Etiket: hamilelik

  • Gebe kalmak için neler yapılmalı?

    Gebe kalmak için neler yapılmalı?

    Gebe kalmak için neler yapılmalı? İstemelerine rağmen gebelik elde edemeyen çiftlerden bazılarında altta yatan problem uygun zamanda ve yeterli sıklıkta ilişkinin olmaması, ya da uygulanan yanlış yöntemler gibi çok basit nedenler olabilir.

    Gebe kalmak için neler yapılmalı?

    Kadınların herhangi bir ayda gebe kalma olasılıkları %20-25 arasındadır. Çiftler bilgi eksikliği nedeni ile yaptıkları bazı davranışlar yoluyla bu olasılığı azaltabilirler. Kısır olduklarını düşünen bazı çiftlerde alınacak basit tedbirler ve uygulanacak çok kolay yöntemler ile hiçbir tedaviye gerek kalmadan gebelik elde edilebilir.

    Uygun zaman
    Gebelik isteyen çiftler için cevaplandırılması gereken ilk soru en uygun zamanın ne olduğudur. Düzenli adet gören kadınlarda yumurtlama genelde adet siklusunun 14. gününe denk gelir. (adet kanamasının başladığı günden itibaren 14. gün). Ancak yumurtlama tarihinde sapmalar olabileceği, ve sperm ile yumurta hücresinin kadın vücudu içinde yaşama potansiyeli göz önüne alındığında 9 ile 15. günler arasında gün aşırı cinsel ilişki olması gebelik şansını yükseltir.
    İlişkinin her gün önerilmemesinin sebebi erkeğin sperm kalitesini düşürmemektir. Her ilişkiden önce erkeğin en az 48 saat süreyle boşalmaması özellikle sperm sayısı düşük ya da sınırda olan erkekler için yararlıdır. Alınabilecek başka bir önlem de ilişkinin sabah olmasıdır. Boşalmanın olmadığı geceyi takip eden sabah erkeğin sperm düzeyleri en yüksek sayıdadır. Ancak bu ilişkiler yaşanırken “bugün mutlaka ilişkide bulunmamız gerekir” şeklinde stres yaratmak gebelik açısından olumsuz etki gösterir. Bu stresi gidermek için olayı kendi haline bırakmak veya egzersiz, yürüyüş gibi stres giderici faaliyetlerde bulunmak gereklidir. Unutulmamalıdır ki üreme sistemini yöneten bütün hormonlar hem fiziksel hem de ruhsal strese karşı hassasdır.

    Uygun Şekil
    Gebelik için uygun dönem saptandıktan sonra ikinci aşama cinsel birleşmenin şeklidir. Pek çok pozisyon gebelik için uygun ortam yaratmaz. Normal bir ilişki sonrası gebelik oluşabilmesi için spermlerin vajinaya uygun şekilde bırakılması ve vajinanın spermlerin rahim içine doğru ilerleyebilmesi için uygun pozisyonda durması gerekir. Bu şartları sağlayan pozisyonlar erkeğin üstte olduğu, kadın ve erkeğin yana doğru dönük olduğu pozisyonlar ile kadının diz-dirsek pozisyonunda olduğu şekillerdir. Erkeğin üstte olduğu durumda kadının kalçaları altına bir yastık yerleştirerek pelvisini yükseltmesi spermlerin doğru yönde ilerlemelerine yardımcı olur. Diz-dirsek pozisyonu ise özellikle sperm sayısı düşük olan durumlarda ek fayda sağlar. Oturur pozisyonda, kadının üstte olduğu veya ayakta olan cinsel ilişkiler gebelik elde etmek için uygun değildir.

    İnsanlarda cinsel ilişkinin amacı büyük ölçüde haz almak olmasına rağmen biyolojik açıdan primer amacı soyun devamını sağlamak yani gebelik elde etmektir. Bu amaç dışında birleşme doğada sadece insanda ve birkaç türde daha olmaktadır. Gebelik elde etmek isteyen çiftler bu nedenle ilişki esnasında bazı etkinliklerden kaçınmalıdırlar. Bunların başında oral seks gelir. Tükrük içinde bulunan birtakım enzimler ve bakteriler spermlerin dölleme kabiliyetini azaltır, hatta spermlerin ölümüne neden olabilir. benzer şekilde anal seks de sperm aktivitesi üzerinde olumsuz etki yaratabileceğinden bu tür ilişkilerden kaçınılmalıdır. Yine benzer mekanizma ile ilişki esnasında kullanılabilen kayganlaştırıcılar da sakıncalıdır. Özellikle petrol bazlı olan vazelin, masaj yağları gibi maddeler kesinlikle kullanılmamalı, mutlaka kayganlaştırıcı kullanılması gerekiyor ise su bazlı olanlar tercih edilmelidir. Gebelik arzulayan çiftlerin su altında veya içinde ilişkide bulunmaları vajen pH’ı bozulacağından sakıncalıdır. Sıcak su da sperm sayısı ve hareketliliğini bozacağından önerilmez.

    İlişki sonrası
    Eğer ilişki sonrası kadın hemen ayağa kalkarsa fazla miktarda meni dışarıya kaçacaktır. Spermler rahim ağzına ulaşacak yeterli zaman bulamadıkları için bu durum gebelik elde edilmesi açısından önemlidir. Gebe kalmak isteyen bir kadın ilişkiden hemen sonra ayağa kalkıp idrar yapmaya ya da yıkanmaya gitmemelidir. İdeal olan kalçalarının altına bir yastık koyarak 20-30 dakika kadar yatmasıdır. Erkek de meni kaçağını azaltmak için birkaç dakika kadar kendini geri çekmemelidir.

