Etiket: kadin

  • Yüzükler Taktığınız Parmağa Göre Anlam Kazanıyor!

    Yüzükler Taktığınız Parmağa Göre Anlam Kazanıyor!

    Günlük hayatta erkek kadın herkes parmağına yüzük takabiliyor. Yüzük parmağına bildiğiniz üzere nişan ve nikah sonrası yüzük takılıyor. Ancak günümüzde özellikle kadınların yüzükleri işaret parmağına taktığını görebiliyoruz. Tabi buda bizde merak konusu uyandırıyor. Çünkü yüzüğü işaret parmağına takan kişi sayısı oldukça fazla ve yüzüğü işaret parmağına takan kişi sayısı bu kadar fazla olunca acaba bir anlama mı geliyor? diye soru işaretleri oluşabiliyor…

    İşaret Parmağına Takılan Yüzüğün Anlamı

    İşaret parmağında yüzüğün tam bir anlamı yok. Yani işaret parmağında yüzük gördüğünüzde net bir anlam yüklemek yanlış olacaktır. Ancak günümüzde genel olarak kızlar ilişkileri olmadığında “şu anda ilişkim yok boştayım ve aradığım kişi karşıma çıkarsa evet diyebilirim.” anlamında kullanarak yüzükleri işaret parmağına takabiliyor. Bunun dışında işaret parmağına yüzük takmak genelde daha göz önünde olacağı ve kıyafetle uyumlu bir yüzük şık göstereceğinden dolayı işaret parmağına takılabiliyor.

    Baş Parmağa Takılan Yüzüğün Anlamı

    Yüzüğü baş parmağına takanlar ise özgürlüğüne düşkün ve ilişki başlaması halinde bu ilişkiye saygı duyulması gerektiğini gösterdiği söylenmektedir. Bazı kesimler tarafından baş parmağa takılan yüzüğün kişinin her türlü kısa süreli aşklara açık olduğu anlamına geldiğide söylenmektedir.

    Orta Parmağa Takılan Yüzüğün Anlamı

    Orta parmağa ve serçe parmağa takılan yüzükler ise güvenilir sır saklayabilen düzenli ve başarılı insanları ifade ettiği söylenmektedir. Bu kişiler sık saklayabileceğini düzeni sevdiğini ve güvenilir olduğunu göstermek istediği söylenmektedir.

    Yukarıda saydığımız gibi tüm parmaklara yüzük takılabilmektedir. Ancak bunlardan yüzük parmağı dışında diğer parmaklara net bir anlam yüklemek ve buna göre hareket etmek yanlış olacaktır. Ancak konuyu tekrar açıklamak gerekirse işaret parmağı genel olarak bayanlar tarafından ilişkisi olmadığı ve yeni bir ilişkiye doğru bir kişiyle hazır olduğunu göstermek anlamında takıldığı söylenmektedir.

    Evlilik Yüzüğü Neden Sol Ele Takılır?

    İnsanların evlenince yüzük takmaları eski Mısırlıların inançlarına dayanıyor. Milattan 2800 yıl önce Mısır’da yaşayanlar dairenin veya halka şeklindeki cisimlerin, başlangıç ve bitiş noktalarının olmaması nedeni ile sonsuzluğu temsil ettiklerine inanıyorlardı. Yüzük evliliğin sonsuza dek süreceğini simgeliyordu. Sonra bu inanç ve adet Romalılar vasıtası ile iyice yaygınlaştı. Kazılarda o devirlere ait çok ilginç evlilik yüzüklerine rastlanılmıştır.

    Evlilik yüzüğünün sol ele ve sondan bir önceki parmağa takılmasının sebebi ise modern tıbbın gelişmesinden önceki devirlere ait yanlış bir insan anatomisi bilgisidir. O zamanlarda dolaşım sistemimizdeki ana damarın sol elimizde bu parmaktan başlayıp kalbimize gittiği sanılıyordu. Böylece buraya takılan yüzükler evli çiftin kalben bağlılığını simgeliyordu. Gerçi şimdi damarların nereden gelip nereye gittiği biliniyor ama bu da bir gelenek olarak kaldı.

