Etiket: ilişkiler

  • Boşanma Sonrası Doğru Kişiyi Bulmak

    Boşanma Sonrası Doğru Kişiyi Bulmak

    Herkes sevdiği insanla mutlu bir evliliğin hayalini kurar… Bin bir emek ve mutluluk inancıyla yapılan evliliklerin hiç biri bir gün biter düşüncesiyle başlamaz…

    Ancak gün gelir ne kendimize ne karşımızdakine tahammül edecek halimiz kalmaz. Çünkü fikir ayrılıkları, hayat zorluklarının yarattığı sorunlar sevgimizin önüne geçmiştir… İşte tam bu noktada mutlu giden evliliğimizde çatırdamalar başlar. Zamanla seslerin yükselmeye başlaması, anlaşmazlıkların artması, tartışmaların sıklaşmasıyla çiftler bazen istemeyerek de olsa ortak bir düşünceye varıp evliliklerini bitirme kararı alırlar.

    Boşanan çiftlerde iki tarafında boşluğa düşmesi kuvvetli ihtimal! Asıl dikkat edilmesi gereken süreç boşanmanın ardından başlıyor çünkü iki kişilik kurduğunuz o dünyada bir anda yalnız kalıyorsunuz. Hal böyle olunca hayatın türlü zorluklarına ve çevre baskısına karşı tek başınıza mücadele etmekten yorulup acele ve yanlış kararlar alabilirsiniz.

    Yeni boşanmış birinin daha çok zaman geçmeden yeni bir aşka yelken açmayı düşünmesi çoğu zaman pişmanlıklara yol açabilir. Çünkü genellikle bu yeni aşkın başlama sebepleri; intikam almak, yalnızlık korkusu, mali durumlar ya da yaşınızın ilerlemesinin verdiği panik olabilir.

    Boşanma sonrası yaşanan karışık ruh haliyle aldığınız “yeniden evlilik fikri” çoğu zaman yine hüsranla sonuçlanıyor çünkü kişinin kendini dinlemeden, hayat akışının yeniden yön bulmasına fırsat vermeden medeti başkasından umması büyük bir yanılgı…

    Elbette aşk yeniden kapınızı çalabilir… Acele etmeyin ve kalbinizi dinleyin. Tam da bu konu hakkında okuduğumuz bir kitabı sizlere de önermek istedik! ”Boşanma Sonrası Doğru Kişiyi Bulmak” bu kitapta evliliğin üzerine gölge düşüren 13 hatadan uzak tutacak öneriler ve boşanan bireylerin hayatlarına alacağı yeni kişilerle ilgili dikkat edilmesi gereken önemli noktalara değinerek sizlere yol gösteriyor!

    Boşanmış bireylerin yeniden yapacağı evliliklerde aynı sorunları tekrar yaşamamaları için yazılmış dost tavsiyesinden bile öte bir kitap!

    Kaynak: http://tarakitap.com/

  • İlişkide başarının 5 altın kuralı

    İlişkide başarının 5 altın kuralı

    Bir ilişkiye başlamak kadar devam ettirebilmek de çok önemli. Başarılı bir ilişki sürdürebilmek içinse her iki tarafında uyması gereken kurallar var.

    Mutlu başlayan her ilişki mutlu devam edecek diye bir kural yok. Ama uygulayabilceğiniz basit bazı kurallarla mutlu ve daha sağlıklı bir ilişki geliştirip devam ettirmeniz mümkün. Başarılı bir ilişkinin 5 altın kuralını Evlilik ve Çift Danışmanı Uzman Psikolog Gamze Eser anlatıyor.

    1-Olumlu bakış açısı önemlidir

    Çiftler karşılaşacakları sorunları çözme yönünde eğilim gösterirlerse ilişkileri kolayca zenginleşip gelişir. Oysa bir tarafın olumsuz, sorun odaklı yaklaşımı hem diğer tarafı zorlayacak hem çözümsüzlükle sonuçlanacaktır. Bu nedenle hayata bakış açınızı gözden geçirmeniz ve ilişkinizde olumlu bakış açısına sahip olmanız elzemdir.

    2-Şeffaf olun

    Teknoloji çağında bireysel sırların kolayca ifşa olduğu gerçeğinden hareketle ilişki ile ilgili açık olmak, şeffaflık, sır saklamamak çok önemlidir. ”Nasıl olsa önemsemez, haberi olmasa da olur,” düşüncesi ile saklanan sırlar açığa çıktığında ilişkiyi bitirebilirler.

