Etiket: kadin

  • Doğum Sonrası Forma Girme Rehberi

    Doğum Sonrası Forma Girme Rehberi

    Hamilelik dönemi boyunca 8 ile 12 kilo arası kilo alımının normal bir durum olduğunu belirten uzmanlar, doğum sonrası kilo vermek, spora başlamak ve sağlıklı beslenmek için yapılması gerekenler hakkında ayrıntılı bilgiler verdi. İşte doğum sonrası forma girme rehberi…

    Memorial Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Gökçe Günbey, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Remzi Aydın ve Memorial Ataşehir Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Şefika Aydın, “Doğum Sonrası Kilo Verme” hakkında merak edilen soruları yanıtladı.

    Hamilelik döneminde kilo alma oranı ne olmalıdır?

    Op. Dr. Remzi Aydın: Klasik olarak “hamilelik dönemi boyunca 8 ile 12 kilo alımı normaldir” dense de, Her kadının hamilelik öncesi kilosu, metabolizması ve risk faktörleri farklı olduğundan standart bir limit koymak doğru değildir. Her kadın için bireysel olarak hesaplanmalıdır. Örneğin gebelik öncesi 90 kg olan ve şeker hastalığı riski taşıyan bir gebe için bu 6 – 9 kg olabileceği gibi, çok zayıf hamile kalan için 15 – 17 kilo bile sorun olmayabilir.

    Doğum sonrasında hastaların kilolarıyla ilgili saplantıları oluyor mu?

    Op. Dr. Remzi Aydın: Kadınların tabii ki fiziksel görünümleri ve kiloları ile ilgili kaygıları her zaman vardır ve olmalıdır da! Bu kendi vücudunu beğenme duygusunu beraberinde getirir. Bununla beraber gebelik döneminin çok özel ve geçici bir dönem olduğu akıldan çıkarılmamalıdır ve bu dönemde klasik güzellik ölçütlerinin geçerli olamayacağı bilinmelidir. Unutulmamalıdır ki bu dönem geçicidir ve bu dönemin sonunda çifti büyük bir ödül beklemektedir!

    Doğumun hemen sonrasında zayıflamaya başlamak kadını nasıl etkiler?

    Op. Dr. Remzi Aydın: Doğumla beraber 4-6 kg arasında kilo kaybedildikten sonra, eğer doğru bir beslenme rejimi uygulanırsa düzenli bir şekilde ayda 1- 2 kg arasında verilebilir. Unutulmamalıdır ki çok az kalori almak hem loğusa sağlığı için zararlı olabilir, hem de sütün azalmasına yol açabilir.

    Annenin doğumun hemen sonrası düşük kalorili diyetler yapması doğru mudur?

    Uz. Dr. Gökçe Günbey: Yeterli ve dengeli beslenme ile anne hem kendi fizyolojik gereksinimlerini karşılamakta, hem de bebeğinin fizyolojik ve psikolojik açıdan gereksinimi olan anne sütünün yeterli miktarda üretilmesini sağlamaktadır. Bu dönemde annenin hem kendi sağlığı, hem de bebeğinin sağlığı açısından daha çok enerji, protein, vitamin ve mineral alması gerekmektedir.

    Emziren annelerin, emzirme dönemi boyunca günlük enerji gereksinimlerine en az 500 kalori ilave edilmesi gerekmektedir. Gebelik döneminde normalden fazla kilo alan ve gebelik öncesinde de fazla kilolu olan annelerin emzirme döneminde vitamin ve mineral alımına dikkat ederek ayda 2 kilo kadar zayıflamasında bir sakınca olmadığı ve bunun süt üretimini olumsuz etkilemediği bildirilmektedir.

    Ancak emzirmenin herhangi bir döneminde günde 1500 kaloriden daha düşük diyetler asla uygulanmamalıdır. Bu seviyenin altındaki enerji alımlarının süt üretimini bozmasının yanı sıra diğer besin ögelerinde de yetersizliğe yol açabileceği bilinmektedir.

    Annenin beslenmesi sütün kalitesini etkiler mi?

    Uz. Dr. Gökçe Günbey: Anne sütünün kalitesi annenin yediği gıdalardan direkt olarak etkilenmemekle birlikte, sütün miktarı annenin aldığı sıvı gıdalarla ilişki gösterebilmektedir. Anne sütünün % 80’den fazlası sudan oluşmaktadır. Bu nedenle süt miktarının yeterli olabilmesi için annenin günde en az 3 litre sıvı gıda alması gerekmektedir.

    Vejetaryen diyet ile beslenen annelerde protein ve bazı vitamin eksiklikleri görülebilmekte, bu eksiklikler takviye edilmediğinde bebekte de eksikliklere yol açabilmektedir. Ayrıca annenin diyetinin kalsiyumdan fakir olması durumunda, kalsiyum anne kemiğinden alınıp süt üretimine katılmaktadır. Bu durum hem anneyi, hem de bebeğin gelişimini olumsuz olarak etkilemektedir. Emzirme döneminde annenin iyot gereksinimi de normale göre artış göstermektedir. Özellikle guatr vakalarının fazla görüldüğü bölgelerde, bebekte ve annede eksiklik olmaması için iyot gereksinimi mutlaka karşılanmalıdır. Sonuç olarak diyebiliriz ki; vitamin, mineral, protein, yağ ve karbonhidratlardan oluşan yeterli ve dengeli beslenme hem anne, hem de bebek sağlığı açısından vazgeçilmezdir.

    Doğum yapan anneler fazla kilolarını ne zaman vermeye başlayabilir?

    Dyt. Şefika Aydın: Anne sütü alan çocuk ilk 3-4 ayda normal bir gelişim göstermektedir. Dört aydan sonra büyüme hızı yavaşlamaya başlamaktadır. 6. aydan sonra da ek besin verilmeye başlanmaktadır. Ülkemizde annelerin çoğunlukla çocuklarını 1,5- 2 yaşına kadar emzirdikleri bilinmektedir. Gebeliğinde fazla kilo alan anneler hamileliğin ilk 4 ayını atlattıktan sonra toparlanma dönemi sonrası diyet yapmaya başlayabilirler.

    Kiloları ne kadar sürede vermeliler?

    Dyt. Şefika Aydın: Yapılan çalışmalarda hamilelik sonrasında haftalık 0.5kg kilo kaybı annenin gereksinimlerini azaltmamakta ve süte her hangi bir etkide bulunmamaktadır. Annenin aylık vermesi uygun görülen kilo 2’dir. Toplam süreç annenin fazla kilosuna bağlıdır. Gebeliğinde 15 kilonun üzerinde alan anne ile gebelik döneminde 9-12 kg alan annenin kalan kilosunu verme süresi kişiden kişiye değişmektedir. Fakat fazla kilolarda süreci daha uzuna yaymak kiloyu korumanın en önemli adımıdır. Hızlı verilen kilo annede kas kaybına sebep olur.

    Yorgunluk, baş ağrısı, kan şekerinin düşmesi, stres, ağız kokusu kemik minerilizasyonunda azalma gibi birçok sağlık problemleri oluşturmaktadır.

    “Emzirmek” forma girmek için etkili midir?

