geçirmiş olduğu hastalıklar (özellikle kanama ve pıhtılaşma bozukluğu ile bağlantılı olanlar) ile geçirilmiş olan yüzeysel damar iltihapları, alışkanlıklar (sigara) yaşam biçimi ve mesleğinin detaylı sorgulanması gerekiyor.

    * İkinci aşamada; hastanın fizik muayenesinin yapılması gerekiyor. Sadece vasküler sisteme yönelik bir muayene yapılmaması ve bacaklarda ödeme yol açan pek çok neden bulunduğunun unutulmamasına dikkat çekiliyor. Bu noktada hastanın periferik damar hastalıkları yönünden dikkatlice değerlendirilmesi de büyük önem taşıyor.

    * Üçüncü aşamada; tanıya yönelik detaylı venöz doppler ultrasonografi gerekiyor. Eğer doppler ultrasonografi, teknik olarak yeterli olmuyor veya yeterli bilgi sağlamıyorsa, bu durumda MR venografiden yararlanılması öneriliyor. Az bir kontrast ile toplardamar sisteminin detaylı görüntüsü elde edilebiliyor.

    * Son aşamada ise mevcut tedavi yöntemlerinin hastayla birlikte irdelenmesi hedefleniyor. Hastanın önerilen tedavi yöntemlerinden hangisine maksimum uyum sağlayabileceği belirleniyor ve belli aralıklara kontrollere çağrılıyor.

    TEDAVİ SEÇENEKLERİ NELER?

    * Günlük yaşam şeklinde değişiklikler; Cilt bakımı, kilo verme, yürüyüş vb

    * Çorap tedavisi; Özellikle ağrılı venlerin ve huzursuz bacakların olduğu durumlarda kullanılıyor.

    * Skleroterapi; 1930’lardan bu yana uygulanan bu yöntem basit kullanımı ve ucuzluğu nedeniyle genellikle spider ve retikülervenlerin tedavisinde tercih ediliyor.

    * Endovenöz lazer ablasyonu; Büyük çaplı varislerin tedavisinde kullanılıyor. Toplardamar içerisine yerleştirilen ince, fiberoptik bir kateter yardımıyla lazer enerjisinin ven duvarında yarattığı tahribata bağlı olarak gelişiyor.

    * Endovenöz radyofrekans ablasyonu; Teknik olarak endovenöz lazer ablasyonuna benziyor. Ancak, tedavide enerji kaynağı olarak radyofrekans dalgalar kullanılıyor.

    *Cerrahi; Venöz yetmezlikli toplardamarın bağlanması ve/veya strippingi ile gerçekleştiriliyor.

    VARİSLER KÖPÜKLE KURUYOR

    Varis tedavisinde kullanılan skleroterapi yöntemi; toplardamar duvarında hasar yaratma potansiyeli olan kimyasal maddenin (çoğunlukla deterjan yapısında) ince bir iğne yardımı ile sıvı veya son yıllarda olduğu gibi köpük şeklinde verilmesi şeklinde gerçekleştiriliyor. Her iki yöntemde de, toplardamar iç duvarında bir hasar oluşuyor, toplardamar büzüşmesi ve kapanması sağlanıyor.

    KILCAL VARİSLE LAZER TEDAVİSİ

    Lazer, varislerin tedavisinde iki farklı şekilde kullanılıyor:

    * Trunkal veya büyük varislerde damar içerisine (endovenöz) fiberoptik bir kateter (borucuk) yerleştirilmesi ile damarın tamamen tahrip edilmesi sağlanıyor.

    * Kılcal, spidervenlerde deriden (dışarıdan) verilerek, yüzeysel damarlar yakılıyor.

    Gebelikte Varis Oluşumu için tıklayın !

  • İnce bir gelin olmak istiyorsanız

    İnce bir gelin olmak istiyorsanız

    Eğer istediğiniz gelinliği fazla kilolarınız nedeniyle giyemeyeceğinizi düşünüyorsanız, sakın üzülmeyin! Biraz çaba ile sağlıklı ve ince bir gelin olabilmeniz mümkün.

    İlkbaharın gelmesi ve hava sıcaklıklarının artması ile birlikte düğün sezonu da yaklaşıyor. Masal gibi bir düğünden sizi alıkoyacak tek faktörün, istediğiniz gelinliği giyememek olduğunu düşünüyorsanız umutsuzluğa kapılmayın. Alman Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gizem Şeber, gelin adaylarına kısa sürede ve sağlıklı kilo vermenin yedi altın anahtarını şöyle sıralıyor:

    1′inci anahtar: Kahvaltı 
    Güne kahvaltı yapmadan başlayanların yağ depolama riskinin daha fazla olduğunu aklınızdan çıkarmayın. 1–2 dilim peynir, söğüş sebzeler ve 1–2 dilim tam tahıl ekmeğinden oluşan bir kahvaltı metabolizmanızı harekete geçiriyor.
    Kahvaltı yapmaya vaktiniz yoksa; süt ve bir porsiyon meyve de ideal bir seçim.

