Etiket: kadin

  • Sevginin ve Renklerin Dili

    Sevginin ve Renklerin Dili

    Sevginin de dili var. Çok basit davranışlarla ilişkinizi kalıcı, mutlu ve daha huzurlu kılabilirsiniz…

    Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan sevgi dilinin sırlarını anlattı. Prof. Dr. Nevzat Tarhan ilişkiyi ayakta tutan temel duygulardan birinin sevgi olduğunu vurgularken, sevginin ifadesinde dilin büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor. Tarhan, sevginin ifade edilişi ve algılanışının kişiden kişiye farklılık gösterdiğini çiftlerin de birbirinin sevgi dilini bilmesinin önemine değiniyor. Tarhan sevginin de bilinmesi gereken dilinin olduğunu belirtirken özellikle evliliği ayakta tutan temel duygulardan birinin sevgi olduğunu eşlerin birbirlerine sevgi duymadığı ilişkilerinin sağlıklı yürümediğini, bittiğini söylüyor, sevgi kadar ifade biçiminin de önemli olduğuna dikkat çekiyor.

    Sevginin Dilleri ve Renkleri Var

    İlişkide sevginin olması kadar onun, eşler arası iletişimde karşılıklı olarak ifade edilmesi ve her iki tarafın da bunu algılaması da önemlidir. Çünkü bütün duygular gibi sevginin de ifade edilişi ve algılanması kişilerin karakterine, kişiliğine, alışkanlıklarına, yetiştirilme tarzına, vs. bağlıdır.

    Sevginin de kişiden kişiye değişen dilleri, renkleri vardır. Sevgi insanda doğuştan vardır ama sevgi dilleri sonradan öğrenilir ve kültürlere göre değişir. Kişideki sevgi ve dillerinin tohumları küçük yaşlarda atıldığı için çocuğa sevmenin öğretilmesi gerekir.

    Çiftler Sevgi Dillerini Bilmeli

    Sevginin yadsınamaz önemi düşünüldüğünde çiftlerin birbirinin sevgi dilini bilmesi çok önemlidir. Mesela birçok çift fedakârlığı bir sevgi göstergesi olarak yorumlamaz. Çoğu kadın ya da erkeğin doğal bir davranış olarak gördüğü fedakârlık yapmak da bir sevgi dilidir. Mesela erkekler kadınlara hediye aldıklarında kendisinin de işine yarayacak bir hediye alma(ma)ya özen göstermeli. Çünkü evde başkasının da kullanabileceği bir hediye almak bencilliktir. Böyle bir hediye sevgiyi tam olarak ifade etmez. Erkek sadece eşinin kullanacağı bir hediye alarak hem kendinden hem de hediyenin fonksiyonelliğinden fedakârlık yaparak sevgisini gösterebilmelidir. Kadın çok istediği ama eşi pahalı bulduğu için alamadığı bir eşyadan vazgeçerek fedakârlık yapabilir. Bu bile eşlerde birbirlerini mutlu edecek bir fedakârlık ve sevgi göstergesidir.

  • Bakımlı Saçlar İçin Zeytinyağı Maskesi

    Bakımlı Saçlar İçin Zeytinyağı Maskesi

    Yıpranmış saçlarınıza bakım yapmaya ne dersiniz? İşte evde kolayca hazırlayabileceğiniz zeytinyağı maskesi…

    Özellikle doğal yağların vitamin deposu olduğuna inanıyorsanız tam size göre bir maskemiz var. Kurumuş ve yıpranmış saçlarınızı zeytinyağı ile nemlendirebilirsiniz.

    Bu maskeyi haftada iki kez kullanmanız yeterli olacaktır. Eğer boyadan, fönden ve havadan yıpranmış ve kurumuş saçlarınız varsa bu zeytinyağı maskesi saçlarınıza kaybettiği nemi geri kazandıracaktır.

    Maske için ihtiyacınız olanlar streç film, saf zeytinyağı ve fırça. Eğer boya fırçasıyla süremezseniz bu işlem için ellerinizi de kullanabilirsiniz.

    Önce saçlarınızı iyice tarayın daha sonra da zeytinyağını saç diplerinize ve uçlara sürün. Streç film ile saçlarınızı ve kafanızı sarın. Yaklaşık 45 dk sonra saçlarınızı yıkayın. Bu maske saçlarınıza nem kazandırdığı gibi aynı zamanda parlak da görünmesini sağlayacaktır.

    Evde Yapılabilen Saç Doğal Bakım Kürleri için Tıklayın !

    Womenist

  • İstek ve Arzularını İfade Eden Herkes Sapık veya Kötü Kadın Değildir!

    İstek ve Arzularını İfade Eden Herkes Sapık veya Kötü Kadın Değildir!

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “MUTSUZ ÇİFTLERİN SAYISI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR!”

    Çiftlerin cinsel ilişki sırasında belli etmedikleri ama akıllarında olan pek çok endişesi oluyor. Kusursuz bir cinsel birleşmeyi hayal eden çiftler sevişme sırasında, kendilerinden kaynaklanabilecek herhangi bir sebepten dolayı işlerin ters gitmesi endişesinin yanında, cinsel istek ve arzularını ifade ettiklerinde, duygularını gösterme biçimleri yanlış anlaşıldığında “sapık” veya “kötü kadın” gibi algılanmaktan korkuyorlar. Bu nedenle isteklerini ve arzularını bastırıyorlar ve zamanla birbirlerinden soğuyorlar. Bu durum aldatmalara, kavgalara, aile içi şiddete ve boşanmalara yol açabiliyor. Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri bastırılan ve ifade edilmeyen cinsel istek ve arzuların nelere yol açtığını ve bu durumun üstesinden gelebilmenin yollarını anlattı. İşte çarpıcı başlıklar:

    MUTSUZ ÇİFTLERİN SAYISI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR…

    Toplum kurallarının, kültürün, ahlaki değerlerin ve sosyal çevrenin, bireylerin ve çiftlerin cinsel yaşamları üzerinde büyük bir etkisi olduğunu söyleyen CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Bu nedenle, hem erkeklerin hem de kadınların cinselliğe olan ilgileri değişkenlik gösteriyor. Milenyum çağında olmamıza rağmen, çocukluk dönemi baskı altında geçen, cinselliğin ya da cinsel istek ve arzuların ifade edilmesini ayıp veya günah olduğunu düşünen kadın ya da erkeklerin sayısı her geçen gün artıyor. Çünkü cinsel arzu ve isteklerin açığa çıkarılması erkekler için sapık, kadınlar için ise ahlaksız veya kötü kadın gibi algılanma korkusu nedeniyle mümkün olmuyor. Oysaki cinsel istekler, arzular ve fanteziler, çiftin ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için var ve mutlu birlikteliklerin yaşanması, çiftin birbirinden uzaklaşmaması, aldatmaların yaşanmaması, beden ve ruh bütünlüğünün korunabilmesi için oldukça önemli. Bu nedenle zihinde şekillenen cinsel isteklerin ve arzuların davranışlarla ifade edilmesinin yanında, açık bir iletişimle paylaşılması da gerekiyor.” dedi.