    Op. Dr. Remzi Aydın: Emzirmek eylemi anne için yoğun bir metabolizma artışı demektir. Bu hem bebeğe verilecek sütün içindeki maddelerin kalorisi, hem de emzirme eylemi için harcanan kalori demektir. Bu kalori harcamaları tabii ki annenin forma girişini hızlandırabilir. Sadece dikkat edilecek nokta anne sütünü çoğaltabilmek için bilinçsizce kalori alışında artışa yol açmamaktır. Yoksa süt verildiği sürece forma girmek bir yana daha da fazla kilo alımına yol açılabilir.

    Doğumdan ne kadar sonra spora başlanabilir?

    Op. Dr. Remzi Aydın: Normal doğum sonrası eğer dikiş yoksa 1. hafta sonrası spora başlanabilir.Ama annenin yoğun bir süt üretim ve yeniden yapılanma döneminden geçtiği ve çok yorgun olabileceği düşünüldüğünde ilk haftalar, günde sadece 15 dk..kadar kısa tutulabilir ve sadece karın ve kaça eklemleri ile ilgili egzersizlerle sınırlı tutulmalıdır. Çok güncel olan “Pilates” türü egzersizlerin hafif ve zorlamasız türleri özellikle faydalı olabilir. Buradaki asıl amaç bel ve kalça etrafındaki kasların forma sokulmasıdır. Sezaryen sonrası ise egzersizlere 3. haftanın sonrası başlanılmalı,6.haftanın sonrası aerobik, kalori harcamasını hızlandıracak egzersizlerle desteklenmelidir.

    Emziren annelere beslenme açısından önerileriniz nelerdir?

    Dyt: Sefika Aydın: Emziren anneler aşağıdaki önerilerimizi dikkate almalıdırlar.

    – Doğumdan sonra bebek emzirilirken gebelik öncesi döneme göre daha fazla sıvı besin alınmalıdır. Emziklilikte su metabolizmasında artış vardır. Alınan su süt salgılanmasıyla, metabolik su ise artan yiyecek alımıyla artmaktadır. Süt miktarının değişmemesi için annenin sıvı alımını arttırmak gerekir. Günlük alınan toplam sıvı miktarı yaklaşık 3000 ml olmalıdır. Bu miktar pratik ölçüler ile 12 su bardağı su, süt, ayran, hoşaf, komposto, limonata, şerbet, meyve suları şeklinde önerilmelidir. Çay, kahve gibi içeceklerin süt verimini azalttığı bilinmektedir

    – Kalsiyum yönünden zengin olan süt, yoğurt ve peynir belirtilen miktarlarda düzenli olarak tüketilmelidir.

    – Her gün 1 adet yumurta ve 1 porsiyon etli sebze yemeği veya kuru baklagil yenilmelidir.

    – Kuru fasulye, nohut, mercimek ve bulgur karışımı yemekleri, portakal, mandalina, domates, maydanoz, yeşil biber, taze soğan gibi C vitamini yönünden zengin sebze ve meyvelerle birlikte tüketilmelidir. Bireysel özelliklere göre gaz yapıcı besinler çıkartılabilir.

    – Vitaminlerden zengin sebze ve meyveler diyette her öğün olmalıdır.

    – Salam, sosis, sucuk gibi katkı maddesi içeren diğer hazır besinler mümkün olduğu kadar tüketilmemelidir.

    – D vitamini besinlerde bulunmaz. Ancak güneş ışınlarının doğrudan cilde yansıması ile sağlanır. Bu nedenle emzikli anne güneşlenmeye özen göstermelidir.

    – Yemeklerde mutlaka iyotlu tuz kullanılmalıdır. Doğal besinlerde yeterince alınmayan iyot, ancak iyotlu tuzun kullanılması ile anne sütünden bebeğe geçer.

    – Kuru meyveler ve kuru yemişler yoğun enerjileri yanında, demir ve kalsiyum gibi minerallerden de zengindir. Ağırlık kontrolü de yapılarak bu besinler tüketilebilir.

    – Kansızlığa neden olduğundan yemeklerle birlikte çay içilmemelidir. Çayı kuşluk, ikindi gibi öğün aralarında, yani yemek yendikten 1-2 saat sonra açık olarak içilmeli, çaylara limon suyu eklenmelidir. İçecek olarak ıhlamur, nane, papatya, kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilmelidir.

    – Hazır meyve suları, gazoz ve kolalı içecekler yerine taze sıkılmış meyve suları, ayran, limonata tercih edilmelidir.

    – Pekmez kan yapıcıdır, şeker boş enerji kaynağıdır. Şeker yerine tatlı olarak pekmez yenmesi kansızlığa karşı alınacak önlemlerden birisidir.

    Emzirmenin Yararları Nelerdir ?

  • Tepki Sizsiniz ! Kadına Yönelik Şiddet !

    Tepki Sizsiniz ! Kadına Yönelik Şiddet !

    Şiddet

    -Türkiye’de son 7 yılda öldürülen kadın sayısı yüzde 1400 arttı.
    -2002 yılında kayıtlara geçen ölüm sayısı 66 iken bu sayı 2007 yılında 1077 oldu.
    -Çalışan kadınların %40.7’si, çalışmayanların %46.9’u eşinden fiziksel şiddet görüyor.
    -kadınların %67.4’ü eşi tarafından sözlü şiddete maruz kalıyor.
    -Sadece 2012 Ağustos ayında 16 kadın öldürüldü, 18’i tecavüze uğradı, 11’i cinsel istismara uğradı.
    -İçişleri Bakanlığının verilerine göre 2011’de yaşanan 95 bin 743 vakada 98 kadın öldü.
    -Her 10 kadından 1’i gebeliğinde sürekli dayak yiyor.
    -Her dört kadından biri fiziksel şiddet görüyor.

    Adı kağıtlara geçmeyen, geçtiği halde sokaklarda kendisini deliler gibi seven(!) adam tarafından öldürülen, şikayetçi olamayan kadınları unutmamak gerek.

    Cinsel Saldırı/ Taciz

    -Tecavüz ve tacizde son beş yılda %30 artış var.
    -2006 yılında 582, 2007’de 473, 2008’de 557, 2009’da 624 cinsel taciz kayıtlara geçmiştir.
    -2005-2010 yılları arasında 100 binin üstünde kadın cinsel saldırıya uğramıştır. Bu kadınların %40’ı hiç şikayetçi olmamıştır.
    -Yapılan araştırmalara göre son bir yılda cinsel istismara uğrayan çocuk sayısı 7000’in üzerinde. %85’i kız, %15’i erkek. 8-11 yaşındaki çocuklar daha fazla tacize uğruyor. Şimdi kanınızı donduracak rakamlar geliyor. Tacizcilerin %57’si ne yazık ki çocukların babaları, %4’ü ağabey, %13’ü yakın akraba, %26’sı ikinci dereceden akraba.
    – 24 bin cinsel saldırının %70’i çocuklara yönelik.
    2009’da 13 bin 812
    1010’da 17 bin 241
    2011’de 18 bin 334 olay kayıtlara geçmiştir.
    – 7 bin 610 sanık 15 yaşın altındaki çocuğa tecavüz, 4 bin 903 sanık çocuğa cinsel istismar, 1759 sanık reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan yargılanıyor.
    -Geçen yıl 18 bini aşkın cinsel saldırı davası açıldı. Aileler genellikle olayı örtmek istiyor.
    -Son on yılda cinsel istismara uğrayan çocuk sayısı 250 bin.

