Etiket: kalori

  • Mucize yöntem diyetleri zarar veriyor!

    Mucize yöntem diyetleri zarar veriyor!

    Zayıflamanın altın kuralı kendinize uygun diyet programını seçmekten geçiyor. Ancak ‘mucize yöntem’ olarak sunulan bazı diyetler vücuda yarardan daha çok zarar veriyor.

    Yüzlerce farklı diyetin iddialı vaatlerle insanlara sunulduğu günümüzde, bazı diyet programları uzun dönemde faydasız olmakla beraber ciddi sağlık sorunlarına da yol açabilir. Huffington Post haber sitesi, en tehlikeli üç diyeti derledi.

    Tek gıda tüketmeyin Buna göre en çok sağlık sorununa yol açacak diyetlerden ilki sadece tek bir ürünün uzun süre tüketilmesine dayanan programlar. Günler boyunca sadece belli bir meyve yenilmesini ya da çorba içilmesini öneren programlarla kalori eksikliği hisseden vücut enerji sağlamak adına kaslardan kaybetmeye başlıyor. Bu durum metabolizmayı uzun dönemde yavaşlatarak diyetten sonra alınacak kalorilerin yakımını engelliyor. Diyetteki yiyeceğin fazlaca tüketilmesi ise şişkinliğe hatta ishale sebep olabiliyor. Sadece proteinden kaçının Tehlikeli bulunan bir diğer diyet ise tamamen protein ağırlıklı olarak beslenmek. Et ağırlıklı beslenme ve karbonhidrat alınmamasıyla vücüt en önemli enerji kaynağından yoksun kalıyor. Dokular ve beyin gibi organlar için hayati öneme sahip olan karbonhidratların bulunmadığı bir diyet, bulantı, ağız kokusu, baş ağrısı, böbrek taşı, gut ve böbrek yetmezliği gibi hastalıklara da sebep olabiliyor.

    Kalori kısıtlamayın Vücudun ihtiyacından az kalori almasına yönelik yöntemler de zararlı. Bunlar uygulandığında vücut daha az kalori ile “idare etmeyi” öğreniyor. Böylece metabolizma hızı düşerken, yağ rezervi artıyor ve en basit fonksiyonlar bile daha uzun zaman alıyor.

  • Çiğ badem ile kilo verme…

    Çiğ badem ile kilo verme…

    diyet yapan iki grup belirleyen araştırmacılar 10 hafta boyunca ilk gruba düşük kalorili diyet ve ara öğünde belli bir miktar badem verdi. Badem verilen grubun kilosunda yüzde 18’lik azalma görülürken, badem yemeyen diğer grubun kilosundaki düşüş yüzde 11 oldu. Ayrıca ilk grubun bel çevresinde görülen yüzde 14’lük azalma, diğer grupta yüzde 9’da kaldı.

    KANSERDEN KORUYOR 

    Bu verilerin ardından bademin diyet reçetelerine eklediğini anlatan Beslenme Uzmanı Dr. Ayça Kaya şu bilgileri verdi:

    “Uzun yıllardır yağlı tohumlar dediğimiz bir grup yiyecek olan ceviz, badem, fındık, çekirdek, fıstık gibi yiyeceklerin içerdikleri kaliteli yağ asitleri sayesinde kalp-damar hastalıklarına karşı koruyucu olduklarını biliyorduk. Ancak bu yiyecekler yağlı oldukları kalori değerleri de yüksek olduğu için kilo aldırır endişesi ile hastalarımıza pek önermiyorduk. Şimdi ise belli bir sayıda da olsa verebiliyoruz.”

    Bademde çinko, demir, kalsiyum, potasyum, E vitamini gibi mineraller ve vitaminler bulunuyor. Ayrıca içerdiği ‘amigdalin’ maddesi kanserden koruyor. Bununla birlikte Ko-enzim Q10 ve Omega-3 seviyesi çok yüksek olduğu için tavsiye ediliyor. Bu enzim ve yağ asidi kalp damar hastalıklarından koruyor ve yaşlanmayı geciktiriyor. Bademi düzenli tüketmek kötü kolesterol olan LDL’yi yüzde 6 ila yüzde 15 oranında da düşürüyor.

    Dr. Ayça Kaya, bademin kaliteli protein içermesi ve sağlıklı yağlardan zengin olması sayesinde tok tuttuğunu vurgulayarak bademin avantajlarını şöyle sıralıyor: “Lif oranı yüksek olduğu için bağırsak hareketlerini artırıyor. Kolaylıkla her yere taşınıp tüketilebiliyor.”

    Çiğ ve tuzsuz olanını tercih edin, bir defada 15 taneden çok yemeyin 

    – Çiğ,kavrulmamış ve tuzsuz olanını satın alın.

    – Mümkünse kabuklu ve kabuğu kolay kırılabilir olandan tercih edin.

    – Bir defada 15 taneden fazla yemeyin. İşyerinizde ve çantanızda 15’lik küçük paketler şeklinde de bulundurabilirsiniz.

    – Ara öğünlerde özellikle tercih edin. Az yağlı süt ve ayranla birlikte mükemmel bir ikili oluşturuyor.

    – Meyveleri bademle birlikte yediğinizde glisemik endeksi düşürmüş olursunuz bu da daha tok kalmanızı sağlar.

    – Yiyecek bir şey bulamadığınızda da 50 tane bademi bir öğün olarak da tüketebilirsiniz.

  • Çiğ mi, pişmiş beslenme mi?

    Çiğ mi, pişmiş beslenme mi?

    Çiğ beslenme, son dönemde sıkça gündeme geliyor. Bu beslenme türü özellikle sebzelerin besin değerlerinin kaybolmadan tüketilmesine olanak sağladığı için önem taşıyor. Ancak bazı kişilerde sindirim sistemi rahatsızlıklarına da yol açabiliyor. Bu kadar farklı etken varken, sağlığımız için beslenmemizin ne kadarını çiğ, ne kadarını pişmiş sebzelerle karşılamamız gerekiyor? Cevabı, Beslenme ve diyet Uzmanı Gizem Şeber’den öğrendik.

    Çiğ mi?
    Günlük beslenme düzeninde ortalama üç-beş porsiyon sebze tüketilmesi gerekiyor. Bunun yüzde 50-75’lik kısmının ise çiğ sebzelerden karşılanması öneriliyor. Çiğ tüketilen sebzelerin çözünmez lif içerikleri, pişen sebzelere oranla daha yüksek oluyor. Bu sayede başta kabızlık gibi birçok sindirim sistemi rahatsızlığına karşı koruyucu etki gösteriyor. Öte yandan sebzeler çiğ tüketildiğinde antioksidan içerikleri daha da artıyor. Böylece vücudu zararlı maddelerden arındıran ve yaşlanmayı geciktiren fitobesinlerden daha çok yararlanılıyor.

    Çiğ beslenme kişide bağırsak gazı oluşturarak, kimi zaman şişkinlik sorunlarına da yol açabiliyor. Bu nedenle özellikle karnabahar, brokoli, pırasa gibi sebzelerin çiğ tüketilmemesi önem taşıyor. Lif içeriği daha yüksek olduğu için diyabet ve kolesterol hastalarına çoğunlukla çiğ sebze tüketmesi öneriliyor. Soğan ve sarımsak gibi sebzeler pişirildiklerinde kükürtlü yapılarında kayıp oluştuğu için faydalarını kaybediyor. Bu nedenle gastrit, ülser, reflü gibi sindirim sistemi sorunları olmayan kişilerin sebzeleri çiğ tüketmesi gerekiyor. Patates ise kabuğa yakın kısımlarında oluşabilecek küflerin karsinojenik etki gösterebilmesi nedeniyle çiğ tüketilmemesi gereken sebzelerin içinde yer alıyor.

    Pişmiş mi?
    Günlük sebze tüketiminin en az yüzde 25’inin pişmiş sebzelerden karşılanması gerekiyor. Bu da ortalama bir tabak sebze yemeğine denk geliyor. Sebzeleri pişirirken haşlama, ızgara, tencere yemeği, buharda pişirme gibi yöntemler tercih edilebiliyor. Fakat kızartma yapılırsa hem sebzeler yüksek miktarda yağ çekip, kalori değerleri yükseliyor hem de içerdikleri besin değerleri büyük oranda kayboluyor. Haşlama yöntemi ile pişirilen sebzelerde de bazı vitamin ve mineral kayıpları olabiliyor. Bu nedenle pişirme sırasında uzun süre haşlanmaması, mümkün olduğu kadar diri bırakılması gerekiyor. Eğer tencere yemeği yapılıyorsa sebzelerin çiğden konması ve kavrulmaması önem taşıyor. Öte yandan yemeklerin kısık ateşte pişirilmesi öneriliyor. Buharda pişirme yöntemi ise en sağlıklı pişirme yöntemlerinden biri olarak kabul ediliyor. Bu yöntemde vitamin, mineral ve antioksidan kaybı en az seviyede görülüyor.

    Pişmiş sebzeler, çiğ sebzelere göre daha kolay sindiriliyor. Bu nedenle hazımsızlık, şişkinlik, gastrit ve ülser şikayeti olan kişilerin sebzeleri pişmiş tüketmesi tavsiye ediliyor. Domates, havuç gibi bazı sebzelerde bulunan ve özellikle prostat kanserine karşı koruyuculuk sağlayan likopenin yararları pişirildiğinde daha da artıyor. Mümkün olan en yüksek faydanın sağlanması için bu tür besinlerin sadece salatada değil, yemeklerde de kullanılması gerekiyor.

    Sonuç
    Birçok sebzenin besin değerlerinden mümkün olan en yüksek faydayı sağlamak için çiğ olarak tüketilmesi gerekiyor. Ancak brokoli, karnabahar gibi sebzeler çiğ yenildiğinde kişide şişkinlik ve bağırsak gazı görülebiliyor. Domates, havuç gibi sebzeler ise pişirildiğinde besin değerleri artıyor. Öte yandan günlük beslenme düzeninde alınacak üç-beş porsiyon sebzenin en az birinin pişmiş, diğerlerinin de çiğ olarak tüketilmesi öneriliyor. Bu şekilde çiğ ve pişmiş sebzelerin dengeli biçimde alınması sağlanıyor.

  • 7 güne 7 çorba diyeti

    7 güne 7 çorba diyeti

    Diyetisyen Taylan Kümeli’nin hazırladığı, içeriği çok çeşitli, kalorisi düşük kış çorbaları ile hem içinizi ısıtın hem bağışıklık sisteminizi güçlendirin hem de forma girin.

