Yumurtalık kistini tedavi etmek için öncelikle doktora başvurularak kistin oluşum nedenleri araştırılmalıdır. Yumurtalık kistleri bazı durumlarda hiçbir belirti vermez ve çoğu işlevsel kistler bir iki ay içerisinde kendiliğinden geçer. Doktorunuz tarafından öncelikle izlenerek takip edilen kist gelişimleri izlenim süreleri 1-2 ay kadar olabilir. Büyük olan ve şikâyet veren yumurtalık kisti nasıl geçer? noktasında doktorlar tarafından hormon tedavi uygulamasına geçilebilir ya da hastalara ameliyat önerilebilir.
Yumurtalık Kistlerinde Bitkisel Tedavi Yöntemleri
Şifalı bitkileri tüketerek yumurtalık kistlerini ortadan kaldırmak mümkün olabilir. Kist eriten şifalı bitkiler arasında sayılabilecek en önemlileri soğan ve aslanpençesi bitkileridir. Testere dişli aslanpençesi çayının yumurtalık kistlerini yok etmek için oldukça faydalı olduğunu söyleyebiliriz.
İbrahim Saraçoğlu Soğan Kürü
Yumurtalık kisti bitkisel tedavi yöntemleri arasında en etkili olan soğan kürü, bazı yumurtalık kistlerinde rastlanan adet düzensizliklerini ve ağrıları ortadan kaldırırken gelişebilecek olan insülin direncine karşı olumlu etkisi olmaktadır.
Yumurtalık kisti bitkisel tedavi İbrahim Saraçoğlu kür tarifi şu şekildedir;
Bir adet orta boy yemeklik soğan dört eşit parçaya bölünür,
Önceden kaynatılmış olan 2 litre suya(klorsuz) soğanlar eklenir.
Soğan ve su karışımı 5 daha kaynatılır.
Öğle ve akşam yemeklerinden önce 1 er bardak tüketilir.
Soğan kürü 15 gün sürede uygulanmalıdır.
Soğan kürü adet dönemlerinde uygulanabilir. En ideal uygulanma dönemi ise adet bitiminden sonra en erken bir hafta sonra uygulanmasıdır.
Dilde çıkan yaralar için tedavi yöntemleri farklılık göstermekte olup ilaç tedavilerinin yanı sıra doğal yöntemlerle de yapılabilmektedir. Dil hastalıkları ve yaraları pek çok farklı nedenle oluşabilmektedir. Özellikle dil yarası türleri oldukça fazladır ve tedavileri için de farklı birçok yöntem uygulanabilmektedir.
Dil Yarası Tedavisi İçin İbrahim Saraçoğlu Önerileri
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu dil yaraları için kırkkilit otunu önermektedir. Bu ot at kuyruğu otu olarak da bilinmektedir. Bir su bardağı kaynamış suyun içerisine bir tatlı kaşığı kadar kırkkilit otu eklenmelidir. Kısık ateşte 2 dakika kaynatılmalı ve dinlendirilmelidir. Gün içerisinde bir ya da iki bardak tüketilmesi dil yarası için faydalı olacaktır. Bu bitkisel tedavi hem dil yaraları hem de ağız yaralarına iyi gelmektedir.
Dil Yarası Bitkisel Tedavi Alternatifleri
Dil yarası için bitkisel bir tedavi yöntemlerini kullanabilirsiniz. Dil yarası için bitkisel tedaviler oldukça etkili sonuçlar vermektedir. Dil yarası bitkisel tedavisi için alternatifler şu şekildedir;
Ekşi Nar Kabuğu Tedavisi: Kürün hazırlanışı için öncelikle ekşi nar kabuğu suda kaynatılmalıdır. Kaynadıktan sonra süzülmeli ve dinlendirilmelidir. Dinlendirilen su ile ağız çalkalanmalıdır.
Sinirli Yaprak Otu Tedavisi: Sinirli yaprak otu, bir miktar sumak ve böğürtlen filizi suda kaynatılmalıdır. Kaynatılan karışım süzüldükten sonra zeytinyağı ile yoğrulmalıdır. Yoğurma işlemi karışım bir merhem kıvamına gelene kadar yapılmalıdır. Elde edilen sabah ve akşam olmak üzere iki kez dil üzerine sürülmelidir.
