Etiket: hamilelik

  • Hamile Kot Elbise Modelleri 2016 Modası

    Hamile Kot Elbise Modelleri 2016 Modası

    Hamile kadınların kıyafet seçiminde en fazla dikkat etmesi gereken şey, giysilerin bol, rahat ve terletmeyecek kumaşlardan olmasıdır. Hamile kot elbise modelleri 2016 modası resim galerimizde gebeliğinde kot elbise arayışındaki kadınlara fikir verebilecek birbirinden güzel kot elbiselere yer verdik.

    hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (1) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (2) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (3) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (4) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (5) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (6) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (7) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (8) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (9) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (10) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (11) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (12) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (13) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (14) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (15) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (16) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (17) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (18) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (19) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (20) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (21) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (22) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (23) hamile_kot_elbise_modelleri_2016_modasi (24)

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

     

  • Emzirirken Hamile Kaldığımı Nasıl Anlarım?

    Emzirirken Hamile Kaldığımı Nasıl Anlarım?

    Emzirmek etkili korunma yöntemlerindendir, fakat emzirirken de hamile kalmak mümkündür. Emzirirken hamile kaldığımı nasıl anlarım? makalemizde gebeliğinizi gösteren bazı belirtilere yer verdik.
    1-Göğüsleriniz normalden daha hassas bir duruma gelir.
    Hamilelik hormonları meme hassasiyetinde artışa, memede acı ve tahrişe yol açabilir.
    Bu noktada göğüs bölgesinin bakımına dikkat etmeli, sabun sürmek, kuruluğu ve tahrişi artıracağından, sabun ve türevlerinden uzak durmalıdır.
    Memeye lanolin krem sürüp, ağrıyı giderebilir, olası çatlakları önleyebilirsiniz.

    2-Süt üretimi azalır. Gebelik hormonlarındaki artışla birlikte, süt üretimi de azalmaya başlar.

    3-Sütün kalitesi değişir. Anne sütünün kalitesi genellikle gebeliğin 3 haftasında, değişmeye, bozulmaya başlar. Süt daha ekşi ya da tuzlu hal alabilir. Bebeğiniz de bu tattan rahatsız olup, emmek istemeyebilir. Anne sütü daha sulu hale gelip, beyaz renginde ise azalma görülür. 2. trimesterde (4.,5.,6. aylarda) ise, anne sütü kolostruma geri döner. Bu durum, sütün bebeğe yetersiz gelip, mama ihtiyacının doğmasına neden olabilir.

    4-İmplantasyon kanama. Bu kanama, rahim duvarı içine embriyonun tutunması ile oluşur, lekelenme veya hafif kanama şeklinde kendini gösterebilir. Genellikle gebeliğin 6. ve 12. haftalar arasında meydana gelir. Emzirirken gebeliğin yaygın belirtilerinden biridir.

    5-Mide bulantısı ve kusma. Sabah bulantılarına gebeliğin ilk trimesterında (ilk 3 aylık) çok sık rastlanır. Bazı gıdalar ve çeşitli kokular bulantı ve kusmayı tetikleyebilir. Portakal, mandalin, limon gibi narenciyeleri koklamak bulantıyı hafifletmeye yardımcı olabilir. Bu aşamada proteinli gıdalardan daha çok, karbonhidratlı yiyeceklerden ise daha az tüketmelisiniz.

    6-Yorgunluk
    Bebek emzirmek yüksek kalori yaktıran ve annenin enerjisini düşüren bir eylemdir, buna bir de hamilelik eklenince enerji rezervlerinizde büyük bir azalma yaşanır.Kendinizi normalden daha halsiz ve güçsüz hissedersiniz, uyku ihtiyacınız artar, çocuğunuzla ilgilenecek kuvveti kendinizde bulamazsınız.
    Doğru beslenerek enerjinizi tekrar toplayabilir, halsizlikle mücadele edebilirsiniz.
    Meyve ve sebzeller, enerji düzeylerinizi artırmaya yardımcı olabilirler.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

     

  • Hamile Kalmak İçin En Uygun Günler

    Hamile Kalmak İçin En Uygun Günler

    Hamile kalmayı mı planlıyorsunuz, sizce doğru zaman geldi mi? Hamile kalma günleri nelerdir? makalemizde gebelik için en uygun zamanlardan bahsettik. Hamile kalmak istiyorsanız adet döngünüzü takip etmelisiniz.Bu döngünün hangi bölümünün en doğurgan olduğunuzu bilmelisiniz. Gebe kalmayı planlıyorsanız ovulasyondan 2-3 gün öncesinden denemeye başlamalısınız.Bu şekilde yeterli sayıda sperm fallopi tüpünde yumurtanın bırakılmasını bekler.