    Kilo vermeye karar veren bir kişinin en büyük endişesi diyetin ilk gününden itibaren “ne yiyemeyeceği” oluyor. Bu konuya odaklanmış bir diyetin sonu çoğunlukla hüsranla bitiyor. Oysa porsiyon ve sıklık kontrolü ile sevdiğiniz yiyecekleri de hayatınızda tutmaya devam ederek hem mutlu olabilir hem de kilo verebilirsiniz. Bilimsel araştırmalar da bunun doğruluğunu kanıtlıyor. Hatta doğru içeriklerle hazırlanmış yiyecekleri porsiyon kontrolü yapmadan sınırsız tüketip hem gözünüzü hem midenizi doyurarak aç kalmadan ideal kilonuza kavuşmanız mümkün…

    “Porsiyon kontrolü” kavramına neden önem veriyorsunuz?

    Diyetisyenliğe başladığımdan beri insanları belli yiyecek kalıplarına sokmaya karşıyım. Danışanlara “bir kibrit kutusu”, “dört yemek kaşığı” gibi miktarları öğretmeden önce gıdaların içeriklerinden bahsedilmesi gerektiğini düşünüyorum. Önce besin gruplarını tanıtacağız ki danışan bunlardan bazılarının neden dört yemek kaşığı tüketilmesi gerektiğini kavrasın. Bu mantıkla bakınca “Her şeyi yiyin ama miktara ve sıklığa dikkat edin” sözü de anlam kazanıyor. Doğru bilgilendirilen bir danışan her şeyi yiyebileceğini biliyor ama bazılarını neden az yemesi gerektiği hakkında da bilgisi var.

    Porsiyon belirlerken nelere dikkat etmek gerekiyor?

    Bir yiyeceğin porsiyonuna karar verirken o yiyecekten bize aktarılacak kaloriye bakmak lazım. Diyelim ki bir kilo ıspanak aldınız. Ispanağın yüzde 80’i sudur ve kalorisi çok düşüktür. İçine domates koyarsanız kalorisi düşük kalmaya devam eder. Soğan koyarsanız kalori biraz artar ama yine de düşük kalır. Ispanağı ya pirinçle ya kıyma ile pişirirsiniz ya da haşlayıp yoğurt ile karıştırırsınız. Eğer kıyma yağlıysa ve bir de bu kıymayı yağ ile kavurursanız, üzerine de yağlı yoğurt eklerseniz sınırsız ıspanak yerine bir tabak ıspanak yemenizi öneririz. Ya da hiçbir şey eklenmemiş haşlanmış patatesi iki orta boy tüketebilirken, yağ ya da sos ekleyecekseniz bir tane yemelisiniz.

    Porsiyon kontrolünde göz önüne alınacak bir diğer özellik ise o besinin içeriği… Eğer glisemik indeksi yani karbonhidrat oranı yüksek ise porsiyonu biraz azaltmalısınız. Örneğin bir çorbaya havuç ya da patates koyarsanız glisemik indeksi yükselir ve tüketim miktarına dikkat etmeniz gerekir. Ya da salataya mısır eklerseniz porsiyonu kontrol edeceksiniz demektir. Yediğiniz yemekte kaloriyi yükselten yağ ve glisemik indeksi yükselten besin oranı azsa, sınırsız denilebilecek bir özgürlüğe kavuşursunuz.

    Kalori ve glisemik indeks yüksekse ne yapmalı?

    Kesinlikle yemeyeceksiniz demiyoruz, kontrollü yemeniz gerekiyor. Çikolatayı bir parmak, cipsi bir avuç, yöresel bir yemeği yarım ya da çeyrek tabak olarak sınırlamalısınız. Ancak bu tür sevdiğiniz yiyecekleri hiç yemezseniz uzun vadede tepkisel davranışa yol açıyor ve geri dönüş yaşanıyor. Biz beslenme uzmanları olarak yiyeceğin içeriğini, vücuda verdiklerini ve aldıklarını anlatmak zorundayız ancak bizler kısıtlama mercii değiliz. Sigaranın üzerinde dahi uyarılar var ama kimse “içemezsin” demiyor. Yemek de böyle… Biz zararını ve faydasını, kişinin onu ne miktarda ve ne sıklıkta yiyebileceğini anlatıp gerisini kendi özgür iradesine bırakırız. Zaten doğru anlatınca kişi de örneğin bir parça çikolatayı her gün yemek istemiyor, arada bir yiyor. Araştırma sonuçları da bunu kanıtlıyor. Yakın zamanda yapılan bir araştırmada, ilk gruba bazı yiyecekleri hiç yiyemeyeceği, ikinci gruba ise ne kadar sıklıkta ve ne miktarda tüketebileceği söylenmiş. Belli bir süre sonra ilk grubun 4-5 kez bu yasağın dışına çıktığı, ikinci grubun ise özgür olduğu halde sadece bir kere yediği görülmüş.

    Hangi gıdaların kısıtlanacağı ya da serbest bırakılabileceği kişisel özelliklere göre de değişiyor mu?

    Evet. Genetiğimiz, biyokimyamız, sosyal hayatımız, yediklerimiz, yemediklerimiz, hareketimiz ve sporumuz her şeyi etkiliyor. Örneğin bir kişi sebze yemediği zaman, diğeri tatlı yemediği zaman mutsuz oluyor. Proteine meyilli olan ya da meyve yemeden duramayanlar var. Bunun özünde de tatlar ve lezzetlere karşı farklı tercihlerimizin bulunması yatıyor. Dolayısıyla kişilere kilo kontrolünde önerilerde bulunurken yapılması gereken şey onun bu genetik şifresindeki özelliklerini iyice algılayıp o doğrultuda önerilerde bulunmak. Bir insan tatlıyı çok seviyorsa onu tatlıdan tamamen uzaklaştıramazsınız. Bu gerçeği kabul edip ona iki şey öğreteceksiniz; doğru tatlıları seçmesini, seçemiyorsa porsiyon kontrolü yapmasını. Bunu yaptığınız zaman o kişi çok güzel zayıflıyor ve hayat boyu bunu koruyabiliyor. Eğer danışana “hayır” diyorsanız çözüm önerisi de sunmalısınız. Bir uzman danışanın karşısında hayır demeye başladığı an inandırıcılığını kaybediyor ve o zaman kaçış başlıyor. Tam tersine “Bu böyle ama şöyle çözebilirsin” demek gerekiyor. O zaman “Hayat boyu hiç baklava yemeyeceğim” diye üzülmüyor, “Yiyeceğim ama dört değil, bir tane” diyor. “Yaprak dolması yiyemem” demiyor ama dolmayı kepekli pirinçle pişiriyor. Ya da maç sırasında bir kase cips ve bir bardak bira tüketiyor ama ardından yarım saat koşu bandına çıkıyor. Hareket etmeyi kesinlikle istemiyorsa ertesi sabah kahvaltısını yarıya indiriyor.

    Arada hatalı beslenip diyet bozuldu diye tamamen pes edenler de var. Bir hata tüm diyeti başarısız hale getirir mi?

    Bir insan yanlış beslenmeden doğru beslenmeye geçerek kilo verebilir. Ve bu aradaki yolculukta yanlışlar yapacaktır, aksi mümkün değil. Ama bu yanlışları tecrübe olarak çantasına koyarsa bir sonraki doğruları için yardım almış olur. Eğer bunu kendisinin geri dönüşü için bahane olarak kullanırsa hiçbir zaman başarılı olamaz. Bu iki ayrımı konuşarak, motive ederek, onun hep yanında olduğumuzu hissettirerek vermemiz lazım. Ben, “Yanlış yaparsanız diyeti orada bırakmak yerine neden yanlış yaptığınızı düşünün” veya “Sevdiğiniz bir şeyin porsiyonunu biraz kaçırırsanız, bir hafta boyunca bir daha yememeye ve o sürede yediklerinize biraz daha dikkat etmeye gayret edin” derim.

    Diyetisyen desteği almayanlar zayıflamak için nasıl bir yol izleyebilir?

    Önce ne yediği, ne içtiği, ne kadar hareket ettiği ve tuvalet alışkanlıkları konusunda kendi ile yüzleşmesi gerekiyor. Bunun için tüm bunları birkaç gün deftere kaydetsin. Zaten artık herkes neyin kilo aldırdığını az çok biliyor. Bu listede kilo riski yaratan gıdaların altını çizsin ve sonraki günden itibaren yediklerinin hepsini yarıya indirsin. Beyaz ekmek yemişse onu bile değiştirmesin ama yarıya indirsin ve bir hafta böyle devam etsin. Bu süreçte daha az yemeyi öğrenecektir. Bir sonraki hafta beyaz un ve şekerle yapılmış ya da yüksek tuzlu seçenekleri listeden çıkartsın. Mesela beyaz ekmek yerine çok tahıllı ekmek, beyaz makarna yerine kepekli makarnaya başlasın, çayı ve kahveyi şekersiz içsin. Zaten yavaş yavaş kilosu azalacaktır. Bu arada harcadığı enerjiyi artıracak ki kısıtladığı yiyeceklere destek olsun. Hiç hareketi yoksa haftada bir gün bile yürüse kar eder. Fiziksel aktiviteyi hayatına sokarsa, haftada üç gün 45 dakika yürürse ya da yüzerse kilo vermesine çok yardımcı olur. Ancak spor demiyoruz, fiziksel aktivite diyoruz. Spor bir uzmanla birlikte yapılır ve herkesin harcı değildir. Sonunda tekrar ne yediğini yazınca görecek ki daha fazla su içmeye, daha az yemeye, sevdiği yiyecekleri daha az sıklıkta ve daha küçük porsiyonlarda tüketmeye ve hayatına fiziksel aktivite sokmaya başlamış. Böyle bir programla en az iki, en fazla altı kilo verilebilir.

    Son ara öğünün kaçta yenilmesi gerekiyor?

    Son öğünü yiyip yatabilirsiniz çünkü meyve 25 dakikada sindirilir hatta uyurken bile sindirimi yapılır. Besinlerin sindiriliş sürelerini artık biliyoruz. Çok sıkıp zorlayarak, aç kalarak kilo vermeyi asla onaylamıyorum. İnsanları doğasından çok uzaklaştırıp kural koyduğunuz yöntemler başarısız oluyor.

    Akşamları aç kalarak zayıflamak mümkün mü?

    En büyük hatamız şu; kendimizi kısıtlayıp altıdan sonra yemek yemeyerek kilo verirsek hayatımızı hep ona göre programlamak zorunda kalırız. Oysa işimiz altıda bitmiyor, ne arkadaşlarımızla altıda buluşabiliyoruz, ne de o saatte yemek ihtiyacı hissediyoruz. Önemli olan sizin sindirimin neresinde uyuduğunuzdur. Diyelim ki altıda yemek yediniz, sindirim saat 20.30’da bitecek. Saat 24.00’ye kadar oturursanız delirirsiniz. Ama saat 20.00-21.00 arası yemek yerseniz, 2,5 saatte sindirirsiniz. Zaten 23.00’ten önce uyumuyorsunuzdur.

    Önümüz kış… Kilo vermek zorlaşacak mı?

