Etiket: Hamilelikte cinsellik

  • Gebelikte cinsellik nasıl yaşanmalı

    Gebelikte cinsellik nasıl yaşanmalı

    gebelikte cinsel ilişki:

    gelişmekte olan toplumlarda cinsellik bir tabu özelliğini hala koruması nedeniyle,gebelikte anne ve baba adayları doktora pek sormazlar veya soramazlar,doktorlarda anne ve baba adaylarına bu konu da yeterli bilgi vermez ve üstünde fazla durmazlar,bu konu daha çok gebelikte bir problem yada terslik yaşandiği takdirde gündeme gelir ve bu durumlarda genelde cinsel perhiz önerilir.

    hamilelikte kadının vücudunda ciddi fiziksel,kimyasl ve hormonal değişiklikler gerçekleşir,bu değişikliklerin sonucunda gebeliğin bazı dönemlerinde kadının libido dediğimiz cinsel arzusunda azalma,normale dönme ve hatta artma bile yaşanabilir.

    gebelik süresini 3 hatta dört döneme ayırıyoruz,1.ci trimester(ilk 3 aylık dönem),2.ci trimestr(3.-6.ay) ve 3.cü trimestr (7.aydan doğuma kadar),dördüncü dönem ise doğum sonrası lohusalık dönemidir. bu dönemlerde anne vücudunda farklı değişiklikler meydana gelir.dolayısıyla bu farklı dönemleri ayrı ayrı ele alalım.

    ***1.ci trimestr: gebeliğin ilk 3 ayı,burda anne adayı gebeliğin vücudunda meydana getirdiği fiziksel ve ruhsal değişikliklerine uyum sağlamaya çalışır,çoğu gebede bu dönemde gebelik hormonunun ani yükselişine bağlı olarak bulantıları ve kusmaları olur,vücutta ödem artışına bağlı olarak meme de duyarlıklık artışı,yorgunluk ve uyku isteğinde artış olur. bu dönemde çoğu gebe kokulara karşı aşırı duyarlı ve eşlernin ten ve ağız kokularına karşı tiksinme hissedebilirler.dolayısıyla anne adayı genelde bu dönemde cinsel isteğinde azalma olur ve bu meseleyi ikinci plana atar.onun için erkekler bu konu da daha anlayışlı olmalı ve ısrarcı davranmamaları gerekir. ilk üç ayda istek olduğunda cinsel ilişki yaşanabilir fakat daha dikkatli ve nazik davranmalı,aşırıya da kaçmamalı.eğer bu dönemde anne adayında vajinal kanama veya düşük riski varsa cinsel ilişki risk ortadan kalkana kadar yasaklanır.

    ***2.ci trimestr: bu dönemde anne adayı gebeliğin fiziksel değişikliklerine artık alışmaya başlamıştır ve ilk aylardaki şikayetleri hafiflemiş ve kendini bedensel olarak daha iyi hisseder.bu dönemde genelde cinsel ilişkiye karşı ilgi artar. 1.trimesterdeki genital bölge ve memedeki kanlanmanın artışı 2.trimestr de de devam eder buda gebenin orgazmı daha yoğun yaşamasını sağlar.

    normalde cinsel ilişki de orgazm sırasında rahimde hafif kasılmalar meydana gelir,bu kasılmalar gebe olmayan yada 1.trimestr de gebe bir bayan tarafından hissedilmez,ama gebelik ilerleyince ve rahim büyüdükçe yani 2.trimestr’de bir gebe de bu kasılmalar hissedilebilir ,kasılmalar sırasında bebeğin hareketlerinde azalma olabilir ama bu kasılamalar bittikten sonra bebeğin hareketleri eski haline döner,tecrübesiz bir gebe’yi kasılmaların hissedilmesi ve bebek hareketlerinin kısa süreli duyulmaması endişelendirebilir,halbuki bu kasılmaların normal seyreden bir gebeliğe hiçbir zararı olmaz.

