Etiket: hipertansiyon

  • Kalbin Düşmanı Göbek Hastalığı

    Kalbin Düşmanı Göbek Hastalığı

    Kalp hastalığında en büyük risklerden biri sağlıksız ve fazla beslenme. İşte beslenmede dikkat edilmesi gerekenler…

    Pek çok hastalık, göbek yağlanması ve obezite sonucu ortaya çıkıyor. Bu nedenle obeziteye yol açan beslenme yanlışlarının da değiştirilmesi gerekiyor. Gıda çeşitliliğinin sağlıklı beslenme için önemli olduğu düşüncesiyle her besinden bol miktarda yemek, kişiye yarar yerine zarar getirebiliyor. Bunun için kişiye uygun beslenme tarzının benimsenmesi, altın kural olarak gösteriliyor. Memorial Şişli Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Kani Gemici, ideal kiloyu korumak ve kalp hastası olmamak için kişiye özel sağlıklı beslenme kuralları hakkında bilgi verdi.

    Sağlık sorunlarının kaynağı göbekteki yağlanmadır

    Hipertansiyon, kalp hastalıkları, metabolik hastalıklar, insülin direnci, diyabet, ortopedik problemler, diz ve eklem hastalıkları, bel fıtıkları ile kanser gibi hastalıklar, aşırı kilolar sonucu ortaya çıkan başlıca sağlık sorunlarıdır. Kişiyi obeziteye götüren ve göbekte başlayan yağlanma, vücuttaki bütün hastalıkların başlangıç noktası gibidir. Bu hastalıkların yanı sıra; kalp hastalıkları oluşma riski, kilolu olan kişilerde kilolu olmayan kişilere göre 3-4 kat daha yüksektir.

    Bel çevrenizle göğüs çevreniz eşitse kilo sorununuz başlamıştır

    Aşırı kiloların en önemli göstergesi, göbek ve bel çevresinin genişlemesidir. Bel çevresinin; kadınlarda 83, erkeklerde ise 92 santimetreyi geçmesi, obezitenin işaretidir. Ancak obezite sınırına ulaşmamak için yalnızca rakamları takip etmek yeterli değildir. çünkü aşırı kilo tehlikesi ile karşı karşıya kalmadan, kişinin vücut ağırlığının artışını gözlemlemesi çok önemlidir. Bunun için alınması gereken önlemlerin başında, kişinin belirli aralıklarla kendini boy aynasında izlemesidir. Ayna karşısındaki görüntüde, bel çevresi ile göğüs genişliği eşitlenmişse, kilo sorunu başlamış demektir.

    Sağlıklı bir kalp için beslenme alışkanlıkları değiştirilmeli

    Yanlış beslenme alışkanlıkları yüzünden sağlıksız gıdalar tüketen çocuklar, ileri yaşta bilgisayar başında sürekli yemek yiyen insanlar haline gelmektedir. özellikle atıştırmalık olarak yenilen içerisindeki katkı maddesi ve yağ oranı yüksek yiyecekler, çocukların erişkin çağına geldiklerinde ciddi kilo sorunları yaşamalarına ve metabolizmanın yıllar içerisinde bozulmasına neden olmaktadır. Bu nedenle sorunlara erken yaşta müdahale edilmelidir.

    Tıka basa değil tadımlık yiyin

    Acıkmadan yemek, 5-6 çeşit yemekle tabağı doldurmak, her sebzeden ve meyveden bol miktarda yemek sağlık açısından zararlıdır. çünkü her gıda her insanın yapısına uygun değildir. Sebze ve meyvelerin her çeşidi tadımlık olarak tüketilebilir; ancak hepsinden bol miktarda yenilecek diye bir kural yoktur.

    Vücudunuza rahatsızlık veren besinleri tüketmeyi bırakın

    Coğrafi durumlar, yaş grupları, genetik yapılar, kan grupları beslenme şekillerinin oluşturulmasında önemli kriterlerdir. örneğin; çölde yaşayan bir kişi için belki de en uygun olan et deve etidir, balık da deniz kenarında oturanlar için en sağlıklı besindir. çok sağlıklı bir besin olan domates, birçok kişi için yenildiğinde rahatsızlık vericidir ya da yoğurt bazılarında sindirim sistemi sorunlarına yol açabilir. Kişi, aldığı bir gıdaya vücudunun verdiği tepkiyi rahatlıkla ölçebilir; yaptırdığı testlerle birlikte iyi bir gözlemle, kendisi için en sağlıklı olan beslenme şeklini belirleyebilir.

    Tüm meyvelerin suyunu bir bardakta toplamayın

    “Karışık meyve suyu” adı altında, birkaç çeşit meyveyi bir araya getirerek suyunu sıkıp içmek de vücuda yarar yerine zarar getirir. çünkü çeşitli meyvelerden oluşan karışım, mide ve bağırsak sistemi açısından olumsuz etki yapabilir. Meyve suyu tüketiminin dışında, birkaç çeşit meyvenin bir arada yenilmesi de doğru değildir. Kişi, hangi meyveyi yediğinde ya da hangi meyvenin suyunu içtiğinde kendini iyi hissediyor, ferahlıyor ve herhangi bir sorun yaşamıyorsa onu tüketmelidir.