    Hayır, zorlaşmayacak. Kışın vücut üç şey için enerji harcar: Isınmak, bağışıklık sistemini korumak ve bazal metabolizma… Eğer biz immün sistemi doğru şeyleri yiyerek güçlendirirsek bizi caydıracak unsurlar kışın çok azdır. Yazın her akşam dışarı çıkabiliriz, daha çok insanla sosyalleşiriz, tatile gideriz. Kışın ise daha çok evde oluruz, ev yemekleri yeriz, tatile pek gitmeyiz. Kışın tatlı yerine doğru ölçüde kestane yersek, patlamış mısırı yağsız tüketirsek, salatalara daha az yağ koyarsak ve fiziksel aktiviteyi dışarıda yürüyerek artırırsak daha çok kalori harcarız. Kışın dikkat edeceğimiz bir başka şey ise doğaya kulak verip mevsim meyve ve sebzelerini tüketmektir. Böylece hem kilo veririz ya da kilomuzu koruruz hem de bağışıklık sistemini güçlendiririz.

    TAYLAN KÜMELİ’DEN BESİN ÖNERİLERİ

    Yağlı tohumlar

    Taze fındık ve ceviz mevsimi geldi. Omega 3’ten zengin, sinir sistemine çok iyi gelen bu gıdalar depresif olmayı engelliyor.

    Balık

    Yine Omega 3 deposu olan balık bu mevsimde gittikçe bollaşıyor.

    Meyve-sebzeler

    * Yeşil lahana, kara lahana, Brüksel lahanası, brokoli, karnabahar… Hepsinin kanseri önleyici etkileri yüksek… Hipertiroidi olanların günde iki porsiyonu geçmemesi öneriliyor.

    * Kuşburnunun ve kuşburnu çayının tam mevsimi… Antioksidan deposu kızılcık da seçenekleriniz arasında.

    * Kışın bollaşan tüm narenciyeler de günlük mönünüzde olmalı. Örneğin her gün kahvaltıdan iki saat sonra bir mandalina yemeyi alışkanlık haline getirin, salatalarınıza maydanoz ve kırmızı soğan ekleyin.

    * Portakal, tuzlu bir gıda ile birleştiğinde yağ yakımını hızlandırıyor. Örneğin tavuğu mandalina ya da portakal ile pişirin.

    * Tere ve rokaya hafif acılık veren maddenin vücudunuzdaki mikropları temizlediğini unutmayın.

    * Her gün bir adet taze sarımsak yutarak bağışıklığınızı daha da güçlendirin.

    * Su atıcı ve yağ yakıcı özelliği nedeniyle ananası, bağırsaklar ve tiroit için armudu, yüksek tansiyon ve C Vitamini için kiviyi tercih edin.

    * Kuru erik ve kırmızı erik de bu mevsimin en iyi seçeneklerinden.

    * Bronşit, mide ve bağırsak hastalıklarına karşı hünnap meyvesini çerez veya çay olarak tüketin.

    * Süt grubunda kefiri günlük pastörize süt ile mayalayıp kışın düzenli olarak için.

    PAZARTESİ

    l SABAH

    * Doyana kadar kereviz çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet orta boy elma + 1/2 çay bardağı diyet kefir

    l ÖĞLE

    * Doyana kadar kereviz çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet orta boy elma + 1/2 çay bardağı diyet kefir

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet sade probiyotik yoğurt + 1 adet orta boy doğranmış elma + 2 yemek kaşığı yulaf

    l AKŞAM

    * Doyana kadar kereviz çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 orta boy elma + 1 çay bardağı diyet kefir

    SALI

    l SABAH

    * Doyana kadar sebze çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 2 dilim ananas + 1/2 çay bardağı diyet kefir

    l ÖĞLE

    * Doyana kadar sebze çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 2 dilim ananas + 1/2 çay bardağı diyet kefir

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet sade probiyotik yoğurt + 2 dilim doğranmış ananas+1 yemek kaşığı yulaf

    l AKŞAM

    * Doyana kadar sebze çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 2 dilim ananas + 1 çay bardağı diyet kefir

    ÇARŞAMBA

    l SABAH

    * Doyana kadar domatesli kepekli pirinç çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet orta boy armut + 1/2 çay bardağı diyet kefir

    l ÖĞLE

    * Doyana kadar domatesli kepekli pirinç çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 orta boy armut + 1/2 çay bardağı diyet kefir

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet sade probiyotik yoğurt + 1 adet orta boy doğranmış armut + 1 yemek kaşığı yulaf

    l AKŞAM

    * Doyana kadar domatesli kepekli pirinç çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet orta boy armut + 1 çay bardağı diyet kefir

    PERŞEMBE

    l SABAH

    * Doyana kadar kepekli pirinçli yoğurt çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 2 kivi + ½ çay bardağı diyet kefir

    l ÖĞLE

    * Doyana kadar kepekli pirinçli yoğurt çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 2 adet kivi + ½ çay bardağı diyet kefir

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet sade probiyotik yoğurt + 2 doğranmış kivi+1 yemek kaşığı yulaf

    l AKŞAM

    * Doyana kadar kepekli pirinçli yoğurt çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 2 adet kivi +1 çay bardağı diyet kefir

    CUMA

    l SABAH

    * Doyana kadar lahana çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet portakal + 1/2 çay bardağı diyet kefir

    l ÖĞLE

    * Doyana kadar lahana çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet portakal + 1/2 çay bardağı diyet kefir

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet sade probiyotik yoğurt + 1 doğranmış portakal + 1 yemek kaşığı yulaf

    l AKŞAM

    * Doyana kadar lahana çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet portakal + 1/2 çay bardağı diyet kefir

    CUMARTESİ

    l SABAH

    * Doyana kadar pırasa çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 2 adet mandalina + 1/2 çay bardağı diyet kefir

    l ÖĞLE

    * Doyana kadar pırasa çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 2 adet mandalina + 1/2 çay bardağı diyet kefir

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 adet sade probiotik yoğurt + 2 mandalina +1 yemek kaşığı yulaf

    l AKŞAM

    * Doyana kadar pırasa çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 2 adet mandalina +1 çay bardağı diyet kefir

    PAZAR

    l SABAH

    * Doyana kadar kırmızı biber çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 3 adet kuru erik + 5 adet badem

    l ÖĞLE

    * Doyana kadar kırmızı biber çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 3 adet kuru erik + 5 adet badem

    l 2 SAAT SONRA

    * 3 adet kuru erik + 1 yemek kaşığı yulaf + 1 adet sade probiyotik yoğurt

    l AKŞAM

    * Doyana kadar kırmızı biber çorbası

    l 2 SAAT SONRA

    * 1 porsiyon meyve + 1 çay bardağı diyet kefir

    ÇORBA DİYETİNİN KURALLARI

    * Tüm baharatları, tatlandırıcı otları ve makul miktarda tuz kullanabilirsiniz.

    * Limon ve sirke serbest.

    * Çorbaları her öğün istediğiniz kadar içebilirsiniz.

    * Çok aç olduğunuzda çorbanızın yanında iki dilim diyet etimek yiyebilirsiniz.

    * Mümkün olduğunca doyarak öğününüzü tamamlayın.

    * Her ana öğün sonrası bir kuru kayısı ile yeşil çay için.

    * Dışarıda olduğunuz ve çorba içemeyeceğiniz durumlarda 150-200 g et-tavuk-balık ve yanında salata tüketebilirsiniz.

    PİŞİRME KURALLARI

    * Tüm malzemeleri çiğden koyun ve kavurma yapmayın.

    * Uygun malzemeleri elinizle parçalayın.

    * Malzemeleri taze alın, dolapta fazla bekletmeyin.

    * Pişirme kaplarının cam veya toprak olanlarını tercih edin.

    * Çorbayı pişirmeye, tüm malzemeleri doğradıktan sonra başlayın. Tüm malzemeleri aynı anda koyun ve aynı süre pişmesine özen gösterin.

    TARİFLER

    Kereviz Çorbası

    Malzemeler

    * 7 bardak su

    * 100 g yağsız tavuk eti veya 2 adet derisiz tavuk baget

    * 1/2 demet maydanoz + kereviz yaprakları (bağlanmış olarak)

    * 1 orta boy kereviz

    (Kereviz yemeyenler için 1 adet kabak + 1 enginar)

    * 1/2 limon suyu

    * 4-5 tane karabiber

    Hazırlanışı

    7 bardak su içinde tüm malzemeleri haşlayın. Piştikten sonra bağlı olan maydanoz + kereviz yapraklarını çıkarıp çorbayı dilediğiniz kadar tüketin.

    Sebze Çorbası

    Malzemeler

    * 1/2 kg ıspanak

    * 1/2 kg kabak

    * 1 paket brokoli

    * 1-2 adet pırasa

    * 2 yemek kaşığı haşlanmış nohut

    * 1 su bardağı diyet süt

    * 1 su bardağı yağsız tavuk suyu

    Hazırlanışı

    Tüm malzemeyi haşlayın ve blender’dan geçirin. Süt ve tavuk suyunu ekleyip pişirin. Üzerine dereotu ekleyin.

    Kırmızı Biber Çorbası

    Malzemeler

    * 5 adet kırmızı dolmalık biber

    * 2 adet yeşil dolmalık biber

    * 1 su bardağı laktozsuz süt

    * 1 su bardağı kırmızı mercimek

    * 1 tatlı kaşığı light kaşar

    * Pul biber, nane, dereotu

    Hazırlanışı

    Biberleri haşlayın ve blender’dan geçirin. Domatesleri rendeleyin. Mercimek, süt ve baharatları da ekleyerek pişirin. Üzerine light kaşar rendeleyin.

    Domatesli Kepekli Pirinç Çorbası

    Malzemeler

    * Su

    * 3 domates

    * 1/2 demet maydanoz

    * 4 yemek kaşığı kepekli pirinç

    * 1 yemek kaşığı haşlanmış nohut

    * 1 kereviz sapı

    * 1 su bardağı haşlanmış kuru fasulye

    * 1 tutam kişniş

    * 1/2 limon suyu

    * 7-8 top karabiber

    Hazırlanışı

    Bir orta boy tencereyi su ile doldurun. İçine üç adet domatesi rendeleyin. Tüm malzemeleri ekleyip pişirin.

    Lahana Çorbası

    Malzemeler

    * 5-6 bardak su

    * 1/4 orta boy beyaz lahana yaprağı

    * 1 orta boy kereviz ve sapı

    * 2 pırasa

    * 1/2 kg ıspanak

    * 1 orta boy kabak

    * 1/2 demet maydanoz

    * 2 kahve fincanı yeşil mercimek

    * 1 kahve fincanı bulgur

    Hazırlanışı

    Bir orta boy tencereye suyu ve ayıklanmış, doğranmış malzemeleri ekleyip pişirin. İsterseniz piştikten sonra içine bir avuç içi haşlanmış nohut koyun. Blender’dan geçirmeyin. 100 g kıyma veya tavuk ekleyin. Limon ve pul biber eşliğinde istediğiniz kadar yiyin.