    [youtube id=”MvAUP58fy2g” width=”600″ height=”350″]

  • Mutlu Bir Evlilikte Dikkat Edilmesi Gereken 7 Öneri

    Mutlu Bir Evlilikte Dikkat Edilmesi Gereken 7 Öneri

    Mutlu bir ilişki ve evliliğiniz olmasını istiyorsanız dikkat! Eşinize karşı sergilediğiniz ve hemen terk etmeniz gereken 7 davranış biçimi.

    1. Ailesini eleştirmek

    Eşinizin ailesi hakkında belki iyi belki biraz kötü hisleriniz olabilir. Ama siz siz olun, eşinize karşı ailesi hakkında eleştiri yapmaktan kaçının. Hiç kimse, arasında kan bağı olan yakınları hakkında sert sözler duymaktan hoşlanmaz. Dolayısıyla konu bir şekilde onun ailesine geliyorsa, dilinizi tutmanızda yarar var.

    2. Ajanlık yapmak

    Eşinizin nerede olduğunu, ne düşündüğünü ve diğer önemsiz ayrıntıları, Facebook’undan ya da Twitter’ından sürekli takip ederek, kendiniz için iyi bir şey yaptığınızı düşünüyor olabilirsiniz. Belki bu sayede onun, ilişkinizi ilgilendiren farklı alışkanlıklarından haberdar olabilirsiniz. Ama bu, ilişkinize yarar getirmekten daha çok zarar verebilir.

    3. Toplum içinde kavga etmek

    Çiftlerin ara sıra tartışmaları doğal bir şeydir. Ancak, bu tartışmanın kavgaya dönüşmesi, sık aralıklarla tekrarlanması ve özellikle başkalarının da olduğu ortamlarda herkesin ilgisini çekebilecek kadar kontrolden çıkması, sizin açınızdan utanç verici olduğu kadar ilişkiyi zedeleyici bir probleme de dönüşebilir.

    4. Kendinizi bırakmak

    Kendinize bakmayı bırakmak, kilonuza ve görünümünüze dikkat etmemek, sadece sizin sağlığınıza zarar vermekle kalmaz, ilişkinizde de karşı tarafa kötü bir mesaj verir. Kendinize bakmayı bıraktığınızda, eşiniz, ona bakmaktan da vazgeçtiğinizi, ilişkinizi önemsemediğinizi düşünecektir.

    5. Onu değiştirmeye çalışmak

    Çoğu kadının düştüğü bir hata bu! Kadınlar sürekli birlikte yaşadıkları erkeği geliştirmek için çabalarlar. Her ne kadar bu, ilişkiyi zora soksa, yeni problemler yaratsa da… Sürekli onu eleştirmek, yanlışlarını göstermek, bazı alışkanlıklarını değiştirmesi için uyarmak, kalp kırıcı olabilir. Bu da erkek açısından ilişkiyi tatsız hale getirir.

    6. Problemleri kafanıza takmak

    Herkes mükemmel bir ilişkiye sahip olduğunu düşünmek ister. İşte bu uğurda didinmek, sürekli ilişkinize ait problemlere kafa yormak, sizi üzer. Ama bu sorunları dile getirmeden, sürekli kendi içinizde onlarla boğuşursanız, kendinizi olduğu kadar eşinizi de incitebilirsiniz. İyi iletişim, mutlu olmanın ve uzun süreli bir ilişkinin köşe taşıdır.

    7. Yalan söylemek

    Birlikte güzel bir gelecek hayali kuruyorsanız, eşinize yalan söylemenin hiçbir gerekçesi olmamalı. Yani ‘beyaz yalanlar’ deyip işin içinden sıyrılmaya kalkmayın!

  • Uzun Saç Kimlere Daha Çok Yakışır?

    Uzun Saç Kimlere Daha Çok Yakışır?

    Nasıl bir hayat tarzınız var?

    Yoğun bir iş kadını veya meşgul bir anne uzun saçı duruma göre bir nimet veya külfet olarak değerlendirebilir… Uzun saçları atkuyruğu yaparak çok rahat edebilirsiniz ama uzun saçın bakımı; yıkanması, kurutulması, şekle sokulması zaman alır.