    Vajina dışarıdan kulanılan herhangi bir maddeye gereksinim duymadan kendi kendini temizleyebilen ve uygun ortamını yaratan bir organdır. Adet kanaması ve ilişki sonrasında dahi vajina sağlıklı kalabilmek için kendi önlemini alır.(Eğer ilişkiden sonra kötü bir koku duyuluyor ise bu enfeksiyonun belirtisi olabilir ve doktor kontrolü gerekir). Sadece gebelik isteyenlerde değil hiçbir kadında vajinal duş önerilmez.İlşiki öncesi yapılan duş vajen pH’ını değiştireceğinden gebelik şansını olumsuz yönde etkiler. Spermin yaşama şansı tehlikeye girer, ilişkiden hemen sonra yapılan duş ise spermleri ortamdan uzaklaştıracağından, şansı azaltır. Ayrıca duş, bakterileri kadın üreme sistemi içinde yukarılara doğru zorlayarak enfeksiyon ve dolayısı ile infertilite şansını arttırır.

    Özet

    Gebe kalmayı planladığızda 3 ay öncesinden korunmayı bırakın
    Gebe kalmak için en uygun zamanda gün aşırı ilişkide bulunun
    Gebelik için uygun dönemdeki ilk ilişkiden önce ve iki ilişki arasında erkeğin 48 saat boşalmamasının ideal olduğunu unutmayın
    Sabah erken saatte ilişkide bulunun
    Kayganlaştırıcı kullanmayın
    Hiçbir zaman vajinal duş yapmayın
    Vajinanın doğal duruşunu sağlayan gebelik için uygun pozisyonları tercih edin
    Alternatif seks yöntemlerinden uzak durun
    Su altında ilişkide bulunmayın.

     

    Kaynak: mumcu.com

  • Gebelikte yapılan egzersiz yararlı mı?

    Gebelikte yapılan egzersiz yararlı mı?

    Gebelikte yapılan egzersiz anne hem de bebek için yararlı..! Geleneksel görüş erken doğum riskini arttırbileceği endişesiyle gebeliğin son dönemlerinde egzersizden kaçınmak şeklindeydi. Oysa son dönemlerde bu görüş yavaş yavaş terkediliyor. Konu ile ilgili yapılmış bütün çalışmaları bir arada değerlendiren yeni bir derleme gebelik sırasında yapılan egzersizin hem anne adayı hem de bebek açısından pek çok yararları olduğunu ortaya koydu.

    Kadın hastalıkları ve doğum konusundaki en prestijli dergilerden bir tanesi olan American Journal of Obstetrics & Gynecology’de yayınlanan çalışmanın yürütürcüsü, Amerika Birleşik Devletlerinin Philadelphia eyaletinde bulunan Thomas Jefferson Universitesi doktorlarından profesor Vincenzo Berghella egzersiz sırasında salgılanan norepinefrinin rahim kasılmalarını başlatabileceği ve bunun da erken doğuma yol açabileceği korkusunun aslında gerçek olmadığını i̇leri sürüyor.

    Gebelikte yapılan egzersiz yararlı mı?

    Dr. Berghella ve arkadaşları konuyla ilgili yapılmış literatürde yer alan dokuz randomize kontrollü çalışmanın sonuçlarını bir arada değerlendirilmişler.

    Çalışmaya dahil olan 2059 kadının yarısı aerobik egzersiz grubuna diğer yarısı ise kontrol grubuna ayrılmış.

    Çalışma grubundaki kadınlar 10 hafta süreyle ya da doğumlarına kadar haftada üç yada dört kez 35-90 dk sürecek şekilde egzersiz yaparken kontrol grubundaki kadınlar hiç egzersiz yapmamış.

    Sonuçlar egzersiz yapan ve yapmayan kadınlar arasında 37. haftadan önce gerçekleşen doğum yani erken doğum oranları açısından herhangi bir fark olmadığını göstermiş.

    Buna karşılık egzersiz yapan grupta vajinal doğum oranları sezeryana göre bir miktar daha fazla bulunmuş.

    Çalışmacılar aynı zamanda kontrol grubu ile karşılaştırıldığında egzersiz yapan kadınlarda gebeliğe bağlı şeker hastalığı ve gebeliğe bağlı yüksek tansiyonun da daha az görüldüğünü saptamışlar.

    Bebekler açısından bakıldığında ise araştırmacılar düşük doğum ağırlığı ya da ortalama doğum ağırlığı açısından egzersiz yapan ve yapmayan gruplar arasında herhangi bir fark saptamamışlar.

    Çalışmaya dahil olan tüm hamile kadınlar tek bebek bekleyen, ikiz olmayan ve gebelik öncesinde normal kiloda olan kadınlarmış. Aynı zamanda egzersiz yapmalarının önünde tıbbi bir engel olan kadınlar çalışma harici bırakılmış.

    Prof. Berghella bu çalışmadan elde edilen sonuçların American Congress of Obstetricians and Gynecologists (ACOG), ve Centers for Disease Control and Prevention (CDC) tarafından yayınlanan ve gebelerin haftada en az 150 dk orta yoğunlukta aerobik egzersiz yapmalarını öneren rehberler ile paralellik gösterdiğini belirtiyor.

    Ancak her gebe kadının birbirinden farklı olduğu ve egzersiz toleransının değişik olabileceği gözden çıkartılmalı.

    Aerobik egzersiz ile kastedilen yüzme ve yürüyüşte olduğu şekilde kol ve bacak kasları gibi gruplarının ritmik olarak çalıştırıldığı aktivitelerdir.

    Orta şiddette egzersiz ile anlatılmak istenen ise kalp hızını yükselten ve terletecek düzeyde aktivitelerdir. Orta şiddette bir egzersiz yaparken konuşabilirsiniz ancak şarkı söyleyemezsiniz.

    Gebelik sırasında egzersiz yaparken yada egzersiz yapmaya karar verdiğinizde mutlaka gebeliğinizi takip eden doktorunuz ile görüşmeli ve onayını almalısınız.

     

    Kaynak: mumcu.com

  • Gebelik ve Grip Aşısı

    Gebelik ve Grip Aşısı

    Influenza yani grip salgınları kış aylarında sık görülen ve sadece Amerika Birleşik Devletlerinde her yıl 20.000’den fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olan ciddi enfeksiyonlardır. Bu hastaların büyük bir kısmı 65 yaşından büyük kişilerdir. Hastalık çocuklarda daha sık görülmekle birlikte ciddi komplikasyonlar ve ölüm 65 yaş üzerinde daha fazladır.

