Etiket: ilk gece

  • Vajinismusa Tedavi

    Vajinismusa Tedavi

    Evli kadınların kabusu haline gelen vajinismus sorununun çözümü için hazırlanan cinsel terapi kitabı, evliliklerinde sorun yaşayan çiftlerin de biliçlenmesini sağlayacak.

    Türkiye’de cinsel hayatı olan her on kadından birinin kabusu haline gelen vajinismus sorunu tarihe karışacak. Halk arasında “Evli Bakirler” olarak da bilinen vajinismuslu kadınlar ve eşleri için yeni bir vajinismus tedavi kitabı çıktı. Vajinismusa son verebilmek için resimli cinsel terapi el kitabı olan Mühürlü Beden, Türkiye’nin en ünlü cinsel terapistlerinden biri olan Dr. Cem Keçe ve Jinekolog Dr. Yasemin Yıldız tarafından kaleme alındı. Cinsel bilgilenme ve kendi kendine yardım kitabı olan Mühürlü Beden’i kamuoyuna tanıtan ve tavsiye eden Psikoterapi ve Psikoterapistler Derneği (PSİKODER) terapistleri, vajinismus ve evli bakirelerle ilgili çiftlerin cinsel bilinçlenmesi ve farkındalığı için yararlanabilecekleri bilgileri gözden geçirdi.

    Bedeninizdeki mührü söküp atın!

    Vajinismus tedavilerindeki bilimsel ve farklı yaklaşımların önemine değinen PSİKODER Yönetim Kurulu Üyesi Psikoterapist Serap Güngör, “Evli olmanıza rağmen hala bakire misiniz? Evli ve mühürlü bir bedene mi sahipsiniz? Bir kaçınma ve erteleme durumu olan vajinismusla ilgili doğru bilinen yanlışları merak mı ediyorsunuz? Cinsellikle ilgili uydurmalar hayatınızı mı karartıyor? Vajinismus, ilk gece, cinsellik, evlilik ve yakın ilişkiler üzerine bilimsel gerçekleri ve önerileri ele alan bu kitabı okuduktan sonra hurafelerinizden kurtulacaksınız, partnerinizle olan iletişiminizden daha fazla keyif alacak ve bedeninizdeki mührü söküp atacaksınız. Çünkü evli bakire olmak artık kader değil” dedi.

    Cinsel bilgilendirme ve kendi kendine yardım kitabı niteliğinde

    Kamuoyunu bilgilendirmek için daha çok vajinismus tedavi kitabının yazılmasının önemine değinen PSİKODER Genel Sekreteri Psikoterapist Kemal Özcan ise, “Vajinismusun tanısından nedenlerine, tiplerinden tedavi seçeneklerine kadar, vajinismusla ilgili merak edilen her konuda, en bilimsel ve en güncel bilgileri aktaran kitap, vajinismus için cinsel bilgilenme ve kendi kendine yardım kitabı olarak, cinsel hayatı ebeveynlerinin ve toplumun değer yargılarının etkisinde, hatta kontrolü altında olan gençlere ve yetişkinlere bekledikleri yardım elini uzatıyor” değerlendirmesini yaptı.

     

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimizle Vajinismusu yenelim

     

  • Ülkemizde Her On Kadından Biri Vajinismus Sorunu Yaşıyor!

    Ülkemizde Her On Kadından Biri Vajinismus Sorunu Yaşıyor!

    CİSED GENEL SEKRETERİ PSİKOLOG SERAP GÜNGÖR: “EVLİ BAKİRE OLMAK ARTIK KADER DEĞİL!”

     Bir kaçınma ve erteleme durumu olan vajinismus, ülkemizde cinsel hayatı olan her on kadından birinin kabusu haline geldi. Halk arasında “Evli Bakirler” olarak da bilinen vajinismuslu kadınlar ve eşleri için yeni bir vajinismus tedavi kitabı çıktı: “Mühürlü Beden” Vajinismusa son verebilmek için resimli cinsel terapi el kitabıolan Mühürlü Beden; Türkiye’nin en ünlü cinsel terapistlerinden biri olan Dr. Cem KEÇE ve Jinekolog Dr. Yasemin YILDIZ tarafından, dostça ve yalın bir üslupla kaleme alındı. Cinsel bilgilenme ve kendi kendine yardım kitabı olanMühürlü Beden‘i kamuoyuna tanıtan ve tavsiye eden Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri,vajinismus ve evli bakirelerle ilgili çiftlerin cinsel bilinçlenmesi ve farkındalığı için yararlanabilecekleri bilgileri gözden geçirdi…

    BEDENİNİZDEKİ MÜHRÜ SÖKÜP ATACAKSINIZ!

    Vajinismus tedavilerindeki bilimsel ve farklı yaklaşımların önemine değinen CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör; “Evli olmanıza rağmen hala bakire misiniz? Evli ve mühürlü bir bedene mi sahipsiniz? Bir kaçınma ve erteleme durumu olan vajinismusla ilgili doğru bilinen yanlışları merak mı ediyorsunuz? İlk gece ve kızlık zarına dair hurafeler veya cinsellikle ilgili uydurmalar hayatınızı mı karartıyor? Evlilik veya çift ilişkilerinizde sağlıklı ve mutlu bir şekilde seks yapabilmek ve korkmadan cinselliği arzulamak mı istiyorsunuz? Ağrı ve acı duymadan seks yapabilmek için neler mi vermezdiniz?Cinsel hayatınız kıpırtısını mı kaybetti? ‘Mühürlü Beden‘ adlı bu kitap sizin için yazıldı. Vajinismus, ilk gece, cinsellik, evlilik ve yakın ilişkiler üzerine bilimsel gerçekleri ve önerileri ele alan bu kitabı okuduktan sonra hurafelerinizden kurtulacaksınız, seksten, ilişkilerinizden ve partnerinizle olan iletişiminizden daha fazla keyif alacak ve bedeninizdeki mührü söküp atacaksınız. Çünkü evli bakire olmak artık kader değil!” dedi.

    CİNSEL BİLGİLENME VE KENDİ KENDİNE YARDIM KİTABI: “MÜHÜRLÜ BEDEN”

    Kamuoyunu bilgilendirmek için daha çok vajinismus tedavi kitabının yazılmasının önemine değinen CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Kemal Özcan; “Vajinismusun tanısından nedenlerine, tiplerinden tedavi seçeneklerine kadar, vajinismusla ilgili merak edilen her konuda, en bilimsel ve en güncel bilgileri aktaran Mühürlü Beden,vajinismus için cinsel bilgilenme ve kendi kendine yardım kitabı olarak, cinsel hayatı ebeveynlerinin ve toplumun değer yargılarının etkisinde, hatta kontrolü altında olan gençlere ve yetişkinlere bekledikleri yardım elini uzatıyor. Vajinismusla ilgili yaygın yanlış bilgileri düzeltmeyi, ilk gece ve kızlık zarı kanaması gibi sorunları kolayca aşmak için destek olmayı, korkmadan seks yapabilmek için en yeni cinsel terapi yöntemlerini anlatmayı amaçlayanMühürlü Beden kitabını, cinsellik ve ilişkiler konusunda kendini yeterli, iyi veya normal kabul edenler de dâhil olmak üzere herkese tavsiye ediyoruz. Çünkü bu kitaptan öğreneceğiniz çok şey var. Okuyunca bu tavsiyeye hak vereceksiniz.” dedi.

  • Kadın ve erkeklerin kabusu

    Kadın ve erkeklerin kabusu

    Günümüzde pek çok çift cinsel birlikteliklerinde problemler yaşıyor. Bu problemlerin temelinde kimi zaman fizyolojik kimi zamanda psikolojik nedenler var. Ancak asıl sorun çiftlerin cinsel birliktelik yaşayamadıkları durumlarda bile uzmanlara başvurmamaları. Bu yüzden Hattat Klinik Kadın Cinsel Fonksiyonu Araştırma Bölümü Başkanı Ece Hattat’a ilişkiye giremeyen çiftleri ve sık yaşanan cinsel problemleri sordum.

    1. Vajinismus neden oluyor?

    Vajinusmus ülkemizde en çok cinselliğin başından itibaren oluşuyor. Cinsel bilgi yanlışları, ilk gece korkusu gibi nedenlerle ile ilk beraberlik denemesiyle kasılma, kendini geri çekme, eşi itekleme yaşanıyor. Bu durumda ne kadar denenirse denensin birliktelik yaşanamıyor. Vajinismus cinselliğin başında oluşabileceği gibi bazı enfeksiyonlar, ameliyatlar veya kimyasal maddeler gibi nedenlerle sonradan da gelişebilir. Aşırı heyecan, cinsel uyarılmada problemler, cinsel isteksizlik ve cinsel bilgi eksiklikleri de vajinismus sebebi olabilir.

    2. İlk gece korkusunun etkileri nelerdir?

    Cinsellik hala bir tabu olarak kabul ediliyor. Bu nedenle cinsellikle ilgili şehir efsaneleri kulaktan kulağa yayılıyor. Aile Sağlığı Araştırma Derneği olarak yaptığımız çalışmalarda her 10 kadından 7’sinde bu yanlış inanışlar nedeniyle vajinismus geliştiğini bulduk. İlk gecenin kadın için çok büyük bir ızdırap olacağı, çok yoğun kanamaların yaşanacağı, kadınların cinsellikten zevk almadığı gibi yanlış bilgiler cinselliğe karşı bir korku geliştirebiliyor. İlk beraberliğine bu korku ile adım atan kadınlarda da kasılma görülüyor.

