Etiket: hamilelik

  • Tüp Bebek Tedavisinde Mikroenjeksiyon Yöntemi

    Tüp Bebek Tedavisinde Mikroenjeksiyon Yöntemi

    Tüp Bebek Tedavisinde Mikroenjeksiyon Yöntemi

    Mikroenjeksiyon tüp bebek tedavisinden farklı bir yöntem midir? Çocuk sahibi olmak isteyen çok sayıda hasta uzmana başvurduğunda ‘Doktor biz tüp bebek değil mikroenjeksiyon tedavisi olmak istiyoruz’ demektedir. Acaba kaç çift mikroenjeksiyon yöntemini ne olduğunu ve ne zaman uygulanması gerektiği sorusunu yanıtlayabilir. Bahçeci Sağlık Grubu Umut Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç.Dr. Ulun Uluğ konu hakkında bilgi verdi.

    Tüp bebek tedavi yöntemi (In-vitro fertilizasyon- IVF) 35 yıl önce pratik uygulamaya giren ve çocuk sahibi olamayan milyonlarca çifte şans getirmiş bir tedavi çeşididir. Her geçen gün gelişen teknoloji çiftlere farklı yöntemler sunarken son günlerde gündeme getirilen soru kafaları karıştırıyor: Mikroenjeksiyon tüp bebek tedavisinden farklı bir yöntem midir? Bu soruyu Bahçeci Sağlık Grubu Umut Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç.Dr. Ulun Uluğ cevapladı.

    “Tüp bebek tedavisi; özellikle tüpleri tıkalı veya hasarlı olan kadınlarda anne karnında döllenme olmayacağı için yumurtanın anneden alınıp, laboratuar koşullarında halkın ‘tüp dediği’ tıp dünyasında ise ‘dish’ olarak adlandırdığı ufak bir tabak içersinde babanın spermlerinin etrafına bırakılmasıyla döllenmenin sağlanmasıdır.

    Spermler Yarışı…

    Bilimsel olarak yumurtanın döllenebilmesi için çevre zarında yaklaşık 100 bin adet sperm olması gerekmekte ve bunlardan sadece bir tanesi ancak yumurtayı delip dölleme işlemini yapabilmektedir. Bu açıdan bakıldığında birçok sperm arasında bir yarış olmakta ve sadece bir tanesi kazanıp yumurtanın içersine girmektedir. Bu yöntem teknik açıdan kolay, çok fazla laboratuar yükü ve ekipmanı gerektirmemektedir. Klasik tüp bebek denilen bu yöntemde spermin normal olduğunu varsayıldığında yaklaşık %75 döllenme olmaktadır. Sayılarla konuşulduğunda sperm sayısının az veya şekillerinin bozuk olduğu olgularda, yumurta sayısının az olduğu kadınlarda klasik tüp bebek yöntemi çok fazla başarılı olamamaktadır.

    Mikroenjeksiyon Yöntemi Nedir?

    Mikroenjesiyon (Intra sitoplazmik sperm enjeksiyonu-ICSI) denilen yöntem ise 1990’lı yıllardan itibaren uygulanan, tek bir spermin özel bir mikroskop ve robotik ufak kolların kullanılmasıyla yumurtanın içersine enjekte edilmesidir. Bu durumda döllenme daha fazla olmakta ve özellikle sperm sayısı son derece az olan erkeklerde başarılı olunmaktadır. Unutmamak gerekir ki spermin yumurta içersine girmesi muhakkak döllenme işlevini başlatmamaktadır. Bazıları bilinen bazıları ise hala çözülemeyen birçok ardışık biyolojik mekanizma döllenmeyi sağlar. Mikroenjeksiyonda spermler arasında bir yarış veya doğal seçim olmaz. Hareketi ve şekli iyi olan spermler mikroenjeksiyon için seçilir. İster klasik tüp bebek ister mikroenjeksiyon olsun hastalar tedavileri boyunca aynı süreçten geçerler başka bir değişle yumurtaların uyarılması yumurtaların toplanması ve embriyo transferi yapılması standarttır. Bu yüzden pratiklik olsun diye tedavilere tüp bebek denmektedir. Dikkat edilecek olursa sadece mutfak kısmında yani laboratuarda farklılık olmaktadır.

    Mikroenjeksiyon yöntemi daha yaygınlaştı…

    Günümüzde ülkemizde nerdeyse tüm tüp bebek yöntemlerinde laboratuarda mikroenjeksiyon uygulanmaktadır. Bu artışın önemli nedenleri erkeklere bağlı infertilite problemiyle daha fazla karşılaşılması ve daha çok sayıda ileri anne yaşı olan kadının tedaviye başlamasıdır.

    Laboratuar koşullarında seçilen sperm ile doğal seçilen sperm sonucu gelişen gebeliklerde problem yaşanıp yaşanmayacağı uzun yıllar bilimsel çevrelerde tartışma konusu olmuştur. Son yapılan araştırmalar mikroenjeksiyon tarafında önemsenmeyecek kadar bir artışın olduğunu dikkat çekmektedir

  • Kadınlarda akıntının nedeni ne?

    Kadınlarda akıntının nedeni ne?

    Bazen kadınlarda akıntı sorunu ciddi boyutlarda olabiliyor..
    Kadınlarda vajinal akıntı olması anormal bir durum değildir ve bir hastalık olarak tedavi edilmeye çalışılmamalıdır. Bununla birlikte bu akıntının renksiz veya beyaz olduğu ve belirgin bir koku içermediği durumlar için geçerlidir. Bunun dışında farklı görünen akıntı büyük ihtimalle tıbbi bir sağlık durumunun belirtisidir. Bazen akıntı sorunu ciddi boyutlarda olmayabilir; bununla birlikte bazı kadınlarda renkli ve kokulu akıntılar ciddi sağlık sorunlarının habercisidir. Anormal bir akıntı ile karşılaştığınızda yapmanız gereken bir doktora görünerek tedaviye ihtiyacınız olup olmadığını öğrenmektedir.

