Etiket: kadın erkek ilişkileri

  • Evlenmekten Neden Korkuyorum?

    Evlenmekten Neden Korkuyorum?

    Çoğumuz “artık evlenmek istiyorum” diye söylenip durur. Fakat evlilik olayı kesinleşince birden evlenme korkusu oluşur… Peki, bunun bilimsel bir sebebinin olduğunu biliyor musunuz?

    Evlilik, yüzyıllardır kutsal kurum olarak adlandırılan başta kadınlar olmak üzere çoğu insanın hayallerini süsleyen, hayatın merkezine konulan ve pek çok şey kendisine göre şekillendirilen kurum.

    Ancak önceki kuşaklar için genelde bir kere olan ömür boyu sürmesi düşünülen ve daha az sorgulanan evlilik artık bir yandan da bir korku halini aldı.

    Metropol hayatı ve insanların genelde uzun süre yalnız yaşaması da evlilik korkusunu arttıran sebepler arasında.

    Peki evlilik hala kutsal bir bağ mı yoksa artık sadece bir görev bir sorumluluk, yaşın ve hayatın beraberinde getirdiği bir alışkanlık mı?

    Evlilik sezonuna girdiğimiz bu aylarda Reem Nöroloji Merkezi’nden Uzman Nörolog Mehmet Yavuz, evlilik korkusu hakkında tüm merak edilenleri anlattı.

    Evlilik korkusu nedir?

    Uzman Dr. Mehmet Yavuz’a göre evlilik korkusu, kişinin çevresinde ve ailesinde yaşadığı olumsuz evlilik örneklerinden edindiği bilgiler doğrultusunda yaşadığı psikolojik bir bağlanma korkusu.

    Farklı kültür ve farklı ailelerde yetişen kişiler karşı tarafa bağlanarak kendilerini bu zorlu kurumun içine sürüklemek istemez. Evlilikte çoğul düşünerek bu doğrultuda kararlar alması gereken bireyin yaşadığı olumsuz duygu evlilik korkusunu oluşturur.

    Evlilik korkusunun nedenleri

    Evlilik korkusunun en büyük nedeninin çevresel ve ailesel faktörler olduğunu belirten Dr. Yavuz sözlerine, “Kişinin ailesinde anne ve babanın mutsuz ve sürekli tartışıyor olması bu korkuyu doğurabilir. Ayrıca kişinin çevresinde yaşayan evli çiftlerin kavgalarına ya da tartışmalarına şahit olması da bu korkunun artmasına sebep olabilir. Kişi çelişkiler yaşar kendisinin de mutsuz bir birlikteliğinin olacağına inanır. Evlenmekten vazgeçer ve evlilik kurumuna olan ilgisi de zamanla yok olur.

    Ayrıca uzun süre yalnız yaşayan bir insan başka biriyle birlikte yaşamayı kabul etmekte zorlanabilir ve evlilikten kaçabilir. Fakat bu durum mutlu bir ailede yaşamış çocuklarda da görülebilmektedir. Bunun nedeni ise mutlu bir ailede büyüyen çocuğun mükemmeliyetçi bir ruh halinde olması ve karşı taraftan da bunu beklemesidir.  Kısacası, mükemmeliyetçi olmak da bu korkunun oluşmasına sebep olabilir.”  şeklinde devam etti.

    Boşanma fikri evlilikten soğutuyor!

    Ülkemizde ailevi ve çevresel baskılar nedeniyle boşanmanın zor olmasının da evliliği engellediğini belirten Dr. Yavuz, evlenen çiftlerin ne olursa olsun boşanamayacağını düşünmesi ve düğün, nişan gibi geleneksel uygulamaların getirdiği stresin de insanları evlilikten uzaklaştırdığını vurguladı.

    Daha iyi eş bulma düşüncesi de, evliliği zorlaştıran nedenlerden biri. Adayları, ekonomik, kültürel ve eğitim alanında sürekli başkalarıyla kıyaslamak bir süre sonra kişiyi kronik bekarlığa götürebilir.

    Evli bir erkek, bekar ama sevgilisi olan bir erkeğe göre her zaman daha sadık olmak zorundadır. Bekar erkeklerin kaçamakları affedilir olabilir ama konu evlilik olunca, aynı hoşgörüden söz edilemez.

    Evlenince ev işlerine katkı sağlamak, anne ve baba olmak, ileride çocuğa iyi bir yaşam sunmak ve özgürlüğün kısıtlanması (halı saha maçları, eğlence mekanları vs.) ihtimali de kişileri evlilikten uzaklaştırabilir.  Bu kişiler evlilik sürecinde hayatlarının giderek monotonlaşacağını düşünerek evlilikten uzak durur

    Evlilikten korkan insanlar daha çok bekar ve yalnız yaşayan insanlarla görüşmek ister. Fazla mükemmeliyetçi düşünürler ve evlilikle ilgili sorulara çelişkili cevaplar verirler.

    Bu karakterdeki insanların evlenmesi riskli

    Narsist ve egoist kişilik bozukluğu olanlar evliliklerinde büyük sorunlar yaşayabilir. Sosyal uyum bozukluğu ya da asosyal kişilik bozukluğu onların evlilikleri eğer eşlerden biri fedakâr değilse genellikle boşanma ile sonuçlanır.

    Aileler kişilik bozukluğu olan çocuklarını evlenince normale döneceği düşüncesinden kurtularak evlilikten uzak tutmalıdır

    Beynimizin accumbens bölgesindeki D1, D2, D3 reseptörlerinden D1’in yetersiz kaldığı ya da D2’nin aşırı etkin olduğu bireyler de evliliğe yatkın değildir. Bu kişilerde hastalık derecesinde çapkınlık söz konusudur. Maalesef D1 ve D2’nin çalışma fonksiyonlarını gösteren pratik bir test henüz mevcut değildir.

