Etiket: Kariyer

  • 6 Adımda LinkedIn’de Güçlü Bir Profil Nasıl Oluşturulur?

    6 Adımda LinkedIn’de Güçlü Bir Profil Nasıl Oluşturulur?

    LinkedIn’de güçlü bir profil nasıl oluşturulur? İş deneyimi, beceriler ve uzmanlık alanlarına dayalı olarak profesyonel kimliğinizi en iyi şekilde temsil eden bir LinkedIn profilinin önemi. İş hayatında başarıya ulaşmak ve yeni iş fırsatlarına erişmek için profilinizde etkileyici bir başlık, açıklama ve beceri listesi kullanın. İş deneyimlerinizi detaylandırarak başarılarınızı vurgulayın ve bağlantılarınızı artırmak için aktif bir şekilde LinkedIn’i kullanın. Güçlü bir LinkedIn profilinin anahtarları ve başarılı bir kariyer için ipuçları burada!

    Linkedin, profesyonel ağlar arasında önde gelen bir platform olarak iş dünyasında etkili bir varlık oluşturmanın önemli bir parçası haline gelmiştir. Linkedin profiliniz, potansiyel işverenler, iş ortakları ve bağlantılarınızla etkileşim kurmanızı ve kariyerinizi geliştirmenizi sağlar. Ancak, etkili bir profil oluşturmak, sadece bir hesap oluşturup geçmekten daha fazlasını gerektirir. Profilinizi güçlendirmek için doğru stratejileri ve önemli adımları izlemeniz gerekmektedir.

    Bu makalede, LinkedIn’de güçlü bir profil oluşturmanıza yardımcı olacak ana başlıkları inceleyeceğiz. Profesyonel imajınızı oluşturmak, becerilerinizi vurgulamak, etkileşime katılmak ve başarılarınızı paylaşmak gibi stratejiler, profilinizi diğerlerinden öne çıkarmanıza yardımcı olacaktır. Hazırsanız, LinkedIn’deki etkileyici profilinizi oluşturmanız için size rehberlik edelim.

    LinkedIn’de güçlü bir profil oluşturmak için stratejiler ve ipuçları. Profesyonel bir görünüm sunun, becerilerinizi vurgulayın, etkileşime katılın.

    LinkedIn’de Güçlü Bir Profil Nasıl Oluşturulur?

    LinkedIn, profesyonel ağlar arasında en önde gelen platformlardan biridir ve iş dünyasında etkili bir varlık oluşturmanın önemli bir parçasıdır. İşverenler, ortakları ve iş bağlantılarıyla etkileşim kurmanıza ve kariyerinizi geliştirmenize olanak tanır. Bu nedenle, LinkedIn profilinizi güçlendirmek ve profesyonel hedeflerinize ulaşmak için doğru stratejileri uygulamak önemlidir.

    LinkedIn'de Güçlü Bir Profil Nasıl Oluşturulur?
    LinkedIn’de Güçlü Bir Profil Nasıl Oluşturulur?

    İşte LinkedIn’de güçlü bir profil oluşturmanıza yardımcı olacak ana başlıklar:

    1. Profil Fotoğrafı: Linkedin profilinizde profesyonel bir fotoğraf kullanmak ilk adımdır. Net, yüksek çözünürlüklü ve yüzünüzü açıkça gösteren bir fotoğraf seçin. Giyim tarzınızı iş ortamına uygun tutun ve güven veren bir ifadeyle fotoğrafınızı çektirin. İnsanlar profil fotoğrafınıza bakarak sizi tanımalı ve güven duymalıdır. LinkedIn’deki profil fotoğrafınız, profesyonel bir izlenim yaratmak için son derece önemlidir. Yüzünüzü net bir şekilde gösteren, gülümseyen ve profesyonel bir pozda çekilmiş bir fotoğraf seçin. Arkadaşlık veya aile fotoğrafları yerine iş ortamına uygun bir fotoğraf tercih edin.
    2. Başlık ve Özgeçmiş: Başlık ve özgeçmiş bölümleri, LinkedIn profilinizdeki en önemli alanlardır. Başlık, kendinizi ve uzmanlık alanlarınızı tanımlamanıza yardımcı olurken, özgeçmiş bölümü kariyer yolculuğunuzu ve başarılarınızı özetler. Başlığınızı dikkat çekici ve etkileyici kılmak için özel bir değer teklifi sunun ve özgeçmiş bölümünde deneyimlerinizi örneklendirin. LinkedIn profilinizin başlığı, profesyonel kimliğinizi en iyi şekilde yansıtmalıdır. Başlığınız, mevcut pozisyonunuzu, uzmanlık alanınızı ve özgeçmişinizdeki en önemli başarıları içerebilir. Örneğin, “Pazarlama Uzmanı | Dijital Pazarlama ve Marka Stratejisi | 5 Yıllık Deneyim.” Başlık özeti, yeteneklerinizi, hedeflerinizi ve kariyer hedeflerinizi vurgulayan birkaç cümle içermelidir. Kendinizi öne çıkaracak ve ilgi çekecek bir şekilde ifade etmeye özen gösterin. Eğitim bölümünde, lisans veya yüksek lisans derecesi, mezun olduğunuz okul ve ilgili akademik başarılar hakkında bilgi verin. Eğitim geçmişiniz, yeteneklerinizi ve uzmanlık alanlarınızı destekleyen bir profil oluşturmanıza yardımcı olacaktır.
    3. Yetenekler ve Beceriler: LinkedIn’de yeteneklerinizi ve becerilerinizi vurgulamak, profilinizi güçlendirmenin bir başka yolu. Profilinizde etkileyici bir beceri listesi oluşturun ve iş arkadaşlarınızdan ve bağlantılarınızdan size beceri onayı yapmalarını isteyin. Bu, uzmanlık alanlarınızı kanıtlamanıza ve güvenilirliğinizi artırmanıza yardımcı olur.
    4. İş Deneyimi ve Başarılar: Linkedin profilinizi güçlü kılmak için geçmiş iş deneyimlerinizi ve başarılarınızı ayrıntılı olarak listeleyin. Her iş deneyiminizdeki sorumlulukları, projeleri ve elde ettiğiniz başarıları vurgulayın. İstatistiksel veriler, elde ettiğiniz sonuçları desteklemek için kullanışlı olabilir. Ayrıca, takdir veya ödüller gibi başarı belgelerini de paylaşabilirsiniz. Profilinizdeki iş deneyimleri bölümü, kariyerinizdeki başarıları ve sorumlulukları vurgulamak için önemlidir. Her bir iş deneyiminin altında, pozisyonunuzu, şirket adını, çalışma süresini ve başarılarınızı açıklayan bir açıklama ekleyin. Özellikle ölçülebilir sonuçlara sahip projeler ve başarılar hakkında bilgi vermek önemlidir.
    5. İçerik Paylaşımı ve Etkileşim: LinkedIn’de etkili bir profil oluşturmanın bir yolu da düzenli olarak değerli içerikler paylaşmak ve etkileşimde bulunmaktır. Alanınızla ilgili makaleler, blog yazıları veya ipuçları paylaşarak düşünce liderliği gösterebilirsiniz. Aynı zamanda, diğer insanların içeriklerine yorum yaparak ve bağlantılarınızla etkileşimde bulunarak ağınızı genişletebilirsiniz.
    6. Referanslar ve Öneriler: LinkedIn profilinizi güçlendirmenin bir başka yolu, iş arkadaşlarınızdan ve müşterilerinizden referanslar ve öneriler toplamaktır. Bu, başarılarınızı ve çalışma tarzınızı tanıtmak için güçlü bir yoldur. İyi referanslar ve öneriler, profilinizi ziyaret eden insanların size olan güvenini artırır. LinkedIn, profesyonel ağınızı genişletmek ve bağlantılar kurmak için harika bir platformdur. İş arkadaşlarınızı, meslektaşlarınızı ve endüstri uzmanlarını profilinize bağlayarak profesyonel ağınızı güçlendirebilirsiniz. Ayrıca, profilinizdeki iletişim bilgilerinizi güncel tutmak, potansiyel iş fırsatlarına veya iş bağlantılarına daha kolay erişim sağlar.

