Etiket: ilişki

  • Kadınların aldatma nedenleri

    Kadınların aldatma nedenleri

    Kadınların aldatma nedenlerinden başlıcaları eşinden veya sevgilisinden beklemediklerini görmesidir.

    Kadının aldatmasının asıl sebebi eşidir yada sevgilisidir. Kadın sex arayışı içerisinde değildir. Kadın sevgi, şefkat ve aşk arayışı içerisindedir. Bunları kimde bulursa onunla birlikte olur. Eşinden görmediği sevgi, şefkat ve aşk başkasından gelirse mutlaka ona meyil eder. Kadın için aldatma sadece seksüel bir birliktelik değildir. Kadın zihnine yada kalbine birini yerleştirdiği andan itibaren kendisini, eşini yada sevgilisini aldatıyor konumuna sokar ve ona göre davranmaya başlar. Çünkü kadın için birinin koynundayken bir başkasını düşünmek bile aldatma olarak görülür.

    Kadının aldatması için mutlaka ama mutlaka karşıdaki erkeğin bir hata yapmış olması gerekiyor. Elbetteki patolojik vakaları ayrı koyuyoruz. Yani çift kişiliklilik, şizofreni, manik depresif gibi psikolojik rahatsızlığı olan hastalar hiçbir sebep olmadan aldatabilirler. Onlar bu kapsamın dışındadırlar. Normal ruh sağlığı yerine olan bir kadının eşini aldatabilmesi için mutlaka ama mutlaka sevgi aşk yada şefkat eksikliği olması gerekiyor. Sadece seks için aldatan kadın sayısı istatistiklere girmeyecek kadar azdır.

    İlgili Konular ;

    – Evlilikte hangi dönemlerde aldatma daha sık yaşanıyor?
    – Aldatma yaşanmış bir evlilik kurtarılabilir mi?
    – Her erkek eşini aldatır mı?
    – Evli erkekler eşlerini hangi nedenlerle aldatıyor?
    – Evli kadınlar eşlerini hangi nedenlerle aldatıyor?
    – Aldatan kişinin evliliğinde mutlaka sorun mu vardır?
    – Aldatılan kişi nasıl bir psikolojik destek alabilir?
    – Sevgilim beni aldattı, yine de onunla evleneyim mi?
    – Aldatmadan sonra çift nasıl bir psikolojik destek alabilir?
    – Aldatan kişi psikolojik destek almalı mı?

  • Genital Herpes Simplex Nedir

    Genital Herpes Simplex Nedir

    Genital herpes “Herpes Simplex” adlı bir virüsten kaynaklanır ve semptomları genital organlarda uçuk (kabarcık, kızarıklık, ağrı, kaşıntı) çıkmasına benzer. Virüs ile enfekte olan insanların çoğu herhangi bir semptom göstermez.

    Herpes simplex virüsünün (HSV) iki ana tipi vardır: HSV-1 ve HSV-2. HSV-1 enfeksiyonu çoğunlukla yüz bölgesinde uçukların ortaya çıkmasına yol açar. (Buna karşın kimi zaman genital herpese de sebep olabilmektedir) Genital herpesin semptomları belirtileri genital organlarınızda uçuk (kabarcık, kızarıklık, ağrı, kaşıntı) çıkmasına benzer. Semptomların ilk ortaya çıkışının ardından, yeni semptomlar ortaya çıkabilir, ya da diğer adıyla “reküranslar” oluşabilir.

    Genital herpes virüsü ile enfekte olan bir kişi için kesin tedavi olmamasına rağmen, ilaç tedavisi yoluyla semptomlar kontrol altında tutulabilir ve cinsel aktivitenin daha güvenli yapılmasıyla (kondom kullanılarak) enfeksiyonun eşlere bulaşma riski azaltılabilir. Durumu kontrol altına alabilmeniz için yapılabilecek çok şey vardır. Öncelikle genital herpesi öğrenmekle başlayabilirsiniz. Genital herpes virüsü ile enfekte olan bir kişi için kesin tedavi olmamasına rağmen, ilaç tedavisi yoluyla semptomlar kontrol altında tutulabilir.