    Evlilik korkusunu yenmek için…

    Evlilik korkusunu yenmek için kişinin özgüveni kadar başkalarına da güvenmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Yavuz, bu korkuyu yaşayanların, paylaşmayı öğrenmeleri ve önyargısız olmaları gerektiğini belirtti.

    ‘’Evlilik korkusu yaşayanlar doğru bir ilişkiden neler beklediğini tam anlamıyla düşünmelidir’’ diyen Dr. Yavuz sözlerini ‘’Düzgün, düzenli ve disiplinli yaşamak, kişisel başarının anahtarlarından biridir. Sağlıklı toplumlar, sağlıklı ailelerden oluşur.  Sağlıklı evlilikler bir toplumun en sağlam dinamikleridir. Bu nedenle düzenli, başarılı bir yaşam ve sağlıklı, uzun ilişkiler yaşayabilmek için gerekirse psikolojik destek alınmalıdır’’ şeklinde tamamladı.

    Evlilik Fobisi

  • Mutlu olmadan cinsellik olmuyor!

    Mutlu olmadan cinsellik olmuyor!

    Mutlu olmak hepimizin hedefi. İ.Ü İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri ABD Öğretim Üyesi Konsültasyon – Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sedat Özkan, kendisine yaşam hedefi koymayan insanın mutlu olamayacağını söylüyor ve “Çalışan, üreten, okuyan, araştıran insan hem daha mutlu hem daha sorumlu hem de daha sağlıklı oluyor” diyor. Merakı olan ve yeniliklere ayak uydurma becerisi bulunan insanlar daha yüksek bir mutluluk katsayısına sahip oluyorlar. Bu insanlar için hayatı keşfedip tanımak, kişinin kendisini tanıması anlamına geliyor ve kendini seven insan dünyayı da seviyor.

    İNSAN SÜREKLİ MUTLU OLAMAZ

    Sürekli mutlu görünme ve çevreye, “Çok mutluyum!” mesajı verme durumunun kişinin kendisiyle yüzleşememe hali olduğunu belirten Prof. Dr. Özkan, bunun savunma mekanizması olabileceğini söylüyor ve bu durumun yaşamın gerçeklerine uymadığına dikkat çekiyor. “Sorgulamaktan kaçan ve kendisiyle sürekli barışık olduğuna inanan insan gerçekten mutlu mudur?” sorusunun yanıtı, bunun genetik açıdan mümkün olamayacağı şeklinde geliyor.

    KENDİNİ GELİŞTİREN KİŞİ İLİŞKİYE KATKI SAĞLAR

    Prof. Dr. Sedat Özkan, mutsuz olanların mutlu olmayı bilmediklerini, mutluluk arayışına ise mutluluğu yakalamış insanlarda daha çok rastlandığını söylüyor. Bu durum mutlu insanların bu duygunun tadını almalarından kaynaklanıyor. Günümüz ilişkilerindeki istikrarsızlığa da değinen Sedat Özkan, gençlere; Kişilik, güvenilirlik ve istikrar bir bütündür. Bir insanın yaşantısındaki ilişkilerin tümüne bu pencereden bakmak gereklidir mesajı veriyor ve devam ediyor; “Kadın – erkek ilişkilerinde, duyguların en yoğun aşamasında ipuçlarına dikkat etmek ve iki çift güzel lafa kanmamak gerekir. Gençler karşılarındaki kişinin söyleminden önce kendisini tanımalı ve onun istikrarlı ve güvenilir bir insan olduğuna emin olmalı önerisinde bulunuyor. Günümüz ilişkilerinde çabuk vazgeçme ve yeni heyecanlara yelken açma konusunu da değerlendiren Özkan, “Paylaşım ve üretme potansiyeli sınırlı insanlar, hür ve çok sayıda ilişkiye yönelirler “diyor. İlişkide bir hafta sonra konuşacak bir şey kalmıyorsa o durum ilişki olmaktan çıkıyor. Halbuki kendini geliştiren kişi bu gelişim içinde ilişkiye de katkı sağlıyor. Bu durum paylaşımda ve mutluluk da artışa neden oluyor. İlişkide derinleşebilecek olan kişiler ise daha seçici ve daha uzun süreli ilişkiye giriyorlar.

    GENÇLER AŞKIN BİTMESİNE DAYANAMIYOR

    İkili ilişkilerde gençler daha çok aşkın bitmesini kabullenemezken yetişkinler yaşanmışlıkların sonucu olarak sevginin bitmesi üzerinde duruyor ve bunu kabul etmekte zorlanıyor. Bunun nedeni gençlerin önceliklerinin tutku ve aşk olmasıyken, olgunluk dönemindeki insanların sevgiyi daha çok huzur zemininde aramaları.

    TERCİH DOĞRU TARZ YANLIŞ

    “İlişkilerde iki boyut bulunuyor. Bunlardan biri tercih, ikincisi tarz boyutudur” diyen Özkan, bazen insanların doğru tercih yapmalarına karşın ilişkilerini yanlış tarzda sürdürdükleri için bu durumun ilişkinin bitmesine neden olabileceğini söylüyor. Bunu; “Kasap da kesiyor cerrah da…. Biri kesip öldürüyor, biri yaşatıyor” sözleriyle açıklayan Özkan, ilişkiyi sürdürme tarzının bazen tercihten daha fazla ön planda olduğunu söylüyor. Bazen beklenenin aksine görücü usulü evlenen insanın ilişki tarzı; sevgi, özen ve saygı içerip sağlıklı şekilde sürebilirken, çok uyumlu görünen ve fikirleri benzerlik gösterip uygun evlilik yapan kişilerinki içinden çıkılmaz hale gelebiliyor.

