Etiket: ilk cinsel ilişki

  • İlk gece seks yok

    İlk gece seks yok

    İlk akşam seks yapılmamasının nedenleri araştırıldı. Bakın o nedenler neymiş?

    İngiltere’de indirim kuponu dağıtmasıyla ünlü Voucher Codes Pro adlı internet sitesinin son üç yıl içinde evlenen 2128 çiftle yaptığı ankete göre, evlenenlerin yüzde 52’si düğün gecesinde seks yapmıyor; yüzde 17’si seks için üç gün bekliyor. İlk akşamda seks yapılmamasının birinci nedeni damatların düğün sonrasında çok sarhoş olmaları.

    İşte nedenler ve yüzdeleri:

    1. Damat çok sarhoştu (yüzde 24)

    2. Gelin çok yorgundu ve uyuya kaldı (yüzde 16)

    3. Gelin çok sarhoştu (yüzde 13)

    4. Çocuklara bakmak gerekti (yüzde 11)

    5. Düğünde kavga ettiler (yüzde 9)

    6. Balayı için yola çıkmaları gerekti (yüzde 9)

    7. Bütün gece misafirlerle eğlendikleri için uyanıktılar (yüzde 7)

    8. Damat çok yorgundu ve uyuya kaldı (yüzde 4)

    9. Gelin de damat da seks yapma isteği duymadı (yüzde 4)

    10. Diğer nedenler (yüzde 3)

  • İlk Gece Fiyaskosu

    İlk Gece Fiyaskosu

    Cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni birbirine armağan olarak sunma ve paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalıp rahatlayabilme bilim ve sanatıdır… Ancak bu sanatı ilk gece uygulamak zorunda hisseden genç ve tecrübesiz çiftler, aşırı beklentiler ve baskılar nedeniyle hayatlarının kâbusuyla karşılaşabiliyorlar. Gerdek gecesi sertleşme sorunu ile karşılaşan erkeklerin sayısı her geçen gün artıyor. Çünkü toplumda hala ilk gece ve o gece yapılması gerekenlerle ilgili abartılı ve yanlış beklentiler var. Bu beklentiler sadece gelin ve damatı değil onların ailelerini de kapsıyor. Ailelerin en büyük beklentisi gelinin bakire çıkması ve damadın kendisine yüklenen performansı göstermesi. Ailelerin beklentilerinin gerçekleştiğine dair kanıt bekliyor olması işi içinden çıkılmaz bir duruma sokabiliyor.

    PENİS VE VAJİNA FİGÜRANDIR…

    Cinsel organlar denildiğinde akla penis ve vajina gelir ve toplumda cinselliğin penis-vajina birleşmesinden ibaret olduğuna dair yaygın bir yanlış inanış var. Oysaki en büyük cinsel organ beyindir, çünkü cinsellikten alınan haz tamamen duygular ve düşüncelere bağlantılıdır. Eğer kişinin cinsellikle ilgili olumsuz duygu ve düşünceleri varsa, cinsel ilişkiden haz alması da zor. Sağlıklı ve mutlu bir cinsellik için kişinin konsantre olması ve kafasının başka şeylerle meşgul olmaması gerekiyor. Penis ve vajina figürandır, başrol oyuncusu beyindir. Cinsel işlev bozukluklarının temelinde çoğu kez cinsellikle ilgili olumsuz duygu ve düşünceler yatıyor. Sadece ilk gece fiyaskosunun değil neredeyse tüm cinsel işlev bozukluklarının temelinde kişinin kendisiyle, kendi bedeniyle, partneriyle ya da cinsellikle ilgili olumsuz duygu ve düşünceleri yer alıyor. Genellikle ilk geceye dair çocukluktan itibaren duyulan yanlış bilgiler, ilişkiye başlarken erkeğin kafasında var olan “Ya penisim sertleşmezse!”düşüncesi, erkeklik ve cinsel güçle ilgili “penisin her zaman sert olması gerektiği, penisin sertliğinin erkekliğin simgesi olduğu, erkeğin her zaman cinsel ilişkiye hazır olması gerektiği” gibi olumsuz telkinler ilk gece sertleşme sorunlarına neden olabiliyor.

    BALAYINA ÖZEL İKTİDARSIZLIK…

    Gerdek gecesi ile ilgili kaygılar sanıldığı gibi sadece kızlara özgü değil, erkeklerde de görülebiliyor. İlk kez cinsel ilişki yaşanacağı varsayımıyla toplumumuzda “gerdek gecesi” olarak isimlendirilen ilk gece hem evlenen kadın ve erkek için hem de onların aileleri için değişik beklentilerin söz konusu olduğu bir olaydır. Bu beklentilerin en büyüğü gelinin bakire çıkması,damadın ise bekâreti ortadan kaldıracak bir cinsel performans göstermesidir. Erkekler, özellikle ilk cinsel ilişkilerini gerdek gecesi yaşayacaklarsa, tıpkı kızların yaşadığı gibi, bir başarılı olup olmama kaygısı taşıyabiliyorlar. Bu kaygı “Ya penisim kalmazsa!”, “Ya vajinaya girmeden penisim inerse!” veya “Ya erken boşalırsam ve eşimi tatmin edemezsem!” şeklinde değişik şekillerde karşımıza çıkabiliyor ve o güne kadar hiçbir sertleşme sorunu olmayan bir erkeğin ilk kez gerdek gecesinde sertleşme zorluğu yaşamasına neden olabiliyor. Biz bu duruma “balayına özel iktidarsızlık”, “balayı empotansı” veya “ilk gece fiyaskosu” adını veriyoruz.

    İLK GECE FİYASKOSU GERÇEK BİR İKTİDARSIZLIK OLARAK GÖRÜLMEMELİ…

    İlk gece fiyaskosu “erektil disfonksiyon” adını verdiğimiz ve halk arasında “iktidarsızlık” olarak bilinen sertleşme bozukluğundan farklı bir durumdur. İktidarsızlık; erkekte cinsel istek olduğu halde üç ay boyunca ereksiyonun sağlanmasında veya sağlanan ereksiyonunun cinsel ilişki boyunca sürdürülmesinde problem yaşanması anlamına gelmektedir. İlk gece fiyaskosunda da aynı belirtiler var, ancak bu iki sorunu birbirinden ayıran en önemli şey, ilk gece fiyaskosunun sadece psikolojik faktörlere dayanmasıdır. İlk gece fiyaskosunun bir kez yaşanması bile sonraki cinsel ilişkilerin stresli bir hale gelmesine neden olabiliyor. Gerdek gecesinde kendisinden beklenenleri yerine getiremediği duygusuna kapılan bir erkek, eşinin ya da bu durumundan haberdar olan yakın çevresinin olumsuz tutumlarının da etkisiyle cinsel özgüvenini yitirebiliyor. Yitirilen özgüven her başarısız denemede biraz daha pekişiyor ve kısa sürede negatif bir kısır döngü ortaya çıkıyor. Bu kısır döngü, erkeğin aylar boyu sertleşme sağlayamamasına sebep olabiliyor. Erkeklerin yaşadığı ilk gece korkusunda kadınların da rolü bulunuyor. Kadının ilk gece hakkındaki kanama, ağrı ve acı korkusu gibi abartılı ve yanlış düşünceleri erkekte bu korkuların oluşmasına yol açabiliyor. Yani “ilk gecenin çok acılı, ağrılı olacağı, oluk oluk kanlar akacağı, canın çok yanacağı ama dişin sıkılması gerektiği, içinde bombalar patlayacağı, cinsel ilişkinin tıpkı iğnenin deliğinden limonu geçirmeye benzediği, deliğin küçük ve dar olduğu, kızlık zarının yırtılacağı, delineceği, patlayacağı, çok kanama olursa hastaneye kaldırılabileceği, ilk gece kadın ve erkeğin birbirine kilitli kalabilecekleri’’ gibi olumsuz telkinler çocukluktan itibaren çiftin kafasına yerleşir ve cinsel ilişkiyi gözlerinde fazlaca büyütmelerine neden olabilir. Bazı kadınların eşlerinden aşırı performans beklediklerini farkında olmadan da olsa belli etmeleri de olumsuz bir faktör. Ereksiyon istek ve uyarılmanın ardından oluştuğundan, bu dönemde oluşacak herhangi bir negatif durum kişide dikkat dağınıklığı ve sertleşme kaybına yol açabiliyor. Daha sonraki denemelerde ise kişi “Ereksiyonum oluşacak mı?” beklentisi içinde ilişkiyi tekrar denediğinde, istekli olmasına ve ön sevişmede sertleşme olmasına rağmen sertliğinin aniden kaybolduğunu görebiliyor. Psikolojik faktörler böylelikle kişinin hayatını olumsuz yönde etkiliyor ve erkek bir süre sonra ön sevişmeden kaçar hale gelebiliyor.

    ACELE ETMEYİN, AŞK OYUNLARI OYNAYIN…

    Kısır bir döngü halini almış ilk gece fiyaskosu evliliğin gidişatını olumsuz etkileyebiliyor. İlk cinsel ilişkinin sorunsuz geçmesi gerektiğine dair yaygın inanışlar birtakım olumsuz duyguları belirgin bir şekilde arttırabiliyor. Oysa cinsellik sevgi dolu bir paylaşımdır, bir sınav ya da yarışma değildir. Cinsellikte “başarısız olmak” diye bir kavram olmamalıdır, önemli olan birlikte geçirilen zamandan olabildiğince haz alabilmektir. Cinsellik sevgiyle, şefkatle, saygıyla, aşk oyunlarıyla süslenip, zenginleştirilerek sağlıklı, mutlu ve doyurucu bir cinsel yaşam sağlanabiliyor. Tam da bu sebeplerden dolayı ihtiyacı olan çiftlere evlenmeden önce mutlaka cinsel bilgi düzeylerini artırıcı cinsel danışmanlık ve rehberlik hizmetleri almalarını öneriyoruz. Alınan cinsel danışmanlık, onların cinsellikle ilgili kaygı ve endişelerini giderebiliyor, yanlış inanışlarını ortadan kaldırabiliyor, bedenlerinin ve haz noktalarının keşfedilmesini sağlayabiliyor ve çiftin sağlıklı süreçlerle cinsel yaşamlarına başlamalarına yardımcı olabiliyor. İlk gece fiyaskosunun tedavisinde çiftlere aşk oyunları oynamalarını veya yeniden flört etmeye devam etmelerini öneriyoruz. Böylece yeni evli çiftler cinsel ilişki olmaksızın sadece birbirlerine yakınlaşmayı başarabiliyorlar ve perfomans anksiyetesi adını verdiğimiz başaramama korkusunun üstesinden gelebiliyorlar. Zamanla birbirlerinin bedenini keşfeden çiftler ön sevişmeyi öğrenip ve baskılardan arınmış olarak sevişmenin hazzına ulaşarak birlikte olabiliyorlar.