    ***3.cü trimestr: bu dönemde pelvis bölgesindeki fizyolojik kanlanma artışı ve rahimdeki kasılmaların artışı orgazmdan alınan hazı arttırır ama gebeliğin bu son dönemindeki meydana gelen fiziksel değişiklikler ve bir takım şikayetler gebenin libido(cinsel arzu) ve cinsel isteği tekrar arka plana atmasına neden olur.rahimin ileri büyümesi,mide yanması,memelerin hassas olması,yorgunluk ve uyku isteği hissi,bacaklarda oluşan kasılmalar ve memelerden süt gelmesi,cinsel ilişkinin gebeliğe zarar vermesi endişesi,bütün bunlar gebeyi cinsellikten uzaklaştırır.

    ***gebelikte cinsel ilişki ile ilgili yalnış düşünceler :

    -cinsel ilişki erken doğuma neden olurmu?

    hayır,normal seyreden bir gebelikte cinsel ilişkinin böyle bir etkiye yol açması söz konusu değildir.

    -penisin ilişki sırasında bebeğe zarar vermesi mümkün mü?

    ilişki sırasında penisin bebekle fiziksel teması mümkün değil,bebeğe zarar vermesi ve sakatlığa yol açması söz konusu olamaz.

    -cinsel ilişki sırasında sperm ve bakterilerin bebeğe olaşması mümkün mü?

    gebelikte rahim ağzı salgısının koyulaşması ve yoğun kıvamlı bir tıkaç oluşturması spermlerin ve bakterilerin rahim boşluğuna ulaşmasına engel olur.

    ***gebelikte hangi durumlarda cinsel ilişki yasaklanır?

    erken doğum tehlikesi varsa,düşük riski varsa,gebelik kesesi erken açılıp sular gelmişse,eş yani plasenta’nın öne yerleşip rahim ağzını kapatmışsa,sebebi belli olmayan vajinal kanama varsa,eşlerin cinsel yolla bulaşan hastalıkları varsa,aktif siğil ve hpv enfeksiyonu varsa,çoğul gebeliklerde son 3 ay,tekil gebeliklerde ise son 1 ayda çiftlerden cinsel ilişkiden uzaklaşmaları istenir.

    Op. Dr. Rami ASKER tarafından yazılmıştır.

  • Hamilelikte sekste hangi pozisyon daha güvenli?

    Hamilelikte sekste hangi pozisyon daha güvenli?

    Kadınların annelik yolculuğu yani gebelik, onu bu günlere getiren seks yaşantısının sonuna gelinmesi, cinsel ilişkiye 9 ay ve hatta daha uzun bir ara verilmesi anlamına gelmiyor.

    Toplumsal rivayetlerin, korkuların ve yanlış yönlendirmelerin aksine, gebelikte de cinsel yaşamı sürdürmek mümkün. Ve hatta bu konuda bilinçli ama aynı oranda rahat olunursa her şey daha da yolunda gidebilir. Çünkü gebelikte de kadınsal hormonlar iş başındadır, ölmez yitip gitmezler. Evet, psikolojik bir sürece de girildiğinden çoğu zaman olumsuz etkilenir fakat bu genelde gebeliğe alışma sürecinde böyledir. Annelik içgüdüsünün güçlendiği evrede cinsellikten soğumak olağandır. Ve cinsel yaşamı en olumsuz etkileyen şeylerden biri de cinsel ilişki esnasında bebeğe zarar verme korkusudur. Oysaki normal seyreden gebeliklerde cinsel ilişkinin sanıldığı gibi zararları yoktur. Gebelik ilerledikçe ve anne adayı kendisinde gerçekleşen bu değişime uyum sağladıkça cinsel istekte artış görülür.

    Gebeliğin son dört haftasına dek, herhangi bir sebeple doktor tarafından yasaklanmadıkça, cinsel ilişkiye girmek konusunda bir sıkıntı yok. Bebek anne karnında dünyanın en korunaklı haznesinde bulunduğu için cinsel ilişkide zarar görmeyecektir. Gebelikte cinsel ilişki sırasında dikkat edilmesi gerekenleri ise şöyle:

    Her iki eş de fiziksel olarak rahat olmalı.
    Pozisyon sekse ve istenilen fiziksel temasa müsaade etmeli.
    Her iki eş de rahme baskı yapmaktan sakınmalı ya da tüm ağırlığı karın bölgesine vermemeli.

