Etiket: hipertansiyon

  • Çocuklarda Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?

    Çocuklarda Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?

    Çocuklarda hipertansiyon yapılan kan basıncı ölçümü sonucu yaşına, boyuna ve cinsiyetine göre belirlenen sınır değerleri aşma durumunu ifade etmektedir. Yapılan bu tespit hipertansiyonun sadece yetişkin hastalığı değil, çocukluklarda da görünebileceğini göstermesi açısından önemlidir.

    • Böbrek hastalıkları,
    • Kalp ve damar rahatsızlıkları,
    • Böbrek üstü, tiroid ve paratroid bezlerince salgılanan hormonlarda düzensizlik,
    • İlaç kullanımı,
    • Kandaki sodyum oranının artması,
    • Yanlış beslenme

    Kaynaklı çocuklarda görülen hipertansiyon belirtileri sonrası tanı ve tedavi süreci için ihmal edilmeden tıbbi yardıma başvurulmalıdır.

    Çocuklarda Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir? | 1

    Çocuklarda Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?

    Çocuklarda ve bebeklerde hipertansiyon tanısının konulabilmesi için ihtiyaç duyulan tıbbi yardıma başvurulma kararının verilebilmesinde ebeveynlerin rolü önemlidir. Çocuklarda ve bebeklerde yüksek tansiyon belirtileri gözleme dayalı olarak tespit edilmesinin ardından tıbbi süreç başlanacak olup ebeveynlerin çocuklarında gözledikleri anormalliklere dikkat etmeleri gerekmektedir.

    • Baş ağrısı,
    • Kulak çınlaması,
    • Burun kanaması,
    • Mide bulantısı,
    • Çarpıntı,
    • Görme bozukluğu,
    • Huzursuzluk,
    • Aşırı terleme,
    • Beslenmede zorluk,
    • Sık nefes alıp verme,
    • Çabuk yorulma,
    • Bacaklarda ağrı

    Çocuklarda ve bebeklerde hipertansiyon belirtileri olarak değerlendirilir.

    Çocuklarda Hipertansiyon Tanısı Nasıl Konur?

    Bebeklerde ve çocuklarda hipertansiyon tanısı, kan basıncı ölçümü ile gerçekleştirilmektedir. 3 sefer yapılan kan basıncı ölçüm ortalamaları normal tansiyon kaç olmalı erkek ve kız çocuk değerleri ile karşılaştırılarak, normal seviyelerin üzerinde değer elde edilmesi halinde hipertansiyon tanısı konulmakta ve tedavi süreci başlatılmaktadır.

    Çocuklarda Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir? | 2

    Çocuklarda Hipertansiyon Nasıl Tedavi Edilir?

    Çocuklarda hipertansiyon tedavisi için yönetilecek süreçte belirli bir yol izlenmektedir. Tedavi sürecinde tedaviyi gerçekleştirecek doktor ve hastanın olduğu kadar ebeveynlere de büyük rol düşmektedir. Tedavi süreci;

    • Tedavi sürecinin planlanması,
    • Kilo kontrolü sürecinin takip edilmesi,
    • Tuz kullanımının kısıtlandığı diyet programının uygulanması,
    • Egzersiz programlarına uyulması,
    • Çocukların sigarasız ortamda yaşamasının sağlanması,
    • İlaç tedavisinin takip edilmesi,
    • Gerekmesi halinde cerrahi müdahalenin gerçekleştirilmesi

    Şeklinde ilerleyerek hipertansiyon hastalığı tedavi edilmektedir.

    Dikkat Çocuklarda da Yüksek Tansiyon Olabilir Tıklayın !

    Çocuklar İçin Bağışıklık Sistemi Güçlendiren Özel Karışımlar Tıklayın !

  • Hipertansiyon Beslenmesi Nasıl Yapılmalıdır?

    Hipertansiyon Beslenmesi Nasıl Yapılmalıdır?

    Hipertansiyon hastaları beslenme sistemlerinde çeşitli değişiklik ve eklemeler yaparak, yaşam kalitelerini yükseltebilirler. Tedavi yöntemlerinin yanı sıra alınan besinlerle, hipertansiyon kontrolü ve iyileştirmesi sağlanabilir.

    Hipertansiyon hastalarının beslenme yöntemlerinde;

    • Omega-3 yağ asitlerinden zengin balık çeşitleri, haftada 2 kez tüketilmelidir.
    • Haftada 3-4 gün egzersiz yapılmalı ve minimum 60 dakika çalışılmalıdır
    • Vücut oranları, boy kilo dengesi sağlanmalıdır
    • Tuzlu yiyecekler, gıda ve tuz ürünleri tüketilmemelidir.
    • Ekmek ve tahıllarda da tuz kullanılmamalıdır
    • Alkol alınmamalı, alışkanlık var ise azaltılmalıdır
    • Zeytin yağı, fındık yağı gibi ürünler kullanılmalı, doymamış yağlardan uzak durulmalıdır.
    • Yeşil yapraklı besinler daha sık tüketilmelidir. Salatalar, her sofrada olmalıdır.
    • Şeker minimal seviyede alınmalıdır
    • Işlenmiş ve doymuş yağ içerikli şarküteri yiyecekler az tüketilmelidir.

    Hipertansiyon Beslenmesi Nasıl Yapılmalıdır? | 3

    Günlük öğün sayısı 3 ile kısıtlanmamalı sık sık beslenilmelidir. Yaşam kalitesini artıran formüller kullanılarak, beslenmeye dikkat edildiğinde hipertansiyon hastalarında düzelme görülmektedir.