    Size veya bir yakınınıza genital herpes teşhisi konuldu ise öncelikli olarak yapmanız gereken bu hastalık hakkında bilgi sahibi olmaktır. Genital herpes virüsü ile enfekte olan bir kişi için kesin tedavi olmamasına rağmen, ilaç tedavisi yoluyla semptomlar kontrol altında tutulabilir ve cinsel aktivitenin daha sağlıklı yapılmasıyla (prezervatif kullanılarak) enfeksiyonun eşe bulaşma riski azaltılabilir.

  • Telefonda Kötü Konuşan Erkeğe Ne Yapmalı ?

    Telefonda Kötü Konuşan Erkeğe Ne Yapmalı ?

    Sevgiliniz telefonda hoşunuza gitmeyen şeyler mi söylemeye başladı, hiç düşünmeyin, pat diye kapatıverin telefonu. Ben telefonun en çok bu özelliğini seviyorum. Baktın ki cevap verilecek bir laf değil karşı taraftakinin ettiği, kapatıveriyorsun yüzüne telefonu!
    Kapat, arasın! Kapat, arasın! Ta ki sesini yumuşatana, istediğiniz kıvama gelene kadar. “Ya tekrar aramazsa” diye korkmayın yani. Mutlaka arar.
    Önce sinirinden arar.
    Çekinmeyin, gene kapatın. Ama bu defa tek kelime etmeden. Baktınız sesinin ayarı hepten bozulmuş, pat, bir daha kapatın!
    Şimdi daha da sinirlendiği için gene arayacak. Fena halde provoke oldu zavallım. Kendi kendine “tuzak” kuruyor. Bağırıp haddinizi bildirecek, sizi de hayatından silecek; maksadı bu ama… “Öfkeyle kalkan zararla oturur” atasözünü test ediyor da farkında değil.
    Bir daha lü lü lü… Hemen açmayın. Lü lü lü lü… Açın ve ne diyecek diye bekleyin…

    Diyeceği elbette şu: “Benim yüzüme telefonu nasıl kapatırsııınnn!”

    “İşte böyle!” deyin ve pat!

    Bir daha lü lü lü…

    Bu defa açın ve konuşmasına fırsat vermeden, “Güzel güzel konuşmaya başlayana kadar benimle konuşamayacaksın!” deyip gene pat!

    Bunu, sesi kulağınıza yumuşak kıvamda gelmeye başlayana kadar tekrarlayın. Yok, düzelmiyor mu hala, o zaman kararlı ve azıcık da duygulu bir sesle “Beni kendinden iyice soğutma diye konuşmamaya çalışıyorum ama anlamıyorsun. Bana çok haksızlık ediyorsun…” deyiverin ve kapatın. O düşünsün artık neden bahsettiğinizi.

    “Ay ne ayıp, insanın yüzüne telefon kapatılır mı canım!” demeyin sakın!

    Pat!

    Lü lü lü lü…

  • Sevgili Dırdırı Hasta Ediyor

    Sevgili Dırdırı Hasta Ediyor

    Kopenhag Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya göre kişinin çevresindekilerden gelen aşırı istekler ve sorunlar kalp hastalığına neden oluyor.

    Danimarka’da yapılan bir araştırma sevgili dırdırının göğüs anjini olma riskini 4 kat artırdığını ortaya koydu.

    2000-2006 yıllarında kalp hastalığı geçirmemiş 4 bin 500 kişinin verilerinin incelendiği araştırmanın sonuçları “Epidemiyoloji ve Toplum Sağlığı” adlı bilim dergisinde yayımlandı.

    Araştırmayı yapan Kopenhag Üniversitesi uzmanları, kalbe yeterli kan gitmediğinde meydana gelen ve koroner kalp hastalığının belirtilerinden olan göğüs anjininin kişinin çevresindekilerin aşırı istekleri ve sorunları nedeniyle tetiklendiğini belirledi.