    Fazla efor sarf etmekten kaçınması gereken anne adayının ve bebeğinin rahatını ön planda tutan pozisyonlar ise şu şekilde:

    Kaşık pozisyonu: Bu, karın bölgesine baskı yapmadığı ve eşlere pek çok hareket olanağı tanıdığı için rahat bir pozisyondur. Kadının arkasında kalan erkek için farklı açılardan penetrasyona (penisin vajene girişi) izin verir. Ancak bu pozisyonda kadının sağ tarafına yatmasından kaçınılması gerekir. Hem erkek hem de kadın ilişki sırasında en az eforu bu pozisyonda sarf eder. Penisin vajene giriş derinliği erkek tarafından rahatlıkla ayarlanabilir. Vajen içindeki G noktasının uyarılması mümkündür. Özellikle gebeliğin ileri dönemlerinde karın büyüklüğü iyice arttığında bu pozisyonu tercih etmek gerekir.

    Yan yana pozisyonu: Bu pozisyon, kaşık pozisyonuna kıyasla eşit fiziksel temas kurmaya daha çok izin verir. Fakat penetrasyon biraz daha zordur. Eşlerden her ikisinin de bacaklarını çapraz olarak birbirine geçirmesi bunun için yardımcı olabilir. Hem kaşık pozisyonu hem de bu pozisyon, eşlerin birbirleri üzerinde vücut ağırlıklarını hissetmeyerek rahat olabilmelerini sağlama özelliği taşıyor.

    Kadının üstte olduğu pozisyon: Kadına penetrasyon esnasında açıyı ve derinliği kontrol edebilme fırsatı verir. Hamileliğin son dönemlerinde bu pozisyon biraz yorucu olabilir ve eğer dengeyi sağlamak kadın için sıkıntılı olursa, yatar halde bir pozisyona geçilmeli. Fakat bu pozisyon hamilelik döneminde seks yapan çiftler için en ideal pozisyon olarak değerlendirilir. Hemen hemen tüm kadınlar bu pozisyonda orgazma rahatlıkla ulaşabilir. Karın içi basıncını artırmayan bir pozisyondur. Kadın erkekten daha aktiftir ve ilişki süresini ayarlayabilir, penisin vajene girme derinliğini kontrol edebilir.

    Kedi pozisyonu: Kadının G noktasını uyarması açısından elverişli bir pozisyondur. Genellikle kadın için, eğer yoga yapmıyorsa, hamilelikte çok fazla uygulanan bir duruş değildir.

    Yatağın kenarında pozisyonu: Bu pozisyon, hamilelikte seks yaparken rahat olan duruşları yakalayabilmek için pek çok fırsat tanır. Kadın, bacakları yatağın dışında kalacak şekilde yatağa uzanır (soluna ya da kısa bir süreliğine sırt üstü) ve erkek yatağın dışında kalarak, dizlerinin üstünde ya da ayakta bir pozisyonda seksi sürdürür. Pozisyon, kadının yatağın dışında, dizlerinin üzerinde (altına yastık koyarak) kalarak, vücudunun üst kısmını yatağın üzerinde, göbeğini yatağın dışında bırakıp, kedi pozisyonuna dönüştürülmesi şeklinde de uygulanabilir.

    Op. Dr. Gökçen Erdoğan

  • Hamilelikte libido düşmesi

    Hamilelikte libido düşmesi

    Eşlerin birbirleriyle olan sağlıklı iletişimlerinde önemli ölçüde söz sahibi olan libido, cinsel istek ve arzuyu tanımlıyor. Bir enerji kaynağı olarak çiftlerin mutluluklarını olumlu etkileyen libido, hamilelik döneminde kadınlarda düşebiliyor. Kadınların yanı sıra bu dönemde erkeklerde de görülebilen libido düşmesi, çiftlerin iletişiminde bazı aksaklıklara neden olabiliyor.

    Uzm. Dr. Orhan Karaca hamilelikte düşen libidoyla ilgili çiftleri uyarıyor.

    Libido nedir?
    Günümüzde cinsel istek ve arzuyu tanımlayan bir terim olarak kullanılan libido, psikiyatrik terminolojide ise cinsel istek ve arzuya ek olarak, yaşama arzu ve isteğini de tanımlar. Libido, bir enerji kaynağıdır.