    Z.K, B.Ç, N.Ç, Ö,C… bu kısaltmaların açılımı; yıkılan hayaller, acıyan bedenler, utanan aileler, bedenlerden büyük bedeller…

    Kadın bu ülkede tecavüzün hem suçlusu hem mağdurudur.
    “O saatte orada işi neymiş?”
    “O eve neden gitmiş?”
    “O eteği giymeseymiş.”
    “Sesli gülmeseymiş.”
    “Topuklu ayakkabı giyilir mi hiç?”
    “Kesin kaşınmıştır, zaten hafif bir kadın.”
    “Başına geleceği bilmeliydi.”
    .
    .
    .
    .
    Bunları sizi bunaltacak kadar çoğaltabilirim. Unutmayalım ki tecavüz ve taciz için tahrik unsuruna ihtiyaç yoktur. Daha dün bir ördeğe tecavüz edildi bu ülkede. “O da yürürken poposunu sallamasaymış.” mı diyelim? Ördekler, köpekler, bebekler, çocuklar, kadınlar… Sapıklığa kılıf bulanların, tecavüzü adi suç olarak görenlerin, onlara kucak açıp yüreklendirenlerin önümüze sürdüğü bahaneler asla kabul edilemez.

    Kadına Yönelik Şiddete Hayır’ konulu ‘Sheddeath’ başlıklı sergiye 50’ye yakın ünlü kadın destek verdi.

     

    Tepki Sizsiniz!

  • Orgazm öğrenilmeden mutlu olmak zor!

    Orgazm öğrenilmeden mutlu olmak zor!

    Cinsellik sizin için sadece eşinizi ya da sevgilinizi mutlu etmek için yerine getirilen bir görevse, orgazm kelimesini sadece dergilerde okuduğunuz yazılardan tanıyorsanız üzgünüz ama  Ödülünüz ise yatakta ömür boyu mutsuzluk… 

    Küçük kızınıza hiç düşünmeden söylediğiniz “Çok ayıp” kelimesinin tüm hayatını etkileyeceğini bilseniz yine söyler misiniz? Cevabınız ne olacak bilmiyoruz ama “Evet” ise vay o kadının haline… Hayatı boyunca yatağa girmekten korkacak olan o kadın, sevdiği adam mutlu olsun diye elinden geleni yapacak ama kendisi bir kere bile mutlu olamayacak. Sebep ise çoğu zaman sizin söylediğiniz o basit cümle olacak.
    Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği’nden Psikolog Burcu Atatür, bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Toplumumuz cinsellik konusunda sakatlanmış bireyler yetiştiren bir toplum. Kadınlarımız küçük yaşlardan itibaren cinsel duygu ve dürtülerini yok saymaya programlanıyor. Kendi bedenlerine dokunmaktan aciz, vajinalarını üçüncü bir şahıs kabul eden, bakmaya bile tahammülü olmayan kadıncıklar. Cinselliğin ayıp, yasak, günah ve pis bir şey olduğu inancıyla yetişen bir kadının da, evlendiğinde aniden tüm bu beyin programını silmesi ve eşiyle keyifli ve tatminkar bir şekilde, mekanik olarak değil, tam anlamıyla sevişebilmesi elbette mümkün olamıyor.”
    Özgür kadın, özgür cinsellik başta kadını korkutuyor. Üzerinde ahlakı yanlış yere konuşlandırmış olmanın verdiği büyük bir suçluluk duygusu bulunuyor. Cinselliği seviyor, istiyor, yaşıyor ve hatta zevk de alıyorsa, “Namussuz muyum, kötü kadın mıyım?” diye düşünmeye başlayabiliyor.

    Vajinismus en önemli sorun
    Kırsal, kentsel, her bölge ve coğrafyadan, kadınların çoğu kendilerine, bedenlerine, dişiliklerine yabancı oluyor. Üzerlerine giydirilmiş roller içerisinde boğulmadan hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Evlat rolü, eş rolü, anne rolü, ev-iş kadını rolleri, tüm bunlar gerçekte öncelikle bir birey ve kadın olduklarını unutturup en temel hak ve özgürlüklerini onlardan alıyor. Bu en temel özgürlük ise bir kadın için varolma ve varetmek anlamına geliyor. Psikolog Burcu Atatür, “Psikolojik olarak bakarsak bu kadınların kendini gerçekleştiremeyen tüm bireylerin yaşadığı sorunları yaşama ihtimalleri var. Ancak cinsel açıdan bakıldığında öncelikle vajinismus sorunu görülüyor. Yani yıllarca büyük bir özenle korudukları kızlıklarından evlenince bir anda vazgeçemiyorlar, dolayısıyla zihinleri ve bedenleri bir korku refleksi şeklinde eşleriyle cinsel ilişkiye girmeyi reddediyor. Diğer en sık gördüğümüz sorun ise, orgazm olamama. Onun da altında, kendi bedenlerine bakmayı bile kadınlarımıza yasaklamış zihniyet yatıyor” diyor.

    Korku ile utanç birleşiyor
    Cinsellikle ilgili temel sorunlar, kadınların korku ve utanç duygularından kaynaklanıyor. Bilgilendirmeden yoksun yetiştirildiği, bildikleri de büyük ihtimalle yalan yanlış temellere dayandığı için cinsel terapistler, vajina deliğinin nerde olduğunu bilemeyen eğitimli genç kadınlarla bile karşı karşıya kalabiliyor. Korku duygusu vajinismustan cinsel isteksizliğe, orgazm olamamaya veya ağrılı cinsel ilişkiye kadar birçok sağlık sorununa yol açabiliyor. Öğrenilmesi ve geliştirilmesi gereken cinsellik saklandığında, potansiyelinin binde birine dahi ömür boyu ulaşamamış, duygu ve istekleri dondurulmuş, hazları engellenmiş kadınlar yaratılmış oluyor. Bu kadınlar da böyle bir yoksunlukla çocuk sahibi olup, o çocukları da aynı duygularla yetiştiriyorlar.

    Günümüz kadını da zor durumda
    Günümüz modern kadınının cinsellik konusunda daha iyi durumda olduğu düşünülse de Psikolog Burcu Atatür bunun böyle olmadığını söylüyor ve “Gözlemlerime dayanarak, günümüz modern kadınının neredeyse daha fazla cinsel sorun yaşadığını söyleyebilirim” diyor.

    Kadın kadına engel oluyor
    Çoğunlukla kadını engelleyenlerin başında yine kadın geliyor. Kısıtlanmış kadın, kendinden sonra gelen kadınlara da aynı tarzda davranıyor. Engellenen kadın engelliyor, hatta daha büyük bir hırsla. Yargılanan kadın yargılıyor ama hep hemcinsini.

    Cinsellik bir bütün olmalı
    Psikolog Burcu Atatür, “Kadın her şeyden önce doğası gereği üretici,yaratıcıdır.Çok büyük bir sevgi kaynağıdır. Kadın yarattığı zeminde erkek var edebilir. Yani biri ortamı sağlar diğeri o ortama yaşam kurar. Cinsellik ise tüm bu olayların çekirdeğinde yer alıyor. Ama bedensel değil, ruhsal bütünlük içindeki cinsellik önemli.
    Bunu tam anlamıyla yaşayabilmek için en başta kadının kendini, bedenini, arzu ve isteklerini bilmesi, bulması, tanıması ve ifade edebilmesi gerekiyor” diyor.

