Etiket: hamilelik

  • Doğurganlık aşısı

    Doğurganlık aşısı

    Tüp bebek tedavisinde başarıya ulaşamayanlar için yeni bir umut var. Doğurganlık aşısı… Aralarında Türk profesör Timur Gürgan’ın da bulunduğu bilim insanları doğurganlık aşısı ile başarı oranını yüzde 40 arttırdı .

    “Çok mutluyum. Umudumuzu kaybetmiştik. 4-5 başarısız denemeden sonra doğurganlık aşısı yaptırdık. Şu an 20 haftalık hamileyim.”

    “6 defa tüp bebek denedim ancak olmadı. Doğurganlık aşısı sayesinde şu an ikiz bebek bekliyorum.”

    Bu sözler uzun süre anne olma özlemi çeken Selda Demircan ve Zehra Cantürk’e ait. Çünkü onlar defalarca tüp bebek tedavisi denediler ancak bir türlü anne olamadılar. Tam umutlarını kaybettikleri anda doğurganlık aşısıyla hayallerine kavuştular.

    Doğurganlık aşısı

    Bebek sahibi olamayan kadınlara, hormonlarla uyarılmış özel kan hücrelerinin bulunduğu sıvılarla geliştirilen aşı uygulandı.

    Yöntemi, aralarında Dünya Tüp Bebek Derneği Başkanı Prof. Dr. Timur Gürgan’ın da bulunduğu bilim insanları geliştirdi.

    GEBELİK AŞISININ FONKSİYON ARTTIRILDI

    Prof. Gürgan, çocuk özlemi çeken ailelere sevinç yaşatan doğurganlık aşısıyla ilgili olarak, “Beyinden salgılanan özel bir hormonu gebelik aşısına ilave edelim ve kan hücrelerini onunla da uyaralım dedik ve gördük ki bu uyarı olduğunda daha evvelden etkili olmayan gebelik aşısı bu sefer daha etkili olarak fonksiyon görüyor” şeklinde konuştu.

    DÜŞÜKLERİ DE ENGELLİYOR

    Yeni tekniğin 40 yaşına kadar uygulanabildiğini belirten Prof. Gürgan, “Biz, daha önce problemlerinden dolayı gebe kalamamış 126 olguyu değerlendirdiğimizde bunların yüzde 40’lara varan oranda gebelik sonuçlarının arttığını bulduk. Daha da ilginç olan daha önce düşük yapan hastaların düşüklerini engellediğimizi gördük” dedi.

  • Hamileliğe Engel Olan Durumlar Nelerdir?

    Hamileliğe Engel Olan Durumlar Nelerdir?

    Hamileliğe Engel Olan Durumlar Nelerdir?  Türkiye’de ortalama her beş çiftten biri kısırlık sorunu yaşamaktadır. Kısırlık, günümüz koşullarında tüketilen besinler, yaşam alışkanlıkları, fiziksel aktivitenin düzeni gibi etkenler dolayısıyla sıkça karşılaşılan bir sorun haline gelmiştir. Bu gibi durumlarda yardımcı üreme yöntemlerine başvuran hastaların sayısı artarken, tedaviye başlamadan önce hamileliğe engel olan faktörlerin belirlenmesi ve soruna yönelik uygulanan tedavi seçeneklerinin değerlendirilmesi oldukça önem teşkil etmektedir. Aksi halde tedavinin maddi ve manevi kayıpları artabilmektedir. Ancak hamile kalamama sorunları yaşayan çiftlerin uzman bir doktora görülmesi ve gerekli tedavi şeklinin belirlenmesi ile çiftin çocuk sahibi olması mümkün olabilir.

    Bu nedenle hamileliğe engel olan en sık karşılaşılan durumlar aşağıdaki gibi olmaktadır:

    Hamileliğe Engel Olan Durumlar Nelerdir?

    • Yumurtlama bozukluğu

    Kadınların birçoğunda mevcut olan polikistik over sendromu adet periyodlarının düzensizliğine ve erkeklik hormonun artmasına yol açabilmektedir. Kadınların ortalama %10-15’inde yumurtalamayı engelleyen en sık görülen nedenlerden birisi, yumurtalama bozukluğudur. Hamilelik için aranan ilk kriter kaliteli yumurtalar olmaktadır. Vücudun doğurganlık sisteminde olan adet kanamaları çeşitli sebeplerle etkilenerek hamile kalamama problemleri meydana gelebilir. Adet düzensizlikleri, yumurtlama sisteminde bir aksaklık olduğunun göstergesi olabilmektedir. Aslında yumurtlama fonksiyonlarında yaşanan bir aksaklığın göstergesi olarak adet kanamaları değişmektedir. Özellikle beslenme, hastalık ve stres gibi hormonal düzeneği etkileyen sorunlar adet kanamalarını yani yumurtlama fonksiyonlarını olumsuz yönde etkilenmektedir. Ayrıca aşırı kilo, obezite ya da ideal kilonun çok daha altında olma ve troit bezlerindeki düzensizlik yumurtlama fonksiyonlarında etkin rol oynamaktadır.