    SUSMAYI TERCİH EDİYORLAR…

    Cinsellikle ilgili yanlış beklentiler ve inançların kadınların cinselliğe karşı tutumunu ve cinsel davranışlarını olumsuz bir şekilde etkilediğini söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cebrail Kısa; “Kadının cinsel arzularını ve partnerinden istediklerini ifade etmesinin ahlaksızlık olduğuna inananların oranı yüzde 61‘dir. Yani toplumun önemli bir kısmı hala kadınların cinsel isteklerinin olamayacağına, cinsel yaşama aktif olarak katılım gerçekleştiremeyeceklerine, haz alan, haz veren ve paylaşan taraf olmaması gerektiğine inanıyor . Bu nedenle, kadınlar cinsel istek ve arzularını ifade ederlerse ahlaksız kadın veya kötü kadın olacaklarını ya da reddedileceklerini düşünüyorlar ve bu yüzden susmayı tercih ediyorlarEşinden uzun bir ön sevişme veya oral seks talep eden, banyoda sevişmek veya değişik pozisyonlarda seks yapmak isteyen kadınlar ahlaksız veya kötü değildir Ahlaksız veya kötü kadınlar; ahlak sahibi olmayan, dürüst davranmayan, kötü huylu, evrensel ahlak kabullenmesine karşı gelen kişilerdir. Sonuç olarak, kadınlar cinsel istek ve arzularını partneriyle paylaşamıyorlar, partnerinden isteklerini talep edemiyorlar. Bu durum çiftin cinsel yaşam alanlarının daralmasına, alınabilecek hazların yitirilmesine, kadının kendi idealini yaşayamamasına yol açıyor. Böylece çift zamanla birbirinden soğuyor, tartışmalar artıyor, aile içi şiddet yaşanıyor ve en önemlisi de aldatma oranları yükseliyor.” dedi.

    ERKEK CİNSEL İSTEK VE ARZULARINI İFADE EDERSE “SAPIK” OLMAZ!

    Her ne kadar görünüşte erkeklerin cinsel duygularını, isteklerini ve hislerini açıkça ifade edebildiğine inanılsa da, durum hiç de göründüğü gibi olmadığına değinen CİSED Genel Başkan Yardımcısı Dr. Yasemin Yıldız; “Yapılan araştırmalara göre, erkeklerin akıllarından geçenlerle eyleme döktükleri arasında uyuşmazlık var. Türkiye’de, cinsel arzu beklentilerini dile getiremeyen, getirdiği takdirde “sapık” olarak algılanacağına inanan erkek sayısı yüzde 43oranında. Bu düşüncenin altında yüzyıllık iyi ve kötü ayrımı yatmaktadır. Özellikle kadınlar tarafından da benimsenen bu düşünce erkeklerin cinsel arzularını ifade etmesiyle sapıklık eyleminin aynı derecede tutulmasından kaynaklanıyor.Eşinden erotik masaj yapmasını isteyen, oral seks talep eden, değişik pozisyonlarda seks yapmak isteyen erkekler sapık değildirCinsel sapıklar; çocuklarla, hayvanlarla veya ölülerle seks yapma gibi cinsellik açısından aykırı eğilimleri olan kimselerdir, tavır ve davranışları normal olmayan veya geleneklerden, törelerden ayrılan, anormal kişilerdir. Yanlış inanışlar ve kadınların olumsuz tutumları nedeniyle cinsel isteklerini bastırmaya yönelen erkekler, bu tabuya aykırı bir kadın figür gördüklerinde evlilik dışı ilişkilere daha kolay yönelebiliyorlar. Mutsuz oldukları için daha kolay kavga çıkartabiliyorlar ve şiddet uygulayabiliyorlar.Bu nedenle çiftler arasında çıkan tartışmaların, cinsel soğukluğun ve aldatmaların sır gibi saklanan gerçeklerinden biri açık iletişimin olmamasıdır.” dedi.

    PARTNERİNİZE KARŞI AÇIK OLUN!

    Sağlıklı cinsel yaşamın partner ilişkisinin en önemli parçalarından birisi olduğunu söyleyen CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör; “Doğası gereği birbirinden farklı olan kadın ve erkeğin cinsel yakınlık ihtiyaçları da birbirinden farklı olabiliyor. Cinsel duygu, düşünce, istek, arzu ve talepler partnerle paylaşılması gereken en önemli bilgilerdir. Çünkü cinsellik; hayatın bir gerçeği, beden ve ruh sağlığının en temel olgularından biridir. Bu nedenle,rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatı olan cinselliğitadabilmek için çiftin her konuda olduğu gibi cinsellikte de birbirine dürüst olması, cinsel arzu ve isteklerini paylaşması gerekiyor.” dedi.

    TEKRAR FLÖRT HAVASINI YAKALAYIN!

    İlişkinin ilk çeyreğinde duyulan romantik kalp atışlarını devam ettirmenin çiftin elinde olduğunu söyleyen CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Gülüm Bacanak; “Cinsel yaşamın monotonlaşmasının önüne geçebilmek için aşk oyunlarına yer vermek gerekiyor. Aşk yaşamı hareketlendirebilmek için; birlikte duş almak, yatmadan önce seks yapmak, öpüşmek, dokunmak, fantezileri paylaşmak, birlikte aynı anda yatmak, küçük ama baştan çıkarıcı jestler yapmak (erotik masaj, seksi iç çamaşırlarıyla dans etmek, vb.), iletişimi canlı tutmak, baş başa vakit geçirmek, konuşurken sevgi sözcüklerine daha fazla yer vermek çoğunlukla yeterli olacaktır.” dedi.

    İSTEK VE ARZULARINIZI PAYLAŞIN!

    Cinsel istek ve arzuların dile getirilmesiyle ulaşılan cinsel mutluluğun kişinin yaşam kalitesinin en önemli belirleyicilerinden birisi olduğunu söyleyen CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Kemal Özcan ; “Aşk ve cinsel yakınlık için güçlü bir cinsel özgüven gerekiyor. Özgüvenin sağlanabilmesi için çiftin isteklerini ve problemlerini ertelememesi, tabuların üzerine gitmesi, güçlü ve saydam bir bağ oluşturması, arzu ve isteklerini ya da sorunlarını karşılıklı olarak açık bir şekilde konuşmaktan çekinmemesi gerekiyor. Unutulmamalıdır ki, mutlu cinsellik ancak kadın ve erkeğin karşılıklı tatminiyle mümkün oluyor. Ancak her konuda olduğu gibi cinsellikte de problemler çıkabiliyor. Önemli olan bu problemleri dile getirerek çözebilmektir. Bu nedenle, her birey, partnerine mutlubir cinsellikten beklentisinin ne olduğunu açıkça anlatmalı. Bu konuda dikkat edilmesi ve özen gösterilmesi gereken en önemli noktalar; reddedilmeyi göze alarak istek ve arzuları talep etmektalep edilen ve yerine getirilen arzu ve istekleri bir armağan gibi görmek, dünyanın en güzel armağanını almış gibi mutlu olmak ve bunu partnere göstermektir. Ayrıca yerine getirilmeyen istek ve arzular karşısında küsüp, tavır almamak ve karşı tarafı olduğu gibi kabullenebilmek de gerekiyor. Çünkü cinselliğin koşulsuz sevgi ve kabulle yaşananı makbuldür.” dedi.

  • Menopoz Kadınlığın Bitişi mi?

    Menopoz Kadınlığın Bitişi mi?

    Menopoz Kadınlığın Bitişi mi? 

