Etiket: ilaç

  • Kıl Kurdu Hastalığının Nedenleri ve Tedavisi

    Kıl Kurdu Hastalığının Nedenleri ve Tedavisi

    Kıl Kurdu Hastalığının Nedenleri ve Kıl Kurdu Hastalığının Tedavisi

    Kıl kurdu hastalığı, özellikle çocuklarda rastlanan bir parazit türüdür. Dişileri 10, erkekleri 3 mm boyunda olan ve Enterobius vermicularis adı verilen bağırsak parazitlerinin nematotlar sınıfından olan parazit, insanda kör bağırsak, apandisit ve diğer kalın bağırsak kısımlarının içyüzüne başlarıyla tutunarak yaşar…

    Hamile dişiler geceleri makat civarına doğru hareket edip, bu bölgedeki deriye ortalama 10.000 yumurta bırakır ve ölürler. Her yumurta bir embriyon ihtiva eder ve birkaç saat içinde larva haline geçer.

    Yumurtaların makattan alınıp ağza götürülmesiyle bağırsaklara tekrar yüzlerce yumurta gelir ve bunlardan hemen larvalar çıkar ve birkaç ay geçmeden bu yeni larvalar da yumurtlayacak hale gelirler ve aşağıya hareket edip makat derisi civarına yumurtalarını bırakırlar.

    Kıl kurdu hastalığı bulaşıcıdır

    Çamaşır ve yataklara da dökülen yumurtalar dış ortamda da canlılıklarını koruduklarından ailenin bir üyesinde kıl kurdu bulunması bütün fertlerde de bulunduğu manasını taşır. Bu yüzden tedavi bütün aileye yapılır.

    Kıl kurdu hastalığının belirtileri

    Kıl kurdu hastalığının belirtileri arasında en dikkat çekici olanı özellikle geceleri olan makat kaşınmasıdır. Bunun sebebi yumurtalarını bırakmak için olgun dişi parazitlerin aşağılara doğru hareket etmeleridir.

    Huzursuzluk, uykusuzluk, yatağını ıslatma diğer şikâyetlerdir. Kaşınma neticesinde makat bölgesinde egzama ve iltihabi yaralar teşekkül edebilir. Sabahları ağızdan su akıp yastığı ıslatır.

    Kıl kurdunun tedavisi

    Tedavisi için bütün aile bireyleri ele alınmalıdır. Yemeklerden önce ve tuvaletten çıkınca elleri sabunla iyice yıkamalıdır.

    Çocukların makatlarını kaşıyıp, ellerini ağızlarına götürmeleri engellenmeli, tırnakları iyice kesilmelidir.

    Kıl kurdu hastalığının tedavisi

    İlaç olarak pyrantel pamoat, kilo başına 11 miligram şeklinde tek doz olarak verilir. On beş gün sonra tekrar edilir. Mebendazol (Vermox, Vermazol, Versid), pyrivinium pamoate (Pirok, piramon), piperazine citrate (Siropar, Hemicid, Pipor) müessir olan diğer ilaçlardır.

  • Balayı sistiti cinsel hayatınızı etkilemesin

    Balayı sistiti cinsel hayatınızı etkilemesin

    Yaz aylarının gelmesi ile birlikte düğünlerin artması yeni evli çiftlerde sıkça görülen bir sağlık problemi olan balayı sistitinin de artmasına sebep oldu. Yeni evli çiftlerin ilerleyen cinsel yaşamlarıyla ilgili süreçlerde belirleyici etkisi olan balayı sistiti konusunda, Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) yeni bir basın açıklaması yaptı. Toplumsal çalışmaları ve basın açıklamalarıyla ülkemizde gündem yaratan CİSED’in basın açıklamasından işte çok çarpıcı başlıklar:

    İlk cinsel ilişki öncesi veya hemen sonrasında idrar yapın
    Yeni evli çiftlerin yaşamında her zaman keyifle ve güzelliklerle anılacak bir gün olan balayının, idrar kanalı enfeksiyonu olan sistit nedeniyle çileye dönüşebileceğine dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “Balayı sistiti; ilk cinsel ilişkilerini evlilik sonrası balayında yaşayan bayanlarda uzun ilişki süreleri ile birlikte vajinanın hemen önünde ona bitişik olarak yer alan, üretra olarak da bilinen dış idrar yolunun tahriş olmasıyla ortaya çıkar. Ülkemizde evlilik öncesi cinsel ilişkinin genellikle özgürce yaşanamaması nedeniyle, yeni evli çiftler evlilikle birlikte ilk defa yaşayacakları cinselliği balayı olarak tanımlanan ilk günlerinde hem sayı olarak fazla, hem de süre olarak uzun yaşamaktadırlar. Bunun doğrultusunda da yaşanılan aşırı cinsellik sürtünmeye ve dolayısıyla da üretrada tahrişe neden olabilmektedir. Cinsel ilişki ile zaten tahriş olmuş olan idrar kanalı da bakterilerin kolayca yerleşip üreyebilecekleri uygun ortamı hazırlamaktadır. Yani balayında yapılan aşırı seks balayı sistitine sebep olabiliyor. Bu duruma, bir de yaz aylarında balayı için gidilen mekânların yeterince sağlıklı olmaması da eklenince balayı sistiti kaçınılmaz olmaktadır. Balayı sistitinin en sık görülen belirtileri ise; idrar yaparken yanma ve acıma hissi, sık ve ani idrara çıkma ihtiyacı, bulanık ve bazen pembemsi idrar rengi, karnın alt bölgesinde ağrı hissidir. Bu belirtilerin oluşması ilk olarak balayı sistitini akla getirmeli ve cinsel ilişkiye ara verilerek bir uzmana danışılmalıdır. Çünkü var olan enfeksiyonlar ile yaşanılacak bir cinsel deneyim cinsel ilişkiyi acılı hale getirebilmektedir. Bu durum ilk cinsel tecrübesini yaşamış olan kadının, çok şiddetli ağrılarla yüz yüze gelmesine sebep olmakla birlikte kadının cinsellikten uzaklaşmasına veya soğumasına da neden olabilmektedir. İlk cinsel deneyimini yaşayacak olan genç kadın, ilk geceye yönelik acıma-kanama gibi zaten var olan korkularını haklı çıkarmaya meyilli olmakta ve yaşanılan sistit nedeniyle cinselliğin acılı olduğu ve hep böyle devam edeceği yönünde bir kanıya saplanabilmektedir. İlk ilişkileri şiddetli bir ağrı ile yaşamak, sonraki ilişkilerinde de bu şekilde bir cinsel yaşama sahip olunacağı endişesine yönelik duygular ve hep ağrı olacağına dair korku nedeniyle cinsel ilişki sırasında vajen kuru kalabilir, yeterince zevk alınamayabilir. Tedavi edilmeyen ve ciddiye alınmayan balayı sistiti ileride cinsel isteksizliğe ve disparoni adı verilen cinsel ağrı bozukluğuna zemin hazırlayabilir. Bu nedenle balayı sistiti olasılığını azaltmak için cinsel ilişki öncesi ve hemen sonrasında idrar yapılmaya çalışılarak idrar kanalında var olabilen ya da cinsel ilişkiyle idrar kanalına doğru zorlanan bakterilerin dışarı doğru yıkanıp atılması sağlanabilir. Bunun için de bol sıvı içmek faydalı olacaktır. Cinsel yaşamı yeni başlayan kadının vajen ıslaklığını sağlaması çok kolay değildir. Vajen ıslaklığı için bazı kremler kullanılabilir. Çünkü kuru ilişki de, enfeksiyona neden olabilen etkenlerden biridir. Su bazlı kayganlaştırıcılar kullanılarak olası idrar kanalı tahrişi engellenebilir ve böylece balayı sistiti riski azaltılabilir. Tüm bu önlemlere rağmen balayı sistiti yine de olabilir, bu durum halinde bir uzmana danışmak ve tedavi önerilerine uymak, iyileşmek ve sonraki cinsel yaşam sağlığı için çok önemlidir.” dedi.
    Evlenmeden önce cinsel danışmanlık ve rehberlik hizmetleri alınmalı
    Evlilik ve balayı öncesi cinsel eğitim ve danışmanlık almanın, ilk cinsel deneyimlerde oluşabilecek sıkıntıları ve bunların getirebileceği cinsel problemleri ortadan kaldırabileceğine dikkat çeken CİSED Genel Sekreteri ve CİSED Medya ve Halkla İlişkiler Koordinatörü Psikolog Serap Güngör; “Cinsellikle ilgili korkuların ve soğukluğun atılması noktasında kişinin temel cinsel eğitiminin olması çok önemlidir. Kişi eğer gerekli olan cinsel eğitime önceden sahipse karşılaşılan sorunları daha kolay ve kısa zamanda atlatabilir. Ama kişi eğitimsizse korkmaya devam edebilir ve var olan cinsel sorunları bir hayat boyu devam edebilir. İşte tam da bu sebeplerden dolayı, evlenmeden önce çiftlerin mutlaka cinsel bilgi düzeylerini artırıcı cinsel danışmanlık ve rehberlik hizmetleri almaları önemlidir. Alınan cinsel danışmanlık ve rehberlik hizmetleriyle çiftler; cinsellikle ilgili kaygı ve endişelerini giderebilirler, cinsel mitlerini ortadan kaldırabilirler, bedenlerini ve haz noktalarının keşfedebilirler, evlilik sürecinde ihtiyaç duyacakları doğru bilgi ve materyalleri elde edebilirler. Buna ek olarak, karşılaşılabilecek olası cinsel sorunlarla ilgili daha bilinçli çözüm yolları bulabilmeleri açısından da bir cinsel danışmana başvurmak çok önemlidir. Ayrıca bütün bu durumlara ilaveten çiftlerde herhangi bir cinsel hastalığın bulunup bulunmadığının araştırılması ve fiziksel muayene sürecinden geçmeleri de çok önemlidir. Yani yeni evlenecek olan çiftlerin anatomik yapılarının cinsel yaşamlarıyla uyumlu olup olmayacağı tespit edilmelidir.” dedi.
  • Ertesi Gün Haplarının Tehlikelerine Dikkat

    Ertesi Gün Haplarının Tehlikelerine Dikkat

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “ERTESİ GÜN HAPLARI BİR DOĞUM KONTROL YÖNTEMİ DEĞİLDİR!”

    Kürtaja sınırlama getiren yasal düzenleme üzerindeki tartışmalar hala devam ederken, Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, gebelikten acil korunma yöntemleri arasında yer alan “Ertesi Gün Hapları” için başvuruların eskiye oranla arttığına dikkat çekti.