    Deneklere başta partnerleriyle ilgili olmak üzere etrafındakilerle ilişkileri, onlardan gelen isteklerin ne düzeyde olduğu, ne kadar sıklıkta kavga ettikleri gibi sorular yöneltildi. Deneklerin yanıtları, sevgiliden gelen isteklerin, yapılan baskı ve dırdırın, yaşanan sorunların göğüs anjini olma riskini 4 kat artırdığını gözler önüne serdi.

    Çocuklar ve diğer aile fertleriyle ilgili sıkıntıları riski 2 kat artırırken, kavgacı komşuları olanlarda hastalığa yakalanma riski yüzde 60 artıyor.

  • Cinsel Arzuyu Sabote Eden Şeyler

    Cinsel Arzuyu Sabote Eden Şeyler

    Çevrenin etkisi

    Eşler arası ilişkide ortaya çıkan ve cinsellik açısından tahrip gücü yüksek bazı duygular var. Bu duyguların analizine geçmeden önce cinsel sorunların oluşumunda çevre ve etkileşimin rolüne kısaca değinelim.

    Bireyin en yakınlarından şu veya bu düzeyde etkileşimde bulunduğu tüm insanlar, kültürel ve sosyal doku hatta ekolojik yapı bu çevrenin unsurlarıdır.

    Cinsel sorunlar da diğer psikolojik sorunlar gibi kişinin kendi içinde ürettiği ve kendi başına yaşadığı sorunlar olmaktan çok çevre ile etkileşim içinde oluşan ve yaşanan sorunlardır. Cinsel sorunlarda çevre faktörünün ve etkileşimin önemini vurguladıktan sonra asıl konumuz olan eşler arası sorunlara dönebiliriz.

    Bir çift düşünelim; erkek ya da kadında şu veya bu düzeyde herhangi bir cinsel sorun olsun. Bu cinsel sorun yalnızca sorunlu eşle görüşülerek anlaşılabilir ya da tedavi edilebilir mi? Elbette hayır.

    Sorun her ne kadar yalnızca bir eşe aitmiş gibi görünse de aslında eşler arası etkileşim içinde ortaya çıkmakta ve yaşanmaktadır. Dolayısıyla sorunun anlaşılması ve çözümlenmesi için eşlerle birlikte görüşülmesi ve eşler arası etkileşimin doğasının ortaya konması gerekir.

    Eşler arası güven sorunu

    Eşler arası ilişkiler bazen cinselliği tahrip eder niteliktedir. Bu neden böyle olur ya da eşler bu duruma neden düşer?

    Burada cinselliği olumsuz etkileyen özellikle iki duygudan bahsetmek gerekir:

    Bunlardan biri öfke diğeri de reddedilme ya da terk edilme korkusudur. Aslında çoğu zaman bu iki duygu birbiriyle ilişkilidir. Eşler genellikle bu duyguların cinselliği ne kadar kötüleştirdiğinin farkında değildir. Sağlıklı ve doyurucu bir cinsellik için eşler arasında müşfik ve güvene dayalı bir ilişki şarttır.

    Güven özellikle kadınlar için çok daha önemlidir. Kadınlarda genellikle bağımlılığa bir eğilim vardır. Kadında güven duygusunun oluşması için eşler arasındaki ilişki kadının bu bağımlılık ihtiyacını karşılar nitelikte olmalıdır.

    Güven duygusu eşlerin çocukluk dönemindeki anne baba etkileşimleriyle de yakından ilişkilidir.

    Anne ve babası sürekli kavga eden ya da ayrılan bir çocuğu düşünelim. Bu çocuk ister kız isterse erkek olsun, erişkinlik döneminde karşı cinsle güvene dayalı bir ilişki kurması güçtür.

