Etiket: kadin

  • Makyaj Yaparken Yapılmaması Gerekenler

    Makyaj Yaparken Yapılmaması Gerekenler

    Yaptığınız makyajın yüzünüze yakışması ve doğal görünmesi için bazı yanlışlardan ve hatalardan uzak durmanız gerekmektedir. İşte bu yazımızda makyaj yaparken yapılmaması gerekenler hakkında bilgi vereceğiz…

    Öncelikle allık sürerken dikkat etmelisiniz.Yüzünüzün çok koyu ya da soluk ya da çok parlak kullanımlardan uzak durun. Aksi takdirde makyajınızın doğallığı kaybolacak. Adeta sizi booya kpüne dönüştürecektir. Allığı elmacık kemiklerinze uygulayın. Eğer allık yüzünüzde eğreti gibi duruyorsa allık renk seçimi yanlış yapmışsınız demektir.

    Ruj alırken makyajsız olmayı tercih edin. Böylece doğal ten renginize uygun ruj alabilirsiniz. Ruju elinizde deneyerek almayın. Bu sizi yanıltabilir.

    Ayrıca güzn sadece dışına kalem çekmek gözü olduğundan daha küçük gösterir. Kalemi, gözlerinizin iç köşesinden kaşlarınıza doğru uzanan dış köşeye doğru çekin.

    Gözlerinizin sadece dışına kalem çekmek, onları küçük gösterir. Kalemi, gözlerinizin iç köşesinden, kaşlarınıza doğru uzanan dış köşeye kadar çekin.

  • Erken menopoz

    Erken menopoz

    Erken menopoz nedenleri , Erken Menopozun Zararları Nelerdir? , Erken menopozun tedavisi , Erken Menopoz Tedavisi, Erken menopoza girmenin zararları ,

    Ülkemizde ve diğer ülkelerde kadınların normal şartlarda 51 yaşına kadar adet olması normal olduğundan, bu yaştan önce adetten kesilen kadınlar erken menopoza girmektedir. Tıpta “prematür menopoz” olarak tanımlanan erken menopoz, 40 yaşın altında ki kadınların adetten kesilmesi olayına denmektedir. Günümüzde 100 kadından 3′ü henüz 40′ına bile basmadan erken menopoza girmektedir. Peki erken menopoznedenleri nelerdir? Kadınlar neden erken menopoza girer? İşte cevapları hanımlar:

    Erken menopoz nedenleri

    Yumurta ve östrojen hormonu üretmekle görevli olan yumurtalıklardan östrojen hormonunun artık üretilmemesi ile menopozbaşlar. Östrojen hormonunun artık üretilmemesi kadınlarda bir takım şikayetlere sebep olur. aniden ateş basmalar, üşümeler, sıkıntı ve strese girme, al ayak terlemesi gibi belirtileri bulunan menopoz, genetik etkenlerden dolayı da erken yaşta ortaya çıkabilir. Bir kadının annesi, teyzesi ve halası gibi yakın derece akrabaları erken menopoza girmiş ise, bu kadının da erken menopoza girme riski bulunur.

    Erken menopoz nedenlerinden biri de, kadınlarda normalde iki tane bulunan X kromozomunun birinin eksik olması ya da ikinci kromozomun yarısının bulunmamasıdır. Genellikle 30 yaşından önce menopoza girmiş olan kadınların sorunu kromozom eksikliğinden kaynaklanır. Kesin tanı için kromozom analizi gerekir.

    Erken Menopozun Zararları Nelerdir?

    Ateş basması, aniden üşüme, el ve ayaklarda terleme, ruhsal sıkıntı, sinirlilik ve stres gibi semptomları bulunan menopoz, erken dönemde husule geldiği zaman bu şikayetlerin yanı sıra kadınların sağlığında birçok olumsuzluklara zemin hazırlamaktadır. Normalde menopoz yaşı 50 yaş civarında olmasına rağmen günümüzde kadınlar 50′li yaşlarına varamadan bazen 40 bazen de 30′lu yaşlarda adetten kesilerek erken menopoza giriyorlar. Erken menopoza girmede genetik faktörler, kromozom eksikliği ya da yaşamsal şartlar rol oynamaktadır…

    Erken menopoza girmenin zararları

    Menopoz, zamanında da görülse, erken dönemde de görülse kadınlarda bir takım sorunlara yol açabiliyor. Ancak erken menopoza girmek çeşitli sağlık sorunlarına zemin hazırlayarak kadınların genel sağlığını bozuyor.Erken menopozun zararları ise vücuda oldukça fazladır.

    Erken menopozun zararları arasında ise; kalp damar hastalıklar, cildin erkenden yaşlanması, kemik erimesi, vajinal kuruluk, cinsel isteksizlik ve cinsellik anında ağrı gibi şikayetler ve sağlık problemleri ortaya çıkar. Ayrıca östrojen hormonunun eksikliğinden dolayı üro genital sistemde yaşlanma da husule gelir.

    Erken Menopoz Tedavisi

    Kadınlarda bulunan yumurtalıklar, yumurta üretimi ve östrojen hormonu salgılama ile görevli olmakta ve genellikle 50′li yaşlarda östrojen hormonu ve yumurta üretimi durarak kadınlar menopoz denilen döneme girmektedir. Ancak bir takım sebeplerden dolayı menopoz 30′lu ve 40′lı yaşlarda erken husule geldiği için erken menopoz başlamış olur. Erken menopoz tedavi edilmez ise kadınların genel sağlığında çok ciddi bozulmalar yaşanır. Ancak erken menopoz tedavisi için erken evrelerde tedaviye başlamak çok önemlidir.

    Erken menopozun tedavisi

    Öncelikle erken menopozun tedavisinde amaç nedir, bundan bahsedelim sizlere hanımlar. Erken menopoz tedavisinde uzmanların amacı menopozun normal sayıldığı yaşa kadar gerçekleşmemesini sağlamak için kadının ihtiyaç duyduğu hormonları kazandırmaktır. Bunun için erken menopoz yaşayan kadınlara bir takım ilaçlar verilir. Erken menopoza giren kadına 50 yaşına kadar düzenli hormon tedavisi uygulanır. Kadın normal menopoz yaşına geldikten sonra tedavi durdurulur. Ancak istenirse tedavi 5 yıla kadar da uzatılabilir.

  • Adını koyamadığınız o şey ŞİDDET olabilir

    Adını koyamadığınız o şey ŞİDDET olabilir

    Bugünlerde herkes “Kadına şiddete hayır!” diyor. Bu iyi bir şey ama az sonra görüşlerini okuyacağınız Psikolog Feride Güneri’nin dediği gibi biraz da moda… Yani bir süre sonra belki de kadına karşı şiddeti kınayan ünlü isimlerin, yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının sesi daha az çıkmaya başlayacak. Geriye sadece biz kalacağız; şiddete daima dur demesi gereken biz kadınlar. Şiddete dur diyebilmek için ise önce onun ne olduğunu çok iyi kavramamız gerekiyor. Bahsettiğimiz şiddet türü sadece bir erkeğin bir kadına vurmasından ibaret değil, belki aklınıza gelmeyen ya da getirmek istemediğiniz birçok davranış da şiddet kapsamına giriyor. 1990 yılından beri kadına yönelik şiddet üzerinde çalışan, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı gönüllüsü Psikolog Feride Güneri’ye sorduk; şiddet nedir?

    Kadınların şiddet görmesi ile eğitim seviyesi arasında ters bir orantı olduğunu düşünmek yanlış mı olur?
    Bir kadının eğitim seviyesinin yüksek olması onun şiddetten muaf olduğu anlamına gelmiyor. Sizin okurlarınız arasında da her dört kadından biri fiziksel, her iki kadından biri ise duygusal şiddete maruz kalıyor. İstatistikler şiddetin kültür ya da eğitim seviyesi farkı gözetmediğini gösteriyor. Bugün burada tarif edeceğimiz şiddet türlerini okuyan kadınların birçoğu bunların kendi yaşadıklarıyla birebir örtüştüğünü görecek.

    Şiddetin bitebilmesi için yeni gelen kuşaklar şiddetten uzak yetiştirilmeli ve toplum da şiddeti desteklemeyecek şekilde yeniden yapılandırılmalı. Şiddete sıfır toleransa yürekten inanmak, sadece belli tür kadınlar şiddete uğramasın ama diğer kadınlar zaten hak ediyor gibi ayrımlara girmemek ve kadını ailenin dışında da bir birey olarak kabul etmek gerekiyor.
    Gördüğümüz şiddeti kabullenmek bizim için neden bu kadar zor?
    Birçok kadın şiddete uğradığını biliyor. Bazen de söz konusu duygusal şiddet ise yaşadığının şiddet olduğunu adlandırmakta zorlanıyor. Bir şeylerin ters gittiğini biliyor ancak onu şiddet olarak tanımlayamıyor. Eğitim seviyesi ve ekonomik durumu daha yüksek olan kadınların şiddete uğradıklarını açıklaması, itibarı, iş bağlantılarını, sosyal statüyü kaybetmek korkusuyla bazen daha da zor oluyor. Ne yazık ki bahsettiğimiz kadınlar bu endişelerinde haklı oluyor. Şiddete uğradığını açıklayan tüm kadınlar için bu durumu değiştirmeye çalışıyoruz. Şiddetin kadınların suçu olmadığını ve bu görüşün değişmesi gerektiğini söylüyoruz. Ancak bu çabalarımız tam da amacına ulaşmadığı için tabii ki şiddeti yaşayan kadın, hala şiddeti uygulayan erkekten çok daha fazla yargılanıyor.