    Kendimiz için önemli olan bir konunun partnerimiz için önemsiz olduğu yanılgısı karşılıklı olarak sır saklamayı, gerçeği gizlemeyi beraberinde getirir. Bu nedenle her konuda şeffaf olmak çok önemlidir.

    3-Sosyal çevreye saygı duymak önemlidir

    Özellikle evli çiftlerde eşlerin ailelerinin olumsuz tutumu boşanmayla sonuçlanabilecek etkiler yaratabilir. Eşin yanında olmak, ailesine karşı kendilerinin de bir aile kurduğunu ifade etmek tepkiye yol açsa da bir süre sonra kabullenme ile sonuçlanacaktır.

    Eşlerin ailelerinin sınırlarını bilmesi, müdahalelerinde bir yanlış varsa çift olarak aynı görüşte ve kararlılıkla tutum belirlenmesi hem ilişkiyi güçlendirir hem de dışarıdan gelecek olumsuz enerjiyi bertaraf eder.

    4-Sorumlulukları paylaşın

    Eşlerin mümkün olduğunca dengeli bir biçimde sorumlulukları paylaşması; bunu yaparken haz aldıkları işleri seçmeleri ilişkilerin sağlığı için çok önemlidir. Bir taraf sürekli sorumluluk alıyor, diğer taraf bundan kaçınıyorsa bir süre sonra sorunlar baş gösterecektir. “Her şeyi ben yapayım,”düşüncesi de ”hiçbir şeye elimi sürmeyeyim,” düşüncesi de sağlıklı değildir.

    Konuşarak, uzlaşarak sorumlulukların paylaşılması; ara sıra görev değişimi yapılması olumlu sonuçlar doğurur. Aşırı sorumluluk alan birey bir süre sonra bıkkınlık ve yorgunluk hissedeceğinden depresyona girmesi kaçınılmazdır. Yerine getirilmeyen sorumluluklar da ilişkinin bitmesine neden olur.

    5-Sadakat olmazsa olmaz

    Sadık olmanın ilk koşulu yalan söylememektir. Aldatmanın her türü ilişkiyi kopma noktasına getirebilir. Ekonomik bağımsızlığı olmayan eş zorunluluk nedeniyle aldatılmayı kabullenmiş gibi görünse de eşine karşı saygı ve sevgisi zamanla azalacak hatta yok olacaktır. Aldatan eş ise durumu gizlemeye çalışırken daha çok yalana başvuracak partnerinin güvenini kaybedecektir.

  • Evlenmek mi zor? Boşanmak mı zor?

    Evlenmek mi zor? Boşanmak mı zor?

    Uzman Hipnoterapist ve Sosyolog Gani Eser boşanma ve evlenme hakkındaki görüşlerini anlatıyor;

    ”Evlilik iki bireyin bir olma, bir arada yaşama ve birlikte çoğalma isteğinin toplumca kabul görmüş halidir. Kötü niyetli olmayan hiç kimse boşanacağını bile bile nikâh masasına oturmaz. Ancak koşullar, iç ve dış etmenler her evliliğin uzun soluklu olabilmesine imkân tanımayabilir.

    Evlilik öncesi dönem çiftlerin birbirlerini tanımaları, yaşama bakış açılarını anlayabilmeleri ve birlikte bir gelecek hayal edip edemeyeceklerinin idraki için vardır. Nişanlanmak; yani evlenmek için söz vermek, bu sürecin sosyal kabul gören halidir.

    Kadınlar ile erkekler evlilik kavramına farklı anlamlar yükler. Kadının anne olma içgüdüsü, çocukları için en uygun genetik özelliklere sahip erkeği bulduğunda harekete geçip bir yuva kurmaya programlanmışken, erkekler belli bir yaşa gelinceye kadar ilişkilere seçici olmazlar.

    Erkekler için flört etmek, nişanlanmak, evlenmek çok farklı kavramlar değildir. Anlamları üzerinde kafa yormayı gereksiz bulurlar. Sevdiği ile birlikte olabiliyorsa bunun nasıl olduğunun çok da önemi yoktur onlar için. Durumun ciddiyetini evlendikten bir süre sonra idrak edebilirler ancak.