    Saç tipiniz nedir?
    Kıvırcık veya dalgalı saç, uzunluğu daha rahat kaldırır çünkü zaten bu saç tipine hacimli olması nedeniyle kısa modeller pek uygun değildir. Uzun ve düz saçların ise bakımlı olması şart!

    Yüz şekliniz nedir?
    Uzun saçların oval, yuvarlak, üçgen veya köşeli her yüz şekli için uygun olduğu söyleniyor. Uzun saçların kişiye yakışması yüz şeklinden çok kilo, boy ve yaşla bağlantılı… Bununla birlikte eğer yüzünüzde saklamayı arzu ettiğiniz bir iz veya yara varsa belki uzun saçı tercih etmelisiniz.

    Bakım
    Aslında her saç tipinin ve modelinin bakım ihtiyacı var. Ancak uzun saçlarda bu ihtiyaç biraz daha öne çıkıyor. Nedeni, saç uzadıkça uçları yıpranıyor, kırılıyor. Ya da saç uzun olduğu için kırıklar daha çok göze batıyor! Her koşulda serumlarla, durulanmayan bakım ürünleriyle bakım yapmanız şart. Ayrıca mümkün olduğu kadar saçlarınızı açık bırakmaya, saça zarar veren lastiklerle çok fazla topalyıp yıpratmamaya dikkat edin. Saçları doğru fırçalarla fırçalamak da çok önemli!

    Uzun saçları herkes; ama özellikle fazla kilosunu gizlemek ve yaş olarak daha büyük, olgun görünmek isteyenler tercih edebilir. İşin ilginç tarafı uzun saçların ileri yaşktaki kadınlarda daha genç bir görünüm yaratması.

    Saç Bakımı, Saç Rengi, Saç Renkleri, Saç Modelleri, Saç Şekilleri için tıklayın !

  • Gebelikte Cinsellik

    Gebelikte Cinsellik

    Gebelikte seksin daha heyecan verici, daha doyurucu olduğu, hatta aynı seansta birden fazla orgazm yaşandığı gebeler tarafından bildirilmektedir.

    1- Pek çok çift gebeliğin özellikle ilk üç ayı içerisinde cinsel ilişkiye girmenin düşüğe sebep olabileceğini düşünmektedir. Fakat bu dönem içerisinde gerçekleşen düşüklerin pek çoğu cinsel ilişkiyle ilgili değildir. Bu düşükler genellikle gelişmekte olan fetüsteki genetik bozukluklara bağlıdır.

    2- İlişki esnasında erkeğin penisi fiziksel olarak bebeğe temas etmez. Çünkü bebek rahim kasları ve kese sıvısı tarafından oldukça iyi korunmaktadır. Rahim kanalının girişindeki mukus tıkaç, semenin ve bakterilerin rahme geçişini engeller. Ancak; eğer derin ilişki veya zorlama, ağrıya sebep olursa bundan kaçınılmalıdır.

    3- Orgazm olmak rahmin kasılmasına sebep olabilir. Fakat yapılan araştırmaların büyük bir çoğunluğu; normal bir gebelikte, cinsel ilişki olsun veya olmasın, orgazmın, doğum eyleminin başlamasına veya erken doğuma neden olmadığını göstermektedir.

    4- Doktorlar, gebeliğin son haftalarında önlem amacıyla cinsel ilişkiden kaçınmayı tavsiye edebilirler. Gebeliğin son ayında haftada birden fazla cinsel ilişkiye girmenin, rahim içi enfeksiyon riskini arttırdığını ifade eden bir çalışma vardır. Ancak bu çalışmayı destekleyen başka araştırmalar mevcut değildir.

    5- Tüm kadınlar, cinsel yolla bulaşan hastalıklardan (CYBH) korunmak için prezervatif kullanmalıdır. CYBH geçiren tüm gebe kadınlar, bebeğe zarar verebilecek enfeksiyonlara açıktır ve erken doğum yapma ihtimalleri yüksektir.