    Unutmayın, LinkedIn’de güçlü bir profil oluşturmak için sadece profil yazınız değil, aynı zamanda bağlantılarınızı güncel tutmak, etkileşimde bulunmak ve paylaşımlarda bulunmak da önemlidir. Profilinizi düzenli olarak güncelleyerek ve etkin bir şekilde kullanarak, profesyonel ağınızı büyütebilir ve yeni iş fırsatlarına erişebilirsiniz.

    Sonuç olarak, LinkedIn profilinizi güçlendirmek, profesyonel hedeflerinize ulaşmanızda önemli bir adımdır. Profil fotoğrafınızı profesyonel tutun, başlık ve özgeçmiş bölümlerinde etkileyici ve ilgi çekici bir içerik sunun, becerilerinizi ve başarılarınızı vurgulayın, içerik paylaşımı yapın ve etkileşimde bulunun. Bu stratejileri takip ederek, LinkedIn profilinizi daha güçlü ve çekici hale getirebilir ve iş dünyasında başarıya ulaşabilirsiniz.

  • Neden evlenmedin?

    Neden evlenmedin?

    Kariyerin yüzünden mi? Çok mu seçicisin? Yasak aşk mı yaşıyorsun? Açıklayamayacağın sorunların mı var? Üzgün müsün?

    Evet, 30 yaşınıza gelmiş ve evlenmemişseniz, yukarıdaki sorulardan en az birini mutlaka siz de duymuşsunuzdur. Sorun şu ki, “neden evlenmedin?” sorusuna vereceğiniz üstünkörü ve basit bir cevap, soruyu soranı asla tatmin etmeyecektir. Aşağıdaki cevaplardan birini dilediğiniz gibi kullanabilirsiniz.

    30 yaş ve üzeri bekar bayanlar sohbet topiği için tıklayın

    1. Birlikte yaşayabileceğim ve onsuz yapamayacağım birini bekliyorum.
    Sıradan, ama doğru! Bazıları bu insanla erkenden tanışır ve ‘toplum dırdırı’ndan kurtulur. Ancak herkesin hayat yolu farklıdır ve sorun da burada başlar. Bazı kadınlar, yaşları ne olursa olsun, yanlış insanla birlikte olmaktansa kimseyle birlikte olmamayı seçer.

    2. Bazı insanlar evliliği kendilerini şüphe ve pişmanlıktan uzak tutan gelecek sigortası olarak görüyor. Ben farklı düşünüyorum.
    Evlilik pişmanlığı ortadan kaldırmaz ve gerçekten sevmediğiniz bir erkeği “Hayatınızın Aşkı”na dönüştürmez. Evlilik uğruna birini seçerek “aşk”ın dışında kalmak, yanlış insanla ilişki yaşamaktan çok daha büyük pişmanlıkları beraberinde getirir.

    3. Bazı insanlar evliliğe çok değer verdikleri için evli değildir.
    Bazı insanlar evlilik fikrini istemez, sağlıklı ve güçlü bir evlilik ister. İnsanlar, evlenmek istemeyenlerin yerleşik düzen kurmak ve bağlanmak istemedikleri genellemesini yapar. Belki de, evlenmek istemeyenler, evliliği o kadar iyi anlamışlardır ki, kesinlikle doğru seçim yapmak istiyorlardır. İşlerin ciddiye bineceğini ve “iyi günde, kötü günde”nin ömür boyu sürmesi gerektiğini düşünüyorlardır.

