Etiket: ilişkiler

  • İlişkide yapılan 5 hata

    İlişkide yapılan 5 hata

    İlişki sürdürmek bazen çok yıpratıcı bir hal alabilir. Biz kadınlar ilgisizliğe veya göz ardı edilmeye dayanamadığımız için aşırı tepkiler verebiliyoruz. Ancak aşırıya kaçtığımız durumlarda yok değil! İşte kadınların ilişkilerde en çok yaptıkları hatalar…

    Güvensiz hissetmek

    Çoğu kadın, ilişkilerinde kendilerini güvensiz hissederler. Karşılarındakini kaybetme korkusu ile hareket edip, huzursuzluk çıkartırlar. Bu tarz güvensizlikler, ilişkinizi kötü etkilediği gibi size de iyi gelmeyecektir. İlişkide en önemli iki şeyin güven ve saygı olduğunu unutmayın. Eğer karşınızdakine güvenemiyorsanız, ilişkinizin gidişatı iyi yönde değildir.

    Sürekli şikayet etmek

    Küçük sorunlar hakkında saatlerce konuşabilirsiniz. Kötü ve negatif bir şekilde konuşmanız karşınızdaki insanı olumsuz etkiler ve sizden uzaklaştırır. Erkekler, sürekli şikayet eden kadınlardan hoşlanmazlar. Hiçbir şeyden mutlu olmayan kadın, erkeklerin hoşlanmadığı tipte kadınlardır.

    Beklentilerin büyük olması

    İlişkiniz hakkında aşırı beklentilerinizin olması sorunlara neden olabilir. Çoğu kadın, partnerlerinden çok büyük beklentiler bekler. Beklentiler gerçekleşmeyince, ilişki hakkında şüphelere düşerler ve bu da karşı tarafı olumsuz etkiler. Beklentilerinizi normal boyutlarda tutun böylelikle düş kırıklığına uğramazsınız ve ilişkinizi kötü etkilememiş olursunuz.

    Fedakarlık yapmak

    Her ilişkide iki tarafında fedakarlık yapması gerekir. Ancak bu dengeli bir şekilde olmalı eğer bir taraf daha fazla yapıyorsa ve kendinden ödün vermeye başlamışsa bu ilişkinizi kötü etkileyecektir. Kadınlar ilişkileri için fazlası ile ödün verirler ancak bir yerden sonra kendilerine zarar vermeye başlarlar ve ilişkilerini kopacak noktaya getirirler. Fedakarlık yapın ancak kendinizi değiştirmeye ulaşmak büyük bir hata olacaktır.

    Görünüşe aşırı önem vermek

    Kadınlar, erkeklerin fiziksel görüntüden başka bir şeye önem vermediklerini düşünebilirler. Ancak bu tamamen doğru değil. Erkekler, güzel kadınlardan etkilenebilirler ancak karakterleri de onlar için önemlidir. Sürekli dış görünüşü ile ortaya çıkan kadınlar bir yerden sonra sıkıcı gelmeye başlar, zeki olmasını isterler.

  • Kocam! Döver de sever de

    Kocam! Döver de sever de

    “Kadınlar kötü davranışlara maruz kaldıkları halde neden ilişkilerini devam ettirirler?” sorusunun cevabını aramaya çıkan Amerikalı ve Türk bilim insanları ilginç bir sonuçla karşılaştı. Araştırmalar gösteriyor ki, kadınların yarıya yakını “her erkek karısını sever de döver de” görüşünde!

    Uzman Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, “Kocam değil mi? Döver de, sever de” söylemini doğrulayan araştırmaların detayları hakkında şu bilgileri verdi:

    Kocam kötü davranıyor ama güvenilir biri!
    “İlk önce New York’taki Adelphi Üniversitesi’nde yapılan ‘Kadınların Kendi Anlatımlarına Göre İstismarcı Erkeklerin Profilini Çıkarma: Şehirli ve Az Gelir Grubundan Kadınlardan Elde Edilen Veriler’ araştırmasına gözatalım. ABD Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü tarafından fonlanan bir projeyle ilgili verileri kullanan araştırmacılar şehirde yaşayan ve düşük gelir seviyesinden 611 Amerikan kadınının ilişki tecrübelerini değerlendirdiler.

    Ankete katılan kadınların yüzde 42.8’i bir önceki yıl erkek partnerleri tarafından kötü muameleye maruz bırakıldıklarını belirttiler.

    Bununla birlikte kayda değer sayıda kadın kendilerine kötü davranan partnerlerinin hala bazı olumlu özellikler taşıdıklarını söylediler: Kadınların yarıdan fazlası (yüzde 54’ü) partnerlerinin çok güvenilir olduğunu söylerken her 5 kadından 1’i (yüzde 21) partnerlerinin önemli bazı olumlu özelliklere (mesela sevgi dolu, merhametli olmak gibi) sahip olduklarını belirttiler.

