Etiket: hayat

  • Hayatınızdan Çıkarmanız Gereken Cümleler

    Hayatınızdan Çıkarmanız Gereken Cümleler

    Gün içerisinden bilinçsizce kurulan olumsuz cümlelerin uzun vadede bilinçaltında yer edindiğini biliyor musunuz? Hayatınızdan çıkarmanız gereken cümleler neler? Dilinize yapışan bu cümleler sizi olumsuz etkileyebilir.

    Hayatınızdan Çıkarmanız Gereken Cümleler

    Bilinçaltınız siz farketmesinizde olayları algılar. Kendinize kurduğunuz cümleler ile günlük yaşamdaki enerjinizi etkileyebilir. Bazı felsefelerde “iyi düşün iyi olsun” bazılarında ise “olumlama”” adı verilen pozitif yaşam enerjinizi sağlamak için kurmamanız gereken cümleler var. Bilinçsizce alışkanlık olarak kurulan bu cümleler sizi olumsuz etkileyebilir.

    “Mecburum” Demeyin
    Sizi hayattan soğutabilecek güce sahip olan bu kelime aslında başlı başına olumsuzluktur. Elbette hayatta zorunluluklar vardır. Bunları kendinizi iyi hissederek yapmanın yollarını arayabilirsiniz. Örneğin her sabah işe gitmek zorundayım demeden önce işin hayatınızı devam ettirmek için bir gereklilik olduğunu hatırlayın.

    “Suç Bende” Demeyin
    Hatalar yapmış olabilirsiniz. Geçmişte yaşadıklarınız yüzünden bugünü ve yarını kendiniz için eziyet haline getirmeyin. Daha sağlıklı bir psikoloji için hatalarınızı kabul edin ve tekrarlamamaya çalışın.

    “Üzgünüm” Demeyin
    Karşınızdaki insan sizi yanlış anladığında yada sizin bir hatanız olmadığında sizi yok sayıyorsa yapabileceğiniz bir şey yoktur. Sizi dinlemek ve anlamak isteyen insanlar sizden her zaman bir açıklama bekler ve fırsat sağlar. Sizi anlamak için sıraya girmiş bir çok insan olduğunu unutmayın.

    Hayatınızdan Çıkarmanız Gereken Cümleler | 1

    ” Ben Yapamam” Demeyin
    Şimdiye kadar denediğiniz bir çok konu da başarısız olmuş olabilirsiniz. Edindiğiniz tecrübeleri gözden geçirin. Bir çok insan edindiği tecrübeleri göz ardı eder ve sadece başarısızlığa odaklanır. Tekrar ve tekrar demeyi hayat felsefeniz haline getirin.

    “Bir Gün Yapacağım” Demeyin
    İlk bakışta olumlu bir cümle gibi görünse bile temelinde olumsuzluk barındırabilir. Hedeflerinizin olması harikadır ancak bunu için bugün ne yapıyorsanız yarının temeli olduğunu unutmayın. Bugün gelecek planlarınız için adım atmaya başlayabilirsiniz.

    “Zamanım Yok” Demeyin
    Okul, iş, aile, sosyal çevre sizin kendiniz için yeni birşeyler denemeniz için gerekli zaman bırakmıyor olabilir. İnsanları mutlu etmeyi seven fedakar bir yapınız olsa da kendinizi mutlu etmenin ilk adım olduğunu unutmayın. Kendiniz için zaman yaratın.

    “Onsuz Yaşayamam” Demeyin
    En sevdiğiniz kişi sizi terk etmiş ve onsuz nefes dahi alamayacağınızı düşünebilirsiniz. Bir süre yoğun üzüntü yaşayabilirsiniz ancak zaman içerisinde hepsinin yavaş yavaş geçeceğinden emin olun. Duygusal kuyularda boğulmak yerine kendinize zaman tanıyın ve yeni bir hayatı seçin.

    “Herşey Çok Kötü” Demeyin
    Hayatınızda bir çok aksilik aynı döneme geldiğinde en sık kullanılan cümle bu olur. Evet zorlu bir dönemden geçiyor olabilirsiniz ancak işleri planlayarak ilerlediğiniz de herşey daha kolay olacaktır.

