Etiket: kanserden korunma

  • Kanserle Savaşan 9 Besin

    Kanserle Savaşan 9 Besin

    Kadınlar kulübü editörleri olarak araştırdık, uzman önerilerinden oluşan, kanserle savaşan 9 besin yazımızı sizler için hazırladık.

    Günümüzün vebası kanserle savaşta şüphesiz sağlıklı ve dengeli beslenme büyük rol oynuyor. Hele de mevsiminde tüketince! Öyle besinler var ki vücudun bağışıklık sistemine katkılarıyla diğerleri arasından sıyrılıp bir değil birkaç adım öne çıkabiliyorlar. Üstelik onları mevsiminde tüketmemiz de son derece önemli.
    Kanser en çok korkulan hastalıklardan biridir ve kanserin önlemenin çeşitli yoları vardır.
    Bu yollardan biri de çeşitli yiyecek ve içecekleri tüketerek kanserle savaşmaktır.Kadınlar kulübü editörleri olarak araştırdık, uzman önerilerinden oluşan, kanserle savaşan 9 besin yazımızı
    sizler için hazırladık.

    Kanserle Savaşan 9 Besin

    Kanserle Savaşan 9 Besin
    Kanserle Savaşan 9 Besin

    Yeşilçay
    Çok fazla işleme uğramayan yeşil çay, kanserle mücadele eden mineral özlerinini kaybetmez ve diğer çay türlerinden daha fazla antioksidan içerir.
    Bu çay muhakkak günlük beslenmenizde yeralmalıdır çünkü belli kanser türlerini önlemekle kalmaz, şayet kanserseniz, kanserli hücrelerle savaşır.
    İyi haber şu ki, yeşilçayın kanserle savaşması hakkında pekçok çalışma yapıldı ve hep pozitif sonuçlar alındı.
    Kanserden uzak durmak veya varolan kanser hastalığınızdan kurtulmak için günde 2 fincan yeşilçay için.

    Kanserle Savaşan 9 Besin
    Kanserle Savaşan 9 Besin

    Limon
    Limonu genelde limonata yaparak veya salatalara tat katsın diye, yani lezzet amaçlı kullanırız.
    Fakat son zamanlarda yapılan araştırmalar gösteriyor ki düzenli limon kullanımı kanserle savaşta çok büyük bir etken.
    Limon içeriğinde yüksek oranda C Vitamini ve antioksidan barındırıyor, bu özellikleriyle kansere karşı en etkili gıdalardan biri olarak biliniyor.

    Kanserle Savaşan 9 Besin
    Kanserle Savaşan 9 Besin

    Zeytinyağı
    Sızma zeytinyağı, kolon, meme, prostat kanseri gibi farklı kanser türlerine karşı korunmakta çok etkili bir besindir.
    Salatalarınızda ve yemeklerinizde kullanımı en sağlıklı yağlardandır.
    Danimarka’da yapılan bir araştırma, yemeklerde zeytinyağı kullanmanın kalbi korumaktan başka, kanser hastalığına yakalanma riskini azalttığını da ortaya koydu.

    Kanserle Savaşan 9 Besin
    Kanserle Savaşan 9 Besin

    Nar
    Son yıllarda nar suyu çılgınlığı aldı başını gidiyor, adım başı nar suyu satan büfeler,
    bu faydalı gıdanın insanlar tarafından tüketilmesine hizmet ediyor.
    Kanser riskini azaltmak istiyorsanız size de önerimiz, mevsiminde iken, bu müthiş içecekten her gün bir bardak tüketmeniz.
    Bol miktarda potasyum ve C vitamini içeren nar, kansere karşı koruyucu antioksidanlar yönünden de oldukça zengindir.
    Nar suyundaki antioksidan miktarının, yeşil çay, kızılcık ve portakal suyuna göre kat kat fazla olduğu belirtiliyor.
    Mesela;1 bardak nar suyu, 10 bardak yeşil çaya, 4 bardak kızılcık suyuna ve 3 bardak portakal suyuna eşit miktarda antioksidan madde içermektedir.

    Kanserle Savaşan 9 Besin
    Kanserle Savaşan 9 Besin

    Çilek
    Çilek lezzetli bir gıda olmasının yanısıra sağlığımız içinde çok faydalıdır.
    Bu faydalarından biri, varolan kanserle savaşıp onu durdurmaya çalışmasıdır.
    Çileğin bu faydasını daha da artırmak istiyorsanız, kendinize çilek ahududu ve yaban mersininden oluşan bir meyve kokteyli hazırlayabilirsiniz.
    Bu meyveler tam bir antioksidan deposudur.
    Çileğin antioksidan etkisi çeşitli kanser türlerinin yolunu açan serbest radikallerin artmasını (oksidatif stres) önlüyor.
    Bu başlı başına kanser riskini azaltan bir durumdur.

    Kanserle Savaşan 9 Besin
    Kanserle Savaşan 9 Besin

    Domates
    Domatesin faydalarından yararlanmak için size önerimiz yemeklerinizde muhakkak domates bulunsun.
    Bilimsel çalışmalar gösteriyor ki domates içerğindeki güçlü antioksidanlar ve likopen içeriği ile kansere karşı etkili bir gıda.
    Domatesin içinde bol miktarda bulunan likopen ile keten tohumu, beta-karoten ve alfa-lipoik asit gibi birtakım takviyeler; kanser riskini azaltıyor.
    Özellikle prostat gibi belli kanser türlerinde bu sebzenin etkinliği kanıtlanmıştır.