    “CİNSEL İLİŞKİ SONRASI HAPI” ADI DAHA UYGUN…

    CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe , Ertesi Gün Hapı kullanımında çiftlerin eğitilmesi gerektiğine dikkat çekti ve şöyle devam etti: “Ertesi Gün Hapı acil durumlar için kullanılması gereken, gebeliği önleme yöntemidir ve korunmasız cinsel ilişkiye girildikten sonra ilk 72 saat içinde kullanılmalıdır. İlişkiden sonra ne kadar erken alınırsa koruyuculuğu o kadar fazla olur. Ancak cinsel eğitimin olmadığı ülkemizde ertesi gün hapı sanki bir doğum kontrol yöntemiymiş gibi kullanılmaktadır. Oysaki sürekli kullanımda, yan etkileri oldukça fazladır ve sık kullanıldığında koruyucu etkisi azalır. Ertesi Gün Hapları, ilk 24 saat içerisinde kullanıldığında istenmeyen gebeliği %95 oranında önler. Çiftler prezervatif, doğum kontrol hapı ya da spiral gibi çağdaş doğum kontrol yöntemlerini kullanmalıdır. Sağlık Bakanlığı’nın Ertesi Gün Hapları’nı ücretsiz verme kararı üzerinde konuşulması gerekiyor. Gençler ve çiftler eğitilmeden ve kamuoyu yeterince bilgilendirilmeden, bu uygulama yanlış sonuçlara yol açabilir, bilgilendirilme sonrası ise bu uygulama yalnız acil durumlar için doğru olabilir. Ayrıca, Ertesi Gün Hapları’nın adı yanlış konulmuş, ‘Ertesi Gün Hapı’ yerine ‘Cinsel İlişki Sonrası Hapı’ terimini kullanmak daha doğru olur. Çünkü çiftlerin çoğu, gerçekten bu hapın ertesi gün alınması gerektiğini sanıyor. Oysa ne kadar erken alınırsa, bu hapların etkisi o kadar fazla oluyor.”

    KAMUOYUNA YANLIŞ MESAJLAR VERİLMEMELİ!

    Ertesi Gün Hapları’nın kamuoyuna “Korunmayın, nasıl olsa gebeliği engelleyen haplar var!” şeklinde sunulmasının veya bu tür yanlış mesajların verilmesinin sakıncalarına dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; “Prezervatif yırtılması, alkollü korunmasız ilişkiler, dışarı boşalma gibi doğum kontrol yöntemlerinin uygulanmasındaki sıkıntılar veya tecavüz gibi istenmeyen ilişkilere maruz kalındığında ya da bir başka doğum kontrol yöntemi kullanılmakta iken aksilik olduğunda, ek yöntem olarak Ertesi Gün Hapları kullanılmalıdır.” dedi.

    KUSMA OLUNCA TEKRAR ALMAK GEREKİYOR!

    CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör , Ertesi Gün Hapları’nın bir ay içerisinde alınan normal doğum kontrol haplarının içinde bulunan östrojen ve progesteron kadar yüksek hormon yüklemesine neden olacağını ve bu nedenlevücudun hormon dengesini bozacağına dikkat çekti ve şöyle devam etti: “Ayrıca, Ertesi Gün Hapı’nı kullanan bazı kadınlarda baş ağrısı, baş dönmesi, göğüste gerilme, mide bulantısı ve nadir olarak görünen kusma gibi yan etkilergörülebilir. Bu sebeple dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü haplar içildikten sonra iki saat içinde bir kusma gerçekleşmişse, hapların tamamı ya da bir kısmı dışarı atılır yani etkisi azalır. Bu durumda Ertesi Gün Hapı’nın tekrar içilmesi gerekir. Görüldüğü üzere, normal doğum kontrol yöntemlerinden farklı olarak Ertesi Gün Hapları biraz ağırdır ve ayda en fazla bir kere kullanılmalıdır.” dedi.

  • Başınızmı Ağrıyor ?

    Başınızmı Ağrıyor ?

    Baş Ağrılarının Türleri :

    Gerilim Tipi Başağrısı :

    – Başın arkasında yan ,ön tarafında veya çember tarzında bir gerginlik olarak ifade edilir.Ağrı kademeli olarak yavaş yerleşir.Örnek olarak sabahleyin başlayan ağrı akşama doğru giderek artar.Ağrı 1 saatten birkaç güne kadar sürebilir.Yaşanan stresler ile tekrarlama eğilimi gösterebilir.Tedavisinde basit analjezikler ve psikolojik destek uygulanır.

    Klasik Migren Auralı :

    – Önce görsel bazı bulgular vardır.( renkli halkalar ).Sonra başın tek tarafında ( sağ veya sol ) zonklayıcı ağrı,bulantı ve kusma bulunur.Ağrı süresi 30 dakikadan birkaç saate kadar uzayabilir.Stressli dönemlerde daha sık olmak üzere tekrarlar.Tedavisinde ergotamin preparatları kullanılır.

    Basit Migren Aurasız :

    – Ağrı öncesinde klasik migrende görülen bulgular yoktur.Başlangıçta tek taraflı baş ağrısı daha sonra yaygın zonklayıcı ağrı ve bulantı bulunabilir.Süresi saatlerden bir kaç güne kadar uzayabilir.Tekrarlaması klasik migrene benzer.Tedavisi klasik migren tedavisiyle aynıdır.

    Cluster Baş Ağrısı :

    – Şiddetli, göz etrafında lokalize,rahatsız edici,can sıkıcı durum veya zonklayıcı ağrı olarak ifade edilir.Süresi 15-90 dakika kadardır.Bir veya iki ayda bir demetler halinde tekrarlar.Ataklar arasındaki süreler değişkendir.Genelde alkol ve sigara kullanan erkeklerde görülür.Tedavisinde ağrılı zamanlarda prednison ve ergotamine kullanılır.

    Subaraknoidal Ağrı :

    – Ani yerleşimli şiddetli yaygın bir baş ağrısıdır.Hastalar daha önce yaşamadıkları bir şiddetde ağrı olarak tarif ederler.Günlerce sürebilir.Hastanın yaşamını tehlikeye soktuğu için cerrahi tedavi uygulanır.