    3. İlk gece korkusunun kadınlarda baskı yarattığı biliniyor. Peki ya erkekler?

    İlk gece, erkeğin de üzerinde büyük bir baskı yaratıyor. Özellikle ilk deneyimini yaşayacak erkeklerde hem cinsel performans bakımından başarılı olma kaygısı, hem eşi memnun etme endişesi büyük bir stres yaratır. Üstelik eş de endişeli ve gergindir. İlk gecede bu kaygılar nedeniyle sertleşme problemi veya erken boşalma gelişebilir. Kendini veya eşi suçlama, öfke, endişe, üzüntü gibi pek çok duygu yaşanabilir. Bu durumda cinsellik bir yarışa, beraberliği yaşamak da bir bitiş çizgisine dönüşür. Çift, cinselliği zevk ve mutluluk verecek ya da beraberliklerini bütünleyecek keyifli bir olay olarak değil, bir görev gibi görmeye başlar. Bu görev hissi, çiftin üzerindeki baskıyı iyice arttırır ve çift cinsel anlamda işlev bozukluğu geliştirir. Cinsellikten soğuma, ilişki problemleri yaşanabilir. Ailelerin beklentisi veya sosyal olarak kendini yeterli hissetme endişesi de sorunları büyütür.

    4. İlk gece korkusu yaşayan çiftlere nasıl çözüm bulunabilir?

    Öncelikle cinselliğe, evlilik öncesi doğru cinsel bilgilerle adım atılması gerekiyor. İlk geceye kadar çoğu zaman sadece arkadaş, akraba tavsiyeleri ve kulaktan dolma bilgilerle cinsellik öğreniliyor. Genel bilgiler doğru kaynaklardan temin edilmeli. İlk gecede karşılaşılabilecek sorunlara karşı hazırlıklı olmak gerek. Böylece kadında korku, kasılma veya erkekte cinsel performans sorunları geliştiğinde çift olaya daha geniş bir çerçeveden bakabilir. Türkiye’de yaptığımız çalışmalarda, evlendikten sonra cinsel beraberlikte sorun yaşayan çiftlerin ortalama 2.5 yıl beklediklerini gördük. Bu çok uzun bir süre. Birçok çift sorunlarını deneyerek çözebileceklerine inanarak yıllarca bekleyebiliyor. Oysa ortalama 1 hafta bekleyip sorun çözülmez ise doktora başvurmak gerek. Burada amaç, sadece cinsel anlamda birliktelik yaşamak değil, bu birlikteliği keyif ve mutlulukla yaşamaktır.

    5. Erkeklerin bu durumda erken boşalma veya sertleşme sorunu geliştirdiğinde, nasıl çözüm bulunabilir?

    İlk geceden itibaren erken boşalma veya sertleşme sorunu yaşanıyorsa, bu durum bir performans endişesi veya eşin cinsel korkusu nedeniyle gelişmiş olabilir. Bu durumda verilecek çalışmalar ile bu kaygı azaltılabilir. Ancak sorun devam ediyorsa, organik anlamda inceleme yapmak gerekebilir. Altta yatan bir sorunu atlamamak ve herşeyi psikolojiye bağlamamak çok önemli.

    6. “Cinsel birliktelikte başarısız erkek erkek değildir” inancı doğru mudur?

    Bu çok yaygın bir şehir efsanesidir. Cinselliği bir başarı kriteri olarak değerlendirmek hem erkeğe hem de eşine büyük bir stres getirir. İlişkilerde sertleşme sağlayamayan, sürdüremeyen veya erken boşalma yaşayan erkek özgüvenini yitirir. Bir erkeğin bir kere cinsel sorun yaşaması hayat boyu cinsel sorun yaşayacağı veya bu sorunun tekrarlayacağı anlamına gelmez. Her erkek dönem dönem, geçici olarak cinsel performans ile ilgili sorunlar yaşayabilir. Ancak bu sorunlar ısrarcı bir şekilde devam ederse mutlaka bir hekime başvurmak gerekir.

    7. Vajinismus hakkında doğru bilinen yanlışlar

    YANLIŞ 1: İLK GECE KADIN İÇİN ÇOK IZDIRAP VERİCİDİR

    YANLIŞ 2: VAJİNİSMUS EŞİNİ BEĞENMEYEN KADINLARDA OLUŞUR

    YANLIŞ 3: VAJİNİSMUS SADECE KADININ SORUNUDUR

    YANLIŞ 4: VAJİNİSMUS YETERİNCE DENEME İLE KENDİLİĞİNDEN ÇÖZÜMLENİR

    YANLIŞ 5: VAJİNİSMUS TEDAVİSİ ÇOK UZUNDUR VE TEDAVİSİ TAM YAPILAMAZ

     HT

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimizle Vajinismusu yenelim

    Vajinismus Tedavisi – Parmak Egzersizleri

  • Hayali bir ağrı algısı vajinismusa yol açabilir…

    Hayali bir ağrı algısı vajinismusa yol açabilir…

    Benim vajina deliğim yok!

    Vücudundan ve vücut fonksiyonlarından korkmanın vajinismuslu kadınlarda sık rastlanan bir durum olduğuna dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. A. Cem Keçe; “Birçok kadın kendi cinsel organlarının yapısı ve yeri hakkında bilgi sahibi değillerdir. Sık rastlanan endişeler vajinanın deliğinin nerede olduğunun bilinmemesinden kaynaklanır. “Vajina sonsuzdur”, “Tüm vücut boyunca vajina devam eder”, “Vajina içinde bir şeyler kaybolabilir”, “Benim vajina deliğim yok”, “Eşim ya yanlış deliğe girmeye çalışırsa”, “Cinsel birleşmenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum”, “Cinsel ilişkiye girersem vücudumu parçalanabilir”, “Penis vajinama girerse orada sıkışıp kalabilir, hastanede doktorlar levye ile ayırmak zorunda kalabilirler”, “Cinsel ilişkiye girersem çok kanamam olur ve hastaneye zor yetiştirirler”, “Vajina sterildir ve içine kirli hiçbir şey giremez”, “Benim vajinam asla bir erkeğin penisi için uygun değil”, “Vajinam açık bir yara gibidir”, “Cinsel ilişkiye girmek vajinamda yaralanmaya yol açabilir”, “Kana bakmaya dayanamıyorum”, vb. hatalı ve yanlış düşünceler yani cinsel mitler kadınlarda vajinismusa yol açabiliyor.Gerçek ise vajinanın cinsel birleşmede dokunmak ve penisi kabul etmek için inşa edilmiş bir organ olduğudur.Vajina steril değildir sadece temiz bir alandır. Vajina ortalama işaret parmağı uzunluğundadır (10 cm.) ve sonunda rahim ağzı bulunur. Vajina cinsel ilişki sırasında sertleşmiş bir penisin hepsini içine alabilecek kadar esneme ve uzama kabiliyetine sahiptir. Minyon yapıda olmak vajinanın da küçük olduğu anlamına gelmez. Bu açıklamalar tatmin edici gözükse de vajinismustan muzdarip kadınlar ilk kez başarılı bir birleşme yaşamadan bu konu hakkında genellikle ikna olmazlar.” dedi.
     
    Kadın alıcı, erkek yapıcı durumdadır
    Vajinismusun farklı kombinasyonlar şeklinde ortaya çıkabileceğini ifade eden CİSED Genel Başkan Yardımcısı Psk. Gülüm Bacanak; “Vajinismus her yaştan, her kültürden, her dinden, her sosyoekonomik ve eğitim seviyesinden, bekar, evli ya da eşcinsel kadınları etkileyebilir. Ayrıca inanılanın aksine cinsel istismara maruz kalan kadınların birçoğunda vajinismus gözlense de cinsel istismar vajinismusun en sık sebebi değildir. Cinsel ilişkilerde kadın alıcı, erkek ise yapıcı durumdadır. Toplumumuzda kadınlar içine alan veya içine girilen olarak anılırken, erkekler içe giren veya kontrol eden olarak kabul edilir. Yani cinsel ilişkilerde kadının kontrolünün olmadığı kabul edilir. İşte bu kontrol edememe durumu vajinismus olarak karşımıza çıkabilir. Cinsel ilişkide kontrolün kendinde olmadığını düşünen kadın korkar ve zarar görebileceği fantezileri geliştirebilir. Aynı duygusal durum jinekolojik muayene gibi cinsel olmayan duhul hallerinde de geçerlidir. Muayene sırasında kontrol doktorun elindedir. Bu nedenle vajinismuslu kadınlar jinekolojik muayene olmaktan da çekinirler.” dedi.
     
