Etiket: ilişki

  • Aşkta yaş farkı önemli midir?

    Aşkta yaş farkı önemli midir?

    Hep söylenir aşkın yaşı yoktur diye. Ama o heyecan ve tutku durulmaya başladığında gerçeklerle yüzleşir insanlar. Her ilişkide sorunlar yaşanabilir. Önemli olan bu sorunları aşabilmektir…

    Karşılıklı güven, hoşgörü ve saygı olduktan sonra aşılmayacak problem yoktur. Peki kadın ve erkek arasındaki yaş farkı ne kadar önemlidir? Bu sorunun cevabı yapılan bilimsel anketlere göre belirlendi.

    İngiltere’de yapılan bir ankete göre erkeğin kadından 4-5 yaş büyük olması ilişkiyi güçlendiriyor. Kadınlar erkeğin kendisinden olgun olmasını istiyorlar. Sadece %1’lik bir grup kendisinden küçük erkekle birlikte olma fikrine sıcak bakıyor. Bunun sebebini özgüven eksikliğine bağlayabiliriz. Çünkü kadınlar kendinden daha genç bir erkekle birlikte oldukları zaman, terkedilme korkusu yaşıyorlar.

    Erkekler böyle bir kaygı yaşamıyorlar. Çünkü kadınlar kendinden yaşça büyük olgun erkeklerden hoşlanırlar. Onlar için tek problem ise genç partnerine ayak uyduramama korkusudur. Yaş ilerledikçe oluşan cinsel yetersizlik ve genç partnerinin kendisini çekici bulmamasından endişe duyarlar.

  • Seksin faydası

    Seksin faydası

    Seks, pek çok kişinin düşündüğü gibi sadece hormonlarınızın ya da arzularınızın artması değildir.

    Özellikle kadınlar, cinsel arzularının dönem dönem artmasının ya da cinsel hayata düşkünlüğün utanılacak bir durum olduğunu düşünse de, seksin sağlık açısından pek çok faydası var.

    İşte seksin 5 faydası:

    Bağışıklık ve kalp sağlığını güçlendirir
    Yapılan araştırmalara göre düzenli seks, bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve düzenli cinsel hayatı olan insanların genellikle soğuk algınlığı ve ateşlenme sorunuyla daha az karşılaştığı söyleniyor. Ayrıca, kalp sağlığını güçlendiriyor, kalp krizi ve diğer kalp sorunları riskini azaltıyor.

    İlişkiyi kuvvetlendirir
    Düzenli seks ile kendinizi ve partnerinizi şımartmak, sizi daha mutlu ve ilişkinizden daha memnun bir hale getirecektir. Seks, birbirinizi daha iyi anlamanıza yardımcı olur, arasınızdaki bağın ve samimiyetin oluşmasını sağlayarak ilişkinizi kuvvetlendirir. Düzenli seks sayesinde partnerinizle aranızdaki yanlış anlamaları ve gereksiz tartışmaları rafa kaldırmanız mümkün.

    Ağrıyı azaltır
    Eğer baş ağrısından şikayet ediyorsanız ağrı kesicileri bir kenara bırakın. Çünkü seks, baş ağrısını azaltıyor, kendinizi daha enerjik hissetmenizi sağlıyor ve bir ağrı kesici görevi üstleniyor.

    Stresi azaltır
    Sağlıklı bir cinsel yaşamın en önemli yararı, stresle başa çıkmanıza yardımcı olmasıdır. Yapılan araştırmalara göre düzenli seks hayatı olanların kendine olan güveni ve saygısı daha yüksek. Aynı zamanda nadiren seks yapanlara göre fiziksel ve duygusal anlamda kendilerini daha iyi hissediyorlar ve stresle başa çıkmasını iyi biliyorlar.

    Kasları güçlendirir
    İster inanın ister inanmayın, seks hem etkili hem de en eğlenceli egzersiz. Seks, dayanıklılığınızın artmasına yardımcı olur ve kaslarınızı güçlendirir. Düzenli cinsel yaşamınızın olması, geceleri daha iyi uyumanıza yardımcı olur. Ayrıca, yüz ve vücudunuzdaki kapalı gözenekleri açar ve cildinizdeki kiri temizler. Yani düzenli seks, aynı zamanda cildinizi temizlemek için de harika bir yoldur.

  • Kadınlar hoşgörü erkekler güven arıyor

    Kadınlar hoşgörü erkekler güven arıyor

    Erkekler evlenecekleri kadınların güvenilir olmasını, kadınlar ise eşlerinin sabırlı ve hoşgörülü olmasını istiyor. Erkekler kadınlara oranla fiziksel güzelliğe daha çok önem veriyor

    Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca yapılan araştırmada, kadın ve erkeklerin evlenecekleri kişilerde aradıkları sosyal ve kişisel özellikler belirlendi. 10 bini erkek 20 bin kişinin katıldığı araştırmada, bireylere evlenecek kişilerde aradıkları sosyal özellikler soruldu.
    “KADINLARIN İLK EVLİLİĞİ OLMALI”
    “Önemli”, “Önemsiz” ve “Fark etmez” cevap seçeneklerinin bulunduğu araştırmada, erkeklerin yüzde 85’i evlenecekleri kadınların ilk evliliklerini yapıyor olmasını “önemli” olarak nitelendirdi. Erkekler, evlenecekleri kişilerle aile yapılarının benzer olmasına ilişkin soruda da “önemli” seçeneğini tercih etti. Evleneceği kadında “yüksek gelir düzeyi” şartını arayan erkekler yüzde 30 ile sıralamanın sonunda yer aldı.
    Kadınlar evlenecekleri erkeklerin işinin olmasını önemsiyor. Katılımcıların yüzde 90’ı evlenecekleri kişinin işinin olması gerektiğini belirtirken erkeklerin ilk evliliklerini yapıyor olmasının da gerekli olduğunu vurguladı. Kadınların yüzde 43’ü evleneceği kişide hemşehrilik aramadığını kaydetti.

    KİŞİSEL ÖZELLİKLER DAHA ÖNEMLİ
    Araştırmada, evlenecek kişilerin kişilik özellikleri de soruldu. Buna göre, hem erkek hem kadınlar kişisel özellikleri sosyal özelliklere göre daha çok önemsiyor. Ayrıca sosyal özelliklerin aksine “güzel ve yakışıklı” olması dışındaki tüm kişilik özelliklerini kadın ve erkek katılımcılar birbirlerine yakın oranlarda önemli buluyor.
    Erkekler evlenecekleri kişilerin özellikle güvenilir olmasını ve yalan söylememesini istiyor. Evlenecekleri kadınların kendilerine sadık olmalarını da isteyen erkekler, eşlerinin sabırlı ve hoşgürülü olmalarını önemsiyor.
    KADINLAR SABIR VE HOŞGÖRÜ BEKLİYOR
    Kadınların yüzde 98,3’ü eşi olacak kişiden sabırlı ve hoşgörülü olmasını bekliyor. Evleneceği erkekte güvenilir olma ve yalan söylememe özelliği de aradığı tespit edilen araştırma sonucunda, kadınların duygularının önemsenmesini beklediği de ortaya çıktı.
    Erkekler ve kadınlar evlenilecek kişinin güzel veya yakışıklı olmasını diğer özelliklere kıyasla belirgin oranla daha az önemli buluyor. Erkekler kadınlara oranla fiziki güzelliği daha çok önemsiyor. Buna göre, erkekler yüzde 54,4 oranında eşim “güzel olsun” derken, kadınların yüzde 48,5’i evlenecekleri erkeklerin yakışıklı olmasını istiyor. Evleneceği kadının güzel olmasını ise katılımcı erkeklerin yüzde 14,9’u “önemsiz”, yüzde 30,7 ise “fark etmez” olarak nitelendirdi.

  • Mutluluk reçetesi

    Mutluluk reçetesi

    1.Geçmişe saplanıp kalmayın; değiştiremeyecekleriniz için yanıp yakılmak ve pişmanlık duymak faydasızdır. Şu andan sonrasına etki edebileceğinizi farkedin. Hatalarınızı ve nedenlerini bulup, yolunuza devam edin.

    2. Kimse size istemediginiz bir şeyi yaptıramaz, sizin de diğerlerine yaptıramayacağınız gibi. Başkalarını kontrol etme isteğini ve bu istek için harcadığınız enerjiyi kendinize yönelttiğinizde, yapabilme gücünüz ve özgürlüğünüz artar; ancak özgürlüğün de bir bedeli olduğunu unutmayın.

    3. Özgürlüğünüze ait istekleriniz, diğerlerinin hak alanına girdiğinde, çatışma yaratır. Bu yüzden isteklerinizin, diğer kişinin hangi alanına girdiğine ve ne anlam ifade ettiğine dikkat edin. Laf olsun diye istemeyin. Bedelini ödeyemeyecekseniz dile getirmeyin.

    4. Ne kadar büyük ve acı verici olursa olsun, sorunu kabul edip, yüzleşin. Üzüntüyü çekmeden, çözüm üretip güçlenmeniz mümkün değildir. Sakinleşin, önceliklerinizi belirleyin ve düzenleyip, yapılandırın.

    5. “Sadece kendi davranışlarınızı kontrol edebilirsiniz, diğerlerinin değil” gerçeğini, tartışmasız kabul edin.

    6. Sevgi, huzur, paylaşım, gevşeme gibi ihtiyaçlarınızı reddetmeyin. Koşullar gereği şu anda karşılayamıyorsanız, yapabildiğiniz kadarını gerçekleştirin.

    7. Esneme ve uyum yeteneklerinizi geliştirin. Katı prensipleri olmak, kişilik gücüne işaret etmez. Temel özelliklerinizi koruyarak, gelişime açık olun ve gelişimin getireceği değişimlerden korkmayın. Sevdiğiniz insanların da gelişimi için fırsat tanıyın; korkularınızı kontrol altına alın.

    8. Hareket alanınızı geniş tutun. Birey olma haklarınızı kullanacağınız alanın büyüklüğü, kendinize duyduğunuz güveni artıracaktır. Uğraşlar, hobiler, farklı arkadaşlar, bakış alanınızı genişleteceği gibi, kişisel gücünüzün artmasına etki edecektir.