    6- Gebeliğin başlangıcında cinsel arzularda azalma gözlenebilir.Bu durum, çiftin cinsel hayatını etkileyebilir. Bu dönemde değişen hormon dengeleri, kilo almak ve kendini güçsüz hissetmek cinsel arzuları olumsuz yönde etkileyebilir.
    Bu isteksizlik durumu, bitkinliğin ve bulantının en yoğun olduğu ilk üç ay boyunca devam edebilir. Ancak; ikinci üç ay boyunca, cinsel dürtülerde bir takım değişiklikler meydana gelmeye başlar.Gebenin kanında dolaşan yüksek seviyedeki progesteron ve östrojen hormonları nedeniyle gebeler cinsel ilişkiye daha hassas ve duyarlı hale gelir.

    Hatta gebelerin çoğu, gebelikten önceki dönemde almadıkları kadar cinsel ilişkiden zevk aldıklarını söylemektedir. Son üç aya girildiğinde ise; cinsel arzuların tekrar azalmaya başladığı görülebilir.

    Gebe kadın, eşinden cinsel ilişki isteği olmaksızın şefkat bekleyebilir.

    Gebelikte cinsel ilişkiye yasak getirebilecek durumlar:

    1- Gebelik kesesinin erken açıldığı, suların erken geldiği durumlar

    2- Vajinal kanama olması

    3- Daha önceden yaşanmış bir düşük veya şimdiki gebelikte erken doğum tehdidi

    4- Partnerin cinsel yolla bulaşan hastalık taşıyıcısı olması

    5- Plasenta previa (çocuğun eşinin önde olması ve rahim ağzı kanalını kapattığı durumlar)

    6- Çoğul gebelikler (gebeliğin son ayları)

    7- Doğum uzmanınca cinselliğe yasak getirilen diğer durumlar

  • Hızlı Saç Uzatma Formülü

    Hızlı Saç Uzatma Formülü

    Yetersiz beslenme, güneş ışınları, soğuk hava, boya, fön, kalitesiz şampuan kullanımı gibi faktörlere bağlı olarak saçlarınız sağlığını kaybedebilir…

    Sağlıksız saçların mat bir görünümü vardır, uçları kolayca kırılır, şekil vermek zordur, uzaması ise yavaştır. Saçlarınızın hızlı ve sağlıklı uzaması için 2 ayda bir uç kısımlarından kestirip, yenilenmesini sağlamanız gerekir. Saçlarınıza yeterince bakım yapmadığınız takdirde kuaförlerin en sevdiği “uçlarından aldırmak” durumuyla karşı karşıya kalabilirsiniz. İsteğiniz dışında, saç uçlarındaki kırıkları yok etmek için kestirmek; saçlarınızın uzamasına engeldir.

    Güzel ve bakımlı görünmeniz için kucak açan doğa; saçların sağlığı ve hızlı uzaması için de yardımınıza koşuyor. Uygulaması kolay, hızlı ve etkin çözüm sunan bitkisel kür; kısa sürede uzun saçlara kavuşmanıza yardımcı oluyor.

    Malzemeler,

    2 yemek kaşığı çam terebentin

    200 ml bitkisel şampuan

    Hazırlanışı ve Uygulanışı,

    Çam terebentini şampuana ekleyip iyice karıştırın.

    Her saç yıkamada 1 yemek kaşığı kadar bitkisel şampuanı avucunuza alın.

    Biraz suyla şampuanı inceltin.

    Saç diplerine ve uçlarına masaj yaparak köpürtün.

    5 dakika bekleyin.

    Ilık suyla saçlarınızı durulayın.

    Çam terebentinli şampuanı her gün kullanabilirsiniz.

  • Saçların Hızlı Uzaması İçin Yapılması Gerekenler

    Saçların Hızlı Uzaması İçin Yapılması Gerekenler

    Doğal Saç Bakımı ve Hızlı Saç Uzatma

    Saçlarınızın çabuk uzaması ve saç bakımınız için aşağıdaki doğal yöntemleri uygulayabilirsiniz.

