Etiket: hamilelik

  • Hamilelik çatlakları nasıl geçer?

    Hamilelik çatlakları nasıl geçer?

    Hamilelik dönemi çatlakları bir çok kadının önemsediği çözüm yolları aradığı bir konudur. Evde kolayca hazırlayabileceğiniz hızlı ve pratik bir doğal çatlak önleyici krem ile hamilelik çatlakları nasıl geçer? sorusunun cevabını bulabileceksiniz.

    Hamilelik çatlakları nasıl geçer?

    Hamilelik döneminde daha az çatlak oluşması için bir kaç püf noktasından sonra tarifimize geçebiliriz.

    Hamilelik döneminde yavaş yavaş kilo almaya çalışın ve ilk aylardan itibaren bol su içerek cildinizin  nem kaybetmesine engel olun.

    Özellikle A ,E ve C vitamini açısından zengin besinler ile beslenin.

    Cildinizi gün içersinde nemlendirin.

    Gün içerisinde yumuşak bir fırça ile cildizice masaj yapın.

    Hamilelikte çatlaklar oluşmadan önlem alınmalıdır.

    Şimdi size evde kolay ve ucuz bir şekilde hazırlayabilceğiniz tarifimizi veriyoruz.

    Hamilelik çatlakları nasıl geçer? | 1

    Doğal çatlak önleyici krem Tarifi

    3 çorba kaşığı kakao yağı

    3 çorba kaşığı hindistan cevizi yağı

    2 çorba kaşığı badem yağı

    2 kapsül E vitamini

    Benmari usulü eritip , karıştırın. Küçük bir cam kapta saklayabilirsiniz.

    Evde hazırlayacağınız hamilelik çatlakları kremlerine ağır esanslar içeren ( lavanta yağı gibi) yağlar eklemeyin.

  • İkiz bebek sahibi olma ihtimalleri

    İkiz bebek sahibi olma ihtimalleri

    İkiz bebek normalde pek beklenmeyen bir durumdur. Hal böyleyken bazı çiftler için ikiz bebek düşüncesi korkutucu gelir ancak bir diğerleri içinse bu yaşamın bir mucizesidir.

    İkiz sahibi olmak her ne kadar doğal yollarla kendiliğinden olsa da, bazı belirtiler ikiz bebek sahibi olma şansınızı arttırır.

    İşte ikiz bebeklere sahip olabilme ihtimalinizi arttıran işaretler:
    1. Uzun olanlar
    Amerikan Kadın Hastalıkları ve Doğum Koleji tarafından yayımlanan bir araştırmada, ikiz doğumuyla ortalama uzunluğun üstündeki kadınlar arasında bağlantı kurulmuştur.

    Uzun boylu ve kilolu kadınlarda ikiz hamilelik şansı daha fazladır.

    2. Afro-Amerikan
    Bazı ırklarda ikiz hamilelik daha sık görülmektedir. Araştırmalar, Afrika kökenli Amerikalı kadınların diğer ırklardan daha çok ikiz sahibi olduğunu kanıtlıyor!
    Aynı çalışma bir kadının ayrı yumurta (dizigotik) ikizleri doğurup doğurmayacağına genlerin büyük bir katkısı olduğunu söylüyor.

    Buna göre, Batı Afrikalı anneler, Asya ırkından olanlara göre, on kat daha fazla ikiz sahibi oluyor ve Kafkas kadınları, bu iki grubun ortasında bir yerde bulunuyor.

    3. Doğum kontrol hapları
    Doğum kontrol haplarının genellikle hamileliği önlemesinde yüzde 99.9 etkili olduğu düşünülmektedir. Bununla birlikte, bu yüzde 0.01’in gebelikle sonuçlanabileceği gibi, aynı zamanda, ikiz gebelikle sonuçlanma ihtimalinin de yüksek olduğu kabul ediliyor.

    Doğum kontrol haplarının hormonal karışımının aşırı yumurtlamaya yol açabileceği ifade ediliyor.

    İkiz bebek sahibi olma ihtimalleri | 2
    4. Kilolu olanlar
    Bir diğer araştırma kilolu kadınlarda ikiz doğum oranlarının yükselişine işaret ediyor. Buna göre, BMI (Vücut Kitle İndeksi) 30 ya da daha yüksek olan kadınların ikizlere sahip olma ihtimali daha yüksek çıkıyor.

