Etiket: kadınlar ve sağlık

  • 2014 Yılbaşı için sağlıklı menüler

    2014 Yılbaşı için sağlıklı menüler

    Yeni yıl dileğiniz daha sağlıklı ve fit bir vücuda sahip olmak ise işe yılbaşı gecesi mönünüzü dikkatli bir şekilde hazırlayarak başlayabilirsiniz.

    İnanması zor gelse de yeni yıl sofranız hem iştah açıcı hem de sağlıklı olabilir. İşte diyetisyen Müge Arslan’dan yılbaşı menünüzü hazırlarken işinize yarayacak tüyolar…

    Yılbaşı sofralarında şarküteri ürünlerini mümkün oldukça az tüketiniz. Bu besinlerin içeriğindeki doymuş yağ asitleri özellikle kalp damar sağlığını olumsuz etkiler.

    Şarküteri ürünleri illa tüketmek istiyorsanız da beraberinde C vitamininden zengin yiyecekleri de bulundurun. Şarküteri ürünlerinin içeriğindeki nitrit ve nitratın etkilerini minimuma indirmek için domates, limon, yeşil biber ve maydanozdan oluşan salata en uygun seçenek olacaktır.

    – Kırmızı et yerine balık, tavuk ve hindiyi tercih ediniz. Ancak yediğiniz miktarlarına ve pişirme şekline dikkat ediniz.

    – Yağ tüketimini azaltınız. Katı yağlar yerine sıvı yağları, özellikle zeytinyağını kullanınız.

    – Yemeğinizi yavaş yavaş tüketiniz. Hızlı yerken daha fazla insülin salgılanır, bu da hem yağın vücutta depolanmasına, hem de karaciğerde kolesterol yapımının artmasına neden olur.

    – Kuruyemişler özellikle kalp hastalıklarının önlenmesinde önemli yere sahip besin maddeleridir. Kuruyemişlerde bulunan tekli doymamış yağ asitleri ile bitkisel kolesterolü düşürür. Ama aşırı tüketilmemelidir.

    – Antioksidan etkisi bulunan meyve ve sebzelere ağırlık verilmelidir.

    – Çorba, sebze yemeği ya da cacığınızda 2-3 diş sarımsak tüketiniz. Sarımsak bol miktarda potasyum, fosfor, selenyum, A ve C vitaminleri ile 75 farklı kükürtlü madde içerir. Kan damarlarını genişletir, kanın pıhtılaşma oranını azaltıp damar tıkanmasını önler.

    – İki, üç yemek kaşığı kadar barbunya pilakisi, kuru fasulye ve nohut tüketiniz. Kuru fasulye, nohut, mercimek, börülce ve barbunya hem çok besleyicidir, hem de kalp hastalıklarını ve kanserden koruyucu madde içerir. Bu koruyucu maddelerden biri de diyet lifidir. Diyet lifi, yüksek tansiyonu ve kötü kolesterolü düşürür; kan şekerinin yükselmesini, kabızlığı ve kalın bağırsak kanserini önler.

    Yılbaşı için sağlıklı mönü önerileri

    Yılbaşı Günün Menüsü

    Sabah
    – Çay (şekersiz)
    – 1 kibrit kutusu beyaz peynir
    – Domates, salatalık
    – 5–6 adet zeytin
    – 1 ince dilim çavdar ekmek

    Ara
    – 1 porsiyon meyve
    – 1 kase yoğurt

    Öğle
    – 1 kase çorba
    – 6 yemek kaşığı sebze yemeği
    – Salata (yağsız)
    – 1 ince dilim çavdar ekmek

    Ara
    – 1 porsiyon meyve
    – 1 kase yoğurt

    Akşam
    – 1 kase çorba
    – Salata (yağsız)
    – Hindi dolması
    – 1 ince dilim çavdar ekmek

    Ara
    – 1 porsiyon meyve

    Yılbaşı Mönüsü

    Başlangıç tabağı
    – Somon füme
    – Lakerda
    – Dana jambon
    – Yaprak sarma
    – Beyaz peynir
    – Kaşar peynir
    – Patlıcan salata
    – Haydari
    – Domates-salata söğüş

    Ara Sıcak
    – Karides güveç
    – Sıcak pilaki
    – Salata
    – Özel doğa salatası

    Ana Yemek
    – Palamut ızgara veya kestane iç pilavlı kuzu tandır
    – Meyve/Dondurma
    – Çorba

    Yılbaşı Menüsü
    – Yaprak sarma
    – Beyaz peynir
    – Kaşar peynir
    – Patlıcan salatası
    – Domates, salatalık
    – Sigara böreği
    – Çorba, patates sufle veya su böreği veya peynirli sufle veya tavuk pate
    – Hindi dolması
    – Salata
    – Meyve

  • Reflü ile başa çıkmanın yolları

    Reflü ile başa çıkmanın yolları

    Çağımızın hastalığı reflü ile başa çıkmanın ilk adımı doğru beslenmeden geçiyor…

    Beslenme alışkanlıklarında reflünün tedavisinde önemli rol oynadığını belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Gizem Keservuran, şu bilgileri verdi:

    Düşük şekerli diyet reflüyü azaltıyor

    “Endüstriyel, rafine gıdalarla beslenenlerin en az yüzde 20 sinde reflü şikayetlerine rastlanmakta, hatta bu rakamın yüzde 50`leri geçtiği söylenmektedir. Ülkemizde yapılan bir çalışmada toplumun yüzde 20 sinde reflü hastalığı saptanmıştır. Olguların çoğunluğunu yaşlılar, şişmanlar, hamileler oluşturmaktadır. Düşük karbonhidrat içerikli besinlerle beslenen, sofra şekerini az tüketen kişilerin çok büyük bir bölümünde reflü şikayetleri nispeten azalabilmektedir. Un ve şekerden zengin gıdalar ile beslenen bireylerde insulin direnci ve buna bağlı reaktif hipoglisemiler (tepkisel kan şekeri düşüklüğü) olmaktadır. Hipoglisemiyi düzeltmek için vücutta sempatik sistem uyarılmaktadır. Yemek borusunun alt ucunun daralması parasempatik sinir sisteminin kontrolündedir. Hipoglisemi sonucu sempatik sinir sistemi aşırı uyarılınca yemek borusunun alt ucu yutma olmamasına rağmen genişler ve mide içindekiler geriye kaçar.
    Ne yapmalıyız?
    Yağ oranı yüksek yiyecekler mide boşalmasını geciktirir. Özellikle fast food türü yiyeceklerde yağ miktarı yüksektir. Yağlı yiyeceklerin midede kalma süresi de uzundur, bu nedenle yağlı yiyeceklerin sindirilmesi için daha fazla sindirim enzimi salgılanmaktadır.
    Protein ağırlıklı diyetler yapılarak, yağ ve yağlı besinler, koyu çay, kahve, çikolata nane soğan gibi besinlerin tüketimi azaltılmalıdır.
    Mide asidinin uyarılmasını önlemek için; acı baharatlar, karbonatlı içecekler (kola, soda, gazoz vb.) domates, turunçgiller, kahve , alkol, çok sıcak ve çok soğuk besinler tüketilmemelidir.
    Öğünler sık aralıklı olmalı (en az 2 saat) bir öğünde fazla yemek yenilmemeli, fazla yemek mide basıncını arttırır ve reflü olasılığı artar.
    Yemek yerken sıvı alımı azaltılmalı, sıvılar öğün aralarında içilmelidir.
    Alkollü İçeceklerden kaçınılmalıdır.
    Kabızlık ıkınma sonucu karın içi basıncında artmaya ve dolayısıyla reflüde artışa yol açar.
    Her lokmadan sonra çatalı bırakmak ve her lokmayı en az 10 kez çiğnemek.
    Sakız çiğnemekten sakının. Çünkü yutulan hava miktarı artar, bu da gaz ve reflüye yol açar.
    Yemek yerken ve yemeklerden sonraki 45 dakika dik pozisyonda durulmalı.
    Uykudan birkaç saat önce yemek yemekten kaçının. ( 3-4 saat ).
    Akşam porsiyon miktarlarını kısıtlayın.
    Özellikle öğünlerden sonra sıkı dar giysiler giymeyin, kemer, korse vb. kullanmayın.
    Hangi gıdalardan kaçınmalıyız?

    Turunçgiller; portakal, mandalina, greyfurt, limon
    Üzüm, karpuz, kavun
    Yaban mersini, çilek, kızılcık, çekirdekli kara üzüm antioksidan açısından oldukça zengin olmalarına rağmen reflü de dikkatli tüketilmeli
    Kuru fasulye, nohut, mısır gibi gaz yapıcı gıdalar
    Patates, püresi, kızarmış
    Margarin, tereyağı, kuyrukyağı
    Sosis salam sucuk
    Yağda yumurta, kaşar peyniri, tulum peyniri
    Çok sıcak çok soğuk yiyecekler.
    Sakatatlar (karaciğer, beyin, böbrek, vb.)
    Kahve, koyu çay
    Yağda kızartılmış her türlü yiyecek
    Soğan, sarımsak, salçalar ve baharatlı yiyecekler
    Yağlı şekerler, helvalar, lokumlar, hamur tatlıları, kuruyemişler
    Mayonez, ağır soslar, sirke, turşu ve konserveler
    Katı yiyecekler cips, krik-krak, kabuklu yiyecekler midenin perforasyonuna ( delinmesine ) sebep olabilir. bu besinlerin ara öğünlerinizden kaldırıp yerine; meyveli yoğurt, 1 dilim peynir + 1 dilim ekmek ya da kuru / taze meyve tüketin.
    Nelere dikkat etmeliyiz?

    Mutfağınızda kullanacağınız yağınızı doğru tercih edin,
    Koyu çay kahve yerine bitki ve meyve çaylarına yer verin,
    Mutfağınızda ızgara-haslama-fırın pişirme şekillerini tercih edin,
    Ara öğünlerinizde ; meyveli yoğurt, 1 dilim peynir + 1 dilim ekmek ya da kuru / taze meyve tüketin,
    Etiket dedektifi olun
    Kendinizi dinleyin, vücudunuzun sesine kulak verin.

  • Seyrek Saçları Güçlendiren Formül

    Seyrek Saçları Güçlendiren Formül

    Güzellik Uzmanı Suna Dumankaya Dökülerek seyrekleşmeye başlayan saçlarınız için bitkisel bir tedavi öneriyor…

    Suna Dumankaya’dan  Seyrekleşmiş Saçları, Gürleştirici Bitkisel Tedavi:

    Eşit miktarda ılık zeytinyağı, susam yağı,

    * 4 dövülmüş asprin,

    * 4 damla kekik yağı,

    * 4 damla lavanta yağı

    * 1 tatlı kaşığı bira mayası

    Bütün malzemeleri karıştırıp, saç diplerinize sürün. 2 saat bekleyip saçlarınızı durulayın. Son durulama suyuna da 2 çorba elma sirkesi katın. Bu uygulamayı haftada 1 defa tekrarlayın.

  • Saçların Hızlı Uzaması İçin Yapılması Gerekenler

    Saçların Hızlı Uzaması İçin Yapılması Gerekenler

    Doğal Saç Bakımı ve Hızlı Saç Uzatma

    Saçlarınızın çabuk uzaması ve saç bakımınız için aşağıdaki doğal yöntemleri uygulayabilirsiniz.