    9. Zaafsız insan yoktur. Neler olduğunu belirleyin. Bu zaaflara yönelik durum, duygu, düşünce vb. ile karşılaştığınızda, her zamankinden daha dikkatli olun.

    10. Olumsuz özelliklerinizi görmede gösterdiğiniz hassasiyeti, olumlu özelliklerinizi görmek için de kullanın, ama kantarın topuzunu kaçırmayın.

    Reçete daha uzar gider, ama temel kurallar bunlar.

    Son söz yine bir kızılderili atasözü olsun mu?

    “Soruyu yüreğine sor, cevap da yürekten gelecektir”.

  • Aşk ve seks ilişkisi

    Aşk ve seks ilişkisi

    Seksin aşkla ne ilgisi var, aşkın seksle ne ilgisi var? Bu soruların cevabını ararken, Cindy M. Meston ve David M. Buss’ın yazdıkları “Kadınlar Neden Seks Yapar?” adlı kitabın referans verdiği araştırmalar zihnimizi aydınlattı.

    Toplumda sıkça söylenen “Kadınlar aşk olmazsa seks yapmaz”, “Erkekler için asıl olan aşk değil, sekstir” söylemleri acaba gerçeği yansıtıyor mu? Araştırma sonuçları farklı bakış açıları sunuyor mu? İşte, bu konuya dair “Kadınlar Neden Seks Yapar?” kitabından alıntıladığımız bilgiler…

    Kadınlar neden seks yapıyor?

    Bir araştırmaya göre, kadınlar seks yapmalarına gerekçe olarak, “O kişiye sevgimi ifade etmek istedim” ve “Aşık olduğumun farkına vardım”ı, ilk on nedenlerinden ikisi olarak sıralıyorlar. Aşka ulaşmanın bir yolu olarak seksi nasıl kullandıklarını açıklıyorlar.

    Kimi zaman seks, umulduğu gibi aşk ve bağlılık getiriyor. Kimi zaman da seks, asıl istenen sevgi yerine geçici bir sevildiğini hissetme yanılsaması yaratıyor. Kimi zamansa ne aşk ne de aşk yanılsaması…
    Araştırmaya katılan kadınların pek çoğu kendi başına aşk için değil, başka birine olan aşklarını ifade etmek için seks yapıyor.

    Dört bin yıl önce aşk ve seks ilişkisi

    Aşkla seksin birbirine bağlı olduğu yeni bir düşünce değil. Hatta insanın yazıyı ilk kez icat edişinden beri bu bağa işaret ediliyor. 1880’lerin sonlarında, günümüzde Irak’ta bulunan bir bölgede küçük bir tablet ortaya çıkartıldı. Dört bin yıllık bu tabletin üzerine, tarihçilerin en eski aşk şiiri olduğuna inandıkları bir şiir kazınmıştı. Şiirde bir rahibe, krala yalnızca aşkını değil, duyduğu şehveti de itiraf ediyordu:

    “Kalbimin sevgilisi, damat
    Parlaktır güzelliğin, baldan tatlı
    Esir ettin beni, titreyerek durayım önünde
    Damat, yatağa götürülmek isterim”

    Rahibenin bir başka şiiri:

    “Damat benden zevkini aldın
    Söyle anneme, nefis şeyler yedirsin sana
    Babam da armağanlar versin”

    Aşksız sekse açık kadınlar hangileri?

    Birçok kadın için aşkla seks birbirinden ayrılmaz olsa da hepsi için öyle değil tabii. Araştırmalar, hangi kadınların seksten önce aşk ya da duygusal ilgi istemeye daha az eğilimli olduğuna dair bir şeyler de öğretti. Aşksız sekse en açık kadınlar genellikle dışa dönük bir kişiliğe sahip ve yeni, egzotik yiyecekleri denemek ya da seyahat edip başka kültürler görmekten hoşlanmak dahil, her türlü yeni deneyime daha açık oluyorlar.

    Sekse bakışta kadın erkek farkı

    Birçok kadın seks için aşka ihtiyaç duymasa ya da aşk peşinde koşmasa da kadınlar aşkın sekse eşlik etmesi gerektiğine erkeklerden daha fazla inanıyorlar.

    Meston Cinsel Psikofizyoloji Laboratuvarı’nda 700’den fazla üniversite öğrencisine, “Aşksız sekste bir sorun yoktur” yorumuna katılıp katılmadıkları soruldu. Öğrencilerin yaklaşık yarısı Avrupa, yarısıysa Güneydoğu Asya kökenli ailelerden geliyorlardı. Her iki kültürel grupta da aşksız seksin kabul edilebilir olduğunu düşünme olasılığının erkeklerde kadınlara kıyasla çok daha yüksek olduğu görüldü.

    Psikolog David Schmitt ve çalışma arkadaşları, 56 ülkeyi içeren kapsamlı bir araştırmada benzer bulgulara ulaştılar.

    Seksin ön koşulu aşk mı?

    Buss Evrim Psikolojisi Laboratuvarı’nda yürütülen bir çalışmada elde edilen sonuçlar da aşk-seks ilintisinde bir cinsiyet farklılığı olduğunu gösteriyor. Kadınların yalnızca yüzde 8’i, “seks yapma”yı bir aşk edimi olarak gösterirken, erkeklerin yüzde 32’si cinsel aşk edimlerinden bahsetti.

