Etiket: hamilelik dönemi

  • Saç boyama nasıl yapılmalı?

    Saç boyama nasıl yapılmalı?

    Saçlarını evde kendi boyamayı tercih edenleriniz için altını çizeceğimiz püf noktalar… Saç boyama tüyoları ve saç boyama nasıl yapılır?

    Saç boyama nasıl yapılmalı?

    Boyama işlemi sırasında dikkat edilmesi gerekenler:

    • Güneş, perma, saç bakım kremleri ve saçınıza daha önce uyguladığınız boyalar, yaptığınız boyama işleminin sonucunu ve süresini etkileyeceğinden saç tutam testini her boya işleminden önce mutlaka yapmalısınız.
    • Her zaman saçınıza uyguladığınız boyayı, yapmış olduğunuz saç tutam testi sonucunda belirlenen süre kadar bekletin. Hiçbir zaman etkisini göstermeden önce boyayı temizlemeyin. Aksi halde saçınızda beklenmeyen bölgesel renk farklılıklarına sebep olursunuz.
    • Boyanın, saçınızdan yüzünüze ve ensenize bulaşmasını istemiyorsanız kulaklarınızın çevresine, saçlarınızla yüzünüzün birleştiği bölgelere ve ensenize biraz vazelin sürün. Vazelin hava geçirmez ve sızdırmaz olduğundan boyanın derinizde leke bırakmasını engelleme konusunda çok etkilidir.
    • Saçınız uzun veya kalınsa, seçmiş olduğunuz renk tonundan iki kutu kullanın. Her saç telinin boyayı iyice emmesi, saçınızın tamamen ve homojen olarak boyanması ve canlı bir renge sahip olması için önemlidir.
    • Saçınızı boyadıktan sonra elde ettiğiniz rengi daha uzun süre kullanabilmek için deniz veya havuza girdikten sonra saçlarınızı mutlaka durulayın. Klor ve deniz tuzu saçınızda uzun süre kalırsa saç renginiz parlaklığını yitirebilir.
    Boyama sonrası:
    • Boyalı saçlar için kullanılan şampuanlar, saç renginizi daha yumuşak ve doğal gösterir. Sıradan şampuanlar saçınızın boyasını açabilir ve doğal nemini kaybettirebilir.
    • Düzenli olarak en az iki haftada bir boyanmış saçınızın nemini ve parlaklığını yeniden kazanması için derinlemesine bakım yapın.
    • Saçınızı boyadıktan sonra pH’ı düşük saç kremi kullanmanız saçınızı korur ve doğal yumuşaklığına ve parlaklığına kavuşmasına yardımcı olur.
    • Saçınız uzadıkça, renk aktifleştirici kullanarak saçınızın doğal rengini boyalı kısma uygun şekilde renklendirebilirsiniz.
    • Şampuanlandıktan sonra saçınızı her zaman kurulamayın. Ovalamayın veya sarmayın. Saç kurutma makinesiyle aşırı kurutmayın. Saçınızı aşırı kurutmanız nem kaybetmesine ve donuk gözükmesine yol açar.
    • Saçınız ıslakken asla taramayın. Saçınızı geniş dişli bir tarakla saç uçlarından saç diplerine doğru yuvarlayarak tarayın.
    • Maden suyu, saçınızı zararlı havuz kimyasallarından korur

    İlgili Konular ;

  • Hamilelik döneminde bol bol balık tüketilmeli

    Hamilelik döneminde bol bol balık tüketilmeli

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ebru Ünal, hamilelik döneminde anne adaylarını bol bol balık tüketmeleri konusunda uyardı.
    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ebru Ünal, üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’de balık tüketimin istenilen düzeyde olmadığını belirtti. Ünal, hamile kadınlar için balık tüketimin neden gerekli olduğunu ve hangi tür balıkları tüketmenin faydaları olacağına dair önemli açıklamalar da bulundu.

    DOĞMAMIŞ BEBEĞİN BEYİN GELİŞİMİNE YARDIMCI

    Omega-3’ün balık ve balık yağında bulunduğunu bununda doğmamış bebeğin beyin gelişimine yardımcı olduğunu ifade eden Ünal, “Omega-3 yağ asidi tuna, somon veya diğer balık ve balık yağlarında bulunur.
    mega-3’ün etkisi hakkında çalışmalar halen devam etmektedir. Tespit edildiğine göre omega-3 yağ asidi henüz doğmamış bebeğin beyin gelişimine yardımcı oluyor ve doğumdan sonraki dönemde de bu etkisi devam ediyor” dedi.

    “Gebelikte haftada iki kere balık tüketilmesi gereklidir”

    HAFTADA İKİ KERE TÜKETİLMELİ

    Balık tüketmenin  faydaları ve kullanma sıklığı hakkında bilgi veren Ünal, “FDA, DHA olarak bilinen bir omega-3 yağ asidi şeklinin erişkinlerde kalp hastalıklarına karşı koruyucu olduğunu açıklanmıştır. Balık ve kabuklu deniz ürünleri DHA açısından çok zengindir. Gebelikte haftada iki kere balık tüketilmesi gereklidir. Seçilen balık cinsinin civa gibi ağır metaller içermediğine dikkat edilmelidir. Derin deniz balıkları örneğin, köpek balığı, kılıç balığı, kral uskumru gibi balıklarda ağır metaller bulunur. Bu nedenle tüketilmemelidir” diye konuştu.