Meyan Kökü Tedavisi: Ekşi nar kabuğu, mersin yaprağı ve meyan kökü kurutularak dövülmelidir. Elde edilen karışımın içerisine toz bal eklenmeli ve merhem kıvamına gelene kadar karıştırılmalıdır. Elde edilen merhem dil üzerine sürülmelidir. Tedavi dildeki yara geçene kadar devam etmelidir.
Hamilelikte PLT düşüklüğü, trombosit seviyelerinin düşmesine neden olan bir durumdur. Belirtiler, nedenler ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi edinin.
Hamilelik süreci, bir kadının vücudunda bir dizi değişikliğe yol açar. Kan değerleri de bu süreçte etkilenebilir. Trombositler (PLT), kanın pıhtılaşmasında önemli bir rol oynayan hücrelerdir. Hamilelik sırasında bazı kadınlarda trombosit seviyeleri düşebilir. Bu makalede, hamilelikte PLT düşüklüğüne odaklanacak ve belirtileri, nedenleri ve tedavi yöntemlerini ele alacağız.
Gebelikte düşük PLT sıkça karşılaşılan bir rahatsızlık türüdür. Kanın pıhtılaşmasını sağlana kan hücrelerinin normal değerlerin altında olduğunun ölçümü ile tespit edilen rahatsızlık;
Vücutta oluşan morluklar,
Deri kanamaları,
Kesiklerde durmayan kanamalar,
Diş eti kanaması,
Burun kanaması,
Yorgunluk
Hamilelikte PLT düşüklüğü, genellikle semptomlarla kendini göstermez. Ancak, ciddi bir PLT düşüklüğü durumunda, aşağıdaki belirtiler ortaya çıkabilir:
Aşırı kanama: Cilt altında morluklar, burun kanamaları, dişeti kanamaları gibi aşırı kanama belirtileri görülebilir.
Kolay morarma: Hafif darbeler veya sürtünmeler sonucunda bile kolayca morarma meydana gelebilir.
Aşırı adet kanaması: PLT düşüklüğü olan hamile kadınlarda adet dönemlerinde aşırı kanama yaşanabilir.
Gibi belirtilerle kendini belli eder.
Hamilelikte trombosit düşüklüğü
Gebelikte PLT Düşüklüğü Nedenleri Nelerdir?
Gebelikte trombosit düşüklüğü yaşayanlar;
Alkol kullanımı,
Dalak büyümesi,
Lösemi,
Kanser tedavisi,
Hepatit C,
Trombositlerin dalakta veya kan dolaşımında yıkıma uğraması,
İlaç kullanımı
Gibi nedenlerle ilgili rahatsızlıktan mustariptirler. Doğumdan sonra normal değerlere ulaşabileceği düşünülen trombosit süresinin gebelik döneminde tedavisi yapılabilmektedir.
Hamilelikte PLT düşüklüğü, genellikle gebeliğe bağlı trombositopeni olarak adlandırılan bir durumdan kaynaklanır. Bununla birlikte, PLT düşüklüğüne başka nedenler de yol açabilir. İşte hamilelikte PLT düşüklüğünün yaygın nedenleri:
Gebeliğe bağlı trombositopeni: Hamilelik sırasında, bebeğin büyümesini desteklemek için vücutta daha fazla trombosit kullanılır. Bu da trombosit seviyelerinin düşmesine neden olabilir.
Preeklampsi: Preeklampsi, hamilelik sırasında yüksek kan basıncı ve protein idrarında artışla karakterize bir durumdur. PLT düşüklüğü preeklampsiye bağlı olarak ortaya çıkabilir.
İlaçlar: Bazı ilaçlar, hamilelik sırasında trombosit seviyelerini düşürebilir. Özellikle bazı antidepresanlar ve bazı antibiyotikler bu etkiye sahip olabilir.
Hamilelikte trombosit düşüklüğü
Trombosit Düşüklüğü Tedavi Yöntemleri
Hamilelikte PLT düşüklüğü genellikle semptomsuz olduğu için spesifik bir tedavi gerektirmeyebilir. Ancak, PLT düşüklüğü belirtileri şiddetliyse veya PLT seviyeleri çok düşükse, tedavi gerekebilir. Tedavi, altta yatan nedenlere bağlı olacaktır. İşte hamilelikte PLT düşüklüğünün tedavi yöntemleri:
İzlem ve takip: Doktorunuz, PLT seviyelerinizi düzenli olarak kontrol edecektir. Semptomlarınızı izlemek ve PLT seviyelerini belirli aralıklarla kontrol etmek önemlidir.