    Ayrıca, bu çalışma, dünyadaki ikiz doğumların artışı ile artan obezite oranı arasında ilginç bir korelasyon kuruyor.
    5. Eğer sizin ikiniz ya da ailede ikizler varsa
    Ayrı yumurta (dizigotik) ikizleri söz konusu olduğunda, kalıtım önemli rol oynuyor.

    Eğer bu genetik özellik ailenizin gen havuzunda varsa, yani ailenizde ikiz varsa, siz de bu geni taşıyor olabilir yani sizin de ikizleriniz olabilir demektir.
    Kendiniz ikiz iseniz, şansınız daha da yüksek

    6. İleri yaşta anne olmak
    Kadınların anne olma yaşı ilerledikçe, ikiz çocuk sahibi olma şansı yükseliyor.
    Çünkü yaşlı kadınlar genç olanlardan daha çok yumurta üretiyor ve bu da gebelik ve çoklu gebelik şansını arttırıyor.
    7. İlk doğumunuz değilse

    Daha önce bir ya da birkaç çocuk sahibi olmuş, 35 yaş üzeri kadınlarda ikiz gebelik olma şansı daha yüksek görülüyor.

    Bunun nedeni, ikinci veya üçüncü çocuklarını dünyaya getirdiklerinde, yaşlarının biraz daha ilerlemiş olduğu ve daha önce de belirtildiği gibi, kadınlarda yaş ilerledikçe yumurtalıkların daha çok çalışıyor olmasıdır.
    8. Emzirirken hamile kalmışsanız

    Genel olarak, emzirirken hamile kalmanızın mümkün olmadığı düşünülür çünkü emzirme süreci kadını yumurtalamadan korur. Ancak emzirirken hamile kalan ve ikiz bebekleri olan anneler de vardır. Bazı araştırmalar, emzirirken gebe kalanların ikiz veya çoklu gebelik ihtimalinin arttığına dair sonuçlara ulaşmıştır.

    9. Büyük bir aileniz varsa

    Ortalama 2 veya daha fazla sayıda kardeşi olan kadınların, ikiz gebelik ihtimali artar.

    Herhangi kesin bir kanıt olmamakla birlikte, bu görüşü destekleyen araştırmalar vardır.
    10. Günlük süt içiyorsanız

    Bazı çalışmalar, süt ürünlerinde sentetik bir hormonun yüksek olması nedeniyle süt tüketen kadınların ikizlere daha yatkın olduklarını ortaya koymaktadır.
    11. Sizin ikiz çocuklarınız varsa

    İkiz çocuk doğuranların bir daha ikizlere sahip olma şansı daha da artar!

    Kaynak: tiphero.com / kadin.mynet.com

  • Gebelikte ne tür kıyafetler tercih edilmeli?

    Gebelikte ne tür kıyafetler tercih edilmeli?

    Gebelik döneminde alınan kilolar ve vücutta meydana gelen değişiklikler anne adayının kıyafetlerinin tamamen değişmesine yol açmaktadır.  İşte bu süreçte tüm anne adaylarına yardımcı olacak giyim klavuzu..

    Gebeliğin ilk 3 ayında anne adayı genellikle gebe kalmadan önceki kıyafetlerini giyebilmektedir. Çünkü ilk 3 ayda kilo alımı daha az olur veya hiç kilo alımı dahi olmayabilir. 3. aydan sonra ise karın büyüyecek, yavaş yavaş kilo artışı olacak, ayaklarda, bacaklarda ve kollarda şişmeler olacaktır. Bundan dolayı artık eski kıyafetlerden vazgeçip gebeliğe uygun yeni giysiler ve ayakkabılar seçmek gerekir.

    Gebelikte ne tür giyeceklerden kaçınılmalı?

    ●    Naylon ve sentetik iç çamaşırları
    ●    Beli sıkan sıkı giyecekler ve kemerler
    ●    Sert ve sıkı sütyenler
    ●    Karın ve göbek kısmını sıkan kıyafetler
    ●    Bacağı sıkan çoraplar
    ●    Dar pantolonlar
    ●    Yüksek topuklu ve ayağa tam oturan ayakkabılar

    Gebelikte ne tür kıyafetler tercih edilmeli?