    İLİŞKİDE YANLIŞ ARAYAN BULUR

    “Bir kişiyi sürekli yanlış kişiymiş gibi irdelerseniz, sayısız yanlış bulursunuz. O kişiyi sevip doğru kişi gibi görmeniz halinde ise aramadığınız için yanlışları daha az görür veya hiç görmezsiniz” diyen Özkan, bunu yapabilen çiftlerin ilişkilerinin daha sağlıklı yürüdüğünü söylüyor.

    İLİŞKİLERDE DENKLİK ÇOK ÖNEMLİ

    Sedat Özkan, ilişkilerdeki denkliğin o ilişkinin yürümesinde çok etkili olduğuna dikkat çekiyor. Denklikten kastedilenin; ekonomik, sosyokültürel ve yaş denkliği olduğunu söyleyen Özkana göre çok yönlü paylaşım potansiyeli uzun süreli ilişkilerde en fazla aranan özellikler arasında bulunuyor.

    CİNSEL YAŞAMI OLMAYAN ÇİFT MUTLU OLABİLİR Mİ?

    Prof. Dr. Sedat Özkan, son zamanlarda kendisine başvuran çiftler arasında, aralarındaki diyalog iyi olduğu halde cinsel yaşamı olmayanların sayısının oldukça fazla olduğunu söylüyor. “Bu durumdaki çiftler de birbirlerini anlayıp diyalog kurabilirler” diyen Özkan, ikilinin farklı alanlardaki paylaşımlarının onları mutlu etmesi halinde kimsenin ilişkiye söz söyleme hakkının olmadığını belirtiyor. “Hiç kimseye ne boşan ne de boşanma demek doğru değildir” diyen Özkana göre cinselliği abartmak da önemsiz bulmak da sık yapılan yanlışlar olarak dikkat çekiyor. Yine de iletişim eksikliği çiftler arasında cinsel yoksunluktan daha önemli bulunuyor. Çünkü iletişim olmazsa cinsellik de olmuyor ve bir süre sonra ilişkide sıkıntı meydana geliyor. Sorunlar iletişimle çözüldüğü için ikili ilişkilerde bu unsur herşeyin üzerinde görülüyor.

    HT

  • Gelin Kaynana Problemi

    Gelin Kaynana Problemi

    İşte bu duygu biraz abartılmaya başlandığında gelin-kaynana çatışması yavaş yavaş kendini göstermeye başlar. Tabii bu durum her zaman böyle olmaz…

    Bazı kaynanalar vardır gelinleri için yemekler yapar, hediyeler alır, aldığı kararları sonuna kadar destekler, kızlarından ayırt etmezler. Bazıları da gelinleri ne yaparsa yapsın yanlış olduğunu, doğru düzgün çocuk bakamadıklarını, yemek yapamadıklarını, eşlerine gereken özeni gösteremediklerini düşünür ve oğullarını da bu şekilde etkilemeye çalışırlar.

    Gün geçtikçe çocuklaşan yaşlı insanları değiştirmek pek de mümkün olmadığı için bizim onlarla iyi geçinmeyi öğrenmemiz ve hayatlarımızı altüst etmelerine izin vermememiz gerekir.
    İşte size kaynananızla iyi geçinmeniz için altın kurallar…

    Eşinizle sıkıntılarınızı paylaşın

    Eğer kaynananızla aranızda çözemediğiniz sorunlarınız varsa ve eşiniz sizin neler hissettiğinizi anlamazsa annesini sevmediğinizi, istemediğinizi ve sebepsizce sorun çıkarttığınızı düşünebilir. Onunla düşüncelerinizi ve yaşadıklarınızı paylaşın ama unutmayın konuştuğunuz kişi eşinizin annesi. Ona duygularınızı anlatırken annesini aşağılamak yerine olayları daha sakin ve açıklayıcı şekilde ele alın. Örneğin eşinizin annesi sizi bilinçli bir şekilde misafirlerinizin önünde küçük düşürdü ve zor anlar yaşamanıza neden oldu. Bunu eşinize anlatırken “Annen çok kötü kalpli, ondan nefret ediyorum, yüzünü görmek istemiyorum, bizden uzak dursun, mutsuz olmamızı istiyor.” yerine kabalaşmadan ve onu incitmeden duygularınızı aktarmaya çalışın.

    Empati kurun

    Eşinize, kendi anneniz hakkında neler düşündüğünü sorun. Eğer her ikinizde duygu ve düşüncelerinizi paylaşırsanız birbirinize karşı daha dürüst bir şekilde fikirlerinizi söylersiniz. Onun da sizin annenizin bazı hareketlerinden hoşlanmadığını bu konuşma içinde öğrenirseniz, eşinizin ne kadar sabırlı ve bir o kadar da iyi bir oyuncu olduğunu fark edebilirsiniz. Aile içinde duygularınızı bu şekilde saklamak bazen olayları büyütmemek adına iyi olabiliyor.

    Kibar olun

    Ona biraz zaman tanıyın. Onun her normal insan gibi problemlerinin olabileceğini, yaşadığı olayların bir yansıması olarak bu şekilde aksi davranabileceğini göz önünde bulundurun. Emin olun siz ne kadar kibar ve anlayışlı olursanız her şey size pozitif olarak dönecektir. Onların yaşlandıkça çocuklaştığını da aklınızın bir ucunda tutun. Göreceksiniz bu dip not onunla olan ilişkinizdeki kızgınlıkları en az düzeyde yaşamanızı sağlayacaktır.