    AKINTI RENGİ TAKİP EDİLMELİ

    Vajinal akıntının renk değiştirerek sarı, yeşil veya kanlı olması vücudunuzda bu değişikliği tetikleyen bir şeyler olduğunu göstermektedir. Bu her zaman iyi ve nötr bir değişiklik olmayabilir; bu nedenle bu renkli akıntılara neden olan etmenlerin araştırılması sizin için faydalı olacaktır. Sarı akıntı ciddi tıbbi durumlara bağlı olarak ortaya çıkabilir. Akıntının nedenine bağlı olarak tedavi seçenekleri de değişiklik gösterebilir. Bazı zamanlarda vajinal akıntı stres, vücuttaki toksinler ve sağlıksız yaşam şekline bağlı olarak anormal olabilir. Bu gibi durumlarda kendinizi şanslı olarak görebilirsiniz; çünkü stresi yaşamınızdan çıkardığınızda ve sağlıklı bir yaşam tarzını yakaladığınızda vajinal akıntı problemi kendiliğinden çözüme kavuşacaktır. Bununla birlikte çoğu vakada sarı vajinal akıntı belirli ölçüde tedavi gerektirir. Doktorunuz gözlemlendiğiniz belirtilere bağlı olarak akıntının nedenini saptayacaktır ve sizin için en iyi tedavi yöntemini belirleyecektir.

    Vajinal Akıntı İçin Soğan Suyu tarifi için tıklayın !

    CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLARA DİKKAT

    Sarı vajinal akıntının en yaygın nedenlerinden birisi de cinsel yolla bulaşan hastalıklardır. Cinsel yolla bulaşan rahatsızlıklar güvenli seks yaşamı olmayan kadınları etkileyebilir. Klamidya, bel soğukluğu, vulvovajinit ve servisit güvenli seks yaşamı olmayan kişilerde görülen cinsel yolla bulaşan hastalıklardan bazılarıdır. Cinsel yolla bulaşan bu sağlık sorunları kadınlarda sarı vajinal akıntılara neden olabilir. Oldukça nadir durumlarda vajinal kanser de sarı vajinal akıntının nedenleri arasında olabilir. Cervisit rahim ağzının iltihaplanmasına verilen addır. Servisit problemi bulunan kadınlarda sarı vajinal akıntının yanı sıra anormal kanamalar, doğurganlık problemleri ve ağrı da gözlemlenebilir. Vulvovajinit de iltihaplı cinsel yolla bulaşan bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlık kadınlar da vulva ve vajina bölgesini etkiler. Vulvovajinit sarı akıntıya veya kahverengi akıntıya neden olabilir. Diğer belirtileri arasında vajinada kuruluk, idrar ve cinsel ilişki esnasında ağrı yer alır.

    Klamidya bakteriyal bir enfeksiyondur ve cinsel ilişki yolu ile bulaşır. Klamidya sarı vajinal akıntının yanı sıra anal akıntı ve göz beyazında sarılaşma gibi nedenlere de yol açar. Bel soğukluğu da cinsel yolla bulaşan bir rahatsızlıktır. Bel soğukluğu sarı akıntının yanı sıra hastalarda ağız lezyonlarına, yanma hissine ve pelvik bölgesi ağrısına da neden olur. Bununla birlikte bu gibi belirtiler ile karşı karşıya kalındığında bir doktora gidilerek doğru teşhisin konuşması en etkili ve doğru yöntemdir. Birçok durumda kadınlar da bu rahatsızlıkların iyileştirilmesi için antibiyotik tedavisi gerekir. Diğer bazı durumlar için ise doğal tedavi yöntemleri işe yarayabilir.

  • Gebelikte cinsel yaşam

    Gebelikte cinsel yaşam

    Dr. Özalp, anne adayının geçirdiği fiziksel değişimler nedeniyle psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalırken, baba adaylarının da bu süreçte eşlerine nasıl destek verecekleri konusunda sorun yaşadıklarını kaydetti.

    Gebeliğin, kadının ruh ve beden sağlığını etkileyen önemli bir süreç olduğunu belirten Op. Dr. Pınar Özalp, “Gebelik hormonlarının etkisiyle; kalp damar, solunum, sindirim, kas-iskelet, genital ve tüm diğer sistemlerde bazı değişiklikler ortaya çıkar. Anne adayı bu değişimleri aşama aşama hisseder ve yaşar. Bu süreçte, yeni duruma adaptasyonda güçlükler, bebeğiyle doğum ve doğum sonrası ile ilgili kaygı ve korkular, vücut şeklindeki değişiklik nedeniyle beğenilmeme düşüncesi, gebelik döneminde yaşanan en önemli sorunlardır” dedi.

    Anne adaylarının, gebelik sürecinde özellikle eşi ve yakın çevresinden yeterli desteği görmediğinde, bu sürecin getirdiği doğal değişimleri bir sorun olarak algılayabildiğine dikkat çeken Op. Dr. Pınar Özalp, şunları söyledi:

    “Eşler arasındaki ilişkinin en önemli boyutu olan cinsellik de; bu dönemden ve yanlış inanışlar yüzünden olumsuz etkilenebilir. Çünkü eşler, cinsel yaşamlarındaki olumsuz gelişmeyi çoğu zaman bir problem olarak değil, gebelikte yaşanması zorunlu bir süreç olarak kabullenir. Problem olarak görse bile doktorları ya da çevreleriyle paylaşmaktan çekinir. Zaten konuşulması bile tabu olan cinsellik konusu, konuşulmamak üzere gündeme getirilmez. Oysa ki, cinsellik gebelikten önce nasıl evlilik yaşamının önemli bir parçasıysa, gebelikte de yaşanması gereken durumdur. Çünkü gebelikte düzenli cinsel ilişki, anne adayının psikolojik durumuna ve gebelik sürecine olumlu etkiye sahiptir.”

    CİNSEL İLİŞKİYE ENGEL SORUNLAR ÖNEMSENMELİ
    Sağlıklı bir gebeliğin; düşük, bebekte sakatlık ve erken doğum gibi sorunlara yol açmadığını, gebelik takibi süresince herhangi bir problem yaşanmamışsa, doğuma bir ay öncesine kadar cinsel ilişkiye girilebileceğini belirten Özalp, “Ancak bu dönemde eşler arasında destek ve anlayış çok önemlidir. Gebelikte; düşük ve erken doğum tehlikesi, bazı plasental hastalıklar, bazı enfeksiyonlar ve rahim ağzı yetmezliği gibi sorunlar varsa, gebelik döneminde cinsel ilişki kısıtlaması getirilebilir” diye konuştu.

