Etiket: hamilelik

  • Hamilelikte Cinsellik Sınırlı Mı?

    Hamilelikte Cinsellik Sınırlı Mı?

    Gebelik döneminin başlaması ile birlikte çiftler arasındaki en hassas hale gelen konulardan biri cinselliktir. Anne adayı, geçirdiği fiziksel değişimler nedeniyle psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalırken, baba adayları da bu süreçte eşlerine nasıl destek verecekleri konusunda sorun yaşamaktadır.

    Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Pınar Özalp, gebelik döneminde çiftlere sağlıklı cinsel yaşam önerilerinde bulundu.

    Gebelik ruh ve beden sağlığını etkileyen önemli bir süreç
    Gebelik, kadının ruh ve beden sağlığını etkileyen önemli bir süreçtir. Gebelik hormonlarının etkisiyle; kalp damar, solunum, sindirim, kas-iskelet, genital ve tüm diğer sistemlerde bazı değişiklikler ortaya çıkar. Anne adayı bu değişimleri aşama aşama hisseder ve yaşar. Bu süreçte, yeni duruma adaptasyonda güçlükler, bebeğiyle doğum ve doğum sonrası ile ilgili kaygı ve korkular, vücut şeklindeki değişiklik nedeniyle beğenilmeme düşüncesi gebelik döneminde yaşanan en önemli sorunlardır.

    Düzenli bir cinsel yaşam gebeliği olumlu etkiler
    Anne adayları, gebelik sürecinde özellikle eşi ve yakın çevresinden yeterli desteği görmediğinde, bu sürecin getirdiği doğal değişimleri bir sorun olarak algılayabilir. Eşler arasındaki ilişkinin en önemli boyutu olan cinsellik de; bu dönemden ve yanlış inanışlar yüzünden olumsuz etkilenebilir. Çünkü eşler, cinsel yaşamlarındaki olumsuz gelişmeyi çoğu zaman bir problem olarak değil, gebelikte yaşanması zorunlu bir süreç olarak kabullenir. Problem olarak görse bile doktorları ya da çevreleri ile paylaşmaktan çekinir. Zaten konuşulması bile tabu olan cinsellik konusu, konuşulmamak üzere gündeme getirilmez. Oysa ki, cinsellik gebelikten önce nasıl evlilik yaşamının önemli bir parçasıysa gebelikte de yaşanması gereken durumdur. Çünkü gebelikte düzenli cinsel ilişki, anne adayının psikolojik durumuna ve gebelik sürecine olumlu etkiye sahiptir.

    Gebelikte cinsel ilişkiye engel sorunlar önemsenmeli
    Sağlıklı bir gebelik; düşük, bebekte sakatlık ve erken doğum gibi sorunlara yol açmaz. Gebelik takibi süresince herhangi bir problem yaşanmamışsa, doğuma bir ay öncesine kadar cinsel ilişkiye girilebilir. Ancak bu dönemde eşler arasında destek ve anlayış çok önemlidir. Gebelikte; düşük ve erken doğum tehlikesi, bazı plasental hastalıklar, bazı enfeksiyonlar ve rahim ağzı yetmezliği gibi sorunlar varsa, gebelik döneminde cinsel ilişki kısıtlaması getirilebilir.

    Doktorunuzla konuşmaktan çekinmeyin
    Anne adayları, eşleri ile birlikte, cinsellik hakkındaki endişe ve önyargılarını mutlaka doktoru ile paylaşmalıdır. Sorunların çözümü ile ilgili ilk adım, bu şekilde atılmış olacaktır. Doktoruyla gerekli şekilde konuşarak gebelikte yaşayacağı tüm değişiklikleri önceden öğrenen anne adayları, normal ve normal olmayan süreçlerle ilgili bilgi sahibi olacak ve cinsel yaşamına adapte olması kolaylaşacaktır.

  • “Hamile kaldım dişlerim gitti” demeyin!

    “Hamile kaldım dişlerim gitti” demeyin!

    Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zeynep Yeşil Duymuş, halk arasında yaygın olan ‘gebe kaldım, dişlerim gitti, bir çocuk, bir diş’ söyleminin kesinlikle doğru olmadığını belirterek, ”Hamile kalmak isteyen kadınlar, hamilelik öncesi ağız ve diş sağlığı yönünden kontrollerini yaptırmalı” dedi.

    Duymuş, Türkiye’de koruyucu hekimliğin henüz istenilen seviyede olmadığını, insanların bıçak kemiğe dayanmadan, dişi ağrımadan doktora gelmediğini, bunun da diş kayıplarına neden olduğunu anlattı.

    Belli aralıklarla yapılacak kontrollerin dişlerde ağrı aşamasına geçilmeden tedavi olanağı sağladığını ve çok daha başarılı sonuçların elde edildiğini vurgulayan Duymuş, ”Ağızdaki bir bozukluk, iltihap, bütün vücudu, mideyi, hatta kalbi etkileyecek kadar etkin olabiliyor. Bu yönü ile ihmal etmeden kesinlikle tedavi edilmesi gerekiyor. Tedavi kesinlikle antibiyotik, ağrı kesici olarak değerlendirilemez. Uzman hekimler aracılığıyla sebepler ortadan kaldırılmalı. Koruyucu tedbirler en başta uygulamaya konulmalı” ifadelerini kullandı.

    Hamilelik öncesi kadınlara önerilerde bulunan Duymuş, ”Hamile kalmak isteyen kadınlar, hamilelik öncesi ağız ve diş sağlığı yönünden kontrollerini yaptırmalı. Hanımların ağızlarındaki bütün problemleri giderdikten sonra hamile kalmaları gerek. Hamilelik süreçlerinde de kesinlikle ağız sağlığını ihmal etmemeleri, dişlerine bakmaları, fırçalama ve ağız sağlığına çok dikkat etmeleri gerek” diye konuştu.

    Hamile kaldıktan sonra müdahalenin zor olduğunu ifade eden Duymuş, ”Halk arasında yaygın olan ‘gebe kaldım, dişlerim gitti, bir çocuk, bir diş’ söylemi kesinlikle doğru değil. Problem annenin ağız sağlığını ihmal etmesi. Hamilelikle ilgilenirken ağız sağlığı ihmal edilince bu sorunlar ortaya çıkıyor. Hamilelik sürecinde müdahale biraz daha güç olduğu için bu süreçte diş kayıpları yaşanabiliyor. Bunun önüne geçmenin en kolay yolu hamilelik öncesi alınacak tedbirler ve hamilelik sürecindeki bakım” dedi.