    Kanserle Savaşan 9 Besin
    Kanserle Savaşan 9 Besin

    Havuç
    Havuç gözlere iyi gelmesi ile bilinir, fakat son araştırmalar gösteriyor ki bu sebze kansere karşı mücadelede de etkili bir gıdadır.
    İnsan genleriyle fonksiyonel pekçok benzer yönleri bulunan fare genleri üzerinde yapılan çalışmalara göre havuç, kanser büyümesini yavaşlatan özelliklere sahip.
    Bu bilgiden sonra bize düşen, havucu salatalarımızın vazgeçilmezi yapmak, biraz da zeytinyağı eklersek, zeytinyağının da faydalarını kazanmış oluruz.

    Kanserle Savaşan 9 Besin
    Kanserle Savaşan 9 Besin

    Bitter Çikolata
    Senelerdir çikolatanın sağlığa zararlı olduğu, kilo yaptığı ve sakıncalı bir gıda olduğu düşünülürdü.
    Bu sütlü çikolatalar için hala geçerli, fakat değişen şu ki, yeni çalışmalar gösteriyor ki kalsiyum, fosfor,
    magnezyum, demir, çinko ve bakır gibi mineraller içeren bitter çikolata sağlığınız için oldukça faydalı bir gıda.
    Bitter çikolata sarımsak, yaban mersini,yeşil çay gibi diğer gıdalar ile birlikte “kanserle savaşan en iyi yiyeceklerden biridir.
    Size önerimiz mümkün mertebe çok işlemden geçmemiş, organik bitter çikolata yemeniz,
    bu çikolata içeriğindeki antioksidanlar sayesinde kanserden korunmakta etkili bir gıdadır.

    Kanserle Savaşan 9 Besin
    Kanserle Savaşan 9 Besin

    Sarımsak
    Sarımsağın hergün yeni bir kanser türü karşısında etkili olduğu gerçeği ortaya çıkıyor, bu liste her geçen gün artacak gibi.
    Sarımsak bazı antibakteriyel özelliklere sahiptir,ve bu özellik kanserli hücreleri yok ediyor.
    Ayrıca DNA’ da hasarlı kısımları onarıp, kanserli hücrelerin çoğalmasını durduruyor.
    Kokusu biraz rahatsız edici olsa da, yemeklerinizde muhakak sarımsak tüketmenizi tavsiye ederiz.
    En azından gece yatmadan bir diş sarımsak yutmakta işinizi görecektir.
    Kurumuş karanfil çiğneyerek, ağızda oluşacak kokuyu bertaraf ederebilirsiniz.kanserle_savasan_9_besin

    Goji Çileği
    Goji çileği kanseri önler: Kansere neden olan serbest radikallere karşı savaşan goji çileği, verilen hasarı da azaltabilyor. Düzenli tüketimde kansere yakalanma riskini düşürür.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Gamze’nin kaleminden : Seyahate Giden ANNE Gibiyim

    Gamze’nin kaleminden : Seyahate Giden ANNE Gibiyim

    3 Subat 2012

    Bu yazıyı yazarken sabredeceğim ağlamamak için.

    Aynı başlıkta yazdığım gibi hissediyorum kendimi, ama belliki benim seyahatim bayaca uzun sürecek. İster bir annenin vasiyeti diyin bu yazılanlara, ister gözü arkada kalmasın diye aklından geçenleri sıralıyor diyin.

    İyiydim gerçekten 2 hafta önceki düşüşü laboratuar değerleri yanlıştır umudunu yaşıyordum, Dr’umda öyle inandırmıştı. Ama değilmiş, artık mikroskop altında da değerlerim hızla düşüyor. Malesef kağıt üstündeki gerçekler doğru… Diş etlerim çekilmeye başlıyor diyince zaten Salı günü kemik iliğine bakalım dedi. Nefesi kesildi adamın ama, sen çok ağladın karşımda benimde ona moralim bozuldu dedi. Nasıl ağlamam öyle bir derdim varki içinden çıkamadığım nasıl ağlamam. Evladım ne olacak Dr’um dedim. Sıkıntılı günlerin gelmesine ağlamıyorum, benim derdim evladım dedim.

    Evet evladım tek derdim…

    Herkesin Atakan’a çok iyi davrandığı kesin hatta davranacağıda. Annem, babam, kardeşim en başta hatta Emrah kendini toplayana kadar Atakan ilk dönemlerde kiminle kalır. Sevdiği alıştığı insanları yanında göremeyince ya da gördüklerinde ağlayan gözlerle gördüklerinde napar yavrum. İş seyahatine giden bir anne defalarca kafasından geçenleri söyler yavrusunun bir şeyi eksik kalmasın diye…

    Eskişehire gödeririler belki biii süreliğine orasıda çok soğuk, keşke annem göndermese,

    Kalbi kırılırsa anlarlarmı,

    Dudakları beyazlamış biraz, benzi sarı gibi gözüküyor deyip hemen kan testi yaptırmaya götürürler mi,