    Onu tanımaya çalışın

    Onunla kaliteli vakit geçirmeye ve onu daha yakından tanımaya çalışın. Size karşı tavırlarına, yaptığı davranışlara sinirlenip ve hatta bunu onunla konuşmadan doğrudan eşinize şikâyet etmeyin. Onunla ilgili sıkıntılarınızı direk ona aktarın ve ne kadar üzüldüğünüzü belli edin. Neden bu şekilde davrandığını, sorunlarını, üzüntülerini konuşmaya ve anlamaya çalışın.

    Hediye verin

    Tüm kadınlar hediye almayı çok sever. Doğum günlerinde, yılbaşlarında, yıldönümlerinde, anneler gününde… Belki de kaynananızla yaşadığınız sıkıntılardan, ona aldığınız bir hediye sayesinde kurtulacaksınız. Örneğin ona doğum gününde eşinizle birlikte aldığınız hediye haricinde, gerçekten ihtiyacı olan çok özel bir hediye alırsanız kendini özel ve değerli hissedecek ve sizin ona gerçekten değer verdiğinizi düşünecektir.

    Sabredin

    Onun sizi sevmediği apaçık ortada, siz de onu sevmiyorsunuz bunu biliyorsunuz. Ama bu onun sizi, sizin de onu hayatınız boyunca görmeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Unutmayın o sizin eşinizin annesi ve anneler herkesin hayatında önemlidir. Mesela eşiniz hafta sonu ailece onu görmeye gitmeyi istediğinde itiraz etmeyin ve öfkelenmeyin. Ziyarete gittiğinizde hafta sonunu orada geçirdiğinizden dolayı öfkelenip bunu kaynananıza yansıtırsanız sizden daha da nefret etmesine neden olursunuz.

    Yapmacık olmayın

    Asla yapmacık davranmayın. Yaşı gereği hayat deneyiminden dolayı her şeyin farkında olacaktır. Siz onu sevmediğinizden emin olduğunuz halde onu seviyormuş ve aranızda hiçbir probleminiz yokmuş gibi davranırsanız şüphelenecek ve ilişkiniz daha da samimiyetsiz bir hal alacaktır.

    Tavsiyeler

    • Çocuğunuz var ve eşinizin annesi onlara her zaman kibar ve nazik davranıyorsa bırakın sizi sevmesin, bunu sorun yapmayın. Ama eğer çocuklara sizi sevmediğinden dolayı kötü davranıyorsa onları en azından bir müddet olsun görüştürmemekte fayda vardır. Eşinizle bu konuyu çok ciddi bir şekilde konuşmalısınız.
    • Eğer 15 yıldan uzun bir süredir evliyseniz ve kaynananız sizi hala sevmiyorsa yapacak pek bir şey kalmamıştır. Ona kendinizi sevdirmeye çalışmayın ve bu şekilde yaşamaya alışın.
    • Kaynananızın eşinizle aranıza girmesine ve mutlu ilişkinizin eşinizin annesi yüzünden zedelenmesine asla izin vermeyin. Sürekli onun hakkında eşinize söylenmeyin. Eşiniz, annesiyle ilgili konuşmaya başlarsa ya da sizden daha dikkatli davranmanızı isterse öfkelenip yeni bir tartışma ortamı yaratmaktansa kibarca ve sakince konuyu değiştirin.
    • Ona savaş açmayın. Eğer öfkeyle ona “Senden nefret ediyorum, yüzüne bile görmek istemiyorum” gibi cümleler kurarsanız çok ileri gitmiş olur ve haklıyken haksız konuma düşersiniz.
    • Onun hayatınızı kontrol altına almasına asla izin vermeyin. Eğer gerçekten elinizden geleni yaptığınıza inanıyorsanız ve sizden hala nefret ediyorsa yapacak bir şey yok. Onunla geçirdiğiniz süre zaten çok uzun süreler değilse önemsememeye çalışın.
    • Siz onu sevmeseniz bile çocuklarınızı kesinlikle etkilemeye çalışmayın. Onlara büyük anneleri hakkında kötü şeyler söylemeyin. Hem bu durumda eşinizin de kalbini kırabilirsiniz.

  • Evlilik Hayatına Alışma İpuçları

    Evlilik Hayatına Alışma İpuçları

    Bir çift olarak günlük rutine alışmak zaman alabilir. Evlenmeden önce beraber bile yaşıyor olsanız, bekarlık günlerinize özlem duymanız gayet normaldir. Bazıları, evliliğin ilk aylarında çok fazla fikir ayrılığı yaşarlar.

    Eşler başından itibaren her şeyin doğru gitmesini istediklerinden, pireyi deve yapabilirler, en önemsiz konular bile büyük bir sorun haline dönüşebilir. Çoğu problemin kökeninde, aslında evliliğin ne olduğuna dair beklentilerin farklı olması yatar.

    Eşlerden biri evde birlikte geçirecekleri yakın ve rahat anların hayalini kurarken, diğeri ise kariyerine daha çok odaklanmak isteyebilir.

    Yeni başlangıç yapmak…

    Bir evlilikte en sık yaşanan anlaşmazlık konularından bahsedecek olursak, aşağıdakileri sıralayabiliriz:

    Para: Tartışmaların en büyük nedenlerindendir. Para, bir şeylere ne kadar değer biçtiğimizi ve neden ne kadar etkilendiğimizi gösterir.

