Etiket: ilişkiler

  • Aşk, sadece kadınlığa mahsus mu yoksa?

    Aşk, sadece kadınlığa mahsus mu yoksa?

    Bundan üç yıl üç gün önce hayatını kaybeden Türk Edebiyatı’nın önemli kadın yazarlarından Leyla Erbil’i, ‘Mektup Aşk’larında aşkı anlatımıyla hatırlayıp anıyoruz.

    “Aşkın ne olduğunu ne olmadığını hala anlayabilmiş değilim Ferhundeciğim. Bana akıllı, zeki, güzel olduğumu söyleyenlere bazen içimden “Ee peki sana ne!” diyorum, bazen de kendi kendime soruyorum: güzel olsam bile (onlara öyle gelse bile gerçekten) benden daha güzel olanlarla karşılaştıklarında ne olacak? Benden daha zekisi, daha dürüstü, daha üstünü diyelim, bulduklarında beni bir kenara iteceklerse bunun adına niye sevgi diyeceğim ve ben de onlara (ya da muhayyel o’na) ben de seni seviyorum diyeceğim. Bu ne kadar ucuz, ne kadar sıradan bir olgu…. Ben mutlak olanı, kalıcı ve sürekli olanı isteyebilirim ancak ama mutlak olan diye bir şey var mı dostum?”

    “Nasıl oldu da bir kadınla bir erkek arasında temiz ve ebedi bir aşkın mevcut olduğuna inandık biz? Peki ama, eğer aşk yoksa, benim içimde küçücük bir kızkenden beri var olan o duygu neydi? Onlar bile aşkın var olduğunu ispata yetmez mi? Benim, senin ve bütün kadınların arzuladığı, beklediği şeyin, aşkın var olmadığını değil, var olduğunu ispat etmiyor mu o duygular? Yoksa sadece bize, kadınlığa mahsus bir duygu mudur aşk?”

    Leyla Erbil ( Mektup Aşkları)

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com/iliskiler

  • Mutsuz evlilikler

    Mutsuz evlilikler

    Mutsuz evlilikler… Evliliğinizin mutlu mu mutsuz mu olduğunu her düşündüğünüzde kendinize bazı sorular sorun ve bu soruları cevapsız bırakmayın. Sizce mutlu evlilik var mı? Size mutlu görünen evliliklerde dört duvar arasında, kimsenin bilmediği neler yaşanıyor olabilir? Peki her şeye rağmen örnek gördüğünüz kişiler, evliliklerini nasıl mutlu yürütüyor olabilirler? Eğer kendi sorularınıza yanıtlar bulmakta zorlanıyorsanız “görmemek”, “duymamak” ve “çok düşünmemek” üzerine biraz kafa yorabilirsiniz.

    mutsuz_evlilik

    Görmemek veya görüp unutmak

    Varsın sigarayı tabakta söndürsün, klozetin kapağını kaldırıp öyle unutsun, az yıkansın, burnunu karıştırsın. Bunlar küçük hatalardır ve muhtemelen sinir olduğunuz bu davranışlar sonradan zuhur etmedi, ilişkinizin başında da vardı ama siz sonradan görmeye başladınız. İnsan isterse her şeyi görür, ama isterse sadece bazı şeyleri görür. Nasıl ki her gün hayatta karşınıza çıkan birçok kötülüğü, acıyı görmüyorsunuz, gazete ve televizyon haberlerini unutuyorsunuz, eşinizin bazı davranışlarını da görün ve unutun!

    Duymamak veya duyup unutmak

    Her gün neleri duymazlıktan geliyorsunuz? Duyun ve unutun! Sizin yanınızda övdüğü kadınları, hep aynı askerlik anılarını anlatmasını, hep aynı fikirleri öne sürmesini duymayın. Muhtemelen onun da sizin bazı cümlelerinizi duymayaya ihtiyacı var. Her gün eleştirmenizi mesela, ondan bıktığınızı söylemenizi. İki seçeneğiniz var: Ya duyup tartışacaksınız ya da duymayıp idare edeceksiniz.

    Mutsuz evlilikler
    Mutsuz evlilikler

    Çok düşünmemek

    Olan biten üzerine çok düşünürseniz, sizi rahatsız eden durumları tekrar tekrar yaşarsınız üzerinizdeki etkileri derinleşir. Üzüntülerinizi, acılarınızı derinelştirmeye gerçekten ihtiyacınız var mı?

    Olduğu gibi kabul etmek

    Eğer görmemeyi, duymamayı ve kendi kendinize kurmamayı becerebilirseniz, eşinizi olduğu gibi kabul edeceksiniz. Ve evlilik hayatınızda hiç değişmeyeceğini düşündüğünüz bazı şeylerin yoluna girdiğini göreceksiniz.

    Kaynak: hthayat.com

  • Kontrolsüz kıskançlık, kıskançlık değildir!

    Kontrolsüz kıskançlık, kıskançlık değildir!