    4. Biz kızlarımıza bağımlı olmayı öğrettik. Çünkü toplum inancına göre, kadınlar tek başlarına ayakta duramazlar ya da durmamaları gerekir. Pekala, bazı kızlara da farklı gerçekler öğretildi!
    Toplum kadının güvende olmasını ister. Sosyal olarak, bir erkeğin ne zaman evleneceğini seçmeye hakkı olduğu gerçeğini kabul ederiz. Ancak bedeli ne olursa olsun bir eş ile kendisini güvenceye alması gerektiğine inanılan kadına, isteklerini ya da ihtiyaçlarını göz önüne alması öğretilmez. Kız çocuklarımızın potansiyellerine inanarak onları iş bulmaları, sevecekleri bir kariyer yapmaları, hayatta bir amaç edinmeleri, güçlü yönlerini keşfetmeleri ve bu yönleri en verimli şekilde kullanmaları yönünde teşvik etmeliyiz. Aksini yapmaya devam edersek, elbette ki tek başlarına hayatta kalamazlar.

    Erkeklerin Aldatmasının 8 Nedeni için tıklayın!

    5. Evlenmek bir seçimdir ve her seçim, bir diğerinden vazgeçmektir.
    Tüm kararlarımız tamamen içimize sinmeyebilir. Yaptığı her şeyden %100 memnun olan birini örnek gösterebilir misiniz? Suçluluk ve güvensizlik hissi kendimizi, dolayısıyla birbirimizi ve kararlarımızı sorgulamamıza neden olur.

    HT Hayat

  • Evlilik mi,Kariyer mi?

    Evlilik mi,Kariyer mi?

    Bu iki kelime arasında kararsız mı kalıyorsunuz? Bunların ikisi de önemli mi diyorsunuz? Gelgitler mi yaşıyorsunuz; bunun için mutlaka iyi düşünmelisiniz…

    Kariyer hayatınızın bir dönüm noktasıdır; çocukluk, eğitim, tecrübeler derken hayat akıp gitmeye ve yoğunlukları da beraberinde getirmeye devam eder. Hayatınızdaki tüm dönüm noktaları sizi gelecekte yapacaklarınızla karşılaştırır; eğer kariyer sahibi olmak istiyorsanız işkolik olmaktan geçtiğine inanırsınız, aslında kariyer sahibi olmakla işkolik olmanın hiç de alakası olmadığını belirtmek isterim. Aslında her yaptığınız şeyi kararında yaparsanız hayatın tüm mutluluk veren nimetlerinden yararlanabilirsiniz.

    Bunun için yapmanız gereken her şeyi kararında uygulamak; örneğin; iş için ayırdığınız zamanı iş için ayırın, eve iş getirmeyin eve geldiğinizde artık işten bahsetmeyin, sizi mutlu eden şeylerle meşgul olun. Evlilik kararı kolay verilecek bir karar asla değildir. Bunun için iyi düşünün karşınızdaki kişinin size ne kadar değer verdiğini, onun hayatında nerede olduğunuzu iyi bilin.

    Uzun süreli ilişkiler evlilik için en doğru adımı oluşturur. Bunu göz önünde bulundurarak ilişkiye başlayın. Sürekli kendinizi ön plana atmayın unutmayın ki karşıdaki kişinin de kendine ait bir hayatı var. Bunun için ikisi arasında seçim yapmaktan vazgeçin siz sadece hayatınızdaki şeyleri sıraya koyun ve planlı yaşayın, eğer bunu uygularsanız asla pişman olacak şeyler yaşamazsınız.

  • Elleriniz ruh halinizi ele veriyor

    Elleriniz ruh halinizi ele veriyor

    Hisar Intercontinental Hospital Psikiyatri Bölümü Uzmanı Dr. Bilal Ersoy anlattı. Obsesif Kompulsif Bozukluğun takıntılı düşünce ve bunları bertaraf etmeye yönelik takıntılı davranışların anksiyetenin şekil değiştirmiş biçimleri olarak karşımıza çıktığını dile getiren Uzm. Dr. Ersoy; ‘Kişi bu ısrarlı düşünceleri kendi zihninin ürünü olarak görür, ancak bu düşüncelerin mistik, davranışların törensel bir tarafı vardır. Nadiren farkındalık yoktur, çoğu hasta takıntılı düşüncelerini ve davranışlarını ”abartılı” veya “saçma” bulur.’ diye konuştu.

    Gereğinden Fazla Temizlik Yapıyorsanız Dikkat Edin!

    Takıntılar çok farklı biçimlerde ayrı ayrı veya bir arada bulunabilir. En sık görülen saplantılar bulaşma-kirlilik takıntılarıdır. Eşyaların, ortamın veya insanların kirli olduğu, temasa geçildiğinde bu kir veya mikrobun kendisine ve yakınlarına bulaşabileceği endişesi yaşanır. Bulaşma-kirlilik takıntısında eller anahtar bir rol oynar. Çünkü dış dünyaya ve diğer insanlara en çok ellerimizle temas ederiz. Öte yandan ellerimiz, sürekli gözümüzün önündedir. Bu tür takıntıları olanlar için ellerin hijyeni, tırnakların uzunluğu, başkalarının ellerini ne kadar temiz tuttukları çok önemlidir. Bulaşma ve kirlilik saplantısı olanlar, bunaltı yaratan düşünceleri yatıştırmak için zorunlu bir biçimde temizlik yapar, yıkanır veya bu durumlardan kaçındığını düşünerek umuma açık yerlerde ortak kullanılan eşyalara dokunmaz. Kapılar, koltuklar, kalemler, para, kısaca birçok elin değdiği şeylere dokunmaktan kaçınırlar. Mecburen dokunduklarında, ellerini kolonyalı mendille veya yıkayarak temizlemek isterler.