    Yarım olgun avokadoyu çatal ile iyice ezin. İçine bir çorba kaşığı üzüm çekirdeği yağı ve bir çorba kaşığı soya yağı katıp iyice karıştırdıktan sonra saç diplerine iyice yedirerek sürün. Daha sonra başınıza önce mutfakta kullandığınız streç filmden bir kat sarın onun üzerine de ılık havlu sarıp 1 saat bekleyin. Son olarak saçınızı yıkayıp durulayın. (Hafta bir kez uygulayabilirsiniz.)

    Bir kahve fincanı sıcak suyun içine bir kahve fincanı keten tohumu yağı, yarım limon suyu katarak ocağa koyun ve kaynamaya başlayınca hemen ocaktan alın. Başınıza sürebileceğiniz sıcaklığa gelince ılık olarak saçlarınıza sürüp yukarıdaki gibi streç film ve havlu ile sarın. Bir saat sonra saçınızı yıkayıp durulayın.

    Not: Bu iki maske saçların çabuk uzaması ve saç dökülmesi için çok faydalıdır.

    Saçların Çabuk Uzaması İçin tıklayın !

  • Karnı Düzleştirmenin yolları

    Karnı Düzleştirmenin yolları

    Sıkı bir karın her zaman çekici ve alımlı görünmenizi sağlar. Giydiğiniz her şey üzerinize daha güzel oturur ve imrenilen bir vücudun başı orantılı bir karın ile mümkündür. İşte yapmanız gerekenler:

    1)Duruşunuza Dikkat

    Ayakta dururken daha iyi bir duruş karın kaslarının doğru çalışmasını sağlar. Kulaklarınız omuz hizasında olmalı ve dizlerinizi kırmamalısınız. Omuzlarınızın ön kısmı askıya gömlek astığınız gibi düz olmalıdır. Öne doğru eğik durursanız kamburunuz çıkar ve zamanla kalıcı olabilir. Ağırlığınızı topuklarınıza verin. Bu sayede hem düzgün bir duruşa hem de sağlıklı karın kaslarına sahip olacaksınız.

    2) Resmin Bütününü Düşünün!

    Karın kaslarınızı çalıştırırken vücudunuzun diğer bölümlerini ihmal etmeyin. Sıkı bir karın için örneğin sırt ve bel bölümünde bulunan kasların da durumu oldukça önemlidir. Ayrıca dengeli bir biçimde tüm vücudu çalıştırmazsanız karnınız sıkı ancak diğer yerler gevşek kalacaktır.

    3) Kano Dönüşü

    Dik durun, ayaklarınızı omuz hizasında ayırın. Ellerinizi birleştirin ve kürek çektiğinizi hayal edin. Sağ ve sol tarafınıza doğru birleştirdiğiniz ellerinizi kanoda oturur gibi kürek hareketini 20 kere yapın. Hareketleri yaparken derin nefes almaya dikkat edin.

    Gergin bir karına kavuşmak hayal değil! İşte seksi bir vücut için vazgeçilmeziniz olacak ürünler!

    4) Kedi Tekmesi

    Ayaklarınızı birleştirip dik durun. Kollarınızı uçak kanatları gibi açın. Nefes verin ve aynı zamanda bacağınızı kaldırabildiğiniz kadar yukarı kaldırın. Kollarınız önünüzde paralel olrak durmalı. Her bir bacak için 20 kez aynı hareketi yapın. Bu sayede bu bölgede bulunan kaslarınızın çalışacak ve yağ yakımı artacaktır.

    5) Esneme

    Dik durun, topuklarınızı birleştirin ve ellerinizi karnınızın altında kilitleyin. Nefes verin ve kollarınızı esnetebildiğiniz kadar aşağı doğru itin. Aynı zamanda parmak ucunuza kalkmaya çalışın. Bu şekilde 10 kez aynı hareketi tekrarlayın.

    6) Yemenize Dikkat!

    Ne kadar egzersiz yaparsanız yapın, yediklerinize dikkat etmediğiniz takdirde karnınızı istediğiniz şekle sokamazsınız.  Unutmayın mideniz karnınızda bulunuyor ve onun tıka absa dolu olması güzelliğinize gölge düşürecektir.

    7) Gerçekçi Olun!

    Genleriniz vücudunuzun şeklinde önemli bir rol oynar. Ancak nasıl olsa ailemdeki herkes kilolu diye tatlılara hücum etmek de doğru değildir. İstediğiniz takdirde ve gerçekçi hedefler koyduğunuzda motive olduğunuzu ve çarpıcı bir vücuda sahip olmanın o kadar da zor olmadığını göreceksiniz.

    8) Acele Etmeyin!

    Kimse bir günde muhteşem bir karına kavuşmuyor. Sabırla çalıştığınızda ve günde sadece 20 dakikanızı ayırdığınızda çok zaman geçmeden istediğiniz ölçülere ulaşacaksınız. Unutmayın! Her şeyin başı sabır…

  • Akıllı Besinlerle Kalıcı Kilo Vermek

    Akıllı Besinlerle Kalıcı Kilo Vermek

    Uzmanlar, kalıcı olarak kilo vermek ve yakalanan formu korumak için diyet yapmak, dengeli ve düzenli beslenmek kadar vücutta şişmanlığa neden olabilecek gizli metabolik hastalıkların da olup olmadığının bilinmesi gerektiğini belirtiyor…

    Yanımızdaki baklava yerken kilo almıyor da biz ıspanak yerken niye kilo alıyoruz?

    Kilo problemi olan birçoğumuz, zaman zaman fazla kilolarımızdan kurtulmak için mucize formüllerin peşine düşmüşüzdür. Maydanozu, lahanayı veya çeşitli ot kombinasyonlarını kaynatarak sularını içtiğimizde, birden bütün yağlarımızın eriyeceğini düşünmüşüzdür.