  • Vajinismus Belirtileri

    Vajinismus Belirtileri

    Evlenirken her çiftin cinsellikle ilgili beklenti ve hayalleri vardır, vajinismus sorunu ortaya çıktığında bunlar ilk geceden yıkılır ve balayı kâbusa döner. Vajinismus; kadın bedeninin penis-vajina birlikteliğini içeren cinselliği reddedişidir. Vajinismus ağrılı ve acılı olacağı varsayılan cinsel birlikteliği önlemek amaçlı vücudun kendini kapatmasıdır. Yani cinsel ilişkide birleşme anı geldiğinde kadının kendisini kasarak, kapatarak, geriye çekerek, bacaklarını kapatarak ve eşini iterek cinsel ilişkinin gerçekleşememesi durumudur. Vajinanın ve aşk kaslarının istemsiz kasılmasıyla birlikte penis adeta bir duvarla karşılaşmakta ve vajina içerisine girememektedir. Vajinismuslu kadınların pek çoğu cinsel ilişki sırasında yalnızca vajinalarını değil karın, kasık, bel, kalça kaslarını da kasabilmektedirler. Kadınların istemsiz ve çaresizce yaşadığı vajinismusun belirtileri şunlardır:

    • Zor ya da imkânsız penis-vajina birlikteliğini içeren cinsel birleşme denemelerinden dolayı vajina kaslarının kasılması
    • Tampon, parmak ya da penisin vajinaya girme denemelerinde ağrı, acı, yanma ya da batma yaşanması
    • Ağrı ve acı duyma korkusu
    • Cinsel birleşme denemelerinde eşi itme, bacakları kapatma
    • Cinsel birliktelikten ve cinsel etkinliklerden kaçma veya kaçınma
    • Ağrı ve acıdan dolayı cinsel istek kaybı
    • Cinsel ilişkiden korkma ve deneyememe

    Vajinismus belirtilerinin şiddeti değişebilir. Bazı kadınlarda vajina içine bir şey sokmak mümkün değildir. Bazı kadınlarda tampon yerleştirmek ve jinekolojik muayeneyi tamamlamak mümkün ama ilişki mümkün değildir. Bazı kadınlar cinsel ilişkiyi deneyebilir ama çok acı çekerek son verirler. Bazı kadınların ağrı ve acı çektiklerinden dolayı cinsel birleşme dışındaki diğer etkinlerde boşalma yaşamaları mümkün değildir. Bu belirtiler tamamen irade dışı ve istemsizdir. Vücut ağrı ile cinsel birlikteliği (penetrasyon) ilişkilendirir. Vücut vajinal kasları koruma içgüdüsüyle harekete geçer.

    Vajinismus olan kadınların seks yapmayı sevmemesi doğru değildir. Vajinismuslu birçok kadın partnerinin yakınlığını arar ve seks yapmak ister. Yapamadığı zaman ise kendini kötü hisseder. Ancak cinsellikten zevk alabilmek için karşılıklı mastürbasyon, ön sevişme ve oral seksi deneyebilir ve bu sırada boşalabilir.

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimizle Vajinismusu yenelim Tıklayın !!!

    Çiftler vajinismus sorunu ile karşılaşınca önce büyük bir üzüntü ve çaresizlik yaşarlar ve bu sorunu en yakın çevrelerinden bile saklarlar. Başlangıçta sorun genellikle ya görmezden gelinir ya da kendiliğinden düzeleceği düşünülerek bir cinsel terapiste başvurma kararı sürekli ertelenir. Cinsel terapiye başvurma kararı verildiğinde ise, sihirli bir değneğin kendilerine dokunmasını ve hayatlarına sorunsuz olarak devam etmeyi arzu ederler. Bu nedenle de hızlı ve mucize tedavilerde umut ararlar. Bunlar kızlık zarının ameliyatla aldırılması, anestezi altında cinsellik yaşamak, botoks uygulamaları ya da tek seanslık tedavi yöntemleri olabilmektedir. Bu yöntemler çiftin hem paralarının hem enerjilerinin hem de umutlarının tükenmesine neden olur. Çünkü deneyip de başarısızlıkla sonuçlanan her tedavi girişimi çifti dipsiz bir kuyuya doğru sürükler, umutlarını kırar ve daha sonraki tedavi girişimlerini güçleştirir. Sorunların devam ediyor olması çiftin daha çok yıpranmasına ve cinselliği daha kötü algılanmalarına neden olur. Çift bir süre sonra bunun bir kader olduğunu kabul etmeye başlar, cinsellikten uzaklaşır veya cinselliğe küser. Hatta bir evliliği tamamlayamamayı kişisel başarısızlık olarak algılayan çift, penis-vajina birlikteliğini içermeyen yalan bir cinsel hayat yaşamaya başlar. Zamanla cinsel birleşme denemeleri giderek seyrekleşir veya “sürtünme” ile boşalma alışkanlığı geliştirilir. Son aşamada iç dünyalarında fırtınalar kopmaya başlayan çift; birbirlerinden gün geçtikçe uzaklaşır, çocuk sahibi olmalarına yönelik çevrelerinden gelen baskılarla yanlış üstüne yanlışa sürüklenir. Çocuk sahibi olmak için aşılama ya da tüp bebek yöntemine yönelir. Hatta çift çoğu zaman vajinismustan değil çocuk sahibi olamamaktan şikâyetçi olur. Aslında emek veya çaba harcamaktan kaçınan çift kendilerini daha yoğun bir mücadelenin içerisinde bulur ve bu süreç, onların tüm güzellikleriyle birbirlerini yaşamalarına engel olur. Artık onlar için amaç evliliğin başında olduğu gibi mutlu olmak değil; utanç, kızgınlık, umutsuzluk duyguları ile kurdukları yalan dünyalarına sığınmak ve gizlenmektir.

    Sebebi ne olursa vajinismusun tedavisi mümkündür. Cinsel hayatın penis-vajina birlikteliğini içermemesi, sağlıklı olmaması kişinin ruh sağlığını bozabilir, günlük hayatını ve tüm ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. Aldatma, duygusal ve fiziksel şiddet, saygısız davranışlar, duygusal tatminde azalma, herkesin rahatça girdiği cinsel ilişkiye “biz nasıl giremiyoruz veya neden biz?” şeklindeki suçluluk, eksiklik hissi, utanç duyma, kendinden nefret etme, hayal kırıklığı, bunaltı, sıkıntı, umutsuzluk, çaresizlik gibi durumlar da vajinismustan kaynaklanabilir. Bunalım ve sıkıntıya düşen çift kendilerine ve birbirlerine güvenlerini yitirebilir. Bu nedenle vajinismus tedavisindeki en önemli faktör çiftin kendilerine, cinsel terapistlerine ve uygulanan tedavi yöntemlerine karşı hissettikleri güvendir. Çünkü mutluluğu yakalamak çok zor değildir, mutluluk, tedavi kararının sağlıklı alınmasına ve başvurulacak cinsel terapistin doğru seçimine bağlıdır. Unutulmamalıdır ki, vajinismusun %100 tedavisi vardır ve cinsel terapidir, başlangıçta zor gibi görünen yol, içine girildiğinde en kolay ve en keyif veren yol olabilmektedir.

  • İlk Gece Fiyaskosu

    İlk Gece Fiyaskosu

    Cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni birbirine armağan olarak sunma ve paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalıp rahatlayabilme bilim ve sanatıdır… Ancak bu sanatı ilk gece uygulamak zorunda hisseden genç ve tecrübesiz çiftler, aşırı beklentiler ve baskılar nedeniyle hayatlarının kâbusuyla karşılaşabiliyorlar. Gerdek gecesi sertleşme sorunu ile karşılaşan erkeklerin sayısı her geçen gün artıyor. Çünkü toplumda hala ilk gece ve o gece yapılması gerekenlerle ilgili abartılı ve yanlış beklentiler var. Bu beklentiler sadece gelin ve damatı değil onların ailelerini de kapsıyor. Ailelerin en büyük beklentisi gelinin bakire çıkması ve damadın kendisine yüklenen performansı göstermesi. Ailelerin beklentilerinin gerçekleştiğine dair kanıt bekliyor olması işi içinden çıkılmaz bir duruma sokabiliyor.

    PENİS VE VAJİNA FİGÜRANDIR…

    Cinsel organlar denildiğinde akla penis ve vajina gelir ve toplumda cinselliğin penis-vajina birleşmesinden ibaret olduğuna dair yaygın bir yanlış inanış var. Oysaki en büyük cinsel organ beyindir, çünkü cinsellikten alınan haz tamamen duygular ve düşüncelere bağlantılıdır. Eğer kişinin cinsellikle ilgili olumsuz duygu ve düşünceleri varsa, cinsel ilişkiden haz alması da zor. Sağlıklı ve mutlu bir cinsellik için kişinin konsantre olması ve kafasının başka şeylerle meşgul olmaması gerekiyor. Penis ve vajina figürandır, başrol oyuncusu beyindir. Cinsel işlev bozukluklarının temelinde çoğu kez cinsellikle ilgili olumsuz duygu ve düşünceler yatıyor. Sadece ilk gece fiyaskosunun değil neredeyse tüm cinsel işlev bozukluklarının temelinde kişinin kendisiyle, kendi bedeniyle, partneriyle ya da cinsellikle ilgili olumsuz duygu ve düşünceleri yer alıyor. Genellikle ilk geceye dair çocukluktan itibaren duyulan yanlış bilgiler, ilişkiye başlarken erkeğin kafasında var olan “Ya penisim sertleşmezse!”düşüncesi, erkeklik ve cinsel güçle ilgili “penisin her zaman sert olması gerektiği, penisin sertliğinin erkekliğin simgesi olduğu, erkeğin her zaman cinsel ilişkiye hazır olması gerektiği” gibi olumsuz telkinler ilk gece sertleşme sorunlarına neden olabiliyor.