    Anket verilerinden yola çıkan araştırmacılar, partnerlerine kötü davranan erkekleri 3 gruba ayırdılar. “Güvenilir ama kötü davranan” erkekler (yüzde 44) partnerlerini kontrol etme ve şiddet içeren davranışlar sergileme konusunda en düşük seviyede kalırken, güvenilirlik ve olumlu özellikler sergileme konusunda en yüksek seviyedeydiler.

    “Pozitif ve kontrolcü” erkekler (yüzde 38) şiddet içeren davranışlar sergileme, güvenilirlik ve pozitif özelliklere sahip olma konusunda nispeten yüksek seviyedeydiler. Bununla birlikte, ilk gruptakilere göre 2. gruptaki erkekler daha kontrolcü ve genel olarak daha yüksek seviyede şiddet içeren davranışlar sergiliyorlardı.

    “Tehlikeli şekilde kötü davranan” erkekler (yüzde 18) en yüksek seviyede şiddet içeren ve kontrolcü davranışlar sergiliyor, yasal problemlerle en fazla sıklıkta karşılaşıyor ve güvenilirlik ve pozitif özelliklere sahip olma konusundaysa en düşük performansı sergiliyorlardı.”

    Kadınlar fakir ve erkeğine mecbur
    Psikolog Mehmet Başkak, neden böyle bir sonuç çıktığı hakkında şu değerlendirmeyi yapıyor:
    “Ankete katılan 611 kadının çoğu Afroramerikan’dı. Bu kadınların ortalama yaşları 35’ti ve kadınlardan neredeyse yarısının 18 yaşından küçük çocukları vardı ve kadınların yüzde 47’si lise eğitimini tamamlamıştı.

    Kadınların neredeyse dörtte üçü fakir sayılabilecek, aylık kişi başına düşen gelir seviyesi 300 doların altında olan kişilerden oluşuyordu. Bu kadınların yüzde 45’i HIV virüsü taşımaktaydı.
    Ankete katılan kadınların neredeyse yarısı (yüzde 45’i), erkek partnerlerinin ciddi yasal problemler yaşadıklarını, şiddet içeren bir suç işlemekten dolayı tutuklandıklarını ve hapse girdiklerini söylediler. Kadınların yüzde 9’uysa partnerlerinin problemli içiciler olduğunu, damardan alınan ve sokakta satılan uyuşturucuları kullandıklarını söylediler.

    Bu tablo kadınların neden hala kötü giden ilişkilerini sürdürme konusunda ısrarcı olduklarını bize bir nebze olsun açıklıyor.”

    Türkiye’de de aynı sonuç çıktı
    Türkiye’de 2003 yılında yapılan bir araştırmada benzer sonuçlar çıkmıştı.

    Ege Üniversitesi Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahsen Şirin ile Celal Bayar Üniversitesi Ebelik Bölümü’nden Nursen Bolsoy ve Ayten Taşpınar, Manisa’da iki ayrı sağlık ocağına kayıtlı 101 hamile kadınla bir çalışma yaptı. Araştırmaya göre, her 4 kadından biri (yüzde 24.8) hamilelik döneminde fiziksel şiddete uğruyor.

    Araştırmanın daha ilginç bir sonucu ise kadınların önemli bir bölümünün şiddeti doğal görmeleriydi. Yüzde 39.6’sı “Her erkek karısını sever de döver de, bunlar normaldir” derken, yüzde 29.7’si “dayağın bazen gerekli olduğunu” savundu. Yüzde 12.9’lik bir bölümü de “şiddetin kocanın karısına sahip çıktığı anlamına geldiğini” söyledi. Araştırmada, yaklaşık 3 kadından biri ise “Kocamı dövebilsem, ben de döverdim” dedi.

  • Erkeklerin gözüyle ideal kadının özellikleri

    Erkeklerin gözüyle ideal kadının özellikleri

    Erkeklerin kadınların hangi özelliklerine hayran kaldığını merak ediyor musunuz? Erkekler nasıl kadınlardan hoşlanıyorlar? Nasıl bir kadınla evlenmek istiyorlar? Tüm bu soruların cevaplarını sizler için araştırdık…

    Özgüven sahibi kadınlar

    Özgüven duygusunun ukalalık boyutuna ulaşmaması halinde bu durum erkekler için çok önemli bir kıstas. Girdiği her ortamda özgürce fikrini söyleyebilen,  kim ne der diye düşünmeyen kadınlardan erkekler çok fazla etkileniyorlar.