    Bu bulgu erkekler için seksle aşkın en azından bir açıdan yakından bağlantılı olduğunu gösteriyor. Anlaşılan seks, erkeklerin aklında aşkın bariz bir özelliği olarak kadınlara kıyasla daha fazla öne çıkıyor. Dolayısıyla kadınlar aşkı seksin bir önkoşulu olarak görmeye daha yatkınlar.

  • Orgazm ipuçları

    Orgazm ipuçları

    Orgazm hissi nasıldır? Nasıl farklı şekillerde orgazm olabilirsiniz? Birlikte orgazma ulaşmanın en etkili yolları nelerdir? Hepsini ve daha fazlasını okuyun, öğrenin!

    Orgazm hissi nasıldır?

    Seçilen bir grup temsilci kadına orgazm olduklarında nasıl hissettiklerini sordum. “Problem yok”, hepsi coşkuyla karşıladı ve bir saat içinde maille yanıt vereceklerini söyledi. Ama umdukları kadar kolay değildi. “Bunu kelimelerle anlatmak gerçekten zor” dedi bir kadın. Ve haklıydı. Bu kadar güçlü ve büyük bir duygu için kelimeler yetersiz görünebilir. Ama hepsinden daha zoru onları ikna etmekti (buluştuğumuzda bir içecek ısmarlamaya söz verdim), işte onlardan gelenler;

    “Orgazm olmak için bir fantaziye konsantre olmak zorundayım. Ve sıklıkla gerçekte olmasını istediğim şeyler gibi olmaz. O andaki en favori fantazim erkek arkadaşımı bir pubda bir arkadaşıyla bazı kızlarla birlikteyken yakalamak.. Orgazm zamanım tam böyle bir düşünceye rastlıyor. Kendimi erkek arkadaşımın yanındaki kızın yerine koyuyorum ve neler hissettiğini düşünüyorum. Böylece orgazm olmam kolaylaşıyor.”

    Bazen orgazm olmakta zorlanıyorum. Gerçekten konsantre olma gereği duyarım. Eğer onu gerçekten istiyorsam, iyi ve uzun bir ön sevişmenin ardından ilişkiyi seçerim. Çoğu zaman ön sevilme sırasında tepe noktaya varabilirim. Böyle bir durumda ruhsal duygulardan çok fiziksel güç benim için rehberdir.”

    Favori orgazmım oral seks sırasındadır. O başladığı zaman, her noktada inanılmaz bir hassasiyet hissediyorum. O zaman klitoris çevresinde daha belirgin bir hassasiyet yaşanıyor. Herşey sıcaklığı hissettiriyor, zirvede olduğum zaman vajinamda titreme ve çarpma hissediyorum ve bir kaç saniye için harika bir hassasiyet yaşıyorum. Bazen 3 veya 4 şiddetli kasılma oluyor. Daha az yakınlaştığımız diğer zamanlar daha küçük dalgalanmalar yaşıyorum.”

    “İlişki sırasında inanılmaz bir hareketlilik varsa orgazm olabilirim. Bana sarılıp sert, ufak ve derin hareketler yapması orgazm olmamı kolaylaştırıyor. Bu duygulara ulaştığımda zirvede oluyorum. O zaman dalga dalga memnuniyet duygusu yayılıyor. Sıklıkla bu dalgalar uzun zaman sonra sona eriyor. Tüm kızlara bunu yaşamaya ve hissetmeye çalışmalarını öneriyorum. Merkeze odaklanmalarından daha güzel bir duygu..”

    Farklı şekillerde orgazm olmak
    Açgözlü bir kızsınız.. Sadece bir orgazmdan daha fazlasını niçin istemeyeceksiniz? Bekleyin, biliyorum.. Çünkü yapabilirsiniz! Doğa ana sizi gebelik, adet dönemleri ve yüksek topuklarla lanetleyebilir ama size bir hediye verdi: Birden daha çok yolla orgazm olabilme yeteneği.. Erkekler kadar çabuk orgazm olamazlar ancak tekrar kışkırtılmaları ve daha çok orgazm olmaları kolaydır. İşte farklı orgazm önerileri..

    “Orgazm parmak izi” nedir?
    Çoğu orgazm benzer şekilde olurken, bazı uzmanlara göre bireysel farklılıklar vardır ve her birimiz kendi “orgazm parmak izi”mize sahibizdir. Kadın orgazmı hakkındaki bir teori, 2 “basit” orgazm için farklı 2 yol, 2 klitoral ve ön duvar olduğunu söyler. Pudendal sinirleri klitorisi etkiler ve pelvik sinirleri vajina ve uterusa gider. Pudental sinirler daha derindir, bu kadınların vajinal orgazmdan daha fazla klitoral orgazma ulaşmalarını sağlar. Bu iki sinir aslında bel kemiği sinirlerini kaplar ve bu da kadınların klitoral ve ön duvar orgazmlarını neden birbirine karıştırdığının açıklar. Vajinal ve çeşitli orgazm çeşitlerini etkileyen birkaç faktör; vajinal kasları güçlendirmek, G noktasının ve diğer ilgili noktaların hassasiyetini artırmak, farklı noktaların motivasyonunu devam ettirmek ve orgazmı başlatmak. genel kural olarak, mastürbasyon, oral seks, ilişki gibi birçok yol ile orgazma ulaşılabilir. Bunun yanı sıra sizin de kişisel orgazm yollarınız olabilir.