    Anneyi sorduğunda ne cevap verirler,

    Meyveler, sebzeler defalarca sirkeli suyla yıkanır mı,

    Marketten alınanların özellikle Atakan’nın yiyeceklerinin son kullanma tarihlerine her defasında unutmadan kim bakar,

    Her akşam ılık sütünün içilmesi, Dişlerinin fırçalanması atlanılmaz mı,

    Günlük taze meyve suyu sıkılırmı mevsim meyvelerinden,

    Terleyince üşenmeden anında atlet değişir mi,

    Nelerden mutlu olur diye düşünülür mü,

    Değişik kitapları kim araştırır,kim alır peki,

    Bıkmadan sıkılmadan kim oyun oynar onunla,

    Bıkmadan sıkılmadan saçlara cici yapmasına kim izin verir,

    Gideceği okuldaki eksiklikleri kim farkeder,

    Öğretmeniyle sürekli yakın diyaloğa kim girer, o özel biii öğrenci iyi bir gözleme ihtiyacı var annesini kan kanserinden kaybettik der,

    Evde televizyon seyretmeyip kim aktivete yapar el becerisi gelişsin diye hem de hergün,

    Kendi çocuğuna ya da çocuklarına sabır gösteremeyen insanlar Atakan’ıma nasıl sabır gösterir,

    Bir varmış, bir yokmuş… Ömür bu iki kelime arasında geçen zaman… Zamansa bazen dost insana, bazen düşman bize düşman oldu.

    Emrahım canım sevdiğim çok üzdüm seni en fazla kötü günlere, seninle göğüs gerdik. Hakkını helal et. Bundan sonra işin daha da zor olacak. Ama sana güvenim tam. Bir kaç gün önce demiştinya bana, parkta oynarken bizi birisi seyretse deli bu adam der ama ben oğlumla çocukluğumu tekrar yaşıyorum diye. Hep öyle deli baba ol olur mu o zaman Atakan yokluğumu daha az hisseder belki…

    Evde demiştim ya ben, sana sevdiğim,

    Atakan seninle gerçekten iyi vakit geçiriyor hep gülüyor. Sen iyi bir babasın diye… Ben hep bişeyler öğretme çabasındaydım, sense eğlence, öyle olduğu için o kadar mutluyum ki hep mutlu ve onu güldüren babasıyla birlikte yaşayacak diye… Öğretmenler zaten öğretir öğrenmesi gerekenleri. Gülmek daha iyi bir ilaç. Onuda sen hep verdin ve vericeksin canım sevgilim.

    Canım annem, canım babam, canım kardeşim hakkınızı ödeyemem şimdiye kadar çok emek verdiniz bize. Asıl şimdiden sonra sizlere daha çok iş düşüyor dimdik durup Emrah’a destek verme zamanı. Atakan başta ALLAH’a sonra Emrah’a sonra annem, babam, kardeşim size emanet…

    Keşke herşey farklı olsaydı. Yaşam mutlu dolu günlerle dolsaydı…

    Annem hediye kaban almak istedi. İstemedim çünkü seneye kışa çıkmam heralde.

    Sabahleyin aradın annem.

    Ne olur güçlü ol diye. Lütfen gel alalım dedin. İstemem annem dedim.

    Ateşim var öksürüyorum dışarı çıkmıcam dediğimde Atakan’ım koşarak geldi ne dedi biliyomusun…

    ”’ Ateşin olmasın, ne olur öksürme canım annem dayanamam sana ”’ dedi.

    Telefonu kapadım çöktüm oğlumun yanına ben sana dayanamam merak etme geçer dedim, geçsin annecim dedin.

    Dayancan annem diye haykırdım içimden…

    Şuan ezan okunuyor. Yalvarırım rabbime evladım için bana yaşama şansı ver. Salı günü gireceğim operasyon sancısız geçsin, en önemlisi sonucu güzel gelsin. Çok bişi istemem sadece sağlık. Ama artık o kadar yıkıldım, o kadar güçsüz kaldım ki. Savaşacak gücümü yitirdim. Emrahımın, annemin, babamın, kardeşimin gözünü yaşlı görmeye gücüm kalmadı.

    Arayan eş, dost, akraba açamadım telefonları açamayacağımda, biliyorum dualarınız benimle ama gücüm yok konuşmaya birde tabiii Atakan’ım anlamasın durumu diye.

    Salı gününün güzel geçmesini bu kadar umutsuzluğun içinde yinede umut ediyorum…

    Gamze’ye yardım ederken dikkat edilmesi gerekenler ve Kök Hücre Bağışı

  • Gamze’ye yardım ederken dikkat edilmesi gerekenler ve Kök Hücre Bağışı

    Gamze’ye yardım ederken dikkat edilmesi gerekenler ve Kök Hücre Bağışı

    Kimler donör olabilir ?

    18-50 yaşında sağlığı müsait olan herkes kemik iliği bankasına gidip başvuru formu doldurabilir. Bir tüp kan verenler bulaşıcı hastalık testinden geçiriliyor. Hastalık taşımıyorsa bankaya kaydediliyor.