    “Kim sevdiği kişiyi kıskanmaz ki” dediğinizi duyar gibiyiz. Biz de bu düşüncenin arkasında duruyoruz ancak söz konusu kıskançlık olduğunda herkesin farklı şiddetlerde yaşadığını biliyoruz. Örneğin erkek arkadaşınızın, başka bir kadının instagram fotoğraflarını beğenmesiyle hissettiğiniz kıskançlık bizce makul bir kıskançlık. Her uç duyguda olduğu gibi kıskançlıkta da sınırlar aşıldığında ve aşırılık gözlemlendiğinde ne yazık ki bazı psikolojik problemlerin olabileceği gerçeğini kabul etmek gerekiyor. Uzmanlar da bu konuda ciddi uyarılarda bulunuyor. Kıskançlığın yaşla beraber azaldığını belirten uzmanlar, ileri yaşlarda aniden başlayan kıskançlık davranışlarının altında ciddi psikiyatrik hastalıkların ya da yapısal beyin bozukluklarının olabileceğini söylüyor. Çocukluk döneminde yaşanmış deneyim ve travmaların gelecekteki kıskançlıkla ilgili davranışlara da zemin hazırladığına dikkat çekiyorlar. Peki, nedir bu kritik seviye? Üsküdar Üniversitesi NPİstanbul Nöropsikiyatri Hastanesi’nden Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Onur Noyan şöyle açıklıyor: “Kıskançlığın normal ve patolojik tarafının ayrımı çok kolay yapılabiliyor ama bilinmeli ki aralarında çok ince bir sınır bulunuyor. Son yıllarda yapılan çalışmalarda patolojik kıskançlığın sadece yüzde 30’unun genetik geçişle aktarıldığı ortaya konuyor. Çevresel faktörler kıskançlığın oluşmasında ve gelişmesinde büyük önem taşıyor.” Kıskançlığın ne boyutlarda yaşanıp, ne noktalara varabileceğini daha iyi anlamanız için sizi 34 yaşındaki okuyucumuz Burçin’in hikayesiyle baş başa bırakıyoruz.

    Öncelikle kıskanmanın çok insani bir duygu olduğunu söylemek istiyoruz… Ancak pek çoğumuzun hayatının belli dönemlerinde yaşadığı ve kontrolsüzce seyreden bu duygu, ciddi psikiyatrik hastalıklara ya da yapısal beyin bozukluklarına işaret edebiliyor.

    “Kıskançlık; Duyguların en kötüsü”

    “Sizinle hikayemi paylaşmak istedim çünkü hayatımda gerçekten çok sevdiğim tek adamı kaybettim… Dilerseniz anlatacaklarımı birer uyarı niteliğinde de görebilirsiniz. İki sene öncesine kadar kıskançlık benim için diğer duygular kadar sıradan ve normaldi. Öncesinde kıskançlık krizlerine girdiğimi ya da bu yüzden kendimi perişan ettiğimi hatırlamıyorum… Hatta genelde ilişkilerde kıskanılan taraf hep ben olmuşumdur. Ne olduysa iki sene önce oldu ve ben bambaşka bir insana dönüştüm. Hikayem, Murat’la tanışmamla başladı. Aynı şirkette çalışıyorduk ve çok hoş bir adamdı. Bana karşı ilgisinin ise hep farkındaydım ve flörtleşmelerimiz zaman içinde aşk dolu, tutkulu ve şiddetli bir ilişkiye dönüştü. Şiddetli diyorum çünkü bu ilişki benim kıskançlıkla tanıştığım ilişkim oldu. Bir kere aşırı sahiplenme hissettiğim için bu beni son derece kontrolcü biri yapmıştı.

    Nerede, ne yapıyor, kimle konuşuyor, toplantıya gittiği kişi kadın mı yoksa erkek mi, telefonuna gelen mesaj gerçekten bankadan mı yoksa bir kadından mı…’ Kafamın içinde daima bu sorular dönüp duruyodu. İlk zamanlar alttan almaya çalışsak da ilişkimizin yedinci ayından itibaren kendimizi çok ciddi kavgaların içinde bulmaya başlamıştık. Örneğin her ay kredi kartı ekstresini görmek istiyordum. ‘Nerede, ne harcama yaptı, birine hediye mi aldı, mücevher alışverişi ya da otel rezervasyonu var mı’ bilmek istiyordum. Bu tabii ki bir erkek için çok onur kırıcı… Üstelik de 38 yaşında, son derece olgun bir erkek için. Tavrını ortaya koymakta gecikmedi ve ekstrelerini benimle paylaşmayacağını söyledi. Bu beni daha da şüpheci biri yapmıştı. Bankada çalışan bir arkadaşım bana bu konuda yardımcı oluyordu ve ben hiç yasal olmayan şekilde sevgilimin harcamalarını takip ediyordum. Bunun önüne geçememek insanın hayatını gerçekten ama gerçekten zehir ediyor!”

    “Onu kaybettim”

    “Sizin de tahmin edebileceğiniz gibi, ilişkimiz ciddi bir çıkmaza girmişti. Birbirimizi o kadar çok seviyorduk ki, sevgilim canından bezmesine rağmen dönüp arkasını gidemiyordu. Son olarak ne yaptım biliyor musunuz? Bir hacker ile anlaşarak onun bilgisayarını, e-posta’sını, sosyal hesaplarını takibe aldırdım… Düşünebiliyor musunuz? Sevgiliniz de olsa bir kişinin özel alanına bu kadar girebilme hakkını kim veriyor? Gördüğüm tedavilerden sonra şu an böyle düşünüyorum ama o zamanlar bunu kendimde hak görüyordum. Aslına bu büyük bir bilişim suçu; kıskançlığın da ötesine… Tabii ki foyam ortaya çıktı ve Murat beni çok büyük bir kavganın ardından terk etti. Birkaç gün sonra ise benim gözümü açan upuzun bir e-posta göndermişti. Özetle şunu diyordu: ‘Sen hastasın ve tedavi olman gerekiyor!’ Bu gerçekle yüzleşince durumun ciddiyetinin farkına vardım. Son altı aydır tedavi görüyorum ve kendimi daha iyi hissediyorum. Murat’a gelecek olursak; iyileştiğime yeterince ikna olursa, bana geri döneceğinden eminim…” Evet, Burçin’den bir kadının aşık olduğunda, kıskandığında neler yapabileceğini dinledik. Uzmandan aldığı destek sayesinde şu an sıkıntılarını atlatmak üzere. Tabii bizim kafamızda bazı soru işaretleri de oluşmadı değil. Sözü uzmana bırakmakta fayda görüyoruz…

    Altında yatan nedenler neler?