    “Adetten kesilme”, “ateş basması ve gece terlemeleri”, “sinirlilik, huzursuzluk ve hiç bitmeyecekmiş gibi gelen bir süreç”…Kadınların tanımlamasıyla tüm bunlar menopoz sürecinin belirtileri beraberinde bir soruyu da getirir. Menopoz kadınlığın bitişi mi yoksa bir dönemin bitip yeni dönemin başladığı nokta mı? Bahçeci Sağlık Grubu Fulya Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Aytun Aktan menopozla ilgili merak edilen noktaları açıkladı.

    Menopoz kadının hayatındaki doğal bir geçiş dönemi aslında. Yumurtalıkların görevlerini tamamlayıp, yeterli hormon üretememesi, bunun doğal sonucu olarak adetten kesilme süreci menopoz olarak tanımlanmaktadır. Bahçeci Sağlık Grubu Fulya Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Aytun Aktan kimi kadınların kabusu olan menopozla ilgili merak edilen noktaları açıkladı.

    Düzenli adetlerin görülebilmesi için gerekli olan yumurtlama ve hormon salınımı yaş ilerledikçe bozulmakta ve menopozal değişiklikler de böylece yaşanmaya başlamaktadır. Ortalama menopoz yaşı 50 yaş civarlarıdır. Elbette istisnalar hayatın her yerinde olduğu gibi burada da olacak ve kadınlar bu süreci 30’lu yaşlarda erkenden yaşayabilecekleri gibi 60’lı yaşlarda da yaşayabilecektir.

    Adet görememe ne zaman menopoz olarak adlandırılır?

    Eğer gebe değilseniz, birbirini takip eden 12 ay süresince hiç adet görmediyseniz menopoza girmişsiniz demektir.

    Belirtiler ve bulgular:

    Hayatın yeni bir dönemidir menopoz. Ergenliğe geçişte yaşanılan fiziksel değişim ve ruhsal sıkıntılar nasıl yoğun yaşandıysa menopoz sürecinde de bazı zorluklar yaşanır. Bu hormonal değişimlerin kadınlara oynadığı bir oyundur aslında. Menopoz belirti ve bulguları kişiden kişiye farklılık gösterir. Kadını bu süreçte neler bekler?

    Kanama düzensizlikleri:

    Perimenopozal dönemde -ki bu süreç menopozun kendini hissettirtmeye başlamasıdır- adet miktarında azalma ve iki adet arasındaki sürede artış gözlenebilmektedir. Uzun süreli adet görememenin ardından aşırı miktarda kanama da olabilir. Adet dönemlerinizde gözlemlediğiniz bu değişiklikler yaklaşmakta olan menopozun habercisi olabilir. Tüm bu değişikliklerin nedeni yumurtalık fonksiyonlarındaki azalmadır.

    Üreme kabiliyetinde azalma

    Yumurtalıklardaki anneden kız çocuğuna aktarılan doğumsal miras ilerleyen yaşla beraber azalır ve bunun sonucunda gebe kalabilme olasılığı giderek zayıflar. Bu süreç menopozdan yıllar önce başlar. Ortalama 43 yaşından sonra kendiliğinden gebe kalma ihtimali oldukça zayıflar.

    Ateş basması, gece terlemeleri

    Bu kâbusun başkahramanı östrojensizliktir. Östrojen seviyesindeki düşüşle birlikte kan damarlarında ani genişleme ve sonucunda da ateş basmaları olmaktadır. Bu menopoz dönemini “ağır” geçirenlerin başlıca şikâyetidir. Ateş basması göğüsten başlayarak, omuzlara, boyna ve yüze yayılır. Bu sırada terlenebilinir, terleme sonucunda titreme, üşüme ve yorgunluk hissedilebilir. Ateş basmalarının şiddeti, süresi bireysel olarak farklılıklar gösterebilir. Menopoz sonrasında tüm kadınların %80’inde görülürken, 5 yıl sonra %20 civarında sebat eder. Bu şikâyetler sıklıkla 30 saniye ile birkaç dakika arasında sürmektedir. Menopoz sürecinde hiç ateş basması yaşanmayabileceği gibi her saat, gece ve gündüz bu şikâyetler olabilir. Sıklıkla bir yıl içersinde şiddeti azalarak geçen bu şikâyet, kadınların %20 sinde beş yıl ve daha fazla sürebilir.

    Ürogenital sistemdeki değişiklikler

    Azalan östrojenin size yaptıkları bu kadarla kalmaz diğer belirgin değişiklikleri vajen ve idrar yollarında hissedilir. Vajen dokusunda incelme, kuruluk ve sonucunda bakteriyel enfeksiyonlarda artış, yanma hissi ve ilişkiye girmekte güçlük başlıca şikâyetlerdir. Benzer şekilde idrar torbasının kapasitesi azalır, sık idrara çıkma isteği veya idrar kaçırma şikâyeti ortaya çıkabilir. Bu dönemde idrar yolu enfeksiyonlarında da artış izlenir.

    Fiziksel değişiklikler

    Perimenopozal dönemde tüm kadınlar 2,5–3 kg kadar kilo alabilirler. Menopoz sonrasında vücuttaki yağ dağılımı değişir. Kalçadaki yağ oranı azalır, göbek ve belde yağlanma başlar. Göğüsler dolgunluğunu kaybeder, saçlar incelir ve seyrekleşir, ciltteki kırışıklıklar belirginleşmeye başlar. Çene, dudak üstü, göğüs ve karında istenmeyen tüylenmeler oluşabilir. Östrojen ve progesteronun kaybı iskelet sisteminde de osteoporoza ve uzun dönemde de kırık riskinde artış ve boyda kısalmaya yol açabilir.

    Duygudurumu ve algılama değişiklikleri

    Deneyim ve kariyerin en üst noktaya ulaştığı yaşlarda menopozal bulgular üretkenliği engelleyebilir. Ateş basmaları, gece terlemeleri ve uykusuzluk; gün içinde dikkat eksikliğine, huzursuzluğa ve duygusal dalgalanmalara yerini bırakabilir. Çalışma yaşamında ise ateş basmaları ve uykusuzluk sonucunda dikkat ve algılama eksikliği iş verimini düşürebilir.

    Menopozal şikâyetler özellikle bazı kadınlarda daha belirgin olabilmektedir. Yumurtalıkları herhangi bir nedene ameliyatla çıkartılmış olan kadınlarda perimenopozal geçiş dönemi olmadığı ve hormon kaybı ani olduğu için ateş basması, gece terlemesi gibi şikâyetler kısa sürede başlar ve daha şiddetli olabilir. Yine kanser nedeniyle kemoterapi ya da radyoterapi almış olan kadınlarda, yumurtalık fonksiyonlarını bozuyorsa tedavi süresince geçici olarak bu şikayetler olabilir.

    Doktora ne zaman başvurmalıyım?

    Üreme çağında kanamalarla ilgili problemler (aşırı kanama, düzensiz kanama, adet görmeme) yaşanıyorsa,

    Adet miktarında azalma varsa,

    Adet görmenize rağmen menopozal şikâyetleriniz varsa

    Yaşam stilinizden memnun değilseniz ve menopozal geçiş sırsında ortaya çıkacak problemleri en aza indirmek istiyorsanız, mutlaka doktorunuza başvurmalısınız.

  • Saç Kırıkları İçin Saç Bakım Maskeleri

    Saç Kırıkları İçin Saç Bakım Maskeleri

    Bakımsız görünen, matlaşan saçlarınızı canlandırmak ve kırıkların önüne geçebilmek için saçlarınızı bakıma alabilirsiniz. Saçlarınızı canlandırıp ipeksi parlaklığa kavuşturacak maske tariflerini sizlerle buluşturuyoruz…

    Saç bakım kürleri için tıklayın !