    Yarım olgun avokadoyu çatal ile iyice ezin. İçine bir çorba kaşığı üzüm çekirdeği yağı ve bir çorba kaşığı soya yağı katıp iyice karıştırdıktan sonra saç diplerine iyice yedirerek sürün. Daha sonra başınıza önce mutfakta kullandığınız streç filmden bir kat sarın onun üzerine de ılık havlu sarıp 1 saat bekleyin. Son olarak saçınızı yıkayıp durulayın. (Hafta bir kez uygulayabilirsiniz.)

    Bir kahve fincanı sıcak suyun içine bir kahve fincanı keten tohumu yağı, yarım limon suyu katarak ocağa koyun ve kaynamaya başlayınca hemen ocaktan alın. Başınıza sürebileceğiniz sıcaklığa gelince ılık olarak saçlarınıza sürüp yukarıdaki gibi streç film ve havlu ile sarın. Bir saat sonra saçınızı yıkayıp durulayın.

    Not: Bu iki maske saçların çabuk uzaması ve saç dökülmesi için çok faydalıdır.

    Saçların Çabuk Uzaması İçin tıklayın !

  • Yağlı Saçların Bakımı Nasıl Yapılır?

    Yağlı Saçların Bakımı Nasıl Yapılır?

    Yağlı saçlar diğer saçlara göre temizlenmesi ve bakımı en zor saçlardır. İşte sizlere yağlı saçların bakımı ile ilgili püf noktaları:

    Bakım: Saçınızın yağlı görünmemesi için sık sık yıkamanız şarttır. Fazla yağı alıp, gözenekleri sıkıştıran özel bir şampuan kullanmalısınız.

    Saç Derinizi Yatıştırın: Yağ üretimini yeniden normal dengesine kavuşturabilirsiniz. Aktarlardan bulabileceğiniz doğal kil ile yapacağınız saç maskesi, saçınızın daha uzun sürede yağlanmasına yardımcı olur. Bunun için maskeyi 5-10 dakika bekletip saçınızı şampuanlamanız yeterli.

    Zorlamayın: Saç derinizi yıpratabilecek her şeyden kaçının. Saçınızı fazla sıcak fönle kurutmayın. Hatta en iyisi kendi kendine kurumaya bırakmaktır. Sadece ılık suyla yıkayın ve çok fazla taramaktan kaçının.

    Saç için bakım yağları için tıklayın !

    Yağlı saçların bakımı için internetten derlediğim birkaç öneri:

    Yağlı saçların bakımı için 1. öneri

    Yağlı bir saç için en etkili bakım ürünü elma sirkesidir. Saçlarınızı yıkadıktan sonra son durulama suyunuza bir çay bardağı kadar elma sirkesi karıştırırsanız saçlarınızın daha parlak ve daha az yağlanan bir yapıya kavustuğunu göreceksiniz.

    Yağlı saçlar bakımı için 2. öneri

    Bir diğer öneri ise Limon durulaması; yağlı saçlar için 1 limonun ince rendelenmiş kabuğu ve 1 tatlı kaşığı dolusu incekıyılmış ıhlamur, yarım litre soğuk suya eklenir ve kaynama derecesine kadar ısıtıldıktan sonra 10 dakika demlenmeye bırakılır ve süzülür. 8 limonun suyu ile birlikte, hepsi bir şişeye veya kavanoza aktarılır ve çalkalanarak 2 gün bekletilir. Saçlar yıkandıktan sonra, 1 litre ılık durulama suyuna, şişedeki sıvının 1/8 bölümü eklenir ve durulama yapılır.

  • Hamilelikte Cinsellik Sınırlı Mı?

    Hamilelikte Cinsellik Sınırlı Mı?

    Gebelik döneminin başlaması ile birlikte çiftler arasındaki en hassas hale gelen konulardan biri cinselliktir. Anne adayı, geçirdiği fiziksel değişimler nedeniyle psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalırken, baba adayları da bu süreçte eşlerine nasıl destek verecekleri konusunda sorun yaşamaktadır.

    Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Pınar Özalp, gebelik döneminde çiftlere sağlıklı cinsel yaşam önerilerinde bulundu.