    Hipertansiyonu Etkileyen Faktörler

    Hipertansiyonu etkileyen unsurlar arasında;

    • Tütün ve sigara kullanımı
    • Aşırı kilo
    • Diyabet
    • Durağan ve hareketsiz yaşam
    • Fiziksel aktivite yapmamak
    • Yüksek oranda alkol
    • Kalsiyum, potasyum, magnezyum türü minerallerin eksikliği ve ideal oranda alınmaması
    • Tuz oranının aşırı yüksek olması ve çok alınması
    • D vitamini eksikliği
    • Doğum kontrol hapları gibi hormon içerikli ilaçların gereksiz yere kullanılması
    • Stres
    • Yaşlanma
    • Genetik faktörler ve yatkınlık
    • Kronik böbrek hastalıkları
    • Tiroid sorunları, tümörler

    Gibi nedenler bulunmaktadır.

    Yüksek Tansiyona Ne İyi Gelir Tıklayın !

    Yüksek Tansiyon Tedavisi Tıklayın !

    Bu öneriler tansiyon hastaları için! Tıklayın !

  • Bu öneriler tansiyon hastaları için!

    Bu öneriler tansiyon hastaları için!

    Tansiyon hastaları dikkat bu yazımızı sizi yakından ilgilendiriyor. Tansiyon hakkında bilmedikleriniz yazımızda..

    Hipertansiyon yani yüksek tansiyon kan damarlarındaki basıncın normalden fazla olmasıdır. Günümüzde hipertansiyonun görülme yaşı gittikçe düşüyor. Bu oranlara bakacak olursak hipertansiyonun görülme sıklığı 18 yaş ve üstünde %30-35 değerindedir.  Yaş ilerledikçe sıklığı da artmaktadır.

    Hipertansiyon bu özellikteki kişilerde daha fazla risk taşıyor:

    -Yaşa bağlı

    -Aşırı kilolu olmak

    -Diyabet

    -Fazla tuzlu beslenme

    -Düzenli egzersiz yapmama

    -Alkol ve sigara kullanımı

    -Aşırı stres

    Bunların dışında rol oynaya iki durum daha vardır bunlar ise: cinsiyet ve kalıtımdır.

    50 yaş altındaki erkeklerde hipertansiyon görülme sıklığı yüksektir. 50-55 yaş kadın ve erkeklerde aynı oranda gitmekte fakat 55 yaş üstünde erkeğe göre kadında görülme sıklığı daha fazladır.

    Yüksek tansiyon sadece yukarıda belirtilen özelliktekilerde bulunmuyor. Bazı hastalıklara bağlı olarak ta yüksek tansiyon hastalığı ortaya çıkmaktadır.

    Ailede hipertansiyon hastası olan bir bireyde hipertansiyon görülme sıklığı %60’tır. Bunların dışında hipertansiyon aşağıdaki hastalıklara bağlı olarak ta ortaya çıkmaktadır:

    -Böbrek rahatsızlığı olanlar

    -Böbrek üstü bezinde oluşan hastalıklar

    -Aortta oluşan darlıklar

    -Tiroid bezinde yavaş ve hızlı çalışmaya bağlı olan rahatsızlıklar

    yuksek-tansiyon-1

    HİPERTANSİYON BELİRTİLERİ

    Hipertansiyonunuzun çok yükselmesi halinde görülen belirtiler arasında:

    Baş dönmesi

    Baş ağrısı

    Kalp ağrısı

    Kulak çınlaması

    Nefes darlığı

    Çift veya bulanık görme

    Burun kanamaları ve

    Düzensiz kalp atışları sayılabilir. Yüksek tansiyon normalde herhangi bir belirti vermediğinden, düzenli olarak tansiyonunuzu kontrol ettirmeniz önemlidir. Yüksek tansiyon vücudunuza siz farkına varmadan zarar verebilir.

    HİPERTANSİYON TEDAVİSİ

    Hipertansiyon hastaları tedavi sürecinde kilolu ise mutlaka kilolarından kurtulmaları gerekmektedir. Vücut ağırlığını dengelemek için düzenli egzersiz yapmaları gerekmektedir. Tuz tüketimi olabildiğince azaltılmalıdır.

    Alkol tüketimiz minimum seviyede olmalıdır. Yeşil yapraklı sebzeler tüketmelidirler ve hazır gıdalardan uzak durmalıdırlar. Hazır gıdalarda tuz tüketimi fazla olduğu için hipertansiyon hastalarını olumsuz etkilemektedirler.

    BUNLARDAN UZAK DURUN

    Tuzlu ve şekerli besinler, çay ve kahve, kolalı içecekler, tereyağ çeşitleri ve alkol yüksek tansiyonu çıkaran gıdalardır. Tansiyon hastaları bu tür gıdalardan uzak durmaları gerekmektedir.

     

  • Nar tansiyonu yükseltir mi, düşürür mü?

    Nar tansiyonu yükseltir mi, düşürür mü?

    Nar, sonbahar aylarının en sevilen meyveleri arasında yer alır. Nar suyu tansiyonu yükseltir mi, düşürür mü? makalemizde bu meyvenin tansiyon hastalığı üzerindeki etkilerinden bahsettik.

    Uzmanlar tarafından yapılan araştırmaya göre, 2 hafta boyunca nar suyu tüketen hiper tansiyon hastalarının, tansiyonlarını düşürüp kontrol altına alabildikleri ve nar suyunun kalp-damar sağlığı üzerinde çok olumlu etkilere sahip olduğu gözlemlendi.