İlaç tedavisi: PLT düşüklüğünün altında yatan nedenlere bağlı olarak doktorunuz ilaç tedavisi önerebilir. Örneğin, preeklampsi durumunda, yüksek tansiyonu kontrol altında tutmak için ilaçlar kullanılabilir.
Kan transfüzyonu: PLT düşüklüğü ciddi ise ve kanama riski yüksekse, doktorunuz kan transfüzyonu önerebilir. Bu, trombosit seviyelerini hızlı bir şekilde yükseltebilir.
İbrahim Saraçoğlu’ndan Trombosit Düşüklüğü Tedavisi
Şifalı tarifleriyle pek çok rahatsızlığa çözüm sunan Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, gebelik döneminde de kullanılabilecek tarifler ve besin maddeleri önerilerinde bulunmaktadır. İbrahim Saraçoğlu trombosit düşüklüğü için;
Haftada en az 3 kez yeşil mercimek çorbası tüketilmesi,
10 gün süre ile günde 1 kez lavanta kürü uygulaması
Önermektedir. Hamilelikte trombosit düşüklüğü tedavisi için de kullanıma uygun olan lavanta kürünün hazırlanışı ise oldukça kolaydır.
1 su bardağı su kaynatılır.
Kaynama sonrası içerisinde 1 tatlı kaşığı lavanta eklenir.
8 – 10 dakika kısık ateşte kaynatılır.
Kaynama sonrası ılımaya bırakılır.
Ilıma sonrası tülbent ile süzülerek yatmadan yarım saat önce tüketilir.
Küre 10 gün süre ile devam edilmesini öneren İbrahim Saraçoğlu ayrıca kürün taze olarak tüketilmesi için her kullanım öncesi hazırlanmasını tavsiye etmektedir.
Yüzde egzama güneşe fazla maruz kalma, zararlı kozmetik ürünler veya stres faktörleri nedeniyle ortaya çıkabilen bir hastalıktır. Yüzde egzama hastalığı için belirtiler ise; Yüz Egzaması Nasıl Geçer? İbrahim Saraçoğlu’ndan Egzamaya Bitkisel Çözüm …
Şiddetli kaşıntı
Yüzde oluşan kızarıklıklar
Yüzde yanma hissi
Kaşınan bölgede pullanma ve soyulma
Sarı veya beyaz renkte kabuklanma veya leke oluşumu
Ciltte hassasiyetin artması
Tedavi edilmediği takdirde kaşıntı artmakta ve vücudun her yerine yayılabilmektedir. Yüzdeki egzamaya bitkisel çözüm önerilerini deneyerek, bu rahatsızlıktan kurtulabilirsiniz. İşte yüzdeki egzamaya bitkisel çözüm önerilerinden bazıları;
Sarı Kantaron Merhemi: Bu bitkisel çözüm için ihtiyacınız olan 100 gram sarı kantaron ve 50 gram tereyağıdır. Malzemeleri bir kabın içerisine alarak, macun kıvamına gelene kadar karıştırmanız gerekmektedir. Yüz bölgenize maske şeklinde uygulayarak, bir saat beklemelisiniz. Ardından yüzünüzü temizleyip, anti bakteriyel bir sabun yardımıyla yıkayarak tedaviyi tamamlayabilirsiniz.
Karahindiba Suyu: Bu bitkisel çözüm için ihtiyacınız olan 50 gram karahindiba kökü ve 200 gram klorsuz sudur. Suyun içerisine karahindiba kökünü ekleyerek, 20 dakika boyunca kaynatmanız gerekmektedir. Hazırladığınız suyun yarısını sabah, yarısını akşam olmak üzere aç karnına tüketmelisiniz. Bu kürü bir ay boyunca uygulayarak yüzündeki egzamayı tedavi edebilirsiniz.
İbrahim Saraçoğlu’ndan Yüzdeki Egzamaya Bitkisel Çözüm
Yüzdeki egzamaya ne iyi gelir İbrahim Saraçoğlu tarafından yanıtlanan bir soru olarak, oldukça etkili bir kür önerisi ile 2003 yılından beri birçok egzama hastasına çare olmuştur. Hiçbir yan etkisi olmayan kür, uygulayanların çoğunda olumlu sonuç göstermiştir. İşte İbrahim Saraçoğlu’ndan yüzdeki egzama kürü;
Gerekli Malzemeler: Bir avuç kadar beyaz dut kurusu
Hazırlanışı: Kaynamış yarım litre suyun içerisinde bir avuç beyaz dut kurusunu ilave edin. Karışımı 7 dakika boyunca hafif ateşte kaynatın ve ılımaya bırakın.