    “Her Zaman İyiyim” Demeyin
    Kimse günün her saatinde neşeli olmak zorunda değil. Bazen moralinizin bozuk olduğunu yada üzücü bir olay yaşadığınızı çevrenizden saklamanıza gerek yoktur. İnsanlara sürekli iyiyim demek zorunda değilsiniz.

  • Evlilik mi,Kariyer mi?

    Evlilik mi,Kariyer mi?

    Bu iki kelime arasında kararsız mı kalıyorsunuz? Bunların ikisi de önemli mi diyorsunuz? Gelgitler mi yaşıyorsunuz; bunun için mutlaka iyi düşünmelisiniz…

    Kariyer hayatınızın bir dönüm noktasıdır; çocukluk, eğitim, tecrübeler derken hayat akıp gitmeye ve yoğunlukları da beraberinde getirmeye devam eder. Hayatınızdaki tüm dönüm noktaları sizi gelecekte yapacaklarınızla karşılaştırır; eğer kariyer sahibi olmak istiyorsanız işkolik olmaktan geçtiğine inanırsınız, aslında kariyer sahibi olmakla işkolik olmanın hiç de alakası olmadığını belirtmek isterim. Aslında her yaptığınız şeyi kararında yaparsanız hayatın tüm mutluluk veren nimetlerinden yararlanabilirsiniz.

    Bunun için yapmanız gereken her şeyi kararında uygulamak; örneğin; iş için ayırdığınız zamanı iş için ayırın, eve iş getirmeyin eve geldiğinizde artık işten bahsetmeyin, sizi mutlu eden şeylerle meşgul olun. Evlilik kararı kolay verilecek bir karar asla değildir. Bunun için iyi düşünün karşınızdaki kişinin size ne kadar değer verdiğini, onun hayatında nerede olduğunuzu iyi bilin.

    Uzun süreli ilişkiler evlilik için en doğru adımı oluşturur. Bunu göz önünde bulundurarak ilişkiye başlayın. Sürekli kendinizi ön plana atmayın unutmayın ki karşıdaki kişinin de kendine ait bir hayatı var. Bunun için ikisi arasında seçim yapmaktan vazgeçin siz sadece hayatınızdaki şeyleri sıraya koyun ve planlı yaşayın, eğer bunu uygularsanız asla pişman olacak şeyler yaşamazsınız.

  • Evliliğin ilk 5 senesi en kritik aşama

    Evliliğin ilk 5 senesi en kritik aşama

    Boşanmaların yüzde 40’ının evliliğin ilk 5 yılında meydana geldiğini belirten Bilgin, bu eşik aşıldığında evlilerin uyum içinde yaşıyadığını belirtti.

    EVLİLİĞİN İLK 5 SENESİ EN KRİTİK AŞAMA 

    Ailevi meseleler ortaya çıktığında, kadın ve erkeklerin bu problemlere farklı yaklaştığını hatırlatan Bilgin, “Aynı evde farklı iki insan yaşıyor, problemlere farklı baktıklarının farkında değiller. Toplumumuz aile müessesesini sahipleniyor. Boşanmalar artıyor, ama evlilik oranları azalmıyor. İnsanlar boşananlara bakarak evlenmekten vazgeçmiyor. Herkes evlenirken mutlu bir hayat süreceğini düşünüyor. Kimse mutsuz olmak için evlenmiyor. Evliliğimiz hep tek bir çizgide devam edecek gibi düşünüyoruz” diye konuştu.

    Evliliğin 3 safhası olduğuna işaret eden Bilgin, “Evliliğin ilk 5 senesi en kritik aşama. Boşanmaların yüzde 40’ı evliliğin ilk 5 yılında meydana geliyor. Bu kritik eşik aşılırsa evliler uyum sağlıyor. Sonraki dönem çocuğun büyümesi, okuması, ergenlik dönemleri. O süreçte karı-koca birbirine yönelmez. Bütün mesailerini çocuklara yoğunlaştırır. Çocuk merkezli dönemdir. Bazı ihtiyaçları karşılamak için de çok koşuştururlar. Evliliğin 20. yılından sonraki dönem daha sıkıntılı oluyor. Çocuklar evlendi, araba, ev aldınız. 25 yıllık evliler neden boşanır diyorsunuz. Baş başa kalıyorsunuz. Beni 25 yıldır anlamadın diyorlar ve bundan dolayı ayrılıklar meydana geliyor” ifadelerini kullandı.

