Herkesin hayalinde mutlu ve sağlıklı bir ilişki yaşamak vardır fakat pek çok kişi birlikteliklerde zaman zaman sorunlar yaşar, yaşadığı sorunların sebeplerini bulamaz ve çıkmaza girebilir. Bu durum hem çifti umutsuzluğa düşürür hem de ilişkilerini sekteye uğratır. Çiftler yorulur ve farkında olmadan birbirlerine ve ilişkilerine gereksiz yere zarar verebilir. Hal böyle olunca, her ilişkide yaşanabilen fakat kaçınılması gereken, evliliğin 10 düşmanını tartışmaya açtım, işte çarpıcı başlıklar:
1-KAYINVALİDE SENDROMUNA DİKKAT!
Evliliği olumsuz yönde etkileyen nedenlerin başında gelin-kaynana sorunu geliyor ve bu sorun çiftin evlilik hayatını zannettiklerinden çok daha fazla etkiliyor. Bunun en büyük nedeni ön yargılı olunması. Ülkemizde depresyona girip terapiste giden kadınların %70’i kayınvalide-gelin çatışmasından dolayı şikâyetçi oluyor. Bu konuda kadınların yaptığı en büyük yanlışların başında kayınvalide ile sözlü münakaşaya girmek, düşman olmak, irtibatı azaltmak ve eşe bu konuda baskı yapmakgeliyor. Fakat bunların hiç biri çözüm olmuyor, aksine, kayınvalideyi tanıyıp doğru adımlar atmak, çiftin sağlığından olmaması, birbirlerinden nefret etmemesi ve evliliklerini bitme noktasına kadar getirmemesi için yapılması gereken en doğru davranış gibi görünüyor.
2-YATAĞINIZI AYIRMAYIN, SEKSİNİZİ CEZALANDIRMAYA KURBAN ETMEYİN…
Haz ve mutluluk kaynağı olan seksin cezalandırmaya kurban edilmemesi gerekiyor. Duygusal, fiziksel ya da cinsel anlamda kırılan kadınların öçlerini almak için eşlerine uyguladıkları bir numaralı cezalardan biri olan yatakta soğuk davranma, evliliği bitiren nedenlerin arasında ikinci sırada yer alıyor. Birçok kadın bu kısıtlamayı yatağını ayırmadan yaparken birçoğu da dozajı artırarak ayrı odalarda yatma cezası verebiliyor. Kadın bu kısıtlamayı getirirken, kendini de cezalandırdığını unutuyor. Doğası gereği her insan kızgınlıktan kaynaklanan aksamalar yaşandığı zaman, partnerinin artık kendisini istemediğini düşünebilir.Bu da olası tartışmaların habercisidir. Çünkü cezalandırmak için bir kereye mahsus yapılan cinsel kısıtlama eylemi, zamanla alışkanlık haline gelebiliyor. Bu nedenle çiftin cinsel kısıtlamanın evliliklerin kaçınılmaz sona gelmesi için ortam hazırladığını unutmaması gerekiyor. Ayrıca erkeklerin içlerindeki sevgiyle ve kadınsı yönle bağlantıya geçme ve bunu partnerlerine ifade etme yollarından biri sekstir. Kadınların bundan yakınmak yerine, bu farkı algılayıp erkeklerin kalplerinin kilidini seksle açmalarında fayda var. Çünkü ‘sevmek’ belki bir şeydir ama ‘sevildiğini bilmek ve hissetmek’ çok şeydir, büyük bir zenginliktir.
3-HEYECANIN BİTMESİNE MÜSAADE ETMEYİN…
Çiftlerin evlilik ilişkisinde heyecanın bitmemesi için ellerinden geleni yapmaları gerekiyor. Çok büyük aşk yaşanarak başlayan ilişkinin monotonlaşması ve cinsel arzunun yerini cinsel isteksizliğin alması evliliğin bitmesine yol açan nedenlerden üçüncüsü olarak karşımıza çıkıyor. Bu durumda çiftlerin yaptığı en büyük yanlış durumu kabullenmek oluyor. Bunun yerine çiftin ilişkideki huzuru kaybetmemek için çaba sarf etmesi, küçük sürprizlerle evliliğe hareket getirmesi ve birbirlerine daha çok zaman ayırması için ortak sosyal faaliyetlerde bulunması gerekiyor. Şaşırtmak ise bu süreçte yapılması gereken en önemli davranış gibi görünüyor. Ayrıca sevginin bir ateş olduğunu, ateşin sönmemesi için sürekli beslenmesi yani ilgilenilmesi gerektiğini, aksi takdirde ateşin külleneceğini ve küllenen ateşin alevlenmesinin çok zor olduğunu hiç unutmamak gerekiyor.
