Etiket: jinekolog

  • Kürtaj nasıl yapılır ve riskleri nelerdir?

    Kürtaj nasıl yapılır ve riskleri nelerdir?

    Kürtaj kararı almak çok zor. Ya kürtaj zorunluysa? Hangi yöntemler uygulanabilir? Kürtaj riskli mi? Kürtaj olan kadınlar yeniden hamile kalabilir mi? Kürtajla ilgili tüm kadınların aklındaki soruların yanıtları.

    Kürtaj nedir?

    Kelime anlamı olarak kazımak demek olan kürtaj, rahim içinde her türlü yabancı maddeyi çıkarmak için kullanılan tıbbi işlemdir. Genel anestezi altında, hastane koşullarında yapılması gerekir.

    Kürtaj en çok bebek almak için uygulanır. Ancak, rahim içinde bir kanama ya da anormallik olduğu durumlarda da yapılabilir. Buna halk arasında parça almak denir.

    Kürtaj hangi durumlarda gereklidir?

    Gebeliğin erken döneminde tespit edilen anomalilerde, bebeğin gelişimini tamamlayamayacağı ya da bebeğin rahim içinde öldüğü durumlarda kürtaj yapılır. Ölü bebeğin rahim içinde kalması anneye zarar verecektir.

    Bebeğin kalbinin durmasına rağmen devam eden gebeliğe cansız gebelik denir. Bu durum, ilk üç ayda pek çok hamilelikte görülebilir. Gebeliklerin yüzde 15 i düşükle sonuçlanır. Bu düşüklerin sebebi de bebeğin hayatla bağdaşmayan sakatlıklarıdır. Yani bebek sakat olduğu için kalbi durur. Bu durum doğal seleksiyon olduğu için, ilk üç aydaki düşüklere doktorun da yapabileceği bir şey yoktur.

    Kürtaj teknikleri nelerdir?

    Kürtajın ne için yapıldığına göre teknikleri de değişir. Vajinal kanama, ağrı, enfeksiyon gibi bir anormallik sebebiyle yapılıyorsa, yani parça alma amaçlı bir kürtaj ise, kürek denilen demirden aletlerle genel anestezi altında yapılır.

    Mikro kürtaj, yine parça alma amaçlı olarak, çok ince bir plastik boruyla rahim ağzından girilip hiç anestezi uygulanmadan yapılır.

    Çocuk alma amaçlı teknikler nelerdir?

    Vakum tekniğiRahim ağzından içeri girilip vakumla gebelik materyalinin temizlenmesidir.
    Kürek yöntemiKaşık şeklindeki aletlerle gebelik materyalinin alınmasıdır. Bu, artık çok kullanılan bir yöntem değildir. Vakumla alındıktan sonra, içeride vakumun ulaşamadığı bazı bölgeleri temizlemek için kaşık kullanılır.

    Vakumun daha çok tercih edilmesinin sebebi, ileriye dönük anormallik bırakma ihtimalinin, yani travma riskinin daha az olmasıdır. Kaşıkla alındığında, rahmin iç dokusunun, yani bebeğin tutunduğu bölgenin tamamen alınmasından dolayı sonradan birtakım yan etkilerin ortaya çıkma ihtimali daha yüksektir.

    Kürtaj operasyonu geçiren biri ne kadar sürede iyileşir?

    Kürtaj işlemi ortalama beş dakika sürer. Hastayı genel anestezinin etkisinin geçmesi için bir saat gözlem altında tutmak gerekir. Daha sonra günlük hayatına dönebilir.

    Kürtajda ağrı hemen hemen hiç olmaz; olursa da ağrı kesicilere cevap veren bir ağrıdır bu.
    Adet kanamasından daha az miktarda vajinal kanama olabilir. Bu kanama bir hafta-10 gün kadar sürebilir.
    Kürtaj olan kişi, bu işlemden ortalama bir buçuk ay sonra tekrar adet olabilir. Kürtajdan sonraki bir hafta kanama devam ediyorsa cinsel ilişki yasaklanır. Çünkü bu dönemde rahim, enfeksiyonlara karşı açık durumdadır; dolayısıyla enfeksiyonlara neden olabilecek cinsel ilişki, deniz, havuz gibi aktiviteler yasaklanır.

    Tampon kullanımı kürtajdan sonra sakıncalı değildir; ancak çok sık sık değiştirilmesi, hijyen kurallarına uyulması gibi koşullar yerine getirilmelidir. Fakat kürtajdan sonra görülen kanama, tampon kullanmayı gerektirecek bir kanamadan daha azdır.

    Kürtajın riskleri var mı?

    Yapılan her tür cerrahi işlemin olabileceği gibi kürtajın da bir yan etkisi olabilir. En klasik yan etkisi enfeksiyon ve kanama ortaya çıkmasıdır.
    Bunun yanında, kürtaj körlemesine yapılan bir işlem olduğu için rahmin delinme ihtimali vardır. Ancak bunlar seyrek rastlanılan komplikasyonlardır. Bin vakadan bir ya da ikisinde görülür.

    Kürtaj her durumda yapılabilir. Ancak gebeliğin ilerlediği, bir enfeksiyon oluştuğu dönemlerde rahim çok daha hassaslaştığı için bir komplikasyon çıkma ihtimali daha yüksektir ve bu nedenle çok daha dikkatli olmak gerekir.

    Anesteziye Bağlı Riskler

    Lokal anestezi ile yapılan işlemlerde en önemli risk işleme başlarken rahim ağzı özel bir alet yardımı ile tutulduğunda duyulan ağrı nedeni ile ani tansiyon düşmesi ve bayılmadır. Vazovagal senkop adı verilen bu durum oldukça sık görülür. Yine duyulan çekilme hissi nedeni ile bulantı ve kusma görülebilir.

    Genel anestezinin riskleri ise hastanın yaşı, genel sağlık durumu, var olan sistemik hastalıkları, alerjik öyküsü gibi faktörlere bağlıdır. Bu faktörlerden doğan riskleri en aza indirmek için genel anestezi mutlaka ve mutlaka bir Anesteziyoloji ve Reanimasyon uzmanı tarafından verilmelidir. Bu uzman hastanın durumuna göre en uygun ilaç ya da ilaçları seçecek bilgi ve tecrübeye sahiptir. Genel anestezi ile yapılacak olan işlemlerin muayenehane ya da poliklinik değil hastane şartlarında yapılması daha uygun olur.

    Kürtaj nasıl yapılır ve riskleri nelerdir?

    İşleme Bağlı Riskler

    Rahimin delinmesi (Rüptür)

    Gebe bir rahim, gebe olmayan bir rahim´e göre çok daha yumuşaktır. Bu nedenle işlem esnasında yapılan dikkatsiz ve sert bir hareket rahimin delinmesine neden olabilir. Rahim delindiği fark edildiğinde hemen işleme son verilir ve hasta izlemeye altına alınır. Eğer delinen bölgeden karın boşluğu içine kanama oluyor ise hastada spesifik belirtiler ortaya çıkar. Bu durumda acil ameliyat gereklidir. Hastanın karın boşluğu açılarak delinen yer onarılır. Çoğu rüptür vakasında delinme uterusun fundus bölgesinden olduğu için kanama olmaz ve delinen bölge bir süre sonra kendiliğinden kapanır. Eğer işlem esnasında rüptür olduğu fark edilmez ise barsaklar, mesane, rektum gibi organlar hasar görebilir ve bu durumda hastada hayati tehlike yaratacak boyutlara varabilecek riskler doğar. Bu durumda acil bir ameliyat ile zedelenen dokuların onarılması hayat kurtarıcıdır.