    Kegel egzersizleri yapar mısınız?
    Kegel egzersizleri pelvise daha fazla kan pompalanmasını sağlar, harika bir canlılık verir. Egzersizler, daha güçlü kasılmalara neden olur, uzun ve daha keyifli bir orgazm yaşamanızı sağlar. Mutluluğunuzu kontrol etmenizi de sağlayan egzersizleri yapmanız yeterli. Saatlerinizi değil sadece dakikalarınızı ayırmanız yeterli ve herhangi bir yerde yapabilirsiniz. Basitçe idrar yolu kaslarınızı sıkıp bırakın. Bunu günde 3 kez 20 kere yapın.

    Uyarı tipleri arasındaki ilişki
    Farklı anlamlarda daha iyi orgazm olma şansına sahipsiniz. Örneğin ilişki sırasında partneriniz parlaklarını kullanarak G noktasına dokunup sizi daha farklı hissettirebilir.

    Orgazmı geciktirme yolları
    Doruk noktası olarak bilinir ve orgazmın hemen hemen kendinden geçiren noktasıdır. Buradan uyarılma noktasından düşmeye kadar bekleme ve tekrar tırmanma orgazm ile belli olur. Bu seksüel teknik heyecanın en yüksek noktasında kalmanızı sağlar. Sadece endorphinleir yükseltmez, bedeninize orgazmik memnuniyet bölgesinde kalmayı ve tekrar tekrar orgazm olmanızı da öğretir.

    Bilinen yollarda seyahat
    Beyniniz daha çok bilinen sinirlerden ilerler ve çaba göstermez hale gelir. Beyin orgazma en yakın yolu gösteren tabelları izler, orgazmı kolayca tetikler. Çoğumuzun “uyku öncesi” dönemidir: Dişlerimizi fırçalarız, yüzümüzü yıkarız, banyo yaparız yani beynimize uykuya hazır olmasının sinyallerini iletiriz. Dikkatinizi orgazmı tetikleyen şeylere verin. Örneğin ateşli dokunuşlarla beyninizi orgazma hazırlayabilirsiniz.

    Birlikte nasıl orgazm olunur?
    Burada hedef birlikte orgazm olmak: Birlikte orgazm sık karşılaşılan bir durum değildir, nadiren olur. Bunun sebebi kadın ve erkek için orgazmın aynı şey olmamasıdır. Erkek ilişki sırasında orgazm olurken, kadınlar sıklıkla oral seks sırasında orgazm olur. Zamanlama da diğer bir faktördür, yani birlikte orgazm genellikle erkeği çok daha yavaşlatır ve kadının orgazmını hızlandırır. Burada üzerinde durduğumuz konu ilişki sırasında, diğer yolları da gözardı etmeden (birlikte mastürbasyon ya da tepeden tırnağa oral seks) birlikte nasıl orgazm olunacağıdır. İlk önce erkeğin orgazm olmasını sağlayın, ikinci olarak birlikte orgazm olun. Çoğu erkek ikinci defasında daha kontrollü olacaktır.

    Orgazmının seyrini en iyi o bilir, en üst noktadayken daha çok kontrol edebilir. Bunu yapmanın en iyi yolu onu sayıya alıştırmak olabilir.
    Örneğin altıdan sonra daha sert bir efor sergileyip, durumu daha uzatabilir. Eğer sekiz diyorsa, biraz daha yavaşlamalı, surmalı ya da birlikteliği değiştirmelisiniz. Çoğu erkek matürbasyon boyunca pratik yaparak doğru hızı ve seviyeyi bulur. Sadece göreve odaklanma onları uzman hale getirir. Eğer her 7 – 8 harekette bir havada durup beklerseniz daha iyi olacaktır. Bu ona daha çok zevk almasını, kontrol etmeyi ve ilişkiyi yönlendirebilmesini sağlar.

    Köprü tekniğini deneyin. Bunu çoğu seks terapisti tavsiye ediyor. Klitoral uyarılma için basit teknik bulunduğunuz noktadan yükselme değil, orgazmdır. Orgazm refleksi için ön sevişmeyi uzun tutun. Birbirinize çok yakın olun. Klitoral uyarılma ve ilişki arasında bir “köprü” olacaktır. Diğer bir deyişle, erkek uyarılma ile klitorise doğru biçimde girer, daha sonra birleşme ana uyaran haline gelir.

    Pozisyonunuzu dikkatli seçin. Üstte kadın ya da erkeğin arkadan yaklaşması ön vajina duvarının uyarılması, orgazm şansınızı artırmanız için için en hoş pozisyondur. Bazı erkekler kadının üstte olmasının cinsel boşalmayı kontrol etmeyi kolaylaştırdığını, bazıları da tam tersini söyler. Hoşunuza giden iyi bir pozisyon alın ve ona aynı etki ile karşılık verin.