    Özellikle bu tür sorunlar kadınlar için daha da önemlidir. Çatışmalı bir aile içinden gelen bir kadında en küçük bir olay ondaki güvensizlik duygularını açığa çıkaracaktır. Güven duygusunun kadınlarda cinsel doyum kapasitesini belirleyen en önemli faktör olduğunu hesaba kattığımızda bu sorunun önemi de kendiliğinden ortaya çıkacaktır.

    İktidar çatışması büyük tehlike

    Cinsel yaşamı olumsuz yönde etkileyen bir diğer eşler arası sorun da güç-iktidar çatışmasıdır. Eşlerin birbiri üzerinde iktidar kurma ve yönlendirme çabaları çok sık karşılaşılan bir durumdur.

    Güç çatışmaları çoğu zaman eşlerde yoğun bir öfke duygusunu açığa çıkarır. Eşler ilişkinin başlangıcında daha kontrollü olduklarından bu tür çatışmalar zamanla su yüzüne çıkar.

    Güç mücadelesi bir çiftin ilişkisindeki en önemli unsur olduğu zaman yaşamın diğer yönleri önemsizleşir. Örneğin bir erkek için eşi üzerinde hakimiyet kurmak, sosyal hayatta başarı ya da iyi bir cinsel ilişkiden daha önemli hale gelebilir.

    İşin kötü tarafı çift bu tür duygularının sıklıkla bilincinde değildir. Güven tesis edilemediği ya da bir güç mücadelesi yapıldığı zaman söz konusu olan gerçek ilişki değil bir sağırlar diyaloğudur. Böyle bir ilişkide eşler isteklerini ifade etmekte cesaretsizdirler.

    İsteklerini dile getirseler bile karşı tarafça işitilmezler. Her iki eşin de terapi sürecinde, daha önceden farkında olmadıkları ve cinselliği tahrip eden olumsuz duygularının bilincine varabilmeleri gerekir. Kısacası cinsel sorunlar eşler arası olumsuz etkileşimlerden kaynaklandığı zaman çözüme ancak ilişkinin düzeltilmesiyle ulaşılabilir.

  • Öfke nedir ? ve Nasıl baş edilir ?

    angerÖfke aslında sağlıklı, çoğu zaman hayvanların ve insanların yaşadığı doğal ve yapıcı bir duygudur. Ancak bireyler bazen öfkelerini farklı şekillerde ortaya koyup etrafa zarar verme şeklinde yıkıcı ve sanki kontrol edemiyormuşcasına yaşarlar. Bu durum ise kişilerin gündelik hayatlarını sekteye uğratır.. Kişi ailesiyle, çocuklarıyla, kız veya erkek arkadaşıyla problemler yaşar ve belki bazen iş yerinden çıkarılma, işe gidememe gibi uyum bozuklukları da yaşarlar. Kısaca bu tür öfke deneyimleri yaşayan kişiler hem çevreyle uyum bozuklukları yaşarlar hem de kendilerine zaman zaman zarar verirler.

    Öfkelenmemize neden olan çeşitli faktörler vardır. Bunları düşünsel süreçler, fizyolojik süreçler ve kültürel etkiler olarak öne sürebiliriz. Yıkıcı öfke dediğimiz duygu, bu faktörlerin bir ürünüdür.


    Düşünsel süreçler :
    •    “Beni adam yerine koymuyorlar”
    •    “Hakkımı yediler ve yemeye devam ediyorlar” vb.

    Aynı zamanda; karşı tarafı saldırı halinde algıladığımızda, kışkırtıldığımızı düşündüğümüzde, zaman zaman hayal kırıklıkları yaşadığımızda, stres altındayken, kendimizi ifade edemediğimiz zamanlarda öfke ortaya çıkar.

    Fizyolojik nedenlere gelince, hormonlarımızın bize oynadığı bir oyun olarak karşımıza çıkabilir ya da öfke bazı rahatsızlıkların yan kolu olarak ta ortaya çıkabilir. Buna örnek vermek gerekirse; depresyon, bipolar bozukluk vb.