    • Fallop tüplerinin tıkalı olması

    Gebeliğe engel olan diğer bir faktör ise, tüplerin tıkalı olmasıdır. Fallop tüpleri sperm ve yumurta hücrelerinin birleşmesini sağlamaktadır. Cinsel ilişkiden sonra spermler, rahim kanalına ve daha sonra rahim ağzına ulaşmaktadır. Buradan da tüplere ve oradan da yumurtaya erişmektedir. Şayet tüplerde bir tıkanıklık söz konusu ise, üreme hücrelerin bir araya gelmesi ve gebeliğin oluşma nerdeyse imkansızdır.

    • Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar

    Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, çikolata kisti, geçirilen dış gebelik operasyonları ve diğer pelvik operasyonlar çevre dokularda ve tüplerde adezyonlara (yapışıklık) neden olabilmektedir. Tüplerin tıkanması halinde normal yollardan gebeliğin elde edilmesi mümkün değildir. Özellikle endometriozis (çikolata kisti) ya da pelvik inflamatuar gibi üreme sistemini etkileyen durumlar fallop tüplerinin işlevselliği açısından büyük risk oluşturmaktadır. Ayrıca karın boşluğu iltihabı da aynı risk faktörlerini içermektedir. Bu gibi durumlarda genellikle tüp bebek tedavi yöntemleri tavsiye edilmektedir.

    • Erkek kaynaklı problemler

    Kısırlık sorunları, hem erkekte hem de kadında eşit oranda görülmektedir. Erkek kısırlığı günümüz koşullarında artmıştır. Sperm kalitesi, sperm sayısı ve hareketliliğin yeterli olmaması halinde kısırlık sorunu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca aşırı kilo, sigara ve alkol kullanımı sperm kalitesini etkilemektedir.

    • Kaliteli yumurtanın olmaması (ileri yaş)

    Her kadın belirli bir yumurta rezervi ile dünyaya gelmektedir. Yaş ilerledikçe, yumurta sayı ve kalitesinde azalma meydana gelir. Bu sebeple de kısırlık meydana gelebilmektedir.

    • Endometriozis (çikolata kisti)

    Halk arasında çikolata kisti diye tabir edilen endometriozis, kadınların her ay düzenli olarak adet kanamasını gerçekleştiren rahim iç astar dokusunun rahim dışında tüplere, yumurtalıklara ya da karın içi boşluğuna yerleşmesi sonucunda meydana gelen çikolatayı anımsatan kistik bir oluşumdur. Endometrium tabakasının rahim içinde adet kanamalarını gerçekleştiren fonksiyonelliği rahim dışındaki konumlandığı bölgede de devam etmektedir. Bu nedenle çevre dokularda adezyon ve kisttik yapılar meydana gelebilir. Üreme çağındaki kadınların %15-20’sinde görülen bu durum şiddetli adet kanamaları ve ağrı gibi belirtilerle ortaya çıkmaktadır. Ayrıca konumlandığı organların tüpler olması halinde tıkanıklığa neden olarak, hamile kalamama sorunları görülebilmektedir.

    Tüp Bebek Tedavisi Sorularınız için Tıklayınız!

    Hamileliğe engel olan hastalıklar nelerdir?

    • Polikistik over sendromu
    • Anovulasyon (yumurtlama olmaması, yumurtlama düzensizliği)
    • İleri derecede ciddi kronik hastalıklar (kalp, karaciğer vb.)
    • Hiperprolaktinemi
    • Trioid hormon bozuklukları (Guatr hastalıkları)
    • Yumurtalık ve tüpler ile ilgili geçirilen cerrahi operasyonlar
    • Endometriozis (çikolata kisti)
    • Rahim içerisinde bulunan septum, miyom ve benzeri patolojiler
    • Rahim ve yumurtalıkları içeren enfeksiyon hikayesi

    kaynak: http://jinekoloji.com/hamilelige-engel-olan-durumlar-nelerdir

  • Normal Doğum Yapanlara Öneriler

    Normal Doğum Yapanlara Öneriler

    Normal yani vajinal yolla doğum gerçekleştiren anneler, herhangi bir risk faktörü söz konusu değil ise, 24 saat içerisinde taburcu edilmektedir. Ancak anne ve bebek için doktorun gözetim altında olması gerektiği durumlarda bu süre uzayabilir. Fakat başarılı bir şekilde gerçekleşen doğumun ardından, herhangi bir risk durumu söz konusu değil ise, anne ve bebeği 24 saat içerisinde hastaneden ayrılabilir.

    Kadınların gebelik sürecindeki yaşadığı fizyolojik değişimlerin gebelikten sonraki dönemde tekrar normal fonksiyonlarına dönmesi için vücudun yapmış olduğu çalışma süreci lohusalık dönemi olarak adlandırılmaktadır. Özellikle annenin bu dönemlerde dikkat etmesi gereken birkaç önemli nokta yer almaktadır. Annenin bu 40 günlük süreç içerisinde hem kendi hem de bebeğinin sağlığı için daha rahat ve keyifli zamanlar geçirmesi açısından dikkat etmesi gereken birkaç tavsiye yardımcı olacaktır. Ayrıca bu öneriler, bağışıklık sisteminin korunmasını ve annenin bu süreçte ihtiyacı olan psikolojik desteği sağlamaktadır.