    Doğurgan dönemi açığa çıkartmak
    Doğurgan olduğunuz dönem 6 gün sürer ve ovulasyonun olduğu günün 5 gün öncesinden başlar ve ovulasyon gününe kadar devam eder.
    Bu 6 gün doğurganlık artar ama unutmayın ki ovulasyondan 2 gün öncesi ve ovulasyon günü en doğurgan olunan zamanlardır.
    Ovulasyondan sonra cinsel ilişkiye girerseniz hamile kalma şansınız 0’dır.
    Yumurtlamak üzereyken ervikal mukus ve üreme yolu daha çok östrojen üretir ve bu sayede vajinaya giren spermler 6 güne kadar hayatta kalabilir.
    En Uygun Zamanın Önemi
    Yumurta sadece 12-24 saat hayata kalır. Yani bunu kolaylaştırmak için, yumurtaların ne zaman yumurtalıklardan bırakılacağını bilmelisiniz.
    Doğurgan olduğunuz dönem 6 gündür. Yumurta sadece bir gün hayatta kalır ama spermler bir hafta boyunca hayatta kalabilir. Yani ovulasyondan 2-3 gün gün önce ilişkiye girmeniz uygundur. Ancak bu şekilde gün belirlemekten hoşlanmıyorsanız her 2-3 günde bir ilişkiye girin, ilişkiye bir müddet ara vermeniz sperm kalitesini de artıracaktır.
    Yumurtlamanın ne zaman olacağı adet döngüsünün uzunluğuna da bağlıdır. Genel olarak bir sonraki adetinizin başlamasına 14 gün kala yumurtlarsınız. Çoğu kadın adet döngüsünün tam ortasının yumurtlama dönemi olduğunu düşünür. Adet döngünüz 28 günlükse bu doğrudur. Ama eğer döngünüz 35 gün sürüyorsa yumurtlama tam ortada değil 21. Gündedir. Genel olarak adet döngüsü 22-36 gün sürer ve genel olarak yumurtlama döneminden 12-14 sora adet olursunuz.

    Doğurganlık dönemini iyi anlayın
    Sperm üreme sisteminde en fazla 5 gün canlı kalınabilir. Spermler boşaldığında ve yumurtayı döllemediklerinde kapasitasyon olarak bilinen bir sürece girmek zorunda kalırlar. Kapasitasyon ayrıca spermin yumurtayı döllemek için yeterince olgun olduğunu gösterir. Bu sadece kadın üreme sistemi içine boşaldıktan sonra olan bir biyokimyasal reaksiyondur.Rahim de sterol bağlayıcı albümin, lipoproteinler, proteolitik ve heparin gibi glycosidasic enzimler salgılayarak kapasitasyona yardımcı olur. Kapasitasyon sonra sperm akrozom reaksiyonu yoluyla aktivasyon geçirir. Bu sırada meydana gelen bazı reaksiyonlarlar spermde bazı yapısal değişiklikler meydana gelir ve bu sayede yumurtaya iyi nüfus eder.Bu yüzden doğru zamanın belirlenmesi önemlidir. Yumurtladığınızda spermin yumurtayı döllemesi için az zaman vardır. Bu yüzden spermin hazır olması, kapatisyon geçirerek yumurtayı dölleyebilcek hale gelmesi önemlidir.
    Ovulasyonun iki aşaması
    Yumurtlama ilk bölümü foliküler faz olarak adlandırılır. Aslında Son Adet Döneminin ilk gününde başlar ve ovulasyona kadar devam eder. Yumurtlamanın ikinci bölümü Luteal Faz olarak adlandırılır. Bu yumurtlama gününden itibaren hesaplanır ve bir sonraki adet döngüsü başlayana dek sürer. Luteal faz yumurtlama gününden sonra 12-16 gün sürer.Yani yumurtlama günü adet döngüsünün süresini belirler.
    Bazen stres, uzun süreli hastalıklar hormonal sistemi değiştirir. Bunlar düzensizliğe neden olur ve yumurtlama dönemini belirlemek zorlaşabilir. Stresin ovulasyonu etkilediği kısmen doğrudur. Stres yumurtlamayı geciktirebilir, ancak adet dönemini durdurmaz. Doğurganlığın farkına varmak için akıntıyı kontrol edebilir, bazal termometre kullanabilirsiniz.
    Ovulasyon hakkında az bilinen gerçekler
    Östrojen düzeyleri, adet döngüsünün başında düşüktür. Hipotalamushipofiz ebzine folikul uyraıcı hormon salgılaması için sinyal gönderir. FSH birkaç folikülü uyarır ve bunlardan biri dominant hale gelir. Sadece baskın folikül olgun yumurta bırakır. Olgun yumurta östrojen salgılar. Östrojen beyin ve hipofiz bezine sinyaller gönderir. Bu sinyal, uteinleştirici hormon (LH) salınımını tetikler yumurtanın fallopi tüpüne ulaşmasına yardımcı olur.
    Olgun yumurtayı üreten folikül korpus luteum oluşturur.Korpus luteum olası bir hamilelik için progesteron salgılar. Döllenme gerçekleşmezse ne olur? Yumurta 24 saat içinde çözünür. Hormon seviyeleri düşer ve rahim duvarı dökülmeye başlar. Bu dökülme ise regl dönemidir.
    Hamile kalmak için en iyi günü belirlemek
    1.Ovulasyon günü
    Ovulasyonun hamile kalmak için en iyi gün olduğunu varsayanlar ne zaman olduğunu bilip buna göre ilişkiye girmek isterler.Ancak ovulasyonun olduğu gün en iyi gün değildir.
    2.Ovulasyondan bir gün önce
    Ovulasyondan bir gün öncesi tam ovulasyon gününe göre doğurganlık açısından daha iyidir. Çünkü bu sayede spermin kapasitasyon süreci için yeterli zamanı olur, yumurtayı döllemek için yeterince olgun hale gelir.
    3. Ovulasyondan iki gün önce
    Ovulasyona iki gün kalması gebe kalmak için iyidir. İki gün cinsel ilişkiye girmek bir gün öncesine göre hamile kalma şansını daha çok artırır.
    Hamile kalma şansını artırmak için ne zaman ilişkiye girilmeli
    Düzenli adet döngünüz olsa bile araştırmalara göre yumurtlama zamanı net olamayabilir. Cinsel ilişkiye girmek için vücut sıcaklığının yükselmesini beklemeyin. Bunun yerine özellikle yumurtlama gününe yaklaştıkça düzenli olarak cinsel ilişkiye girin.
    Ovulasyon gününü tam kestiremiyorsanız gebe kalmak için haftada 2-3 kez cinsel ilişkiye girin. Doğurganlık süreci boyunca yani ovulasyondan 5 gün öncesinden itibaren günde bir kere cinsel ilişkiye girin.
    Düzensiz adet dönemi ve hamilelik
    Düzensiz adet dönemine sahip olmak demek doğurganlığın az olması demek değildir, endişelenmeyin. Sadece doğurganlık zamanları saptamak daha zordur. Düzensiz adet bazen polikistik over sendromu (PKOS) veya tiroid bozukluğu gibi durumlardan kaynaklanabilir. Bunlar hamile kalma şansınızı olumsuz etkileyebilir.
    Akıntınızı yakından takip ederek doğurgan günleri belirleyebilirsiniz, her gün kontrol edin. Akıntı iki gün üst üste kaygan ve ıslaksa cinsel ilişkiye girmeniz gerekir.
    Ne Zaman Ovulasyon Geçirdiğinizi Nasıl Anlarsınız?
    Ovulasyon döneminde vücudunuzda değişiklikler olur. Bunları takip ederek zamanı belirleyebilirsiniz.
    1.Göğüslerde hassasiyet
    Bazı kadınalrda ovulasyon öncesi ve sonrası göğüslerde hassasiyet görülüyor. Bunun nedeni hormonları hamilelik olasılığına karşı hazırlanmasıdır.
    2.Akıntıda değişiklikler,
    Akıntıdaki değişiklikleri takip ederek ovulasyonu belirleyebilirsiniz. Yumurtlamadığınız zaman akıntı koyu ve kremsidir. Yumurtlama döneminde çiğ yumurta akı kıvamındadır. Bu da size ilişkiye girmek için uygun zamanın geldiğini gösterir.
    3.cinsel istekte artış
    Araştırmalara göre kadınların en doğurgan döneminde cinsel istekte artış görülüyor. Bu ani değişiklik ovulasyondan birkaç gün önce başlıyor. Bu da hamile kalmak için doğru zamandır.
    4.Karın ağrısı
    Alt karın bölgesinde tek taraflı rahatsız edici bir ağrı görülebilir. Bu genelde adet döngüsünden 14 gün önce başlar. Bu ağrı birkaç dakika sürebilir yada saatleri alabilir. Şiddeti değişse de karnın sadece tek tarafında görülür.
    5. Vücutta bazal sıcaklık değişimi
    Ovulasyon döneminde vücutta bazal sıcaklık artar ve ovulasyon süresince yüksek kalır. Bu artış genelde 0.4-1 F arasındadır. Sabah kalkar kalmaz ölçmeniz gerekir.