    Herşeyi bir defa deneyin. Vajinanın duvarına çarpmasını sağlayan bir pozisyon alın. Daha sonra arkadan klitorise ulaşmasını sağlayan bir başka poziyon deneyin. Kişisel uyarılmanızı sağlayacak ne varsa yapın, seksi konuşun, dokunun.

    Eğer partnerinizin tepe noktasına ulaşmasına az kaldığını ve henüz kendinizin o noktaya gelmediğini düşünüyorsanız, testislerini yavaşça aşağı çekin, orgazm seviyesini biraz aşağı çekmesine yardımcı olun ya da penisini ileri itip beklemesini sağlayın. (Bu bazı erkekleri tedavi ederken, bazıları için de huzursuz edici olabilir) Hiçbir eğlenceyi bırakmayın.

  • Parayla mutluluk

    Parayla mutluluk

    Sadece parayla mutluluk olamayacağını artık pek bilmeyen kalmadı. İşte para ve mutluluk dengesi ile ilgili yapılan bir araştırma…

    İsviçreli iktisatçı Bruno Frey’in on yıllar süren araştırmalarının sonucuna göre para, insanların mutluluğunda önemli bir role sahip. İngiltere’deki Warwick Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdüren bilim insanı, iktisadi modellerle mutluluğun ilişkisini inceleyen ilk isimlerden.

    Ülkeler arası karşılaştırma

    Frey, “Daha fazla para kazanan insanlar daha mutlu. Bu ülkeler arası karşılaştırma yapıldığında da geçerli. Yoksul ülkeler ile ortalama gelir düzeyinin daha yüksek olduğu ülkeleri karşılaştırdığımızda, daha varlıklı ülkelerdeki insanların daha mutlu olduğunu görüyoruz” diyor.

    Frey gibi bilim insanlarının bahsettikleri mutluluk, ölçülebilir ve öznel memnuniyet. Anketlere katılan kişilere örneğin 1’den 10’a kadar bir skalada sürdükleri hayattan ne kadar memnun oldukları soruluyor.

    Sağlık ve genetik yapı da önemli

    Hissedilir mutlulukta paranın rolüyle refah düzeyi arasında doğrudan bir bağ var. Frey, varlığını ikiye katlayan yoksul bir kişinin, aynı şekilde servetini arttıran zengin bir kişiden daha mutlu olduğunu söylüyor.

    Fakir zengin dengesi

    “Para tabii ki her şey değil” diyen bilim insanı, öncelikle sağlığın, genetik yapının ve aile ile arkadaşlar gibi sosyal etkenlerin de önemli rol oynadığına dikkat çekiyor.

    Alman Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü (DIW) Yönetim Kurulu üyesi iktisatçı Gerd Wagner ise Almanya gibi refah toplumlarında ekonomik büyümenin uzun bir süredir öncelikli konu olmaktan çıktığını kaydediyor: “Bambaşka hedefler önemli artık. Örneğin düşük işsizlik, devlet finansmanının sürdürülebilirliği, iyi bir sağlık sistemi, demokrasi ve özgürlük. Tüm bunlar, araştırmalarımıza katılanlar tarafından ekonomik büyümeden daha ağırlıklı olarak görülen hedefler.”

    Siyasi etkenler

    Mutluluk konusunda araştırmalar yapan iktisatçı Frey, siyasi etkenlerin de insanların mutluluklarında önemli rol oynadığını belirtiyor. Demokrasilerde yaşayan insanların otoriter rejimlerde ya da diktatörlüklerde yaşayanlardan daha mutlu olduğunu söyleyen Frey, vatandaşların mutluluğunun, siyasi kararları anlayabildikleri ve etkileyebildikleri oranda arttığını da vurguluyor.

    Bilim insanı Avrupa Birliği’nin ise önemli bir demokrasi açığı olduğu kanısında. Düzenli olarak yapılan ve Birlik vatandaşlarının siyasi kurumlarına olan güvensizliğini gösteren kamuoyu araştırmaları da bunu gösteriyor.

    Frey, “Avrupa Birliği önemli konularda daha sık referandumlara gitmeli. Böylece Avrupa’nın gündemini belirleyen konular ile halk arasında bir bağ kurulabilir” şeklinde konuşuyor.

    İşsizlik erkekleri vuruyor

    Halkın gündemini belirleyen önemli konulardan biri ise işsizlik. Avrupa Birliği’nde 20 milyonu aşkın insan iş arıyor ki buna uzun süredir işsiz olanların sayısı dahil değil.

    Frey yüksek işsizliğin mutluluk konusunda belirleyici olduğunu söylüyor. Genelde bir kaza ya da farklı bir üzücü olay olduğunda insanların uzun süre mutsuz kalmadıklarını, bir süre sonra eski mutluluk seviyelerine döndüklerini kaydeden iktisatçı, işini kaybedenler için ise durumun farklı olduğunu, devletin yaptığı işsizlik yardımı ve sosyal güvenlik sisteminin bile bu mutsuzluğu gideremediğini belirtiyor: “İşini kaybeden gerçekten eskisine oranla çok daha mutsuz oluyor, bu da özgüveni azaltıyor, insanlar kendilerine ihtiyaç duyulmadığıhı düşünüyor. Araştırmalarımıza göre, erkekler vurdukları dipten çıkamıyor.”