    Normal doğum yapan anneler için 9 tavsiye

    • Normal doğum sırasında eğer herhangi bir kesi işlemi uygulanmış ise annenin bu bölgedeki dikişlerin bakımına çok dikkat etmesi ve ihmal etmemesi gerekir. Özellikle epizyotomi (doğum kesisi) dikişlerinin açılmaması ve zarar görmemesi için annenin hareketlerine çok dikkat etmesi gerekir. Ani hareketlerden, ağır eşya kaldırma ve zorlayıcı fiziksel aktivitelerden uzak durması dikişlerin daha hızlı ve sorunsuz bir şekilde iyileşmesini sağlayacaktı Ayrıca annenin yaraları iyileşene kadar uzun süreli ayakta durmamaya özen göstermesi gerekir. Epizyotomi dikişleri genellikle estetik dikiş olarak, kendiliğinden erime özelliğine sahiptir. Bu nedenle doktorunuz aksini belirtmediği sürece dikişlerin alınmasına gerek olmadığı için, doktor dışında dikişlerinize müdahale etmemeniz gerekir.
    • Normal doğumdan sonraki ilk 24 saat sonra taburcu olan annelerin, doğumdan 1 hafta sonra mutlaka kontrole gitmesi gerekir. Yapılan bu kontrollerle doğum kesisin de oluşabilecek komplikasyon riskinin, anormal kanama durumunun, emzirme problemlerinin ve göğüs çatlarının giderilmesi açısından gerekli önlemleri iç
    • Anne sütü bebeğin fiziksel ve zihinsel gelişimi açısından dünyadaki tartışmasız en önemli besin maddesidir. Bu nedenle bebeğin ihtiyacı olan vitamin ve minerallerin ilk 6 ay boyunca anne sütünden karşılanması Ayrıca annenin emzirmesi, gebelik sürecinde aldığı kiloların verilmesinde etkili olduğu, bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçektir.
    • Annenin uzun ve yorucu gebelik sürecinden ve doğum eyleminden sonra, fiziksel ve psikolojik olarak dinlenmesi gerekir. Çoğu anne bebeğinin bakımı ile ilgilenirken, kendi sağlığını tehlikeye atmaktadı Bu nedenle annenin dinlenmesi ve vücut direncini kazanabilmesi için uyku ihtiyacını bebeğinin uyku saatleri ile karşılayabilir. Bunun dışında doğumdan sonraki 1 ay boyunca yoğun ve aşırı efor sarf ettirecek ev işlerinden uzak durması gerekir. Eğer anne beslenme ve uyku ihtiyacını yeterli düzeyde karşılayamaz ise, bağışıklık sistemi olumsuz yönde etkilenerek ciddi sağlık problemleri neden olabilir. Ayrıca bu durum bebeğin ihtiyacı olan sağlıklı gelişim sürecini de olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle annelerin doğumdan sonra dinlenmesi ve vücut direncinin arttırılması için beslenme alışkanlıklarına çok dikkat etmesi gerekir.
    • Doğumdan sonra doktor tarafından önerilen ilaçların mutlaka düzenli bir şekilde kullanılması Bu ilaçlar anne sütünün kalitesini ve miktarını etkilememektedir. Bu nedenle anneler bir an önce sağlığına kavuşmak için endişe duymadan, ilaçlarını düzenli bir şekilde kullanması önerilmektedir.
    • Doğumdan sonra vücut hızlı bir şekilde iyileşme sürecine girerek, eski sistematik döngüsüne kavuşmaktadı Annelerin en çok şikayet ettiği fazla kilolar ise, hafif tempolu yürüyüşler ile giderilebilmektedir.
    • Normal doğum yapan annelerde löşi kanamaları meydana gelmektedir. Doğumdan sonra 1 ay kadar görülen vajinal kanamalar için tampon yerine hijyenik pedlerin kullanılması ö
    • Yeni doğum yapan annelerin düzenli adet döngüsü yaklaşık 6 ay ile 1 yıl arasında gerçekleş Genel olarak 6. Ayla birlikte adet gören anneler, düzensiz bir şekilde bebeğini emziriyor ise, bu süreç 3 aya inmektedir.
    • Normal doğumdan sonra cinsel hayatın yeniden başlaması için ortalama süreç yaklaşık 1 aydı Ancak epizyotomi dikişlerinin iyileşmesine bağlı olarak bu süreç uzayabilir.

    Kaynak: http://jinekoloji.com/normal-dogum-yapanlara-oneriler

  • Hamilelikte Yüzde Leke İçin Doğal Çareler

    Hamilelikte Yüzde Leke İçin Doğal Çareler

    Anne adayı olarak çok sevinçlisiniz fakat hamilelik lekeleri canınızı mı sıkıyor? asla üzülmeyin! hamilelikte yüzde leke için doğal çareler makalemizde bu derdinize deva olabilecek çözüm yöntemleri sunduk. Hamilelik lekeleri kadınlarda gebelikte ortaya çıkan ve genellikle açık kahverengi tonlarında olan lekelerdir.
    Doğum lekeleri olarak da bilinen bu izler şayet tedavi edilmezse zamanla kalıcı hale gelebilir.
    Hamilelik Lekeleri Nasıl Geçer?
    Limon suyu ve Zerdeçal
    Hamilelikteki pigmentasyon için en iyi çarelerden biri de limon suyuyla zerdeçalın karışımıdır. 1 kaseye 1 yemek kaşığı limon suyu koyun, içine bir tutam zerdeçal ekleyip, güzelce karıştırın.Cildinizde lekelerin olduğu bölgeye sürün, 15 dakika bekleyip, soğuk suyla durulayın.