    Gebelik ruh ve beden sağlığını etkileyen önemli bir süreç
    Gebelik, kadının ruh ve beden sağlığını etkileyen önemli bir süreçtir. Gebelik hormonlarının etkisiyle; kalp damar, solunum, sindirim, kas-iskelet, genital ve tüm diğer sistemlerde bazı değişiklikler ortaya çıkar. Anne adayı bu değişimleri aşama aşama hisseder ve yaşar. Bu süreçte, yeni duruma adaptasyonda güçlükler, bebeğiyle doğum ve doğum sonrası ile ilgili kaygı ve korkular, vücut şeklindeki değişiklik nedeniyle beğenilmeme düşüncesi gebelik döneminde yaşanan en önemli sorunlardır.

    Düzenli bir cinsel yaşam gebeliği olumlu etkiler
    Anne adayları, gebelik sürecinde özellikle eşi ve yakın çevresinden yeterli desteği görmediğinde, bu sürecin getirdiği doğal değişimleri bir sorun olarak algılayabilir. Eşler arasındaki ilişkinin en önemli boyutu olan cinsellik de; bu dönemden ve yanlış inanışlar yüzünden olumsuz etkilenebilir. Çünkü eşler, cinsel yaşamlarındaki olumsuz gelişmeyi çoğu zaman bir problem olarak değil, gebelikte yaşanması zorunlu bir süreç olarak kabullenir. Problem olarak görse bile doktorları ya da çevreleri ile paylaşmaktan çekinir. Zaten konuşulması bile tabu olan cinsellik konusu, konuşulmamak üzere gündeme getirilmez. Oysa ki, cinsellik gebelikten önce nasıl evlilik yaşamının önemli bir parçasıysa gebelikte de yaşanması gereken durumdur. Çünkü gebelikte düzenli cinsel ilişki, anne adayının psikolojik durumuna ve gebelik sürecine olumlu etkiye sahiptir.

    Gebelikte cinsel ilişkiye engel sorunlar önemsenmeli
    Sağlıklı bir gebelik; düşük, bebekte sakatlık ve erken doğum gibi sorunlara yol açmaz. Gebelik takibi süresince herhangi bir problem yaşanmamışsa, doğuma bir ay öncesine kadar cinsel ilişkiye girilebilir. Ancak bu dönemde eşler arasında destek ve anlayış çok önemlidir. Gebelikte; düşük ve erken doğum tehlikesi, bazı plasental hastalıklar, bazı enfeksiyonlar ve rahim ağzı yetmezliği gibi sorunlar varsa, gebelik döneminde cinsel ilişki kısıtlaması getirilebilir.

    Doktorunuzla konuşmaktan çekinmeyin
    Anne adayları, eşleri ile birlikte, cinsellik hakkındaki endişe ve önyargılarını mutlaka doktoru ile paylaşmalıdır. Sorunların çözümü ile ilgili ilk adım, bu şekilde atılmış olacaktır. Doktoruyla gerekli şekilde konuşarak gebelikte yaşayacağı tüm değişiklikleri önceden öğrenen anne adayları, normal ve normal olmayan süreçlerle ilgili bilgi sahibi olacak ve cinsel yaşamına adapte olması kolaylaşacaktır.

  • Diyete Ara Vermek Daha Fazla Kilo Aldırıyor!

    Diyete Ara Vermek Daha Fazla Kilo Aldırıyor!

    Fazla kilolarından kurtulmak için diyet yapan birçok kişi bazen bu durumun diyete etkisinin olmayacağı düşüncesiyle diyetini bozuyor. Oysa uzmanlar bu durumun kilo vermekten çok kilo alma nedeni olduğu uyarısında bulunuyor…

    Özel Konya Farabi Hastanesi beslenme ve diyet uzmanı Hilal Acar, diyete ara verip tekrar başlamanın zayıflamak yerine daha çok kilo alınmasına sebep olacağını vurguluyor.