    Gebelik ve Grip Aşısı

    Gribi ve neden olduğu ciddi koplikasyonları önlemenin tek ve en etkili yolu grip aşısıdır.

    Amerikan Bağışıklama Ugulamaları Tavsiye Komitesi grip aşısının asıl hedef kitlesini şu şekilde bildirmektedir:

    1. 65 yaşından büyükler
    2. Yaşı kaç olursa olsun kronik hastalığı olanlar (astım, diabet vb.)
    3. Yüksek risk altındaki kişiler ile temas halinde olanlar (sağlık personeli)
    4. Hamileliklerinin 2. ya da 3. trimesteri salgın dönemine denk gelen kadınlar

    Grip aşısı genelde 3 tür Influenza virüsüne karşı bağışıklık sağlar. Aşının içeriği her yıl değiştirilerek o yıl içinde salgınlara neden olması beklenilen virüslere karşı olacak şekilde üretilir.

    Tavuk yumurtasından elde edilen besi yerlerinde üretilen virüsler inaktive hale getirilerek enfeksiyone neden olma potansiyelleri ortadan kaldırılır ancak vücutta antiko üretimini uyarma özellikleri kaybolmaz.

    Etkinliği
    Aşının etkinliği genelde aşı yapılan kişinin yaşına ve o yıl enfeksiyona neden olan virüsle aşının içerdiği inaktive virüsün benzerliğine bağlıdır ve ortalama %70-90 civarındadır.

    Hamilelerde grip aşısı
    Özellikle hamileliğin son dönemlerinde gribe yakalanan kadınlarda komplikasyon görülme riski artmaktadır. 1998 yılında yapılan bir araştırmada 17 sezon boyunca yapılan incelemeler sonucu hamile kaınlarda grip nedeni ile hastaneye yatırılarak tedavi edilmeyi gerektirecek kadar şiddetli yakınmaların hamile olmayanlara göre çok daha fazla görüldüğü ortaya konmuştur. Yine 1918-19 ve 1957-58 yıllarında tüm dünyayı etkileyen salgınlar sırasında pekçok hamile kadının da hayatını kaybettiği bilinmektedir.

    Hamilelik sırasında kalp atım hızında, kalbin pompaladığı kan miktarında, oksijen tüketiminde, akciğer kapasitesinde ve bağışıklık sisteminde ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler, gribe bağlı komplikasyonların görülme olasılığını arttırmaktadır.

    Bu bulguların ışığında Amerikan Hastalık Kontrol Merkezi (Centers for Disease Control and Prevention) grip sezonunda 2. ya da 3. trimesterda olacak olan tüm hamile kadınların grip aşısı olmalarını önermektedir. Amerikadaki diğer bilimsel dernekler de bu öneriyi desteklemektedir.

    Grip aşısı inkative virüs aşısı olduğundan yai canlı virüs içermediğinden gebelikte kullanımının herhangi bir sakıncası yoktur. İkibin hamile kadın üzerinde yapılan bir araştırmada aşının ne anne adayı ne de bebek üzerinde herhangi bir olumsuz etkisinin olmadığı gösterilmiştir. Benzer ancak daha az sayıda kadın üzerinde yapılan başka bir araştırma da aynı sonucu vermiştir.

    Grip aşısı gebeliğin her döneminde güvenli olmakla birlikte, ilk trimesterda çok gerekli olmadıkça ilaç kullanımından kaçınma geleneği nedeni ile pekçok hekim aşıyı bu dönemin sonunda yaptırmayı uygun görmektedir. Yine ilk trimesterda düşük olma olasılığı fazla olduğundan bu dönem atlatıldıktan sonra aşının yapılması daha uygundur.

    Aşı aynı zamanda emziren annelerde de güvenle yapılabilir.

    Kimlere yapılmaz?
    Grip aşısı, aşının içinde bulunan maddelere ve özellikle yumurtaya karşı alerjisi olanlara yapılamaz.

    Ne zaman yapılır?
    Grip aşısı için en uygun dönem Ekim ve Kasım aylarıdır. Ancak bu aylarda hamileliklerinin ilk trimesterını yaşayanlarda ertelenebilir. Aşı kas içi enjeksiyon olarak koldan yapılır.

    Yan etkiler
    Grip aşısı canlı virüs içermediğinde hastalığa neden olmaz. Aşı sonrası erken dönemde ortaya çıkan grip tamamen rastlantısaldır.

    En sık karşılaşılan yan etki enjeksiyon alanında görülen şişlik ile hassasyettir ve olguların %10-64’ünde görülür.

    Ateş, halsizlik, kas ağrısı gibi elirtiler özellikle ilk kez aşı olanlarda 6-12 saat sonra ortaya çıkabilir ve genelde 1-2 günde kaybolur.

    Nadiren alerjik reaksiyon ve anafilaksi gelişebilir. Yine çok nadir olarak Gullain-Barre Sendromunun ortaya çıkabileceği bildirilmiştir.

    Sonuç olarak hamilelikte grip aşısı güvenlidir ve yapılması önerilmektedir.

    Kaynak: mumcu.com

  • Hamilelikte kullanılması sakıncalı olan bitkiler

    Hamilelikte kullanılması sakıncalı olan bitkiler

    Bitki çayları son zamanlarda giderek popülerite kazanan içecekleridir. Eskiden sadece aktarlarda satılan bitkiler ve bunlardan elde edilen çaylar günümüzde hemen her markette pazara sunulmaktadır.

    Bitkilerin hastalıkları tedavi edici etkisi ve bu amaçla kullanımı neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. Bazı kültürlerde ayrı öneme sahip olan şifalı bitkiler günümüzde de bazı hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Ancak bu uygulamaların hemen hiçbir bilimsel verilere dayanmamaktadır.