    2′nci anahtar: Ara öğünler 
    Yemek yedikten üç saat sonra kan şekeri düşmeye ve metabolizma yavaşlamaya başlıyor. Bu durumu engellemek için yapmanız gereken ana öğünlerin arasına 2-3 saat ara ile ara öğünler yerleştirmek. Ara öğün vakitlerinizi dışarıda geçiriyorsanız, çantanıza 1-2 adet taze veya kuru meyve atın; diyet kraker de olabilir.

    3′üncü anahtar: Çiğ Sebzeler
    Gün içerisinde veya geceleri televizyon izlerken iştahınız kabarıyor, kendinizi çok aç hissediyorsanız, çiğ sebzelerden yararlanın. Salatalık, domates gibi çiğ tüketilebilen sebzelerin kalorisi oldukça düşüktür. Bu nedenle rahatlıkla atıştırabilirsiniz.

    4′üncü anahtar: Tam Tahıllar 
    Tam tahıl ürünleri olan tam buğday ve tam çavdar ekmeğinin zayıflamaya olan yardımcı etkisi birçok bilimsel araştırma ile kanıtlanmış durumda. Beyaz ekmek yerine tam tahıl ekmeklerini tercih edin.

    5′inci anahtar: Su 
    Öğünlerden önce içeceğiniz bir bardak su, midenizde basınç yaratarak kendinizi daha tok hissetmenizi sağlayabilir.

    6′ncı anahtar: Düşük Glisemik İndeks 
    Yapılan bazı çalışmalar, diyetin glisemik indeksinin azaltılmasının karın bölgesinde yağlanmayı azaltabileceğini gösteriyor. Günde en az beş porsiyon sebze-meyve tüketmeniz ve beyaz un-beyaz şeker içeren ürünlerin kullanımını kısıtlamanız gerekiyor.

    7′nci anahtar: Hareket 
    Günlük enerji harcamanızı artırın. Eğer spor yapma imkânınız varsa fırsatları değerlendirin. Spor yapmaya imkân bulamıyorsanız, günde bir saat yürüyüş yapmaya çalışın. Vitrinlere bakmayı yürüyüşten saymayın. Çünkü yürüyüş ile yağ yakabilmeniz için en az 30 dakika orta tempoda yürümelisiniz.

  • Salatalık Zayıflatır mı?

    Salatalık Zayıflatır mı?

    Fazla kilolarınız ile artık vedalaşmak istiyorsunuz ve bunu fazla zorlanmadan yapmanın peşindeyiz. Çevrenizdeki tüm arkadaşlarınız size salatalık yemenizi öneriyor, peki gerçekten salatalık yiyerek zayıflamak mümkün mü yoksa bu bir halk efsanesi mi?

    İnsanlar salatalığın kilo aldırmayacağına dair inanışları, kısmen doğrudur. Salatalık özellikle yoğun su yapısı nedeni ile kalori yönünden diyete oldukça uygun bir sebzedir. %96′sı su olan salatalığın (ortalama büyüklükte), yaklaşık olarak kalori değeri 40-45 civarındadır. Bu nedenle diyet programlarının ara öğünlerinde sıkça kullanılır. Diyet yapmaya yeni başlamışsanız; ara öğünlerde yiyeceğiniz birkaç tane salatalık ile hem bir sonraki öğüne kadar açlığınızı bastırmış hem de düşük kalorili bir besin yediğiniz için kilo vermenizi kolaylaştırmış olursunuz.

    Bu aşamada unutulmaması gereken nokta; herşeyin aşırısının zarar getirdiğidir. Kilo vermek için “ana öğünlerde” bile sadece salatalık yemek, kilo vermeyi zorlaştırdığı gibi sağlık açısından da son derece zararlıdır.

    Ülkemizde salata tüketirken yapılan en büyük yanlış, salatalığın kabuklarını soymaktır. Tüm sebzelerde olduğu gibi salatalıkta da kilo vermek için ideal olan lifler bulunur. Diyet listelerinde sebze ve meyvelerin tavsiye edilmesinin ilk nedeni içerdikleri liflerdir. Sebze ve meyvelerin içerdikleri lifler, sindirim sisteminde çok fazla su çekerek şişerler. Hacmi muazzam oranda artan lifler, daha uzun süre tok kalmanızı sağlar. Bu nedenle salatalığın tüm lifi kabuğunda olduğundan, kabukları ile birlikte tüketilmesi gerekir. Kabukları soyulmuş bir salatalık yiyeceğinize, bir bardak su içseniz aynı süre tokluk hissi yaşarsınız. Zira kabukları soyulmuş bir salatalık, bir bardak sudan başka birşey değildir.

    Salatalık yemekten sıkıldıysanız kendinize yeni alternatifler üretin. Ara öğünde içtiğiniz bir kase cacık hem içinizi ferahlatarak tok kalmanızı sağlayacaktır hem de güzel bir alternatif olacaktır. Ayrıca kahvaltıdan yarım saat önce içeceğiniz bir bardak salatalık suyu sayesinde, sindirim sisteminizi yemeğe hazırlayarak daha kolay kilo verebilirsiniz. Salatalık kilo vermeye yardımcı olmanın dışında güzellik için de oldukça faydalıdır. İçerisinde bulunan kimyasallar cilt lekelerinin oluşmasını engelleyerek, daha güzel ve pürüzsüz bir cilde sahip olmanıza yardımcı olur.