    BALAYINA ÖZEL İKTİDARSIZLIK…

    Gerdek gecesi ile ilgili kaygılar sanıldığı gibi sadece kızlara özgü değil, erkeklerde de görülebiliyor. İlk kez cinsel ilişki yaşanacağı varsayımıyla toplumumuzda “gerdek gecesi” olarak isimlendirilen ilk gece hem evlenen kadın ve erkek için hem de onların aileleri için değişik beklentilerin söz konusu olduğu bir olaydır. Bu beklentilerin en büyüğü gelinin bakire çıkması,damadın ise bekâreti ortadan kaldıracak bir cinsel performans göstermesidir. Erkekler, özellikle ilk cinsel ilişkilerini gerdek gecesi yaşayacaklarsa, tıpkı kızların yaşadığı gibi, bir başarılı olup olmama kaygısı taşıyabiliyorlar. Bu kaygı “Ya penisim kalmazsa!”, “Ya vajinaya girmeden penisim inerse!” veya “Ya erken boşalırsam ve eşimi tatmin edemezsem!” şeklinde değişik şekillerde karşımıza çıkabiliyor ve o güne kadar hiçbir sertleşme sorunu olmayan bir erkeğin ilk kez gerdek gecesinde sertleşme zorluğu yaşamasına neden olabiliyor. Biz bu duruma “balayına özel iktidarsızlık”, “balayı empotansı” veya “ilk gece fiyaskosu” adını veriyoruz.

    İLK GECE FİYASKOSU GERÇEK BİR İKTİDARSIZLIK OLARAK GÖRÜLMEMELİ…

    İlk gece fiyaskosu “erektil disfonksiyon” adını verdiğimiz ve halk arasında “iktidarsızlık” olarak bilinen sertleşme bozukluğundan farklı bir durumdur. İktidarsızlık; erkekte cinsel istek olduğu halde üç ay boyunca ereksiyonun sağlanmasında veya sağlanan ereksiyonunun cinsel ilişki boyunca sürdürülmesinde problem yaşanması anlamına gelmektedir. İlk gece fiyaskosunda da aynı belirtiler var, ancak bu iki sorunu birbirinden ayıran en önemli şey, ilk gece fiyaskosunun sadece psikolojik faktörlere dayanmasıdır. İlk gece fiyaskosunun bir kez yaşanması bile sonraki cinsel ilişkilerin stresli bir hale gelmesine neden olabiliyor. Gerdek gecesinde kendisinden beklenenleri yerine getiremediği duygusuna kapılan bir erkek, eşinin ya da bu durumundan haberdar olan yakın çevresinin olumsuz tutumlarının da etkisiyle cinsel özgüvenini yitirebiliyor. Yitirilen özgüven her başarısız denemede biraz daha pekişiyor ve kısa sürede negatif bir kısır döngü ortaya çıkıyor. Bu kısır döngü, erkeğin aylar boyu sertleşme sağlayamamasına sebep olabiliyor. Erkeklerin yaşadığı ilk gece korkusunda kadınların da rolü bulunuyor. Kadının ilk gece hakkındaki kanama, ağrı ve acı korkusu gibi abartılı ve yanlış düşünceleri erkekte bu korkuların oluşmasına yol açabiliyor. Yani “ilk gecenin çok acılı, ağrılı olacağı, oluk oluk kanlar akacağı, canın çok yanacağı ama dişin sıkılması gerektiği, içinde bombalar patlayacağı, cinsel ilişkinin tıpkı iğnenin deliğinden limonu geçirmeye benzediği, deliğin küçük ve dar olduğu, kızlık zarının yırtılacağı, delineceği, patlayacağı, çok kanama olursa hastaneye kaldırılabileceği, ilk gece kadın ve erkeğin birbirine kilitli kalabilecekleri’’ gibi olumsuz telkinler çocukluktan itibaren çiftin kafasına yerleşir ve cinsel ilişkiyi gözlerinde fazlaca büyütmelerine neden olabilir. Bazı kadınların eşlerinden aşırı performans beklediklerini farkında olmadan da olsa belli etmeleri de olumsuz bir faktör. Ereksiyon istek ve uyarılmanın ardından oluştuğundan, bu dönemde oluşacak herhangi bir negatif durum kişide dikkat dağınıklığı ve sertleşme kaybına yol açabiliyor. Daha sonraki denemelerde ise kişi “Ereksiyonum oluşacak mı?” beklentisi içinde ilişkiyi tekrar denediğinde, istekli olmasına ve ön sevişmede sertleşme olmasına rağmen sertliğinin aniden kaybolduğunu görebiliyor. Psikolojik faktörler böylelikle kişinin hayatını olumsuz yönde etkiliyor ve erkek bir süre sonra ön sevişmeden kaçar hale gelebiliyor.

    ACELE ETMEYİN, AŞK OYUNLARI OYNAYIN…

    Kısır bir döngü halini almış ilk gece fiyaskosu evliliğin gidişatını olumsuz etkileyebiliyor. İlk cinsel ilişkinin sorunsuz geçmesi gerektiğine dair yaygın inanışlar birtakım olumsuz duyguları belirgin bir şekilde arttırabiliyor. Oysa cinsellik sevgi dolu bir paylaşımdır, bir sınav ya da yarışma değildir. Cinsellikte “başarısız olmak” diye bir kavram olmamalıdır, önemli olan birlikte geçirilen zamandan olabildiğince haz alabilmektir. Cinsellik sevgiyle, şefkatle, saygıyla, aşk oyunlarıyla süslenip, zenginleştirilerek sağlıklı, mutlu ve doyurucu bir cinsel yaşam sağlanabiliyor. Tam da bu sebeplerden dolayı ihtiyacı olan çiftlere evlenmeden önce mutlaka cinsel bilgi düzeylerini artırıcı cinsel danışmanlık ve rehberlik hizmetleri almalarını öneriyoruz. Alınan cinsel danışmanlık, onların cinsellikle ilgili kaygı ve endişelerini giderebiliyor, yanlış inanışlarını ortadan kaldırabiliyor, bedenlerinin ve haz noktalarının keşfedilmesini sağlayabiliyor ve çiftin sağlıklı süreçlerle cinsel yaşamlarına başlamalarına yardımcı olabiliyor. İlk gece fiyaskosunun tedavisinde çiftlere aşk oyunları oynamalarını veya yeniden flört etmeye devam etmelerini öneriyoruz. Böylece yeni evli çiftler cinsel ilişki olmaksızın sadece birbirlerine yakınlaşmayı başarabiliyorlar ve perfomans anksiyetesi adını verdiğimiz başaramama korkusunun üstesinden gelebiliyorlar. Zamanla birbirlerinin bedenini keşfeden çiftler ön sevişmeyi öğrenip ve baskılardan arınmış olarak sevişmenin hazzına ulaşarak birlikte olabiliyorlar.

  • Kadın ve erkeklerin kabusu

    Kadın ve erkeklerin kabusu

    Günümüzde pek çok çift cinsel birlikteliklerinde problemler yaşıyor. Bu problemlerin temelinde kimi zaman fizyolojik kimi zamanda psikolojik nedenler var. Ancak asıl sorun çiftlerin cinsel birliktelik yaşayamadıkları durumlarda bile uzmanlara başvurmamaları. Bu yüzden Hattat Klinik Kadın Cinsel Fonksiyonu Araştırma Bölümü Başkanı Ece Hattat’a ilişkiye giremeyen çiftleri ve sık yaşanan cinsel problemleri sordum.

    1. Vajinismus neden oluyor?

    Vajinusmus ülkemizde en çok cinselliğin başından itibaren oluşuyor. Cinsel bilgi yanlışları, ilk gece korkusu gibi nedenlerle ile ilk beraberlik denemesiyle kasılma, kendini geri çekme, eşi itekleme yaşanıyor. Bu durumda ne kadar denenirse denensin birliktelik yaşanamıyor. Vajinismus cinselliğin başında oluşabileceği gibi bazı enfeksiyonlar, ameliyatlar veya kimyasal maddeler gibi nedenlerle sonradan da gelişebilir. Aşırı heyecan, cinsel uyarılmada problemler, cinsel isteksizlik ve cinsel bilgi eksiklikleri de vajinismus sebebi olabilir.

    2. İlk gece korkusunun etkileri nelerdir?

    Cinsellik hala bir tabu olarak kabul ediliyor. Bu nedenle cinsellikle ilgili şehir efsaneleri kulaktan kulağa yayılıyor. Aile Sağlığı Araştırma Derneği olarak yaptığımız çalışmalarda her 10 kadından 7’sinde bu yanlış inanışlar nedeniyle vajinismus geliştiğini bulduk. İlk gecenin kadın için çok büyük bir ızdırap olacağı, çok yoğun kanamaların yaşanacağı, kadınların cinsellikten zevk almadığı gibi yanlış bilgiler cinselliğe karşı bir korku geliştirebiliyor. İlk beraberliğine bu korku ile adım atan kadınlarda da kasılma görülüyor.

    3. İlk gece korkusunun kadınlarda baskı yarattığı biliniyor. Peki ya erkekler?

    İlk gece, erkeğin de üzerinde büyük bir baskı yaratıyor. Özellikle ilk deneyimini yaşayacak erkeklerde hem cinsel performans bakımından başarılı olma kaygısı, hem eşi memnun etme endişesi büyük bir stres yaratır. Üstelik eş de endişeli ve gergindir. İlk gecede bu kaygılar nedeniyle sertleşme problemi veya erken boşalma gelişebilir. Kendini veya eşi suçlama, öfke, endişe, üzüntü gibi pek çok duygu yaşanabilir. Bu durumda cinsellik bir yarışa, beraberliği yaşamak da bir bitiş çizgisine dönüşür. Çift, cinselliği zevk ve mutluluk verecek ya da beraberliklerini bütünleyecek keyifli bir olay olarak değil, bir görev gibi görmeye başlar. Bu görev hissi, çiftin üzerindeki baskıyı iyice arttırır ve çift cinsel anlamda işlev bozukluğu geliştirir. Cinsellikten soğuma, ilişki problemleri yaşanabilir. Ailelerin beklentisi veya sosyal olarak kendini yeterli hissetme endişesi de sorunları büyütür.

    4. İlk gece korkusu yaşayan çiftlere nasıl çözüm bulunabilir?

    Öncelikle cinselliğe, evlilik öncesi doğru cinsel bilgilerle adım atılması gerekiyor. İlk geceye kadar çoğu zaman sadece arkadaş, akraba tavsiyeleri ve kulaktan dolma bilgilerle cinsellik öğreniliyor. Genel bilgiler doğru kaynaklardan temin edilmeli. İlk gecede karşılaşılabilecek sorunlara karşı hazırlıklı olmak gerek. Böylece kadında korku, kasılma veya erkekte cinsel performans sorunları geliştiğinde çift olaya daha geniş bir çerçeveden bakabilir. Türkiye’de yaptığımız çalışmalarda, evlendikten sonra cinsel beraberlikte sorun yaşayan çiftlerin ortalama 2.5 yıl beklediklerini gördük. Bu çok uzun bir süre. Birçok çift sorunlarını deneyerek çözebileceklerine inanarak yıllarca bekleyebiliyor. Oysa ortalama 1 hafta bekleyip sorun çözülmez ise doktora başvurmak gerek. Burada amaç, sadece cinsel anlamda birliktelik yaşamak değil, bu birlikteliği keyif ve mutlulukla yaşamaktır.

