Etiket: ilaç

  • Uyku İlaçları Zararlı Mıdır, Yan Etkileri Nelerdir?

    Uyku İlaçları Zararlı Mıdır, Yan Etkileri Nelerdir?

    Uyku ilaçlarının zararlı olup olmadığı, uyku problemi çekenler tarafından oldukça merak edilmekte ve uyku ilaçlarının yan etkilere sahip olup olmadığı araştırılmaktadır. Günde en az 6 saat uyumak insanlar için bir ihtiyaçtır. Uykuya dalmada yaşanılan güçlükler, sık sık uykunun bölünmesi ve yorgun olunmasına karşın yaşanılan uyku bozuklukları genellikle psikolojik kaynaklı rahatsızlıklardır. Bu şekilde şikayetleri olanlar bu rahatsızlıklarından kurtulmak için uyku ilacı kullanmaktadır.

    Uyku İlacı Kullanmak Zararlı Mıdır?

    Uyku ilaçlarının zararlı olup olmadığı konusuna “Uyku ilacı öldürür mü” şeklinde sorularla cevap aranmaktadır. Her ilaçta olduğu gibi uyku ilaçlarında da yan etkiler ve birtakım zararlar mevcuttur. Fakat psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde sık sık tercih edilen uyku ilaçları doktor tavsiyesi üzerine kullanıldığında;

    • Bedensel ve zihinsel yorgunluklardan kurtulma,
    • Uyku düzensizliklerinin önüne geçme,
    • Psikolojik rahatsızlıkların tedavisi edilmesinde

    Başarılı sonuçlar vermekte ve insan hayatına olumlu etki etmektedir. Doktor tavsiyesi alınmadan gelişi güzel kullanılan ve reçetesiz temin edilen uyku ilaçlarının meydana getireceği olumsuzluklar sağladığı yarardan fazla olduğundan bu tür uyku ilaçlarının kullanımından kaçınılmalıdır.

    Uyku İlaçları Zararlı Mıdır, Yan Etkileri Nelerdir? | 1

    Uyku İlacı Ne Zaman Kullanılmalıdır?

    Uyku ilacı reçetesiz alınır mı sorusunun cevabı olumlu olarak karşılanmakla birlikte eczanelerden reçetesiz alınan ilaçlar reçeteli ilaçlara göre daha düşük dozlarda ve bitkisel etken maddeler şeklinde üretilen ilaçlardır. Bu tür ilaçların yan etkileri reçeteli ilaçlara göre daha az olmakla birlikte uyku ilaçlarının bağımlılık yapabileceği gerçeği asla unutulmamalıdır.

    Reçeteli satılan uyku ilaçları ise yeşil reçeteli, kırmızı reçeteli ve normal reçete ile temin edilen türden ilaçlardır. Genellikle psikiyatri uzmanları tarafından yazılan bu ilaçlarda uyku düzensizliğinin önlenmesi ve psikolojik sorunların azaltılması amaçlanmaktadır. Reçeteli satılan her uyku ilacı farklı kişilerde farklı etki yapabilir. Bu sebeple reçeteli yazılan uyku ilacından beklenen faydayı göremediyseniz doktorunuza müracaat etmenizde yarar vardır.

    Uyku İlaçlarının Olası Yan Etkileri Var Mıdır?

    Uyku ilaçları uyku problemi çeken, stres ve psikolojik rahatsızlık yaşayanlar tarafından oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır. Uyku ilaçları reçeteli ve reçetesiz olarak satılan türlerde temin edilebilmektedir. Uyku ilacı kullanmaya karar vermişseniz bunu mutlaka doktor tavsiyesi üzerine yapmanızda yarar vardır. Çünkü uyku ilacından beklenen fayda zamanla yan etkiler oluşturmakta ve sağlığınızı olumsuz etkilemektedir. Uyku ilacı yan etkileri;

    • Sürekli kullanma isteği uyandıran ve doz artırımı gerektiren bağımlılıklara neden olma,
    • Depresyon ve yüksek tansiyon gibi rahatsızlıkları tetikleme,
    • Yaşlı kimselerde düşme, baş dönmesi, bayılma gibi etkiler,
    • Erken ölüm riski gibi olumsuz durumlar,
    • Alzheimer ve unutkanlık gibi beyne zarar veren sonuçlar,
    • Sabah uyku hali, trafik kazaları gibi dikkat kayıpları

    Şeklinde meydana gelen ciddi yan etkileri sebebiyle uyku ilacı kullanırken dikkatli olunmalıdır. Uyku ilacı bir tedavi yöntemi olarak tercih edilmişse doktorunuzun belirlediği doz miktarı ve ilaç kullanım süreçlerine riayet edilmelidir.

    Uykuya dalma zorluğu ve uykusuzluk için çözüm Tıklayın !

    Uyku Problemi (Uyku Hapı Hakkında Bilgi) Tıklayın !

  • Eskiden Kullanılan Tedavi Yöntemleri

    Eskiden Kullanılan Tedavi Yöntemleri

    Tıbbın günümüzde olduğu kadar gelişmediği zamanlarda etkili olan eskiden kullanılan tedavi yöntemleri nelermiş biliyor musunuz? En eski tedavi yöntemleri nasıldı?

    Eskiden Kullanılan Tedavi Yöntemleri

    Günümüz tıbbında hastalıklar bilimsel ve deneye dayalı araştırmalar sonucu insanlara uygulanıyor. Peki önceden tıbbın bu kadar gelişmediği zamanlarda kullanılan tedavi yöntemleri hakkında bilginiz var mıydı? Temel bilgiler ile hastalıklara çözüm arayan insanlar ne gibi tedaviler geliştirmişler.

