Etiket: kadın sağlığı

  • Proteinin Kadın Sağlığı Üzerindeki Etkisi

    Proteinin Kadın Sağlığı Üzerindeki Etkisi

    Protein tüketiminin kadın sağlığı üzerindeki etkilerini keşfedin! Bitkisel proteinin yaşlanma sürecindeki rolü hakkında bilgi edinin ve sağlıklı yaşam için beslenme ipuçları alın.

    Hayatımızın her aşamasında sağlıklı kalmak, herkesin arzuladığı bir şeydir. Özellikle yaş aldıkça, sağlığımızı korumak ve kaliteli bir yaşam sürdürmek daha da önem kazanır. Son araştırmalar, beslenme alışkanlıklarının bu süreçte ne kadar kritik olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Özellikle proteinin, özellikle de bitkisel proteinin, kadınların sağlığı üzerindeki etkileri üzerine yapılan bir analiz, dikkat çekici sonuçlar sunuyor. Gel, birlikte bu önemli konuyu daha yakından inceleyelim.

    Proteinin Kadın Sağlığı Üzerindeki Etkisi

    Sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek, yaşlanma sürecinde kadınların önemli bir hedefi haline gelmiştir. Beslenme alışkanlıkları bu hedefin önemli bir parçasıdır. Son zamanlarda yapılan bir araştırma, proteinin kadınların sağlığı üzerindeki etkilerini inceleyerek, özellikle bitkisel proteinin rolünü vurgulamıştır.

    Proteinin Kadın Sağlığı Üzerindeki Etkisi
    Proteinin Kadın Sağlığı Üzerindeki Etkisi

    Bitkisel Protein ve Sağlıklı Yaşlanma Arasındaki Bağlantı

    Çalışmada, 48.000’den fazla kadının verileri analiz edildi ve bitkisel protein tüketiminin artışının, kadınların yaşlandıkça daha sağlıklı kalma olasılığını artırdığı gözlendi. Her %3’lük bitkisel protein tüketimindeki artışın, kadınların yaşlanırken daha sağlıklı kalma olasılığını %38 artırdığı belirlendi.

    Bitkisel Protein ve Zihinsel Sağlık

    Araştırmanın lider yazarı Andres Ardisson Korat, bitkisel proteinin özellikle zihinsel sağlık üzerinde olumlu bir etkisi olduğunu vurguladı. Bitkisel proteinin, iyi zihinsel sağlık durumu ve hafıza bozukluklarının olmaması ile ilişkilendirildiği gözlendi.

    Bitkisel Protein Kaynakları ve Sağlık Yararları

    Bitkisel protein kaynakları arasında mercimek, yeşil bezelye, ıspanak ve brokoli gibi besinler bulunmaktadır. Bu besinler, yüksek kaliteli karbonhidratlar, lif, vitaminler, mineraller ve antioksidanlar içermesiyle sağlık açısından zengindir.

    Önerilen Günlük Bitkisel Protein Miktarı

    Orta yaşlı kadınlar için önerilen günlük bitkisel protein miktarı, yaklaşık 5 ila 6 ons arasındadır. 2000 kalorilik bir diyet için %3’lük bir protein artışı, 60 kalori veya yarım ons protein miktarına denk gelir.

    Sonuç ve Öneriler

    Bu araştırma, bitkisel proteinin kadınların sağlıklı yaşlanması üzerinde olumlu bir etkisi olduğunu göstermektedir. Ancak, beslenme alışkanlıklarının kompleks doğası göz önüne alındığında, dengeli ve çeşitli bir beslenme tarzının benimsenmesi önemlidir.

    Proteinin kadın sağlığı üzerindeki etkileri hakkında yapılan bu araştırma, sağlıklı bir yaşam tarzının önemini vurgulamaktadır. Beslenme alışkanlıklarınızı gözden geçirerek, yaşlanma sürecinde sağlıklı kalmak için bilinçli tercihler yapabilirsiniz.

    En Önemli Protein İçeren Besinler

  • PCOS Hastalarına Özel Diyet Rehberi 2024 – Glisemik İndeks ve Antiinflamatuar Diyet

    PCOS Hastalarına Özel Diyet Rehberi 2024 – Glisemik İndeks ve Antiinflamatuar Diyet

    PCOS hastalarına özel diyet rehberi 2024: Glisemik İndeks ve Antiinflamatuar Diyet ile sağlıklı beslenme ve semptom yönetimi. Detaylar burada!

    Eğer PCOS’unuz varsa, 2024 yılında uygulamanız gereken diyetleri keşfetmek isteyebilirsiniz. Aşağıda, 2023 yılında PCOS hastalarına yönelik oldukça araştırılan ve 2024 yılında denenmesi tavsiye edilen diyet trendleri bulunmaktadır.

    PCOS Hastalarına Özel Diyet Rehberi 2024 – Glisemik İndeks ve Antiinflamatuar Diyet

    Günümüzde birçok kadın, Polikistik Over Sendromu’ndan (PCOS) muzdarip olabilmektedir. Bu durum, yumurtalıklarda küçük kistlerin oluşmasına neden olan ve genellikle kadınlarda az miktarda bulunan erkek cinsiyet hormonlarından anormal derecede fazla üretimle karakterizedir.

    PCOS, hormonal dengesizliklere yol açabilir, adet düzenini bozabilir, yüzde istenmeyen tüylerin çıkmasına sebep olabilir ve kilo kontrolünü ve doğurganlığı etkileyebilir.

    Birçok uzman, sağlıklı bir diyet ve uygun yaşam tarzının polikistik over sendromu‘nu yönetmede önemli bir rol oynayabileceğine inanmaktadır.

    2023 yılında PCOS için popüler olan ve 2024 yılında da geçerli olması beklenen diyet trendlerini öğrenmek için aşağıdaki bilgileri inceleyebilirsiniz.

    Hormonal denge ve sağlıklı kilo kontrolü için PCOS hastalarına özel 2024 diyet rehberi. Glisemik İndeks ve Antiinflamatuar Diyet ile tanışın!
    Hormonal denge ve sağlıklı kilo kontrolü için PCOS hastalarına özel diyet rehberi. Glisemik İndeks ve Antiinflamatuar Diyet ile tanışın!

    Düşük Glisemik İndeks (GI) Diyeti

    Düşük Glisemik İndeks (GI) Diyeti PKOS hastaları için önemlidir çünkü kiloyu korumak ve insülin direncini azaltmak bu durumda kritik bir rol oynar. İşte bu diyetle ilgili önemli bilgiler:

    Düşük GI Diyetinin Önemi:

    • PKOS mağdurları için kilo kontrolü ve insülin direncini düşürme önemlidir.
    • Düşük GI diyeti, kan şekerini yönetmeye yardımcı olabilir.

    GI Nedir?:

    • Glisemik İndeks Diyeti, yiyeceklerin kan şekerini yükseltme hızını ölçer.
    • Ekmek, işlenmiş gıdalar ve şeker gibi yüksek GI’ye sahip besinler, kan şekerini hızla artırabilir.

    Düşük GI Diyeti Kuralları:

    • Düşük GI diyeti uygulandığında, yüksek GI’ye sahip besinleri tüketmemek önemlidir.
    • Yumurta, yeşil sebzeler, meyveler ve az süt içeren besinler bu diyette yer almalıdır.

    Glisemik İndeks ve Sindirim:

    • Bir besinin glisemik indeksi ne kadar düşükse, kan şekerine etkisi o kadar az olur.
    • Sindirimi daha uzun süren besinlerin kan şekerine hemen bir etkisi olmaz.