    Tümör:

    – Öksürmek,aksırmak veya fiziksel eforla artan,ağırlık hissi tarzında bir sabah ağrısıdır.Akşama yaklaştıkça ağrı hafifler.Haftadan aylara kadar sürebilir.Bu ağrı tipi beyin içi basıncının arttığı durumlarda görülür.Uzun bir süredir bu tipte bir ağrınız varsa bir nöroloğa başvurmanız önerilir.

    Psödotümör:

    – Ağırlık hissi,sürekli ağrı öncelikle fazla kilolu genç kadınlarda görülür.Günlerden haftalara kadar süren uzun bir ağrı dönemi vardır.Öksürmek,aksırmak veya fiziksel eforla ağrı artar.Tekrarlayan lomber ponksiyonlarla tedavi edilir.

    Sinüs Baş Ağrısı :

    – Sinuslar üzerinde lokalize,sürekli ağrı.Günlerden haftalara kadar sürebilir.Tekrarlayabilir.Tedavisinde antibiyotik ve antihistaminikler kullanılır.

    Temporal Arterit :

    – 60 yaş üzerindeki hastalarda görülür.Tek taraflı bir baş ağrısıdır.Saniyelerden saatlere kadar sürebilir.Yaşam boyu tekrarlar.Tedavisinde steroidler kullanılır.

    Trigeminal Nevralji :

    – Bıçak gibi saplanan yüz ağrısı olarak tanımlanır.Tedavisinde karbamazepin veya cerrahi tedavi uygulanır.

    Atipik Yüz Ağrısı :

    – Ağırlık hissi veren sürekli diffüz yüz ağrısı.Tedavisinde amitriptilin veya klordiazepoksid kullanılır.

    Baş Ağrılarının Tedavisi :

    Baş ağrılarının tedavisi için bir nöroloji doktoruna başvurmak şarttır. Yukarıda sayılan baş ağrıları nedenlerini ancak bir nöroloji doktoru değerlendirebilmektedir. Hastalar tarafından sık yapılan bir hata özellikle tekrarlayan baş ağrısı durumunda ağrı kesici ilaçlarla durumlarını idare etmeye çalışmaktır. Oysa örneğin migren durumlarında kullanılan ilaçlar tamamiyle farklıdır. Çünkü migren ağrısı beyin damarlarından kaynaklanmaktadır.

  • Alternatif Depresyon Tedavisi

    Alternatif Depresyon Tedavisi

    Depresyon; sizi hedeflerinizi gerçekleştirmekten uzaklaştıran, duygu durumunuzu olumsuz yönde etkileyen ve motivasyonunuzu düşüren bir ruhsal bozukluktur. Farklı şekillerde ortaya çıkan hastalık hayatınızda önemli bir rol oynayabilir. Günümüzde depresyon tedavisinde terapi ve ilaçlar bir arada kullanılmaktadır ve tedavisi mümkündür. Alternatif depresyon tedavisi yöntemleri arıyorsanız beslenme ve düzenli egzersizlerle bu profesyonel tedavi sürecine katkıda bulunabilirsiniz.

    Kaçınılması Gereken Gıdalar
    Beslenme programınıza özen göstererek depresyonun bazı belirtilerini azaltmanız mümkün. Uzak durulması gereken ilk şey alkol. Alkol başlangıçta belki ruh halinizi üst seviyelere çıkarıp olumsuz düşüncelerden kurtulmanıza yardımcı olabilir ancak gerçekte bir depresandır ve bir süre sonra duygu durumunuzu daha da kötü yapar. Depresyon döneminde alkol tüketimi cazip gelebilir ancak bunun sonunun alkol bağımlılığı olabileceğini unutmayın.

    Rafine karbonhidratlar ve şeker bakımından zengin gıdalar depresyon semptomlarını arttırabilir. Bu tip gıdalar kan şekerini aniden yükseltir ve aynı şekilde hızla düşmesine neden olur. Kan şekerinin bu kadar hızlı değişmesi yorgunluğa ve sinirlilik haline yol açabilir.

    Tüketilmesi Gereken Gıdalar
    Omega 3 yağ asidi bakımından zengin gıdaları arttırın ve en az haftada 3 kez bu esansiyel yağ asidini içeren gıdalar tüketin. Omega 3 tek başına ruh halini geliştirmenize yardımcı olabilir. Depresyondayken ceviz, keten tohumu, zeytinyağı ve yağlı balık gibi gıdalar tüketebilirsiniz.

    Kan şekerinizi belirli bir seviyede tutmak için yavaş sindirilen gıdalar tüketebilirsiniz. Kahverengi pirinç, tam tahıllı makarna, kepekli tahıllar bu dönemde gıdalar nedeniyle oluşan yorgunlukla baş etmenizde yardımcı olacaktır.

    Folik asit ve B-12 vitamini eksikliği depresyon belirtilerinin artmasına ve şiddetlenmesine neden olabilir. Turunçgiller, baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler ve yumurta gibi gıdalar yiyerek B vitamini tüketimini arttırabilirsiniz. Sağlık marketlerde B vitamini desteklerini bulabilirsiniz ancak bunların olası yan etkileri hakkında bilgi almak ve sizin için uygun olup olmadığını öğrenmek için doktorunuza danışmalısınız.

    Alternatif Depresyon Tedavisinde Egzersizin Rolü
    Depresyondaki birinin fiziksel olarak aktif olması zor olabilir ancak yapılacak düzenli egzersizler ruh halini kesinlikle yukarı taşıyacaktır. Bazı insanlar için egzersiz antidepresan ilaçlar kadar etki sağlayabilir. Düzenli egzersiz kişinin kendini daha iyi hissetmesini sağlayan endorfin salgılatır ve nörotransmitterleri artırarak stresi hafifletir.

    Egzersizin depresyon üzerinde olumlu etkilerini görmek için düzenli egzersizi bir alışkanlık haline getirin. Örneğin haftada 5 gün günde 35 dakika yapılan tempolu yürüyüşler faydalı olabilir.