    Acar’a göre, zayıflamak için yapılan yanlışların telafisi zahmetli bir süreci kapsadığı gibi psikolojik olarak da kişileri yıpratıyor. Diyete ara vererek hızla verilen kiloları aynı hızla geri almak yerine kilo vermeyi uzun bir sürece yaymak daha sağlıklı ve kalıcı bir yöntem.

    Kısa sürede kilo kaybı sağlayan sağlıksız zayıflama yöntemlerine aldanmamak gerektiğini belirten Hilal Acar “Uygulanan zayıflama diyetleriyle vücudumuzda yağ kaybının yanında kas kayıpları da gerçekleşir.

    Bu da metabolizma hızımızın yavaşlamasına neden olur. Yavaşlayan metabolizma hızıyla birlikte diyeti bıraktığımızda vücut hızlı bir şekilde yağ depolamaya başlar ve ani kilo artışları olur.

    Vücudumuzdaki kilo alıp verme döngüsü hem metabolizmamızı hem de psikolojimizi olumsuz etkileyecektir.” diyor. Fazla kilolardan kurtulmak için ne şok diyetlere, ne zayıflama haplarına ne de aşırı egzersizlere ihtiyaç olduğunu ifade eden Hilal Acar şunları tavsiye ediyor:

    Diyete başlarken kararlı olun. Amacınız sadece kilo vermek olmamalı. Hızlı verilen kiloların hızla geri alındığını aklınızdan çıkarmayın. Bu yüzden haftada 1 kilodan daha fazla kilo kaybetmeye çalışmayın.

    Sağlıklı kiloyu korumak, kilo vermekten daha önemlidir. Anlık yeme isteklerine “dur” diyerek yaşam tarzınızda ve beslenme alışkanlıklarınızda yavaş ve kalıcı değişiklikler yapmak, sağlıklı kilonun korunması için gereklidir.”

    Kilo Kontrolü İçin Öneriler

    Az ve sık beslenin. Günde en az 5 öğün yemek tüketin. Düzenli egzersiz yapın. Tek çeşit beslenme düzeni yerine gün içerisinde 4 besin grubundan (tahıl, sebze-meyve, et, süt) almaya özen gösterin

    Bol su içmek metabolizma hızını arttırır. Bu nedenle günde 10-12 bardak su için. Sebze-meyveler ve kuru baklagiller gibi posalı besinler metabolizma hızını arttırır, aynı zamanda tokluk hissi verir. Açlık duygusunu yenmek için gün içerisinde mutlaka tüketilmeli.

    Bir öğünde fazla miktarda kaçırdıysanız diğer öğün hafif şeyler yiyerek telafi edin. Yemekleri sağlıklı yöntemlerle (haşlama, ızgara, fırında pişirme vb.) pişirin. Kızartma ve kavurmalardan uzak durun.

    Kadınlar Alışverişte Ortalama 385 Kalori Yakıyor

    İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, kadınlar alışveriş yaparken 385 kalori yakıyor ve haftada ortalama 2,5 saatlerini bu iş için harcıyor. Debenhams mağazaları tarafından yaptırılan ve 2 bin deneğin katıldığı araştırmaya göre, alışverişte yılda toplam 250 kilometreye yakın yol kat eden kadınların çoğu alışveriş gününün sonunda kendilerini spor salonunda egzersiz yapmaktan daha yorgun hissettiklerini belirtiyor.

    Kadınların alışveriş sırasında ortalama 4,7 km yol kat etmelerine ve mağazaları taramak için haftada 2,5 saat harcamalarına karşın, erkekler ortalama 2,4 km yol kat ediyor ve haftada 50 dakika sarf ediyor.

    Kadınlar alışveriş sırasında doktorların tavsiye ettiği günlük 10 bin adımın 7 bin 305 adımlık kısmını yürümüş oluyor. Haftada iki kez alışveriş yapan kadınların, ayda 2 kiloya yakın kilo kaybetmelerini sağlayacak kadar egzersiz yapmış gibi olacakları hesaplanıyor.

    Araştırmacılar, 3 saatlik bir alışverişin 495 kalorilik bir hamburgeri, iki saatlik alışverişin de 283 kalorilik kremalı bir kahveyi yakabileceğini hesaplıyor.