    Belki de çoğu zaman, zayıf arkadaşlarımız baklava börek yerken ve hiç kilo almazken, kendimizin haşlanmış ıspanak yememize rağmen nasıl olur da bu kadar kilo sorunu yaşadığımıza bir anlam verememişizdir. Bu konuda belki de metabolizmamızın hiç çalışmadığını düşünerek kaderimize küsmüşüzdür.

    Gerçekten bu şişmanlık denilen hastalığın kalıcı bir çözümü yok mudur? Obezite ve metabolizma hastalıkları uzmanı Dr. Ayça Kaya, kalıcı kilo vermede doğru zamanda doğru yolu izlemenin önemine dikkat çekiyor.

    Dr. Ayça Kaya “Her şeyden önce vücutta şişmanlığa neden olabilecek bazı gizli metabolik hastalıkların açığa çıkarılması çok önemlidir. Böyle bir durum varsa ve tedavisiz kalırsa istediğiniz kadar az beslenin bir müddet sonra tekrar kilo alımı kaçınılmaz olur.

    Daha sonra da kalıcı kilo kaybı için hayat boyu gidecek beslenme sistemi kişiye benimsetilmelidir.” diyor. Bu beslenme sistemi içinde bazı akıllı besinleri bilerek seçmenin şişmanlık denen hastalıkla baş etmede altın standartlardan biri olduğunu vurgulayan Dr. Ayça Kaya kalıcı kilo vermede rol oynayan akıllı besinler ile ilgili bilgi veriyor.

    Şeker yükü fazla yiyeceklere dikkat!

    İnsan vücudu ana yakıt kaynağı olarak glikozu kullanır. Glikozun kaynağı ise yiyeceklerle aldığımız karbonhidratlardır. Karbonhidratları kabaca basit karbonhidratlar ve kompleks karbonhidratlar olarak ikiye ayırırız. Basit karbonhidratlar, şeker yükü fazla olan yiyeceklerdir. Kan şekerimizi hızlı yükseltir ve bizi daha çok acıktırır, daha çok yememize neden olur.

    Şeker yükü düşük yiyecekler uzun süre tok tutar…

    Kompleks karbonhidratların içindeki şeker ise kana daha yavaş geçer ve bizi daha uzun süre tok tutar. Kompleks karbonhidratlar ve düşük glisemik indeksli yiyecekler: Bu yiyecekler kalıcı kilo vermede en sık başvuracağımız akıllı besinlerdir. Elma, armut, kivi, greyfurt, kiraz, çilek, kurubaklagiller, bulgur, esmer pirinç ve kepekli makarnadır.

    Glisemik indeksi yüksek yiyecekleri tek başına tüketmeyin!

    Başlıca basit karbonhidrat ihtiva eden ve glisemik indeksi yüksek olan yiyecekler: Şeker, bal, reçel, tatlılar, muz, incir, üzüm, tatlı kavun, tatlı karpuz, patates, havuç, beyaz pirinç, beyaz un ve beyaz makarnadır. Peki, bu yiyecekleri hiç tüketmeyecek miyiz? Tabii ki yiyeceğiz ama şeker oranını düşürerek yiyeceğiz yani nasıl yiyeceğimizi bileceğiz. Örneğin muzu yoğurtla, patatesi etle ve yoğurtla karıştırarak yemek vücut için biyoyararlanımı daha iyi kılar ve bizi daha geç acıktırır. Ayrıca yemeğe limon katmak da glisemik indeksi düşürür.

    Kalıcı kilo kaybında en büyük yardımcı yüksek lifli besinler.

    Yüksek lif içerikli besinleri bilmek ve bu tür besinleri öğünlerimizde sık kullanmak da kalıcı kilo kaybında en büyük yardımcımız olur. Bu yiyecekler sindirim sistemimizde daha uzun süre kalır. Çiğneme hızımız bile bu tür besinlerde daha yavaştır. Bizi daha tok tutar. Lif oranı yüksek besinlerin aynı zamanda şeker oranı da düşüktür. Örneğin kabak, lahana, brokoli, ıspanak, kurubaklagiller, kepekli unlar da çok iyi seçimlerdir. Kabızlık sorunu olanlara da birebir çok iyi çözümdür.

    Yağı azaltıp kızartmayla mayonezi hayatınızdan çıkarın

    Kalıcı kilo kontrolünde çok önemli bir diğer kavram da daha düşük yağlı yemeyi becerebilmektir. Yağlar dünyadaki en yüksek kalorili yiyeceklerdir. Yiyeceklerin üzerine yağ eklendiğinde yiyeceğin mevcut kalorisi iki-üç kat artabilir. Özellikle metropol hayatında hazır gıda tüketimi son derece yaygındır ve bu yiyeceklerin yağ oranı lezzeti artırabilmek için çok fazladır.

    O nedenle siz siz olun yiyecekleri seçerken daha az yağlı olmasına özen gösterin. Yani çıtır, kıtır, pane, kızartılmış, kremalı, mayonezli, hazır pastane ürünleri, dışarıda kıymadan yapılmış etler tüketilmezse kilo kontrolü daha kolay olur. İşe yaptığınız yemeklere koyduğunuz yağı yarı-yarıya azaltarak başlatabilirsiniz.

    Yağ oranı yüksek besinler ise kilo ile savaşta en uzak kalınması gerekli gruptur. Yağ oranı yüksek kızartmalar, milföy gibi hamurlar, baklavalar, soslar belki de uzun vadede en uzak kalınması gruptur.