    Rahim delinmesi işlem dikkatli yapıldığı durumda son derece nadir görülen bir komplikasyondur. Risk gebelik yaşı büyüdükçe artar.

    Hamileliğin hangi aşamasında kürtaj yaptırılabilir?

    Kürtaj, yasal olarak hamileliğin 10 uncu haftasına kadar yapılabiliyor. Ancak son sınır, bebeğin vajinadan çıkarılacak döneme gelmesine kadardır.

    Anne sağlığını tehdit eden bir zorunluluk olduğunda, 15 inci haftaya kadar yapılabilir. Bu haftadan sonra bebeğin alınmasını gerektiren bir anomali söz konusu ise vajinal doğum yaptırılması gerekir.

    14-15 inci haftadan sonra kürtajın kullanılmamasının sebebi, bebeğin iyice gelişmesi, kemiklerinin gelişmesi, parçalayarak çıkarmanın zorlaşması ve komplikasyon ihtimalinin artmasıdır.

    Gebelik ilerlediği, rahim duvarları inceldiği ve hamilelikte rahim çok yumuşak olduğu için kürtaj esnasında rahmi delmek çok daha kolaylaşır. Dolayısıyla ilerleyen dönemlerde kürtaj yöntemi kullanılmaz.

    Kürtaj yaptıran biri yeniden hamile kalabilir mi?

    Kürtaj yaptıran birinin yüzde 99,9 tekrar hamile kalmasında problem çıkmaz. Kürtajın bir komplikasyonu olduğu durumlarda; rahimde delinme, enfeksiyon, enfeksiyona bağlı olarak tüplerin tıkanması, rahim içinde yapışma durumlarında, hamile kalmakta zorluklar yaşanabilir.
    Bu durumlarda tedaviden sonra hamilelik mümkün olur. Ancak, bunlar seyrek olarak görülür. Kürtaj, uygun olmayan koşullarda yapıldıysa, rahim ağzını, kanalını tahriş edici uygulamalar yapıldıysa, ileride düşük ihtimalini artırıcı sebepler ortaya çıkabilir. Bu da nadiren rastlanılan durumlardandır. Kürtaj yaptırmanın belli bir sınırı yoktur, ancak mümkün olduğu kadar az yaptırmak gerekir. Kürtaj bir doğum kontrol yöntemi değildir.

    İlgili konular ;
    Kürtaj yaptırmam gerekiyor, sorularım var..
    Kürtaj sonrası hamilelik
    Jinekoloji

  • Kadınlarda Görülen Cinsel İşlev Bozuklukları

    Kadınlarda Görülen Cinsel İşlev Bozuklukları

    Kadınlarda görülen cinsel işlev bozukluklarını birkaç başlık altında toplayabiliriz:

    Vajinismus (Cinsel İlişkiye Girememe)
    Disparoni ( Ağrılı Cinsel İlişki)
    Cinsel İsteksizlik – Frijidite
    Orgazm Bozuklukları
    Cinsel Tiksinti Bozukluğu
    – Nemfomani (Kadında Cinsel Doyumsuzluk)

    Vajinismus:

    Vajinismus bizim ülkemizde 10 kadından birinde görülen bir cinsel işlev bozukluğudur. Kadında cinsel ilişkinin kurulduğu anatomik bölgeye ‘’ vajen’’ adı verilir. Vajenin etrafındaki kasların kasılması, tüm vücutta kasılma, endişe, korku ve panik hali, kadının bacaklarını sıkıca kapatması ve elleriyle eşini itmesine yol açan kadının bilinçdışı yan istemsiz tepkilerine vajinismus denir. Vajinismus çoğunlukla ilk gece ortaya çıkan bir sorundur. İlk gece cinsel ilişkiye giremeyen çift sorunun geçici olduğunu ve daha sonraki günlerde kendiliğinden çözüleceğini düşünür. Ancak sorun kendiliğinden çözülmez ve çift yıllarca vajinismusu yaşayabilir.

    Vajinismusun en yaygın görülen nedenleri psikolojik kaygılardır. Kız çocuklarına öğretilenveya çocukluktan itibaren bilinçdışımıza kodlanan ‘’cinsellik kötüdür’’, ‘’kızlık zarı çok değerli ve korunması gereken bir şeydir’’, ‘’ilk gece çok acılı ve ağrılı geçer’’ düşünceleri bu sorunun ortaya çıkmasında önemli rol oynar. Bazen neden cinsel bilgi eksikliği, utanma ya da cinsel duyguları baskılama olabilir. Bazen de altta yatan neden özellikle çocukluk dönemindeki travmatik bir yaşantıdır.

    Vajinismusun temel belirtileri şu şekilde ortaya çıkar: O an geldiğinde kadın panik atak benzeri bir durum yaşar. Eşini iter ve kasılır. Kontrol bilinçdışına geçer. Erkekler genellikle o an eşlerini tanıyamadıklarını söylerler.

    Vajinismusun tanısı çiftin ilk cinsel ilişki sırasında olanları anlatması ile konulur. Vajinismus tanısında bir jinekolog ve psikoloğun varlığı gerekmektedir. Vajinismusun iki türü vardır: Primer vajinismus ve sekonder vajinismus. Primer vajinismusta kişi hayatında hiç cinsel birleşme yaşamamıştır. Bunun altında yatan en önemli neden korkudur. Sekonder vajinismus ise sonradan ortaya çıkan bir sorundur. Sağlıklı bir cinsel hayatı olan bir kadın doğum, düşük, kürtaj, sert yapılan jinekolojik muayene, taciz ya da tecavüz gibi olumsuz bir yaşantıdan sonra vajinismus olabilir, ancak bu nadiren görülen bir durumdur. Ülkemizde yaygın olarak görülen primer vajinismustur.

    Vajinismus cinsel terapi ile maksimum 10 seansta çözülebilen bir cinsel işlev bozukluğudur.

    Disparoni (Ağrılı Cinsel İlişki)

    Disparoni cinsel ilişki sırasında ya da sonrasında acı duyulmasına verilen addır. Erkekte de görülebilir, ancak kadınlarda daha yaygındır. Kadınlar bu ağrıyı ‘’genital bölgede basınç’’, ‘’yırtılma’’ veya ‘’yanma hissi’’ olarak tarif ederler. Disparoni zaman zaman vajinismusla da karıştırılabilir, çünkü kadın cinsel ilişki sırasında acı duyduğu için kendini kasabilir ve bu durum da vajinismusa benzetilebilir.

    Disparoninin 4 tipi vardır:

    – Primer- Birincil Disparoni: Şikayetler ilk cinsel ilişkiden beri vardır.
    – Sekonder- İkincil Disparoni: Şikayetler sonradan ortaya çıkmıştır.
    – Yüzeyel Disparoni: Vajina girişinde ortaya çıkan ağrı vardır.
    – Derin Disparoni: Penisin girmesiyle birlikte vajinanın derinlerinde ortaya çıkan ve alt karın bölgesinde yaygın olarak hissedilen bir ağrı vardır.

    Tıbbi ve cinsel öykü, jinekolojik muayene, hissedilen acının genital organlara dokunmakla mı yoksa penis girişiyle mi olduğunu ayırt etmek, acının yeri, süresi ve ilişki sonrasında ne kadar sürdüğü tanı koymada önemli kriterlerdir.
    Disparoni büyük ölçüde fiziksel bir sorundan kaynaklanır, nadiren de psikolojik olabilir. Tedavide hem jinekolojik tedavi hem de cinsel terapi uygulanır.