    Pratik kadınlar
    Yaşanan sorunlar karşısında pratik yöntemler üretebilen kadınlara erkekler hayranlıkla bakıyor.  Özellikle son dönemlerde prenses rolü oynayan kadınlardan erkekler çok fazla sıkılmış durumda.  Bu durumda erkekler prenses rolüne bürünen kadınları çok fazla dırdırcı ve mızmız buluyorlar.

    Bakımlı kadınlar

    Bakım denilince aklınıza sürekli makyaj yapan kadın modeli gelmesin. Artık çoğu erkek doğallıktan hoşlanıyor. Ancak doğallıktan kastımız bakımlı temiz ve özenli kadınlar…

    Naif ruhlu ve hassas kadınlar 
    Hırcın tavırlar erkekleri en çok iten hareketlerden biri. Cinsellik söz konusu olduğunda bundan hoşlanan erkekler olabilir ancak insan ilişkilerinde naif bir tavır sergileyen kadınları çok etkileyici bulmaktalar. Ağır başlı ve her ortama sokabilecekleri kadınları yanlarından ayırmak bile istemiyorlar aklınızda bulunsun!

    Çocuksu kadınlar

    Erkeğin yaptığı sürprizler karşısında, kadının yüzünde beliren çocuksu gülümseme ve sevincini belli etmek için gösterdiği çocuksu tavırlar, erkekleri oldukça etkiliyor.

    Kaynak: milliyet.com.tr / Pembenar
  • Erkek arkadaşınız evlenme teklifine hazır mı?

    Erkek arkadaşınız evlenme teklifine hazır mı?

    Erkek arkadaşınızın sizinle evlenmek için mi eğlenmek için mi birlikte olduğunu anlamak için size vereceğimiz önerilere göz atabilirsiniz.

    Ailenizle tanışmak istiyorsa…
    Yaşantınızda önem taşıyan insanları merak ediyor ve sizi daha yakından tanımak istiyorsa bu uzun dönem ilişki sinyallerinin en büyük belirtisidir. Eğer siz kendinizi onun ailesi ile tanışacak kıvamda hissetmiyorsanız bunu yapmak zorunda olduğunuzu düşünmeyin.
    İhtiyaçlarınızı önemsiyorsa…
    Eğer sizin ihtiyaçlarınız için kendi önceliklerinden vazgeçiyor ve sizin için önemli olan ancak kendinin o kadar da önemsemediği şeyleri bile düşünmeye başladıysa ilişkiniz oldukça ciddi bir yere gidiyor demektir.

    Attığı adımlarda fikrinizi almaya ve planlarını size göre yapmaya başladığında hayatına içinde sizin de olduğunuz bir yön vermeye başladı demektir.

    İlerisi Hakkında Konuşuyorsa…

    Planları, hayalleri ve yapmak istediklerinden bahsediyorsa ve hikâyelerin içinde sizde geçiyorsanız en büyük işaretlerden birini daha yakaladınız demektir.

    Gidilecek geziler, yaşanacak ev, çocuk yetiştirme, çocuk isimleri, yaşlandığında olmak istediği yer gibi hayaller bunun en büyük göstergelerinden. Sadece gözlerinizi kapatın ve hayal etmenin keyfine varın.

  • İdeal kocayı bulduğunuzun 10 işareti

    İdeal kocayı bulduğunuzun 10 işareti

    Aşık olduğumuz erkeğin mükemmel olduğunu düşünebiliriz ama bir süre sonra onun mükemmelliğinden şüphe duyarız. Sevdiğiniz adam bu 10 özelliğe sahipse o zaman ideal koca adayınızı buldunuz demektir.

    Ev işlerinde size yardımcı oluyor
    Eşiniz size değer veriyor ve saygı duyuyorsa size asla hizmetçi muamelesi yapmaz. Gün içinde yorulduğunuzun farkında ve size her zaman ev işlerinde yardımcı olmaya hazır.
    Beraber ev işi yaptığınız zaman işiniz daha çabuk biter ve beraber zaman geçirmiş olursunuz.
    İnce detaylara dikkat ediyor

    Eşiniz hayatınız hakkında her küçük ayrıntıyı hatırlamak veya tanıştığınız gün ne giydiğinizi hatırlamak zorunda değil. Ama size önemli olan konulara ilgili olması gerekiyor.

    Çayınıza kaç şeker attığınız, en sevdiğiniz şarkı ya da hangi kıyafetleri sevdiğiniz gibi konulara ilgi duyması size gerçekten değer verdiği anlamına gelir.

    Sadece akıllı değil, aynı zamanda zeki
    Matematik problemlerini anlatacak birisinin olması işe yarayabilir, ama hayatın karşımıza çıkardığı problemleri çözmeye yardım edecek birisinin olması daha önemlidir.
    Sevgiliniz ya da eşiniz annenizle kavga ettiğinizde size iyi tavsiye verebiliyorsa oldukça şanslısınız demektir.
    Zorluklardan korkmuyor ve her türlü sorunu çözmeye hazır

    İdeal kocanın sadece güzel sözler söylemesi yeterli değil, aynı zamanda kararlı hareket etmesi gerekiyor.