    Bal ve Badem
    1 kaseye blenderla öğüttüğünüz bademleri koyun ve üzerine 1 tatlı kaşığı bal ekleyin, ardından biraz limon suyu katın.
    Lekelerin olduğu yere sürüp 20 dakika bekletin.
    Yüzünüzü soğuk suyla yıkayıp, durulayın.

    hamilelikte_yuzde_leke (7)Domates Ve Yulaf
    Domates ve yulaf cilt lekelerini hafifleten , ağartıcı özelliklere sahip yiyeceklerdendir.
    Ayrıca yulaf iyi bir peeling ajanıdır, teninizi ölü hücrelerden arındırır, domates ise cildi besler, bakımını yapar. Yarım yemek kaşığı domates suyuna, 2 yemek kaşığı yulaf ve biraz yoğurt ekleyip hamur kıvamına getirin (leke küçükse daha malzeme kullanın.) Cildinizde lekelerin üzerine bu maskeyi uygulayın. Kuruduktan sonra yüzünüzü yıkayın.

    Yoğurt
    Yoğurt doğal cilt ağartıcalarındandır.
    Lekenin olduğu yere yoğurdu sürüp, 20 dakika kurumasını bekleyin.
    Ardından yüzünüzü soğuk ile yıkayın.

    hamilelikte_yuzde_leke (3)Badem ve Safran
    Hamilelikte cilt lekelerinden kurtulmak için badem ve safranlı karışımı deneyebilirsiniz.
    Bir miktar öğütülmüş bademe safran bitkisini katıp macun kıvamına getirin, içine biraz süt ekleyip lekelerin üzerine sürün. Maske kuruduktan sonra su ile yıkayın.

    Kırmızı Soğan
    Soğan hamilelikte görülen çiller ve koyu lekeler için en etkili çarelerdendir.
    Bir dilim soğanı lekeye sürüp, lekenin üzerini bastırmadan tahriş etmeden ovun.

    Sandal Tozu Ve Salatalık
    Sandal tozu ve salatalık cildi tedavi eden, yatıştıran özelliklere sahiptir.
    Biraz sandal tozu ve salatalık suyunu karıştırıp, lekeye uygulayın, yarım saat kalsın, daha sonra yüzünüzü soğuk suyla yıkayın.

     

  • Hamilelikte Basketbol Oynayabilir miyim?

    Hamilelikte Basketbol Oynayabilir miyim?

    Tebrikler hamilesiniz! sonunda anne olabileceksiniz! ne kadar güzel bir haber değil mi? ancak bu güzel müjdenin yanında gebelik süresince dikkat etmeniz gereken pek çok şey de sizi bekliyor! Hamilelikte spor yapmak da bunlardan yalnızca biri… Basketbol oynamayı seviyor ve gebeliğinizde de baskete devam etmenizde bir sakınca olup olmadığını merak ediyorsanız, makalemiz sizler için! Hamilelikte basketbol oynayabilir miyim? makalemizde bu konudaki doktor görüşlerine yer verdik.

    Hamileyken basket oynamak tehlikeli mi? Gebelikte basket oynayabilir miyim?

    Üzülerek söyleyebilir ki malesef oynayamazsınız. Tutkulu, bu spordan zevk alan ve hamileyken de devam etmek isteyen bir basketçi olsanız da, gebelikte basket oynamak hiç de güvenli değildir. Hamilelikte basket oynamamak gerektiğinin en önemli nedenlerinden biri basketin yüksek performans isteyen, yorucu bir spor olmasıdır. Hamilelikte basket oynamak çeşitli yaralanmalara, kazalara hatta düşük yapmanıza bile neden olabilir! Basket sporu atlama, zıplama sıçarama gibi hareketler gerektirdiğinden özellikle gebeliğin ilk 3 ayında çok tehlikelidir. Tüm bu hareketler düşük dahil olmak üzere bebekte çeşitli sağlık sorunlarının gelişimine yol açabilir.

    Hamileyken basket oynamanın riskleri

    Hamilelik ilerledikçe, rahmin hacmi ve şekli de artar, bu durum spor yaparken dengede durmanızı da güçleştirir.
    Basketbol oynarken ise sürekli hareket halinde olmanız gerekir. Ayakta durmalı, herhangi bir yöne hızlı bir şekilde hareket etmeli, karşı taraftan gelen hamleye göre ani dönüş yapmalıdır. Hızlı hareket ve ani dönüşler dengenizi kaybetmenize yol açıp, düşme riskini artırmaktadır. Basketbol oynarken, gebelikte düşme son derece tehlikelidir. Sadece yaralanmakla kalmaz, aynı zamanda önemli ölçüde doğmamış bebeğe de zarar vermiş olabilirsiniz.hamilelikte_basketbol_oynayabilir_miyim_2

    Çarpışma riski:
    Basketbol oynarken, diğer oyuncularla çarpışma olasılığı her zaman mevcuttur. Çarpışma sizin için olduğu kadar fetüs için de oldukça zararlıdır. Size önerimiz gebelik boyunca bu sporu yapmaya ara vermenizdir.