    İnsan vücudundaki tüm hareketler, bir dizi kimyasal ve elektriksel reaksiyonlarla ortaya çıkar. Bu reaksiyonları sağlayan bileşenler nörotransmitterler (seratonin, noradrenalin, dopamin…), hormonlar (testosteron, östrojen, progesteron,…), sinir dokusu ve salgı bezleridir (hipofiz, böbrek üstü bezi, gonadlar…). Libidonun kaynağında da bu zemin yer almaktadır. Her iki cinste de libidoyu belirleyen hormon testosterondur.

    Erkekteki testosteron miktarı kadındakinden daha yüksektir. Bu durum, erkeğin cinsel ilişkiye daha istekli olmasını sağlar. Kadın ise, güven ve etkileşim gibi faktörlere ihtiyaç duyabilmektedir. Bu değerlendirme tüm kadınlar ve erkekler için genellenemez, bireysel farklılıklar olabileceği unutulmamalıdır.

    Hamilelik döneminde erkeklerde libido düşmesi sık görülen bir durum mudur?
    Hamilelik döneminde her iki cinste de libido düşebilir, ancak bu düşüş kural olarak algılanmamalıdır. Cinsel konularda yaygın olan kalıplaşmış inanışlar (cinsel mitler), bunu etkileyen en önemli faktördür. Bu dönemde bebeğin düşeceği, hastalık kapacağı düşünceleri ile sık karşılaşılmaktadır. Böyle bir riskin olduğunu varsayan ve bu riski azaltmak isteyen çift, kaygılanır ve cinsel birliktelik yaşamak yerine bireysel tatmin ve alternatif arayışlar içine girebilir. Halbuki, buna gerek yoktur. Hamilelikte cinsellik bebeğe zarar verir düşüncesi, çiftin birbirinden uzaklaşmasına neden olabilir. Bu düşüncenin yanlış olduğu bilinmelidir.

    Ayrıca her iki bireyin de gebelik süreci ve sonrası ile ilgili kaygıları, sorumluluk artışı, bu sorumluluğu abartılı algılama, umutsuzluk gibi faktörler de bireylerin ruh sağlığını olumsuz etkiler. Bozulmuş moral, endişe, kaygı gibi duygusal değişiklikler, depresyon gibi hastalıklar libidoyu düşürebilmektedir.

    Anne adayının libidosunun düşmesindeki rolü nedir?
    Anne adayının kaygısı ve cinsel mitlerin birlikteliği, erkek tarafından reddedilme olarak algılanabilir. Reddedildiğini düşünen erkeğin de libidosu düşebilir. Anne adayının bilimsel temele dayanmayan bir düşünceyi benimsemesi ve hayatını bu çerçevede şekillendirmesi, çiftin hayatında ilk aşamada cinsel soruna, ilerleyen aşamada da iletişim sorununa neden olabilir.

    Libido düşmesinin nedenleri nelerdir?
    Libidonun dışavurumunun da nörokimyasal ve elektriksel bir zeminden kaynaklanır. Bu nörokimyasal ve elektriksel zemini bozan içsel ve dışsal her etken libidoyu etkiler. Libidoyu düşüren sebepler fiziksel ya da psikolojik bazı hastalıklar olabileceği gibi, hastalık denilemeyecek düzeydeki ruhsal değişimler de olabilir.

    Libidonun düştüğü hastalıkların başında depresyon gelir. Bunun dışında, aşırı kaygı ile giden bazı bozukluklar ve bunun tedavisinde kullanılan bir takım ilaçlar da yine aynı nörokimyasal mekanizma üzerinden libidoyu azaltabilir.

    Psikolojik kaynaklı hastalık ve bozukluklar dışında bedensel kaynaklı kanser gibi bazı hastalıklar da nörokimyasal ve nörohormonal dengeyi bozarak ya da vücudun genel enerji düzeyini azaltarak, libidonun düşmesine neden olabilir.

    Bu sorun psikolojik mi yoksa fizyolojik midir?
    Sorunun kaynağı psikolojiktir. Çift zorlandığı durumlarda, profesyonel destek almaktan çekinmemeli, sorun derinleşmeden çözüm yolunun oluşturulmasına katkıda bulunmalıdır.