    Formül 1 : Zeytinyağı

    Gece yatmadan önce saçlarınızın uçlarına, özellikle kırık olan kısımlarını kaplayacak şekilde zeytinyağı sürebilirsiniz. Ertesi sabah saçlarınızı vitaminli bir şampuan ile yıkayabilirsiniz. Zeytinyağlı temel saç bakımını haftada iki ya da üç kez tekrarlayabilirsiniz. Saçlarınızın onarılmasına ve nemini kazanmasına yardımcı olacaktır.

    Formül 2 : Hint Yağı, Hardal Yağı ve Zeytinyağı

    Aktarlarda bulabileceğiniz Hint yağını, hardal yağını ve zeytinyağını eşit miktarlarda karıştırıp bir süre ısınmalarını beklemelisiniz. Karışım ılıyana kadar bekleyip, ardından saç derinize masaj yaparak sürmelisiniz. Saçlarınızı sıcak bir havluyla sarıp, iki saat bu şekilde beklemelisiniz. Sonrasında saçlarınızı yıkayıp durulamalısınız. Bu uygulama saçlarınızın yumuşak ve ipeksi olmasını sağlayacaktır.

    Formül 3 : Zeytinyağı, Bal ve Tarçın

    Zeytinyağı, süzme bal ve toz tarçını eşit miktarlarda karıştırıp elde ettiğiniz maskeyi, saç dipleriniz dâhil tüm saçınıza, masaj yaparak uygulayabilirsiniz. 15 dakika saçınızda beklettiğiniz karışımı, saçlara bakım yapan bir şampuan ile yıkayabilirsiniz. Haftada iki kez tekrarladığınız bu maske, saçlarınızın parlamasını ve canlanmasını sağlayacaktır.

    Formül 4 : Zeytinyağı

    Bir yumurta sarısı ile 2 çorba kaşığı zeytinyağını bir kapta iyice karıştırıp, saç diplerinize masaj yaparak uygulayabilirsiniz. Karışımı saçınızda 10 dakika beklettikten sonra şampuanla yıkayıp durulayabilirsiniz. Saçlarınız daha sağlıklı bir görünüm kazanacaktır.

    Formül 5 : Zeytinyağı, Susam Yağı ve Isırgan Tohumu Yağı

    Zeytinyağı, susam yağı ve ısırgan tohumu yağını saçlarınıza yetecek kadar miktarlarda eşit olarak karıştırıp, saç dipleri ve saçların tamamına sürebilirsiniz. Saçlarınızı streç film ile kaplayıp üzerine sıcak havlu sararak, 1 saat bu şekilde beklemelisiniz. Ardından saçlarınızı şampuanlayıp durulayabilirsiniz. Saçlarınızı besleyip, ipek gibi olmalarını sağlayacaktır.

    Formül 6 : Argan Yağlı Bakım Maskesi

    1 tatlı kaşığı argan yağı, 1 tatlı kaşığı ısırgan tohumu yağı ve 2 yemek kaşığı zeytinyağını bir kapta karıştırıp ister nemli isterseniz de kuru saçlarınıza masaj yaparak sürmelisiniz. Streç film ile saçlarınızı sarıp 1 saat bekledikten sonra şampuan ile yıkayıp durulayabilirsiniz. Saçlarınız parlak, yumuşak ve daha canlı görünecektir. Aynı zamanda dökülme ve kırılmaların da önüne geçecektir.

  • Mükemmel Karın İnceltme Operasyonu

    Mükemmel Karın İnceltme Operasyonu

    Tartının gösterdiği rakamın düşmesini istiyorsanız, yemeniz ve daha fazla olmak koşuluyla egzersiz yapmanız gerekiyor. Her gün kullandığınız kalorinin %10 ila 30′u, yediklerinizi sindirirken yakılır. Bu çok hoş! Çünkü yeme arzumuzu karşılarken, aslında kalorilerimizi yakıyoruz. Fakat tüm gıdalar, aynı şekilde yaratılmamıştır. Vücudunuz proteini sindirmek için (tüketilen 100 birimden yaklaşık 25′i yakılır) yağ ve karbonhidratları sindirmek için yaktığından (tüketilen 100 birimden yaklaşık 10-15′i yakılır) daha fazla kalori kullanır.

    Abs Diet bu yüzden zayıf, sağlıklı protein ilavesi üzerine yoğunlaşmaktadır. Her şeyden makul bir şekilde yemek yiyin; böylece daha fazla kalori yakarsınız. Protein, aynı zamanda kasları oluşturan besin maddesidir ve ne kadar çok kasınız olursa, metabolizmanız da o kadar güçlü olur ve gün boyunca o kadar çok kalori yakarsınız. Kilo alıp verirken, kaslarınızda mikroskobik yırtılmalar oluşur. Bu yırtıkları onarmak için vücudunuz, hasarı değerlendirmek ve kası onarmak amacıyla yeni proteinlere ihtiyaç duyar. Protein, yeni kas lifleri oluşturarak, orijinal hücre yapınızı güçlendirir.

    European Journal of Clinical Nutrition’da yayınlanan bir çalışmada denekler dört çeşit karışımdan (%60 protein, %60 karbonhidrat, %60 yağ veya her 3.’nden eşit miktarda içeren bir karışım) birini içtiler. Sonra kendilerine öğle yemeği sunuldu. En az yemek yiyen grup, yüksek proteinli veya karışık besin maddeli karışımı seçenler oldu. Her iki karışım da aynı miktarda kalori içeriyordu, fakat protein katılımcıların daha tok hissetmesini ve daha az yemesini sağladı.

    İyi haberler bununla da bitmiyor. Zayıf proteinler üzerine odaklanan bir yeme planının takip edilmesi, öncelikle vücudunuzun orta bölümündeki kilo kaybını hızlandıracaktır. Danimarka’da yapılan bir araştırmada uzmanlar, 65 deneği %12 protein diyeti, %25 protein diyeti veya diyet içermeyen bir programa tabi tuttular. İlk iki grupta yaklaşık %30 düzeyinde olan kalori yüzdesinin, yağdan kaynaklandığı görüldü. Düşük proteinli diyeti uygulayanlar ortalama 4 kilodan daha fazla kilo kaybederken; yüksek proteinli diyeti uygulayanlar ise ortalama 7 kilo kaybetti ve düşük protein grubundan daha az kalori aldı. Daha şaşırtıcı olan istatistik ise ne kadar kilo verdikleri değil, hangi bölgeden kilo verdikleriydi. Yüksek proteinli diyet yapanlar, karın bölgesinde iki kat daha fazla yağ yaktı.

    Muhtemelen bu diyete başlamak için sabırsızlanıyorsunuz. Plan basit: Arka sayfadaki 6 ilkeye bağlı kalın ve burada anlatılan Abs diyet egzersizini takip edin. iki haftada veya daha kısa sürede 4 kiloya kadar yağ –öncelikle göbek bölgesinden yağ yakabilirsiniz.