    Şiddetin çeşitleri nelerdir? En çok hangi türüne şahit oluyorsunuz?
    Şiddeti tanımlarken önce amacına bakmalıyız. Şiddeti şöyle tanımlıyoruz; öfke göstermek, güç göstermek, cezalandırmak ve kontrol etmek amacıyla bir erkekten bir kadına sistematik olarak yöneltilen her türlü şiddet. Genellikle ilk akla gelen fiziksel şiddet oluyor çünkü bu ölçülebilen bir şiddet türü. En yaygın türleri ise fiziksel ve psikolojik şiddet…. Fiziksel şiddetin olduğu her ilişkide psikolojik şiddet vardır ama psikolojik şiddetin olduğu her yerde fiziksel şiddet olmayabiliyor.

    Psikolojik şiddeti tanımlar mısınız?

    Bu şiddet türünü anlamak için anahtar olarak “amaç”ı kullanmak gerekiyor. Psikolojik şiddette de amaç güç göstermek, öfke boşaltmak ve cezalandırmak, ancak burada kullanılan araç duygular… Herkesin güvende hissetmek, ait hissetmek, sevilmek, şefkat görmek ve desteklenmek gibi ihtiyaçları var. Bu ihtiyaçlarımızın karşımızdaki erkek tarafından kendi çıkarlarına hizmet etmek üzere, bazen karşılanması bazen karşılanmaması, farkına varıldığı halde karşılanmaması ya da “Benim istediğimi yaparsan yaparım” gibi yaklaşımlar psikolojik şiddete giriyor. Konuşmayı reddetmek, küsmek, çok uzun süre sessiz kalmak, sık sık aldatmak, kadının güvenini kırıcı davranışta bulunmak veya sözler söylemek de psikolojik şiddetin içinde yer alıyor. “Çirkinsin”, “Aptalsın”, “Eğitimsizsin”, “Benden başka kim sana bakar” gibi sözler, toplum içinde aşağılamak, “Kötü kokuyorsun”, “Kötü görünüyorsun” gibi kadının güvenini kırmaya yönelik sözler, “İstediğimi yapmazsan başkalarına giderim” gibi tehditlerde bulunmak ve aşırı kıskançlık da psikolojik şiddetin kapsamında yer alıyor.

    EKONOMİK ŞİDDET
    Ekonomik şiddette de amaç aynı ancak araç olarak para kullanılıyor ve çeşitli şekillerde görülebiliyor. Örneğin kadın istediği halde çalışmasına izin vermemek ekonomik şiddetin bir türü… Özellikle eğitimli kadınlar bu tür şiddete “Sen bir çiçeksin, sen yorulma, ben ikimiz için de yorulurum, sen çocuklarımıza bak” gibi bahanelerle maruz kalıyor. Kadın çalışıyor ise mesaiye kalmasına ve iş seyahatlerine gitmesine izin vermemek, iş yeriyle ilgili çeşitli paranoyalar geliştirmek söz konusu olabiliyor. “Senin patronunla ilişkin var” ya da “Sen orada başkasını buldun, beni aldatıyorsun” gibi paranoyalar geliştiren erkek, kadına bu şekilde aslında şiddet uyguluyor. Kadının erkekten daha fazla para kazanmasını desteklememek de ekonomik şiddetin bir parçası… Bunların yanı sıra bir erkeğin kadının tüm parasına el koyup ona bir miktar harçlık vermesi, kadının birikimlerini elinden alması, kadına ihtiyacının çok altında harçlık bırakmak da ekonomik şiddetin örnekleri. Bu şiddet türü erkeğin cebindeki paranın miktarından bağımsız olarak gelişiyor. Yani cebinde 10 lira olan bir erkeğin bunun yarısını eşiyle paylaşması ekonomik şiddete girmiyor.

    CİNSEL ŞİDDET
    Cinsel şiddette de amaçlar tamamen aynı ve araç olarak cinsellik kullanılıyor. Bu şiddet türü aile içinden ya da dışından gelebiliyor. Hem kız hem de erkek çocuklar cinsel şiddete maruz kalabiliyor. Sık sık aldatmak, kadını porno izlemeye zorlamak, porno izleyerek kadını kötü hissettirmek, pornoyla kadını aldatmak hem duygusal hem cinsel şiddetin içine giriyor. “Kötü kokuyorsun”, “Şişmansın”, “Başka kadınlar gibi değilsin, beni baştan çıkartamıyorsun” gibi sözlerle kadını kötü hissettirmek de cinsel şiddet tanımının içine giriyor. Yeni cinsel şiddet tanımları içinde kadını uzun süre doyumsuz bırakmak da yer alıyor.
    Birçok kadına yabancı olmayan bir kavram ise evlilik içi tecavüz… Bir erkekle evli olmak o erkeğin kadına tecavüz etmeyeceği anlamına gelmiyor. Yeni Medeni Kanun’da da kabul edilen bu kavram, cinsel birlikteliğin karşılıklı onaya dayanması gerektiği anlamına geliyor.

    İlişki içinde şiddet şekil değiştirebiliyor. Mesela ilişkinin başında fiziksel şiddet yaşanırken aile büyüklerinin müdahale etmesiyle fiziksel şiddet durabilir. Bu defa da uygulanan şiddet psikolojik ve cinsel olarak devam edebilir.

    Bir kadının psikolojik şiddeti tanımlaması daha mı zor?
    Psikolojik şiddet şöyle tehlikelidir; ortada hiçbir şekilde görünen bir şey yok ama o ilişkide hoş olmayan bir şeyler var. İlişki bazen güzel, bazen kötü… Kadın psikolojik şiddeti uygulayan erkek tarafından sürekli suçlanıyor; senin yüzünden, sen böylesin, sen beni böyle yapıyorsun, sen delisin, sen hastasın, senin psikoloğa gitmen lazım… Hatta bir süre sonra kadın da kendi gerçekliğinden şüpheye düşebiliyor ve kendini suçlamaya başlayabiliyor. Şiddete uğrayan her kadın bizimle yaptığı birinci görüşmenin sonunda istisnasız “Sizce ben deli miyim?” diye soruyor. Çünkü onlara hep bu söylenmiş.

    Psikolojik şiddete maruz kalan kadının delil göstermesi çok zor… Bu kadın ne yapmalı?
    Önce yaşadıklarının şiddet olduğunun farkına varmalı. Başvurabileceği Mor Çatı gibi pek çok kuruluş var. Bu durumdaki kadınlar işe bu konuları bilenlerle konuşarak başlayabilir. Kadının tanık ve delil toplaması önemli. Kadınların şiddetin çekilmesi gereken bir durum olmadığını, birçok seçenekleri olduğunu unutmaması gerekiyor. Her türlü şiddete uğrayan kadın polise başvurduğunda beyanı esas kabul edilerek sığınağa yerleştirilmek zorundadır. Ya da şiddeti uygulayan kişiyi evden uzaklaştırma hakkı vardır. Şiddete uğrayan kadının öncelikle haklarını bilmesi ve bir hazırlık planı yapması gerekiyor.

    Kadınlar şiddete neden bu kadar uzun dayanıyor?
    Kadınlar çoğunlukla ilişkilerinin sürmesini ancak şiddetin bitmesini istiyor. O ilişkinin de artısı, eksisi, kökleri, dalları, geçmişi, geleceği, ümitleri var. Kadınlar ilişkiyi sürdürmek istiyorlar ama şiddeti durdurmak için de çok uğraşıyorlar. Kadın, sebep görülen her şey için önce uğraşıyor. Kilo alıyor veya veriyor, saçının rengini ve modelini değiştiriyor, işini bırakıyor ya da işe giriyor, okulunu bırakıyor ya da okula geri dönüyor, mutfak alışkanlıklarını değiştiriyor, seksi iç çamaşırları giyiyor ya da giymiyor, makyaj yapıyor ya da yapmıyor. Yani ona sunulan bahaneleri değiştirmek için uğraşıyor. Hatta kendi yaptıkları yetmiyor, aile büyüklerinden destek almak istiyor, o yetmiyor evi terk ediyor, boşanma davası açıyor, geri çekiyor, hiçbiri olmazsa intihar ediyor. Ancak sorun kendinde olmadığı için kadın ne yaparsa yapsın sonuç değişmiyor.