    Tedavi gerektiren bir rahatsızlık mıdır?
    Hamilelik döneminde bozulan cinsel yaşam nedeniyle iletişim bozukluğu, bireysel psikiyatrik bozukluk ve hastalıklar ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır. Bu durumda, çiftin hayat kalitesi belirgin ölçüde azalacağı için tedavi gerekir. Tedavi yöntemi ise, terapidir. Terapi ile çiftin kendi olumsuz düşüncelerini, iç sıkıntısını ve davranışlarını gözden geçirmesi, bunlara esneklik kazandırarak yaşamları üzerindeki olumsuz etkiyi giderebilmeleri mümkündür. Bu sayede, cinsellik daha iyi ve sağlıklı yaşanabilmektedir.

    Libido düşmesi konusunda bilimsel olmayan hiçbir düşünceye ve yargıya değer verilmemeli, bu düşüncelerin kişinin hayatını nasıl olumsuz etkilediği öğrenilmeli ve gerekli esneklik sağlanmalıdır. Bitkisel kaynaklı olduğu iddia edilen ürünlere bel bağlamanın zaman kaybı olabileceği de unutulmamalıdır.

  • Hamilelikte Cinsellik Sınırlı Mı?

    Hamilelikte Cinsellik Sınırlı Mı?

    Gebelik döneminin başlaması ile birlikte çiftler arasındaki en hassas hale gelen konulardan biri cinselliktir. Anne adayı, geçirdiği fiziksel değişimler nedeniyle psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalırken, baba adayları da bu süreçte eşlerine nasıl destek verecekleri konusunda sorun yaşamaktadır.

    Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Pınar Özalp, gebelik döneminde çiftlere sağlıklı cinsel yaşam önerilerinde bulundu.

    Gebelik ruh ve beden sağlığını etkileyen önemli bir süreç
    Gebelik, kadının ruh ve beden sağlığını etkileyen önemli bir süreçtir. Gebelik hormonlarının etkisiyle; kalp damar, solunum, sindirim, kas-iskelet, genital ve tüm diğer sistemlerde bazı değişiklikler ortaya çıkar. Anne adayı bu değişimleri aşama aşama hisseder ve yaşar. Bu süreçte, yeni duruma adaptasyonda güçlükler, bebeğiyle doğum ve doğum sonrası ile ilgili kaygı ve korkular, vücut şeklindeki değişiklik nedeniyle beğenilmeme düşüncesi gebelik döneminde yaşanan en önemli sorunlardır.

    Düzenli bir cinsel yaşam gebeliği olumlu etkiler
    Anne adayları, gebelik sürecinde özellikle eşi ve yakın çevresinden yeterli desteği görmediğinde, bu sürecin getirdiği doğal değişimleri bir sorun olarak algılayabilir. Eşler arasındaki ilişkinin en önemli boyutu olan cinsellik de; bu dönemden ve yanlış inanışlar yüzünden olumsuz etkilenebilir. Çünkü eşler, cinsel yaşamlarındaki olumsuz gelişmeyi çoğu zaman bir problem olarak değil, gebelikte yaşanması zorunlu bir süreç olarak kabullenir. Problem olarak görse bile doktorları ya da çevreleri ile paylaşmaktan çekinir. Zaten konuşulması bile tabu olan cinsellik konusu, konuşulmamak üzere gündeme getirilmez. Oysa ki, cinsellik gebelikten önce nasıl evlilik yaşamının önemli bir parçasıysa gebelikte de yaşanması gereken durumdur. Çünkü gebelikte düzenli cinsel ilişki, anne adayının psikolojik durumuna ve gebelik sürecine olumlu etkiye sahiptir.

    Gebelikte cinsel ilişkiye engel sorunlar önemsenmeli
    Sağlıklı bir gebelik; düşük, bebekte sakatlık ve erken doğum gibi sorunlara yol açmaz. Gebelik takibi süresince herhangi bir problem yaşanmamışsa, doğuma bir ay öncesine kadar cinsel ilişkiye girilebilir. Ancak bu dönemde eşler arasında destek ve anlayış çok önemlidir. Gebelikte; düşük ve erken doğum tehlikesi, bazı plasental hastalıklar, bazı enfeksiyonlar ve rahim ağzı yetmezliği gibi sorunlar varsa, gebelik döneminde cinsel ilişki kısıtlaması getirilebilir.