    İnek Dışkısı

    Eski çağlarda doğum yapan kadınların kanamalarını durdurmak ve ağrılarını azaltmak için kullanılan inek dışkısı o dönem oldukça popülermiş. İnek dışkısı yüzünden bir çok kadın tetanozdan ölüm oranları artmış.

    Eskiden Kullanılan Tedavi Yöntemleri | 2

    Ateş Karıncası

    Ateş karıncasının çenesinden elde edilen bir madde ameliyat dikişlerinde kullanılıyormuş. Ameliyattan sonra tele ateş karıncasını dişi ile dikiş atalıyormuş.

    Eskiden Kullanılan Tedavi Yöntemleri | 3

    Cıva

    Cıva içerisindeki sağlığa zararlı maddelerle ciddi hastalıklara yol açabilecek bir madde olmasına rağmen eskiden insanlar cıvayı hem içiyor hemde yaralarını tedavi etmek amacıyla kulanıyormuş.

    Eskiden Kullanılan Tedavi Yöntemleri | 4

    Yılan Eti

    Özellikle bazı kanser türlerinde insanlar tedavi amaçlı yılan eti tüketiyorlarmış. Kullanılan yılanlar elbette insanı ani ölüme sürekleyecek kadar etkili zehre sahip yılanlar değil.

    Diş Çekimi

    Eskiden insanlar diş çürüklerinin tedavisi olmadığını ve onların kurt yeniği olduğunu düşünüyorlarmış. Dişi olduğu gibi çekip ağızdan kurtların temizlenmesini bekliyorlarmış.

    Safra Kesesi Tedavisi

    Safra kesesinde  sorun olan hastalara suyun içine şarap konularak veriliyormuş  bu sayede hastalığın geçmesi bekleniyormuş.

  • Bitkisel ilaçlar nasıl kullanılmalı?

    Bitkisel ilaçlar nasıl kullanılmalı?

    Doğal veya bitkisel olanın her zaman güvenli olmadığını söyleyen Türk Gastroenteroloji Derneği Üyesi Prof. Dr. Tarkan Karakan, bilinçsizce kullanılan bitkisel ürünlerin ve bitkisel ilaçların da önemli sağlık sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulundu.

    Prof. Karakan, “Örneğin maydanoz kürü, soğan kürü gibi tamamen zararsız görünen tedavilerde karaciğer hasarı oluşabilir. Birçok bitkinin dozuna bağlı olarak karaciğer ve böbrek hasarı görülebilir ve bu öldürücü olabilir” dedi.

    İlaçların birçoğu aslında bitkilerden elde edildiğini, tedavi dozu ile tehlikeli dozun alınan miktarla ilişkili olduğunu dile getiren Karakan, bitkisel ürünlerin nasıl kullanılması gerektiğini anlattı.

    “BİTKİSEL ÜRÜNLER DOKTOR KONTOLÜNDE KULLANILMALI”

    FDA’nın bitkisel ürünler için GRAS (generally recognized as safe) yani genel olarak güvenlidir ibaresi koymakta olduğunu, uzun yıllar kullanılmış bitkisel ürünlerin yan etki kayıtlarına bakılarak bu ibarenin konulduğunu belirten Prof. Dr. Karakan, “Güvenli olduğu düşünülen bitkisel ürünler doktor kontrolünde destek (yardımcı) tedavi olarak kullanılmalıdır. Dozları belirlenmiş olmalı ve bu dozlar aşılmamalıdır. İlaçlarla olan etkileşimine dikkat edilmelidir. Son yıllarda ülkemizde de gelişen bir alan olan fitoterapi (bitki tedavi bilimi) üniversitelerde yerini almaktadır. Özellikle Eczacılık Fakültelerinde fitoterapi alanında çalışan bilim insanları ve mezunlarının gelecekte daha fazla söz sahibi olması gerekir” dedi.

    “TÜRKİYE’DE EN ÇOK KİLO VERME, KANSERDEN KORUNMA İÇİN KULLANILIYOR”

    Ülkemizde en sık bitkisel ilaç kullanımının kilo verme, kabızlık, kanserden korunma veya tedavisi amacıyla yapıldığını belirten Prof. Dr. Karakan şunları söyledi:
    “Kilo verdiren bitkisel karışımlar karaciğere oldukça hasar verebilir. Yine kabızlık için kullanılan karışımlar nedeniyle karaciğer yetmezliğinden kaybedilen çok sayıda hasta vardır. Kanserden korunma amacıyla satılan bitkisel karışımların ise kanserden koruduğunu gösteren kanıtlar çok zayıftır. Zararı yararını geçebilir. Kanser tedavisi sırasında kullanılan bitkisel ilaçlar ise kemoterapinin etkisini azaltabilir veya arttırarak hastayı hastanelik edebilir. Diğer bir konu ise hastaların doktorlarına bitkisel ilaç kullandıklarını söylememesi ve bazen gizlemesidir. Bu durumda doktorun tedavisi değişebilmekte, hatta zararlı karışımlar ortaya çıkmaktadır.”

  • Hangi ilaçla hangi besin ASLA tüketilmez?

    Hangi ilaçla hangi besin ASLA tüketilmez?

    Yoğun iş hayatı, stres, yaş ve sağlıksız beslenme sonucu yaşadığımız birçok rahatsızlık var. Bir de bunun üstüne kronik hastalıklarımız eklenince ilaç kutumuz gün geçtikçe artıyor.