    Sahanda yumurtayı sade yiyin

    Beslenme alışkanlıklarınız içinde etin yeri mutlaka olmalıdır. Ancak et tüketirken sağlıklı olmasının yanında, kişi için uygun olan et türünün tercih edilmesi de önemlidir. Yararlı Izgara tabağı adı altında karışık et tüketimi de, sağlık açısından kabul edilemez bir beslenme şeklidir. Vücut bir süre sonra bu yanlış beslenmeye teslim olsa da bunun getirdiği sağlık sorunları hayatın bir döneminde ortaya çıkacaktır. Bunun için; özellikle etle ekmek bir arada yenmemeli, peynirli ve sucuklu yumurta gibi menüler sofrada asla bulunmamalıdır. Eğer sahanda yumurta yenilecekse, haftada 1- 2 kez kaliteli bir tereyağında sade olarak tüketilebilir.
    Milliyet

  • Hamilelikten Önce Yapılması Gerekenler Nelerdir?

    Hamilelikten Önce Yapılması Gerekenler Nelerdir?

    Erkekler içinde, kadınlar içinde bu dünyadaki en önemli varlık, kendi kanlarından, kendi candanlarından dünyaya getirdikleri çocuklardır. Zaten yaşama amaçlarımızdan biriside kendimizden sonra sağlıklı ve kendini gerçekleştirmiş, bilinçli bir nesil yetiştirmek değil midir? Evet hepimizin amacı budur. Bunda da en büyün görev ve sorumluluk herşeyde olduğu kadına düşüyor. Bunun ilk adımıda sağlıklı bir hamilelik dönemi ile dünyaya sağlıklı bir çocuk getirmekle başlıyor. Sağlıklı bir hamilelik için bütün kadınların bilgili, bilinçli ve hamileliğe hazır olmaları lazım ve hamile kalmadan önce bazı hazırları yapmaları gerekiyor.

    Gebeliklerin çok büyük bir kısmı kendiliğinden ve herhangi bir planlama yapmadan gerçekleşir. Genellikle de doktor takibi gebelik başladıktan sonra akla gelir. Gebelik planlı bir şekilde oluşturulmak isteniyorsa, ki ideal olanı budur, yapmamız gereken bazı şeyler vardır. Bunlar;

    • Öncelikle sağlık durumunuzun gebeliğe elverişli olup olmadığını tespit ettirmeniz gerekir. Kalp damar hastalıkları, solunum sistemi hastalıkları, metabolik hastalıklar, şeker hastalığı, hipertansiyon gibi gebeliği direkt olarak etkileyen unsurların var olup olmadığı belirlenmelidir.
    • Tam bir jinekolojik muayene yapılmalı ve ultrasonografi yapılarak rahim ve yumurtaların durumu hakkında bilgi alınmalıdır. Rahim ağzı smear testi mutlaka yapılmalıdır. Yine rutin kan testleri ihmal edilmemelidir.
    • Kadın ve erkeğin ailelerinde kalıtımsal geçtiği düşünülen bir hastalık varsa bununla ilgilenen genetik uzmanlarından yardım istenmeli ve planlanan gebelikte bu riskin ne olabileceği sorulmalıdır.
    • Kullanmakta olduğunuz ve gebelikte devam etmeniz zorunlu olan ilaçların gebeliğe etkisi hakkında mutlaka bilgi edinmelisiniz.
    • Gebelik planladığınızda gıdalarınıza daha fazla özen göstermelisiniz. Hormonlu ve bol karbonhidratlı yiyeceklerden kaçınmalısınız. Besinleri doğal hallerine en yakın şekliyle tüketmeli, yeşil yapraklı salata ve sebzelere ağırlık vermelisiniz.
    • Sigara ve alkol gebeliğe çok olumsuz etkiler yapar. Bunlar genel sağlığımıza ve gebelikte bebeğe çok zararlıdır. Bu nedenle bu toksik alışkanlıkları bırakmalı veya en aza indirmeliyiz.
  • Gençleşmek için 12 formül

    Gençleşmek için 12 formül

    Prof. Dr. Mehmet Öz, garanti ömür sürenizi uzatma kılavuzu hazırladı. Tüm dünyada tanınan Öz, ‘Siz: Genç Kalın’ adlı kitabında daha uzun yaşamak isteyenlere, uzun ömrün formülünü veriyor. Öz ayrıca size, 14 günlük ‘Siz: Uzatılmış Garanti Planı’yla; hayatınıza yeni baştan yön vermenin yollarını açıklıyor. Mehmet Öz, Amerika’da en popülerler listesine giren kitabını sizler için anlattı.