    1. Günlük öğünlerinizi 6′ya bölün

    Anahtar sözcük: Enerjiyi dengeleyin. Yani ne kadar kalori aldığınızla, ne kadar kalori yaktığınızı kıyaslayın. Georgia State Üniversitesi’nde yapılan araştırmalara göre; saatlik 300–500 kalori alımını ya da verimini dengelerseniz; kilo kaybetmeniz kolaylaşır ve kaslarınız daha fazla çalışır. Günde sadece 3 öğün yemek yerseniz, enerji dağılımını sağlıklı olarak dengelememiş olursunuz. Öğün aralarında kalori yakımı, kalori alımından daha fazla; öğün sırasında ise bu durum tam tersi haldedir. Bu nedenle öğünleri büyük tutmaktan ziyade; porsiyonlarınızı küçültün ve her 2–3 saatte, bir şeyler yiyin. Böylece hem kendinizi tatmin edebilir, hem de diyetinizi düzenli bir şekilde sürdürebilirsiniz.

    2. Aşağıdaki 12 güç kaynağını programınızda es geçmeyin

    Bu 12 güç kaynağı; proteinli ve lif özlü besinler ile yağ oluşumunu engelleyen gıdalar içermekle beraber; o kadar etkilidir ki düzenli olarak alındıklarında, daha sağlıklı ve formda bir vücuda sahip olmanızı destekler. Zorunda olmamakla birlikte, bütün öğün ve ara öğün yemeklerinizde bu 12 güç kaynağını esas tutarsanız, vücudunuzdaki değişim süreci hızlanacaktır.

    Şu basit ince noktalarına dikkat edin:

    • Ana öğünlerinizde bu yapı taşlarından 2 ya da 3 tanesinin ya da en azından 1 tanesinin her ara öğününüzde bulunmasına özen gösteriniz.

    • Protein, karbonhidrat ve yağ gibi yapı taşlarından yeterli miktarda edinmek için öğününüzü mineraller açısından çeşitlendiriniz.

    • Her ara öğününüzün özellikle protein destekli olmasına özen gösteriniz.

    Badem ve kabuklu yemişler

    Kas oluşumunu destekleyip, açlık hissini yatıştırır. Obezite, kalp hastalıkları, kas kaybı, kırışıklık oluşumunu, kanser ve yüksek kan basıncını engellemeye yardımcı olacaktır.

    Baklagiller

    Kas oluşumu ile yağ yakımını sağlamanın yanı sıra sindirim sistemini düzene sokar, obezite, bağırsak kanseri, kalp hastalıkları ve fazla kan basıncına karşı savaşır.

    Ispanak ve diğer yeşil sebzeler

    Yaşlanmayı geciktirecek molekülleri harekete geçirir. Kanser, kalp hastalıkları, obezite ve kemik erimesine karşı çok etkili bir silahtır.

    Süt ürünleri

    Güçlü kemik oluşumunu sağlar ve kilo kaybını hızlandırır. Kemik erimesi, obezite, kanser ve yüksek kan basıncı riskini düşürür.

    Yulaflı besinler

    Enerji verir, kolesterolü düşürür ve kan şekeri değerlerinin normal bir seviyede tutulmasını sağlar. Kalp hastalıkları, obezite, bağırsak kanseri ve şeker hastalıklarını engellemede etkilidir.

    Yumurta

    Kas oluşumunu sağlayıp, yağ oluşumunu engeller. Obeziteye karşı savaşır.

    Hindi ve diğer beyaz etler

    Kas miktarını artırır ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Obezite ve çeşitli hastalıklara karşı savaşır.

    Fıstık ezmesi

    Testosteron ve kas miktarında ciddi bir artış sağlar. Yağ yakımını hızlandırır. Obezite, kas kaybı, kırışıklık oluşumu ve kardiyovasküler hastalıkların oluşumunu engellemeye yardımcı olacaktır.

    Zeytinyağı

    Kolesterolün düşük bir seviyede tutulmasını ve bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlar. Obezite, kanser, kalp hastalıkları ve yüksek kan basıncı riskini düşürür.

    Buğday ekmeği ve mısır gevreği

    Vücudun yağ depolamasını engeller. Kalp hastalıkları, kanser, obezite ve yüksek kan basıncı gibi problemlere karşı çok etkilidir.

    Ekstra-protein tozu

    Hızlı kas oluşumunu ile yağ yakımını sağlar. Aşırı şişmanlığı önler.

    Çilek ve böğürtlenler

    Kalbi korur, görme duyusunu geliştirir, vücut denge ve koordinasyonunu sağlar. Hafızayı güçlendirir ve açlık duygusunu geçiştirir. Kalp hastalıkları, kanser ve obeziteye karşıda etkilidir.

    3. Düzenli aralıklarla smoothie için

    Smoothie’nin süt, yağsız yoğurt, protein tozu, buz ve diğer güç kaynağı besinlerin karışımı- iyi bir öğün destekleyicisi ve etkili bir ara öğün olarak işlevi vardır. Hazırlaması çok kısa bir zaman almakla birlikte; içerdiği küçük ve sulu meyveler, tatlandırılmış whey protein (peynir suyu tozu) veya fıstık ezmesi şeker ihtiyacınızı giderirken, hafif gıdalar olmaları sebebiyle midenizde fazla yer kaplamazlar. İlk iş olarak elinize bir mikser alın ve 250 gramlık meyve parçacıklarını karıştırın. Kahvaltıda veya egzersiz öncesi ya da sonrasında smoothie içebilirsiniz.

    4. Kalori hesaplamayı bırakın

    12 güç kaynağı ve bunlara eş değerdeki besinleri tüketerek, aldığınız kaloriler bir anlamda kendiliğinden sayılacaktır. Bu besinler, sağlıklı ve tatmin edici oldukları gibi aynı zamanda enerji vericilerdir ki bu en fazla geceleri dışarıdayken işinize yarar. Ayrıca, ekmek ya da fıstık ezmesi gibi kalorisi fazla olan yiyecekler üzerinde biraz limitli davranmak, akıllıca olacaktır. Diğer bir püf nokta ise kendinizi her yemek grubundan 1–2 porsiyon alarak sınırlandırmanız ve 1 öğün boyutunuzu toplamda 1 tabak çapı olarak belirlemenizdir.

    5. Ne içip içmemeniz gerektiğini öğrenin

    Alkolün sizi tehlikeye sokabileceği tonlarca yol mevcut. Alkol, sizi tok hissettirmeyeceği gibi açlık hissinizi de gidermez. Vücutta yağ yakımını sağlayan ve kas oluşumunu tetikleyen hormonların üretimini engelleyen alkol tüketimi, %36 oranında daha az kalori yakmanıza neden olarak, aldığınız besinlerdeki yağların vücudunuzda daha fazla depolanmasına yol açar. Eğer alkolden vazgeçemem diye düşünüyorsanız, kendinizi haftalık 2–3 içkiyle sınırlandırın. Su, her ne kadar Miller kadar heyecan verici olmasa da günde en az 8 bardak su içmenin birçok yararı vardır. Mesela su, tatmin olmanızı sağlar çünkü çoğu zaman açlık diye nitelendirdiğimiz hisler, aslında susuzluğumuzdan kaynaklanır. Su ayrıca vücudumuzdaki dışkılardan kurtulmamıza yardımcı olurken; yararlı mineralleri kaslara ulaştırarak, metabolizmanızın işler bir şekilde çalışmasını sağlar. Çok su içme taraftarı değilseniz; yağsız süt, yeşil çay ya da soda da işe yarar.