    Ancak bazı ilaçlarla birlikte tükettiğimiz yiyecekler sağlığımızı iyileştirmek yerine daha da kötüleştirebilir. İşte ilaçlarla aynı anda tüketildiği takdirde insan vücuduna zarar veren, yiyecekler:

    CİNSEL GÜCÜ ARTTIRICI İLAÇLAR KULLANIYORSANIZ…

    Cinsel gücü arttırıcı ilaçlar kullanıyorsanız aynı anda greyfurt tüketmeyin! Greyfurt sağlığımıza son derece yararlıdır. Ancak cinsel gücü artıran ilaçları kullanırken greyfurt tüketmek ölümcül sonuçlara neden olabilir.

    Yine kardiyovasküler rahatsızlığınız varsa aynı anda ikisini tüketmemelisiniz. Harvard Aile Sağlık Rehberi’nde belirtilenlere göre greyfurt, ilacın yan etkilerini artırıyor.

    Hangi ilaçla hangi besin ASLA tüketilmez? | 5

    DOĞUM KONTROL HAPI KULLANIYORSANIZ…

    Doğum kontrol hapı kullanıyorsanız, mayasıl otu ve koyunkıran olarak da bilinen sarı kantaronu tüketmemelisiniz

    Sarı kantaron ve sarı kantaron içeren ilaçların tüketimi doğum kontrol haplarının etkisini azaltıyor. ABC News’in belirttiğine göre sarı kantaron tüketiminin iki hafta sonrasında doğum kontrol hapının etkisi azalıyor ve istenmeyen sonuçlara neden olabiliyor.

    TETRASİKLİN KULLANIYORSANIZ…

    Tetrasiklin kullanıyorsanız, beraberinde süt ve süt ürünleri tüketmeyin.

    Bakteri gelişimini engelleyen maddeler içeren tetrasiklin; akciğer enfeksiyonu, sinüs enfeksiyonu ve pelvik enfeksiyonların tedavisinde kullanılıyor.

    Tetrasiklin kullanırken süt, peynir ve yoğurt gibi ürünlerin kesinlikle tüketilmemesi gerekiyor. Mayo Clinic’te belirtilenlere göre süt ve süt ürünleridpelvik enfeksiyonların tedavisinde kullanılıyor.

    Tetrasiklin kullanırken süt, peynir ve yoğurt gibi ürünlerin kesinlikle tüketilmemesi gerekiyor. Mayo Clinic’te belirtilenlere göre süt ve süt ürünlerinin içerdiği kalsiyumlar, tetrasiklindeki etken maddelerin bağırsak tarafından emilimini engelliyormuş.

    KAN SULANDIRICI İLAÇ KULLANIYORSANIZ…

    Kan sulandırıcı ilaç kullanıyorsanız, beraberinde ıspanak tüketmemelisiniz! Clevand Clinic’teki kardiyovasküler ve kalp uzman ekibinin belirttiklerine göre, ıspanakta yer alan K vitamini kan sulandırıcı ilacın etkisini sıfıra indiriyor.

    K vitamini, ıspanak, çilek, brokoli, Brüksel lahanası, avokado ve havuçta yoğun miktarda bulunuyor. Bu sebze ve meyveleri tüketiyorsanız kan sulandırıcı ilaç kullanmanıza gerek yok. Eğer hem ilacı alır hem de bu yiyecekleri tüketirseniz kanınız inanılmaz bir hızla pıhtılaşmaya başlar.

    BETA BLOKER KULLANIYORSANIZ…

    Beta bloker kullanıyorsanız, beraberinde meyan kökü tüketmeyin. Beta bloker en çok yüksek tansiyonu düşürmek amacıyla kullanılıyor.

    Günde 50 gram meyan kökü tüketmek beta bloker kullanılıyorken son derece zararlı. Bir de yüksek tansiyonunuz varsa durum daha da ciddileşiyor.
    Eğer yüksek tansiyonunuz varsa ve beta bloker kullanıyorsanız meyan kökü tüketmemeye çalışın.

    TANSİYON İLACI KULLANIYORSANIZ…

    Tansiyon ilacı kullanıyorsanız, beraberinde muz tüketmeyin! Tansiyon ilaçlarının amaçlarından biri de vücuttaki potasyum oranını arttırmaktır.

    Yüksek oranda potasyum içeren yiyeceklerden en çok tüketileni de portakal ve patatestir.
    Herkesin vücudu farklıdır ve farklı ilaçlara karşı farklı reaksiyon gösterir.

  • Hamilelikte kullanılan ilaçlar bebekte katarakt yapıyor

    Hamilelikte kullanılan ilaçlar bebekte katarakt yapıyor

    Genellikle yaşlılık hastalığı olarak bilinen katarakt, bebeklerde de görülebiliyor. Bebeğin katarakt olmasında, annenin hamilelikte kullandığı ilaçların önemli etkisi var

    Çocuklarda kataraktın doğumdan itibaren her an ortaya çıkabileceğini söyleyen Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Tülay Kılıç, “Bebeklerde ve çocuklarda katarakt çok çeşitli nedenlere bağlı olarak gelişebilir. Özellikle annenin hamileyken geçirdiği kızamık ve kızamıkçık gibi enfeksiyonların yanı sıra, hamileliğin ilk 3 ayında kullanılan antibiyotik ve antiviral ilaçlar çocukluk çağı kataraktının gelişmesini büyük oranda etkilemektedir” dedi.

    Bazı bebeklerin katarakt ile doğabildiğini, bazılarında ise doğumdan itibaren 3-6 ay ya da 1 sene sonra katarakt geliştiğini belirten Kılıç, 4 ile 6 yaşına kadar olan tüm katarakt vakalarının “bebeklik çağı kataraktı” olarak adlandırıldığını söyledi:

    Katarakt, bazı vakalarda herhangi bir nedene bağlı olmadan ailelerden geçişli olarak çıkabileceği gibi çok çeşitli nedenlere bağlı olarak da görülebiliyor. Örneğin, bebeklik çağı kataraktındahamilelik süreci belirleyici özellikte. Anne adaylarının hamileliklerinin ilk 3 ayında kullandıkları antibiyotik ve antiviral ilaçlar bebeklerde başta göz sağlığı olmak üzere organ gelişimini olumsuz etkilerken, katarakt oluşumundan da sorumlu tutulmaktadır.”