    “Hayali bir ağrı algısı” vajinismusa yol açabilir
    Vajinismusun arka planında cinslerin yetiştirilme tarzları arasındaki farklılıkların yatabileceğine dikkat çeken CİSED Genel Sekreteri Psk. Dan. Fatma Ayrık; “Oğlan çocukları erken yaşta kendi cinsel organlarını keşfeder. Çünkü cinsel organları dışta yer alan, gözle gözlenebilen ve idrar yaparken kullanılan bir organdır. Ayrıca oğlan çocukları büyüyerek erkek olduklarında cinsel organlarının şekli, yapısı, diğer erkeklerin cinsel organları ile karşılaştırmaları ve cinsel yakınlaşma sırasında ne şekilde dokunulmaktan hoşlanacakları konusunda fikir sahibi olmuşlardır. Bunun aksine kızların cinsel organları vücudun içine yerleşmiş, gözlemlenemeyen ve bir nevi gizem taşıyan bir durumdadır. Bu gizemin zaman zaman korkutucu olabileceği ve vajinismusa sebep olabileceği bir gerçektir. Ebette kişinin karakteri ve duygusal hali onun vajinismus geliştirip geliştirmeyeceği konusunda ve güveni bir şekilde vücudunu keşfedip edemeyeceği konusunda belirleyicidir. Herhangi travmatik deneyim, özellikle cinsel organlara, vücut ve zihinde olumsuz bir etki yaratabilir ve vajinismusu tetikler. Vajinismuslu kadınlar için cinsel birleşme her zaman ağrıyı çağrıştırır. Bu ağrı ilk deneyimde yaşadığı gibi gerçek bir ağrı olabileceği gibi daha önce yaşamadığı hayali bir ağrı algısı olabilir. Bu algı sempatik sinir sistemine gönderdiği sinyallerle koruma mekanizması olarak aşk kaslarının kasılmasına sebep olur. Yapısal olarak bu kasılma vajinanın çapını daraltarak cinsel birleşmenin ağrılı olmasına ve dolayısıyla da vajinismusa neden olabilir. İstenmeyen bir cinsel durum kendini kötü ya da zorlanmış hissetmeye, çaresizliğe, kendini koruma dürtüsüne ve dolayısıyla vajinismusa sebep olabilir. İstenmemesine rağmen zoraki ilişkiye girmek hem duygusal baskıya hem de vajinanın kuruluğuna bağlı sürtünmeye ve ağrıya yol açar. Herhangi bir sebepten dolayı vajinal kuruluğu olan ve bununla nasıl boşa çıkabileceğini bilmeyen kadınlarda cinsel birleşmeye karşı direnç sebebiyle vajinismus gelişebilir.” dedi.
  • Vajinismuslu kadın şanslıdır !

    Vajinismuslu kadın şanslıdır !

    Vajinismuslu kadınlar şanslıdır

    Vajinismusun her evli on çiftten birinde görüldüğüne dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Düğün mevsimini geride bıraktığımız şu dönemde, ilk denemede ve sonrakilerde bir türlü cinsel ilişki kuramadıkları için bize başvuran, cinsel danışmanlık veya cinsel terapi programına aldığımız pek çok vajinismuslu çift sorunlarını geride bırakmanın mutluluğunu yaşamaktadır. Vajinismus şikâyeti ile bize başvuran bu çiftler, aslına bakacak olursanız, yeni evlenen çiftler içerisinde en şanslı grubu oluşturuyorlar. Çünkü bu çiftler, açık davranarak sadece sorunlarından kurtulmuş olmakla kalmıyorlar; cinsel terapi sürecinde tam bir cinsel eğitim almış da oluyorlar. Biz, cinsel ilişkiyi sadece penisin vajene girmesi olarak değil; kadın ve erkeğin karşılıklı bedensel, zihinsel ve ruhsal doyumunu sağlayan doğal bir mucize olarak görüyoruz. Çiftlere özel yürütülen cinsel terapi sürecinde kadın ve erkeğin hem kendilerini hem de eşlerini tanıması, bedenlerini keşfetmesi, cinsellikle ilgili yanlışlarını düzeltmesi, bilmediklerini öğrenmesi sağlanıyor. Cinsel terapi sürecinden geçmiş çiftler üzerinde yaptığımız araştırmalar bize gösteriyor ki böyle bir yeniden yapılanma sürecinden geçen çiftlerin evlilikleri, iletişim boyutları ve cinsel yaşamları geçmemişlere oranla daha olumlu seyretmektedir. Bu çiftler, gerçek cinsel mutluluğu daha çabuk yakalıyorlar ve biz olmayı daha iyi başarıyorlar. Şimdi siz karar verin; vajinismuslu kadınlar mı daha şanslı, yoksa her şeyin yolunda gittiği sanılan ama cinsel sorunlarının üstünü örten kadınlar ya da çiftler mi?” dedi.
    Vajinismus zamanla geçmez, uygun bir tedaviyle geçer
    Vajinismuslu hastaların genelde kaderlerine küstüğü ifade eden CİSED Medya ve Halkla İlişkiler Koordinatörü Psikolog Serap Yeşil; “Hatta bu kadınlarımızın bir kısmı cinsel ilişkiyi adeta bir tecavüzü yaşar gibi yaşamaktadır. Çoğu çift, bu sorunun vajenin cinsel ilişkiye alışık olmamasından kaynak landığını düşünüp zamanın geçmesini bekler. Ama düşünülenin aksine vajen zaten esnek bir organdır. Sağlıklı bir cinsel ilişkide kadın yeterince uyarılıp penis-vajen birlikteliğine hazır hale geldiğinde ilk seferde bile rahat bir ilişki olabilir. Vajinismuslu kadınlarda ise fiziksel bir engel olmamasına rağmen, vajinadaki kasların kendi kontrolü dışında yani istemsiz kasılması sonucu, cinsel ilişki mümkün olmamakta ya da zor ve ağrılı bir şekilde gerçekleşmektedir. Buna kadının zihin altı (bilinçdışı) dediğimiz süreçleri, yanlış ya da eksik bilgileri neden olabiliyor. Beden, bir tehlike olarak algıladığı cinsel ilişkiden kendini refleks olarak korumaya çalışıyor. Oysa mutluluk veren bir sevişme eşleri daha huzurlu, daha mutlu ve çevrelerine karşı daha sevecen yaparken, birbirlerine daha çok bağlar, yakınlaştırır ve onları bütünleştirir. Vajinismus sıkıntısını yaşayanlar bir şeylerin yolunda gitmediğini ve gitmeyeceğini bugün olmasa bile iki-üç yıl içerisinde fark etmekte ve çare aramaya başlamaktadırlar. 20 yıldır bu sorunla yaşayan kadınlarımız olduğunu gördük. Yaşam süreci içinde geliştireceğimiz ve renklendireceğimiz cinselliğimiz için şayet yolun başında eğitim alırsak bu bize en 4–5 yıl kazandırır. Yaşadığımız her an önemlidir, geçen zamanı bir daha geri getiremeyiz. Cinsel terapi için baş vuran hastalarla biz birlikte bir yolculuğa çıkarız. Bu yolculukta cinsel terapist önden giderek kişiye ışık tutar, o ışığı takip eden hasta aydınlığa ulaşır. Aydınlığa ulaşan hastaları daha renkli, daha mitlerden arınmış, daha çok hazza odaklı bir cinsel yaşam bekler. Vajinismus zamanla geçmez; uygun bir tedaviyle geçer.” dedi.
  • Bir Evliliğin Geleceği Ne Zaman Belli Olur?

    Bir Evliliğin Geleceği Ne Zaman Belli Olur?

    Evlilik tarihleri yaklaşan gençlerin başvuru sayısında gözlenen artış üzerine, Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED), “Yakında Evlenecek Çiftler” için yeni bir basın açıklaması yaptı. Toplumsal çalışmaları ve basın açıklamalarıyla ülkemizde gündem yaratabilen CİSED’in basın açıklamasından işte çok çarpıcı başlıklar:

    Bir evliliğin geleceği, ilk gecenin sabahından belli olur

    İlk cinsel ilişkinin hem kadın hem erkek için önemli bir başlangıç olduğunu ifade veren CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “İlk gece için hem kadının hem de erkeğin aklını kurcalayan bazı sıkıntılar vardır. Kadın için ilk ilişkideçok ağrı duymak, çok kanama olması ya da hiç kanama olmaması, bekâretin ispatlanması gibi endişeler mevcutken, erkekte en sık ereksiyon olamama, eşi tatmin edememe ve penis boyuyla ilgili endişeler ön plandadır. Oysaki bu korku ve beklentiler hurafe dediğimiz cinsel mitlerin ötesinde değildir. Yerleşmiş olan bu yanlış inanış ve tutumları değiştirmek ve çiftleri rahatlatmaksa oldukça zor olabilmektedir. Cinsel bilgi düzeylerinin yetersizliği ve cinsel mit dediğimiz hurafelerin yoğunluğu, ilk geceyi ve cinselliği hayatın en büyük sorunu haline getirebilmekte ve cinselliği aceleye getirerek bir an önce yaşanılıp bitmesi gereken büyük bir soruna dönüştürebilmektedir. Bilgisizlikle ve korku ile yaşanılan ilk cinsel deneyim, çiftlerin birbirlerine olan sevgi ve saygılarını yitirmelerine ve suçluluk duyguları ile birbirlerinden uzaklaşmalarına, evlilik ve cinsel sorunların oluşmasına neden olabilmektedir. Cinsel sorunların gitgide büyüyüp, evlilik ilişkisini ve çiftin psikolojini bozar hale gelmesi de kaçınılmazdır ve Balzac’ın söylediği “Bir evliliğin geleceği, ilk gecenin sabahından belli olur” sözü gerçeğe dönüşecektir. Düğün gecesi, cinsel ilişki özgürlüğünün resmen kazanıldığı ilk gecedir ve aynı zamanda da cinsel ilişki için en uygunsuz gecedir. Kadın ve erkek birbirinden farklıdır. Cinselliği ilk kez yaşayacak çiftin birbirini tanıması ve cinsel olarak birbirilerine kendilerini doğru bir şekilde ifade etmeleri gerekmektedir. Çiftlerin ilk geceden mükemmel bir evlilik ve mükemmel bir cinsellik beklemeleri yanlıştır. Çünkü her yeni başlanılan iş gibi evlilik ve cinsellikte uyumun sağlanabilmesi için zaman, emek ve çabanın olması gerekir. Yeni evlenecek ya da çiçeği burnunda olan çiftlerin ilk yapmaları gereken doğru ve güvenilir cinsel bilgi edinmeleri, kendi bedenlerini ve cinsel organlarını tanımalarıdır. Ayrıca çift cinsellikle ilgili konuşmalı, birlikte cinsellikle ilgili yayınları okumalı, cinsel olarak nelerden hoşlanıp hoşlanmadıklarını birbirlerine ifade etmelidir. Ayrıca acele etmeden birbirlerinin bedenlerini keşfe çıkmaları ve birbirlerinin duyarlı noktalarını hoşlandıkları ve hoşlanmadıkları şeyleri paylaşmaları, birbirlerinin ruhunu okşamaları, birbirlerini sevdiklerini ve beğendiklerini hissettirmeleri, yeterli ön sevişme yapmaları gereklidir. Çift birbirini yeterince tanır, ilk gece ile ilgili gerçekçi beklentilere sahip olur ve sadece o ana odaklanıp sevişmenin tadını çıkarırsa, keyifli ve sorunsuz bir ilk ilişki yaşayacaktır. Bu nedenle ilk gece ile ilgili abartılı beklentiler yerine daha gerçekçi beklentiler oluşturmak önemlidir.” dedi.