    Diyete Eklenmesi Gerekenler:

    • Yeşil çay, antioksidanlar bakımından zengindir ve düşük kalorili olması nedeniyle kilo kaybını destekleyebilir.
    • Bakliyat, elma, çilek, kayısı ve erik gibi meyveler de düşük GI diyetine dahil edilebilir.

    Bu diyet, temel besin maddelerini vücuda sağlayarak kilo kaybına odaklanır ve PKOS semptomlarını yönetmeye yardımcı olabilir.

    Forum: Polikistik Over Sendromu Ve Diyet Tıklayın!

    Antiinflamatuar Diyet

    Antiinflamatuar Diyet Hakkında Bilgiler:

    Bitki Bazlı Gıdalar:

    • Anti-inflamatuar diyet, özellikle bitki bazlı gıdaları içerir.
    • Bu gıdalar, bağışıklık sistemini güçlendirir ve iltihaplanmayı azaltabilir.

    Omega-3 ve Protein Kaynakları:

    • Omega-3 açısından zengin gıdalar, kuruyemişler, tohumlar, balık ve yağsız proteinler, anti-inflamatuar diyetin önemli bir parçasıdır.

    Uzak Durulması Gereken Gıdalar:

    • Anti-inflamatuar diyet uygulayanlar, alkolden ve işlenmiş gıdalardan kaçınmalıdır.
    • Beyaz ekmek, işlenmiş yiyecekler ve kızarmış yiyecekler gibi gıdaların tüketimi yasaklanmıştır.

    Obezite ve İltihaplanma:

    • Bu diyet, obeziteyi artırıcı, iltihaplanmayı etkileyici ve PCOS semptomlarını kötüleştirebilecek gıdalardan kaçınmayı içerir.

    Serbest Radikallerle Mücadele:

    • Antiinflamatuar diyet, vücuttaki hücrelere zarar veren serbest radikalleri uzaklaştırmaya yardımcı olur.

    Bu diyet, sağlıklı beslenmeyi vurgular ve özellikle anti-inflamatuar özelliklere sahip gıdaların tüketilmesini önerir. Bu sayede bağışıklık sistemi desteklenir ve vücuttaki iltihaplanma azaltılarak sağlıklı bir yaşam tarzına katkıda bulunabilir.

    2024 Diyet Trendleri: Daha Sağlıklı Bir Yaşam İçin Önerilen Değişiklikler

  • Menopoz döneminde kilo verme | 45-50 yaş diyet listesi

    Menopoz döneminde kilo verme | 45-50 yaş diyet listesi

    Menopoz döneminde kilo verme: Doğru beslenme ve egzersizle menopozda kilo kontrolü mümkündür. Sağlıklı yaşam tarzı ipuçları ve 45-50 yaş diyet listesi.

    Menopoz dönemi, kadınların yaşamlarında önemli bir aşamadır ve genellikle 45-50 yaşları arasında ortaya çıkar. Bu süreç, vücutta hormonal değişikliklerin meydana geldiği ve beraberinde bir dizi fiziksel ve duygusal etkinin yaşandığı bir dönemdir. Menopozla birlikte, metabolizma hızında yavaşlama ve vücut kompozisyonunda değişiklikler gözlenirken, kilo alma eğilimi de artar. Ancak endişelenmeyin, menopoz döneminde kilo vermek mümkündür ve doğru yaklaşım ve beslenme alışkanlıklarıyla sağlıklı bir şekilde kilo verebilir, formunuzu koruyabilir ve genel sağlığınızı iyileştirebilirsiniz. Bu yazıda, menopoz döneminde kilo verme yöntemlerini ve 45-50 yaş için uygun bir diyet listesini keşfedeceğiz. Sağlıklı bir yaşam tarzına adım atarak, bu dönemi en iyi şekilde geçirebilir ve kendinize olan özgüveninizi artırabilirsiniz.

    Menopoz döneminde kilo verme

    Menopoz dönemi, kadınların hayatlarında önemli bir dönüm noktasıdır ve hormon seviyelerindeki değişiklikler nedeniyle kilo alma eğilimi artabilir. Ancak, doğru beslenme ve yaşam tarzı alışkanlıklarıyla menopoz döneminde de kilo verebilirsiniz. Bu yazıda, 45-50 yaş arasındaki kadınlar için uygun bir diyet listesi ve kilo verme ipuçları hakkında bilgi vereceğiz.

    1. Dengeli ve Sağlıklı Beslenme: Menopoz döneminde kilo vermek için temel adım, dengeli ve sağlıklı beslenmeye odaklanmaktır. Yüksek lifli yiyecekler, taze meyve ve sebzeler, tam tahıllar, protein kaynakları ve sağlıklı yağlar içeren bir diyet, metabolizmanızı destekleyecek ve tokluk hissinizi artıracaktır.
    2. Su İçmeye Özen Gösterin: Su, kilo verme sürecinde önemli bir rol oynar. Yeterli miktarda su içmek, vücut fonksiyonlarını düzenlemenize, tok hissetmenize ve vücutta su tutulumunu azaltmanıza yardımcı olur.
    3. Porsiyon Kontrolü Yapın: Menopoz döneminde metabolizma yavaşladığı için porsiyon kontrolü önemlidir. Yemeklerinizi küçük porsiyonlarda tüketmek, aşırı yeme ihtimalini azaltır ve kilo alımını önler.
    4. Atıştırmalıkları Sağlıklı Tercih Edin: Atıştırmalık ihtiyacınızı sağlıklı seçeneklerle karşılayabilirsiniz. Fındık, yoğurt, meyve gibi besinler, hem lezzetli hem de besleyici alternatifler sunar.
    5. Şeker ve Rafine Karbonhidratlardan Kaçının: Menopoz döneminde vücut, karbonhidratları enerjiye dönüştürme yeteneğini azaltabilir. Bu nedenle, şeker ve rafine karbonhidratlar gibi düşük besin değerine sahip yiyeceklerden uzak durmak kilo kontrolü açısından önemlidir.
    6. Düzenli Egzersiz Yapın: Kilo vermenin yanı sıra, egzersiz menopoz dönemindeki kadınlar için sağlık açısından da faydalıdır. Kardiyo aktiviteleri, güç antrenmanları ve esneklik egzersizleri, metabolizmayı hızlandırır ve kas kütlesini korur.
    7. Stresten Uzak Durun: Stres, menopoz döneminde kilo alımını tetikleyebilir. Stres yönetimi teknikleri, yoga, meditasyon veya rahatlama egzersizleri ile strese karşı başa çıkmanıza yardımcı olabilir.
    8. Uyku Düzenine Dikkat Edin: Yeterli ve kaliteli uyku, kilo verme sürecini kolaylaştırır. Geceleri yeterli uyku almak, gün içinde enerjinizi artırır ve atıştırmalık ihtiyacınızı azaltabilir.

    Menopoz döneminde kilo vermek için bu ipuçlarını uygulayarak daha sağlıklı ve formda bir yaşam sürdürebilirsiniz. Ancak unutmayın ki her bireyin vücut yapısı ve ihtiyaçları farklıdır, bu nedenle bir diyetisyen veya sağlık uzmanından bireysel danışmanlık almak daha etkili olacaktır.

    menopoz döneminde kilo verme
    menopoz döneminde kilo verme

    Oku: Perimenopoz nedir?

    Menopoz döneminde kilo verme sürecinde kendinize sabır gösterin ve yavaş, sürdürülebilir değişiklikler yapmaya odaklanın. Sağlıklı yaşam tarzı seçimleri sayesinde kilo verirken aynı zamanda genel sağlığınızı da olumlu yönde etkileyeceksiniz.