    6. Haftanın sadece 1 öğünü için bu 5 püf noktayı unutun

    Eşinizi aldatmanızı ya da vergi kaçırmanızı asla savunmuyoruz, fakat bu sefer haftalık rejim programınızın sadece 1 öğününü ekmenizi destekliyoruz. Bütün kalori hesaplarını bir yana bırakın ve kendinize yarım bir pizza ısmarlayın ya da bir Kit kat veya canınızın çektiği bir şeyin tadını çıkararak yiyin; tekrar programınıza dönmek üzere, bir süre oburluğun tadını çıkarın.

  • Ailelerin Onaylamadığı Evliliklerin Ömrü

    Ailelerin Onaylamadığı Evliliklerin Ömrü

    Evleneceğiniz insanın ailesini ya da kendi ailenizi silip atamazsınız. Ancak onların da görüşünü alarak mutlu ve huzurlu bir evlilik yapabilirsiniz. Mutlu bir evlilik için evlenecek kişilerin anlaşması kadar ailelerinin onayı da önemli. “Biz anlaştık, ailelerin ne dediği önemli değil!” diyerek evlenen çiftler, hayat şartlarının acımasızlığı ve beklentilerin karşılanmaması yüzünden kısa sürede ayrılıyor.

    Ailelerin rızasını almadan veya yok sayarak gerçekleştirilen evliliklerin ömrünün çok kısa olduğu belirtiliyor. Uzmanlar, aile rızası olmadan gerçekleştirilen evliliklerin yarıdan fazlasının ilk bir yıl içinde boşanmayla sonuçlandığını bildiriyor.

    Erciyes Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Yıldız Özkan Dereli, ailelerden biri veya ikisinin evlenme kararına karşı çıkması sonrasında yeni evliler için önü alınamayacak sorunların başladığına dikkat çekti. Aile ve çocukların birbirlerini anlayıp dinlemeye çalışmaları gerektiğinin altını çizen Dereli, aksi takdirde evlilikten kısa bir zaman sonra aile içi şiddet ve geçimsizlikle boşanmaların yaşandığını söyledi.

    Evlilikte doğru eş seçiminin çok önemli olduğunu dile getiren Dereli, “Bireyler yalnız yaşamaya göre değil, topluluk içinde diğer insanlarla birlikte yaşamaya uygun şekilde programlanmıştır. İnsanların kendi cinsleriyle kurdukları ilişkilerin yanında karşı cinsle ilişki kurmaya da ihtiyacı vardır. Beraberliklerin daha kabul görmesi için, din ve toplum tarafından onaylanan bir hale gelmesi için evlilikte bazı kurallara uyulması gerekir.” dedi.

    Kişinin ne aradığını bilmeden, neyin kendisi için önemli olduğunu düşünmeden eş seçimine karar vermesinin durumu şansa bırakmak anlamına geleceğini anlatan Dr. Dereli, kişilerin kendini çok iyi tanıması ve evleneceği kişide aradığı özellikleri belirlemesi gerektiğini kaydetti. Mutlu ve uzun ömürlü bir evlilik için kişi kendine öncelikle şu soruları sorup cevaplarını alabilmeli:

    “Ben kimim? Nasıl bir hayat istiyorum? Hayatımda neler yapmak istiyorum? Güçlü ve zayıf yönlerim neler? Hayatta benim için önceliği olan şeyler nelerdir? Neler beni mutlu ediyor? Nelerden hoşlanıyorum? İnsanlarda aradığım özellikler neler? Bunlar benim için neden önem taşıyor? Hangi tür özellikleri olan insanlarla daha iyi anlaşıyorum? Hangi tür özellikleri olan insanlarla anlaşamıyorum veya tahammül edemiyorum?”

    Kişinin evlenmeyi düşündüğü kişiye ilişkin duygu ve düşüncelerini birlikte ve ayrı iken değerlendirmesinde de çok büyük fayda var. Evlenilecek kişinin fiziksel özelliklerini nasıl bulduğu, beğenip beğenmediği önemli. Özellikle bu durum erkekler tarafından vazgeçilmez bir öncelik olarak algılanıyor.

    Benzer veya yakın eğitim düzeyine sahip olmak ve karşılıklı sosyo-ekonomik düzey de anlaşma ve uyum için önemli. İnsanlar yıllarca içinde yaşadıkları, kişiliklerinin temel taşlarını oluşturan ailelerinden kazandıkları izleri, evlilik yaşantılarında da devam ettirmek isterler. Bu nedenle benzer ailelere sahip eşler daha kolay anlaşabiliyor. Evlenecek kişilerin dinî inancı ve siyasi görüşlerindeki farklılık özellikle karşı görüşlere karşı hoşgörüsüz katı bir tutum da varsa sorun yaşama ihtimali oldukça yükseliyor.

  • ‘Diyete hazır mısın’ testi

    ‘Diyete hazır mısın’ testi

    Diyet testi … Diyet testi nasıl yapılır ? Diyete başlamadan önce hazır olup olmadığınızı, sizin için doğru zaman olup olmadığını bu testle bulun… Gerçekten Kilo Vermeye Hazır mısınız?

    Güzel bir görünüm, istediğimiz her şeyi giyebilme, başkaları tarafından beğenilme ve kendinizi aynada görünce beğenmeme… Kilo vermek için sanıyorum birçok neden sıralayabilirsiniz kendiniz için. Ancak her defasında pazartesi olur diyete başlanır ve hafta ortasına gelmeden vazgeçilir.

    Ya da hikayeyi farklı bir açıdan değerlendirirsek daha gerçekçi olabilir. Kilolarınızdan sıkılıyor, ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. Çevrenizdeki herkes kilo vermenizin gerektiğini devamlı size belli ediyor ve siz bu durumu bilerek tepkisel davranış olarak daha fazla yemeyle kendinize ceza veriyorsunuz. İşte tam o sırada yakın arkadaşınızı uzun aradan sonra gördüğünüzde gözlerinize inanamıyorsunuz. İncelmiş, fazla kilolarından eser yok. Hemen ne yaptığını, nasıl bir yöntemle kilo verdiğini öğreniyorsunuz…

    Kiloyu kontrol edebilmek önemli

    Vücudunuzda birkaç kilo fazla taşımak, sürekli kilo alıp vermekten daha az zararlı olabilir. Kilo kontrol etmek gibi uzun süreci kapsayan durumlarda sürekli kilo alıp verme döngüsü işinizi daha da zorlaştıracaktır. Sürekli kilo alıp verme bazal metabolizma hızının yavaşlamasına, yeme bozukluklarına ve daha az özgüvene neden olabilir. Biliyoruz ki sürekli kilo alıp verme döngüsü kalp hastalığı gibi sağlık problemleri olan kişilerde olumsuz sonuçlar yaratmaktadır.

    Bunun dışında kaybedilen kiloların yeniden alınması her şeyden önce moral bozukluğuna, başarısızlık duygusuna zemin hazırlamaktadır. Unutmayın kaybedilen kiloların yeniden alınması hızlı kilo verdiren diyetlere, uygulanması zor aletlere, inanılması güç olan yöntemlere meyil oluşturur. Fiziksel aktivite olmadan her diyetle birkaç kilo kaybedebilirsiniz, yağlarınız ile birlikte kaslarınızı da kaybedersiniz. Kısa sürede kilo vermeyi amaçlayanlar her zaman daha fazla kilo alarak yaşamlarını sürdürmüşlerdir.