  • Mutluluk reçetesi

    Mutluluk reçetesi

    1.Geçmişe saplanıp kalmayın; değiştiremeyecekleriniz için yanıp yakılmak ve pişmanlık duymak faydasızdır. Şu andan sonrasına etki edebileceğinizi farkedin. Hatalarınızı ve nedenlerini bulup, yolunuza devam edin.

    2. Kimse size istemediginiz bir şeyi yaptıramaz, sizin de diğerlerine yaptıramayacağınız gibi. Başkalarını kontrol etme isteğini ve bu istek için harcadığınız enerjiyi kendinize yönelttiğinizde, yapabilme gücünüz ve özgürlüğünüz artar; ancak özgürlüğün de bir bedeli olduğunu unutmayın.

    3. Özgürlüğünüze ait istekleriniz, diğerlerinin hak alanına girdiğinde, çatışma yaratır. Bu yüzden isteklerinizin, diğer kişinin hangi alanına girdiğine ve ne anlam ifade ettiğine dikkat edin. Laf olsun diye istemeyin. Bedelini ödeyemeyecekseniz dile getirmeyin.

    4. Ne kadar büyük ve acı verici olursa olsun, sorunu kabul edip, yüzleşin. Üzüntüyü çekmeden, çözüm üretip güçlenmeniz mümkün değildir. Sakinleşin, önceliklerinizi belirleyin ve düzenleyip, yapılandırın.

    5. “Sadece kendi davranışlarınızı kontrol edebilirsiniz, diğerlerinin değil” gerçeğini, tartışmasız kabul edin.

    6. Sevgi, huzur, paylaşım, gevşeme gibi ihtiyaçlarınızı reddetmeyin. Koşullar gereği şu anda karşılayamıyorsanız, yapabildiğiniz kadarını gerçekleştirin.

    7. Esneme ve uyum yeteneklerinizi geliştirin. Katı prensipleri olmak, kişilik gücüne işaret etmez. Temel özelliklerinizi koruyarak, gelişime açık olun ve gelişimin getireceği değişimlerden korkmayın. Sevdiğiniz insanların da gelişimi için fırsat tanıyın; korkularınızı kontrol altına alın.

    8. Hareket alanınızı geniş tutun. Birey olma haklarınızı kullanacağınız alanın büyüklüğü, kendinize duyduğunuz güveni artıracaktır. Uğraşlar, hobiler, farklı arkadaşlar, bakış alanınızı genişleteceği gibi, kişisel gücünüzün artmasına etki edecektir.

    9. Zaafsız insan yoktur. Neler olduğunu belirleyin. Bu zaaflara yönelik durum, duygu, düşünce vb. ile karşılaştığınızda, her zamankinden daha dikkatli olun.

    10. Olumsuz özelliklerinizi görmede gösterdiğiniz hassasiyeti, olumlu özelliklerinizi görmek için de kullanın, ama kantarın topuzunu kaçırmayın.

    Reçete daha uzar gider, ama temel kurallar bunlar.

    Son söz yine bir kızılderili atasözü olsun mu?

    “Soruyu yüreğine sor, cevap da yürekten gelecektir”.

  • Bir kadın anlatıyor

    Bir kadın anlatıyor

    Evliliğin bittiğini düşünenlere yeni evlenenlere ve bekarlara…

    Bir kadın anlatıyor:
    Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sâkin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı

    Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu

    Sonunda kararımı ona da açıkladım: Boşanmak istiyordum
    Şaşkınlıktan gözleri açılarak ”niye?” diye sordu.
    ”Gerçekten belli bir sebebi yok” dedim, ”sadece yoruldum”
    Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki!