    Kilo vermek için östrojenimi nasıl artırabilirim?

    Östrojen hormonu, kadınlar için önemli bir hormondur ve metabolizma, cilt sağlığı, kilo kontrolü gibi birçok işlevi etkiler. Ancak, östrojen seviyelerini artırmak için bazı doğrudan yöntemler yoktur çünkü bunun karmaşık hormonal etkileşimleri vardır. Bununla birlikte, bazı yaşam tarzı değişiklikleri ve beslenme alışkanlıkları, vücudunuzun hormonal dengeye ulaşmasına yardımcı olabilir. İşte östrojen seviyelerini desteklemek için yapabileceğiniz bazı adımlar:

    1. Sağlıklı Beslenme: Beslenme alışkanlıklarınızı gözden geçirin. Yeterli protein, sağlıklı yağlar (örneğin avokado, zeytinyağı), tam tahıllar, taze meyve ve sebzeler içeren bir diyet östrojen dengesini destekleyebilir.
    2. Fitoöstrojen İçeren Besinler: Fitoöstrojenler, doğal bitki bileşikleridir ve vücuttaki östrojen reseptörleriyle etkileşime girerler. Soya ürünleri (tofu, tempeh), keten tohumu, semizotu gibi besinler fitoöstrojen içerir.
    3. Antioksidan Zengini Besinler: Renkli sebzeler, meyveler ve yeşillikler gibi antioksidan açısından zengin besinler tüketmek, hücresel sağlığınızı destekler ve hormonal dengenizi korumaya yardımcı olabilir.
    4. Sağlıklı Yağlar: Sağlıklı yağlar, hormon üretimi ve dengelemesi için gereklidir. Balık, avokado, ceviz gibi omega-3 yağ asitlerini içeren besinleri tercih edebilirsiniz.
    5. Düzenli Egzersiz: Düzenli egzersiz, hormonal dengeyi desteklemeye yardımcı olabilir. Kardiyo ve direnç egzersizleri metabolizmayı harekete geçirir.
    6. Stresten Kaçının: Kronik stres, hormonal dengesizliğe neden olabilir. Yoga, meditasyon gibi stres yönetimi teknikleri uygulayarak stresi azaltmaya çalışın.
    7. Sağlıklı Kilo Yönetimi: Fazla kiloların hormon dengesini etkileyebileceğini unutmayın. Sağlıklı kilo yönetimi, hormonal dengenizi korumanıza yardımcı olabilir.
    8. Hormonal Dengeyi Destekleyen Bitkisel Takviyeler: Bazı bitkisel takviyeler, özellikle menopoz döneminde hormonal dengeyi desteklemeye yardımcı olabilir. Ancak, bu takviyeleri kullanmadan önce mutlaka bir sağlık uzmanına danışmanız önemlidir.

    Östrojen seviyeleri kişiden kişiye farklılık gösterir ve hormonal dengeyi sağlamak kompleks bir süreçtir. Bu nedenle, sağlık profesyonelleriyle çalışarak bireysel ihtiyaçlarınıza uygun en iyi yaklaşımı belirlemek önemlidir.

    Menopoz Diyeti 45-50 yaş diyet listesi

    menopoz döneminde kilo verme diyet listesi
    menopoz döneminde kilo verme diyet listesi

    Gün 1:

    Kahvaltı: Yulaf ezmesi, doğal yoğurt ve taze meyveler.
    Ara Öğün: Bir avuç badem veya ceviz.
    Öğle: Izgara tavuk salatası (marul, domates, salatalık, yeşillikler) zeytinyağlı limon sos ile.
    Ara Öğün: Tam buğday kraker ve humus.
    Akşam Yemeği: Balık (somon, levrek gibi) ızgara veya buğulama, yanında sebzeli bulgur pilavı.

    Gün 2:

    Kahvaltı: Tam tahıllı ekmek üzerine avokado ve rendelenmiş peynir.
    Ara Öğün: Bir porsiyon meyve (elma, armut gibi).
    Öğle: Sebzeli mercimek çorbası ve ızgara sebzelerle yapılmış kırmızı mercimek salatası.
    Ara Öğün: Light yoğurt veya sütsüz ayran.
    Akşam Yemeği: Tavuk veya kırmızı et yemeği, yanında kinoa pilavı ve sebzeler.

    Gün 3:

    Kahvaltı: Yumurta, ızgara domates ve tam tahıllı ekmek.
    Ara Öğün: Smoothie (muz, çilek, yoğurt, chia tohumu).
    Öğle: Fesleğenli tavuk wrap (kepekli tortilla ekmeği, ızgara tavuk, fesleğen sosu, yeşillikler).
    Ara Öğün: Havuç ve salatalık dilimleri, humus ile servis edilebilir.
    Akşam Yemeği: Sebzeli dana eti sote (brokoli, kabak, biber, soğan), yanında kepekli makarna.

    Oku: En İyi 6 Kemik Güçlendirici Gıda

    Gün 4:

    Kahvaltı: Tam buğdaylı granola, sütsüz yoğurt ve taze meyveler.
    Ara Öğün: Bir dilim lor peyniri ve kiraz domates.
    Öğle: Ton balıklı salata (marul, mısır, yeşillikler) limon-sızma zeytinyağı sos ile.
    Ara Öğün: Light peynir ve salatalık dilimleri.
    Akşam Yemeği: Izgara somon, yanında sote kabak ve patates.

    Gün 5:

    Kahvaltı: Meyveli smoothie bowl (yoğurt, muz, çilek, yaban mersini, granola).
    Ara Öğün: Bir avuç ceviz veya fındık.
    Öğle: Tavuklu, sebzeli bulgur pilavı.
    Ara Öğün: Tam buğdaylı kraker ve avokado ezmesi.
    Akşam Yemeği: Fırında sebzeli levrek, yanında brokoli ve havuç püresi.

    Gün 6:

    Kahvaltı: Rendelenmiş elma ve ceviz eklenmiş yulaf lapası.
    Ara Öğün: Ceviz ve kuru üzüm karışımı.
    Öğle: Tavuklu kinoa salatası (marul, çeri domates, salatalık, fesleğen).
    Ara Öğün: Light yoğurt ve mevsim meyvesi.
    Akşam Yemeği: Izgara köfte, yanında ızgara sebzeler ve bulgur pilavı.

    Gün 7:

    Kahvaltı: Peynir, salatalık ve domatesle hazırlanan açık sandviç.
    Ara Öğün: Yarım muz ve badem tüketebilirsiniz.
    Öğle: Sebzeli tavuk noodle çorbası.
    Ara Öğün: Bütün meyve veya meyve salatası.
    Akşam Yemeği: Sebzeli hindi fajita (biber, soğan, yeşillikler), yanında mısır tortillas.

    Not: Bu diyet listesi, genel sağlık ve kilo yönetimi için dengeli bir yaklaşımdır. Ancak, bireysel ihtiyaçlarınıza göre düzenlemeler yapmak için bir diyetisyenden yardım almanız faydalı olacaktır. Ayrıca, her gün yeterli miktarda su içmeyi unutmayın ve düzenli egzersiz yapmayı da hayatınıza dahil edin.

    Oku: Menopoz diyeti yaparken dikkat..!