    Aşkın, cinsel çekimin ve kontrolsüzlüğün sonunda planlanmadan dünyaya getirilen çocuklar, genç çiftlerin ebeveynleri için mutluluk kaynağı iken, birçok evliliğin de bitme nedeni olabilir. “Bu çocuğu ben istemedim,” sözü sonun başlangıcıdır çoğu zaman. Çocukların anne karnından itibaren söylenen her sözü bilinçaltlarına kaydettiklerini düşünürsek; özgüveni eksik, istenmediğini düşünen bireyler yetişmesi için bu cümleyi duymalarının yeterli olduğunu da anlayabiliriz.

    Kadınlar ile erkekler evlilik kavramına farklı anlamlar yükler. Kadının anne olma içgüdüsü, çocukları için en uygun genetik özelliklere sahip erkeği bulduğunda harekete geçip bir yuva kurmaya programlanmışken, erkekler belli bir yaşa gelinceye kadar ilişkilere seçici olmazlar.

    Erkekler için flört etmek, nişanlanmak, evlenmek çok farklı kavramlar değildir. Anlamları üzerinde kafa yormayı gereksiz bulurlar. Sevdiği ile birlikte olabiliyorsa bunun nasıl olduğunun çok da önemi yoktur onlar için. Durumun ciddiyetini evlendikten bir süre sonra idrak edebilirler ancak.

    Aşkın, cinsel çekimin ve kontrolsüzlüğün sonunda planlanmadan dünyaya getirilen çocuklar, genç çiftlerin ebeveynleri için mutluluk kaynağı iken, birçok evliliğin de bitme nedeni olabilir. “Bu çocuğu ben istemedim,” sözü sonun başlangıcıdır çoğu zaman. Çocukların anne karnından itibaren söylenen her sözü bilinçaltlarına kaydettiklerini düşünürsek; özgüveni eksik, istenmediğini düşünen bireyler yetişmesi için bu cümleyi duymalarının yeterli olduğunu da anlayabiliriz.

    Karşılarına çıkan güçlükler ya çiftleri birbirine kenetler ya da pes ettirir. Birlikte yürünecek yolun uzunluğu toleransları ile doğru orantılıdır. Toplum her evliliğin devamını istese de her bünye bunu kabul etmeyebilir. Zorlamak, bir araya getirmeye çalışmak nafile çabalardır belki ama yine de denenir. Büyükleri bir şans daha vermelerini ister evliliklerine.

    Yasalar da sürmesini ister bu kutsal kurumun. Güçleştirir, zora sokar ayrılmaları. Medeni Kanun en az bir yıl bekleyin der ayrı yollara birlikte gitmeye karar verseniz bile. Fiili birliktelik biter ama hakîmin bile gücü yetmez işi resmiyete dökmeye. Bekleyin, der yasa; belki fikriniz değişir. Bir yılı tamamlamadan anlaşsanız da boşanamazsınız.

    Başka bir yol daha var aslında ama meşakkatli. Şiddetli geçimsizliğe dayanan boşanma davası bir yıl geçmeden açılabilir açılmasına da; şahit bulmak, hâkimi ikna etmek, iş yükünden dolayı sürekli ertelenen duruşmaları takip etmek kolay olmaz. Bir de üstüne avukatlara ödenecek vekâlet ücretleri eklenince; bir yılın dolmasını beklemekten başka çareleri kalmaz.

    Anlaşarak boşanmaya karar veren çift nafaka, tazminat ve velayet konularında ortak bir protokol hazırlayıp dava dilekçelerine eklerler. Yaygın kanının aksine davayı kimin açtığının bir önemi yoktur. Eşler anlaşsa da hâkim duruma müdahale edebilir. Özellikle velayet ve nafaka konusunda kadını ve çocukları koruyucu bir hüküm vermeye çalışır.

    Aslında boşanmak sanıldığı kadar olumsuz bir durum da değildir. Huzursuz bir ailede büyüyeceğine anne ya da babasının sevgisiyle huzurlu bir ortamda büyümek çocuk için daha avantajlıdır. Sürekli çekişmenin, kavganın olduğu bir birlikteliğin eşlere de çocuklara da yararı olmaz.