    Basket oynarken çok yükseğe zıplayıp, topu fileden geçirmek gerekir.
    Zıplama, atlama, hoplama gibi hareketler ise en önemli düşük nedenlerindendir.

    Hamilelik sırasında eklemleriniz, onu çevreleyen ligament maddesi tarafında yeterince desteklenmez, bu durum eklemlenlerinizi olası hasarlara karşı savunmasız hale getirir.
    Basketbol oynamak eklemlere basınç uygulayıp, ekstra yük bindireceğinden, basketbol gebeler için uygun bir spor dalı değildir.

     YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

     

  • Hamilelikte Voleybol Oynamak Tehlikeli midir?

    Hamilelikte Voleybol Oynamak Tehlikeli midir?

    Voleybol en sevilen sporlar arasında yer alır. Hamilelikte voleybol oynamak tehlikeli midir? makalemizde gebelikte yapılan bu sporun hamile kadının sağlığına olan etkilerinden bahsettik. Hamileliğinizi faal, hareketli bir şekilde geçirmeniz, fazla kilo almanızı önler, enerji seviyenizi yükseltir ve ruh halinize iyi gelir. Ancak voleybol oynamak gibi yanınızda bulunan takım arkadaşınızla her an çarpışma ve temas riski taşıyan sporlar biraz tehlikelidir. Yalnız şu var ki şayet hamilelikten önce aktif bir spor hayatınız varsa,
    spor yaparken daha dikkatli olursunuz ve bu durum tehlike oranını düşürür.

    Düşme riski

    Voleybol herhangi bir yönde hızlı hareket gerektiren bir oyundur. İlk trimesterde (yani ilk 3 ayınızda), fazla kilo almadığınızdan, risk olmadan rahat bir şekilde hareket etmek mümkün olabilir. Ancak karnınız büyüdükçe ağırlık merkeziniz göbek bölgesinde toplandığından, hızlı hareketler dengenizi bozup düşmenize yol açabilir. Düşmek yalnızca yaralanma durumları ile sonuçlanmaz, ayrıca bebeğinizin de zarar görmesine neden olabilir.

    Hamilelikte Voleybol Oynamak
    Hamilelikte Voleybol Oynamak

    Plasenta dekolmanı

    Voleybol, futbol gibi diğer oyuncularla her an çarpışma riski olabilen, yüksek temaslı bir spor değildir. Yalnız, ikili bir maç yaptığınızda, yanınızdaki takım arkadaşınızla çarpışma yaşayabilir, yahut topa uzanacağım derken yere kapaklanabilirsiniz. Yere şiddetle düşmeniz, plasenta dekolmanı olarak da bilinen, fetüsün rahim duvarından kopup düşük yapmanıza yol açabilir. Vajinal kanama ve şiddetli bel ağrısı plasenta dekolmanının belirtileri arasında yer alır. Plasenta dekolmanı acil tıbbi müdahale gerektiren bir durumdur.

    Amerikan Kadın Hastalıkları ve Jinekologlar Kongresi’ne göre, hamilelik sırasında, eklemleriniz onları çevreleyen ligamentlerden daha az destek alır ve bu destek eksikliği eklemlerinizi yaralanma yaşamaya daha duyarlı hale getirebilir. Voleybol oynamak, eklemler üzerine ekstra yük bindiren atlamayı gerektiren bir spordur.
    Yine voleybol oynarken gerekli hareketlerden olan hızlıca durmak, hızlı hamle yapmak da eklemleri olumsuz yönde etkiler. Alt sırt ağrısı, gebelik sırasında sık görülen bir sağlık sorunudur ve voleybol oynamak bu ağrının artışına yol açabilir.

    Dehidratasyona neden olabilir

    Gebelikte uzun süre spor yapmak vücudunuzdaki su miktarını azaltıp, susuz kalmanıza yol açabilir. Susuzluk özellikle hamile kadınlar için tehlikeli bir durumdur.
    Plaj voleybolu gibi açık havada, sıcakda yapılan sporlar da terleyip susuz kalmanızı tetikleyebilir.

    İlgili Konular

    Hamilelikte Sporun Faydaları Tıklayınız

     YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.
  • Hamilelikte Cinsel İlişki

    Hamilelikte Cinsel İlişki

    Gebeliğin ilk üç ayında anne adayı psikolojik ve fizyolojik olarak gebeliğe adapte olma sürecindedir. Gebeliğin ilk üç ayı gebelik belirtilerinin en yoğun yaşanadığı dönemdir ve kadının bu süreçte cinsellikten soğuması normaldir. İkinci üç aylara girildiğinde ise gebelik belirtileri hafifler, genital organlara giden kan akışıyla beraber anne adayının libidosu artabilir. Son üç ayda ise anne adayı gene cinsellikten soğuyabilir. Bu gelgitler, gebelik döneminde oldukça normaldir. Bu süreçte kadın kendini ne zaman hazır hissediyorsa, o zaman ilişkiye girmelidir. Unutulmaması gereken nokta ise, gebelik riskli bir gebelik değilse, gebeliğin her döneminde cinsel ilişkide bulunulabileceği ve ilişki sırasında bebekle herhangi bir temas olmadığıdır.