    DİJİTAL ŞİDDET
    Dijital teknolojinin hayatımıza iyice girmesi ile son 10 yılda artan bir şiddet türü de dijital şiddet… Dijital cihazların gelişimiyle birlikte kadınların artık 7 gün 24 saat kesintisiz şiddete uğrama ihtimalleri bulunuyor. En basitinden cep telefonlarında bulunan programlar ile nerede olduğunuzun belirlenmesi, sürekli olarak telefonla veya mesajla rahatsız edilmek ya da sosyal medya üzerinden iftiralara, tacizlere, hakaretlere maruz kalmak, dijital bilgilerin çalınması, cinsel ilişki görüntülerinin gizlice kaydedilmesi veya edilmiş gibi yapılıp şantaj yapılması bu başlık altında değerlendiriliyor.

    ŞİDDETİN DÖNGÜSÜ
    Birinci aşama
    Şiddet uygulayan kişi, gerilim yaratır, kıskançlık gösterir, kadının davranışlarını kontrol eder, tehdit eder.
    İkinci aşama
    Gitgide kadının tüm yaşamını kontrol etmeye çalışır. Küçük şeylerden kavga çıkarır. Duygusal ve psikolojik şiddet uygular.
    Üçüncü aşama
    Fiziksel şiddet başlar. Şiddetin boyutu değişebilir. Hemen sonrasında şiddeti uygulayan kişi yaptıklarına bahane bulur.
    Dördüncü aşama
    Şiddet uygulayan erkek gönül almaya çalışır. Gerilim azalır. Şiddet uygulayan durumun normale dönmesi için genellikle yapıcı bir tavır sergiler. Ta ki tekrar gerilim artma aşamasına ve en başa dönene kadar.
    Mor Çatı Derneği’nin web sayfasından alınmıştır.

    Bir kadının şiddeti tek başına durdurması mümkün mü?
    Şiddeti ancak şiddeti uygulayan durdurabilir. Şiddetten kurtulmaya karar veren kadın için genellikle bir son nokta oluyor. Birçok kadın, “Ne zaman ki çocuklarımın zarar göreceğini anladım, o noktada dur dedim” diyor. İşte bu son noktaya geldiği anda ise kadını hiçbir şey durduramıyor, ölümü bile göze alıyor.

    Bir kadın şiddet uygulayan eşini uzmana nasıl götürebilir?
    22 yıldır Mor Çatı’da çalışıyorum, özel hastalarım da var ve bugüne kadar tek bir erkeğin dahi “Eşime şiddet uyguluyorum, terapiye gidip değişmek istiyorum” dediğini görmedim. Sadece şiddet döngüsündeki balayı döneminde “Ben tedavi olacağım yeter ki geri dön” diyorlar ama samimi olmuyorlar. Birkaç seanstan sonra devam etmiyorlar. Ya da “Senin bir şeyin yok, eşin hasta” cümlesini duymak için terapiste gitmeyi kabul ediyorlar.

    Şiddete başvuran bu erkekleri de kadınların yetiştirdiği söylenir hep…
    Anneler erkekleri yetiştirmez, onlara bakar. Yetiştiriyorlarsa da bunu tek başlarına yapmazlar. En basitinden kaç anne çocuğuna istediği ismi koyma hakkına sahip, kaç anne oğlunu kendi başına karar verip baleye gönderebilir, kaç anne kendi başına oğluna pembe renkli giysi giydirebilir, kaç anne eşine sormadan oğluna evcilik köşesi kurabilir? Çocuğun yetiştirilmesinde annenin yanı sıra baba, aile büyükleri, içinde yaşanılan toplumun üyeleri, okul, eğitim sistemi ve televizyon da yer alıyor. Tabii ki anne-baba ortak bir kararla çocuğunu eşitlikçi yetiştirirse çocuk bunu hayatına uygular ama sizin verdiğiniz her teze karşılık bir antitez de mutlaka gelir toplumdan… Şu anda da biz şiddet odaklı, öfkeli bir toplumuz.

    FLÖRT ŞİDDETİ
    Şiddet, flört döneminde “Geliyorum” diyor
    Dijital şiddet ile birlikte kabul edilen bir şiddet türü de flört şiddeti… Kızlar ile erkeklerin birbirlerini yeni yeni tanımaya başladığı, kendilerini yeni yeni bir çift olarak tanımladığı 13-23 yaş döneminde yaşanan şiddete işaret ediyor. Ancak bu yaşlarda flört zaten kendi başına gizli bir konu olduğu için şiddeti konuşmak pek mümkün olmuyor. Flört bu yaş grubunun dışında ele alındığında, yani resmi bir ilişki kurulmadan önceki dönemden bahsedildiğinde evlilik içinde yaşanabilecek şiddete dair ipuçları ortaya çıkıyor. Ancak burada önemli olan bunları görebilmek oluyor. Bunları fark eden kadınların birçoğu evlendikten sonra erkeğin değişebileceğine dair umut taşıyor. Erkek de davranışlarını genellikle askerlik, iş stresi, işsizlik, kötü patron gibi nedenlere bağlıyor.
    Psikolog Feride Gürsoy, flört dönemindeki ipuçlarını şöyle sıralıyor;
    ● Küçüklü büyüklü öfke patlamaları… (Size çok iyi davransa da diğer insanlara karşı olabilir)
    ● Erkeğin sizi çok yüceltmesi… Özellikle diğer kadınlarla kıyaslarken onları aşağılayıp sizi övmesi. “Bugüne kadar hiçbir kadın beni senin anladığın gibi anlamadı”, “Diğerlerinin hepsi şöyleydi, sen böylesin” gibi kalıplarla konuşuyorsa bilin ki sizden beklentileri yüksek ve gerçek dışı olduğu için bir süre sonra sizi birden bulutlardan aşağı bırakacaktır.
    ● Geçmiş ilişkilerinde şiddet uygulamışsa ya da uyguladığına dair söylentiler varsa bunları mutlaka ciddiye alın ve araştırın.
    ● Birkaç ay içinde hemen evlenmeye zorluyorsa kesinlikle kırmızı alarm! Gerçek yüzü ortaya çıkmadan sizi kendisine bağlamaya çalışıyordur.
    ● Olayların sorumluluğunu üstlenmeyen erkekler yine şiddet uygulayan erkeklerdir. Hayatında ters giden şeylerden hep ailesini, arkadaşlarını, patronunu, hayatı veya kaderi sorumlu tutuyorsa dikkat edin.
    ● Aşırı kıskançlık, sık sık iş değiştirmek, fazla arkadaşının olmaması ya da hep çok yeni arkadaşlarının olması da ipuçları arasında yer alıyor.
    ● Bu ipuçlarından birkaçı bir arada görüldüğü zaman kafanızda mutlaka soru işareti oluşmalı.

    Formsanté Dergisi

    Tepki Sizsiniz ! Kadına Yönelik Şiddet !

  • Saçlarınız Dolaşıyor mu?

    Saçlarınız Dolaşıyor mu?

    Kullandığınız saç fırçası kıldan ya da ahşaptan olmalı. Bunu önlemek için saçınızı yumuşak bir şekilde yıkayın. Tarama aşamasında ise fırçaya bir miktar saç kremi sürün. Krem, saçın elektriklenip kabarmasını önler.

    SAÇIM HİÇ FÖN TUTMUYOR

    Gerçekten de bazı saçlarda uzun fönlerden sonra bile model hemen kayboluyor. Çok ince telli ya da çok kalın telli olanlarda böyle bir sorun olabilir. Cosmotürk’ün haberine göre, eğer saç teliniz çok inceyse hacim katan şampuanlardan kullanın. Ayrıca yıkamada saç kremini ya hiç kullanmayın ya da çok az kullanın.

    Kalın telli saçlar da şekle girmekte zorlanırlar. Şampuandan sonra durulama gerektirmeyen saç kremleriyle bakım uygulayın. Fön çektirmeden önce saçınızı bir miktar köpükleyin.

    SAÇLARIM ÇOK UZUN, HİÇBİR ŞEKLE GİRMİYOR

    Uzun saçlara şekil vermek zordur. Biraz daha hacimli ve dalgalı görünmesini istiyorsanız saçlarınızı yıkayıp nemini aldıktan sonra bolca köpük sürün. Ardından kalın bigudilerle saçınızı sarın. Yarım saat beklettikten sonra bigudileri açın ve parmaklarınızla şekil verin.

    SAÇLARIM ÇOK CANSIZ VE DÖKÜLÜYOR

    Saçların cansız olmasının en büyük nedeni yetersiz kan dolaşımı. Bu, aynı zamanda saçların dökülmesine de yol açıyor. Kan dolaşımını artırmak için günde iki kere saç derinize parmaklarınızla masaj yapın. Faydasını göreceksiniz.