Uygulanışı: Ilık olan karışımı yüzünüze sürün ve bir saat boyunca hazırladığınız su ile belli aralıklarla yüzünüzü yıkayın. Bir saat sonra yüzünüzü durulayabilirsiniz.
Bu kürü haftada 3 kez uygulamanız gerekmektedir. Her uygulamada, karışımı taze olarak hazırlamasınız. İki hafta içerisinde kür olumlu sonuç göstermezse, kullanmayı bırakmanız tavsiye edilmektedir.
Cilt sağlığı açısından tehlike oluşturan sivilceler, estetik açıdan da rahatsız edici olabilmektedir. Evde hazırlayabileceğiniz doğal ve bitkisel maskeleri uygulayarak, sivilcelerinizden hızlı bir şekilde kurtulabilirsiniz. Sivilce giderici maske çeşitlerini kolaylıkla hazırlayabilir, daha sağlıklı ve güzel bir cilde sahip olabilirsiniz.
Doğal Sivilce Maskeleri
Sivilcelerinizden kurtulabilmek için evde hazırlayabileceğiniz, doğal maskeleri tercih edebilirsiniz. Evde uygulayabileceğiniz doğal sivilce maskeleri tarifleri;
Çilekli Yoğurt Maskesi: Yağlı bir cilt yapınız varsa bu doğal maskeyi kullanarak sivilcelerinizden kolaylıkla kurtulabilirsiniz. İhtiyacınız olan malzemeler;
1,5 yemek kaşığı yoğurt (ev yapımı olması tavsiye edilir)
7 adet orta boy çilek
Yağlı ciltler için sivilce maskesi hazırlığına çilekleri temizleyerek başlayabilirsiniz. Temizlediğiniz çilekleri bir çatal yardımı ile ezin. Tamamen ezdiğiniz çileklerin üzerinde yoğurdu ekleyerek, karıştırın. Öncelikle yüzünüzü temizleyin ve karşımı parmaklarınızla yüzünüzün Heryerine uygulayın. Karşımı yüzünüze iyice yaydıktan sonra 15 dakika boyunca bekletin. 15 dakika sonra maskenin yüzünüzde kurumaya başladığını hissedeceksiniz. Ardından yüzünüzü soğuk su yardımıyla temizleyebilirsiniz.
Limon Maskesi: Sivilcelere karşı oldukça hızlı bir tedavi yöntemi sunan bu maske, en çok tercih edilen doğal maskeler arasında yer almaktadır. İhtiyacınız olan malzemeler;
3 yemek kaşığı taze sıkılmış limon suyu
2 yemek kaşığı bal
Malzemeleri bir kap içerisine yerleştirin ve iyice karıştırın. Bu karışımı yüzünüzde sivilce olan bölgeye sürün ve 15 dakika boyunca bekleyin. Ardından ılık su yardımı ile yüzünüzü durulayın.
İbrahim Saraçoğlu Sivilce Maskesi
İbrahim Saraçoğlu sivilce maskesi için uygulamanız gereken kürün ayrıntıları;
1,5 su bardağı suyu kaynatın ve kaynadıktan sonra içerisine bir tutam lavanta ekleyerek, 15 dakika demlenmeye bırakın. Demlediğiniz sırada ocağın kısık olması ve yavaşça kaynaması önemlidir. 15 dakikayı geçirmemeniz gerekmektedir.
15 dakika sonra ocaktan aldığınız suyu, soğumasına beklemeden süzmeniz gerekmektedir.
Hazırladığınız suyu akşam yemeğinden 2 saat sonra içmeniz gerekmektedir.
15 gün boyunca her akşam bu kürü uygulamalısınız.
Her gün karışımı taze olarak hazırlamanız oldukça önemlidir.
İlk başladığınızda 15 gün aralıksız olarak, sonrasında haftada 3 veya 4 kez uygulamaya devam edebilirsiniz.
Yulaf samanı, yulaf bitkisinin tohumu hasat edildikten sonra kalan parçalarından oluşmaktadır. Özellikle un ve ekmek yapımında kullanılan yulaf hemen hemen her ülkede faydalanılan bitkiler arasındadır.