    Dikkat edilmesi gereken noktalar ise:

    • Cinsel ilişkiden sonra kramp tarzı ağrılar söz konusu oluyor ise,
    • Karında sertleşme meydana geliyor ise,
    • Vajinal kanamalar yaşanıyor ise,
    • Düşük ve erken doğum riski söz konusu olabilir. Bu durumda zaman kaybetmeden bir uzmana danışmak gerekmektedir. Cinsel ilişkiden bu gibi durumlarda kaçınmak gerekmektedir.

    Gebeliğin ilk üç ayında cinsel ilişki:

    Gebeliğin ilk aylarında kadın cinsel ilişkiden soğuyabilir. Anne adayının mide bulantıları, yorgunluğu, duygu durum değişimleri ve kokulara olan hassasiyeti sebebiyle cinsel ilişkide bulunmak istemeyebilir. Bu dönemde memelerde hassasiyet mevcuttur. Bazı anne adayları kokuya çok duyarlı olduğu için eşinin kokusunundan tiksinebilir. Bu hormonal ve geçici bir durumdur. Bu sebeple de endişe edilmesine gerek yoktur. Gebeliğin ikinci üç aylarında bu durum düzelecektir.

    İlk üç aylar, anne adayının gebelikle ilgili endişelerinin en yoğun olduğu dönemdir. Bu süreçte nasıl anne olacağına dair endişeler, maddi kaygılar, ilişki ile ilgili endişeler, ön plandadır. Bu sebeple de anne adayı ilk üç ay kendini ilişki için zorlamamalıdır.

    Gebeliğin 3-6. Ayı cinsel ilişki:

    Hamileliğin ikinci üç ayları 3 ve 6. Ay arasındadır. Bu süreçte anne adayı gebelik belirtilerini daha az yaşar, genital organlarına daha fazla kan akışı olur. Bu sayede de libidoda artış gözlemlenir. Anne adayı yoğun orgazmlar yaşabilir. Rahim büyüdüğü için kasılmalar da artacak bu sayede de orgazmlar daha güçlü olacaktır.

    Üçüncü üç aylarda cinsel ilişki:

    Üçüncü üç aylar gebeliğin 6. Ve 9. Aylarını ifade eder. Üçüncü trimester, gebelik dönemine ait belirtilerin yeniden yaşandığı bir dönemdir. Bu süreçte anne adayı yorgunluk, uykusuzluk, mide sorunları yaşayabilir. Yaklaşan doğumun etkisiyle de cinselliği yeniden arka planlara atabilir. Bu dönemde rahmin doğuma hazırlanması için braxton hicks kasılmaları oluşur. Karın da iyice büyüdüğü için rahat cinsel ilişki pozisyonu bulmakta güçlük çekilebilir. Ancak son dönemde de cinsel ilişkide bulunmanın herhangi bir sakıncası yoktur. Şayet anne adayı rahatsa ve herhangi bir sorun yaşamıyor ise cinsel ilişkide bulunabilir.

     

    Kaynak: http://hamilelik.com/hamilelikte-cinsel-iliski/

  • Gebelikte Bıldırcın Eti Ve Yumurtası Yemek

    Gebelikte Bıldırcın Eti Ve Yumurtası Yemek

    Hamileyseniz neyi yiyip neyi yiyemeyeceğiniz hakkında bunalmış olabilirsiniz, fakat üzülmeyin sitemizde bu konu hakkında yeterli bilgi mevcuttur. Gebelikte bıldırcın eti ve yumurtası yemek güvenlimidir? makalemizde bu konu hakkında bilgiler verdik.
    Bıldırcın eti çok popüler, sık tüketilen bir et olmadığı için maalesef bu etin hamilelikte güvenilir olup olmadığı konusunda bilgi bulmak zordur. Çoğu durumda, bıldırcın gebelik sırasında tamamen güvenlidir ve büyüyen fetüse bazı değerli besinler sunar. Siz yine de bu eti yemeden önce doktorunuza danışın.

    Bıldırcın ve Gebelik
    Pediatrician William Sears “Hamilelik Kitabı” yayınında bıldırcının hamile kadınların tüketebileceği güvenli kümes hayvanları içinde yer aldığını bildirmiştir.
    Aynı kitapta yüksek miktarda kurşun içerebilen ton ve somon balıkları, çiğ yumurta, kabuklu deniz hayvanları ise gebelikte uzak durulması gereken yiyecekler olarak zikr edilmiştir.

    Az pişmiş bıldırcın eti ise gıda zehirlenmesi, sistemik enfeksiyon gibi çeşitli sorunlara yol açıp, gelişmekte olan fetüse zarar verebilir. Bıldırcın eti yiyecekseniz iyi pişmiş olmasına ve hijyenik koşullarda hazırlanmasına dikkat etmelisiniz. Nörolog Lise Eliot ‘un “What’s Going on in There?” kitabında bıldırcın, tavuk, horoz vb kümes hayvanlarının antibiyotik ilaç ve hormona maruz kalması, ve gebe kadının bunu tüketmesinin teratojen etkiye yol açabileceğini bildiriyor. (Teratojen fetüs yahut embriyoda, beyin hasarına, körlüğe, büyüme bozukluklarına hatta ölüme yol açabilecek hastalık, ilaç ya da çevresel ajanlara verilen isimdir)

    Yabani bıldırcın genellikle daha güvenli olmasına rağmen, bu kuşun çeşitli kirleticiler ve diğer tehlikeli kimyasallara maruz olmadığını bilmek imkansız olduğundan, yabani bıldırcın etini yemekden de kaçınmalısınız.