    Pırasa Çorbası

    Malzemeler

    * 4 bardak su

    * 1 kg pırasa

    * 2 orta boy enginar

    * 1/2 limon suyu

    * 1 yemek kaşığı haşlanmış nohut

    * 1 su bardağı diyet süt

    * Kimyon

    * Dereotu

    Hazırlanışı

    Tüm malzemeleri doğrayıp, haşlayıp blender’dan geçirin. Diyet süt, kimyon ve dereotunu ekleyip bir süre pişirin.

    Kepekli Pirinçli Yoğurt Çorbası

    Malzemeler

    * 5 bardak su

    * 1 yemek kaşığı zeytinyağı

    * 2 adet orta boy kabak

    * 2 çorba kaşığı kepekli pirinç

    * 2 yemek kaşığı haşlanmış nohut

    * 100 g didiklenmiş tavuk

    * 6 çorba kaşığı light yoğurt

    * 1 adet yumurta

    * 1 tutam dereotu

    * 1 çay/tatlı kaşığı tuz

    Hazırlanışı

    Küp küp doğranan kabakları ve kepekli pirinci 5 bardak su, zeytinyağı ve az miktarda tuzla kaynamaya bırakın. Yumurta ve yoğurdu karıştırarak terbiyesini hazırlayın. Ilınan çorbaya terbiyeyi ekleyin. Üzerine dereotu serpin ve kısık ateşte kaynamaya bırakın. Limon ve karabiber ile servis edin.

    Formsanté Dergisi

  • Diyet yapanlar için dost ve düşman içecekler

    Diyet yapanlar için dost ve düşman içecekler

    Eğer sizde diyet yapıyor fakat sonuca ulaşamıyor iseniz, içecek listemizi gözden geçirmenizde fayda var diyor, Diyetisyen & Yaşam Koçu Gizem Şeber.

    Diyet yapanların aklına takılan sorulardan biri içecek tüketimidir. Genelde içecekler çok masum görünür ve bazen diyeti bozmamıza neden olur. Eğer sizde diyet yapıyor fakat sonuca ulaşamıyor iseniz, içecek listemizi gözden geçirmenizde fayda var diyor, Diyetisyen&Yaşam Koçu Gizem Şeber.

    SU: Diyetin vazgeçilmezi. Daha uzun süre tok hissetmemizin yanı sıra metabolizmamızı hızlandırmaya yardımcı. Çünkü vücutta yetersiz sıvı olması veya sıvı kaybının aşırı olduğu durumlarda vücut alarm veriyor ve metabolizmayı yavaşlatıyor. Kabızlık sorununun en önemli önleyicilerinden olan su, vücudumuzun ödem tutmamasını, kan dolaşımının düzgün sağlanmasını da sağlıyor. Tüm bu olumlu etkilerinin yanı sıra zayıflama esnasında vücutta yıkılan ve zararlı etkisi olabilecek öğelerin vücuttan uzaklaştırılmasını da sağlıyor.
    Diyetteyseniz günde en az 1.5 litre su içmeyi ihmal etmeyin.

    Minerallerden zenginleştirilmiş sular: İçerisine potasyum ve magnezyum eklenmiş sular özellikle diyetin yanı sıra egzersiz yapanlar için önemli. Terle atılan potasyumun karşılanmasını kolaylaştırdıklarından ötürü, olası kas kramplarını önlüyorlar. Magnezyum, kabızlıktan koruyan minerallerden biri olduğundan ötürü diyette yaşanan en büyük problemlerden biri olan kabızlığın da önüne geçmeye yardımcı.

    Maden suyu: Maden suyu olarak bildiğimiz doğal mineralli sular, içerdikleri mineraller ile sağlığımızı korumaya ve geliştirmeye yardımcı. Aynı zamanda yemeği hızlı tükettiğimiz veya fazla yediğimiz zamanlar için de kurtarıcı. Hipertansiyon hastalarının uzak durması gereken içeceklerden biri.

    Sebze Suları: Kalorisi düşük ve tokluk hissetmeye yardımcı sebze suları diyet yapanlar için ideal olabilir. Sebze suları birçok vitamin ve mineralden aynı zamanda antioksidanlardan zengindir. Fakat bazı çeşitlerinin sodyum içeriğinin yüksek olduğu unutulmamalı. Hipertansiyon hastalarının dikkat etmesi gereken içeceklerden biri.

    Yarım yağlı süt: İçerdiği protein ile tokluk hissi sağlar ve metabolizmanın hızlanmasına yardımcı olur. Kalsiyum mineralinin düzenli alınmasının özellikle göbek çevresinde yağlanmanın düşmanı olduğu bilinmektedir. Tam yağlı sütlere göre daha az kalori, doymuş yağ ve kolesterol içerir. Günde 2 bardak süt tüketimi kemik sağlığını korumak için gerekli ve aynı zamanda zayıflamaya yardımcıdır.

    Filtre kahve: Günde 3-4 kupa kahve tüketmenin kafein sebebi ile konsantrasyonu güçlendirdiği ve metabolizmayı hızlandırdığı biliniyor. Yapılan son bilimsel çalışmalar kahvenin şeker ve kanser hastalıklarına karşı koruma sağlayabileceği sonucuna ulaştı. Hipertansiyon hastaları ve yüksek kolesterol hastalarının günde 1 kupanın üzerine çıkmaması gerekiyor.
    Yeşil çay: İçerdiği kateşin ile metabolizma hızlandırmaya yardımcı ve yaşlanmayı geciktirici etkileri var. Antioksidan içeriği ile kansere karşı koruma sağladığı düşünülüyor. Günde 2 kupa tüketilmesi sağlıklı. Reflüsü olan veya hipotansiyonu olanların tüketmemesi gerekli.

    Meyve çayları: İştahı azaltıcı etkisi olduğu düşünülüyor. Kalori maliyeti olmayan bir içecek çeşidi. Diyette yer almasında sorun yok. Su içemeyenler için su yerine geçecek sağlıklı bir alternatif olarak kabul edilebilir.
    Şekerli asitli içecekler: Yüksek şeker içerdiklerinden ötürü yüksek kalorili olan bu tür içecekler gizli kalori alımına yol açarak kilo verememenize sebep olabilir.

    Kremalı kahveler: İçerdiği krema oranına ve kahvenin boyutuna göre bir hamburger kadar kalori içerebilecek içeceklerdir. Gizli kalori bombası olan bu tür içecekler tüketilecek ise, küçük boy seçilmeli ve ara öğün yerine tüketilmelidir.

    Enerji içecekleri: Kalori ve şeker içerikleri yüksek diğer bir içecek grubudur. Yüksek kafein içerikleri ile genelde tüketilmeleri önerilmemektedir.

    Alkollü içecekler: İçerdikleri alkol oranına göre kalorileri yükselen içeceklerdir. Bir gram alkol 7 kalori içerir. Bunun dışında vücutta yağ yakımını güçleştirir ve ödem tutmaya sebep olabilir.

  • Mutlu diyet ile mutlu son

    Mutlu diyet ile mutlu son

    Diyet yapmayı belli bir süre ile sınırlı, bir işkence dönemi olarak görmemelisiniz. Hayat boyu süren hem sağlıklı hem de fit olduğunuz için sizi mutlu eden bir yaşam tarzı haline geldiğinde mutlu sona ulaştınız demektir…

    Bir derdiniz olduğunda onu paylaşmayı en çok isteyeceğiniz kişi aynı sıkıntıyı yaşamış olan bir yakınınızdır… Eğer bu sıkıntınız “kilolu olmak ve bundan bir türlü kurtulamamak” ise profesyonel destek alacağınız kişinin aynı yollardan geçmiş olması da hedeflerinize ulaşabileceğiniz yönünde size büyük umutlar ve başarı hırsı kazandırabilir. Bu ay dergimizin diyet dosyası için işte böyle bir uzmanla sohbet ettik. Lise yıllarını aşırı kilolu geçiren, kilo vermek için kulaktan dolma hatalı bilgilerle defalarca harekete geçip umutsuzca mucizeler bekleyen ve sonunda çok kararlı bir şekilde doğru bilgilerle ideal kilosuna kavuşan ve ardından da diyetisyenlik mesleğini seçen Çağatay Demir… Anadolu Sağlık Merkezi Mutlu Diyet Kliniği’nde çalışmalarını sürdüren Dyt. Demir ile kendi deneyiminden yola çıkarak diyet yapma kavramını, diyetin doğrularını ve mutlu sona ulaşmanın yollarını konuştuk.

    Diyetisyen Çağatay Demir ile “Mutlu Diyet” adlı kitabının indeksine göz attığınızda ilk başlık şöyle: “Obeziteyi Nasıl Yendim?” Dyt. Demir kitapta aşırı kilolu olduğu çocukluk fotoğraflarını paylaşmıyor ancak anlattıklarını okuduğunuzda gerçek bir deneyimden bahsettiğini anlamak zor değil. Çocukluk yıllarında çok önemsemese de yaşı büyüdükçe kilosunun normal olmadığını fark etmeye başladığını, birçok defa büyük heveslerle kilo verme denemeleri yaptığını, kahvaltı öğününü atlamak, aç kalmak, günde üç dakikada kilo verdiren mucize aletler satın almak gibi çeşitli girişimlerden sonra ise pes ettiğini anlatıyor. Çok tanıdık değil mi? Aslında birçoğumuzun kilo verme macerasının en başından itibaren başvurduğu yöntemler…

    Sonunda bir gün, bir 19 Mayıs töreninde giydiği gösteri kıyafeti ile aynaya baktığında kilo vermek için gerçekten çok kararlı olduğunu fark ediyor. Ve ondan sonra konuyla ilgili piyasadaki tüm kitapları yutarcasına okuması, ardından başarılı bir zayıflama dönemi, nasıl zayıfladığının formülünü soran arkadaşlar ve Diyetisyen Çağatay Demir’i kendi deyimi ile “obeziteyi yenmiş biri olarak insanlara kilo vermeleri konusunda yardım etmek ve hayata bambaşka bakmalarını sağlamak” için Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’ne giriş… Dyt. Demir, zayıflama başarısının azim, sabır ve iradeye sahip olması olduğunu ancak bunların yanı sıra doğru bilgilerle hareket etmenin önemini de vurguluyor.

    Kilo vermenin doğruları

    Kilo vermek için bir çabaya girdiyseniz ya da girecekseniz önce neden kilo aldığınızı bilmeniz gerekiyor. Diyetisyen Çağatay Demir, ilk sırada son yıllarda daha fazla yemek yiyor oluşumuzun geldiğini belirterek ekliyor: “Besin sanayisinin gelişmesi ile markete gittiğimizde can alıcı ambalajlarda satılan, çok lezzetli, çok uygun fiyatlı kalori bombaları ile karşılaşıyoruz. Reklamların da etkisi ile adeta robotlar gibi gidip o ürünleri alıyoruz. Porsiyonlar gittikçe büyüyor, çoklu paketler gittikçe daha ucuza satılıyor. Tüm bunlar bize kilo olarak geri dönüyor.”