    Doktorunuzla konuşmaktan çekinmeyin
    Anne adayları, eşleri ile birlikte, cinsellik hakkındaki endişe ve önyargılarını mutlaka doktoru ile paylaşmalıdır. Sorunların çözümü ile ilgili ilk adım, bu şekilde atılmış olacaktır. Doktoruyla gerekli şekilde konuşarak gebelikte yaşayacağı tüm değişiklikleri önceden öğrenen anne adayları, normal ve normal olmayan süreçlerle ilgili bilgi sahibi olacak ve cinsel yaşamına adapte olması kolaylaşacaktır.

  • Hamilelik mide sorunlarını artırıyor


    Hamileliğin ilk ayları, bir çok kadın için mide sorunlarıyla geçen günlerin de başlangıcıdır. İlk dönemdeki bulantı ve sonrasında yaşanan yanma şikayetleri bebek heyecanını kabusa çevirebilir.

    Gebelik, hem hormonel değişimlere bağlı olarak, hem de özellikle son aylarda bebeğin artan kütlesinin baskısıyla sindirim sistemi sorunlarının ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Memorial Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Duygu İbrişim, gebelik döneminde yaşanan mide sorunları ve dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.

    HAMİLELİKTE MİDE SORUNLARI NEDEN OLUR ?

    Gebeliğin ilk ayları anne adayı için yeni bir dönemin başlangıcıdır. Gebelik hormonlarının etkisi ile bulantı, midede dolgunluk-yanma, bazı gıdalardan tiksinme, karında şişkinlik ve gaz hissi sık yaşanan şikayetlerdir. Bu şikayetler bazen günlük hayatı etkileyecek ve yaşam kalitesini bozacak düzeylerde olabilir.

    DUYGUSALLIK MİDE SORUNLARINI ARTIRIR

    Bayanların büyük kısmı bu dönemde daha duygusal, daha hassas olurlar ve sıkıntılar karşısında daha kolay umutsuzluğa kapılabilirler. Sindirim sistemi ruhsal durumdan çok etkilenir ve bu da bir kısır döngünün başlangıcı olabilir. Gebeliğin ilk üç-dört ayında daha sık yaşanabilen bu sorunlar çoğunlukla hafif-orta düzeydedir. Yaşam biçimi ve beslenme ile ilgili bazı düzenlemelerle tahammül edilebilirler.

    SAĞLIĞI TEHDİT EDECEK BOYUTLARA ULAŞABİLİR

    Zaman zaman anne adaylarının bu şikayetleri çok şiddetli olabilmektedir. Aşırı bulantı ve kusma ile birlikte annenin ve bebeğin beslenmesini tehdit edecek bir tablo olan hiperemesis gravidarum’un oluşması söz konusudur. Bu durumda yakın tıbbi takip ve gerekirse hastanede yatırılarak ilaç ve serum desteği gerekebilir.

    BALAYI DÖNEMİ

    İlk birkaç ay atlatıldığında çoğunlukla mide problemleri azalır. Anne adayı duygusal olarak da duruma daha adapte olmuştur ve bu dönem gerçekten gebeliğin balayı dönemidir. Son üç ayda ise büyüyen bebeğin oluşturduğu baskı ile mide yanmaları, dolgunluk hissi, göğüs arkasında yanma ve ağza ekşi acı su gelmesi, reflü tipi şikayetler belirginleşebilir. Kabızlık, gebeliğin başlangıcından itibaren hormon değişiklikleri ve ilerleyen aylarda artan karın içi yükle ortaya çıkabilir ve hiç de nadir değildir.


    Daha önceden ülser, reflü, bağırsak ve karaciğer- safra yolları hastalıkları olanlarda gebelik sırasında daha fazla problem yaşanabilir. Gebelik planlanıyorsa mevcut sorunlar yönünden sağlık kontrollerinin yapılması önemlidir.