    Her bireyin kıskançlık öyküsünün kendi hikayesinde gizli olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Onur Noyan, şöyle cevaplıyor: “Sevimli şekilde başlayan kıskançlık duygusu, kartopunun çığa dönüşmesi gibi kolayca büyüyebilir. Günümüzdeki modern ilişkilerin zarar görmesinin en büyük sebeplerinden biri olan kıskançlık duygusu, eşlerin birbirlerinin hayatlarına müdahale etmesi ile sonuçlanarak ilişkileri çekilmez hale getiriyor. Kaybetme korkusu, özgüven eksikliği, sahiplenme duygusu, kültürel ya da bireysel olarak oluşan karşı cinse güven eksikliği, sevdiğini kaybetme gibi travmatik deneyimler; aldatılma öyküsü, alkol ve madde kullanımı, rekabetten çekinme, dışlanmışlık duygusu, bireyin aldatmaya yönelik kendi isteğini yansıtması ve cinsel işlev bozuklukları birer neden. Kıskançlıklarıyla dikkat çekenler sürekli ilgi görmek isteyen, terk edilmeye karşı hassas olan, duygularını ifade etmekte zorlanan, isteklerini açıkça dile getiremeyen, öfkelerini kendi içlerinde yaşayan, tükenmiş, şüpheci ve baskıcı kişilik özelliklerine sahiptirler.”

    Hazırlayan: DAMLA DURAK

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com

  • Erkeklerin aldattığını gösteren 12 işaret

    Erkeklerin aldattığını gösteren 12 işaret

    Eşinizle uzun bir süredir mutlu bir ilişki yaşıyordunuz ama son zamanlarda ilişkinizde yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu düşünüyorsunuz.

    Belki de hayatta inanmak isteyeceğiniz son şey ama eşinizin sizi aldattığından şüpheleniyorsunuz. Peki, eşinizi yalan makinesine bağlamadan ya da özel bir dedektif tutmadan onun sizi aldatıp aldatmadığından nasıl emin olabilirsiniz?

    Uzman Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, bir erkeğin karısını aldattığını gösteren bariz işaretler olduğunu söylüyor. Psikolog Başkak, birçok kadının göz ardı ettiği 12 aldatılma işaretini yazdı.

    1. Gömleğinin yakasında ve giysilerinde ruj lekeleri, vücudunda cinsel birliktelik esnasında oluştuğunu düşündüğünüz bazı izler, saçında ya da giysilerinde başka bir kadının kokusu… Sabah başka iç çamaşırıyla gidip akşam başka iç çamaşırıyla dönenler. Özellikle de bütün bunlar bir kereden fazla oluyorsa…

    2. Dış görünüşüne kafayı takmış durumda mı? Belki daha iyi giyiniyor, belki birdenbire traş sonrası aşırı miktarda kolonya kullanıyor, belki aniden spor salonu aşkı depreşiyor ve ağırlık kaldırmaya başlıyor, aniden kullandığı parfüm değişiyor, kıyafet tarzı başkalaşıyorsa… Hiç adeti olmadığı zamanlarda eve gelip duş almaya başlaması ya da yatağa girmeden önce duş alması da başka bir ipucu. Bunu suçluluk duygusuyla yapıyor olabileceği gibi durum fark edilmesin, diğer kadının kokusu üstünden gitsin diye de yapıyor olabilir. Ayrıca diğer kadına ait herhangi bir izin kalmaması için de arabasını daha sık temizliyor olabilir.

    erkeklerin_aldatmasi

    3. Birdenbire eşinizin çalıştığı saatler artıyor, hatta bazen iş gereği seyahat etmek durumunda kalıyor ve bazen birkaç gün bazen de daha uzun süre geceleri sizden ayrı mı geçiriyor? Özellikle bu durum diğer durumlarla beraber meydana geldiğinde, eşinizin geceleri bir başkasıyla geçirdiğinin açık delilleri oluyor bunlar. Ayrıca eşinizin sizin bilginiz dışında günlük masraflarında ciddi bir artış oluyorsa (yeme içme, otel masrafları gibi)…

    4. İş yerindeki bir arkadaşına karşı birdenbire ilgisi artıyor, bu bekar bir kadın arkadaşı olabileceği gibi sizin kendi arkadaşlarınızdan biri bile olabilir. Önceden hiç olmadığı şekilde sürekli ondan bahsediyor ve ona hep yardımcı olmak istiyor. Hatta bu kadına çok fazla yardımcı oluyor. Bu durumda siz kendinizi adeta ezilmiş hissediyorsunuz.