    Prof. Dr. Mehmet Öz’e göre sürekli genç olmanın 12 formülü…

    1. Vitaminlerinizi alın
    Düzenli olarak B6, C, D, E vitamini, kalsiyum ve folat alın.
    2. Sigarayı bırakın
    Sigara sizi 8 yaş, yaşlı gösterir.
    3. Tansiyonunuzu öğrenin
    Düşük kan basıncına sahip bir kişi, yüksek kan basıncına sahip bir kişiden 25 yaş kadar daha sağlıklıdır.
    4. Stresi azaltın
    Sağlam sosyal ilişkiler kurarak ve stres azaltma stratejilerinden yararlanarak, stresten mümkün olduğunca uzaklaşın.
    5. Diş ipi kullanın
    Diş ipi kullanmak ve dişlerinizi düzenli olarak fırçalamak son derece önemlidir. Unutmayın ki; sağlık ağızdan başlar.
    6. Egzersiz yapın
    Biraz egzersiz mesela günde 2 kez 20 dakikalık yürüyüş, sağlığınızı olumlu etkiler.
    7. Emniyet kemeri kullanın
    Emniyet kemeri kullanma alışkanlığı edinin ve her zaman hız sınırının 10 km/saat altında araç kullanın.
    8. Lifli gıda tüketin
    Erkeklerin günde 25 gramdan daha fazla lif tüketmeleri gerekir.

    9. Sağlığınızı takip edin
    Sağlığı ile ilgili gelişmeleri titizlikle izleyen, tedavi ve bakım konusunda standartlarını her zaman yüksek tutan kişiler; daha genç kalabilirler.
    10. Sağlıklı gençleşme planı yapın
    Tüm yaşamınızı göz önüne aldığınızda, yaşamınızın bundan sonraki her gününü daha genç ve en uzun sürede yaşamanız için yüksek enerjili olun.
    11. Bol bol gülün
    Kahkaha stresi azaltır ve bağışıklık sistemini destekler.
    12. Hep öğrenci kalın
    Yaşamınız boyunca entelektüel faaliyetlerden uzak kalmayın.

    Daha geç yaşlanmak için neler yapılmasını önerirsiniz?

    Özellikle gençler, aşırı seviyede alkol ve sigara tüketmekten kaçınmalıdır. Çünkü yaşlanma süreci tam olarak 20 yaşında başlar. Ağırlık kaldırma gibi etkinliklerle kemiklerinizi güçlü tutabilir, uzun bir ömür elde edebilirsiniz. Fakat bu; sağlıklı kemiklere sahip olmak için tek yol değildir. Sağlıklı kemiklere sahip olmak istiyorsanız; mümkün olduğu kadar D vitamini almalısınız.

    Winfrey’nin önerdiği iksir

    Prof. Mehmet Öz’ün hazırladığı ‘yeşil içecek’, Amerika’da çok popüler. Mehmet Öz formülü kendisine ait olan ve ‘gençlik iksiri’ adını verdiği bu içeceği ilk kez ünlü talkshow sunucusu Oprah Winfrey’nin televizyon programında tanıtmıştı. Bu içecek, Winfrey beğenip önerdikten sonra bir anda Amerika’nın en popüler içecekleri arasına girdi. Öz, evde de kolayca hazırlanabilen bu içecekten günde 3-4 bardak içilmesini öneriyor.

    Yeşil içecek; doping etkisi yapıyor, kilo aldırmıyor ve uzun bir yaşam sürmeyi sağlayan bir anti-aging ilacı olarak görülüyor. Birçok farklı sebzeyle hazırlanan karışım; bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor. İçindeki antioksidanlar uzun bir hayat sürmeyi sağlıyor. Karışım; diyet yapanlara da yardım ediyor, beslenme ihtiyaçlarını gideriyor.

    İşte mucize tarif

    Bütün bir ıspanak demetini blendera atın. Buna maydanoz, zencefil, salatalık, kereviz ve biraz limon ekleyin. Bu karışımın içine biraz tatlandırmak için bir elma ekleyin. Hepsini karıştırın ve için.

  • Dash diyeti Listesi

    Dash diyeti Listesi

    Hipertansiyonu Durdurmak İçin Beslenme Yaklaşımları” şeklinde çeviribileceğimiz DASH diyeti ile 14 gün içerisinde tansiyonda düşme olduğu tespit edildi. Dash diyetinin bir amacı da sodyum alımını kısıtlamak…

    Doğru besinleri doğru miktarlarda tüketerek yüksek tansiyonunuzu dengeleyebilirsiniz. Her besin vücudumuz için gerekli olan birbirinden farklı unsurları içerir. Eğer doğru besinler seçilir ve doğru miktarlarda tüketilirse, vücudun ihtiyacı olan besin öğeleri sağlandığı gibi bazı sağlık sorunlarının çözümüne de yardımcı olunabilir: Doğru beslenerek tansiyonunuzu da düşürebilirsiniz.