    MİDE SORUNLARINI DAHA AZ YAŞAMAK İÇİN…

    Gebe olduğunuzu öğrendiğiniz andan itibaren düzenli bir yaşam uygulamaya çalışın. Yeterince uyuyun. Alkol, sigara ve ilaçlardan uzak durun. Düzenli ve sağlıklı beslenin. Özellikle kahvaltının günün en önemli öğünü olduğunu unutmayın.

    Sık sık ve az miktarlarda yemek yiyin. Öğünlerde beyaz ekmek, haşlanmış patates, yağsız makarna gibi ilaveler midenizi rahatlatır. Susuz kalmayın. Böylece bağırsaklarınız daha düzenli çalışır.

    Tiksindiğiniz gıdaları kısa süreli olarak diyetinizden çıkarabilirsiniz. Yağlı-baharatlı-gaz yapıcı yiyecekler, keskin kokular rahatsız edici olabilir. Bazen kendi pişirdiğiniz yemeği yemekte zorlanabilirsiniz. Bu durumda ya o yemeği bir gün sonra tüketin ya da güvendiğiniz biri siz mutfakta yokken pişirsin.

    Gebeliğin son aylarında belirginleşen reflü tipi yakınmalara akşam yemeğinin erken saatte yenilmesi, yatak başının yükseltilmesi yararlı olur. Doktorunuz önerirse gebelikte kullanılabilen bazı ilaçları alabilirsiniz.

    Doktorunuzun bilgisi dahilinde yürüyüş ve yüzme gibi düzenli egzersizler yapabilirsiniz. Spor endişe ve gerginliği de azaltır.


    Eşiniz ve ailenizle daha çok vakit geçirmeye çalışın, onların desteği size güç verir.

    Pozitif düşünmeye çalışın. Bu sıkıntılar geçicidir ve bebeğinizi sağlıkla kucağınıza almak hepsini unutturacaktır.

    Kaynak : ntvmsnbc.com

  • Hamilelikte cinselliğe bakış değişiyor

    Araştırmalara göre hamileliğin ilk 12 haftasında kadınların cinsel isteklerinde azalma oluyor. Bu durumla beraber hamilelik ve sonrasındaki süreç eşlerin hayatlarını her yönden olduğu gibi cinsel yönden de etkiliyor.

    VKV Amerikan Hastanesi Psikoloji Bölümü’nden Psikolog Aslı Akkan, hamilelik boyunca yaşanan cinsel sorunların kolayca aşılabilmesi için çiftlerin birbilerine anlayış, şefkat, ilgi ve sevgiyle yaklaşması gerektiğini söylüyor.

    42-16877172Evlilik kurumunun ve çiftler arasındaki ilişkinin sağlığının test edildiği önemli noktalardan biri de çocuk sahibi olunmaya karar verilmesi, hamilelik ve hamilelik sonrası sürecin eşler üstündeki etkisidir. Hamilelik ve hamilelik sonrası süreç eşlerin duygusal süreçlerini etkilediği kadar, cinsel hayatlarını da etkilemektedir. Her ne kadar bu süreç cinsel hayatı eskisinden farklı kılacaksa da bu farklılığın bireylerin ilişkilerini etkilemesine ve zorlamasına en az düzeyde izin verilmesini sağlaması önemlidir.

    Hamilelik süresince jinekoloğu tarafından medikal, fizyolojik herhangi bir sorun görülmeyen ve cinsel hayatı yaşamasına izin verilen kadının, yaşadığı hormonal ve fiziksel değişiklikler cinsel isteksizliğine sebep olduğu kadar kadının kendi inanç sistemi de bu durumu tetikler. Araştırmalara bakıldığında sağlıklı bir hamilelik yaşamakta olan kadınların ilk 12 haftada cinsel isteklerinde azalma olduğu görülmekteidir. Yaşadığı fiziksel yorgunluk, bulantı, kilo alımı, rahat bir pozisyon bulamama gibi sebepler bu durumu açıklayabilmekle beraber, kadının kendindeki değişime adapte olma sürecinde yaşadığı kaygılar, bebeğime zarar verir miyim endişesi, ve fiziğindeki değişime bağlı olarak eşinin onu eskisi gibi istemeyeceği inancı da çok büyük rol oynamaktadır. Benzer düşünceler erkeği de etkilemektedir ve onu da cinsellikten soğutmaktadır. Hamilelik boyunca cinsellikle ilgili yaşanılabilecek bu çeşit sorunları engellemenin en önemli yolu ise çiftlerin bir birleriyle mümkün olan en açık şekilde konuşmalarıdır. Kaygılarını ve isteklerini dile getirdikleri zaman sağlıklı cinselliklerini neyin etkilediğini bulacaklar ve sorun odaklı çözüme ulaşacaklardır.