    5. Erkeklerin bu durumda erken boşalma veya sertleşme sorunu geliştirdiğinde, nasıl çözüm bulunabilir?

    İlk geceden itibaren erken boşalma veya sertleşme sorunu yaşanıyorsa, bu durum bir performans endişesi veya eşin cinsel korkusu nedeniyle gelişmiş olabilir. Bu durumda verilecek çalışmalar ile bu kaygı azaltılabilir. Ancak sorun devam ediyorsa, organik anlamda inceleme yapmak gerekebilir. Altta yatan bir sorunu atlamamak ve herşeyi psikolojiye bağlamamak çok önemli.

    6. “Cinsel birliktelikte başarısız erkek erkek değildir” inancı doğru mudur?

    Bu çok yaygın bir şehir efsanesidir. Cinselliği bir başarı kriteri olarak değerlendirmek hem erkeğe hem de eşine büyük bir stres getirir. İlişkilerde sertleşme sağlayamayan, sürdüremeyen veya erken boşalma yaşayan erkek özgüvenini yitirir. Bir erkeğin bir kere cinsel sorun yaşaması hayat boyu cinsel sorun yaşayacağı veya bu sorunun tekrarlayacağı anlamına gelmez. Her erkek dönem dönem, geçici olarak cinsel performans ile ilgili sorunlar yaşayabilir. Ancak bu sorunlar ısrarcı bir şekilde devam ederse mutlaka bir hekime başvurmak gerekir.

    7. Vajinismus hakkında doğru bilinen yanlışlar

    YANLIŞ 1: İLK GECE KADIN İÇİN ÇOK IZDIRAP VERİCİDİR

    YANLIŞ 2: VAJİNİSMUS EŞİNİ BEĞENMEYEN KADINLARDA OLUŞUR

    YANLIŞ 3: VAJİNİSMUS SADECE KADININ SORUNUDUR

    YANLIŞ 4: VAJİNİSMUS YETERİNCE DENEME İLE KENDİLİĞİNDEN ÇÖZÜMLENİR

    YANLIŞ 5: VAJİNİSMUS TEDAVİSİ ÇOK UZUNDUR VE TEDAVİSİ TAM YAPILAMAZ

    Habertürk

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimizle Vajinismusu yenelim konu yorumları için tıklayın !

  • Hayali bir ağrı algısı vajinismusa yol açabilir…

    Hayali bir ağrı algısı vajinismusa yol açabilir…

    Benim vajina deliğim yok!

    Vücudundan ve vücut fonksiyonlarından korkmanın vajinismuslu kadınlarda sık rastlanan bir durum olduğuna dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. A. Cem Keçe; “Birçok kadın kendi cinsel organlarının yapısı ve yeri hakkında bilgi sahibi değillerdir. Sık rastlanan endişeler vajinanın deliğinin nerede olduğunun bilinmemesinden kaynaklanır. “Vajina sonsuzdur”, “Tüm vücut boyunca vajina devam eder”, “Vajina içinde bir şeyler kaybolabilir”, “Benim vajina deliğim yok”, “Eşim ya yanlış deliğe girmeye çalışırsa”, “Cinsel birleşmenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum”, “Cinsel ilişkiye girersem vücudumu parçalanabilir”, “Penis vajinama girerse orada sıkışıp kalabilir, hastanede doktorlar levye ile ayırmak zorunda kalabilirler”, “Cinsel ilişkiye girersem çok kanamam olur ve hastaneye zor yetiştirirler”, “Vajina sterildir ve içine kirli hiçbir şey giremez”, “Benim vajinam asla bir erkeğin penisi için uygun değil”, “Vajinam açık bir yara gibidir”, “Cinsel ilişkiye girmek vajinamda yaralanmaya yol açabilir”, “Kana bakmaya dayanamıyorum”, vb. hatalı ve yanlış düşünceler yani cinsel mitler kadınlarda vajinismusa yol açabiliyor.Gerçek ise vajinanın cinsel birleşmede dokunmak ve penisi kabul etmek için inşa edilmiş bir organ olduğudur.Vajina steril değildir sadece temiz bir alandır. Vajina ortalama işaret parmağı uzunluğundadır (10 cm.) ve sonunda rahim ağzı bulunur. Vajina cinsel ilişki sırasında sertleşmiş bir penisin hepsini içine alabilecek kadar esneme ve uzama kabiliyetine sahiptir. Minyon yapıda olmak vajinanın da küçük olduğu anlamına gelmez. Bu açıklamalar tatmin edici gözükse de vajinismustan muzdarip kadınlar ilk kez başarılı bir birleşme yaşamadan bu konu hakkında genellikle ikna olmazlar.” dedi.
     
    Kadın alıcı, erkek yapıcı durumdadır
    Vajinismusun farklı kombinasyonlar şeklinde ortaya çıkabileceğini ifade eden CİSED Genel Başkan Yardımcısı Psk. Gülüm Bacanak; “Vajinismus her yaştan, her kültürden, her dinden, her sosyoekonomik ve eğitim seviyesinden, bekar, evli ya da eşcinsel kadınları etkileyebilir. Ayrıca inanılanın aksine cinsel istismara maruz kalan kadınların birçoğunda vajinismus gözlense de cinsel istismar vajinismusun en sık sebebi değildir. Cinsel ilişkilerde kadın alıcı, erkek ise yapıcı durumdadır. Toplumumuzda kadınlar içine alan veya içine girilen olarak anılırken, erkekler içe giren veya kontrol eden olarak kabul edilir. Yani cinsel ilişkilerde kadının kontrolünün olmadığı kabul edilir. İşte bu kontrol edememe durumu vajinismus olarak karşımıza çıkabilir. Cinsel ilişkide kontrolün kendinde olmadığını düşünen kadın korkar ve zarar görebileceği fantezileri geliştirebilir. Aynı duygusal durum jinekolojik muayene gibi cinsel olmayan duhul hallerinde de geçerlidir. Muayene sırasında kontrol doktorun elindedir. Bu nedenle vajinismuslu kadınlar jinekolojik muayene olmaktan da çekinirler.” dedi.
     
    “Hayali bir ağrı algısı” vajinismusa yol açabilir
    Vajinismusun arka planında cinslerin yetiştirilme tarzları arasındaki farklılıkların yatabileceğine dikkat çeken CİSED Genel Sekreteri Psk. Dan. Fatma Ayrık; “Oğlan çocukları erken yaşta kendi cinsel organlarını keşfeder. Çünkü cinsel organları dışta yer alan, gözle gözlenebilen ve idrar yaparken kullanılan bir organdır. Ayrıca oğlan çocukları büyüyerek erkek olduklarında cinsel organlarının şekli, yapısı, diğer erkeklerin cinsel organları ile karşılaştırmaları ve cinsel yakınlaşma sırasında ne şekilde dokunulmaktan hoşlanacakları konusunda fikir sahibi olmuşlardır. Bunun aksine kızların cinsel organları vücudun içine yerleşmiş, gözlemlenemeyen ve bir nevi gizem taşıyan bir durumdadır. Bu gizemin zaman zaman korkutucu olabileceği ve vajinismusa sebep olabileceği bir gerçektir. Ebette kişinin karakteri ve duygusal hali onun vajinismus geliştirip geliştirmeyeceği konusunda ve güveni bir şekilde vücudunu keşfedip edemeyeceği konusunda belirleyicidir. Herhangi travmatik deneyim, özellikle cinsel organlara, vücut ve zihinde olumsuz bir etki yaratabilir ve vajinismusu tetikler. Vajinismuslu kadınlar için cinsel birleşme her zaman ağrıyı çağrıştırır. Bu ağrı ilk deneyimde yaşadığı gibi gerçek bir ağrı olabileceği gibi daha önce yaşamadığı hayali bir ağrı algısı olabilir. Bu algı sempatik sinir sistemine gönderdiği sinyallerle koruma mekanizması olarak aşk kaslarının kasılmasına sebep olur. Yapısal olarak bu kasılma vajinanın çapını daraltarak cinsel birleşmenin ağrılı olmasına ve dolayısıyla da vajinismusa neden olabilir. İstenmeyen bir cinsel durum kendini kötü ya da zorlanmış hissetmeye, çaresizliğe, kendini koruma dürtüsüne ve dolayısıyla vajinismusa sebep olabilir. İstenmemesine rağmen zoraki ilişkiye girmek hem duygusal baskıya hem de vajinanın kuruluğuna bağlı sürtünmeye ve ağrıya yol açar. Herhangi bir sebepten dolayı vajinal kuruluğu olan ve bununla nasıl boşa çıkabileceğini bilmeyen kadınlarda cinsel birleşmeye karşı direnç sebebiyle vajinismus gelişebilir.” dedi.
  • İlk Gece Nasıl Olur ? İlk Gece Yapılması Gerekenler Nelerdir ?

    İlk Gece Nasıl Olur ? İlk Gece Yapılması Gerekenler Nelerdir ?

    İLK İLİŞKİDE MUTLAKA AĞRI OLUR MU? :

    Kızlık zarı kadınların %95′ından fazlasında ince ve esnek bir mukoza parçası yapısındadır. İlişki öncesi kadın kendisini hazır hissettiğinde, ön sevişmeyle vajinada yeterli ıslaklık oluşur, erkeğin de yumuşak davranması ve zorlayıcı hareketlerden kaçınması durumunda kadın kızlık zarının yırtılması esnasında ağrı hissetmez, ya da çok az bir ağrı hisseder. Cinsel ilişkide alınan zevkin ön planda olduğu bir durumda, bu ağrının sonradan hoş olmayan bir anı olarak hatırlanma olasılığı çok düşüktür.

    İLK İLİŞKİDE MUTLAKA KANAMA OLUR MU? :

    İlk cinsel ilişkide kanama olabilir de olmaya bilirde. Bu her kadının anatomik yapısının farklı olmasından kaynaklanır. Kızlık zarı bazı kadınlarda o kadar çok esnektir ki, penis içeriye girdiğinde özelliklede vajina ağzı yeterince ıslak ve kaygan olduğu durumlarda kızlık zarı yırtılmadan kalabilir. Bu durum kızların %1 ‘de oluşur. Bazı kadınlarda da kızlık zarının damarlanması çok ince olduğundan zar yırtılmasına rağmen kanama olmayabilir.