    DOKTORUNUZLA KONUŞMAKTAN ÇEKİNMEYİN
    Anne adaylarının eşleriyle birlikte, cinsellik hakkındaki endişe ve ön yargılarını mutlaka doktoru ile paylaşması gerektiğini de sözlerine ekleyen Op. Dr. Pınar Özalp, “Sorunların çözümüyle ilgili ilk adım, bu şekilde atılmış olacaktır. Doktoruyla gerekli şekilde konuşarak, gebelikte yaşayacağı tüm değişiklikleri önceden öğrenen anne adayları, normal ve normal olmayan süreçlerle ilgili bilgi sahibi olacak ve cinsel yaşamına adapte olması kolaylaşacaktır” ifadelerini kullandı.

    İHA

  • Gebelik reflüsü

    Gebelik reflüsü

    Gebelik sırasında yaşanan reflü semptomlarının zamanında ve doğru tedavisi yapılmazsa yaşam konforu bozulabilir, süreç keyifsiz bir deneyim haline gelebilir.

    Gebelik döneminde en çok şikayet edilen yakınmalardan biri de reflü. Peki yaşanan bu şikayetin kaynağı ne, kalıcı mı ve nasıl tedavi edilir? Bu soruların yanıtlarını Anadolu sağlık Merkezi’nden iç hastalıkları ve gastroenteroloji uzmanı Prof. Dr. Melih Özel verdi.

    Gebelik reflüsünün belirti ve bulguları neler?
    yemek borusunda, göğüs kemiğinin hemen arkasında mideden boğaza kadar uzanan bölümde yanma, ağıza acı-ekşi tatta bir sıvının gelmesi tipik belirtileri. Bunların dışında inatçı öksürük ve nefes alıp verirken hışırtılı solunumun varlığı gibi tipik olmayan bulgular da gözlenebilir. Gebelerin yüzde 50-80’inde yeni başlayan reflü semptomları veya var olan reflü belirtilerinin şiddetlendiği görülür.

    Hangi anne adayları risk altında ?
    Çok sayıda gebelik öyküsü olan kadınlarda ve ileri yaşta gebeliklerde daha sık ortaya çıkar. Reflünün oluşma mekanizması; özofagus adalesinin hareket fonksiyonları, yemek borusu alt ucunda bulunan ve kapak görevi gören adalenin kasılma gücü ve midenin boşalma işlevleriyle yakından ilişkili. Genişleyen rahim hacminin yarattığı karın içi basınç artışı ve mideye yarattığı baskı da unutulmamalı.

    Tanı için özel bir tetkike ihtiyaç var mı?
    Hastalığın tanısında kullanılan endoskopik tetkik, son derece nadir durumlarda gerekir. Reflü tanısında kullanılan diğer bir yöntem de yemekborusu içinden yapılan pH takibi. yemek borusunun ilaçlı filminin çekilmesi radyasyon etkisi nedeniyle kullanılmaz. Dolayısyla gebe bir kadında reflünün değerlendirilmesi hekimin klinik deneyimlerine dayanır.

    Reflü belirtileri ortaya çıktığında gebe ne yapmalı?
    Hafif reflü belirtileri ve bulguları hastanın diyetini, yaşam tarzını gözden geçirmesiyle kontrol altına alınabilir. Bulantıyı ve kusmayı tetikleyebilecek, kötü kokulu, rahatsız edici gıdalardan uzak kalmak, acı, baharatlı, ekşi gıdaları sınırlamak; soğan- sarımsak ve baharatlı sebzelerden kaçınmak, çay ve kahve tüketimini azaltmak, gazlı ve karbonatlı içeceklerden, meyve sularından uzak durmak, alınabilecek diyetönlemleri.

    Anne adaylarına neler tavsiye edersiniz?
    Akıldan hiç çıkarılmaması gereken önemli unsurlardan biri, hastalar arasında çok önemli farklılıklar olabileceği. Bir gebe kadına çok dokunan yiyecek bir başkasını rahatsız etmeyebilir. Dolayısıyla reflü semptomları olanların kendilerine dokunan yiyecek ve içeceklerle ilgili gözlemde bulunması, not tutması, saptadıkları gıdaları doktoruyla paylaşarak tavsiye istemesinde büyük yarar var.

    Gece yatarken ayakların 20 cm. kadar kaldırılması, sıkı ve karın içi basıncını artırabilecek giysiler giyilmemesi, yemek yedikten hemen sonra yatılmaması gibi önlemler de önem taşır. Hastalığının diyet ve yaşam tarzı düzenlemeleriyle kontrol edilememesi durumunda hekiminiz tarafından gebelikte güvenle kullanılabilecek ilaç tavsiyesi alabilirsiniz.

  • Rahimiçi hasarlanması ve Gebelik

    Rahimiçi hasarlanması ve Gebelik

    Tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarında rahim içi dokusunun hasarlanmasının gebelik şansını artırır mı? Yapılan çalışmalar rahimiçi dokusuna hafifçe hasar verilerek gebelik için daha uygun hale getirilmesine yönelik çalışmalar; yaranın iyileşme döneminde verdiği cevabın bir sonraki dönemde embriyonun tutunma şansını arttırdığını ortaya koydu.

    Op.Dr. Güvenç Karlıkaya Bahçeci Sağlık Grubu Fulya Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları Uzmanı

    Çocuk sahibi olamayan çiftlerde tekrarlayan başarısızlıklar hem maddi hem de moral açısından sıkıntı verici bir durum. Şimdilerde gündeme gelen yeni bir soru var: Rahimiçi hasarlanması gebelik şansını artırır mı?

    Yapılan çalışma sonuçlarına göre tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarında rahimiçi dokusunun hasarlanması gebelik şansını artırıyor…

    Özellikle tüp bebekte kullanılan ilaçlara iyi cevap veren yumurta kapasitesi yeterli, oluşturulan embriyoları kaliteli, rahminde belirgin bir problemi olmayan kadınlarda, tekrarlayan uygulamaların başarısızlıkla sonuçlanması hekim hasta ilişkilerini de olumsuz etkilemektedir.

    Son yıllarda yapılan çalışmalar, bu tür durumlarda gebelik oluşmamasının bir nedeni olarak da embriyonun yerleşeceği rahim içi dokusunun gebelik için yeterli olmamasını göstermektedir. Bilindiği gibi bir embriyonun rahim duvarına yerleşmesi her zaman gerçekleşmez. Bu olay adet döngüsü içerisinde belirli ve kısıtlı bir dönem içerisinde olmaktadır.