    Hamilelik süresince çiftlerin cinsel hayatlarında yaşayabilecekleri sorunlar doğum sonrası da devam edebilir ve bu konunun önemi unutulmamalıdır. Doktorunun izin verdiği zaman itibariyle kadının cinsel ilişkiye girmesinin herhangi bir sakıncası yoktur ancak cinsel ilişkiyi etkileyebilecek psikolojik faktörler yine ortaya çıkabilir. Doğum ve bebek bakımının kadın için son derece yorucu olması nedeniyle doğum sonrası ilişki sıklığında azalma beklenen bir durumdur. Ancak doğum sonrası depresyon veya başka sağlık problemi olmadığı taktirde genellikle doğumdan 3 ay sonra hamilelik öncesi cinsel ilişki sıklığına dönülmesi beklendiktir. Bebeğin bakım ihtiyaçları azaldıkça, uykusu düzene girdikçe cinsel aktivite de normale dönmeye başlar.

    Doğum sonrası fiziksel yorgunluk dışında cinselliği etkileyebilecek durumlar :

    Ağrı Korkusu : Bir çok kadının doğum sonrası ilişkiye girmekten çekinme nedenin ağrılı ilişkiden korkmaları ve kaygıları arttıkça da girdikleri ilişki sırasında disparoni (ağrılı cinsel beraberlik) ve vajinismus (vajinal kasların kasılması sonucu cinsel beraberliğin olamaması) gibi sorunlar yaşayabildikleri araştırmalarda gözlemlenmiştir.

    Estetik Kaygılar : Vücudundaki değişim ve/veya aldığı kilolar yüzünden kendini beğenmeyen kadının cinsellik sırasında zihnini sürekli bedeniyle meşgul etmesi cinsel ilişkiden zevk almasını önleyebilir. Bununla bağlantılı olarak, eşini eskisi kadar bakımlı bulmayan erkek de cinsel yaşamdan uzaklaşabilir.

    Rol Değişimi : Çocukları olan kadar sadece birbirine odaklanan çiftler, doğumun ardından neredeyse tüm ilgiyi çocuğa yöneltmeye başlayabilir. Bir yandan yeni bir yaşama uyum sağlamaya çalışmanın gerginliği, bir yandan da birbirlerinden eskisi kadar ilgi görememenin yarattığı sıkıntı cinsel isteksizliğin oluşmasına yol açabilir.

    Bu sorunların en az seviyede yaşanması ve ilişkiyi en az ölçüde etklilemesini sağlamak için çiftlerin, özellikle erkeğin eşine şefkat, ilgi, sevgi ve anlayış ile yaklaşması, beğenisinin devam ettiğini belli etmesi, kadının ise bu geçiş döneminin özelliklerini bilerek eski haline döneceğini sorun olmadığını bilmesi gereklidir. Ayrıca çiftlerin haftada l yada 2 kez bebek yanlarında olmadığı zamanlarda bir arada olmaya özen göstermeleri gereklidir. Bu birbirleri için ayrılmış özel zamanlarda ev ya da bebek hakkında konuşmayıp, kendileri ve bir birleri hakkında konuşmaları, eskisi gibi ortak paylaşımlar yaşamaları tavsiye edilebilir. Bunların yanı sıra okşamak, dokunmak veya kucaklaşmak gibi cinsel duyguları tetikleyebilecek davranışlarda bulunmak cinsel hayatlarının canlanmasına yardımcı olacaktır. Tüm bunlara rağmen sıkıntılar yaşanıyorsa bir uzmandan yardım almak da faydalı sağlayacaktır.

    Kaynak : NTV-MSNBC