    ÖRNEK DASH DİYETİ

    SABAH KAHVALTISI

    1 çay bardağı portakal suyu

    1 su bardağı yağsız süt ile 1 çorba kaşığı kahvaltı gevreği

    1 orta boy muz

    Serbest miktarda çiğ sebze (domates, salatalık, yeşil biber vb. 1 çay kaşığı zeytinyağı konabilir)

    1 ince dilim kepek ekmeği (1 tatlı kaşığı reçelli)

    ÖĞLE YEMEĞİ

    Tavuklu salata (tavuğun göğüs etinden yapılmış olmalı)

    Çiğ sebze (3-4 çubuk havuç ve kereviz, 2 adet turp, marul)

    1 su bardağı yağsız yoğurt

    1 dilim kepek ekmeği

    1 orta boy elma

    AKŞAM YEMEĞİ

    1 adet büyük boy ızgara balık

    4 yemek kaşığı esmer pirinçten yapılmış pilav veya entegre makarna

    Haşlanmış brokoli ve domates

    Ispanak veya semizotu salatası (1 tatlı kaşığı zeytinyağı, domates, salatalık, yeşil soğan, yeşil biber ilavesiyle)

    1 dilim kepek ekmeği

    2 parmak kalınlığında 1 dilim kavun

    ARALAR

    1 meyve veya 4 adet kuru kayısı veya karışık tuzsuz kuruyemiş (1/2 su bardağı)

    1 MEYVE NE OLABİLİR?

    1 küçük boy elma

    3 adet kayısı

    1 orta boy muz

    1/2 orta boy greyfurt veya 1 orta boy portakal

    14 adet vişne

    1 büyük boy mandalina

    15 iri üzüm

    12 adet çilek

    5 adet erik

    1 orta boy armut

    1/8 orta boy kavun veya karpuz

    DASH diyeti yaparken nelere dikkat edeceksiniz?

    Salatada tuz yasak, sirke ve limon serbesttir. 1 çay kaşığı zeytinyağı eklenebilir. Tavuk derisiz ve beyaz etinden olmalıdır.

    Yemeğinizi küçük lokmalar halinde yiyin.

    Pilav, sebze gibi karbonhidratları ana yemeğinizle aynı tabağa koyun.

    Eti tek parça halinde tabağınıza koyun.

    Aralarda veya tatlı yapımında kullanmak için meyveleri veya düşük yağlı, düşük kalorili besinleri tercih edin (şekersiz jelatin gibi).

    DASH diyeti kuralları
    * Salatalarınıza sirke, limon ve çeşitli baharatlardan dilediğiniz miktarda, zeytinyağını en fazla 1 tatlı kaşığı olacak şekilde koyabilirsiniz. Tuz kesinlikle kullanılmamalıdır.
    * Yemeklerinizde ve salatalarınızda kullanacağınız tavuk eti mutlaka derisiz ve göğüs kısmından olmalıdır.
    * Tüm yemekleri iyice çiğneyerek ve küçük küçük lokmalar halinde yemelisiniz.
    * Pilav, sebze gibi yardımcı yemekleri ana yemek ile birlikte aynı tabağa koymalı ve ana yemek ile aynı anda yemelisiniz.

  • Yüksek Tansiyonu Düzenleme Diyeti

    Yüksek Tansiyonu Düzenleme Diyeti

    Türkçeye, “Hipertansiyonu Durdurmak İçin Beslenme Yaklaşımları” şeklinde çevirebileceğimiz, DASH diyeti ile 14 gün içerisinde tansiyonda düşme olduğu tespit edildi. DASH diyetinin bir amacı da sodyum alımını kısıtlamak.

    DASH tipi beslenme, yüksek tansiyonu düşürmede oldukça etkili ve Amerika Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından desteklenmekte. Bu konuda yapılan araştırmalar, DASH diyeti ile 14 gün içerisinde tansiyonda düşme olduğunu ortaya koyuyor.

    Bazı araştırmalar, DASH tipi beslenme ile koroner kalp hastalığı ve inme riskinin de oldukça azaldığını gösteriyor. Bu araştırmaya göre DASH diyetine en çok uyan kadınların inme, miyokardiyal enfarksiyon ve koroner kalp hastalığı ölüm oranlarına çok daha düşük olduğu tespit edildi.

    DASH diyetinin temel prensipleri

    Yüksek lif, düşük kalori yoğunluğu ve uygun porsiyonlarla dengeli bir diyet esas amaçtır.
    Düşük doymuş yağ, kolesterol ve toplam yağı az içeren besinler hedeflenir.
    Hayvansal yağlar ve kırmızı et azaltılır, haftada en az iki kez balık yenilmesi iyi olur.
    Posa bakımından zengin tam taneli tahıl ve karbonhidratlar vardır.
    Bol sebze ve meyve tüketilir.

    Kalsiyum, protein kaynağı olarak az yağlı veya yağsız süt ve süt ürünleri tüketimi artırılır.
    Protein, posa, potasyum, magnezyum kaynağı olarak yağlı tohumlar ile baklagiller artırılır.

    Diyette; kırmızı et, şeker, şeker eklenmiş besinler, şekerli içeceklerin tüketimi sınırlandırılmıştır. Diyet potasyum, magnezyum, kalsiyum, protein ve lif bakımından da zengindir. Diyetteki bir diğer amaç ise sodyum alımını kısıtlamaktır.

    Sodyum denildiğinde aklımıza “tuz” geliyor tabiî. Ancak sodyum sınırlaması olan diyetlerde, sadece tuzsuz yemek yeterli olmayabilir, bazı besinlerin tuz içeriğine de dikkat edilmesi gerekmektedir. Çünkü sodyum ile yüksek kan basıncı arasında önemli bir bağlantı vardır. Ancak yine de sodyum, beslenmemizde mutlaka bulunması gereken bir besin öğesi olarak karşımıza çıkar.