    ”SÜT VERDİKTEN SONRA BEBEĞİN AĞZI BOL SUYLA TEMİZLENMELİ”

    Duymuş, bebeklerde de doğumdan itibaren ağız sağlığının önemli olduğunu belirterek, şunları söyledi:
    ”Süt verdikten sonra bebeğin ağzı bol suyla temizlenmeli. Bebekler besledikten sonra bol su içmeli. Ağızdaki kalıntılar temizlenmeli. Çocukların dişleri temizlenmediği zaman diş çürükleri oluşuyor. Erken yaşta diş çürüğü olduğu zaman tedavisi çok zor. Çocuk tedaviyi kabullenemiyor. Bu nedenle süt içen çocukların bol su ile ağız temizliği yapılırken, belli bir yaşa gelmeden dış fırçalama alışkanlığının geliştirilmesi gerekiyor. Aileler bu yönde en etkin rolü oynuyor. Çocukların ağız sağlığı için koruyucu tedbirleri aileler almalı.”

    Prof. Dr. Duymuş, dil fırçalamanın da ağız kokusu için önemli olduğunu ifade ederek, sadece dış fırçalayıp dili temizlememenin ağızda koku oluşturacağını, dolaylı olarak diş çürüklerine de yol açabileceğini kaydetti.

    AA

  • Gebelikte cinsel yaşamı sınırlamayın

    Gebelikte cinsel yaşamı sınırlamayın

    Gebelik döneminin başlaması ile birlikte çiftler arasındaki en hassas hale gelen konulardan biri cinselliktir. Anne adayı, geçirdiği fiziksel değişimler nedeniyle psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalırken, baba adayları da bu süreçte eşlerine nasıl destek verecekleri konusunda sorun yaşamaktadır. Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Pınar Özalp, gebelik döneminde çiftlere sağlıklı cinsel yaşam önerilerinde bulundu. Gebelik ruh ve beden sağlığını etkileyen önemli bir süreç Gebelik, kadının ruh ve beden sağlığını etkileyen önemli bir süreçtir.

    Gebelik hormonlarının etkisiyle; kalp damar, solunum, sindirim, kas-iskelet, genital ve tüm diğer sistemlerde bazı değişiklikler ortaya çıkar. Anne adayı bu değişimleri aşama aşama hisseder ve yaşar. Bu süreçte, yeni duruma adaptasyonda güçlükler, bebeğiyle doğum ve doğum sonrası ile ilgili kaygı ve korkular, vücut şeklindeki değişiklik nedeniyle beğenilmeme düşüncesi gebelik döneminde yaşanan en önemli sorunlardır.

    Gebelik döneminin başlaması ile birlikte çiftler arasındaki en hassas hale gelen konulardan biri cinselliktir. Anne adayı, geçirdiği fiziksel değişimler nedeniyle psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalırken, baba adayları da bu süreçte eşlerine nasıl destek verecekleri konusunda sorun yaşamaktadır. Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Pınar Özalp, gebelik döneminde çiftlere sağlıklı cinsel yaşam önerilerinde bulundu. Gebelik ruh ve beden sağlığını etkileyen önemli bir süreç Gebelik, kadının ruh ve beden sağlığını etkileyen önemli bir süreçtir.

    Gebelik hormonlarının etkisiyle; kalp damar, solunum, sindirim, kas-iskelet, genital ve tüm diğer sistemlerde bazı değişiklikler ortaya çıkar. Anne adayı bu değişimleri aşama aşama hisseder ve yaşar. Bu süreçte, yeni duruma adaptasyonda güçlükler, bebeğiyle doğum ve doğum sonrası ile ilgili kaygı ve korkular, vücut şeklindeki değişiklik nedeniyle beğenilmeme düşüncesi gebelik döneminde yaşanan en önemli sorunlardır.

    Düzenli bir cinsel yaşam gebeliği olumlu etkiler

    Anne adayları, gebelik sürecinde özellikle eşi ve yakın çevresinden yeterli desteği görmediğinde, bu sürecin getirdiği doğal değişimleri bir sorun olarak algılayabilir. Eşler arasındaki ilişkinin en önemli boyutu olan cinsellik de; bu dönemden ve yanlış inanışlar yüzünden olumsuz etkilenebilir. Çünkü eşler, cinsel yaşamlarındaki olumsuz gelişmeyi çoğu zaman bir problem olarak değil, gebelikte yaşanması zorunlu bir süreç olarak kabullenir. Problem olarak görse bile doktorları ya da çevreleri ile paylaşmaktan çekinir. Zaten konuşulması bile tabu olan cinsellik konusu, konuşulmamak üzere gündeme getirilmez. Oysa ki, cinsellik gebelikten önce nasıl evlilik yaşamının önemli bir parçasıysa gebelikte de yaşanması gereken durumdur. Çünkü gebelikte düzenli cinsel ilişki, anne adayının psikolojik durumuna ve gebelik sürecine olumlu etkiye sahiptir.

    Gebelikte cinsel ilişkiye engel sorunlar önemsenmeli

    Sağlıklı bir gebelik; düşük, bebekte sakatlık ve erken doğum gibi sorunlara yol açmaz. Gebelik takibi süresince herhangi bir problem yaşanmamışsa, doğuma bir ay öncesine kadar cinsel ilişkiye girilebilir. Ancak bu dönemde eşler arasında destek ve anlayış çok önemlidir. Gebelikte; düşük ve erken doğum tehlikesi, bazı plasental hastalıklar, bazı enfeksiyonlar ve rahim ağzı yetmezliği gibi sorunlar varsa, gebelik döneminde cinsel ilişki kısıtlaması getirilebilir. Doktorunuzla konuşmaktan çekinmeyin Anne adayları, eşleri ile birlikte, cinsellik hakkındaki endişe ve önyargılarını mutlaka doktoru ile paylaşmalıdır. Sorunların çözümü ile ilgili ilk adım, bu şekilde atılmış olacaktır. Doktoruyla gerekli şekilde konuşarak gebelikte yaşayacağı tüm değişiklikleri önceden öğrenen anne adayları, normal ve normal olmayan süreçlerle ilgili bilgi sahibi olacak ve cinsel yaşamına adapte olması kolaylaşacaktır.

