Etiket: hamilelik sorunu

  • Hamilelik varisi

    Hamilelik varisi

    Hamilelik sürecinde kadın vücudu sürekli şekil değiştiriyor. Bu değişikliklerin bazıları geçici, bazıları kalıcı oluyor. Kalıcı değişikliklerin başını da varis çekiyor

    Alternatif tıp ve geleneksel tedavi yöntemlerinin kesin sonuç vermediğini, sadece vücutta kısa süreli rahatlama sağladığını kaydeden Dr. Emrullah Hayta, “Hekim kontrolünde yapılmayan bu gibi yöntemler, bilinçsiz uygulamalar sonucunda ciddi rahatsızlıklara neden olur hatta felç gibi ağır sonuçlar doğurabilir” diye konuştu.

    Hayta, kullanılan yöntemlerin, coğrafi koşullar, etnik köken, eğitim ve sosyo-ekonomik faktörler, dini inanışlar, yaşam şekilleri ve kültürlere göre farklılıklar gösterdiğini söyledi.

    “Romatizmal Hastalıklarda Alternatif Tıp ve Tamamlayıcı Tedavi Yöntemleri” konulu tez çalışması kapsamında bir grup arkadaşıyla yaptığı araştırmanın sonuçlarını paylaşan Hayta, araştırmaya katılan bin kişinin yüzde 50’den fazlasının bitkisel tedavi, dua ve masajı en az iki kez kullandığının belirlendiğini söyledi.

    ÖZELLİKLE HANGİ SEBEPLERDEN DOLAYI BU YÖNTEME BAŞVURULUYOR?
    Katılımcıların en fazla kas iskelet sistemiyle ilgili hastalıklar ve psikolojik sorunlarda alternatif tıp ve tamamlayıcı tedavi yöntemlerine başvurduğunu dile getiren Hayta, hem hastaneye gidip hem de bu yöntemlere başvuran kişilerin yüzde 25’inin bunu doktoruna hiç açıklamadığını aktardı.

    AĞRIYAN BÖLGEYE SÜLÜK YAPIŞTIRILIYOR
    Sivas’ta, kas iskelet sistemi ve romatizmal hastalıklarda vatandaşların tedavi amaçlı çeşitli yöntemleri kullandığını belirten Hayta, “Ağrıyan bölgeye ince ip bağlama veya kirli yün sarma, bal sürülmesi, bazı bitkilerin (ısırgan otu, mayıs çiçeği, arpa, limon kabuğu, madımak otu) ezilip ağrıyan yere sürülmesi veya kaynatılarak içilmesi, ağrılı ve şiş bölgeyi ovalama, sülük yapıştırılması, türbe ziyaretleri, bel fıtığında sırta alabalık sarılması sıkça kullanılan yöntemlerdir” diye konuştu.

    Hayta, ekonomik problemler, medya ve çevrenin etkisi, alternatif tıbbın iyi geleceği düşüncesi, tıbbi tedaviden korkma, ilaçların yan etkilerinden kaçınma gibi çeşitli nedenlerle insanların geleneksel tedavi yöntemlerine yöneldiğini söyledi.

    AA

  • Tekrarlayan Düşükler ve Yeniden Hamile Kalmak

    Tekrarlayan Düşükler ve Yeniden Hamile Kalmak

    Kadınların 21’inci gebelik haftasından önce bebeklerini kaybetmesinin düşük olarak tanımlandığını ifade eden uzmanlar, ‘tekrarlayan düşük’ olarak isimlendirilen birden fazla kaybın olduğu durumlarda infertilite (kısıklık) tedavisi gerekebileceğini belirtiyor…

    Düşükten sonra hamile kalmak için acele etmeyin…

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Sema Demirsoy, bir kez düşük yapıldıktan sonra ikinci gebelik için anne adayının yaklaşık 6 ay beklemesi gerektiğini belirterek bunun nedenini şöyle açıklıyor:

    “Düşük gebelik haftasına bağlı olarak değişmekle birlikte acil bir tablo olarak karşımıza çıkar. Şiddetli kanama ve ağrıyla başlar, bazen kanamayı durdurma şansımız olmayabilir. İçeride bebeğe ve kesesine, zarlarına ait dokular kalır, rahim bunları tamamen temizleyince kadar kanama devam eder. Bazen anneler, kan kaybına bağlı olarak bazı sorunlar yapabilirler.

    Düşük yapan annenin düşük sonrası mutlaka kan sayımı, kan tablosu, folik asit depolarının ne durumda olduğunu değerlendirmek gerekiyor. Annenin eksiklerin tamamlanıp kadının yeni bir gebeliğe hazır hale gelmesi yaklaşık 6 ay sürer. O nedenle de düşükten sonra yeni bir hamilelik için 6 ay beklenmesinde yarar var”.