    Ev dışında daha sık yemek yemeye başlamak da kilo almanın nedenlerinden biri… Bir yandan hafif, sağlıklı beslenmek isterken diğer yandan mönüdeki birbirinden çekici seçenekleri görmezden gelmek mümkün olmuyor. Daha büyük porsiyonlar, daha fazla çeşit ve daha fazla lezzet bizi baştan çıkarıyor. Bunun sonucunda kilo almamak ise mümkün olmuyor.

    Bize sunulan yiyeceklerin besin değeri düşüp kalorisi artarken, hayatımıza giren teknolojik gelişmeler de hareket imkanlarımızı kısıtlıyor. Her yere otomobil ile gitmek, market alışverişini dahi online yapmak, televizyon ve bilgisayar karşısında uzun saatler geçirmek harcanan enerjinin düşük kalmasına neden oluyor. Harcanan enerjiyi belirleyen faktörlerden biri de bazal metabolizma hızı… “Kilo veremiyorum çünkü metabolizmam yavaş” cümlesini çok sık duymuş hatta bu cümleyi kendiniz de sık sık kurmuş olabilirsiniz. Dyt. Demir bizi bir gerçekle yüzleştirerek şunları söylüyor: “Haklılık payı olsa da aslında bu bir mazeret… Metabolizmanız ne kadar yavaş olursa olsun gereğinden fazla kalori almazsanız kilo da almazsınız. Bazal metabolizmanızı hızlandırmak içinse daha çok spor ve haftada üç gün kas kütlesini artıracak egzersizler yapabilir, azar azar sık sık beslenebilir ve yeterli uyuyabilirsiniz.”

    Çok yiyip az hareket etmenin yanı sıra yeterli uyku uyumamak da kilo almayı tetikliyor. Yetersiz uyuyan kişilerde doyma sinyalini gönderen leptin hormonu seviyesi düşüyor. Bunun sonucunda vücudun ihtiyacı olmadığı durumlarda bile beyne yemek yeme sinyali gidiyor. Ayrıca iştahı artıran ghrelin hormonunun seviyesi yükseliyor ve daha iştahlı olmaya neden oluyor.

    Gün boyunca bulunulan ortamların çok soğutulması ya da çok ısıtılması da vücudun dış ortam sıcaklığına adapte olmak için fazla çaba harcamamasına ve daha az enerji harcamasına neden oluyor. Kilo alımına neden olan bir diğer sebebin de antidepresan ve kortizon içeren ilaçların daha sık kullanılması olduğu biliniyor.

    Gerçekten hazır mısınız?

    “Diyet söz konusu olduğunda en sık yapılan hatalardan birinin, bunun hayatın bir bölümünde yapılıp bırakılacak bir beslenme tarzı olduğunu düşünmek” diyen Dyt. Demir şöyle devam ediyor: “Kilo vermek için bir yola çıkıp bu yolu en kısa sürede tamamlamanız gerektiğini düşünmeyin. Bu sağlıklı yaşam tarzını hayat boyu uygulamanız gerektiğinin bilincinde olun.”

    Böyle bir yaşam tarzına başlamak için önce hazır olmak, kendini hazır hissetmek ve hazır olduğunuzu hissettiğiniz anda harekete geçmeniz gerekiyor. Dyt. Çağatay Demir, hedefin çok kilo vermek değil, küçük beden giymek olduğunu belirterek şunları söylüyor: “Protein ve karbonhidratın ayrı ayrı tüketildiği diyetleri yaparak ömür boyu mantı, peynirli börek ya da etli dolma yememeyi göze alabiliyor musunuz? Ya da tonlarca para verip gittiğiniz detoks kampının ardından kendinizi bir kebapçıya atmayacağınızdan emin misiniz? Hedefiniz sürekli uygulanabilir bir beslenme programı olmadığı sürece uygulanabilir olmayan bir diyet düzeninde kilo vermeye çalışmayın.”

    Aynı anahtar her kilidi açmaz

    Diyet yapmaya karar verenlere, arkadaşlarının listelerine başvurmamalarını öneren Dyt. Çağatay Demir, “Hipoglisemisi olan bir bireyle ürik asidi yüksek olan bireyin diyeti tamamen farklıdır. Standart bir diyet listesi uyguladığınıza ise sonuç hüsranla bitecektir” diyor.

    Adım adım Mutlu Diyet

    * Kilo vermeye başlamadan önce mutlaka bir sağlık kontrolünden geçin, kilo almanıza neden olan ya da vermenizi engelleyen hastalıklarınız olup olmadığını öğrenin.

    * Sağlığınızdan olmamak için birlikte çalışacağınız uzmanı iyi seçin, gerekli soruları sorun ve eğitimini öğrenin.

    * Kalıcı olarak kilo vermek için yeme davranışlarınızı değiştirmeye başlayın ancak bunu stresli bir döneminizde yapmayın.

    * Gerçekçi hedefler belirleyin; ilk etapta kilonuzun yüzde 10-15’ini kaybetmeye odaklanın. Haftada yarım ya da 1 kilodan fazla vermeyi hedeflemeyin.

    * Yeme davranışlarınızı değiştirmek için ailenizden ve arkadaşlarınızdan birlikte sağlıklı beslenmek veya egzersiz yapmak için destek isteyin.

    * Ana öğünlerde çok yememek için günde üç ara öğünü ihmal etmeyin.

    * Yavaş yemek yiyebilmek için her lokmadan sonra çatal bıçağınızı bırakarak lokmanızı çiğneyin.

    * Egzersiz yapmaya vakit bulamadığınız mazeretinden vazgeçin ve keyif aldığınız egzersizleri hayatınızın bir parçası haline getirin.

    * Bazı günler sevdiğiniz yiyecekleri yiyin ve sonrasında kendinizi mutsuz hissetmeyin. Ancak planınıza geri dönmek için de çok geç kalmayın.

    Düzenli öğünler kiloların düşmanı

    Dyt. Çağatay Demir üç ana üç ara öğün düzeninin sağlıklı kilo vermek ve metabolizmayı hızlandırmak açısından çok önemli olduğunu vurguluyor ve birçok kişinin aslında öğün düzensizliği nedeniyle kilo aldığını belirtiyor. Sadece öğün düzeni sağlayarak, diyet yapmadan, aç kalmadan kilo verilebileceğini söyleyen Dyt. Demir, kahvaltının günün en önemli öğünü olduğunun da altını bir kez daha çiziyor. Özellikle öğle ve akşam yemekleri arasında ara öğün yapılmadığında akşam yemeğinin fazla miktar yenildiğini ve daha fazla yağ depolandığını belirten Dyt. Demir, “İkindide yiyeceğiniz bir ara öğün fazladan alınmış kalori gibi görünse de aslında metabolizmanızı hızlandıracak ve akşam yemeğinde daha kontrollü olmanızı sağlayacaktır. Bu ara öğünde protein ve karbonhidratı beraber tüketmeye dikkat edin. Örneğin 200 ml kutu süt ile birkaç kepekli grisini ya da şekersiz çay ile esmer ekmeğe hazırlanmış bir tost tüketebilirsiniz” diyor.

    Öğünlerinizi planlamak için şu önerilere göz atın:

    * Sabah kahvaltınızı kalktıktan en geç bir saat sonra yapın.

    * Öğün aralarınız 2,5-3 saat olsun, dört saati kesinlikle geçmesin.

    * Yatmadan iki saat önce yemek yemeyi bırakın.

    Azar azar, sık sık beslenmenin avantajları

    * Metabolizmanız günlük harcadığınız enerjinizin yüzde 70’ini oluşturuyor ve sık sık yemek metabolizmayı çalıştırarak daha fazla kalori yakmanızı sağlıyor.

    * Sık sık yediğinizde fazla acıkmaz ve fazla kalori de almazsınız.

    * Uzun açlıklardan sonra vücut daha fazla yağ depoluyor, sık yediğinizde ise bu gerçekleşmiyor.

    * Kan şekeriniz düşmez, daha az sinirlenir, daha iyi iletişim kurarsınız.

    * Sindirim sistemi sorunları yaşamazsınız.

    Açlıkla mücadele etmek için

    * Yiyeceklerinizi bir anda azaltmayın, günlük 3000 kaloriden aniden 1200 kaloriye düşmeyin.

    * Ara öğünleri atlamayın. Meyve ve sebze gibi az yağlı ve düşük kalorili yiyecekleri tercih edin.

    * Öğünlerinize çorba ile başlayın. Öğünlerinizden salatayı eksik etmeyin.

    * Elinizin altında düşük kalorili ve yüksek lifli seçenekler her zaman bulunsun.

    * Bir şey yemeden önce gerçekten aç olup olmadığınızdan emin olun. Duygusal durumunuzdan dolayı yemeye yöneldiyseniz kendinizi hemen dışarı atın kısa bir yürüyüş yapın.

    Keyif almayı unutmayın

    Yaşamın en büyük keyiflerinden birinin yemek yemek olduğuna inanan ve bu nedenle sağlıklı beslenmenin ömür boyu salata ve haşlama yemek olarak düşünülmemesi gerektiğini söyleyen Dyt. Çağatay Demir, “Zaman zaman yemekten çok zevk aldığınız yiyecekleri doğru şekilde tüketmenizde hiçbir sakınca yok. Önemli olan yediklerinizi dengelemeyi başarmak. Yani fazla kaçan bir yemeği takip eden öğünde veya fazla kaçırdığınız bir öğünden önceki öğünde gerekli önlemleri alın. Akşam yemeğinde mantı yiyecekseniz öğle yemeğinde karbonhidrat tüketmeyin. Ya da öğlen kebapçıya gittiyseniz akşam et yemeyin” diyor.

    Pratik ara öğünler

    * Kuru meyveler: Enerjik ve zinde olmanızı sağlarlar.

    * Elma: Kabuğu ile tüketirseniz lif alımınız artmış olur.

    * Mandalina: Soyması zahmetsiz bir vitamin deposu.

    * Fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar: Küçük bir avucu geçmediği sürece yüksek lif, magnezyum ve E vitamini içeriği ile diyetinizi destekler.

    * Diyet bisküviler: Miktarı abartmadığınız sürece saklanması ve tüketilmesi kolay bir alternatif.

    Hiç aklınıza gelir miydi?