    Bıldırcın Yumurtası
    Bıldırcın yumurtası taze ve iyice pişmiş olduğu sürece hamile kadınlar için güvenlidir. Kötü kokan, sarısında kahverengi bir leke olan, tarihi geçmiş bıldırcın yumurtalarından ise uzak durmalısınız. Uzmanlara göre az pişmiş yani cıvı olarak bilinen yumurtalar gıda zehirlenmesi riski taşıdığından özellikle gebelikte asla çiğ bıldırcın yumurtası tüketmemelisiniz.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir

     

  • Çikolata Kisti ve Belirtileri

    Çikolata Kisti ve Belirtileri

    Adet döngüsü içersinde her ay bir adet yumurta üretilir. Bu yumurta spermle birleşirse döllenme olur. Bu süreçte rahim gebelik için hazırlanır. Şayet gebelik oluşmaz ise hazırlanan bu yapı adet kanaması ile beraber vücuttan atılır ve tekrar süreç başlar. Bu dokuya endometrium denilmektedir. Fakat bu doku rahim dışında farklı bir yere yerleşebilir. Örnek olarak yumurtalıklara. Bu alana yerleşmiş olan yapı, her ay rahimde sergiledikleri davranışı sergilemeye devam ederek dökülmeye ve kanamaya devam ederler. Kanamalar, zaman içerisinde kistlere yol açar. Vücuttan atılamadıkları için biriken bu sıvılar, çikolata kistini meydana getirmektedir.

    Çikolata kisti, üreme çağındaki kadınlarda görülür. Yumurtalıklarda, tüplerde, bağırsak yüzeyinde, döl yatağında, karın zarı üzerinde, rahim arkasında olan boşlukta, vajenle bağırsağın son bölümünde görülebilir.

    Çikolata kistinin belirtileri nelerdir?

    • Adet öncesinde başlayan ve adet sırasında belirgin hale gelen ağrı
    • Yorgunluk ve sırta vuran ağrı
    • Adet sırasında kabızlık ya da ishal görülmesi
    • Bağırsak hareketlerinde düzensizlik olması
    • Belde ve kasık bölgesinde ağrı
    • Cinsel ilişki sırasında ağrı
    • Bacakları etkileyen ağrı
    • Gebe kalamama
    • Bulantı ve kusma etkisi
    • İdrar ve dışkıda kan görülmesi
    • Sık idrara çıkma

    Çikolata kisti niçin ağrıya neden olur?

    Rahim iç dokusu olan endometrium, rahim dışında bir alana yerleştiği zaman meydana gelen kanamalar sebebiyle iltihap oluşabilir. Bu sebeple de şiddetli ağrılar meydana gelebilir. Meydana gelen ağrılar, kistlerin kanaması sebebiyle meydana gelen atıkların komşu organ ve dokularında yapışıklığa sebep olur. Bu sebeple de kadın adet döneminde şiddetli ağrılar yaşabilir.  Cinsel ilişkide olan derin ağrılar ve kronik pelvik ağrılarının oluşma sebebi de, bu yapışıklıklar nedeniyledir.

    Çikolata kisti gebe kalmaya engel ve kısırlığa sebep olur mu?         

    Çikolata kisti, direkt olarak kısırlığa sebep olmaz. Ancak kısırlık sorunu yaşayan kadınların %40’ında çikolata kisti bulunmaktadır. Çikolata kisti sebebiyle meydana gelen yapışıklıklar fallop tüplerinde tıkanmaya yol açabilir. Böyle bir durumda da kısırlık meydana gelebilir.

    Çikolata kistinin oluşması engellenebilir mi?

    Çikolata kistinin oluşmasına yol açan faktörler net olarak aydınlatılamamıştır. Bu sebeple de oluşmasını engellemek adına bir yol bulunmaz. Ancak gebelik ve menopoz süresince çikolata kistlerinin gelişimi durmaktadır. Hastalığın ilk evrelerinde hormonal tedavi görülür. Şayet hastalık ilerlemiş ise cerrahi yöntemlere başvurulabilir.

    Cerrahi tedaviden sonra kadınların yaşı dikkate alınarak, 6 ayla bir yıl arasında doğal olarak gebe kalması beklenebilir. Bu gerçekleşmediğinde, yardımcı üreme yöntemlerinin uygulanması tavsiye edilir.

    Adet dönemindeki ağrıların çikolata kistinden olduğu nasıl anlaşılabilir?

    Adet döneminde yaşanan sancılar, kadınların büyük bir kısmının yaşadığı sorunlardır. Bu sancıların şiddetli olmasının birçok sebebi olabilir. Bu sebeplerin başında ise çikolata kisti gelmektedir.Çikolata kisti sebebiyle yaşanan sancılar ağrı kesiciler ile dindirilemez.  Ağrıların şiddetli olmasında, işe gitmeyi bile engellemesi halinde, günlük faaliyetlerin yapılmasını engellemesi, yaşam konforunu bozacak düzeyde olması gibi etkenler bulunuyorsa, kadının çikolata kisti açısından değerlendirilmesi tavsiye edilir.