  • Her Kadının İhtiyaç Duyduğu 7 Süper Gıda

    Her Kadının İhtiyaç Duyduğu 7 Süper Gıda

    Kilo vermek ve sağlığınızı iyileştirmek istiyorsanız, diyetinize meyveler, sebzeler ve tam tahıllar gibi besleyici süper gıda ve yiyecekler eklemeye özen göstermelisiniz.

    Bakın, vücudunuza koyduğunuz her şey aslında hastalıklarla savaşan cephaneliğinizde bir araçtır ve en iyi silahları seçmek çok önemlidir. Peki, tercih edilen en iyi diyet silahları tam olarak nedir?

    Şu anda harika görünmenize ve hissetmenize yardımcı olabilecek ve ileride meme kanseri, kalp hastalığından ve kırılgan kemiklere kadar çeşitli kadın sağlığı endişelerinden koruyabilecek bu süper yiyecekler burada devreye giriyor !

    Her Kadının İhtiyaç Duyduğu 7 Süper Gıda

    Aşağıdaki yedi süper yiyeceğin tümü, önümüzdeki yıllarda sağlık ve kilo verme çabalarınız için lezzetli ve güçlü müttefiklerdir. Ne olduklarını ve ne sıklıkla yemeniz gerektiğini öğrenmek için okumaya devam edin. Ve sağlığınızı iyileştirmenin daha fazla yolu için; Kadın sağlığı için magnezyum almak için 5 neden makalemize okuyun.

    Yağlı balık

    kadınların yemesi gereken gıdalar
    kadınların yemesi gereken gıdalar

    Bunu ye! çünkü: Kilo alımı, artrit ve kalp hastalığına bağlı ölümleri önler.

    Uskumru ve somon gibi yağlı balıklar, sağlığı geliştiren süper güçlerini yüksek omega-3‘lerine ve D vitamini içeriğine borçludur. Aslında, yağlı balıkların kilo vermeye yardımcı olan bu besinlerdir. D vitamini açlığı ve istekleri kontrol altında tutarken, omega-3’ler tokluk hissini artıran ve iştahı azaltan sindirim oranını yavaşlatarak gün boyunca daha az kalori yemenize yardımcı olur. Düzenli olarak yağlı balık tüketmek, kalp hastalığından ölme olasılığınızı da% 33’ten fazla azaltabilir! Dahası, güçlü yağ asitleri iltihabı uzak tutabilir ve buna karşılık, genellikle ağrı ve sertlikle ilişkili bir durum olan artrit riskini azaltmaya yardımcı olabilir.

    Ne kadar ihtiyacınız var: Koruyucu besin maddelerinin düzenli olarak tedarik edilmesini sağlamak için haftada en az iki kez yağlı balık yiyin. Pişmiş bir porsiyon 100 gram olarak kabul edilir.

    Ceviz

    süper gıda
    süper gıda

    Bunu ye! çünkü: Daha iyi uykuyu teşvik eder, kolesterol seviyelerini düşürür ve kardiyovasküler hastalık riskini azaltır.

    İster inanın ister inanmayın, her yıl üç kadından biri kalp hastalığından ölüyor. En hayati organınızı korumak, günlük diyetinize biraz ceviz eklemek kadar basittir. Son zamanlarda yapılan bir araştırma, günde 50 gram ceviz yemenin, sadece 8 hafta içinde, kilo almaya neden olmadan kalbe ve kalbe giden kan akışını önemli ölçüde iyileştirebileceğini buldu. Sağlık uzmanları ayrıca, güçlü yemişin kolesterol seviyelerini düşürebileceğini ve daha iyi bir gece uykusunu destekleyebileceğini ve bunun da daha ince kalmanıza yardımcı olabileceğini söylüyor. 500’den fazla katılımcının yer aldığı yeni bir başka çalışma, sadece 30 dakikalık uyku saatini kaybetmenin obezite riskini %17 artırdığını ortaya koydu!

    Ne kadar ihtiyacınız var: Günde 50 gram tüketebilirsiniz. Sade atıştırmalık olarak tadını çıkarın veya yoğurda, yulaf ezmesine veya salatalara ekleyin.
    Afiyet olsun.

    Fasulyeler

    kadınların tüketmesi gereken gıdalar
    kadınların tüketmesi gereken gıdalar

    Bunu ye! çünkü bunlar: Kolesterolü düşürür, diyabeti önler ve adet öncesi gerginlik sendromu yan etkilerini azaltır.

    Fasulyenin lif bakımından zengin olduğunu, baklagillerin kolesterol düşürücü etkilerinden sorumlu olan besin olduğunu zaten biliyorsunuzdur, ancak su tutma ve ruh hali değişiklikleri gibi adet öncesi gerginlik semptomlarını azaltabileceğini duydunuz mu? Mineral, vücudun suyu atmasına yardımcı olur ve ayrıca ruh halini dengede tutan ve iştahı kontrol altında tutan hormon olan serotonin seviyelerini artırabilir. Ama hepsi bu değil! Düşük glisemik indeksleri nedeniyle, fasulyenin karbonhidratları, örneğin, kan şekeri seviyelerini sabit tutmaya yardımcı olur. Kilo alımını ve diyabeti uzak tutmaya yardımcı olabilir ve ayrıca şeker hastalarının sağlıklı bir kan şekeri seviyesini korumasına yardımcı olabilir.

    Ne kadar ihtiyacınız var: Haftada üç fincan fasulye yeterlidir.

    Yulaf Ezmesi

    kadınlar için süper gıda yulaf ezmesi
    kadınlar için süper gıda yulaf ezmesi

    Bunu ye! çünkü: Formunu korumaya yardımcı olur. Kolesterolü düşürmeye, kalp hastalığı ve tip 2 diyabet riskini düşürmeye yardımcı olur.

    Yüksek kolesterol, kan damarlarında yağ biriktiğinde gelişen, hayatı tehdit eden bir durumdur. Tedavi edilmezse kalp krizi ve felce neden olabilir. Neyse ki mücadele etmesi çok zor değil. Yulaf ezmesi gibi, çözünür lif açısından zengin tam tahıllar içeren sağlıklı bir diyet yardım edebilir. Yulaf ezmesi sizi kalp hastalığından da koruyabilir. 68.000’den fazla kadının katıldığı bir araştırmada, günde en çok lif tüketenlerin, en az tüketenlere göre kalp hastalığına yakalanma olasılığının %23 daha düşük olduğunu buldu. Kahvaltılık temel lif içeriği sayesinde, tip 2 diyabet geliştirme olasılığını %61 oranında azaltabilir! Süper yıldız besin aynı zamanda kan şekerini dengelemeye yardımcı olur, bu da diyetten kaynaklanan açlığı ve glikozdaki tehlikeli düşüşleri engeller. Başka bir deyişle, yulaf ezmesi yemek aslında sağlıklı ve sağlıklı kalmanıza yardımcı olabilir.

    Ne kadar ihtiyacınız var: Günde 1 fincan yulaf ezmesi kahvaltıda yeterlidir.

    Süt

    kadınlar için en iyi içecek
    kadınlar için en iyi içecek

    Bunu iç! çünkü: Kemikleri korur, yağlarla savaşır, kanser ve kalp hastalığı riskini azaltır.

    Hepimiz daha önce duymuşuzdur: Süt vücuda iyi gelir. Kalsiyum yalnızca kemikleri sağlıklı ve güçlü tutmakla kalmaz, aynı zamanda yağ ve kilo alımıyla da savaşır. Vücudunuzun kalsiyumu emmesine yardımcı olmanın yanı sıra, D vitamini kalp hastalığı riskini azaltabilir ve meme, kolon ve yumurtalık kanserlerini önleyebilir.