    Araştırmalar, kadınların ise duruma erkeklerden daha kolay uyum sağladıklarını gösteriyor. İşini kaybeden kadınlar, bir süre sonra aileleri içinde kendilerine yeni görevler bularak, morallerini düzeltmeyi başarabiliyor.

  • Cinsel isteksizlik

    Cinsel isteksizlik

    Kadınların sık sık yaşadığı cinsel işlev bozukluklarının başında cinsel ilgi ve istek duyumlarının azalması gelmektedir. Cinsel istek kişiden kişiye ve zamandan zamana değişiklik gösterebileceği için cinsel istek “normal” düzeyi henüz tanımlanamamıştır.

    Azalmış Cinsel İstek Bozukluğu, DSM-IV’e göre, sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde, cinsel fantezilerin ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması ya da hiç olmaması olarak tanımlanmaktadır. Değerlendirme cinsel ilgi ve istek sorunu olan kişinin yaşı, yaşam koşulları, genel sağlığı ve sorun oluşmadan önceki cinsel isteği gibi etkenler de göz önüne alınarak yapılmalıdır.

    Cinsel istek bozukluğu kadınlarda puberte döneminden başlayarak devam eden primer bir sorun olarak ortaya çıkabileceği gibi yaşamın herhangi bir döneminde cinsel partnerle yaşanan genel ilişkideki sorunlar, depresyon gibi psikolojik bozukluklar, gebelik, doğum, psikolojik travma ya da ilaca bağlı belirgin bir neden veya durum sonucu sekonder bir sorun olarak da ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca, kadının sosyal çevredeki sorunu, evlilik dışı bir ilişki yaşaması, görücü usulü evlilik yapması, çözülmemiş çatışmalar yaşaması ve en önemlisi de mutsuz bir evlilik sürdürmesi cinsel isteğini olumsuz yönde etkilemektedir. Bunun dışında, sorunu yaşayan kadının cinsel içerikli hayal ve düşüncelerinin, karşı cinse olan ilgisinin, mastürbasyon yapma sıklığının ve partneriyle yaşadığı ilişki sıklığının da cinsel isteksizlikte önemli bir payı vardır.

    Bazen kadınlar cinsel aktiviteye cinsel istekleri olduğu halde katılmayabiliyor ya da cinsel istekleri olmadığı halde katılabiliyor. Buradaki en temel neden, cinsel yaşamı olumsuz olarak etkileyen bir takım yanlış inançların varlığıdır. Özellikle “Sevişmeyi başlatan kadın azgın ve istenen bir kadın değildir!” cinsel mitine olan inancın, kadınların cinsel aktiviteye başlamalarına engel olduğu bir gerçektir. Ancak bu kadınlar eşleri tarafından başlatılan aktivitelerde yer alabilmekte, herhangi bir uyarılma veya orgazm sorunu yaşamamaktadır. Diğer taraftan, toplumumuzda halâ kadının kocasına karşı görevlerinden birinin, onunla cinsel ilişkiye sadece kocası istediği için girmesi gerektiğine olan inançtır. Bu durum da, özünde keyifli bir aktivitenin bir iş ve hatta bir işkence olarak görülmesine neden olmaktadır. Bu olumsuz düşünce ve inanışlar doğuştan var olan cinsel dürtülerin, zaman içinde geliştirdiğimiz cinsellikle ilgili bilgi, tutum ve deneyimlerimizle nasıl biçimlendiğini göstermektedir.

    Cinsel istek azlığından şikayet eden kişinin yaşı dikkat edilmesi gereken önemli faktörlerden biridir. Yaşın ilerlemesi ile birlikte meydana gelen biyolojik değişim, cinsel istek azlığı yaratmaktadır. Özellikle, menopoz ve öncesi-sonrası oluşan hormonal değişim, vulvada ve vajende atrofi, vajinanın salgılarında azalma ve sonuçta vajinada kuruluğa ve hatta ilişki sırasında ağrıya neden olmaktadır. Bir kadının düzenli adet görmesinin birçok kültürde doğurganlığın ve dişiliğin tanımı olarak algılanması, menopozun da “kadınlığın kaybedilmesi” gibi düşünülmesine ve hatta buna bağlı olarak “bu yaştan sonra” cinselliğin yaşanmasının da hoş olmayacağı gibi olumsuz inançlara yol açmaktadır. Dolayısıyla, cinsel istek azlığı söz konusu olsa bile bu dönemde sorun olarak algılanmamakta ve bu amaçla tedaviye başvurulmamaktadır.

    Cinsel istek azlığına sebep olan etkenlerden diğerleri de kullanılan ilaçlar (psikiyatrik bozuklukların tedavisinde kullanılan ilaçlar, doğum kontrol hapları, tansiyon ilaçları), bazı bedensel hastalıklar (diabet, yüksek tansiyon gibi), alkol kullanımı, kanser tedavileri ve erken yaşam deneyimleri içinde herhangi bir cinsel taciz ve tecavüz öyküsünün varlığıdır. Cinsel içerikli travma öyküsü olan kadının daha sonraki her cinsel yaşantısını geçmişte yaşadığı tecavüz sahneleri ile bağdaştırması cinsel aktivitelerden ve yakınlaşmalardan uzak durmasına neden olmaktadır.