    “Balık, bağışıklık sistemini güçlendirir, depresyonu azaltır”

    OMEGA-3 YAĞ ASİDİ SAĞLIKLI BESLENMENİN PARÇASIDIR

    Omega-3’ün beslenmenin parçası olduğunu ve miktarında kısıtlama yapılmaması gerektiğinin belirten Dr. Ebru Ünal,
    “Gebelik sırasında yağlı yiyeceklerin miktarının azaltılması önerilir ama omega-3 yağ asidi sağlıklı beslenmenin parçasıdır ve miktarında kısıtlama yapılmamalıdır.
    Omega 3 sadece gebeler ve bebekler için değil tüm bireyler için önemlidir.

    Bağışıklık sistemini güçlendirir, depresyon belirtilerini azaltır. Balık sevmiyorsanız dahi, keten tohumu veya yağında, kanola yağı, brokoli, ıspanak, ceviz, karnabahar, barbunya gibi yiyeceklerden de omega-3 temin edebilirsiniz.

    Örneğin yarım avuç ceviz içinde 2 buçuk gram omega-3 bulunur. Takviye gıda olarakta omega-3 kullanabilirsiniz. Yüksek dozlar zararlı olabileceği için kullanımından önce mutlaka doktorunuza danışın” diyerek sözlerini noktaladı

  • Hamilelik döneminde beslenme nasıl olmalı?

    Hamilelik döneminde beslenme nasıl olmalı?

    1 ) Hamilelik döneminde beslenme nasıl olmalı?

    Anne adaylarının en çok merak ettikleri ve endişe duydukları konulardan biri olan beslenme, anne ve bebek açısından büyük önem taşımaktadır. Hamilelik dönemi içerisinde beslenme düzenine daha farklı bir bakış açısından bakmak gerekir. Bu dönem içerisinde dengeli ve sağlıklı beslenmek, hamileliğin sağlıklı bir şekilde neticelenmesi bakımından oldukça önemlidir. Hamilelik dönemi içerisinde anne adayları muhakkak günlük olarak gereksinim duydukları protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineralleri almaya dikkat etmelidirler.

    Hamilelik dönemi içerisinde alınması gereken bütün bu besin maddelerine karşı olan günlük ihtiyaç artış gösterir. Anne adaylarının düzenli ve yeterli bir şekilde beslenmeye dikkat etmeleri, buna ilave olarak da hamilelik süresi boyunca her gün demir takviyesi almaları oldukça önemlidir. Hamilelik dönemi içerisinde anne adayı demir eksikliği yaşamasa bile, muhakkak demir takviyesi almaları gerekir. Bunun dışında anne adayları hamile olmadan önce folikasit vitaminine başlamalıdır. Hamilelik dönemi içerisinde folik asit kullanmak, anne ve bebek açısından oldukça önemlidir.

    2 ) Hamilelik dönemi içerisinde ideal kilo alımı ne kadar olmalı? 

    Anne adayları yeterli beslenerek yaklaşık olarak 10 kg ile 12 kg almaktadır. Hamilelik dönemi içerisinde kilo takibinin yapılması oldukça önemlidir. Hamilelik döneminin ilk 3 ayı içerisinde yaklaşık olarak 1 kg, ileriki dönemlerde ise ayda ortalama 1.5 2 kg alınması normal olarak kabul edilir.

    3 ) Hamilelikte hangi besinlerden uzak durmak gerekir? 

    Hamilelik döneminde çok fazla yağlı besinlerden, besin değerinin oldukça düşük olduğu fast food gibi besinlerden uzak durulması gerekir. Karbonhidrat açısından fakir, vitamin ve mineral açısından ise zengin olan besinlerin alınmasına dikkat edilmelidir.

    Anne adayları gün içerisinde sık sık ve az az yemek yemeye özen göstermeli ve gün içerisinde 3 öğün olarak değil, bu 3 öğünü gün içerisinde 5 öğüne yayarak tüketmelidir.

    Aşırı tuz tüketiminden uzak durulması da, hamilelik için önemli olan bir diğer konudur. Taze sebze ve meyvelerin alınması, hamilelik döneminde oldukça önemlidir. Hamilelik dönemi sürecinde, protein gereksinimini karşılamak açısından et ve süt ürünlerinde muhakkak yararlanmak gereklidir. Haftada 1 veya 2 gün balık yenmesi de, anne adayları açısından önemlidir. Ancak anne adayları her çeşit balığı tüketemez. Bu sebepten dolayı da, hamilelik açısından uygun olarak kabul edilen balıkların tüketilmesi önemlidir.

    Anne adayının haftada 1-2 gün balık yemesi bebeğin beyin gelişimi için oldukça önemlidir. Bebeğin beyin gelişimi için omega 3 alması oldukça önem teşkil eder. Ton balığı haftada ikiden fazla olmamak koşuluyla tüketilebilir. Balıklar da civa bulunduğu için haftada ikiden fazla balık tüketilmesi sakıncalıdır.