  • Miğrene Çözüm : Çekirgeler

    Miğrene Çözüm : Çekirgeler

    Çok çeşitli sebeplere bağlı olarak meydana gelen migren ağrılarının bir nedeni de basınç, aşırı sıcaklık ya da nem gibi hava değişiklikleridir. İşte, insanlarda migren ağrılarına sebep olan bu hava değişikliklerine karşı, çekirgelerin sinir sisteminde özel bir teknoloji devreye girer ve canlıyı korur.

    Bilim adamlarını hayrete düşüren çekirgelerdeki bu özel koruma sistemi, aynı zamanda iki önemli soru üzerinde yoğunlaşılmasına da neden olmuştur:

    Çekirgelerdeki bu özel sinir sistemi nasıl çalışır?
    Bu sistem, migren tedavisi için yol gösterici olabilir mi?
    İnsanların sinir sistemi, merkezi ve çevresel (periferik) sistem olmak üzere iki kısımdan oluşur. Çevresel sinir sistemi, vücudun her tarafından gelen algı (tat, dokunma, görme, işitme, vücudun pozisyonu, ağrı, ısı, titreşim vb) bilgilerini merkeze taşıyan ve merkezden çıkan emirleri kas veya salgı bezi gibi ilgili yerlere götüren sinir bağlantılarından oluşur.

    İşte, bilim adamları bir yandan çekirgenin insana benzeyen sinir sistemi karşısında hayrete düşerken, diğer yandan da çekirgenin çevresel koşullar değiştiğinde basınca karşı gösterdiği direncin nasıl çalıştığını araştırmışlardır.

    Çevresel Koşullar Tehlike Oluşturduğunda Çekirgenin Sinir Sistemi Nasıl Çalışır?

    Çekirgelerin sinir sistemini inceleyen araştırmacılar, merkezi sinir sistemindeki sinir hücrelerinin solunum döngüsünü kontrol ettiğini keşfetmişlerdir. Buna göre havada meydana gelen bir değişiklik örneğin oksijen azlığı veya aşırı sıcağın etkisiyle, canlı önce hızlı hızlı nefes almaya başlıyor, daha sonra da komaya giriyordu. Ama sıcaklık düştüğü ya da oksijen seviyesi yükseldiği zaman tekrar normal haline dönüyordu. Bu şekilde hem enerji tasarrufu sağlıyor, hem de acı hissini azaltıyordu.

    Çekirgenin dışarıdan gelen uyarıların olumsuz olması durumunda koma haline girmesi, gerçekte hücre dışı potasyum iyonlarının yükselmesiyle bağlantılıdır. Sinir sisteminin düzgün çalışması için hücrelerin içinde potasyumun yüksek, hücre dışında ise düşük olması gerekir. İşte, çekirgenin hayatını kurtaran, bu dengenin değişmesidir.

    Çekirgelerin Sinir Sisteminin Uyarı Mekanizması Migren Tedavisinde Yol Gösterici Olabilir

    Çekirgelerin sinir sistemlerinin, yüksek ısılarda ve oksijen azalmasıyla basıncın değiştiği durumlarda nefes almalarını nasıl kontrol ettiğini gözlemleyen bilim adamları, canlının çok yüksek sıcaklıklara karşı gösterdiği reaksiyonun memeli canlılarda görülen bir rahatsızlıkla ve insanlarda görülen migrenle yapısal anlamda benzer olabileceğini bulmuşlardır. Nitekim koşullar tehlikeli olduğunda geçici olarak sistemlerini durduran, bu şekilde enerji tasarrufu yapan ve vücuduna gelecek zararları engelleyen çekirgenin içinde bulunduğu bu koma halinin insanlarda migrenin başlama mekanizmasıyla birçok ortak özellik gösterdiği anlaşılmıştır.

    Yüksek hassasiyet nedeniyle bazı insanlarda beynin belli bölgeleri çok fazla uyarıya maruz kalabilmektedir. Araştırmacılar, migrenin -çekirgede olduğu gibi- geçici olarak sistemi kapayarak bu yoğun uyarılmaya karşı bir dinlenme sağladığını düşünmektedirler. Ameliyatlar esnasında insanın bayıltılmasında da merkezi sinir sisteminde benzer faaliyetler gözlenmiştir. Ayrıca araştırmayı yürüten Prof. Dr. Mel Robertson, çekirgelerin sinir sistemiyle ilgili keşfedilen önemli diğer bir gerçeği şöyle vurgulamıştır:

    “Çekirgelerin sinir sistemlerinin baskıya karşı daha dayanıklı olması için onları önceden hazırlayabileceğimizi keşfettik. Eğer bu sistem insanlarınkiyle aynıysa, o zaman aynı işlemler migreni tetikleyen diğer sebepler oluştuğunda -baskı ve stres durumunda- insanlarda da beyin fonksiyonlarını koruyabilir.”

    İşte çekirgede meydana gelen bu dirençten yola çıkarak ve bu sistem incelenerek, tam olarak kaynağı bilinmeyen migrene neyin sebep olduğunu anlamak ve acı verici etkilerini azaltmak mümkün olabilecektir. Çekirgeler migren için yeni tedaviler geliştirmede anahtar rol oynamaktadırlar.

    İlgili konular ;
    Migren kesin çözüm
    Migren Belirtileri

  • İşte aşırı terlemenin çözümü!

    İşte aşırı terlemenin çözümü!