    Bütün medeni hukuk sistemleri evliliğin kolay, boşanmanın zor olması yönünde inşa edilmiştir. Oysa; bireylerin evlenmeden önce birbirlerine ve ailelerine toleranslarının sorgulandığı, çocuk yapmak konusunda belli yükümlülükleri yerine getirme şartının olduğu, belli bir süre birlikte yaşama koşulunu yerine getirmeyenlere evlenme izninin verilmediği; buna karşılık birlikte sürdürülemeyeceği anlaşılan evliliklerin kolayca sonlandırıldığı bir sistem daha uygun olmaz mıydı?

    Evlenmesi zor, boşanması kolay… Kulağa garip geliyor değil mi? Bence öyle olsaydı her şey çok daha güzel olurdu. Sizce?

  • İlişkiyi bitirmek neden zor?

    İlişkiyi bitirmek neden zor?

    Neden ilişkiyi bitirmek için kimi zaman yeterli cesareti kendimizde bulamıyoruz? Neden bazen ilişkiyi bitirmek zor oluyor? Uzmanına sorduk.

    Her ilişkinin kendine has bir yaşama biçimi vardır. Bazı ilişkiler mükemmel denecek kadar güzel giderken bazıları adeta bir işkenceye dönüşüverir, sağlıklı şekilde yürümez, inişli çıkışlı hatta fırtınalı olabilir.

    İlişikler ihtiyaçlarımızla yakından ilişkilidir. Neye ihtiyacımız varsa o şekilde ilişki yaşarız. Peki ya ilişkileri neden bitiremiyoruz? İçsel tehditlerimiz var bitiremememizdeki sebeplerin altında. Örneğin; “eleştirilirim”, “değersizleşirim”, “kabul görmem”, “yalnız kalırım”, “kendime yetemem”, “sevilmem”… Bunları daha da artırabiliriz.

    İHTİYAÇLARINIZI BELİRLEYİN

    İlişkinizde ciddi problemler yaşıyor, her yolu denemenize rağmen iyileşme görmüyor, ilişkiyi sonlandırmak istiyor ancak bunu yapamıyorsanız öncelikle aşağıdaki tabloya bakarak ihtiyaçlarınızı 1’den 10’a kadar numaralandırın. Şimdi de diğer tablodaki ilişkiyi bitirdiğinizde karşılaşacağınız içsel tehditlerinizi bulun, bu bir tane de olabilir birden fazla da.

    İHTİYAÇ İÇSEL TEHDİT
    Sevgi Eleştirilirim
    Saygı Var olamam
    Güven Ortada kalırım
    Bağlılık Değersizleşirim
    Aidiyet Sevilmem
    Şefkat Kabul görmem
    Değer Kendime yetemem
    Samimiyet Yalnız kalırım
    Hoşgörü Ötekileşirim
    Güç Daha iyisini bulamam

    Şimdi de tekrar ihtiyaçların olduğu tabloya bakarak ihtiyaçlarınızın kaç tanesi sizin ilişkinizde sağlanıyor, bunu kontrol edin ve daha önceki ilişkilerinizin bittiğinde hangi içsel tehditle direkt olarak yüz yüze geldiğinizi geriye dönüp bir hatırlamaya çalışın. Burada yapmış olduğumuz şey aslında sadece biraz farkındalıktı.

    İlişkilerinizde önemli olan öncelikle kendi ihtiyaçlarınızı bilmek ve bu ihtiyaçların karşılanmasını, eşiniz, dostunuz vb. kişilerden beklemek yerine kendi çözümünüzü üretebilmek. Bununla beraber tablonun amacı içsel tehditlerin çoğunun mantıkdışı olduğunu görebilmenizdi. Belki aklınıza, “Sevgiye ihtiyacım var, bunu nasıl karşılayacağım?” sorusu düşmüş olabilir. Evet, her insanın sevilmeye, güven duymaya, ait olmaya vb. şeylere ihtiyacı vardır. Ancak bunun dozunu karşınızdaki kişi bilemeyebilir ya da bu ihtiyacınızı fark edemeyebilir. Doğrudan bunu anlatmış olsanız da yine de bu ihtiyacınızı karşılayamayabilir. Dolayısıyla yine aynı yere geliyoruz, etrafımızdaki insanlar bizim ihtiyaçlarımızı yeterli şekilde karşılayamayabilir, bunu zorlarsak da ciddi çatışmalar çıkabilir. O zaman yapacak bir işimiz daha var. Şimdi de neden şu veya buna ihtiyacınız olduğunu bulmaya çalışın. Biraz daha geçmişe gidin ve anne-babanızla olan ilişkilerinize bakın. Tamamlanmayan hangi ihtiyacınız vardı? Belki de onları tamamlamak istiyorsunuzdur farkında olmadan.