    Cinsel İsteksizlik- Frijidite

    Cinsel isteksizlik sık görülen cinsel işlev bozukluklarından biridir. Cinsel isteksizlik, yeterli cinsel uyarı olmasına rağmen cinsel fantezilerin ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması ya da hiç olmaması, cinsel arzu duyulmaması durumudur. Halk arasında frijidite ya da cinsel soğukluk olarak da adlandırılır. Tanı koymak için en az 6 ay süreyle tüm cinsel etkinlik sıklığının ayda iki kez ya da daha az olduğunun bildirilmesi ve buna eşlik eden herhangi bir cinsel davranışta bulunmaya yönelik öznel istek kaybının varlığına dikkat edilmelidir.

    Cinsel isteksizlik primer ve sekonder olarak ikiye ayrılır:

    – Primer Cinsel İsteksizlik: Ergenlik döneminde başlar.
    – Sekonder Cinsel İsteksizlik: Cinsel sorunu olmayan bir kadının hayatının herhangi bir evresinde cinsel açıdan isteksizleşmesidir.

    Cinsel isteksizliğin nedenleri fiziksel, hormonal, ilişkisel ya da psikolojik olabilir. Sorun ağırlıklı olarak psikolojik nedenlere bağlıdır.

    Tedavide önce sorunun nedeni tespit edilmeli ve ona uygun olarak eşler arasındaki uyum arttırılmaya çalışılmalıdır. Eşlerin cinsel istek düzeyleri arasında bir denge oluşturulmaya çalışılmalıdır. Eğer fiziksel, hormonal ya da ilaç kullanımına bağlı bir cinsel isteksizlik yoksa, sorun psikolojiktir, o zaman çifte birlikte cinsel terapiye başvurmaları önerilir.

    Orgazm Bozuklukları

    Kadınlarda sık görülen cinsel işlev bozukluklarından biri de orgazm olamamadır.

    Kadınlarda orgazm bozukluklarının 4 alt tipi vardır:

    – Anorgazmi: Hiç orgazm olamama durumudur.
    – Rastgele Anorgazmi: Zaman zaman orgazm yaşanmaması durumudur.
    – Koital Anorgazmi: Cinsel birleşme ile orgazm olamama, ancak masturbasyon, vb. ile olma durumudur.
    – Erken orgazm: Çok nadir görülür.

    Orgazm bozukluklarının birçok nedeni olabilir. Ön sevişmenin yetersiz ya da acele olması, partnerin cinsel bir sorununun olması, partnere karşı ilgi kaybı, depresyon, kullanılan bazı ilaçlar, cinsellikle ilgili olumsuz duygu ve düşünceler, sevişirken kendini rahat bırakamamak, gebe kalma korkusu, partneri tarafından cinsel ilişkiye zorlanmak, partnere güvenmeme, cinsel ilişkinin yaşandığı ortamın güvenli bir ortam olmaması, bazı fiziksel rahatsızlıklar, vb. olası nedenlerden bazılarıdır.

    Orgazm bozukluklarının nedeni de büyük ölçüde psikolojik ve partnere bağlıdır. Bu nedenle partnerle olan iletişimin yeniden gözden geçirilmesi ve eksikliklerin giderilmesi önemlidir.

    Tedavide cinsel terapi uygulanır. Amaç orgazmı cinselliğin en önemli amacı olarak görmekten vazgeçip, sevişmenin tadını çıkarmak ve çiftlerin birbirlerinin bedenlerinden zevk almayı öğrenmelerini sağlamaktır.

    Cinsel Tiksinti Bozukluğu

    Cinsel tiksinti bozukluğu, cinsel ilişkiden uzak durma ve cinselliğe karşı tiksinti duyma ile karakterizedir. Nedenleri genellikle çocuklukta ya da genç kızlıkta yaşanan travmatik cinsel yaşantılara dayanır. Çocukluk veya ergenlikte cinsel taciz ya da tecavüze uğrama, cinselliğe yönelik güçlü suçluluk ve utanç duyguları, toplumsal önyargılar, baskıcı bir aile ortamında yetişme, cinsel organların pis olduğu düşüncesi ve daha derin psikolojik sorunlar cinsel tiksinti bozukluğuna yol açabilir.

    Bu kişilere cinsel açıdan yaklaşıldığında iğrenme, korku, kaygı, utanç ortaya çıkabilir hatta bu tepkiler panik atağa, ağlama nöbetlerine kadar gidebilir.

    Cinsel tiksinti bozukluğunun tedavisi diğer cinsel işlev bozukluklarına göre biraz daha fazla zaman alabilir, ancak tedavi mümkündür. Öncelikle derinde yatan nedenin bulunması gereklidir. Ona göre bireysel psikoterapi, eş terapisi ve cinsel terapi uygulanabilir.

    Nemfomani (Kadında Cinsel Doyumsuzluk)

    Nemfomani, kadınlarda görülen ailesinin, yaşının ve psikolojisinin tam karşıtı bir davranışta bulunarak değişik erkeklerle olma isteği ve aşırı cinsel istek duyma şeklinde tanımlanabilir. Aşırı cinsel isteği olan her kadın nemfoman değildir. Nemfomani de kadın kim olduğuna, zamana, mekana, konumuna bakmadan sadece cinsel ilişki kurmuş olmak için bir erkekle beraber olur. Orgazmla birlikte gelmesi gereken rahatlama ve gevşeme olmaz ve cinsel gerilim devam eder. Bu da onu sürekli farklı erkeklerle birlikte olmaya yönlendirir.

    Çocuklukta sevgisiz ve güvensiz bir ortamda yetişmiş olmak, ruhsal bir takım sorunlar, genetik faktörler ve iç salgı bezi düzensizlikleri nemfomaniye yol açabilir. Tedavide psikoterapi ve ilaç tedavisi birlikte uygulanabilir.

    İlgili Konular ;
    Cinsel gücü Artıran besinler
    Kadınlar neden orgazm taklidi yapıyor?
    Cinsel ilişki sıklığı ne olmalı?
    Kadın Hastalıkları

  • Rahim Mantarı ve Tedavisi

    Rahim Mantarı ve Tedavisi

    Derideki mantar hastalığının vajina bölgesinde görülmesidir.

    Rahim Mantarının Sebepleri

    Rahim mantarının ana sebebi bir mantar türü olan candida albicans’tır. Sağlıklı kadınlarda, normal olarak ağız içinde bulunan bir mantardır. Bu hastalığın belirtisi, kaşıntıyla beraber beyaz renkli bir akıntıdır. Elden geldiğince mantarlı bölgeyi kaşımamak ve hastalığın başka bölgelere de bulaştırmamak gerekir. Kirli çamaşırlar iyi yıkanmalı ve durulama suyunda da dezenfekte ilaçlar kullanılmalıdır. Rahim mantarına sebep olan candida albicans mantarı çok bulaşıcıdır, bu nedenle kişisel temizliğinize önem vermeli ve diğer bölgelere de bu rahatsız edici mantar hastalığını bulaştırmamak için dikkatli olmalısınız.

    Rahim Mantarı Tedavisi için tavsiyeler

    Temiz bir kabın içine 100 gram kadar vazelin, yarım kahve fincanı kükürt ve bu karışımı merhem haline getirecek kadar suyla birlikte karıştırılıp, mantarlı bölgeye günde 2 kez uygulanır.

    Rahim Mantarının Bitkisel Tedavisi için Gereken Şifalı Bitkiler

    Çörek otu, Kasnı ağacı (şeytan tersi), Ada Çayı, Beş parmak otu, Kekik, Bal

    Rahim Mantarının Bitkisel Tedavisi için karışımın hazırlanışı:

    Çörek otunun taneleri sert bir zeminde dövülerek ezilir. Ezilen taneler on beş dakika süre ile kaynar suda demlenir. Süzülerek elde edilen sıvı dinlendirildikten sonra, tedavi süresince günde üç fincan içilir.