    4 ) Hamilelik döneminde suyun önemi

    Hamilelik döneminde bol miktarda sıvı alınması gerekir. Anne adaylarının hamilelik dönemi içerisinde sıvı alımına duydukları gereksinimleri de artar. Bu sebepten dolayı da, anne adayları gün içerisinde ortalama olarak 10 bardak civarında su tüketmelidir. Hamilelik dönemi içerisinde kafein alımı çok fazla tavsiye edilmez. Bu sebepten dolayı da anne adaylarının çay, kahve veya kola gibi içecekleri çok çok az almaları gerekir.

    Nane, kuşburnu, limon, adaçayı ve papatya gibi bitki çaylarının içilmesinde herhangi bir sakınca yoktur.

    Alkollü içecekler hamilelik dönemi için oldukça sakıncalıdır. Bu sebeple alkollü içecekler de uzak durmak önemlidir. Alkol tüketimi, fetal alkol sendromu adı verilen bir duruma yol açabilir. Bu durumda gebelik için oldukça sakıncalıdır. Günlük olarak anne adaylarının 2- 3 bardak süt içmesi kalsiyum açısından oldukça önem teşkil eder.

    5 ) Hamilelik döneminde diyet yapmayın

    Hamilelik dönemi süresince kilo vermek için veya daha fazla kilo almamak için diyet yapılması doğru değildir. Bebek bakımından oldukça riskli olan bu durum anne adaylarının kaçınması gereken bir durumdur. Anne adayı hamilelik dönemine girerken normal bir kiloda başlaması gerekir. Hamilelik döneminde de normal miktarda yani ortalama olarak 10 kg ile 12 kg arasında alabilir. Hamilelik döneminin erken dönemlerinde anne adayı fazla kilolu ise, hamilelik dönemi içerisinde bu kilolar verilmelidir. Sadece dengeli ve sağlıklı beslenerek daha az kilo almayı sağlayabilir.

    6 ) Şarküteri ürünlerinden uzak durun

    Anne adayları özen göstermesi gereken bir başka konu da, çiğ et, iyi pişirilmemiş sucuk, iyi pişirilmemiş yumurta veya diğer şarküteri ürünlerinden uzak durmalarıdır. Bunun dışında mayonez ve pastörize edilmemişler olan besinler de, alınmamaya dikkat edilmelidir

    Kaynak: http://hamilelik.com/hamilelik-doneminde-beslenme/

  • Cilde Folik Asit Desteği

    Cilde Folik Asit Desteği

    Hamilelik döneminde anne adaylarına önemle tavsiye edilen folik asidin faydası şimdilerde cilt güzelliği ve hücre yenilenmesi konusunda da keşfedildi…

    Bir tür B vitamini olan folik asit, biz kadınların hayatında çok önemli. Avrupa ve Amerika’da keklerin, kurabiyelerin bile içinde mutlaka bulundurulan folik asit kullanımına, Türkiye’de ancak hamilelik döneminde önem veriliyor. Eksikliği kansızlığa sebep olan folik asidin cilt için de çok önemli olduğu Hamburg’da Beiersdorf tarafından düzenlenen bir toplantıda açıklandı. Konu hakkında bilgisine başvurduğum dermatalog Dr. Betül Şengör, folik asidin hücrelerimizin en önemli yapıtaşı ve adeta bilgi merkezi görevi yapan DNA molekülünün sentezinde çok önemli rol oynadığını anlattı.

    Folik asit, hücrelerin çoğalmaları, yenilenmeleri ve tamir edilmeleri sırasında kilit role sahiptir. Özellikle sinir sisteminin ve omurliğin gelişiminde bebekler için önemi tartışılmaz. Eksikliğinde vitamin B 12 emilimi de etkilenebileceğinden kansızlığa yol açabilmektedir. Ayrıca huzursuzluk, yorgunluk, dilde hassasiyet, ciltte solukluk, saç dökülmesi ve birçok değişik belirtileri vardır’ diye devam etti Şengör. Ayrıca folik asidin özellikle saç ve tırnaktaki etkilerinin çok iyi bilindiğini, ancak yüz bakımında böyle bir çalışmayı ilk kez duyduğunu söyledi. Jinekolog Dr. Tayfun Osmanağaoğlu ise folik asidin, vücutta yeni kan hücresi yapımında ve aminoasit yapımında önemli görevi olduğunu söylüyor ve folik asidi doğal yoldan almanın da mümkün olduğunu ekliyor.

    Bebek yapmadan önce FOLİK ASİT

    Jinekolog Dr. Tayfun Osmanağaoğlu folik asidin hamilelik dönemindeki önemini şöyle anlattı:

    Bir yetişkin için folik asidin önemi nedir? Yeterli miktarı nedir?