    Proje araştırmacılarından biri olan Sediqeh Askari-Dastjerdi, çalışmanın 30 ile 60 yaş arasındaki hastalar üzerinde gerçekleştirildiği ve iki hafta boyunca günde bir defa 150 ml (1,5 çay bardağı) taze nar suyu tüketen hastaların, içmeyenlere göre daha düşük sistolik ve diyastolik kan basıncı değerlerinde olduğunu sözlerine ekledi.

    Dr. Sediqeh Askari-Dastjerdi ayrıca nar suyunun kalp hastalıkları risk faktörlerini azalttığını, kalp sağlığı üzerine de çeşitli olumlu etkilerinin bulunduğunu bilidrdi.
    Hipertansiyon birinci basamakta hastalarda en sık görülen hastalıktır.
    Nar, anti-aterosklerotik özelliklere sahiptir, tanen açısından zengindir, anti-yaşlanma etkileri ve güçlü anti-oksidatif özellikleri vardır.

    Nar suyunun kan basıncını kontrol altına alan doğal bir yöntem olarak kabul edilmesinin pek çok sebebi vardır. İşe o nedenlerden bazıları

    • Nar, potasyum bakımından zengin bir meyvedir. Sodyum, su tutma ve daha yüksek kan basıncına neden olan bir mineraldir, nar, içerdiği yüksek potasyum özleri sayesinde vücudunuzdaki sodyum miktarını dengeler, tansiyonunuzun yükselmesinden sizi korur.
    • Nar ayrıca tam bir folik asit deposudur, bu özelliği ile kan basıncının düzenlenmesine yardımcı olur.
    • Nar, ACE enziminın doğal bir inhibitörü yani önleyicisidir. vücut tarafından doğal olarak üretilen bu enzim, genellikle yüksek basıncından sorumludur.
    • Doymamış yağ asitlerinin emilimini düşürür. Böylece bedende daha az viseral yağ birikimi, gerçekleşip, yüksek tansiyon eğilimleri olan kişiler de tansiyon yükselmesi riski azalır.

    İskoçya’nın Queen Margaret University, Edinburg araştırmacıları tarafından gerçekleştirilen bir çalışmaya göre deneklerin %90’ınında 4 haftalık bir nar suyu terapisinden sonra düşük kan basıncı seviyeleri gözlemlendir..
    Bu çalışmanın bir parçası olarak her tüketilen nar suyu miktarı 500ml yani 2 su bardağı idi. Doğal olarak – bu miktar günlük tüketimi güvenli doz olarak kabul edilebilir.

    Nar suyu nasıl çıkarılır?
    1.Yöntem

    Narın tanelerini ayıklayıp,  ince delikli bir eleğe koyup, kaşıkla yahut parmaklarınızla bastırın.

    2. Yöntem
    Nar ortadan ikiye kesip, meyve sıkıcağında sıkın.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir

    nar_tansiyonu_dusururmu_yukseltirmi (3)

  • Yüksek Tansiyon Tedavisi

    Yüksek Tansiyon Tedavisi

    Kadınlar kulübü editörleri olarak araştırdık yüksek tansiyon belirtileri ve yüksek tansiyon tedavisi makalemizi hazırladık. Hipertansiyon nasıl düşürülür sorusuna makalemizde cevap bulabilirsiniz
    Kan basıncının yükselmesi olayına hipertansiyon denir. Kötü beslenme, ilerlemiş yaş, insülin direnci, kalıtsallık, sağlıksız yaşam tarzı, stres ve depresyon, yüksek tansiyonun nedenleri arasındadır. Hipertansiyonun olup olmadığını nasıl bilebilirsiniz? İşte o belirtilerden bazıları şu şekildedir.
    Yüksek  Tansiyon Belirtileri
    Düzensiz kalp atışı
    baş dönmesi
    halsizlik
    konsantrasyon zayıflığı,
    bulantı
    bulanıklık görme,
    ağır ya da düzensiz nefes alıp verme
    susuzluk hissi
    depresyon
    düzensiz uyku,
    düzensiz kan dolaşımı,
    yorgunluk
    güçsüzlük

    Yüksek Tansiyon İçin Şifalı Bitkiler makalemiz için tıklayınız

     

    Yüksek Tansiyonun Nedenleri ve Tedavi Yolları

    Yüksek tansiyondan muzdarip iseniz, tuz alımını azaltmalısınız.Insülin seviyesini dengelemek için çok şekerli ve tuzlu gıdalardan uzak durmalısınız

    Kilo direk yüksek tansiyonla ilgili bir konudur.Şişmanlık damarlara daha fazla kanın pompalanmasına yol açar.Kilonuzu kontrol edin fazla kilonuz varsa diyet yapın.

    Hareketsiz yaşam, spor yapmamakta tansiyonun yükselmesine veya düşmesine neden olur.Bunun nedeni fiziksel aktivite eksikliği sinirlerin kasılma oranını artırarak, kalp hızını atışını artırır, kan daha çok pompalanmış olur.

    Hipertansiyon tedavisinde, kolesterol tüketimini azaltın. Kötü kolesterol kalp krizine yol açabilen kan damarlarında tıkanmaya yol açar.

    Lif yönünden zengin sebzeler, folik asit, potasyum ve vitaminler tansiyon tedavisinde doğal yardımcılardır. Her gün muhakkak taze meyve yiyin

    Sarımsak damarların tıkanmasını önler, kan inceltir ve kan akımını artırır. Dolayısıyla, doğal olarak yüksek kan basıncını tedavi etmek istiyorsanız her gün sarımsak yiyin

    Balık yağı hipertansiyonu tedavi etmek için etkili bir ilaçtır.