    Kasnı ağacının kökleri bir saat süre ile suda kaynatılır. Süzülerek elde edilen sıvı banyo suyuna karıştırılır. Hazırlanan bu karışımla günde iki kez oturak banyosu yapılır.

    Ada çayı, kekik otu veya beş parmak otu yirmi dakika süre ile kaynar suda bekletilir. Süzülerek elde edilen sıvı, şerbet kıvamına gelinceye kadar bal ile tatlandırılarak karıştırılır. Hazırlanan şerbetten tedavi süresince günde üç bardak ısıtılarak içilir.

    İlgili Konular ;

    – Vajinal mantar nasıl tedavi edilir?
    – Vajinal mantarın belirtileri nelerdir?
    – Vajinal mantar nasıl teşhis edilir?
    – Vajinal mantar cinsel yolla bulaşır mı?
    – Vajinal mantarın nedenleri nelerdir?
    – Vajinal mantar sık görülen bir sorun mu?
    – Hamilelik döneminde vajinal mantarlara daha sık mı rastlanır?

  • Kariyer, Çocuk, Menopoz Süreci Nasıl Tespit Edilir ?

    Kariyer, Çocuk, Menopoz Süreci Nasıl Tespit Edilir ?

    Kadında doğuştan varolan yumurta rezervleri; doğurganlık yaşı, bebek sahibi olma şansı veya menopoz süreci hakkında güvenilir bilgi kaynağıdır. Peki zaman içinde azalan yumurtalık rezervlerinin seviyesinin belirlenmesi mümkün müdür? Yapılan araştırmalar basit bir kan tahlili ile kandaki AMH hormonuna bakıldığında elde edilen değerler tüm bu sorulara güvenilir cevap oluşturuyor…

    Op. Dr. Güvenç Karlıkaya
    Bahçeci Fulya Tüp Bebek Merkezi

    ‘’Hem kariyer hem çocuk istiyorsunuz ve zaman konusunda kararsızlık yaşıyorsunuz. Geç kalmaktan da korkuyorsunuz… Ya da tüp bebek tedavi sürecinde bebek sahibi olma şansınızı merak ediyorsunuz… Ya da ‘menopoz sürecine girdim mi’ ikilemini yaşıyorsunuz?’’ Günlük yaşamda bu tür sorunlarla daha sık karşılaşır hale geldik. Çünkü özellikle son otuz yılda kadının sosyal hayata ve iş hayatına katılımının hızla artması, eğitim düzeyinin yükselmesi, kariyer planlaması gibi nedenler gelişmiş toplumlarda gebelik yaşının geciktirilmesi sonucunu doğurdu. Birçok aile çocuk sahibi olma planlarını daha ileri yaşlara bırakmakta, bunun sonucunda infertilite (kısırlık) sorunu ile daha sık karşılaşılmakta ve infertilite tedavilerine daha sık başvurulmaktadır.

    Basit Bir Kan Tahlili İle Yumurta Rezervinin Belirlenmesi İçin AntiMullerıan Hormon (AMH)Testi

    Kadın yaşının ilerlemesiyle gebe kalma şansının azaldığı ve düşük yapma riskinin arttığı bilinen bir gerçektir. Özellikle otuzlu yaşların ortalarından itibaren bu türde problemlerle karşılaşma riski gittikçe artış göstermektedir. Yapılan çalışmalarla anlaşılan bir diğer ilginç saptama ise bu risklerin ortaya çıkış zamanı ve artış hızı, kadının yumurtalık rezervinin yaşla azalma trendine birebir uyum göstermesidir.

    İnfertilite tedavileri, özellikle tüp bebek ve mikroenjeksiyon gibi, ileri tekniklerin başarılı sonuçlanabilmesinde en önemli etkiyi kadının yaşı ve buna bağlı olarak elde edilen yumurta sayısı ve kalitesi yapmaktadır. Bu nedenle, çiftler için çok büyük önem taşıyan bu tedavilerde, başarı şansını önceden değerlendirebilmek için yumurta rezervini ölçmeye yönelik bir çok kriter belirlenmeye çalışılmıştır. Ancak bu belirteçlerin birçoğu (örneğin kandaki FSH değerleri gibi) farklı zamanlarda farklı sonuçlar verebildiği için yeterli bilgiyi vermekten uzak kalmıştır. Son yıllarda, Anti Müllerian Hormon (AMH) ölçümlerinin bu konuda daha çok yardımcı olduğu, kadının adet dönemlerinin farklı zamanlarında değerinin oldukça sabit kaldığı gözlemlenmiştir.

    AHM Hormonu Seviyesi Önemlidir!

    Gerçekte de, çok erken dönem yumurtalardan salgılanan bu hormon, kadının asıl yumurtalık havuzu hakkında bize daha doğru bilgiler vermektedir. Yapılan çalışmalar, kanda bakılan AMH değerlerinin, tüp bebek tedavisinde yumurtalıkların vereceği cevap konusunda bize önceden önemli bilgiler vermektedir. Düşük AMH değerlerine sahip kadınlarda yapılacak bir tüp bebek tedavisinde elde edilecek cevabın (muhtemel elde edilebilecek yumurta sayısının) düşük olacağını bilmek, hasta için en uygun olduğu düşünülen protokol seçiminde yardımcı olurken, hastanın bu yönde bilgilendirmesinde önemli bir parametre olacaktır.

    Kariyer, Çocuk, Menopoz Süreci Nasıl Tespit Edilir ? | 1 Yüksek AMH değerlerinde ise, hastadan en uygun cevabı alacak ilaç dozlarının ve protokollerinin belirlenmesi, yeterli sayıda ve kalitede yumurtalar elde edilmesine, buna bağlı olarak gebelik şansının artmasına neden olacaktır. Bununla beraber “ovaryan hiperstimulasyon sendromu” adı verilen ve tüp bebek tedavilerinde aşırı yumurtalık cevabı nedeniyle karın şişkinliği ve nefes alma güçlüğü gibi bazen şiddetli olabilen komplikasyonların ortaya çıkma olasılığı, yüksek AMH değerlerine sahip kadınlarda daha fazladır. Bu şekilde yüksek AMH değerlerine sahip kadınlarda, tedavilere uygun protokoller ve ilaç dozları ile başlamak, tüp bebek tedavilerinin bu en korkutan yan etkisini önlemede doktorlara en başından uyarıcı olacaktır.

    Aynı zamanda, AMH değerlerinin, menopoza giriş yaşını belirlemede belirleyici olabileceğine dair birçok çalışma bulunmaktadır. Beklenenden daha düşük AMH değerlerinde kadının ortalamalardan daha önce menopoza girme ihtimalinin arttığı gözlemlenmiştir.

    Her ne kadar bir kadının gebe kalma ihtimali veya menopoza girme süresi birkaç parametre ile kesin olarak belirlenemeyecek kadar karmaşık olaylar silsilesi olsa da, gebe kalma yaşını çeşitli nedenlerden erteleme eğilimi olan kadınların, bu türde parametrelerden yararlanmaları gelecek planlarını yapmakta onlara yardımcı olacaktır.

  • Çiftleri ayrılığın eşiğine getiren cinsel problemler hipnoz ve EFT ile tedavi ediliyor.

    Erkekler vajinusmus için doktora geliyor, ancak karım orgazm olamıyor diye gelen yok…

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr Ayşe Duman “Cinsel sağlık; sadece bir hastalığın ya da kusurun olmaması değildir. Cinselliğe pozitif ve saygılı bir yaklaşım içinde, zevkli, hoş, güvenli cinsel deneyimlerin önemini bilerek, bu bilince uygun davranılmasını da gerektirir” dedi.