    Özellikle folik asit eksikliğinde kansızlık görülür. Yapısal olarak normalden daha iri ancak işlevleri iyi olmayan alyuvarlar meydana gelir.
    Doğal yoldan almak mümkün müdür? Hangi besinlerde bulunur?
    Doğal yoldan almak mümkündür. Doğal folik asit kaynakları tahıllar, portakal ,baklagiller, fasulye, koyu yeşil yapraklı sebzelerdir.
    Bebek sahibi olmak isteyenler niye/ ne zaman/ ne kadar folik asit almalı?
    Bebek sahibi olmak isteyenler gebelik kararı aldıklarında, 2-3 ay öncesinde folik asite başlamalılar. Günde 400 mikrogram folik asit alınmalı. Bu miktarda folik asidi ilaç olarak öneriyoruz. Özellikle folik asit eksikliğinde nöral tüp defekti (omurgada açıklık, beyin dokusunun gelişmemesi) dediğimiz anomaliler oluşabilir.
    Hamilelik dışında kullanımı nasıl olmalı?
    Folik asit eksikliğine bağlı kansızlık bulgusu yoksa gıdalardan alınan yeterlidir. Ekstra kullanılması gerekmez.
    Folik asit eksikliği nelere yol açar?
    Folik asit eksikliği kansızlığa ve gebeliklerde santral sinir sisteminde bazı anormalliklere yol açar.
    Folik asitte doz aşımı gibi bir risk var mı acaba? Yani aşırı kullanım gibi bir durum olur mu yoksa vücuttan C vitamini gibi kolayca atılır mı?
    Folik asit mide barsak sisteminden emilir, karaciğerde biyotransformasyona uğrar ve idrar yolu ile atılır. Yani ihtiyaç fazlası idrar ile atılır. Zehirlenme bulguları olmaz.
  • Doğum Sonrası Forma Girme Rehberi

    Doğum Sonrası Forma Girme Rehberi

    Hamilelik dönemi boyunca 8 ile 12 kilo arası kilo alımının normal bir durum olduğunu belirten uzmanlar, doğum sonrası kilo vermek, spora başlamak ve sağlıklı beslenmek için yapılması gerekenler hakkında ayrıntılı bilgiler verdi. İşte doğum sonrası forma girme rehberi…

    Memorial Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Gökçe Günbey, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Remzi Aydın ve Memorial Ataşehir Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Şefika Aydın, “Doğum Sonrası Kilo Verme” hakkında merak edilen soruları yanıtladı.

    Hamilelik döneminde kilo alma oranı ne olmalıdır?

    Op. Dr. Remzi Aydın: Klasik olarak “hamilelik dönemi boyunca 8 ile 12 kilo alımı normaldir” dense de, Her kadının hamilelik öncesi kilosu, metabolizması ve risk faktörleri farklı olduğundan standart bir limit koymak doğru değildir. Her kadın için bireysel olarak hesaplanmalıdır. Örneğin gebelik öncesi 90 kg olan ve şeker hastalığı riski taşıyan bir gebe için bu 6 – 9 kg olabileceği gibi, çok zayıf hamile kalan için 15 – 17 kilo bile sorun olmayabilir.

    Doğum sonrasında hastaların kilolarıyla ilgili saplantıları oluyor mu?

    Op. Dr. Remzi Aydın: Kadınların tabii ki fiziksel görünümleri ve kiloları ile ilgili kaygıları her zaman vardır ve olmalıdır da! Bu kendi vücudunu beğenme duygusunu beraberinde getirir. Bununla beraber gebelik döneminin çok özel ve geçici bir dönem olduğu akıldan çıkarılmamalıdır ve bu dönemde klasik güzellik ölçütlerinin geçerli olamayacağı bilinmelidir. Unutulmamalıdır ki bu dönem geçicidir ve bu dönemin sonunda çifti büyük bir ödül beklemektedir!

    Doğumun hemen sonrasında zayıflamaya başlamak kadını nasıl etkiler?

    Op. Dr. Remzi Aydın: Doğumla beraber 4-6 kg arasında kilo kaybedildikten sonra, eğer doğru bir beslenme rejimi uygulanırsa düzenli bir şekilde ayda 1- 2 kg arasında verilebilir. Unutulmamalıdır ki çok az kalori almak hem loğusa sağlığı için zararlı olabilir, hem de sütün azalmasına yol açabilir.

    Annenin doğumun hemen sonrası düşük kalorili diyetler yapması doğru mudur?

    Uz. Dr. Gökçe Günbey: Yeterli ve dengeli beslenme ile anne hem kendi fizyolojik gereksinimlerini karşılamakta, hem de bebeğinin fizyolojik ve psikolojik açıdan gereksinimi olan anne sütünün yeterli miktarda üretilmesini sağlamaktadır. Bu dönemde annenin hem kendi sağlığı, hem de bebeğinin sağlığı açısından daha çok enerji, protein, vitamin ve mineral alması gerekmektedir.

    Emziren annelerin, emzirme dönemi boyunca günlük enerji gereksinimlerine en az 500 kalori ilave edilmesi gerekmektedir. Gebelik döneminde normalden fazla kilo alan ve gebelik öncesinde de fazla kilolu olan annelerin emzirme döneminde vitamin ve mineral alımına dikkat ederek ayda 2 kilo kadar zayıflamasında bir sakınca olmadığı ve bunun süt üretimini olumsuz etkilemediği bildirilmektedir.

    Ancak emzirmenin herhangi bir döneminde günde 1500 kaloriden daha düşük diyetler asla uygulanmamalıdır. Bu seviyenin altındaki enerji alımlarının süt üretimini bozmasının yanı sıra diğer besin ögelerinde de yetersizliğe yol açabileceği bilinmektedir.

    Annenin beslenmesi sütün kalitesini etkiler mi?

    Uz. Dr. Gökçe Günbey: Anne sütünün kalitesi annenin yediği gıdalardan direkt olarak etkilenmemekle birlikte, sütün miktarı annenin aldığı sıvı gıdalarla ilişki gösterebilmektedir. Anne sütünün % 80’den fazlası sudan oluşmaktadır. Bu nedenle süt miktarının yeterli olabilmesi için annenin günde en az 3 litre sıvı gıda alması gerekmektedir.