    Ev işleri: Aslında bu konuda yapılan tartışmalar önemsiz gibi görünse de, altında saygı, sevgi ve adalet gibi nedenler yatar.

    Cinsellik: Yeni evlenenlerin iyi bir seks hayatı olduğu düşünülür. Oysa, çoğu zaman bu böyle olmaz. Pek çok çift, seks için ya meşguldür, ya da cinsel problemlerle uğraşıyordur. Bunların bir alternatifi de seksin sıradanlaşması korkusudur.

    Yakınlık: İlişkinin ilk zamanlarında yakınlaşmak için gerekenleri günlük hayatınızın parçası haline getirmek önemlidir. Hayat meşguliyetlerle doludur ama bir bağ kurmanın olumlu yanlarını geliştirdikçe, bunlar tüm evliliğiniz boyunca sizinle kalır.

    İletişim: Birbirinizden ne kadar farklı olursanız olun, iyi iletişim becerileri, sorunları çabuk bir şekilde çözmenize yardımcı olur.

  • Aldatan erkeği nasıl anlarsınız?

    Aldatan erkeği nasıl anlarsınız?

    Kadınlar, erkeklerin davranışlarındaki farklılıkları gözden kaçırmaz. Araştırmalar gösteriyor ki kadınlar kendisini aldatan erkekleri yakalayabilir. Erkekler de eşlerine yakalanma korkusuyla kendini ele verir. İşte erkeğin kendini yakalatan davranışları…

    Artık sizinle fazla ilgilenmiyorsa

    Bir zamanlar, her yaptığınız ve her söylediğinizle ilgilenirdi. Ancak birden bütün bunlar önemsiz olmaya başladı. Sadece hatalarınızı kabullenmiş ve sizi olduğunuz gibi kabul etmiş olabilir, ancak yepyeni biriyle tanışmış da olabilir.

    Farklı kokuyorsa

    Sevgiliniz birden yeni bir koku kullanmaya başladıysa korkmayın. Ancak giysilerinde ve vücudunda farklı bir koku varsa, şüphelenmeye başlayabilirsiniz.

    Yalanlarını yakalıyorsanız

    Eğer açık bir yalanını ve ya geç saatlere kadar süren bir iş toplantısı gibi klasik atlatmalarını yakalıyorsanız şüphelenmeye başlayın. Ancak unutmayın, bir kez yalan söylemesi onun her zaman yalan söyleyeceği anlamına gelmez.

    Size yaklaşmaktan çekiniyorsa

    Birdenbire sevgili yerine arkadaş gibi davranmaya başlaması, başka biriyle ilgilenmeye başladığının sinyali olabilir.

    Yepyeni bir görünüme büründüyse

    Birden farklı giysiler giymeye ve sürekli kuaföre gitmeye başladıysa, şüphelenmeye başlayabilirsiniz. Bütün bunları yeni bir işe başladığı için yapıyorsa, fazla korkmanıza gerek yok. Ancak yeni bir işe başlamadıysa ya da bu değişiklikleri sizin için yapmıyorsa, tehlike sinyalleri çalıyor demektir.

    Sağlığına birdenbire daha fazla önem vermeye başladıysa

    Sürekli spor salonuna gidiyor, daha sağlıklı yiyecekler yiyor ve kısa zamanda kilo vermeyi amaçlıyorsa, daha dikkatli olun. Bunları sadece sizin için yapıyor olabilir. Ancak spor salonundan dönüp duş aldıktan sonra nereye gittiğini size söylemiyorsa, şüphelenmeniz için iyi bir nedeniniz var demektir.

    İş saatleri uzamaya başladıysa

    Terfi etmediyse ya da çok önemli bir proje üzerinde çalışmıyorsa, iş saatlerini uzatmasının arkasında bambaşka bir nedeni var demektir. Ya sizinle bir sorunu var ya da başka biriyle ilgileniyor olabilir.

    Sizi ailesinden uzaklaştırıyorsa

    Bir zamanlar sizle tanıştırmak için can attığı ailesini sizden uzak tutmaya başladıysa, bazı hatalarını onların arkasına saklıyor olabilir.

    Birden saldırgan ve paranoyak olduysa

    Durup dururken her söylediğinizi yanlış anlıyorsa… Ona sorduğunuz en ufak soru bile kavgaya dönüşüyorsa… Bazı telefonları cevaplamaktan kaçınıyor, size garip sorular soruyorsa… Artık onunla oturup her şeyi açıkça konuşmanız, ikiniz için de en iyisi olacaktır.

    aldatan erkek

  • Gelin ve Damatlara Düğün Öncesi Uyarılar!

    Gelin ve Damatlara Düğün Öncesi Uyarılar!

    İşte o gün geldi çattı! Evinizi, düğün yerinizi, müziği ve pek çok şeyi ayarladınız. Sıra geldi önemli ayrıntılara…

    Gelinlik seçimi
    Gelinlik seçimi yaparken uzun boylu bayanlar dar ve kabarık gelinlikleri, kısa boylu bayanlar ise fazla kabarık olmayan gelinlikleri tercih etmeliler. Kilo sorunu olan kadınların omuzları açık olan gelinlikleri seçmemeleri gerekir. Eğer minyonsanız duvağınız uzun olsun ki, daha uzun görünün.

    Gelin makyajı
    Gelinlerin en özel ve güzel gününde makyajları sade ve doğal güzelliğini ortaya çıkarak şekilde olmalıdır. Gözler için suya dayanıklı maskara, siyah ya da kahverengi göz kalemi (gözlere sade bir görünüm verir), çok yoğun olmamak kaydıyla far, hafif allık ve hafif parlaklık veren bir ruj (pembe ya da gül rengi) doğal güzelliğinizi ortaya çıkaracaktır.