    Kültürün etkisi ise şöyledir; özellikle ataerkil toplumlarda erkeklerin halk diliyle maço olması, zaman zaman öfkeli davranışlarda bulunması, normal görülen bir davranış türüdür.

    42-20138082Ancak neden herkes aynı olay olsa dahi; aynı ayarda öfkeli davranışlarda bulunmuyor. Olay aynı olsa da kişilerin verdiği öfke tepkileri birbirinden çok farklı olabiliyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri; her kişinin olaylara bakış açısının farklı olmasıdır. Eğer bakış açımızı değiştirirsek davranışlarımızı da değiştirebiliriz.

    Kimi zaman bakış açımızı değiştirmek kolay olmaz çünkü yerleşmiş inançlarımız ve vardır ve bunların farkında bile değilizdir. Uzman psikologlar ve psikiyatristler bu noktada devreye girer. Psikiyatristler normal olarak nitelendirmediğimiz öfke davranışının fizyolojik boyutunu ele alırken, psikologlar ise, terapi boyutunu ele alırlar yani, nelerin bizi öfkelendirdiğini ve bunlarla nasıl baş edeceğimizi ele alırlar.


    Baş etme yolları ise çeşitlidir.
    1. Düşünsel boyutu inceleme ve olaylara bakış açımızı değiştirmek için alternatif yollar arama
    2. Relaksasyon dediğimiz gevşeme teknikleri bize bu konuda yardımcı olur
    3. İletişim kurma becerilerini geliştirme ve bu konu üzerinde deneyim kazanma
    4. Her ne kadar olaylardan uzak duramasak ta ve hoşumuza gitmeyen olaylarla karşılaşsakta; yine de kontrol gücümüzün bizde olduğunu fark etme ve öfkelenmemize vesile olan olaylardan uzak durma
    5. Öfkelenmemize vesile olan bir problem varsa; buna yönelik mantıksal çözümler üretmek

    İlk başta da belirttiğim gibi; öfke, normal, zaman zaman güvenliğimizi sağlayan bir duygudur ama hayatımızı olumsuz yönde etkiliyor ve bizi çevremizden işimizden hayatımızdan alıkoyuyorsa bir uzmana gitmekte fayda var.

    Ne demişler; “keskin sirke küpüne zarardır

    Kendinizi öfkeli hissettiğinizde aşağıdaki fiziksel belirtileri hissedersiniz.
    •    kas gerginliği
    •    hızlanmış kalp atışı
    •    midenizde değişik hisler
    •    nefes alıp vermede hızlanma
    •    titreme

    42-18621640Kalp atışınızı hızlandıran, sesinizin daha yüksek çıkmasına neden olan, adrenalinizi kontrol alma yolları için bazı ipuçları sunuyorum:
    •    Derin, uzxun ve yavaş burundan alınan nefes ve nefese konsantre olma
    •    Kendinizi mutlu ve huzurlu hissedeceğiniz bir yerde hayal etme
    •    Daha önce öfkenizi dindirmeye yaramış teknikleri uygulayabilirsiniz

    Kendi kendinize:
    •    “Sakin ol”
    •    “Kendimi ispat etmeme gerek yok”

    Durun ve yapacağınız davranışlarınızın sonuçlarını düşünün. Davranmadan önce düşünün. Sizi tahrik eden biri var ise; kendi kendinize positif düşünceler üretmeye çalışın. Problemi mantıklı yollarla çözmeye yönelik adımlar atın. Diğer insana karşı öfkeli adımlar atmak işinize yaramayacaktır.

    Size nelerin sinirlenmenize vesile olduğunu düşünün ve bunları not edin.Kontrolü kaybetmeden önce kendinize düşünme fırsatı yaratın. İnan ki; kendi kendinize saldırgan davranışlarınızı kontrol edebilirsiniz. Öfkenin sizi yönetmesine izin vermeyin.

    Huzurlu günler

    Referans: apahelpcenter.org

    Çeviren: Uzman Klinik Psikolog Merve Mamacı