    Evlilik öncesi alınacak eğitim deniz fenerine benzer

    Evlilik; aşk ve mutluluk gemisine binen iki insanın o geminin kaptanlığını birlikte üstlenmesidir” diyen CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör; “Evlilik gemisini idare eden çiftlerin rotaları daima aşk, mutluluk ve huzur olmalıdır. Bunun için bir rehbere ihtiyaç vardır. Deniz feneri olmadan geminin limana yaklaşması çoğu zaman tehlikelidir. Fenersiz gemi limana ulaşmak için ne kadar çabalarlarsa çabalasın, bazen limandan uzaklaşabilir bazen de bir kayaya çarpabilir. Kıyıdan uzaklaştığının farkında olmayan geminin kaptanları, umutla, sevgiyle, aşkla başlayan yeni başlangıçlarında yollarını kaybedecek ya da bir kayaya çarparak batma tehlikesi yaşayacaktır. Çünkü evliliğin temelini oluşturan sevgi, saygı ve güven duyguları ile birlikte önemli bir unsur olan cinselliklerini yaşayamamak iki insanı zaman içerisinde birbirinden uzaklaştıracaktır. Yeni evlenecek çiftlerin her zaman yoğun bir programları vardır. Programlarında gelinlik, ev seçimi, düğün davetiyesi, çeyiz yerleşimi vs. İşler her zaman önceliklidir ve bu konularda çift her zaman kendine bir rehber bulabilir. Oysaki aile yaşantılarını huzurlu mutlu kılacak en önemli unsur olan “evlilikte ve cinsellikte uyum nasıl sağlanır?” konularında güvenilir rehber bulmak zordur. Rehberlik edecek kişilerin de çoğunlukla cinsellik konusunda çok fazla bilgileri yoktur ve onlar da cinsel eğitimin verilmediği, cinselliği konuşmanın suç sayıldığı bir toplumda büyümüşlerdir ve hazırlıksız bir şekilde bu süreçlerden geçmişlerdir. Güvenilir bir rehberin olması; cinsellikle ilgili kaygı ve endişelerinin giderilmesini, cinsel mitlerinin ortadan kalkmasını, bedenlerin ve haz noktalarının keşfedilmesini, evlilik sürecinde ihtiyaç olabilecek doğru bilgi ve materyallerin elde edilmesini ve öğrenilmesini sağladığı gibi evliliğin olmazsa olmazı saygı, güven ve sevgiyi pekiştirmeyi, kişilerin doğru iletişim kurmalarını ve olası sorunlarla birlikte mücadele edebilmelerini sağlayacaktır. Ayrıca rehber, evliliğe ve cinselliğe karşı sağlıklı bir geçiş yaşanmasını da sağlayacaktır. Yani yeni evlenecek çiftlerin ya da yeni evli çiftlerin deniz feneri, “Evlilik Öncesi Evlilik ve Cinsel Danışmanlık Hizmetleri’dir. Ülkemizde bu hizmetleri verebilecek çok sayıda psikolojik danışman, psikolog veya hekim vardır.” dedi.

  • İlk Gece Nasıl Olur ? İlk Gece Yapılması Gerekenler Nelerdir ?

    İlk Gece Nasıl Olur ? İlk Gece Yapılması Gerekenler Nelerdir ?

    İLK İLİŞKİDE MUTLAKA AĞRI OLUR MU? :

    Kızlık zarı kadınların %95′ından fazlasında ince ve esnek bir mukoza parçası yapısındadır. İlişki öncesi kadın kendisini hazır hissettiğinde, ön sevişmeyle vajinada yeterli ıslaklık oluşur, erkeğin de yumuşak davranması ve zorlayıcı hareketlerden kaçınması durumunda kadın kızlık zarının yırtılması esnasında ağrı hissetmez, ya da çok az bir ağrı hisseder. Cinsel ilişkide alınan zevkin ön planda olduğu bir durumda, bu ağrının sonradan hoş olmayan bir anı olarak hatırlanma olasılığı çok düşüktür.

    İLK İLİŞKİDE MUTLAKA KANAMA OLUR MU? :

    İlk cinsel ilişkide kanama olabilir de olmaya bilirde. Bu her kadının anatomik yapısının farklı olmasından kaynaklanır. Kızlık zarı bazı kadınlarda o kadar çok esnektir ki, penis içeriye girdiğinde özelliklede vajina ağzı yeterince ıslak ve kaygan olduğu durumlarda kızlık zarı yırtılmadan kalabilir. Bu durum kızların %1 ‘de oluşur. Bazı kadınlarda da kızlık zarının damarlanması çok ince olduğundan zar yırtılmasına rağmen kanama olmayabilir.

    KIZLIK ZARININ KALIN OLMASI İLİŞKİYİ ENGELLER Mİ? :

    Bazı durumlarda ilk cinsel birleşme birinci denemede ve sonraki birkaç denemede gerçekleşmeyebilir. Bunu en sık görülen nedeni sanıldığı gibi kızlık zarının kalın olması değildir. En sık görülen nedeni, kadının kendisini cinsel ilişkiye hazır hissetmemesi ve korkmasından kaynaklanmaktadır. Bu durumda kadın kendini gevşetemeyecek, vajinanın girişinde bulunan güçlü kaslar kasılı olarak kalacak ve vajina yeterince ıslanma ve kayganlaşma olmayacağından penisin vajinanın girişinde yer alan kas ve kızlık zarı engelini aşması güçleşecektir. Çok az bir ihtimal olsada diğer bir neden de kızlık zarının gerçekten kalın olmasıdır. Jinekoloji kliniklerine “ilk ilişkiyi başaramama” sebebiyle başvuran kadınların muayenesinde kızlık zarının kalın olması nedeniyle ilk ilişkiyi başaramadıkları ortaya çıkmaktadır. Bu durumlarda bazen cerrahi müdahale ile kızlık zarının doktor tarafından basit bir operasyonla açılması gerekebilir.

    İlk Gece İçin 8 Öneri için tıklayınız!

    ZARIN YIRTILMASIYLA OLUŞAN KANAMA SÜRESİ :

    Kızlık zarının yırtılması esnasında yırtık nadiren kızlık zarından vajinaya doğru genişleyebilir. “Deflorasyon” yani kızlık zarının yırtılması olarak adlandırılan bu durum genellikle ön sevişmenin yetersiz olması ve vajinanın yeterince kayganlaşmamasından kaynaklanmaktadır. Çoğu durumda erkek, kadının ağrı duymasına duyarsız kalarak ilişkiyi sürdürmüş ve yırtık olması gerekenden daha büyük olmuştur. Normalde kızlık zarı bozulmalarında kanama en geç yarım saatte durur. Geniş bir yırtık oluştuğunda ya hemen başlayan şiddetli bir kanama ya da ilişki bitmesine rağmen uzun bir süre devam eden kanamalarda söz konusudur. Yapılan jinekolojik muayenede yırtığın yeri tespit edildikten sonra sınırlı uyuşturma ya da geniş yırtıklarda genel anesteziyle yırtık onarılarak kanama durdurulur.

    Kalın kızlık zarı gibi, çiftlerin elinde olmayan nedenlere bağlı normal dışı durumlar için erkeğin ve kadının yapabileceği bir şey elbette ki yoktur. Bu durumda jinekolojik muayene gereklidir.

    İLK GECE ERKEĞE DÜŞEN GÖREVLER :
    Başarılı bir ilk gece için kadının yapması gereken; eşine hazır olduğu ya da hazır olmadığı mesajını net olarak verebilmesi, kadın ön sevişme aşamasında kontrolü kendi eline almalı ve erkek de kontrolü kadına bırakmada gönüllü olmalıdır.

    Erkek ise kadının kendisinden farklı doğasını kabul etmeli, bir kadının cinsel ilişkiye hazır olmasının erkekten daha uzun sürdüğü gerçeğini unutmamalıdır. Erkek, kadının gevşemesi ve rahatlaması için elinden geleni yapmalı ve çok sabırlı olmalıdır.