    Kadında cinsel sağlık dendiğinde ilk akla gelen, kadının ilişkiye izin vermemesi anlamına gelen vajinismus. Kadınlar farklı sebeplerle ilişkiye hayır diyebilirler. Bunun başında kadının yetişme çağında cinselliğin, çirkin, pis, ayıp veya günah olarak tanıtılması geliyor. Tüm bunları bilinç altının yanlış kodlanması olarak değerlendiren Dr Ayşe Duman, “ Bizim yaptığımız bu yanlış kodlamaları, hipnoz ya da EFT (Duygusal Özgürlük Tekniği) yöntemleriyle değiştirmektir” şeklinde konuştu.

    Tabular, Günahlar, Yasaklar…

    Dr Ayşe Duman “ Maalesef hala insanlarda, özellikle kadınlarımızda cinsel konularla ilgili tabular, yasaklar, günahlar, batıl inançlarla çerçevelenmiş, tüm hayatı zehreden sıkıntılar var. Cinsellikte çiftler arasındaki cinsel çekim ve birlikte yaşanılan doyum noktaları ilişkiyi kuvvetlendirmekle birlikte, yakınlığı ve birbirinin olmayı sağlar. Cinsellik ve cinsel ilişki neslin devamlılığı için insanoğluna verilmiş bir lezzettir. Cinselliğe böyle bakıldığında kadının da zevk almasının önündeki engeller de kalkacaktır” dedi.

    Hipnoz ve EFT ile vajinismus tedavi ediliyor…

    Kadının hayatını zehreden, ilişkileri bitiren vajinismus hipnoz ve EFT ile kolayca tedavi ediliyor. Ortalama 5-6 seans süren hipnoz tedavisinden sonra çiftler sağlıklı cinsel yaşama kavuşabiliyor. Dr Ayşe Duman “Kadın ve erkek arasındaki tüm muhteşemliği ile işleyen sisteme yapılan müdahaleler, bilerek veya bilmeyerek yaptığımız yanlış yönlendirmeler, tabular, yasaklar, korkular, acı beklentileri hep yanlış algılamalardan kaynaklanmaktadır. Bize öyle öğretildiği, aklımıza öylesi yattığı için kabul ettiğimiz kendi doğrularımız, gerçeğe uymayabiliyor. İşte bizim hipnoz ve EFT ile yaptığımız, gerçeklerle kişinin doğruları arasında bir değiş-tokuştur. Çiftlerin sorunun çözümüne birlikte, ortak bir bakış açısıyla yaklaşabilmesi için seanslara birlikte gelmesi önemlidir. Sorun hangi tarafta olursa olsun, çözüm için her iki tarafın bilgilendirilmesi, sonucun kalıcı olmasını sağlayacaktır. Süreç içinde eşlerin birbirlerine destek olması son derece değerlidir ” diye konuştu

    Vajismustan değil çocuk sahibi olamamaktan şikayetçi

    Cinsel hayattaki tatminin, birliktelikteki mutluluğu pekiştirdiğini ifade eden Dr Ayşe Duman karşılaştığı örnekleri de paylaştı: “ 10 yıllık evli bir hastam tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olmak için gelmişti. Muayene sonucu hiç cinsel ilişkiye girmediğini gördüğümde, sağlıklı birliktelik için çocuk sahibi olmanın çok gerekli olmadığını fakat sağlıklı cinsel yaşamın birliltelik için olmazsa olmazlardan olduğunu konuşup vaginismus sorununa yoğunlaşmaya ve doğal yollardan gebelik elde edilmesine karar verdik… Bu örnekte olduğu gibi sağlıksız cinsel hayattan kaynaklanan sorunlar için çoğu zaman doktor doktor gezilmektedir. Oysa sorun çoğu zaman cinsellikle ilgili bilinçaltının yanlış programlanmasından kaynaklanmaktadır. Hal böyle olunca gereksiz yere kısırlık tedavilerinden tutunda geçmeyen kasık ağrılarından dolayı gereksiz ameliyat olan bir dolu kadın var maalesef.

    Çiftlerin mutluluğu için….

    Sebebi ne olursa olsun cinsel hayatın sağlıklı olmaması, kişinin günlük hayatını olumsuz etkileyecektir diyen Dr Ayşe Duman “Aldatma, şiddet, saygısız davranışlar, bazen depresyon, anksiyete gibi durumlar da vajinusmustan kaynaklanabilir. Toplum içinde zor konuşulan bu konunun çözümü için çiftlerin profesyonel yardım almaktan çekinmemesini tavsiye ederim. Bu konuda erkekler daha rahatlar, daha kolay geliyorlar. Ancak kadınlar için aynı şeyi söylemek zor” dedi.

  • Vichy’den etkinliği jinekologlar tarafından test edilmiş hamilelere özel çatlak kremi Önleyici – Düzeltici

    Vichy’den etkinliği jinekologlar tarafından test edilmiş hamilelere özel çatlak kremi Önleyici – Düzeltici | 2• Var olan Çatlak izlerinin görünümünü azaltmaya yardımcı olur.

    • Görünme riskini yok eder.

    • Cildi sıkılaştırır.

    Jinekologlar tarafından test edilmiştir.

    Çatlak izleri kolajen ve elastin liflerindeki zayıflık sonucu oluşur. Hayatın bazı dönemlerinde ortaya çıkabilirler: örneğin ergenlik, hamilelik veya kilo, boyut değişiklikleri. Bu cilt sorununa karşı etkin şekilde savaş açmak için Vichy Laboratuarları yoğun bir Çatlak kremi geliştirdi.

    INTERVENTION VERGETURES

    Silisyum, besleyici bitkisel yağlar ve hydroxyproline açısından zengin olan bu ürün çatlak izlerine karşı çift yönlü bir etki yapar.

    ÖNLEYİCİ ETKİ
    İyi nemlendirilen ve beslenen cilt elastikiyetini korurken, gerilmelere karşı daha dayanıklı olunmasını sağlar. Bu sayede çatlak izlerinin oluşumunun önlenmesinde önemli ölçüde yardımcı olur.

    DÜZELTİCİ ETKİ

    Cildin sıkılaşmasına ve yeniden yapılanmasına yardım ederek çatlak izlerini gözle görünür bir şekilde azaltır: boyutları küçülür ve renkleri silikleşir.

    Hafif ve hoş kokuludur, dokusu masajla birlikte mükemmel biçimde cilde nüfuz eder.

    Nasıl kullanılır ?

    Hergün kullanın. Söz konusu izlerin oluşumuna müsait bölgelere sürün: karın, göğüsler, uyluk bölgesine, kalçalar. Tamamen emilene kadar masaj yapın. Koruyucu etkisi için: hamilelikte 4. aydan itibaren kullanın. Varolan çizgiler için: 3 ay boyunca devamlı olarak kullanın. İyi sonuç için, düzenli kullanım (günde bir ya da iki kez) gerekir.

    Jinekologlar tarafından test edilmiştir.

    KENDİ KENDİNE BAKIM

    Hamilelik, kendinize bakmanızı gerektiren özel bir dönemdir. Bu yüzden, Vichy Laboratuarları, basit masajlarla birlikte çatlak izlerine karşı bakım kremini kullanmanızı öneriyor. Bu masaj teknikleri, hamile kadınlar için masajlarda uzman olan bir fizyoterapist tarafından geliştirilmiştir. Kendinizi daha rahat ve bebeğinize daha yakın hissetmenize yardımcı olmak için. Bu masajı akşamları yapmanız en iyisidir.

    Karın masajı:
    Karnınızın altında, ellerinizi birleştirin. Karnınızın iki yanında, yavaşça bastırarak ellerinizi yukarı çekin. Çapraz yaparak işlemi tamamlayın. Bir elinizi diğerinin üstüne gelecek şekilde, ellerinizi birleştirin, yavaşça bastırarak saat yönünde büyük dairesel hareketlerle karnınıza masaj yapın.