    Vejetaryen diyet ile beslenen annelerde protein ve bazı vitamin eksiklikleri görülebilmekte, bu eksiklikler takviye edilmediğinde bebekte de eksikliklere yol açabilmektedir. Ayrıca annenin diyetinin kalsiyumdan fakir olması durumunda, kalsiyum anne kemiğinden alınıp süt üretimine katılmaktadır. Bu durum hem anneyi, hem de bebeğin gelişimini olumsuz olarak etkilemektedir. Emzirme döneminde annenin iyot gereksinimi de normale göre artış göstermektedir. Özellikle guatr vakalarının fazla görüldüğü bölgelerde, bebekte ve annede eksiklik olmaması için iyot gereksinimi mutlaka karşılanmalıdır. Sonuç olarak diyebiliriz ki; vitamin, mineral, protein, yağ ve karbonhidratlardan oluşan yeterli ve dengeli beslenme hem anne, hem de bebek sağlığı açısından vazgeçilmezdir.

    Doğum yapan anneler fazla kilolarını ne zaman vermeye başlayabilir?

    Dyt. Şefika Aydın: Anne sütü alan çocuk ilk 3-4 ayda normal bir gelişim göstermektedir. Dört aydan sonra büyüme hızı yavaşlamaya başlamaktadır. 6. aydan sonra da ek besin verilmeye başlanmaktadır. Ülkemizde annelerin çoğunlukla çocuklarını 1,5- 2 yaşına kadar emzirdikleri bilinmektedir. Gebeliğinde fazla kilo alan anneler hamileliğin ilk 4 ayını atlattıktan sonra toparlanma dönemi sonrası diyet yapmaya başlayabilirler.

    Kiloları ne kadar sürede vermeliler?

    Dyt. Şefika Aydın: Yapılan çalışmalarda hamilelik sonrasında haftalık 0.5kg kilo kaybı annenin gereksinimlerini azaltmamakta ve süte her hangi bir etkide bulunmamaktadır. Annenin aylık vermesi uygun görülen kilo 2’dir. Toplam süreç annenin fazla kilosuna bağlıdır. Gebeliğinde 15 kilonun üzerinde alan anne ile gebelik döneminde 9-12 kg alan annenin kalan kilosunu verme süresi kişiden kişiye değişmektedir. Fakat fazla kilolarda süreci daha uzuna yaymak kiloyu korumanın en önemli adımıdır. Hızlı verilen kilo annede kas kaybına sebep olur.

    Yorgunluk, baş ağrısı, kan şekerinin düşmesi, stres, ağız kokusu kemik minerilizasyonunda azalma gibi birçok sağlık problemleri oluşturmaktadır.

    “Emzirmek” forma girmek için etkili midir?

    Op. Dr. Remzi Aydın: Emzirmek eylemi anne için yoğun bir metabolizma artışı demektir. Bu hem bebeğe verilecek sütün içindeki maddelerin kalorisi, hem de emzirme eylemi için harcanan kalori demektir. Bu kalori harcamaları tabii ki annenin forma girişini hızlandırabilir. Sadece dikkat edilecek nokta anne sütünü çoğaltabilmek için bilinçsizce kalori alışında artışa yol açmamaktır. Yoksa süt verildiği sürece forma girmek bir yana daha da fazla kilo alımına yol açılabilir.

    Doğumdan ne kadar sonra spora başlanabilir?

    Op. Dr. Remzi Aydın: Normal doğum sonrası eğer dikiş yoksa 1. hafta sonrası spora başlanabilir.Ama annenin yoğun bir süt üretim ve yeniden yapılanma döneminden geçtiği ve çok yorgun olabileceği düşünüldüğünde ilk haftalar, günde sadece 15 dk..kadar kısa tutulabilir ve sadece karın ve kaça eklemleri ile ilgili egzersizlerle sınırlı tutulmalıdır. Çok güncel olan “Pilates” türü egzersizlerin hafif ve zorlamasız türleri özellikle faydalı olabilir. Buradaki asıl amaç bel ve kalça etrafındaki kasların forma sokulmasıdır. Sezaryen sonrası ise egzersizlere 3. haftanın sonrası başlanılmalı,6.haftanın sonrası aerobik, kalori harcamasını hızlandıracak egzersizlerle desteklenmelidir.

    Emziren annelere beslenme açısından önerileriniz nelerdir?

    Dyt: Sefika Aydın: Emziren anneler aşağıdaki önerilerimizi dikkate almalıdırlar.

    – Doğumdan sonra bebek emzirilirken gebelik öncesi döneme göre daha fazla sıvı besin alınmalıdır. Emziklilikte su metabolizmasında artış vardır. Alınan su süt salgılanmasıyla, metabolik su ise artan yiyecek alımıyla artmaktadır. Süt miktarının değişmemesi için annenin sıvı alımını arttırmak gerekir. Günlük alınan toplam sıvı miktarı yaklaşık 3000 ml olmalıdır. Bu miktar pratik ölçüler ile 12 su bardağı su, süt, ayran, hoşaf, komposto, limonata, şerbet, meyve suları şeklinde önerilmelidir. Çay, kahve gibi içeceklerin süt verimini azalttığı bilinmektedir

    – Kalsiyum yönünden zengin olan süt, yoğurt ve peynir belirtilen miktarlarda düzenli olarak tüketilmelidir.