    Durun bir dakika ilk önce kilo vermeye hazır mısınız? Önce onu değerlendirmenizde fayda var. Davranışlarınız başarıya ulaşmada etkili olabilir. Diyete başlamadan önce bu testi uygulayarak davranışlarınızda herhangi bir değişikliğe gereksiniminiz olup olmadığını öğrenebilir, ya da şu an için diyeti gerçekten yapıp yapamayacağınız hakkında bir fikir sahibi olabilirsiniz.

    Her soruya ‘doğru’ veya ‘yanlış’ olarak cevaplayın. Yanıtlarınızın nasıl olması gerektiği değil, sizin ne düşündüğünüzü yansıtması testten galip çıkmamızı sağlar.

    ‘Diyete hazır mısın’ testi

    1. Yeme alışkanlığım ve fiziksel aktivite durumum hakkında çok düşündüm. Neleri değiştirebileceğimi çok iyi biliyorum.

    2. Yeme ve fiziksel aktivite durumumda geçici değil, kalıcı değişiklikler yapmam gerektiğini biliyorum.

    3. Çok fazla kilo verirsem kendimi ancak başarılı hissedebilirim.

    4. Yavaş ve uzun vadede kilo verirsem daha iyi olacağını biliyorum.

    5. Gerçekten kendim istediğim için kilo vermeyi istiyorum. Başkası için değil.

    6. Kilo vermek yaşantımdaki diğer sorunları da giderebilecek.

    7. Normal fiziksel aktivitemi arttırmayı çok istiyorum.

    8. ‘Hata’ yapmaz isem başarılı bir şekilde kilo verebilirim.

    9. Beslenme ve fiziksel aktivite planımı organize etmek için her hafta çaba göstermek, zamana uymak için verdiğim sözü tutmak istiyorum.

    10. Kilo vermeye başladıktan sonra kilom uzun süre sabit kalırsa ya da veremezsem, hedefime ulaşmada yardımcı olan motivasyonumu kaybediyorum.

    11. Şu anda yaşamım stresli olsa bile bir kilo verme programına başlamak istiyorum.

    Değerlendirme

    1, 2, 4, 5, 7 ve 9. sorulara verdiğiniz yanıtlara bakın. Eğer doğru yanıtını vermiş iseniz ‘1’ puan, yanlış yanıtı vermiş iseniz ‘0’ puan verin. 3, 6, 8, 10 ve 11. sorularda doğru yanıtına ‘0’ puan, yanlış yanıtına ‘1’ puan vererek değerlendirin. Sonra puanlarınızı toplayın.

    Tabi ki sadece puan vererek değerlendireceğiniz bu test sizin kilo vermeye hazır olup olmadığınızı belirleyemez. Fakat toplam puanınız ne kadar çok yüksekse başarınızda o kadar yüksek olacaktır.

    8 veya üzerinde puan: Şu an muhtemelen kilo vermek için çok önemli sebepleriniz var. Ve başarmanız için gerekli adımları çok iyi biliyorsunuz. Hemen kilolarınızdan kurtulmak için doğru yolları aramaya başlayabilirsiniz.

    5 ile 7 puan: Kilo verme sebeplerinizi ve takip edeceğiniz yöntemleri tekrar gözden geçirmekte fayda var. Sorulara tam puan verinceye kadar kendinizi hazırlayın.

    4 puan ve altı: Şu an kilo vermek için uygun vakit olmayabilir. Başlangıçta başarılı olabilir, ancak hedeflerinize ulaşmada gerekli ilerlemeyi sürdüremeyebilirsiniz. Nedenlerinizi ve davranışlarınızı yeniden gözden geçirin. Uygun zamanı bulduğunuzda yeniden sorulara yanıtlarınıza göre harekete geçiniz.

    Diyet ve sağlıklı beslenme için tıklayın !

    Diyetisyen Selahattin Dönmez’ in makalesinden derlenmiştir.

  • Evde Kaş Nasıl Alınır?

    Evde Kaş Nasıl Alınır?

    Kaşlarımızın şeklini bozmadan nasıl almalıyız. İşte dört adımda kaşları şekillendirme…

    Sürekli kuaföre gidecek vakit bulamayanlar ya da kendini başkalarının eline güvenle bırakamayanlar. İstediğinden fazla inceltilmesine artık tahammül edemeyenler bu işin üstesinden ben de gelebilirim diyen kadınlar kendi kendilerinin güzellik uzmanı olmaya kararlıdırlar. Ancak işin sonu tekrar güzellik salonunda bitebilir. Kaşlarımızın şeklini bozmadan nasıl almamız gerektiğini öğrenip daha sonra bu işe soyunmalıyız.

    ADIM ADIM KAŞ ALMA

    Birinci adım; Kaş alma işlemine başlamadan önce olabildiğince az acı ve zonklama yaşamak için ılık suyla ıslattığımız makyaj temizleme petlerini kaşlarımızın üzerinde bir süre bekletmeliyiz.

    İkinci adım; Kaşları yukarıya doğru bir kaş fırçasıyla tarayıp kesmek. Bu işlemi yapmadan kaş almaya başlarsak daha açık renk olan kılların ucunu göremeyiz. Göremeyince kaşlarımızı alırken zorlanırız.

    Üçüncü adım; Bizi bizden iyi kimse tanıyamaz! Yüzümüzün şekline en iyi yakışacak kaş şekline karar verip kıl köklerine olabildiğince yakın bir şekilde tuttuğumuz cımbızla, kaşlarımızın çıkış yönüne doğru almalıyız. Tam tersi yönde çekersek hem kıl kopabilir ikinci, bir işleme gerek duyabiliriz hem de yaşadığımız acı artabilir.

    Dördüncü adım;  Yüzümüzdeki kaş kıllarından kurtulup ferahlatıcı bir nemlendirici sürüp hafiflemenin tadını çıkarıyoruz.

    [youtube id=”w8n31DohBsw” width=”600″ height=”350″]

    [youtube id=”gG0hQcV8lHc” width=”600″ height=”350″]

  • Hormonlar Aldatmaya Etki Ediyor…

    Hormonlar Aldatmaya Etki Ediyor…

    Uzmanlarca yapılan fast-food sex araştırmasından, aldatmada hormon seviyelerinin de etken olduğu sonucuna varıldı. Araştırmaya göre testis hacmi, total testosteron seviyeleri, penise giden kan akımı arttıkça erkeklerde aldatma olasılığı da artıyor.

    Aile Sağlığı Araştırma Derneği’nin ‘fast-food sex’ araştırmasında, erkeklerin yüzde 93’ü, kadınların yüzde 82’si cinselliğin ilişkide çok önemli olduğunu söyledi.

    Sakarya Adliyesi’ne boşanmak için başvuran 150 kadınla yüz yüze görüşülerek yapılan araştırmada, şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılan birçok davanın temel nedeninin cinsel sorunlar olduğu ortaya çıktı.

    Aldatmanın boşanma nedenlerinin başında geldiğini belirten ve “Aldatma cinsel arzuyu kontrol eden hormonların yanında kişinin duygusal, düşünsel yapısı ve karakterine de bağlı” diyen Prof. Dr. Halim Hattat, ihanetle hormonların ilişkisini anlattı:

    Kadın bünyesinde de erkek bünyesinde de hem östrojen hem de testosteron hormonu bulunuyor. Kadında östrojen baskılı testosteron; erkekte de testosteron baskılı östrojen mevcut. Erkekte de kadında da cinsel isteği testosteron hormonu etkiliyor; özellikle serbest testosteron miktarı kadın ve erkekte cinsel isteği kontrol ediyor. Libidoda hormonların çok etkili olduğunu belirten Prof. Dr. Halim Hattat; “Ancak biz artık cinselliği biyo-psiko-sosyal perspektiften inceliyoruz. Kaliteli cinselliği fiziksel dürtülerin yanı sıra psikolojik, duygusal, sosyal tüm faktörler etkiliyor” diyor.