    Hızlı Hamile Kalmak İçin 9 Öneri Tıklayınız

    Ovulasyon Tarihinizi Hesaplamak İçin Tıklayınız

    Hızlı Hamile Kalma Yöntemleri Tıklayınız

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

     

  • Gebeler Grip Aşısı Yaptırmalı Mı?

    Gebeler Grip Aşısı Yaptırmalı Mı?

    Mevsim değişimlerinin olduğu şu günlerde hastalık riski de artıyor. Hastalıklara yakalanma riski hormonal değişimler sebebiyle gebelerde daha yaygın görülmektedir. Bunun için alınabilecek önlemler mevcut olsa da anne adayları kimi zaman kendini aldığı önlemlerle korumakta yetersiz kalabilir.

    Gebelerin grip aşısı yaptırması uzmanlarca önerilmektedir. Yapılan grip aşısı bebek dünyaya geldikten sonraki 6 ay, bebeği enfeksiyonlardan korumaya yardımcı olur.

    Grip, viral bir hastalıktır. Öksürük, hapşırma ve temas ile bulaşabilir. Özellikle de kış aylarında hamile olan anne adayları bu sebeple oldukça dikkatli olmalıdır. Grip belirtileri, hastalık bulaştıktan 24 saat sonra başlıyor ve 5 gün ya da daha uzun süre devam edebiliyor. Grip kendini; ateş, geniz akıntısı, hapşırık, baş ağrısı, yorgunluk ateş ve eklemlerde ağrı olarak belli ediyor.  bknz: http://hamilelik.com/anne-adaylari-grip-asisi-yaptirabilir-mi

    Anne adayları havaların soğuması ile beraber gribal enfeksiyon ve üst solunum yolu enfeksiyonlarına daha sık yakalanıyorlar. Hamilelik döneminde bağışıklık sistemi hastalıklara karşı daha açık hale geldiğinden enfeksiyon riski de artıyor. Bu durumda gebelik ve anne adayı çeşitli risklerle karşılaşabiliyor.

    Grip aşısı yapıldığında bebek bu aşıdan herhangi bir sakınca görmezken, anne adayı gribe yakalanırsa, bebek bu durumdan etkilenebilmektedir. Özellikle de yüksek ateş ve enfeksiyon mevcut ise bu durumda bebek oldukça olumsuz etkilenebiliyor. Hastalık süresince bebeğin gelişimi duraksayabiliyor, erken doğum riskinde artış söz konusu oluyor. Anne adayı bu sebeple grip belirtilerini gördüğü anda zaman kaybetmeden bir doktora başvurmalıdır.

    Gebeler grip aşısı yaptırmalı mı?