    Evin dışındaki hayat, kontrol edilemediğinden tekinsizdir, kendilerini en çok evde rahat hissederler. Hem evi hem de aile bireylerini kendi temizlik şartlarına uydurmaya çalışırlar. Bazıları için temizlik takıntısı dayanılmaz hale gelmiştir. Dışarıdan eve gelen herkesin derhal banyoya gidip kıyafetlerini çamaşır makinesine atmasını ister. Evdeki en küçük dağınıklığa veya kırıntıya tahammülleri yoktur. Sıkça temizlik yaparak kendilerini yorarlar. Sıvı sabun, çamaşır, bulaşık deterjanı gibi ”hijyenik” maddeler normalin üzerinde kullanılır. Kıyafetler ve çarşaflar sıkça yıkanır. Sürekli su ve kimyasallarla temasta olduklarından ellerde egzama, çatlama, yıpranma, buruşma gözlenebilir. Kısaca bu hastalığa sahip olanların elleri çabuk yaşlanır. Saplantılar şiddetliyse bazen kişi temizlik dışında başka bir şey yapamayacak hale gelir.

    Tedbirli misiniz? Kontrol delisi mi?

    Kuşku-emin olamama diğer sık görülen obsesyonlardandır. Bunun yarattığı sıkıntıyı yatıştırmak için kapı kilidi, ocak, pencereler defalarca kontrol edilir. Kimi hastalar yaşam alanlarındaki her şeyin simetrik olması veya belirledikleri bir düzen içinde kalması için uğraşır. Bazen istifleme olarak adlandırılan biriktirme davranışı aşırıya kaçabilir.

    Herkesin Saplantısı Vardır; Önemli Olan Bunlara Saplanıp Kalmamaktır!

    Çoğumuzun zihninde, sıklığı ve şiddeti değişen irili ufaklı saplantılar bulunur. Ancak obsesif-kompülsif bozukluğu olanlar bu takıntılarla boğuşur ve yorulurlar. Takıntılarını fazla takarlar. Hastalık ilerlediğinde başka şeylere zaman ayıramadan gün boyu bu düşünce ve davranışlarla uğraşırlar. Çoğu zaman yapılan bir işin şekli, işlevinin önüne geçer. Örneğin kirlilik takıntıları olan biri için elini belli bir sayıda sabunlamak elini temizlemenin önüne geçer. Veya kıldığı namazın şeklen uygun olmadığını düşünen biri için şekil, ibadetin önüne geçer. Bazı takıntılar o kadar farklı ve mahrem olabilir ki kişi bunları anlatmaktan utanabilir veya çekinebilir. Böyle takıntılar nedeniyle kendilerini ahlaki olarak yargılayıp suçlayabilirler. Bazen bu takıntılar hastaları, diğer sorumluluklarına zaman ayıramayacak biçimde yavaşlatır (obsesif yavaşlık). Hasta iş yerinde veya evde çevresi tarafından eleştirilebilir. Hastalar fark etmeden, takıntılarını diğer kişilere de bulaştırma eğilimindedir. Bu yakın ilişkilerde sorunlara neden olur. Obsesif-kompulsif Bozukluğa, depresyon, tik bozuklukları, yeme bozukluğu, kleptomani, hipokondriyazis (Hastalık hastası) eşlik edebilir. Diğer psikiyatrik durumların birçoğunda olduğu gibi, Obsesif-Kompulsif Bozukluğu olanlar yakınları tarafından eleştirilir ve kınanırlar. Takıntıları kendilerinin yarattığı ve iradeyle bunların üstesinden gelinebileceği kanısı yaygındır.

    Obsesif Bir Kişiliğiniz Var mı?

    Obsesif kişilikler (hastalık boyutunda olmadığında) genellikle mükemmeliyetçi, ayrıntıcı, düzenli, tutumlu ve inatçıdırlar. Prensiplerinden ödün vermezler. Ciddi ve olgun görünürler. Onurlu ve gururludurlar, yaptıkları iş nedeniyle laf işitmek istemezler. Hata yapmaktan korkarlar, eleştiri yapmayı severler. Bu özellikler hem meslek seçiminde hem de kariyerlerinde önemli rol oynar. Ancak hastalık ağırsa sosyal ve mesleki işlevselliği bozar, o zaman tedavi gerektirir. Tedavisi sabır ve zaman isteyen ruhsal bir hastalıktır. İyileşme yavaş olur. Tedavide hedef takıntıların tamamen değil yeterince geçmesi olarak belirlenmelidir. İlaç tedavisine ek olarak bilişsel davranışçı terapi yöntemleri uzun süreli iyileşme için vazgeçilmezdir.

  • Olduğu gibi kabul etmek…

    Olduğu gibi kabul etmek…

    Hayatınızın en zor dönemlerinde çevrenizde birileri mutlaka size “Olayları biraz oluruna bırak, her şey yoluna girecek” demiştir. Böyle bir anda size çok da iyi gelen bu cümle bazı insanların hayatında yanlış adımlar atmasına, daha doğrusu adım atamamasına neden olabiliyor. Psikolog Eda Gökduman’a hayatı ne zaman olduğu gibi kabul edip oluruna bırakacağımızı sorduk.

    İLİŞKİYİ KABUL ETMEK

    Psikolog Eda Gökduman, ilk örneği ilişkiler konusunda veriyor. İş hayatındaki genç yetişkinlerle çok sık çalışan Gökduman, ilişkilerde bazen sorunları aşmak için çaba göstermek, çözüm yöntemleri oluşturmak, bazen tepki göstermek, bazen de tepkisiz kalmak gerektiğini belirtiyor. Kimi zaman insanların yaşadığı sağlıksız ilişkiye rağmen hayatlarına devam etmekte zorlandığını belirterek, “Sorunlu bir ilişki var. Bir taraf aranmıyor, değer görmüyor ya da aldatılıyor. İletişim kurmaya çalıştığı halde yanıt alamadığını, bu ilişkiden yavaş yavaş çıkması gerektiğini çünkü yıprandığını söylüyoruz. Bazen danışanlar ‘Onsuz yaşayamam’ diye ilişkide kalmakta inat edebiliyor. Hatta ilişkinin sürmesi için mesaj atmaya, Facebook profili takip etmeye devam ediyor. İşte burada kişinin hayatın devam ettiğini kabul etmesi ve hayatı oluruna bırakması gerekiyor” diyor. Aynı şekilde evliliğini hiç çaba göstermeden bitirmek isteyenlerin de biraz dinlenip, sakinleşip sağlıklı düşünürken ayrılmaya ya da devam etmeye karar vermesi gerekiyor.