    MUTLU OLMAK İÇİN NE YAPMALI?
    “Cinsellik bir yere kadar dürtüsel olsa da, bir noktada öğrenilebilen ve geliştirilebilen bir davranış. Daha kendine dokunamayan, kendisiyle sevişemeyen bir kadından partneriyle sevişip mutlu olabilmesini, zevk alıp zevk verebilmesini beklemek yanlış olur. Bu konuda günümüzde yazılı ve görsel bilgilendirme materyali gitgide artıyor. Birçok dernekle birlikte, hastanelerde veya özel olarak çalışan cinsel terapistler, psikiyatristler, psikologlar bu kişilere yardım edebiliyor. Ancak buradaki önemli bir sorun, kişilerin bu konuda rahatlıkla gidip yardım alamayacak zihinsel, ruhsal ve sosyolojik yapıda olmalarıdır. Kadın kendine sanki ilk defa karşılaşıyormuş gibi en baştan, meraklı, özgür ve tanımaya açık gözlerle yeniden bakmalı. Aynanın karşına geçip kendini ilk defa görüyorlarmış gibi incelemeli. Cinsellik en başta dokunmaktan geçiyor. Çiftler gerek kendi bedenlerine, gerek birbirlerinin bedenlerine, acelesiz, şefkatle, özenle, merakla, istekle, tutkuyla dokunmalı ve tecrübelerini, hayallerini birbirlri ile paylaşmalılar.

    Psikolog Burcu Atatür, “Bence hepimizin kafası çok karışık, gerçekten arada sıkışıp kalmış bir halimiz var. Kadınlarımız da, yanlış bir şey yapmış küçük kız gözleriyle, kendi bedenlerini hem keşfedip yaşamaya hem de iç sıkıntısı duymaya devam ediyorlar. Kendileri bile kendilerinden ve namuslarından şüphe ettiklerinde ne haklarını koruyabiliyor ne de fikir ve duygularını ifade edebiliyorlar. Yine sonuçta mutsuz evlilikler, renksiz cinselliklere razı olup, çerçeveden çıkmamaya çalışıyorlar” diyor.

    Kadınların eğitimli olmaları ve modern hayatlar yaşamaları, cinsel problemlerini dile getirmelerini engelleyebiliyor. Sevişme esnasında zihinleri çok meşgul oluyor ve kendilerini akışa bırakmaya izin vermiyorlar. Çok fazla kontrol dürtüsü, hepimizin içinde olan uyumlanma becerisi ve arzuların ifadesini sınırlandırıyor hatta bastırıyor. Diğer bir deyişle kendini sürece koyuveremiyor. Eğitimli ve bu işi beceremiyor da diyemiyor. Böylece bir kısır döngü içerisinde, gitgide tatminsiz, mutsuz, huzursuz bireyler olarak yalnızlaşmaya devam ediyorlar.

    Orgazm öğrenilmeden mutlu olmak zor!
    Hayatında hiç orgazm olmamış bir kadının hiç mutlu olmamış olduğu söylenemez ancak hayatında hiç gerçek bir orgazm yaşamamış bir kadının, gerçek potansiyeline ve varoluşuna ulaşamadığı söylenebilir. Yıllardır bastırılmış, saklanmış, ayıplanmış, günahla karıştırılmış bu konu, ne kadar gün yüzüne çıkarılır, öğrenilir, öğretilirse birey, kadın, çocuklar ve toplum o derece sağlıklı olur.

    Tedavi
    Bu tür terapilerin temeli cinsel bilgilendirme oluyor. Cinsel terapinin bir diğer püf noktası da “çift bilinci”. Cinsel problem, genellikle kişinin problemi olmaktan çok çiftin problemi oluyor. Elbette kişisel problemler, psikolojik yapılanma, ailesel-çevresel problemler, çocukluk travmaları da büyük rol oynuyor ama sonuçta cinsellik çift kişilik bir olgu. Cinsel birleşme, iki ayrı kişinin ruhsal, zihinsel, bedensel bir bütün olma hali. İki kişiden birinde yaşanan bir sorun büyük ihtimalle bu bütünlenme aşamasında bir veya birkaç yerde yaşanan tıkanıklıkla ilgili oluyor. Sonuç olarak cinsel problemlerle uzmana başvuran kadınlara, düzenli bir partnerleri varsa, beraber gelmeleri öneriliyor. Ardından, çift, kadın ve erkek yapısı hakkında bilgilendiriliyor, kendilerini keşfetme yolları gösteriliyor, aralarındaki iletişim ve sevgi akışı iyileştiriliyor ve çifte ihtiyaç duydukları noktalarda destek veriliyor.

    ERKEKLER BU KONUDA NASIL DAVRANMALI ?
    Psikolog Burcu Atatür, “Erkekler öncelikle bilgisizliklerini kabul etmeliler. Sormaya başlamalılar. Erkeklerin üzerindeki yük de çok ağır. Çünkü kadınların bekaretine bu kadar önem verilen bir ülkede evli çiftin cinsel tatmininin sorumluluğu doğal olarak erkeğin omuzlarına kalıyor. Ancak erkeklerin de bu konuda pek bilgi sahibi olmadıklarını görüyoruz. El yordamıyla bir şeyler öğreniyorlar. Kendilerini eşlerine saklayanlar da var. Hele öyle bir durumda, her iki taraf da gözleri kapalı birbirlerini bulmaya çalışıyorlar. Bilmediğini kabul etmek ve yardım istemek, destek istemek bu kadar zor olmamalı. Artık ulaşılabilecek kaynaklar var ve gün geçtikçe de artacak. Yeter ki erkekler, bilgisizliği başarısızlığa denkleştirmesinler. Özellikle kadın bedeni ve cinselliği ile ilgili bilgiler, bilim çevrelerinde her geçen gün yenileniyor ve çeşitlendiriliyor” diyor.

    “Cinsellik ilişkinin merkezinde olmalı. Göz ardı edilmemeli çünkü ilişkiyi tek başına götürebilecek veya bitirebilecek kadar güçlü…”

    Formsante

  • Bergüzar Korel Diyeti

    Bergüzar Korel Diyeti

    Bergüzar Korel Diyetisyen Nil Şahin Gürhan’ın hazırladığı diyet ile 7 kilo verdi.

    Bergüzar Korel diyeti nasıl yapılır?

    * Sabahları kahvaltı yapmadan önce 2 su bardağı ılık su içiniz.
    * Kahvaltı menünüzde bir yemek kaşığı kornfleks, yulaf ezmesi ve bir tatlı kaşığı bal tüketiniz.
    * Kuşluk vakti 15 tane fındık.
    * Öğle menüsünde etli sebze ve bulgur pilavı.
    * Ara öğün: Yarım tost.
    * Akşam: Bir porsiyon et, bir dilim esmer ekmek.
    * Yatmadan önce: Bir bardak süt veya eşdeğer oranda yoğurt. Ekstra olarak 2 adet meyveyi gün içinde istediğiniz saatte tüketebilirsiniz.
    * Günlük 3 litre su tüketiniz (bu 15 bardağa eşittir).