    Yapılan grip aşısında, virüs canlı değildir. Bu sebeple gebelik döneminde de emzirme döneminde de güvenle uygulanabilir. Yapılan grip aşısı, yeni doğacak olan bebeği de altı ay boyunca koruyacaktır. Oluşan antikorlar sayesinde bebek yeni dünyaya geldiği dönemde enfeksiyonlardan korunmuş olacaktır. Anne adayına grip aşısı yapıldığında aşı yerinde kızarıklık olabilir, alerjik reaksiyonlarla karışlaşılabilir ya da hafif formda üst solunum yolu enfeksiyonu görülebilir. Ancak bunlar ciddi yan etkiler değildir. Bu sebeple de anne adayları endişe etmemelidir.

    Şayet anne adayı grip olmuş ise uzun süre kapalı ve kuru havanın olduğu ortamlarda bulunmamalıdır. Bulunulan oda sık sık havalandırılmalıdır. Vücut direncinin artmasını sağlamak amacıyla C vitamini alınmalı ve beslenme düzenine dikkat edilmelidir.

    Grip olduktan sonra anne adayının yapması gerekenler nelerdir?

    Gribe yakalandıktan sonra anne adayı mutlaka bir doktora danışmalıdır. Gebelik döneminde doktor talimatı dışında ilaç kullanmak gebeliğin sonlanmasına dahi yol açabilir. Doktor şayet uygun görürse; ateş düşürücü ilaçlar, vitaminler ya da pastiller önerebilir. Şayet ateş yoksa doktor herhangi bir medikal ilaç kullanımı önermeyebilir. Bu durumda anne adayının bol bol dinlenmesi ve bol bol sıvı tüketmesi gerekmektedir. Anne adayı kalabalık ortamlarda bulunmamaya dikkat etmeli ve grip riski taşıyan kişilerle temas kurmamalıdır.

    Tüp Bebek Tedavisi sorularınız için tıklayınız!

  • Hamilelikte İlk Üç Ayda Uçak Yolculuğu Yapılabilir mi?

    Hamilelikte İlk Üç Ayda Uçak Yolculuğu Yapılabilir mi?

    Hamilelik, çocuk sahibi olmak yaradanın kadına lütfu ihsanıdır. Hamilelikte ilk üç ayda uçak yolculuğu yapılabilir mi? makalemizde gebe kadınların uçak seyahati ile ilgili bilgiler verdik. 2009 yılında, Amerikan Kadın Hastalıkları ve Jinekologları Akademisi birinci trimesterde (gebelikte ilk 3 ayda) uçak yolculuğunun çoğu kadın için genelde güvenli olduğuna dair bir açıklama yapmıştır. Bu açıklamada yine de doktorunuza danışmalısınız ibaresi de yer aldı. Kişilerin gebelikle ilgili bireysel sorunları olabilir, hamilelik boyunca sizi takip eden doktorun görüşünü almak her zaman önemlidir.

    Hamilelikte ilk üç ayda uçmak da mahsur var mı?
    Yukarıda da bildirdiğimiz, bu konuda nihai karar doktorunuza aittir, bazı tıbbi durumlar doktorunuzun izninde etkili olabilir;
    Diğer gebeliklerinizden herhangi biri düşük veya erken doğumla sonuçlandıysa, doktorunuz uçmak için beklemenizi, ilk üç ayın sizin için tehlikeli olacağını bildirebilir.
    Diyabet veya hipertansiyon hastası iseniz
    35-40 yaş üstü gibi ileri yaşta gebelik yaşıyorsanız
    Çoğul gebelik durumu söz konusu ise
    Herhangi bir nedenden yüksek riskli hamilelik durumu varsa doktorunuz ilk üç ayda uçmanıza izin vermeyebilir.

    2. trimesterda(4,5,6.aylarda) uçuş 1. trimestera(ilk üç aya) göre daha güvenlidir. Bulantınız azalmıştır, kendinizi daha enerjik hissedersiniz ve ilk üç ayda yaşadığınız mesane basıncı, sık idrara çıkma gibi sorunlar artık yoktur. Düşük, erken doğum gibi riskler 2. trimesterda en düşük seviyede olduğundan doktorunuz uçmak için beklemenizi bildirebilir.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

     

  • Riskli Gebelik Nedir?

    Riskli Gebelik Nedir?

    Bebeğe ya da anneye ait bazı durumlarda gebelik riskli olabilir. Çeşitli durumlarda riskli gebelik, gebeliğin başlaması ile ortaya çıkarken, bazı durumlarda gebelik önce anneye ait sorunlarla gebelik riskli olabilmektedir.

    Riskli gebeliklerde anne adayının daha çok kontrol altında tutulması gerekmektedir. Bu durumda anne adayları riskli gebelik uzmanları yani perinatolog tarafından sıkı kontrol altında tutulmalıdır.

    Riskli gebeliğe sebep olabilen durumlar nelerdir?

    • Annenin hamilelik sırasında sigara kullanması,
    • Annenin hamilelikten önce ya da hamilelik sırasında yüksek tansiyon sorunu olması,
    • Annenin hamilelikten önce ya da hamilelik sırasında ortaya çıkan şeker hastalığı,
    • Annenin karaciğer ya da epilepsi olması,
    • Annenin böbrek ya da guatr sorunu olması,
    • Annenin psikolojik hastalıklar olması,
    • Annenin AIDS olması,
    • Annenin çok genç ya da ileri yaşta olması,
    • Annenin 3’ten fazla düşük öyküsüne sahip olması,
    • Annenin karında bebek ölümü öyküsü olması
    • Annenin aşırı kilolu olması,
    • Annenin aşırı zayıf olması, riskli gebeliğe sebep olabilmektedir.

    Riskli gebeliğe yol açabilecek bebekle ilgili durumlar nelerdir?