    Anne adayları, gebelik sürecinde özellikle eşi ve yakın çevresinden yeterli desteği görmediğinde, bu sürecin getirdiği doğal değişimleri bir sorun olarak algılayabilir. Eşler arasındaki ilişkinin en önemli boyutu olan cinsellik de; bu dönemden ve yanlış inanışlar yüzünden olumsuz etkilenebilir. Çünkü eşler, cinsel yaşamlarındaki olumsuz gelişmeyi çoğu zaman bir problem olarak değil, gebelikte yaşanması zorunlu bir süreç olarak kabullenir. Problem olarak görse bile doktorları ya da çevreleri ile paylaşmaktan çekinir. Zaten konuşulması bile tabu olan cinsellik konusu, konuşulmamak üzere gündeme getirilmez. Oysa ki, cinsellik gebelikten önce nasıl evlilik yaşamının önemli bir parçasıysa gebelikte de yaşanması gereken durumdur. Çünkü gebelikte düzenli cinsel ilişki, anne adayının psikolojik durumuna ve gebelik sürecine olumlu etkiye sahiptir.

    Gebelik döneminin başlaması ile birlikte çiftler arasındaki en hassas hale gelen konulardan biri cinselliktir. Anne adayı, geçirdiği fiziksel değişimler nedeniyle psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalırken, baba adayları da bu süreçte eşlerine nasıl destek verecekleri konusunda sorun yaşamaktadır. Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Pınar Özalp, gebelik döneminde çiftlere sağlıklı cinsel yaşam önerilerinde bulundu. Gebelik ruh ve beden sağlığını etkileyen önemli bir süreç Gebelik, kadının ruh ve beden sağlığını etkileyen önemli bir süreçtir.

    Gebelik hormonlarının etkisiyle; kalp damar, solunum, sindirim, kas-iskelet, genital ve tüm diğer sistemlerde bazı değişiklikler ortaya çıkar. Anne adayı bu değişimleri aşama aşama hisseder ve yaşar. Bu süreçte, yeni duruma adaptasyonda güçlükler, bebeğiyle doğum ve doğum sonrası ile ilgili kaygı ve korkular, vücut şeklindeki değişiklik nedeniyle beğenilmeme düşüncesi gebelik döneminde yaşanan en önemli sorunlardır.

    Düzenli bir cinsel yaşam gebeliği olumlu etkiler

    Anne adayları, gebelik sürecinde özellikle eşi ve yakın çevresinden yeterli desteği görmediğinde, bu sürecin getirdiği doğal değişimleri bir sorun olarak algılayabilir. Eşler arasındaki ilişkinin en önemli boyutu olan cinsellik de; bu dönemden ve yanlış inanışlar yüzünden olumsuz etkilenebilir. Çünkü eşler, cinsel yaşamlarındaki olumsuz gelişmeyi çoğu zaman bir problem olarak değil, gebelikte yaşanması zorunlu bir süreç olarak kabullenir. Problem olarak görse bile doktorları ya da çevreleri ile paylaşmaktan çekinir. Zaten konuşulması bile tabu olan cinsellik konusu, konuşulmamak üzere gündeme getirilmez. Oysa ki, cinsellik gebelikten önce nasıl evlilik yaşamının önemli bir parçasıysa gebelikte de yaşanması gereken durumdur. Çünkü gebelikte düzenli cinsel ilişki, anne adayının psikolojik durumuna ve gebelik sürecine olumlu etkiye sahiptir.

    Gebelikte cinsel ilişkiye engel sorunlar önemsenmeli

    Sağlıklı bir gebelik; düşük, bebekte sakatlık ve erken doğum gibi sorunlara yol açmaz. Gebelik takibi süresince herhangi bir problem yaşanmamışsa, doğuma bir ay öncesine kadar cinsel ilişkiye girilebilir. Ancak bu dönemde eşler arasında destek ve anlayış çok önemlidir. Gebelikte; düşük ve erken doğum tehlikesi, bazı plasental hastalıklar, bazı enfeksiyonlar ve rahim ağzı yetmezliği gibi sorunlar varsa, gebelik döneminde cinsel ilişki kısıtlaması getirilebilir. Doktorunuzla konuşmaktan çekinmeyin Anne adayları, eşleri ile birlikte, cinsellik hakkındaki endişe ve önyargılarını mutlaka doktoru ile paylaşmalıdır. Sorunların çözümü ile ilgili ilk adım, bu şekilde atılmış olacaktır. Doktoruyla gerekli şekilde konuşarak gebelikte yaşayacağı tüm değişiklikleri önceden öğrenen anne adayları, normal ve normal olmayan süreçlerle ilgili bilgi sahibi olacak ve cinsel yaşamına adapte olması kolaylaşacaktır.

    Sağlıklı bir gebelik; düşük, bebekte sakatlık ve erken doğum gibi sorunlara yol açmaz. Gebelik takibi süresince herhangi bir problem yaşanmamışsa, doğuma bir ay öncesine kadar cinsel ilişkiye girilebilir. Ancak bu dönemde eşler arasında destek ve anlayış çok önemlidir. Gebelikte; düşük ve erken doğum tehlikesi, bazı plasental hastalıklar, bazı enfeksiyonlar ve rahim ağzı yetmezliği gibi sorunlar varsa, gebelik döneminde cinsel ilişki kısıtlaması getirilebilir. Doktorunuzla konuşmaktan çekinmeyin Anne adayları, eşleri ile birlikte, cinsellik hakkındaki endişe ve önyargılarını mutlaka doktoru ile paylaşmalıdır. Sorunların çözümü ile ilgili ilk adım, bu şekilde atılmış olacaktır. Doktoruyla gerekli şekilde konuşarak gebelikte yaşayacağı tüm değişiklikleri önceden öğrenen anne adayları, normal ve normal olmayan süreçlerle ilgili bilgi sahibi olacak ve cinsel yaşamına adapte olması kolaylaşacaktır.

  • Tüp Bebek Sonrası Normal Hamilelik

    Tüp Bebek Sonrası Normal Hamilelik

    Tüp Bebek Sonrası Normal Gebelik…

    Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerdeki problemler tedavi şeklini ve başarı oranını belirler. ‘Tüp bebek sonrası normal gebelik mümkün müdür?’ en sık karşılaşılan sorudur. Bahçeci Sağlık Grubu Umut Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Süleyman Tosun, “Tüm tüp bebek tedavilerine bakıldığında ortalama %10-20 oranında normal gebelikler görülmektedir.” dedi.

    Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerde kendiliğinden yumurtlama takibi veya aşılama sonrası eğer gebelik elde edilememişse, bu çiftlere yardımcı üreme tekniklerinden daha ileri bir teknoloji olan tüp bebek yöntemi uygulanarak gebelik elde edilebilmektedir. Bahçeci Sağlık Grubu Umut Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Süleyman Tosun tüp bebek tedavisiyle çocuk sahibi olan çiftlerdeki en büyük endişelerden birinin ikinci çocuk için de aynı tedavi ve stresi yaşayıp yaşamayacakları olduğunu söyledi. Op. Dr. Süleyman Tosun konu hakkında şunları söyledi: “Tüp bebek yönteminde bilindiği gibi yumurtanın döllenme işlemi vücut dışında laboratuar ortamında sağlanmakta, oluşan embriyo anne rahmine yerleştirilmektedir. Peki başarılı veya başarısız sonuçlanan tüp bebek uygulamalarından sonra çiftlerin kendiliğinden gebe kalmaları mümkün müdür? Tüp bebek yapılma nedenlerine baktığımızda bir grup çiftte kendiliğinden gebelik mümkün görülmemekle birlikte, bazı çiftlerin tedavi sonrası kendiliğinden gebe kalabilmesi tabi ki mümkündür.”

    Normal gebelik nasıl oluşabilir?

    Her iki tüpün tamamen kapalı olması veya herhangi bir nedenle ameliyatla alınmış olması (dış gebelik… gibi), menide hiç sperm bulunmaması gibi çok ciddi erkek faktörlerinde kendiliğinden gebelik pek mümkün değildir. Ancak bazı durumlarda tedavi sonrası kendiliğinden gebelik mümkündür. Tüm tüp bebek tedavilerine bakıldığında ortalama %10-20 oranında bu tür gebelikler görülmektedir. 35 yaş altı ve infertilite süresi kısa olan çiftlerde bu oran daha da yükselebilmektedir. Özellikle 35 yaş altı ve açıklanamayan infertilirte ( nedeni yapılan test ve tetkiklerle belirlenememiş) grubunda tüp bebek yöntemi ile gebelik sağlandıktan ve doğumdan sonra kendiliğinden gebe kalma oranı %40 lara kadar çıkmaktadır. Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte doğumla birlikte çocuk sahibi olamamanın eşler üzerinde oluşturduğu stresin ortadan kalkması üreme fonksiyonlarının daha sağlıklı çalışmasına neden olmaktadır.

    Hamilelik menopoz gibidir…

    Endometriozisin tedavisinde bilindiği gibi östrojen uyarısının ortadan kaldırılması ile bu odaklar kurutulabilir. Bu da ilaçlarla bir çeşit menapoz halinin oluşturulması ile sağlanabilir. Gebelikte aslında bir çeşit menapoz durumudur yani yaklaşık 1-1.5 yıl boyunca gebe kadın adet göremez. Tüp bebek tedavisi sonucu elde edilen gebelikler özellikle yüzeysel endometriozisi olanlarda, daha sonradan kendiliğinden gebeliğin oluşması şansını oluşturabilir. Erkek faktörleri düşünüldüğünde çok ağır sperm faktörü yoksa yaşam koşullarının düzenlenmesi, düzenli ve sağlıklı beslenme, zararlı alışkanlıkların terk edilmesi ve destek tedavileri ile de tüp bebek tedavileri sonrası kendiliğinden gebelikler görebilmekteyiz.

  • ‘Sezaryenden sonra normal doğum yapılabilir’

    ‘Sezaryenden sonra normal doğum yapılabilir’

    Sezaryen doğum yapanlar daha sonra normal doğum yapabilir mi? İlk doğumunu sezaryenle yapan bir anne, uygun şartların sağlanması durumunda ikinci doğumunu normal doğumla gerçekleştirebiliyor…

    Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin İngeç kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının anne adayları için öncelikli tercihinin normal doğum olduğunu belirtti.

    Bazı şartlarda anne ve bebek açısından risklerin arttığına dikkati çeken İngeç, bunların başında bebeğin doğum kanalından geçmesini engelleyecek problem bulunmasının geldiğini söyledi. Bebeğin kafasının doğum kanalından geçmesini engelleyecek kadar büyük olması, iri olması, ters duruşu, özellikle yan gelişlerde veya çapraz duruşlarda sezaryenin kaçınılmaz olduğunu anlatan İngeç, daha önceden rahime yapılan bazı ameliyatlarda da sezaryen ihtimalinin arttığını anımsattı.

    İngeç, rahimden ur alınması, şekil bozukluğunun düzeltilmesine yönelik yapılan ameliyatların da yine sezaryen gerekliliğini oluşturduğunu söyledi.

    Normal doğumun ise problem tespit edilmeyen gebelerde önerilen, fizyolojik olarak kabul edilen bir doğum şekli olduğunu belirten İngeç “Ama normal doğum başında normal kelimesi olmasına rağmen her zaman normal gitmeyebilir. Sürprizlere açıktır doğumun son aşamasına kadar. Ancak çoğunlukla problemsiz sonuçlanır. Yine de doğumun son aşaması dahil sezaryene dönme ihtimalinin olması bebeğin doğum kanalından çıkarken sıkıntıya maruz kalması ihtimalleriyle beraberdir” diye konuştu.

    SEZARYENDEN SONRA NORMAL DOĞUM
    Anne adaylarının en çok merak ettiği konuların başında doğumun nasıl olacağının geldiğini ifade eden İngeç, şöyle devam etti:

    “Daha önce sezaryen yapılmış bir kadın mutlaka yine sezaryen mi olması gerekir? Tıbbi açıdan da bakıldığında eskiden karşımıza bir kanun gibi ’bir sezaryen, hep sezaryen’ diktesi çıkardı. Bunun için 1900’lü yılların başından beri hep bu kural işledi. Bir kez sezaryen olan bir hasta mutlaka sezaryene alınmaya başlandı. Ama zaman zaman öyle vakalarla karşılaşıldı ki daha önce sezaryen olmuş kadın, sancıları başlıyor, hastaneye geç ulaşıyor ve normal doğum yapabiliyor.”

    Bu örnekler çoğalmaya başlayınca tıbbi olarak incelemeye alınmaya başlandığına işaret eden İngeç, şunları kaydetti: “Gerçekten bütün sezaryen olmuş hastaları yine tekrar sezaryene almak gerekir mi? Yoksa normal doğum şansı verilebilir mi? Bazı şartlar yerine geliyorsa sezaryen yapmış bir gebenin normal doğum yapabileceği görüldü. Ama tabi bu ihtimallere dayalı bir işlemdir. Yüzde 100 kesin olarak sezaryen olmuş kadınların hepsi normal doğum yapacak diye bir şart yok.”