Yulaf samanı çayı, içeriğindeki bileşenler ve vitaminler sayesinde sağlık açısından içilmesi tavsiye edilmektedir. Yulaf samanı çayı, A, E, B vitaminlerini ve mineral olarak da magnezyum, demir, kalsiyum, manganez, fosfor gibi içerikleri bünyesinde barındırır. Tadı iyi olmamasına rağmen faydalı içerikleri sebebiyle tüketilmesi sağlık açısından yararlı olacaktır.
Yulaf samanı çayı koah hastalığından kansere kadar birçok hastalıklarda etkili bir destek tedavi sağlamaktadır.
Yulaf Samanı Çayı Faydaları
Yulaf samanı çayının faydaları saymakla bitmez fakat en önemli olanları şunlardır:
İdrar söktürücü özelliktedir,
Stres azaltıcı etkisi vardır,
İştah arttırır,
Kemik, cilt ve saçlar için oldukça faydalıdır,
Kanser önleyicidir,
Kolesterol ve kan şekeri dengeleyicidir,
Enerji sağlar,
Adet dönemleri için fayda sağlar,
Enfeksiyon tedavisine yardımcı olur,
Cilt problemlerine iyi gelir.
Yulaf Samanı Çayı Nasıl Kullanılır?
Yulaf samanı çayı nasıl demlenir?Yulaf çayı nasıl yapılır? Sorularına yanıt olarak bu çayın yapımı:
Bir bardak kaynamış suyun içine 1-2 çay kaşığı kadar yulaf samanı eklenir ve ağzı kapatılarak 15 dk kadar demlenmesi beklenir. Bu demleme çayı günde en fazla 3 kez tüketilebilir.
1 litre cam şişeye 1 su bardağı yulaf samanı eklenir ve üzerinde 1 litre kaynamış su dökülür. Bir saat bekletilerek demlenmesi sağlanır. Süzülerek servis edilir ve tüketilir.
2 çorba kaşığı melisa otu, 1 yemek kaşığı yulaf samanı, 2 yemek kaşığı kurutulmuş kuşburnu, yarım çay kaşığı portakal kabuğu ve lavanta karıştırılır. Ve bu karışım sıcak su ile her bardak için 1 çay kaşığı alınarak demlenir. 20 dk demlenen çay bal ilavesi ile tüketilir.
Bakım için pahalı kozmetik ürünler kullanmak yerine evde olan malzemeleri kullanmak isteyen hanımlar içi şimdilerde birbirinden farklı tarifler bulmaları söz konusu. Evde maske nasıl yapılır diye merak edilip araştırılma yapıldığında birçok tarif çıkmaktadır. Önemli olan bu tariflerden doğru olanın seçilmesi ve cilde uygun olanın uygulanmasıdır. Yanlış maske sağlıksız sonuçların oluşmasına neden olabilir.
Cilt Lekelerinden Kurtulmak Mümkün Mü?
Cilt lekeleri için maske İbrahim Saraçoğlu tavsiyelerine uyarak hem ucuz yolla hem de en sağlıklı şekilde lekelerinizden kurtulabilirsiniz. Yapmanız gereken tarifleri doğru bir şekilde uygulamak.
İbrahim Saraçoğlu lekeler için öncelikli olarak limondan faydanılmasını tavsiye etmekte. Limonun içindeki asit sayesinde ciltte oluşan güneş lekeleri ve yaşla beraber oluşan lekeler düzenli kullanım sonrası kolaylıkla yok olmaktadır.
Bir diğer öneri ise elma sirkesidir. Limon gibi içeriğindeki vitaminler sayesinde lekeler hızla yok olmakta.
Siyah Noktalar Nasıl Geçer?
Evde siyah maske yapımı sayesinde bu sorundan da ucuz malzemelerle kurtulmak mümkün. Yoğurt ve limon suyu karışımı düzenli kullanmanız halinde siyah noktalarınıza veda edebilirsiniz.
Karbonatla Kolay Maske Yapımı:
Evde siyah noktalar için maske tarifleri içinde bir diğer etkili tarif ise karbonat ve sudur. 1 yemek kaşığı karbonat suyla hamur kıvamına gelen kadar karıştırılıp ve uygulanır. Düzenli kulanım etkili sonuç.
Evde Saç Bakımı
Parlak saçlar için maske yapmak isteyenler yumurtayla bunu sağlayabilirler. 1 yumurta, 1 yemek kaşığı zeytin yapı ve balla yumurtayı karıştırıp saçınıza uygulayın. 30 dakika sonra yıkayın. İlk uygulamada farkı hissedeceksiniz.