    Kapsül olarak alabilir veya düzenli balık tüketebilirsiniz.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Dash diyeti nasıl yapılır?

    Dash diyeti nasıl yapılır?

    Amerika’da şuan çok popüler bir diyet olan , dash diyeti, yüksek tansiyonla mücadele de uygulanmış ve başarılı olmuş bir diyettir
    Ve bu diyet o kadar başarılı olmuştur ki, beslenme uzmanları bu diyeti yalnızca yüksek tansiyon hastalarınca değil tüm herkes tarafından uygulanması gereken sağlıklı ve hızla kilo verdiren diyet olarak tanımlamışlardır. Dash diyeti nasıl yapılır bugün bu konuda size bilgiler vereceğiz

    Dash diyeti sağlıklı bir diyettir, sağlıklı bir diyet olmasının yanı sıra kan basıncını düşürerek dengeli seviyeye getirir.
    Sizi kanserden, diyabetten, kalp hastalıklarından ve kemik erimesinden korur. Sağlıklı ve dengeli beslenmenizi sağlayarak kısa sürede zayıflamanıza yardımcı olur.
    Bu diyette yüksek lif, düşük kalori ve uygun porsiyonlarla dengeli bir diyet amaçlanır.
    Düşük doymuş yağ, kolesterol ve total yağı az içeren besinler hedeflenir.
    Hayvansal yağlar ve kırmızı et azaltılır, haftada en az iki balık yenilmesi tavsiye edilir.

    Dash diyeti temelini yüksek tansiyonla mücadele etmek için gerekli gıdaların alınması üzerine kurar.
    Bu diyetle bol miktarda potasyum, magnezyum, kalsiyum, yağı azaltılmış yiyecekler, süt ürünleri, meyve ve sebze tüketilir. Diyetin günlük kalori alımı 2000 kalori civarındadır.Bu diyetle hem sağlıklı hem de fit bedene sahip olacaksınız.

    Kalsiyum, Protein kaynağı olarak az yağlı veya yağsız süt ve süt ürünleri tüketimi artırılır.
    Protein, posa, potasyum, Magnezyum kaynağı olarak yağlı tohumlar ile baklagiller artırılır.
    Diyette; kırmızı et, şeker, şeker eklenmiş besinler, şekerli içeceklerin tüketimi sınırlandırılmıştır. Diyet potasyum, magnezyum, kalsiyum, protein ve liften zengindir. Diyetteki bir diğer amaç ise sodyum alımını kısıtlamaktır.
    Sodyum denildiğinde aklımıza “tuz” geliyor.Ancak sodyum sınırlı diyetlerde sadece tuzsuz yemek yeterli olmayabilir, bazı besinlerin Tuz içeriğine de dikkat edilmesi gerekmektedir. Çünkü sodyum ile yüksek kan Basıncı arasında önemli bir bağlantı vardır. Ancak yine de sodyum beslenmemizde mutlaka bulunması gereken bir besin öğesi olarak karşımıza çıkar.
    Bir çok sağlıklı kişi günlük ihtiyacının çok üstünde tuz tüketmektedir. Oysa günlük ihtiyacımız sadece günlük 2400 mg sodyumdur 1 gr tuz= 400 mg sodyum olarak düşünüldüğünde tuz olarak bu miktar 6 gramdır. Yaklaşık olarak 1 çay kaşığı kadar. Ancak bu yiyeceklerin içindeki Tuzu da kapsamaktadır. Yüksek tansiyonu olanların genelde günlük 1500 mg Sodyumu geçmemeleri önerilmektedir. Bu miktar kişisel özellik, doktorun tedavi şekli ve kullanılan ilaç tedavisine göre değişebilir.

    Dash diyeti Sodyum düzeyleri
    Sodyum kendisine duyarlı kişilerde kan basıncını artırabilir ve dash diyetinin amacı
    yemeğinizdeki sodyum alımını düşürmek. Dash standart diyetine ilave olarak, diyetin daha düşük bir sodyum versiyonu da vardır. Sizin için hangisi sağlıklıysa onu seçin.
    Standart dash diyeti: Günlük 2300 mg sodyum tüketebilirsiniz
    Düşük sodyumlu dash diyeti:Günlük 1500 mg sodyum tüketebilirsiniz.
    Amaç geleneksel beslenmede 3500mg’a çıkabilen sodyum miktarını düşürmek. Çünkü bu seviye Amerika Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından tavsiye edilen günlük 2300mg sodyum miktarının çok üzerinde.
    Dash diyeti Ne ile Beslenelim?
    Yukarıda bildirdiğimiz her iki dash diyetide bol miktarda kepekli tahıllar, sebzeler,meyveler ve az yağlı süt ürünleri içerir. Dash diyetinde ayrıca balık türleri, kümes hayvanlkarı ve baklagiller serbest. Kırmızı eti, yağları ve tatlıları az miktarda tüketebilirsiniz. Dash diyeti kolestrolünüzü düşürür, yağ oranınızı dengeler.