4-ŞİDDET OLDUĞUNDA TERAPİ ALMAK ŞART…
Şiddet sözün bitti yerdir ve insan hakları ihlalidir. Kadının kendisine ve kişiliğine karşı yapılan saldırı boşanma nedenleri arasında dördüncü sırada yer alıyor. Direk boşanma sebebi olan şiddetti önleyebilmek için çiftin bir evlilik terapistine giderek yardım alması tavsiye edilmektedir.
5-AYRILMA VE BOŞANMA KELİMELERİNİ AĞIZA SAKIZ YAPMAMAK GEREKİYOR…
Ayrılma ve boşanma kelimelerinin ağza sakız yapılmaması gerekiyor. Evliliklerin sonlandırılmasının bir diğer nedeni de ‘Bitti!’, ‘Ayrılalım!’, ‘Boşanalım!’ gibi kelimelerinin ağızdan hiç düşürülmemesidir. Nasıl ki bir şeyin 40 defa söylenince gerçekleşeceğine inanılıyorsa, devamlı ayrılık laflarını kullanmak da ayrılık getirebiliyor. Her tartışmanın sonuna ayrılık cümlelerini eklemek, çiftin bilinçdışında yer ederek kendilerini ayrılığa odaklamalarına yol açabilir. Bu nedenle çiftin enerjisini ilişkiyi bitirmek yerine sorunun üstesinden gelebilmek adına kullanmalarında fayda var.
6-İLETİŞİM SANATI ZAMANLA ÖĞRENİLEBİLİYOR…
İletişim bir sanattır ve bu sanat zamanla öğrenilebiliyor. Hemen hemen her çift konuşamamaktan yakınır ve evliliği bitiren sebeplerin başında iletişim sorunları gelir. Oysa iletişim hayatı devam ettirebilmek için su içme kadar gerekli olan bir eylemdir. Çünkü iletişim ilişkinin sağlam temellerini oluşturmaya yarayan en büyük etmendir. Evliliklerde yaşanan iletişim sorunları çiftin birbirini ve ilişkisini çevresindekilerle kıyaslaması, birbirinin sözünü kesmesi ya da yüksek sesle partnerini bastırmaya çalışması ve genelleme yapmasıdır. Son zamanların en çok kullanılan cümlelerinden biri olan ‘Konuşacak bir şey bulamıyorum!’ cümlesi bu açıdan çok manidardır. Çift aklına gelebilecek her şeyi birbiriyle paylaşmalıdır, böylece aralarındaki bağ güçlenecektir. Unutmayın ki, paylaşmak güzeldir!
7-SORUMLULUKTAN KAÇMAK YERİNE SORUMLULUK ALMAK GEREKİYOR…
Evlilik ilişkisinde sorumluluktan kaçmak yerine sorumluluk almak gerekiyor. Özellikle çalışan çiftlerin karşılaştıkları zorluklardan biri de evlilik yükünün tek tarafa yüklenmesidir. Ev işleri, çocuk bakımı, alışveriş ya da fatura ödemelerinin tek tarafa yüklenmesi kişiyi aşırı strese sokuyor ve öfkelendiriyor. Bu da evliliğe yansıyor ve evlilik bağının kopmasına neden olabiliyor. Burada yapılması gereken, kadın erkek ayrımı yapmaksızın yapılacak işleri ortaklaşa yapmak olmalıdır.
8-İNATLAŞMA KONUSUNDA İNAT OLMAMAK GEREKİYOR…
İnatlaşma konusunda inat olmamak gerekiyor. Kişinin kendi hâkimiyetini kabul ettirebilmek için inatlaşma adı altında karşı tarafa baskı kurması sık karşılaşılan bir durumdur. Bu da çiftin birbirinden soğumasına neden olan ve ilgisizliğin ortaya çıkmasına yol açan bir harekettir. Bu durum evin içerisinde savaş çıkmasına neden olacağı gibi evliliğin sekizinci önemli düşmanıdır. Oysaki evliliklerde zaman zaman kadının zaman zaman ise erkeğin sözü geçmelidir.
9-KISKANÇLIK BAHARAT GİBİDİR, AZI KARAR, ÇOĞU ZARARDIR…
Kıskançlık baharat gibidir, azı karar, çoğu zarardır. Sahip olduğunu kaybetme korkusuyla açığa çıkan kıskançlık duygusu patolojik olabiliyor, evlilikleri ve çiftin ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyebiliyor. Kıskançlık kişinin içinde barındırdığı bir duyguyla ortaya çıkabildiği gibi, eşin düşüncesizce yaptığı eylem sonucu da gelişebiliyor. Patolojik kıskançlık nedeniyle kişi, kuşkucu davranarak eşini evden ve kendisinden soğutabiliyor, savunmaya geçen eşle ciddi tartışmalara girebiliyor ve evliliğini bitme noktasına getirebiliyor. Bu durumda yapılması gereken şey sakin, sabırlı, açık ve net olmak gibi görünüyor. Oysa kıskançlık bir baharat gibidir, nasıl ki baharatın azı yemeğe tat verir, fazlası yemeği yenemez hale getirirse, kıskançlıkta dozunda ilişkiyi sıcak tutar, dozu aşılınca soğutur.