  • Vajinismus hakkında en çok merak edilenler

    Vajinismus hakkında en çok merak edilenler

    —Vajinismus neden olur?
    —Vajinismus olan her kadın mutlaka bir taciz ya da tecavüze uğramış mıdır?
    —Vajinismusun tedavisi mümkün müdür?
    —Kızlık zarını aldırmak vajinismusu çözer mi?
    —Vajinismus bir kez tedavi edildiğinde yeniden tekrarlar mı?
    —Vajinismus hastaları genellikle kaç yaşındadırlar?
    —Eğitimli kadınlar da vajinismus olur mu?
    —Bir başvuru kitabı: Vajinismus’un Üstesinden Gelmek

    Basın açıklamalarıyla gündem yaratan, ülkemizin en saygın sivil toplum kuruluşlarından biri olan Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği-CİSED; cinsel ilişkiye girme korkusu olarak tanımlanan ve ülkemizde her 10 kadından birinde görülen vajinismusla ilgili en çok merak edilen konulara açıklık getirdi. İşte çarpıcı basın açıklamasından başlıklar:

    Vajinismus neden olur?
    Vajinismus olan her kadın mutlaka bir taciz ya da tecavüze uğramış mıdır?
    Vajinismusun bilişsel, davranışsal, psikodinamik ve varoluşsal çok sayıda nedeni olabileceğini belirten CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Vajinismusun en sık görülen nedeni ilk ilişkide aşırı derecede acı ve ağrı duyulacağı ve kanama olacağı korkusudur. Toplumumuzda kız çocukları cinselliği ayıp, günah, yasak olarak algılayarak, kendi bedenleri ve cinsel organları konusunda neredeyse hiç bilgi edinemeden büyümektedirler. Buna kızlık zarı ile ilgili abartılı ve yanlış inanışlar da eklenince ilk gece sorun çıkması kaçınılmaz olmaktadır.” dedi. Kadının vajinismusu yaşaması için mutlaka bir taciz ya da tecavüz öyküsünün olması gerekmediğini ifade eden Dr. Keçe; “Yine de birçok vakanın küçüklükte özellikle yakın aile çevresindeki ağabey ya da amca olarak bilinen kişilerden fiziksel ya da sözel cinsel ima içeren davranışlara ya da görüntülere maruz kalmış olduğunu terapi sürecinde öğrenmekteyiz.” dedi.

    Vajinismusun tedavisi mümkün müdür?
    Kızlık zarını aldırmak vajinismusu çözer mi?
    Vajinismus bir kez tedavi edildiğinde yeniden tekrarlar mı?
    Vajinismusun tedavisinin holistik yönelimli cinsel terapi ile %100 mümkün ve başarılı olduğunu belirten CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Terapi sürecinde özellikle vajinismusun sadece kadının sorunu olarak değil çiftin ortak sorunu olarak algılanması ve çiftin cinsellikle ilgili bakış açılarının ve yanlış inanışların giderilip yerine doğru bilgilerin verilmesi üzerinde duruyoruz. Bilişsel yeniden yapılandırma adını verdiğimiz bu sürece, bir takım evde uygulanan ödevleri de dahil ettiğimizde sorun kısa sürede çözülüyor.” dedi. Kızlık zarını aldırmanın vajinismusu tedavi etmeyeceğini ve bunun ne yazık ki bazı doktorlar tarafından da hastaya önerilen yanlış bir uygulama olduğunu söyleyen Psk. Bacanak; “Normal şartlarda kızlık zarı cinsel ilişkiye bir engel teşkil etmez, kadının korkusu giderilmeden sadece kızlık zarının alınması faydalı olmayacaktır.” dedi. Vajinismusun tedavi edildikten sonra tekrarlamayacağını da ifade eden Psk. Bacanak; “Eğer kadın korkularıyla tam olarak yüzleşmiş, cinselliği korkulacak ve kaçınılacak bir şey olarak değil zevkin ve sevginin paylaşımı olarak algılamaya başlamışsa vajinismusun tekrarlaması gibi bir durum söz konusu olmaz.” dedi.

    Vajinismus hastaları genellikle kaç yaşındadırlar?
    Eğitimli kadınlar da vajinismus olur mu?
    Cinsel Sağlık Enstitüsü’ne danışma amaçlı başvuran vajinismus hastalarının yaş ortalamasının genellikle 26-35 yaş arasında olduğunu belirtenCİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Vajnismuslu kadınlar tedaviye başvurma konusunda oldukça dirençliler ve çoğu zaman yıllar geçtikten ve çocuk sahibi olmaları konusunda çevreden gelen baskıya artık dayanamaz duruma gelince tedaviye geliyorlar, bize başvuran bayanların %19’unu 35-50 yaş grubu oluşturuyor.” dedi. Vajinismusun her eğitim ve kültür seviyesinden kadında ortak olarak yaşanan içsel bir korku olduğunu ifade eden Psk. Gezek; “Özellikle üniversite mezunu hatta doktora düzeyinde eğitim almış kadınlarda vajinismus daha çok görülmekte ve tahmin edilenin aksine bu kadınlar tedaviye de daha çok direnç göstermektedirler.” dedi.

    Bir başvuru kitabı: Vajinismus’un Üstesinden Gelmek
    Vajinismus’un Üstesinden Gelmek adlı kitabın alanında ilk ve mutlaka okunması gereken bir başyapıt olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkan Yardımcısı Psikolog Gülüm Bacanak; “Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; başta vajinismus sorununu yaşayan çiftler, vajinismus olmaktan endişe duyan genç kızlar, çocuklarının vajinismus olmaması için neler yapılması gerektiğini öğrenmek isteyen ebeveynler olmak üzere; cinsel terapistlere, cinsel danışmanlara, medya mensuplarına ve konuyla ilgilenen herkese sesleniyor. Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; hastalar için oku ve iyileş; cinsel terapistler, hekimler, psikologlar ve psikolojik danışmanlar için oku ve iyi et; anne ve babalar için oku ve çocuğunu vajinismustan koru; genç kızlarımız için oku ve vajinismus olma; medya mensupları içinse oku ve vajinismus hakkında doğru bilgilendir mantığı hazırlanmış bir başvuru kaynağıdır. Cinsel Terapide Dr. Keçe Modeli’ne göre tedavi yaklaşımlarını anlatan Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; vajinismus sorunu yaşayan kadınların eşleriyle birlikte sorunun üstesinden nasıl gelebileceklerine odaklanmış bir rehber kitaptır, büyük bir bilgelikle ve empatiyle yazılmış bir başucu eseridir, herkesin anlayabileceği bir üslupta yazılmış bir cinsel tedavi kitabıdır. Özellikle normal yapıdaki kızlık zarı ideal şartlar altında ilk cinsel ilişki deneyiminde ve sonrasında; kanamaz, yırtılmaz, delinmez, patlamaz, ağrı ve acı yapmaz iddiasının işe yararlılığını kanıtlayan tavsiyeler ve vaka örnekleriyle doludur.” dedi.

  • Cinsel ilişkiye girememe hastalığı (CİG) nedir?

    Cinsel ilişkiye girememe hastalığı (CİG) nedir?

    Cinsel ilişkiye girememe hastalığı (CİG) nedir?
    -Evlilikleri bitiren kasılma: Vajinismus
    -Sağdıçlık kurumunun içini boşalttık
    -İlk gece halka yanlış anlatılıyor
    -Sağdıçlık kurumunun yerine yeni ve modern kurumlar tahsis etmek zorundayız
    -Vajinismus tedavi kitabı: Vajinismus’un Üstesinden Gelmek

    Evliliklerin arttığı yaz aylarında, cinsel ilişkiye girememe hastalığı (CİG) hakkında Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği-CİSED bir basın açıklaması yaptı. Bilgi ve iletişim çağını yaşadığımız bu zamanda hala böyle bir hastalık var mı, demeyin. İlk gece başlayan ve çiftlerin hayatını bir kabusa çeviren CİG hastalığı oldukça yaygın görülen bir hastalık. İlk gece yaşayacaklarıyla ilgili abartılı korkuları ve beklentileri olan çiftler ile sağdıçlık kurumu arasındaki bağı anlatan basın açıklamasından çarpıcı başlıklar:

    Cinsel ilişkiye girememe hastalığı (CİG) nedir?
    Cinsel ilişkiye girmede zorlanan çiftlerin her geçen gün arttığına dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Cinsel ilişkiye girememe hastalığı yani CİG yeni evli çiftlerde sık rastlanan sorunlardan biridir. Evliliğin ilk günlerinde cinsel birleşmeyi başaramama olarak tanımlanan CİG hastalığının temelinde genellikle abartılı ve yanlış beklentiler, başaramama korkusu (performans anksiyetesi), cinsel bilgisizlik, cinsel mitler, tecrübesizlik, yanlış örf ve adetler yatmaktadır. CİG erkeklerde görülürse adına bağlanma (penisin sertliğini sağlayamama ve ilişkiye girmeyi imkansız kılan ileri derecede erken boşalma), kadınlarda görülürse adına vajinismus (cinsel ilişkiye girmekten korkma), çiftin bilgisizliğine ve tecrübesizliğine bağlı ise ilk gece sendromu denir. Kapıda kanlı çarşaf bekleyen aile büyüklerinin yarattığı baskı çifti sınavdaki gibi başaramama kaygısına sokmaktadır.” dedi.

    Evlilikleri bitiren kasılma: Vajinismus
    Vajinismusun genellikle kadınların bilinçdışına yerleştirdikleri ilk gece korkusunun bir mahsulü olduğuna dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Yeni evli çiftlerde en sık rastlanan sorunlardan biri, evliliğin ilk günlerinde cinsel birleşmeyi başaramamadır. Kadınlarda cinsel ilişkiye müsaade etmeyecek kadar yineleyici ve sürekli olarak vajina kaslarında ve tüm vücutta istem dışı kasılma ve cinsel ilişkiyi ret etmeyle giden vajinismus hastalığı; sadece kadın cinselliğini etkilemekle kalmayıp, evliliği de temelden sarsmaktadır. Yani ülkemizde her 10 kadından birinde görülen vajinismus; zamanla hayatın günlük koşuşturmaları arasında git gide daha az konuşulur, daha az paylaşılır bir hale geldiği için, hem kadını ve evlilik ilişkisini yıpratarak evlilikleri bitirir, hem de çiftin toplumdaki görevlerini aksatmalarına yol açarak toplum sağlığını da olumsuz etkiler.’ dedi.