  • Kavga Ederken Kontrolü Bırakmayın

    Kavga Ederken Kontrolü Bırakmayın

    Uzmanlar, ilişkinin tuzu biberi olan kavga esnasında tartışmaların kontrolden çıkmasını engellemek için bazı ayrıntılara dikkat etmek gerektiğini belirtiyor. İşte Alman ilişki terapisti Hans Jellouschek’in önerileri…

    Kavga her ilişkide mutlaka yaşanır. Ancak sürekli kavga etmek veya kavgaların gereğinden fazla büyütülmesi, ilişkiye ciddi zarar verebilir, hatta bitmesine bile neden olabilir.

    Uzmanlara göre ilişkide kavgalar genelde yanlış anlamalardan kaynaklanıyor. Alman ilişki terapisti Hans Jellouschek’e göre kavgaların kontrolden çıkmasını engellemek için dikkat edilmesi gereken sekiz nokta bulunuyor:

    Güç

    Asla karşınızdakini aşağılayarak, değersizleştirerek güçlü olan taraf haline gelmeye çalışmayın. İlişkide iki tarafın da sözü aynı oranda geçmeli.

    Saldırganlık

    Eğer bir şeye kızgınsanız bunu iğnelemeler ya da yapmacık bir nezaketle anlatmayın, derdinizi doğrudan sözlerle dile getirin.

    Ötekinin hataları

    Partnerinizin yaptığı bir şeye sinir oluyorsanız, bunun sizinle ilgili olabileceğini düşünün. Belki partnerinizin yaptığı o davranışı kendiniz de yapmak isteyip gerçekleştiremediğiniz için sinir oluyorsunuzdur.

    Suçlamayın

    Karşınızdakinden bir şey talep ettiğinizde, ancak onu olduğu gibi kabul ettiğinizi ve saygı duyduğunuzu hissettirdiğinizde başarılı olursunuz.

    Sen yerine ben

    Cümlelere ’sen’ ile değil ‘ben’ ile başlayın. Karşınızdakini suçlamak yerine, hissettiklerinizi ve düşündüklerinizi aktarmaya çalışın.

    Öğütler

    Talep gelmediği sürece karşınızdakine “Sen de şöyle yapmasaydın” gibi öğütler vermekten kaçının. Bazen bu tarz ‘bilmişlikler’ kavga çıkmasına neden olabiliyor.

    Genellemeler

    ‘Asla’, ‘hiçbir zaman’ gibi kelimeler kullanmaktan kaçının.

    Kıyas

    Partnerinizle ilgili kıyaslamalar yapmayın.

  • İlişkilerin Dört Ana Düşmanı

    İlişkilerin Dört Ana Düşmanı

    Sevimli bir çift 15 dakika sürecek bir araştırma için Washington Üniversitesi’nde Gottman psikoloji laboratuarına geliyor…

    Sevgi dolu bu çift laboratuara alınıyor ve evdeki sıradan bir sorun hakkında konuşmaları isteniyor. Çift çöp sorunlarını seçiyor. Evdeki çöplerin dışarıya atılması ile ilgili 15 dakika tartışıyor.

    Bu sırada bütün konuşmalar kaydediliyor. 15 dakika sonunda araştırmacılar, çifte teşekkür ediyor. Çiftler mutlu bir şekilde ayrılıyor.

    Araştırmacılar, videoyu analiz ediyor ve bu çiftin 5 yıl içinde ayrılacağını iddia ediyor.

    Beklenen oluyor ve çift üç yıl içerisinde ayrılıyor.

    % 90 DOĞRULUK

    Elimde 20 yıl boyunca aynı araştırmayı 3000’den fazla çift üzerinde yapan Prof. Gottman’ın “Evlilikler neden biter ya da devam eder” adlı kitabı var.

    Sadece 15 dakikalık videoları analiz ederek, bir çiftin ayrılıp ayrılmayacağını % 90 doğruluk ile tahmin edebiliyor.

    Hatta daha sonra sadece 3 dakikalık video kayıtlarından tahmin yapmaya başlıyor ve tahminleri %87 doğru çıkıyor. Peki, bunu nasıl yapıyor?

    OLUMLU VE OLUMSUZ İFADELER

    3 dakikalık her videoyu saniye saniye analiz edip, eşler tarafından sözlü ve beden dili ile ifade edilen olumlu ve olumsuz duyguları sayıyor.

    Olumlu duyguların oranı, olumsuz duygularının oranına 5’e 1 ise, çiftler ayrılmıyor. Olumsuz duyguların oranı artıkça ayrılma ihtimalleri de artıyor. Ama bütün olumsuz ifadeler aynı derecede olumsuz etki yaratmıyor. Belirlediği 4 ana olumsuz duygu varsa, boşanma ihtimali çok daha fazla oluyor. Nedir bu dört ana duygu?

    AŞAĞILAMA

    En büyük negatif duygu aşağılanma. Eğer ilişkide aşağılama varsa, ilişkiyi kurtarmak neredeyse imkansız. Saygı olmayınca, ilişkinin temeli çok zayıf kalıyor.

    Aşağılama kişinin direk kimliğine ve var oluşuna zarar veriyor. Verilen mesaj açık: sen sadece ilişkimizde kötü değilsin, sen tek başına kötüsün. Bu durumda çiftler ayrılsa bile, kişinin özgüvenine verilen zarar yıllarca etkisini sürdürüyor.

    ELEŞTİRİ

    Eleştiri, sürekli hata bulma ve yargılama davranışı. Davranışlarından ziyade, kişinin karakteri ve kişiliğini eleştirme.

    Kişi kendisinde bir sorun olduğunu düşünüyor ve ilişkiden kendini kurtarmanın yollarını arıyor.

    Kendisinin takdir edilmediği ortamlardan uzaklaşıp, takdir edildiği ortamlara gidiyor. Kendisini işe yaramaz hissediyor.

    SÜREKLİ SAVUNMA

    Ayrılığı getiren diğer davranış da çiftlerin karşı tarafı anlamaya çalışmadan, sürekli kendilerini savunması.