    Terlemenin vücudun bir savunma mekanizması olduğunu ve bu şekilde vücut sıcaklığının ayarlandığıdır. Aşırı terlemenin (hiperhidrozis) ise özellikle eller, koltuk altı, ayaklar, alın, yüzde ve vücudun geri kalan bölgesinde normal fizyolojik ve duygusal durumların ötesinde terleme olması durumu olduğunu , “Bu durum normal ter bezlerinin uyaranlara abartılı cevap vermesinden kaynaklanmaktadır. Ellerde terlemenin fazla olması, koltuk altlarının sık sık ıslanması kişilerin yaşam kalitesini etkiler. Genellikle bu kişiler çekingen, sıkılgan ve utangaçtırlar. İş ilişkileri ve sosyal hayatları etkilenir. Kişi yaşam şeklini bilinçli veya bilinçsiz şekilde değiştirir, sosyal ortamlardan uzak durur. El ve koltuk altında aşırı terleme olması tedavi gerektiren bir durumdur ve kesin tedavisi endoskopik torakal sempatikotomidir. Hasta ertesi gün taburcu edilir ve bir hafta içinde çalışma hayatına dönebilir. El terlemesi için başarı yüzde 99, koltuk altı için bu oran yüzde 90′dır. Ameliyatın hemen sonrası eller, koltuk altı ve çoğu zaman da ayaklar kurumuş olur” dedi.

    TEDAVİ YÖNTEMLERİ

    Tedavi yöntemleri, “Alüminyum klorit ve etil alkol karışımlı kremler, sistemik antikolinerjik ilaçlar, beta blokör ilaçlar, iontoforez (el ve ayaklara elektrik akımı uygulamasıdır), botox uygulaması, liposakşın (yağ aldırma). Bu yöntemlerin çoğu günümüzde uygulanmaktadır ancak hiç biri kesin çözüm değildir. Bazılarının tedaviye bağlı yan etkileri fazla iken bazıları kısa süreli ve pahallı tedavi yöntemleridir” diye konuştu.

    Ameliyatın özellikle el, koltuk altı ve yüz terlemelerinde kesin ve mükemmel sonuç verdiğini , “Genel anestezi altında, kamera yardımıyla kapalı olarak yapılan ameliyat ile sempatik sinir fonksiyonu bölgesel olarak ortadan kaldırılır (klips, sinirin kesilmesi veya yakılması, kesilip çıkarılması). Açık yöntemle yapılan ameliyatlar günümüzde bu hastalarda artık terk edilmiştir” şeklinde konuştu.

    AMELİYAT YÖNTEMLERİ

    Kamera yardımı ile yapılan kapalı ameliyatlar: “Endoskopik torakal sempatektomi: Göğüs boşluğu içinde ilerleyen ve el, koltuk altı ve yüzü etkileyen sempatik sinirin kısmi olarak çıkarılmasıdır. Bu ameliyat yöntemi yan etkileri nedeniyle günümüzde artık uygulanmamaktadır.

    Endoskopik torakal sempatikotomi: Göğüs boşluğu içindeki sempatik sinirin makas veya koter (kesici ve yakıcı özelikte elektirikli cihaz) ile sadece bir bölgeden kesilmesidir. Günümüzde en sık uygulanan yöntemdir.

    Klips ile sempatik blokaj: Göğüs boşluğu içindeki sempatik sinire titanyum veya polimer klipslerle blokaj uygulanmasıdır. Yan etkileri daha az olmasından dolayı tercih edilmekte ve uygulanmaktadır.

    Hastanın klips ile ameliyat sonrası kompensatuvar (dengeleyici) terlemeden veya diğer yan etkilerden rahatsız olması durumunda klipsin çıkartılarak hastanın tekrar eski durumuna döneceği bildirilmektedir ancak bu bilimsel olarak kanıtlanmamıştır. Klipsin sinire yaptığı baskı sonucu sinir dokusunda hasar meydana gelmektedir. Hastaya klips çıkarıldıktan sonra 1-3 ay içinde sinir kendini yenileyip eski fonksiyonlarını kazanabilir ancak bu düşük bir ihtimal olup kesin değildir. Klipsin çıkarılması sonrası şikayetlerin geriye döneceği garanti edilmemelidir.”

    AMELİYAT RİSKLERİ VE YAN ETKİLERİ

    Ameliyatın genel anestezi altında yapıldığını ve herhangi bir ameliyatta ortaya çıkabilecek problemlerin endoskopik torakal sempatikotomi için de geçerli olduğunu , “Bu ameliyattan sonra hastaların yüzde 1-5′inde bazı komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Bunlar pnömotoraks (göğüs boşluğunda hava kalması), interkostal nöralji (ameliyat bölgesinde ağrı), horner sendromu (göz kapağında hafif aşağı inme), kanama gibi durumlardır. Yan etki olarak kompenzatuvar terleme (yüzde 10-70) görülebilir.

    En çok sırt, karın, kalça, bacaklar gibi bölgelerde görülür. Bu durum ameliyat sonrasında en sık rastlanan problemdir ancak hastalar genellikle günlük hayatlarını fazla etkilemeyen bu durumdan şikayetçi olmazlar. Endoskopik torakal sempatikotomi tecrübeli bir cerrah tarafından uygulanırsa son derece güvenli bir yöntemdir. Bu ameliyat yaklaşık 3 yıldır Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahi Anabilim Dalı’nda uygulanmaktadır. Ameliyat video yardımıyla kapalı olarak yapılmakta ve hastalar ertesi gün taburcu edilmektedir. Kliniğimizde aksiler ve palmar hiperhidrozis nedeniyle ameliyat edilen hastalarda başarı oranı yüzde 95′in üzerinde, hasta memnuniyeti yüzde 90′ın üzerindedir.”

    Aşırı Terleme Sorununuza Bitkisel Çözümler

    Aşırı terleme normalde sağlığa zarar vermez. Terlemeyi önleyici pomad ve losyonlar mevcuttur. Terlemeye bitkisel tedavi olarak şu kürleri önerebiliriz.