    Homeopatik olarak adlandırılan bu tedavilerin etkinliği konusunda bilimsel çalışmalar olmadığı gibi bunalrın hamilelik ve emzirme dönemlerinde kullanımı ve etkileri ile ilgili de elimizde hemen hiç veri bulunmamaktadır. Ayrıca bu tip ilaç etkisi olan şifalı bitkilerin bazıları hatta çok masum gibi görünenleri bile yüksek dozlarda alındığında zehir etkisi ya da istenmeyen etki oluşturabilmektedir.

    Hamilelikte kullanılması sakıncalı olan bitkiler | 1

    Bu bitkilerin bir çoğu kaynatılarak suyu içilmekte ya da direkt olarak yenilerek alınmaktadır.

    Kesin olarak güvenli olduğu bilinmeyen bu tür şifalı olduğu ileri sürülen ot ve bitkileri hamileliğinizin ilk ve son trimesterlarında tüketmemeniz yararlı olabilir.

    Bununla birlikte piyasada satılan hazır poşet çayların içindeki maddelerin çoğu normalde diyetiniz içinde bulunan ve büyük olasılıkla hamilelik sırasında zararlı etki göstermeyen maddeler içerir. Bu tür çayları aşırıya kaçmadan tüketmenizde bir zarar yokmuş gibi görünmektedir.

    Bitkisel çay içmek isterseniz satın alırken içerdiği maddelere göz atın. İçindekiler eğer diyetinizde zaten bulunan portakal kabuğu, limon, adaçayı gibi bildik maddeler ise içmenizde sakınca yoktur. Ancak aslan kulağı, yarpuz, cohosh gibi garip ve daha alışık olmadığınız maddeler içeriyorsa kullanmamanız daha uygun olabilir.

    Bazı maddeler ise düşük miktarlarda alındığında yararlı olabilirken yüksek miktarlarda olumsuz etkiler yaratabilir. Bu tür bitkilere en güzel örnek sinameki’dir. Sinameki barsakları uyarıcı etkiye sahip bir bitkidir ancak yüksek miktarlarda alındığında dehidratasyon ile sonuçlanabilecek ciddi ishal tablolarına yol açabilir. Bu hem sizin için hem de karnınızdaki bebeğiniz için hiç hoş olmayan bir durumdur.

    Bazı bitkilerin ise rahim kasılmasını uyarıcı etkileri vardır. Pekçoğu yaygın olarak kullanılmayan bu maddeler doğum sancılarını başlatabileceğinden gebeliğin son dönemlerinde kullanılmaları önerilmez.

    Bir başka konu da ithal çaylardır. İthal çayların içinde ülkemizde yetişmeyen bazı otlar bulunabilir. Bu nedenle içeriğinden emin olunmayan çayların kullanılmaması daha uygun olabilir.

    Kısaca özetlemek gerekir ise yiyecek olarak kullanılan bitkilerin çay şeklinde de alınmasında bir sakınca yoktur.

    Genel olarak hamilelikte kullanılması ya da aşırı miktarlarda alınmaması önerilen bitkiler ve olası etkileri aşağıdaki tabloda incelenebilir.

    Hamilelikte kullanılması sakıncalı olan bitkiler | 2

    Hamilelikte kullanılması sakıncalı olan bitkiler

    Bitki Olası etkisi
    Aloe Vera Yaprakları müshil etkisi gösterdiğinden ağızdan alınmamalıdır
    Sarı çiğdem, Cohosh, (Colichicum autumnale) Yüksek dozlarda alındığında hücre bölünmesini etkileyerek doğum defektlerine neden olabilir.
    Fesleğen (reyhan) yağı Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
    Kanotu (Sanguinaria canadensis) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir. Kusmaya neden olabilir.
    Aslan kulağı (Caulophyllum thalictroides) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
    Karanfil yağı Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
    Eşekkulağı, karakafes (Symphytum officinale) Bebek için toksik maddler içerdiğinden kullanılmamalıdır.
    Pamuk kökü (Gossypium herbaceum) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
    Dong quai (Angelica polymorpha var. sinensis) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
    Koyungözü (Tanacetum parthenium) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir..
    Kırlangıç otu (Chelidonium majus) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir..
    Ardıç ve ardıç yağı (Juniperus communis) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
    Ökseotu (Viscum album) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir. İçerdiği toksik maddeler plasentadan bebeğe geçebilir.
    Yarpuz (Hedeoma pulegioides) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
    Kınakına (Cinchona officinalis) Geçmişte sıtma tedavisinde kullanılan bu bitki körlük ve komaya neden olabilir.
    Yalancı Ginseng (Panax notoginseng) Doğum anomalilerine neden olabilir.
    Sedefotu (Ruta graveolens) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
    Kafuriye (Artemisia abrotanum) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir. Doğum anomalilerine neden olabilir.
    Adasoğanı (Urginea maritima) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir. Doğum anomalilerine neden olabilir.
    Solucan otu(Tanacetum vulgare) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir. Doğum anomalilerine neden olabilir.
    Yabani yer elması (Diascorea villosa) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.

    Hamilelikte aşırı miktarlarda kullanılması zararlı olabilecek bitkiler.