    • Bebeğin gelişim geriliği olması,
    • Bebeğin kilosunun normal standartlarda olmaması,
    • Çoğul gebelik,
    • Bebekte fetal anomali olması,
    • Kan uyuşmazlığı sorunu,
    • Bebeğin içerisinde yüzdüğü amnion suyunun az olması,
    • Bebeğin içerisinde yüzdüğü amnion suyunun fazla olması,
    • Bebeğin eşi yani plasenta ile ilgili sorunlar, riskli gebeliğe yol aç

    Riskli gebelik için hangi önlenmeler alınabilir?

    Riskli gebelikler; anne ve baba adayının dikkat ve önemine rağmen bazen kontrol altına alınabilir bir durum değildir.

    • Ancak alkol ve sigara gibi dış faktörlerden uzak durarak, beslenme düzenini sağlıklı ve dengeli şekilde sağlayarak riskli gebelik riski azaltı Anne adayının gebelik süresince dengeli kilo alması da riskli gebeliği engelleyecektir.
    • Anne adayının doktor talimatı dışında ilaç kullanmaması
    • Anne adayının günlük olarak alması gereken vitamin, mineral ve proteini temin etmesi gerekmektedir.
    • Anne adayının doktor kontrollerini aksatmaması, testlerini zamanında yaptırması ö

    Riskli gebelik uzmanı kimdir?

    Riskli gebelik uzmanlarına, perinatolog denilmektedir. Bu uzmanlar, alanlarında profesyoneldir. Bu sebeple de riskli gebeliğe olan kişilerin kontrolleri perinatolog tarafından yapılabilmektedir.

    Kaynak: http://hamilelik.com/riskli-gebelik-nedir

    Tüp Bebek Tedavisi sorularınız için tıklayınız!

  • Hamilelik Sonrası Ayak Şişmesi

    Hamilelik Sonrası Ayak Şişmesi

    Doğumdan sonra bacak ve ayaklarınızda su toplaması sorunu mu yaşıyorsunuz? hamilelik sonrası ayak şişmesi makalemizde bu soruna neden olan şeylere ve yapılması gerekenlere yer verdik.  Hamile olduğunuzda, vücudunuz normalden daha fazla su tutmaya başlayacak ve bu nedenle, bacaklarda, ayaklarda, ayak bilekleri gibi vücudun çeşitli yerlerinde daha fazla şişme sorunuyla karşılacaksınız. Bu şişliklere ödem denir, kan ve sıvıların vücudunuzun dokuları içinde sıkışıp kalması ile oluşurlar.

    Gebelik sonrası ayaklar neden şişer?
    Gebelik ile ilişkili ellerde ve ayaklarda meydana gelen şişme, aşırıdan, hafife çeşitli oranlarda görülür ve şişlik durumu kadından kadına değişebilir.
    Şişlik, iltihaplı, kabarık, parlak, gerilmiş cilt görünümüne yol açabilir.
    Ellerinizi ve ayaklarınızı etkilemesinin yanı sıra, gebelikle ilgili şişmelere aynı zamanda bacaklarınızda, ayak bilekleri ve karın gibi vücudun diğer organlarında da rastlanabilir.

    Nedenleri
    Şişme veya ödem, vücudunuzun hamilelik sırasında su tutmasından kaynaklanmaktadır. Aslında gebelikte kilo alımının büyük kısmı ödemle ilgilidir, gerçek kilo yahut yağ değildir, bedenin sıvı tutmasındaki amaç bebeğin büyümesi için rahat bir ortam hazırlamak, pelvik bölgeyi güvenli bir hale getirmektir.

    Gebelikte sonraki aşamalarda ise, rahim genişlemiş olacak, ayaklar ve bacaklarda kan akımını sağlamak için damarlar üzerindeki baskı artacak,böylece kan akışı etkilenip, sıvı tutma artacaktır. Hamilelik boyunca biriken sıvı, doğum yapmakla birden atılmayacak, zamanla ödem ve şişliğiniz gidecektir. Ödemin atılması aşağı yukarı bir hafta sürer ve sık idrara çıkma, terleme gibi çeşitli şekillerde gerçekleşir.

    Hamilelik sonrası ödem hemen hemen her kadında görüldüğünden, ortada endişelenecek bir durum yoktur. Doğum yapmanızdan uzun süre geçmesine rağmen vücudunuzdaki şişlikler inmiyorsa, ödeme bacak ağrısı, baş ağrısı gibi yüksek tansiyon belirtileri eşlik ediyorsa muhakkak biran önce doktora görünmenizi tavsiye ederiz.

    Hamilelik sonrası ayak şişmesi nasıl önlenir?
    Dinlenin ve duruşunuzu düzeltin
    Hamilelik sonrası vücudun toparlanmaya ihtiyacı vardır, bunun için günlerinizi mümkün mertebe dinlenerek geçirin, uzanırken ayaklarınızın altına minder koyup yüksekte kalmasını sağlayın. Uzun süre ayakta durmaktan, bacak bacak üstüne atma pozisyonunda oturmaktan kaçının.

    Masaj
    Sizi seven, nazınız geçen birinden ayaklarınızdan başlayıp, yukarı doğru masaj yapmasını rica edin. (fakat masaj size acı veriyorsa yaptırmamanız en doğrusudur)

    Ayaklarınızı esansiyel yağlarla ıslatın
    Papatya ve lavanta yağı bacaklardaki rahatsızlığı azaltabilir selvi yağı ise varis ve dolaşım ile ilgili bedeninize yardımcı olabilir.
    Bunun için küçük bir leğene biraz ılık-sıcak su dökün, içine de esansiyel yağ katıp,
    ayaklarınızı içine sokup, keyfinize bakın!