    Sağdıçlık kurumunun içini boşalttık
    Ülkemizde sağdıçlık kurumunun yavaş yavaş ortadan katlığını söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Sağdıçlık kurumunun içini boşalttığımızdan beri; CİG hastalığından şikayetçi olan çiftlerin sayısında hızlı bir artış söz konusudur. Bu çiftler ön sevişmeyi çok iyi başarsalar bile, tam bir cinsel birleşme gerçekleştiremezler.’ dedi.

    İlk gece halka yanlış anlatılıyor
    Kızlık zarının ve ilk gecenin, halka yanlış anlatılan ve insanları yanlış beklentilere itilen bir konu haline getirildiğini vurgulayan CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “CİSED olarak yaptığımız çalışmalarda kızlık zarının, yırtılmayacağına, delinmeyeceğine, patlamayacağına, kanamayacağına, açılırken ağrı yapmayacağına veya acımayacağına dair bir beklenti oluşturduğumuzda bunun gerçekleştiğine tanık olduk. Toplum olarak bizler kızlık zarının kanayacağına inandığımız ve kendimizi kan görmeye şartlandırıldığımız için bu gerçekleşiyor. Gerçekte ilk gece normal bir kızlık zarı, normal şartlar altında delinmez, patlamaz, yırtılmaz, ilişkide ağrı ve acı yapmaz. Sadece hafif bir açılma olur, buda çift tarafından hissedilmez.” diye konuştu. Dr. Keçe, özellikle genç kızların kabusu haline gelen ilk gecede çiftlerin ve ailelerinin kızlık zarının kanamasını beklemesinin gelin ve damat üzerinde korkunç bir baskı meydana getirdiğinin altını çizdi. Bu gerginliğe birde düğün öncesi ve sonrası gerilimlerinde eklenmesiyle çiftin gerdek odasına oldukça gergin bir halde girdiğini anlatan Dr. Keçe, bu psikolojik baskı ortamı içerisinde ideal cinsel ilişki şartlarının oluşmadığını ve bunun sonucunda da geline büyük acılar yaşatan kanamaların ortaya çıkabileceğine dikkat çekti. CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; şöyle devam etti: “Evlenmeden önce gelin ve damadın gerginlikleri yavaş yavaş artmaya başlar. Senin annem şunu istedi, benim babam şöyle dedi, takılar, hangi evde oturulacağı gibi tartışmalar gelin ve damadı gerginleştirir. Bu gerginlik düğün gününe sirayet eder. Düğün günü herkes normal giyinmişken gelin ve damat farklı kıyafetler içindedir. Herkesin gözü gelin ve damadın üzerindedir. Normal hayatta bile her zaman yaptığımız işi yaparken bütün insanlar bize baksa tedirgin oluruz. Düğünlerde, kavga gibi olay çıkarmak bizim millet olarak en kötü alışkanlıklarımızdandır. Bu gerginlikler arasında gelin ve damat gerdeğe girer. Bu kez yatak odasına girdikleri andan itibaren farklı bir gerilim başlar. Kapıda kan görme beklentisiyle nöbet tutanlar vardır. Kız tarafı kızının sağlam olup olmadığını kontrol etmek için bekler, çünkü bu namus meselesi olarak algılanır. Erkek tarafı da oğlunun bu işi yapıp yapmadığını görmek için kapıda bekler, yanlış bir şekilde kan damadın erkekliğin ispatıdır. Dışarıdaki bu gerginlik içeriye yansır. İçeride ise cinsel bilgi almamış, sağdıçlık kurumun ortadan kaldırıldığı bir ülkede ne yapacağını bilemeyen çift iyice gerilmiştir. Erkek hep şunu düşünür, ‘ya sertleşmezse’, ‘ya ben vajina içine girmeden inerse’ diye. Bu erkeklerin en büyük ve dayanılmaz korkularından biridir. Erkeğin bütün düşünceleri penisindedir. O an karısının duygularını veya endişelerini anlayacak durumda değildir. Çünkü dışarıda bekleyenlere karşı kendini ispat etmek zorunda hisseder. Bu nedenle erkek, karısı tam olarak hazırlanmadan, onun duygularını okşamadan, uzun bir ön sevişme yapmadan direkt ilişkiye girer. Bu arada erkeğin kafasında, ‘biraz sonra sevdiğim kadının canı yanacak, kan gelecek’ düşüncesi de vardır. Hiç bir erkek sevdiği kadına bunu yaparken rahat olamaz. Kadın ise biraz sonra bir şeyler yaşayacak ve bunun sonucunda bir tarafı yırtılacak, delinecek, kanayacak, canı yanacak diye korkar. Çok ilginçtir gelin bir taraftan da ‘ya kanamazsa’ diye endişelenir. Çünkü kan olmadığı zaman da en iyi ihtimalle doktora götürülecek, aşağılanacak, dövülecek, belki töre gereği öldürülecektir. Kadının durumuna bakar mısınız? Kanasa bir dert, kanamasa ayrı bir dert. Bu şartlarda kadının, kendini rahat bırakmasını, haz almasını, yeterince ıslanmasını bekleyebilir miyiz? Tabi ki hayır. Kadın kendini ne kadar kasarsa, ne kadar çok kuruluğu olursa, erkek ne kadar çok acele ederse, kanama, ağrı ve acı o kadar artar. Ve sanki bu kadermiş gibi algılandığında da toplumsal bir beklenti haline gelir. Bu yanlış beklentilerden çifti koruyacak bilgiler sağdıçlar tarafından eskiden verilirdi, şimdi bilgisizce ilk gece yaşanmaktadır, bu da cinsel sorunlara yol açmaktadır.’ dedi.

    Sağdıçlık kurumunun yerine yeni ve modern kurumlar tahsis etmek zorundayız
    İlk gece rahat ve huzurlu olan, yeterli ön sevişme yapan, kasılma ve gerginlik yaşamadan birlikte olan çiftlerin de nadir olarak var olduğunun altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Bazı çiftler ilk gece rahat oluyorlar, kanama ve ağrı gibi sorunlar yaşamıyorlar. Ancak bu kez de, erkeğin kafasında ‘acaba bu kız daha önce başka biriyle ilişkiye mi girdi?’ diye bir korku meydana geliyor ve eşini doktora götürüyor. Çünkü normalde olması gereken bu duruma alışık olmayan veya beklemeyen çiftin kafası karışabiliyor. İşte bütün bu meseleler sağdıçlık kurumunun önemini bizlere göstermektedir. Sağdıçlık kurumunun yerine yeni ve modern kurumları tahsis etmek zorundayız. Bu amaçla Ergenlik Öncesi Cinsel Danışmanlık ve Rehberlik Eğitimi, Evlilik Öncesi Cinsel Danışmanlık ve Rehberlik Eğitimi ve Anne Baba ve Eş Eğitimi verecek kurumlara acilen ülke olarak ihtiyaç duymaktayız.” ifadesini kullandı.

    Vajinismus tedavi kitabı: “Vajinismus’un Üstesinden Gelmek”
    Vajinismus’un Üstesinden Gelmek adlı kitabının alanında ilk ve mutlaka okunması gereken bir başyapıt olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkan Yrd. Psk. Gülüm Bacanak; ‘Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; başta vajinismus sorununu yaşayan çiftler, vajinismus olmaktan endişe duyan genç kızlar, çocuklarının vajinismus olmaması için neler yapılması gerektiğini öğrenmek isteyen ebeveynler olmak üzere; cinsel terapistlere, cinsel danışmanlara, medya mensuplarına ve konuyla ilgilenen herkese sesleniyor. Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; hastalar için oku ve iyileş; cinsel terapistler, hekimler, psikologlar ve psikolojik danışmanlar için oku ve iyi et; anne ve babalar için oku ve çocuğunu vajinismustan koru; genç kızlarımız için oku ve vajinismus olma; medya mensupları içinse oku ve vajinismus hakkında doğru bilgilendir mantığı hazırlanmış bir başvuru kaynağıdır. Cinsel Terapide Dr. Keçe Modeli’ne göre tedavi yaklaşımlarını anlatan Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; vajinismus sorunu yaşayan kadınların eşleriyle birlikte sorunun üstesinden nasıl gelebileceklerine odaklanmış bir rehber kitaptır, büyük bir bilgelikle ve empatiyle yazılmış bir başucu eseridir, herkesin anlayabileceği bir üslupta yazılmış bir cinsel tedavi kitabıdır. Özellikle normal yapıdaki kızlık zarı ideal şartlar altında ilk cinsel ilişki deneyiminde ve sonrasında; kanamaz, yırtılmaz, delinmez, patlamaz, ağrı ve acı yapmaz iddiasının işe yararlılığını kanıtlayan tavsiyeler ve vaka örnekleriyle doludur.’ dedi.