    Her davranışa bahane bulmak, kendi davranışlarını sürekli rasyonelleştirmek, karşı taraf fikrini söylediğinde “sen bunu daha çok yapıyorsun” deyip oku ona çevirmek, karşı tarafı dinlemeden kendi fikrini söylemek önemli savunma davranışları.

    Anlama odaklı değil de savunma odaklı olmak ilişkilerde yapılan en büyük hata sanırım.

    SUSMA

    Susma tehlikeli gibi görünmese de en tehlikelilerinden bir tanesi. Bir taraf endişesini söylediği zaman, kişi karşı tarafı tamamen yok sayıyor ya da konuyu başka tarafa çeviriyor.

    “Karşı tarafa sen değersizsin” mesajını veriyor.

    AYRILMA SEBEPLERİ

    İşte araştırmacılar sadece bu dört davranışa bakarak bir çiftin ayrılıp ayrılmayacağına % 90 doğruluk ile karar veriyor.

    Araştırmacılar bir de şunu keşfediyor. Olumsuz duyguların fazla olduğu ilişkilerde çiftler çok daha fazla hastalanıyor.

    Şimdi siz ilişkinizi değerlendirin ve ayrılma(ma) ihtimalinizi hesaplayın. Bakalım ne çıkacak?

  • Mükemmel Karın İnceltme Operasyonu

    Mükemmel Karın İnceltme Operasyonu

    Tartının gösterdiği rakamın düşmesini istiyorsanız, yemeniz ve daha fazla olmak koşuluyla egzersiz yapmanız gerekiyor. Her gün kullandığınız kalorinin %10 ila 30′u, yediklerinizi sindirirken yakılır. Bu çok hoş! Çünkü yeme arzumuzu karşılarken, aslında kalorilerimizi yakıyoruz. Fakat tüm gıdalar, aynı şekilde yaratılmamıştır. Vücudunuz proteini sindirmek için (tüketilen 100 birimden yaklaşık 25′i yakılır) yağ ve karbonhidratları sindirmek için yaktığından (tüketilen 100 birimden yaklaşık 10-15′i yakılır) daha fazla kalori kullanır.

    Abs Diet bu yüzden zayıf, sağlıklı protein ilavesi üzerine yoğunlaşmaktadır. Her şeyden makul bir şekilde yemek yiyin; böylece daha fazla kalori yakarsınız. Protein, aynı zamanda kasları oluşturan besin maddesidir ve ne kadar çok kasınız olursa, metabolizmanız da o kadar güçlü olur ve gün boyunca o kadar çok kalori yakarsınız. Kilo alıp verirken, kaslarınızda mikroskobik yırtılmalar oluşur. Bu yırtıkları onarmak için vücudunuz, hasarı değerlendirmek ve kası onarmak amacıyla yeni proteinlere ihtiyaç duyar. Protein, yeni kas lifleri oluşturarak, orijinal hücre yapınızı güçlendirir.

    European Journal of Clinical Nutrition’da yayınlanan bir çalışmada denekler dört çeşit karışımdan (%60 protein, %60 karbonhidrat, %60 yağ veya her 3.’nden eşit miktarda içeren bir karışım) birini içtiler. Sonra kendilerine öğle yemeği sunuldu. En az yemek yiyen grup, yüksek proteinli veya karışık besin maddeli karışımı seçenler oldu. Her iki karışım da aynı miktarda kalori içeriyordu, fakat protein katılımcıların daha tok hissetmesini ve daha az yemesini sağladı.

    İyi haberler bununla da bitmiyor. Zayıf proteinler üzerine odaklanan bir yeme planının takip edilmesi, öncelikle vücudunuzun orta bölümündeki kilo kaybını hızlandıracaktır. Danimarka’da yapılan bir araştırmada uzmanlar, 65 deneği %12 protein diyeti, %25 protein diyeti veya diyet içermeyen bir programa tabi tuttular. İlk iki grupta yaklaşık %30 düzeyinde olan kalori yüzdesinin, yağdan kaynaklandığı görüldü. Düşük proteinli diyeti uygulayanlar ortalama 4 kilodan daha fazla kilo kaybederken; yüksek proteinli diyeti uygulayanlar ise ortalama 7 kilo kaybetti ve düşük protein grubundan daha az kalori aldı. Daha şaşırtıcı olan istatistik ise ne kadar kilo verdikleri değil, hangi bölgeden kilo verdikleriydi. Yüksek proteinli diyet yapanlar, karın bölgesinde iki kat daha fazla yağ yaktı.

    Muhtemelen bu diyete başlamak için sabırsızlanıyorsunuz. Plan basit: Arka sayfadaki 6 ilkeye bağlı kalın ve burada anlatılan Abs diyet egzersizini takip edin. iki haftada veya daha kısa sürede 4 kiloya kadar yağ –öncelikle göbek bölgesinden yağ yakabilirsiniz.

    1. Günlük öğünlerinizi 6′ya bölün

    Anahtar sözcük: Enerjiyi dengeleyin. Yani ne kadar kalori aldığınızla, ne kadar kalori yaktığınızı kıyaslayın. Georgia State Üniversitesi’nde yapılan araştırmalara göre; saatlik 300–500 kalori alımını ya da verimini dengelerseniz; kilo kaybetmeniz kolaylaşır ve kaslarınız daha fazla çalışır. Günde sadece 3 öğün yemek yerseniz, enerji dağılımını sağlıklı olarak dengelememiş olursunuz. Öğün aralarında kalori yakımı, kalori alımından daha fazla; öğün sırasında ise bu durum tam tersi haldedir. Bu nedenle öğünleri büyük tutmaktan ziyade; porsiyonlarınızı küçültün ve her 2–3 saatte, bir şeyler yiyin. Böylece hem kendinizi tatmin edebilir, hem de diyetinizi düzenli bir şekilde sürdürebilirsiniz.