  • Şiddetli Geçimsizlik Boşanma Dilekçesi Örneği

    Şiddetli Geçimsizlik Boşanma Dilekçesi Örneği

    ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI

    GENEL BİLGİLER

    • Dava eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer aile mahkemesinde açılır.
    • Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
    • Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.
    • Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
    • Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse ayrılık isteyebilir.
    • Boşanmaya hükmedilebilmesi için geçimsizlik veya anlaşmazlığın evlilik birliğini temelinden sarsacak derecede ciddi ve şiddetli olması gerekir.
    • Ortak hayatın eşlerden sadece biri için çekilmez hale gelmiş olması yeterlidir.
    • Davacı eşin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı eşe nazaran daha fazla kusurlu olduğu kanıtlanırsa dava reddedilir. Hakim kusur konusunda takdir yetkisini kullanarak karar verir.
    • Boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.
    • Boşanmada yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa tabidir:

    1. Hakim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz.
    2. Hakim, bu olgular hakkında gerek resen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez.
    3. Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hakimi bağlamaz.
    4. Hakim, kanıtları serbestçe takdir eder.
    5. Boşanma veya ayrılığın fer’i sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hakim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz.
    6. Hakim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.

     

    Şiddetli Geçimsizlik Boşanma Dilekçesi Örneği

    ……..AİLE MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİNE
    …………….

    DAVACI :
    VEKİLİ :

    DAVALI :

    DAVA KONUSU :

    1) Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Tarafların Boşanmalarına;

    2) Müşterek çocuğun velayetinin Müvekkile verilmesine;

    3)Müvekkilin yanında olan müşterek çocuğu için 500,00 TL TEDBİR NAFAKASI olarak, kararın kesinleşme sonrası için ise her ay iştirak nafakası olarak davalıdan tahsiline;

    4) Müvekkile için, davalı aleyhine 40.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi istemidir.

    AÇIKLAMALAR :

    1. Taraflar, …./…./……… tarihinde evlilik yapmışlardır. Bu birlikteliklerinden …….. isimli çocukları olmuştur.

    2. Müvekkil, bir eş olarak üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirmesine rağmen, evlilik sonrası davalının müvekkile karşı olumsuz kişiliği ortaya çıkmıştır. Kültür farklılığı, mizaç uyumsuzluğu baş göstermiştir. Davalı asabi ve geçimsiz bir kişiliği vardır. En küçük sorunları bile büyütmüş, kavga ve tartışma ortamı yaratmaya başlamıştır. Müvekkile karlı hiçbir saygı göstermemiş, müvekkilin kişiliğine ve saygınlığına karşı ağza alınmayacak küfür ve hakaretlerde bulunmuştur. Bu tür küfür ve hakaretlere toplum içerisinde de sürdürmüştür. Davalının müvekkile hakaret ettiğini bir çok kişi duymuştur.

    3. Davalı bu hareketlerini yalnızca müvekkile karşı değil, müvekkilin dost ve akrabalarına karşı da sürdürmüş, onlara karşı tavır takınmıştır, müvekkili toplum içinde rencide ve küçük düşürmüştür.

    4. Müvekkili zor durumda bırakması, çocuğa ve kendisine karşı ilgisizliği hatta çocuğun kirli hazır bezlerini bazen çöpe atmaktan bile imtina ederek yatak odasında bir köşeye atması… İşi olmadığı halde bazen eve geç saatlerde gelmesi, birkaç kez eve uğramaması ve nerede olduğu konusunda bilgi dahi vermemesi, yatakta dahi cinsel anlamda müvekkile olumlu yanıtlar vermemeye başlaması, bu ve benzeri nedenlere rağmen evlilik birliğini çevrenin telkiniyle ve ileride düzelir umuduyla devam ettirme sabrını müvekkil göstermeye çalışmıştır.

    5. Davalı, en son olarak kişisel eşyalarını da alarak müşterek konutu terk etmiş ve anne– babasının evine gitmiştir. Araya giren dost ve akrabaların teşebbüslerine rağmen müşterek konuta dönmemiştir.

    6. Davalı evliliği süresince müşterek çocukla ilgilenmemiştir. Evi terk ederken de müşterek çocuğu komşuya bırakmıştır. Çocuğun velayetinin müvekkile verilmesi, çocuğun yararına olacaktır.

    7. Küçüğün bakım, iaşe, giyim ve her tür gideri için davalının da katkı sunması gerektiği yasa gereğidir. Müvekkilin yanında olan müşterek çocukları ……. için 350,00 YTL TEDBİR NAFAKASI olarak, kararın kesinleşme sonrası için ise her ay iştirak nafakası olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ediyoruz.

    8. Müvekkil davalı ile evlenirken büyük bir mutluluk duyarak evlenmiş, eşine büyük bir değer vermiş ve evliliğinin bir ömür boyu mutlu ve huzurlu bir biçimde süreceği inancı ve hayalini beslemiştir. Ancak davalının yapmış olduğu olumsuz hareketler, müvekkilin hakaretlere maruz kalması ve toplum içersinde küçük düşürülmesi, müvekkilin tüm gayretlerine karşın davalının habersiz ve sebepsiz olarak evi terki, müvekkilde büyük bir hayal kırıklığına neden olmuş, müvekkil üzüntü içinde psikolojik çöküntüye girmiştir. Davalı tarafından oluşturulan ve müvekkilde oluşan manevi keder, üzüntü, moral bozukluğunu kısmen de hafifletmesi amacıyla tamamen kusurlu olan davalıdan 20.000,00 YTL manevi tazminat talep etme zorunluluğu hasıl olmuştur.

    HUKUKİ NEDENLER : İlgili mevzuat hükümleri
    DELİLLER : Nüfus kayıtları, Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılması, Tanık beyanları ve her tür kanıt.

    SONUÇ : Açıklanan nedenler, göz önüne alınacak ve oluşacak durumlar ışığında ;

    1) Müvekkilin evlilik birliğini devam ettirme durum ve ihtimali kalmadığından Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Tarafların BOŞANMALARINA;

    2) Müşterek çocuk ………………….’ın velayetinin Müvekkile verilmesine;

    3) Müvekkilin yanında olan müşterek çocukları ……………… için her ay 500,00 TL TEDBİR NAFAKASI olarak, kararın kesinleşme sonrası için ise her ay iştirak nafakası olarak davalıdan tahsiline;

    4) Müvekkil için, davalı aleyhine 40.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine;

    5) Yargılama giderleriyle, Avukatlık ücretinin dahi davalıya yükletilmesine karar verilmesini davacı vekili olarak talep eder, saygılar sunarım. …/…./……

    Davacı Vekili
    Av………………………..

    Ekler:
    1)Vekaletname
    2) Nüfus kayıtları

     

    Anlaşmalı Boşanma için Dilekçe Örneği

  • Doğum Sonrası Diyet Ne Zaman Yapılır?

    Doğum Sonrası Diyet Ne Zaman Yapılır?

    Her ailenin çocuk hayali vardır. Gebelik ve sonrası anne için zorlu bir süreçtir ve bu dönemde alınan kilolar bayanların korkulu rüyasıdır. Bir çok bayan kilo sebebiyle çocuk sahibi olmayı istememektedir. Oysaki düzenli yaşam ve egzersizlerle bu süreci çok daha rahat atlatabilirsiniz…

    Kadınların en çok merak ettiği konulardan biri de doğum sonrası diyettir. Diyet ne zaman yapılmalı? Diyetin bebeğe zararı var mı? gibi sorular uzadıkça uzar. Peki fazla kilolardan kurtulmak için nasıl bir yol izlemeli?