    KIZLIK ZARININ KALIN OLMASI İLİŞKİYİ ENGELLER Mİ? :

    Bazı durumlarda ilk cinsel birleşme birinci denemede ve sonraki birkaç denemede gerçekleşmeyebilir. Bunu en sık görülen nedeni sanıldığı gibi kızlık zarının kalın olması değildir. En sık görülen nedeni, kadının kendisini cinsel ilişkiye hazır hissetmemesi ve korkmasından kaynaklanmaktadır. Bu durumda kadın kendini gevşetemeyecek, vajinanın girişinde bulunan güçlü kaslar kasılı olarak kalacak ve vajina yeterince ıslanma ve kayganlaşma olmayacağından penisin vajinanın girişinde yer alan kas ve kızlık zarı engelini aşması güçleşecektir. Çok az bir ihtimal olsada diğer bir neden de kızlık zarının gerçekten kalın olmasıdır. Jinekoloji kliniklerine “ilk ilişkiyi başaramama” sebebiyle başvuran kadınların muayenesinde kızlık zarının kalın olması nedeniyle ilk ilişkiyi başaramadıkları ortaya çıkmaktadır. Bu durumlarda bazen cerrahi müdahale ile kızlık zarının doktor tarafından basit bir operasyonla açılması gerekebilir.

    İlk Gece İçin 8 Öneri için tıklayınız!

    ZARIN YIRTILMASIYLA OLUŞAN KANAMA SÜRESİ :

    Kızlık zarının yırtılması esnasında yırtık nadiren kızlık zarından vajinaya doğru genişleyebilir. “Deflorasyon” yani kızlık zarının yırtılması olarak adlandırılan bu durum genellikle ön sevişmenin yetersiz olması ve vajinanın yeterince kayganlaşmamasından kaynaklanmaktadır. Çoğu durumda erkek, kadının ağrı duymasına duyarsız kalarak ilişkiyi sürdürmüş ve yırtık olması gerekenden daha büyük olmuştur. Normalde kızlık zarı bozulmalarında kanama en geç yarım saatte durur. Geniş bir yırtık oluştuğunda ya hemen başlayan şiddetli bir kanama ya da ilişki bitmesine rağmen uzun bir süre devam eden kanamalarda söz konusudur. Yapılan jinekolojik muayenede yırtığın yeri tespit edildikten sonra sınırlı uyuşturma ya da geniş yırtıklarda genel anesteziyle yırtık onarılarak kanama durdurulur.

    Kalın kızlık zarı gibi, çiftlerin elinde olmayan nedenlere bağlı normal dışı durumlar için erkeğin ve kadının yapabileceği bir şey elbette ki yoktur. Bu durumda jinekolojik muayene gereklidir.

    İLK GECE ERKEĞE DÜŞEN GÖREVLER :
    Başarılı bir ilk gece için kadının yapması gereken; eşine hazır olduğu ya da hazır olmadığı mesajını net olarak verebilmesi, kadın ön sevişme aşamasında kontrolü kendi eline almalı ve erkek de kontrolü kadına bırakmada gönüllü olmalıdır.

    Erkek ise kadının kendisinden farklı doğasını kabul etmeli, bir kadının cinsel ilişkiye hazır olmasının erkekten daha uzun sürdüğü gerçeğini unutmamalıdır. Erkek, kadının gevşemesi ve rahatlaması için elinden geleni yapmalı ve çok sabırlı olmalıdır.

  • Cinsel ilişkiye girememe hastalığı (CİG) nedir?

    Cinsel ilişkiye girememe hastalığı (CİG) nedir?

    Cinsel ilişkiye girememe hastalığı (CİG) nedir?
    -Evlilikleri bitiren kasılma: Vajinismus
    -Sağdıçlık kurumunun içini boşalttık
    -İlk gece halka yanlış anlatılıyor
    -Sağdıçlık kurumunun yerine yeni ve modern kurumlar tahsis etmek zorundayız
    -Vajinismus tedavi kitabı: Vajinismus’un Üstesinden Gelmek

    Evliliklerin arttığı yaz aylarında, cinsel ilişkiye girememe hastalığı (CİG) hakkında Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği-CİSED bir basın açıklaması yaptı. Bilgi ve iletişim çağını yaşadığımız bu zamanda hala böyle bir hastalık var mı, demeyin. İlk gece başlayan ve çiftlerin hayatını bir kabusa çeviren CİG hastalığı oldukça yaygın görülen bir hastalık. İlk gece yaşayacaklarıyla ilgili abartılı korkuları ve beklentileri olan çiftler ile sağdıçlık kurumu arasındaki bağı anlatan basın açıklamasından çarpıcı başlıklar:

    Cinsel ilişkiye girememe hastalığı (CİG) nedir?
    Cinsel ilişkiye girmede zorlanan çiftlerin her geçen gün arttığına dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Cinsel ilişkiye girememe hastalığı yani CİG yeni evli çiftlerde sık rastlanan sorunlardan biridir. Evliliğin ilk günlerinde cinsel birleşmeyi başaramama olarak tanımlanan CİG hastalığının temelinde genellikle abartılı ve yanlış beklentiler, başaramama korkusu (performans anksiyetesi), cinsel bilgisizlik, cinsel mitler, tecrübesizlik, yanlış örf ve adetler yatmaktadır. CİG erkeklerde görülürse adına bağlanma (penisin sertliğini sağlayamama ve ilişkiye girmeyi imkansız kılan ileri derecede erken boşalma), kadınlarda görülürse adına vajinismus (cinsel ilişkiye girmekten korkma), çiftin bilgisizliğine ve tecrübesizliğine bağlı ise ilk gece sendromu denir. Kapıda kanlı çarşaf bekleyen aile büyüklerinin yarattığı baskı çifti sınavdaki gibi başaramama kaygısına sokmaktadır.” dedi.

    Evlilikleri bitiren kasılma: Vajinismus
    Vajinismusun genellikle kadınların bilinçdışına yerleştirdikleri ilk gece korkusunun bir mahsulü olduğuna dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Yeni evli çiftlerde en sık rastlanan sorunlardan biri, evliliğin ilk günlerinde cinsel birleşmeyi başaramamadır. Kadınlarda cinsel ilişkiye müsaade etmeyecek kadar yineleyici ve sürekli olarak vajina kaslarında ve tüm vücutta istem dışı kasılma ve cinsel ilişkiyi ret etmeyle giden vajinismus hastalığı; sadece kadın cinselliğini etkilemekle kalmayıp, evliliği de temelden sarsmaktadır. Yani ülkemizde her 10 kadından birinde görülen vajinismus; zamanla hayatın günlük koşuşturmaları arasında git gide daha az konuşulur, daha az paylaşılır bir hale geldiği için, hem kadını ve evlilik ilişkisini yıpratarak evlilikleri bitirir, hem de çiftin toplumdaki görevlerini aksatmalarına yol açarak toplum sağlığını da olumsuz etkiler.’ dedi.

    Sağdıçlık kurumunun içini boşalttık
    Ülkemizde sağdıçlık kurumunun yavaş yavaş ortadan katlığını söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Sağdıçlık kurumunun içini boşalttığımızdan beri; CİG hastalığından şikayetçi olan çiftlerin sayısında hızlı bir artış söz konusudur. Bu çiftler ön sevişmeyi çok iyi başarsalar bile, tam bir cinsel birleşme gerçekleştiremezler.’ dedi.

    İlk gece halka yanlış anlatılıyor
    Kızlık zarının ve ilk gecenin, halka yanlış anlatılan ve insanları yanlış beklentilere itilen bir konu haline getirildiğini vurgulayan CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “CİSED olarak yaptığımız çalışmalarda kızlık zarının, yırtılmayacağına, delinmeyeceğine, patlamayacağına, kanamayacağına, açılırken ağrı yapmayacağına veya acımayacağına dair bir beklenti oluşturduğumuzda bunun gerçekleştiğine tanık olduk. Toplum olarak bizler kızlık zarının kanayacağına inandığımız ve kendimizi kan görmeye şartlandırıldığımız için bu gerçekleşiyor. Gerçekte ilk gece normal bir kızlık zarı, normal şartlar altında delinmez, patlamaz, yırtılmaz, ilişkide ağrı ve acı yapmaz. Sadece hafif bir açılma olur, buda çift tarafından hissedilmez.” diye konuştu. Dr. Keçe, özellikle genç kızların kabusu haline gelen ilk gecede çiftlerin ve ailelerinin kızlık zarının kanamasını beklemesinin gelin ve damat üzerinde korkunç bir baskı meydana getirdiğinin altını çizdi. Bu gerginliğe birde düğün öncesi ve sonrası gerilimlerinde eklenmesiyle çiftin gerdek odasına oldukça gergin bir halde girdiğini anlatan Dr. Keçe, bu psikolojik baskı ortamı içerisinde ideal cinsel ilişki şartlarının oluşmadığını ve bunun sonucunda da geline büyük acılar yaşatan kanamaların ortaya çıkabileceğine dikkat çekti. CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; şöyle devam etti: “Evlenmeden önce gelin ve damadın gerginlikleri yavaş yavaş artmaya başlar. Senin annem şunu istedi, benim babam şöyle dedi, takılar, hangi evde oturulacağı gibi tartışmalar gelin ve damadı gerginleştirir. Bu gerginlik düğün gününe sirayet eder. Düğün günü herkes normal giyinmişken gelin ve damat farklı kıyafetler içindedir. Herkesin gözü gelin ve damadın üzerindedir. Normal hayatta bile her zaman yaptığımız işi yaparken bütün insanlar bize baksa tedirgin oluruz. Düğünlerde, kavga gibi olay çıkarmak bizim millet olarak en kötü alışkanlıklarımızdandır. Bu gerginlikler arasında gelin ve damat gerdeğe girer. Bu kez yatak odasına girdikleri andan itibaren farklı bir gerilim başlar. Kapıda kan görme beklentisiyle nöbet tutanlar vardır. Kız tarafı kızının sağlam olup olmadığını kontrol etmek için bekler, çünkü bu namus meselesi olarak algılanır. Erkek tarafı da oğlunun bu işi yapıp yapmadığını görmek için kapıda bekler, yanlış bir şekilde kan damadın erkekliğin ispatıdır. Dışarıdaki bu gerginlik içeriye yansır. İçeride ise cinsel bilgi almamış, sağdıçlık kurumun ortadan kaldırıldığı bir ülkede ne yapacağını bilemeyen çift iyice gerilmiştir. Erkek hep şunu düşünür, ‘ya sertleşmezse’, ‘ya ben vajina içine girmeden inerse’ diye. Bu erkeklerin en büyük ve dayanılmaz korkularından biridir. Erkeğin bütün düşünceleri penisindedir. O an karısının duygularını veya endişelerini anlayacak durumda değildir. Çünkü dışarıda bekleyenlere karşı kendini ispat etmek zorunda hisseder. Bu nedenle erkek, karısı tam olarak hazırlanmadan, onun duygularını okşamadan, uzun bir ön sevişme yapmadan direkt ilişkiye girer. Bu arada erkeğin kafasında, ‘biraz sonra sevdiğim kadının canı yanacak, kan gelecek’ düşüncesi de vardır. Hiç bir erkek sevdiği kadına bunu yaparken rahat olamaz. Kadın ise biraz sonra bir şeyler yaşayacak ve bunun sonucunda bir tarafı yırtılacak, delinecek, kanayacak, canı yanacak diye korkar. Çok ilginçtir gelin bir taraftan da ‘ya kanamazsa’ diye endişelenir. Çünkü kan olmadığı zaman da en iyi ihtimalle doktora götürülecek, aşağılanacak, dövülecek, belki töre gereği öldürülecektir. Kadının durumuna bakar mısınız? Kanasa bir dert, kanamasa ayrı bir dert. Bu şartlarda kadının, kendini rahat bırakmasını, haz almasını, yeterince ıslanmasını bekleyebilir miyiz? Tabi ki hayır. Kadın kendini ne kadar kasarsa, ne kadar çok kuruluğu olursa, erkek ne kadar çok acele ederse, kanama, ağrı ve acı o kadar artar. Ve sanki bu kadermiş gibi algılandığında da toplumsal bir beklenti haline gelir. Bu yanlış beklentilerden çifti koruyacak bilgiler sağdıçlar tarafından eskiden verilirdi, şimdi bilgisizce ilk gece yaşanmaktadır, bu da cinsel sorunlara yol açmaktadır.’ dedi.