    Bilimsel araştırmalar, bu dönemde rahim içinin yapısının, başka dönemde olmadığı kadar yoğun, büyüme ve gelişmeyi sağlayan faktörlerle aktif olduğunu göstermiştir. Tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı olan kadınların bazılarında, sorunun belki de bu olabileceği düşünülmüş ve bu durumu düzeltmeye yönelik bir takım yöntem ve tedaviler üzerinde çalışılmıştır.

    Amerika’da yayınlanan RBM online dergisinin son sayısında yayınlanan araştırma sonuçlarına göre; rahim içi hasarlama işleminin açıklanamayan tüp bebek başarısızlıkları olgularında başarı şansını ciddi biçimde arttırdığı açıklandı. Tedavi öncesi rahim içi problemleri saptamaya ve gidermeye yönelik operasyonlar, rahim-içi duvarının kan akımını arttırmaya yönelik vitamin ve ilaç takviyeleri, rahim-içi dokusunun daha normale yakın büyümesine yönelik tüp bebek tedavileri, tüp bebek tedavilerinde oluşan embriyoların dondurulup daha sonra nakledilmesi hep bu durumu iyileştirmeye yönelik girişimlerdir. Rahim-içi dokusunun gebelik için daha uygun hale getirilmesine yönelik çalışmalardan birisi de endometriumun yaralanması işlemidir.

    Genellikle tüp bebek işlemine başlanacak adet döneminden bir önce yapılan bu işlemde histeroskopi veya basitçe bir biopsi aletleri kullanılmakta ve rahim-içi dokusuna hafifçe hasar verilmektedir. Bütün vücut dokularının, yaralanmaya verdiği cevabı rahim-içi dokusuda vermekte ve hemen kendisini iyileştirmeye çalışmaktadır. İşte bu iyileştirme döneminde dokuda açığa çıkan büyüme, iyileştirme ve yapıştırma faktörlerinin, bir sonraki dönemde embriyonun tutunma şansını arttırdığı ileri sürülmektedir.

  • Kadınların mükemmel olduğunu gösteren 15 neden

    Kadınların mükemmel olduğunu gösteren 15 neden

    Erkekler için bazen bu gerçeği kabullenmek zor olsa da, kadınlar erkeklerden çok daha fazlasını yapabilir. Ne denli harika olduklarının farkında olan kadınlar ve bu gerçeği kabul eden erkekler için, kadınların mükemmel olmasının altında yatan 15 nedeni bir araya getirdik.

    1 Kadınlar daha iyi iletişim kurar

    Kadınlar diğer insanlarla iletişim kurmakta, erkeklere göre daha başarılıdır. Sahip oldukları sıcaklık, anlayış ve empatiyle, etraflarındaki insanların kendilerini güvende hissetmesini sağlarlar. Ayrıca kadınlar duygu ve düşüncelerini daha kolay açabildiklerinden, kendilerini erkeklere kıyasla daha iyi ifade ederler.

    2 Kadınlar güzel kokar

    Kulağa yüzeysel bir görüş gibi gelebilir ama kimse bunun önemsiz olduğunu söyleyemez. Kadınlar (ya da annelerinden temel hijyen konusunda eğitim almamış veya kulak asmamış birkaç kadın hariç kadınlar diyelim) etraflarındakileri kendilerine çeken hoş ve yumuşak bir kokuya sahiptir. Hatta erkeklerin çoğu, doğal kokuları bu kadar çekici ve hoşken, kadınların parfüm ve diğer yapay kokuları kullanmasından memnun olmadıklarını itiraf edecektir.

    3 Kadınlar, bebekliklerinde tuvalet bilgisini erkeklere göre daha çabuk kavrar

    Kulağa komik gelebilir ama kızların, oğlanlara kıyasla tuvalet bilgisini daha erken kavramaları sandığınız kadar önemsiz değil. Elbette, kadınların tuvalet ve hijyenle ilgili hemen her şeyi erkeklerden daha önce öğrenip kavradığını da aklımızdan çıkarmamalıyız. Ayrıca klozet kapağının pozisyonuyla ilgili ezeli tartışmayı da unutmayalım.

    4 Kadınlar neyin nerede olduğunu her zaman bilir

    “Tatlım, geçen gün aldığımız şu kitap nerede?” Bir kadın bu sorunun cevabını kesinlikle bilecektir. Ve başka soruların da. Kadınlar her şeyin yerini kesinlikle bilir. Hatta kullanmadıkları, kendilerine ait olmayan şeylerin yerlerini bile. Ama sevgili erkekler, sakın pes etmeyin! Kadınların her şeyin yerini erkeklere göre daha iyi bilebilmesinin nedeni, beyinlerinde harita ve plan çıkarabilme konusunda daha yetenekli olmalarıdır. Bu yetenekleri sayesinde, yaşadıkları alan içerisindeki her şeyin yerini kolaylıkla akıllarında tutabilirler.

    5 Kadınlar vücutlarında bir başka varlığı taşıyabilir

    Kadınlar (ve bir de kangurular) vücutlarında bir başka varlığı taşıyabilen yegane yaratıklardır. Hamilelik ve doğum dünyanın en inanılmaz ve büyülü şeylerinden biridir. Erkeklerin bu süreçte çok önemli bir rol taşıdıklarını inkar edemeyecek olsak da, işin asıl kısmı halen kadınların üzerindedir.

    6 Kadınların IQ’su daha yüksektir

    Gerçekleştirilen son araştıtmalar, ortalama olarak, kadınların erkeklerden daha yüksek IQ’ya sahip olduğunu göstermektedir. Tamam, bu bilgi çok önem ifade etmeyebilir çünkü dünyadaki aşırı zeki insanların büyük kısmı oldukça kırılgan yapıdadır. Ama kimin daha iyi sonuçlara ulaştığı konusunda artık şüphe kalmadığını söyleyebiliriz.

    7 Kadınlar süt üretebilir

    Bu konuda tartışma çıkacağını sanmıyoruz. Süt verebilen ve bir bebeği hayatta tutarak büyütebilen kadınlar, bu açıdan erkeklere göre tartışmasız bir avantaja sahiptir. Bunun bir mucize olduğunu söyleyebiliriz, değil mi? Hatta, bebek emzirme, yanma ve ağrı gibi sorunlara yol açabilmesine rağmen, halen annelerin büyük kısmı bunun –bebeklerini emzirmenin– harikulade bir deneyim olduğunda hemfikirdir.