    5. Yanınızda ama sizinle değil. Her ne kadar fiziki olarak yanınızda olsa da, eşiniz kendi dünyasında yaşıyor ve aslında gerçekten sizinle beraber değilse…

    6. Sizi artık gözü görmüyor. Belki kafanızın üzerine şapka niyetine bir çanta geçirseniz dahi eşiniz bunu bile fark etmeyecek durumdaysa… Gerçek manada sizin yanınızda olmak için ciddi çaba harcasa da, sizi gerçekten fark edemiyorsa…

    Erkeklerin aldattığını gösteren 12 işaret | 1

    7. Eşiniz sizi kıskanç ya da deli, paranoyak, aşırı kuşkucu vs olmakla suçluyor. Karşı saldırıya geçmek partnerlerine ihanet edenlerin en sık kullandığı silahtır. Sizi kendinizden şüphelenmeye sevk edecek belli bazı taktikleri vardır. Gerçekten genel olarak kıskanç biri değilseniz, o zaman iç sesinize güvenin.

    8. Eşiniz size sms mesajlarını ve mail hesaplarını gösteriyor. Aldatma konusunda uzmanlaşmış bir erkek mutlaka diğer kadın ya da kadınlarla görüşmek için sizin hiç görmediğiniz ayrı bir cep telefonu kullanacaktır. Bu durum e-mail hesapları için de geçerli. Sosyal medya mesajlarına gelince de, ahmak değilse ya da özellikle sizin durumu fark etmeniz için uğraşmıyorsa, eşiniz tabi ki sosyal medya hesaplarında sizi aldattığını ele verecek herhangi bir ipucu ya da kanıt paylaşmayacaktır.

    9. Birdenbire ortaya çıkan aşırı kibarlık. TV’de ne isterseniz onu seyretmenize izin veriyor, size hediyeler alıyor ve en çok beğendiğiniz restauranta yemeğe götürmek istiyor. Daha once sorun çıkardığı halde, sizi kendinize göre programlar yapmaya teşvik edip, arkadaşlarınızla buluşmalarınızı gezmenizi desteklemeye başlamışsa… Bu durum iki sebepten olabilir. Eşlerini aldatan erkeklerden bazıları diğer ilişkilerinden dolayı genel olarak hayatlarında daha mutlu olmaya başlarlar, bazıları da aldattığı için suçluluk duyar ve bu tür jestlerle bir nevi yaptığını telafi etmek ister.

    10. Belki de durum tam tersi ve eşiniz sürekli sizde kusur buluyor veya onu aldattığınızı düşünüyor. Bir ilişki cazibesini kaybettiği zaman, eşlerin birbirine çabuk sinirlenmesi çok kolaydır. Aldatan taraf bazen aldattığıyla kalmaz ve şöyle düşünür; “ben onu fark ettirmeden aldatabiliyorsam, o da belki aynı şekilde beni aldatıyordur.”

    erkekler_aldatir

    11. İş arkadaşlarından, arkadaşlardan ve aile üyelerinden gelen uyarılar ve imalar da önemli… Muhtemelen bu insanlar sizin iyiliğinizi istiyor ve sizin bilmediğiniz bir şeyleri biliyorlar.

    12. İç sesiniz eşinizin sizi aldattığını adeta haykırıyor. Belki iç sesinizin söylediğini temellendirecek bir delil bulamıyorsunuz ama bu iç sesinizin söylediği şeyin her zaman gerçek olmadığı anlamına gelmez. Yaptığı sadece belki de bin tane küçük ipucundan yola çıkarak size gerçeği söylemek.
    Bütün bu maddelerden sadece bir ya da ikisi tek başına bir şey ifade etmeyebilir elbette. Fakat maddelerden en az yarısını gözlemliyorsanız aldatmanın ciddi işaretlerini de elde etmişsiniz demektir.

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com

  • Ev işlerini birlikte yapan çiftlerin seks hayatı daha iyi

    Ev işlerini birlikte yapan çiftlerin seks hayatı daha iyi

    Demek ki neymiş, şartlar eşitlenince, kadın ve erkek yatakta çok daha iyi performans gösteriyormuş!

    Eğer seks hayatınızda küçük çapta sorunlar yaşıyorsanız size bir önerimiz var; ev işlerini birlikte yapın. Yani siz çamaşırları asarken eşiniz de bulaşık makinesini boşaltsın. Hepsini siz yapmayın, bırakın yardım etsin. Görevlerin hepsini üstlenmeyin, ona da görev verin; görev bilinci aşılayın. Tabii bunu yaparken kibar olun, buyurgan olmayın, emir kipleriyle konuşmayın. Özetle nezaketi elde bırakmayarak istediklerinizi yaptırın. Hayatın her alanında da böyle değil mi zaten?

    Peki neden? Çünkü bu, sadece yüklerinizi hafifletmekle kalmayacak, seks hayatınızı da olumlu olarak etkileyecek. Biz söylemiyoruz, yapılan araştırmalar bunu gösteriyor. Evlilik ve Aile isimli bir makalede (Journal of Marriage and Family) çiftlerin, ev işlerinde birbirlerine yardım etmesinin sekse büyük etkisi olduğu yazıyor. Cornell Üniversitesi Profesörü Sharon Sassler, evin tüm sorumluluğunu üzerine alan kadının, sekse karşı soğukluk gösterdiğini çünkü yorgunluğunun, cinsel dürtülerini yoksun bıraktığını söylüyor: “Partnerinin kendisine yardım ettiğini gören bir kadın, seksüel hazzı daha fazla yaşamak istiyor.”

    seks_hayati

    Evliliği, birlikte yaşama hissini arttıran bir unsur olduğu belirtilirken aynı sorumlulukların altına giren çiftlerin, ortaklaşa yaptıkları pek çok eylemde daha başarılı oldukları gözlemleniyor.