    Doğum sonrasında anneler sütü fazla olsun diye fazla yemek yerler. Bu yemekler bir kalori açısından yüksekse kilo almak kaçınılmaz olur. Oysaki fazla yemek doğru değildir. Önemli olan yeteri miktarda yemek ve süt yapıcı doğal besinleri ile bitki çaylarıyla süt miktarını arttırmaktır. Örnek verecek olursak lohusalara bol bol tatlı yedirirler ki sütü olsun . Bu durum süt miktarını arttırır ama kilo da aldırır. Size tavsiyemiz düzenli beslenmeyi ihmal etmemeniz. Ve süt yapıcı besinler tüketmeniz.

    Doğumun ilk altı ayında kesinlikle diyet yapmamanızı öneriyoruz. Dengeli beslenip kilo almamaya dikkat edin. 6 aydan sonra ise kademeli olarak diyete başlayabilirsiniz. Doğum sonrasında spor yapmayı da ertelemelisiniz. Ağır sporlardan ilk 6 ayda kesinlikle kaçının. Ama hafif egzersizler ve yürüyüş yapabilirsiniz. Sevindirici olan şey ise ne kadar emzirirseniz o kadar çok kalori yakarsınız.

    İlgili Konular ;
    Doğum Kilolarından Kurtulma
    Doğum sonrası beslenmenin 11 püf noktası
    Emziren Anne Diyeti

  • Lezzet Diyeti

    Lezzet Diyeti

    Çevrenizde diyet yapanlara özenerek bakıyor, fakat bir türlü girişimde bulunamıyorsunuz, değil mi? Aslında hiç de haksız değilsiniz. Birbirinden lezzetli yemeklerden vazgeçmek hiç de kolay değil. Ancak artık buna bir çözüm bulmanız gerektiğine karar verdiniz. “Artık hazırım” diyorsanız, buyrun “Lezzet Diyeti”ne. Bu diyetle aç kalmadan haftada bir kilo vereceksiniz. Üstelik damak tadınızdan mahrum olmadan!

    Haftada 1 kilo

    1.Gün
    Kahvaltı:
    1 kibrit kutusu beyaz peynir, 5 adet zeytin, 2 dilim ekmek
    Saat 10:30-11:00:
    Yok
    Öğle:
    8 adet köfte, 1 kase yoğurt, 4 kaşık pilav, salata
    Saat 16:00-17:00:
    1 tost
    Akşam:
    200 gr balık, 2 dilim ekmek, salata
    Saat 21:30-22:00:
    200 gr meyve

    2. Gün
    Kahvaltı:
    1 poğaça
    Saat 10:30-11:00:
    5 adet diyet bisküvi
    Öğle:
    1 porsiyon tavuk şiş, 6 kaşık makarna veya pilav, salata
    Saat 16:00-17:00:
    1 kase sütlü tatlı (kakaosuz)
    Akşam:
    8 yemek kaşığı sebze yemeği, 2 dilim ekmek, salata
    Saat 21:30-22:00:
    200 gr. Meyve

    3. Gün
    Kahvaltı:
    2 porsiyon peynir (kibrit kutusu), 2 dilim ekmek
    Saat 10:30-11:00:
    Birşey alınmıyor.
    Öğle:
    1 kase çorba, 1.5 porsiyon döner, 1 dilim ekmek, 1 diet cola
    Saat 16:00-17:00:
    4 adet tatlı bisküvi
    Akşam:
    1 kase çorba, 8 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 kase yoğurt, salata
    Saat 21:30-22:00:
    200 gr meyve

    4.Gün
    Kahvaltı:
    2 kibrit kutusu beyaz peynir, 2 tatlı kaşığı bal veya reçel, 2 dilim ekmek
    Saat 10:30-11:00:
    1 elma
    Öğle:
    6 yemek kaşığı makarna(domates soslu), 6 adet köfte, 1 dilim ekmek, salata
    Saat 16:00-17:00:
    2 elma veya 2 kivi
    Akşam:
    1 göğüs eti, 4 kaşık pilav, salata
    Saat 21:30-22:00:
    200 gr meyve

    5.Gün
    Kahvaltı:
    2 kibrit kutusu beyaz peynir, 2 dilim salam, 2 dilim ekmek
    Saat 10:30-11:00:
    Yok
    Öğle:
    1 adet soğuk sandöviç, diet cola
    Saat 16:00-17:00:
    1 peynirli ya da sucuklu tost
    Akşam:
    1 kase çorba, 8 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 adet tavuk pirzola, salata
    Saat 21:30-22:00:
    200 gr meyve

    6.Gün
    Kahvaltı:
    3 kibrit kutusu beyaz peynir veya ¼ labne peyniri, 2 dilim ekmek
    Saat 10:30-11:00:
    Yok
    Öğle:
    10 inegöl köftesi, 2dilim ekmek, salata
    Saat 16:00-17:00:
    1 kase yoğurt, 2 adet grissini
    Akşam:
    1 kase çorba, 3 adet but, 2 dilim ekmek, salata
    Saat 21:30-22:00:
    200 gr meyve

    7.Gün
    Kahvaltı:
    2 adet kaşar peyniri, 2 dilim ekmek
    Saat 10:30-11:00:
    1 elma
    Öğle:
    1 kase çorba, 1 porsiyon etli sebze yemeği (8kaşık), 2 dilim ekmek, salata
    Saat 16:00-17:00:
    1 kase sütlü tatlı
    Akşam:
    150 gr. Izgara et, 2 dilim ekmek, salata
    Saat 21:30-22:00:
    1 elma

    “Lezzet”cilere Alışveriş listesi
    – Beyaz peynir veya Labne peyniri
    – Ekmek
    – Tost ekmeği
    – Karper peyniri
    – Diyet bisküvi
    – Zeytin
    – Tatlı bisküvi
    – Bal veya reçel
    – Grissini
    – Salam
    – Pirinç
    – Yoğurt
    – Köftelik kıyma
    – Süt
    – Izgara et
    – Diyet kola
    – Balık
    – Marul
    – Tavuk
    – Salatalık
    – Döner
    – Domates
    – Meyve
    – Roka
    – Elma veya kivi

    Diyet yaparken unutmayın!
    1- Günde 2-3 litre su içmeyiihmal etmeyin.
    2- Yatmadan 2 saat önce yeme işlemini bitirin.
    3- Akşam yemeği en geç saat 22:00’ye kadar yiyin. Ne kadar erken yerseniz, o kadar rahat uyursunuz.
    4- Salata gibi yiyecekleri istediğiniz kadar tüketebilirsiniz. (Domates, salatalık, marul kıvırcık, roka vs.)
    5- Diyet yaparken “diyet” yaptığınızı değil, sağlıklı beslendiğini düşünün.
    6- Diyetinizden hızlı ve etkin bir sonuç almak için düzenli olarak egzersiz yapın.

  • Limon Diyeti

    Limon Diyeti

    Kilo vermek için denemediğim yol kalmadı diyorsanız bir de limon diyetiyle zayıflamayı deneyin. Limon hem kilo vermenizi sağlayacak, hem de cildinizi güzelleştirecek!