10-ALDATMA BİR YOL KAZASIDIR…
Bir yol kazası olan aldatma evliliği bitiren sebeplerin başında geliyor. Aldatma meydana geldiğinde misilleme yapmak, duyguları bastırmak, yüze vurmak ve ayrıntılara dalmak yerine ‘Aldatılmak bana neyi öğretti?’ diye sorabilmek ve bir evlilik terapistinden yardım almak en bilgece yaklaşım olacaktır.
Etiket: heyecan
-
Kendinizi ve Partnerinizi Bir Parça Endişe İçinde Bırakın!
“Zıt kutuplar birbirini çeker!” fizik kanununun tersine, ruh ikizi; aynı özün parçası olan ve aralarında kuvvetli bir bağ olan iki ruh anlamına gelir. Bu nedenle, ruh ikizini bulma sevdası gençlik yıllarından başlayan bir arayıştır. Hemen hemen herkes kendisini, kendisinden daha iyi anlayacağını umduğu ruh ikizini aradığını söyler. Ruh ikizini bulduğunu savunan bazı kişiler ise şaşırtıcı bir şekilde evliliklerindeki heyecan bittiği için kısa zaman içerisinde ayrılma kararı alır. O zaman, sürekli olarak aynı dili konuşan, aynı zihniyete sahip ve anlaşamama durumu söz konusu bile olmayan evliliklerde, “Heyecan bitti!” diye yakınmak neden? İşte bunun cevabını Cinsel Sağlık Enstitü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri sizler için araştırdı…
MUTLU BİRLİKTELİĞİN SIRRI NEDİR?
Pek çok mutlu, başarılı ve uzun süreli ilişkilerin birbirinin zıttı olan kişiler arasında kurulabildiğine dikkat çekenCİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Kişi kendisinden bir tane daha bulursa, anlık mutluluklardan başka bir mutluluk yaşaması genellikle olanaksızdır. Doğru ilişki, frekansların tuttuğu fakat birbirini tamamlayan duygu ve korkulara sahip kişilerin bir arada kalabilmesidir. Sabır, sadakat, koşulsuz sevgi, samimiyet, tutku ve saygıolursa mutlu bir birliktelik ve sağlıklı bir seks hayatı olur. Uzun süreli ilişkilerde cinsel tutkuyu sürdürmenin şifresi;duygusal açıdan karşı cinsle bütünleşirken, kendin olarak kalabilme yeteneğidir. Bu tür bir kendini geliştirmenin altı ana bileşeni; ‘açık iletişim kurma, güç ve iktidar savaşlarından vazgeçme, partnere dokunma, suçlamak yerine sorumluluk alma ve endişelerin üzerine gitme‘ şeklinde sıralanabiliyor. Aksi takdirde, evliliğin henüz ikinci ayında çiftler sıkıcı, monoton, tutkunun olmadığı, adrenalinden yoksun ve bitme noktasına gelen ‘uyku dönemine‘ girebiliyor.” dedi.
KENDİNİZİ VE PARTNERİNİZİ BİR PARÇA ENDİŞE İÇİNDE BIRAKIN!
Endişenin bazen işe yaradığına dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Dr. Cebrail Kısa; “Bir düşünün, ‘Neden en büyük aşklar kavgayla başlar?’ ya da ‘Neden zıt kutuplar birbirini çeker?’ atasözleri vardır? Buradan da anlaşılacağı gibi kişinin bilinmeyene olan zaafı söz konusudur. İnsanlar karşı cinste gizem arar ve onları bir arada tutan sihirli kelimeler; ‘merak‘, ‘ endişe‘, ‘gizem‘, ‘arzu‘ ve ‘tutku‘dur. Gizem, evliliğin ve doğanın bir kanunu, cinsel yaşamın ise olmazsa olması olan ‘arzu ve tutku‘yu bir araya getirir. Bunlar her yerde ve her zaman vazgeçilmezimiz olmuştur. Birisi olmazsa, diğeri anlamsızlaşır. Diğer bir değişle, her şey tek düze bir hal alır. Çift yanlış anlaşılma, hayal kırıklığı, kabullenmeme, çatışma, reddedilme ya da kaybetme gibi yoğun duygulara eşlik eden risklerle baş edebilecek kadar katı olmalıdır. Bu bağlamda, kişi bir ilişki yokluğuna ne ölçüde dayanabilirse, o ölçüde iyi olabilir. Bu ölçüt, çiftin cinselliği hangi yoğunlukta yaşayacağını belirleyen temel dinamiktir. Her ne kadar ÂdemveHavva‘dan sonra içgüdüsel olarak ruh ikizi arayışına girilse de, kalp gözü zıtlıkların uyumundan yanadır. Gece ve gündüz, cennet ve cehennem, günah ve sevap, mutluluk ve hüzün, bunlardan biri olmasa genellikle diğerinin anlamı mı da olmaz.” dedi.