    Sağdıçlık kurumunun yerine yeni ve modern kurumlar tahsis etmek zorundayız
    İlk gece rahat ve huzurlu olan, yeterli ön sevişme yapan, kasılma ve gerginlik yaşamadan birlikte olan çiftlerin de nadir olarak var olduğunun altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Bazı çiftler ilk gece rahat oluyorlar, kanama ve ağrı gibi sorunlar yaşamıyorlar. Ancak bu kez de, erkeğin kafasında ‘acaba bu kız daha önce başka biriyle ilişkiye mi girdi?’ diye bir korku meydana geliyor ve eşini doktora götürüyor. Çünkü normalde olması gereken bu duruma alışık olmayan veya beklemeyen çiftin kafası karışabiliyor. İşte bütün bu meseleler sağdıçlık kurumunun önemini bizlere göstermektedir. Sağdıçlık kurumunun yerine yeni ve modern kurumları tahsis etmek zorundayız. Bu amaçla Ergenlik Öncesi Cinsel Danışmanlık ve Rehberlik Eğitimi, Evlilik Öncesi Cinsel Danışmanlık ve Rehberlik Eğitimi ve Anne Baba ve Eş Eğitimi verecek kurumlara acilen ülke olarak ihtiyaç duymaktayız.” ifadesini kullandı.

    Vajinismus tedavi kitabı: “Vajinismus’un Üstesinden Gelmek”
    Vajinismus’un Üstesinden Gelmek adlı kitabının alanında ilk ve mutlaka okunması gereken bir başyapıt olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkan Yrd. Psk. Gülüm Bacanak; ‘Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; başta vajinismus sorununu yaşayan çiftler, vajinismus olmaktan endişe duyan genç kızlar, çocuklarının vajinismus olmaması için neler yapılması gerektiğini öğrenmek isteyen ebeveynler olmak üzere; cinsel terapistlere, cinsel danışmanlara, medya mensuplarına ve konuyla ilgilenen herkese sesleniyor. Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; hastalar için oku ve iyileş; cinsel terapistler, hekimler, psikologlar ve psikolojik danışmanlar için oku ve iyi et; anne ve babalar için oku ve çocuğunu vajinismustan koru; genç kızlarımız için oku ve vajinismus olma; medya mensupları içinse oku ve vajinismus hakkında doğru bilgilendir mantığı hazırlanmış bir başvuru kaynağıdır. Cinsel Terapide Dr. Keçe Modeli’ne göre tedavi yaklaşımlarını anlatan Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; vajinismus sorunu yaşayan kadınların eşleriyle birlikte sorunun üstesinden nasıl gelebileceklerine odaklanmış bir rehber kitaptır, büyük bir bilgelikle ve empatiyle yazılmış bir başucu eseridir, herkesin anlayabileceği bir üslupta yazılmış bir cinsel tedavi kitabıdır. Özellikle normal yapıdaki kızlık zarı ideal şartlar altında ilk cinsel ilişki deneyiminde ve sonrasında; kanamaz, yırtılmaz, delinmez, patlamaz, ağrı ve acı yapmaz iddiasının işe yararlılığını kanıtlayan tavsiyeler ve vaka örnekleriyle doludur.’ dedi.

  • Kızlık zarı ile ilgili binlerce yıllık tabuyu yıkan iddialar

    Kızlık zarı ile ilgili binlerce yıllık tabuyu yıkan iddialar

    ‘Kızlık zarı ile ilgili binlerce yıllık tabuyu yıkan iddialar
    ‘Halka yanlış anlatılıyor
    ‘Kızlık zarı doğuştan esnek ve deliktir
    ‘İlk gece için tavsiyeler
    ‘Bir başvuru kitabı: ‘Vajinismus’un Üstesinden Gelmek’
    ‘Her 10 kadından biri vajinismus
    ‘Vajinismus Araf’ta kalmaktır
    ‘Kendini doğrulayan kehanet olarak vajinismus
    ‘Vajinismusun tedavisi: Cinsel terapi

    Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED), kızlık zarıyla ilgili binlerce yıllık tabuyu yıkacak bir iddiada bulunarak, normal yapıdaki kızlık zarının ideal şartlar altında ilk cinsel ilişki deneyiminde ve sonrasında kanamayacağını, yırtılmayacağını, delinmeyeceğini, patlamayacağını, ağrı ve acı yapmayacağını açıkladı. CİSED Başkanı Dr. Cem Keçe yeni çıkan ve cinsellik konusunda en çok satanlarda ilk sırada bulunan “Vajinismus’un Üstesinden Gelmek” adlı kitabında kızlık zarı ile ilgili binlerce yıllık cinsel tabuları yıkacak, inanç ve fikirleri değiştirecek iddialarda bulundu.

    Kızlık zarı ile ilgili binlerce yıllık tabuyu yıkan iddialar
    Kızlık zarının vajina deliğinin ağzında, yaklaşık 1.5-2 cm içeride incecik bir mukoza tabasından oluştuğunu belirten ve bu zarın sadece insanlarda ve ilk çağlardan beri en yakın dostlarımız olan atlarda bulunduğunun altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Atlarda vajinismus sorunu yok. Çünkü insanlar gibi kendilerini kasmazlar, insanlar gibi korkuları ve tabuları yoktur. İlk gece ve kızlık zarı ile ilgili tabuların yıkılması kadınlarda başta vajinismus ve orgazm olamama, erkelerde ise iktidarsızlık ve erken boşalma gibi sorunların ortaya çıkmasını zorlaştıracaktır. Çünkü hiç bir insan sevginin paylaşılmasının en güzel yollarından biri olan cinselliği yaşarken bir sınava tabi tutulmamalıdır. Bu günahtır, yazıktır. Avrupa’da kızlık zarı kanaması ve ilk gece ile ilgili tabular veya kaygılar yoktur. İlk gece yanlış ve defolu başlayan bir evlilik genellikle bütün bir ömür boyu aynı şekilde devam edecektir. Türkiye’de cinsellik bir ‘sınav’, erkeklik ve bekaretin bir ispatı gibi görülmektedir. Bu ülkede erkeklerin yaklaşık %70′inde, kadınların ise %80′inde cinsel sorunlar varsa, bunun nedeni yanlış cinsel mitlerdir ve bunun artık yıkılma vakti gelmiştir” şeklinde konuştu.

    Halka yanlış anlatılıyor
    Kızlık zarının ve ilk gecenin, halka yanlış anlatılan ve insanları yanlış beklentilere itilen bir konu haline getirildiğini vurgulayan CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Anormal bir kızlık zarı olabilir, bunlar çok nadir görülür. Genellikle kızlık zarları aynıdır. Ben 13 yıllık meslek hayatımda binlerce hasta gördüm. Bu hastalarımla yaptığım çalışmalarda kızlık zarının, yırtılmayacağına, kanamayacağına veya acımayacağına dair bir beklenti oluşturduğumuzda bunun gerçekleştiğine tanık olduk. Toplum olarak bizler kızlık zarının kanayacağına inandığımız ve kendimizi kan görmeye şartlandırıldığımız için bu gerçekleşiyor” diye konuştu. Dr. Keçe, özellikle genç kızların kabusu haline gelen ‘ilk gecede’ çiftlerin ve ailelerinin kızlık zarının kanamasını beklemesinin gelin ve damat üzerinde korkunç bir baskı meydana getirdiğinin altını çizdi. Bu gerginliğe birde düğün öncesi ve sonrası gerilimlerinde eklenmesiyle çiftin gerdek odasına oldukça gergin bir halde girdiğini anlatan Dr. Keçe, bu psikolojik baskı ortamı içerisinde ideal cinsel ilişki şartlarının oluşmadığını ve bunun sonucunda da geline büyük acılar yaşatan kanamaların ortaya çıkabileceğine dikkat çekti. CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; şöyle devam etti: “Evlenmeden önce gelin ve damadın gerginlikleri yavaş yavaş artmaya başlar. ‘Senin annem şunu istedi, benim babam şöyle dedi’, takılar, hangi evde oturulacağı gibi tartışmalar gelin ve damadı gerginleştirir. Bu gerginlik düğün gününe sirayet eder. Düğün günü herkes normal giyinmişken gelin ve damat farklı kıyafetler içindedir. Herkesin gözü gelin ve damadın üzerindedir. Normal hayatta bile her zaman yaptığımız işi yaparken bütün insanlar bize baksa tedirgin oluruz. Düğünlerde, kavga gibi olay çıkarmak bizim millet olarak en kötü alışkanlıklarımızdandır. Bu gerginlikler arasında gelin ve damat gerdeğe girer. Bu kez yatak odasına girdikleri andan itibaren farklı bir gerilim başlar. Kapıda kan görme beklentisiyle nöbet tutanlar vardır. Kız tarafı kızının sağlam olup olmadığını kontrol etmek için bekler, çünkü bu namus meselesi olarak algılanır. Erkek tarafı da oğlunun bu işi yapıp yapmadığını görmek için kapıda bekler, kan damadın erkekliğin ispatıdır. Dışarıdaki bu gerginlik içeriye yansır. İçeride ise cinsel bilgi almamış, sağdıçlık kurumun ortadan kaldırıldığı bir ülkede ne yapacağını bilemeyen çift iyice gerilmiştir. Erkek hep şunu düşünür, ‘ya sertleşmezse’, ‘ya ben içeriye girmeden inerse’ diye. Bu erkeklerin en büyük ve dayanılmaz korkularından biridir. Erkeğin bütün düşünceleri penisindedir. O an karısının duygularını veya endişelerini anlayacak durumda değildir. Çünkü dışarıda bekleyenlere karşı kendini ispat etmek zorunda hisseder. Bu nedenle erkek, karısı tam olarak hazırlanmadan, onun duygularını okşamadan, uzun bir ön sevişme yapmadan direkt ilişkiye girer. Bu arada erkeğin kafasında, ‘biraz sonra sevdiğim kadının canı yanacak, kan gelecek’ düşüncesi de vardır. Hiç bir erkek sevdiği kadına bunu yaparken rahat olamaz. Kadın ise biraz sonra bir şeyler yaşayacak ve bunun sonucunda bir tarafı yırtılacak, delinecek, kanayacak, canı yanacak diye korkar. Çok ilginçtir gelin bir taraftan da ‘ya kanamazsa’ diye endişelenir. Çünkü kan olmadığı zaman da en iyi ihtimalle doktora götürülecek, aşağılanacak, dövülecek, belki töre gereği öldürülecektir. Kadının durumuna bakar mısınız? Kanasa bir dert, kanamasa ayrı bir dert. Bu şartlarda kadının, kendini rahat bırakmasını, haz almasını, yeterince ıslanmasını bekleyebilir miyiz? Tabi ki hayır. Kadın kendini ne kadar kasarsa, ne kadar çok kuruluğu olursa, erkek ne kadar çok acele ederse, kanama, ağrı ve acı o kadar artar. Ve sanki bu kadermiş gibi, sanki Tanrı’nın bir emriymiş gibi algılandığında da toplumsal bir beklenti haline gelir’ dedi. İlk gece rahat ve huzurlu olan, yeterli ön sevişme yapan, kasılma ve gerginlik yaşamadan birlikte olan çiftlerin de nadir olarak var olduğunun altını çizen CİSED Başkanı Dr. Cem Keçe; “Bazı çiftler ilk gece rahat oluyorlar, kanama ve ağrı gibi sorunlar yaşamıyorlar. Ancak bu kez de, erkeğin kafasında ‘acaba bu kız daha önce başka biriyle ilişkiye mi girdi?’ diye bir korku meydana geliyor ve eşini doktora götürüyor. Çünkü normalde olması gereken bu duruma alışık olmayan veya beklemeyen çiftin kafası karışabiliyor” ifadesini kullandı.