    Lahana yaprakları uygulayın
    Buzdolabında çıkardığınız serin beyaz veya yeşil lahana yapraklarını bacaklarınıza sarın, lahana şişliği bir nebze de olsa alacaktır.

    Bitkisel ilaçlar deneyin
    Karahindiba çayı ödemi önlemeye yardımcı olabilir fakat bitki çaylarını tüketirken asla aşırıya kaçmamalıdır ve safra kesesi sorunlarınız varsa bu tarz çaylar sizin için pek de uygun değildir..

    Akupunktur
    Akupunktur iç enerjileri yeniden dengelemenin yanı sıra böbrek fonksiyonlarını ve kan dolaşımını da düzenleyen bir uygulamadır

    Diğer tavsiyeler
    *Uyurken ayaklarınızın altına bir kaç yastık koyun.

    *Kan dolaşını artırıp şişmeyi azaltma için sırt üstü yerine yan yatabilirsiniz.

    *Yüksek ısı ödemi artıracağından çok sıcak ortamdan uzak durun.

    *Yüzme, yürüyüş gibi hafif egzersizler de şişliği çabuk atmanıza yardımcı olacaktır.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

     

  • Gebelikte Göğüste Ağrı Ve Hassasiyet Nasıl Geçer?

    Gebelikte Göğüste Ağrı Ve Hassasiyet Nasıl Geçer?

    Çeşitli nedenlerden hamilelikte göğüste ağrı meydana gelir. Hatta bu ağrı, sızı, şişme ve hasasiyet 9 ay boyunca sürebilir. Hamilelikte memede ağrı nasıl geçer? makalemizde bu ağrıyı çekenlere bazı önerilerde bulunduk.
    Hamilelik sırasında, progesteron ve östrojen salgılanmasında belirgin bir artış görülür, ve bu artış, çoğu zaman göğüslerde ağrı ve hasassiyetle sonuçlanır.
    Hamilelikte göğüste ağrının dışında memede başka değişiklikler de görülebilir.Memelerde normalden daha fazla dikleşme ve meme ucunda çıkıntı olabilir.
    Meme başında koyulaşma, hassaslaşma da karşılaşılan durumlardandır.

    Hamilelikte memede ağrı nasıl geçer?
    Doğru boyutta sütyen seçimi
    Asla göğüs boyutunuzdan daha küçük sütyen kullanmayın, bu tarz sütyenler sizi rahatsız edip, göğüslerde ağrı, sızı yaşamanıza yol açabilir.
    Göğüsleriniz hamileliğiniz boyunca büyümeye devam edecektir, bu yüzden göğüsleri desteklemek için fazladan birkaç sütyen satın almanız iyi olur.

    Meme pedi satın alın
    Hamileliğinizde ilk birkaç hafta boyunca, göğüslerinizin dokunmaya karşı son derece duyarlı hale geldiğini fark edeceksiniz. Hatta sutyenin astarı memede tahriş ve ağrıya neden olabilir. Basit bir çözüm olarak ağrıyı azaltmak için göğüs pedlerini kullanabilirsiniz.

    Ilık duş alın
    Hamilelikte göğüs ağrınız varsa, ılık su banyosu sizi büyük ölçüde rahatlatacaktır.
    Hatta mümkünse küveti suyla doldurup, bir müddet bu suda bekleyin, ve göğüslerinize nazikçe suyun içinde masaj yapın.

    Göğüslerinize dokunmayın.
    Hamilelikte göğüs acısıyla baş etmek için mümkün mertebe memelerinize dokunmamaya özen gösterin.
    Ayrıca eşinize durumunuzu anlatın ve göğüslerinize dokunmamasını, cinsel ilişkiye girerken de dikkatli olmasını rica edin.

    Losyon ve kremler
    Piyasada hamileler için göğüs ağrısını gideren pek çok krem ve losyon mevcuttur.
    Lanolin göğüslerde kuruluk, enfeksiyon ve tahriş olmasını engelleyen harika bir kremdir. Aynısafa ve papatya da diğer etkili alternatif tedevai yöntemlerindendir.
    Göğüsteki hasasiyet ve şişliğe, ılık papatya çayı poşedi de kullanabilirsiniz.

    Soğuk kompres uygulayın.
    Gebelikte göğüslerde yanma hissi sık görülen sorunlardandır.
    Göğüslere soğuk kompres uygulamak, soğuk lahana yaprakları size bu konuda şifa olacaktır.

    Bedeninizi susuz bırakmayın
    Hamileliğin boyunca günde 2-2,5 lt su için, su içmeniz dehidrasyonu ve ödemi önler,
    göğüsleri hasasiyetten, ağrıdan kurtarır.

    İlaç kullanın
    Tylenol ilacı, hamilelikte göğüsteki ağrıya deva olabilecek ilaçlardandır.
    Doktorunuza danışıp, bu ilaçları kullanabilirsiniz.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

     

  • ACGH Kapsamlı kromozom taraması

    ACGH Kapsamlı kromozom taraması

    1 ) Kromozom taraması nedir?

    Kapsamlı kromozom taraması (KKT), Preimplantasyon Genetik Tanı (PGT) uygulaması yapılacak olan çiftlerde, embriyoların mikroarray teknolojisi ile beraber hücrede bulunan bütün kromozomlar için (23 çift, 24 farklı kromozom) taranmanın yapıldığı bir sistemdir.