    Gönüllü vericinin kayıtları bilgisayara işleniyor, hastalarla uyum sağlarsa daha ileri tetkik yapılmak için çağrılıyor. Uygunsa genel anestezi altında kemik iliği alınıyor. Vericinin leğen kemiğinden özel iğneler aracılığı ile alınan kemik iliği bir torbaya aktarılıyor. Operasyon ve dikiş gerektirmiyor ve hiç acımıyor. Kemik iliği vericisi ertesi gün işine dönüyor.

    Kimler kök hücre bağışlayamaz ?

    Kimlerin kök hücre vericisi olması uygun değildir ?

      • 18 yaşından genç veya 55 yaşından yaşlı olanlar, ağırlıkları 50 kg den daha düşük veya beden ölçüsü endeksi 40’ın üzerinde olan aşırı kilolu kişiler
      • Belirli hastalığı bulunan ve kan bankasında kan bağışı reddedilmiş kişiler
      • Kalp ve kan dolaşım sistemi rahatsızlıkları

    Örneğin; koroner kalp hastalığı, kalp krizi, kalp yetmezliği, tedavi gerektiren kalp ritmi bozuklukları, düzensiz yüksek tansiyon gibi

      • Solunum yolları rahatsızlıkları

    Örneğin; ağır kronik astım (düzenli ilaç tedavisi gerektiren), kronik bronşit, akciğer veremi, akciğer embolisi gibi

      • Kan, kan pıhtılaşma sistemi veya kan damarları rahatsızlıkları

    Örneğin; oto-immün anemi, A tipi hemofili, derin venlerde tromboz gibi

      • Ruhsal rahatsızlıklar, santral sinir sistemi rahatsızlıkları

    Örneğin tedavi gerektiren depresyonlar, psikoz, şizofreni, epilepsi, multipl skleroz gibi

      • Oto-immün sistem rahatsızları

    Örneğin; romatoid artrit (romatizma), kolajenozlar, Crohn hastalığı, ülseröz kolit, troid gibi

      • Salgı bezleri rahatsızlığı

    Örneğin; Diabetes mellitus gibi

      • Kötü huylu sayılan (kanser hastalığı) rahatsızlıklar
      • Enfeksiyona neden olan rahatsızlıklar

    Örneğin; Hepatit B veya C (iyileşmiş dahi olsa), kronik borelyoz, HIV-enfeksiyonu ve diğerleri.

      • Kendisine yabancı organ veya doku nakli yapılmış olan kişiler

    Örneğin; böbrek, kalp, cilt, kornea tabakası, beyin zarı, baldır siniri gibi

      • Bağımlılığı bulunan kişiler

    Örneğin; alkol, uyuşturucu madde ve ilaç bağımlılığı gibi

    İlik nakli acil önem taşıyor. İstanbul, Ankara, İzmir ve Kayseri’de ki ilik nakli merkezlerine giderek kan vermeniz çok önemli. Kan vererek ilik donörü olacak ve Gamze gibi pek çok hastaya umut olacaksınız !

    Maddi yardım sözkonusu değildir. SGK desteği var. Artı olarak Gamze hanımın çalıştığı kurum, eşi Emrah beyin bağlı olduğu kurum ve aileler tedavi masraflarını üstlenmişler.İleride olağanüstü bir durum olursa maddi yardımı gündeme getiremenin daha doğru olduğunu düşünüyoruz.. ANCAK KESİNLİKLE MADDİ YARDIM İHTİYACI SÖZKONUSU DEĞİLDİR.

    – Aileye ait telefonların meşgul edilmemesi ayrıca önemle rica olunur.

    -İlik donörü olmak isteyenler için iletişim bilgileri

    Ankara’dan ilik donörü olmak isteyenler: Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, İbni Sina Hastanesi, Akrabalık Dışı Kemik İliği ve Kordon Kanı Bankası

    İstanbul’dan ilik donörü isteyenler: Çapa Tıp Fakültesi İlik ve Doku Nakli Merkezi

    İzmir’den ilik donörü olmak isteyenler: Ege Üniversitesi Kan Merkezi irtibat no: 390 40 29 Randevu alarak gidiliyor.

    Kemik iliği veya periferik kök hücre alımından sonra vericinin ne gibi şikayetleri olur ?

    Kemik iliği alımında şikayetler esas itibariyle kemik iliğinin iğneyle alınmasından (kemik zarının ağrı uyarısı), doku zedelenmesinden ve kanamadan (dokunun ağrı uyarısı) kaynaklanmaktadır. Ağrılar kural gereği doğrudan alımla birlikte başlar ve gerek süre bağlamında gerekse şiddet bağlamında büyük farklılıklar gösterebilirler (his olarak genellikle sanki masanın kenarına çarpmış olma hissi tanımlanmaktadır). Kural gereği ağrılar en geç birkaç gün içinde hafiflemeye başlarlar.

    Kandan kan hücresi alımında, kök hücrelerin G-CSF ile uyarılması (harekete geçirilmesi) esnasında grip ağrılarıyla benzeyen kırıklık, eklem ağrıları türünde şikayetler oluşabilmektedir. Bunlar hafif bir ağrı kesicisiyle kolaylıkla tedavi edilebilmektedir. Bağışla birlikte ağrılar derhal azalır.

    Vericiden kök hücre toplama süreci ne kadardır ?