    Bir çok sağlıklı kişi, günlük ihtiyacının çok üstünde tuz tüketmektedir. Oysa günlük ihtiyacımız, günde sadece 2400 mg sodyumdur 1 gr tuz= 400 mg sodyum olarak düşünüldüğünde, tuz olarak bu miktar 6 gramdır. Yaklaşık olarak 1 çay kaşığı kadar. Ancak bu, yiyeceklerin içindeki tuzu da kapsamaktadır. Yüksek tansiyonu olanların, genelde günlük 1500 mg sodyumu geçmemeleri önerilmektedir. Bu miktar kişisel özellik, doktorun tedavi şekli ve kullanılan ilaç tedavisine göre değişebilir.

    Bazı besinlerin 100 gramındaki sodyum miktarı

    Turşu (salatalık) 1353 mg
    Ketçap 1042 mg
    Kaşar peyniri 710 mg
    Edirne peyniri 252 mg
    Yumurta 138 mg
    Dana Eti 80 mg
    Levrek 68 mg
    Süt 49 mg
    Yoğurt 47 mg
    Salça 38 mg
    Mercimek 30 mg

    Böbrekler, vücuttaki sodyum dengesini ayarlayan en önemli organdır. Böbreklerde bir sorun olmayan vücuttaki sodyum konsantrasyonu, çok yüksek seviyelere çıkmaz. Sodyum eksikliği ile karşılaşmak, çok görülen bir durum değildir.

    Çünkü sodyumu bir çok besinden alabilmekteyiz. Ancak kusma, ishal gibi, elektrolit kaybının yaşandığı problemler olduğunda, vücuttaki sodyum düzeyinde düşüş yaşanabilir.

    İyotlu tuzun farkı nedir?
    Normal sofra tuzuna iyot eklenmiş olması, aradaki tek farktır. Vücudun iyoda da ihtiyacı vardır. İyotlu tuz tüketildiğinde, vücudun iyot ihtiyacına destek verilmiş olur. İyot, tiroit bezi çalışmasını düzenleyerek, guatr hastalığının oluşumunu engelleyici etki yaratmaktadır.

    Neler yapabilirsiniz?
    Tuzlu tada karşı duyarlılığınız varsa, tuz tüketiminizi yavaş yavaş azaltıp yeni tat alışkanlığı kazanabilirsiniz.

    Lezzet katma alışkanlığınız, yemeklerinize tuz eklemek yönünde ise, onun yerine çeşitli baharatları kullanarak, tuz tüketim alışkanlığınızı düşürebilirsiniz.

    Soslu yemekler yerine, ızgara ve haşlama yöntemi ile pişirilenleri seçmeniz, yine sodyum alımınızı azaltabilir.

    Taze yiyecekler tüketin, salamura yiyecek tüketimini azaltın.
    Ketçap, hardal, soya sosu ve tuzlu salata soslarını kullanmamaya gayret edin
    Tuzu yemek masasından kaldırın.

    Yiyeceklerinizi limon suyu, sirke, sarımsak ve baharatlar ile tatlandırın.
    Kraker, mısır ve kuruyemişlerin tuzsuz olanlarını tercih edin.

    Alışveriş yaparken etiketlerini okuyarak içeriğinde daha az sodyum olanları tercih edin.

    Yüksek Tansiyon Diyeti

  • Bel çevreniz yatakta başarı göstergesi

    Bel çevreniz yatakta başarı göstergesi

    İyi ve kaliteli bir cinsel yaşam için, vücudumuza da iyi bakmamız gerekiyor. Bunu en kolay, bel çevrenizin kalınlığına bakarak anlayabilirsiniz…

    Düzenli bir egzersiz ve aktivite programının doku ve organ fonksiyonlarınız için vazgeçilmez olduğu pek çok araştırmayla gösterildi. Gerçekten de egzersiz kalp-damar sisteminden kemiklerinize, belleğinizden ruhsal durumunuza kadar sağlığınızın değişik boyutlarını etkiliyor. Son dönemde oldukça gündemde olan konu da egzersizin cinsel hayat, performans ve istek üzerindeki etkileri.

    İyi Performans İçin Önce Kalbinizi Sevin

    Düzenli bir egzersiz programının kalp-damar sağlığını olumlu yönde etkilediği bilinen bir gerçek! Egzersiz yapmak veya aktivitesi yüksek bir yaşam sürmek sadece kan dolaşımınızı arttırmıyor. Kandaki yoğunlaşmayı, pıhtı oluşması riskini ve çarpıntıyı da azaltıyor. Egzersiz aynı zamanda HDL yani iyi kolesterol seviyeleriniz yükseltiyor.

    Egzersizin kalbinize olan faydaları bunlarla da sınırlı değil. Egzersiz yapmak yüksek tansiyon riskinizi ve bu sorunun yol açtığı inme gibi komplikasyonları azaltıyor. Ayrıca vücudun insüline karşı duyarlılığını arttırarak kan şekeri seviyelerini düşürüyor. Böylece pankreas bezinde yeniden insülin yapımına gerek kalmıyor ve Tip 2 diyabet hastalığı riski azaltıyor. Diyabet belirtileri ortaya çıksa bile egzersiz ile diyabetin yaşlandırıcı etkileri yavaşlayıp azalıyor ve kan şekeri ayarı kolaylaşıyor.