    HEP AYNI İNSANLAR SİZİ Mİ BULUYOR?

    Kendimizin ve ihtiyaçlarımız farkında olursak işler daha kolaylaşacaktır. Neticede bu ilişkide karşı taraftan alamadığınız ihtiyacı bir başka kişiyle yaşayacağınız ilişkide alabileceğinizin garantisi de yok. Yani ilişkiyi bitirip, kendinizi tanıma fırsatını kendinize vermez, olduğu gibi bırakırsanız yaşayacağınız diğer ilişkiler de benzer olacaktır. Bu yüzdendir “Hep aynı tip insanlar beni buluyor” demeniz. Hayır! Onlar sizi değil, siz onları farkında olmadığınız halinizle seçiyor, beğeniyor ve buluyorsunuz.

    Sağlıksız bir ilişki tüm hayatınıza etki edebilecek kadar güçlü yapıdadır. Çözüm bulmadığınız ve ruhsal dengenizi koruyabilmek, sağlıklı kararlar verebilmek adına bir uzmandan destek almanız gerekebilir, farkındalığın ciddi ölçüde iyileştirdiğini unutmayın.

    Uzman Psikolog
    Gülşah Pınaroğlu

  • İlk Buluşmada Dikkat Edilmesi Gerekenler

    İlk Buluşmada Dikkat Edilmesi Gerekenler

    Tamam, belki birbiriniz için harika insanlarsınız ama bu hayallere kötü geçen bir ilk buluşmanın ardından kapılmanız neredeyse imkansız.

    İşleri sağlama almak ve kötü geçen ilk randevuları en aza indirgemek için göz önünde bulundurmanız ve mutlaka uygulamanız gereken birkaç küçük tavsiye hazırladık.

    Bu söylediklerimizin özellikle beyler için olduğunu belirtip kızlarımızın ve tabii ki siz beyefendilerin kalpleri daha fazla kırılmasın diye umalım.

    Açılan kapılar…

    Arabanın kapısını açmak bir centilmenin canını acıtmaz ama karşınızdaki hanımefendiye tam bir prens olduğunuzu düşündürebilir.

    Çiçekler her zaman kötü değildir!

    Tamam, bazı kadınlar da çiçek alma fikrine çok sıcak bakmıyor ama eğer romantik bir başlangıç yapmayı istiyorsanız çiçek almak aklınıza gelecek en kötü fikir değildir.

    Aramak için beklemenize gerçekten gerek yok…

    “Hemen aramayayım ya…” diye düşünmeyin eğer sizden hoşlandıysa eve girdiği andan itibaren bir şeyler söylemenizi bekleyecektir.

    Biraz netlik kimseye bir şey kaybettirmez.

    “Eğlenceli”yi tercih ederiz!

    Gerçekten.

    Eğlenceli ve keyifli geçmiş bir ilk randevuyu, süslü restoranlardan ve beyaz masa örtülerinden daha çekici bulduğumuzu belirtmemizde sanıyorum yarar var.

    Merak edin!

    Kendisini size anlatmasına izin verin, sorular sorun ve onu tanımaya çalıştığınızı anlamasında yardımcı olun.

    Hayatıyla ilgilenmeniz hoşuna gidecektir.

    Sakin ol, geçecek!

    Biraz gergin olabilirsin ama durumu karşındakine yansıtmamanda yarar var. Sıkılıp sıkılmadığını, yemeğini beğenip beğenmediğini ya da bulunduğunuz mekanı sevip sevmediğini saniyede 80 kez sormak inanın size hiçbir şey kazandırmaz!

    Biraz coolluk fena olmaz, hı?

    Dürüst ol!

    Bu sandığınız kadar zor olmamalı. Eğer ciddi bir ilişki arayışında değilseniz bunu bilmeye hakkı var, söyleyin. Ayrılmak istiyorsanız ya da hoşlanmadıysanız söyleyin.

    Eğer gerçekten hoşlanıyor ve birlikte olmak istiyorsanız dolandırmayın, söyleyin!

    Gerçekten, kafanızda kurduğunuz saçma sapan oyunlarla hiçbir kadını etkileyemezsiniz.

    İşte randevuların değişmeyen ve en önemli kuralı!