    Bu süreçte hayatı oluruna bırakmanın ve olduğu gibi kabul etmenin aslında kişinin bilgilenme, daha sağlıklı düşünüp kendi için daha sağlıklı karar verme ve ilişkinin bittiğini kabul etme süreci olduğunu belirten Psikolog Gökduman, “Hayat inişler ve çıkışlardan oluşuyor. Bazen mutlu oluyoruz, bazen mutsuz. Bir de bu iki dönemin arasındaki plato dönemleri yaşanıyor. Bazı insanlar hep mutlu olmayı bekleyip mutsuzlukları kabul edemiyor, bazıları ise hep çok mutsuz oluyor. Hayatın oluruna bırakıldığı bu kabul etme, bekleme süreçleri ise sağlıklı oluyor. Danışanlarımıza bu dönemlerde kendileri ile baş başa kalmalarını, dinlenmelerini, spor yapmalarını, arkadaşları ile buluşmalarını öneriyoruz” diyor. Ancak bazen bu süreci yaşamadan yeni ilişkilere başlayanlar ya da bu süreci gereğinden fazla uzun yaşayanlar da olduğunu belirten Gökduman, bu durumda hayatı oluruna bırakmanın değil, sağlıksız bir düşünce yapısının söz konusu olduğunu söylüyor.

    KARİYERİ KABUL ETMEK

    İş hayatı iniş çıkışlarla dolu.. Örneğin yükselmek isteyen, bu anlamda çok çalışan, kendini geliştiren, sınavlara giren, tüm enerjisini işe aktaran kişiler bazen hak ettiklerini düşündükleri terfiyi alamayabiliyor. Böyle durumlarda en sık yapılan hatalardan biri durumu olduğu gibi kabul etmemek ve daha da fazla çalışmak, zorlamak, sevdiklerini ihmal etmek, gecelerce uykusuz kalmak ve sonunda sağlık sorunları yaşamak olabiliyor. Psikolog Eda Gökduman, hayatta hedefler koymanın doğru bir yaklaşım olduğunu, ancak hedeflere ulaşılamayan girişimlerin sonunda kişinin kendine bir dinlenme süreci bırakması yani olayı olduğu gibi kabul etmeyi başarması gerektiğini söylüyor.

    KENDİNİ KABUL ETMEK

    Bazı insanlar ise kendilerini kabul etmekte zorlandıkları için hayatlarının birçok bölümünde sıkıntı yaşayabiliyor. Örneğin aşırı kıskanç bir eş, hayatı diğerine zehir ederken kendine “Ama o da şöyle yaptı” diyerek bahaneler bulmaya çalışıyor. Bu kişinin sağlıklı bir düşünce sürecine sahip olmadığını, kendi duygularını tanımadığını ve dolayısıyla kendisini kabul edemediğini belirten Psikolog Eda Gökduman sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kişi kendi duygularının farkında olduğunda zaten kendine dikkat ediyor, davranışlarını gerekli çerçevede tutuyor ve karşı tarafa da olumlu izlenim veriyor. İnsan psikolojisi hata yapmaya ve sonra bunu doğruya çevirmeye yöneliktir. Yanlış yapıldığında bunu fark edip düzeltmeye çalışmak sağlıklı bir insan davranışı… İnsanın kendi doğru ve yanlışlarını görebilmesi hayatının her alanında ona yardımcı oluyor. Bu beceriler ise çocuklukta kazanılıyor ve bu anlamda anne-babalara iş düşüyor.”

    EŞİNİ KABUL ETMEK

    Mükemmeliyetçi kişilerin birlikte oldukları kişileri değiştirmeye çalışma eğiliminde olduklarını belirten Psikolog Eda Gökduman, “Danışanlarımızın yüzde 90’ı hassas, duygusal ve mükemmeliyetçi oluyor. O güne kadar her şeyi kontrol etmeyi başarmış kişi hayatındaki insanı kontrol edemeyince üzülüyor. Beni arasın, romantik olsun, ilgi göstersin gibi talepleri oluyor. Oysa herkesin kişilik yapısı çocuklukta oluşuyor ve bu özellikleri değiştirmek mümkün olmuyor. İşte bu durumda karşı tarafın bu özelliklerini olduğu gibi kabul etmek gerekiyor. Tabii ki sağlıklı olmayan davranışları değiştirmek için sağlıklı bir iletişim kurmak gerekiyor. Ancak evlendikten sonra kişiyi kendine ait olarak görüp değiştirmeye çalışmak işe yaramıyor” diyor. Gökduman, ilişkilerde herkesin kendi farkındalığını geliştirmesi ve hatalarını görmesi gerektiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Ancak insanlar artık daha bencil hareket edebiliyor. Anda kal, anda yaşa felsefesi hakim olmaya başladı. Her şey mutluluk üzerine… Oysa anlık mutluluklar yeterli olmuyor, geleceğe de yatırım yapmak şart. Bunun için de eşe, çocuğa vakit ayırmak ve sorunları çözmek için çaba harcamak gerekiyor.”