    FOTOĞRAFLARDAKİ KIRMIZI GÖZE DİKKAT

    Anne ve babaları bebeklik çağı kataraktına karşı uyaran Op. Dr. Tülay Kılıç “Günümüzde maalesef çoğu aile çocuğundaki kataraktı fark etmiyor. Çocuk 4-5 yaşına geldiğinde tesadüfen ortaya çıkan kataraktların sayısı azımsanmayacak kadar fazla. Bu nedenle çocuklarda her yıl rutin göz muayenesi asla ihmal edilmemeli ve anne- babalar kataraktın belirtilerine karşı bilinçli olmalıdır” dedi.

    Kataraktın bebeklerin göz bebeklerinde beyazlaşma, koyulaşma ya da tek gözde kayma şeklinde ortaya çıktığını söyleyen Kılıç “Ayrıca fotoğraflarda bebeğin sadece bir gözünün kırmızı çıkması, kırmızı alanın içinde siyah gölgelerin bulunması da çocuklarda katarakta ait önemli bir bulgudur. Bu belirtileri fark eden aileler, çocuklarını hiç vakit kaybetmeden bir göz hastalıkları uzmanına götürmelidir” uyarısında bulundu.

    GÖZ TEMBELLİĞİNE VE ŞAŞILIĞA DA SEBEP OLABİLİR!

    Katarakt teşhisi konmuş ya da katarakt ameliyatı olmuş bir çocuğun belli bir yaşa kadar veya devamlı gözlük kullanması gerekebileceğini belirten Tülay Kılıç, “Bebeklerde katarakt, ileriki yıllarda göz tansiyonu, göz tembelliği ve şaşılık riskini de beraberinde getirebiliyor. Bu nedenle katarakt, bir çocuğun erişkinliğinde de takip edilmesini gerektiren bir durumdur” dedi.

    Kaynak: posta.com.tr

  • Bunları yapmadan hamile kalmayın

    Bunları yapmadan hamile kalmayın

    Pek çok kadının vazgeçilmez isteğidir anne olmak. Minik yavrusunu sağlıkla kucağına almak. Peki üzerine titreyeceğiniz, hayatınızdaki bu en değerli varlık için hamile kalmadan önce almanız gereken tedbirler olduğunu biliyor muydunuz?

    JİNEKOLOJİK MUAYENE
    Artık anne olmak istiyorsunuz. Buna kendinizi hazır hissediyorsunuz. O halde vücudunuzu da hazırlamanız gerekiyor. Hamile kalmadan önce mutlaka bir jinekoloji uzmanına giderek, olağan bir jinekolojik muayeneden geçilmeli. Böylece hamileliğe engel olan bir durumun tespitinin yanı sıra, hamilelik sırasında tehlike yaratabilecek durumlar da ortaya çıkarılabilir.

    Jinekoloji bölümümüz için tıklayın!

    SİGARAYA SON
    Artık zararını bilmeyen yok. Ölümcül hastalıklara zemin hazırladığı sayısız araştırma ile kanıtlanan sigaranın, bebeğinizi de fazlasıyla tehdit edeceğini bilin. Sigara kullanıyorsanız mutlaka bırakın. Alkol almayın ve herhangi bir madde bağımlılığınız varsa mutlaka bağımlılık tedavisi alın.

    İLAÇLARINIZI DANIŞIN
    Herhangi bir nedenle kullandığınız ilaçlarınız olabilir. Bazı ilaçlar hamilelikte bebeğin sağlığını olumsuz etkileyebiliyor. Bu nedenle hamile kalmaya karar verdiğinizde bu ilaçlarınızı hem ilacı veren branş hekimine hem de jinekoloğunuza danışmanız gerekiyor. İlaçlarınızın hamilelikte kullanım güvenliği hakkında bilgi alın.

    EVCİL HAYVAN MUAYENESİ
    Evinde evcil hayvan besleyenlerin sadece kendilerinin muayeneden geçmesi yeterli değil. Bu sevimli dostlarımızın aşılarının tam olduğundan emin olmak gerekiyor. Ayrıca hayvanlardan geçebilecek hastalıklar yönünden de gerekli testler için doktorunuza görünmelisiniz.

    İŞYERİNİZİ GÖZDEN GEÇİRİN
    İşyerinizde çalışma şartları, sağlıklı bir hamilelik ve sağlıklı bir bebek dünyaya getirebilmek için zannettiğimizden daha fazla önem taşıyor. Bu nedenle işyerinizde çalışma şartlarınızı mutlaka gözden geçirmeniz gerekiyor. Bazı iş kollarında radyasyona veya kimyasallara maruz kalınabiliyor. Bununla ilgili mutlaka doktorunuzdan danışmanlık isteyin.

    FOLİK ASİT TAKVİYESİ
    Hamile kalmayı planladığınız zamandan en az 3 ay önce doktorunuza danışarak günlük folik asit takviyesine başlamanız gerekiyor. Yapılan araştırmalar hamilelikte yeterli miktarda folik asit alımının, bebekte merkezi sinir sistemi anomalilerinin (sakatlıklar) görülme olasılığını önemli ölçüde azalttığını gösteriyor.

    Bebeğin hücre ve sinir sistemi gelişimi için önemli olan bu vitamin, vücutta depolanmıyor. Bu nedenle her gün alınması gerekiyor.