    ●    Rahat ve geniş şortlar
    ●    Eşofman
    ●    Bol t-shirt ve erkek t-shirtler
    ●    Gebelikler, etekler
    ●    Rahat elbiseler
    ●    Rahat yumuşak sütyenler
    ●    Pamuklu iç çamaşırları
    ●    Ayakkabı topuklarının 2 – 3 cm olması gebelikte en idealidir.  Tamamen ince tabanlı ve düz ayakkabı yerine 2-3 cm’lik kısa topuklu bir ayakkabı vücut dengesi bakımından daha ideal olacaktır. Gebelikte bel çukurluğu arttığından dolayı anne adayı karnındaki ağırlığı dengelemeye çalışır. Bu dengelemeyi sağlamak için çok hafif topuklu ayakkabılar kullanılabilir.
    ●    Gebelikte ayaklarda ödem sıklıkla olduğundan dolayı ayakkabıların biraz rahat ve geniş olması gerekir.
    ●    Gebe iken deniz ya da havuza girebilir, yüzebilir, bikini ya da bikini giyilebilir.
    Gebelikte giyilen kıyafetler ülkeler ve kültürler arasında çeşitli farklılıklar gösterebilmektedir. 18. – 19. yüzyıllarda gebe kıyafetleri kadınların gebe olduğunun anlaşılmaması için tasarlanmıştır. Fakat günümüzde çoğu ülkede gebe kadınlar gebeliklerini gizlemek istemezler; gebe iken de kendilerini iyi gösterebilecek kıyafetler tercih ederler. Ayrıca günümüzde gebe kadınların büyük bir kısmı çalışmaya devam etmektedir. Spor salonu, iş ortamı, gebe eğitim sınıfları ve hastane gibi çeşitli sosyal ortamlarda bulunmaktadır. Bu sebeple gebe kıyafetleri de çok çeşitlilik kazanmıştır.

     

    Kaynak: posta.com.tr

  • Hamilelik döneminde bol bol balık tüketilmeli

    Hamilelik döneminde bol bol balık tüketilmeli

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ebru Ünal, hamilelik döneminde anne adaylarını bol bol balık tüketmeleri konusunda uyardı.
    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ebru Ünal, üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’de balık tüketimin istenilen düzeyde olmadığını belirtti. Ünal, hamile kadınlar için balık tüketimin neden gerekli olduğunu ve hangi tür balıkları tüketmenin faydaları olacağına dair önemli açıklamalar da bulundu.

    DOĞMAMIŞ BEBEĞİN BEYİN GELİŞİMİNE YARDIMCI

    Omega-3’ün balık ve balık yağında bulunduğunu bununda doğmamış bebeğin beyin gelişimine yardımcı olduğunu ifade eden Ünal, “Omega-3 yağ asidi tuna, somon veya diğer balık ve balık yağlarında bulunur.
    mega-3’ün etkisi hakkında çalışmalar halen devam etmektedir. Tespit edildiğine göre omega-3 yağ asidi henüz doğmamış bebeğin beyin gelişimine yardımcı oluyor ve doğumdan sonraki dönemde de bu etkisi devam ediyor” dedi.

    “Gebelikte haftada iki kere balık tüketilmesi gereklidir”

    HAFTADA İKİ KERE TÜKETİLMELİ

    Balık tüketmenin  faydaları ve kullanma sıklığı hakkında bilgi veren Ünal, “FDA, DHA olarak bilinen bir omega-3 yağ asidi şeklinin erişkinlerde kalp hastalıklarına karşı koruyucu olduğunu açıklanmıştır. Balık ve kabuklu deniz ürünleri DHA açısından çok zengindir. Gebelikte haftada iki kere balık tüketilmesi gereklidir. Seçilen balık cinsinin civa gibi ağır metaller içermediğine dikkat edilmelidir. Derin deniz balıkları örneğin, köpek balığı, kılıç balığı, kral uskumru gibi balıklarda ağır metaller bulunur. Bu nedenle tüketilmemelidir” diye konuştu.