    – 1 bardak kaynar suya 2-10 gr Adaçayı konur ve 10 dk. bekletilir. Günde 2-3 bardak içilir.
    – Nane suyundan günde 20 gr içilir.
    – Meşe mazısı toz haline getirilir 5 gr. kitre ile içilir.
    – 1 bardak suya 6-10 gr. meşe kabuğı ufalanarak konur. 5 dk. kaynatılır bu su ilayaklar yıkanır.
    – Günde 3-4 damla elma yağı 1 fincan su il içilir
    – 1 bardak kaynar suya 2-10 gr. at kuytuğu konur 10 dk. bekletilir günde 2-3- bardak içilir.
    – Erik hoşafı yapılıp içilir.

  • Migren Belirtileri

    Migren Belirtileri

    Migren , ataklarla karakterize bir baş ağrısı hastalığıdır. Auralı ve aurasız başta olmak üzere çeşitli tipleri vardır. Özellikle son 20 yılda yapılan araştırmalar migrenin başlıbaşına bir hastalık olduğunu ve toplumlarda geniş kesimleri etkilediğini ortaya koymuştur. İnsanların çoğu yaşamlarının bir döneminde baş ağrısıyla karşılaşmışlardır. Çoğunlukla migren diğer tip baş ağrılarıyla karıştırılma eğilimi gösterir. Bu nedenle gerekli muayene ve tetkikler yapıldıktan ve hasta hikayesi incelendikten sonra teşhis konulabilir. Belirtiler , sorunlar kişiden kişiye değişiklik gösterdiği için tedavisi de kişiye özel yapılır.

    Migrenin de kendi içerisinde çeşitleri vardır. Auralı migren en sık görülen tipidir. Migrende görülen baş ağrısı genellikle zonklama , nabız atması şeklindedir ve tek taraflıdır. Halk arasında yarım baş ağrısı olarak da isimlendirilir. Ağrı ataklarla gelir. Bu atakların süresi değişkenlik göstermekle birlikte 3-72 saat arasında etkili olur. Daha sonra ağrılar geçmeye ve hasta düzelmeye başlar.

    Bazı hastalar ağrının başlayacağını önceden hissedebilirler.

    Migren , 4 aşamalı bir süreç gösterir.

    1- Ön belirti evresi
    2- Aura evresi
    3- Ağrı evresi
    4- Ağrı sonrası evre

    Ön belirti evresi kişiden kişiye değişmekle birlikte bazı ortak noktalarda buluşmak mümkündür. Bunlar ensede başlayan sertlik , davranış değişiklikleri , gerilme duygusu , huzursuzluk , yorgunluk ve uyku eğilimidir. Bazı hastalar ağrının başlayacağını bu evrede hissedebilirler.

    Aura evresinde atak öncesi yine değişkenlik gösteren semptomlar yaşanır. Görme bozuklukları, görüntüde siyah noktalar , ışık çakmaları , görüntüde şekil bozuklukları , konuşmada güçlük , işitsel bozukluklar , ellerde ve baş kısmına doğru ilerleyen uyuşma ve karıncalanmalar görülür.

    Ağrı evresinde 3-72 saat süren , tek taraflı , zonklama tarzında , orta veya ağır şiddette bir baş ağrısı görülür. Atakların şiddeti kişiden kişiye değişir. Ağrı sırasında hasta ışık ve sesten rahatsız olur. Ağrının şiddeti gözde basınç hissi yaratabilir. Bazı gıdalar , kokular ve fiziksel aktivite ağrının şiddetini arttırabilir. Bu durumda kişi karanlık ve sessiz bir ortam arayışına girer. Ağrı evresine bulantı ve kusma eşlik edebilir. Migrenin atak evresi kişiyi sosyal yaşamdan uzaklaştıran , fiziksel aktiviteyi ve günlük yaşamı hatta aile ilişkilerini olumsuz etkileyebilen bir süreçtir.

    Ağrı sonrası evrede de farklılıklar gözlenir. Kimi hasta halsiz , bitkin ve uyku eğilimli olurken kimisi de yeniden doğmuş , coşkulu ve mutlu bir ruh tablosu çizebilir.

    Migreni tetikleyen bazı etkenler vardır. Hipoglisemi , fazla şekerli gıdalar, süt, çikolata , yumurta , asitli içecekler, nikotin , baharatlı yiyecekler , kırmızı et, alkol , su kaybı , öğün atlama , ağır fiziksel aktivite , az ya da fazla uyku , stres gibi unsurlar migren ağrılarını tetikleyebilir.

    Su içmek , dinlenmek , sık aralıklarla beslenmek , açık havada yürüyüş yapmak , huzurlu ortamlarda bulunmak ağrıların hafiflemesinde etkili yöntemlerdir.

    Tüm bunların dışında uzman bir doktordan yardım alıp tedavi olmak hem migrenin kolay atlatılmasında hem de yaşam kalitesini korumak anlamında yapılması gerekli en doğru yöntemdir.

    İlgili Konular ;

    – Migren ağrısı çekenler ne tür ilaçlar kullanabilir?
    – Migren hastaları nelere dikkat etmeli?
    – Migrenden tamamen kurtulmak mümkün mü?
    – Uyumak migren atağının geçmesini sağlar mı?
    – Migren tedavi edilmezse ataklar sıklaşır mı?
    – Yoga ve pilates migren tedavisinde kullanılıyor mu?
    – Migren nasıl bir hastalıktır?
    – Kimler migren ağrılarına daha yatkındır?
    – Migrenin türleri nelerdir?
    – Hangi durumlar migren atağına neden olabilir?
    – Hangi yiyecekler migreni tetikleyebilir?
    – Tansiyon ile migren arasında bağlantı var mı?
    – Baş ağrısının migrenden kaynaklandığını nasıl anlayabiliriz?