Gözaltı morluklarını iyi gelecek tarifler size kozmetikten başka alternatife sahip olduğunu hatırlatır. Evde kullandığınız malzemelerle gözaltı morluklarınıza iyi gelecek uygulamalardan yararlanarak kozmetik ürünlerinin yan etkileriyle birlikte bütçenizi de koruyabilirsiniz. Birbirinden değerli uzmanlar tarafından önerilen denenmiş tariflerle kısa süre içerisinde kendiniz hazırlayacağınız tariflerle gözaltı morluklarından kurtulabileceksiniz.
Gözaltı Morluklarına Neler İyi Gelir?
Evinizde sahip olduğunuz uygulamalarla genetik faktöre bağlı olmayan gözaltı morluklarından kurtulabileceğinizi biliyor musunuz?
Yorgunluk,
Stres,
Uykusuzluk,
Alkol ve sigara tüketimi
Kaynaklı gözaltı morluklarına karşı kullanabileceğiniz doğal yöntemlerle pahalı kozmetik uygulamalarına ihtiyaç duymayacaksınız. Göz altı morluklarına ne iyi gelir sorusu için paylaşacağımız tariflerin tamamı evinizde bulunan malzemelerden seçilmiştir.
Patates ve salatalık dilimlendikten sonra soğuması için buzdolabında bekletilir ve soğuması sonrası yaklaşık 30 dakika boyunca göz kapaklarının üzerine yerleştirilirse gözaltı şişkinliklerini ve morluklarını geçirir.
Bir pamuk yardımı ile elmanın suyunu sıkarak gözaltı bölgenize uyguladığınız morluklardan tamamen kurtulabilirsiniz.
Göz altı morluklarına kesim çözüm istiyorsanız aradığınız çözüm maydanoz ve yoğurtta gizlidir! 3 çorba kaşığı maydanoz ile 2 çorba kaşığı maydanozu karıştırarak göz bölgesine uygulamalı ve 30 dakika sonra ılık suyla yüzünüzü yıkamalısınız.
gözaltı morlukları tarifi
İbrahim Saraçoğlu’ndan Gözaltı Morluklarına Kür Tarifi
Hepimizin yakından tanıdığı ünlü şifalı bitkiler uzmanı Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, gözaltı morlukları için kendisinden istenen çözümlere maske tarifi paylaşmıştır. Göz altı morlukları İbrahim Saraçoğlu tarifinde;
Bir kap içerisinde taze ebegümeci ezilerek kap içerisine bir çay bardağı elma suyu eklenerek göz altına gelecek kıvama kadar karıştırılır.
Elde edilen karışım gözaltına sürülmesi sonrası 30 dakika bekletilerek ılık su ile temizlenir.
İbrahim Saraçoğlu tarafından verilen göz altı morlukları için krem tarifini her kullanım için taze olarak yaparak uygulamanız gereklidir.
Cildimiz başta kadınların olmak üzere en önemli aksesuarladır. Günümüzde cilt bakımı için pahalı ürünler kullanmak yerine tercih edilen evde yapılan doğal maskeler olmaktadır. Hem daha uygun fiyata hazırlanması hem de daha sağlıklı olması açısından tercih edilmektedir. Evde maske nasıl yapılır sorusuna yanıt arayanlar için birkaç tavsiyemiz olacak.
Beyazlatıcı Maske Tarifi
Cilt beyazlatıcı ve leke giderici maske tarifleri içinde sıklıkla yer alan birinci malzeme yoğurt ve limondur. Her ikisi de tek olarak direk lekeli ya da kararmış bölgelere uygulanabilir. Kısa sürede içeriğindeki vitaminler sayesinde etkisini göstermektedir.
Düzenli kullanımla her iki malzemede etkisini kısa sürede gösterirken yoğurt, yulaf, limon suyu ve bal karışımını deneyerek;
İbrahim Saraçoğlu’ndan Cilt Lekeleri İçin Uygun Tarif
Cilt lekeleri için maske İbrahim Saraçoğlu tarafından da sıklıkla dile getirilen bir konudur. Ciltte yaşlılık ya da güneş kaynaklı oluşan lekelerden kurtulmak isteyenler için pratik tarifler sunan İbrahim Saraçoğlu’nun tavsiyesi de direk olarak limonu lekeli bölgeye sürmektir. 20 dakika bekledikten sonra ılık suyla durulanmasını gerekir.