    2. Aşağıdaki 12 güç kaynağını programınızda es geçmeyin

    Bu 12 güç kaynağı; proteinli ve lif özlü besinler ile yağ oluşumunu engelleyen gıdalar içermekle beraber; o kadar etkilidir ki düzenli olarak alındıklarında, daha sağlıklı ve formda bir vücuda sahip olmanızı destekler. Zorunda olmamakla birlikte, bütün öğün ve ara öğün yemeklerinizde bu 12 güç kaynağını esas tutarsanız, vücudunuzdaki değişim süreci hızlanacaktır.

    Şu basit ince noktalarına dikkat edin:

    • Ana öğünlerinizde bu yapı taşlarından 2 ya da 3 tanesinin ya da en azından 1 tanesinin her ara öğününüzde bulunmasına özen gösteriniz.

    • Protein, karbonhidrat ve yağ gibi yapı taşlarından yeterli miktarda edinmek için öğününüzü mineraller açısından çeşitlendiriniz.

    • Her ara öğününüzün özellikle protein destekli olmasına özen gösteriniz.

    Badem ve kabuklu yemişler

    Kas oluşumunu destekleyip, açlık hissini yatıştırır. Obezite, kalp hastalıkları, kas kaybı, kırışıklık oluşumunu, kanser ve yüksek kan basıncını engellemeye yardımcı olacaktır.

    Baklagiller

    Kas oluşumu ile yağ yakımını sağlamanın yanı sıra sindirim sistemini düzene sokar, obezite, bağırsak kanseri, kalp hastalıkları ve fazla kan basıncına karşı savaşır.

    Ispanak ve diğer yeşil sebzeler

    Yaşlanmayı geciktirecek molekülleri harekete geçirir. Kanser, kalp hastalıkları, obezite ve kemik erimesine karşı çok etkili bir silahtır.

    Süt ürünleri

    Güçlü kemik oluşumunu sağlar ve kilo kaybını hızlandırır. Kemik erimesi, obezite, kanser ve yüksek kan basıncı riskini düşürür.

    Yulaflı besinler

    Enerji verir, kolesterolü düşürür ve kan şekeri değerlerinin normal bir seviyede tutulmasını sağlar. Kalp hastalıkları, obezite, bağırsak kanseri ve şeker hastalıklarını engellemede etkilidir.

    Yumurta

    Kas oluşumunu sağlayıp, yağ oluşumunu engeller. Obeziteye karşı savaşır.

    Hindi ve diğer beyaz etler

    Kas miktarını artırır ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Obezite ve çeşitli hastalıklara karşı savaşır.

    Fıstık ezmesi

    Testosteron ve kas miktarında ciddi bir artış sağlar. Yağ yakımını hızlandırır. Obezite, kas kaybı, kırışıklık oluşumu ve kardiyovasküler hastalıkların oluşumunu engellemeye yardımcı olacaktır.

    Zeytinyağı

    Kolesterolün düşük bir seviyede tutulmasını ve bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlar. Obezite, kanser, kalp hastalıkları ve yüksek kan basıncı riskini düşürür.

    Buğday ekmeği ve mısır gevreği

    Vücudun yağ depolamasını engeller. Kalp hastalıkları, kanser, obezite ve yüksek kan basıncı gibi problemlere karşı çok etkilidir.

    Ekstra-protein tozu

    Hızlı kas oluşumunu ile yağ yakımını sağlar. Aşırı şişmanlığı önler.

    Çilek ve böğürtlenler

    Kalbi korur, görme duyusunu geliştirir, vücut denge ve koordinasyonunu sağlar. Hafızayı güçlendirir ve açlık duygusunu geçiştirir. Kalp hastalıkları, kanser ve obeziteye karşıda etkilidir.

    3. Düzenli aralıklarla smoothie için

    Smoothie’nin süt, yağsız yoğurt, protein tozu, buz ve diğer güç kaynağı besinlerin karışımı- iyi bir öğün destekleyicisi ve etkili bir ara öğün olarak işlevi vardır. Hazırlaması çok kısa bir zaman almakla birlikte; içerdiği küçük ve sulu meyveler, tatlandırılmış whey protein (peynir suyu tozu) veya fıstık ezmesi şeker ihtiyacınızı giderirken, hafif gıdalar olmaları sebebiyle midenizde fazla yer kaplamazlar. İlk iş olarak elinize bir mikser alın ve 250 gramlık meyve parçacıklarını karıştırın. Kahvaltıda veya egzersiz öncesi ya da sonrasında smoothie içebilirsiniz.

    4. Kalori hesaplamayı bırakın

    12 güç kaynağı ve bunlara eş değerdeki besinleri tüketerek, aldığınız kaloriler bir anlamda kendiliğinden sayılacaktır. Bu besinler, sağlıklı ve tatmin edici oldukları gibi aynı zamanda enerji vericilerdir ki bu en fazla geceleri dışarıdayken işinize yarar. Ayrıca, ekmek ya da fıstık ezmesi gibi kalorisi fazla olan yiyecekler üzerinde biraz limitli davranmak, akıllıca olacaktır. Diğer bir püf nokta ise kendinizi her yemek grubundan 1–2 porsiyon alarak sınırlandırmanız ve 1 öğün boyutunuzu toplamda 1 tabak çapı olarak belirlemenizdir.