    Çok koyu renklerden ve ağır makyajdan kesinlikle kaçınmalısınız. Bir gelin duru güzelliğe sahip olmalıdır.

    Önce duvak sonra saç
    Gelinler önce duvak seçmeli sonra saç stillerine karar vermeli… Eğer duvağınız çıkarılacaksa kuaförünüzün annenize ve damada nasıl çıkarılması gerektiğini söylemesi gerekir.

    Son hazırlıklar
    Düğün hazırlıklarının tören tarihinden en az 1 hafta öncesine kadar organizasyonunun bitmesi gerekir. Masa düzeni, süslemesi, müzik seçimi, fotoğraf ve video prodüksiyon hizmetleri gibi işler asla son günlere kalmamalıdır.

  • Aşık Erkek Bunları Yapar!

    Aşık Erkek Bunları Yapar!

    Sevgiliniz ya da eşinizin size hala aşık olup olmadığını öğrenmek mi istiyorsunuz? O zaman bu habere bir göz atın…

    Hayatınızdaki kişinin size gerçekten aşık olup olmadığını ya da ilk günkü heyecanını kaybedip kaybetmediğini nasıl anlayacaksınız? İşte size birkaç ufak ipucu!

    Eşyalarınızı taşıyorsa

    Eğer elinizde poşetleriniz varsa ya da çantanız ağırsa, daha siz söylemeden elinizden alıyor, yükünüzü hafifletmeye çalışıyorsa, hala sizi önemsiyor demektir.

    Her halinizde sizi beğeniyorsa

    Ayıcıklı pijamalarınızla evin içinde dolaşırken bile size iltifatlar ediyor, ne kadar seksi göründüğünüzden dem vuruyorsa, gözleri hala aşktan kör demektir.

    İhtiyaçlarınızı sizden çok düşünüyorsa

    Eğer size gelirken, siz bir şey istemeseniz bile eli kolu dolu geliyorsa, hayatınızı kolaylaştırmak için elinden geleni yapıyorsa, aşkından emin olabilirsiniz.

    Sizi gerçekten dinliyorsa

    İçinden çıkamadığınız bir derdiniz olduğunda ya da işte stresli geçen bir günün ardından onunla konuşurken sizi can kulağıyla dinliyor, dertlerinize ortak oluyor ve dahası çözümler üretmeye çalışıyorsa size gerçekten aşık olduğunu düşünebilirsiniz.

    Sevdiğiniz şeyleri siz ondan istemeden yapıyorsa

    Sinemaya gitmeyi sevdiğinizi biliyor ve akşam için iki sinema biletiyle karşınıza çıkıyorsa, sabah uyandığınızda kahvenin vazgeçilmeziniz olduğunu biliyor ve sabahları sizi bir fincan kahveye uyandırıyorsa bilin ki sevgiliniz size deli gibi aşık!

    Gideceğiniz yere sizi bırakıp alıyorsa

    Akşam için her ne planınız olursa olsun, toplu taşıma araçlarında sürünmeyin diye sizi gideceğiniz yere götürüp, çıkışta da almaya geliyorsa, hem sevgilinizin değerini bilmeli hem de duygularından emin olmalısınız.

    Sizin için yemek yapıyorsa

    Herhangi özel bir gün olmaksızın sizin için yemek yapıyorsa, özellikle sizin sevdiğiniz yemekleri size olan duygularından hiçbir şey kaybetmediğinden emin olabilirsiniz. çünkü erkekler genellikle aşık olmadıkları zaman bu tarz işlere kalkışmazlar.

  • Türk Kadını Cinselliğe Nasıl Bakıyor?

    Türk Kadını Cinselliğe Nasıl Bakıyor?

    Konu cinsel hazza gelince, kadınların bilgileri daha da azalıyor. Kendini cinsel hazza aday görmeyen birinin bilgi araması da söz konusu olamıyor, kadınlar ilişkiye, erkekler ise hazza odaklı yaşıyor, kadınların odaklandıkları nokta haz değil, içinde bulundukları ilişki. Çünkü aile ve toplum tarafından bu duruma koşullandırılarak yetiştiriliyorlar…

    KADIN CİNSELLİKTEN KORKUYOR

    Kadının kimle, ne zaman ve ne tür cinsellik yaşayacağı erkeklere göre daha kontrol altında. Özellikle bekaretin, kadının ve koca ile babanın namusu olarak algılandığını belirten uzmanlar, 20 ilde 1537 kişiyle yapılan araştırmaya göre, toplumun yüzde 70’i, kadının namusunun bekaretle doğrudan ilişkili olduklarını söylüyorlar.

    EN ÇOK VAJİNUSMUS VE İSTEKSİZLİK GÖRÜLÜYOR

    Kadınların temel sorunları vajinismus ya da cinsel isteksizlik.

    KADIN CİNSELLİĞİ İLE İLGİLİ YAYGIN YANLIŞ İNANÇLAR

    • Kadının cinsel isteği cinsellik dışındaki olaylardan etkilenmez.

    • Kadın istemese de kocasına karşı görevi olduğu için cinselliği yaşamak zorundadır.

    • Kadın evlenene kadar cinsellikle ilgili hiçbir şey öğrenmemeli.

    • Cinsel ilişkide kadının cinsel isteğinin, uyarılmasının, haz almasının önemi yoktur.