    8 Kadınlar küresel kaynakları daha az harcar

    Ortalama olarak, daha küçük vücutlara sahip olduklarından, kadınlar erkeklere göre daha az yemek yer ve kıyafetleri için daha az kumaş kullanılır. Ayrıca daha küçük arabalar, daha küçük mobilyalar ve daha küçük alanlara ihtiyaç duyarlar. Günümüzde birçok küresel kaynağın tükenme sınırında olduğunu düşünecek olursak, kadınları bu konuda suçlayamayacağımız ortada.

    9 Kadınlar aynı anda birden çok işle ilgilenebilmelerine imkan tanıyan bir yapıya sahiptir

    Aynı anda birden çok iş yapabilmek kadınların kanında vardır. Aynı şey erkekler içinse çok daha sıkıntı ifade eder. Kadınlar aynı anda yemek yapabilir, telefonda konuşabilir ve ağlayan çocuklarını teskin edebilir. Erkekler ise genellikle böyle bir durumda, ilk sorunda tıkanır kalır. Bu nedenle kadınlar evde, işte ve (beyler, hazır mısınız?) trafikte, yollarını daha iyi bulurlar.

    10 Kadınlar terlemez, ışıldar

    Bir erkeğin birkaç kilometre koştuğunu düşünün. Tişörtü tere bulanır, bir parça da olsa kötü bir koku yayar, ve bütün alnı terle kaplanmış olur. Bu adamı hemen duşa göndermekten başka çare yoktur. Ama aynı koşuyu bir kadın yaptığında tüm manzara farklı olacaktır. Bir kadın bu durumda tümüyle terle kaplı olmak yerine, cildi hafifçe nemlenmiş olur, o kadar. Bu da o kadına inanılmaz seksi bir ışıltı verir.

    11 Kadınlar, birlikte oldukları erkekleri başarılı yapar

    Her başarılı erkeğin arkasında başarılı bir kadın olduğuna dair sözü duymamış olamazsınız. Diğer bir deyişle, başarılı bir erkekle karşılaştığınızda, kutlamanız gereken asıl kişi birlikte olduğu kadındır. Tarihteki başarılı çiftlerde, erkeğin yalnızca kukla olduğu çok fazla örnek verilebilir; başarının sahibi ise kadındır.

    12 Kadınların sesi melek gibidir

    Tamam, erkekler de çok güzel bir sese sahip olabilir ancak melek gibi bir ses yalnızca kadınlarda bulunur. Başarılı müzisyenler günümüzde hem erkek hem de kadınların arasından çıkmaktadır; bu açıdan bakıldığında, erkeklerin sınıfta kaldığı söylenemez. Ama sizi şaşkına çeviren sesleri düşünün. Bu seslerin sahibi genellikle kadınlar, öyle değil mi?

    13 Dişiler bazen erkeklerini yer

    Tabiatta, dişilerin “işlerini tamamladıktan sonra” erkeklerini yedikleri durumlar olduğunu duymuşsunuzdur. Bunu yapmalarının nedeni, artık onlara ihtiyaçlarının kalmamış olmasıdır. Bazı türlerde, dişi, üremenin ardından erkeğinden kurtulur çünkü geri kalan her şeyi kendi başına yapabileceğini bilir. Aynı durum kadınlar için de geçerlidir. Tamam, kadınlar erkekleri yemeye kalkmaz ama onlar olmadan da hayatlarını eksiksiz bir şekilde sürdürebilirler. Bu açıdan bakıldığında, erkeklerle ilişki kurmaları, ihtiyaç değil, bir seçenektir yalnızca.

    14 Kadınların göğüsleri vardır

    Kadınların göğüsleri aşırı ölçüde kullanışlıdır. Bebek emzirebilmelerinin yanı sıra, göğüsleri büyük bir eğlence kaynağıdır da. Her erkek buna katılacaktır. Bir erkek için kadınların göğüsleri en favori oyuncak durumundadır.

    15 Kadınlar daha uzun yaşar

    Kadınların erkeklerden daha uzun yaşadığı uzun zamandır bilinen bir gerçek. Ve her yeni araştırma da aynı sonucu vermektedir. Bunun da bir nedeni olmalı, öyle değil mi?

  • Rahat bir gebelik için…

    Rahat bir gebelik için…

    Gebelik sürecinde yaşadığınız şikayetlerden bebeğinizi kucağınıza alana kadar kurtulma şansınız olmayabilir; ancak bu süreci nasıl daha rahat atlatabileceğinizi merak ediyorsanız bu yazıyı okumanızda fayda var. kadın doğum Uzmanı Op. Dr. Ayşe Kara anlatıyor.

    Bulantı ve Kusma: Psikolojik faktörlerin de etkisinin olabileceği bulantı ve kusmada hormon üreten sistemlerin rolü vardır. Bu durumda sık ve az miktarda kuru yiyecekler tüketin, ağır ve kokulu yiyeceklerden kaçının. Bulantı ve kusmanın devamında kilo kaybı da oluyorsa hekiminize başvurun.

    Karın Ağrısı: Ciddi bir hastalık belirtisi olabileceği gibi son 3 ayda rahmin kasılmasına bağlı olarak da görülebilir. Dinlenme ve pozisyon değiştirme ile düzelebilir. Ancak düzelmiyorsa hemen doktorunuza başvurun.

    Mide Yanması: Bağırsak hareketlerinin azalması ve gebelikte artan hormonların etkisi ile sindirim sistemi kaslarında oluşan gevşeme mide yanmasına neden olur. Antiasit ilaçlar bu dönemde sizi rahatlatacaktır.

    Hemoroid: Rahmin büyümesi toplardamarlardaki kan dönüşünü engelleyerek hemoroid oluşumuna, hemoroid varsa yakınmaların artmasına neden olur. Kabızlık bir kısır döngü yaratarak yakınmaları ağırlaştırabileceği için mutlaka önlenmelidir.

    Vajinal Akıntı: Gebelikte büyüyen rahim ağzı nedeniyle vajinal salgıda artış oluşur. Bu salgı artışı vajinal ortamın asiditesini bozarak enfeksiyona zemin hazırlar. Özellikle mantar enfeksiyonları gebelikte daha sık görülür. Yakınmalarda doktorunuza danışın.