    Kalça kemiğinden kemik iliği alımında kural gereği vericini yaklaşık iki gün boyunca hastanede yatışı gerekmektedir. (1. gün: yatış, 2. gün: alım, 3. gün: taburcu). Kemik iliği toplanması işlemin kendisi bir saat sürmektedir. Kandan kök hücre alımında vericinin deri altına beş gün süreyle hormon benzeri bir madde ( büyüme hormonu) enjekte edilerek (şeker hastalarında kullanılan ensülin gibi) kök hücrelerin dolaşıma geçmesi sağlanır. Bunu pratisyen doktor veya hemşire yapabilir. Asıl süreç olan kandan kök hücrenin toplanması işlemi bunun ardından ayakta ve özel bir aferez yöntemiyle gerçekleştirilir ve yaklaşık 3 ila 4 saat arasında sürmektedir. Yeterli miktarda kök hücre toplanamaması durumunda, ertesi gün ikinci bir alım gerekli olabilir.

    Kemik İliği Alımı
    Gerekli olan kök hücreler bu yöntemle genel anestezi altında bir delme iğnesiyle vericinin arka kalça kemiğinden alınır. Kural gereği çabuk iyileşen iki küçük kesik açılması veya birkaç delik bu işlemin bir parçasıdır. Alım yaklaşık 60 dakika sürmektedir. Bu esnada yaklaşık olarak bir litre kemik iliği – kan karışımı alınır. Bu miktar ise vericinin vücudundaki toplam kemik iliğinin yaklaşık yüzde beşi kadardır ve sağlıklı bir beden bunu iki hafta içinde yeniler. Verici kural gereği alımdan bir gün önce kliniğe yatırılır ve olağan olarak üçüncü gün evine gitmek üzere taburcu edilmeden önce gözetim için alımdan sonraki gece de klinikte kalır.

    Kandan Kök Hücre Alımı
    Vericilerin ortalama olarak %80’ine uygulanan kandan kök hücre toplanması yönteminde vericinin deri altına beş gün süreyle büyüme faktörü (hormon benzeri bir madde) enjekte edilir. Bu maddeye G-CSF adı verilmektedir ve vücut tarafından her enfeksiyon sürecinde üretilen bir faktördür. Uzun süreden beri bu faktör, laboratuar ortamında da üretilebilmektedir. Bu madde, ağırlıklı olarak kemik iliğinde bulunan kök hücrelerin dolaşıma geçmesine etki eder. Dolaşımdaki kök hücre sayısının yeterli olduğunun kontrol edilmesini takiben, kök hücreler özel bir süreçle (aferez) aynı trombosit bağışında olduğu gibi kandan toplanırlar. Her iki kola da damar yolu açılır. Kan bir koldan çıkıp bir hücre ayrıştırıcısından geçerek diğer drenden bedene geri döner. Bu cihazda kök hücreler merkezkaç kuvvetiyle kalan kandan ayrıştırılırlar ve nakil için steril torbalara toplanırlar. Bu işlem alım kliniğinde maksimum ardı ardına iki gün süre ile gerçekleştirilir. Bunun için vericinin hastanede yatması gerekmez.

    Kemik iliği toplanmasından sonra verici için hangi riskler söz konusudur ?

    Doğrudan kemik iliği alımı işlemi ağrılı olacağından genel anestezi gerekmektedir. Genel anestezide hayati tehdit oluşturan komplikasyonlar riski hekimler tarafından 1:50.000’den daha az olarak bildirilmektedir. Alımdan sonra yara ağrısı ve bazı kişilerde genel anestezinin yan etkisi olarak mide bulantısı oluşabilir. Ayrıca tüm yaralar için geçerli olduğu gibi enfeksiyon riski de mevcuttur. Ancak işlemler aseptik ameliyathane koşullarında uygulanarak, gerekli tedbirler alınmaktadır.

    Kimler kök hücre vericisi olabilir ?

    18 ile 55 yaş arası, en az 50 kg ağırlığındaki her sağlıklı kişi kök hücre vericisi olabilir. Bu koşulların sağlanması, kişinin belirli sağlık niteliklerini taşıdığı anlamına gelmektedir. Böylece yapılan bağış da nitelikli olacak ve doğal olarak hastaya yapılan kök hücre naklinin başarıyla sonuçlanma şansı yükselecektir.

    Potansiyel verici, bağış sözünden vazgeçebilir mi ?

    Kısa vadede verici, kişisel ya da başka sebepler ile bağıştan geri çekilmek isteyebilir. Bu sebeple verici ne yönde karar verirse versin, kararına saygı duyulacaktır. Ancak, verici olan kişi söz konusu hastanın tedavisi için büyük bir umut kaynağı olduğundan, olumsuz bir kararla verici olmaktan vazgeçmesi hasta için çok üzücü bir durum oluşturacaktır.

    Eğer verici vazgeçmek istediğini nakilden kısa bir süre önce bildirdiyse ve hastanın nakil hazırlıklarına başlanılmışsa, kök hücre naklinin gerçekleşemeyecek olması hastanın hayatını kaybedeceği anlamına gelir.

    Kök hücreler nasıl nakledilir ?