    AA

  • Gebelikte diş ve dişeti tedavisi

    Gebelikte diş ve dişeti tedavisi

    Diş Hekimi Semra Güler Beşer, ağız ve diş sağlığının devamlılığını sağlamak için yaşam boyu etkili ve yeterli bakım gerektiğini söyledi. Hamilelikte ise diş bakımının bir kat daha önem kazandığına işaret eden Beşer, bebeğin diş gelişiminin anne karnında başladığını kaydetti.

    Özel Bursa Bahar Hastanesi’nden Diş Hekimi Semra Güler Beşer, hamilelik döneminde annenin hem kendi sağlığı hem bebeğinin diş gelişimi için dengeli beslenmeye dikkat etmesi gerektiğini vurguladı. Beşer, diş sağlığı için protein, A vitamini (et, süt, yumurta, sarı sebze ve meyveler), C vitamini (narenciye, domates, çilek), D vitamini (et, süt, yumurta, balık) ve kalsiyumdan (süt ve süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler) zengin gıdaların yeterince alınması gerektiğini açıkladı. Beşer, şöyle dedi:

    “Bilinçsiz ilaç kullanımından kaçınılmalıdır. Kullanılan ilaçlar bebeğin diş sağlığının yanı sıra genel vücut gelişimini de olumsuz yönde etkileyebilecektir. Bebeğin diş sağlığı konusunda bilgili olmak, çocuğunuzun ömür boyu sağlıklı dişlere sahip olmasında ilk basamaktır. Hamilelik, tüm vücudun fiziksel ve psikolojik yönden pek çok değişikliklere uğradığı bir dönemdir. Ağzımız ise vücudun bu tür değişikliklerine karşı çok hassas olan bir bölgesidir. Anne adayı hamilelik süresince ister istemez devamlı bebeğini düşündüğü için kendi kişisel bakımını ihmal edebilir. Mide bulantıları ve kusmalar ağız içinde zararlı etkilere neden olur. Bazı yiyecek ve içeceklere karşı aşırı ilgi veya aşırı tiksinme duyulması sonucu ağız da bundan etkilenir.”

    “HAMİLELİKTE ANNE DİŞLERİNDEN KALSİYUM ÇEKİLMEZ”
    Hormonal etkiler sonucunda ağız içinde bazı değişimler olduğunu belirten Dt. Semra Güler Beşer, kandaki ve tükürükteki asit miktarı arttığı için dişlerin çürümesinin kolaylaştığını söyledi.

    Dişin çürümesinin, bakterilerin salgıladığı asitlerle dişin yumuşaması anlamına geldiğine işaret eden Beşer, hamileliğin erken safhalarında diş etlerinde şişlikler, kızarıklıklar gözlenebildiğini, bu şekildeki diş etinin oldukça hassas ve kolayca kanadığını dile getirdi. Halk arasındaki, ‘Hamilelik döneminde annenin dişlerinden kalsiyum çekildiği ve bu nedenle her bebeğin anneye bir diş kaybettireceği’ anlayışının yanlış olduğuna dikkat çeken Dt. Beşer, hamilelik döneminde vücuttaki dengenin bozulmasının dişlerin çabuk çürümesine uygun bir ortam oluşturduğunu kaydetti.

    Beşer, hamilelikte dişlerin daha çabuk çürümesinin sebeplerini şöyle sıraladı: “Bebek beklenen dönemde tatlıya, abur cubura aşırı istek belirir ve bunlar yendikten sonra diş fırçalama ihmal edilmesi, ilk aylarda görülen kusmalardan sonra annenin ağız bakımına yeterince özen göstermemesi, gebelik hormonlarının (östrojen, progesteron) etkisi ile dişetleri daha çabuk kanayan annenin, dişlerini fırçalamaktan kaçınması sayılabilir. Bu nedenlerden dolayı, bu dönemde diş sağlığına daha fazla özen göstermek gerekir.”

    GEBELİKTE DİŞ VE DİŞETİ TEDAVİSİ
    Hamilelik süresince rutin muayene ve diştaşı temizliği yapılabildiğini anlatan Beşer, acil olmayan tedavilerin yalnızca gebeliğin ikinci trimesterinde (hamileliğin her üç aylık bölümü) yapıldığını kaydetti. Acil tedavilerin hamileliğin her trimesterinde yapılabildiğini belirten Dt. Semra Güler Beşer, “Herhangi bir anestezi ve ilaç kullanımı söz konusu olduğunda kadın doğum uzmanı ile istişare yapılmalıdır. Diş röntgen filmleri ise ancak çok acil olan durumlarda anne adayına kurşun önlük giydirilerek alınabilir.

    Hamile olmayı düşünen veya hamile olan her kadın, mutlaka bir diş hekimi kontrolünden geçmeli, ağız sağlığı için neler yapması veya yapmaması gerektiğini öğrenmeli ve gereken tedavilerini yaptırmalıdır. Bu, hem annenin hem de çocuğunun sağlığı için çok önemlidir. Genellikle acil olmayan işlemler hamilelik sürecinde yapılabilir. Ancak herhangi bir diş tedavisi için en uygun zaman 4. ve 6. aylar arasıdır. Şiddetli ağrının eşlik ettiği acil durumlarda tedavi hamileliğin herhangi bir döneminde yapılabilir. Anestezi ve ilaç verilmesini gerektiren durumlarda jinekolog ile irtibat kurulmalıdır. Ertelenebilecek işlemler doğumdan sonraya bırakılmalıdır. Eğer dişlerde derin diştaşı birikimi varsa diş hekimi tarafından elimine edilmelidir. Diğer diş tedavilerinde olduğu gibi diştaşı temizliği de özellikle hamileliğin ikinci üç ayında yapılmalıdır.” diye konuştu.

    İyi bir beslenme ile beraber yeterli ağız diş bakımı yapılırsa, hamilelik döneminde normal dönemden farklı bir diş sorunu ile karşılaşılmayacağının altını çizen Dt. Beşer, hamilelik sırasında beslenme, hem annenin hem de bebeğin genel sağlığı ve ağız diş sağlığı için önemli olduğunu vurguladı. Beşer, hamilelikte bebeğin diş gelişiminin 5. ve 6. haftalarda başladığına işaret etti.

    CİHAN

  • Hamilelikte İlaç Kullanımı

    Hamilelikte İlaç Kullanımı

    Hamilelikte doktorlara danışmadan ilaç kullanımı çok sakıncalı olabilir.

    1) Hamilelikte ilaç kullanımı sakıncalı mıdır?

    Bazı ilaçlar bebeklerde doğuşsal anormalliklere yol açabilir, bazıları erken doğuma sebebiyet verebilir.