    “Balık, bağışıklık sistemini güçlendirir, depresyonu azaltır”

    OMEGA-3 YAĞ ASİDİ SAĞLIKLI BESLENMENİN PARÇASIDIR

    Omega-3’ün beslenmenin parçası olduğunu ve miktarında kısıtlama yapılmaması gerektiğinin belirten Dr. Ebru Ünal,
    “Gebelik sırasında yağlı yiyeceklerin miktarının azaltılması önerilir ama omega-3 yağ asidi sağlıklı beslenmenin parçasıdır ve miktarında kısıtlama yapılmamalıdır.
    Omega 3 sadece gebeler ve bebekler için değil tüm bireyler için önemlidir.

    Bağışıklık sistemini güçlendirir, depresyon belirtilerini azaltır. Balık sevmiyorsanız dahi, keten tohumu veya yağında, kanola yağı, brokoli, ıspanak, ceviz, karnabahar, barbunya gibi yiyeceklerden de omega-3 temin edebilirsiniz.

    Örneğin yarım avuç ceviz içinde 2 buçuk gram omega-3 bulunur. Takviye gıda olarakta omega-3 kullanabilirsiniz. Yüksek dozlar zararlı olabileceği için kullanımından önce mutlaka doktorunuza danışın” diyerek sözlerini noktaladı

  • Hamile kalmak için doğum kontrol hapı ne zaman bırakılmalı?

    Hamile kalmak için doğum kontrol hapı ne zaman bırakılmalı?

    Anne olmak için can atıyor ama doğum kontrol haplarını ne zaman kullanmayı bırakmanız gerektiği konusunda en ufak bir fikriniz yoksa şimdi her şeyi öğreneceksiniz! İşte hamile kalmak isteyenler için doğum kontrol hapını bırakma kılavuzu…

    Dünya çapında en çok tercih edilen doğum kontrol yöntemlerinden biri, doğum kontrol hapı kullanmaktır.

    Aile kurmayı planladığınızda, aklınızda tutmanız gereken bazı gerçekler vardır. Eğer eşinizle birlikte bebek sahibi olmaya karar verdiyseniz ve doğum kontrol hapı kullanıyorsanız, artık bırakmalısınız.

    Hamile kalmayı planladıktan sonra, doğum kontrol hapını bırakırken bilmeniz gereken bazı şeyler vardır:

    1. DOĞUM KONTROL HAPI NE ZAMAN BIRAKILMALI?

    Geçmişte, doktorlar hamile kalmayı denemeden en az 2 ila 3 hafta önce doğum kontrol hapının bırakılması gerektiği görüşündeydiler. Ancak, günümüzde doktorlar doğum kontrol hapını bıraktıktan sonra beklemek için bir neden olmadığını düşünmekteler.

    • Doğum kontrol hapını kullanmayı bıraktıktan sonra gebe kalmayı deneyebilirsiniz. Ancak, bazı sağlık sorunlarının farkında olmalısınız.
    • Doğum kontrol hapını bırakma konusunda dikkatli olmalısınız. Eğer adet kanaması devam ediyorsa veya adet tahrişini önlemek için, elinizdeki paketi tamamlamanız gerekir.
    • Hamile kalmaya çalışmadan önce sağlığınız hakkında doktorunuza danışmalısınız.
    • Bazen, hamile kalmayı denemeden önce adet döngüsünü beklemek daha iyidir.

    Hamile kalmak için doğum kontrol hapı ne zaman bırakılmalı? | 3

    2. DOĞUM KONTROL HAPINI BIRAKTIKTAN NE KADAR SÜRE SONRA HAMİLE KALIRIM?

    Hamile kalmanız için gereken süre doğum kontrol hapı tarafından değil, doğurganlığınız tarafından belirlenir. Doğum kontrol hapını kullanmayı bıraktıktan hemen sonra gebe kalabilirsiniz. Ya da, yumurtlama başlamadan önce birkaç ay beklemek zorunda kalabilirsiniz. Gebe kalma süresi, bir kadının sağlık durumuna göre değişir.

    Hamile kalmak için doğum kontrol hapı ne zaman bırakılmalı? | 4

    3. YUMURTLAMAYI TAKİP EDİN:

    Eşinizle birlikte ailenize yeni bir üye katmayı planladığınızda, muhtemelen hamile kalmak için sabırsızlanıyor olabilirsiniz. Ancak, biyoloji aceleye gelmez. Bazı kadınlar doğum kontrol hapını bıraktıktan sonra hamile kalmaları birkaç ay sürebilir. Hapı bıraktıktan sonra, yumurtlama döngünüzü takip ederek, hamile kalma şansınızın en yüksek olduğu zamanları öğrenebilirsiniz.