    Zor durumlarda size destek oluyorsa doğru adamla birliktesiniz demektir.

    Ciddi bir hata yapsan bile seni her zaman destekler
    Hepimiz hata yaparız ama önemli olan sevgilinizin her zaman sizin tarafınızda olmasıdır ( hatalı olsanız bile ) .
    Durum ne olursa olsun eşiniz sizi suçlamak yerine size destek olmalıdır.
    Tek başına yemek yapabiliyor

    Modern kadınlara göre yemek yapabilen erkek ideal kocadır. Özel bir yemek hazırlamasına bile gerek yok aslında.

    En basitinden sadece bir salata hazırlasa ve bir tabağa güzel bir sunumla kadının önüne koysa o kadını mutlu edecektir.

    Moralinizi nasıl düzelteceğini biliyor
    İdeal kocanız kötü hissettiğinizde moralinizi düzeltecek mükemmel espriyi ve şakayı bilir, size destek olur ya da iyi hissetmenizi sağlayacak başka şeyler yapar.
    İdeal kocayı bulduğunuzun 10 işareti | 1
    Uzlaşmanın ve tartışmanın inceliklerini biliyor
    İdeal erkek polislerle, tesisatçılarla ve ağlayan kadınlarla tehdit ya da rüşvete başvurmadan anlaşabilmeli.
    Evden çıkar çıkmaz senin sorunlarını unutmaz
    Erkekler genelde aynı anda birden fazla işe odaklanma sorunu yaşarlar. Ancak seven insan her zaman sizin sorunlarınıza öncelik verir ve göz ardı etmez.
    Sizin görüşleriniz onun için önemli

    Karı ve koca sadece birlikte yaşayan iki insan olmamalı; arkadaş olmalı ve birbirlerine danışmalılar.

    Ama bu kadının erkeği ya da erkeğin kadını kontrol etmesi anlamına gelmez.

    Birlikte karar almayı öğrenmek mutlu bir evliliğin önemli bir noktasıdır.
    Kaynak: milliyet.com.tr / Pembenar
  • İlk buluşmada ateşi körükleyen sözler

    İlk buluşmada ateşi körükleyen sözler

    İlişki Uzmanı Matthew Hussey, flörtünüzle yaşayacağınız ilk buluşmada iyi izlenim bırakmak ve ondan etkilendiğinizi göstermek için söylemeniz gerekenleri açıklıyor.

    “EMİNİM BİR KONSERE GİTSEK ÇOK EĞLENİRDİK.”
    Her erkek eğlenceli olduğunu bilmek ister. Ona kendini komik hissettirebilirseniz sizinle yeni maceralara atılmaktan çekinmeyecektir. Bu sözle ayrıca onunla zaman geçirmekten keyif aldığınızı da gösterebilir, ikinci randevuyu cepte sayabilirsiniz.

    “ŞİMDİYE KADAR KARŞIMA ÇIKAN ERKEKLERDEN FARKLISIN.”
    Bu cümleyi kurarken önemli olan, o ilginç bir şeyler anlatırken spontane şekilde aklınıza gelmiş gibi söylemeniz. Suratında minik bir gülümsemeyle size dönüp ‘Ne gibi farklarım var’ diye sorduğunda ‘Bilmiyorum, ama içimde iyi bir his var’ diyerek cevap verebilirsiniz.

    “BRUNO MARS’I İNANILMAZ SEVİYORUM!”
    Bruno Mars yerine başka bir şarkıcı, restoran veya dizi adı söyleyebilirsiniz. Araştırmalar, buluşmalarda bu tarz kesin ve açık cümleler kullanmanın karşı tarafı etkilediğini gösteriyor. Ancak pek çok insan ‘sanırım, biraz, galiba’ gibi kelimeler kullanarak daha ılımlı bir tavır sergilediğine inanıyor.

  • Aşk her şeyi affeder mi?

    Aşk her şeyi affeder mi?

    Gelin, ilişkilerdeki tilki-kürkçü sendromunu, bambaşka bir açıdan ele alalım. Önce tilkiyi, yani kaçıp kaçıp dönen sevgiliyi; sonra kürkçüyü, yani onu her seferinde dükkana kabul eden kadınları; ardından da aramızdaki anlaşılmaz bumerang ilişkisini ele alalım. Bakalım, erkek neden gidiyor? Gittiğinde neler yapıyor? Asıl önemlisi kadın onu neden tekrar kabul ediyor?