    SAÇLARIM PARLAMIYOR

    Saçlarınız birkaç ayda bir, ekstra bakım yapmalısınız. Çeşitli kozmetik firmalarının yoğun bakım maskelerini kullanabilirsiniz. Saç tipinize en uygun olanını kuaförünüze danışın. Ancak yoğun bakımı yaparken dikkat etmeniz gereken noktalar var. Mesela asla bakımı saçlarınızı yıkadıktan sonra yapmayın. Çünkü fazla bakım kremi saçları daha da matlaştırıyor.

    SAÇLARIM KIRILDI

    Mutlaka bir- iki santim kestirmelisiniz. Bunun dışında özel saç bakım kremleri kırık uçları tamir eder. Saçlarınızın kırılmasını önlemek için çok sıcak kurutmamalı. Ve havluyla nemini alırken dikkatli olmalısınız. Ayrıca saç tokaları da saçları kırıyor.

    SAÇIMIN BOYASI HEMEN AKIYOR

    Kına, boya, ya da geçici boya, mutlaka her yıkamada biraz kan kaybediyor. Bunu engellemek için son durulama suyuna bir miktar sirke karıştırın. Ekşi, boyanın akmasını engelliyor.

    Dolaşmış Saç Nasıl Açılır?

    Keşke saç bakımı sadece şampuanlamaktan ve taramaktan ibaret olsaydı. Ama maalesef kırılmalar, saçın kuruması, aşırı yağlanması ve zaman zaman herkesin başına gelen saçın dolaşması gibi problemlere oldukça sık rastlanmakta. Kıvırcık saçlı olanlar dolaşmış saçla daha çok karşılaşırken düzenli bakım yapılmayan her saçta bu sorun görülebilir. Dolaşmayı engellemek için saçlarınızı nemlendirmeli, doğal yağ seviyesini korumasını sağlamalı ve dolaşan bölgeleri açarken kırılmaları engellemek için sakin olmalısınız.

    Şimdi dolaşmış saç nasıl açılır hakkında bilgilere geçelim. Duştan sonra saçlarınızı yumuşatmak için bakım kremi sürün. Kemin dipten uçlara kadar iyice yayıldığından emin olun ve 1 dakika kadar bekleyin. Bol suyla bakım kremini durulayın ve saçlarınızı havluyla kurulayın.

    Fazla büyük olmayan tutamlar halinde saçlarınızı bölümlere ayırın ve tokayla tutturun. Piyasada dolaşıklık açıcı saç spreyleri bulunmakta ancak bu tip spreyleri her kozmetikçide bulmak mümkün olmuyor. Eğer böyle bir sprey bulabilirsiniz işiniz daha kolay. Bulamadıysanız da sorun değil, aşağıdaki adımları takip edin.

    Büyük düğümler için kalın dişli bir tarak kullanın. Acele etmeyin ve saçlarınızı mümkün olduğunca az zorlamaya çalışın. Büyük düğümleri açtıktan sonra saçlarınızı fırçalayarak daha küçük düğümlerden kurutulabilirsiniz.

    Dolaşmış saçları açarken dikkat etmeniz gereken saçların nemli ve yumuşak olması. Kuru saçları fırçayla açmaya çalışırsanız daha fazla zarar verirsiniz. Saçların daha sonra dolaşmasını engellemek için haftada en az bir kez nemlendirici bir saç bakım maskesi yapın.

    Saç Bakımı, Saç Rengi, Saç Renkleri, Saç Modelleri, Saç Şekilleri için tıklayın !

     

  • Saç kremleri işe yarıyor mu?

    Saç kremleri işe yarıyor mu?

    Son zamanlarda tüm ünlüleri harika saçlarla görüyoruz, saçların sağlıklı ve doğal görünmesi eskiye oranla daha çok trend oldu. İşte bu yüzden saçınızı doğru şekilde nemlendirmek için doğru bir zamandayız.

    Saç kremleri işe yarıyor mu?

    İlk sorumuz; saç kremleri işe yarıyor mu? Herkes saçımızın saç derisinden çıktıktan sonra ölü olduğunu bilir, peki onu tekrar hayata nasıl döndürürüz? Evet, saç hiç bir zaman tekrar canlanamaz ama, onun daha iyi görünmesini sağlayabiliriz. Saç kremleri, işe yarayan kandırmacalardır. Bir çoğu bir çeşit protein yapı taşı olan amino asitler içerir. Bu madde saçınızı kaplar ve büyük bir çoğunluğu suyla durulanmaz.

    Saç kremleri saçı nemlendirebilir, güçsüz saçları güçlendirebilir, kolay taranmasını sağlayabilir, saçlara parlaklık verebilir. İyi durumdaki saçlar aynen genç kızlığınızdaki saçlarınıza benzer. Yani; daha canlı, aynen sağlıklı bir cilt ve parlak gözler gibi… 30 yaşın üzerindeki herkes neden bahsettiğimi anlayabilir.

    O eski görüntüyü sağlamak için önce saçımızı nasıl hırpalamamamız gerektiğini anlamalıyız. Saçınıza şevkatle davranın, nemlendirme en önemli anahtardır. Sprey ürünlerini, saç şekillendiricilerini ve saç boyalarını çok fazla kullanırsanız saçınızı bir o kadar çok da nemlendirmeniz gerekir.

    Saçınızın durumu çoğunlukla onun yapısıyla ilgilidir; örneğin kıvırcık saçlar daha kurudur ve kıvırcık saçlar için daha fazla ve daha etkili nemlendiriciler kullanılmalıdır.

    Öneri 1: Eğer gerçekten kuru bir saçınız varsa saç kreminizi durulanan cinsten bile olsa çok fazla durulamayın.

    Öneri 2: Daha yoğun bir saç kremini sadece saçınızın ucuna uygulayın. Güzel bir saç ancak yumuşak olur. Gerçekten yumuşak saçlara sahip oluncaya kadar daha çok saç kremi kullanmaktan çekinmeyin.

    Güzellik Notu: Hacim verdiği söylenen şampuanlar ve saç kremleri saça hacim vermezler. Sadece saçınızı daha düz ve yağlı yaparlar. Eğer normal saçlara sahip iseniz sadece değişik markalar deneyin ve kendinize en uygun saç kremini bulun. Eğer saçınız yıkandıktan sonraki ikinci gün hala güzel görünüyorsa size uygun saç kremini bulmuşsunuz demektir. Ve genellikle bu çok fazla para vermeniz gereken bir marka olmayacaktır.

    Durulanmayan saç kremleri çoğunlukla fazlasıyla kuru veya boyalı saçlar için en iyisidir. Yeni bakımlı saçlarınız 60’ların ya da 70’lerin parlak ve kabarık saçlarına benzeyebilir. Ama baş döndüren, güneşte parlayan, rüzgarla danseden saçlar bu yılın en önemli trendi. Bu yüzden saç kreminizi asla unutmayın.

  • Sağlıklı Saçlara Nasıl Sahip Olunur?

    Sağlıklı Saçlara Nasıl Sahip Olunur?

    Güzel bir portrenin en önemli öğelerinden biri olan saçlar, aynı zamanda kış aylarında soğuk hava, yağmur ve kar gibi dış etkenlerden de çok çabuk etkilenmektedir. Dermatoloji Uzmanı Dr. Tuğba Türe, “Saç sağlığının korunması için yapılması gerekenler” hakkında bilgi verdi…

    Sağlıklı saçlar kadın erkek herkes için çok önemlidir. Saçtaki kırılmalar, matlaşma ve pullanmalar, çevresel faktörlere, beslenme alışkanlıklarına ve yanlış uygulamalara bağlı olarak gelişebilir. Saçlara gerekli özen gösterildiğinde sağlıklı saçlara kavuşmak mümkündür.

    Sağlıklı beslenme sağlıklı saçların altın kuralı

    Öncelikle saçların kökünden beslendiği unutulmamalıdır. Dışarıdan uygulanan ürünler saçlara sağlık getirmez. Saçlar için gerekli olan vitamin ve mineraller ancak kan yolu ile saç köklerini besleyebilir. Demir, çinko, vitamin B12, folik asit ve biotinden zengin beslenmek saç sağlığı için gereklidir. (Kırmızı et, yumurta beyazı, kurubaklagiller…)

    Dengeli ve düzenli beslenmek, antioksidan yiyecekleri( sebze, meyve vb..) gerektiği kadar tüketmek, düzenli uyku ve stresten uzak durmak saç sağlığı için önemlidir. Dermatoloji uzmanına danışmadan saç sağlığı için önerilen ilaçların kullanılması doğru değildir.