    “Peki bütün bunlarla cinsel hayatımla ne gibi bir ilgisi var?” diye düşünebilirsiniz. Hipertansiyon, diyabet, yüksek kolesterol, pıhtılaşma problemi, taşikardi kalbiniz için olduğu kadar damar sağlığınız için de risk faktörü sayılıyor. Damar sağlığınız sertleşme fonksiyonunuz için oldukça önemli bir yere sahip. Penisin büyümesi ve sertleşmesi yani ereksiyon fonksiyonunu yerine getirebilmesi, penisin kanla dolmasına bağlıdır.
    Eğer damarlarınız kolesterol yüksekliği, şeker fazlalığı ve hipertansiyonlar zarar görmüşse bu penise giden kan akımının azalacağı ve sertleşme problemiyle karşılaşma riskinizin artacağı anlamına gelir.

    Bel Çevresi Performansa Etki Ediyor

    Bel çevresi ölçüsünün vücuttaki pek çok sağlık sorununun habercisi veya hazırlayıcısı olduğunun anlaşılması bu konuyu son dönemde en sık konuşulan sağlık konularından biri haline getirdi. Araştırmalar erkeklerde 102, kadınlarda 92 cm’i geçen bel çevresi ölçüsünün koroner arter hastalığı, yüksek kan basıncı, felç, diyabet ve çeşitli kanserlerin riskini arttırdığını gösteriyor. Bel çevresi sadece kalp-damar sağlığınızın bir göstergesi olmakla kalmıyor aynı zamanda cinsel hayatınızın ne durumda olduğunu da yansıtıyor. Evet! Bel çevresi kalın olan erkeklerde iktidar azalıyor!

    Karın içindeki yağ birikimi kendini bel çevresindeki artış yani abdominal obezite ile gösteriyor. Bu yağlar Metabolik Sendrom olarak bilinen ve bel çevresi kalınlığı, trigliserit ve bazen de LDL-kötü kolesterol yüksekliği, hipertansiyon ve insülin direnci ile kendini belli eden bir sağlık sorununa yol açıyor. Bu sendrom sadece damarlarını yaşlandırmakla kalmıyor, son dönemde yapılan araştırmalara göre testosteron seviyelerinde de bir düşüşe yol açıyor. Öyle görülüyor ki karın için yağları estetik kaygılardan çok daha fazla soruna neden oluyor.

    Karın içi yağlar öncelikle damar sağlığınızı tehdit ederek ereksiyon fonksiyonunda bir azalmaya neden oluyor. İleri dönemlerde ise testosteron düşüklüğü yaratarak cinsel isteksizliğe de açabiliyor. Testosteron düşüklüğü ayrıca kemiklerini ve kas yapınızı zayıflatıyor, libido kaybı kadar sertleşme fonksiyonunuzu da azaltıyor.
    Bu nedenle bel çevrenizi erkekseniz 102 kadınsanız 92 cm altında tutmanız tavsiye edilmektedir. En uygun ölçümlerin erkeklerde 94, kadınlarda 86 cm altında olduğunu hatırlatalım. Bu ölçülere yaklaşmak için doğru ve düzenli bir egzersiz programının şart olduğunu belirtelim.

    Karın içi yağlarınızı eritmek için mekikten daha fazlasına ihtiyacınız var. Aerobik aktiviteler özellikle haftada 3-4 kez yapılan 30-40 dakikalık yüksek tempoda yürüyüşler yağ yakmanızı sağlayacağı gibi iyi kolesterol seviyelerinizi de arttıracaktır. Böylece damarlarınız (penisinize gidenler de dahil) görevlerini tam olarak yerine getireceklerdir.

    Sekste Nasıl Göründüğünüz Önemli

    Düzenli bir egzersiz programı fiziksel görünümünüzü geliştirir. Fiziksel görüntünün iyileşmesi kendinize daha fazla güvenmenizi, vücudunuzdan memnun olmanızı ve partnerinizin yanında kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olur. Egzersiz kilonuzu korumanızı veya kilo vermenizi sağlayarak sizi şekle sokar ve partnerinizin yanında kendinizi daha rahat hissetmenizi sağlar.

    Sağlıklı bir cinsellikte iyi bir fiziksel performansın şart olduğunu hatırlatmamıza gerek yok. Egzersiz akciğer kapasitenizi arttırır. Denge ve koordinasyonunuzu geliştirir. Eklem esnekliği ve kemik yoğunluğunuzu arttırır. Kaslarınız da daha dayanıklı hale gelir. Böylece sağlıklı bir cinsellik için gereken fiziksel performans durumuna sizi yaklaştırır.

  • Ökse otu

    Ökse otu

    ÖKSEOTU FAYDALARI VE KULLANIMI

    Ökseotu (Gökçe) : Ökseotugiller familyasından; genç sürgünleri yeşil, ufak çalı halinde bir bitkidir. Halk arasında çekem, purç, gökçe, gevele, güvelek ve gövelek adlarıyla tanınır. Yapraklarında tanen, urson, inosit, saponin ve viscine adı verilen gayet yapışkan, elastiki, yumuşak bir reçine vardır.