Evde siyah maske yapımı da mümkün. Hanımların özellikle burun bölgesinde oluşan siyah noktalardan kurtulmak istemeleri halinde evde siyah noktalar için maske yapmaları yeterli olmakta.
Bir yumurtanın akına yarım limon suyu ekleyerek ocakta biraz kaynatılması gerekir. 10 dakika sonra suyla temizlenmelidir. Düzenli kullanım siyah noktalardan kurtulmak için önemlidir.
Nar : Özellikle kış aylarında artan gribal enfeksiyonlara karşı koruyan nar kalp ve damar dostu bir meyve. 1 nar günlük almamız gereken C vitamini ihtiyacımızın yarısını karşılamaktadır. İçerdiği polifenoller ve antosiyaninler sayesinde damar tıkanıklığını azaltıcı ve tansiyon düşürücü özellik göstermektedir. Kansere karşı koruyucu etkisi olan nar, fiziksel aktivite sonrası vücudun yorulmasını da geciktiriyor. Ancak bir avuç nar bir porsiyon meyveye denk geldiği için nar suyu tüketmek tansiyonu fazlaca düşürebilir ve gereksiz şeker alımına neden olabilir. O nedenle günde bir porsiyonu geçmeyecek ölçüde tüketilmesi gerekiyor.
Pırasa: Sağlığa faydaları çok yüksek olan pırasa tam bir kalp dostu besin. İçerdiği flavonoid ve kamferol sayesinde kan damarlarında meydana gelen hasarları gidermeye yardımcı oluyor. Sülfürlü bileşikler sayesinde de özellikle kolon kanseri başta olmak üzere birçok kanser türüne karşı koruyucu etkisi bulunuyor. Ancak çok yüksek miktarda tüketildiğinde kalsiyumun vücutta kullanılmasını olumsuz etkileyebilir. Gaz yapan bir sebze olduğu için sindirim sistemi sorunları yaşayanların çok iyi pişirerek ve az miktarda tüketmesinde fayda var. Pırasayı sevmeyenler patates ile birlikte pişirerek püre haline getirilip çorbalarda tüketebilecekleri gibi, salatalara da soğan yerine doğrayabilir. Omlet ve menemene ilave ederek de kahvaltılarınızı daha sağlıklı hale getirebilirsiniz.
Kivi: Antioksidan özelliği sayesinde bağışıklığı güçlendiren kivi tam bir C vitamini deposu. Öyle ki portakaldan daha fazla C vitamini içeren bir adet kivide günlük alınması gereken C vitamini ihtiyacından daha fazlası var. İçindeki pektin sayesinde vücudu toksinlerden arındırırken DNA’yı koruyor. Kan şekeri kontrolü için yararlı olan kivi, içeriğindeki lif sayesinde sindirimi kolaylaştırıyor, kolesterolü dengeliyor. İngiltere’de yapılan araştırmalar küçük çocuklarda öksürme, hapşırma, nefes darlığı gibi bazı hastalıklarda kivinin olumlu etki yaptığını ortaya koyuyor.
Kırmızıbiber: Kırmızıbiber C vitamini ve potasyumdan zengin bir besin. İçerisinde bolca bulunan C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirirken potasyum kalp krizi riskini azaltıyor. Ağrı kesici ve iltihap çözücü etkisinin yanında kolesterolü düşürüyor, mide asidini düzenliyor ve mikrop öldürücü özelliğiyle kış aylarında şifa kaynağı olarak öne çıkıyor. Gerek taze gerekse kurutulmuş kırmızıbibere sofralarınızda yer vererek hem lezzet hem sağlık açısından faydalanabilirsiniz.
Zencefil: Doğanın mucizevi besinlerinden zencefil aşırıya kaçmamak koşuluyla üst solunum yolu enfeksiyonları ve gripten kansere dek birçok fayda sağlıyor. Sindirimi ve hazmı kolaylaştırmasının yanında mide bulantısına iyi gelen, kolesterolü düşüren ve kanın pıhtılaşmasını engelleyen zencefilin ağrı kesici özelliği de bulunuyor. ABD’de Michigan Üniversitesi’nde yapılan bir dizi araştırma, zencefilin yakın gelecekte kanser tedavisinde de kullanılabileceğini ortaya koydu. Mikropların kol gezdiği bu kış aylarında taze zencefili rendeleyip içine limon ve bal koyarak elde ettiğiniz karışımdan sabahları bir tatlı kaşığı yiyerek bağışıklığınızı güçlendirebilirsiniz.