    Üst bacak ve kalça masajı:
    Dizden yukari doğru, üst bacağı, kalçaları ve popuyu içeren masaj yapın. Popoda ve üst bacakta büyük hareketler yapın.

    200 ml

    Tavsiye Edilen Tüketici Fiyatı : 74,9 TL

    Sadece Vichy yetkili eczanelerinde satılmaktadır.

  • Tüp bebekte yeni gelişmeler baş döndürücü

    Tüp bebekte yeni gelişmeler baş döndürücü | 3Üreme tıbbı çok hızlı gelişiyor

    Tüp bebekte son durum!

    Hala tüp bebek yaptırması gereken 80 milyon çift var…

    SON 10 yılda sağlık alanında gerçekleşen en önemli gelişmelerin başında üreme sağlığı ile ilgili olanlar geliyor. Bu konuda en büyük yatırımları yapan Bahçeci Tüp Bebek Grubu, Alman Hastanesi’nden ayrıldıktan sonra Fulya Terrace’da açtığı yeni merkezinde, teknolojinin bütün imkanlarını kullanarak hastalarına hizmet veriyor. 2500 metrekarelik alan üzerine kurduğu merkezinde, deneyimli ekibi ile kadın sağlığı ve tüp bebek ile ilgili bütün tedavi tekniklerini uygulayan Prof. Dr. Mustafa Bahçeci, “Dünyaya paralel olarak merkezimizde uyguladığımız bütün tedavi imkanlarını bebek sahibi olmak isteyen çiftlerimize sağlıyoruz. Tüp bebek ile ilgili gelişmeler baş döndürücü!” dedi.

    Bahçeci Grubu doktorlarından Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr. Bora Cengiz, tüp bebek tedavilerindeki son yenilikleri anlattı:

    “1978 yılında ilk tüp bebeğin doğumundan bu güne kadar yüzbinlerce çift yardımcı üreme teknolojileri ile gebe kaldı. Tüm dünyada yaklaşık 50-80 milyon kadar çiftin çocuk sahibi olamadıkları için tedavi olmaları gerektiği hesaplanıyor. Teknolojideki inanılmaz gelişmelere rağmen halen birçok çift yardımcı üreme yöntemleri ile denemelerine rağmen gebe kalıp bebek sahibi olamıyorlar. Özellikle menide ve sonrasında ameliyatla (TESE-mikro TESE) sperm bulunamayan erkekler veya yumurtası tükenmiş erken menopoza girmiş kadınlar için çözüm bulunmamakta. Bazı hastalara sperm olmasına rağmen sperm eşinin yumurtasını dölleyememekte veya embriyo gelişimi ilk günlerde durabilmektedir. Günümüzde tüp bebek tedavisi uygulanan çiftlere önerilen maksimum tedavi sayısı 4 olarak belirlenmiştir. Tedavi sayısının artması ile gebelik oranları 4 denemeden sonra değişmemektedir.

    İşte bu yüzden hastalarımız tarafından yıllar sonra aranıyoruz. Sperm bulunamamış veya yumurta elde edilememiş bir hastamız “hocam bu kök hücre tedavinse başladınız mı?” diye soruyor. Ya da gazete de “embriyoları rahim duvarına yapıştırıyoruz” haberini okuyan tekrarlayan implantasyon başarısızlığı hastalarımız bu yeni mucizenin kliniğimizde yapılıp yapılmadığını soruyor.

    Kök Hücre nerede nasıl yapılıyor?

    16 Haziran 2010 tarihinde gazetelerden bir haber “erkek kısırlığında kök hücre ile yapılan uygulamalar olumlu yönde ilerliyor”. Yine çalan telefonlar ve “siz de başladınız mı?” soruları. Peki bu çalışmalar hangi aşamada? Memeli kök hücrelerinden oosit (yumurta) ve sperm elde etme çalışmalarının hızlı bir şekilde ilerlediğini biliyoruz. Ancak bu konuda çalışan merkezler üreme hücrelerine ulaşmanın yolunu bulmalarına rağmen klinik kullanıma girene kadar daha çok çalışmaları gerektiğini bildiriyorlar. İnsan üremesinde güvenilir bir çözüm olarak kullanılabilmeleri içinse daha 10 yıllar var.

    Daha az yumurta ve daha iyi sperm

    Sağlık Bakanlığı, yeni Üreme Tıbbı Yönetmeliği ile uygulamalarımıza bazı kısıtlamalar getirdi. Bakanlığın ana ve haklı hedefi çoğul gebelikleri ve bu yüzden olan erken doğumları azaltmak. Ancak 35 yaşın altında tek embriyo transferi sınırlaması getirilmesi, gebelik başarısını iki embriyo transferine göre düşürecektir. Avrupa verilerine göre de (ESHRE 2006) tek embriyo transferinde önceki yıllara göre artış olmasına rağmen tüm yaş gruplarında iki embriyo transferi hastaların %60’ına uygulanmaktadır. Ülkemizde 35 yaşın altındaki kadınlarda tek embriyo transferinin zorunlu hale getirilmesi ile en iyi embriyonun seçilmesi büyük önem kazandı. Amerika da araştırmacıların bu embriyoların “metabolomiks” yöntemi ile seçilmesi ile verilen embriyonun tutulabilme olasılığını %80’lere çıkardıklarını biliyoruz.

    Metabolomiks ile en iyi embriyoyu seçiyoruz

    Ülkemizde de, dünyayla birlikte en iyi embriyonun seçiminde yeni uygulanan metabolomiks teknolojisini hastalarımızın hizmetine sunduk. En iyi embriyoyu seçerken klasik yöntemlerin yanı sıra embriyonun metabolizmasını da çalışarak ve her iki yöntemi birlikte kullanarak gebelik şansını arttırabiliyoruz. En iyi embriyonun secimi IVF-ICSI uygulamalarında en önemli konulardan biridir. Uygulama sonucunda elde edilen bir embriyo grubunda hangisinin bebek oluşturma potansiyelinin en fazla olduğunu tayin etmek birçok bilimsel araştırmanın ve yıllar süren deneyimlerin sonucunda belirlenmeye çalışılmaktadır. Günümüz teknolojileri bebek oluşturma şansı en yüksek embriyonun tayininde ağırlıklı olarak morfolojiyi (embriyonun dış görünümü) kullanmaktadır. Embriyo morfolojisi elbette ki seçimde belirli bir katkı sağlamaktadır; ancak görünüm olarak en kaliteli olarak saptanan embriyo grubunda dahi en azından genetik olarak problemli olanların oranının yarıdan fazla olduğu bilimsel yayınlarda gösterilmiştir. Bu bulgu göstermektedir ki, morfoloji en iyi embriyoyu tayin etmede en uygun kriter değildir. Nitekim, metabolomiks çalışmalarında gösterilmiştir ki embriyo metabolizması her zaman gebelik kapasitesi morfolojik olarak en yüksek embriyoyu işaret etmemektedir.

    Embriyo gelişimi sırasında içinde bulunduğu ortam ile etkileşim içindedir. Laboratuvar şartlarında bu ortam embriyonun içinde bulunduğu kültür sıvısıdır. Embriyo bu sıvıdan ihtiyacı olan molekülleri alırken metabolize edip kullanması sonucu artık olarak meydana çıkan molekülleri de ortama geri bırakır. Bu şekilde içinde bulunduğu sıvının kompozisyonu her embriyonun metabolizmasına göre farklılık gösterir. Sıvının kompozisyonu spektroskopi denilen özel bir teknikle içinden özel bir ışık geçirip moleküllerin yansımasının grafiği (ya da haritası) çıkarılarak belirlenebilir. Sonuçta her embriyonun metabolizmasına göre haritası çıkartılıp bu grafik o embriyonun gelişim ve gebelik kapasitesi ile ilişkilendirilir. Bu teknik ‘metabolomics’ olarak adlandırılır ve embriyonun morfolojisinden bağımsız olarak veri sağlar.