    ÇOCUĞUNU KABUL ETMEK

    Son zamanlarda sık görülen hatalardan biri de özellikle annelerin kendi hayallerindeki çocukları yaratmaya çalışmaları oluyor. Psikolog Eda Gökduman, bu konudaki sorularımızı ise şöyle yanıtlıyor: “Her çocuk birbirinden ve anne-babalarından farklıdır. Bunu böyle kabul etmek gerekiyor. Çocukların da kendi tercihleri, hataları olacağını ve onlara bunları yaşama şansı verilmesi önemli. Öte yandan çocukların büyük hatalar yapmasını engellemek için doğru yolu göstermek de anne-babalara düşüyor. Burada dengeyi iyi kurmak gerekiyor. Bu dengeyi de ancak kendi düşünceleri sağlıklı olan anne-babalar yapabiliyor.”

    Formsanté Dergisi

  • Yağlarınızı Ceviz Yiyerek Eritin

    Yağlarınızı Ceviz Yiyerek Eritin

    Yemeklerden sonra ceviz tüketerek vücudunuzdaki zararlı yağlardan kurtulabilirsiniz.

    Yemeklerden sonra ceviz tüketerek vücudunuzdaki zararlı yağları bertaraf edebiilir, kolesterolünüzü dengeleyebilirsiniz.

    Amerikan Kolejinin Kardiyoloji gazetesinde yapılan bir araştırma yayınlandı:

    “yemeklerden sonra ceviz yemek, vücuttaki sağlığa zararlı yağları ve kan damarlarındaki yağların bozucu etkilerini azaltabiliyor.” Barcelona Hastanesi Kliniğinde yapılan araştırmalarda, çalışmayı 24 katılımcı yürüttü. Yarısı normal kolestrol seviyesinde, diğer yarısının da orta ölçünün daha yüksek düzeyinde kolestrolü vardı.

    Bir haftada her bir gruba, salam ve peynir olmak üzere yağ oranı yüksek iki besin yedirildi. Bir öğün yemek boyunca araştırmacılar yemeğe 5 çay kaşığı zeytin yağı ekledi. Araştırmacılar haftanın sonuna kadar, diğer öğüne 8 kabuksuz ceviz ilave ettiler.

    Testler sonrasında, yüksek doymuş yağ oranı olan yemeklerde, zeytin yağı ve cevizlerin atardamarlardaki tehlikeli iltihap ve oksitlenmeyi her öğün sonrasında azaltmaya yardımcı olduğunu görüldü. Buna rağmen cevizler zeytin yağından farklıdır. Ceviz, aynı zamanda atardamarların, elastikiyet ve esnekliğini korumaya yardımcı olur. Eşit olarak daha yüksek kolestrolü olan katılımcılarda, cevizin bunlara yardımcı olduğu görülmüştür.

  • Kariyer, evlilik engelli mi?

    Kariyer, evlilik engelli mi?

    “Erkeklerin ve kadınların kariyer merakı, evlilik hayallerini erteliyor. İdeal yaşı geçince de fazla seçici davrandıkları için eş bulmakta zorlanıyorlar” diyen Psikolog Ceyda Subaşı, geleceğinizi şekillendirmenin biraz da sizin elinizde olduğunu belirterek önerilerde bulundu.
    Çocuk sahibi olma, maddi ve manevi güvence gibi nedenlere bağlı olarak gerekli görülen evliliğe bakış günümüzde değişti.

    Ekonomik ve eğitim düzeyinin yükselmesinin yanı sıra kadınların çalışma hayatına girerek yaşamsal güvenceye kavuşması, erkeklerin de kariyer sahibi olmaları, evliliği ertelemeye yönlendiriyor. Özellikle çalışma yaşamındaki kadınlarda evliliğe karar verme yaşı artıyor.

    ”Armudun sapı, üzümün çöpü” demeyin!
    İlerleyen yaşlarda hem kadınlar hem de erkekler daha seçici davranıyorlar. Kişi artık ten, saç ve göz renginden fiziksel görüntüsüne, karakteri, aile yapısı ve çevresine kadar birçok konuyu dikkate alıyor. Bu da evlilik zamanının geçmesine neden oluyor.
    Kafalarında oluşturdukları eş hayalini gerçek yaşamda bulamayanlar arayışı sürdürmekte ısrar edince geç kaldığının farkına varmıyor. Ayrıca, ideal evlilik yaşı geçtiğinde, kişinin doğacak çocuklarıyla kuşak çatışması daha yoğun oluyor ve iletişim zorlaşıyor.
    Yaş ilerledikçe daha kalıplaşmış bir yaşam ve düşünce şekli karşımıza çıkıyor. Yeni bir insanı tanımak, ona güvenmek daha çok zorlaşıyor. Kişinin de buna gücü ve isteği kalmıyor.

    Evlilik konusunda ne aceleci ne de fazla karamsar olmalıyız. Duygusal ve fiziksel etkileşimin de mutlaka olması gerekiyor. İyi bir ilişki insanın yaşamını güzelleştirirken, yanlış evlilik ise tam tersi etki yapabilir.

    Erken yaşta yapılan evliliklerin avantajları ve dezavantajları
    Bireylerin kişilik gelişiminin benzer dönemlerden geçmesi böylelikle birbirine uymada daha esnek, karşılıklı beklentileri yerine getirirken daha toleranslı ve uyumlu olabilmelerini sağlar. Genç yaşta anne-baba olma, çocuklarıyla fazla kuşak farkı olmadan daha rahat iletişim kurmalarını sağlar, zamanın değişimini daha iyi yakalamalarını ve çocuklarının dünyalarını daha yakından takip etmelerini kolaylaştırır.
    Erken evlenmenin dezavantajları konusuna gelince…

    Çiftlerin kişiliklerinin tam oturmamış olması çatışmaların, birbirinden farklı taleplerin sayısını artırır. Bu daha sık tartışmalara, bireylerin yıpranmasına yol açar. Böylelikle bireysel gelişim çabaları yarım kalmakta, iş hayatı, kariyer yapma gibi konularda bireyler yaşıtlarından daha geri kalabilirler. Kişi kendini ve eşini tam anlamıyla tanıyamadan geçim, çocuk bakımı, evliliğin getirdiği sistemin zorlukları arasında sıkışıp kalır.