    Hamilelikte kullanılan ilaçlar ve vitaminler için tıklayın!

    FAZLA KİLOLARINIZI VERİN
    Fazla kilolar çeşitli hastalıklara davetiye çıkarıyor. Eğer aşırı kiloluysanız, hamilelik öncesi fazla kilolarınızdan diyetisyen eşliğinde egzersiz ile kurtulmanız gerekiyor. Aksi halde, hamilelikte kilonuza bağlı riskler artıyor.

    Unutmayın bilinçli ve sağlıklı bir şekilde kilo vermek son derece önemli. Aksi halde kulaktan dolma bilgilerle ani kilo vermeye çalışmak hem sizin hem bebeğinizin sağlığını büyük ölçüde riske atacaktır.

    DOĞAL BESİNLERE YÖNELİN
    Sağlıklı bir yaşam için sağlıklı beslenme şüphesiz çok önemli ama hamilelikte hem kendiniz hem de bebeğiniz için daha da büyük önem taşıyor. Acıbadem Levent Tıp Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Nur Beştay, “Yiyip içtiklerinizin doğal besinler olmasına dikkat edin” diyor. Fast-food tarzı beslenmeden, hazır gıdalardan, gazlı ve kolalı içeceklerden, sağlıksız atıştırmalardan uzak durun. Günde 2 litre su içmeyi alışkanlık haline getirin.

    CEP TELEFONUYLA FAZLA KONUŞMAYIN
    Hamilelik şüpheniz varsa, radyasyon ve X ray tarama cihazları bulunan ortamlardan mutlaka uzak durun. Cep telefonlarının yaydığı elektromanyetik dalgaların anne karnındaki bebekler ve doğum sonrası çocuklar üzerindeki sağlığa etkileri ile ilgili çalışmalar devam ediyor.

    Uzun süreli cep telefonu konuşmalarının, bel hizasında ya da karna yapışık şekilde yapılması durumunda artabilen elektromanyetik alandan anne karnındaki bebeğin olumsuz etkilenmesinin söz konusu olabileceğini unutmayın.

    DANIŞMANLIK HİZMETİ
    Daha önce geçirilmiş jinekolojik cerrahi, tekrarlayan gebelik kaybı veya özürlü çocuk sahibi olma gibi durumlarınız varsa, danışmanlık hizmeti almanız büyük önem taşıyor. Gebelik öncesi yapılması gereken kan tahlilleriniz için doktorunuza başvurun. Kan uyuşmazlığınız var mı, aşılarınız tam mı, gebelikte bebeği etkileyebilecek bulaşıcı hastalığınız var mı bunların incelenmesi son derece önemli. Ruhsal açıdan sıkıntılı bir süreçten geçiyor, stresi yönetmeyi başaramıyor veya en küçük sorunları bile büyük dert haline getiriyorsanız psikolojik danışmanlık almanız da çok önemli.

    Doğum Uzmanı Dr. Nur Beştay

    Hamilelere 13 Uzman Önerisi için tıklayın!

  • Hamilelikte Yapılmaması Gereken 13 Şey

    Hamilelikte Yapılmaması Gereken 13 Şey

    Hamilelere “büyülü bahçe” denir. Hamilelik her kadının yaşaması gereken, canınızdan cana kavuşacağınız bir hissi gün ve gün an ve an yaşatan muhteşem bir duygudur.
    Kadınlar kulübü editörleri olarak hamilelik konusunu araştırdık ve  jinekologlar tarafından bildirilen hamilelikte yapılmaması gereken 13 şey konusunu sizler için hazırladık.

    Hamile iseniz, hamilelikte yapılmaması gereken 13 şeyi bilmek sizin yararınıza olacaktır.
    Hamile olmak ve evlat sahibi olmak, 9 ay boyunca evladınızı içinizde taşımak, onu dünyaya getirmek kadınlara verilmiş olan en büyük lütuflardandır.
    Fakat hamilelik sırasında yapılırsa size ve çocuğunuza zarar verebilecek şeyler vardır. Bunları bilip, hamilelikte bunlardan sakınmak en sağlıklısıdır.

    Hamilelikte Yapılmaması Gereken 13 Şey

    hamilelikte_yapilmamasi_gereken_13_sey (1)
    Alkol ve Sigara YASAK!
    Çoğu insan hamilelik sırasında alkol ve sigaradan özenle kaçmak gerektiğini bilir,
    fakat bu konu o kadar mühimdir ki, biz bir daha hatırlatmak istedik.
    Alkol ve sigara erken doğumdan, ölü doğuma, sağlıksız çocuktan sakat çocuk sahibi olmaya kadar pek çok korkunç durumun başrol oyuncularıdır.
    Hamileyken alkol ve sigaradan kaçmanız gerektiği gibi, sigara dumanı olan yerlerde bulunmamanızı da şiddetle öneririz.

    Sağlıklı Beslenin
    Hamilelikte çoğu kadının iştahı o kadar açılır ki, önüne ne gelirse yemek isterler.
    Abur cubur, tatlı, şekerleme, cips, meyvesi, sebzesi, yararlı yararsız ne varsa insanın canı çeker.
    Bu gibi durumlarda, açlığınızı hemen size ve bebeğinize faydalı besinlerle bastırın.
    Canını kolamı çekiyor, hemen gidip süt veya ayran için, yaş pastamı çekti, meyve yiyin,
    bunları kendinizden önce evladınızı düşünerek, onun sağlığı için yapın. Zaten size faydasız bir şey yerine, sağlıklı bir gıda alternatifi tükettiğinizde, nefsiniz kırılmış olacağını, faydasız diğer gıdayı istemediğinizi farkedeceksiniz. Hamilelikte beslenme çok önemlidir, mümkünse bir diyetisyene gidin ve bebeğinize bu dönemde neler yararlı olur, öğrenip ona göre beslenin. Bu evladınıza verebileceğiniz en büyük hediye olacaktır.