  • “Hamile kaldım dişlerim gitti” demeyin!

    “Hamile kaldım dişlerim gitti” demeyin!

    Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zeynep Yeşil Duymuş, halk arasında yaygın olan ‘gebe kaldım, dişlerim gitti, bir çocuk, bir diş’ söyleminin kesinlikle doğru olmadığını belirterek, ”Hamile kalmak isteyen kadınlar, hamilelik öncesi ağız ve diş sağlığı yönünden kontrollerini yaptırmalı” dedi.

    Duymuş, Türkiye’de koruyucu hekimliğin henüz istenilen seviyede olmadığını, insanların bıçak kemiğe dayanmadan, dişi ağrımadan doktora gelmediğini, bunun da diş kayıplarına neden olduğunu anlattı.

    Belli aralıklarla yapılacak kontrollerin dişlerde ağrı aşamasına geçilmeden tedavi olanağı sağladığını ve çok daha başarılı sonuçların elde edildiğini vurgulayan Duymuş, ”Ağızdaki bir bozukluk, iltihap, bütün vücudu, mideyi, hatta kalbi etkileyecek kadar etkin olabiliyor. Bu yönü ile ihmal etmeden kesinlikle tedavi edilmesi gerekiyor. Tedavi kesinlikle antibiyotik, ağrı kesici olarak değerlendirilemez. Uzman hekimler aracılığıyla sebepler ortadan kaldırılmalı. Koruyucu tedbirler en başta uygulamaya konulmalı” ifadelerini kullandı.

    Hamilelik öncesi kadınlara önerilerde bulunan Duymuş, ”Hamile kalmak isteyen kadınlar, hamilelik öncesi ağız ve diş sağlığı yönünden kontrollerini yaptırmalı. Hanımların ağızlarındaki bütün problemleri giderdikten sonra hamile kalmaları gerek. Hamilelik süreçlerinde de kesinlikle ağız sağlığını ihmal etmemeleri, dişlerine bakmaları, fırçalama ve ağız sağlığına çok dikkat etmeleri gerek” diye konuştu.

    Hamile kaldıktan sonra müdahalenin zor olduğunu ifade eden Duymuş, ”Halk arasında yaygın olan ‘gebe kaldım, dişlerim gitti, bir çocuk, bir diş’ söylemi kesinlikle doğru değil. Problem annenin ağız sağlığını ihmal etmesi. Hamilelikle ilgilenirken ağız sağlığı ihmal edilince bu sorunlar ortaya çıkıyor. Hamilelik sürecinde müdahale biraz daha güç olduğu için bu süreçte diş kayıpları yaşanabiliyor. Bunun önüne geçmenin en kolay yolu hamilelik öncesi alınacak tedbirler ve hamilelik sürecindeki bakım” dedi.

    ”SÜT VERDİKTEN SONRA BEBEĞİN AĞZI BOL SUYLA TEMİZLENMELİ”

    Duymuş, bebeklerde de doğumdan itibaren ağız sağlığının önemli olduğunu belirterek, şunları söyledi:
    ”Süt verdikten sonra bebeğin ağzı bol suyla temizlenmeli. Bebekler besledikten sonra bol su içmeli. Ağızdaki kalıntılar temizlenmeli. Çocukların dişleri temizlenmediği zaman diş çürükleri oluşuyor. Erken yaşta diş çürüğü olduğu zaman tedavisi çok zor. Çocuk tedaviyi kabullenemiyor. Bu nedenle süt içen çocukların bol su ile ağız temizliği yapılırken, belli bir yaşa gelmeden dış fırçalama alışkanlığının geliştirilmesi gerekiyor. Aileler bu yönde en etkin rolü oynuyor. Çocukların ağız sağlığı için koruyucu tedbirleri aileler almalı.”

    Prof. Dr. Duymuş, dil fırçalamanın da ağız kokusu için önemli olduğunu ifade ederek, sadece dış fırçalayıp dili temizlememenin ağızda koku oluşturacağını, dolaylı olarak diş çürüklerine de yol açabileceğini kaydetti.

    AA