    Kök hücre nakli aynı kan nakline benzer bir şekilde damardan yapılmaktadır. Nakledilen kan hücreleri vücuttaki kan akışıyla yayılırlar ve kemik iliği boşluklarına kendiliğinden yerleşirler. Bu oluşuma “homing = yuvalanma” denilmektedir. Orada yeni sağlıklı kan hücreleri oluşturmaya başlarlar. Nakilden sonraki ilk üç ile dört hafta boyunca hasta, enfeksiyon riski sebebiyle, çevreden izole edilmiş halde odasında kalır.

    Bir kök hücre nakli ile iyileşme ihtimali nedir ?

    Nakil yapılmış hastaların % 40-80’inde tedavi başarıyla seyretmektedir. Nakilden sonra kişinin hayatta kalma süresi münferit olarak hastanın yaşına ve sağlık durumuna, naklin yapıldığı zamana, maruz kaldığı hastalıkların türüne ve olası komplikasyonlara bağlıdır.

    Kişi, ne şekilde kök hücre bağışlayacağını kendisi belirleyebilir mi ?

    Kök hücrelerin hangi yöntemle toplanacağı genel olarak hastanın tanısına bağlı olarak belirlenir ve durum verici adayına açıklanır. Bu aşamada, verici kök hücre toplanması konusundaki kişisel istek/kararını bildirebilir. Nihai kararda, vericinin istemi dışında bir uygulamaya gidilmesi mümkün değildir. Sonuçta; hastanın ihtiyacı olan kök hücre kaynağı ile vericinin bağışlamak istediği kök hücre kaynağı arasında uyumsuzluk olursa, hasta için farklı bir verici arayışına gidilir.

    Kök hücre nakli kimlere uygulanır ?

    Kök hücre nakli ağırlıklı olarak, kan yapıcı sistemin hastalıklı olmasından muzdarip hastalarda gerçekleştirilir. Çocuklar ve yetişkinlerdeki lösemi ve lenf düğümü kanserinin çeşitli şekillerinde, yapım kusurundan kaynaklanan ağır kansızlık durumunda, doğuştan ağır bağışıklık kusuru (sadece çocuklarda) ve alyuvarlardaki çeşitli hastalıklar bu tür hastalıklardandır. Ancak kök hücre nakli en sık löseminin çeşitli şekillerinde uygulanmaktadır.

    Kök hücre nedir ?

    Kök hücreler kendini yenileme ve spesifik hücrelere dönüşebilme yeteneğine sahip hücrelerdir. Diğer organ hücrelerinin (örn; karaciğer hücresi, kalp hücresi) belli bir fonksiyon görmesine karşın, kök hücreler farklılaşmamışlardır ve spesifik bir hücreye dönüşmesi için bir uyarı gelmediği takdirde farklılaşmamış olarak kalırlar. Farklılaşmamış hücrelerin bölünerek, kas hücresi veya sinir hücresi gibi belli bir fonksiyon gören hücreye dönüşmesine diferansiyasyon denir ve bu yetenekleri onları benzersiz kılar. Kök hücreler elde edildikleri kaynağa göre; embriyonal, fetal ve erişkin kök hücresi olarak türlere ayrılmaktadır. Erişkin Kök Hücreler: Erişkin kök hücresi, diferansiye olmuş bir dokuda farklılaşmamış olarak bulunan ve kendini yenileyip köken aldığı organın özgün hücresine dönüşebilen hücrelerdir. Progenitor ve Öncü Hücreler: Öncü hücreler fetal veya erişkin dokuda bulunurlar ve kısmen ayrışmışlardır; bölünürler ve farklılaşırlar. Kök hücre bölündüğü zaman meydana gelen iki yeni hücre kendilerini yenileme yeteneğine sahiptirler. Farklılaşmaya başlamış olan öncü hücreler ise bölündüğü zaman kendilerini yenileme yeteneği olmayan öncü hücreler veya farkllaşmış hücrelere dönüşürler. Öncü hücreler karaciğer ve beyin gibi organlarda, organın bütünlüğünü ve fonksiyonunun devamını sağlamak için ölen hücrelerin yerini alırlar. Öncü hücreler oluştukları serinin daha ileri aşamadaki hücrelerine ( örneğin lenfositlerden T hücrelere, B hücrelere veya NK hücrelere) dönüşebilirler.

    Kök hücreler nasıl nakledilir ?

    Kök hücre nakli aynı kan nakline benzer bir şekilde damardan yapılmaktadır. Nakledilen kan hücreleri vücuttaki kan akışıyla yayılırlar ve kemik iliği boşluklarına kendiliğinden yerleşirler. Bu oluşuma “homing = yuvalanma” denilmektedir. Orada yeni sağlıklı kan hücreleri oluşturmaya başlarlar. Nakilden sonraki ilk iki ile dört hafta boyunca hasta, enfeksiyon riski sebebiyle, çevreden izole edilmiş halde odasında kalır.

    HLA nedir ? Nasıl saptanır ? Doku uyumu nedir ?