    Düzenli olarak yapılan anöploidi taramasında, en sık kullanılan ve embriyoların FISH olarak ifade edilen teknik ile beraber, sınırlı sayıda kromozomun bozuk olup olmaması bakımından incelemesi gerçekleştirilen yöntem ile mukayese edildiğinde, kromozom taraması sayesinde bütün kromozomlar sayısal veya yapısal bozukluklar açısından incelenebiliyor. Yapılan incelemeler sonucunda kromozom bozukluğu tespit edilmiş olan embriyolar tedavi dışında bırakılıp, incelenen tüm kromozomalar açısından sağlıklı olarak kabul edilen embriyolar ile embriyo transferi gerçekleştirilir. Bu şekilde yapılan bir PGT uygulamasında, genetik incelemenin ardından normal bir embriyo bulunursa, o zaman ileri yaşlarda olan kadınlara da genç bir anne adayına sunulan yüksek hamilelik oranları sunulabilmektedir.

    2 ) Genetik taramanın yapılması gerekli midir?

    Genetik hücrelere kodlanmış olan ve kişinin yaşamının her anında rehber olan, göz renginden, karakter özelliklere kadar insanı insan yapan özellikler, kromozom yapılarının içerisinde gizlidir. Her insanın milyonlarca geni vardır ve bunların içerisinde gizlenen 23 çiftten oluşan toplam 46 kromozom vardır. Bu genlerin veya kromozomların tamamından ortaya çıkabilecek problemler, hamile kalabilmenin önüne geçen bir engel olarak karşımıza çıkar. Bunun dışında hamilelik elde edilse dahi, bu hamilelik düşük ile sonuçlanabilir. Hatta anne adayı doğumunu yapsa bile, bir takım anomaliler kendini gösterebilir. Bütün sayılan bu olumsuzlukların önüne geçebilmek için de, genetik tarama yöntemlerinin yapılması tavsiye edilir.

    3 ) Koromozom taramasını kimler yaptırmalıdır?

    Koromozom taramalarını, genel olarak sık yaşanan hamilelik kayıpları ( düşük ), bilinen bir kromozom bozukluğu olan veya yinelenen tüp bebek başarısızlıkları olan kişiler tarafından yaptırılması gerekir

    Kapsamlı kromozom taramasının, klasik PGT ve anöploidi taramalarına göre sunmuş olduğu avantajlar nelerdir?

    • KKT siklüslerinde dondurulmuş embriyo transferi ile hamilelik elde edebilme olasılığı artar
    • Hangi embriyonun en yüksek implantasyon potansiyeline sahip olduğunu tespit edebilme
    • Gelişen blastosistteki mozaisizm düzeyinin incelenebilmesi. Alınan hücreler 5. veya 6. gün embriyosunun trofektoderm (plasentayı meydana getiren) tabakasına ait olduğundan dolayı, biyopsinin yapılmasının ardından fetusun sahip olduğu hücreler zarar görmez veya hacmi azaltılmamış
    • Gelişen bir embriyonun bütün kromozomlarının bir bir incelenmesi, düşünüldüğü gibi kolay bir işlem değildir ve bu işlemin gerçekleştirilebilmesi için de belli bir zamana ihtiyaç vardı Embriyoya 5. günün sabahında biyopsi yapılmış ise, genetik analiz sonuçları 6. günde hazır olabilir ve taze embriyo transferinin gerçekleştirilmesi de mümkün olur.

    4 ) Döngünün taze 6. gün transferine ertelenmesi ile beraber tedavinin yapılması bakımından meydana gelebilecek olumsuzluklar nelerdir?

    • günün sabahında bütün embriyolar blastosist evresine ulaşamayabilir. Bu sebepten dolayu da, bütün embriyolar değil belli sayıda ki embriyo KKT için uygun olur.
    • Gerçekleştirilen çeşitli araştırmalar sonucunda, embriyonun rahme tutunma gücünün, 6. Günde biraz daha azaldığı ortaya çıkmıştı “Kromozomal olarak normal” bir embriyo endometrial sebeplerden dolayı hamilelik elde edilemeyebilir.
    • Bu gibi sorunların önüne geçebilmek için, biyopsi yapılmış veya 6. gün embriyolarını dondurulup muhafaza edilmesi ve ilerleyen zamanlarda doğal yapısındaki bir rahim ortamına nakil edilmesi, kapsamlı kromozom taramasında en ideal yöntem olarak önerilmektedir. Bu yaklaşım ile beraber, sadece kapsamlı kromozom taramasını analiz edilen embriyo miktarının hem en yükseğe çıkarılmasını sağlar, hem de seçilmiş olan blastosistlerin implantasyon potansiyelleri de, doğala yakın rahim ortamına nakil edileceğinden dolayı hamilelik şansı arttırılmış olur.

    5 ) PGT uygulaması ile alakalı oluşabilecek riskler nelerdir?

    PGT’nin az önce ifade edilen avantajları dışında uygulanan yöntem ile alakalı olan çeşitli riskleri de vardır. Bu riskler;