    Saç boyası ve jöle saçların zayıflamasına, kırılmasına ve matlaşmasına neden olabilir…

    Saç boyası, renk açıcılar, jöle, köpük, sprey gibi kozmetik ürünlerin bilinçsiz kullanımı saçlara zarar verebilir. Saç şekillendirici ürünler sık kullanımda ve saçtan temizlenmediğinde saçta kalıntı oluşturarak saç tellerinde zayıflama ve kırılmalara neden olabilirler.

    Her gün yıkamak saça zarar verir

    Saçlar gün aşırı ve ılık su ile yıkanmalıdır. Ayrıca ikisi bir arada ürünler yerine şampuan ve saç kreminin ayrı ayrı uygulanması daha doğru olacaktır. Saç kreminin saç uçlarına sürülmesi yeterlidir.

    Sıcak fön kullanmayın

    Saçların kaba ve sert bir biçimde taranması saçları yıpratabilir. Eğer kuru ve zor taranan saçlara sahipseniz durulanmayan bakım ürünlerini kullanarak saçlarınızı koruyabilirsiniz. Ayrıca saçlar kurutulurken ve şekillendirirken çok sıcak uygulamalardan kaçınılmalıdır.

    Saçınızı sıkı toplamayın

    Özellikle alın bölgesinde bant şeklinde görülen saç dökülmelerinin en sık sebebi sıkı toplanmış saçlardır. Bu tarz uygulamalar, zaman içerisinde kıl köklerinin zarar görmesine ve saç kayıplarına neden olabilir.

    Saçınızın sağlıklı olması için yapabilecekleriniz:

    – Günlük olarak pahalı olmayan bir Vitamin alın.

    – Saçınızı fazla taramayın. Sadece gerektiğinde şekil vermek için tarayın.

    – Kaliteli bir tarak ya da fırça kullanın. Keskin metal ya da plastik uçlar saçlarınızın uçlarının kırılmasına neden olur.

    – Kaliteli saç ürünleri kullanın. Çoğu alışveriş merkezlerinde satılan şampuan ve saç ürünleri aslında birçok kötü kimyasal maddeyi içlerinde bulunduruyor. Mesela ‘ammonium laurel sulfate’ , ya da silikon içeren ürünler saçınızı kurutarak daha kolay kırılmasına neden olabiliyor. İçlerinde birçok koruyucu madde bulunduğunu iddia eden bu ürünler saçınız için aslında en büyük tehlikeyi oluşturuyor.

    – Saçınızı sıkı bantlarla toplamayın. Bırakın rahat kalsın. Bu tür toplama şekilleri de kırılmalara neden oluyor.

    Sıcak yağ tedavisi

    Kurumuş ve yıpranmış saçları en iyi canlandırma yöntemi zeytinyağı tedavisidir. Saçlarınıza parlaklık vermek ve beslemek için 2 çorba kaşığı zeytinyağını ısıtın. Bunu yavaş yavaş tüm saç derinize yedirin. Sıcak suda ıslattığınız bir havluyu sıktıktan sonra bir türban gibi başınıza sarın. Havlu soğurken bu işlemi iki veya üç defa tekrarlayarak, başın yağı iyice emmesini sağlayın. Sonra saçlarınızı yıkayarak, iyice durulayın. Bu bakım türü, özellikle çabuk kırılan saçlar için çok yararlıdır.

    Hintyağı tedavisi

    Yarım çay fincanı hintyağını ısıttıktan sonra baş derinizi ovarak saçınızın yağı emmesini sağlayın. Yavaş yavaş tarayacağınız saçlarınızı kaynar suya batırırıp sıktığınız havluyla sarın. Bu işlemi yaptıktan sonra yarım saat kadar bekleyip şampuanla yıkayın. Bu tedavi, fazla ince, çabuk kırılan, kuru saçlara iyi gelir.

    Zeytinyağı ve bal tedavisi

    Yarım çay fincanı yeşil zeytinyağıyla bir çay fincanı süzme balı karıştırın. Bu sıvıyı iyice sallayıp çalkalayın ve bir kaç gün dinlenmeye bırakın. Daha sonra bu karışımı baş derinize ovarak ve tarayarak yedirin. Ancak bu işlemi yaparken tarağın dişlerinin baş derinize batmamasına özen gösterin. Başınıza bir naylon torba geçirerek, başın sıcaklığını muhafaza etmeyi sağlayın. Karışımı başınızda yarım saat beklettikten sonra, saçlarınızı bol suyla durulayın. Bu işlem, koyu renk saçların ışıltılı bir hal alıp parlamasını sağlar.

    Protein tedavisi

    Yumurta ile yapılacak protein tedavisi hemen hemen her tür saç için uygundur. İki yumurtayı çırpın ve içine yavaş yavaş bir çorba kaşığı zeytinyağı, bir çorba kaşığı gliserin, bir çorba kaşığı sirke (mümkünse elma sirkesi) ilave edin. Saçınızı bir kez şampuanladıktan sonra saçlarınıza bu karışımı sürüp 15-20 dakika bekleyin. Saçlarınızı iyice duruladıktan sonra saçlarınızın çok kısa sürede canlandığını fark edeceksiniz.

    Kakao yağı tedavisi

    Koyu renk saçlı kişilerin uygulayabileceği bir başka bakım yöntemi ise aşağıda anlatılan bu karışımdır. İçinde su kaynayan genişçe bir tencerenin içine daha küçük bir kabı oturtun. Yarım çay fincanı ayçiçeği yağını, 1 çorba kaşığı kakao yağını, 1 çorba kaşığı susuz lanolini bu ikinci kabın içinde eritin. Bütün bu yağlar eriyince, kabı kaynar suyun içinden alın ve karışımı iyice çırpın. Bu karışımdan 1 çorba kaşığı kadarını alarak buna 1 çorba kaşığı su katın, iyice karıştırın. Bu sıvıyı ovarak başınıza sürün ve bu durumda 15 dakika ile yarım saat arasında bekleyin. Ardından saçınızı yıkayıp durulayın. Bu tedavi koyu renk saçlara yeni bir canlılık ve parlaklık verir.

  • Hamileyken diş tedavisi yapılır mı?

    Hamileyken diş tedavisi yapılır mı?

    Diş Hekimi ve Protez Uzmanı Çağdaş Kışlaoğlu, ağız ve diş sağlığının sürekliliğini sağlamak için ömür boyu etkili ve yeterli bakımın şart olduğunu ve kadınların hamilelik, bebek emzirme, menstruasyon, menopoz gibi dönemlerde dişlerine ayrıca özen göstermesi gerektiğine dikkat çekiyor.

    Hamilelik döneminde anne adayının dişlerinde kalsiyum kaybı olduğuna dair herhangi bir bilimsel bir veri olmadığını söyleyen Dr. Çağdaş Kışlaoğlu, “Halk arasında ‘Hamilelik sırasında bebeğin kendisi için gerekli olan kalsiyumu annenin dişlerinden alarak annesinin dişlerinin çabuk çürümesine yol açtığı, bu sebepten ötürü anne adaylarının diş kaybına uğradığı’ şeklindeki düşünce bilimsel bir gerçeği yansıtmıyor” diyor.
    Ancak hamilelikte ağız sağlığında bazı değişikliklerin olacağını hatırlatan Dr. Kışlaoğlu “En önemli değişiklik östrojen ve progesteron hormon düzeylerindeki artıştır. Bu durum, dişler üzerindeki plak birikiminin artması ile bağlantılıdır.” diyerek vurgu yapıyor.

    DİŞLER NEDEN ÇABUK ÇÜRÜR?
    Diş Hekimi Çağdaş Kışlaoğlu, hamilelik döneminde vücuttaki dengenin bozulması, dişlerin normal dönemden daha çabuk çürümesine uygun bir ortam yarattığını vurgulayarak hamilelikte dişlerin daha çabuk çürümelerinin nedenlerini şöyle sıralıyor:

    – Bu dönemde tatlıya, abur cubura aşırı istek belirir ve bunlar yendikten sonra diş fırçalama ihmal edilir.

    – Hamileliğin ilk aylarında görülen kusmalardan sonra anne adayı ağız bakımına yeterince özen göstermeyebilir.

    – Gebelik hormonlarının etkisi ile dişetleri daha çabuk kanayan anne adayı, dişlerini fırçalamaktan kaçınır.

    DİŞLERDE KALSİYUM ÇÖZÜNMESİ OLMAZ
    Hamilelik döneminde bebeğin ve annenin kemiklerinin sağlıklı olabilmesi için anne adayının, günlük olarak 1200 ilâ 1500 mg kalsiyuma alması gerektiğini söyleyen Dr. Kışlaoğlu, bebek bekleyen kadınların bu dönemde süt ve süt ürünleriyle yeşil yapraklı sebzeler gibi kalsiyum bakımından zengin gıdalar tüketmesi gerektiğini vurguluyor.