    Tilkinin problemi ne? Sürekli kaçıp kaçıp giden sevgili nasıl biri olaki, kendinde bu cesareti bulsun? Pek çoğumuz bu soruya takılıp kalıyoruz değil mi?Giden sevgilinin arkasından, oturup kara kara düşünüyoruz. Üstelik döndüğünde de değişmiyor durum; bu kez de neden döndüğü zorluyor aklımızı. Aslında aradığımız tüm soruların cevabı kaçış sendromu olan sevgilinin kişiliğinde gizlidir.

    Bu tipler kişilik olarak iki opsiyon taşır. İlkinde, hayatı boyunca her şımarıklığı hoşgörülmüş bir arsızdır; affedileceğini bilir çünkü hep affedilmiştir. Annesi, ailesi, arkadaşları ve bizden önce birlikte olduğu kadınlar,her türlü aşırı hareketini hoş görmüş, geri döndüğünde buyur etmişlerdir içeri. Kısacası hayatındaki ilk kürkçünün biz olmadığımız ortadadır; o, bu duruma son derece alışkındır. Bizim bu noktadaki hatamız ya da bilinçsizliğimiz, karşımızdaki erkeğin zaten böyle olduğunun farkına varamamamızdır.

    Kürkçünün problemi ne?Masal bu ya; kürkçü, çok kibirli biridir. Tilkiyi kendinden aşağıda ve zavallı gördüğü için, her seferinde ona merhamet göstererek içeri alır. Tabii aynı zamanda onun saf ya da fazla iyi niyetli olma ihtimalini de unutmamak gerekir. Çünkü ancak gerçekten saf biri, kendisini her seferinde terk eden bir erkeği tekrar kabul eder. Tüm bunların yanı sıra, kadın, aşk zokasını yutmuş bir aşık da olabilirki, bu durumda, her seferde gideni geri kabul etmesini hoş görmek gerekir. Her halükarda, kadının çok derinlerde beslediği bir yalnızlık korkusu vardır ve ayakta kalabilmek için bir erkeğe ihtiyaç duyar. Dükkan açık kalmazsa, kürkçü geçinemez, geçinemezse yaşayamaz. Yani, işin aslında, aşksız yaşayamadığımız, bir ilişkiye ihtiyaç duyduğumuz ve yalnız kalmaktan korktuğumuz için, tilkiyi her seferinde içeri alırız. Kaçıp gitmek onun doğasında vardır; geri almaksa bizim; iki tarafı da bu yüzden suçlamamak gerekir… Ancak her bumerang hikayesi, birgün mutlaka son bulacaktır!

    Neden hep geri dönüyor? Tilki geri döner, çünkü… Ormanın, yuvaya alışmış evcil bir tilki için o kadar da güvenli bir yer olmadığını anlamıştır; ilişkiye alışan bir erkek, yeniden avcı pozisyonuna geçmeye uyum sağlayamaz, başarısız olur, özgüveni yıkılır ve ilk fırsatta geri döner.

    Kadının ona sunduğu sıcak ortama, verdiği sevgiye ve gösterdiği özene alışmıştır; ormanda kendini yalnız ve çaresiz hisseder. Bekar arkadaşlarından da bir kere ayrıldığı için, geri döneceği bir grup da kalmamıştır. Zaten diğer arkadaşları da başka bir kürkçünün dükkanındaki yerini almıştır çoktan. Yani, sevgilisinin özenine ve ilgisine alışan bir erkek, ondan birkaç gün bile uzaklaşınca; kendisine gösterilen o içten muameleyi özlemeye başlar. Ayrıca, bekar arkadaşlarının arasından bir kez dışlandığı için, geri dönecek bir yeri de kalmaz; zaten bekarların çoğu, geçen zamanda kendilerine birer sevgili bulmuştur bile.

    Onu geri almak ne kadar doğru? Her şeyi bile bile, onu affettiniz çünkü…Aşıksınız; gözünüz ondan başkasını görmüyor. Aşk,biz kadınları bazen böyle vurur; pek sevgili biricik aşkımızı, dünyanın en yakışıklı erkeklerine tercih ederiz. Her fırsatta kaçıp gideceğini bilsek ve ona güvenmesek bile…Ya da belki sizi terk ederek egonuzu ezen tilkiden bir intikam alma şansını elde ettiniz sonunda. Bu şansı sonuna kadar değerlendirecek, onu istediği şekle getirdikten sonra, kapının önüne atacaksınız.İntikam,intikamdır!

    Evet, sadece aşkımızdan almıyoruz hain sevgilimizi geri; aynı zamanda iyi bir intikam şansı da bu bizim için. Ve tabii ki güzel bir ego tatmini. Artık bütün kozlar elinizde. Terk edip giden, ardından da kapımıza kadar gelip yalvaran sevgilinin, o ilişki içinde nasıl bir itibarı kalabilir ki; artık tek güçlü bizizdir ve gücün tadını çıkarmak güzeldir.