    Kilo vermek istiyorsanız, haftada 7 bin kalori az almalısınız. Yani her gün bin kaloriyle vedalaşmalısınız.Bir hafta süreyle uygulayacağınız bu diyette yağ alımı en aza indiriliyor ve günlük alınan kalori ortalama olarak 1200 kalori dolaylarında.
    Toksinleri attırma özelliğine sahip olan limon, vücudun su tutmasını ve dolayısıyla da selülit oluşumunu önlüyor. Üstelik yiyeceklerinize limon kattığınızda günlük olarak almanız gereken C vitaminini de karşılamış olacaksınız.

    Tabii ki bu diyetin faydaları bunlarla sınırlı değil; 1 hafta içinde hiç zorlanmadan 2 kilo verebilirsiniz de!

    Sabah (7 gün için)
    1 fincan şekersiz çay,
    2 dilim diyet ekmek,
    1 çorba kaşığı limon marmeladı.

    Pazartesi öğle
    2 tatlı kaşığı sıvıyağ, 2 tatlı kaşığı peynir ve limon suyu ile pişirilmiş pilav (70 gram) Karışık salata, 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ve 1 limon suyu ile tatlandırılmış yarım limon suyu ile tatlandırılmış 1 kase meyve salatası.

    Akşam
    Yağsız etle, yine yağsız olarak sadece limon suyu ilave edilerek pişirilmiş kuşbaşı et (120 gram) 1 kepekli sandviç (veya 1 paket diyet bisküvi) 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ve 1 limon suyu ile pişirilmiş ıspanak.

    Salı öğle
    Üzerine biraz zeytinyağı ve 1 limonun suyu gezdirilmiş 150 gram fırında balık 1 kepekli sandviç (veya 1 paket diyet bisküvi) 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ve yarım limonun suyuyla pişirilmiş taze fasulye.

    Akşam
    150 gram tavuk göğsü (1 tatlı kaşığı sıvıyağ ve yarım limon suyu ile pişirilmiş). Yarım limon suyu ve çok az sıvıyağ ile ızgara edilmiş dolmalık biber 1 kepekli sandviç (veya bir paket diyet bisküvi).

    Çarşamba öğle
    Yoğurt ve limonla pişirilmiş 70 gram makarna, zeytinyağı ve 1 limonun suyu ile tatlandırılmış karışık salata, yarım limon suyu ve az şekerle karıştırılmış bir kase çilek.

    Akşam
    Maydanoz, yarım limon suyu ile pişirilmiş 150 gram ahtapot, zeytinyağı ve yarım limon suyuyla pişirilmiş taze fasulye, 1 kepekli sandviç (veya bir paket diyet bisküvi).

    Perşembe öğle
    40 gram dil peyniri, 30 gram diyet ton balığı, 5 yeşil zeytin ve limon suyuyla hazırlanmış salata, 1 kepekli sandviç (veya bir paket diyet bisküvi), muz ve üzüm dışındaki meyveler ve yarım limon suyu ile hazırlanmış meyve salatası.

    Akşam
    Limonla ve domatesle tatlandırılmış 150 gram palamut, yarım limon ve çok az zeytinyağı ile tatlandırılmış 150 gram salata, 2 tane haşlanmış patates.

    Cuma öğle
    Çok az sıvıyağ ve limon suyu ile tatlandırılmış 120 gram rosto 1 kepekli sandviç (veya bir paket diyet bisküvi), 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ve yarım limonun suyuyla pişirilmiş taze fasulye.

    Akşam
    2 tatlı kaşığı sıvıyağ, 2 tatlı kaşığı peynir ve limon suyu ile pişirilmiş pilav (70 gram) 120 gram haşlanmış, zeytinyağı ve limon suyu ile tatlandırılmış dil limon suyu ve çok az zeytinyağı ile tatlandırılmış 150 gram salata.

    Cumartesi öğle
    Limon suyuyla tatlandırılmış 120 gram ızgara tavuk, 1 kepekli sandviç (veya bir paket diyet bisküvi), 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ve 1 limon suyu ile pişirilmiş ıspanak.

    Akşam
    70 gram haşlanmış pirinç, sebze, 20 gram peynir, 30 gram diyet ton balığı, zeytinyağı ve limon sulu salata, muz ve üzüm dışındaki meyveler ve yarım limon suyu ile hazırlanmış meyve salatası 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile tatlandırılmış domates salatası.

    Pazar Öğle
    70 gram makarnayı pişirip, rendelenmiş 1 limonun kabuğu ve sıvıyağ ile tatlandırın. 40 gram kaşar peyniri serpin. 1 tatlı kaşığı sıvıyağ ve yarım limon suyu ile tatlandırılmış taze fasulye 1 portakal veya greyfurt (C vitamini ve antioksidan açısından çok zengin).

    Akşam
    Çok az zeytinyağı ve limonla tatlandırılmış 150 gram fırında pişirilmiş balık. 1 kepekli sandviç (veya bir paket diyet bisküvi) 1 tatlı kaşığı sıvıyağ ve 1 limon suyu ile tatlandırılmış ıspanak.

  • Kıskançlığı Dizginlemenin Yolları

    Kıskançlığı Dizginlemenin Yolları

    Seven kıskanır mı, yoksa kıskançlık bir tür delilik mi? Kökeni her neyse bizi raydan çıkaran bir ruh hali olduğu kesin. Kıskançlığı kontrol altına almayı öğrenirsek hem bize hem kıskandığımıza hayat cennet olabilir. Peki nasıl? Darwin’e göre, rekabeti önlemek ve çocuklarımızı korumak vücudun çabasıydı. Psikologlar bunu genellikle deliliğin yakın kuzeni diye adlandırıyor. Kökeni ne olursa olsun, romantik kıskançlık genellikle gerçek temellere dayanmaz ve bizi tamamen kaybetmişiz gibi hissetmemize sebep olur. Eğlenceli değil! Muhakeme yeteneğimiz olması sevindirici…

    İşte içinizdeki kıskançlık canavarını kontrol altında tutabilmeniz için düşünmeniz gerekenler:

    Pozitif düşüncenin gücü:

    Bir kıskançlık krizini kontrol edemeyebilirsiniz, ama biraz da yoğunlaşma ile düşüncelerinizi daha mutlu bir yere götürebilirsiniz.

    Psikolog Ayala Pines, Romantic Jealousy’nin yazarı, eski mutlu zamanlara konsantre olmayı öneriyor “Sevgilinizin en son yaptığı güzel şey ya da kendinizi harika hissetmenize sebep olan güzel bir şey” gibi. Kalıcı bir çözüm değil ama elinizdeki kadehin içindekini diğer kadının suratına fırlatmamanıza yarayabilir.

    İkinci bir fikir sorun:

    Kıskançlık krizinizi sevgilinizin gözleri önüne sermeden önce mutlaka ikinci bir fikir edinin; bu en yakın arkadaşınız olabilir. Sizin göremediğiniz ayrıntıları fark eder ve tarafsız davranmanıza yardımcı olur.

    Kendi kıskançlık ucubenizi sahiplenin:

    Kıskanç bir insan değilmişsiniz gibi davranmaktan vazgeçin çünkü kabarıp kabarıp daha yıkıcı bir patlama ile bitmesi muhtemeldir. Bunun yerine kıskançlığınızı tetikleyen insan/durumla ilgili sorular sormaya başlayın.