Brokoli: Brokoli, içerdiği sulforan maddesi sayesinde antioksidan aktivite göstererek bağışıklığı destekler. C vitamini ve E vitaminini bir arada içerdiği için bağışıklık sistemini uyarır. ABD’de yapılan araştırmada, çoğunlukla sigaranın sebep olduğu ve her yıl tüm dünyada 100 binlerce insanın ölümüne yol açan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı’nın (KOAH) hasarının engellenmesinde, brokolide bulunan bu “sülforapan” maddesinin etkili olduğu ortaya çıktı.
Doğal Antibiyotik : Brokoli
Turp: “Turp gibi olmak” deyiminin boşuna söylenmediği aşikar. Zira içerisindeki zengin C vitamini, folik asit, fosfor ve yüksek diyet lifi sayesinde tam bir sağlık kaynağı. Çok güçlü bir antioksidan olan turp, soğuk algınlığı gibi hastalıkların tedavisinde birebir. Yüksek lifi sayesinde sindirim ve boşaltım sistemini destekliyor, öksürüğe iyi geliyor. Örneğin kış aylarında tezgahlarda rahatça bulacağınız kara turpu güzelce yıkayıp üst kısmından kesip içerisini oyun. (İçinden çıkan parçaları atmayıp salatada kullanın. Oyduğunuz kısmına bal koyun) Bir su bardağının üzerine oturtun. Turpa alttan çok minik bir çizik atın ki, içerisine koyduğunuz bal turp suyu ile özdeşleşip bardağa akabilsin. Bir gece bekletip sabah- akşam içerek 2 yaş üzeri çocuklarda ve yetişkinlerde fayda sağlayabilirsiniz. Turpun en az kendisi kadar faydalı olan yapraklarını da salatalarınızda değerlendirebilirsiniz.
Ispanak: Bağışıklık sisteminin süper besinlerinden biri olan ıspanakta A,B,C ve E vitaminleri ile kalsiyum, magnezyum, quarcetin hepsi bir arada bulunuyor. Enfeksiyonları önleyip, bağışıklığı güçlendiren ıspanağın içinde bol miktarda bulunan C vitamini ve folik asit sadece vücudu korumakla kalmıyor, aynı zamanda enfeksiyonlarla savaşıyor. Kalp dostu olan ıspanak beyin yaşlanmasını geciktirici etkiye de sahip. Sağlık vadeden ve tam da mevsimi olan doğanın bu mucizevi besinini bol bol tüketin.
Kefir: Kefir, hele de mikropların kol gezdiği bugünlerde vücut direncini artırmada birebir. Son yıllarda yapılan tüm çalışmalar, düzenli tüketildiğinde kefirin üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı koruyucu olduğunu ortaya koyuyor. Kefir, gribal enfeksiyonlara karşı korurken, bağırsakta kanser oluşturan etkenleri engelliyor, probiyotik özelliği sayesinde sindirim sistemine yararlı oluyor. Ayrıca sinirsel rahatsızlıklara, iştahsızlık ve uykusuzluğa karşı da fayda sağlıyor. Ülser yüksek tansiyon , bronşit ve astım hastalarının tedavisinde de kullanılan kefir hem çocukların hem yetişkinlerin mutlaka tüketmesi gereken bir besin.
Sarımsak / Soğan: Binlerce yıldır birçok tıbbi amaçla kullanılagelen mucizevi besin sarımsağın bakteri, mantar ve virüsleri yok etme kapasitesi 19. Yüzyılda Louis Pasteur’ün araştırmalarıyla da doğrulanmış. Özellikle çiğ tüketildiğinde içeriğindeki sülfürlü bileşikler sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiren, kansere karşı koruyan sarımsak hücre onarımını kolaylaştırıyor ayrıca helikobakter pilori gibi bazı bakterilerin çoğalmasını önlüyor. Ancak aşırı tüketimi vücutta kanamalara yol açabiliyor. Kokusundan dolayı pek çok kişinin tüketiminden kaçındığı sarımsağa her gün iki diş sofrada yer vermek çok faydalı. Aynı aileden olan soğan da hücre hasarına karşı koruyan ve bağışıklığı kuvvetlendiren çok güçlü bir antioksidan.