  • Aşk nedir? Ve nasıl gösterilir?

    Aşk nedir? Ve nasıl gösterilir?

    Adını aşk koyduğumuz şeyin ne olduğunu şimdiye kadar kimse tam anlamıyla çözememiştir. Kişi içgüdüleri tarafından önce kendisini korumayı düşünmektedir. İşte aşk bu korumayı neredeyse eriten bir duygudur, insanı yaşama bağlayan bir etmendir. Sanki ruhsal hastalıklardakine benzer süreçler, kişi aşık olduğunda ortaya çıkar, tek farkla aşk bir hastalık değildir. İnsanlar bilinçdışı olarak sürekli ölümsüzlüğün peşinde koştukları için yenilenme arzusuyla üremek isterler. Üremek için gerekirse kahramanlık ve fedakârlık da yaparlar. Aşk fedakarlıkların en büyüklerindendir. Günümüzde psikanaliz, aşk objesine duyulan özlemin, erken çocukluk dönemine ait sevilen objelere, genellikle anne ve babalara, yeniden kavuşma isteğinden doğduğuna inanır. Yani erkek ya da kadındaki bir araya gelme isteği, çocuklukta yaşanan yaralayıcı deneyimlerin yeni bir aşk objesiyle iyileştirme isteğinin bir sonucudur. Duygusal dünyasında tamamen bencilce hareket eden küçük çocuk, gelişimi sırasında kendisine zevk veren şeyleri, kendisinin parçası haline getirir. Yani onu mutlu eden şeyi, bir başkasından gelse bile kendi parçasıymış gibi algılar ve bölünmüşlük duygusu geçici olarak ortadan kalkar. Çocuk, bir başkasının ona yönelmesiyle kendini bir bütün ve mutlu hisseder. Kişi aşık olduğunda da böyle davranır. “Ya benimsin ya kara toprağın, ben sensiz bir hiçim” nakaratları bu yoğun duyguların bir sonucudur aslında. Hatta Freud, sevgili seçerken, küçük yaşlarda elde edilen deneyimlere bağımlı hareket edildiğini ileri sürer. Kişi aşık olma süreci sırasında, önce hayatında bir şeylerin eksik olduğu duygusuna kapılır. Böylelikle yeni bir aşk objesine karşı yoğun ilgi gelişir ve kişi aramaya başlar. Kalp atışları hızlandığında, kulaklar uğuldadığında, uykusuzluk başladığında, yani kişi aşık olduğunda, kendini eksik hisseden taraf, bütünü oluşturmaya çalışıyor demektir. Aşk anlaşılması zor bir kavramdır. Aşk nedir ve nasıl gösterilir, ifade edilir ve paylaşılır? Aşk gelişen bir süreç olarak en az 3 öğeden oluşur; iki davranışsal öğe; ilgiyi alma ve gösterme; iki bilişsel öğe: iyiyi görme ve affetme; duygusal öğe: mahremiyet gibi. Alınan ilginin anlamı bir kişi ilgi görmüyorsa karşılığında imkansız olmasa bile ilgi göstermesi çok zordur. İlk ilgi göstericilerin görevleri besleme, koruma, barınak sağlama ve yol göstermedir. İlgi gösterme ise aşkın somut ve davranışsal ifadesidir; yemek pişirmekten, yatağa taşımaya ve bebek bezi değiştirmeye kadar değişir. Sevdiklerimize hizmet ederiz ve bizim yetersiz olduğumuz yerlerde de onların hizmet etmesini bekleriz. Cinsel eylemde ise ilgi bize ve eşimize zevk veren aktiviteleri sergilemek ve yapmak ile gösterilir. İyiyi görme, sevdiklerimizden önce kendimizde olumlu özellikleri görebilme becerisini gösteren bilişsel bir süreçtir. Bu özellikler fiziksel, karakteristik ya da geçici olabilir. İyi bir cinsel yaşam için gereken ön özellikler kişinin kendisini zevk veren ve alan cinsel bir varlık olarak görmesidir. Birinde cinsel iyiyi görmek o kişiyi önemli ve ehil olarak görmekle paralellik gösterir. Birinde iyiyi görmek ayrıca onu dinlemeyi ve ondan öğrenmeyi de içerir ki böylece geribildirim bir eleştiri olarak anlaşılmaz ya da yapılmaz. CİSED olarak biz bu özelliği saygı olarak tanımlıyoruz. Ne var ki gerçek saygı öz saygıdan gelişir. Cinsel etkileşimde bu saygı kişinin ve eşinin hoşuna gidenleri öğrenme ve söyleme, sonrasında ise gerçekleştirmedir. Zevk veren cinsel aktivitelerin müzakere edilmesinde geribildirim önemlidir, aynı şekilde bu geri bildirimler cinsellikle ilgili korku ve kaygıları da içerir ve bazen çatışma ve sorun da oluşturur. Affetme ise birçok bireysel, evlilik ve cinsel terapist tarafından göz ardı edilen ancak evliliğin ve bireysel mutluluğun temeli olan bilişsel bir diğer süreçtir. Yine de bu süreç iyiyi görmek için başlıca koşuldur. Eğer hatalarımızı affetmezsek karşımızdakinde ve kendimizde iyiyi nasıl görürüz? Kendimizdeki mükemmellik için taleplerimizden vazgeçebilir miyiz? Kendimiz için yapmazsak sevdiklerimiz için yapabilir miyiz? Affetme özellikle eşi aldatma sorununda çok önemlidir. Eğer affetme bilinmezse aldatılan eş evliliklerinin sonuna kadar diğerine bu hatasını ödetmeye çalışır.