    Sık İdrar Yapma: İdrar toplayıcı sistemlerin genişlemesi, idrar akışının azalması, hormon değişiklikleri ve büyüyen rahmin baskısı, mesane fonksiyonlarını değiştirerek iltihap için zemin oluşturur. Bu durumu engellemek için bol su için ve genital hijyeninize dikkat edin.

    Bacaklarda Kramp ve Ağrı: Serum kalsiyumunda azalma veya serum fosforunda artmaya bağlı, bacaklarda ağrılar görülebilir. Yorulduğunuzda dinlenmek şartıyla yürüyüş yapın ve sabit durarak ayakta beklemeyin. Kramp anında bacaklarınızı karnınıza doğru çekin.

    Bayılma ve Halsizlik: Hormonal değişiklikler tansiyon düşmesine neden olabilir. Bu durumlarda derin nefes alıp verin. Bacaklarınızı hareket ettirin, başınızı aşağı ayaklarınızı yukarı pozisyona getirin. Kan şekerinizin düşük olması da bayılmanıza neden olabileceği için şekerli sıvılar tüketin.

    Göğüslerde Hassasiyet ve Ağrı: Fizyolojik olarak göğüslerdeki değişiklik hassasiyete neden olabilir. Gebeliğe özel rahat sütyenleri 24 saat kullanın. Göğüslerinize buz uygulaması yararlı olabilir.

    Kabızlık: Bağırsak hareketlerinin azalması kabızlığa neden olur. Bol posalı yiyecekler, kepek ekmeği ya da tam buğday ekmeği tercih edin. Özellikle yaz mevsimindeyseniz kayısı, incir, erik gibi meyveler ve bunların kompostolarını tüketin.

    Ödem (Şişme): Gebelikte sıvı tutulmasına bağlı olarak görülür. Ödemler, gebelik zehirlenmesi belirtisi de olabilir. Bacaklarınızı yukarı kaldırarak dinlenin. Tuz alımını azaltın ve kesinlikle idrar sökücüleri kullanmayın.

    Baş Ağrısı: Duygusal ve hormonal değişiklikler veya sinüzite bağlı olarak baş ağrısı oluşabilir. Ayrıca gebelikte tansiyon yüksekliği ile seyreden gebelik zehirlenmesi, alerji ve enfeksiyon da bu duruma neden olabilir. Sık görülen ya da devam eden baş ağrılarında mutlaka doktorunuza başvurun.

    Bel Ağrısı: Duruş bozukluğu, vücut ağırlığının artışı gibi nedenler bel ağrısına yol açabilir. Duruşun düzeltilmesi bel ağrısını azaltır. Giysi ve ayakkabı seçiminde dikkatli olmalı ve uygun egzersizler yapmalısınız.

  • Gebelikte Cinsellik

    Gebelikte Cinsellik

    Gebelikte seksin daha heyecan verici, daha doyurucu olduğu, hatta aynı seansta birden fazla orgazm yaşandığı gebeler tarafından bildirilmektedir.

    1- Pek çok çift gebeliğin özellikle ilk üç ayı içerisinde cinsel ilişkiye girmenin düşüğe sebep olabileceğini düşünmektedir. Fakat bu dönem içerisinde gerçekleşen düşüklerin pek çoğu cinsel ilişkiyle ilgili değildir. Bu düşükler genellikle gelişmekte olan fetüsteki genetik bozukluklara bağlıdır.

    2- İlişki esnasında erkeğin penisi fiziksel olarak bebeğe temas etmez. Çünkü bebek rahim kasları ve kese sıvısı tarafından oldukça iyi korunmaktadır. Rahim kanalının girişindeki mukus tıkaç, semenin ve bakterilerin rahme geçişini engeller. Ancak; eğer derin ilişki veya zorlama, ağrıya sebep olursa bundan kaçınılmalıdır.

    3- Orgazm olmak rahmin kasılmasına sebep olabilir. Fakat yapılan araştırmaların büyük bir çoğunluğu; normal bir gebelikte, cinsel ilişki olsun veya olmasın, orgazmın, doğum eyleminin başlamasına veya erken doğuma neden olmadığını göstermektedir.

    4- Doktorlar, gebeliğin son haftalarında önlem amacıyla cinsel ilişkiden kaçınmayı tavsiye edebilirler. Gebeliğin son ayında haftada birden fazla cinsel ilişkiye girmenin, rahim içi enfeksiyon riskini arttırdığını ifade eden bir çalışma vardır. Ancak bu çalışmayı destekleyen başka araştırmalar mevcut değildir.

    5- Tüm kadınlar, cinsel yolla bulaşan hastalıklardan (CYBH) korunmak için prezervatif kullanmalıdır. CYBH geçiren tüm gebe kadınlar, bebeğe zarar verebilecek enfeksiyonlara açıktır ve erken doğum yapma ihtimalleri yüksektir.

    6- Gebeliğin başlangıcında cinsel arzularda azalma gözlenebilir.Bu durum, çiftin cinsel hayatını etkileyebilir. Bu dönemde değişen hormon dengeleri, kilo almak ve kendini güçsüz hissetmek cinsel arzuları olumsuz yönde etkileyebilir.
    Bu isteksizlik durumu, bitkinliğin ve bulantının en yoğun olduğu ilk üç ay boyunca devam edebilir. Ancak; ikinci üç ay boyunca, cinsel dürtülerde bir takım değişiklikler meydana gelmeye başlar.Gebenin kanında dolaşan yüksek seviyedeki progesteron ve östrojen hormonları nedeniyle gebeler cinsel ilişkiye daha hassas ve duyarlı hale gelir.

    Hatta gebelerin çoğu, gebelikten önceki dönemde almadıkları kadar cinsel ilişkiden zevk aldıklarını söylemektedir. Son üç aya girildiğinde ise; cinsel arzuların tekrar azalmaya başladığı görülebilir.

    Gebe kadın, eşinden cinsel ilişki isteği olmaksızın şefkat bekleyebilir.

    Gebelikte cinsel ilişkiye yasak getirebilecek durumlar:

    1- Gebelik kesesinin erken açıldığı, suların erken geldiği durumlar

    2- Vajinal kanama olması

    3- Daha önceden yaşanmış bir düşük veya şimdiki gebelikte erken doğum tehdidi

    4- Partnerin cinsel yolla bulaşan hastalık taşıyıcısı olması

    5- Plasenta previa (çocuğun eşinin önde olması ve rahim ağzı kanalını kapattığı durumlar)

    6- Çoğul gebelikler (gebeliğin son ayları)

    7- Doğum uzmanınca cinselliğe yasak getirilen diğer durumlar

  • Kadınlar nasıl beslenmeli ?