    Bitki Olası etkisi
    Akçaağaç (Rhamnus frangula) Çok kuvvetli bir müshildir ve bu nedenle yüksek dozlarda uzun süre kullanılmamalıdır.
    Melekotu (Angelica archangelica) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Anason ve anason tohumu yağı (Pimpinella anisum) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır, düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir ancak yağı kullanılmamalıdır.
    Kimyon (Carum carvi) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Akdiken kabuğu (Rhamnus purshiana) Çok kuvvetli bir müshildir ve bu nedenle yüksek dozlarda uzun süre kullanılmamalıdır.
    Kereviz tohumu ve yağı (Apium graveolens) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Papatya yağı Rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak papatya çayı içilebilir.
    Tarçın (Cinnamomum zeylanicum) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Çuha Çiçeği(Primula veris) Çok kuvvetli bir müshildir ve bu nedenle yüksek dozlarda uzun süre kullanılmamalıdır.
    Rezene ve rezene yağı Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Çemenotu (Trigonella foenum-graecum) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Sarımsak(Allium sativa) Yüksek miktarlarda tüketilmesi mşde yanmasına neden olabileceği gibi emzirme döneminde süte kendine özgü kokusunu verebilir.
    Yasemin yağı Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır.
    Kore Ginsengi (Panax ginseng) Yüksek dozlarda alınması kız bebekte erkeklik hormonlarının yükselmesine neden olabilir.
    Lavanta (Lavendula argustifolia) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Meyankökü (Glycyrrhiza glabra) Yüksek dozlarda kan basıncını arttırabilir.
    Yaban kerevizi (Levisticum officinale) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Mercanköşk, keklik otu (Origanum vulgare) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Sarısakız, mür (Commiphora molmol) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Maydonoz (Petroselinum crispum) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı ve fetusu irrite edici etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Nane yağı Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak kuru nane ya da nane yaprağı yemeklerde kullanılabilir. nane yağı ise kullanılmamalıdır.
    Ahududu yaprağı ve çayı (Rubus idaeus) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır. Doğumu kolaylaştırmak için kullanılabilir.
    Ravent kökü(Rheum palmatum) Çok kuvvetli bir müshildir ve bu nedenle yüksek dozlarda uzun süre kullanılmamalıdır.
    Biberiye ve biberiye yağı Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Safran (Crocus sativa) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Adaçayı Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Sinameki (Senna alexandrina) Çok kuvvetli bir müshildir ve bu nedenle yüksek dozlarda uzun süre kullanılmamalıdır.
    Siyah çay(Camellia sinensis) Fazla miktarda alınması çarpıntıya neden olabilir.
    Kekik yağı (Thymus vulgaris) Rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi olabilir ancak kuru kekik yemeklerde kullanılabilir.
    Mine çiçeği (Verbene officinalis) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.

     

    Kaynak: mumcu.com / Dr. Ahmet Mumcu

  • Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları

    Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları

    Karnızındaki bebek doğup da onunla tanıştıktan sonra hayatınız bir süre eski düzenine girmeyecek ve eski halinize gelmeniz biraz zaman alacak bunun farkındasınız. Örneğin aldığını kiloları verip hamile kalmadan önceki halinize dönmeniz için biraz zamana ihtiyacınız var. Benzer şekilde yatak odası departmanı için de eski düzene dönmek biraz zaman gerektirebilir

    Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları

    Doğum sonrası genelde ilk 6 haftalık sürede cinsel ilişki olmamasını öneriyoruz. Bunun nedeni yeni annenin hem fizyolojik hem de psikolojik açıdan kendini toparlaması ve bunun yanında olası bir enfeksiyon riskini en aza indirmek. Dünyanın kadın hastalıkları ve doğum konusundaki en saygın bilimsel dergilerinden biri olan British Journal of Obstetrics and Gynecology dergisinde yayınlanan bir makaleye göre yeni annelerin çoğu bizim bu önerimize uyuyorlar hatta daha uzun bile bekliyorlar

    Doğum sonrası seks
    Doğum sonrası seks

    Avusturalya’da bulunan Murdoch Children’s Research Institute araştırmacıları ilk kez anne olan 1507 kadın ile ilgili çalışmalarında doğum sonrası ilk cinsel ilişkinin ne zaman olduğunu sorgulamışlar. Buna göre 6. haftanın sonunda hastaların %41’i, 8. haftanın sonunda %65’i ve 12. haftanın sonunda %78’i vajinal seks yaptığını bildirmiş.

    İncelemede doğum sonrası ilk ilişki için beklenilen sürede en önemli etkenin doğum sırasında herhangi bir komplikasyon olup olmadığı ortaya çıkmış. Sezaryen olan, doğumda epizyotomi açılan ya da benzeri bir komplikasyon yaşayan kadınların bekleme sürelerinin anlamlı olarak 6 haftadan daha uzun olduğu saptanmış.

    Çalışma, doğum sonrası seks yaşantısının normale dönme süresi ile ilgili evrensel bir süre olmadığını göstermiş. Herşeyin 6 hafta sonra normale döneceği şeklinde kesin bir zaman sınırı herkes için geçerli değil özellikle de cinsel yaşantı konusunda.

    İyileşme ve normale dönme sadece fiziksel iyileşme anlamına gelmiyor. Ruhsal iyileşmenin de tamamlanması gerekli. Bir çok yeni anne bebeğinin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken çok meşgul ve yorgun olduklarından cinselliği düşünecek enerjileri kalmıyor. Bazıları ise doğum sonrası cinsel ilişkinin ağrı ve acıya neden olacağı korkusu yaşayabiliyorlar. Bunların hepsi normal ve insani davranışlar ve kadının bundan dolayı suçluluk duyması gereksiz ve anlamsız.

    Gebelik ve lohusalık döneminde cinselik ile ilgili en sık karşılaşılan 4 yanlış bilgi ise şunlar

    1. Gebelikte cinsel istek (libido) azalır

    Gebe bir kadının libidosunda azalma tamamen normal bir durumdur. Bu azalma özellikle yakınmaların fazla olduğu ilk üç aylık dönemde en fazladır. Ancak bu tüm gebeler için geçerli değildir. bazı kadınlarda artan hormonların etkisi ile libido artışı gözlenebilir. Özellikle gebelik ilerledikçe kadın kendi vücut hatlarını daha fazla beğenip kendini daha seksi hissedebilir. Pek çok çift dokuz ay boyunca tatminkar ve keyifli bir cinsel yaşantıya sahip olurlar. Burada önemli olan neyin normal neyin anormal olduğuna takılmamaktır çünkü normal diye bir şey yoktur.