  • İlişkinizin artık bitmesi gerektiğini gösteren işaretler

    İlişkinizin artık bitmesi gerektiğini gösteren işaretler

    Birçok kişi artık bitmesi gereken zehirli/negatif bir ilişki yaşadığını dahi kabul etmez. Oysa zehirlenmiş bir ilişki biçimi insan sağlığı için son derece zararlıdır. Böyle bir ilişki kişilerde depresyon, anksiyete, stres ve zayıflamış bir bağışıklık sistemine yol açar.

    Zehirli ya da sağlıksız sayılabilecek bir ilişkinin evliler, flört eden çiftler ve hatta birbirlerinden ayrılmış eski çiftler arasında bile mümkün olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, bu aşamaya gelmiş bir ilişkinin artık bitirilmesi gerektiğini söylüyor.

    Zehirli bir ilişkiyi sonsuza kadar sürdürmek zorunda değilsiniz. İlişkinizde belli sınırlar çizmeniz ve önceliği kendinize vermeniz önemlidir. Sağlıklı ilişkiler karşılıklı sevgi, saygı, birbirine cesaret ve güven verme üzerine kuruludur. İlişkinizde bunlar yoksa, o zaman hayatınızı değiştirecek bir karar vermenin vakti gelmiştir.

    “Ama onu seviyorum” cümlesini iyi  analiz etmek gerekiyor. Bazen bu cümle içi boşalmış bir birliktelik alışkanlığını ifade ediyor olabilir.

    Peki ilişkimizin zehirlenip zehirlenmediğini nasıl anlayacağız? Uzman Klinik Psikolog Mehmet Başkak, zehirli ilişkinin beş işaretini anlattı.

    İlişkinizin artık bitmesi gerektiğini gösteren işaretler

    1-Sürekli kavga ve tartışma hali

    Her zaman haklı olması gereken biri vardır. Bu durum genellikle narsisizm ve egoist davranışlardan ileri gelir. Bu kişi partnerine karşı çok az empati ve anlayış gösterir ve bu kişi bir tartışmada her zaman en son sözü söyleyen kişi olması gerektiğini düşünür. Eğer zehirli bir ilişkide olup olmadığınızdan  emin olamıyorsanız, şu soruları kendinize sorun: Birbirinizle sonuç alacağınız tartışmalar mı yapıyorsunuz? Yoksa, tartışmalarınız tek taraflı ve sonuçsuz mu kalıyor? Tartıştığınızda hep bir kişi mi tartışmaya hükmediyor?

    bitmesi_gereken_iliskiler

    2-Duygusal olarak eziliyorsunuz

    Bazen tam olarak ne olup bittiğini anlayamasanız da bir şeylerin ters gittiğini fark edersiniz. Partneriniz tarafından sürekli baskı altına alındığınızı mı hissediyorsunuz? Partneriniz başkalarının yanında sizi küçük mü düşürüyor? Ya da pasif saldırgan davranışlarla bir şey söyleyip başka bir şey mi yapıyor? Bu davranış şekillerinin hepsinde öfke hakimdir. Zehirli ilişkiler sözlü olarak bazen de fiili olarak kötü muamele içerir. Bir kere böyle bir ilişkiye kendinizi teslim ettiğiniz zaman, partneriniz korkularınız ve güvensizliklerinizi kullanarak, sizi aşağılayan davranışlar sergilemeye devam eder.

     

    3-Birbirinize bağımlısınız

    Partnerlerin birbirlerini sevdiği ve birbirlerine destek olduğu bir ilişkiyle birbirlerine sahip olma üzerine kurulu bir ilişki arasında fark vardır. Partneriniz kıskanç biriyse ve sizi sürekli onu aldatmakla suçluyorsa, bu tahammül gösterilmemesi gereken yıkıcı bir davranış olarak kabul edilir. Sağlıklı olan partnerlerin birbirine sevgi ve saygıyla yaklaşmasıdır. Partnerlerin birbirlerine bağımlı olduğu bir ilişki sağlıklı bir ilişki değildir. Kendi hayallerinizi partnerinizin hayallerinden ayırabiliyor musunuz? Kendi arkadaşlarınız var mı? Birbirinizden ayrı vakit geçiriyor musunuz? Kendi hedefleriniz var mı? Partnerlerin birbirlerine bağımlı olduğu ilişkiler partnerler arasında sağlıklı sınırlar olmasına imkan tanımaz.

     

    4-Hatalarınız sıklıkla büyütülüyor

    Neredeyse her gün hatalarınız ya da eksik yanlarınız partneriniz tarafından yüzünüze vuruluyorsa, zehirli bir ilişki içinde olduğunuz söylenebilir. Böyle bir ilişkiyi bitirmediğiniz takdirde, zaman uzadıkça,  bu durum bir alışkanlığa dönüşür ve özgüveniniz ve kendinize duyduğunuz saygı derin yaralar alır. Kendinize şu soruları sormaya başlayabilirsiniz:  Bu kişiyle yaşadığım ilişkide kendimi fiziki ve ruhsal yönden sağlıklı hissedebiliyor muyum? Partnerimin yanındayken kendimi çok iyi hissediyor muyum? Bu kişiyle birbirimize güç verebiliyor muyuz? Partnerim benim neşe kaynağım mı?