    Neye benziyor, ondan etkilendi mi, ne hakkında konuştular? Zamanla, bu soruları suçlayıcı bir tavırla değil, doğal bir tavırla soracak kıvama geleceksiniz. Bebek adımları…

     Rakibinizi tanıyın:

    Partnerimizin bir başkası ile birlikte kaçtığını düşündüğümüzde, bize tercih edilenin Tanrının yarattığı en mükemmel canlılardan biri olduğunu düşünmemiz komik.

    Halbuki bu kuruntulardan kurtulmanın çok basit bir yolu var: diğer insanla tanışın. Tabi eğer karşılaşacağınız insan gerçekten çekici ve seksi ise defolarını bulmak için hevesli olacaksınızdır.

    Bu arada, Pines, ilişkilerdeki en sık kıskançlıkların iş/ofis bağlantılı ilişkilerden kaynaklandığını belirtiyor.

    Kusurlarını bulun:

    En öğretici tavsiyelerden birisi olmasa da kıskançlık atağını bastırmak için sebep olan insanı sessizce ve özel olarak incelemekten geçiyor.

    Bir açığını bulanan kadar! Bulduktan sonra bunu kullanmak değil elbette, her şey kendi içinizi rahatlatmak için…

    Bir hayat edinin:

    Partnerinizden ayrılana kadar ne kadar az hobiniz ve arkadaşınız kaldığını fark etmezsiniz. Ama bunu görebildiğiniz an da ayrılık, psikolojik sağlığınız için daha tehdit edici bir hal olacaktır.

    Oysa tekrar sosyalleşerek, yeni insanlar tanıyarak ve zamanınızı keyifli geçirerek kıskançlık nöbetlerinden kendinizi uzaklaştırabilirsiniz.

    Çocukluk bagajını boşaltın:

    Babanız çok mu çapkındı? Anneniz hep resmin dışında mıydı? Pinbes’a göre bu sürekli tehlikeli insanlarla çıkmayı tercih etmenizin sebebi olabilir: “Ebeveynlerinin ilişkisine dair kendisini güvende hissetmeyen ya da gençken birbirlerini aldatmalarına şahit olan birisinin kıskançlığa eğilimi daha çok olabilir. Yani kıskançlığı tetikleyen konular üzerinde kontrol sahibi olmak için çocukluk sorunlarının farkında olunmalıdır.

  • Sarkmış Göğüsleri Dikleştirmenin Yolları

    Sarkmış Göğüsleri Dikleştirmenin Yolları

    Genç ve orta yaşlarda toplu ve dik oldukları halde, yaş ilerledikçe veya doğumlardan sonra devamlı ve dikkatli bakım yapılmazsa, sarkık bir hal alırlar. Bunların önlenmesi ise mümkündür ve bunun için şu bitkilerden yararlanılabilir:

    Tunus baklası ile göğüs bakımı

    Tunus baklasının içerisinde, ciltten girerek göğüs kaslarını kuvvetlendirecek maddeler vardır. Bu sebeple göğüsler için çok faydalıdır.

    Tunus baklasının göğüsler için faydaları:

    – Göğüslerin gelişmesini sağlar.
    – Göğüslerin dikliğini ve dolgunluğunu muhafaza eder.
    – Göğüsler sarkmış, porsumuş ise yeniden toparlanmalarını sağlar.

    Tunus baklasının kullanımı:

    2 yemek kaşığı Tunus baklası unu, 1 çay bardağı su ile karıştırılır. Orta ateşte yarım saat kadar pişirilir ve sonra soğutulur. Soğuk halde memeler üzerine ve bilhassa meme kasları üzerine (kenar çevrelere) sıvanır. Yarım saat sonra soğuk suya batırılmış süngerle bu hamur iyice silinir. Bu tedaviye her ay 6-8 gün aralıklarla devam edilmelidir.

    Zambak ile göğüs bakımı

    Zambakta kadınlık hormonu vardır. Bu da göğüs güzelliği için çok fayda verir. 3-4 adet zambak soğanı ince kıyılır, sonra el presinde sıkılarak suyu çıkarılır. Bu, eşit miktarda gliserinle karıştırılır. Akşamlan tüm meme ve meme etrafı bu yağla ovulur. Bu masaj göğüslerin gelişmesini, dolgun ve dik olmasını ve öyle kalmasını sağlar. Bu karışım ihtiyaç duyuldukça kullanılmalıdır.

    Göğüslerin dolgunluğunu ve dikliğini muhafaza etmek

    Göğüs dolgunluğu ve dikliği yaş, çalışma hayatı, emzirmeler sonucu bozulabilir ve göğüsler pörsüyebilir, sarkabilir.

    Bunu önlemek için yukarıdaki önerilerimiz dışında ayrıca şunlar da yapılmalıdır:

    – Her banyodan sonra sadece memeler üzerine ince bir hortumla soğuk duş yaptırılmalıdır. Bu yoksa sünger, soğuk suya batırılarak göğüsler bolca ıslatılmalıdır.
    – 1 ölçü limon suyu, 1 ölçü kanyakla kırıştırılmalı, akşamları memelerin alt tarafından ve yanlardan yukarı doğru 5 dakika bu karışımla masaj yapmalıdır. Bu sık sık tekrarlanmalıdır.

    – Akşamları şu karışımla göğüslere dıştan uç kısımlara doğru masaj yapılır.

    – 7 yemek kaşığı zeytinyağı, 3 yemek kaşığı tatlı bademyağı, 3 çay kaşığı lâvantin esansı

    Göğüslerin dolgun ve dik kalması için bitkisel kürler

    Mercanköşk – Nane – Kekik karışımı:

    1 su bardağı sıcak suya bu bitkilerin kurutulup ufalanmış olanından birer kahve kaşığı katılır, 20 dakika demlenip süzülür. Akşam yatmadan önce bu çay ile meme ve meme kasları bolca ıslatılır ve kurumaya bırakılır. Bu çay, göğüs kaslarını kuvvetlendirerek göğüslerin dik durmalarını sağlar.

    Göğüs sarkıklığında bitkisel kürler

    Doğum, zafiyet ve sair sebeplerden dolayı göğüsler porsumuş ve sarkmış olabilir. Bunları düzeltmek ve yaşa uygun hale getirmek için yukarı anlatılan tüm öneriler yerine getirilmeli, bunlara ilaveten şu öneriler de yapılmalıdır:

    Ökse yaprağı ile göğüs bakımı

    1 çay bardağı ılık suya 1 tatlı kaşığı ufalanmış ökse yaprağı konur, 20 dakika demlendikten sonra süzülür ve pamukla akşam meme üzerlerine ve meme kaslarına bolca sürülür ve kurumaya bırakılır. Buna bir süre devam edildiğinde zamanla göğüsler kendini toparlar. Bu arada yukarıda kaydettiğimiz yiyeceklerin de sofradan eksik edilmemesi sureti ile göğüslerin dolgunlaşması sağlanmalıdır.

    Tunus baklası ile göğüs bakımı

    Yukarıda anlatıldığı gibi tatbik edilir. Çok fayda verir, memelerin ve meme kaslarının daha çabuk kuvvetlenmesini sağlar. Bunda da yine yiyeceklere önem verilmelidir. En iyisi bir gün ökse, diğer gün Tunus baklası tatbik edilmesidir. Bu ikisine devam etmek daha iyi sonuç verir.