    Eski sevgililerinizden asla bahsetmeyin!

  • Evlilik korkusunun üstesinden gelmenin yolları

    Evlilik korkusunun üstesinden gelmenin yolları

    İçinde bulunduğumuz teknoloji çağı, her geçen gün daha fazla tüketim çılgınlığını aşılıyor. Bundan dolayı hem maddi hem de manevi kaynakları hızlıca tüketiyor ve bir başka şeyi tüketmek için yolumuza devam ediyoruz. Ne yazık ki tüketim çılgınlığından yaşadığımız ilişkiler de payını alıyor…

    Artık anne ve babalarımızın yaşadığı gibi uzun süreli evliliklerle karşılaşmamız oldukça zor. Kısa süren flörtler, daha birinci ayda biten evlilikler, evliliğe bir gün kala vazgeçilen düğün törenleri… Benzer haberleri bazen yakın çevremizden duyuyoruz bazen de birebir tecrübe etmek zorunda kalıyoruz.
    Büyük aşkların çabucak bitmesi, sonsuz mutlulukların bir dava ile sona ermesi evlenmeyi düşünen kişilerin de bu özel ve saygı duyulması gereken kuruma karşı mesafeli olmasına neden oluyor. Peki, her geçen gün artan evlilik korkusunu yenmek için neler yapılabilir? Gelin bu korkuyu kalplerinde hisseden kişilere yardımcı olabilecek ipuçlarını birlikte inceleyelim…
    * Korkularınızın yüzleşmeye çalışın
    Aileniz kötü bir evlilik yaptı ve yıllar boyu sağlıksız bir ilişkiyi yürütmeye çalıştı diye, sizin evliliğinizin de benzer olacağını düşünmeyin. Eğer evliliklerin sonunda hep mutsuz sonların olduğunu düşünüyorsanız, evliliğinizin sağlıklı ve mutlu bir şekilde yürümesini sağlayacak durumların listesini oluşturmaya çalışın. Bir kağıt ve kalem alarak korkularınıza neden olan tüm senaryoları yazın ve bu kötü durumları nasıl düzeltebileceğinizi belirlemeye çalışın.
    * Doğru kişiyi seçip seçmediğinizden emin olun
    Hayatınızın geri kalanını bir arada geçireceğiniz kişi hakkında neler biliyorsunuz? Uzun bir flört dönemi mi yaşadınız yoksa her şey bir anda mı oluverdi? Evlilik konusunda partneriniz size baskı mı yapıyor? Bu soruların cevaplarını detaylı bir şekilde düşünmenizde fayda var. Eğer istemediğiniz bir yolda, doğru olmadığını düşündüğünüz bir kişiyle ilerliyorsanız mutsuz olmanız oldukça yüksek. Yanında olmaktan bir an bile sıkılmayacağınız, kendinizi onsuz eksik hissettiğiniz kişiyle yapacağınız evlilikle mutlu ve huzurlu yıllar geçirebilirsiniz.
    * Evliliğiniz süresince iniş ve çıkışlar yaşayabileceğinizi unutmayın
    Her ilişkide olduğu gibi evlendikten sonra da mutlu ve mutsuz zamanlar yaşamanız olası. Hem kendinizin hem de partnerinizin mükemmel olmadığını aklınızdan çıkarmamanızda fayda var. Birlikte geçireceğiniz neşeli ve huzur dolu günlerin yanı sıra göğüs germeniz gereken zor zamanlarında olacağını unutmayın. Dolayısıyla partnerinizin ve yaşadığınız ilişkinin farkına vararak birlikte yürüyeceğiniz bu yolda karşılaşabileceğiniz zorluklara hazırlıklı olmanız oldukça önemli.
    * Geleceğinizi birlikte planlamaya çalışın
    Evlenmeden önce partnerinizle açıkça konuşarak geleceğe dair planlarınızı birlikte yapmaya özen gösterin. Çocuk sahibi olma fikrinden tutun da çiftlerin evlilikteki çalışma hayatına kadar aklınıza gelen her konu hakkında soru işaretlerini ortadan kaldırmaya çalışın. Mutlaka bazı soruların cevabı evlilik boyunca şekillenecektir ama en azından bir ön konuşma yapıyor olmak bile her iki tarafında aklında geçenleri anlamasın ve tarafların yakınlaşmasına neden olabilir.