    Ne kadar ihtiyacın var: Günde bir fincan içmeyi hedefle.

    Çilek ve Böğürtlen

    hamile kadınlar için yiyecekler
    hamile kadınlar için yiyecekler

    Bunu ye ! çünkü bunlar: Sağlıklı gebeliklere yardımcı olur ve zihinsel gerilemeyi, sindirim bozukluklarını ve kolon kanserini önler.

    Meyveler sadece günlük beslenmenize renkli ve lezzetli bir katkı değil, aynı zamanda bir dizi sağlık yararının kompakt bir kaynağıdır. Meyvenin yüksek lif içeriği sayesinde, çilek yemek sindirim bozukluklarını ve kolon kanserini de önleyebilir. Meyveler aynı zamanda folik asit ve C vitamini açısından da zengindir. Doğurganlık yıllarında kadınlar için iki temel besin maddesi.

    Ne kadar ihtiyacınız var: Her hafta üç ila dört porsiyon çeşitli meyveleri sade yiyin veya yoğurda, yulaf ezmesine, salatalara ve tatlılara ekleyin. Afiyet olsun.

  • Kadın sağlığı için magnezyum almak için 5 neden

    Kadın sağlığı için magnezyum almak için 5 neden

    Etkileyici bir şekilde, magnezyum insan vücudundaki yüzlerce reaksiyonda rol oynar. Her yaştaki kadınlar için harika bir mineral. Kadınlar neden magnezyuma ihtiyaç duyabilir diye merak ediyorsanız okumaya devam edin…

    Magnezyum almak için 5 neden

    magnezyum almak için nedenler
    magnezyum almak için nedenler

    Kemik sağlığı

    Kadınlar, özellikle menopozdan sonra, kemik erimesi artmaktadır. Magnezyum, sağlıklı ve güçlü kemiklerin korunmasına yardımcı olan önemli bir mineraldir. Kalsiyum ile birlikte magnezyum, kemik sağlığının korunmasında ve kandaki kalsiyum seviyelerinin çok düşmesini önlemede çok önemlidir.

    Adet krampları

    Magnezyum, ağrılı adet kramplarının giderilmesi için kullanılabilir. Magnezyumun kramplara ve ağrıya neden olabilecek sorunları azalttığı ve kas gevşemesine yardımcı olduğu düşünülmektedir. Hamileyseniz Gebelik ve magnezyum yazımıza göz atabilirsiniz.

    Regl öncesi sendrom

    Adet öncesi şişkinlik, göğüs hassasiyeti ve kilo alma semptomları magnezyum alınmasıyla iyileştirilebilir. Adet öncesi günlerde anksiyete semptomlarına yardımcı olmak için magnezyuma B6 vitamini eklemek ek faydalar sağlayabilir.

    Ruh hali ve kaygı

    Kadınlar, muhtemelen hormonal dalgalanmalara bağlı olarak, yaşamları boyunca daha fazla düşük ruh halinden muzdariptir. Ve ne yazık ki, düşük ruh hali duyguları yaşayan bizler, vücutta daha yüksek miktarda ağrı ve iltihaplanma yaşayabilir.

    Normalden daha düşük magnezyum seviyeleri, daha düşük dopamin seviyeleri ile ilişkilendirilmiştir. Dopamin gevşeme ve dikkat duygusuna yardımcı olurken, düşük dopamin seviyeleri kaygı ve sinirlilik semptomlarını artırabilir.

    Menstrüel migren

    Migrenden muzdarip kadınların çoğu, migren baş ağrısı atakları ile adet döngüleri arasında bir bağlantı olduğunu ve bu süre zarfında daha uzun ve daha şiddetli atakların meydana geldiğini bildirmektedir. Magnezyum, kadınların yaşadığı menstrüel migren ataklarının sayısını en aza indirmeye yardımcı olabilir.

    Oku: Menstrüel Migrene Ne İyi Gelir?

    Magnezyum hangi yiyeceklerde bulunur?

    Magnezyum genellikle tahıllar, kabuklu yemişler, tohumlar ve tahıllar dahil olmak üzere çok çeşitli tam gıdalarda bulunur. Avustralya Gıda Standartlarından uyarlanan gıda tablosu;

    magnezyum hangi besinlerde bulunur
    magnezyum hangi besinlerde bulunur
    • Ekmek, karışık tahıl 37 mg
    • Yulaf ezmesi (haşlanmış) 24 mg
    • Un, kepekli, sade 103 mg
    • Un, beyaz, sade 34 mg
    • Pirinç, kahverengi, haşlanmış, tuz ilave edilmiş 49 mg
    • Tuz ilave edilmiş beyaz pirinç 13 mg
    • Fındık 160 mg Susam tohumu 340 mg
    • Kaju fıstığı, çiğ 250 mg
    • Badem, çiğ 260 mg

    Yüksek miktarda kalsiyum (örneğin 1000 mg’ın üzerinde) magnezyum emilimini engelleyebilir. Bu nedenle, yeterli magnezyum seviyelerini korumak için, sağlıklı kemiklerin korunmasına yardımcı olmak için kalsiyumunuzla birlikte magnezyum almak önemlidir. Kalsiyum Ve D Vitamini İçin En İyi Yiyeceklere göz atmanızda fayda var.

  • Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri Nelerdir?

    Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri Nelerdir?

    Rahim ağzı kanseri serviks belirtileri nelerdir? Korunmak için neler yapmak gerekir? Rahim kanserinin en başlı belirtileri nelerdir? Risk grubundakiler kimlerdir makalemizde sizlerle…

    Rahim Ağzı Kanseri Nasıl Anlaşılır?

    Rahim ağzı kanserinin anlaşılması için kanser bulgularının kişide meydana gelip gelmediği araştırılmalı ve fark edilen bulgular takip edilmelidir. Rahim kanseri, kalın bağırsak kanseri ve kadınlarda görülen göğüs kanseri dünyada en fazla karşılaşılan kanser türü olarak kayıtlara geçmektedir.

    Türkiye genelinde görülme sıklığı açısından onuncu sırada yer alan rahim kanseri, oluşma sebebi tam anlamıyla bilinen ve tedavisi için kesim çözüm bulunmuş olan tek kanser türü olarak bilinmektedir.

    Rahim ağzı kanseri aşısı iyi bir korunma yöntemidir. Cinsel deneyim yaşamış olun olmayın 43 yaşına kadar etkilidir. Aşı oldukdan sonra mutlaka her sene kanser tarama testi yaptırmalısınız.

    Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri Nelerdir? | 1

    Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri Nelerdir?

    Rahim ağzı kanserinin bulguları, kişilerde görüldüğü takdirde acil müdahale için hastaneye başvurulması gerekmektedir. Erken teşhisle tanısı koyulan rahim kanseri tedavisi yapıldığında olumlu cevap veren tek kanser türü olarak bilinmektedir.

    Adet dönemlerinin arasında ve cinsel ilişkinin hemen arkasından oluşmakta olan vajinal kanama, cinsel ilişki esnasında yaşanan ağrılar, yorgunluk, ani kilo kaybı ve iştahta azalma, vajinal rahatsızlıklar ve vajinadan gelen kokulu akıntılar, tek bir bacakta oluşan şişlik, idrar yapma esnasında oluşan ağrılar gibi belirtilerdir.

    Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri
    Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri
    • Kişinin cinsel ilişki yaşadıktan sonra vajinasında anormal kanama meydana gelmesi
    • Kişinin adet dönemlerinin düzensiz olması
    • Kişinin cinsel ilişki sırasında ağrı yaşaması
    • Başta cinsel organının olduğu bölge olmak üzere, sırt ve bacak bölgesinde de ağrı yaşaması
    • İştah kaybı olması ve dolayısı ile kilo kaybı yaşaması
    • Yorgunluk hissi olması
    • Vajinal rahatsızlık yaşaması ve gelen akıntının kokulu olması
    • Sadece bir bacağında şişkinlik oluşması
    • İdrarını yaparken kişinin ağrı hissetmesi

    Rahim Ağzı Kanseri İçin Risk Faktörleri Nelerdir?

    Rahim kanseri için risk grubunda olanlar çoğul gebelik, düşük sosyoekonomik koşullar, sigara kullanımı ve diğer sebepleri aşağıda belirttik. Risk faktörleri şunlardır:

    Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri Nelerdir? | 2

    HPV Enfeksiyonu

    HPV enfeksiyonu olması kişinin kansere yakalanma olasılığını arttıran bir durumdur.

    16 Yaş Öncesi Yaşanan Cinsel İlişki

    Kişinin 16 yaşından önce yani çok erken yaşlarda ilk cinsel deneyimini yaşamış olması kanser riskini arttırır.

    Birden Faza Cinsel Eşin Bulunması

    Kişinin cinsel partnerinin sayısının birden fazla olması kanser riskini arttırır.

    Sigara Kullanımı

    Kişinin sigara tüketiminin çok fazla olması kanser riskini arttırır.

    Düzensiz Beslenme

    Kişinin beslenme alışkanlıklarının sağlıksız olması riski arttırır.

    Doğum Kontrol Hapı

    Kişinin düzenli olarak doğum kontrol hapı kullandığı sürenin 5 yıldan fazla olması riski arttırır.

    Rahim Ağzı Kanserinden Korunmak İçin Ne Yapılmalıdır?

    Rahim ağzı kanserinden korunmak için yapılabileceklerden bazıları şunlardır:

    • HPV’nin kanser yapan tiplerine karşı geliştirilmiş olan aşıları yaptırmak
    • Güvenli cinsel ilişki tercihi konusunda eğitimli olmak
    • Beslenme düzenine dikkat edilmesi

    İlgili Konular;

  • Vajina Daraltıcı Doğal Yollar

    Vajina Daraltıcı Doğal Yollar

    Dar ve sıkı bir vajina sizin ve eşinizin cinselliği daha zevkli ve tatminkar yaşamasını sağlar. Vajina daraltıcı doğal yollar makalemizde vajina sarkmasına bitkisel çözümlere yer verdik. Özellikle doğumdan sonra kadınlarda vajina genişlemesi görülür. Siz de bu dertten muzdaripseniz ve sıkı bir vajinaya sahip olmak istiyorsanız işte yapabilecekleriniz.

    Nane Yaprağı
    Bir kaba su ve nane yapraklarını koyup kaynatın.
    Biraz soğumaya bırakın ve bu suyu bir leğene dökün leğenin üzerinde 15 dakika bekleyin.
    vajina_genislemesi (4)
    Kegel Egzersizleri
    Pelvik taban kaslarını çalıştırmaya ve güçlendirmeye yönelik egzersizler “kegel egzersizleri” olarak adlandırılır. Daha açık bir ifadeyle idrar yaparken idrarınızı durdurmak için yaptığınız vajina kaslarınızı kasıp bırakma hareketinizdir.
    Bu uygulamaya ara ara devam ederek rahim bölgesini sıkılaştırabilirsiniz.
    Egzersiz Yapın
    Yere uzanın ve ayaklarınızı havaya kaldırın, indirin ve tekrar kaldırın, en az 10 dakika buna devam edin.

    vajina_genislemesi (3)
    Witch Hazel ( Güvercin ağacı Bitkisi)
    Vajina kaslarınızı sıkılaştıran otlardan biri de güvercin ağacı bitkisidir.
    Bu bitkinin tozunu öğütüp, haftada 1 kere genital bölgeye uygulayın.

    vajina_genislemesi (1)

    Bektaşi Üzümü
    Bu üzümü suya koyup kaynatın.
    Suyunu süzüp bir şişeye koyun.
    Her gün duş yapmadan, vajinanıza uygulayın.
    Bu solüsyon vajinanınızın duyarlılığını artırır ve elastikiyetini
    tekrar kazanmasını sağlar.

    İlgili Konular

    Kadınlarda Vajinal Mantar Tedavisi İçin Tavsiyeler Tıklayınız

    Vajina Kokusu Nasıl Giderilir? Tıklayınız

    Koltuk Altı Kararması Nasıl Giderilir? Tıklayınız

    Vajinada Kaşıntı İçin Doğal Tedavi Yolları Tıklayınız

    Genital Bölge Beyazlatma Yöntemleri okumak için tıklayınız

    Vajina Kokusuna Doğal Çözüm Yolları Tıklayınız

  • D vitamini ve kadın sağlığı

    D vitamini ve kadın sağlığı

    Vitamin D yetmezliği toplumda çok sık görülmektedir. Yaklaşık batı toplumlarının %20 ile %100 ünde vitamin D eksikliği saptanmıştır. Vitamin D kalsiyum, fosfor ve kemik metaboliizmasında önemli bir rol oynadığı için eksikliğinde kemik minrelaizasyonunun yetersiz olmasına bağlı kemik deformiteleri, rikets, osteoporoz gibi kemik hastalıkları meydana gelir. Güneş ışığı en önemli vitamin D kaynağıdır. Ancak son yıllarda güneşin zararlı etkilerinden korunmak amacı ile kullanılan koruyucular derinin güneş ışığından vitamin D sentezlemesini azaltarak, vitamin D eksikliğine sebep olmaktadır.

    Vitamin D eksikliğinin iskelet sistemi, özellikle de kemik metabolizması üzerine etkileri olmasına rağmen, son yıllarda yapılan araştırmalar sayesinde dieğr sistemler ve hastalıklar üzerine de birçok olumlu etkisi olduğu bulunmuştur.

    Vitamin D yetersizliği ve obezite birbiri ile yakından ilişkilidir. Vitamin D, vücut ağırlığını düzenleyen besin maddeleri üzerinde önemli bir rolü vardır. Vitamin D alımının 1.5-3.5 kg kadar kilo vermeye sebep olduğu bazı bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir.

    Vitamin D nin en önemli etkilerinden biri Tip II Diabet Mellitusa iyi gelmesidir. Yaşın ilerlemesi ile birlikte sıklıkla görülen vücuttaki insülin direnci sonucunda insülinin dokulara etki edememesi sonucunda şekerin kullanılamaması ndan ortaya çıkan Tip II Diabetde vitamin D bu durumu önlemekte, diabetin ortaya çıkmasını ve ilerlemesini engellemektedir. Vitamin D kanda 25 ng/ml üzerinde olduğunda diabet riski %43 azalmaktadır. Bunun içinde günde 500 ünite vitamin D alımı önerilmektedir.