    Doktor Çağdaş Kışlaoğlu açıklamalarına şöyle devam ediyor: ‘Anne adayı eğer kalsiyum ihtiyacını gıdalardan karşılayamazsa, bebeğin gelişimi için gerekli olan kalsiyum, annenin kemiklerinden karşılanıyor. Ancak anne adayı, hamilelik döneminde iyi beslenir yeterli ağız diş bakımı yaparsa bu dönem, normal dönemden farklı bir diş sorunu ile karşılaşmaz.”

    ŞEKERDEN UZAK DURUN!
    Hamilelik sırasında beslenme, hem annenin hem de bebeğin genel sağlığı ve ağız diş sağlığı için oldukça önemli olduğunu söyleyen Dr. Kışlaoğlu, anne adaylarının hamilelik döneminde nasıl beslenmesi gerektiğini şöyle anlatıyor:

    “Anne adaylarının, hamilelik süresince A,C ve D vitaminleri ile fosfor ve kalsiyum yönünden zengin temel besinler, meyveler ve sebzeler almaya dikkat etmeleri gerekiyor. Hamileyken ayrıca tahıl, süt ve süt ürünleriyle, balık ve yumurta dengeli olarak almaları yararlı olacaktır. Anne adayları, -özellikle yemek aralarında- şekerden mümkün olduğu kadar uzak durmalı. Kurutulmuş meyve ve karamel gibi yapışkan şekerli yiyeceklerden de kaçınmaları gerekiyor.”

    HAMİLEYKEN DİŞ TEDAVİSİ YAPILABİLİR Mİ?
    Diş Hekimi Protez Doktoru Çağdaş Kışlaoğlu, hamileyken diş tedavisi yapılıp yapılmayacağı konusunda şunları söylüyor:

    – Bebeğin organ gelişim evresi olan hamileliğin ilk üç ayında etkili dental tedaviden kaçınılması gerekiyor.

    – Diş ya da diş eti iltihabı gibi acil durumlarda, var olan enfeksiyonun bebeğin gelişimini dental tedavinin olumsuzluklarından daha fazla etkileyebileceği düşüncesi ön plana alınmalı ve bir jinekologun önerileri doğrultusunda diş tedavisi yapılmalıdır.

    – Son üç ayda tedavi için gerekli olan pozisyonları rahat alalaması ve koltukta uzun süre oturamaması nedeni ile diş tedavisi yaparken anne rahatsız olabilmektedir.

    EKSTRA BİR AĞIZ-DİŞ BAKIMI ŞART!
    Dr. Çağdaş Kışlaoğlu, anne adaylarının hamilelik döneminde ağız ve diş sağlığına normal dönemden daha fazla özen göstermesi gerektiğini söyleyerek, şu hatırlatmalarda bulunuyor:

    – Hamilelik sırasında oluşan hormon artışı, ağız mukozasını dış etkenlere karşı özellikle bakteri plaklarına karşı daha hassa yapar. Bunun için günlük ağız ve diş bakımı kesintiye uğratılmamalıdır.

    – Plak birikimi ve diş eti hastalıkları ile hamilelik sırasında oluşan hormonal değişiklikler arasında direkt bir ilişki vardır. Bu nedenle anne adayları, hamilelik öncesinde tam bir ağız muayenesinden geçerek optimal ağız hijyenine kavuşmalı ve bunu sürdürme alışkanlığını kazanmalıdır.

    – Anne adayları hamilelikte günde en az iki kez diş fırçası ve diş ipi kullanarak etkili diş bakımı yapmalı, plak birikimine engel olmalıdır.

    – Hamilelikte ağız gargaraları ya da ılık tuzlu su ile gargara yapılmalıdır. Özellikle ılık tuzlu su diş etlerini rahatlatır ve dişeti hassasiyetini azaltır.

  • Japon işi tüp bebek

    Japon işi tüp bebek

    Uzakdoğu’nun doğal yaşam felsefesi ile tüp bebek tedavilerinin birleştirilerek uygulandığı “doğal tüp bebek” yöntemi hem yan etkiyi azaltıyor hem de ilaç maliyetini düşürüyor.

    Klasik tüp bebek tedavilerinde birden fazla yumurta elde ederek kısa zamanda mümkün olduğunca çok embriyoya ulaşmak amaçlanıyor. Ancak olağandan fazla yumurta elde etmek için kadına verilen hormon ilaçları, karında şişlik, ağrı, bulantı gibi yan etkiler gösterebiliyor.

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Hakan Özörnek, Japonya’da geliştirilerek uygulanan ve yaklaşık 2 yıldır başarılı sonuçlar veren doğal tüp bebek tedavisinde hormon ilaçlarının yerinin daha az olduğunu belirtti.

    Dr. Özörnek, doğal tüp bebek yöntemine ilişkin şu bilgileri verdi: “Normalde her kadın her adet döneminde bir yumurta üretir ve yumurtlar. Doğal Tüp Bebekte kadınların normal adet döneminde ürettikleri yumurta hücreleri kullanılır. Kadının adet döneminde oluşacak yumurtası, yani doğanın seçtiği yumurtaya tüp bebek işlemi uygulanır. Burada önemli olan nokta yumurtanın ilaç zoruyla değil, tamamen doğal olarak o ay için seçilen yumurta olmasıdır. Çok sayıda yumurta elde etmek hedeflenmediği için daha az ilaç veriliyor, anne adayı sadece hap kullanıyor. Dolayısıyla bazıları ciddi olan yan etkiler yaşanmıyor.

    NTV

    Tüp Bebek Özel Bölüm için tıklayın…

  • Düz Saçların Bakımı

    Düz Saçların Bakımı

    Saçlarınız uzun ve düzse etkileyemeyeceğiniz kimse yoktur! Fakat bir de elektriklenme ve kırılma derdinden kurtulabilseniz!

    Şimdi sizlere 10 maddede düz bir saçın bakımını anlatacağız…

    Yıkama
    Dikkat! Şampuan saçlarınızın parlaklığını azaltırken, saç kremi de yanlış uygulandığı takdirde iz bırakabilir. Düz saçları yıkarken ilk adım, yıkama öncesinde saçı hazırlamaktır. İpucu ister misiniz? Öncelikle saç uçlarınızın kurumasını önlemek için saçınızın ucuna saç kremi sürün. Daha sonra sadece saç derisine ve köklerine şampuan uygulayın. Şimdi saçlarınızı açma zamanı. Dikkat: Bunu yaparken mutlaka tarak kullanın. Saçınızın ürünü emmesi için birkaç dakika bekleyin ve iyice durulayın. Saçınızı durularken su ılık olmalıdır.

    Sonsuza kadar parlak
    Diyelim ki saçlarınız bakımlı , güçlü ve sizi de çok mutlu ediyor (erkeklerden de sürekli iltifat alıyorsunuz). Ama… Saçlarınızı bu kadar parlak hale getirmek için ne kadar zamandır uğraşıyorsunuz? Saçınızın, Hollywood yıldızlarınınki kadar mükemmel görünmesi için size bir ipucu verelim: Saçlarınızı yıkamak için, gelişmiş formüllü ürünler kullanın. Özetlemek gerekirse, göz açıp kapatıncaya kadar, ürünün bütün kalıntılarını temizleyebilir ve saçlarınızı yüzde yüz daha parlak hale getirebilirsiniz.

    Dikkatli kurutma
    Duştan çıktığınızda saçlarınızı havlu ile kurulayın ama kesinlikle ovalamayın. Yani havluyu saçınıza kesinlikle Mısır türbanı gibi dolamayın! Saçı havlu ile kurulamanın doğru yöntemi, havluyu yavaşça saçınızın üzerine yerleştirmek ve avuç içlerinize fazla suyu almaktır. Sonuç olarak düz saçlarınız yumuşak, hafif ve taranmaya hazır olacaktır.

    Süper güçlü kokteyl
    Düz ve sert terimleri bir arada kullanılamaz. En azından saçınızda. Bu nedenle saçınızın kuru olduğunu fark ederseniz, düz saçlarınız için uygun ürünler (şampuan, saç şekillendirici ve saç kremi) kullanmaya başlamalısınız. Özel olarak geliştirilmiş formülü ile saçları yatıştırarak düzlüğü artıran, saç teli üzerinde yağ tabakası oluşturan ve böylece saçta daha homojen yüzey sağlayan ürünler seçmelisiniz. Sonuçta saçlarınızda pürüzsüz bir yüzey elde eder ve saç köklerine koruma sağlarsınız. Uygun saç kremleri, saçın genel görünümünü, dokusunu, kayganlığını, parlaklığını ve kolayca şekil almasını sağlayacak ve böylece saçınız daha düzenli görünecektir. Kuru ve yıpranmış bir saç istemezsiniz değil mi? O zaman seçiminizi doğru yapın ve tanrıçalara yakışan sonsuz bir parlaklık elde edin.