    Meyve sebze yetiştiriciliğinde böcek ve diğer zararlılardan korunmak için kullanılan pestisit ve diğer kimyasal maddelerin hormonal aktiviteyi artırarak kilo artışına neden olduğunu biliyor muydunuz? Uluslararası standartlarda kabul görmüş miktarlardan fazla kullanıldığında bu maddeler kilo almanın yanı sıra diğer birçok hastalığa da davetiye çıkarıyor. Diyetisyen Çağatay Demir, “Meyve-sebze tüketmekten vazgeçemeyeceğimize göre meyve-sebze tüketme sanatını öğreneceğiz” diyor ve ekliyor: “En kolayı meyve-sebzelerin kabuğunu soymak gibi gözükse de lif ve vitamin kaybı olacağı için bunu önermiyoruz. Bunun yerine yapraklı sebzeleri kısa süre sirkeli suda bekletip tek tek akan su altında yıkayın. Kabuğu ile yenilebilen meyve-sebzeleri ise su dolu kapta beklettikten sonra akan suyun altında fırçalayarak yıkayın. Meyve-sebze yıkamak için tasarlanmış solüsyonlardan da yararlanabilirsiniz.”

    Azı karar çoğu zarar: Yağlar

    Yağlar konusunda bilgilerimiz son yıllarda hızla artıyor. Bir zamanlar obezitenin tek sorumlusu olarak ilan edilen yağların artık vücutta önemli fonksiyonları olduğunu, doğru miktarda mutlaka alınmaları gerektiğini biliyoruz. Hayati fonksiyonları olan yağları doğru tüketmek için Dyt. Çağatay Demir’in şu önerilerine kulak verin:

    * Günlük yağ tüketiminiz toplam kalori alımınızın yüzde 30’unu geçmesin.

    * Bütün yağların kalorisi aynı ve bu nedenle sıvı yağları daha fazla kullanmak gibi bir alternatif yok.

    * Etli sebze yemeklerine ayrıca yağ eklemeyin.

    * Etsiz sebze yemeklerinin bir kilosuna iki çorba kaşığı yağ koyun.

    * Kahvaltıda ekmek üzerine yağ sürmeyin.

    * Süt ve süt ürünlerinin yağsız olanlarını tercih edin.

    * Etlerin görünen yağlarını tüketmeyin.

    * Yağlı tohumların tüketiminde bir küçük avucu geçmeyin.

    * Yağlı hamur işlerinden kaçının.

    * Salam, sosis, sucuk gibi işlenmiş et ürünlerini tercih etmeyin.

    * Yağı azaltılmış ürünleri daha fazla tüketme hatasına düşmeyin, aldığınız fazla kalorinin yine de yağ olarak depolanacağını unutmayın.

    * Tereyağı, margarin gibi doymuş yağlar yerine oda sıcaklığında sıvı halde bulunan doymamış yağları tercih edin.

    Mutlu tarifler

    Toyga çorbası

    Malzemeler

    * 3/4 su bardağı nohut

    * 3/4 su bardağı iri bulgur

    * 200 g ince kıyılmış tavuk göğsü

    * 2 su bardağı light yoğurt

    * 2 çorba kaşığı tam buğday unu

    * 1 yumurta sarısı

    * 8 su bardağı su

    * 1/2 çay kaşığı kuru nane

    * 3 kaşık sıvı yağ

    Yapılışı

    Tencereye bir gece önceden ıslatılmış nohut, yıkanmış süzülmüş bulgur, tavuk ve su koyarak yumuşayıncaya kadar pişirin. Yoğurt, un, yumurta sarısını pürüzsüz bir bulamaç olana kadar çırpın. Kaynayan çorbanın suyundan birkaç kaşık su alarak bulamaca katın. Daha sonra bulamacı çorbaya yavaşça, sürekli karıştırarak ekleyin. Tuzu ekleyip birkaç dakika daha kaynatın. Yağı hafifçe kızdırın, kırmızı pul biber ve kuru naneyi yağın içine atın ve yanmadan ateşten indirin. Yağı da çorbanın içine ekleyerek sıcak servis yapın.

    Çiporta

    Malzemeler

    * 1/2 kg semizotu

    * 250 g ebegümeci

    * 2 yeşil kabak

    * 2 avuç taze fasulye

    * 3 orta boy domates

    * 3 orta boy soğan

    * 1 demet maydanoz

    * 2 kaşık zeytinyağı

    * Sodyumu azaltılmış tuz

    Yapılışı

    Soğanları iri iri, küp küp doğrayın ve yağda pembeleştirin. İki adet doğranmış domatesi katın. 3 cm boyunda doğranmış taze fasulyeleri domateslerin üzerine koyun. 3 cm boyunda doğranmış semizotlarını ekleyin. İri şekilde doğranmış kabak ve ebegümeciyi katın. Sebzelerin suyu ile 10 dakika kısık ateşte pişirin. Halka kesilmiş domates, karabiber, tuz ekleyip az sıcak su ilavesi ile pişirin.

    Soslu elma tatlısı

    Malzemeler

    * 4 elma

    * 2 yemek kaşığı diyet marmelat

    * 125 ml light süt

    * 3 yemek kaşığı tatlandırıcı

    * 1 paket vanilya

    * 1 yemek kaşığı nişasta

    Yapılışı

    Elmaları bütün olarak soyun, orta kısımlarını çıkarın. Tencerenin içine çok az su, bir kaşık tatlandırıcı koyup kısık ateşte pişirin. Servis tabağına çıkarttığınız elmaların ortalarına soğuduktan sonra marmelat koyun. Süt, nişasta ve kalan tatlandırıcıyı karıştırarak kısık ateşte pişirin. Kaynamaya başladıktan birkaç dakika sonra kapatın. Karıştırarak soğutun. Ilınınca elmaların üzerine dökerek servis yapın.

    Otlu sufle

    Malzemeler

    * 1/2 demet kadar maydanoz, dereotu, nane karışımı

    * 2 yumurta (sarıları ayrılmış)

    * 2 yemek kaşığı tam buğday unu

    * ½ su bardağı light krem peynir

    * ½ su bardağı yağsız lor

    * Tuz, karabiber

    * ½ kg domates

    * 1 kırmızı soğan

    * 2 yemek kaşığı zeytinyağı

    * Limon

    * Kapları yağlamak için tereyağı, galeta unu

    Yapılışı

    Otları kaynatıp süzün, ince ince kıyın. Yumurta aklarını bir fiske tuz ile kar haline gelecek şekilde çırpın. Geniş bir kaba çırpılmış yumurta sarısı, kıyılmış otlar, tuz, karabiber, elenmiş un ve peyniri koyun. Kar halindeki yumurtayı malzemelerin içine üç seferde çok dikkatlice kesme hareketi ile karıştırın. Bu arada 4 küçük sufle kabını katı tereyağı sürerek yağlayın. İçlerine galeta unu koyup her yeri kaplaması için sallayın. Hamuru kalıplara paylaştırın. 200 derece ısıtılmış fırında 20 dakika pişirin. Pişme sırasında fırın kapağını açmayın. Bu arada domatesleri ince ince dilimleyip servis tabaklarına paylaştırın. Kırmızı soğanları da küp küp doğrayıp domateslerin üzerine serpin. 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ve limon sıkın. Sufleleri domateslerin yanına çıkarıp servis yapın.

    Bir haftalık örnek diyet listesi

    1. GÜN

    Kahvaltı:

    1 su bardağı süt

    3 yemek kaşığı müsli

    3 yemek kaşığı tahıllı gevrek

    Kuşluk:

    1 adet kuru incir

    1 adet kuru kayısı

    1 adet ceviz içi

    Öğle yemeği:

    100 g ızgara et, tavuk ya da balık

    Domates, salatalık

    İkindi:

    1 porsiyon meyve

    1 kase probiyotik yoğurt

    Akşam yemeği:

    1 adet zeytinyağlı enginar ve garnitür

    Ya da 1 kase zeytinyağlı yemek

    1 dilim ekmek

    Mevsim salata

    Gece:

    1 porsiyon elma

    2. GÜN

    Kahvaltı:

    1 dilim peynir

    1 dilim ekmek

    3 adet zeytin

    Tatlı kırmızıbiber, sivri biber, maydanoz

    Yeşil çay

    Kuşluk:

    10 adet fındık

    Öğle yemeği:

    Akdeniz salatası

    1 dilim ekmek

    İkindi:

    1 porsiyon elma

    Akşam yemeği:

    1 dilim ızgara somon

    Salata

    1 ince dilim ekmek

    Gece:

    1 su bardağı süt

    1 porsiyon meyve

    3. GÜN

    Kahvaltı:

    1 adet yumurta

    1 üçgen peynir

    1 dilim ekmek

    Tatlı kırmızıbiber

    Kuşluk:

    3 adet tüm ceviz

    Öğle yemeği:

    4 yemek kaşığı zeytinyağlı kurubaklagil yemeği

    1 dilim ekmek

    Az yağlı salata

    İkindi:

    1 bardak kefir

    3 adet taze kayısı

    Akşam yemeği:

    Küçük porsiyon ızgara tavukgöğsü

    Salata

    Gece:

    1 su bardağı taze domates suyu ya da sebze suyu

    4. GÜN

    Kahvaltı:

    1 su bardağı taze sıkılmış meyve suyu

    1 ince dilim peynir

    1 dilim çavdar ekmeği

    Bol taze nane

    Taze maydanoz

    Kuşluk:

    1 su bardağı taze sıkılmış portakal suyu

    Öğle yemeği:

    1 kase zeytinyağlı sebze yemeği

    1 dilim çavdar ekmeği

    3 kaşık yoğurt

    İkindi:

    1 su bardağı taze sıkılmış meyve suyu

    Akşam yemeği:

    1 kase sebze çorbası

    5 kaşık zeytinyağlı börülce

    1 bardak ayran

    Gece:

    1 adet meyve

    5. GÜN

    Kahvaltı:

    1 bardak süt

    6 yemek kaşığı müsli

    Kuşluk:

    3 adet grisini

    Rezene çayı

    Öğle yemeği:

    150 g ızgara hindi veya tavuk ya da balık

    Mevsim yeşillikleri ile salata

    İkindi:

    1 porsiyon meyve

    Akşam yemeği:

    Sebzeli bulgur pilavı

    Cacık

    Roka salatası

    Gece:

    3 adet erik (1 porsiyon meyve)

    6. GÜN

    Kahvaltı:

    2 dilim taze kaşar peyniri

    2 dilim kepek ekmeği

    Kuşluk:

    1 orta boy meyve

    Öğle yemeği:

    Yarım tavukgöğsü ile haşlanmış sebzeler

    Mevsim salata

    İkindi:

    2 kuru incir, 10 adet fındık

    Akşam yemeği:

    6 kaşık buharda pişmiş mevsim sebzeleri

    1 kase yoğurt

    Domates salatalık salatası

    1 dilim ekmek

    Gece:

    1 orta boy meyve

    7. GÜN

    Kahvaltı:

    1 yumurtalı menemen

    1 dilim peynir

    5 adet zeytin

    1 dilim çok tahıllı ekmek

    Domates, salatalık

    Kuşluk:

    3 adet kuru kayısı

    2 adet ceviz içi

    Öğle yemeği:

    1 tabak domates soslu makarna

    1/2 kase probiyotik yoğurt

    İkindi:

    1 porsiyon meyve

    Akşam yemeği:

    1 dilim ızgara biftek

    6 kaşık haşlanmış veya ızgarada pişmiş sebze

    Mevsim yeşillikleri ile salata

    Gece:

    1 su bardağı süt, 1 adet muz

    Formsanté Dergisi

  • Porsiyon Kontrolüyle Kilo Verin

    Porsiyon Kontrolüyle Kilo Verin

    Tabakta doğru porsiyonları kullanmayı öğrenmek zaman alan bir iştir. Büyük tabaklarda yemeye alışık biri için, küçük tabağa alışmak zaman ister ama vazgeçmeden uygulayın.