    Kaynak: Posta.com.tr

  • Folik Asit Anneleri

    Folik Asit Anneleri

    Son 10 yılın çocukları için özet olabilecek yorum; “Folik asit çocukları” bence… Bizim nesilden farklılar sanki, daha sorgulayan, daha itiraz eden, daha fikrine sahip çocuklar.

    Folik Asit Anneleri

    Bu durum, hamileliklerimizde kullandığımız, folik asit içeren vitaminlerden midir, biz mi fazla bilinçlenip daha özgür ve fikrini beyan edebilen çocuklar yetiştiriyoruz bilmem ama şu bir gerçek ki, çocuklar ile birlikte “Annelik” ve “Anne olmak” kavramı da evrildi, şekil değiştirdi.

    Biz de “Folik Asit Anneleri” olduk böylece…

    Şimdi bizden önceki nesle, annelerimize sorsak; “Bizim zamanımızda böyle miydi?” diye başlayan cümleler silsilesi başlar ve saatler sürer. Anneannelerimizin, annelerimizin zamanında, çocuk büyütürken, çalışan anneler hariç, pek çoğu “anne” olduktan sonra hayat ile pek bir yol almış, ununu elemiş, eleğini duvara asmış sayılıyordu. İşte tam bu noktada bizim nesil doğru bilinen, kabul görmüş, “anne dediğin sadece çocuğuyla ilgilenir, kendi hayatını ve öncelik sıralamasında kendini, ikinci ve hatta üçüncü sıraya konumlandırır” felsefesi tamamen egale edildi.

    Bizim nesil yani şu an 30‘larını yaşayan anneler, zaten çalışan, üreten, kariyer sahibi kadınlarken, evlenip çocuk sahibi olduktan sonra da iş hayatından kopmanın yersiz olduğunu kanıtlayan nesil oldu.

    Hamilelikte çalışan, doğum sonrası izinleri ucu ucuna toplayan ve sonrasında sütünü iş yerinde sağıp akşam bebeğine ulaştıran, çocuğu ek gıdaya geçtiğinde akşam ertesi gün için yemeğini hazırlayan, sabah toplantısına, öğlen arkadaşları ile sohbetine, eşine, kendine zaman ayıran yeni nesil anneler, kendilerini “Öz Saygı” adına hep zinde hep sağlıklı ve bakımlı tutmanın lüks değil gereklilik olduğunu benimsemiş durumda.

    Kendine zaman ayıran, serviste işten eve dönerken de olsa kitabını okuyan, kişisel bakımını aksatmayan, spor yapan, sağlıklı ve zinde olmak ile ilgili tüm gelişmeleri yakından takip eden, sosyal hayattan kopmama gayretindeki yeni nesil “folik asit “ anneleri olarak bir nesil veya iki nesil öncesinden farkımız kendimizi daha çok sevmemiz ve öz saygımızın daha çok gelişmiş olması mı, yoksa gelişen çağa ayak uyduruyor olmamız mı tartışılır ama ben yeni nesil “folik asit anneler” durumunu fazlasıyla seviyorum.

    Çalışan, evden üreten, girişimci, kendine, sosyal hayatına, zaman ayırabilen, daha doğrusu o zamanı başka zevklerinden kısarak da olsa yaratabilen her kadın, aslında bu davranış ile hem kendine olan saygısını yükseltiyor hem de çocuğu için doğru model oluyor.

    Belkide en çok bu bilince varmamıza sebep olan, geçmiş nesillere teşekkür etmeliyiz çünkü gelişen dünyada yerimizde saymak yerine ilerlememiz, önce kadın olarak pek çok iş dalında, hayatın tam ortasında aktif rol almamızı sağlayan aslında yine onlar.

    Bizim de, çocuklarımızın bugün bizim olduğumuz noktadan birkaç basamak üstünde olmalarını sağlamak için yapmamız gereken, onları daha çok okumaya, öğrenmeye açık olmaya, farklı düşünce ve inanışlara saygılı olmaya, “bir doğru olsa da pek çok farklı yol ile doğruya ulaşılabildiğini çocuklarımıza göstermeye”, vizyon sahibi gelecek nesillere ihtiyacımız var.