    – Her gün 1 adet yumurta ve 1 porsiyon etli sebze yemeği veya kuru baklagil yenilmelidir.

    – Kuru fasulye, nohut, mercimek ve bulgur karışımı yemekleri, portakal, mandalina, domates, maydanoz, yeşil biber, taze soğan gibi C vitamini yönünden zengin sebze ve meyvelerle birlikte tüketilmelidir. Bireysel özelliklere göre gaz yapıcı besinler çıkartılabilir.

    – Vitaminlerden zengin sebze ve meyveler diyette her öğün olmalıdır.

    – Salam, sosis, sucuk gibi katkı maddesi içeren diğer hazır besinler mümkün olduğu kadar tüketilmemelidir.

    – D vitamini besinlerde bulunmaz. Ancak güneş ışınlarının doğrudan cilde yansıması ile sağlanır. Bu nedenle emzikli anne güneşlenmeye özen göstermelidir.

    – Yemeklerde mutlaka iyotlu tuz kullanılmalıdır. Doğal besinlerde yeterince alınmayan iyot, ancak iyotlu tuzun kullanılması ile anne sütünden bebeğe geçer.

    – Kuru meyveler ve kuru yemişler yoğun enerjileri yanında, demir ve kalsiyum gibi minerallerden de zengindir. Ağırlık kontrolü de yapılarak bu besinler tüketilebilir.

    – Kansızlığa neden olduğundan yemeklerle birlikte çay içilmemelidir. Çayı kuşluk, ikindi gibi öğün aralarında, yani yemek yendikten 1-2 saat sonra açık olarak içilmeli, çaylara limon suyu eklenmelidir. İçecek olarak ıhlamur, nane, papatya, kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilmelidir.

    – Hazır meyve suları, gazoz ve kolalı içecekler yerine taze sıkılmış meyve suları, ayran, limonata tercih edilmelidir.

    – Pekmez kan yapıcıdır, şeker boş enerji kaynağıdır. Şeker yerine tatlı olarak pekmez yenmesi kansızlığa karşı alınacak önlemlerden birisidir.

    Emzirmenin Yararları Nelerdir ?

  • Gebelik Krampları ve Tedavi Yolları

    Gebelik Krampları ve Tedavi Yolları

    Bebek bekleyen birçok kadının yaşadığı hamilelik sorunlarından biri olan gebelik krampları, bazı durumlarda çekilmez bir hal alıyor. Uzmanlar, gebelik kramplarını önlemek için alınabilecek önlemleri açıkladı…

    Kadın Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Ebru Öztürk, hamilelik döneminde görülen bacak krampları ile ilgili soruları yanıtladı.

    Gebelikte yaşanan krampları ve diğer sorunlar

    Hamilelik döneminde, özellikle ilk aylarda gebelik hormonlarının etkisi sebebiyle bulantı, yorgunluk ve aşırı uyku hali, baş ağrıları, özellikle son dönemlerinde artan kabızlık, hemoroid, mide yanması, bel ağrısı, sık idrara çıkma ve bacaklarda kramplar, varisler, karında ve göğüste çatlaklar, nefes almada zorluk gibi şikayetler görülebilir.

    Gebelik kramplarının belirtileri

    Bacak krampları ise, özellikle 24′üncü haftadan itibaren başlayan sık karşılaştığımız problemlerden biridir. Gebeleri daha çok geceleri rahatsız eder. Bacak krampları zaman zaman aniden uykudan uyanmalara neden olabilir.

    Gebelik kramplarının nedeni magnezyum eksikliği

    “Gebelikte kramp oluşumuna sebep olarak kalsiyum ve magnezyum eksikliği gösterilmektedir. Ayrıca gebelikte büyüyen uterusun toplar damar sisteminde yarattığı baskı ve buna bağlı oluşan dolaşım problemleri de kramp oluşumunda önemli bir etkendir. Ayrıca gün içi yorgunluk, fazla ayakta kalma, aşırı kilo alımı ve varisler bacak kramplarını artırmaktadır. Kalsiyum açısından zengin dengeli beslenme, çeşitli egzersizler, masaj, bölgesel sıcak uygulama gibi yöntemlerle krampların hafifletilmesi mümkündür. Çoğu zaman kalsiyum ve magnezyum içeren ilaç takviyesi de yapılabilmektedir. ”

    Gebelik krampları nasıl önlenir?

    Hamilelik döneminde görülen bacak kramplarının önlenmesi için alınabilecek önlemlerden bazıları şunlar:

    – Uzun süre ayakta kalmamalı,
    – Otururken ayağın altına yükseklik konulmalı,
    – Yatmadan önce ılık duş almalı,
    – Sol yana yatmalı,
    – Varis var ise mutlaka varis çorabı kullanılmalı,
    – Yüksek topuklu ayakkabı giymekten kaçınmalı,
    – Aşırı kilo alınmamasına dikkat edilmeli.

    Kramplar genelde lohusalık döneminde hafifler ve sonrasında da geçer. Kramp girdiği zaman ise baldır üzerine sıcak bir havlu koyup, bacağı yukarı kaldırmak ve ayak parmaklarını yukarı doğru germek rahatlatıcıdır.