    2. Seks bebeğe zarar verebilir.

    Gebelikte yaşanan cinsel ilişkinin bebeğe zarar vermesi olanaksızdır ancak bu yanlış inanış hemen hemen tüm kültürlerde inatçı bir şeklide varlığını sürdürmektedir. Bu korku çoğu zaman erkeklerde daha güçlüdür.

    Eğer erken doğum riski, plasenta previa, nedeni açıklanamayan vajinal kanama, rahim ağzında açılma gibi bir komplikasyon yoksa ve doktorunuz gebelik sırasında seksi yasaklamadıysa çoğu zaman cinsel ilişki anne adayı ve bebek açısından %100 güvenlidir. Ancak gebelik haftasına bağlı olarak ilişki poziyonlarında rutin dışına çıkmak gerekebilir. Gebeliğin yaklaşık 15-20. haftalarından itibaren sırt üstü yatmanın önerilmediğini aklınızdan çıkarmayın

    3.Doğum sonrası 6. haftada cinsel yaşantı başlamış olmalıdır.

    Eğer ilk 6 hafta içinde cinsel rutininize dönebildiyseniz tebrikler. Mutlu azınlığa dahilsiniz demektir. Az önce de belirttiğimiz gibi 6 haftada eskiye dönebilenlerin oranı sadece %40 civarında.

    6 hafta, doğum sonrası iyileşmeniz açısından en az gerekli süre ve pek çok kadın daha uzun zamana gereksinim duyuyor. Doğum sonrası genital organlarınız daha hassas ve enfeksiyonlara daha açık. Bununla beraber açılmış olan rahim ağzının eskisi gibi kapalı hale gelmesi de yaklaşık 6 hafta alıyor. Eğer doğumda epizyotomi açıldıysa bunun iyileşmesi de 6 hafta civarında gerektiriyor. Bu arada ilk defa bebek sahibi olan kadınlar içinde doğum sırasında en ufak bir yırtılma ya da kesi olmayanların oranının sadece %10 olduğunu hatırlatmakta yarar var. Bu nedenle ilk 6 hafta içinde vajinal ilişki önerilmiyor ancak cinsel istek varsa ilişki olmadan yaşana yakınlaşmalar çiftlerin birbirine yeniden bağlanmasına yardımcı olması açısından önemli

    Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları
    Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları

    4. İlk seferinde acı olur

    Hemen hemen her kadın doğum sonrası ilk cinsel ilişki sırasında canının acıyacağından korkar. Bu son derece normal bir korkudur ancak vücudunuza ve ruhunuza iyileşmesi için yeterli zamanı tanırsanız seks bir problem olmayacaktır. Her kadının kendini hazır hissetmek için farklı zaman sürelerine gereksinim duyduğunu mutlaka akılda tutmak gerekir. İlk seferlerde kuruluk olabileceğinden kayganlaştırıcıların kullanılması yarar sağlayacaktır. Bebeğinizi emziriyor olsanız bile doğum kontrolüne dikkat etmeyi ihmal etmeyin. Unutmayın hayat sürprizlerle doludur

     

    Kaynak: Dr. Ahmet Mumcu / mumcu.com

  • Hamilelikte Unutkanlığa Çözüm

    Hamilelikte Unutkanlığa Çözüm

    Hamilelik döneminde yaşayacağınız dalgınlıkların önüne geçebilirsiniz.

    Mucizelerle dolu hamilelik dönemi, değişen hormonlarla birlikte hayatınıza bazı farklılıklar da getiriyor elbette. Normalden daha dalgın ve unutkan olmak da bunlardan biri. Unutkanlığından şikayetçi olan sevgili anne adayları, yalnız değilsiniz! Hemen her annenin aynı durumdan geçtiği bu dönemde hayatınızda kolaylık sağlayacak bazı çözümlerimiz var.

    1. Not alın

    Önemli-önemsiz düşünmeden, “Bunu asla unutmam!” demeden her şeyi defterinize not alın. Akşamüstü arkadaşınızla buluşacağınız, iş toplantılarınız, ne yemek yapacağınız ya da alışverişte neler alacağınız… Listeye dilediğiniz her şeyi dahil edebilirsiniz.

    2. Teknolojiden yararlanın

    Akıllı telefon ve tabletlerde kendinize ufak notlar alacağınız ve hatırlatma kuracağınız pek çok uygulama yer alıyor. Size göre en işlevsel olanına karar vererek programlarınızı ve notlarınızı buraya kaydedebilirsiniz.

    3. İş bölümü yapın

    Evde her işi yalnız başına üstlendiğinizde bir şeylerin gözden kaçması çok normal değil mi? Bir de hamileliğin getirdiği dalgınlık hali eklenince, kendinizi sürekli “Şimdi ne yapacaktım?” derken bulabilirsiniz. Bu yüzden evdeki diğer bireylerle iş bölümü yaparak yükünüzü hafifletmenizi öneririz.

    4. Nefes egzersizleri ve meditasyonu deneyin

    Sizi bulunduğunuz ana getirip odaklanmanızı kolaylaştıracak bir çözüm önerisi de nefes egzersizleri ve meditasyon. Dikkat dağınıklığınızın üstesinden gelmek için her gün 10 dakikanızı nefes egzersizlerine ayırabilirsiniz.

    5. Önemli eşyalar için bir yer belirleyin

    Anahtar, cüzdan, gözlük, çanta, telefon gibi en acil ihtiyaçlarınız için sabit bir yer belirlemek, bu eşyaların ortalıktan kaybolmasını önleyecektir. Böylece evden çıkmanız gerektiğinde vakit kaybetmeden toparlanabilirsiniz.

    6. Beslenmenize dikkat edin

    Unutkanlık konusu her ne kadar hamilelikle değişen hormonlara bağlı olsa da unutkanlığa iyi gelen besinler ile bu durumun üstesinden daha kolay gelebilirsiniz. Ceviz, fındık, yer fıstığı, badem ve diğer kuru yemişler, somon, yabanmersini, tahıllı gıdalar, ıspanak, bitter çikolata gibi besinlerin hafızaya iyi geldiği biliniyor.