    O halde, sevgili “Folik Asit Anneleri” durmak yok, yarınımız bugünümüzden daha güzel olsun istiyorsak; kendimizi sevmeye ve geliştirmeye devam.

  • Tüp bebek tedavisinden sonra hamile kalıyorlar

    Tüp bebek tedavisinden sonra hamile kalıyorlar

    Bilim dünyasında kendiliğinden gebelik oluşması konusunda yapılan son araştırmalarda ümit verici sonuçlara ulaşıldı.

    Dünyada nerdeyse her yedi çiftten biri kısırlık sorunuyla karşı karşıya ve bu nedenle tüp bebek tedavisi görüyor. Bu tedavi hem finansal hem de duygusal olarak yıpratıcı olmanın yanında ne yazık ki her zaman gebelikle sonuçlanmıyor.

    Tüp bebek tedavisi gören kadınların yüzde 29’u tedaviyi takip eden 6 yıl içinde doğal yollardan gebe kalıyor.

    Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen, İngiltere’de yapılan araştırmanın detayları hakkında şu bilgileri verdi:

    “Tüp bebek tedavisi gören 403 çiftin, 96’sı tedavi esnasında gebe kalamayıp, tedaviyi takip eden süreçte bunlardan 34’ü kendiliğinden gebe kalmıştır. Tedaviler sırasında gebe kalan 307 çiftin 84’ü de tedavi sonrası tekrar kendiliğinden gebe kalmışlardır.

    YÜZDE 87’Sİ İKİ YIL İÇİNDE HAMİLE KALDI

    Bu araştırma, tüp bebek tedavisinin sonucu ne olursa olsun (olumlu ya da olumsuz) takip eden 6 yıllık periyotta kendiliğinden gebe kalma şansının yüzde 30 arttığını gösteriyor.

    Bu çalışmada, tedavi sonrası oluşan gebeliklerin yüzde 87’sinin tedaviyi izleyen iki yıl içinde olduğu belirtilmiştir. Yüzde 22’si ise tedavi sonrası 6 yıl içinde oluşmuştur.

    Araştırma, hastaların tedaviden olumsuz sonuç alsalar dahi gebe kalma şanslarının olduğunu ortaya koymuştur.”

  • Hamilelikte saçlar neden dökülür?

    Hamilelikte saçlar neden dökülür?

    Hamilelik sırasında vücutta birçok değişim yaşanır. Bunlardan biri de kadınların sık sık şikayet ettikleri saç dökülmesidir.

    Aslında hamilelikte saç dökülmesi yaygın görülen bir durum. Bununla birlikte kadınların çoğu bu durumdan dolayı endişe eder.

    Saç Gurmesi Serkan Aydın hamilelikte saç dökülmesi sorunuyla ilgili tüm kadınların bilmesi gerekenleri şöyle aktardı:

    Hamilelikte saç dökülmesi neden gerçekleşir?

    Hamilelikte saç dökülmesinin ana sebeplerinden biri, hamilelik hormonlarının vücutta yaptığı olumsuz etkilerdir. Normalde saçlarımızın uzama döneminde yüzde 80 oranında saç miktarı bulunurken bu oran yüzde 70-60 civarına indiğinde dökülen saçın miktarı da gözle görülür bir şekilde artar.

    Saçlarınızı kısa kestirin, doğal yağlarla besleyin

    Hamilelikte kimyasal içeriklerden uzak durmak ve bitkisel yağlar kullanmak daha güvenlidir.  Bu yağlardan badem yağı, susam yağı, zeytinyağı ve ceviz yağı gibi besleyici etkisi bulunan yağları kullanmak fayda sağlar. Bu tip yağlarlahaftada 1 kere veya 15 günde bir banyo öncesi saç diplerine ellerimizle masaj yapıp 15-20 dakika civarı bekledikten sonra durulamak, saçlarımızın hacmini ve parlaklığını artırır.

    Yeri gelmişken hatırlatmakta fayda var; hamilelik döneminde saçlar daha fazla kırıldığı için saçları kısa tutmalıyız. Bu kısalık, saçların kırılmasını önler ve daha dolgun görünmesini sağlar.

    Hamilelikte saç dökülmesi kendiliğinden durur mu?