    Uzm. Psk. Dan. Cem KEÇE

  • İdeal koca ‘nın sahip olması gereken 10 özellik

    İdeal koca ‘nın sahip olması gereken 10 özellik

    Evlendiğiniz ya da evleneceğiniz kişinin doğru insan olduğuna ne kadar eminsiniz? İşte hayalleri süsleyen bir koca adayında “mutlaka” olması gereken O 10 özellik..

    Bu dünyada kimse mükemmel değildir. Ama bir kere aşık olduğun zaman nasıl oluyorsa tüm kusurlar bir anda yok oluyor. Ardından da karşınızdaki kişinin “doğru insan” olup olmadığına dair şüpheler başlıyor.

    İdeal bir kocanın sahip olması gereken 10 özellik

    O yüzden gelin ideal bir kocada hayal edilen ve kesinlikle olması gereken özelliklere birlikte göz atalım. Bakalım sizin kocanız ya da koca adayınız iyi bir karar mı?

    GÜÇLÜ VE KORKUSUZDUR

    Sevgilinizin ya da eşinizin yanında, kendinizi güvende hissediyor musunuz? Korkusuz ve cesur erkekler her zaman kadınlara çok çekici gelmiştir. Bir de böyle bir erkeğin kocanız olduğunu düşünsenize…

    MUTFAKTA DA USTADIR

    Bir erkek mutfağa  o kadar yakışıyor ki. Özellikle de elinin hamuruyla size yemekler pişiriyorsa. Kadın olarak hiçbir erkekten 3 ayrı menü çıkarmasını falan beklemiyoruz. Sadece mutfakta “biraz” yardımcı olsunlar yeter.

    AKILLI AYNI ZAMANDA DA PRATİK ZEKADIR

    Bilmediğiniz şeyler konusunda sizi aydınlatabilecek bir kişiyi hayatınızda istemez miydiniz? Özellikle de stresli zamanlarda pratik zekasıyla tüm sorunlara hızlı çözüm üreten birini?

    EV İŞLERİNE YARDIM EDER

    Eğer sevgiliniz ya da eşiniz ev işlerine yardımcı oluyorsa o erkeği tutun!

    İş yerinde ne kadar yorulduğunuzu anlar ve ona sorarsanız evin eksiklerini almadan eve gelmez. Dahası, ev işlerini birlikte yapmak; bir çift olarak zaman geçirmek için mükemmel bir yoldur.

    SİZİN GÖRÜŞÜNÜZE ÖNEM VERİYORSA

    Karı koca arasındaki ilişki yalnızca birlikte yaşamakla kalmamalı – aynı zamanda birbirleriyle arkadaş olmayı da getirmeli.

    Ancak bu, bir erkeğin eşinin her dediğini yapması anlamına gelmesin. Kararları nasıl birlikte alacağınızı öğrenmek, mutlu bir evlilik için çok önemli bir unsurdur

    HATALARINIZA RAĞMEN SİZİ SEVİYORSA

    Hepimiz hata yaparız, ve o zaman en çok değer verdiğiniz kişi daima yanınızda olmalı (Yanılıyorsan bile). Her durumda, kocanız sizi suçlamak yerine size destek olmalı.

    SORUNLARINIZI DİNLİYOR VE ÇÖZÜM ARIYORSA…

    Erkekler genellikle aynı anda birden fazla göreve odaklanmakta zorlanırlar. Ama sevecen bir kişi daima sorunlarınızı ön planda tutar ve hiçbir zaman problemlerinizi görmezden gelmez.

    UZLAŞMAYI VE PAZARLIK YAPMAYI İYİ BİLİYORSA

    İdeal bir erkek; polis memurlarından tutun tesisatçıya kadar herkesle iş bitirici bir dilde konuşuyor olması lazım.