  • En kötü evlenme nedenleri

    En kötü evlenme nedenleri

    Aşk evliliği birlikteliklerin en güzelidir diye düşünülür. Kendimizi kandırmayalım, insanlar günbegün aşk dışında nedenlerle de dünya evine giriyor. Aşağıda saydıklarımıza göz gezdirdikten sonra, hâlâ fırsatınız varken tekrar düşünün. Düğün davetiyelerini bastırmış olsanız bile. Yıllarca sürecek mutsuzluk ağır bir bedeldir.

    Ebeveynleri mutlu etmek
    Yanında birisinin olduğunu, artık düzenli bir hayat sürdüğünü bilmeleri annenle babanı rahatlatacaktır elbette. Gerçekçi ol; onların asıl düşündüğü torun sahibi olmak.

    Eşcinsel olmadığını kanıtlamak
    Cinsel tercihini ister kendine ister başkalarına kanıtlamak amacıyla olsun, bu yüzden evlenmek büyük bir hatadır.

    Hamileyim
    Hamile kaldığını öğrenmek ürkütücüdür. Tek başınayken hamile olmak daha da ürkütücüdür. Ama bu durumdayken alelacele adım atılan evlilikler hemen her zaman kötü sonuçlanmıştır.

    Analı babalı büyüsün
    Çocuğunun sevgi dolu iki ebeveynli bir ailede yetişmesini istemek doğal bir istektir. Lakin karşına doğru partner çıkana kadar beklemek en doğrusu.

    Çok uzun süredir birliktesin
    Biriyle çıkıyorsun ve ilişkiniz fena gitmiyor. Seni sevdiğini de söylüyor. Peki bu adamla evlenip onunla birlikte yeni bir düzen kurmak kötü bir fikir mi? Eğer bunu tüm kalbinle istemiyorsan, muhtemelen öyledir.

    Borçtan kurtulmak
    Birikmiş kredi kartı borçları, sonu gelmeyen taksitler, icra memurlarının kapıya dayanacak olması… Paralı bir erkekle evlenmek, bataktan kurtulmanın en kısa yolu gibi görünebilir. Ama mutluluğun parayla satın alınamadığı gerçeği günümüzde hâlâ geçerli.

    Baba ocağından kurtulmak
    Evlilik, ebeveyn baskısından ve ev hapishanesinden çıkış bileti değildir. Eğer anne babanla yaşamaya daha fazla katlanamıyorsan, ortaklaşa bir eve çıkabileceğin birilerini bul.

    Yapman gereken buymuş
    Genç kızlar eninde sonunda evlenmeleri gerektiği bilgisiyle yetiştirilir. Boşver bunları. Yetişkin bir kadınsın, ne istiyorsan onu yap.

    Kariyer desteği
    Evli olmak bazı meslek kariyerlerinde aranan bir özelliktir. Yine de, imzayı atmadan önce tekrar düşün: Boşanmak durumunda kaldığında, acaba söz konusu kariyerin nasıl etkilenecek.

    Herkes evleniyor
    Tüm arkadaşların dünya evine girdi, geriye stepne gibi bir tek sen kaldın. Baskıya diren ve kendi yolundan git. Doğru zamanı geldiğinde aşk karşına çıkacaktır.

    Masallardaki düğün
    Şaşaalı bir düğünün merkezinde olmak, gelinlik giymek kuşkusuz çekici bir düşünce. Ama arkasından ömür boyu aşk ve mutluluk gelmeyecekse, neye yarar? Kim Kardashian’a bir sor istersen.

    Bebek yapmak
    Geleneksel sıralamayı izleyecek olursak, önce aşk gelir. Sonra evlilik, ardından da bebek. Belki de sen geleneksel türden bir insan değilsindir.

    Habertürk

  • Genç yaşta doğru evlilik kararı alınır mı?

    Genç yaşta doğru evlilik kararı alınır mı?

    Kimileri gençken çocuk sahibi olmanın daha iyi olduğunu iddia etse de genç yaşta aile kurmamak için pek çok iyi sebep var. Herkes kendisi için doğru olan zamana kendi karar vermeli.

    1. Duygusal istikrar
    Çok genç yaşta aile kurmamak için en önemli sebeplerden biri yaşanabilecek duygusal istikrarsızlıklar. Çoğumuz çocuklarımızı beraber büyüteceğimiz doğru insanı bulmadan önce farklı ilişkiler yaşamalıyız. Üstelik ebeveyn olacak kadar yetişkin hissetmek sanıldığı kadar kolay değil.

    2. Finans
    Çocukların oyuncakları ya da giysileri için bir servete ihtiyacınız olmayabilir ama bir aile sahibi olmanın pahalıya mal olduğunu inkâr etmek de anlamsız olur. Ayrıca çocuk bakımı sadece oyuncak, giysi, yiyecek gibi ihtiyaçlardan oluşmuyor, farkındasınız değil mi?

    3. Acele etme
    Bazıları bir aile sahibi olmak için asla ‘doğru zaman’ olmadığını söyler ve eğer öyle bir anın gelmesini beklerseniz muhtemelen çok uzun süre bekleyeceğinizi… Peki, acele etmenin manası ne? En azından 20′li yaşlarınızın sonuna gelmeli ve hatta 30′larınıza girmiş olmalısınız ki kendinizden emin olun ve pişmanlık hissetmeyin.

    4. Kariyer
    Kariyer sahibi olmak iki ana sebepten dolayı önemlidir. Birincisi, çocuğunuz için gerekli finansal olgunlukta olacaksınız. İkincisi, gelecekte size yardımcı olacaktır. Önce kendi düzeninizi oturtmalısınız ki yeni bir hayata yön verebilmeye başlayın.