    Başınıza silikon
    Eğer saçlarınızın eski gücünü özlüyorsanız belki de 4 numaralı öneriyi uygulamıyorsunuzdur. Her zaman silikon bazlı saç bakım kremi ve maske kullanın çünkü silikon saçı nemlendirir ve koruma sağlar. Saçınız da doğal bir parlaklık kazanır. Ayrıca, silikon gerçek anlamda sihir etkisi yaratır. Çünkü saçı kökünden yatıştırır, saç telinin kapanmasını sağlar ve termal şekillendirici aletler ve saç arasında bir bariyer oluşturur, sürtünmeyi ve ısının saça verdiği zararı azaltır. Saçlarınıza şık ve günlük bakım sağlayan silikonun faydalarından yararlanın.

    Aletlerin bilinçli kullanımı
    Yanlış kullanılan saç kurutma makinesi, dümdüz saçlarınızın en kötü düşmanı olabilir. Bu nedenle gelişmiş bir kurutma tekniği, daha sağlıklı ve güzel saçlara sahip olmanıza yardımcı olur. Saçınız yıpranmışsa, düzleştirmeden önce tamamen kurutmanız gerektiğini unutmayın. Saçlarınızın sağlıklı mı? Cevabınız evet ise, saçınızın sadece yüzde 70′ini kurutun ve “doğal” kurumaya bırakın. Kuaförünüzün saçınızı nasıl kurttuğuna dikkat edin. Saç kurutma makinesinin ağzını (saç telinin düz kalmasını sağlamak için) saç teli yönünde tuttuğunu fark edeceksiniz. Bu nedenle, hava akışını saç uçlarına doğru tutarsanız, maksimum sonuç alırsınız. Saç teli daha esnek olur ve sonuç olarak da saçınızda mükemmel bir düzlük olur. Harika!

    Havalı şekillendirme
    En karmaşık saç modellerini yaparken bile saç tipiniz en önemli konudur. Doğal bir görünüm mü istiyorsunuz, ne çok tepeden ne de çok alçak olan bir atkuyruğunun sade şıklığını mı? İddiasız bir stil için organze kurdele ile bağlamak da mükemmel bir yoldur. Saçlarınızı arkaya doğru tarayabilir veya iddialı bir görünüm için yana ayırarak daha çarpıcı hale getirebilirsiniz. Bonus ipucu: Askısız, seksi bir elbise giyerek saç stilinizin etkisini artırın.

    Tanı koruma
    Aşırı hassas ciltler gibi, düz saçlar da dış etkenlere-kimyasal maddelere, fırçalamaya, UV ışınlarına açıktır. Özellikle de ince telli saçlar. Bu faktörler saçın daha da zayıflamasına , mat görünmesine ve yoğunluğunu kaybetmesine neden olur. Bu olumsuz etkileri ortadan kaldırmanın ve düz saçlarınızın canlılığını korumanın sırrı, cildinizde olduğu gibi nemlendirmektir. Aktif yumuşatıcı malzemeler ve ışık yansıtan mikro partikül ile fiber tarafından emilen çift besleyici etkili ürünleri seçin. Bir tavsiye ister misiniz? E vitaminli ve filtreli ürünleri seçin. Çünkü bu ürünler koruma sağlayacak, hasarı onaracak ve saçlarınızın ihtiyaç duyduğu bölgeleri düzleştirecektir. Düz saçlarınıza iyi bakın! Düz saçlarınızı sevin!

    Güneşin altında bile modaya uygun
    Sahilde veya havuz kenarında zaman geçirirken düz saçlarınızı şekle sokmak ve ideal görünümü yakalamak mı istiyorsunuz? İşte yapmanız gerekenler: Öncelikle saçlarınızı ıslatın ve geriye doğru tarayın. Daha sonra ortadan ikiye ayırın ve ayrı ayrı bükün. Son olarak, bükülmüş iki tutamı alın, birlikte bükün ve uçlarını, üzerinde taş veya deniz kabukları olan bir lastik toka ile bağlayın. Bu son moda görünümün daha uzun sürmesi için birkaç toka ile tutturun ve saçın dağılmasını önlemek için biraz sprey sıkın. Bu modelin faydası, yüzünüzün açılması, stilli görülmesi ve kolayca yapılmasıdır. Ayrıca, bu modeli başarılı bir şekilde uygulamayı öğrenirseniz, gün boyu kullanabilirsiniz.

    Kuru saç kesimi
    Mükemmel! Saçınızın dokusu, çok istediğiniz saç modelini denemeye müsait. Evet, o hep istediğiniz saç kesimini yapmanın zamanı geldi. Ünlü saç tasarımcılarına göre, düz saça şekil vermek çok kolay ve çok çeşitli seçenekler kullanılabilir. Bir modeli seçip kuaförünüze talimatları verdiğinizde, yüz şekliniz, tarzınız ve yaşam koşullarınız etkili olur. Ama şu ayrıntıyı da unutmayın: Kuaförünüze saçlarınızı ıslatmadan kuru kesim yapmasını söyleyin. Böylece, kesim bitip nasıl göründüğünü size göstermek için tuttuğunda ve “Nasıl olmuş?” diye sorduğunda kötü bir sürprizle karşılaşmazsınız. Daha önce başınızdan kötü bir deneyim geçti değil mi?

    ilgili konulara bakabilirsiniz…
    Kıvırcık Saçların bakımı için tıklayın…
    Dalgalı Saçların bakımı için tıklayın…
    Düz Saçların bakımı için tıklayın…

  • Kadında Orgazm Bozukluğu

    Kadında Orgazm Bozukluğu

    “Cinsel ilişki sonrası boğazımda yutamadığım sert bir lokma varmış gibi kendimi huzursuz ve gergin hissediyorum. Bel ve sırt ağrılarım artıyor. Sevişmekten hiç zevk alamıyorum. Frijit olmaktan çok korkuyorum.”

    KADINDA ORGAZM

    Mutlu bir birliktelik için önemli unsurlardan biri her iki tarafı da mutlu kılan ve her yönden tatmin eden bir cinsel ilişkidir. Mutluluk veren bir sevişme eşleri daha huzurlu, daha mutlu ve çevrelerine karşı daha sevecen yaparken, birbirlerine daha çok bağlar, yakınlaştırır ve onları bütünleştirir.

    Orgazm Nedir?
    Sevişme öncesi partneri çıplak olarak görme, tatma, dokunma, işitme yani partnerin sesini duyma, koku gibi seksüel uyarı veya düşünceler ile başlayıp beyin ve vücudun ortak hareket etmesi sonucu yaşanan zevk anına “orgazm” denir. Orgazm, çeşitli cinsel uyaranlarla beynin uyarılması ile başlayan ve uyaranların etkisiyle kişide hem bedensel hem de ruhsal olarak algılanan cinsel yanıtın son aşamasındaki hoş bir histir. Orgazm normal bir vücut fonksiyonudur. Orgazm öğrenilebilir istemli bir reflekstir.

    Orgazmın İşlevi Nedir?
    Beden ve ruhun kendi kendini tatminle veya cinsel ilişkiyle kişinin haz almasını sağlamasıdır. Ancak orgazm ilişkinin amacı değildir ve olmamalıdır.

    Orgazmın Faydaları
    *Bedensel ve ruhsal olarak bir rahatlama sağlar,
    *Daha kolay hamile kalınır vb.

    Orgazmın Fazları
    Masters ve Johnson adlı bilim adamları yaptıkları çalışmalarda orgazmı dört fazda ele almışlardır:
    1-Uyarılma Fazı:Kadında cinselliği yaşama ihtiyacının ortaya çıkarmasıyla başlayan bu fazda memelere ve genital organlara giden kan miktarında artma olur. Bu sayede vajina girişindeki Bartholin salgı bezleri faaliyete geçerek vajinal kaygan sıvı salgılanmasında artış ve 10-30 saniye içinde ıslanma meydana gelir. Meme uçları belirginleşir ve memeler büyür. Daha sonra rahim yukarıya doğru çekilir, dudaklar şişip düzleşip ve araları açılarak vajinanın alt kısmı genişler, klitoris kabarır. Rahim ağzı ve rahim yukarı doğru çekilir. Bu sayede tüm bedende cinselliğe hazırlık için yukarıdaki değişiklikler meydana gelir. Ayrıca bu evrede kalp atışları hızlanır ve solunum sayısı artar, kan basıncı yükselir, boyunda ve göğüste kızarmalar meydana gelir.