    Dash Diyetinde Neler Yenilebilir? Tıklayınız

     

    Tahıllar
    Tahılların içerisine ekmek, tahıl, pirinç ve makarna dahildir. Mesela 1 porsiyon 1 dilim tam buğday ekmeğidir
    Kepekli tahıllara yönelmelidir çünkü bu gıda daha fazla lif içerir, ve besin oranı yüksek fakat posa oranı yüksek olduğundan daha hızlı zayıflatır. Beyaz pirinç yerine esmer pirinç,
    normal ekmek yerine tam tahıllı ekmek tüketin.
    Tahılların yağ oranı düşüktük bunu korumak için, tahıllı gıda yerken birde üzerine yağlı veya peynirli gıda eklemeyin, mesela makarna tüketirken yanına bir de peynir eklemeyin

    Sebzeler
    Domates, havuç, brokoli, tatlı patates, yeşillik ve diğer sebzeler lif, vitamin, potasyum ve magnezyum gibi mineral ve vitamin depolarıdır. Bir porsiyon örnekleri 1 fincan çiğ yeşil yapraklı sebzeler veya 1/2 fincan dilimlenmiş çiğ veya pişmiş sebzelerdir.
    Taze veya dondurulmuş sebzeler de iyi seçimlerdir. Dondurulmuş ve konserve sebze satın alırken, düşük sodyum veya tuzsuz olan ürünleri seçin.
    Aperatif gıdaları seçerken sağlıklı gıdalar üzerine odaklanın.

    Meyveler
    Meyve ve sebzeler aperatif olmak için bulunmaz gıdalardır.
    Tatlı ihtiyacınız olduğunda bunu az şekerli meyve ve sebzelerle giderin.
    Meyve ve sebzeler bol lif içeriğinden hızla zayıflamanıza yardımcı olurlar.

    Dash diyetini yapanlara tavsiyeler
    1- Günlük öğün miktarınız 2-3 aperatif, 3 öğünde ana öğünden oluşsun. Uzun süre aç kalıp akşam yemeğe saldırmak akıllıca bir hareket değildir!
    2- Renkli sebzelerden oluşan bir yemek menüsü ana yemeğiniz olsun, bu hem düşük kalori hem de sağlıklı bir tokluk demektir.
    3-Yağsız proteinden zengin gıdalar sizi hem tok tutar hem de sağlıklıdır.
    4-Tatlı ihtiyacınızı az şekerli meyvelerden yana kullanın
    5-Az yağlı süt ürünleri beslenmenize dahil olsun, bunlar sizi tok tutar.
    6-Fındık fasulye ve hububatlar az miktarda tüketildiğinde hem sağlıklıdır hemde sizi zayıflatırlar.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

    Dash Diyet Listesi

    dash_diyet_listesi_1

    dash_diyet_listesi_2

    dash_diyet_listesi_3d

  • Sağlıklı Kurban Bayramı için pratik önlemler

    Sağlıklı Kurban Bayramı için pratik önlemler

    Kurban Bayramı’nda yapılan yanlış alışkanlıkların başında kurban etlerinin kesildikten hemen sonra hatta sabah kahvaltısında tüketilmesi gelmektedir. Hayvanlardaki mikroorganizmalar kesimden sonra 24 saat içinde ölür ve hayvan ilk kesildiğinde ölüm sertliği olarak adlandırdığımız sertlikte olur. Özellikle mide ve barsak problemi olan kişilerin dikkat etmesi gereken bir konu da bu dur. Etler soğuk ortamda birkaç gün bekletildikten sonra tüketilmelidir. Etlerin tüketilecek kadarı buzdolabının orta raflarında çözdürülmeli, çözdürülen etler tekrar dondurulmamalıdır.

    1. Doğru besin seçimi
    2. Kurban kesimi, gıda güvenliği, etleri saklanması
    3. Yemek çeşitleri, hazırlama ve pişirme yöntemleri

    NASIL PİŞİRMELİ?

    Sofralara sunacağımız etin lezzeti bizim elimizde. Eti pişirme yöntemimiz etin kalitesini doğrudan etkilemektedir. Etin lezzeti, kıvamı, kokusu, vitamin – mineral içeriği tamamen pişirme yöntemimizle ilgilidir.

    En doğru pişirme şekli ise ızgara, haşlama, fırında veya sebzelerle birlikte tencerede pişirme şeklidir. Etlerin çok uzun süre yüksek ısıyla temas etmesi (kızartma , kavurma veya mangal-barbekü şeklinde pişirme ) çeşitli kanserojen maddelerin oluşumuna neden olmaktadır, ayrıca mangalda pişirme sırasında etin dış kısmı hızlı şekilde pişmekte proteinler katılaşmakta ve etin iç kısmı çiğ kalmaktadır. Etlerin az pişmiş veya çiğ tüketilmesi etin kalitesini düşüreceği gibi, besin zehirlenmelerine de neden olabilir.

    Et ile yapılan yemeklere ise ayrıca yağ eklenmemelidir. Kırmızı et doymuş yağ içeriği yüksek bir besin olması nedeniyle yemekler zaten lezzetli olacaktır, ilave yağ eklenmesi vücudu ek yük getirecek diyetle alınan yağ miktarının artmasına neden olacak, Sağlığımızı olumsuz etkileyecektir. Özellikle kuyruk yağı iç yağı tereyağı gibi yağların kullanımından kaçınılmalıdır.

    Etler ızgarada pişirilecekse vitamin kaybını önlemek ve kanserojen madde oluşumunu engellemek için etler ateşten 15 cm uzakta olmalıdır ve kömürler kor halini aldıktan sonra etler pişirilmelidir.

    “YILDA BİR DEFA TÜKETİYORUZ BİR ŞEY OLMAZ! HEM DE EN İYİ PROTEİN KAYNAĞI “

    Kurban Bayramı’nda özellikle şişmanlık, kalp-damar hastalığı, diyabet ( şeker hastalığı ), hipertansiyon, mide-barsak rahatsızlığı olan bireyler ve yaşlılar beslenmelerine dikkat etmek zorundadırlar. Özellikle kronik hastalığı olan ( diyabet, böbrek hastalığı, sindirim problemleri, yüksek tansiyon, kalp-damar rahatsızlığı ) ve beslenme tedavisi alan bireyler kurban bayramında öğünlerde tüketmeleri gereken miktarları aşmamalıdır.