  • Aldatan erkekle ilgili gerçekler

    Aldatan erkekle ilgili gerçekler

    Aldatan ve aldatmayan 200 erkeğe aldatmanın arkasında yatan nedenler soruldu ve işte ortaya çıkan bulgular…

    Günümüzde sıkça rastalanılan aldatma olaylarına çoğu zaman anlam veremiyorsanız ABD’de aldatmanın nedenleri ile ilgili yapılan araştırma sonucu ortaya çıkan bulgular aldatan erkekle ilgili 6 şaşırtıcı gerçeği ortaya koydu.

    İşte ortaya çıkan bulgular…

    -Aldatan erkeklerin yüzde 48’i duygusal tatminsizlik hissediyor

    İşte bu gerçek, erkeklerin sadece seks için aldattığı mitini yıkıyor. Erkeklerin sadece yüzde 8’i aldatmalarının altında yatan birinci neden olarak cinsel tatminsizliği öne sürdü. Erkekler, eşlerinden takdir görmek, eşlerinin, çabalarının farkına varmasını istiyor.

    -Aldatan erkeklerin yüzde 66’sı suçluluk duyuyor

    Erkeklerin büyük çoğunluğu eşlerini aldattıktan sonra “Keşke yapmasaydım” diyor. Ama suçluluk duygusu aldatmayı engellemek için yeterli değil. Çünkü erkekler duygularını bölümlendirmede başarılılar. Onlar duygularına hakim olup daha sonra onlarla başa çıkabiliyorlar.

    -Yüzde 77’sinin aldatan yakın arkadaşları var

    Aldatan insanlarla arkadaşlık kurmak, aldatmayı normalleştirmeyi sağlayabiliyor. Erkek, “Karısını aldatan arkadaşım iyi biri” düşüncesini taşıyor bilinçaltında.

    Elbette eşinizin biriyle arkadaşlık etmesini yasaklayamazsınız. Ama bara ya da kulübe gitmektense, ondan, arkadaşıyla birlikte spor müsabakasına gitmek, öğle yemeği yemek gibi daha az günah ortamı sunan bir yerde vakit geçirmesini isteyebilirsiniz. Etrafınıza mutlu evliliği olan çiftlerden oluşan bir sosyal ağ örmeye çalışın.

    -Yüzde 40’ı iş yerinde tanıştıkları yeni kadınla aldatıyor

    Erkeklerin eşlerini aldattıkları iş yerindeki kadın arkadaşlar, genelde onlara saygı duyan, onları üstün gören, çalışmalarına övgüler yağdıran kişiler oluyor. Erkekler evde görmediklerini düşündükleri saygıyı başkasından görünce etkileniyorlar. Eşinizin erkek iş arkadaşlarından ziyade kadın iş arkadaşlarından daha fazla söz ettiğini, onları övdüğünü fark etmeniz aldatmaya meyili konusunda bir uyarı işareti olabilir.

    -Yüzde 12’si birlikte oldukları kadının eşlerinden daha fazla fiziksel cazibeli olduğunu düşünüyor

    Bir başka deyişle erkekler karşılarındaki kadının harika görünen bir vücudu olduğunu ve çok daha iyi seks yaptığını düşünerek aldatmıyorlar. İlişki uzmanlarına göre erkeklerin büyük bir çoğunluğu duygusal boşluktan dolayı aldatma yoluna gidiyor. Sadakatsizlikten şüpheleniyorsanız ve bu ilişkiyi kurtarmaya niyetliyseniz, sadece yeni seks pozisyonları denemek ya da vücudunuzda yenilikler düşünmek yerine aranızdaki iletişimi geliştirmeye çalışmalısınız.

    Aldatan erkek böyle yakalanır!! Tıklayınız

    -Yüzde 6’sı bir kadınla tanıştıkları ilk gün ilişkiye giriyor

    Erkeklerin yüzde 73’ü bir aydan daha uzun zamandır tanıdıkları bir kadınla eşlerini aldatıyor. Bu demek oluyor ki uyarı işaretlerini görmek için zamanınız var. Erkeğin aldattığını gösteren uyarı işaretlerini şöyle sıralayabiliriz:

    Dışarıda çok zaman geçiriyor, cinsel ilişkiye girmek istemiyor, kavga etmeye çok meyilli, sizinle zaman geçirmeyi tercih etmiyor…

    Bu işaretleri gördüğünüzde üstüne gitmek isteyeceksinizdir ama erkeklerin çoğunluğu fiziksel bir yakınlaşma yaşamadan aldattıklarını reddetme yolunu seçerler. Bu durumda kendi hareketlerinizi kontrol etmeyi tercih edin. Size karşı yakınlık duyması için kendi davranışlarınızda değişikliğe gidin. “Sanırım ilişkimizde önemli bir şeyleri kaybetmeye başladık. Ben kaybetmek istemiyorum” demeyi deneyin ve gerçekten bu ilişkinin ayakta kalmasını istiyorsanız bu yönde çabalayın.