    Tüm çekirdekli hücrelerin yüzeyinde o bireyin doku özelliklerini taşıyan moleküller yer alır. Bu moleküllere doku antijenleri denir. Bu moleküller her bireyin kendisine özgü olup anne ve babadan gelen özelliklerin birleşmesi ile oluşur. Çocuklar baba veya anneleri ile yarı yarıya uyum gösterirken kardeşler arasında tam uyum, yarı yarıya uyum veya tamamen uyumsuzluk olabilir. Kök hücre nakillerinde hasta ile bağış yapan kişinin doku uyumunun tam olması gerekir. HLA(=doku) uyumu açısından en önce kardeşler, olmazsa ailenin diğer bireyleri araştırılır. Anne baba arasında akrabalık varsa anne veya baba da çocukla HLA uyumu gösterebilir.Nadiren kuzen, dayı, hala gibi aile bireylerinde de uyum gözlenebilir. Bu da gösterilemezse doku bankalarında kayıtlı (2010 yılında bu rakam 15 milyonu geçmiştir) gönüllülerin dokuları arasında bir tarama yapılarak uygun bir verici sağlanabilir. HLA, binlerce farklı özellikten oluşan HLA sınıf 1 ve 2 antijenlerinden oluştuğu için özelleşmiş ve bu amaçla ruhsatlandırılmış Doku tiplendirme laboratuvarlarında incelenebilir. Kardeşler arasında uyumda yapılan doku tiplendirme testinin duyarlık düzeyi çok hassas olmayabilir. Ancak akraba olmayan bireyler arasında uyum araştırılıyor ise daha detaylı ve hassas testler yapılmalıdır. Bu düzeyde testler bazen uzun sürebilmektedir.

    Periferik kandan kök hücre toplanmasından sonra verici için hangi riskler söz konusudur ?

    Kandan kök hücre toplanması işleminde genel anesteziye ya da hastanede yatışına gerek yoktur. Kandan kök hücre alımı süreci tıpta 1988 yılından beri uygulanmaktadır. G-CSF ile uyarımın uzun süreli yan etkileri ile ilgili hiçbir belirti yoktur. Geç dönemli tepkiler ile ilgili olarak klinik uygulamalardaki 10 yıllık sürede bugüne kadar hiçbir yan etki gözlenmemiştir.

    Kök hücre nakli kararı nasıl alınır ?

    Bir hastaya gerçekten bir kök hücre nakli gerekliliği kararı; hastanın yaşı, hastalığın cinsi ve evresive hastanın bedensel durumu gibi faktörlere bağlı olarak kendisini takip eden hekim tarafından verilir. Kök hücre nakli için bir diğer önemli koşul ise elbette doku özelliklerine neredeyse bire bir uyumlu bir bağışçının bulunmasıdır.

    Kök hücre kararı nasıl alınır ?

    Hasta, kendisini takip eden hekim tarafından, kök hücre naklinin yapılmasının planlanıldığı nakil merkezine sunulur. Bu merkezdeki ilgili uzmanlardan oluşan konsey tarafından, hastanın HLA uyumlu akraba dışı vericiden kök hücre nakline gereksinim duyduğu konusunda karar alınırsa, bu karar konseye katılan en az üç öğretim üyesinin imzası ile raporlanır. Bu konsey karar raporu ile hasta, verici tarama sürecinin yürütülmesi için hizmet veren bir doku bankasına yönlendirilir.

    Konsey Karar Raporunun içeriğinde;

    Hasta içi akraba içi bir verici bulunamadığı,
    Akraba dışı verici taramasının yapılmasının istendiği,
    Akraba dışı bir verici bulunduğu takdirde nakil yapılacağını,

    mutlaka belirtilmesi gereklidir.

    Nakil Merkezi ya da sorumlu hekim tarafından doldurulup imzalanmış olan Tarama İstem Formumuz ve konsey karar raporu ile merkezimize başvuran/yönlendirilen hastaların tarama süreci tarafımızdan yürütülür.

  • 7’den 70’e Taş devri diyeti Prof. Dr. Ahmet Aydın’dan

    7’den 70’e Taş devri diyeti Prof. Dr. Ahmet Aydın’dan | 1Prof. Dr. Ahmet Aydın’dan hastalıklara karşı korunma kalkanı!

    7’den 70’e
    Taş devri diyeti

    Dünyada hiçbir gerçek saklı kalmaz. Üstü ne kadar örtülürse örtülsün, halkın kolayca ulaşabileceği, ucuz ve basit tedavilerin kimi zaman servet harcanan pahalı ve karmaşık tedavilerden etkili olabildiği gerçeği gibi…
    Hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde besin unsurlarını kullandığım Taş Devri Diyeti kitabımın gördüğü büyük ilgi artık “statükocu tıp masalları” yerine gerçekleri duymak istediğimizin ispatı. Ne de olsa Taş Devri Diyeti’ni tabiat ana yazmış, diyet diktatörleri değil!

    Ben akşam başımı yastığa koyduğumda huzurla uyuyabilmek için bilgimle ve vicdanımla elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Yeni konu başlıklarıyla genişleterek yeniden kaleme aldığım 7’den 70’e Taş Devri Diyeti kitabının tıp öğrencilerinden diyetisyenlere, hastalardan hekimlere birçok insanın başvuru kaynağı olmasını umuyorum.

    Böyle diyor Ahmet Aydın, sağlıklı beslenmenin başucu kitabında.