    5. Ne içip içmemeniz gerektiğini öğrenin

    Alkolün sizi tehlikeye sokabileceği tonlarca yol mevcut. Alkol, sizi tok hissettirmeyeceği gibi açlık hissinizi de gidermez. Vücutta yağ yakımını sağlayan ve kas oluşumunu tetikleyen hormonların üretimini engelleyen alkol tüketimi, %36 oranında daha az kalori yakmanıza neden olarak, aldığınız besinlerdeki yağların vücudunuzda daha fazla depolanmasına yol açar. Eğer alkolden vazgeçemem diye düşünüyorsanız, kendinizi haftalık 2–3 içkiyle sınırlandırın. Su, her ne kadar Miller kadar heyecan verici olmasa da günde en az 8 bardak su içmenin birçok yararı vardır. Mesela su, tatmin olmanızı sağlar çünkü çoğu zaman açlık diye nitelendirdiğimiz hisler, aslında susuzluğumuzdan kaynaklanır. Su ayrıca vücudumuzdaki dışkılardan kurtulmamıza yardımcı olurken; yararlı mineralleri kaslara ulaştırarak, metabolizmanızın işler bir şekilde çalışmasını sağlar. Çok su içme taraftarı değilseniz; yağsız süt, yeşil çay ya da soda da işe yarar.

    6. Haftanın sadece 1 öğünü için bu 5 püf noktayı unutun

    Eşinizi aldatmanızı ya da vergi kaçırmanızı asla savunmuyoruz, fakat bu sefer haftalık rejim programınızın sadece 1 öğününü ekmenizi destekliyoruz. Bütün kalori hesaplarını bir yana bırakın ve kendinize yarım bir pizza ısmarlayın ya da bir Kit kat veya canınızın çektiği bir şeyin tadını çıkararak yiyin; tekrar programınıza dönmek üzere, bir süre oburluğun tadını çıkarın.

  • Ailelerin Onaylamadığı Evliliklerin Ömrü

    Ailelerin Onaylamadığı Evliliklerin Ömrü

    Evleneceğiniz insanın ailesini ya da kendi ailenizi silip atamazsınız. Ancak onların da görüşünü alarak mutlu ve huzurlu bir evlilik yapabilirsiniz. Mutlu bir evlilik için evlenecek kişilerin anlaşması kadar ailelerinin onayı da önemli. “Biz anlaştık, ailelerin ne dediği önemli değil!” diyerek evlenen çiftler, hayat şartlarının acımasızlığı ve beklentilerin karşılanmaması yüzünden kısa sürede ayrılıyor.

    Ailelerin rızasını almadan veya yok sayarak gerçekleştirilen evliliklerin ömrünün çok kısa olduğu belirtiliyor. Uzmanlar, aile rızası olmadan gerçekleştirilen evliliklerin yarıdan fazlasının ilk bir yıl içinde boşanmayla sonuçlandığını bildiriyor.

    Erciyes Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Yıldız Özkan Dereli, ailelerden biri veya ikisinin evlenme kararına karşı çıkması sonrasında yeni evliler için önü alınamayacak sorunların başladığına dikkat çekti. Aile ve çocukların birbirlerini anlayıp dinlemeye çalışmaları gerektiğinin altını çizen Dereli, aksi takdirde evlilikten kısa bir zaman sonra aile içi şiddet ve geçimsizlikle boşanmaların yaşandığını söyledi.

    Evlilikte doğru eş seçiminin çok önemli olduğunu dile getiren Dereli, “Bireyler yalnız yaşamaya göre değil, topluluk içinde diğer insanlarla birlikte yaşamaya uygun şekilde programlanmıştır. İnsanların kendi cinsleriyle kurdukları ilişkilerin yanında karşı cinsle ilişki kurmaya da ihtiyacı vardır. Beraberliklerin daha kabul görmesi için, din ve toplum tarafından onaylanan bir hale gelmesi için evlilikte bazı kurallara uyulması gerekir.” dedi.

    Kişinin ne aradığını bilmeden, neyin kendisi için önemli olduğunu düşünmeden eş seçimine karar vermesinin durumu şansa bırakmak anlamına geleceğini anlatan Dr. Dereli, kişilerin kendini çok iyi tanıması ve evleneceği kişide aradığı özellikleri belirlemesi gerektiğini kaydetti. Mutlu ve uzun ömürlü bir evlilik için kişi kendine öncelikle şu soruları sorup cevaplarını alabilmeli:

    “Ben kimim? Nasıl bir hayat istiyorum? Hayatımda neler yapmak istiyorum? Güçlü ve zayıf yönlerim neler? Hayatta benim için önceliği olan şeyler nelerdir? Neler beni mutlu ediyor? Nelerden hoşlanıyorum? İnsanlarda aradığım özellikler neler? Bunlar benim için neden önem taşıyor? Hangi tür özellikleri olan insanlarla daha iyi anlaşıyorum? Hangi tür özellikleri olan insanlarla anlaşamıyorum veya tahammül edemiyorum?”

    Kişinin evlenmeyi düşündüğü kişiye ilişkin duygu ve düşüncelerini birlikte ve ayrı iken değerlendirmesinde de çok büyük fayda var. Evlenilecek kişinin fiziksel özelliklerini nasıl bulduğu, beğenip beğenmediği önemli. Özellikle bu durum erkekler tarafından vazgeçilmez bir öncelik olarak algılanıyor.

    Benzer veya yakın eğitim düzeyine sahip olmak ve karşılıklı sosyo-ekonomik düzey de anlaşma ve uyum için önemli. İnsanlar yıllarca içinde yaşadıkları, kişiliklerinin temel taşlarını oluşturan ailelerinden kazandıkları izleri, evlilik yaşantılarında da devam ettirmek isterler. Bu nedenle benzer ailelere sahip eşler daha kolay anlaşabiliyor. Evlenecek kişilerin dinî inancı ve siyasi görüşlerindeki farklılık özellikle karşı görüşlere karşı hoşgörüsüz katı bir tutum da varsa sorun yaşama ihtimali oldukça yükseliyor.