    • Biyopsi işleminin yapılacağı sırada, her ne kadar çok düşük olsa da embriyonun zarar görme olasılığı (<0.1%) vardı Bu sebepten dolayı PGT, aday çiftler dışındaki hastalara yapılması tavsiye edilmez.
    • Embriyo biyopsisinin gününe ya da tespit için kullanılacak olan tekniğe bağlı olarak %2-10 yanlış teşhis ihtimali vardı Yinede, tecrübeli ellerde biyopsi blastosist aşamasında yapıldığı zaman teşhisin yanılma oranı %3’ten azdır.
    • PGT, donmuş embriyo transferi ile kombine olarak (KKT’deki gibi) yapılırsa, embriyo kriyoprezervasyonu zorunlu hale gelir. Bu durumda, yüksek canlılık oranlarının sağlanmış olduğu embriyo dondurma programlarının uygulanması Çözme işleminin ardından ise, canlılık oranlarının belirli bir oranda sınırlı kaldığı merkezlerde bu yöntemin uygulanması önerilmemez
    • veya 5/6. Günleri arasında gerçekleştirilen PGT testleri, embriyonun sadece bu aşamadaki kromozomal durumunu ortaya koyar ve doğuma kadar hiçbir değişiklik olmayacağını garanti etmez. Fakat test yapılan günlerden sonra embriyonik hayatta spontan olarak meydana gelebilecek olası kromozomal değişiklikler, gelişen fetüste sadece bölgesel farklılıklar oluşturabilmekte, çoğunlukla hayati tehlike oluşturabilecek ciddi problemlere neden olmamaktadır.
    • Transferi sağlanmış olan embriyonun “kromozomal olarak normal” olması olasılığını daha da yükseltir ama kesin bir hamilelik garantisi de vermez. Başarılı bir hamilelik sağlayabilmek için, bu embriyonun tutunabileceği sağlıklı (reseptif) bir rahim dokusunun da (endometrium) olması Reseptif olmayan bir endometrial ortamın olması veya rahimde bulunan anatomik bozuklukların olması, bazı durumlarda hamileliğin sağlanamaması açısından önemli bir sebep olarak karşımıza çıkar.
    • “Kromozomal olarak normal” bir embriyo ile hamileliğin elde edilmesi durumunda “genetik hastalığı olmayan” bir çocuğunuz olması FISH ve KKT gibi kromozom seviyesinde yapılan testler, kromozom değerlerinde bulunan anormallikleri ve bu anormallikler ile alakalı olarak meydana gelebilecek genetik hastalıkların saptanmasını hedefler. Bu yöntemler talasemi, kistik fibrozis gibi gen seviyesinde olan hastalıkları saptayamaz. Eğer çiftin ailelerinde bu şekilde kalıtsal bir tek gen hastalığı hikayesi varsa “tek gen hastalığı için PGT” yaklaşımı düşünülmesi gerekir.

    6 ) aCGH uygulamasında dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?

    Bu yöntemin uygulanacağı merkezde, öncelikli olarak laboratuvar şartlarının en iyi seviyede olması gerekir. Mevcut olan donanımı ver sağlamış olduğu olanaklar, tamamen eksiksiz olmalıdır. Doktorların son derece tecrübeli ve deneyimli olması halinde, 5 gün embriyo dan biyopsi alırken zarar verme riski, yaklaşık olarak %1 seviyelerindedir.

     

    Kaynak: http://www.bulenttiras.com/kapsamli-kromozom-taramasi

  • Gebelikte birinci hafta

    Gebelikte birinci hafta

    1. Hafta Hamilelik

    Gebelikte birinci hafta, aslında daha hamile kalınmayan bir dönem, dolayısı ile aslında adet döneminizin daha yeni bittiği ve sizin yumurta hücrelerinizin yeni yeni büyümeye başladığı dönem olarak ifade edilir.

    Yani, hamilelik daha henüz başladığından bunun tespiti anne tarafından yapılamaz. Ancak bilinebilmesi için 1 aylık zaman diliminin geçmesi gerekmektedir. Bunun dışında yapılacak olan bir takım tetkikler de bunu tepsit etmenize yardımcı olabilir.

    Yani kısaca; siz test yaptınız ve gebe olduğunuzu öğrendiniz, bu süreçte aslında yaklaşık olarak 4 haftalık bir gebesiniz. Bu hafta gebeliğin ilk haftası değildir.

    Bebeğiniz ne durumda?

    Daha bebeğinizden haberinizin olmaması, tabii ki de içinizde mucizeleri barındırmadığınız anlamına gelmemektedir.  1. Hafta içerisinde, hamileliğinizde büyük olasılık ile en önemli olaylardan biri başlıyor. Yani, Emplantasyon. Bebeğiniz 37 haftayı geçirmek üzere rahim yolunda başlamış olduğu amasız mücadeleyi tamamlayarak, artık oraya yerleşimini sağlayacak.

    İlk 3 hafta bebek yok

    Daha önce ki yazılarımızda da ifade ettiğimiz gibi, hamilelik haftaları anne adayının son âdetini gördüğü tarihten itibaren sayılmaya başlar. Bir kadın düzenli bir şekilde 28 günde bir adet gördüğü için, anne adayı bir sonraki ay dönümünde adet olmadığı zaman direkt olarak ( herhangi bir jinekolojik sıkıntısı yok ise ) hamile olduğunu düşünebilir. Kadınların döllenmesi, en son adet gördüğü tarihten yaklaşık 2 hafta sonrasında meydana gelir. 2 hafta sonra yumurtlama gerçekleştiği için, döllenme de bu dönem içerisinde meydana gelir. Bu durumda da, anne karnında ki bebeğin rahme yerleşmesi 1 ayı bulur. Bu sebepten dolayı hamilelik döneminin ilk 3 haftasında, rahim içerisinde bebek yoktur. 3’üncü haftada bebek döllenme ve rahme yerleşme sürecinden geçer. İşte bu nedenden dolayıdır ki, 1 ay tamamlanmadan önce, bir hamilelikten bahsetmek pek mümkün değildir. Yine aynı şekilde bu sebep ile ilişkili olarak, hamilelik döneminin 1 ay öncesinden bebeğin görüntüsü de doğal olarak tespit edilemez. Bu sebepten dolayıdır ki, anne adayları var olan hamileliklerinin tespit edilmesinin ardından, ilk ultrason görüntüsünü doktorunun yönlendirmesi ile ancak hamilelik döneminin 5’inci veya 6’ıncı haftasında görebilmektedir.

    Kaynak: http://hamilelik.com/1-hafta-hamilelik