    Aldatmayla hormon seviyeleri ilişkili

    “Bazı hormonların fazla olmasının aldatma isteğini körüklediği yönündeki kanı doğru mu, hem kadın hem de erkek açısından bunun bilimsel bir açıklaması var mı?” sorusuna Prof. Hattat’ın cevabı şöyle:

    “Aldatma ile hormonların ilişkisini araştıran yeni bir çalışma, aldatmayla hormon seviyelerinin ilişkili olduğunu gösterdi. Bu çalışmaya göre testis hacmi, total testosteron seviyeleri, penise giden kan akımı arttıkça, erkeklerde aldatma olasılığı da artıyor. Diğer faktörlere bakarsak eşiyle cinsel sorun yaşayanlarda bu olasılık sıklaşıyor. İşinde stresli olan, genel olarak kendini mutsuz hissedenlerde de durum aynı. Görüldüğü gibi aldatma hissini hormonlar kadar ilişkiye ait diğer faktörler de etkiliyor. Aile Sağlığı Araştırma Derneği’nin yaptığı araştırmalarda cinsel sorunları konuşamamanın da aldatma seviyelerini etkilediğini gördük. Sorun yaşayan çiftler cinsel sorunlarını konuşmak yerine çözümü dışarıda, yeni ilişkilerde arayabiliyor.”

    Boşanmada cinsel uyumsuzluğun etkisi

    Sakarya’da yapılan bir araştırma, boşanmaların en önemli nedeninin cinsel sorunlar olduğunu ortaya koydu. Mahkemeye “şiddetli geçimsizlik” olarak sunulan boşanma nedenlerinin, aslında yoğun olarak cinsel kökenli olduğu vurgulandı.

    Araştırmaya katılan kadınların en önemli boşanma nedeninin cinsel uyumsuzluk ve mutsuzluk olduğu belirtildi.

    Araştırmayı yürüten Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuran Kömürcü, “Günümüzde, boşanmalarda, adliyelere yansıyan en önemli neden, şiddetli geçimsizlik şeklinde geçse de, bunun gerçek neden olmayıp, genellikle cinsel uyumsuzluk üzerinde uzlaşılmış hukuki bir terim olduğu herkesçe bilinmektedir. Bu neden, resmi kayıtlarda bütün boşanmaların yüzde 85′ini oluşturmaktadır” dedi.

    Prof. Halim Hattat ise boşanma ve aldatmada cinsel uyumsuzluğun etkisini şöyle açıklıyor:

    “‘Fast-food sex’ araştırmasında erkeklerin yüzde 93’ü, kadınların yüzde 82’si, cinselliğin ilişkide çok önemli olduğunu belirtiyor. Araştırmalar cinsel sorunların hastaların yüzde 62’sinde özgüven kaybına neden olduğunu, yüzde 21′inde ise ilişkilerini bitirdiğini gösteriyor. Cinsel problemler hem hastalarda hem de partnerlerde özgüven eksikliği, öfke, endişe, depresyon ve mutsuzluk hissi yaratıyor. Erkekler kendini yetersiz, kadınlar çekiciliklerini yitirmiş hissediyor. Partnerleri cinsel sorun yaşayan kadınlarda cinsel tatmin seviyesi yarı yarıya azalıyor.

    En önemli sorun ‘konuşmamak’

    “Buradaki en büyük sorun çiftlerin cinsellik hakkında konuşmamaları. Özellikle cinsel bilgisizlik, cinsel konuların tabu sayılması, bu konuların sadece psikolojikmiş gibi algılanması ve utanma nedeniyle çiftler sorunlarını paylaşmıyor, tedavi arayışına girmiyor. Oysa cinsel sorunların aşılmasında en önemli faktör çiftlerin samimi bir şekilde birbiriyle iletişimde olmasıdır. Cinsel sorunların çiftleri birbirinden uzaklaştırdığı biliniyor. Cinsel problemler, bazen ilişki sorunlarının ana nedeni, bazen de sonucu oluyor. Konuşmayan çiftlerde cinsel sorunlar büyüyor, ilişki problemleri ve boşanmalar artıyor.”

    Kadın bünyesinde de erkek bünyesinde de hem östrojen hem de testosteron hormonu bulunuyor. Kadında östrojen baskılı testosteron; erkekte de testosteron baskılı östrojen mevcut. Erkekte de kadında da cinsel isteği testosteron hormonu etkiliyor; özellikle serbest testosteron miktarı kadın ve erkekte cinsel isteği kontrol ediyor. Libidoda hormonların çok etkili olduğunu belirten Prof. Dr. Halim Hattat; “Ancak biz artık cinselliği biyo-psiko-sosyal perspektiften inceliyoruz. Kaliteli cinselliği fiziksel dürtülerin yanı sıra psikolojik, duygusal, sosyal tüm faktörler etkiliyor” diyor.

    Aldatmayla hormon seviyeleri ilişkili

    “Bazı hormonların fazla olmasının aldatma isteğini körüklediği yönündeki kanı doğru mu, hem kadın hem de erkek açısından bunun bilimsel bir açıklaması var mı?’ sorusuna Prof. Hattat’ın cevabı şöyle:

    “Aldatma ile hormonların ilişkisini araştıran yeni bir çalışma, aldatmayla hormon seviyelerinin ilişkili olduğunu gösterdi. Bu çalışmaya göre testis hacmi, total testosteron seviyeleri, penise giden kan akımı arttıkça, erkeklerde aldatma olasılığı da artıyor. Diğer faktörlere bakarsak eşiyle cinsel sorun yaşayanlarda bu olasılık sıklaşıyor. İşinde stresli olan, genel olarak kendini mutsuz hissedenlerde de durum aynı. Görüldüğü gibi aldatma hissini hormonlar kadar ilişkiye ait diğer faktörler de etkiliyor. Aile Sağlığı Araştırma Derneği’nin yaptığı araştırmalarda cinsel sorunları konuşamamanın da aldatma seviyelerini etkilediğini gördük. Sorun yaşayan çiftler cinsel sorunlarını konuşmak yerine çözümü dışarıda, yeni ilişkilerde arayabiliyor.”

    Boşanmada cinsel uyumsuzluğun etkisi

    Sakarya’da yapılan bir araştırma, boşanmaların en önemli nedeninin cinsel sorunlar olduğunu ortaya koydu. Mahkemeye “şiddetli geçimsizlik” olarak sunulan boşanma nedenlerinin, aslında yoğun olarak cinsel kökenli olduğu vurgulandı. Araştırmaya katılan kadınların en önemli boşanma nedeninin cinsel uyumsuzluk ve mutsuzluk olduğu belirtildi.

    Araştırmayı yürüten Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuran Kömürcü, “Günümüzde, boşanmalarda, adliyelere yansıyan en önemli neden, şiddetli geçimsizlik şeklinde geçse de, bunun gerçek neden olmayıp, genellikle cinsel uyumsuzluk üzerinde uzlaşılmış hukuki bir terim olduğu herkesçe bilinmektedir. Bu neden, resmi kayıtlarda bütün boşanmaların yüzde 85′ini oluşturmaktadır” dedi.