    Vitamin D eksikliğinin gebelik ve emzirme dönemlerinde önemli sonuçları olabilir. Gebe kadının kalsiyum ve vitamin D ihtiyacı artmıştır. Özellikle gebeliğin son 3 ayında hem anne hem bebek kemik gelişimi için vitamin D alımı son derece önemlidir. Gebede vitamin kan seviyesi 32 ng/ml olmalıdır. Gebe kadınların %50, süt emen bebeklerin ise %56 sında vitamin D eksikliği görülmüştür. Gebelikte ve emzirme döneminde görülen bazı hastalıklar örneğin preeklampsi, düşük doğum tartılı bebek, yenidoğan tetanisi, doğum sonrası iyi gelişmeyen bebek sendromları, bebeklerde kemiklerin kolay kırılganlığının artması, ve bazı otoimmün hastalıkların görülme olasılığındaki artış vitamin D eksikliğinde sıklıkla görülen durumlardır. Ayrıca bebek beyin fonksiyonlarının gelişmesinde de vitamin D nin son derece önemli işlevi olduğu son yıllarda yapılan çalışmalar ile keşfedilmiştir. Vitamin D yeterli alan bebeklerde ilerinde nöropsikolojik gelişimlerinin mükemmel oldukları bildirilmiştir.
    Vitamin D nin en önemli etkilerinden birisi de damar cidarı üzerindeki kireçlenmeler üzerinedir. Bazı karışık mekanizmalar sonucunda vitamin D damar cidarlarındaki bu kalsifikasyonları önleyebildikleri ileri sürülmüştür. Buna bağlı meydana gelen özellikle kronik böbrek hastalıklarında kullanılmaktadır. Benzer biçimde vitamin D koroner kalp hastalıklarında kireçlenmeyi önlediği ileri sürülmekte, kalp fonksiyonları üzerine olumlu etkilerinin olduğu, hipertansiyonlu hastalarda regülasyonu sağladığı çeşitli bilimsel makalelerde iddia edilmiştir.

    Vitamin D kadınlaraın korkulu rüyası olan meme kanseri gelişimi üzerine de olumlu etkisi vardır. Meme kanserli kadınlarda vitamin D reseptörleri hücrelerde az bulunmuştur. Bu reseptörleri olan kadınlarda vitamin D bağlanarak etki etmekte ve bazı metabolitleri tümör hücrelerinin geişimini baskılayarak kadınları meme kanserinden koruduğu gösterilmiştir.

    Özellikle Vitamin D ve Omega-3 birlikte kullanımının antikanser etkisinin çok güçlü olduğu bilimsel olarak gösterilmiştir. İki ajan birlikte anti-inflamatuar, pro-apoptotik, anti-angiogenik ve anti-proliferatif etkileri olması nedeni ile kanserden koruyucu oldukları gösterilmiştir.
    Cildimizdeki keratonosit hücrelerinde bulunan vitamin D reseptörleri vasıtası ile etki eden vitamin D, epidermisin proliferasyonunu ( derinin kalınlaşması), saç foliküllerinin kaybolmasına bağlı saç dökülmesi ve kelliğe sebep olabilir. Vitamin D yine deri tümörlerinin oluşumunu engeller.

    Vitamin D eksikliğinde erken yaşlarda şifzofreni , ileri yaşlarda ise Alzheimer, Parkinson hastalığı, deppresyon ve bilişsel fonksiyonlarda azalmanın olduğu gösterilmiştir. Vitamin D önemli beyin fonksiyonlarını sağlayan nörotransmitterlerin yapım ve salınımını idare eder. Bunlardan en önemli ve bilineni de Dopamin dir. Vitamin D eksikliğinde beyinde Dopamin azalır.
    Son olarak Vitamin D nin hücrelerdeki etki mekanizması, kadınlardaki östrojen hormonunun etki yolu ile ortak özellikler göstermesinden dolayı, menopoz sonrası görülebilen bazı şikayetlerin iyileştirilmesinde veya tedavi edilmesinde, tek başına veya estrojen tedavisi ile birlikte kullanımı daha da yaygınlaşmaktadır.

    Vitamin D yetmezliği veya eksikliği teşhisi için birçok tanı metodu vardır. Kanda en güvenilir olarak 25 hidroksivitamin D bakılmalıdır. Bu değer 20 ng/ml altında olmamalıdır. Tercihan 30 ng/ml üstünde olmalıdır.

    Vitamin D eksikliğine karşı Amerikan Endokrinoloji ve Metabolizma Cemiyetinin bazı önerileri vardır. Sıfır ile 1 yaş arasındaki bebekler için günde 400 ünite vitamin D almalıdır. 1-18 yaş arasında günde 400-600 ünite vitamin D alınmalıdır. 19-50 yaş arasında 600 ünite ve 50-70 yaş arasında 600-800 ünite vitamin D alınmalıdır. Gebe ve emziren kadınlar ise günde 1500-2000 ünite vitamin D almalıdır.

    Prof.Dr.C.Tamer Erel

  • Rahim ağzı kanserine yerli çip ile yarım saatte teşhis

    Rahim ağzı kanserine yerli çip ile yarım saatte teşhis

    Kadınların korkulu rüyalarından biri olan rahim ağzı kanserine teşhis koymak artık daha kolay olabilir! İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Araştırma Görevlisi Melike Karakaya’nın ürettiği kağıt tabanlı “mikroakışkan çip” sayesinde rahim ağzı kanseri yarım saat içerisinde teşhis edilebilecek.

    Rahim ağzı kanseri hemen hemen her kadının korkulu rüyalarından biridir.  Neyse ki teknolojinin gelişimiyle birlikte kanser tanısı koymak eski yıllara nazaran daha umut verici. İşte teknolojinin getirdiği büyük buluşlardan biri de rahim ağzı kanserine yarım saatte teşhis koyabilen bu yerli çipler
    İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Araştırma Görevlisi Melike Karakaya, TÜBİTAK’ın desteği ile rahim ağzı kanserini erken teşhis edecek kağıt tabanlı “mikroakışkan çip” üretti.

    Rahim ağzı kanserine yerli çip ile yarım saatte teşhis | 3

    “HER YIL 270 BİN KADIN HAYATINI KAYBEDİYOR”

    Karakaya, İKÇÜ rektörlük binasında düzenlediği basın toplantısında, kanser türleri arasında ikinci sırada yer alan rahim ağzı kanserinden her yıl 270 bin kadının hayatını kaybettiğini belirtti.

    “UYGULANAN TEST ÇOK PAHALI”

    Hastalığın teşhisinde “smear” testi uygulandığını, bu testin çok pahalı cihaz, ekipman ve alanında uzman personel gerektirdiğini ve 2 haftadan fazla sürede sonuç verdiğini anlatan Karakaya, TÜBİTAK, İKÇÜ ve Boston Üniversitesi Kanser İçin Gelecek Teknolojileri Merkezinin katkılarıyla 13 ayda çip ürettiklerini bildirdi.

    “YÜZDE 100 BAŞARI SAĞLANDI”

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine uygun şekilde tasarlanan çip ile virüslerin teşhisinin 30 dakika içerisinde yapılabildiğine dikkati çeken Karakaya, Boston Best Israel Hastanesinden alınan hasta örnekleri ile yüzde 100 başarı sağladıklarını ifade etti.

    Kanserle ilgili çalışmaların ilgi alanına girdiğini dile getiren Karakaya, ailesinde kanser nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının fazla olduğunu, bunun çalışmalarında etkisi bulunduğunu vurguladı.

    “BAKANLIK İLE HAYATA GEÇİRMEK İSTİYORUM”

    Karakaya, “Özel firmalardan teklifler alıyorum ama yapabilirsem bunu Sağlık Bakanlığıile hayata geçirmek en büyük hedefim. Ürettiğim bu cihazın ülkemizdeki kadınlar için değil tüm kadınlar için faydalı bir ürün olacağını düşünüyorum.” diye konuştu.