SEVGİ YETMEZ ENDİŞE ŞART!
Yakın ilişkilerde sadece sevginin yeterli olmadığını ifade eden CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör; “Çiftin birbirini bir parça endişe içinde tutması gerekir. Endişe, bedensel belirtilerin eşlik ettiği normal dışı birtedirginlik ve korku halidir. Endişeyi anksiyete, kaygı, sıkıntı veya bunaltı olarak da adlandırabiliriz. Endişe yaşayan kişi bu durumu kötü bir şey olacakmış hissi, hoş olmayan bir kaygı hali ya da nedensiz bir korkuşeklinde ifade edebilir. Yakın ilişkilerde çiftin birbirini hafif endişe içinde hissetmesi gerekir. Endişe baharatlardan karabiber gibidir. Yokluğu tat vermezken, fazlası lezzeti kaçırtır. Çift aramaya, sevmeye ya da tutkularını riske atmaya devam edebilmek için kendini ve partnerini bir parça endişe içinde tutmalıdır. Yani, her telefona çıkmadığında, nerede olduğuna dair merak uyandırdığında, gizemli davrandığında, cepte keklik olmadığını gösterdiğinde, normal bir yüzük gibi değil pahalı bir tek taş gibi kaybedilince çok üzüntü duyulacak bir kişi olduğunu hissettirdiğinde, karşısındakini bir parça endişe içinde tutmuş olur. Somut olarak ‘Kiminlesin’” diye sorulunca‘Ayşe ile beraberim’”yerine, ‘Arkadaşlarla beraberim!’, demek, ‘Kim o arkadaşlar?’ diye sorulunca ‘Sen tanımazsın, şimdi kapatmak zorundayım, görüşürüz!’ deyip, telefonu nazikçe kapatınca gizem, merak ve endişe olur, bu cinsel tutkuyu devam ettirir. İnsan yasak, ayıp ve günah olanın yanında gizemli olana ve endişeyle merak uyandırana cinsel ilgi duyar ve onu kaybetmek istemez.” dedi.
MERAK İYİDİR!
İlişkilerde merak duygusunun olması gerektiğini savunan CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Kemal Özcan; “Yıllardır aranılan ruh ikizi bulundu diyelim. Her şey çok güzel gidiyor. Sürekli olarak ortak bir noktada buluşuluyor. Çift, birbirinin sevdiği şeyleri seviyor ve nefret ettiklerinden nefret ediyorsa, bu her şeyi yoluna koyabilir mi? Bu durumda, ne tartışacak bir fikir, ne arzu uyandıran bir cinsel yaşam, ne ilişkiyi canlandıran kıskançlık krizleri, ne de merak edilecek bir konu olur. Bu nedenle, merak iyidir. Dolayısıyla, tek düze yaşamın kapıları ölümsüz evliliklere ve mutlu bir cinsel yaşama açılan doğru kapı değildir.” dedi.
-
Yeni Başlayan Bir İlişkide Uzak Durulması Gereken Hareketler
Yeni başlayan bir ilişkide, ilk günlerin heyecanına kapılıp hepimiz ufak tefek hatalar yaparız. Ancak unutmayın, bazen bu ufak tefek hatalar ilişkinize mal olabilir!
Uzun zamandır beklediğiniz o heyecanın damarlarınızda dolaşmaya başladığı ilk günlerde, ayaklarınızın yerden kesilmesi, hayatınızın merkezinde yeni başlayan ilişkinizin olması gayet normal. Ancak bu gibi zamanlarda kontrolü kaybetmek, bu muhteşem duygulara daha en başından veda etmenize neden olabilir. Biz de sizin için yeni başlayan bir ilişkide uzak durmanız gereken 4 kusurlu hareketi araştırdık…
Sosyal medya paylaşımlarına dikkat!
Yediğimiz yemekten, gittiğimiz yerlere kadar her şeyi Facebook ve Twitter sayfalarımızda yayınlamaya bayılan biz kadınlar, yeni başlayan ve bizi mutlu eden bir ilişkimiz olduğunda durumu daha da abartma potansiyeline sahibiz. Ancak aynı şey erkekler için geçerli olmayabilir. Bir çok erkek ilişkisinin her anının boy boy fotoğraflarla sosyal ağlarda yayınlanmasından hoşlanmıyor. Bu sebeple eğer sıkı bir Facebook ya da Twitter kullanıcısıysanız, bu alışkanlığınızda ufak bir değişiklik yapmanız gerekebilir.