     

    5-Kendinizi gerçekten hasta ve yorgun hissediyorsunuz

    Yapılan araştırmalara göre, zehirli ya da negatif ilişki ve kalp hastalıklarına yakalanma riski arasında doğru bir orantı var. Bu tür bir ilişkide vücudunuz  maruz kaldığınız yüksek stres seviyelerinden olumsuz etkileniyor, bu da bağışıklık sisteminizin yeterli şekilde çalışmamasına sebep olabiliyor. Ruhunuz çok büyük yara alıyor bu da vücut fonksiyonlarınızı etkiliyor. Stresin vücutta etkilediği ilk organ kalp. İkinci etkilenen ise uyku düzeniniz. Geceleri uyuyamıyor ve ilişkinizle ilgili endişelere mi dalıyorsunuz? Kilonuzda iniş çıkışlar mı var? Kendinizi sürekli yorgun ve halsiz mi hissediyorsunuz? Zehirli bir ilişki yaşıyorsanız, bunun etkilerini vücudunuzda, psikolojinizde, yaşam kalitenizde olumsuzluklarla hissedersiniz ve sağlıklı olan bitirme kararını verebilmektir.

  • Evleneceğiniz kişiye sormanız gereken 10 soru

    Evleneceğiniz kişiye sormanız gereken 10 soru

    Yanlış bir evlilik gerçekten can yakıcı olabilir… O yüzden aşağıdaki maddelere göz atmalısınız…

    Evlenmek üzere ya da karar arifesindeyseniz kendinize karşı dürüst olun ve aşağıdaki maddelere bir göz atın.

    Aile kavgalarınız nasıl son bulurdu?

    The Couples Institute (Çiftler Enstitüsü) kurucularından Peter Pearson’a göre bir ilişkinin ne kadar mükemmel olduğu, problemlerin nasıl çözüldüğüyle alakalı. Bu sorunun cevabı, aile kavgalarında gizli. Sakince oturulup konuşulur muydu yoksa tabaklar havada mı uçuşurdu? Eşinizin ilişkinizdeki problemlere nasıl yaklaşacağı konusunda aile kavgaları size fikir verebilir.

    Çocuk istiyor muyuz?

    Ya da bebeğin altını kim değiştirecek? Boşanma ve ilişki koçu Debbie Martinez’e göre çocuk konusunda eşinizin duymak istedikleri yerine ne istediğinizi söylemeniz önemli. Evlenmeden önce çiftler mutlaka çocuk sahibi olmak isteyip istemediklerini dürüstçe konuşmalı. Eğer isteniyorsa kaç çocuk ve evliliğin hangi noktasında isteniyor? Seks ve evlilik terapisti Marty Klein ise doğum kontrol planlamasının da en az hamilelik planlaması kadar önemli olduğu kanısında.

    evleceginiz_kisi

    Eski sevgililer

    Virginia Üniversitesi’nde yürütülen National Marriage Project (Ulusal Evlilik Projesi) yöneticisi Bradford Wilcox, “Birçok ciddi ilişki tecrübesi, daha yüksek boşanma riski ve daha sorunlu bir evlilik anlamına gelebilir” diyor. Bunun nedeni ise çok sayıda büyük ayrılık yaşamış birinin, eşini eski sevgilileriyle kıyaslama potansiyeli olabilir. Dr. Klein’a göre insanlar geçmiş tecrübelerinden bahsetmekten çekinir, üstelik bu durum kıskançlığa ve yargılayıcı tavırlara yol açabilir. Bu sorunun üstesinden gelmenin en sağlıklı yolu, partnerinizin sizden önce de bir yaşama sahip olduğu gerçeğiyle barışık olmak ve buna saygı duymaktır.

    Benim borcum senin borcun mu?

    Gerektiğinde bana kefil olur musun? Boşanma avukatı Frederick Hertz’e göre partnerler, finansal yeterlilik ve gelir kaynaklarını ayrı tutma konusundaki düşüncelerini birbirlerine açmalı. Yine tarafların birbirlerine borçlarından söz etmeleri de önemli. Eğer gelirler arasında ciddi bir farklılık varsa, Dr. Scuka gelir oranlarına göre temel bir aile bütçesi oluşturmayı öneriyor.

    Sensiz de bir şeyler yapabilir miyim?

    PAIRS (Practical Application of Intimate Relationship Skills) Başkanı Seth Eisenberg’e göre birçok kişi eşiyle kurduğu ortak yaşamın yanı sıra belli konularda münferit olmak ister. Yani hobilerinizi ya da arkadaşlarınızı paylaşmak istemeyebilirsiniz ve bu durum konuşulmadığı takdirde karşı tarafta kıskançlığa ya da dışlanmışlık hissine sebep olabilir. Dr. Klein’a göre ilişkide tarafların farklı mahremiyet anlayışları olabilir. Dr. Wilcox, çiftlerin birbirlerine yalnızlığa ihtiyaç duydukları anlar konusunda dürüst olmalarını öneriyor.

    Annemi seviyor musun?