     

    Topuklu Giyinmeyin
    Uzmanlar hamileyken yüksek topuklu ayakkabı giymemeyi tavsiye ediyor.
    Hamileyken dengeli yürümek önemlidir, yüksek topuklu giymek ise her zaman düşme ihtimalini baştan kabul etmek demektir.
    Bunun dışında hamileyken vücud ödem topladığından, topuklu ayakkabular ayaklarda ayak bilekleri şişmelere, sırt ve kalça
    ağrılarına neden olur. Size önerimiz boyunuz kısa da olsa, bunu bu dönemde önemsemeyin:), evladınızın sağlığı için bu dönemi babetlerle geçirin.

    hamilelikte_yapilmamasi_gereken_13_sey (4)

    Vücud Isınızı Kontrol Altına Alın
    Hamileyken, vücut ısısını kontrol altında tutmak önemlidir.
    Bedeninizin sıcaklığı artığında bundan bebeğinizde rahatsız olur, çünkü o şuan sizden bir parçadır.
    Bu nedenle sıcak hamamlardan, güneşte çok gezmekten, solayumdan, çok sıcak suyla banyo yapmak gibi vücut ısısını yükselten durumlardan kaçının.
    Mümkünse en iyisi, yazın sıcak günlerini, ayaklarınızı uzatıp keyfinize bakarak, evde geçirmeye bakın.

    Stresten Uzak Durun
    Hamileyken stresten tamamen kaçınmak imkansızdır, çünkü çocuğunuza kavuşma
    arzusunun heyecanı vardır, herşeyin yolunda gitmesi konusunda kaygılıyızdır vs vs…
    Fakat bu stres durumunu minimumuma indirmeliyiz. Stresli olmamızdan bebeğimiz hemen etkilenir. Bu nedenle stresle başetmenin yollarını aramalıyız.
    Çevrenize iyi enerji saçan insanlarla bulunun, gezin, zarar vermeyecek şekilde spor yapın,kitap okuyun, sevdiklerinizde beraber olun,
    tüm bunlar stresinizi düşüren etkenlerdir.

    hamilelikte_yapilmamasi_gereken_13_sey (6)

    İlaç Kullanmadan Doktorunuza Danışın
    Bebeğinizin sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmesi, hamileyken yedikleriniz,içtikleriniz hatta yaptıklarınızla çok ilgilidir.
    Jinekoloğunuzu izni ve haberi olmadan kesinlikle ilaç kullanmayın.
    Şayet hastaysanız doktorunuz size hamileyken kullanılmasında sakınca olmayan ilaçlardan verecektir.

    hamilelikte_yapilmamasi_gereken_13_sey (7)

    Hamileyken Kafein Tüketimi
    Kafein kahve , bazı çaylar, kola ve çikolatada bulunur. Hamilelikte aşırı kafeinin sakıncalı olabileceği bazı araştırmalarla tespit edilmiştir.
    Hayvanlarda yapılan çalışmalarda yüksek kafein alımının düşük riskini arttırabildiği, erken doğuma sebep olabildiği, doğumsal anomalileri arttırabildiği gibi bulgulara neden olduğu saptanmıştır.

     

    Yorucu Aktivitelerden Uzak Durun!
    Hamileyken egzersiz güzeldir fakat doktorunuzun önerdiği egzersizler.
    Aşırıya kaçmadan, kendini çok zorlamadan, jinekoloğunuzun tavsiye ettiği
    egzersizleri yapmak sizin yararınıza olacaktır. Sörf, binicilik, kayak, dağ tırmanışı
    gibi yüksek performans gerektiren yorucu sporlar asla yapılmamalıdır.
    Hamileliğinizde tehlikeli bir durum yoksa, ve doktorunuz müsade ettiyse, bisiklet sürmek, yürümek, yüzmek güzel alternatiftir.

     

    Tehlikeli Maddeler..
    Hamileyken sakınmanız gereken pekçok zehirli madde içeren şey vardır.
    Saç spreyi, oje, temizlik ürünleri gibi tüm kimyasal ürünlerden mümkün mertebe uzak durun.
    Ayrıca çamaşır suyu, deterjan, boya gibi kimyasal maddelerle temastan kaçınmak sizin yararınıza olacaktır.

    hamilelikte_yapilmamasi_gereken_13_sey (10)

    Sakatatlarla Beslenmeyin
    Sakatatlar düşüğe neden olan listeria baktesi taşıması ile bilinir. Hamileliğiniz boyunca sosis, salam, sucuk aklınıza ne kadar sakatat geliyorsa onlardan kaçının,
    bunların yerine et ihtiyacınızı, dana eti, kümes hayvanlarının etleri ile karşılayabilirsiniz.
    Ne kadar canınız çekse de bu gıdalardan beslenmemiz sizin ve bebeğiniz sağlığınız için en doğru karardır.