    • Cinsel isteksizlikle başvuran her kadın cinsel istek azlığı yaşamaktadır.

    • Kadının cinsel isteği partnerine göre az ise mutlaka rahatsızlığı vardır.

    • Normal çiftlerin cinsel ilişki sıklığı, yirmili ve otuzlu yaşlar için haftada en az dört olmalıdır. Sürekli olarak daha az olması düşük cinsel isteğin göstergesidir.

    • Sevişmeyi başlatan kadın ahlaksızdır.

    • Cinsel eylemi erkek başlatmalıdır.

  • Gelin-Kaynana Problemiyle Baş Etme Yöntemleri

    Gelin-Kaynana Problemiyle Baş Etme Yöntemleri

    İşte bu duygu biraz abartılmaya başlandığında gelin-kaynana çatışması yavaş yavaş kendini göstermeye başlar. Tabii bu durum her zaman böyle olmaz.

    Bazı kaynanalar vardır gelinleri için yemekler yapar, hediyeler alır, aldığı kararları sonuna kadar destekler, kızlarından ayırt etmezler. Bazıları da gelinleri ne yaparsa yapsın yanlış olduğunu, doğru düzgün çocuk bakamadıklarını, yemek yapamadıklarını, eşlerine gereken özeni gösteremediklerini düşünür ve oğullarını da bu şekilde etkilemeye çalışırlar.

    Gün geçtikçe çocuklaşan yaşlı insanları değiştirmek pek de mümkün olmadığı için bizim onlarla iyi geçinmeyi öğrenmemiz ve hayatlarımızı altüst etmelerine izin vermememiz gerekir.
    İşte size kaynananızla iyi geçinmeniz için altın kurallar…

    Eşinizle sıkıntılarınızı paylaşın

    Eğer kaynananızla aranızda çözemediğiniz sorunlarınız varsa ve eşiniz sizin neler hissettiğinizi anlamazsa annesini sevmediğinizi, istemediğinizi ve sebepsizce sorun çıkarttığınızı düşünebilir. Onunla düşüncelerinizi ve yaşadıklarınızı paylaşın ama unutmayın konuştuğunuz kişi eşinizin annesi. Ona duygularınızı anlatırken annesini aşağılamak yerine olayları daha sakin ve açıklayıcı şekilde ele alın. Örneğin eşinizin annesi sizi bilinçli bir şekilde misafirlerinizin önünde küçük düşürdü ve zor anlar yaşamanıza neden oldu. Bunu eşinize anlatırken “Annen çok kötü kalpli, ondan nefret ediyorum, yüzünü görmek istemiyorum, bizden uzak dursun, mutsuz olmamızı istiyor.” yerine kabalaşmadan ve onu incitmeden duygularınızı aktarmaya çalışın.

    Empati kurun

    Eşinize, kendi anneniz hakkında neler düşündüğünü sorun. Eğer her ikinizde duygu ve düşüncelerinizi paylaşırsanız birbirinize karşı daha dürüst bir şekilde fikirlerinizi söylersiniz. Onun da sizin annenizin bazı hareketlerinden hoşlanmadığını bu konuşma içinde öğrenirseniz, eşinizin ne kadar sabırlı ve bir o kadar da iyi bir oyuncu olduğunu fark edebilirsiniz. Aile içinde duygularınızı bu şekilde saklamak bazen olayları büyütmemek adına iyi olabiliyor.

    Kibar olun

    Ona biraz zaman tanıyın. Onun her normal insan gibi problemlerinin olabileceğini, yaşadığı olayların bir yansıması olarak bu şekilde aksi davranabileceğini göz önünde bulundurun. Emin olun siz ne kadar kibar ve anlayışlı olursanız her şey size pozitif olarak dönecektir. Onların yaşlandıkça çocuklaştığını da aklınızın bir ucunda tutun. Göreceksiniz bu dip not onunla olan ilişkinizdeki kızgınlıkları en az düzeyde yaşamanızı sağlayacaktır.

    Onu tanımaya çalışın

    Onunla kaliteli vakit geçirmeye ve onu daha yakından tanımaya çalışın. Size karşı tavırlarına, yaptığı davranışlara sinirlenip ve hatta bunu onunla konuşmadan doğrudan eşinize şikâyet etmeyin. Onunla ilgili sıkıntılarınızı direk ona aktarın ve ne kadar üzüldüğünüzü belli edin. Neden bu şekilde davrandığını, sorunlarını, üzüntülerini konuşmaya ve anlamaya çalışın.

    Hediye verin

    Tüm kadınlar hediye almayı çok sever. Doğum günlerinde, yılbaşlarında, yıldönümlerinde, anneler gününde… Belki de kaynananızla yaşadığınız sıkıntılardan, ona aldığınız bir hediye sayesinde kurtulacaksınız. Örneğin ona doğum gününde eşinizle birlikte aldığınız hediye haricinde, gerçekten ihtiyacı olan çok özel bir hediye alırsanız kendini özel ve değerli hissedecek ve sizin ona gerçekten değer verdiğinizi düşünecektir.

    Sabredin

    Onun sizi sevmediği apaçık ortada, siz de onu sevmiyorsunuz bunu biliyorsunuz. Ama bu onun sizi, sizin de onu hayatınız boyunca görmeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Unutmayın o sizin eşinizin annesi ve anneler herkesin hayatında önemlidir. Mesela eşiniz hafta sonu ailece onu görmeye gitmeyi istediğinde itiraz etmeyin ve öfkelenmeyin. Ziyarete gittiğinizde hafta sonunu orada geçirdiğinizden dolayı öfkelenip bunu kaynananıza yansıtırsanız sizden daha da nefret etmesine neden olursunuz.