    Eti görünür yağlarını mutlaka temizleyin. Fazla et tüketimi kolon , mide, prostat kanseri riskini arttırabilmektedir. Bu nedenle haftada 2 kez doğru pişirme yöntemleri ile hazırlanmış kırmızı et tükletimi sağlıklı birey olmada önemli bir adımdır.

    Kırmızı et Özellikle Demir mineralinin en iyi kaynağıdır. Demirin en iyi dostu olan C vitaminini ise içermez. Dolayısıyla demir emilimini, biyoyararlılığını arttırmak için mutlaka sebzeler ile birlikte tüketilmelidir. Kurban etini özellikle sebzeler ile haşlayıp tüketmek sağlıklı beslenme açısından oldukça önemlidir.

    Kurban Bayramı’nda aynı zamanda tatlı tüketimimiz de oldukça artmaktadır.

    Sağlıklı Kurban Bayramı için pratik önlemler;
    1. İlk öğününüz 2 bardak su ardından hafif bir kahvaltı olsun
    2. Az ve sık aralıklarla doğru besinleri seçerek beslenmeye özen gösterin
    3. Drajeler, çikolatalar, şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlıları veya meyve tatlılarını ( elma , armut, ayva tatlısı ) tercih edin
    4. Tabağınızın ¼ ünü kırmızı et kalan kısmını ise sebze yemekleri ve salatadan oluşturun, bunun yanında tam buğday ekmeğinizi tüketmeyi unutmayın.
    5. Yanlış seçilen ve fazla tüketilen her lokma vücuda zarar unutmayın
    6. İkramlarla ve fazla yemeyle bozulan barsak hareketlerinizi düzene koymak adına ara öğünlerde meyve tüketimine önem verini, elma, armut, ayva gibi meyvelerinizi iyi yıkadıktan sonra kabuklu tüketmeye özen gösterin.
    7. Barsaklarda su tutulumuna neden olan fazla Çay kahvenin tüketiminin yerini bitki çaylarına bırakın. Bozulmuş barsak hareketlerinizi düzenlemek için vücudunuza yardımcı olun.
    8. Öğün aralarında su tüketmeyi unutmayın.
    9. Bayram ziyaretine gitmeden önce evinizde yemeğinizi veya ara öğününüzü mutlaka tüketin.
    10. Yine de “ eyvah fazla yedim, kaçırdım “ diyorsanız , fiziksel aktivitenizi mutlaka arttırın.
    11. Bayramı fırsat olarak görüp seyahate çıkan bireyler açık büfelerde dikkatli olun sağlıklı beslenme kurallarını unutmayın…

    BAYRAMDA SİNDİRİM SİSTEMİNİZİ HAREKETLENDİRİN:

    750 ml – 1 lt sıcak suda 10-12 dk demleyin ( porselen demlikte ) 2-3 fincan ana yemeklerden sonra içilmeli

    MALZEMELER;
    • 1 poşetyeşil çay + 1 poşet ıhlamur çayı
    • 1 tatlı kaşığı tane karabiber+
    • 2-3 ince dilim taze zencefil +
    • 5 yaprak taze nane+
    • 4 adet defne yaprağı +
    • ½ kabuk tarçın +
    • 3 dilim TRAŞ LİMON / kabuğu +
    • 4-5 adet tane karanfil

    Habertürk

  • Ödem sorunu

    Ödem sorunu

    Ödem daha çok kadınlarda görülen yüz, el ve ayaklarda şişkinlikle kendini gösteren bir dolaşım problemidir. Sıcak hava, uzun süre ayakta durmak, fazla tuzlu veya tatlı yemek, az su içmek, uyku problemleri ödemi tetikler.

    Eğer ödem probleminiz sürekli devam ediyorsa altta yatan sorunun belirlenmesi gerekir.

    Genel beslenme prensiplerine baktığımızda bazı unsurlara dikkat etmenizi öneririm;

    *Yemeklerinize ekstra tuz ilave etmeyin, yemekleri az tuzlu pişirin ve daha daha çok baharatlandırın.

    *Şekerin sindirilmesinde çok miktarda su gerekir ve vücut suyu tutar. Tüketilen şeker miktarının azalmasıyla ödem sorunuda azalacaktır.
    *Gün içerisinde eğer herhangi bir sağlık probleminiz yoksa ödem atımını hızlandıran biberiye, ısırganotu, kiraz sapı ve funda yaprağından destek alınabilir.
    *Meyvelerden kiraz, ananas ve kayısı sebzelerden ise yeşil yapraklı olanlar diüretik etkiye sahiptir.
    *Günde 2,5 lt su içmeye özen gösterin, kola, alkol ve şekerli içeceklerden uzak durun.
    *Ara öğünlerinizden birinde probiyotik yoğurt veya kefir tüketin.
    *Dolaşım problemi ödemin oluşumunda büyük bir etken, varisi olan kişilerde ödem de sıklıkla görülmektedir.

    *Besin alerjileri de ödemi artırabilir, sürekli bu şikayetten yakınıyorsanız bir alerji testi yaptırabilirsiniz. Sonuçlara göre alerjen yiyeceğin diyetinizden çıkarılmasıyla şikayetlerinizin de azaldığını göreceksiniz.

    *Vitamin ve mineral eksiklikleri de ödemi etkiler, özellikle B6 vitamini ve magnezyum minerali eksikliğinin tetiklediği bilinmektedir.