    Kızlık zarı doğuştan esnek ve deliktir
    Kızlık zarının genellikle doğuştan esnek ve delik olduğunu söyleyen ve bunun kanıtı olarak da kadının adet görmesini gösteren CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “İdeal şartlar altında ilk gece normal bir kızlık zarı kanamaz, ağrı ve acı yapmaz. Ancak kadın kendini ne kadar kasarsa, ne kadar çok kuruluğu olursa, erkek ne kadar çok acele ederse kanama, ağrı ve acı o kadar artar. Penis ve vajinanın görevi neslin devamını sağlamak için birleşmektir. Yemek yerken kuru kuruya bir lokmayı çiğnemeden yutmaya çalışırsak boğazımızı tahriş etmez mi? Kızlık zarının acıması ve kanamasının en büyük nedenlerinden biri yanlış beklentilerle yapılan yanlış işlemlerdir. Bu nedenle ideal şartlar altında cinsel ilişki öneriyoruz. İdeal şart nedir? Erkek acele etmeyecek, karısının duygularını ve bedenini uzun uzun okşayacak, kadın kendini kasmayacak ve ıslanması tam olduğunda cinsel ilişkiye girilecek. Normal bir kızlık zarı ideal cinsel birleşmede yırtılmaz, delinmez ve kanamaz. Hafif bir açılma olur, bu da dışarıdan anlaşılmaz ve gelip geçer. Kasılmış bir vajinaya penis girdiğinde acı yapar. Kadın rahat, huzurlu, gevşemiş, ıslanması tamamlanmış, penis acele etmeden girmiş ise bunda hiç bir sorun çıkmaz. Yüzlerce, binlerce vaka ile bunu kanıtladık. ‘Vajinismus’un Üstesinden Gelmek’ adlı kitabımızda bunları detayları ile anlattık” dedi.

    İlk gece için tavsiyeler
    İlk gecenin kanamasız ve acımasız atlatılmasın mümkün olduğunu altını çizen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; çiftlere şu önerilerde bulundu: ‘Her iki cinste de ilk gece korkusu veya sorunları yaşanabilir, bu normal ve doğal bir durumdur. Ancak yukarıdaki bilgilerin ışığında öncelikle rahat olmaya, gevşemeye çalışın. Düğün öncesi ve sırasında yaşanan gerginlikleri bir tarafa bırakın. Cinsel ayıp, yasak veya günah olmadığı gibi, mahrem ve özel bir konudur, bu nedenle mahremiyetinize önem verin. Kendinizi rahat hissetmiyorsanız güzel bir duş alarak veya masaj yaparak daha fazla rahatlamayı deneyin. Bütün bunlara rağmen gerginliğiniz devam ediyorsa o gece yapmak zorunda değilsiniz. Ayrıca düğün ve evlilik telaşı ile cinsel ilişki isteğinizde de azalma olabilir, bu nedenle korkularınız daha fazla ön plana çıkabilir. Erkek acele etmemelidir, karısının duygularını ve bedenini uzun uzun okşamalıdır, ona güzel sözlerle iltifatlarda bulunmalıdır. Kadın ise kendini kasmamalı ve ıslanması tam olduğunda cinsel ilişkiye girmelidir. Normal bir kızlık zarı yukarıda bahsettiğimiz ideal şartlar altında ilk cinsel birleşmede yırtılmaz, delinmez, patlamaz, kanamaz, ağrı ve acı yapmaz. Hafif bir açılma olur, bu da dışarıdan anlaşılmaz ve gelip geçer. Belirli bir süre içinde cinsel ilişki olmaz ise, hiç çekinmeden bir doktora başvurabilirsiniz.’

    Bir başvuru kitabı: Vajinismus’un Üstesinden Gelmek
    CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe’nin yazdığı, “Vajinismus’un Üstesinden Gelmek” isimli kitapta çok konuşulacağa benziyor. Keçe, kitabında çiftlere, savunma mekanizmalarını ve diğer engelleri ortadan kaldırarak, sevgi ve paylaşmaya dayanan cinsel ilişkiyi ve aşkı ifade etmeyi öğretiyor. Çünkü Dr. Keçe, cinsel terapilerin genel amacının, kadın veya erkek olarak kişinin kendi cinsel kimliğini kabul etmesine, cinsel kimliğine uygun ve etkin davranışlar göstermesine, çiftlerin cinsel iletişimlerinin kalitesini arttırmalarına ve ilişki içinde kendilerini rahat hissetmelerine yardım etmek olduğunu düşünüyor. Kitabında kadınlarda vajinismus hastalığının, yani cinsel ilişkiye girme korkusunun psikolojik ve organik nedenlerinin yanı sıra tedavi seçeneklerini de sıralayan Dr. Keçe, kızlık zarıyla ilgili de binlerce yıllık tabuları yıkacak yeni ve ilginç iddialara yer veriyor. Vajinismus’un Üstesinden Gelmek adlı kitabının alanında ilk ve mutlaka okunması gereken bir başyapıt olduğunu söyleyen CİSED Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; başta vajinismus sorununu yaşayan çiftler, vajinismus olmaktan endişe duyan genç kızlar, çocuklarının vajinismus olmaması için neler yapılması gerektiğini öğrenmek isteyen ebeveynler olmak üzere; cinsel terapistlere, cinsel danışmanlara, medya mensuplarına ve konuyla ilgilenen herkese sesleniyor. Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; hastalar için oku ve iyileş; cinsel terapistler, hekimler, psikologlar ve psikolojik danışmanlar için oku ve iyi et; anne ve babalar için oku ve çocuğunu vajinismustan koru; genç kızlarımız için oku ve vajinismus olma; medya mensupları içinse oku ve vajinismus hakkında doğru bilgilendir mantığı hazırlanmış bir başvuru kaynağıdır. Cinsel Terapide Dr. Keçe Modeli’ne göre tedavi yaklaşımlarını anlatan Vajinismus’un Üstesinden Gelmek; vajinismus sorunu yaşayan kadınların eşleriyle birlikte sorunun üstesinden nasıl gelebileceklerine odaklanmış bir rehber kitaptır, büyük bir bilgelikle ve empatiyle yazılmış bir başucu eseridir, herkesin anlayabileceği bir üslupta yazılmış bir cinsel tedavi kitabıdır. Özellikle normal yapıdaki kızlık zarı ideal şartlar altında ilk cinsel ilişki deneyiminde ve sonrasında; kanamaz, yırtılmaz, delinmez, patlamaz, ağrı ve acı yapmaz iddiasının işe yararlılığını kanıtlayan tavsiyeler ve vaka örnekleriyle doludur’ dedi.

    Her 10 kadından biri vajinismus
    Vajinismusun bir erteleme ve kaçınma hastalığı olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Vajinismus; cinsel ilişkiye girme denemelerinde hafif bir kasılmadan tüm vücutta bir kasılmaya, endişe, korku, tiksinme ve panik haline, bacakların açılmalarını engelleyecek boyutlarda sıkıca kapatılmasına veya elle eşi itmeye kadar değişik şekillerde ortaya çıkabilir ve çaresizlikle yaşanır. Ülkemizde her 10 kadından birinde görülen vajinismus; kişinin kendisinin umutsuz olduğuna yürekten inandığı psikolojik kökenli bir hastalıktır’ dedi.

    Vajinismus Araf’ta kalmaktır
    Araf inancının bazı din ve mezheplerin ahiret kavramlarında yer aldığını, kötülerin ve iyilerin nihai ahiret mekânları arasında olduğuna inanılan bir yer olduğunu söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Vajinismus Araf’ta kalmaktır. Çünkü vajinismus hastaları evlendikten sonra artık kız değildirler, ancak tam bir kadın da olamamışlardır. Kızlık ve kadınlık arasında kalmışlardır. Onların Araf’ı da budur. Tamamlanmamış bir evlilik; yaşanan her anı sıkıntı veren ama aynı zamanda da ‘bir gün belki’ umudunu taşıyan bir süreçtir. Zamana bağımlı olmayan bir noktada duran hasta için arada kalmak; değişen, dalgalanan ve farklılaşan eşe ve kendi içindeki fırtınalara karşı her geçen gün azalan bir dirençtir. Adeta Araf’ta tek başına ve pusulasız konuşan hasta, ilk gece neyse, son gece de o olma iddiasında ve konumundadır. Yani vajinismus bir cehennem kadar vardır ve bir cennet kadar yoktur’ dedi.