    Sonundasordu: ”seni caydırmak için ne yapabilirim?”
    Demek ki söyledikleri doğruydu:
    insanların mizacı asla değiştirilemiyordu. Son inanç kırıntılarım da
    kaybolmuştu.
    ”İşte mesele tam da bu” dedim ”Sorunun cevabını kendin bulup
    kalbimi ikna edebilirsen kararımdan vazgeçebilirim.”
    ”Diyelim dağın tepesinde
    bir uçurum kenarında bir çiçek var. O çiçeği benim için koparmak, düşüp
    vücudunun bütün kemiklerinin kırılmasına, hattâ ölümüne mâl”olacak. Bunu benim için yapar mısın?”
    Yüzümü dikkatle inceledi ve ”Sana bunun cevabını yarın
    vereceğim” dedi.
    Bu cevapla son ümidim de yok olmuştu.

    Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu. Boş bir süt
    şişesini mutfak masasının üzerine koymuş, altına da bir not
    bırakmıştı.
    ”Hayatım” diye başlıyordu,
    ”O çiçeği senin için koparmazdım”
    Kalbim yine kırılmıştı. Okumaya devam ettim.

    ”Çünkü her zaman yaptığın gibi
    bilgisayarın altını üstüne getirip çökerttikten sonra monitörün önünde
    ağladığında, onu tekrar düzeltebilmem için ellerime ihtiyacım
    var.”

    ”Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden, senden
    önce eve varabilmem üzere koşmam gerektiğinden bacaklarıma ihtiyacım
    var.”

    ”Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep yolu
    kaybettiğinden, yolu gösterebilmem için gözlerime ihtiyacım
    var

    ”Evde oturmayı sevdiğinden, içe kapanıklığını dağıtmak, can
    sıkıntını hafifletmek üzere sana şakalar yapabilmem, hikâyeler anlatabilmem için
    ağzıma ihtiyacım var.”

    ”Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan
    gözlerinin bozulması kaçınılmaz olduğundan, yaşlandığımızda tırnaklarını
    kesebilmem, saçlarında -görülmesini istemediğin- beyaz telleri ayıklayabilmem,
    merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem, çiçeklerin renginin – gençliğinde
    senin yüzünün rengi gibi olduğunu söyleyebilmem için gözlerime ihtiyacım
    var.”

    ”Ama seni benden daha fazla seven biri varsa,
    evet o uçuruma gidip, o çiçeği senin için koparırım bir
    tanem.”

    Baktım, mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer
    dağılıyordu.
    Göz yaşlarım mektuba düşüyordu.
    ”Mektubu okuduysan ve kalbin
    ikna olduysa lüften kapıyı aç canım. Çok sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütlekapıda bekliyorum.”
    Koşarak kapıyı açtım. Endişeli bir yüzle ve ellerinde
    sıkıca tuttuğu susamlı ekmek ve sütle kapının önündeydi.
    Artık çok iyibiliyordum: beni ondan daha çok kimse sevemezdi. O çiçe ği uçurumun kenarında bırakmaya karar verdim

    Bu gerçek aşktı

    İlk yıllardaki heyecanlar içinde görmeye alıştığımız aşkın, seneler sonra o heyecanlar kaybolup gittiğinde, huzur ve durgunluk içinde de hep var olmaya devam ettiğini göremeyebiliyoruz.

    Oysa aşk hep vardır. Belki artık heyecansız, belki artık romantik değil Belki sıkıcı, tekdüze, hatta belki yüzsüz Ama hep oralarda bir yerdedir.

    Çiçekler ve romantik dakikalar ilişkinin başlaması için elbette gereklidir. Bir zaman sonra bunlar gitse de gerçek aşkın sütunu ebedi kalır.

    Hayat tam da böyle bir şeydir.

  • Farklı mekanlarda seks neden bu kadar heyecanlı?

    Farklı mekanlarda seks neden bu kadar heyecanlı?

    Alain de Botton, “21’inci yüzyıl cinselliğinin yazgısı sevgiyle arzu, macerayla bağlılık arasında denge kuran bir eylem olmaktır” diyor.

    Uçak tuvaletinde neden bu kadar heyecanlı?