    Kadınlar nasıl beslenmeli ?

    Kendinize değer vermenin bir yolu da sağlığınıza özen göstermektir. Sağlığınıza özen göstermenin en temel adımları sağlıklı beslenme ile atılır. Kadınlar; çocukluk dönemlerinden genç kızlığa, gebelik dönemlerinden emzirme sürecine ve menopoz yolculuğunda beslenme tarzlarına özen göstererek daha sağlıklı ve mutlu bir yaşama merhaba diyebilir. Kadınlık yolculuğunda döneme özgü beslenme, kadına sağlık katar.

    ERGENLİK SÜRECİNDE;
    Vücut yağlanması ergenlik döneminde arttığından ötürü kızlar vücut yapılarının değişmesinden rahatsızlık duyabilir. Bu dönemde vücut algısının değişmesi ve zayıf olma isteğinin artması karşılaşabilecek riskler arasındadır. Anoreksia nervosa veya bulimia nervosa gibi yeme bozukluklarının ortaya çıkmaması için bedeni ile ilgili değişikliklerin sebepleri ergene açıkça anlatılmalıdır.

    Ergenlik döneminde kemik ve kas gelişimi halen sürmektedir. Bu nedenle proteinli yiyeceklerin düzenli ve yeterli tüketilmesi önemlidir. Kemik gelişimi için günde 2 su bardağı süt veya yoğurt, 1–2 dilim peynir tüketilmelidir. Kas gelişimi için her gün et, tavuk, balık grubundan bir besin beslenme programında yer almalıdır. Vejetaryen kızların veya et grubu besini sıklıkla alamayan kişilerin protein ihtiyaçlarını karşılamak için yumurta ve kuru baklagillere beslenmelerinde sıkça yer vermeleri gerekir.

    Yanlış beslenme alışkanlıkları bu dönemde değiştirilmelidir. Eğer ergenin kızartma-kavurma, fast-food tüketme alışkanlığı varsa, bu alışkanlıkları değiştirmek için kendisine destek olunmalıdır. Sağlıklı beslenmenin temel ilkelerini öğrenmesi için bu süreçte bir diyetisyenden yardım alınabilir.

    Bu dönemde zayıflama isteği ile karbonhidratlı besinlerin (ekmek, pirinç, makarna, patates gibi) tamamen beslenme düzeninden çıkartılması sık gözlenen bir durumdur. Fakat vücudun temel enerji kaynağı karbonhidratlardır. Bu nedenle her gün en az 3-4 porsiyon kadar karbonhidratlı besin tüketilmelidir. Beyaz ekmek ve rafine tahıl ürünleri yerine tam tahıl ekmeklerine ağırlık verilmelidir.

    GEBELİK DÖNEMİNDE;
    Gebelik sürecinde gereğinden fazla veya gereğinden az kilo almak bebeğin sağlığını tehlikeye atabilir. Bu nedenle yeterli ve aylara göre dengeli kilo kazanımı sağlanmalıdır.

    Gebelik döneminde, bebeğin büyüme ve gelişmesi için yeterli miktarda enerji almak gerekir. Gebeliğe normal başlayan kişiler için günlük 300 kalori, gebeliğe zayıf başlayan kişiler için günlük 500 kalori yüksek almak yeterlidir.

    Günlük protein alımının yeterli olması gerekir. Gebelerin beslenmesinde her gün et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller gibi protein içeren besinler yer almalıdır.

    Günlük alınan enerjinin %30’unun yağdan gelmesi gereklidir. Salatalara ve sebze yemeklerine katılan sıvı yağlar ve hayvansal içerikli gıdalarda yer alan doymuş ya asitleri yeterlidir. Kızartma ve kavurma tüketmek sağlık açısından zararlı olan trans yağların alınmasına neden olur.

    Günlük karbonhidrat tüketimi yeterli olmalıdır. Beyaz ekmek yerine tam tahıl ekmekleri tercih edilmelidir. Fakat demir yetersizliği durumu varsa, kepekli ekmek türlerinden kaçınılmalıdır.

    Günde 3 su bardağı kadar süt veya yoğurt tüketilmelidir.

    Çiğ et içeren yemeklerden (sushi, çiğ köfte gibi), içi çiğ kalmış etlerden uzak durulması gerekir. İyi pişmemiş veya çiğ olan etler, besin zehirlenmelerine ve zararlı bakterilerin bulaşmasına neden olabilir.

    Gebeliğin son dönemlerinde ödem sorunu oluşabilir. Ödemden korunmak için az tuzlu bir beslenme şekli benimsenmelidir. Yemeklerden ve ekmekten gelen tuz gebe için yeterlidir. Ekstra tuzluk kullanılmasına gerek yoktur. İyotlu tuz tercih edilmelidir. Tuz yemeklere ateşten alındıktan sonra ilave edilmeli ve karanlık ortamda saklanmalıdır.

    Günlük sıvı ihtiyacı karşılanmalıdır. Su, ayran, taze sıkılmış meyve suyu ve ıhlamur gibi içecekler tercih edilebilir.

    Bazı bitki çayları, rahim kasılmalarına neden olabileceği için doktora/diyetisyene sorulmadan kullanılmamalıdır.

    Asitli içeceklerden mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Bazı tatlandırıcı türleri plesentadan bebeğe geçebildiğinden ötürü tatlandırıcı içeren ürünler tercih edilmemelidir.

    Çay, kahve gibi kafeinli içecekler sınırlı tüketilmelidir. Gebelerde günlük güvenli kafein alma sınırı 300 mg’dır.

    Çay ve kahve gibi içecekler yemeklerden en az 45 dakika sonra fazla demli veya çok yoğun olmayacak şekilde tüketilebilir.

    Gebenin doktor kontrollerinin yanı sıra diyetisyenden de yardım alması sağlıklı bir gebelik ve bebeğin besinsel ihtiyaçlarının karşılanması açısından önemlidir.

    Gebe, kireç, toprak gibi besin olmayan cisimlere aşeriyor veya bunları tüketiyorsa en kısa zamanda doktora başvurulmalıdır.