  • Cinsel ilişki aşamaları

    Cinsel ilişki aşamaları

    Cinsel ilişki dört aşamadan oluşuyor:

    İstek, uyarılma, orgazm ve çözülme dönemleri. Bunlara bağlı ortaya çıkan problemler farklı farklı olabiliyor.

    İstek bozuklukları, uyarılma bozuklukları, orgazm ve cinsel ağrı bozuklukları yaşanabiliyor.

    Kadında da, erkekte de bu bozukluklar var. Bugünden itibaren cinsel sağlıkta yaşanan sorunları ele alacağız.

    Cinsel sorunların psikiyatri içindeki yeri nedir?

    Bazen psikiyatrik sorunla uzmana gidiliyor ama altından bir cinsel sorun çıkıyor. Bazen de direkt cinsel sorunla gidiliyor uzmana ancak bunların yanında tabii ki, cinsel sorunlara zemin olan psikolojik sorunlar var.

    Cinselliği olumsuz etkileyen hastalıklar

    Depresyon, anksiyete, kaygı cinselliği olumsuz etkiliyor. Obsesif kompülsif bozukluklar, takıntılar ya da birtakım dini takıntılar da öyle. Örneğin; günah işlemeye yönelik endişeler oluşuyor ve bunlar insanı cinsellikten uzaklaştırıyor.

    Ayrıca eşler arasındaki ilişki sorunları nedeniyle de cinsel yaşam çok fazla bozulabiliyor, örneğin alkol bağımlılığında, hem eşler arasında sorun oluyor ve cinsellik evlilik bu soruna bağlı olarak etkileniyor ya da alkol direkt olarak damar yapısını bozduğu için cinsel sorun yaşanıyor.

    Tabii ki, kaygı bozukluklarında, sıkıntı, stres, kişinin yaşam güçlükleri, iş stresi, uyku sorunları varsa bunlar da kişinin cinsel isteğini azaltıyor ya da yok ediyor.

    Cinsel istek bozukluğu neden olur?

    Cinsel istek bozuklukları hipo aktif cinsel istek bozukluğu ve cinsel tiksinme bozukluğu olarak ikiye ayrılıyor.

    Bozukluk, cinsel isteğin olması ya da hiç olmamasıdır

    İsteksizliğin düzeyi önemlidir. Birincil ya da ikincil olarak ayrılır cinsel istek sorunu. Yaşamı boyunca hiç haz almamış olanlar ya da duymuş ama sonradan istemeyenler olarak sınıflandırılır.

    Cinsel istek sıklığını ilişki ile sınırlandırmıyoruz kesinlikle. İsteğin olması durumunu mastürbasyon, eşine istek duymak, fantezilerin olması ile değerlendiriyoruz. İsteksizlik, sadece bir partnere yönelik mi, yoksa genelde mi isteksizlik var buna bakıyoruz.

    Cinsel istek bozukluğu demek için mesela insanın hiç istemiyor olması lazım yoksa sadece eşine yönelik bir isteksizliği olabilir kişinin. Çünkü onunla ilişkisinde sorunlar vardır. O ise durumsal isteksizliktir.

  • İlişkinizin ömrü ne kadar?

    İlişkinizin ömrü ne kadar?

    Duygusal birlikteliklerde bazen ilişki sandığınızdan çok daha kısa sürebilir, bazen de tam ayrılık eşiğindeyken beklenmedik bir şekilde birbirinize daha da bağlanabilirsiniz.

    Bazen bu durumu kestirmek zor olabilir. İlişkinizin ne kadar ömrü olduğunu en başta bilemeseniz de karşınızdaki insanı tanıdığınız zaman bunun hesabını az çok kafanızda yapabilirsiniz.

    İşte ilişkinizin ömrünü ölçmenin belki de en sağlıklı yöntemler…

    Sevgiliniz 30′unda siz 20′nizde… 30 yaşına gelmiş bir erkek hayattan ne istediğini bilen erkektir. Gelecek planları bellidir ve hayatını yoluna koymuştur. Aradığı tek şey düzgün bir ilişkidir. Eğer böyle bir sevgiliniz varsa bu ilişkinin uzun soluklu olması hatta evliliğe gitmesi ihtimal.

    Sevgilinizin ekonomik durumu sizden daha iyiyse… Ekonomik güç özellikle erkekleri psikolojik olarak daha güçlü olduğuna inandırır. Saçma sapan komplekslere girmezler bunun için ilişkiniz uzun soluklu olabilir.

    Sizin ekonomik durumunuz sevgilinizden daha iyiyse… Böyle ihtimallerde siz ne kadar özverili olursanız olun karşı taraf huzursuz olacak ve size psikolojik olarak baskı uygulayacaktır. Sizin daha güçlü olduğunuzu bildiği halde bu durumun üstesinden gelmek için elinden geleni yapacaktır. Erkekler bu konuda çok fazla egolarına düşkün olduklarından bu ilişkinin uzun soluklu olmasını beklemek neredeyse imkansızdır.