  • Kızlık zarı ile ilgili binlerce yıllık tabuyu yıkan iddialar

    Kızlık zarı ile ilgili binlerce yıllık tabuyu yıkan iddialar

    ‘Kızlık zarı ile ilgili binlerce yıllık tabuyu yıkan iddialar
    ‘Halka yanlış anlatılıyor
    ‘Kızlık zarı doğuştan esnek ve deliktir
    ‘İlk gece için tavsiyeler
    ‘Bir başvuru kitabı: ‘Vajinismus’un Üstesinden Gelmek’
    ‘Her 10 kadından biri vajinismus
    ‘Vajinismus Araf’ta kalmaktır
    ‘Kendini doğrulayan kehanet olarak vajinismus
    ‘Vajinismusun tedavisi: Cinsel terapi

    Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED), kızlık zarıyla ilgili binlerce yıllık tabuyu yıkacak bir iddiada bulunarak, normal yapıdaki kızlık zarının ideal şartlar altında ilk cinsel ilişki deneyiminde ve sonrasında kanamayacağını, yırtılmayacağını, delinmeyeceğini, patlamayacağını, ağrı ve acı yapmayacağını açıkladı. CİSED Başkanı Dr. Cem Keçe yeni çıkan ve cinsellik konusunda en çok satanlarda ilk sırada bulunan “Vajinismus’un Üstesinden Gelmek” adlı kitabında kızlık zarı ile ilgili binlerce yıllık cinsel tabuları yıkacak, inanç ve fikirleri değiştirecek iddialarda bulundu.

    Kızlık zarı ile ilgili binlerce yıllık tabuyu yıkan iddialar
    Kızlık zarının vajina deliğinin ağzında, yaklaşık 1.5-2 cm içeride incecik bir mukoza tabasından oluştuğunu belirten ve bu zarın sadece insanlarda ve ilk çağlardan beri en yakın dostlarımız olan atlarda bulunduğunun altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Atlarda vajinismus sorunu yok. Çünkü insanlar gibi kendilerini kasmazlar, insanlar gibi korkuları ve tabuları yoktur. İlk gece ve kızlık zarı ile ilgili tabuların yıkılması kadınlarda başta vajinismus ve orgazm olamama, erkelerde ise iktidarsızlık ve erken boşalma gibi sorunların ortaya çıkmasını zorlaştıracaktır. Çünkü hiç bir insan sevginin paylaşılmasının en güzel yollarından biri olan cinselliği yaşarken bir sınava tabi tutulmamalıdır. Bu günahtır, yazıktır. Avrupa’da kızlık zarı kanaması ve ilk gece ile ilgili tabular veya kaygılar yoktur. İlk gece yanlış ve defolu başlayan bir evlilik genellikle bütün bir ömür boyu aynı şekilde devam edecektir. Türkiye’de cinsellik bir ‘sınav’, erkeklik ve bekaretin bir ispatı gibi görülmektedir. Bu ülkede erkeklerin yaklaşık %70′inde, kadınların ise %80′inde cinsel sorunlar varsa, bunun nedeni yanlış cinsel mitlerdir ve bunun artık yıkılma vakti gelmiştir” şeklinde konuştu.

    Halka yanlış anlatılıyor
    Kızlık zarının ve ilk gecenin, halka yanlış anlatılan ve insanları yanlış beklentilere itilen bir konu haline getirildiğini vurgulayan CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Anormal bir kızlık zarı olabilir, bunlar çok nadir görülür. Genellikle kızlık zarları aynıdır. Ben 13 yıllık meslek hayatımda binlerce hasta gördüm. Bu hastalarımla yaptığım çalışmalarda kızlık zarının, yırtılmayacağına, kanamayacağına veya acımayacağına dair bir beklenti oluşturduğumuzda bunun gerçekleştiğine tanık olduk. Toplum olarak bizler kızlık zarının kanayacağına inandığımız ve kendimizi kan görmeye şartlandırıldığımız için bu gerçekleşiyor” diye konuştu. Dr. Keçe, özellikle genç kızların kabusu haline gelen ‘ilk gecede’ çiftlerin ve ailelerinin kızlık zarının kanamasını beklemesinin gelin ve damat üzerinde korkunç bir baskı meydana getirdiğinin altını çizdi. Bu gerginliğe birde düğün öncesi ve sonrası gerilimlerinde eklenmesiyle çiftin gerdek odasına oldukça gergin bir halde girdiğini anlatan Dr. Keçe, bu psikolojik baskı ortamı içerisinde ideal cinsel ilişki şartlarının oluşmadığını ve bunun sonucunda da geline büyük acılar yaşatan kanamaların ortaya çıkabileceğine dikkat çekti. CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; şöyle devam etti: “Evlenmeden önce gelin ve damadın gerginlikleri yavaş yavaş artmaya başlar. ‘Senin annem şunu istedi, benim babam şöyle dedi’, takılar, hangi evde oturulacağı gibi tartışmalar gelin ve damadı gerginleştirir. Bu gerginlik düğün gününe sirayet eder. Düğün günü herkes normal giyinmişken gelin ve damat farklı kıyafetler içindedir. Herkesin gözü gelin ve damadın üzerindedir. Normal hayatta bile her zaman yaptığımız işi yaparken bütün insanlar bize baksa tedirgin oluruz. Düğünlerde, kavga gibi olay çıkarmak bizim millet olarak en kötü alışkanlıklarımızdandır. Bu gerginlikler arasında gelin ve damat gerdeğe girer. Bu kez yatak odasına girdikleri andan itibaren farklı bir gerilim başlar. Kapıda kan görme beklentisiyle nöbet tutanlar vardır. Kız tarafı kızının sağlam olup olmadığını kontrol etmek için bekler, çünkü bu namus meselesi olarak algılanır. Erkek tarafı da oğlunun bu işi yapıp yapmadığını görmek için kapıda bekler, kan damadın erkekliğin ispatıdır. Dışarıdaki bu gerginlik içeriye yansır. İçeride ise cinsel bilgi almamış, sağdıçlık kurumun ortadan kaldırıldığı bir ülkede ne yapacağını bilemeyen çift iyice gerilmiştir. Erkek hep şunu düşünür, ‘ya sertleşmezse’, ‘ya ben içeriye girmeden inerse’ diye. Bu erkeklerin en büyük ve dayanılmaz korkularından biridir. Erkeğin bütün düşünceleri penisindedir. O an karısının duygularını veya endişelerini anlayacak durumda değildir. Çünkü dışarıda bekleyenlere karşı kendini ispat etmek zorunda hisseder. Bu nedenle erkek, karısı tam olarak hazırlanmadan, onun duygularını okşamadan, uzun bir ön sevişme yapmadan direkt ilişkiye girer. Bu arada erkeğin kafasında, ‘biraz sonra sevdiğim kadının canı yanacak, kan gelecek’ düşüncesi de vardır. Hiç bir erkek sevdiği kadına bunu yaparken rahat olamaz. Kadın ise biraz sonra bir şeyler yaşayacak ve bunun sonucunda bir tarafı yırtılacak, delinecek, kanayacak, canı yanacak diye korkar. Çok ilginçtir gelin bir taraftan da ‘ya kanamazsa’ diye endişelenir. Çünkü kan olmadığı zaman da en iyi ihtimalle doktora götürülecek, aşağılanacak, dövülecek, belki töre gereği öldürülecektir. Kadının durumuna bakar mısınız? Kanasa bir dert, kanamasa ayrı bir dert. Bu şartlarda kadının, kendini rahat bırakmasını, haz almasını, yeterince ıslanmasını bekleyebilir miyiz? Tabi ki hayır. Kadın kendini ne kadar kasarsa, ne kadar çok kuruluğu olursa, erkek ne kadar çok acele ederse, kanama, ağrı ve acı o kadar artar. Ve sanki bu kadermiş gibi, sanki Tanrı’nın bir emriymiş gibi algılandığında da toplumsal bir beklenti haline gelir’ dedi. İlk gece rahat ve huzurlu olan, yeterli ön sevişme yapan, kasılma ve gerginlik yaşamadan birlikte olan çiftlerin de nadir olarak var olduğunun altını çizen CİSED Başkanı Dr. Cem Keçe; “Bazı çiftler ilk gece rahat oluyorlar, kanama ve ağrı gibi sorunlar yaşamıyorlar. Ancak bu kez de, erkeğin kafasında ‘acaba bu kız daha önce başka biriyle ilişkiye mi girdi?’ diye bir korku meydana geliyor ve eşini doktora götürüyor. Çünkü normalde olması gereken bu duruma alışık olmayan veya beklemeyen çiftin kafası karışabiliyor” ifadesini kullandı.

    Kızlık zarı doğuştan esnek ve deliktir
    Kızlık zarının genellikle doğuştan esnek ve delik olduğunu söyleyen ve bunun kanıtı olarak da kadının adet görmesini gösteren CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “İdeal şartlar altında ilk gece normal bir kızlık zarı kanamaz, ağrı ve acı yapmaz. Ancak kadın kendini ne kadar kasarsa, ne kadar çok kuruluğu olursa, erkek ne kadar çok acele ederse kanama, ağrı ve acı o kadar artar. Penis ve vajinanın görevi neslin devamını sağlamak için birleşmektir. Yemek yerken kuru kuruya bir lokmayı çiğnemeden yutmaya çalışırsak boğazımızı tahriş etmez mi? Kızlık zarının acıması ve kanamasının en büyük nedenlerinden biri yanlış beklentilerle yapılan yanlış işlemlerdir. Bu nedenle ideal şartlar altında cinsel ilişki öneriyoruz. İdeal şart nedir? Erkek acele etmeyecek, karısının duygularını ve bedenini uzun uzun okşayacak, kadın kendini kasmayacak ve ıslanması tam olduğunda cinsel ilişkiye girilecek. Normal bir kızlık zarı ideal cinsel birleşmede yırtılmaz, delinmez ve kanamaz. Hafif bir açılma olur, bu da dışarıdan anlaşılmaz ve gelip geçer. Kasılmış bir vajinaya penis girdiğinde acı yapar. Kadın rahat, huzurlu, gevşemiş, ıslanması tamamlanmış, penis acele etmeden girmiş ise bunda hiç bir sorun çıkmaz. Yüzlerce, binlerce vaka ile bunu kanıtladık. ‘Vajinismus’un Üstesinden Gelmek’ adlı kitabımızda bunları detayları ile anlattık” dedi.