    Tekrarlanan düşükler de tedavi edilebiliyor

    Tekrarlayan düşüklerin toplumda görülme sıklığı yüzde 2-3 arasında değişiyor.

    Günümüzde arka arkaya 8-10 düşük yapan ve çocuk sahibi olamayan birçok insan olduğunu belirten Dr. Sema Demirsoy, “Bir kez düşük yapan her anne, ikinci gebeliğinde tedirgin oluyor. Bu yanlıştır, bir kez düşük yapmış olmak tekrar yapmayı gerektirmez. Kadın iki ve üzerinde düşük yapıyorsa araştırma yapmak önemlidir. Günümüzde tekrarlayan düşüklere yönelik tedaviler mevcut” diyor.

    Daha çok 35 yaş üzerinde görülüyor

    Düşükler daha çok 35 yaş üzeri gebeliklerde kromozom anomalilerine bağlı olarak ortaya çıkıyor. Bebekteki kromozom hastalıkları düşüklerin temel nedenlerinden biri. Bebekte bazı ciddi hastalıklar, erken kayıplara neden oluyor. 35 yaşında bu hastalıklar arttığından, 35 yaş üzeri annelerde düşük daha fazla görülüyor. Düşük 20 yaş altındaki annelerde de ortaya çıkabiliyor. Bu yaş grubunda kadının vücudu henüz hamileliğe hazır değil. Bu nedenle bebeği taşımayabiliyor. Araştırmalar gebelik için en uygun yaş aralığını 23-25 olarak gösteriyor.

    Düşük neden oluyor?

    Düşüğün ortaya çıkmasında hem anneye ve hem bebeğe bağlı nedenler olabiliyor. Anneye bağlı nedenleri anlatan Dr. Sema Demirsoy, bunları şöyle sıralıyor:

    – Annenin gebeliği taşımakta yetersiz olması sonucunda düşük oluşabilir. Rahimdeki şekil anomalileri, rahimdeki bölmeler, rahim içini kaplayan miyom, polip gibi oluşumlar da düşüğe neden olabiliyor.

    Rahim ağzı yetmezlikleri görülebiliyor.

    – Anneye bağlı progesteron adını verdiğimiz yumurtalıktan salgılanan hormon gebeliğin devamını sağlıyor. Eğer bu hormon ile ilgili bir sorun olursa düşük ortaya çıkabiliyor.

    Açıklanamayan düşükler de var

    Anneye bağlı nedenlerin dışında anne veya babadaki kromozom hastalıklarının da düşüğe yol açabileceğini ifade eden Dr. Sema Demirsoy, şu bilgileri veriyor:

    “Bizim aydınlatmaya çalıştığımız ve büyük bir grup olan oto immün (bağışıklık sistemi) hastalıkları dediğimiz gruptakiler, açıklanamayan gebelik kayıplarının büyük bir kısmını oluşturuyor. Uyguladığımız tedavilerle arka arkaya tekrarlayan kayıpları olan annelerin gebeliklerinin, sağlıklı bir şekilde devamını sağlayabiliyoruz.

    İnsanın bağışıklık sistemi bazen kendi vücuduna yabancı olmayan dokuları da yabancı gibi algılayıp savunma hücreleri geliştiriyor. Hücre yapısında bulunan bir protein vardır, hücre zarındadır. Bazı kişiler buna karşı bir antikor üretir, gebelikte özellikle plasentadan bebeğe giden akımın bozulmasına ve bebeğin kaybına neden oluyor. Bu grup hastalara biz aspirin veya heparin gibi kanı sulandırıcı ilaçlar veriyoruz. Günde bir kez yapılan iğnelerle ve düşük doz aspirinle müdahale edebiliyoruz.”

    Tekrarlayan gebeliklerin daha önceki tedavi edilebilirlik oranları düşükken bağışıklık sistemini baskılayan kortizonun kullanılmasıyla gebeliğin devamını sağlayabildiklerini anlatan Dr. Sema Demirsoy, “Tüm bunların dışında, uygulanan birçok tedaviye rağmen, yanıt alınamayan bir hasta grubu var yine de. Yapısal anomalilerde bir kısmı cerrahi olarak düzeltilebiliyor, ancak bir kısmında; rahim içindeki boşluk gebeliğin büyümesine izin verecek hale getirilemiyor. Tekrarlayan gebelik kaybının tedavisinde; kromozom hastalığı olan, genetik olarak bazı hastalıkları taşıyanlarda başarılı olunamayabiliyor” diyor.