    Normal önceliklerimizin değişmesi ve yabancı biriyle aramızdaki mesafenin bir anda kapanması cinsel dürtülerimizi harekete geçiriyor. Üniformalı seks fantezilerinin temelindeyse iktidar sahibi bir kişiyi alt etme, kurallarla çevrili bir ilişki içinde düzeni bozma arzusu yatıyor. Sınırı aşmanın, yasak olanı yapmanın yarattığı ‘güç bende’ hissi erotik fantezilerimizi ateşliyor.

    Neden iyi bir yalan makinesi?

    İnsanların giderek samimiyetsizleştiği bir çağda ıslak bir vajina ya da sertleşmiş bir penis karşımızdaki insanın bizi beğendiğinin, istediğinin en dürüst kanıtı. Akılla kontrol edilen düşüncelerin yerini bedenle ifade edilen duyguların alması hep arzu edilen ama bir türlü elde edilemeyen gerçek yakınlığı getiriyor.

    “Bu gece olmaz, başım ağrıyor” neden yaralar?

    Evlilik ya da uzun süreli ilişki, düzenli seksi garantileyen bir anlaşma gibi. Ancak bu, gerçek hayatta teoride kalan bir varsayım. Gündelik hayat dertlerini beraberce sırtlamak, ilişkiyi güçlendirse de kişiler arasındaki tutku ve cinsel çekime zarar verebiliyor. Ne zaman istersen sevişebilecek olma olasılığının katacağı rehavet de düşünülürse sevişme garantisi yerini sevişememe garantisine bırakıyor.

    Pornografi insanlığa ihanet mi?

    İzleyince tahrik olmaktan kendimizi alıkoyamıyoruz. İçki ve uyuşturucu gibi pornografi de bizi sıkıcı hayatımızdan kısa süreliğine de olsa kurtarıyor, gelecek kaygısı duymadan bedensel zevklerimizin peşinden gitmemizi sağlıyor.

    İktidarsızlık neden bir başarıdır?

    İktidarsızlık ilkel arzuların ötesine geçip karşısındakini umursama hali. Fiziksel yenilgi gibi görünse de aslında partnerin aldığı zevki düşünen, karşısındakine saygı duyan kişilerin bir etik başarısı.

    Bahsetmesi neden bu kadar daha zor?

    Cinsellikle ilgili yaşadığımız huzursuzluğun temelinde, her şeyin özgürce konuşulabildiği bir çağda yaşadığımız düşüncesi yatıyor. Bu düşünceye göre seks doğal bir mesele olarak görülmeli, mümkün olduğunca fazla yapılması gereken bir spor gibi algılanmalı. Ancak durum farklı. Cinsellik doğası gereği kibar ya da demokratik değil. Onu ehlileştirdiğimizde hayatımızı altüst ediyor, ilişkilerimizi bozuyor, bizi gece yarılarına kadar uyanık tutup barlarda hiç tanımadığımız ama tenine dokunmaktan başka hiçbir şey düşünemediğimiz insanlarla konuşturuyor.

  • 2013′te Burçların İş Hayatı Nasıl Olacak?

    2013′te Burçların İş Hayatı Nasıl Olacak?

    2013′te Burçların İş Hayatı Nasıl Olacak?
    İş hayatınız bu yıl çok mu sekteye uğradı? Neye el atsanız sonuçsuz mu kaldı? Bakın bakalım yıldızlar bu yeni yılda sizler için ne diyor. Şansınız dönecek harika bir iş fırsatı mı çıkacak karşınıza yoksa, eski işe devam mı edeceksiniz. Bakalım yıldızlar yeni fırsatlarınız için neler söyleyecek bu yıl.

    Koç Burcu ve Boğa Burcu için bu yıl iş hayatı normal seyirde ilerledi. 2013 yılı için merakla bekleyen koç burcu ve boğa burcu bu yıl birkaç yeni iş fırsatı ile karşılaşacaklar. Bunlardan bazılarını dikkate alabililrler.

    İkizler Burcu ve Yengeç Burcu: İkizler ve yengeç burçları bu yıl yine oldukça aktif ve yoğun bir tempoda çalışacaklar. Gözleri kulakları telefonlarında olsun her an yeni iş teklifleri alabilirsiniz.