    Bu teknoloji günümüzde dünyada sayılı merkezde kullanılmaktadır. Bahceci Grubu’nda tedavi gören çiftler de artık bu teknolojinin sağladığı avantajlara sahiptir.

    Erkek faktörüne bağlı problemlerin çözülmesi

    Sperm yapısı neden ile en zor çalışılan hücrelerin başında gelmektedir. Laboratuvarda sağlıklı spermin seçilebilmesi için Dünya sağlık Örgütü veya Kruger kriterleri ne göre sperm sınıflandırılmaktadır. Ancak dış görüşüne ve hareketliliğine göre en sağlıklı sperm seçilse bile bazı hastalarda döllenme gerçekleşmemekte veya döllense bile embriyo hayatına devam etmemektir. Sağlıklı spermin seçiminde de yeni ve farklı yöntemler uygulamaya konulmaktadır.

    IMSI – En iyi spermi seçiyoruz

    Intra-sitoplazmik morfolojiye göre seçilmiş sperm injeksiyonu (IMSI); konvansiyonel IVF mikroskopları ile karşılaştırıldığında özel büyütme teknikleri kullanarak spermlerin incelemesine imkan sağlayan bir yöntemdir. Bu yöntemde, kullanılan büyütmeler 6000 ve üzerine çıkarak morfolojik olarak en iyi spermlerin seçilmesine imkan sağlamaktadır. Bu gelişmiş yöntem sayesinde sperm hücresinde bulunan ve kromatin stabilizasyonunu bozduğu bilinen vakuol (etrafı zarla çevrili boşluklar) gibi bazı hücre içi yapıların tespit edilmesi olası olup, bu defektleri göstermeyen ya da en az defekt gösteren spermler ile ICSI (mikroenjeksiyor) yapılır, ve implantasyon ve gebelik oranlarını artırıp, erken dönem düşük riski ise azaltılabilir.

    IMSI özellikle erkek faktörü vakalarında (oligoastenoteratospermi) ve bir kaç kez deneme yapılmasına karşın gebeliğin elde edilemediği durumlarda başvurulması gereken bir tekniktir. Spermin embriyo gelişimine katkısı insanda iki ya da üçüncü günden sonra artmaktadır. Çünkü embriyo genomu yani sperm ve yumurtanın birleşmesiyle oluşan yeni genetik yapı bu dönemden sonra tam olarak faaliyete geçer. Genomun sağlıklı çalışmasının dolaylı bir göstergesi embriyonun blastosist evresine kadar yaşamını sürdürmesidir. Dolayısıyla IMSI yöntemi ile seçilen ve kromatinin daha stabilize olduğu düşünülen embriyoların blastosist evresine ulaşma oranlarının, IMSI kullanılmadan seçilen spermlerle oluşturulan embriyolara göre daha yüksek olduğu gösterilmiştir.

    IMSI tekniğinin uygulanması konvansiyonel ICSI’ye göre daha uzun zaman ve iyi eğitilmiş personel gerektirmekte, daha yüksek bir maliyete neden olmaktadır. IMSI’nin klinik anlamda gerçek faydası prospektif, randomize çalışmaların yapılmasından sonra anlaşılacaktır.

    Tüp bebek uygulamaları içinde hergün farklı bir çözüm önerilmekte ve daha önce tedavi edilememiş birçok hasta artık bu yeni yöntemlerle özlemle bekledikleri bebeklerine kavuşmaktadır. Ama bu süreçte yeni olarak sunulan bazı yöntemler yeterli klinik araştırmalar yapılmadan uygulamaya konulduğu için umulan faydayı sağlayamamaktadır. Bu yeni yöntemler için akılda tutulması gereken uygun hastaya yeterli tecrübeye sahip ekip tarafından bilimsel etkinliği ispatlanmış tedavinin uygulanmasıdır.”

  • Embriyo sayısına kısıtlama getiren yeni yasa : En gelişmiş standartlarda tüp bebek yapılacak !

    Bahçeci Kadın Sağlığı ve Umut Tüp Bebek Merkezleri Laboratuvar Direktörü Doç. Dr. Nadir Çıray, tek embriyo ile ilgili getirilen yeni yasayı şöyle yorumladı:

    7 Mart 2010 tarihi itibari ile geçerlilik kazanan yeni tüp bebek yönetmeliği ile transfer edilecek embriyo sayısı şu şekilde düzenlenmiştir;

    • 35 yaşa kadar ilk 2 uygulamada 1 embriyo verilecek,
    • 35 yaşa kadar 3 ve takip eden uygulamalarda en fazla 2 embriyo verilecek,
    • 35 yaşın üstünde herhangi bir uygulamada en fazla 2 embriyo verilecek.

    Bu yönetmelik ile hedeflenen çoğul gebeliklerin ve buna bağlı oluşan komplikasyonların önlenmesidir. Uygulamaya konan yönetmelik günümüzde benzer işlevi gören uluslararası standartlarla karşılaştırıldığında deyim yerindeyse merkezler ve dolaylı olarak hastalar açısından en zor koşulları oluşturmaktadır. Bu yönetmeliğin benzerleri tek embriyo transferi konusunda dünyada önderliği yapan Kuzey Avrupa ülkelerininkine eşdeğerdir.

    Bu yazıda, yeni yönetmelikte embriyo transferi sayısındaki yeni uygulamayı embriyoloji açısından değerlendireceğim.

    Çünkü embriyo transferi sayısında yapılan değişiklik kanımca en fazla embriyologları ilgilendirmektedir. Mutlaka ki ovulasyon indüksiyonu yani yumurtalıkların uyarılması uygulaması da dolaylı olarak bu yönetmelik sonucu etkilenecek, daha ‘yumuşak’ indüksiyon protokolleri popüler hale gelecektir. Çünkü transfer edilen embriyo sayısını en aza indirgemek, genele yayıldığında, daha az yumurta gereksinimi doğuracaktır. Dolayısıyla, bundan sonra daha az gamet hücresi ile çalışarak en az sayıda embriyo transfer edeceğiz.

    İlk olarak şunu söylemek gerekir; tüp bebek uygulamaları ile oluşan çoğul gebelik ve buna bağlı oluşan komplikasyonları en aza indirgemek açısından bu yönetmelik ile ortaya konulan koşullar doğrudur. Çoğul gebelikleri önlemenin tek koşulu birden fazla embriyo transfer etmemektir. Bu koşul yurtdışında yıllar süren bilimsel çalışmaların ortaya koyduğu bir gerçektir. Bu koşulu da ilk uygulayan Türkiye değildir, yukarıda da bahsettiğim gibi birçok ülkede yıllardır bu koşullar uygulanmaktadır ve olumlu etkisi de gözlenmiştir. Bundan sonra benzer olumlu etkileri ülkemizde de gözleyeceğiz.