    SİZİ NASIL NEŞELENDİRECEĞİNİ BİLİYORSA

    Kendinizi kötü hissettiğiniz zaman, eşiniz de sizin moralinizi nasıl yerine getireceğini bilmeli.

    HER AN HER YERDE DUDAĞINIZA ÖPÜCÜK KONDURUYORSA

    Hayata bir kere geliyoruz. Sevgimizi harcamak için de zamanımız çok kısıtlı. Bu yüzden her kadına mutlaka kadın ruhundan anlayan bir erkek gerekir.

    Hiç beklemediğiniz bir anda bir öpücükle ya da bir sarılmayla size sevgisini göstermeli.

     

     

    Kaynak: Posta.com.tr

  • İkili ilişkilerimizi güvenli hale getirmenin yolları

    İkili ilişkilerimizi güvenli hale getirmenin yolları

    Uzman Psikolog Özge Genlik İkili ilişkilerde haklı haksız çatışmasına girmeden güvenli bir ilişki kurmak ve ilişkilerimizi en iyi hale getirmek için önemli açıklamalarda bulundu…

    Bu nedenle tüm ilişkilerimizde diğerinin davranışını değiştirmeye yönelmek yerine kendi duygularımız ve davranışlarımız üzerinde çalışmamız esastır.

    İlişkilerimizi iyi hale getirmek istiyorsak,

    Tüm ilişki örüntülerini iyi hale dönüştürmek istiyorsak öncelikle ana rahminde deneyimlediğimiz süreci şifalandırmak gereklidir. İlk ilişki deneyimimiz; eşimiz olan plasenta ile başlar bu nedenle rahimde geçirdiğimiz süre boyunca deneyimlediklerimiz beden hafızamıza kaydolur. Bizi Dünyaya getirmeye niyet etmiş kişinin tüm hissettiklerini algılar ve olduğu gibi içselleştiririz. Rahimde deneyimlediğimiz herşey dünyaya algılarımızın köküdür. Rahimde güvenli, sevgi ve şefkat duyguları ile sıkça karşılaşmış isek Dünya bizim için güvenli ve besleyici bir yerdir. Ancak rahimde duygusal şiddete maruz kalmış isek Dünya güvensiz bir zemin olarak bedensel hafızamıza kaydolur. Bu nedenle iyi ve nitelikli ilişkiler deneyimlemek için ilk adım somatik düzeyde bir terapi ile bedenimizin esnekliğini ve gücünü arttırmak olmalıdır.

    İlişkilerimizde sergilediğimiz tavırların ana kaynağını görebilmek için atacağımız ikinci adım: annemiz ile 0-1,5 yaş aralığında geliştirdiğimiz bağın niteliğini yeniden gözden geçirmek olmalıdır.
    Annemiz ile kaçıngan bir bağ kurmuş isek; ilişkilerimizde diğerinin fizyolojik ve psikolojik ihtiyaçlarına kayıtsız kalma eğilimi gösterir. Genellikle gergin ve duygusallığın çok az yeri olduğu güvensiz tutumlar sergileyerek diğer kişiye adeta duvar örerek kendimize yakınlaştırmayız.

    Annemiz ile ikircikli bir bağlanma stili geliştirmişsek; ilişkilerimizde “endişe” duygusu oldukça yoğun deneyimlenir. Endişe duygusu herşeyi kontrol altında tutma davranışını doğurur ve sürekli ilgi bekler genellikle diğer kişiye küsme davranışını sergilerler. İkircikli bağlanma stiline sahip kişiler genellikle diğerine yönelik suçlayıcı tavırları benimserler.

    Düzensiz bir bağlanma stiline sahip isek; tek bir şeye odaklanmakta güçlük çekeriz. Genellikle hiperaktif ya da hipoaktif tutumlar sergiler dikkati dağıtmak için sürekli konu değiştiririz. Nerede nasıl davranmamız gerektiğini bilemeyiz. İçgörüden yoksun bir iletişim tarzı benimseriz.

    Annemiz ile oluşturduğumuz “güvenli bağ”; ilişki tarzı olarak özerk, hayat dolu, yaratıcı, canlı, sevgi dolu, dengeli ilişkiler oluşturmamızı sağlar. Bu kişiler duygularının farkındadır, duygularından yola çıkarak ihtiyaç ve isteklerini dürüstçe, samimiyetle, şeffaflıkla bir diğerine aktarırlar.

    Anne-çocuk bağının yeniden yapılandırılması ve güvenli bir zeminde köklenmesi için beynimizin limbik sistemine yönelik uygulamalar yaparak duyguların dönüşümüne odaklı grup terapileri, psikodrama terapi yöntemleri ve dönüşüm odaklı psikoterapiler kişinin kendi duygularını tanıması ve duygularını açıklıkla, güvenle ifade edebilmesini destekleyecektir.