    Gebelik Krampları ve Tedavi Yolları
    Gebelik Krampları ve Tedavi Yolları
  • Saçlarımı Ne Renk Boyatsam?

    Saçlarımı Ne Renk Boyatsam?

    Ten Renginize Uygun Saç Renkleri

    Saç rengimizde değişiklik yapmak bazen bizi çok mutlu eder, bazen de üzer… Saç rengi değişiminden sonra hayal kırıklığı yaşamamak için ten rengine göre saç boyası seçimi önerilerimizi dikkatle okuyun!

    Pembemsi – Beyaza yakın bebeksi bir teniniz var ise:

    Nevacolor Premium Küllü Kumral 7.1 ya da Nevacolor Premium Küllü Açık Kumral 8.1’i tercih ederek doğallıktan yana seçiminizi kullanabilirsiniz. Gözlerinizin ortaya çıkmasını ve daha iddialı saç rengine kavuşmak istiyorsanız renkli bakır tonlarından, Nevacolor Premium 6.45 kızıl bakır ya da 8.44 tarçın bakırı tercih edebilirsiniz.

    Koyu renkli esmer bir teniniz var ise:

    Akaju ya da kızıl kestane gibi sıcak tonları tercih edebilirsiniz. Nevacolor Premium 4.65 akaju kızılı, 5.66 şarap kızılı ya da 4.5 kızıl kestane tonlarından birini seçerek daha göz alıcı bir görünüme kavuşabilirsiniz.

    Eğer beyaz tenli iseniz:

    Saç renginiz sizi soluk göstermek yerine ten renginizi dengelemeli. Nevacolor Premium Küllü Kumral 7.1 ya da Nevacolor Premium Küllü Açık Kumral 8.1’i tercih ederek doğallıktan yana seçiminizi kullanabilirsiniz. Gözlerinizin ortaya çıkmasını ve daha iddialı saç rengine kavuşmak istiyorsanız renkli bakır tonlarından, Nevacolor Premium 6.45 kızıl bakır ya da 8.44 tarçın bakırı tercih edebilirsiniz.

    Öneriler :

    – Esmer ve buğday tenli iseniz doğak kahveler, çikolata kahve ve bal köpüğü saç renkleri size uygun olabilmektedir.

    – Esmer Tenli iseniz sarı saç rengi yerine kahve üzerine platin veya sarı röfle, gölge modellerini tercih etmelisiniz.

    – Eğer beyaz tene sahip iseniz sarı saçlar sizlere göre, kızıl renkleri, bal tonları sizlere çok uygun olmaktadır.

    – Platin balyaj istiyorsanız ten renginiz koyu olmalı, esmer ve buğday son derece uygundur. Bir çok aldığımız yorumda bu konu üzerinde durulmuştur.

    – Beyaz tenli pembe yanaklara sahip iseniz size en uygun renk karamel olduğunu unutmayın.

    – Ten renginize göre yapılan makyaj tonları saçlarınıza etki etmektedir. Makyaj tonlarınıza göre ten renginizi canlandırabilir ve donuklaştırabilirsiniz.

    Saçlarımı Ne Renk Boyatsam? | 1

    İlgili konular ;
    Saçımı Ne Renge Boyasam?
    Saç boyama nasıl yapılmalı?
    Palette Deluxe Saç Boyası renkleri kataloğu 2012
    Saç Bakımı İçin Argan Yağı

  • Doğum sonrası güzelleşmek için…

    42-20595475Kendi bedeninden yeni bir beden oluşturan kadın, bu değişimin farkına vardığında şaşkınlığa uğruyor. Hatta bazen bu değişiklikler kişide paniğe yol açıyor. “Hep böyle mi kalacağım” korkusu baş gösteriyor. Ancak uzmanlar, alınacak küçük tedbirler ve doğru plastik cerrahi uygulamaları ile kişiye özgüvenini yeniden kazandırmanın mümkün olduğunu söylüyor.

    Memorial Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Deniz İşcen, “Doğum sonrasında güzelleşmek için” kadınlara şu önerilerde bulundu:

    Doğum sonrası oluşan şekil bozuklukları annede ruhsal ve bedensel etkilelenmelere yol açıyor ve egzersiz gibi önlemlerle arzu edilen düzelmeler sağlanamıyorsa, uygun plastik cerrahi uygulamaları ile kişiye özgüvenini yeniden kazandırmak, hatta sonuçta evliliğine de olumlu katkıda bulunmak mümkün.

    DERİ ÇATLAKLARI İÇİN

    42-21636537Hamilelik döneminden itibaren bebe yağı ve badem yağı ile uygulanacak masajlarla deri çatlaklarını en aza indirin.

    Bedendeki değişiklikler her ne kadar yavaş yavaş gerçekleşse de bu değişimin doğum sonrasını daha az etkilemesi için hamilelikte gereğinden fazla kilo almamak ve genişleyen deriye yağlı masajlar yaparak kalıcı hasarı azaltmak önerilir.

    Bu konuda en çok bebe yağları ve badem yağını öneriyoruz, tabii ki her gün bir yenisi geliştirilen kozmetik kremleri de uygulamak mümkün.