     

    İşlenmiş Gıdalar Yasak!
    Pastörize süt ve süt ürünlerinden, işlenmiş gıdalardan bu dönemde uzak durun.
    Mümkün mertebe taze sebze meyve, ve sağlıklı besinlerle günlük gıda alımınızı sağlayın

     

    Temizlik Şart
    Sebze ve meyvelerin güzelce yıkayıp tüketin. Doğal gıdaların üzerindeki
    kimyasal zehir kalıntıları, düşüğe, erken doğuma, doğum kusurları gibi pekçok soruna yol açabilmektedir.
    Özellikle hamileliğin ilk aylarında bu hususta titiz olmaya daha da özen göstermelidir.

    hamilelikte_yapilmamasi_gereken_13_sey (13)

    Ağırlık Kaldırmayın
    Hamileyken ağır birşey taşımamalı, bu basit fakat önemli bir bilgidir.
    Günlük rutin işlerinizde yardımcı olmalarınızı eşinizden veya yakınlarınızdan isteyebilir,
    ağır bir şey kaldırmanız gerektiğinde bunu onlardan rica edebilirsiniz.
    Hamileyken yapılan ağırlık kaldırımı düşüğe, erken doğuma ve ölü doğuma neden olabilir.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • İlaçla birlikte alınan besinlere dikkat

    İlaçla birlikte alınan besinlere dikkat

    İlaçla birlikte alınan besinlerin, ilaçların etkisini azaltıcı veya artırıcı etkileri bulunabiliyor. İlaçtan fayda beklerken hatalı beslenme sonucu ciddi yan etkilerle karşı karşıya kalınabiliyor.

    Çok dikkat edilmesi gereken bu durum, ilaç kullanımı kesildikten sonra birkaç hatta bile sürebiliyor. Başlıca dikkat edilmesi gereken durumlar şu şekilde sıralanıyor:

    C Vitamini
    C vitamini demir emilimini kolaylaştırıyor. Ancak C vitamini ile kalsiyumca zengin süt ve süt ürünlerinin alınması, C vitamini emilimini bozucu etkisi yapıyor.

    Potasyum tutucu bazı tansiyon ilaçları ile idrar sökücü ilaç kullanan hastaların; patates, muz, kayısı, portakal suyu gibi potasyumdan zengin gıdaların hatalı kullanması ölümcül kalp aritmilerinin görülmesine neden olabiliyor.

    Greyfurt suyu
    Günde 1 litre ve üzerinde greyfurt suyunun tüketilmesi, özellikle ‘statin’ grubu bazı kolesterol ilaçlarının bağırsakta parçalanmasını geciktirerek kan seviyelerini yavaşlamaya da yol açabiliyor.

    Kafein
    Kahve, çay, kola ve enerji içecekleri; bazı soğuk algınlığı ilaçlarıyla beraber alındığında sinirlilik, uykusuzluk, çarpıntı, kalp ritim bozukluğu, tansiyon yüksekliği, kabızlık ve idrar miktarında artışın görülmesine neden olabiliyor.

    Süt ve süt ürünleri
    ‘Florokinolon ve tetrasiklin’ grubu veya ‘sefuroksim’ içeren antibiyotükler, ‘bifosfonat’ grubundaki kemik erimesi ilaçları ve ‘metotreksat’lı romatizma ilaçlarının; kalsiyum içeren gıdaların 2 saat önce veya 6 saat sonra alınması gerekiyor.

  • Tüp bebekte robotik kapsüller

    Tüp bebekte robotik kapsüller

    İnsan vücudu içerisinde dolaşabilen mikro robotik kapsüllerin dışarıdan yönlendirilmesiyle birçok hastalığın tedavisinin mümkün hale geldiğini söyledi…

    İstanbul’a gelen Carnegie Mellon Üniversitesi Nano Robotik Laboratuvarı’nın Direktörü Prof. Dr. Metin Sitti, insan vücudu içerisinde dolaşabilen robotik kapsüller sayesinde, erken teşhis ve hastalıklı bölgelere ilaç uygulama işlemlerinin daha kolay hale geleceğini açıkladı. Türkiye’ye gelen Carnegie Mellon Üniversitesi Nano Robotik Laboratuvarı Direktörü Prof. Dr. Metin Sitti’nin geliştirdiği teknolojiler yankı uyandırdı.

    “Nanoteknoloji ve Doku Mühendisliği Güncel Sorunlar ve Gelecek Öngörüleri” isimli toplantıda konuşan Prof. Dr. Metin Sitti, insan vücudu içerisinde dolaşabilen mikro robotik kapsüllerin dışarıdan yönlendirilmesiyle birçok hastalığın tedavisinin mümkün hale geldiğini söyledi. Sitti, “Amacımız, küçük robotların insan vücudu içinde rahatça dolaşıp tıbbi müdahaleler yapabilmesiydi. İnsan vücudunun içinde kullanılan şu anki tıbbi cihazlar acı veriyor. Bizim yaptığımız kapsüller yutulabileceği gibi acı vermeden hastalıklı bölgeye ya da vücudun herhangi bir bölgesine gönderiliyor. Bu kapsüller hem biyopsi yapabilecek, hem ilaç verebilecek hem de kamerayla görüntü sağlayabilecek şekilde tasarlanıyor. Kanser ilaçlarının yan etkilerinden kurtulmak için ilacı sadece hastalıklı bölgeye uygulamak da bu cihazlarla mümkün olabilecek. Bazen hastalara aşırı doz uygulaması gerekebiliyor ancak yan etkileri nedeniyle yeteri kadar doz verilemiyor. Bu robotlar sayesinde sadece hastalığın var olduğu bölgeye çok miktarda ilaç verilmesi mümkün hale gelecek. Kanserin erken teşhisi ve tedavisinde de sıklıkla kullanılacak bir teknoloji olacak. Çalışmalarına başladık ve önümüzdeki yıllarda hayvan testleri yapılacak” dedi.