    Dr. Scuka’ya göre eşler ne kadar uyum içinde olursa olsun büyüklerle olan ilişkiler sorun yaratabilir ama partnerlerin ebeveynleriyle ilgili sorunları çözmeye yanaşmamaları, sağlıklı ve uzun bir ilişki için pek hayra alamet olmayabilir. Ayrıca, Dr. Pearson’a göre ebeveynlerin güçlü ve zayıf yönlerini bilmek, insanların kendi ilişkilerindeki sorunları çözmesine de yardımcı olacaktır.

    Seks ne kadar önemli?

    Eisenberg’e göre çiftler partnerlerinin çekici olmalarını bekler. Dr. Klein’a göre ise sağlıklı bir ilişki için partnerlerin seksten ne anlamda zevk aldıklarını ve ne sıklıkla seks yapmak istediklerini bilmeleri önemlidir. Partnerinizle seksten ne beklediğini konuşmanız iki tarafın da tatmin olması için şart.

    Farklı yollardan ‘Seni seviyorum’

    Gary Chapman “The 5 Love Languages” (Aşkın Beş Dili) adlı kitabında, evliliği güçlendirmek için aşkı ifade etmenin farklı yollarını kategorize ediyor. Martinez ise müşterilerine evlilik öncesi aşkı ifade etmenin beş farklı yolunu liste şeklinde sunuyor: Açıkça söylemek, beraber vakit geçirmek, hediye alışverişi, eşine hizmet etme ve fiziksel dokunuşlar. Martinez bu tür davranışların önceden belirlenmesini ve partnerlerinin bu davranışları hakkında görüş bildirmesini öneriyor. Eisenberg ise çiftlerin ilişkiyi kendilerine has yöntemlerle beslemeleri gerektiğini düşünüyor.

    Neyime hayransın? Seni neler kızdırır?

    Zorluklar, karşı tarafa duyduğunuz hayranlıktan üstün mü? Anne Klaeysen’e göre çiftler, nadiren ikinci soru üzerinde dururlar. Evlilik, birlikte yaşamaktan daha fazlası olmalıdır, ömürlük bir sözleşmedir.

    On yıl sonra neredeyiz?

    Eisenberg’e göre bu sorunun cevabını aklımızın bir köşesinde tutmak, hedeflere ulaşmaya çalışırken karşılaşılan zorluklarla baş ederken son derece faydalı. Dr. Wilcox’a göre bu soru, partnerlerden birinin aklında boşanma ihtimalinin olup olmadığını ortaya çıkarmak konusunda da işe yarar olabilir.

    HT Hayat

  • Ayrılık konuşması yapamayanlar için

    Ayrılık konuşması yapamayanlar için

    İlişkiye son noktayı koyabilmek ve partneriyle bu konuda yüzleşebilmek herkesin atmaya cesaret edebildiği bir adım değil. Bunu fark eden bir girişimci ise bu zorluğu yenmenizde size yardımcı olabilir.

    37 yaşındaki Kristy Mazins insanların sevdikleriyle ayrılık konusunda yüzleşmekten kaçındığını ve hatta korktuğunu fark edince bunu bir işe çevirmeye karar verdi. Emekli hemşire olan Avustralyalı Mazins “Üzgünüm, artık bitti” (sorry it’s over) isimli bir hizmet vererek sizi ayrılık konuşması yapma zahmetinden kurtarmayı hedefliyor.

    Sistem nasıl çalışıyor?

    Mazins’in kurduğu şirket sizden ilişkiniz ve partneriniz hakkında özet bir bilgi istiyor. Ardından sizin isteğinize bağlı olarak, telefonla, maille, bir buket çiçekle ya da çikolatayla ayrılık mesajını karşı tarafa ulaştırıyor. Bu hizmet için de ortalama 5 dolar gibi bir ücret alıyor. İsteyenler duygu dolu bir yazı yazabilirken bununla uğraşmak istemeyenler hazır şablonlardan sadece boşlukları doldurarak da ayrılık yazısı oluşturabiliyor.

    Kristy Mazins; “Bu hizmet Facebook çağında insanlar için gerçekten gerekli ve onları büyük bir dertten kurtarıyor. Eski bir hemşire olduğum için de insanlara en stresli durumlarda bile nasıl davranılacağını biliyorum ve bu tecrübe de bu iş için biçilmiş kaftan” şeklinde konuştu.

  • Çiçek besleyemiyorsanız ilişkiye hazır değilsiniz

    Çiçek besleyemiyorsanız ilişkiye hazır değilsiniz

    Çiçeklerin onları salonumuza getirdiğimizde öldüklerini sandıklarını biliyor muydunuz? Uzm.Hipnoterapist Psikolog Gani Eser şu ana kadar hiç değinilmemiş bir konuya el attı ve çiçek beslemek ile ikili ilişkiler arasındaki psikolojik açılımları anlattı.

    Pencere açılmazsa, rüzgarı hissetmezse, ilgi ve sevginizi vermezseniz solup giderler. Yerinin az ya da çok güneşli olmasının bir önemi yoktur.

    Emek vermezseniz yaşamaya değer bulmazlar kendilerini. İlişkiler iki kişinin birlikte bitki yetiştirmesi gibidir. Dalından koparılıp alüminyum folyoya sarılan bir kırmızı gül de olabilir; asırlık çınar ağacı da. Çok sularsanız çürür, susuz bırakırsanız kurur.

    Tıpkı ilişkilerde ilgimizin seviyesinin partnerimizde yarattığı etki gibi. Evinizde, ofisinizde, bahçenizde bitkiler var mı? Bir çiçeğe bakma sorumluluğunu aldınız mı hiç? Bir çiçekle, bir ağaçla konuşmayı denemeden bir ilişkiye başlayabilir misiniz? Çiçeklere verdiğiniz sevginin içinde hiç ego yoktur. Karşılıksız ve saftır.