    Özellikle gebeliğe bağlı çatlakların oluşmasını engellemek amacıyla gebeliğin başından itibaren derinin esnekliği artırılabilirse oluşacak hasar en aza indirilebilir. Tabii burada derinin özellikleri de söz konusu, çünkü genetik etkiler daha fazla çatlamaya neden olabiliyor. Yine de yağlı masajdan vazgeçmemek gerek. Sarkmalar bir ölçüde egzersizle önlenebilir. Bölgesel biriken yağlardan doğum sonrasında derhal başlanılan uygun bir egzersiz programı ile kurtulmak mümkün olabilir.


    ESTETİK AMELİYAT İÇİN UYGUN ZAMAN

    Meme dikleştirme ve karın gerdirme operasyonları için emzirme döneminin üzerinden bir yıl geçmesi gerekir. Bedeni üzerinde bunca değişikliği, dokuz ay gibi kısa bir sürede yaşayan kadın kendine yabancılaşır, bunu doğum sonrasında atlatmayı başaramayan hanımlar bir süre sonra plastik cerrahlardan yardım alabilirler. Bu yardım asla hemen sezaryen sonrasında yapılacak bir karın ameliyatı veya süt verirken yapılacak meme ameliyatları olmamalıdır. Çünkü vücudun bu dönemde verdiği cevaplar bizim estetik amaçlarımıza uymamaktadır. Bu yüzden ilk bir yılda beklemeyi önemle belirtiyoruz. Yapılacak işlemler doğurganlığı, doğurabilmeyi ve emzirmeyi etkilemezler.

    DOĞUMUN YARATTIĞI HORMONAL ETKİ

    Karın kaslarının gevşemesi ve doğum sonrasında yeterince güçlenmemesi, derinin çatlamış ve gevşek olması, aşırı kilo alımı ile kalçalarda biriken yağlar annelerin en çok şikayet ettiği vücut bölgeleri; daha ilk aylarda “bunlardan nasıl kurtulabilirim” sorusuna cevap aramaya başlıyorlar. Oysa biz biliyoruz ki, gebeliğin yarattığı hormonal etki daha en az bir yıl sürecek ve biz bu süre içinde yaptığımız girişimlerde istediğimiz sonuca ulaşamayacağız. İşte bu yüzden doğum sonrasında çok çok zorunlu olmadıkça anneye cerrahi olarak dokunmaktan kaçınırız. Bu süre annenin bebeğinden arta kalan zamanlarda daha çok egzersiz gibi, cilt bakımı gibi işlemlerle ve sabırla geçireceği bir süre olmalıdır.

    KARIN VE BACAK YAĞLARI


    İlk bir yıl içinde bu çabalar sonuç vermemişse ve hasta tekrar bir doğum düşünmüyorsa karın ve yağlar için girişimlerde bulunabiliriz. Aslında bir sonraki doğumu engelleyen bir durum söz konusu olmasa da cerrahi ile alınacak sonuç yeni bir doğumla bozulacağı için bu durumda ameliyatı pek önermemekteyiz. Bu özellikle karından deri çıkarıp, kas diktiğimiz ameliyatlar ve meme ameliyatları için geçerlidir. “Liposuction”ı bile bir yıl geçmeden pek önermiyoruz çünkü deri eski esnekliğine henüz kavuşmamış oluyor. Aspirasyonla yağ alma yöntemi olan liposuction tekrar bir doğum yapılacak da olsa hasta tarafından isteniyorsa karın ve bacak yağları için uygulanabilir.

    SİLİKONUN EMZİRMEYE ETKİSİ

    Önceden gerçekleştirilen silikon protez ve küçültme ameliyatının süt vermeye herhangi bir etkisi yoktur. Anneliğin ardından plastik cerrahtan en çok yardım istenen konulardan biri de meme estetiğidir. Kiminde meme, emzirme sırasında çok büyüyebiliyor ve daha sonra eski haline dönmüyor. Bazen de süt verme sona erdiğinde memenin içi boşalarak sarkık bir torbaya dönüşüyor. Memeye estetik açıdan şekil vermek için mutlaka süt vermenin bitmiş olması gerek, bu silikon protez uygulamasında da, küçültme ve kaldırma ameliyatlarında da geçerli.

    Emzirme bittikten sonra özellikle hasta başka bir çocuk istemiyorsa ameliyatı öneririz. Kararsız veya çok sonra bir doğum planlayan hastalarda ise ameliyatlı memenin şeklinin yeni bir gebelikle bozulabileceğini belirtmek gerekir. Uygulanacak silikon protezin veya küçültme ameliyatının daha sonraları doğumlarda süt vermeye herhangi bir etkisi yoktur. Burada belirtilmesi gereken nokta teknik olarak çok büyük memelere uygulanan farklı bir meme küçültme yönteminin zaten doğurganlık yaşındaki hanımlara uygulanmadığıdır.


    VAJİNAL ESTETİK

    Duruma göre vajinal estetik de önerilebilir. Normal doğum, vajeni de esneten bir olaydır. Zaman içinde buradaki dokular da eski boyutlarına ve esnekliğine kavuşurlar. Kadın-doğum uzmanları muayenede bu bulguları tespit eder ve hastanın buna bağlı idrar kaçırma şikayeti varsa yine bu uzmanlık dalı tarafından vajeni daraltma daraltma ve mesaneyi asma işlemi gerçekleştirilir. Plastik cerrahlar sadece doğuma bağlı veya doğuştan olan dış genital organ şekil bozukluklarında bazı düzeltmeleri yaparlar.

    Kaynak : NTV-MSNBC