Gelecek planlarınız konusunda acele etmeyin
Aşık olduğunuzda her şey bir anda gözünüze toz pembe görünebilir. Daha karşınızdaki kişiyi doğru dürüst tanımadan, gelecekle ilgili planlar yapmaya başlayabilir, birlikte yaşamak, tatile çıkmak gibi fikirler aklınıza hücum edebilir. Bu gibi şeyleri düşünmeye başladığınızı fark ettiğiniz an kendinizi durdurun. Bazen böyle aceleci tavırlar erkekleri korkutabilir. Her şeyi yavaş yavaş tadını çıkararak yaşamanızda fayda var.
Arkadaşlarınızdan vazgeçmeyin
İşte yapılan en büyük hatalardan bir diğeri; arkadaşlardan vazgeçmek. Hayatınızdaki erkekle tanışana kadar sürekli birlikte vakit geçirdiğiniz arkadaşlarınızdan sırf yeni bir ilişkiye başladınız diye bir anda vazgeçmek düşebileceğiniz en büyük yanılgı. Şöyle düşünün ya ilişkinizde işler yolunda gitmez ve onun sizin için doğru insan olmadığını fark ederseniz ne olacak?
Sizin için her şeyden vazgeçmesini beklemeyin
Sevgilinizin de arkadaşları olduğunu, hayatında öyle ya da böyle sizden önce bazı alışkanlıkları bulunduğunu asla aklınızdan çıkarmayın. Her Cuma arkadaşlarıyla buluşması ya da spora yalnız gitmek istiyor olması sizi sevmediği anlamına gelmiyor. Bir ilişkinin sağlam temeller üzerine kurulabilmesi için her iki tarafında kendine ait bir hayatı olması çok önemli. Böylece hem sizin hem de onun kendine ait zamanı olacak ve böylece paylaşacak çok daha fazla şeyiniz olacaktır.
-
Aldatan Erkeklerin Cinsel Hayatı Nasıl?
CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “STRES, ERKEN BOŞALMA VE GEÇİCİ İKTİDARSIZLIK YAPABİLİR!”
Uzun süren evliliklerde yaşanan ilişkisel sorunlar ve zamanla monotonlaşan bir cinsel hayat, uzun ömürlü birlikteliklerin baş düşmanı. Böyle bir sürece giren erkekler, çok yanlış bir şekilde, toplumun da hoş görmesiyle eşlerini aldatabiliyorlar. İtalyan bilim insanlarının yaptığı son çalışmalarda eşlerini aldatan erkeklerin kalp krizi geçirme riskinin aldatmayanlara göre daha fazla olduğu ortaya çıkmış. Peki, aldatan erkeklerin cinsel hayatı nasıl?” İşte bu soruya yanıt Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistlerinden geldi…
ALDATAN ERKEKLER CİNSEL SORUN YAŞIYOR!
Eşlerini aldatan erkeklerin çoğunlukla erken boşalma ve geçici iktidarsızlık gibi cinsel sorunlar yaşama riskinin daha fazla olduğu belirten CİSED cinsel terapistleri; meslek hayatları boyunca evlilik ve çift terapilerinde kendilerine en çok sorulan “Aldatan erkeklerin cinsel hayatı nasıl?” sorunun yanıtını masaya yatırdılar. “Evlilik dışı ilişki ve erkeklerde sadakatsizlik” gibi konuları içeren daha önce yapılmış birçok araştırmayı inceleyen CİSED cinsel terapistleri, eşlerini aldatmanın erkeklerde heyecan, suçluluk ve kabahatlilik hissine, strese ve performans anksiyetesi adı verilen başaramama korkusuna yol açabileceğini söylediler.
STRES, ERKEN BOŞALMA VE GEÇİCİ İKTİDARSIZLIK YAPABİLİR…Evlilik dışı ilişki yaşayan erkeklerin çoğunlukla erken boşalarak başarısız cinsel ilişkiler yaşadığını ifade edenCİSED Onursal Başkanı Dr. A. Cem Keçe; “Evlilik dışı ilişkilerde bayan partner genellikle erkeğin eşinden daha gençtir ve cinsel ilişki genellikle aşırı alkol ya da yiyecek tüketildikten sonra yaşanır. Aldatan erkek yeni partnerine kendini ispatlama zorlantısı nedeniyle stresli ve gergin olur. Gizli ilişki vücutta artan bir adrenalin salgılanmasına neden olur. Adrenalin makat, yumurtalıklar ve kasıkları çevreleyen aşk kaslarında istemsiz kasılmalara yol açar. Aşk kaslarının istemsiz kasılmasına bağlı olarak da erken boşalma veya geçici iktidarsızlık gibi cinsel sorunlar yaşanabilir. Başaramama korkusu, suçluluk ve kabahatlilik hissinin yaratacağı psikolojik durum, hem cinsel sorunların ortaya çıkma riskini hem de kalp damar hastalıkları riskini artırır. Çünkü artan adrenalin salgısı tansiyonun yükselmesine ve kalp atışlarının hızlanmasına neden olur. CİSED olarak yaptığımız araştırmalarda, her 10 erkekten 7 sinin erken boşaldığını, her 10 çiftten 3 nün eşini aldattığını tespit ettik. Bu çok acı ve vahim bir tablodur. Çünkü tarihin hiçbir döneminde erken boşalma ve eşlerin birbirini aldatması, modern dünyadaki kadar yaygın olmamıştı. Aldatmanın bu kadar yaygın olması, elbette boşanma oranlarına da yansıyor.” dedi.