    2-Plato yani Gerilim Fazı: Bu fazda cinsel gerginlik ve erotik duygular yoğunlaşır, cinsel arzularda artış iyice belirginleşir. Vajinanın dış 1/3 kısmındaki kan miktarında artma nedeniyle şekli değişir, iyice şişer ve üst kısmı balonlaşır ve bu esnada vajinada hafif bir ağrı olabilir. Rahim uyarılma fazındakinden daha yukarıya doğru çekilir, klitoris daha da belirginleşir ve dudakların rengi koyulaşır ve normalin 2-3 katı büyür. Klitoris iyice şişer. Memelerin uç kısmındaki koyu renkli alan belirginleşir. Kalp hızı artar ve ateş basması olur. Bacaklarda ve kalçalarda kasılmalar olur. Eğer uzun sürerse vajinal ıslaklık azalabileceği bu fazın sonlarına doğru kadının vücudu tam bir cinsel birleşmeye hazır hale gelir. Bu fazda bir önceki evrede büyümüş olan klitorisin küçülme eğilimi göstermesi ve orijinal boyutunun yarısına kadar küçülmesi orgazmın yaklaştığını gösteren önemli bulgulardan biridir. Bu fazın süresi kadından kadına hatta bazen aynı kadında bir cinsel eylemden diğerine belirgin değişiklikler gösterebilir.

    3-Orgazmik yani Doyum Fazı:Daha önceki evrelerde artmış olan gerginliğin boşaltılması olarak algılanabilecek bu fazda ateş basması tüm vücuda yayılır. Vücutta bulunan kasların çoğu kasılır ve tam zirve noktasında vücut kaskatı kesilir. Bu durum kadının yüzünde sanki acı duyarmış gibi bir görüntü yaratabilir. Mesanenin dışa açıldığı yerden sıvı salgısı olur ve bu durum �kadının boşalması� olarak tanımlanabilir. Rahim, vajina ve anüsde eş zamanlı, ritmik düzenli kasılmaların olduğu en kısa süren fazıdır. 0.8-1 saniye aralıklarla gerçekleşen bu kasılmalardan kadında bir orgazm esnasında 3-15 kasılma olur. Kadının burnu hafiften sulanmaya başlar, başparmağı dik duruma geçer, göz bebekleri büyür, boğazı kurur ve yutkunma gereksinimi duyar, göğüsleri arasındaki deri hafifce kızarır, ayakları da oynar.

    4-Çözülme yani Gevşeme Fazı: Daha önceki fazlarda gerçekleşen değişimlerin normale dönme sürecidir. Tüm bu geri dönüş süreci 5-10 dakika sürer. Klitoris ve meme uçları hassaslaşır ve ağrıya duyarlı bir hal alır. Ateş basması kaybolur. Hızlı soluk alıp verme ve terleme görülür. Kalp hala daha hızlıdır. Eğer bu fazda seksüel uyarı devam ederse kadın daha fazla sayıda orgazm yaşayabilir. Kadınlar beyinden orgazm esnasında salgılanan endorfin adı verilen mutluluk hormonlarının etkisiyle gevşer ve kendilerini iyi hissederler. Kadınların çoğunda orgazm sonrası klitoris ve meme uçları hassaslaşır ve ağrıya duyarlı hale gelir.

    Orgazm Sorunları ve Bozukluklarının Tipleri
    1-Anorgazmi:Hiç orgazm olamama durumudur. Bu durum iç sıkıntısı, kişinin kendi kendine olan saygısı yitirmesi ve depresyon ile sonuçlanabilir.
    2-Rastgele Anorgazmi: Zaman zaman orgazm yaşanamaması durumudur.
    3-Koital Anorgazmi:Cinsel birleşme ile orgazm olamama ancak mastürbasyon vb. gibi ile orgazm olma durumudur.
    4-Erken Orgazm:Çok nadir olarak görülür.

    Orgazm Sorunları ve Bozukluklarının Nedenleri
    *Ön sevişmenin eksik ve aceleye getirilmesi,
    *Partnerin erken boşalma sorununun olması,
    *Partnerin ereksiyon sorununun olması,
    *Partnere karşı olan ilgi kaybı,
    *Alkolizm,
    *Depresyon ve üzüntü,
    *Menopoza ilişkin östrojen azlığı,
    *Vaginal akıntılar,
    *Vaginanın geniş olması,
    *Şeker hastalığı,
    *Nörolojik bozukluklar ve nörolojik ilaç kullanımı,
    *Problemli bir çocukluk geçirilmiş olunması,
    *Düzenli ve sağlıklı bir aile yaşantısının olmaması,
    *Ergenliğe geçiş döneminde problemli ve travmatik cinsel deneyimlerin yaşanması,
    *Cinsel kimlik çatışmaları,
    *Sosyo-kültürel yasaklamalar ve aşırı dinsel inançlar,
    *Bilgisizlik,
    *Cinsel taciz veya tecavüz yaşamak,
    *Aldatılmak,
    *Gebe kalma korkusu,
    *Partnere güvenmeme,
    *Cinsel ilişkiye zorlanmak,
    *Duyarlı, bilgili, sıcak, yaşamı seven bir kadının nasıl olduğuna ilişkin yeterli rol modelinin bulunmayışı,
    *Güvenilir, emin, sosyal açıdan kabul edilebilir ve özel bir atmosferde, ödüllendirici ve destekleyici koşullarda bir cinsel deneyime girişme olanağını bulamama vb.

    Orgazm Sorunları ve Bozukluklarının Tedavisi
    *Tedaviden amaç orgazmı cinselliğin en önemli amacı olarak görmekten vazgeçip, ön sevişme, uyarılma, cinsel tecrübe, zevk ve çiftlerin birbirlerinin bedenlerini daha yakından tanımaları için terapi veya cinsel danışmanlık hizmetleri, kadının üstte olduğu cinsel pozisyonların denenmesidir. Kadın gelmeye başlayınca, erkek mümkün olabildiğince hareketsiz kalmalı ve sert hareket etmemelidir. Meme uçları, kulak arkaları, bacakların iç yüzleri gibi erojen bölgeler uzun süre uyarılmalıdır. Cinsel istek, uyarılma, orgazm ve doyum döngüsünde ayrıntılar ne olursa olsun önemli olan klitoris uyarısının uygun şekilde, yaygın, ritmik, kesintisiz ve yeterli süre yapılmasıdır.
    *Vakum Cihazı:Negatif basınç yaratan el kadar küçük bir cihazdır ve kitorise belirli süre bellirli bir protokolle uygulandığında orgazm olmayı kolaylaştırmaktadır.

    Orgazm Hakkında Bilinmeyenler
    *Kadınlarda sadece düşünce yolu ile hiçbir fiziksel temas olmadan da orgazm yaşanabilir.
    *Her ilişkide orgazm yaşanacak diye bir kural yoktur. Zaman zaman orgazm olunmaması da son derece normal bir durumdur.
    *Orgazm her iki eşte de aynı anda meydana gelebileceği gibi ayrı zamanlarda da olabilir. Aynı anda orgazma ulaşmak çok keyifli olsa da bir o kadar zor bir durumdur. Eşlerden birinin önce gelmesi hiçbir şekilde diğerinin orgazma ulaşmasını engellemez.
    *Kadınların yaklaşık %50’i çeşitli nedenlerden ötürü orgazm taklidi yapmaktadır.
    *Penis uzunluğunun kadının tatmin olmasıyla yani orgazmın şiddeti ile penis büyüklüğü arasında hiçbir ilişki yoktur. Ancak orgazm beyinde gelişen bir olaydır, kişinin psikolojisi ile yakından ilgilidir. Uzun ve kalın bir penisi görmek bir kadını daha fazla heyecanlandırabilir.
    *Cinsel tepkileri normal olan her kadın cinsel birleşmede ya da mastürbasyonla her seferinde bir ya da birkaç orgazma ulaşabilir.
    *Kadınlarda en şiddetli orgazmlarını 35’li yaşlarda yaşarlar.
    *Kadın uyarılmaya başladıktan sonra orgazma ulaşabilmesi için ara vermeden aynı tempoda uyarılmaya devam edilmelidir.
    *Kadın orgazma varacağı anın geldiğinde eşine penisin girmesini istediğini söylemelidir. Çünkü bu arada kadının uyarılması durdurulursa isteği söner ve yeni baştan sevişmeye başlamak gerekir.
    *Kadınlar uykuda da orgazm yaşayabilmektedir.
    *New Scientist dergisinin haberine göre Amerikalı bir cerrah olan Dr.Stuart Meloy cinsel ilişkiye girmeden kadının orgazm olmasını sağlayan deri altına yerleştirilen implant adını verdiği bir aygıt geliştirdi.
    *ABD’de kadınlarda orgazmı artıran “Viacreme” adı verilen bir krem piyasaya çıktı.
    *Orgazmın süresi ve şiddeti kişiden kişiye değişir.
    *Kadınlar eşlerine mükemmel olduklarını hissettirmek ya da zevk almadıkları bir cinsel ilişkiyi kısa yoldan bitirmek istedikleri veya eşine onun “yetersiz” olduğu duygusunu yaşatmamak ve öte yandan da yine eşinde kendisinin “yetersiz olduğunu” kanısını uyandırmayı engellemek için çoğu zaman orgazm taklidi yaparlar.
    *En yoğun orgazm yaklaşık ilk 5 dakika içinde gerçekleşmektedir.