    5. Eğlence
    Bir aile kurmadan önce yeterince eğlenceli vakit geçirdiğinize emin olmalısınız. Genç yaşta çocuk sahibi olmak demek yaşıtlarınız, arkadaşlarınız istedikleri her şeyi yaparken sizin kendinize hâkim olmanız demektir. Çocuğunuz yokken hayat çok daha esnektir, öyleyse hala fırsatınız varken içinizden gelenleri yapmalısınız.

    6. Doğru insanı bulmak
    Eğer bir aile kurmak için gereğinden fazla hevesli iseniz, kendinizi yanlış adaylardan biriyle eşleşmiş bulabilirsiniz. Üstelik bu hatayı sadece siz değil, dünyaya getireceğiniz çocuklar da hazmetmek zorunda kalabilir. Öyleyse acele etmeyi bir kenara bırakın ve her şeyden önce sizin için doğru olacağını düşündüğünüz insanı bekleyin; sizin için doğru sevgili, çocuklarınız için doğru ebeveyn…

    7. Doğurganlıkla ilgili endişeler
    Azalan doğurganlıkla ilgili medyada oldukça fazla içerik var. Bu bazı kadınları yeterince hazır olmadıkları halde bir aile kurmaya itiyor olabilir. Elbette en iyisi denemeye başlamayı geciktirmek değil ama sırf bu yüzden de kendi ve çocuklarınız geleceği ile kumar oynamamalısınız.

    8. Baskı
    Artık toplum evlilik konusunda genç yaştaki insanlar üzerinde eskisi kadar çok baskı uygulamıyor. Yine de bazı durumlarda bu hala yaşanabiliyor, mesela yaşlı büyük anne ve babaların torun ısrarı gibi. Ama bunların hiçbirinin önemli olmadığını unutmamalısınız. Mühim olan sizin bir aile kurmaya ve çocuk sahibi olmaya hazır olup olmadığınız!

  • Aşkınızın isim analizi…

    Aşkınızın isim analizi…

    İşte alfabemizdeki harflere karşılık gelen kişilik biçimleri…

    İsim analizi

    A: Yönetici yapı. Emretme eğilimi. Egosantrik. Baskın olma isteği. Liderlik. Gurur.

    B: Duygusallık. Ağırbaşlılık. Alttan alma. Naiflik. Yaratıcı düşünme gücü.

    C: Kendini kolay ifade etme. Uyum. Dışadönüklük.

    Ç: Kendini kolay ifade etme. Uyum. Dışadönüklük.

    D: Gerçekçilik. Pratik zekâ. Başarı için yaşama. Girişim. Azla yetinmeme.

    E: Yetenekli kişilik. Güven eksikliği. İnsancıllık. İçe dönüklük. Merhamet.

    F: Sorumluluk duygusu. Güven veren kişilik. Organizasyon yeteneği. Sosyallik.

    G: İçe dönük yaşama. Güven arayışı. Yalnızlık eğilimi. Hayal gücü.

    Ğ: İçe dönük yaşama. Güven arayışı. Yalnızlık eğilimi. Hayal gücü.

    H: İstikrarsız hırs. Liderlik. Önde gitme arzusu. Gelenekçilik. Ağırkanlılık. Baskın olma.

    I: Yalnızlığı sevme. Orijinallik. Kibar ve zarif olma. İnce ruh. Detaycılık.

    İ: Yalnızlığı sevme. Orijinallik. Kibar ve zarif olma. İnce ruh. Detaycılık.

    J: Yaratıcı düşünebilme. İstikrarlı olma. Farklı olmayı sevmek. Hızlı sıkılma.

    K: İlham dolu kişilik. Gerginlik. Seçim yapmada tereddüt. İkilem.

    L: Rahat olma. İddialı olma. Seçicilik. Affetmeme. Kendine güven.

    M: Çalışma aşkı. Yoğun enerji. Kendini sevme. Eğlenceye düşkünlük. Gerçekçilik.

    N: Yerleşik düzeni sorgulama. Değişikliği sevmeme. Zor yaratılış. Cesaret.

    O: Toplumu önemseme. Utangaçlık. Ün. Duygusallığa önem verme.

    Ö: Toplumu önemseme. Utangaçlık. Ün. Duygusallığa önem verme.

    P: Yalnız yaşamayı seçme. Kendini dışa vurmada zorlanma. Sakinlik.

    R: Heyecanlı yapı. Kibir. Alaycılık. Affetmeme. Girişim. Zor kişilik.

    S: Entrika. Hız. İleriyi görme. Hırs. Manevracı düşünme yetisi.

    Ş: Entrika. Hız. İleriyi görme. Hırs. Manevracı düşünme yetisi.

    T: Güçlü ve güvenilir karakter. İş gücü. Organize olma. Büyük idealler.

    U: Derinlik. İhtiyat. İnançlı olma. Sakin yapı. Hümanist.

    Ü: Derinlik. İhtiyat. İnançlı olma. Sakin yapı. Hümanist.

    V: Değişikliği sevme. İstikrar. Zor beğenme. Farklı duruş.

    Y: Sezgi gücü. Aşka önem verme. Duygusallık. Çok kararlı olamama.

    Z: Maddiyata önem verme. Hız. Akılcılık. Dürüstlük. Huzurlu olma.

    Örnek isim analizi… Nasıl yapılır? >>>

    BRAD PITT

    B: Her şeye rağmen duygusal ve utangaç biri… Baskın karakter değil…

    R: Kendi tarzı var… Dikkat çekmeyi seviyor… Doğal…

    A: Egosu yüksek… Ama ego harfi A isminde 3. sırada: yani alçakgönüllü tarafı da var…

    D: Huzuru ve güveni seviyor, fazla ihtişam ona göre değil.

    P: Yetiştiği ailesinde sorunlar yaşamış…

    I: Aile içinde çok söz sahibi olamamış…

    T: Ailesiyle arasında görüş farklılıkları var.