    *Uyku probleminiz varsa, 8 saatten fazla veya az uyuyorsanız bilin ki ödem yine etkilenmektedir.

    *Hormon düzensizliği özellikle troid hormonu ödemi artırır. Bu nedenle hormonlarınızı düzenli kontrol ettirin.

    *Tansiyon düzensizliği yine bir diğer etken. Eğer tansiyonunuz varsa ve ilaç kullanmanız gerekiyorsa düzenli kullanmanızı öneririm.

    *Kadınlarda en çok regl öncesinde ve regl sırasında görülen bu problemi minimuma indirmek için tuzlu ve tatlı yiyeceklerden uzak durmanızda fayda var.

    Dyt.Özlem Sert Aydın

  • Tansiyon ölçerken ayaklarınızı yere düz basın

    Tansiyon ölçerken ayaklarınızı yere düz basın

    Hipertansiyon erişkinlerin en sık karşılaştığı kronik hastalıkların başında geliyor.
    Dünyada yaklaşık olarak 1,5 milyar kişi bu rahatsızlıkla baş ederken, ülkemizde ise hipertansiyonu olan hasta sayısı neredeyse 15 milyonu buluyor. Aslında hipertansiyon tedavi edilebilir, hatta önlenebilir bir hastalık. Dünya Sağlık Örgütü bu konuya dikkat çekmek amacı ile bu yıl Dünya Sağlık Günü olan 7 Nisan’ı “hipertansiyon” konusuna ayırdı. 7 Nisan’ın ana teması “KAN BASINCINIZI KONTROL EDİN!”olarak seçildi. Liv Hospital Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Tekin Akpolat yüksek tansiyonla mücadelenin yollarını ve tansiyon ölçerken dikkat edilmesi gerekenleri anlattı.

    Kan basıncını kontrol etmek için 2 konu çok önemlidir:

    Kan basıncını ölçtürmek ve doğru ölçmek: Hipertansiyon erken dönemde belirti vermediği için kan basıncını ölçtürmeden tanı koymak mümkün değildir. Ülkemizde kan basıncı yüksek 2 kişiden biri hastalığının farkında değildir. Doğru tanı koymak için kan basıncı doğru ölçülmelidir.

    Yüksek kan basıncını düşürmek: Tuz alınımının kısıtlanması, fazla kiloların verilmesi, fiziksel aktivitenin artırılması yani egzersiz, sigaranın bırakılması ve aşırı alkolün önlenmesi gibi yaşam düzeni değişiklikleri kan basıncını düşürür. Bunların yetersiz olduğu durumlarda ilaç kullanılır. Yaşam düzeni değişiklikleri ile hastaların bir kısmının ilaç kullanmasına gerek kalmayabilir.

    Kan Basıncı Ölçülürken Yapılması Gerekenler

    – Oturun.

    – Dinlenin.

    – Konuşmayın.

    – Sırtınızı arkaya dayayın.

    – Kolunuzu destekleyin.

    – Ayaklarınızı yere düz basın.

    – Kol ve kalp aynı hizada olmalı.

    Hipertansiyonla Gelen Hastalıklara Dikkat

    Hastaların yüzde 5-10’unda ise hipertansiyon başka bir hastalığa bağlıdır. Hipertansiyona yol açan hastalıkların önemli kısmı böbrek kaynaklıdır. Hormonal hastalıklar ise önemli diğer bir grubu oluşturmaktadır. Bu hastalıkların önemli bir kısmının tedavi edilebilir nitelikte olması, hastalıkların tedavisi ile de hipertansiyonun kalıcı tedavisinin mümkün olması her hastanın hipertansiyona yol açan hastalıklar açısından değerlendirilmesini zorunlu kılar.

    İş Yaşantısı ve Tansiyon

    Uzun çalışma saatleri, masa başı çalışma düzeni ve düzensiz beslenme tansiyonu olumsuz etkiler. Bunlara ilaveten çalışma hayatının stresi de göz önüne alındığında çalışanlar hipertansiyon ve hipertansiyona bağlı sorunlar için risk altındadırlar. Zamanın kısıtlı olması kişileri daha az hareket etmesine olanak tanır. İş yemekleri ve uzun süren toplantılar beslenme düzenini daha da bozar. Kişinin kendisine zaman ayıramaması tedavinin de aksamasına neden olabilir. Hipertansiyon tedavisi üç aşamadan oluşuyor; hipertansiyona yol açan hastalığın tedavi edilmesi, ilaç uygulaması, yaşam düzeninde değişikliğe gitmek. Tuz alınımının kısıtlanması, fazla kiloların verilmesi, fiziksel aktivitenin artırılması, sigara ve alkolün belli düzeyde tutulması başlıca yaşam düzeni değişiklikleridir.

    Kan basıncını düşürmek ne yapmak gerekiyor?

    – Tuzun azaltın.

    – Düzenli egzersiz yapın.

    – Fazla kiloların verin.

    – Sigarayı bırakın.

    – Alkolün sınırlandırın.

    – Gerekirse ilaç kullanın.

  • Cep Telefonu Spermin Düşmanı mı?

    Cep Telefonu Spermin Düşmanı mı?

    Cep Telefonu Spermin Düşmanı mı?

    Uzun süreli cep telefonu kullanımı sperm sayısı, hareketliliği, canlılığı, morfolojisini bozar mı? Bahçeci Sağlık Grubu Fulya Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Bora Cengiz  “Dünya Sağlık Örgütü’nün verileri özellikle cep telefonlarının spermin taşıdığı DNA üzerine olumsuz etki göstererek erkek kısırlığını tetiklediği yönünde.” dedi.