    Hamilelik süresince vücutta birçok besinin eksikliği kaçınılmaz olarak ortaya çıkar. Bu süreç, 10. ile 14. hafta arası net bir şekilde kendini belli eder. Maalesef doğumdan 6 hafta sonrasına kadar da devam edebilir. Farklı bir sorun yoksa bu süreç sonunda saç kaybı kendiliğinden, doğal yollarla geçecektir. Normal şartlar altında dökülmenin gerisinde bir başka sorun yoksa hamilelikte saç dökülmesi ne zaman durur sorusunun cevabı, emzirme döneminin yarısından itibaren duracağı şeklindedir. Bu evrenin sonunda, saçlarınızda belirgin bir artış olmuyorsa yapısal bir sorun kuvvetle muhtemel vardır.

    Hamilelik sürecinde sağlıklı saçlar için beslenme önemli

    Hamilelik sürecinde sağlıklı saçlar için kalsiyum bakımından zengin yiyeceklerbeslenmenizde muhakkak yer almalı. Sağlıklı bir vücut ve saç için bu gerekli. Sonrasında düşük yağlı süt ürünleri, balık, pancar, ıspanak, brokoli, çemen otu yaprakları gibi yeşil yapraklı sebzeler, beslenmemiz açısından faydalı ve sürekli destekleyici yiyeceklerdir.

    Bu süreçte folik asit diyeti de tavsiyeler arasında. Folik asit, yeni saç hücrelerinin oluşumunda etkilidir. Mercimek, ıspanak, kara ve kırmızı pancar, Brüksel lahanası, lahana, brokoli, kuşkonmaz, fasulye, baklagiller ve narenciye, folik asit zengini yiyeceklerdir. Elbette tüm bunlarla birlikte demir açısından zengin gıdaları da tüketmemizde fazlasıyla fayda var.

    Hamilelikte saç dökülmesini durdurmanın bir yolu var mı?

    Hamilelikte saç dökülmesini tamamen önlemek mümkündür gibi bir söylem yanlış olur. Kadınlar bu süreçte yaradılışı gereği saç dökecektir. Önemli olan bu süreçte doğru bakımı yapıp,doğru şekilde beslenip, saç dökülme yoğunluğunu en aza indirmektir. Bu dönemin hassas bir dönem olduğunu da göz önüne alırsa  inorganik içeriklerden olabildiğince kaçınmak gerektiğini de vurgulayalım.

    Stresten uzak durun

    Tüm bu konulardan bağımsız olarak esas formül; mutluluk, huzur ve kişisel rahatlamadır. İnsan ruhu nasılsa ve bu ruh nasıl besleniyorsa saçlardan tutun da tüm uzuvlarımıza kadar bu durum yansır. Hele bir de kadın ruhunun çok hassas olduğunu düşünürsek… Bu hassasiyet içinde hamilelik dönemi stressiz bir ortamda geçmelidir.

    Sağlıklı hamilelik, sağlıklı bir ruh ile organik beslenme ve bakımla olur.

  • Hamileyken o bitkilerden uzak durun!

    Hamileyken o bitkilerden uzak durun!

    Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Seval Taşdemir, “Sadece hamilelerin değil, hamile kalmayı düşünenlerin de bazı bitkilerden kesinlikle uzak durmaları gerekli. Hamile olanların doğal ve bitkisel denilerek önerilen her ürünü kullanmaması gerekli. Bu anneye olduğu kadar bebeğe de zarar verebilir” dedi.

    Op. Dr. Seval Taşdemir “Bitkilerin hiçbir yan etkisi yok, tamamen doğal ve masum şeklinde düşünmeyin. Özellikle de hamilelik döneminde ambalajlı, hijyeninden emin olduğunuz çayları veya bitkileri birbirleriyle karıştırmadan ve dozunu abartmadan kullanın” diyerek anne adaylarını uyardı.

    İşte Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Seval Taşdemir, hamileler veya hamile kalmayı planlayanlar için önemli uyarılar:

    GÜNDE 1 BARDAK VE AÇIK
    “Anne adayları, açık olması şartıyla gün içinde birkaç bardak çay içebilir. Kahveyi ise özellikle ilk 12 haftada önermiyoruz. Sonrasında nadir olarak kafeinsiz şekilde içilebilir.