    FAYDALARI:

    Yüksek tansiyonu düşürür. Yüksek tansiyon nedeniyle oluşan baş ağrılarını geçirir.
    Nabzı yükseltir. Kalbin atışlarını artırır. Damar kireçlenmesinde faydalıdır. Sara ve Akciğer kanamalarında kullanılır. Spazmları giderir. Hazmı kolaylaştırır. Fazla kullanıldığı takdirde zararlıdır. Bilinci uyuşturur. Adaleleri zayıflatır ve ishal yapar.
    Sinirleri yatıştırıcı, sinirsel spazmları gidericidir. Çarpıntıyı hafifletir. Metabolizmayı düzene sokar.
    Damar sertliğine karşı yararlıdır. Son zamanlarda yapılan bazı kanser araştırmalarında ökseotunun tümör oluşumunu engellediği saptanmıştır. (Bunun için farklı kanser türlerine göre farklı ağaçların ökseotlarından yapılan iğne türü ilaçlar yapılarak kullanılmaktadır.) Herbalist Dokto Ömer Coşkun şeker hastaları için ökseotu çok faydalı bir bitkidir dedi.

    ÖKSE OTU KULLANIM ŞEKİLLERİ

    Ökseotu ile hazırlanan şifalı bir bitki kürü…

    1) GEREKLİ MALZEMELER :

    – 1 su bardağı ılık su,
    – 1/2 tatlı kaşığı (ya da 1 tutam) ökseotu.

    HAZIRLANIŞI VE KULLANIM ŞEKLİ:

    Ilık suyun içine, ökseotunu ıslayın. 10 saatin sonunda, kaynatmadan, için. Ökseotunun meyvesi değil sadece dalları ve yaprakları kullanılır. Günde 2-3 defa için.

    – Ökseotu kürü, migrenin yanısıra, her türlü kansere ve şeker hastalığına da yi gelir.

    2) HAZIRLANIŞI VE KULLANIM ŞEKLİ:

    1-2 tatlı kaşığı kurumuş yaprakçık ve genç sürgün üzerine bir bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika süreyle demlendirerek hazırlanan çay, günde üç kez içilir.

    3) ÖKSEOTU ÇAYI HAZIRLANIŞI VE KULLANIMI:

    Ökseotu çayı yalnızca soğuk suda hazırlanır! Yarım tatlı kaşığı (1 gr) bitki (yaprak ve sap), orta boy bir su bardağı dolusu soğuk suda gece boyunca bekletilir, sabahleyin hafifçe ısıtılır ve süzülür. Çay gün boyuna yayılarak yemeklerden önce ve yemek aralarında yudumlanarak yavaş yavaş içilir. Eğer gün boyunca fazlaca içilmesi gerekiyorsa, hazırlanan çay bir termosta saklanabilir. Acil durumlarda, aynı miktar bitki (yaprak ve sap) kaynar deecede sıcak su ile demlenir, 10-15 dakika demlendikten sonra süzülür. Genel olarak, günde 1-3 bardak çay içilebilir.

    Taze Bitki Özsuyu: Taze yapraklar ve saplar yıkanır ve nemliyken mikserde sıkılır.

    Merhem Hazırlamak: Taze beyaz meyveler ezilerek, içyağı veya tereyağı ile iyice karıştırılır ( Donuklarda sadece dıştan kullanılır).

    Ökse Otu Zararları

    Zehirli meyvelere sahip olan ökse otunun meyveleri asla insanlar tarafından harici olarak kullanılmamalıdır.

    Bir diğer faydalı bitkimiz : Çörek Otu

  • 7’den 70’e Taş devri diyeti Prof. Dr. Ahmet Aydın’dan

    7’den 70’e Taş devri diyeti Prof. Dr. Ahmet Aydın’dan | 1Prof. Dr. Ahmet Aydın’dan hastalıklara karşı korunma kalkanı!

    7’den 70’e
    Taş devri diyeti

    Dünyada hiçbir gerçek saklı kalmaz. Üstü ne kadar örtülürse örtülsün, halkın kolayca ulaşabileceği, ucuz ve basit tedavilerin kimi zaman servet harcanan pahalı ve karmaşık tedavilerden etkili olabildiği gerçeği gibi…
    Hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde besin unsurlarını kullandığım Taş Devri Diyeti kitabımın gördüğü büyük ilgi artık “statükocu tıp masalları” yerine gerçekleri duymak istediğimizin ispatı. Ne de olsa Taş Devri Diyeti’ni tabiat ana yazmış, diyet diktatörleri değil!

    Ben akşam başımı yastığa koyduğumda huzurla uyuyabilmek için bilgimle ve vicdanımla elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Yeni konu başlıklarıyla genişleterek yeniden kaleme aldığım 7’den 70’e Taş Devri Diyeti kitabının tıp öğrencilerinden diyetisyenlere, hastalardan hekimlere birçok insanın başvuru kaynağı olmasını umuyorum.

    Böyle diyor Ahmet Aydın, sağlıklı beslenmenin başucu kitabında.