ERKEN BOŞALIYORLAR VE ORGAZM OLAMIYORLAR…
Erkeğin eşini aldatmasının Türk aile kurumu için önemli bir sorun olduğunu vurgulayan CİSED Genel Başkanı Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; “Yasak aşkların verdiği heyecan ve suçluluk duygusu erkeğin boşalmasını kontrol etmesini güçleştirir. Çapkın erkekler veya aldatan erkekler bu nedenle genellikle erken boşalırlar. Cinsel yaşamdan payına düşeni alamayan ve erken boşalan erkekler, kişiliklerini başka yönlerde yüceltmeye çalışırlar. Örneğin, eşlerini daha çok aldatabilirler, daha çok çapkın olduklarını göstermeye çalışabilirler, işlerine çok düşkün olabilirler, geçimsiz veya karamsar olabilirler. Çünkü boşalma ile orgazm olma aynı şey değildir. Boşalma bedensel bir rahatlamadır, orgazm ise bedensel rahatlamaya ruhsal rahatlamanın da eklendiği daha yoğun bir duygudur. Bir başka deyişle; orgazm çeşitli cinsel uyaranlarla beynin uyarılması ile başlayan ve uyaranların etkisiyle kişide hem bedensel hem de ruhsal olarak algılanan, çok kısa bir süre ve geçici olarak bilinç bulanıklığı yapan, cinsel yanıtın son aşamasındaki çok hoş bir histir. Erken boşalan erkek orgazm olamaz. Orgazm olmayan ve erken boşalan erkek; cinsel doyumsuzluğa bağlı ruhsal alanda yıkım yaşar, gerginleşir, işyerlerinde, sosyal ilişkilerinde, aile çevrelerinde rahat olamaz ve iş verimleri düşebilir.” dedi.
GERÇEK DIŞI HİKÂYELER ANLATIYORLAR…
Aldatmanın bir evlilikte tamiri en zor sorunlardan birisi olduğuna dikkat çeken CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör; “Aslında erken boşalan, geçici iktidarsızlık yaşayan ve gururu zedelenen bir erkeğin aldatmak için çok önemli bir nedene de ihtiyacı yoktur. Maksat heyecan olsun, skor olsun! Çünkü çok sayıda kadınla ilişkiye girmek arkadaş çevresinde bir takdir göstergesi olarak algılanmaktadır. Artı puan toplamak uğruna çapkın görünmeye çalışan veya bu konuda gerçek dışı hikâyeler anlatan erkeklerin sayısı az da değildir. Ayrıca yaşadığı cinsel birlikteliklerde ezilen erkek, aldatarak eşinden ve hayattan intikam alıyor da olabilir. Hatta kendilerinden yaşça küçük genç kadınlarla birlikte olarak hala güçlü ve karizmatik bir erkek olduklarını kendilerine ve çevrelerine kanıtlamaya çalışabilirler.” dedi.
-
Kadınların aldatması daha zordur
Kadın aldatmayla birlikte sevgi, aşk, romantizm, heyecan ve sürpriz arar.
KADINLARIN ALDATMASI DAHA ZOR VE GERİLİMLİ BİR SÜREÇTİR
Erkekler aldattığında dikkatsizdirler, kendilerini değişen tutum ve davranışlarıyla kolay ele verirler. Erkekler için gizli buluşmalar ve gün ortasındaki hızlı seks kaçamağı heyecan vericiyken, -Yaşandı ve bitti hesapsızca- psikolojisi erkekler için çok yaygındır. Kadın aldattığı zaman ise , duygularıyla toplumun baskısı arasında yaşanan sürtüşme ve çatışma onu gerilimli bir sürece doğru iter. Bu nedenle kadının aldatması daha zor, daha derinlikli, daha heyecanlı, daha edebi ve daha zengin bir malzemedir. Kadınlar aldattığında çok daha dikkatli davranırlar. Çünkü kadınlar için günü birlik bir ilişkiden çok, uzun süreli ve duygusal bağları kuvvetli bir ilişki yani aşk yaşamak çok daha önemlidir.