    İlk gece için tavsiyeler
    İlk gecenin kanamasız ve acımasız atlatılmasın mümkün olduğunu altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; çiftlere şu önerilerde bulundu: ‘Her iki cinste de ilk gece korkusu veya sorunları yaşanabilir, bu normal ve doğal bir durumdur. Ancak yukarıdaki bilgilerin ışığında öncelikle rahat olmaya, gevşemeye çalışın. Düğün öncesi ve sırasında yaşanan gerginlikleri bir tarafa bırakın. Cinsel ayıp, yasak veya günah olmadığı gibi, mahrem ve özel bir konudur, bu nedenle mahremiyetinize önem verin. Kendinizi rahat hissetmiyorsanız güzel bir duş alarak veya masaj yaparak daha fazla rahatlamayı deneyin. Bütün bunlara rağmen gerginliğiniz devam ediyorsa o gece yapmak zorunda değilsiniz. Ayrıca düğün ve evlilik telaşı ile cinsel ilişki isteğinizde de azalma olabilir, bu nedenle korkularınız daha fazla ön plana çıkabilir. Erkek acele etmemelidir, karısının duygularını ve bedenini uzun uzun okşamalıdır, ona güzel sözlerle iltifatlarda bulunmalıdır. Kadın ise kendini kasmamalı ve ıslanması tam olduğunda cinsel ilişkiye girmelidir. Normal bir kızlık zarı yukarıda bahsettiğimiz ideal şartlar altında ilk cinsel birleşmede yırtılmaz, delinmez, patlamaz, kanamaz, ağrı ve acı yapmaz. Hafif bir açılma olur, bu da dışarıdan anlaşılmaz ve gelip geçer. Belirli bir süre içinde cinsel ilişki olmaz ise, hiç çekinmeden bir doktora başvurabilirsiniz.’

    Bir başvuru kitabı: Vajinismus’un Üstesinden Gelmek
    CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe’nin yazdığı, “Vajinismus’un Üstesinden Gelmek” isimli kitapta çok konuşulacağa benziyor. Keçe, kitabında çiftlere, savunma mekanizmalarını ve diğer engelleri ortadan kaldırarak, sevgi ve paylaşmaya dayanan cinsel ilişkiyi ve aşkı ifade etmeyi öğretiyor. Çünkü Dr. Keçe, cinsel terapilerin genel amacının, kadın veya erkek olarak kişinin kendi cinsel kimliğini kabul etmesine, cinsel kimliğine uygun ve etkin davranışlar göstermesine, çiftlerin cinsel iletişimlerinin kalitesini arttırmalarına ve ilişki içinde kendilerini rahat hissetmelerine yardım etmek olduğunu düşünüyor. Kitabında kadınlarda vajinismus hastalığının, yani cinsel ilişkiye girme korkusunun psikolojik ve organik nedenlerinin yanı sıra tedavi seçeneklerini de sıralayan Dr. Keçe, kızlık zarıyla ilgili de binlerce yıllık tabuları yıkacak yeni ve ilginç iddialara yer veriyor. Vajinismus’un Üstesinden Gelmek adlı kitabının alanında ilk ve mutlaka okunması gereken bir başyapıt olduğunu söyleyen CİSED Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; başta vajinismus sorununu yaşayan çiftler, vajinismus olmaktan endişe duyan genç kızlar, çocuklarının vajinismus olmaması için neler yapılması gerektiğini öğrenmek isteyen ebeveynler olmak üzere; cinsel terapistlere, cinsel danışmanlara, medya mensuplarına ve konuyla ilgilenen herkese sesleniyor. Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; hastalar için oku ve iyileş; cinsel terapistler, hekimler, psikologlar ve psikolojik danışmanlar için oku ve iyi et; anne ve babalar için oku ve çocuğunu vajinismustan koru; genç kızlarımız için oku ve vajinismus olma; medya mensupları içinse oku ve vajinismus hakkında doğru bilgilendir mantığı hazırlanmış bir başvuru kaynağıdır. Cinsel Terapide Dr. Keçe Modeli’ne göre tedavi yaklaşımlarını anlatan Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; vajinismus sorunu yaşayan kadınların eşleriyle birlikte sorunun üstesinden nasıl gelebileceklerine odaklanmış bir rehber kitaptır, büyük bir bilgelikle ve empatiyle yazılmış bir başucu eseridir, herkesin anlayabileceği bir üslupta yazılmış bir cinsel tedavi kitabıdır. Özellikle normal yapıdaki kızlık zarı ideal şartlar altında ilk cinsel ilişki deneyiminde ve sonrasında; kanamaz, yırtılmaz, delinmez, patlamaz, ağrı ve acı yapmaz iddiasının işe yararlılığını kanıtlayan tavsiyeler ve vaka örnekleriyle doludur’ dedi.

    Her 10 kadından biri vajinismus
    Vajinismusun bir erteleme ve kaçınma hastalığı olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Vajinismus; cinsel ilişkiye girme denemelerinde hafif bir kasılmadan tüm vücutta bir kasılmaya, endişe, korku, tiksinme ve panik haline, bacakların açılmalarını engelleyecek boyutlarda sıkıca kapatılmasına veya elle eşi itmeye kadar değişik şekillerde ortaya çıkabilir ve çaresizlikle yaşanır. Ülkemizde her 10 kadından birinde görülen vajinismus; kişinin kendisinin umutsuz olduğuna yürekten inandığı psikolojik kökenli bir hastalıktır’ dedi.

    Vajinismus Araf’ta kalmaktır
    Araf inancının bazı din ve mezheplerin ahiret kavramlarında yer aldığını, kötülerin ve iyilerin nihai ahiret mekânları arasında olduğuna inanılan bir yer olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Vajinismus Araf’ta kalmaktır. Çünkü vajinismus hastaları evlendikten sonra artık kız değildirler, ancak tam bir kadın da olamamışlardır. Kızlık ve kadınlık arasında kalmışlardır. Onların Araf’ı da budur. Tamamlanmamış bir evlilik; yaşanan her anı sıkıntı veren ama aynı zamanda da ‘bir gün belki’ umudunu taşıyan bir süreçtir. Zamana bağımlı olmayan bir noktada duran hasta için arada kalmak; değişen, dalgalanan ve farklılaşan eşe ve kendi içindeki fırtınalara karşı her geçen gün azalan bir dirençtir. Adeta Araf’ta tek başına ve pusulasız konuşan hasta, ilk gece neyse, son gece de o olma iddiasında ve konumundadır. Yani vajinismus bir cehennem kadar vardır ve bir cennet kadar yoktur’ dedi.

    Kendini doğrulayan kehanet olarak vajinismus
    Uygun olmasa da herhangi bir beklenti oluştuğunda, kişilerin beklentileri ile uyumlu hareket etmeye çalıştıklarına dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Yazgı çağırma, sakınan göze çöp batarmış, kırk gün deli dersen deli olur, ben sana demiştim türünden ifadelerin işaret ettiği kendini doğrulayan kehanet kavramına göre; doğru ya da yanlış herhangi bir inanç veya beklenti, bu tanımlamayı doğrulayacak yeni bir davranış ortaya çıkarmakta ve bu olayın sonucunu veya kişinin davranışını etkilemektedir. Sonuçta, beklentiler gerçek olur. Sonuçta, sanki sihirli bir güç sayesinde beklenti doğrulanır. Örneğin, bir kişiyi suçlu diye nitelemek ve ona bu şekilde davranmak, suçlu olduğu beklentisine karşılık kişinin içindeki suçlu davranışları ortaya çıkarmasına neden olabilmektedir. Bir başka örnekte; eşiyle cinsel ilişkiye girdiğinde eşinin ona zarar vereceğini, ağrı ve acı duyacağını düşünen ve buna inanan bir kadın cinsel ilişkiyi ret eden bir davranış sergileyecektir. Buradaki süreç, gerçek olduğuna inanılan şeylerin gerçekleşmesi olarak açıklanabilir. Bu süreçte hasta eşinin nasıl davranacağına ilişkin bir beklentiye girmekte, eşine karşı bu beklentiye uygun bir tutum sergilemekte ve eşi de onun tutumuna uygun davranışlar geliştirmektedir. Böylece bilimsel olarak başlangıçta gerçekliği olmayan bir şey gerçekleşmiş olmakta, cinsel ilişkiye girilememekte veya ilk gece ağrı, acı ve kanama olabilmektedir’ dedi.

    Vajinismusun tedavisi: Cinsel terapi
    Vajinismusun her zaman %100 tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu ve kader olmadığını söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Vajinismus cinsel terapist tarafından cinsel terapi ile tedavi edilebilir. Hipnoz destekli, içgörü yönelimli ve eğitime dayalı yoğunlaştırılmış holistik psikoterapi ve evlilik terapisi tekniklerinin de yer aldığı cinsel terapinin süresi hastalığın şiddetine göre birkaç seanstan 10-12 seansa kadar değişebilir’ dedi.