    Yapılan çalışmalar son 50 yıl içinde muhtemel çevresel faktörlere bağlı olarak sperm sayı ve kalitesinde belirgin azalma olduğunu göstermektedir. Buradan anlaşılan şudur ki; kısa bir süre sonra erkek kısırlığı çok daha yaygın bir hale gelecektir. Bahçeci Sağlık Grubu Fulya Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Bora Cengiz ‘cep telefonu spermin düşmanı mı?’ sorusunu cevaplandırdı. “Sperm sayısındaki azalma ülke, bölge ve ırklara göre farklıdır. Bu değişikliklerin başlıca nedenleri arasında su, süt ve et kökenli östrojen (kadınlık hormonu) gelmektedir. Erkek çocuk bekleyen anne adayının gebelikte kırmızı et tüketmesi de çocuk üreme çağına geldiğinde sperm sayısında azalma ile ilişkilidir. Organik tarımla uğraşan çiftçilerin sperm sayılarının basım, elektrik veya metal sektöründe çalışanlara göre daha yüksek olması da sperm üretiminde çevresel faktörlerin muhtemel etkisini göstermektedir.

    Spermin Kalitesini Etkileyen Çevresel Faktörler…

    *Fitalatlar (phthalate): Özellikle plastik malzemelerde esneklik, şeffaflık ve raf ömrünü uzatmak için kullanılmaktadır

    *Hava kirliliği

    *İçme suyu kirliliği

    *Böcek ve kontrolsüz tarım ilacı kullanımı

    *Sigara

    *Yüksek frekanslı elektromanyetik radyasyon (cep telefonu kaynaklı)

    ‘Cep Telefonu Spermin Düşmanı Mı?’

    Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünyada 4.8 milyar cep telefonu kullanıcısı var. Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı cep telefonlarınca üretilen elektromanyetik dalgaları insanlarda muhtemel karsinojen olarak sınıflandırmaktadır. Cep telefonu kullanımının uzun süreli potansiyel etkileri ile ilgili çalışmalar devam etmektedir.

    Elektromanyetik Dalgalar Korunun!

    Elektromanyetik dalgaların insan sağlığına olumsuz etkide bulunmasının mekanizması henüz bilinmiyor. Cep telefonu üreticileri tarafından kullanıcılara ürünlerinin güvenilir olduğuna dair güvence verilse de cep telefonlarını biyolojik sistemler üzerine olumsuz etkisi olduğunu gösteren insan ve hayvan deneyleri bulunmaktadır.

    Cep Telefonun Olumsuz Etkileri

    Aşırı cep telefonu kullanımı yorgunluk, baş ağrısı, konsantrasyon güçlüğü, lokal iritasyon ve yanma hissine sebep olur. Hipertansiyon, nabız artışı, bilişsel fonksiyonlarda değişiklik, uyku bozuklukları, bazı beyin tümörlerinin oluşumunda etkisi olduğu da bilinmektedir.

    Erkek İnfertilitesi ve Cep Telefonu Kullanımı

    Sperm üretiminin daha sağlıklı olabilmesi için testisler (erkek yumurtalıkları)  vücudun dışında ve yaklaşık vücut ısısından 2 derece daha düşük bir ısıdalar. Yüksek yoğunluklu radyofrekans dalgaları lokal ısı artışına yol açarak sperm üretimini olumsuz etkiliyor olabilir. Ancak mevcut cep telefonlarının böyle termal bir etkiye yol açmadığı bilinmekte. Bu nedenle elektromanyetik dalgaların farklı “metabolik” yollarla olumsuz etkiye yol açtığı ileri sürülmektedir. Sperm hareketliliği için gereken enerji üretiminden sorumlu süreçlerin engellenmesi düşünülen mekanizmalardan biridir. Yine cep telefonları spermin taşıdığı DNA üzerine olumsuz etki göstererek erkek kısırlığına yol açabilir. Ancak bu mekanizmaları destekleyen ya da karşısında olan birçok çalışma var. Mekanizmalar net olarak bilinmemekle birlikte cep telefonu kullanımının sperm parametreleri üzerindeki olumsuz etkileri bilinmektedir.

    Normal sperm sayımı olan erkelerin günde 6 saat cep telefonu kullanımı ile ileri hareketli (hızlı) sperm sayılarının düştüğü, özellikle cep telefonlarını pantolonlarının arka cebinde veya kemerlerinde taşıyan erkeklerde sperm hareketliliğinin, bu şekilde taşımayanlara göre düşük olduğu bilinmektedir.

    Cep telefonlarının meni örneği üzerine etkileri benzer sonuçları göstermektedir. Sperm sayısı değişmemekle birlikte; EMF sperm hareketliliğini ve canlılığını azaltmaktadır.

    Uzun süreli cep telefonu kullanımı sperm sayısı, hareketliliği, canlılığı ve morfolojisini de olumsuz olarak etkilemektedir.

    Sonuç olarak cep telefonu kullanımının insan sağlığı üzerine bazı olumsuz etkileri olabileceği düşünülmektedir. Yapılan çalışmalar halen elektromanyetik dalgaların insan sağlığı üzerinde olumsuz etkisini ispatlayacak güçte değildir. Ancak bu durum, cep telefonlarının insan sağlığı ve üreme sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri olabileceği gerçeğini değiştirmemektedir. Konu üzerinde yapılan uzun soluklu çalışmaların sonuçları ve bu sonuçlar üzerine Dünya Sağlık Örgütü’nün resmi raporunu merakla bekliyor olacağız.