    Türkiye’deki bir özel üniversitenin Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü ile Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi, Massachusetts Institute of Technology (MIT) Sağlık Bilimleri ve Teknoloji Bölümü, Boston, Carnegie Mellon ve Ortadoğu Teknik Üniversiteleri ile Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi uzmanları ortaklığında “Nanoteknoloji ve Doku Mühendisliği: Güncel Sorunlar ve Gelecek Öngörüleri” adlı bir toplantı düzenlendi.İki gün süren toplantının açılış konuşmasını İKÜ Rektörü Prof. Dr. S. Semahat Demir yaptı. Prof. Dr. Demir, toplantının uluslararası bilgi paylaşımı bakımından önemli olduğuna dikkat çekerek, katılımcıların alanlarında uzman ve ilgi çekici tıbbi konularda aydınlatıcı bilgiler vereceğini söyledi. Prof. Dr.Semahat Demir, toplantının katılımcılarına birer plaket sunarak tek tek teşekkür etti.

    TÜRK DOKTOR, EN İYİ SPERMİ SEÇEBİLECEK TÜP BEBEK TEKNOLOJİSİNİ GELİŞTİRDİ
    Dünyayı değiştirecek 35 bilim insanından biri olarak kabul edilen Türk Doktor Utkan Demirci, geliştirdikleri tüp bebek sistemini konferansta anlattı. Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi, Massachusetts Institute of Technology (MIT) Sağlık Bilimleri ve Teknoloji Bölümü’nde araştırmalarını sürdüren Demirci, “Milyonlarca ölü spermin içerisinden en canlı olanını seçebilirseniz tüp bebek konusunda bir adım önde oluyorsunuz tam olarak yaptığımız şey bu. En iyi spermi ayrıştırabilecek bir cihaz yaptık. Bu daha doğrusu bir çip. Bu cihaz sayesinde bebeği olmayanların şansını bir kademe daha arttırıyoruz” diye konuştu.

    Dr. Utkan Demirci ile birlikte cihazı geliştiren Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Op. Dr. Selçuk Kılınç ise tüp bebek çipinin nasıl çalıştığı hakkında bilgiler verdi. Kılınç, “Geliştirdiğimiz çip spermlerin gideceği yolları inceliyor. Spermlerin doğasında bulunan yarışma güdüsünü kullanmak için bir ortam oluşturuyoruz. Dolayısıyla en iyi ya da en canlı spermin doğru kanaldan gitmesi sağlanabiliyor” diye konuştu.Toplantıda, Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. Mehmet Dökmeci, çok fonksiyonlu nanosensörlerin tıpta kullanılmasından bahsetti. Dökmeci, Karbon nanotüpler olarak tasarlanan bu yapıların mekanik sağlamlık ve sıcaklığa dayanıklılık gibi özellikleri sayesinde değişen ortam şartları ile ilişkili biyomoleküllerin saptanabildiğini gösterdi.

    Boston Üniversitesi Mekanik Mühendisliği Bölümü’nden Dr. Kamil Ekinci ise nanosistemler aracılığı ile bakterilerde antibiyotik direncinin gözlemlenebildiğini açıkladı. Ekinci, benzer sistemlerin hastalarda yeniden organ yapımına yönelik olarak kullanılabileceğini anlattı.

    Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden (ODTÜ) Prof. Dr. Nesrin Hasırcı polimerik materyallerin mikro ve nano düzeyde değişimlerinin tıpta kullanımlarına değinerek, özellikle kemik dokusunun nakli sonrası kullanılan materyallerden kaynaklı adhezyon ve enfeksiyon problemlerin altını çizerek antibakteriyel özellikte ve çabuk yara iyileşmesi sağlayan biyoaktif moleküller hakkında bilgiler aktardı.

    Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi, Massachusetts Institute ofTechnology (MIT) Sağlık Bilimleri ve Teknoloji Bölümü’nden Dr. Ali Khademhosseini mikro ve nano ölçekli 3 boyutlu akışkan biyomateryaller ile kök hücrelerden mühendislik temelleri ile yeni organ veya doku yapılması teknikleri konusunda toplantıya katılanları bilgilendirdi.

    Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Biyomalzeme ve Doku Mühendisliği Derneği Kurucu Başkanı Prof. Dr. Vasıf Hasırcı doku mühendisliğindeki potansiyel yaklaşımlar ve sınırlamalar ile biyomalzemelerin kullanımlarını anlattı.Toplantıda sonrasında düzenlenen oturumda ise konuşmalar hakkında genel bir değerlendirme gerçekleştirildi. İstanbul Kültür, MIT, Harvard, Carnegie Mellon, ODTÜ, Boston üniversitelerinden uzmanlar gelecekte potansiyel işbirlikleri, uygulama alanları, çok disiplinli projeler ve alan ile ilgili uygulama yapacak uzmanların yetiştirilmesi ile ilgili temalar hakkında fikir paylaşımında bulundu.

    Tüp bebek özel bölüm için tıklayın !

  • Özellikle mause kullananlarda çok sık görülüyor!

    Özellikle mause kullananlarda çok sık görülüyor!

    Sıcacık ofisinizde gün boyu oturmanın sağlığı tehdit edeceğini düşünmeyebilirsiniz. Ancak masa başı bir işiniz varsa ve fare kullanıyorsanız bu hastalığa dikkat!

    Sürekli tekrarlanan hareketler ağrı veya incinmeye neden olabilir. Karpal tünel sendromu meslek hastalıkları arasında ofis çalışanlarında en çok rastlanan rahatsızlıktır. Bilek ve ön kolda gıdıklanma, uyuşma, kaşıntı ve ani acı hissediyorsanız doktora başvurmanızı öneririz. İlaç tedavisinden önce esneme hareketleri yapmayı unutmayın.

    Fare kullanırken bileğinizin havada olmamasına özen gösterin. Yastıklı mouse pad kullanarak bileğinizi destekleyebilirsiniz. Bileğinizi zaman zaman esneterek rahatsızlığı önleyebilirsiniz.

    Çağımızın Hastalığı: Karpal Tünel sendromu için tıklayın !