    BEBEĞİNİZİ EMZİRİRKEN;
    Süt miktarını arttıran en önemli etmen günlük sıvı tüketimidir. Emziren bir annenin günde 3 litre kadar sıvı tüketmesi gerekir.

    Yanlış bilinenin aksine şekerli gıdaların süt üretimi arttırması söz konusu değildir. Beyaz şeker boş enerji kaynağı olduğu için mümkün olduğunca sınırlı tüketilmelidir.

    Kafein ve nikotin, süte geçerek bebeğinizin uyku sorunu yaşamasına neden olabilir. Bu nedenle kafeinli içecek tüketiminde aşırıya kaçılmaması ve sigara içilmemesi önemlidir.

    Yeterli ve dengeli beslenmek, süt kalitesini arttırır. Her gün süt ve süt ürünleri, et çeşitleri, sebze-meyveler ve tahıl ürünleri düzenli olarak ve karışım halinde tüketilmelidir.

    İlk altı ay kesinlikle zayıflama diyeti yapılmamalıdır. Altı ay sonrasında günlük enerji ihtiyacını karşılayan sağlıklı bir beslenme planı uygulanmaya başlayabilir.

    Anne Sütünü Arttıran Komposto tarifi için tıklayın !

    MENOPOZ DÖNEMİNDE;
    Kemiklerden kalsiyum çekilmeye başladığı için kalsiyumdan yeterli bir beslenme planı uygulanmalıdır. Günde 2 su bardağı kadar süt veya yoğurt tüketilmelidir.

    Bu dönemde kan kolesterolünün yükselme riski arttığından ötürü yarım yağlı veya yağsız süt ürünleri tercih edilmelidir.

    Katı yağ tüketimi mümkün olduğu kadar azaltılmalıdır. Etlerin yağlı kısımları, tavuk ve hindinin derisi, kaymak, mayonez gibi yağlı soslar, kızartma ve kavurma usulü pişirilmiş besinler tercih edilmemelidir.

    Östrojenin azalması nedeniyle bu süreçte kilo alma ve özellikle karın bölgesinde yağlanma sorunu ortaya çıkabilir. Bu nedenle sağlıklı beslenme alışkanlıklarının sürdürülmesi ve düzenli fiziksel aktivite yapılması gerekir.

    Kilo vermek amacıyla çok düşük kalorili diyetler yapılmamalıdır. Bir diyetisyenden yardım alınabilir.

    Tüm kadınların 8 Mart “Kadınlar Günü” kutlu olsun!
    Diyetisyen ve Yaşam Koçu Gizem ŞEBER

  • Hamilelikte yaşanılan bulantıyı azaltmanın yolu

    Hamilelikte yaşanılan bulantıyı azaltmanın yolu

    Anne adayları bir bebeği olacağını duydukları anda büyük bir heyecan duyarlar. Ancak bazen yaşadıkları bulantı bu heyecanı gölgeler. Uzman Diyetisyen Işın Sayın, hamilelikte yaşanılan bulantıyı azaltmanın ve anne adaylarını rahatlatmanın yollarını bizlerle paylaştı.

    Uzman Diyetisyen Işın Sayın, “Gebelerde 6. haftadan itibaren bebeğin büyüme hormonu dediğimiz Beta HcG hormonu seviyesi kanda yükselirken, beraberinde bazı şikayetler gelişmeye başlar. Bunlar, sabah şiddetli biçimde başlayan ve gün içinde de tekrarlayan bulantılar; iştahsızlık, kusma, midede yanma, reflü şeklindedir. Bu esnada hızlı kilo kaybına bağlı halsizlik, yorgunluk, mineral, vitamin yetersizlikleri gelişebilir. Bu durum genelde 12. haftaya kadar devam eder. 12. haftaya kadar kilo veriyor olmak bebeğin gelişimine zarar vermez. Genellikle 12. haftadan sonra bulantılar sona erip bebeğin sinirsel, zihinsel gelişiminin başladığı dönemde annenin beslenmesinin, iştah ve kilo artışının ideal seviyelere gelmesi beklenir’’ diyor.

    Gün gün hamilelik takvimi için tıklayın !

    İşte ilk üç ay bulantı bebeğe zarar vermese de anneyi rahatsız eden bu bulantıyı önlemenin, anne adayını rahatlatmanın çareleri:

    1. Anne adayları yediklerinizi çok iyi çiğneyin. Asla hiçbir gıdayı püre kıvamına gelmeden yutmayın.

    2. Başucunuzda sarı, az tuzlu veya tercihen tuzsuz leblebiyi eksik etmeyin.

    3. Elinizin altında içinde katkı maddesi olmayan, tercihen çavdarlı kıtırlar, çubuklar bulundurun.

    4. Ara öğünlerde ağza birer birer atılan ve yavaş yavaş çiğnen fındık uygun olabilir.

    5. Ara öğünlerde içecek olarak az tuzlu ayran için.

    6. Ara öğünlerde tercihiniz çok sıcak veya çok soğuk olmayan şekersiz süt olabilir.

    7. Şekerli içeceklerden uzak durun, bunlar bulantıyı artırabilir.

    8. Eğer yalnızca bulantınız var, midede yanma, reflü şikayetleriniz yoksa gün içinde içme suyuna limon dilimi koyup bekletin, birazını
    içine sıkarak için.

    9. Mevsimindeyseniz, yeşil mandalina da bulantı kesme özelliğine sahiptir ve aynı şekilde limon gibi suda kullanılabilir.

    10. Öğünlerde bir oturuşta tek çeşit besin tüketin. Mide kapasitesini zorlamayın.

    11. Çiğ salata tüketmeyin, eğer yiyecekseniz çok iyi çiğneyin.

    12. Bulgur da mide asidini emici özelliktedir. Çok iyi çiğnenmesi şartıyla midede bulantı ve reflüyü engellemeye yardımcıdır.

    13. Susam, keten tohumu, kepekli gıdaların kepekleri gibi minik taneli mide çeperine yapışabilecek gıdalardan uzak durun.

    14. Çorba, ayran, su gibi sıvıları ara öğünde alın ve mide kapasitesini zorlamayın.

    15. Yüksek belli, dar kıyafetler mideye baskı oluşturarak bulantı ve reflüyü tetikleyebilir. Daha bol, düşük belli giysileri tercih edin.