  • Erkeği Çekici Yapan Özellikler

    Erkeği Çekici Yapan Özellikler

    Erkeklerin bazı özellikleri kadınlara cazip geliyor, onları kendilerine çekiyor. İşte erkekleri çekici yapan şeyler

    Nezaket
    Nazik, mütebbesim, tam bir istanbul beyefendisi olan bir erkek hangimizin hayali değildir ki?

    Takım Elbise
    Uzun boylu ve düzgün fizikli erkeklere takım elbisenin yakıştığı konusunda sanırım hepimiz hemfikiriz.

    Bakımlı Erkek
    Elleri, dişleri, kokusuyla baş döndürebilen günümüzde metroseksüel diye tabir edilen erkekler pek çok kadına seksi gelir.

    Akıllı Erkek
    Güzel konuşan, ağzı iyi laf yapan zeki bir erkek çirkin olsa da kadınları kolaylıkla etkileyebilir.

    Ses Tonu
    Nejat işlerin sesi hangimizin kulağında değil ki? erkekleri çekici kılan bir unsur da ses tonlarıdır.

    Gülüşü
    İçten bir gülüş ve anlamlı bakışlarla bakan erkekler pek çok genç kızın gönlünü çalabilirler.

    Romantik
    Kadın ruhundan anlayan, hoş jestler yapan, şiirler yazan erkeğe hangi kadın hayır diyebilir ki?

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Evli Çiftlerin Kavga Sebepleri Nelerdir?

    Evli Çiftlerin Kavga Sebepleri Nelerdir?

    Hangimiz mutsuz olmak için evlenir ki? evli çiftlerin kavga sebepleri nelerdir? makalemizde çiftlerin en önem kavga nedenlerine yer verdik.
    Farklı hayat görüşlerine sahip olmak.
    Ekonomik nedenler, işsizlik.
    Aradaki sevginin, bağlılığın bitmesi

    evli_ciftlerin_kavga_sebepleri (2)
    Çocukla ilgili meseleler
    Yüksek beklentiler, uç hayaller.
    Ten uyumunun olmaması, erken boşalma, erkekte ereksiyon kaybı

    evli_ciftlerin_kavga_sebepleri (3)
    Çiftlerin her ikisinde veya birinde görülen şizofreni, paranoya gibi çeşitli psikoloijik sorunlar
    Alkol, uyuşturucu gibi kötü huylardan kaynaklı problemler
    Evlilik sonrası karakter değişimi

    evli_ciftlerin_kavga_sebepleri (4)
    Eski sevgiliyi unutamamak
    Egosu yüksek biri olmak
    Çok konuşmak, dinlememek, kısaca iletişim kopukluğu

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Uzun Ömürlü Aşkın Sırları

    Uzun Ömürlü Aşkın Sırları

    Sevginizin hayat boyu devam etmesini ister misiniz? işte uzun ömürlü aşkın sırları!…
    Ona şiirler yazın ve dolabına elbisesine görebileceği yerlere asın.

    Sık sık onu sevdiğinizi tekrarlayıp, çok şanslı olduğunuzu söyleyin.

    Yağmurda beraber yürüyün, beraber sabaha doğru denize girip, romantizm yaşayın.

    uzun_omurlu_ask_nasil_olur (2)
    Cebine cüzdanına küçük sevgi notları bırakın.

    Kalp şeklinde yemekler yapın.

    Başbaşa kalabileceğiniz otel rezervasyonları yapın.

    uzun_omurlu_ask_nasil_olur (3)
    Hediyeler alıp ani süprizlerle onu sevindirin.

    Asla evlilik yıldönümü, doğum günü gibi özel günleri es geçmeyin.

    Ve ne olursa olsun onu sevmekten, sevdiğinizi hissettirmekten vazgeçmeyin!
    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.