ASLINDA KENDİMİZİ ALDATIYORUZ
Çiftler; var olan ilişkilerini geliştirebilme, yaşamı paylaşabilme, birbirlerinin gerçek ihtiyaçlarını fark edebilme ve buna cevap verebilme becerilerini geliştiremediklerinden dolayı başka ilişkilere ihtiyaç duyarlar. İlişki içindeyken var olan problemleri aldatma ile bastırmaya ve çözümsüzlüğe bırakarak her iki tarafı da aldatılan haline getirirler. İnsanın kendi kendini aldatması ve aldanması da burada başlar aslında. Mevcut ilişkilerini bırakmayıp, çözümsüzlüğe ittikleri problemlerinin arasında kendilerini yeniden ifade etme, dürtüsellikteki anlık hazların sürekliliğini sağlama ve sonsuz bağlanma arayışlarına girmelerinin bir sonucudur yaşadıkları bu karmaşa.
Çok güzel hikayelerle başlamış bir birlikteliğin , kurulu bir düzenin yıkılması o kadar da kolay değildir. Unutulmamalıdır ki bir çıkış yolu her zaman vardır. Öncelikle; Aldatmaya yol açan faktörler nelerdir? O insanın hayatında aldatma ihtiyacı nasıl bir yer tutmaktadır? Eşin bu durumdaki sorumluluğu nedir? Tüm bu soruları değerlendirmek ve yanıtlarını aramak gereklidir. Çiftler sorunu görmemezlikten gelmeyip , konuşmaktan kaçınmamalıdırlar. Saldırgan ve suçlayıcı bir tavırla yaklaşmak yerine, kendi duygularını ifade eden ; “benimle eskisi gibi ilgilenmiyorsun ” “ çok sık kavga ediyoruz, ilişkimizde sorunlar var, başka birisi olabileceğini hissediyorum” gibi ifadelerle konuşmalıdırlar.
ÇİFTLER EVLİLİKLERİNİ YENİDEN YAPILANDIRABİLİR
Yaşanılan kavga veya anlaşmazlıklarda genellikle çiftler birinci derece akraba veya arkadaşlarından yardım istemektedirler. Oysa bu süreçte ebeveynlerin tarafsız yaklaşmaları pek mümkün olmadığı gibi ilişkiyi daha da çıkmaza sürükleyebilmektedirler. Çifti bu kadar derinden yaralayan bir olayda , Çiftlere tarafsız yaklaşabilecek, sorunun gerçek temellerine inebilecek, bu sürecin iyi yönetilebilmesini sağlayabilecek Evlilik veya Çift Terapistlerinden destek alınabilir. Sorunun gerçek nedeni tespit edilmeli, yaşanılan sıkıntıların nedeni sadece karşı tarafın hatalarında değil, kendisinden de kaynaklanabileceği düşünülmeli, buna göre adımlar atılmalıdır.Her iki taraf da şu soruyu kendisine sorabilmelidir; “bu olay bize ne öğretti?” Bu konuda samimi yanıtlar veren çiftler evliliklerini yeniden yapılandırabilir ve mutlu olabilirler. Sevgiyi, güveni ve saygıyı artırıcı çözüm yolları adına;İletişimlerini güçlendirip, çatışmalarını nasıl çözebileceklerini öğrenirlerse , cinsel ilişkilerinin kalitesini arttırabilirlerse , ben-sen çekişmesi yerine “BİZ” kavramını oluşturabilirlerse , aldatma sorunun da üstesinden gelebilirler.
İlgili Konular ;
– Evli bayanlar neden aldatıyor?
– Peki kadınlar neden aldatır? -
8 Hamlede Onu Baştan Çıkartın
Kadınlar kadar erkekleri de baştan çıkartmak zordur. İlişkinizde onu elde tutmak ve baştan çıkartmak için bazen küçük hamleler gerekir. İşte sizin için araştırıp derlediğimiz tüyolar.
1. Bazen dokunmak binlerce sözün anlatamadığını ifade eder. En basiti partnerinizin elini tutmanız onu heyecanlandırmaya yetecektir. Bu yüzen dokunmak onları etkilemenin birinci kuralıdır.
2. Onu heyecanlandırın. Heyecan bir ilişkide olmazsa olmazlardan sadece bir tanesidir. Zaman zaman küçük hediyeler ile sürpriz yapın. Hiç beklemediği bir anda güzel mesajlar atın ya da onu görmeye gidin. Emin olun bu onların çok hoşuna gidecektir.
3. Bunu herkes bilir, kadınlar iltifatı çok sever. Fakat bilmediğiniz, bunu erkeklerinde çok sevdiğidir. Ona zaman zaman iltifat edin. Hatta bazen kulaklarına, ona hayran olduğunuzu fısıldayın. Beğendiğiniz yönlerini bilmesine izin verin.
4. Ve kadınların ilişkide en çok aradığı şey olan ilgiyi erkeklere göstermeyi unutmayın. Sizin ona ilgi göstermeniz onu size daha çok bağlayacaktır. Unutmayın tek mesaj bekleyen siz değilseniz.