    7. Doğada vakit geçirin

    Doğada vakit geçirmek, çevredeki pek çok uyarandan uzaklaşıp tamamen kendinize odaklanmanızı sağlar. Üstelik doğada yapılan aktiviteler size sadece zihinsel değil, fiziksel ve ruhsal faydalar da sunuyor olacak.

  • İki Haftalık Hamilelik Belirtileri

    İki Haftalık Hamilelik Belirtileri

    Hamilelik başlangıcı olarak adet döneminizin ilk günü hesap edilir. Bu nedenle tıbbi açıdan ilk hafta hamile sayılmazsınız.

    Tıbbi açıdan hamilelik 3 döneme ayrılır.

    1. Trimester (3 ay): Bu dönemde bebeğin organ gelişimi oluşmaya başlar. Bebeğin ilk 13 haftası olup annenin hamilelik sürecine alışma dönemidir.
    2. Trimester (3 ay): Bebeğin 14 ila 24 hafta arasındaki gelişim sürecidir. Bu dönem ise ikinci 3 aylık süreçtir.
    3. Trimester (3 ay): Bu süreç bebeğin 27 ila 40 haftalık arası dönemini kapsar. Doğumun başladığı ve bittiği dönemdir. Buna da son 3 aylık süreç denir.İki Haftalık Hamilelik Belirtileri | 3

    Gebeliğin 1. Haftasıyla ilgili olan bebeğin tüm gelişmelerinden bahsettik. Şimdi de 2. Haftalık gebelikteki sürece bakalım.

    Hamileliğin 2. Haftasında henüz hamile olduğunuzu bilmiyorsunuz. Vücudunuz hamile olmaya hazırlanıyor ve siz bu durumu hissetmiyorsunuz.

    Hamileliğin 2. Haftası yumurtlama döneminizin başlangıcıdır. Bu süreçte hamile olacak anne adaylarında hamilelik belirtileri baş göstermeye başlar. Hangi tür hamilelik belirtileri diyorsanız hemen açıklayalım:

    -Adet döneminizde yaşanan gecikme yaşanır

    -Yoğun mide bulantısı ve kusma meydana gelir

    -Yiyeceklerden tiksinme yaşanır

    -Göğüslerde aşırı hassasiyet meydana gelir

    -Ağızda hissedilen metalik bir tat meydana gelir

  • Doğum sonrası depresyon

    Doğum sonrası depresyon

    Bebek sahibi olmak ebeveynler için mutluluk ve heyecan verici olduğu kadar aynı zamanda stresli bir deneyimdir de…

    Takvim’de yer alan habere göre bu deneyimin doğum sonrası anneleri depresyona sokabildiğine dikkat çeken DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Dr. Klinik Psikolog Ayşe Bombacı, “Depresyona giren anne içine kapanıp yalnızlaşır” diyor.

    Bombacı şu uyarılarda bulunuyor: “Doğum sonrası depresyon annelik hüznüne benzeyebilir. Annelik hüznü, ağlama nöbetleri, depresif ve kaygılı bir ruh hali ile karakterizedir. 10 günden uzun sürerse, depresyona dönüşebilir. Sonuç olarak yeni doğum yapmış anneler erken teşhis ve tedaviyle mutlu hayatına geri dönebilir.”

  • Tüp bebek tedavisinin bilinmeyen yönleri

    Tüp bebek tedavisinin bilinmeyen yönleri

    1 ) Başarıda kadının yaşı

    Tüp bebek tedavisinde elde edilecek olan başarı şansı, kadının yaşı ile alakalı olarak değişiklik göstermektedir. Ancak tüp bebek tedavisinde elde edilecek olan başarı, sağlanmış olan hamilelik ile değil, canlı doğumlara göre hesaplanmalıdır. Aynı zamanda kadının yaşı dışında, tedavide başarıyı etkileyen çok sayıda etken de bulunmaktadır.

    Tüp bebek tedavisine başvuran kadın hastanın yaşı ne kadar küçük olursa, hamile olabilme ihtimali de o kadar artar. Aynı zamanda, anne adayının yumurta kalitesinin yüksek olması, tedavide başarılı olma olasılığını ciddi anlamda artırır. Ancak bu durum, genç adayların her birinde başarı sağlanabileceği anlamına gelmemektedir.

    2 ) Tüp bebek tedavisini olumsuz açıdan etkileyen etkenler nelerdir?

    Anne adayı henüz 20 yaşlarında, ancak yumurta rezervleri güçsüz ve kalitesiz ise, başarı ihtimalinde ciddi anlamda düşüş yaşanır. Aynı zamanda, tüp bebek uygulamalarında başarı elde etme olasılığını olumsuz açıdan etkileyen çok sayıda etken bulunmaktadır. Bu etkenlerden bir kaçını saymak gerekir ise;

    Çiftlerin evlilik süresi

    Kadının yaşı

    Kadın hastanın yumurtalık kapasitesi

    Kadının daha evvel gebe kalıp kalmadığı

    Kadın hastanın daha evvel düşük yapıp yapmadığı

    Erkek hastanın sperm sayısı ve kalitesi

    Daha evvel gelişmiş olan iltihap ve ateşli hastalıklar(kaba kulak hastalığı gibi)

    Hormonal denge ile alakalı problemler

    3 ) Neden iyi bir tüp bebek merkezi?

    Tüp bebek tedavisine uzman doktorunuz ile birlikte karar vermiş iseniz, yapmanız gereken ilk şey doğru tüp bebek merkezi seçimi olacaktır. İlk adımı bu şekilde atmanız, tedavi merkezinin başarıdaki etkisinin oldukça büyük olmasıdır. Genelde merkezlerdeki eleman sayıları, başarı yüzdeleri, teknolojik imkânlar aynı gibi görünebilir ancak çiftlerin bunu tamamıyla araştırmaları ve doğru merkezi buna göre seçmeleri gerekmektedir.