    Yapmacık olmayın

    Asla yapmacık davranmayın. Yaşı gereği hayat deneyiminden dolayı her şeyin farkında olacaktır. Siz onu sevmediğinizden emin olduğunuz halde onu seviyormuş ve aranızda hiçbir probleminiz yokmuş gibi davranırsanız şüphelenecek ve ilişkiniz daha da samimiyetsiz bir hal alacaktır.

    Tavsiyeler

    • Çocuğunuz var ve eşinizin annesi onlara her zaman kibar ve nazik davranıyorsa bırakın sizi sevmesin, bunu sorun yapmayın. Ama eğer çocuklara sizi sevmediğinden dolayı kötü davranıyorsa onları en azından bir müddet olsun görüştürmemekte fayda vardır. Eşinizle bu konuyu çok ciddi bir şekilde konuşmalısınız.
    • Eğer 15 yıldan uzun bir süredir evliyseniz ve kaynananız sizi hala sevmiyorsa yapacak pek bir şey kalmamıştır. Ona kendinizi sevdirmeye çalışmayın ve bu şekilde yaşamaya alışın.
    • Kaynananızın eşinizle aranıza girmesine ve mutlu ilişkinizin eşinizin annesi yüzünden zedelenmesine asla izin vermeyin. Sürekli onun hakkında eşinize söylenmeyin. Eşiniz, annesiyle ilgili konuşmaya başlarsa ya da sizden daha dikkatli davranmanızı isterse öfkelenip yeni bir tartışma ortamı yaratmaktansa kibarca ve sakince konuyu değiştirin.
    • Ona savaş açmayın. Eğer öfkeyle ona “Senden nefret ediyorum, yüzüne bile görmek istemiyorum” gibi cümleler kurarsanız çok ileri gitmiş olur ve haklıyken haksız konuma düşersiniz.
    • Onun hayatınızı kontrol altına almasına asla izin vermeyin. Eğer gerçekten elinizden geleni yaptığınıza inanıyorsanız ve sizden hala nefret ediyorsa yapacak bir şey yok. Onunla geçirdiğiniz süre zaten çok uzun süreler değilse önemsememeye çalışın.
    • Siz onu sevmeseniz bile çocuklarınızı kesinlikle etkilemeye çalışmayın. Onlara büyük anneleri hakkında kötü şeyler söylemeyin. Hem bu durumda eşinizin de kalbini kırabilirsiniz.

  • Sevgilinizi Elinizde Tutma İpuçları

    Sevgilinizi Elinizde Tutma İpuçları

    Psikolog Paul Coleman “Erkekler her zaman kadınları yanlarında tutmak isterler” diyor. Bu düşüncenin kaynağında erkeklerin kendilerini güvende ve iyi hissetmek istemeleri yatıyor. Erkekler bu ihtiyaçlarının kadınlar tarafından bilinmesinden asla korkmuyorlar.

    Onun zayıf noktalarını bilirseniz, elinizde tutabilirsiniz. İşte bunun için yapmanız gerekenler…

    Şımartma planı

    Erkekler, onlar için yaşamınızı birdenbire değiştirmeniz gerektiğini düşünmezler. Bunun yerine, onlara ayırdığınız zamanı en iyi şekilde geçirmek isterler. Sevgilinizle yediğiniz acele bir öğle yemeği sonucunda ona gereken değeri vermediğinizi hissedebilir. Görüşmeyi dört gözle beklerken, sizin ona istediği ilgiyi göstermemeniz onu üzebilir.

    Suçluluk hissettirmek

    Kendi sorumluluklarınızı yerine getirdiğinizde erkekler onlarla ilgilenmediğiniz için size bir şey söylemezler ama daha sonra bundan rahatsız olduklarını gösteren hareketlerde bulunabilirler. Gece bir yerlerde birlikte vakit geçirdiğinizde yüzünüze gülerler ama eve döndüğünüzde, aslında sıkıldıklarını söylerler, televizyonda hiçbir şey olmadığından şikayet ederler ya da sırtlarının ağrıdığından yakınırlar.

    Şımartma planı

    Ona şunları söyleyin: “Belki bu gece normalden daha fazla süre dışarıda kaldık, bu yüzden kendini kötü hissediyorsun.” Onu gerçekten duymaya çalışın sadece dinlemeyin. Bu, erkeklerin ihtiyaç duyduğu şeydir.

    Huysuzluk yapmak

    Sevgiliniz dikkati kendi üzerine çekmeye çalıştığında, size ya da herhangi şeye karşı saldırgan davranabilir. Aslında kızdığı, siz olabilirsiniz. Sevgilinizin oynadığı bu oyuna alet olmak yerine, ona ilişkim yanlış giden şeylerin neler olduğunu sormalısınız. Bazı erkekler diğerlerine oranla daha fazla şımartılmak isteyebilir. Onun isteği çok doğru olmasa da, daha özverili olmanız gerekebilir. Çünkü sevgiliniz sizden daha çok ilgi bekliyordur. İyi bir ilişki için hem sizin hem de sevgilinizin emek harcaması ve birbirinizle ilgilenmeniz gerekir. Sevgilinizin beklentilerine cevap verirseniz, her şeyin iyi olmaması için hiçbir neden yok.

    Şımartma sınırı

    Onu çok seviyor olabilirsiniz, ama hiçbir zaman bunları yapmak zorunda değilsiniz:

    – Televizyonda maç izlemek.

    – Mide bulandırıcı şeylerden bahsetmek.

    – Annesine, onun adına doğum günü kartı yazmak.