    Bunun için gebeliği planlayan kadınlar dahi yumurtladıktan sonra adet oluncaya kadar geçen iki haftaya kadarki sürede muhtemelen gebe olduklarını düşünerek doktorlarına danışmadan ilaç kullanmamalıdırlar. Gebelikte ise kadın-doğum uzmanını her ilaç kullanımında aramalıdırlar. İlaç kullanımı sadece gebeliğin ilk üç ayında değil daha önceki haftalar ve aylarda da bebeklere zarar verebilir ve erken doğuma da yol açabilir.

    2) Hamilelikte ilaç kullanımı nasıl olmalıdır?

    Hamile, doktoruna danıştığı sürece gebelik boyunca pek çok ilacı kullanabilir. Gebeliğin her gününde, her ayında ve hemen her hastalıkta kullanılacak ilaç mevcuttur. Gebelikte ilaç kullanılamaz ön yargısı yanlıştır. 9 aylık bir süre insan hayatında uzun bir dönemdir ve bu dönemde gebeler elbette ki değişik hastalıklara yakalanacaklar, grip olacaklar, dengelerini kaybedip düşecekler, kollarını bacaklarını zedeleyecekler, değişik iltihaplar kapacaklar, mideleri bozulacak, idrar iltihabı geçirebilecekler, kabız olabilecekler ve ishal olabileceklerdir. Dolayısıyla bir gebenin 9 ay boyunca ilaçsız yaşaması olası değildir. Yeter ki hekimlere danışarak en doğru ilacı kullansınlar.

    3) Hamilelik sırasında kullanılan ilaçların doğacak bebeğe geçişi söz konusu mudur?

    Gebelikte kullanılan ilaçların önemli bir kısmı bebeğe geçer. Ancak çok büyük molekülü olan ilaçlar plasentadan geçmez ve dolayısıyla bebeğe de etkisi olmaz ama ilaçların çoğunluğu plansetayı geçecek, bebeğe de gidecektir. Bu demek değildir ki plasentayı geçip, bebeğe gidebilen hiçbir ilaç kullanılmamalıdır. Çünkü bu durumda daha önce de belirttiğimiz gibi pek çok hastalığın gebelikte tedavisinin yapılmaması gibi bir durum doğurucaktır ki, bu da hem anneye hem de bebeğe daha çok zarar verir.

    4) Bebeğin anne karnında ilaçların yan etkilerine en hassas olduğu dönem sadece hamileliğin ilk üç ayı mıdır?

    Gebeliğin ilk üç ayında bebeğin organları gelişmekte olduğu için verilen bazı ilaçlar bu gelişimi durdurur ve bebeklerde bazı anormalliklere yol açabilir. Ama bebek devamlı gelişen bir organizma olduğu için üçüncü aydan sonra hiçbir zararı yoktur denemez, çünkü gelişim devam etmektedir ve bazı ilaçlar belirli gebelik haftalarında bebeğe yine zarar verebilirler, örneğin bazı hormon ilaçları ve kortizon gibi ama belli dozlarda kalındığı, doktor tarafından verildiği sürece gebeliğin hemen her haftasında ilaç kullanılabilir.

    5) İlaç prospektüslerinin hemen hepsinde hamilelikte kullanılması uygun değildir, ibareleri mevcuttur, gerçekten birçoğu hamilelikte kullanılmaz mı?

    Bütün ilaçların prospektüslerinde bu tür ibarelerin yazılması gebeleri uyarmak içindir. Pek çok ilacın prospektüsünde kullanılmaz yazmaktadır. Bu, gebelikte kontrolsüz ilaç kullanımını önlemek için yapılan bir uyarıdır.

    6) Doz alımı gebelik sürecine göre değişir mi?

    Evet. Özellikle gebeliğin ilk üç ayında ve doğuma çok yakın zamanlarda bazı ilaçları kullanmamak veya dozu azaltmak gereklidir. Bebeğin doğuma çok yakın bir zamanda uzun etkili olan ve vücuttan atılamayan bazı ilaçlar bebeğe geçtiklerinden doğumdan sonra bebek üzerinde etkilerini gösterir ki, bu tarz bazı ilaçlar bebekte nefes alamama, dolaşımı bozma gibi şikâyetlere yol açar. Dolayısıyla bu ilaçları doğumdan bir süre önce kesmek gereklidir.

    7) Hamilelikte antibiyotik kullanımı bebek için sakıncalı mıdır?

    Bazı antibiyotikler gebelikte kullanılmaz. Çünkü bunlar bazen bebeğin kemik gelişimini olumsuz etkiler veya dişlerini sarı yapar vs. Ama pek çok antibiyotik de gebelikte emniyetle kullanılabilir ve kullanılmaktadır.

    8) Doktor gözetimi almadan ilaç kullanımı bebekte ne gibi sağlık sorunlarına yol açar?

    Özellikle bebeğin organ gelişimi süresinde yani ilk üç ayda alınan bazı ilaçlarda bebekte kemik gelişiminin olmadığı, bazı kalp anomalileri olduğu, cinsel organlarının gelişiminde bir takım duraklamalar ve bozukluklar olduğu gözlemlenmiştir. Yine alınan bazı ilaçlar bebekte işitme kaybına, böbrek anomalilerine, hatta kol ve bacak eksikliklerine neden olabilir. Bazı ilaçlar ise bebekte zekâ gelişimine engel olabilir, bebeğin kilo almasını engeller ve rahim içi gelişme geriliği dediğimiz sorunları yaratırlar.

    Bazı ilaçlar bebekte kanamalara yol açabilir ve gerek rahim içinde gerekse doğumdan hemen sonra beyinde kanamalara yol açarak, bebeğin ölümüne neden olabilir.

    9) Bitkisel ilaç kullanmak zararlı mıdır?

    Doktor denetiminde olmak, ilacın temiz koşullarda hazırlandığından emin olmak ve içindeki maddeleri iyi bilmek şartıyla bazı bitkisel ilaçlar gebelikte kullanılabilir. Örneğin kabızlık ilaçları gibi.

    10) Aspirin gebelik sürecinde kullanılmaması gereken bir ilaç mıdır?

    Aspirinin normal 500 mg.lık tabletlerini gebelikte kullanılmasını önermiyoruz. Bu tabletler hem bebekte bazı damar hastalıkları anomalilerine yol açabilmekte hem de her gün kullanıldığı takdirde kanamalara sebebiyet vermektedir.