    Aslan Burcu ve Başak Burcu: Aslan akademik kariyer basamaklarını hızla çıkarken yurtdışı seyahatlerine ve eğitimlerine de titizlikle devam ediyor. Başak burçları ise iş konusunda bu yıl biraz sekteye uğrayabilirler.

    Terazi Burcu ve Akrep Burcu : Terazi ve akrep burçları bu yıl oldukça formlarında olacak ve yeni iş tekliflerini değerlendirecekler..

    Yay Burcu : Yay burcu, bu yıl oldukça formunda idi. Fakat 2013 yılı yay burçları için pek de parlak geçmeyebilir iş fırsatları açısından.

    Oğlak Burcu ve Kova Burcu: Oğlak burcu yoğun iş temposu ile 2013 yılına da devam edecek ama gelen fırsatları da değerlendirmeyi düşünen oğlaklar, kendilerine de yeni fırsatlar yaratabilecekler. Kova burçları ise 2013 yılında formlarında olacaklar. Yeni iş fırsatları sizleri bekliyor.

    Balık Burcu: Yeni yılda oldukça şanslı bir kazanıl elde edecek olan balık burçlarının 2013 yılındaki yıldızları oldukça parlıyor. Balık burçlarının kariyerleri için 2013 harika bir yıl olacak.

    ilgili konular ;

    2013 burçlarının aşk hayatları görmek için tıklayın !
    2013 Rezzan Kiraz Genel Burç Yorumları için tıklayın !
    2013 Nuray Sayarı Burçların Aşk Hayatı Yorumları için tıklayın !
    Zeynep Turan 2013 Yılında burçları neler bekliyor !

  • Sevişirken aklınız nerede?

    Sevişirken aklınız nerede?

    Son zamanlarda seks sizin için yapılması gereken bir işe dönüştüyse, sevişirken elinizi çenenize koyup, “Acaba yarın ne giysem?” diye düşünüyorsanız, yalnız değilsiniz!

    Kadınlar artık o kadar çok meşgul ki, bütün her şeyi planlamaları gerekiyor. Bazen seksi bile! O yüzden, sevişirken, bazen yeterince odaklanamayan ve o ana kendini kaptırıp gidecekken, çok alakasız bir şeyi düşünerek konsantrasyon güçlüğü yaşayan kadınlar var. Ayrıca akşama kadar çalışan bir kadının, eve geldiğinde tek düşündüğü şey çoğu zaman seks değil, kendini en yakın kanepeye atmak ve derin bir uyku çekmek oluyor.

    Çünkü yorgunluk ve stres onu başka bir şeyi düşünmekten alıkoyuyor. Tamam, abartmayalım; her kadın çok yorulmuyor olabilir. Ama yapılmasını gereken rutin işler ve stres, bir kadının kafasını yeterince meşgul edebilir. Hatta bazen, yarın ne giyeceğini bilmemek bile, bir kadın için büyük bir sorun olabilir!

    Aslında böyle basit göründüğüne bakmayın çünkü bu ilgisizliğin altında ciddi problemler yatabiliyor. Sevişme sırasında günlük hayatı, rutin işleri devamlı olarak düşünen ve cinsel beraberliğe ilgisiz davranan kadınlarda bazı nedenler etkili olabiliyor.

    Organik anlamda sorun yaşayan, örneğin hormonsal eksikliği olan kadınlarda zihinsel ve dolayısıyla vajinal uyarılmada bir azalma meydana geldiğini belirten Hattat Hastanesi Cinsel Wellness Kliniği Direktörü Dr. Ece Hattat, “Bu durumda kadın cinselliğe odaklanamaz ve baka düşünceler içinde olabilir. Günlük işlere daldığını düşünen kadın, hormonsal bir eksiklik yaşıyor olabileceğini fark etmez. İş, aile, çocuk, okul, ilişkisi gibi sebeplerle yoğun stres yaşayan kadınlarda da cinsel uyarılma azalabilir. Bu anlamda stres, hem cinsel isteği yöneten hormonları azaltarak, hem de psikolojik etkiyle cinselliğe odaklanmayı güçleştirerek, cinsel tatmini azaltır.”diyor.