    İlk başlarda tüm merkezlerin neredeyse hepsinin aynı olanakları sağlaması, çiftler için yanılgı nedenleri olmaktadır. Mesela; çoğunlukla başarı oranı yüksek olan merkezleri incelediğimizde bu yüksek oranların, 35 yaş altı, tedavide olumlu sonuç alabilme ihtimali %80 olan hastaları kabul edip geri kalanları geri çevirmeleri olduğunu gördük. Tüp bebek merkezi seçimi konusunda dikkat edilmesi gereken bazı hususlar şu şekildedir.

    Merkez ne zamandır faaliyet göstermektedir?

    Tüp bebek merkezinin 35 yaş üstü gebe kalma ve canlı doğum oranı nedir? Bu soruyu sormamızdaki sebep, merkezin başarı oranının 35 yaş üstü kişilerde yüksek olması demek merkezin gerçekten iyi hizmet verdiğine işarettir. Çünkü 35 yaş üstü bayanlarda gebeliği sağlamak, sağladıktan sonra gebelik esnasında oluşabilecek komplikasyonları önlemek ve canlı doğumu sağlamak oldukça zor bir ihtimaldir.

    Merkeze başvuran çiftler, merkez yetkilileri tarafından dürüst olarak bilgilendiriliyorlar mı?

    Embriyo dondurma ve transfer işlemlerinde merkezin başarı oranı nedir?

    Merkezde çalışan tıbbi personelin tecrübesi ne kadardır?

    4 ) Kliniğin önemi

    Tüp bebek tedavisinde başarılı olmak için seçilen kliniğin de önemi büyüktür. Birçok tüp bebek merkezi başarı oranını artırmak için gebe kalma şansı yüksek olan hastaları seçmekte ve bu şekilde başarı oranını artırmaktadır. Bu nedenle tedavi merkezi seçilirken detaylı bir şekilde araştırma yapılmalı ve merkezin ne tür hasta gruplarını kabul ettiği hakkında bilgi sahibi olunmalıdır. Tüp bebek tedavi merkezi seçerken son derece dikkatli ve titiz olunmalıdır. Kaliteli bir merkez ve işinde uzman bir doktor ile başarı şansı daha yüksek olmaktadır.

     

    Op. Dr. Ali Osman KOYUNCUOĞLU

  • Gebelik hesaplama nasıl yapılır?

    Gebelik hesaplama nasıl yapılır?

    Gebelik hesaplama nasıl yapılır? Anne olmak çok güzel bir duygudur. Her genç kızın hayalini süsler anne olmak. Bunun için öncelikle mutlu bir yuva gereklidir. Mutlu çiftlerin en büyük özlemi bir evlat sahibi olmaktır. Anne adayı hamile olmayı ister ve bir bekleme sürecine girer. Adet gecikmesi ve idrar testi veya kan testi ile gelen süper haberle gebe kaldığını öğrenir. Bu durum merak, endişe ve korku ile birlikte büyük bir heyecan oluşturur. Gebelik hesaplama nedir, nasıl olur? Bu konular hakkında sorular kafasında oluşur.

    Gebelik hesaplama nedir?

    Gebelik sürecinin takibi için gebeliğin hesaplanması oldukça önemlidir. Gebelik süreci bebeğin gelişi olası müdahaleler bakımından hem bebek için hem anne adayı için önemli bir süreçtir. Uzmanlar gebelik süresini 9 ay 10 gün olarak saptamışlar ve aylara bölmüşlerdir. Daha sonra gelişen teknolojinin de desteği ile gebeliği hafta hafta takip edip bebekte ki gelişmeleri haftalık olarak gözlemleyebilmişlerdir. Günümüzde artık bebekler aydan aya değil haftadan haftaya gözlemlenmekte ve 3 aylık, 5 aylık şeklinde değil de 14. Hafta 17. Hafta şeklinde bilgi verilmektedir. Hamilelik Hesaplama

    Gebelik hesaplama nasıl olur?

    Anne adayının son adet tarihinden (sat) başlayarak tam 40 hafta sayılır ve bebek hafta hafta takip edilir. Ayrıca son adet tarihini bilen anne adayları pratik bir çözümle doğumunun ne zaman gerçekleşeceğini kolayca bulabilir. Şöyle ki: son adet tarihinden 3 ay evveline gidilir ve üzerine 7 ilave edilirse işte sizin aşağı yukarı doğum yapacağınız tarihi bulmuş olursunuz.

    Hafta hafta ve ay ay gebelik hesaplanması

    • Hafta ve 4. Hafta: 1. Ay oluyor: bu haftalar gebe olduğunuzdan habersiz heyecanla bekleme haftaları
    • Hafta ve 8. Hafta: 2. Ay oluyor: bu haftalar aşerme dönemi ve bebeğin kafatasının oluşmaya başladığı haftalar. Bebeğiniz henüz embriyo
    • Hafta ve 13. Hafta: 3. Ay oluyor: bu haftalar mide bulantıları devam, bebeğin gövdesi oluşuyor. Bebeğiniz fetüs artık.
    • Hafta ve 17. Hafta: 4 ay oluyor: bu haftalar bebeğin organları oluşmuş ve artık hareket ediyor. Bu ay cinsiyeti de belirgin
    • Hafta ve 21. Hafta: 5. Ay oluyor: bu haftalar bebeğiniz güçlendi organları gelişti ve artık hızlı tekme atıyor
    • Hafta ve 26. Hafta: 6. Ay oluyor: bu haftalar bebeğinizin iç organları gelişiyor.
    • Hafta ve 31. Hafta: 7. Ay oluyor: bu haftalar bebeğinizin teni şeffaflığa veda edip ten rengini alıyor. Ve vücudunu tüycükler kaplıyor
    • Hafta ve 36. Hafta: 8. Ay oluyor: bu haftalar bebeğiniz iyice gelişti. Akciğer ve bağırsak gelişimi tamamlanıyor.
    • Hafta ve 40. Hafta: 9. Ay oluyor: bu haftalarda herhangi bir gün artık bebek geliyor.

     

    Kaynak: jinekoloji.com