  • Rahim Mantarı ve Tedavisi

    Rahim Mantarı ve Tedavisi

    Derideki mantar hastalığının vajina bölgesinde görülmesidir.

    Rahim Mantarının Sebepleri

    Rahim mantarının ana sebebi bir mantar türü olan candida albicans’tır. Sağlıklı kadınlarda, normal olarak ağız içinde bulunan bir mantardır. Bu hastalığın belirtisi, kaşıntıyla beraber beyaz renkli bir akıntıdır. Elden geldiğince mantarlı bölgeyi kaşımamak ve hastalığın başka bölgelere de bulaştırmamak gerekir. Kirli çamaşırlar iyi yıkanmalı ve durulama suyunda da dezenfekte ilaçlar kullanılmalıdır. Rahim mantarına sebep olan candida albicans mantarı çok bulaşıcıdır, bu nedenle kişisel temizliğinize önem vermeli ve diğer bölgelere de bu rahatsız edici mantar hastalığını bulaştırmamak için dikkatli olmalısınız.

    Rahim Mantarı Tedavisi için tavsiyeler

    Temiz bir kabın içine 100 gram kadar vazelin, yarım kahve fincanı kükürt ve bu karışımı merhem haline getirecek kadar suyla birlikte karıştırılıp, mantarlı bölgeye günde 2 kez uygulanır.

    Rahim Mantarının Bitkisel Tedavisi için Gereken Şifalı Bitkiler

    Çörek otu, Kasnı ağacı (şeytan tersi), Ada Çayı, Beş parmak otu, Kekik, Bal

    Rahim Mantarının Bitkisel Tedavisi için karışımın hazırlanışı:

    Çörek otunun taneleri sert bir zeminde dövülerek ezilir. Ezilen taneler on beş dakika süre ile kaynar suda demlenir. Süzülerek elde edilen sıvı dinlendirildikten sonra, tedavi süresince günde üç fincan içilir.

    Kasnı ağacının kökleri bir saat süre ile suda kaynatılır. Süzülerek elde edilen sıvı banyo suyuna karıştırılır. Hazırlanan bu karışımla günde iki kez oturak banyosu yapılır.

    Ada çayı, kekik otu veya beş parmak otu yirmi dakika süre ile kaynar suda bekletilir. Süzülerek elde edilen sıvı, şerbet kıvamına gelinceye kadar bal ile tatlandırılarak karıştırılır. Hazırlanan şerbetten tedavi süresince günde üç bardak ısıtılarak içilir.

    İlgili Konular ;

    – Vajinal mantar nasıl tedavi edilir?
    – Vajinal mantarın belirtileri nelerdir?
    – Vajinal mantar nasıl teşhis edilir?
    – Vajinal mantar cinsel yolla bulaşır mı?
    – Vajinal mantarın nedenleri nelerdir?
    – Vajinal mantar sık görülen bir sorun mu?
    – Hamilelik döneminde vajinal mantarlara daha sık mı rastlanır?

  • Neovadiol Contours GF

    Neovadiol Contours GF | 1Vichy’de ilk defa dudak ve göz çevresi bakımında,
    Özel formlu ergonomik soğutucu başlıklı,
    doku yapılandırıcı* teknoloji kullanıldı!

    Hormonal yavaşlama ile cildin yoğunluk kaybına, yağ dokusunun eksilmesi de eklenir. Özellikle ince olan göz ve dudak çevresindeki cilt gevşer ve buruşur.

    Yeni nesil formülü cildin dokusunu 10 günde ** yeniden yapılandırmak için patentli bileşenler PRO-XYLANE ve PROTEIC-Gf ile zenginleştirilmiştir. 220 kadın üzerinde menopozun görünür işaretlerinin düzelmeleri klinik olarak kanıtlanmıştır***.

    Neovadiol Gf Contours Göz ve Dudak Çevresi Bakımı kullanan 50-60 yaş arası kadınların %74’ü, kullanımdan hemen sonra elde edilen pürüzsüzlük etkisinin tüm gün devam ettiğini belirtmektedirler****.

    Neovadiol Gf kullanımda yoğun ve zengin içeriktedir. Masajın etkisi ile ferah bir jele dönüşüp, ciltte yağ etkisi bırakmadan besleyici aktiflerini cilde salar. Kadınların %88’i daha rahat bir cilde sahip olmuşlardır*****.

    ÖZEL SOĞUTUCU ERGONOMİK BAŞLIK

    Özel ergonomik soğutucu başlık, göz ve dudak çevresinin anatomisine en uygun şekilde uygulama yapmayı sağlamaktadır.

    Çinko, alüminyum ve magnezyum kaplamalı başlık, daha iyi hissetmek ve anında pürüzsüz bir etki için, ferahlatıcı etki sağlamaktadır.

    Kadınların %90’ı soğutucu başlığın ferahlığını beğenmişlerdir*****.

    GÜÇLENDİRİCİ VE YATIŞTIRICI VİCHY TERMAL SUYU İÇERİR
    DERMATOLOJİK VE OFTAMOLOJİK KONTROLLER ALTINDA TEST EDİLMİŞTİR
    HİPO-ALERJENİKTİR
    PARFÜM İÇERMEZ
    Tavsiye edilen tüketici satış fiyatı: 64,9 TL

    * Proteic Gf +Pro-Xylane birleşimi, in-vitro test
    ** In-vitro test.
    *** Yüz konturu ve boyun
    **** 62 Neovadiol kullanıcısı kadının kişisel değerlendirmesi.
    ***** 51 menopozlu kadının kişisel değerlendirmesi.