    Kadınlar, kendilerini bazen olumsuz duygulara da kaptırabiliyor. Örneğin partneri erken boşalma yaşayan kadınlar, “Sadece kendini tatmin etmek istiyor!” diye ve partneri sertleşme sorunu yaşayan kadınlar, “Kilo aldım”, “Partnerimi tatmin edemiyorum”,”Eskiden olduğu gibi çekici değilim” gibi düşünceler içinde olabiliyor.

    Dr. Ece Hattat tüm bu saydıklarımızın dışında, kadınların cinsel mitler nedeniyle de cinsellik sırasında olumsuz mesajlara odaklanabileceğini söylüyor: “Bu şekilde seks yapmak doğru değil!”, “Kendimi rahat bırakırsam benim ahlaksız olduğumu düşünecek”, “Cinsel aktiviteyi ben yönetmeliyim” gibi düşünceler, kadınları tatminkar bir cinsellikten uzaklaştırıyor.

    Kadınlarda cinselliğin duygusal yakınlık kısmı çok önemli.”Eşim duygusal yakınlık göstermiyor”,”Sadece seks istediğinde beni umursuyor”, “Kulağıma romantik bir şeyler söyleseydi” tarzı düşünceler oluşabiliyor. Cinsel isteksizlik, cinsel uyarılma sorunları, orgazm problemleri veya ağrı hastalıkları yaşayan kadınlar ise, “Hiçbir şey hissetmiyorum”,”Galiba orgazma hiç ulaşamayacağım”,”Ne zaman bitecek?”, “Canım yanıyor!” gibi düşünceler, var olan cinsel problemleri daha da arttırıyor.”

    “Kendini röntgenleyen kadınlar var”

    Sevişme sırasında, “kendini gözetleme” denilen bir tablo da ortaya çıkabiliyor. Bu sırada kadın veya erkek, sürekli kendini takip etme, cinselliği sanki dışarıdan biri gibi gözetleme eğiliminde oluyor. Zevk almadığını, orgazm olmadığını, sıradaki pozisyonu düşünerek kendini ve partnerini izleyen kadınlar, cinselliğe kendini tam olarak veremiyor. Haliyle konsantrasyonları bozuluyor, cinsel uyarılma ve orgazm ihtimali azalıyor. Doktor Ece Hattat’a göre, tüm bu sorunların üstesinden gelme yolları ise şöyle: Kadınların kendi cinsellikleriyle ilgili duygu ve düşüncelerini farkında olmaları, partnerlerinin istek ve arzularını anlayabilmeleri ve cinsellik konusunda iletişimden kaçınmamaları.

  • So Chic : Sevgililer Günü’ne özel ikinci ürüne YÜZDE 40 indirim

    kalp_dusuklogo_sochic

    So Chic…  Mağazalarında sevdiklerine hediye seçmekte zorlananlar için pek çok hediye alternatifi bulunmakta. 14 Şubat Sevgililer Günü’ne özel, 1-28 Şubat tarihleri arasında “Biri O’na Biri Sana” kampanyası ile hem kendinizi şımartın hem de sevdiklerinize sevgiyle taşıyacakları hediyeler alma fırsatı “şubat ayı” boyunca kaçırmayın….

    Hayatın, dostluğun, heyecanın, minnettarlığın kısaca sonsuz duyguların sembolü şık tasarımlar ve dünya markası takı, aksesuar, saatlerden oluşan eşsiz koleksiyonlardan aldığınız ikinci ürüne tam yüzde kırk indirim uygulanıyor. Bu özel kampanya ile birlikte 14 Şubat Sevgililer Gününe özel koleksiyonları ve dünya markalarını Axess’e özel 6 taksit ile alabilirsiniz.

    Paylaştıkça çoğalan şeyin sevgi olduğunu biz unutmadık. Sizde unutmayın….Sevdiklerinize duygularınızı anlatmak için, birçok alternatifi tek çatı altında toplayan So Chic mağazalarına bir an önce uğrayın….

    ilan