    7’den 70’e Taş Devri Diyeti, Aydın’ın 30 yılı aşan hekimlik hayatının bir meyvesi, beslenmeyle ilgili tartışmalara koyulan bir ‘son nokta’ aslında. Kitap, doğru ve sağlıklı beslenerek hastalıklarından korunmanın mümkün olduğunu, yüzlerce bilimsel araştırma ekseninde gözler önüne seriyor. Türk halkının en çok muzdarip olduğu hastalıklara tek tek değiniyor, reklâmlarla pompalanan birçok yararsız hatta zararlı yiyeceği mercek altına alıyor. Bu janjanlı gıdaların bizleri nasıl hasta ettiğini cesurca belgeliyor. Beslenme-hastalık ilişkisini 67 farklı başlıkta inceleyen 504 sayfalık bu dev kitap, bu kapsam ve bütüncüllüğüyle Türkiye ve dünyada da bir ilki temsil ediyor.

    Hamileler, bebek büyütenler, sporcular… Şişmanlar ve depresyondakiler… Kanser, kısırlık, astım, reflü, hipertansiyon, Alzheimer gibi onlarca hastalıktan kurtulmak isteyenler… Özetle yaşlı genç herkes… 7’den 70’e Taş Devri Diyeti hepimiz için en güvenilir başvuru kaynağı!

    KİTABIN İÇİNDE NE VAR ?

    1. Tarih içinde besinlerimizin değişimi ve kronik hastalıklar
    2. Şekerin tarihi
    3. Mısır şurubu, tatlandırıcılar
    4. Gazlı içecekler, enerji içecekleri, kutu meyve suları
    5. Ekmek
    6. Yağların insan sağlığındaki önemi
    7. Sıvı yağlar
    8. Zeytinyağı
    9. Kanola yağı
    10. Kızartma yağları
    11. Tağşiş yağ
    12. Margarin
    13. Balıkyağı
    14. Süt, yoğurt
    15. Yoğurttaki süt proteini yüzdesinin azaltılması
    16. Yoğurtlar niye ekşimiyor?
    17. Süt tozu
    18. Süt, enfeksiyon, kaymaklı yoğurt
    19. Meyveli yoğurtlar
    20. Soya
    21. Et, vejetaryen beslenme
    22. Tavuk
    23. Probiyotikler
    24. Su
    25. Tuz
    26. Beslenme ve fiziksel özellikler
    27. Uyku
    28. Nefes almak
    29. Isıtma kapları, pişirme şekilleri
    30. Tarım ilaçları, Yeşil Devrim
    31. Genleriyle oynanmış tohumlar
    32. Doğal gıda ve organik gıda
    33. Mono sodyum glutamat (MSG)
    34. Beslenme faciası, reklâmlar
    35. Hamilelik öncesi ve hamilelikte beslenme
    36. Süt çocuğu beslenmesi I: 0–6 ay arasındaki beslenme
    37. Süt çocuğu beslenmesi II: Ek gıdalar
    38. Sporcu beslenmesi
    39. Şişmanlık, metabolik sendrom (insülin direnci)
    40. Gut
    41. Kolesterol, kalp-damar hastalıkları
    42. Hipertansiyon
    43. Kanserden korunma
    44. Reflü (göğüs yanması)
    45. Çölyak hastalığı
    46. Sivilceler
    47. Menopoz
    48. Kısırlık
    49. Prostat hastalıkları
    50. Böbrek taşı
    51. Osteoporoz (kemik erimesi)
    52. Romatizmal ve diğer iltihabi (enflamatuar) hastalıklar
    53. Diş sağlığı
    54. Enfeksiyon hastalıkları ve beslenme
    55. Alerjik hastalıklar
    56. Astım
    57. Kistik fibroz
    58. Depresyon
    59. Hiperaktivite, yaygın gelişimsel bozukluk, otizm
    60. Mültipl skleroz
    61. Unutkanlık, bunama, Alzheimer
    62. Baş ağrısı
    63. Doğumsal metabolizma hastalıkları
    64. Ne yapmalı?

    Ek I: Sağlıklı beslenmenin temel ilkeleri (Modifiye Taş Devri Diyeti)
    Ek II: Taş Devri Diyeti’ne yapılan eleştiriler, çok sorulan sorular
    Ek III: Temel beslenme bilgileri

    PROF. DR. AHMET AYDIN KİMDİR?

    1953 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Hobyarlı Ahmet Paşa İlkokulu, Samsun Anadolu Lisesi ve Ankara Fen Lisesi mezunu.
    1977 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni bitirdi. 1982 yılında aynı Fakülte’nin Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nde uzmanlığını tamamladı. 1982-1986 yılları arasında Çorlu’da askerlik ve Eskişehir’de zorunlu hizmet görevini yerine getirdi. Tekrar döndüğü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde 1988 yılında doçent, 1993 yılında Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı başkanı ve 1994 yılında da profesör oldu.
    Son yıllarını beslenme ile kronik hastalıklar arasındaki ilişkiye yoğunlaştıran Aydın’ın bu konuda halka bilgi veren www.beslenmebulteni.com isimli bir sitesi var.
    Evli ve bir çocuk sahibi olan Aydın’ın çeşitli konularda yazdığı 10 kitabı ve yerli ve yabancı çok sayıda makalesi mevcut.