    Hamilelik döneminde anne adayları bitki çaylarından; nane-limon, zencefil, ıhlamur, tarçın ve elmayı tercih edebilir. Bulantıların yoğun olduğu ilk aylarda zencefil, limon, tarçın ve elma birlikte kaynatılıp içilebilir.

    KARIŞIK BİTKİ ÇAYI TÜKETMEYİN!
    Form çayları gibi karışık bitki çaylarını anne adaylarına kesinlikle önermiyoruz. Karışık bitki çaylarının içinde hamilelere zarar verebilecek bitkiler olabilir.

    Hamileler fesleğen, kekik gibi mutfaklarda baharat olarak kullandığımız bitkileri çay şeklinde fazla dozlarda (1-2 tatlı kaşığı gibi) kullanmamalı.

    Aloe vera, sinameki, akdiken (geyik dikeni) ve topalak gibi bitkiler kabızlık sorunlarında kullanılan bitkilerdir. Dışkı yumuşatıcı etkiye sahip olan bu bitkiler, rahim dahil düz kasların kasılmasını uyararak düşüğe neden olabileceği için kullanılmamalı.

    RAHİM KASILMALARINA YOL AÇIYOR
    Adaçayı, meyan kökü, akdiken, Cezayir menekşesi, ökse otu, pelin otu, ravent (ışgın) ve rezene gibi bitkiler, rahimde kasılmalara yol açıyor ve kanı sulandırıp kanamaya neden olduğu için anne adaylarına kesinlikle önerilmiyor.

    Bitkilerin çayları kadar yağlarına da dikkat edilmeli. Esansiyel bitki yağlarından anne-bebek arasındaki veya anne rahmindeki ceninin fonksiyonlarını etkileyebileceği için uzak durulmalı.

    Hamilelik döneminde; rezene, adaçayı, ardıç, kekik, lavanta, biberiye, civanperçemi ve mercanköşk gibi bitkilerin yağlarının ağız yoluyla alınması da sakıncalı.”

  • Hamile kadınlar için pet şişenin tehlikeleri

    Hamile kadınlar için pet şişenin tehlikeleri

    Daily Mail’de yapılan bir araştırmaya göre pet şişe kullanan hamile kadınların çocuklarının obez olma ihtimali artıyor.

    Araştırmalara göre neredeyse dünyanın her yerinden kişiler Bifenol A kimyasalına maruz kalıyor. Plastik ürünlerde bulunan Bifenol A adlı kimyasal, vücuttaki iştah düzenleyen hormonları etkiliyor.
    Bifenol A kimyasalı farklı yemek kaplarında ve pet şişeler gibi ürünlerde de bulunuyor. Bu kimyasal Östrojen hormonunu taklit ederek iç salgı bezlerinin işleyişini etkileyebilir.
    İç salgı bezleri birçok farklı hormon üretir. Bu hormonlar etkilenince nörolojik sorunlar ortaya çıkar; otizm, IQ seviyesinde azalma ve dikkat eksikliği gibi.
    Washington’daki araştırmacılar fareler üzerinde yaptıkları deneyler sonucu Bifenol A kimyasalına maruz kalan deneklerin Leptin hormonuna verdikleri tepkilerde azalma fark etti.
    Leptin hormonu, vücudun enerjiye ihtiyacı olmadığı zamanlarda yemek yeme dürtüsünü törpüler.
    Hamile farelere düşük dozda Bifenol A kimyasalı verilmesi sonucu, doğan yavru farelerin beyinlerindeki sinir sistemleri kalıcı bir şekilde etkilenmiştir. Ve bu fareler yetişkinliğe eriştiklerinde obez olma ihtimallerinin arttığı sonucuna varılmıştır.
    Bifenol A kimyasalı insanlarda da obeziteye  neden olduğu için, bireyler ve özellikle hamileler çevresel etmenlerin obezite ve metabolizma sorunlarını etkileyebileceğinin farkına varmalı.
    Ekim 2016’da yayınlanan bir araştırmaya göre pet şişelerde bulunan kimyasallar kanser, diyabet, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ve otizme yol açabilir.
    Bu tehlikeye rağmen, makyajdan çocuk oyuncaklarına kadar birçok üründe bu kimyasal bulunuyor.
    Kaynak: milliyet.com.tr/saglik/