5. Güvenli, sakin ve uygun bir müziğin olduğu ortamda kadın tüm dikkati kendi üstünde daha kolay tutabileceği gibi istediği mesajları daha rahat vererek erkeği de kendine çekebilir, onu baştan çıkartabilir.
6. Erkeğe “Sen çok özel ve değerli birisin” hissi yaşatan bir kadın baş tacı edilebilir. Her insanın değerli olduğunu hissetme ihtiyacı vardır. Genellikle kadınlar bu hissin kendilerine ait olduğunu düşünürler ve erkeğin sadece kendilerini değerli hissettirecek eylemler yapmasını isterler.
8. Burada baştan çıkarmanın bir başka yolu baştan çıkarılacak kişinin kişilik özelliklerinin bilinmesidir. Bir erkeği tanımak demek onu nelerin heyecanlandırdığını ve fantezilerini bilmek demektir. Bir kadın kişilik özelliklerini bildiği bir erkeğin nelerden hoşlandığını, neleri sevmediğini bildiğinde baştan çıkarma taktiklerini oluşturmada işi kolaylaşacaktır.
İlgili konular ;
– Kadınların Seks Konusunda Bilmesi Gerekenler -
Evlenmeden önce sormanız gereken 41 soru :)
1. Sence mutlu bir evlilik nasıl olmalıdır?
2. Evlilikle ilgili en büyük korkun ne?
3. Anne-babanda olan hangi özelliklerin eşinde de olmasını istersin?
4. Sen evlendikten sonra ailen ilişkinde nasıl bir yerde olacak?
5. Stres ve hayal kırıklıkları ile nasıl başa çıkıyorsun? Sende en çok ne stres oluşturur? Hayattaki en büyük hayal kırıklığın neydi? Bu hayal kırıklığı ile ilgili bugün duyguların ne?
6. Özel günleri kutlama alışkanlığın var mıdır? Özel günlerde hediye almak, kutlama yapmak senin ve ailen için önemli midir?
7. Benimle ilgili ne tür endişelerin var? Kafanı neler meşgul ediyor?
8. Bu cümleleri nasıl tamamlarsın?*Bir evlilikte, kadın ….. olmalı/yapmalı.
*Bir evlilikte , erkek ……olmalı/yapmalı.
Unutmayın, ilişkinizin geleceği ancak bugününü doğru tanımlamanızla mümkündür.
Alacağınız tüm cevapların sizi mutlu etmesi dileğiyle;
Dr.phil. R. Meltem KAVCAR SIRMALI
Konu hakkında detaylı bilgiö kalan soruları öğrenmek için meltemkavcarsirmali.com adresini tıklayın.
-
Kadınların aldatma nedenleri
Kadınların aldatma nedenlerinden başlıcaları eşinden veya sevgilisinden beklemediklerini görmesidir.
Kadının aldatmasının asıl sebebi eşidir yada sevgilisidir. Kadın sex arayışı içerisinde değildir. Kadın sevgi, şefkat ve aşk arayışı içerisindedir. Bunları kimde bulursa onunla birlikte olur. Eşinden görmediği sevgi, şefkat ve aşk başkasından gelirse mutlaka ona meyil eder. Kadın için aldatma sadece seksüel bir birliktelik değildir. Kadın zihnine yada kalbine birini yerleştirdiği andan itibaren kendisini, eşini yada sevgilisini aldatıyor konumuna sokar ve ona göre davranmaya başlar. Çünkü kadın için birinin koynundayken bir başkasını düşünmek bile aldatma olarak görülür.
Kadının aldatması için mutlaka ama mutlaka karşıdaki erkeğin bir hata yapmış olması gerekiyor. Elbetteki patolojik vakaları ayrı koyuyoruz. Yani çift kişiliklilik, şizofreni, manik depresif gibi psikolojik rahatsızlığı olan hastalar hiçbir sebep olmadan aldatabilirler. Onlar bu kapsamın dışındadırlar. Normal ruh sağlığı yerine olan bir kadının eşini aldatabilmesi için mutlaka ama mutlaka sevgi aşk yada şefkat eksikliği olması gerekiyor. Sadece seks için aldatan kadın sayısı istatistiklere girmeyecek kadar azdır.
İlgili Konular ;
– Evlilikte hangi dönemlerde aldatma daha sık yaşanıyor?
– Aldatma yaşanmış bir evlilik kurtarılabilir mi?
– Her erkek eşini aldatır mı?
– Evli erkekler eşlerini hangi nedenlerle aldatıyor?
– Evli kadınlar eşlerini hangi nedenlerle aldatıyor?
– Aldatan kişinin evliliğinde mutlaka sorun mu vardır?
– Aldatılan kişi nasıl bir psikolojik destek alabilir?
– Sevgilim beni aldattı, yine de onunla evleneyim mi?
– Aldatmadan sonra çift nasıl bir psikolojik destek alabilir?
– Aldatan kişi psikolojik destek almalı mı?