    O halde yeni uygulama ile transfer edilen embriyo sayısını en aza indirgemenin olumsuz yönleri nelerdir? Herkesin üzerinde uzlaştığı söylem gebelik oranının düşmesidir. Bu da bilimsel bir gerçektir, gebelik oranları bir miktar azalacaktır. Öte yandan bilimsel yayınların desteklediği bulgular çerçevesinde, büyük olasılıkla erken doğumlar, riskli gebelikler azalacak, eve bebek götürme oranı olarak tanımlanan, sağlıklı bebek doğum oranı gebelik oranındaki kadar azalmayacak ve belki aynı kalacaktır. Bu da en azından sosyo-ekonomik bir kazanç elde edeceğiz demektir. Günümüze kadar olan yönetmelik çerçevesinde eve bebek götürme oranı hakkında sağlıklı bir veri elde edilemiyor idi, oysa tüp bebekte gerçek başarı bu veri ile ölçülmelidir. Yani transfer edilen embriyoların kaç tanesi sağlıklı bir bebek olarak doğmuştur konusunu bundan sonra konuşmaya ve tartışmaya başlayacağız. Kalite standartlarımızı en yukarıya taşıyacağız.

    Yeni yönetmelik ile ortaya çıkan durum neden en çok embriyologları ilgilendirmektedir? Çünkü tek (ya da en fazla iki) embriyo transfer ederek başarının devamı embriyoloji laboratuvarı açısından iki önemli şarta bağlıdır;

    • Transfer etmek için en iyi embriyoyu seçebilmek,
    • İyi laboratuvar koşullarında embriyo kalitesini koruyabilmek,
    • Gereken durumlarda uzamış embriyo kültürü (blastosist) yapabilecek şartlara sahip olmak,
    • Eldekiler içinde sağlıklı bebek oluşturma olasılığı en yüksek embriyoyu seçme bilgi ve tecrübesine sahip olmak,
    • Arta kalan embriyoları başarıyla saklayabilmek ve tekrar kullanabilmek,
    • Başarılı bir embriyo dondurma protokolü,
    • Dondurulacak embriyoların seçimi,
    • Embriyo dondurma sırasındaki işlem ve manipülasyonlar,
    • Dondurulan embriyoları çözerken canlılığı koruyabilmek,

    Embriyolar farklı günlerde dondurulup çözülebilir; farklı günlerde dondurma ve çözdürme değişik protokollerin uygulanmasını gerektirir çünkü embriyo gelişim günlerine göre embriyoların canlılıklarını koruma farklı şartlar gerektirir.

    Yukarıda anlatmaya çalıştığım perspektif, transfer edilen embriyo sayısındaki değişimlerin laboratuvar açısından değerlendirmesidir. Bu iki koşul birbirini tamamlayıcı unsurlardır. Daha az sayıda embriyo transfer etmek, mutlaka iyi bir embriyo dondurma-çözdürme yetisine sahip olmayı gerektirir. Çünkü önceye göre çok daha fazla sayıda transfer sonrası arta kalan embriyo saklıyor olacağız. Bu embriyoların nasıl dondurulup takip eden tedavilerde ne kadar başarılı olarak çözdürülüp kullanıldıkları çiftler için daha fazla önem taşıyacaktır.

    Mutlaka ki bir ya da iki embriyonun transferi sırasındaki uygulama başarısı da çok önemlidir. Burada belirleyici faktör manipulasyonu yapan doktordur.

    Kısaca özetlemek gerekirse; bu yönetmelik sonrasında ülkemizde en gelişmiş standartlarda tüp bebek uygulamasının önü açılmıştır. Tüp bebek merkezlerinin kendilerini bu standartlara adapte etmeleri ile sadece hastalar ya da sosyo-ekonomik kazançlar söz konusu değildir, ülkemizin bilimsel yayın kalitesinin daha da artması beklenebilir. Doğal olarak beklenti, orta ve uzun vadede uluslararası platformlarda önümüzdeki yıllarda ülkemizin tüp bebek açısından daha fazla söz sahibi olmasıdır.

    Doç. Dr. Nadir Çıray

  • Tüp Bebek Tedavisinde % 50 İndirim Fırsatı!

    42-19504024Tüp Bebek Tedavisinde % 50 İndirim Fırsatı!

    Maya Tüp Bebek Merkezi, engelleri aşıp biran önce anne olmayı hayal edenler için önemli bir ayrıcalık başlatıyor.
    www.mayatupbebek.com.tr adresinden Maya Fırsatlar bölümüne tıklayarak üye olan çiftlere, raporlu hastalara uygulanan bedel olan 2.142 TL (Sağlık Uygulama Tebliği tüp bebek tedavisi bedeli ve devlet tarafından belirlenen katkı ve katılım payları) üzerinden tüp bebek tedavisi uyguluyor. Böylece çiftler, güncel tedavi fiyatları ile kıyaslandığında ortalama % 50 oranında bir avantaj sağlamış oluyor.

    sc-049-0149Bu uygulama 2009 yılı içindeki Anneler Günü ve Babalar Günü’nü kapsayacak şekilde, 16 Mart – 30 Haziran 2009 tarihleri arasında tedaviye girecek çiftler için geçerli olacak.

    İleri yardımcı üreme teknikleri konusunda dünya lideri olan Cleveland Clinic Üreme Sağlığı Merkezi ile bilimsel işbirliği anlaşması bulunan Maya Tüp Bebek Merkezi, üreme konusunda problem yaşayan anne baba adayları için soruna yönelik tedaviler uyguluyor ve alternatif öneriler sunuyor.

    Kampanyaya başvurmak için tıklayın.

    Maya Tüp Bebek Merkezi
    Bilgi için : 0 800 314 1 314


  • Anne Adaylarına Anneliği Armağan Ediyoruz…

    42-19938972Maya Tüp Bebek Merkezi’nden Kadınlar Kulübü Üyelerine Özel Ücretsiz Tüp Bebek ve Bütünleşik Tedavi Planı.

    Maya Tüp Bebek Merkezi, anneliği yaşamak isteyen anne adaylarına çok özel bir fırsat sunuyor. Anketi dolduran 750. kişiye ücretsiz tüp bebek tedavisi armağan ediyoruz. Anketimizi dolduran tüm üyeler ise “Bütünleşik Tedavi Planı”ndan yararlanma hakkı kazanacak.

    Çekilişimize katılan 750. üye, 1800 Euro değerindeki jinekolojik muayene, sperm tahlili ve geri kalan tüm tedaviyi kapsayan, ücretsiz tüp bebek tedavisi ve Maya Konukevi’nde konaklama hakkı kazanacaktır. (İlaç masrafları, ilave olarak çıkabilecek ek tedavi giderleri çifte aittir.)

    Kampanya kapsamında, anketi dolduran herkese ise “Maya Bütünleşik Tedavi Planı” hediye ediyoruz. Böylece siz de uluslararası standartlarda hazırlanmış başarılı bir tedavi planı ile bebeğinize kavuşma fırsatı yakalayacaksınız.

    42-17762207Tüm bu fırsatlardan yaralanmak için öncelikle Kadınlar Kulübü üyesi olmanız ve anketimizi doldurmanız yeterlidir.

    Ankara’da bulunan tüp bebek merkezinin çekilişi her üyemiz için geçerlidir!

    Çekilişe son katılım tarihi : 15 Mart 2009

    Tedaviyi kazanan şanslı çiftimizi 16 Mart 2009 tarihinde açıklayacağız.

    Önemli Uyarı

    * Başvuru yapabilmek için Kadınlar Kulübü üyesi olmanız gerekmektedir. Kadınlar Kulübü üyeliği sırasında verdiğiniz e-mail esas kabul edilecektir. Lütfen üye değilseniz öncelikle üye olunuz. (üye olmak istiyorum)

    * Tekrar kayıtlar kesinlikle kabul edilmeyecek ve silinecektir. Anketimizi kendi adınıza ya da başkası adına sadece bir kez doldurabilirsiniz.

    * Uyarıları dikkate aldığınız için teşekkür ederiz.

    II. Kampanya tamamlanmıştır.

    Bu konuda özverili bir araştırma yapan ve sonuçlandıran sevgili Barçman’a çok teşekkür ederiz.