    Ama düşük doz aspirin gebelikte yaygın olarak kullanılmaktadır. Kılcal damarlardaki pıhtılaşmayı engelleyerek bazı düşük vakalarında, gelişme geriliği olan bebeklerde gelişmeyi hızlandırmak için kullanılmasını önerenler vardır. Özellikle tüp bebek hastalarında bebek aspirini kullanmak yaygın bir gelenektir.

    11) Aşı hamile bir bayana uygulanabilir mi? Aşı çeşitlerine göre farklılık gösterir mi?

    Gebelikte bazı aşılar uygulanabilir. Ancak canlı aşı dediğimiz canlı virüsün vücuda verilerek bağışıklık yaratıldığı aşılarda virüs bebeğe de geçerek onda da hastalıklara yol açabildiği için kullanılmaz.

    Gebelikte sadece ölü aşılar veya mikrobun ancak protein kısmına karşı geliştirilen aşılar rahatlıkla kullanılabilir. Örneğin gebelikte grip aşısı kullanılabilir, ama kızamıkçık aşısı kullanılmaz çünkü bebeğe kızamık geçebilir ve çok ağır anomalilere yol açabilir.

    Yine gebelikte tetanos aşısı ölü aşısı ölü aşı olduğu için kullanılabilir. Biz bütün gebelerin gribe karşı daha hassas olduğunu düşünerek grip aşısının gebelik sırasında vurulmasını özellikle öneriyoruz. Yine son yıllarda çıkan ve salgın halini alan HPV (insan siğil virüsü) gebelikte de bulaşabilir ve rahim ağzı kanserine yol açabilir. Bu yüzden HPV aşısı gebelik öncesi yapılmalı ve bitirilmelidir. Bu aşının gebelik sırasında kullanılmasının şu ana kadar sakıncası olmadığı düşünülse de tavsiye edilmemektedir.

    Gebelik hakkında merak ettikleriniz için tıklayın !

     

  • Kısırlık Tedavisinde Hastaya Yaklaşım

    Kısırlık Tedavisinde Hastaya Yaklaşım

    Kısırlık tedavisi sürecinin başlangıcında iyi iletişim kurmak işin püf noktalarından biridir.

    Çünkü üreme tıbbında (yumurtlama tedavisi.aşılama,tüpbebek,mikroenjeksiyon vs.)mucize çözümler yok.Gelecekte de olmayacaktır. Üreme tıbbı doğal seleksiyona karşı verilen bir mücadeledir. İnsan doğası sürekli üremeye yönelik dizayn edilmemiştir.

    Çiftler tedavi sürecinin başlangıcında önce bu gerçeği anlamalı ve anlamanında ötesinde içlerine sindirebilmelidir.Tedavi sürecini yönetecek ekip ise öncelikle çifti bu konuda detaylı olarak bilgilendirmelidir.

    Çiftlerin eğitim düzeyi ne olursa olsun tedavi sürecinin başlangıcında kendi durumları anlayabilecek şekilde kendilerine izah edilmelidir.Sorunlarının ne olduğu,planlanan tedavi ile neyin amaçlandığını,şanslarının ne olabileceği,tedavi sürecinin daha sonraki basamaklarının neler olabileceği iyice izah edilmelidir.

    Bundan sonrasını yönetmek ve kavramak çok daha kolay olacaktır.
    Bugün ki koşullarda şansı en yüksek olan çift %50-60 oranında ilk denemede gebelik şansına sahiptir.
    Bu aslında şansı en yüksek çift bile, ilk denemede en az %40-50 olasılıkla gebe kalamayacak demektir.(özellikle ,ileri yaş ve embriyo kalitesindeki düşüş bu şansı daha da aşağıya çekmektedir.)

    Gebelik olursa da yaklaşık % 15 civarında erken dönem gebelik kaybı olabilir.
    Önce bu gerçek iyi anlaşılmalıdır.Bu gerçekle başlangıçta yüzleşmek olası olumsuz sonuçlar durumunda daha az hayal kırıklığı olacak ve gereksiz bir umutsuzluk duygusunu ortadan kaldıracaktır.

    Tedaviye başlamadan önce mutlaka doktorunuzla ve sizinle ilgilenen ekiple detaylı konuşmaktan çekinmeyin.

    Saygılarımla,

    Op.Dr.  Gökhan  Çıragil 
    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

    gokhanciragil.com
    Ankada Tüp Bebek Merkezi Facebook

    İlgili yazıları ;
    Tüp bebek’de Başarıyı Arttırabilecek Yeni Yaklaşımlar

    Kısırlık Tedavisinde Hastaya Yaklaşım
    Ankada Tüp bebek Merkezi Ekibi
    Ankada Tüp bebek Merkezi
    Ankada Tüp bebek Merkezi Ekibi

     

  • Cinsel Zeka Nedir?

    Cinsel Zeka Nedir?

    Seks hayatınızda cinsel zekanın önemi…

    Bilgi

    Bedenimiz, cinsel işlevsellik, sağlıklı cinsel yaşam, sağlığımız, hamilelik ve doğum kontrolü hakkındaki her şey.

    Rahatlık

    Cinselliği yaşarken, başlatmak ve karşılık vermek, tercihler ve fanteziler, partnerle cinselliği tartışmak, deneme cesaretine sahip olmak.

    Kendini tanıma

    Cinsel olarak ne hoşuma gidiyor? Seksten ne bekliyorum? Ne tür eşler ve ilişkiler tatmin edici? Gizli arzularını bilmek, uygun seçimler yapmak.

    Erotik görüş

    Yakın ilişkilerde ve hayatın geri kalanında cinselliğin rolünü anlamak, tutku kavramını anlamak, düşüncelerini cinsellikten uzak tutmamak, gelişmiş bir düş gücüne (fantezi) sahip olmak.

    İletişim becerileri

    Kur yapmayı öğrenmek, başlatmak, cinsel ilişkiyi kabul ya da reddetmek, belirli dokunuşları ve aktiviteleri talep etmek, cinsel eşinin tepkilerini ölçerek ortak duygular yaratmak, fiziksel sevişme dışında duygusal öğeleri kullanmak, eşlerin tercihlerini tartışmak, yatak dışında cinselliği tartışmak.

    Cinsel zeka’nın ne olduğu kitapta şöyle tanımlanıyor:

    “Cinsel zekaya sahip olmak, sadece cinsel davranışlarımızı etkileyen bütün biyolojik faktörleri, beyni ateşleyen sinirleri ya da kanımızda dolaşan hormonları bilmek anlamına gelmiyor. Cinsel zekanın anahtarı; kendimizi tanımaktır. Partnerimizle gerçek kimliklerimizi paylaşmak ve mutlu bir cinsel yaşama sahip olma şansımızı arttırmak için, cinselliğimizi çarpıtan ve zarar veren kültürel hurafelerin ötesine geçmek, özgün cinsel arzularımızı ortaya çıkarmak, ihtiyacımız olan duygusal ve sosyal yetenekleri geliştirmek demektir.”