    DEKAN MALAS: SAĞLIKTA ÇIĞIR AÇACAK

    İKÇÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Malas ise üretilen bu tip cihazların, ülke için güzel gelişmeler olduğunun altını çizerek şöyle konuştu:

    “Üretilen çip pratikliği konusunda oldukça kıymetli. Örnek vermek gerekirse, uygulaması gebelik testine benzeyen kolay bir test ile kanser teşhisi erken yapılabilecek. Bu kanser tiplerinde erken teşhis çok önemli. Ayrıca sağlık tedavileri konusunda yurt dışına verdiğimiz yüklü bir miktarda ödeme var. Bunun ülkemizde kalması da bizim için pozitif bir kazanç. Bu tür cihazları kendimiz ürettiğimiz zamanyurt dışına yapmış olduğumuz döviz çıktısı da azalmış olacak.”

    İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Galip Akhan da, sağlık hizmetleri alanında çığır açacak bir çalışma olan çipin uygulama kolaylığı sağladığını söyledi.

  • 20-30 yaş arası kadınlar dikkat

    20-30 yaş arası kadınlar dikkat

    Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. İsmet Yıldırım, özellikle 20-30 yaş arası kadınlar risk altında bulunduğu ‘polikistik over sendromu’ hakkında önemli bilgiler verdi…

    Polikistik over sendromunun kadınların yumurtalıklarında meydana gelen hormonal bozukluktan kaynaklanan kist oluşması durumu olduğunu ifade eden Op. Dr. İsmet Yıldırım,

    “Adet döngüsünde yaşanan sorunlarla daha çok ortaya çıkan yumurtlama problemleri ile tanı konulur. Stein-Leventhal sendromu olarak da adlandırılan bu rahatsızlık, kadınların ilk adet görmeleri ile birlikte girdikleri üreme çağında en sık olarak karşılaştıkları hastalıklardan bir tanesidir, hatta belki de en önemlisidir” diye konuştu.

    Yıldırım konuşmasına şöyle devam etti:
    “Polikistik over sendromu, kadınların yumurtalıklarından yumurtlama aşamasında atılamayan yumurtaların bulundukları yerde kalıp ufak kistler şeklinde etraflarında kese oluşturmalarıyla başlar.

    Adet kanaması yeni başlayan genç kızlarda ender olsa da 20 ile 30 yaş arasındaki genç kadınlarda yaygın olarak görülmektedir.”

    Polikistik over sendromunun nedenleri hakkında bilgi veren Yıldırım, “Nedenleri çok net bilinmemekle birlikte direkt olarak genetik olarak gelen bir rahatsızlık olarak suçlanmaktadır.

    Ancak bunun yanı sıra kötü beslenme alışkanlıkları ve egzersiz yapmama ile kilo alımı gibi dış faktörler de tetikleyici durumdadır.

    Kısaca sağlıklı yaşama ve sağlıklı beslenme kurallarına da uyulması gerekmektedir” şeklinde konuştu.

    Polikistik over sendromunu belirtileri nelerdir?
    Polikistik over sendromu belirtilerinin her kadına göre farklı şekillerde ortaya çıkabildiğine dikkat çeken Yıldırım, bu nedenle kadınların adet görmeme, düzensiz adet döngüsü, adet döneminde az kanama ya da çok fazla miktarda kanama olması, kısırlık sorunu, hormonlarda düzensizlik, metabolik sorunlar (insülin direnci, tiroid bozuklukları), özellikle yüz ve göğüs bölgesinde aşırı tüylenme, kıllanma, ciltte akne ve sivilce sorunları yaşanması gibi belirtilere dikkat etmesi gerektiğini söyledi.

    Yıldırım, “Polikistik over sendromunun teşhis edilebilmesi için öncelikle bu saydığımız belirtilerden hangisi ya da hangileri ile hastanın doktora başvurduğu önem taşır.

    Doktora başvurulduğu zaman yapılacak görüşmede hastanın tıbbi geçmişi dinlenmeli ve polikistik over sendromu ile ilişkilendirilebilecek durumlar not edilmelidir.

    Daha sonra gerekli kan tahlilleri ve hormonal testler istenecek, genç kızlar için ultrasonografik görüntüleme, evli kadınlar için vajinal ultrasonografik görüntüleme yapılacaktır.

    Teşhis konulması açısından en önemli testler, hormon seviyelerinin incelendiği kan tahlilleridir. Bu kan tahlillerinde hastanın östrojen, testosteron, progesteron hormon seviyeleri ile glikoz (kanda şeker), lipidler, prolaktin ve tiroid hormonlarına bakılır. Bunlar önemli sonuçlardır” dedi.

    Polikistik over sendromu nasıl tedavi edilir?
    Hastalığın tedavi süreci hakkında bilgi veren Yıldırım, “Gerekli testler ve tahliller yapıldıktan sonra eğer polikistik over sendromu teşhisi hastaya net olarak konulmuşsa hiç vakit kaybetmeden hemen en uygun tedaviye başlanması gerekir.

    Polikistik over sendromu tedavisi konusunda genellikle ağız yoluyla alınan haplar tercih edilmektedir.

    Bu haplar adetleri de düzenlemeye yarayan doğum kontrol hapları ve bunların adet düzenleyici olarak kullanılan farklı türevleridir.

    Hastada bulunan androjen üretimi bu ilaçlarla kontrol altına alınıp, adet döngüsünün tekrar düzene oturmasını sağlarlar. Doktorun tavsiye edeceği süre boyunca önerilen ilaçlar, düzenli olarak ve atlama yapılmadan kullanılmalıdır.

    Aynı zamanda bu tedavi sürecinde düzenli ve sağlıklı beslenmeye de dikkat edilmelidir. Egzersiz yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.

    “Bazı polikistik over sendromu durumlarında yumurtalıklarda yer eden kistler, düzenli olarak kullanılan etkili ilaçlara rağmen, ortadan kalkmayacak kadar inatçı bir yapıda olabilir.

    Bu tip bir durumda yine doktor onayı ile cerrahi bir operasyon önerilir. Bu cerrahi operasyonda yumurtalıklara yapışmış olan kistler bulundukları yerlerden temizlenir.

    Oldukça basit bir cerrahi operasyondur. Yumurtalıkların kendilerini yenileme durumu söz konusu olduğu için ileride yumurtalık fonksiyonlarda herhangi bir sorun yaşanmaz. Ameliyat sonrasında da ilaçlarla takviye tedaviye devam edilir.”

    “Tedavide çok hızlı hareket edilmelidir”
    Polikistik over sendromunun doktor tarafından teşhis edilmesiyle birlikte hemen uygun ve etkili olacak tedavi yöntemlerinin belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Yıldırım,

    “Biliyoruz ki hormon dengeleri kadınların vücudunda çok önemli roller üstlenmektedir. Bu hormonal dengelerin bozulması, birçok başka hastalığa neden olabilir.

    Bağışıklık sistemini dengesizleştirebilir. Bu nedenle yapılacak teşhisin ardından çok hızlı hareket edilmesi ve kesin tedavi önerileri ile hemen uygulamaya geçilmesi gerekir.

    Özellikle üreme çağındaki genç kızlar bu hastalığa en yatkın olan kişiler oldukları için bu konuya çok daha fazla özen göstermeliler.

    Adet konusunda yaşayacakları en ufak bozuklukta hemen konusunda uzman olan bir jinekoloğa başvurulmalıdır.

    Daha ileriki yaşlarda da kadınlarda maalesef en belirgin sonucu olan kısırlık ile karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle düzenli doktor kontrolleri ve doktorun tavsiye ve önerileri kesinlikle atlanmadan yerine getirilmelidir” diye konuştu.

    İHA