    Yemek yerken ihtiyacınız olan miktar boy, kilo, cinsiyet ve aktivite oranına bağlı olarak değişir. Yediğiniz malzemenin ve olduğu da önemlidir. Pakette yiyecekler aldığınızda üzerindeki etiketleri okuyun. Orada genellikle porsiyon ölçüsü yazar. Bir porsiyondan kastedilen ne ise, onu tüketin, fazlasını değil.

    Televizyon karşısındayken veya başka bir işle meşgulken ne kadar yediğinizi kaçırabilirsiniz. O yüzden başka şeyle uğraşırken yemek yemeyin. Sadece yavaş yediğiniz zaman beyin midenizin dolduğu mesajını alır. Bu yüzden yavaş yiyin.

    Bir yemek daha yağlı ve yüksek kalorili olduğunda tüketmeniz daha hızlı olur. Bu yüzden ne kadar yediğinizi kontrol edin. Ağır yemekler yerine sebze, tatlılar yerine salataları tercih edin.

    Düzenli yemek yemeye çalışın

    Öğün atlamak, öğün aralarında uzun boşluklar bırakmak, daha sonra çok fazla yemenize neden olabilir.

    Çoğumuz yeme alışkanlığımızın altındaki asıl sebebi anlayamayız. Eğer açlık dışında, duygusal tepkiler yüzünden yediğinizi fark ederseniz, kendinize bunu sorun ve yerine başka bir aktivite yapın. Yürün, spor yapın, dikkatinizi yemekten uzak tutun. Pek çok restoranda az bir fark ödeyerek daha büyük porsiyon yiyecek alabiliyorsunuz. Biraz para verip daha fazla yemek bir avantaj gibi görünse de, sağlıklı yaşamak için bu alışkanlıktan uzak durun.

    Bir daha ekstra porsiyon siparişi verirken şunu düşünün; sağlığınız mı, cüzdanınız mı? Eğer yalnızsanız, küçük porsiyon siparişi verin. Yanınızda biri varsa büyük alıp paylaşın. Dışarıda yemek yerken, mönüde düşük kalorili olan bölümü inceleyin ve o bölümden sipariş verin.

    Porsiyon kontrolünde yemek paylaşmak, yarım porsiyon sipariş etmek, ana yemeği meze olarak söylemek gibi önlemler işe yarar. Sağlıklı örnekler ise ızgara veya haşlanmış deniz ürünleri, çorba, sebze ve salatadır.

    Uzun süren açlıklar yaşamayın

    Bu durum porsiyon kontrolünü yoldan çıkarmanıza neden olur. Birkaç saat aralıklarla ana ve ara öğünler tüketmek, sizin kontrollü beslenmenizi sağlar.

    İçeceklerin düşündüğünüzden fazla kalorisi vardır. Özellikle büyük boy veya süper büyük boy diye satılan, mönüye dahil edilen içeceklerden uzak durun. Bunun yerine bir dilim limonlu su için. Az şekerli buzlu çay veya küçük bir limonata tercih edebilirsiniz. Özellikle sinema gibi faaliyetlerde tüketilen mısır ve cipslerden uzak durun.

    Doğru ölçüler kullanın

    Bir çorba kaşığı ile bir tatlı kaşığı arasında önemli fark vardır. Bir bardak olarak verilen ölçünün en büyük boy su bardağı değil, normal boy bir bardak olduğunu unutmayın.

    Kaçaklardan kurtulun

    Kaçaklardan kurtulun. Her gün çayın veya kahvenin içine attığınız şekerden, her yemeğe boşalttığınız tuzdan kurtulun. Doğru miktarlarda yemek yemeyi öğrenmek için biraz zamana ihtiyacınız olabilir. Merak etmeyin, bu zamanla oluşacak bir alışkanlıktır. Siz yeter ki; bu alışkanlığı yerine getirmeye istekli olun.

  • Öğünden 100 kalori azaltmak mümkün

    Öğünden 100 kalori azaltmak mümkün

    Diyetisyen&Yaşam Koçu Gizem Şeber’in vereceği bazı basit tüyolar ile her öğününüzden 100 kalori azaltabilirsiniz.

    Günde 300 kalori azaltmak; haftada 2100 kalori azaltmak demektir. Bu da fark etmeden ayda 1 kilogram kaybetmek anlamına gelir.

    PATATES KIZARTMASI YERİNE PATATES SALATASI/FIRINDA PATATES TERCİH EDİN

    Patates kızartırken, toplam ağırlığının yaklaşık %10’u kadar yağ çektiğini biliyor muydunuz? İşte bu nedenle patates kızartması yerine fırında patates veya patates salatası tercih etmek size 100 kaloriden daha fazlasını kazandıracaktır.

    POĞAÇA YERİNE SOKAK SİMİDİ

    1 adet poğaça veya 1 porsiyon börek yerine kahvaltıda sokak simidi tercih etmeniz ortalama 100-200 kalori arasında eksik almanıza yardımcı olur.

    BÜYÜK SANDVİÇ/HAMBURGERİN BİR EKMEĞİNİ ÇIKARMAK

    Büyük boy bir sandviç veya hamburger sipariş etmek durumunda kaldığınızda ekmek diliminin birini çıkarmak 100 kalori eksik tüketmenizi sağlar.

    PATATES CİPSİ YERİNE PATLAMIŞ MISIR

    Evde film izlerken, 1 paket patlamış mısır yerine yağsız patlamış 2 avuç patlamış mısır yemeniz 100 kaloriden daha fazla kar etmenizi sağlar.

    KIYMALI YERİNE SEBZELİ MAKARNA TERCİH EDİN

    Kıyma veya et eklenmiş makarna yerine sebzeli makarna tercih edin, 100 kalori daha az tüketin.

    PİDE YERİNE LAHMACUN SİPARİŞ EDİN

    Kıymalı/etli veya peynirli pideler yerine 1 lahmacun tüketmek, günlük 150 kalori daha az almanızı sağlar.

    KALIN HAMUR YERİNE İNCE HAMUR PİZZA TERCİH EDİN

    Kalın hamur yerine ince hamur pizza siparişi size 100 kaloriden daha fazlasını kazandıracaktır.

    TEK SEÇİM İYİDİR

    Restoranda yemek yediğiniz zamanlarda; aynı menü içerisinde birden çok seçenek gelir. Bu seçeneklerden birini bile azaltmak, 100 kaloriden daha fazlasından kurtulmak anlamına gelecektir.

    KÜÇÜK BOY KAHVE

    Gün içerisinde kremalı kahve içme alışkanlığınız var ise sadece büyük boydan küçük boy seçime dönüş yapmak veya küçük boy seçiminizi light ve şekersiz yapmak ortalama 100-200 kalori kar etmenizi sağlayacaktır.

    SOSLARDAN VAZGEÇEMEYENLER, YARIYA İNİN

    Soslu yemek, soslu salata, soslu et severler bu lezzete karşı koyamıyorlarsa, normal sos miktarının yarısı kadar kullanmaları günlük 100 kalori daha az almalarına yardımcı olacaktır.

    PİŞİRİRKEN TATMAKTAN VAZGEÇİN

    Yaptığınız yemeklerin tuzuna bakmak için aldığınız birer kaşıklar, yaptığınız böreklerin ve tatlıların tatlarını kontrol etmek için farkında olmadan mutfakta yaptığınız ufak atıştırmaların size günlük maliyetinin 100-300 kalori arasında olduğunu unutmayın.

    SALATALARINIZDAKİ EKSTRALARA DİKKAT EDİN

    Salatalara eklenen kuru kayısı, kuru üzüm, nar, kuruyemiş gibi yiyecekler salatanın sadece besleyici değerini değil aynı zamanda kalorisini de yükseltir. Salatalarınızın sadece soslarına değil, içeriğine de dikkat etmeniz ortalama günlük 100 kalori daha az almanıza yardımcı olur.

    ZEYTİNYAĞI SAĞLIKLI DİYE BOCA ETMEYİN

    Zeytinyağının sağlığa olan faydaları saymakla bitmese de; 1 tatlı kaşığı yaklaşık 45 kaloridir. Sağlıklı diye bolca kullandığınız zeytinyağı fazla kilolarınızın gizli nedeni olabilir. Yemekleri 1 yemek kaşığı zeytinyağı ile pişirmek, salatalara ise 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ilave etmek sizi günlük ortalama 100-250 kaloriden kurtaracaktır.

    OMLET TÜKETECEĞİNİZDE SADE TERCİH EDİN

    Kahvaltıda karışık omlet yerine peynirli veya sade omlet sipariş etmek ve sipariş esnasında az yağlı olmasını söylemek zor değil, ama kalori karşılığı yaklaşık 130 kalori.

    GOFRET YERİNE PROBİYOTİK YOĞURT

    Tatlı ihtiyacı duyduğunuzda tüketeceğiniz 1 gofret yerine 1 kutu meyveli probiyotik yoğurt tüketmek, 130 kalori eksik almanızı sağlayacak.

    Kalori Hesabı Diyet Listeleri için tıklayın !

     

  • Genetik yapıya göre diyet

    Genetik yapıya göre diyet

    Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Beslenme ve Diyet Uzmanı Arzu Gökmen, beslenme ile genetik yapı arasındaki ilişkiyi ve genetiğin zayıflamadaki önemini anlattı.

    Yaptığınız tüm diyet denemelerinde kan ter içindeki spor aktivitelerine rağmen zayıflayamıyorsanız geninize baktırmanızda fayda var! Zira genetik şifrenize uygun bir diyet ve egzersiz programıyla 2.5 kat daha hızlı zayıflamanız mümkün. Basit bir kan ya da tükürük testi sonrasında genetik yapınıza göre planlanacak diyet programı sayesinde boşa kulaç atmaktan kurtulursunuz

    Günümüze kadar gelen klasik beslenme anlayışı, besin öğesi eksiklikleri ve bunların sağlık üzerindeki etkilerine odaklanmaktadır. Son yıllarda beslenmeyle ilgili gelişmelere baktığımızda ise özellikle diyette bulunan biyoaktif bileşenler ile bireylerin sağlık durumunu iyileştirmek, sonuçta toplumun genelindeki sağlık düzeyini geliştirmek ve hastalıkların önlenmesini sağlamak amaçlanmaktadır.