  • Hamilelik zor zanaat

    Hamilelik zor zanaat

    Hamilelikte mideniz mi yanıyor? Özellikle sabahları kusuyor musunuz? Tuvalet ihtiyacınız giderek artmayı mı başladı? Bacaklarınıza sık sık kramp mı giriyor? Ayaklarınızdaki şişliklerden dolayı ayakkabılarınızı giyemez hale mi geldiniz?

    Bunlar sizi üzmesin. Hamilelik sürecini yaşayan her kadının başına gelebilecek şikayetlerle karşı karşıyasınız. Üzgünüz bu şikayetlerden bebeğinizi kucağınıza alana kadar kurtulma şansınız olmayabilir; ancak bu süreci nasıl daha rahat atlatabileceğinizi merak ediyorsanız bu yazıyı okumanızda fayda var.

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ayşe Kara’ya hamilelik döneminde görülebilecek yakınmalar, bunlar için yapılabilecekler ve dikkat edilmesi gerekenleri sorduk…

    Hamilelik döneminde yaşanacak yakınmaların aslında doğal bir süreç olduğunun altını çizen Op. Dr. Kara; ‘Anne adayına bu süreci mümkün olduğunca rahat geçirebilmesi için ne gibi yakınmalarla karşılaşacağı ve bu yakınmalar karşısında yapabileceklerini açıklamak gerekir.’ diye konuştu.
    Bulantı ve Kusma: Psikolojik faktörlerin de etkisinin olabileceği bulantı ve kusmada hormon üreten sistemlerin rolü vardır. Bu durumda sık ve az miktarda kuru yiyecekler tüketin, ağır ve kokulu yiyeceklerden kaçının; bulantı ve kusmanın devamında kilo kaybı da oluyorsa zaman kaybetmeden hekiminize başvurun.

    Mide Yanması: Bağırsak hareketlerinin azalması ve gebelikte artan hormonların etkisi ile sindirim sistemi kaslarında oluşan gevşeme mide yanmasına neden olur. Antiasit ilaçlar bu dönemde sizi rahatlatacaktır.

    Kabızlık: Bağırsak hareketlerinin azalması kabızlığa neden olur. Bol posalı yiyecekler, kepek ekmeği ya da tam buğday ekmeği tercih edin. Özellikle yaz mevsimindeyseniz kayısı, incir, erik gibi meyveler ve bunların kompostolarını tüketin. Gerekirse gaitayı yumuşatan ilaçlar kullanabilirsiniz.

    Hemoroid: Rahmin büyümesi toplardamarlardaki kan dönüşünü engelleyerek hemoroid oluşumuna; hemoroid varsa yakınmaların artmasına neden olur. Kabızlık bir kısır döngü yaratarak yakınmaları ağırlaştırabileceği için mutlaka önlenmelidir. Hemoroid kitlesi büyüdüğünde ve kanama olduğunda mutlaka doktorunuza başvurun.

    Bacaklarda Kramp ve Ağrı: Serum kalsiyumunda azalma veya serum fosforunda artmaya bağlı, bacaklarda kramp benzeri ağrılar görülebilir. Yorulduğunuzda dinlenmek şartıyla yürüyüş yapın ve aynı yerde sabit durarak ayakta beklemeyin. Kramp anında bacaklarınızı karnınıza doğru çekin. Yakınmalarınız fazlaysa doktorunuz kontrolünde kalsiyumdan zengin diyet ve ilaç alabilirsiniz.

    Vajinal Akıntı: Gebelikte büyüyen rahim ağzı nedeniyle vajinal salgıda artış oluşur. Bu salgı artışı vajinal ortamın asiditesini bozarak enfeksiyona zemin hazırlar. Özellikle mantar enfeksiyonları gebelikte daha sık görülür. Yakınmalarda doktorunuza danışın.

    Sık İdrar Yapma: İdrar toplayıcı sistemlerin genişlemesi, idrar akışının azalması, hormon değişiklikleri ve büyüyen rahmin baskısı, mesane fonksiyonlarını değiştirerek; iltihap için zemin oluşturur. Bu durumu engellemek için bol su için ve genital hijyeninize dikkat edin.

    Baş Ağrısı: Duygusal ve hormonal değişiklikler veya sinüzite bağlı olarak baş ağrısı oluşabilir. Ayrıca gebelikte tansiyon yüksekliği ile seyreden gebelik zehirlenmesi, alerji ve enfeksiyon da bu duruma neden olabilir. Sık görülen ya da devam eden baş ağrılarında mutlaka doktorunuza başvurun.

    Ödem (Şişme): Gebelikte sıvı tutulmasına bağlı olarak görülür. Ödemler, gebelik zehirlenmesi belirtisi de olabilir. Bacaklarınızı yukarı kaldırarak dinlenin. Tuz alımını azaltın ve kesinlikle idrar sökücüleri kullanmayın.

    Bel Ağrısı: Duruş bozukluğu, vücut ağırlığının artışı gibi nedenler bel ağrısına yol açabilir. Duruşun düzeltilmesi bel ağrısını azaltır. Giysi ve ayakkabı seçiminde dikkatli olmalı ve uygun egzersizler yapmalısınız.

    Bayılma ve Halsizlik: Hormonal değişiklikler ayağa kalkıldığında tansiyon düşmesine neden olabilir. Bu durumlarda derin nefes alıp verin. Bacaklarınızı hareket ettirin, başınızı aşağı ayaklarınızı yukarı pozisyona getirin. Ayrıca, kan şekerinizin düşük olması bayılmanıza neden olabileceği için şekerli sıvılar tüketebilirsiniz.

    Göğüslerde Hassasiyet ve Ağrı: Fizyolojik olarak göğüslerdeki değişiklik hassasiyete neden olabilir. Gebeliğe özel rahat sutyenleri 24 saat kullanın. Göğüslerinize buz uygulaması yararlı olabilir.

    Karın Ağrısı: Ciddi bir hastalık belirtisi olabileceği gibi son üç ayda rahmin kasılmasına bağlı olarak da görülebilir. Dinlenme ve pozisyon değiştirme ile düzelebilir. Ancak düzelmiyorsa hemen doktorunuza başvurun.

    Hamilelik ile ilgili yorumlar için tıklayın …