    7’den 70’e Taş Devri Diyeti, Aydın’ın 30 yılı aşan hekimlik hayatının bir meyvesi, beslenmeyle ilgili tartışmalara koyulan bir ‘son nokta’ aslında. Kitap, doğru ve sağlıklı beslenerek hastalıklarından korunmanın mümkün olduğunu, yüzlerce bilimsel araştırma ekseninde gözler önüne seriyor. Türk halkının en çok muzdarip olduğu hastalıklara tek tek değiniyor, reklâmlarla pompalanan birçok yararsız hatta zararlı yiyeceği mercek altına alıyor. Bu janjanlı gıdaların bizleri nasıl hasta ettiğini cesurca belgeliyor. Beslenme-hastalık ilişkisini 67 farklı başlıkta inceleyen 504 sayfalık bu dev kitap, bu kapsam ve bütüncüllüğüyle Türkiye ve dünyada da bir ilki temsil ediyor.

    Hamileler, bebek büyütenler, sporcular… Şişmanlar ve depresyondakiler… Kanser, kısırlık, astım, reflü, hipertansiyon, Alzheimer gibi onlarca hastalıktan kurtulmak isteyenler… Özetle yaşlı genç herkes… 7’den 70’e Taş Devri Diyeti hepimiz için en güvenilir başvuru kaynağı!

    KİTABIN İÇİNDE NE VAR ?

    1. Tarih içinde besinlerimizin değişimi ve kronik hastalıklar
    2. Şekerin tarihi
    3. Mısır şurubu, tatlandırıcılar
    4. Gazlı içecekler, enerji içecekleri, kutu meyve suları
    5. Ekmek
    6. Yağların insan sağlığındaki önemi
    7. Sıvı yağlar
    8. Zeytinyağı
    9. Kanola yağı
    10. Kızartma yağları
    11. Tağşiş yağ
    12. Margarin
    13. Balıkyağı
    14. Süt, yoğurt
    15. Yoğurttaki süt proteini yüzdesinin azaltılması
    16. Yoğurtlar niye ekşimiyor?
    17. Süt tozu
    18. Süt, enfeksiyon, kaymaklı yoğurt
    19. Meyveli yoğurtlar
    20. Soya
    21. Et, vejetaryen beslenme
    22. Tavuk
    23. Probiyotikler
    24. Su
    25. Tuz
    26. Beslenme ve fiziksel özellikler
    27. Uyku
    28. Nefes almak
    29. Isıtma kapları, pişirme şekilleri
    30. Tarım ilaçları, Yeşil Devrim
    31. Genleriyle oynanmış tohumlar
    32. Doğal gıda ve organik gıda
    33. Mono sodyum glutamat (MSG)
    34. Beslenme faciası, reklâmlar
    35. Hamilelik öncesi ve hamilelikte beslenme
    36. Süt çocuğu beslenmesi I: 0–6 ay arasındaki beslenme
    37. Süt çocuğu beslenmesi II: Ek gıdalar
    38. Sporcu beslenmesi
    39. Şişmanlık, metabolik sendrom (insülin direnci)
    40. Gut
    41. Kolesterol, kalp-damar hastalıkları
    42. Hipertansiyon
    43. Kanserden korunma
    44. Reflü (göğüs yanması)
    45. Çölyak hastalığı
    46. Sivilceler
    47. Menopoz
    48. Kısırlık
    49. Prostat hastalıkları
    50. Böbrek taşı
    51. Osteoporoz (kemik erimesi)
    52. Romatizmal ve diğer iltihabi (enflamatuar) hastalıklar
    53. Diş sağlığı
    54. Enfeksiyon hastalıkları ve beslenme
    55. Alerjik hastalıklar
    56. Astım
    57. Kistik fibroz
    58. Depresyon
    59. Hiperaktivite, yaygın gelişimsel bozukluk, otizm
    60. Mültipl skleroz
    61. Unutkanlık, bunama, Alzheimer
    62. Baş ağrısı
    63. Doğumsal metabolizma hastalıkları
    64. Ne yapmalı?

    Ek I: Sağlıklı beslenmenin temel ilkeleri (Modifiye Taş Devri Diyeti)
    Ek II: Taş Devri Diyeti’ne yapılan eleştiriler, çok sorulan sorular
    Ek III: Temel beslenme bilgileri

    PROF. DR. AHMET AYDIN KİMDİR?

    1953 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Hobyarlı Ahmet Paşa İlkokulu, Samsun Anadolu Lisesi ve Ankara Fen Lisesi mezunu.
    1977 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni bitirdi. 1982 yılında aynı Fakülte’nin Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nde uzmanlığını tamamladı. 1982-1986 yılları arasında Çorlu’da askerlik ve Eskişehir’de zorunlu hizmet görevini yerine getirdi. Tekrar döndüğü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde 1988 yılında doçent, 1993 yılında Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı başkanı ve 1994 yılında da profesör oldu.
    Son yıllarını beslenme ile kronik hastalıklar arasındaki ilişkiye yoğunlaştıran Aydın’ın bu konuda halka bilgi veren www.beslenmebulteni.com isimli bir sitesi var.
    Evli ve bir çocuk sahibi olan Aydın’ın çeşitli konularda yazdığı 10 kitabı ve yerli ve yabancı çok sayıda makalesi mevcut.