    *Nutrigenomik, besinlerin gen ifadelerindeki rolünü araştıran bir beslenme dalı olarak tanımlanır. Nutrigenomik, genotipe bağımlı kronik hastalıkları önleme ve yönetimlerini kolaylaştıracak ve sağlık durumlarını geliştirecek diyetler geliştirmede yardımcı olur. Nutrigenomik ve nutrigenetik; iki yeni bilimsel alan olup, beslenmeye ilişkin faktörlerle, genetik faktörlerin etkileşimi ve bunların sağlık üzerindeki etkilerini incelemektedir.

    GENETİK YAPIYA GÖRE BESLENME

    *Nutrigenetik, genetik yapımıza uygun beslenmeyi belirlerken, nutrigenomik besinlerin genetik yapımızın değişimi üzerindeki etkisini inceler. Nutrigenetik, insanların besinlere genetik yapıları nedeniyle verdikleri cevapları incelerken, nutrigenomik insan genomunun besin öğelerine verdiği yanıt ile genlerin ekspresyonunu incelemektedir.

    *Bazı bireylerde beslenmenin belirli hastalıklar açısından ciddi bir risk faktörü olabileceğinden hareketle nutrigenetik (beslenme genetiği), beslenme ile kişinin genetik yapısı arasındaki ilişkiyi moleküler seviyede araştıran ve ortaya koyan bir bilimdalıdır.

    *Nutrigenetik ve nutrigenomik bilim teknolojilerinde; bireylerde gözlenen hastalıklarda genetik varyasyonlar dikkate alınmakta, bunların doğası ve derecesi, orijini ve devamlılığı, aileler ve toplumdaki dağılımı, çevre ile etkileşimi, gelişme ve homeostaz üzerindeki etkilerinin sonuçları araştırılmaktadır. Bu iki teknolojiyi klasik beslenme yaklaşımlarından ayıran en önemli özellik; beslenmenin insan üzerindeki etkisini genotipi temel alarak açıklamasından kaynaklanmaktadır.

    GENETİK ŞİFRENİZİ ÇÖZÜN 2.5 KAT HIZLI ZAYIFLAYIN

    *Besinler ve hastalık arasındaki ilişkiyi çözmek için uzun yıllar boyunca çeşitli beslenme biçimleri ileri sürülmektedir. Aynı toplumdan, hatta aynı aileden bireyler aynı besinlerle beslenseler bile bireysel genetik farklılıklar nedeniyle bir kısmı sağlıklıyken, bazılarında aşırı zayıflık, obezite, kanser, kalp kalp hastalıkları ve diyabet hastalığı görülebilir. Bu da kişinin genetik özelliklerinden kaynaklanmaktadır.

    *Bu programda; basit bir tükürük ya da kan testiyle, bireylerin genetik özelliklerine bakılarak, bireye özel bir beslenme programı çıkarılmaktadır. Obeziteyi değerlendirdiğimizde, genetik şifrenize uygun bir diyet ve egzersiz programı ile 2.5 kat daha hızlı zayıflamanız mümkündür.

    Diyetinizdeki karbonhidrat, yağ ve protein oranı nasıl olmalı, yoğun bir egzersiz programımı size daha uygundur yoksa hafif egzersiz programımı zayıflamanız için yeterlidir sorularının cevabına göre bir beslenme ve egzersiz programınız planlanacaktır.

    *Kilo kontrol programında da; çocuk, ergen ve yetişkinlerde uygulanabilen, kişiye özel planlanan, herhangi bir besine yasak koymadan kendinizi daha yakından tanıyarak, hızlı, kolay ve kalıcı bir şekilde kilo vermek amaçlanmıştır.

    ÖNCE GENETİK UZMANI SONRA DİYETİSYEN

    *Gen dizilimlerindeki değişimleri sağlamak için hekim ve diyetisyen kontrolü mutlaka gerekli. Testin sonuçlarının elde edilmesinin ardından da bir hekimin hastayı ve sonuçlarını klinik açıdan değerlendirmesi gerekir. Diyetisyenin de bireye özgü bir beslenme programı planlaması gerekmektedir.

    Yeşil çay ve sarımsak fonksiyonel besinler

    Nütrigenetikte fonksiyonel besinler ve fonksiyonel besin bileşenleri oldukça önemli bir yer tutar. Fonksiyonel besinler; içerdikleri ya da içlerine eklenen fizyolojik aktif bileşenler ile sağlıklı beslenmemize katkıda bulunmanın yanı sıra, iyi hal ve sağlığı geliştirici, hastalık riskini azaltıcı potansiyel etkileri ile vücuttaki bir veya daha fazla hedef fonksiyonda yararlı etkiler oluşturduğu bilimsel olarak kanıtlanan besin bileşenleridir. Örneğin, yeşil çay veya sarımsak fonksiyonel besinlerdendir.

    HERKESiN diyeti kendine

    *Tüm insanların gen diziliminin yüzde 99,9’u birbirinin aynı olmakta ve gen dizilimindeki yüzde 0,1’lik farklılık, yani varyasyonlar, insanlar arasındaki çeşitliliğin genetik kökenini açıklamaktadır. Kişiye özgü gen farklılıklarına bağlı olarak her insanın diyet değişimine verdiği tepkiler farklılık gösterebilmektedir.

    *Örneğin; aynı diyeti aynı miktarda tüketen bireylerin bazılarında LDL kolesterol, trigliserit ya da ürik asit seviyeleri normal düzeyde tespit edilirken diğerlerinde oldukça yüksek bulunabilmektedir. Benzer gıdalar tüketip aynı işi yapan, aynı yaştaki iki kişiden biri ideal kilosunu korurken, diğeri sürekli kilo alabilmektedir. Bütün bunlar bireyin beslenmesi ile genetik yapısı arasındaki yakın ilişkisinden kaynaklanmaktadır.
    *Bireylerin genetik özellikleri, hastalıklara yatkınlıkları ve besinlere verdiği cevaplar değişken olurken, bu bireylerin hastalıklardan korunmak için izlemesi gereken beslenme ve yaşam tarzının da farklı olduğu bir gerçektir.

    Gen profilinize göre protein oranını belirleyin

    *Genler besin öğelerinin metabolizmasını değiştirir ve sağlık durumunu etkiler. Bu nedenle bu programla bireylerin genlerine ve bireysel özelliklerine göre planlanan “Kişiye Özel” bir beslenme programı ile daha hızlı ve kolay kilo vermek mümkün olacaktır.

    *Bu program ile kişinin gen profili çıkarılarak, hangi oranlarda karbonhidrat, yağ ve protein alması gerektiği ortaya konacaktır. Yani bireyin genetik şifresi çözülerek beklenenden 2.5 kat daha hızlı ve kolay kilo vermesi sağlanacaktır.

    *Örneğin, insanların yüzde 45’i karbonhidratlı beslenme ile daha kolay kilo alırken, yüzde 39’u ise daha yağlı beslendiği zaman kilo almaktadır. Bu oranlar toplumlara göre değişiklik göstermektedir.

    Kemikleriniz kahve içmekten erimesin

    *İleri yaşlarda meydana gelen hastalıkları nasıl önleriz sorusuna, genetik yapıyı araştırarak şeklinde bir cevap verilebilir. Örneğin, ilerleyen yaşlarda meydana gelen kalça kemiklerinde kırılmaların aslında genetik ve beslenmeyle ciddi ilişki içinde olduğu ortaya konuldu. VDR geninde polimorfizm( değişme) olan bir genç insanın osteoporoza normalden daha yatkın olacağı anlaşıldı. Dolayısıyla VDR geninde polimorfizm oluşan bir kişi kahveyi daha az tüketip, kalsiyum içeren besinleri daha fazla tüketirse osteoporoza yakalanma riski çok daha az olur.

    Antibiyotik ve aşı yerine nutrigenlik

    *Türkiye’deki tüm ölümlerin ilk sırasında koroner kalp hastalıkları bulunuyor. Kanser vakalarının kadınlarda yüzde 60’ı, erkeklerde yüzde 40’ı, beslenme alışkanlıklarına bağlı. Meme, kolon ve mide kanseri en fazla görülen kanser türleridir. Türkiye’de beslenmeye bağlı kronik hastalıklardan olan diyabet ve osteoporoz ise giderek artmaktadır.

    *Nütrigenetik, Türkiye’de beslenmeyle ilgili olan bu hastalıklardan kaynaklanan ölüm rakamlarına rağmen hâlâ çok fazla tanınan bir bilim değil. Ancak 19. yüzyılda aşıların ve antibiyotiklerin yaptığı işi 21. yüzyılda nütrigenetiğin yapacağı ortadadır.

    KALORİ DEĞİL GEN HESABI!

    *Nütrigenetik biliminde işin can alıcı noktasını “Kişiye Özel Diyet”ler oluşturmaktadır. Yani genel geçer diyet yoktur. Kişiye özel beslenme programları vardır. Ortak diyetler, size doktor tarafından verilen bir ilacı, bir yakınınıza al sen de kullan demeye benzer. Nütrigenetik genetik testi değil…

    Kalori hesaplaması yani zayıflama programı hiç değil… Nütrigenetikte amaç, metabolik bozuklukları beslenme ile önlemek, hayat kalitesini artırmak ve kişinin kendini tanımasını sağlamaktır. Kendinizi yakından tanıyacaksınız ve daha çok seveceksiniz…

  • Ofiste Kalori Nasıl Yakarsınız?

    Ofiste Kalori Nasıl Yakarsınız?

    İşiniz günde 6 saatten daha fazla masa başında oturmanızı mı gerektiriyor? İnce ayarlamalarla kiloları kendinden uzak tutabilirsiniz.

    Ofiste Nasıl Kalori Yakarsınız?
    Ofiste Nasıl Kalori Yakarsınız?

    * Servis ya da otomobille işe giderken kaslarınızı kasın.

    * Masa başında her 30 dakikada ayağa nkalkın ve gerinin. e-maillerine bakarken veya telefondayken oturmayın. Daha yüksel bir masada çalışmak istediğinizi söyleyin. Böylece arada ayakta durarak çalışabilirsin.

    * Yemekten sonra 10 dakikalığına enerjik bir yürüyüş yapın.

    * Öğleden sonra iş arkadaşlarınla ayakta sohbet edin, koridorda görüşün.

    * Akşam dinlenmeden önce 20 dakika yürüyüş yapın. Ev işleri yaparken sevdiğiniz şarkıları dinleyerek yapın.

    * İnternet ve televizyonun esiri olmayın. Egzersiz topunda otureun. Otururken egzersiz aletleriyle kollarınızı ve bacaklarınızı çalıştırın. Her yarım saatte bir ayağa kalkın ve merdivenlerde aşağı, yukarı inip çıkın.

    Kalori diyetleri için tıklayın !