    Çiçek açarak teşekkür ederler; her yeni sürgün sağlıkla büyüdüklerini gösterir. Sararan yapraklar geçmişin yükleridir; eski ilişkilerimizin izleri gibi toprağa karışmadıkça beslenmeyi sürdürürler. Bir bitkinin büyümesine refakat etme sorumluluğunu aldığınızda ve onu mutlu edebildiğinizde yeni bir ilişkiye de hazır olacaksınız. Gani Eser, 2016

  • Ayrılık kararları en çok özel günlerde alınıyor

    Ayrılık kararları en çok özel günlerde alınıyor

    Birçok ilişki özel kabul edilen günlerde bir eşikten geçiyor. Kadınların daha çok önem verdiği bu günlerde hediye almayan ya da sürpriz yapmayan erkekler bir krizle karşı karşıya kalıyor.

    ID Coaching Kurucusu ve Eğitmeni, Profesyonel Koç Hatice Yıldıran, özel günlerde karşılanmayan beklentilerin ilişki ve aile yapısı üzerindeki etkisinin büyük sorunları beraberinde getirdiğini belirtiyor.

    Yaşanan sosyo-kültürel ve ekonomik etkenler evliliğe ve ilişkilere bakışı etkileyerek, beklentileri yükseltiyor. Modern çağın özel gün ve hediyeleşme alışkanlığıyla gelen bu beklentiler tam olarak karşılanmayınca ilişkilerde ciddi krizler yaşanıyor. Hatta ayrılma kararları en çok özel günlerde veriliyor.

    Özel günlerde hediye satın alma eylemini göstermeyen ya da hediye almak istese de alamayan kişiler, ilişki içinde olduğu kişi tarafından suçlanabiliyor ve bu durum ayrılıkla sonuçlanabiliyor. Kadınların birçoğu alınacak hediyenin evle ilgili değil, kendisini ilgilendirmesini istiyor. Kadınlar yarısından fazlası ise özel günleri eşine kırgın geçiriyor ve önemsenmediğini düşünüyor.

    ”Hediye almak sevginin göstergesi değildir”

    Sevgililer Günü, yıl dönümü, doğum günü toplum tarafından ve kişiler tarafından önemli görülen günler sosyal medyanın da etkisiyle bir gösterişe dönüşüyor. Kişilere farklı bir bakış açısı kazandırmayı amaçlayan ve bu yönde ilişki koçluğu eğitimleri veren ID Coaching’in Eğitmeni Hatice Yıldıran özel günlerde yaşanan olumsuzlukların önüne geçmek için şunları söylüyor: “Modern dünya insanı maddeye önem vererek dünyanın varoluşundan beri sahip olduğu maneviyatı kaçırabiliyor. Hediye kavramı evirilerek bugünkü haline yani sadece parayla satın alınabilen bir maddeye dönüştü. İlişkilerde hediye satın almanın bir sevgi göstergesi olmadığını kabul etmek özel olarak kabul edilen günlerde yaşanabilecek krizlerin önüne geçecektir” diyor ve önemli olanın doğru mesajlar vermek olduğunu belirtiyor.

    Toplumda kabul görme isteği sosyal medyada pekiştiriliyor
    İlişkiler, teknoloji dünyasıyla birlikte sosyal medyada da farklı bir boyuta taşınıyor. Hediye paylaşımları ile birlikte onaylanma ve kabul görme dürtüsü de sosyal mecralarla pekiştiriliyor. ID Coaching Kurucu ve Eğitmeni, Profesyonel Koç Hatice Yıldıran, “Yediklerimiz, gördüklerimiz, tatillerimiz sosyal medyada. Bu durum etkileşimi artırıyor ve farklı yaşamlara özendiriyor. İlişki iki insan arasında yaşanıyorsa bu iki insanın düşünme biçimi ve prensipleriyle sürdürülmelidir. Toplum tarafından kabul görülme ya da onaylanma isteği dolayısıyla da ilişkiyi buna göre sürdürme, ilişkinin gidişatı için sağlıklı olmayacaktır. Sevgilisi ile sosyal medyada paylaştığı fotoğrafın aldığı beğeni sayısı kişinin kafasında ilişkiyi meşrulaştırma çabasına dönmemelidir. Mümkünse özel kabul edilen günlerde sosyal medya paylaşımlarını görmezden gelin. Neden benim böyle bir hayatım yok diye, sevgilinize, eşinize kapris yapıp ilişkinize zarar vermeyin” diyor.

    Ona maneviyatı hediye etmeye çalışın
    Yıldıran, son olarak çiftlere maneviyata önem vermelerini önererek şunları dile getirdi;
    “Özel günlerin bir vesile olmaktan öteye geçmeyen zamanlar olduğunu bilmek ve sevginin pek çok dili olduğunu, kendi sevgi dilimizi ve karışımızdakinin sevgi dilini öğrenmemiz gerekiyor. Eşine, sevgilisine özel bir günde gerçekten hediye vermek isteyenler emek harcadığı bir kolye, güzel bir anıyı hatırlatacak fotoğraf, bir kağıda karaladığı şiiri benim favorilerimden olan Leo Buscaglia’nın “Beş Sevgi Dili” kitabını da hediye edebilir” dedi.

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com