    Çikolata kistinin hamilelik üzerindeki olumsuz etkileri nedir?

    • Fallop tüplerinin tıkanmasına yol açarak gebeliği engelleyebilirler.
    • Çikolata kistinden salgılanan bazı hormonlar ve maddeler yüzünden, tüplerin fonksiyon bozuklukları oluşabilir ve bu sebeple gebelik gerçekleş
    • Döllenmiş olan yumurtanın rahim içine yerleşmesine engel teşkil edebilirler.
    • Şayet çikolata kisti mevcutken gebe kalınmış ise, bu süreçte kistlerin boyutları değişmeden kalacaktı Ancak bu durumda kistin yerleştiği alan ve kistin boyutları oldukça önemlidir. Özellikle gebeliğin ilk üç aylarında çikolata kistleri düşüğe yol açabilir.

    Tüp Bebek Tedavisi sorularınız için tıklayınız!

  • Gebelik Belirtileri Nelerdir?

    Gebelik Belirtileri Nelerdir?

    Her gebelik kendine özgüdür, bu sebeple de her anne adayının yaşadığı belirtiler birbirinden farklıdır. Ancak yaygın olarak yaşanan gebelik belirtileri aşağıdaki gibidir:

    • Baş dönmesi

    Hamilelik süresince kan damarları genişler. Bu sebeple de tansiyon ani olarak düşebilir. Uzun süre oturduktan sonra ayağa kalktığınızda başınız dönebilir. Bu sebeple de uzun süre oturma ya da ayakta kalma durumlarında mutlaka dinlenme ya da pozisyon değiştirmek gerekmektedir.

    • Mide bulantısı ve kusma

    Anne adaylarının en yaygın yaşadığı sorunlardan biri mide bulantısı ve kusmadır. Hormonal değişimler bulantı ve kusmaya sebep olabilir. Bu durum genellikle sabahları yaşanmaktadır. Ancak günün her saatinde meydana gelebilir.

    • Memelerde büyüme veya hassasiyet

    Gebelik sürecinde vücutta hormonal değişimler meydana gelir. Bu sebeple de meme ucunda renk değişimleri, memelerde hassasiyet ya da ağrı söz konusu olabilir.

    • Halsizlik

    Hamilelik döneminde, vücudun iş yükü artar. Bu durumu desteklemek için ise metabolizma hızlanır. Bu sebeple de anne adayı her zamankinden daha yorgun ve halsiz hissedebilir. Bütün bunların dışında, hamilelik dönemi içerisinde progesteron şeklinde ifade edilen hormon, daha fazla salgılanır. Böylelikle de hormon yatıştırıcı etkisi ile yorgunluğu artırır. Bu sebepten dolayı halsizlik, yorgunluk ve normalden daha fazla uyuma ihtiyacı, hamilelik döneminin en sık karşılaşılan ve erken dönemde kendini belli eden olguların arasında bulunmaktadır.

    • Çok sık idrara çıkma

    Hamilelik sağlandıktan yaklaşık 10 gün sonra dahi, daha fazla tuvalete çıkma ihtiyacı hissedilir. Geceleri uykudan normalden daha çok uyanarak, idrara çıkmaya gereksinimi duyabilirsiniz. Hatta bazı anne adaylarında kabızlık da ortaya çıkmaktadır.

    • Hafif kanama

    Bu kanama yerleşme kanamasıdır. Toplum arasında üstüne görme şeklinde ifade edilir. Döllenmeden sonra yaşanan bu kanama, adet kanamasının olması gereken güne denk geldiği için anne adayları adet olduğunu sanabilir. Ancak adet dönemi kanaması ile mukayese edildiğinde, çok daha hafif ve benek benek şekilde olduğu görülür. Adet döngüsünde ortaya çıkan bu değişim veya düzensizliklerin de, bir takım sağlık sorunlarının sinyal verdiğini de unutulmamalıdır.

    • Akıntı 

    En önemli hamilelik belirtileri içerisinde, vajinal akıntılar bulunur. Bu dönemde yumurtalıkların daha aktif bir şekilde çalışması ve bebeğin rahimde her geçen gün daha çok büyüyüp gelişim göstermesi ile alakalı olarak vajinal akıntılara rastlanır. Ancak hamilelik dönemi içerisinde rastlanan bu akıntı rengi ve kokusu, mantar enfeksiyonlarının oluşumunun da habercisi olabilir. Hamilelik dönemi içerisinde meydana gelen akıntı renksiz ve kokusuzdur. Kaşıntı veya rahatsız bir koku ile beraber ortaya çıkan akıntılar için mutlaka bir kadın doğum doktoru ile görüşmelisiniz.

    Ruh halinde değişimler:

    Hormonal değişimler sebebiyle anne adayının duygu durumu da değişmektedir. Bir anda sinirlenebilir ya da bir anda mutsuz olabilir. Bu durumlardan hormonal değişimler sorumludur.

    Tüp Bebek Tedavisi sorularınız için tıklayınız!