    Kendini doğrulayan kehanet olarak vajinismus
    Uygun olmasa da herhangi bir beklenti oluştuğunda, kişilerin beklentileri ile uyumlu hareket etmeye çalıştıklarına dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Yazgı çağırma, sakınan göze çöp batarmış, kırk gün deli dersen deli olur, ben sana demiştim türünden ifadelerin işaret ettiği kendini doğrulayan kehanet kavramına göre; doğru ya da yanlış herhangi bir inanç veya beklenti, bu tanımlamayı doğrulayacak yeni bir davranış ortaya çıkarmakta ve bu olayın sonucunu veya kişinin davranışını etkilemektedir. Sonuçta, beklentiler gerçek olur. Sonuçta, sanki sihirli bir güç sayesinde beklenti doğrulanır. Örneğin, bir kişiyi suçlu diye nitelemek ve ona bu şekilde davranmak, suçlu olduğu beklentisine karşılık kişinin içindeki suçlu davranışları ortaya çıkarmasına neden olabilmektedir. Bir başka örnekte; eşiyle cinsel ilişkiye girdiğinde eşinin ona zarar vereceğini, ağrı ve acı duyacağını düşünen ve buna inanan bir kadın cinsel ilişkiyi ret eden bir davranış sergileyecektir. Buradaki süreç, gerçek olduğuna inanılan şeylerin gerçekleşmesi olarak açıklanabilir. Bu süreçte hasta eşinin nasıl davranacağına ilişkin bir beklentiye girmekte, eşine karşı bu beklentiye uygun bir tutum sergilemekte ve eşi de onun tutumuna uygun davranışlar geliştirmektedir. Böylece bilimsel olarak başlangıçta gerçekliği olmayan bir şey gerçekleşmiş olmakta, cinsel ilişkiye girilememekte veya ilk gece ağrı, acı ve kanama olabilmektedir’ dedi.

    Vajinismusun tedavisi: Cinsel terapi
    Vajinismusun her zaman %100 tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu ve kader olmadığını söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; ‘Vajinismus cinsel terapist tarafından cinsel terapi ile tedavi edilebilir. Hipnoz destekli, içgörü yönelimli ve eğitime dayalı yoğunlaştırılmış holistik psikoterapi ve evlilik terapisi tekniklerinin de yer aldığı cinsel terapinin süresi hastalığın şiddetine göre birkaç seanstan 10-12 seansa kadar değişebilir’ dedi.

  • Ebeveynler Farkında Olmadan Kızlarının Vajinismus Olmasına Neden Olabiliyor!

    Ebeveynler Farkında Olmadan Kızlarının Vajinismus Olmasına Neden Olabiliyor!

    CİSED GENEL BAŞKAN YARDIMCISI UZ. DR. YASEMİN YILDIZ: “CİNSELLİK VE EVLİLİK; TAMAMLANMA, BÜTÜNLEŞME, BİR VE TAM OLMA HALİDİR!”

    Yaz geldi. Yeni evlenen çiftlerin sayısı her geçen gün artıyor. Bu nedenle “ilk gece korkusu” ve “vajinismus” yeniden gündeme geliyor. Çünkü toplumumuzda ebeveynler kızlarına hep aynı şeyleri öğütlüyor: “Evleneceğin güne kadar erkeklere dikkat et.” “Erkeklerden uzak dur, kendini koru.” “Erkekler sana zarar verebilir.” “Cinsellikle aranda hep bir mesafe olsun.” Daha sonra bu öğütleri tutmayanların başlarına gelen korkunç hikâyeleri ve örnekleri kızlarına anlatarak inandırıcılıklarını arttırmaya çalışıyorlar. Peki, ebeveynler farkında olmadan ileride kızlarının vajinismus olmasına yol açabilirler mi? İşte bu soruya yanıt Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistlerinden geldi…

    CİNSELLİKLE SEVGİYİ BİR ARAYA GETİREMİYORLAR!

    Esas olarak 0–7 yaş ve daha sonra devam eden süreçte kız çocuklarının bilmedikleri ama merak ettikleri cinsellikle ilgili tüm kayıtları, tepkileri ve tutumları büyüdükleri aile ortamında ve özellikle annelerini model alarak oluşturduklarını ifade eden CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Çocukluk çağlarında çoğu kız çocuğu anlayamadıkları bir şekilde ‘Aman bisiklete binmeyin!’ veya ‘Aman çitlerin üstünden atlamayın!’ gibi uyarıları duyuyorlar. Oyun oynarken düşüp genital bölgesiyle ilgili bir travmada annesinin paniğine şahit oluyorlar, sürekli bacaklarının arasında korunması gereken bir şey olduğunu hissediyorlar. Böylece kız çocukları içinde yetiştikleri ortamın görüşlerini ve değer yargılarını küçük yaşlardan itibaren direk ya da dolaylı yollardan öğreniyorlar. Örneğin bazı evlerde cinsellikten hiç bahsedilmiyor, hatta gazete ya da televizyonda bu konudaki haberler bile hemen sayfa ya da kanal değiştirilerek engelleniyor. Ayrıca cinsellik içeren konular ya da cinsellik içermese bile kız-erkek ilişkileri ile ilgili konular ayıplanarak veya olumsuz imalarla dile getirilerek, kız çocuklarının bu mevzulardan uzak kalması sağlanıyor. Hatta evde anne ve babalar asla çocuklarının yanında birbirinin elini tutmuyorlar, yan yana sarılarak oturamıyorlar veya birbirini öpmüyorlar. Böylece çocuklar anne ve babalarının bir cinsel hayatı yokmuş gibi algılarla büyüyorlar. Bu nedenle cinsellikle sevgiyi bir araya getiremiyorlar.” dedi.

    SAVAŞ YA DA KAÇ!

    Kız çocuklarının daha çok küçük yaşlardan itibaren “Kapat eteğini bacağın görünecek!” gibi laflarla, güvendikleri ve inandıkları aile büyüklerinin uyarılarıyla kendilerini kapatmayı öğrendiklerini ifade eden CİSED Genel Başkanı Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; “Cinsellikle ilgili masumca bir soru sorduklarında kız çocukları azarlanabiliyor, sadece eteklerini değil kendi bedenlerine olan ilgilerini ve meraklarını da kapatabiliyorlar. Kendi mahremlerini büyük bir gizlilikle koruyarak büyüyen bu kızlar, bilmedikleri ve hiçbir zaman öğretilmeyen cinsel hayatla ve onlar için adeta birer öcü gibi gösterilen erkek bedeniyle karşılaştıklarında, ilk gece yani gerdek gecesi büyük bir panik ve kargaşa yaşıyorlar. Çocukluktan itibaren aşılanan cinsellikle ve özellikle kızlık zarıyla ilgili olumsuz telkinler, genç kızlık döneminde sosyal ortamlarda arkadaşlardan veya yeni evlenen kişilerden duyulan korkunç ilk gece hikâyeleriyle iyice kuvvetleniyor. Hatta ilk gecenin çok acılı ağrılı olacağı, oluk oluk kanların akacağı, canının çok yanacağı ama dişini sıkması gerektiği, içinde bombalar patlayacağı, kızlık zarının yırtılacağı, delineceği, patlayacağı, çok kanama olursa hastaneye kaldırabileceği gibi olumsuz telkinler kızların kafasına yerleşiyor ve cinsel ilişkiyi gözlerinde çok büyütmelerine neden olabiliyor. ‘Canım yanacak, çok ağrıyacak, bu kocaman penis o küçücük deliğe nasıl girecek!’ gibi düşünceleri kafalarından atamayabiliyorlar. Korku ve panik içinde ilk geceye hazırlanıyorlar. Ama bir taraftan da, ‘Ya kanamazsa!’ diye de garip bir korku içine girebiliyorlar. Çünkü bazı hikâyelerde, kızın kanaması olmamıştır, yeni evli kadın doktora götürülmüştür ya da doktora götürülmeden orada dövülerek aşağılanmıştır. Bu tabloda vajinismus bozukluğu ile karşılaşmak çok doğal bir sonuç oluyor. Çünkü vajinismus aslında kadının kendini korumak amaçlı tehlikelere karşısı verdiği ‘Savaş ya da kaç!’ tepkisidir. Bu karmaşık duygular içinde ki bir kadının fiziksel anlamda kendini savunmasına yani istemsiz bir şekilde bacaklarını kapatarak eşini itmesine ve cinsel ilişkiye izin vermemesine vajinismus diyoruz.” dedi.

    CİNSELLİK VE EVLİLİK; TAMAMLANMA, BÜTÜNLEŞME, BİR VE TAM OLMA HALİDİR!

    Vajinismuslu kadınların ilk gece yıllardır korudukları en değerli hazineleri olan iyi kız ruhlarını, namuslarını veya bekâretlerini kaybetmemek için mücadele ettiklerini ifade eden CİSED Genel Başkan Yardımcısı Uz. Dr. Yasemin Yıldız; “Vajinismuslu kadınlar kendilerini ve eşlerini üzen ve yaralayan tarifsiz, acı dolu hayata başlıyorlar. Cinselliği evlenene kadar kaçınılması veya uzak durulması gereken bir konu veya bedenlerini korumak için verilmesi gereken bir mücadele olarak görmek, vajinismuslu kadınların sayısını her geçen gün arttırıyor. Bu nedenle anne ve babalara çok iş düşüyor. Anne ve babaların çocuklarına, doğru zamanda ve doğru kişiyle yaşanacak cinselliğin, suçlanılacak veya utanılacak bir yaşantı değil, aksine kişileri birbirine yaklaştıran, duygusal paylaşımı arttıran ve ilişkileri zenginleştiren bir eylem olduğunu söylemeleri gerekiyor. Çünkü cinsellik ve evlilik; tamamlanma, bütünleşme, bir ve tam olma halidir, sevginin, ruhun ve bedenin paylaşılmasıdır. Ayrıca cinsellik sadece üreme amaçlı değil duygusal yakınlık ve haz içinde yapılmalıdır. İşte o zaman vajinismus ve daha birçok cinsel problem konusunda toplum olarak çok yol alınacaktır. Anne ve babaların en önemli sorumluluklarından biri; önce araştırarak ve öğrenerek, nesilden nesile aktarılan yanlış bilgilerden kendilerini kurtarmaları ve çocuklarına doğru kılavuz olabilmeleridir. Unutulmamalıdır ki, bilgi korkunun panzehiridir. Ayrıca bir erteleme ve kaçınma hastalığı olan vajinismusun %100 tedavisi vardır ve cinsel terapidir.” dedi.

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimizle Vajinismusu yenelim