Etiket: hamilelik beslenme

  • İdeal kilo ile hamile kalın

    İdeal kilo ile hamile kalın

    Hamile kalmaya karar vermeden önce, anne adaylarının ideal kilolarına ulaşmaları çok önemli…

    Her kadın “Hamile kaldığımda çok kilo alacak mıyım, daha sonra bu kiloları verebilecek miyim?” sorusuna odaklanır. Ancak hamile kaldıklarında ideal kilolarında olup olmadıklarını pek önemsemezler. Aslında anne adayının da doğacak bebeğin de sağlığı açısından önemli unsurlardan biridir, anne adayının ideal kilosunda olmasıdır.

    Memorial Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Asena Ayar hamileliğe kilolu ya da normal kilosunun altında başlayan anne adayları ve hamilelik döneminde normalin üzerinde kilo alan annelere bazı önerilerde bulunuyor.

    Fazla Kilo, Çocuk Sahibi Olmayı Olumsuz Etkiliyor
    Fazla kilo ile yumurtlama problemleri, kıllanma ve insülin resistansı arasında yakın bir ilişki olduğu ve bunların çocuk sahibi olmayı olumsuz etkilediği ispatlanmıştır. Öyle ki, kadında adet düzensizliği ya da yumurtlama problemleri var ise, sadece kilo vererek ve egzersiz yaparak, adetler düzenlenebilir, kiloya bağlı kan metabolizması değişiklikleri geriye döndürülebilir.

    Hamilelik Öncesi Fazla Kilolarınızdan Kurtulun 
    Fazla kilolu olarak hamile kalırsanız;
    – Hamileliğiniz sırasında kronik hipertansiyona yakalanma oranınız yükselir.
    – Preeklampsiye (hamilelik zehirlenmesi) yakalanabilirsiniz.
    – Hamilelik şekeri riskiniz artabilir.
    – Kilolu bebek doğurabilirsiniz.
    – Ölü doğum gerçekleştirebilirsiniz.
    – Yüksek olasılıkla sezaryenle doğum yapmanız gerekir.
    – Doğum sonrası kanamalarınız, alt karın, idrar yolu, yara yeri enfeksiyonlarınızın olma olasılığı fazladır.
    – Bebeğinizde beyin-omur-omurilik bozuklukları, karın duvarı, kalp anormallikleri ve birçok başka anormalliklerin görülme olasılıkları artabilir.

    Bu sebeple fazla kilolu anne adaylarına, hamilelik öncesinde anne adaylarının yağdan fakir, liftten zengin diyet uygulayarak ve egzersiz yaparak kilo vermesi önerilir. Bu diyeti yaparken anne adayının doktorundan ya da bir beslenme-diyet uzmanından bilgi alması çok önemlidir. Çünkü bilinçsizce yapılan diyetler gebe kalma şansınızı azaltabilir.

    Çok Zayıf Anne Adayları da Dikkatli Olmalı
    Hamilelik döneminde kilo artışına dikkat edilmesi gerektiği gibi, hamilelikten önce de anne adayının ideal kilosunda olması oldukça önemli. Ancak sadece fazla kilolu anne adayları değil, normalin altında kiloda olan anne adayları da dikkatli olmalı. “Aşırı zayıflık da hamilelik şansını tehlikeye atıyor” bunu unutmayın! Ayrıca zayıf kadınlarda, yetersiz beslenmeye bağlı olarak vitamin ve mineral eksiklikleri sıklıkla görülür. Bu sebeple, hamile kalmaya karar vermeden 3 ay ile 1 yıl önce uygun bir beslenme programı ile ideal kilonuza ulaşın. Anne adaylarına önerimiz vücut kitle indeksleri 18,5-24,9 kg/m2 arası, yani normal kilolu olarak hamileliğe başlamalarıdır.

    Hamilelik Döneminde İki Kişilik Yemek YEME!
    Hamilelik öncesinde anne adayının ideal kilosunda olması kadar hamilelik sırasında da kontrollü yemek yemesi ve beslenmesine dikkat etmesi de çok önemlidir. Hamilelik sırasında çok ve tek taraflı beslenmekten uzak durup temel besin gruplarından gün içerisinde yeterli ve dengeli almak gerekiyor. Üstelik sanılanın aksine ‘iki kişilik’ yemek de gerekmiyor. Hamilelik sürecinde fazla kilo almayı engellemek için yapılması gereken ilk şey; hangi besinlerden ne kadar tüketeceğinizi öğrenmek.

    Hamilelik döneminde önerilen; tüm temel besin maddelerinden yeterli ve düzenli olarak alarak ideal beslenme şeklini oluşturmaktır… Proteinler, yağlar, karbonhidratlar, vitaminler ve mineraller olarak tanımlanan temel gıdalardan dengeli bir şekilde almak hamilelik sürecinden önemlidir. Besin değeri düşük gıdaları fazlaca tüketmek, gereksiz kilo almaktan başka bir işe yaramaz. Uygun beslenme planı için doktorunuzun ya da bu konuda uzman bir diyetisyenin önerilerinden yararlanmanızda fayda var.

    Hamilelik döneminde kişiden kişiye değişse de normal kilo alımı oranı 10 – 12 kilo arasında değişir.Ancak bu, anne adayının hamilelik öncesi kilosu ve boyu, yaşı, daha önce sahip olunan bebek sayısı, iştahı, metabolik bir hastalığının (diyabet vs.) olup olmadığı, sosyo-ekonomik ve kültürel özellikleri, günlük fiziksel aktivitesine göre değişebilir.

    “Zayıf Hamilelik” Modasını da Takip Etmemeli
    Hamilelik döneminde bilinçsizce besin değeri düşük gıdaları, aşırı şekilde tüketerek fazla kilo almak kadar, formunu kaybetmemek için az beslenmek de zararlıdır. Son yıllarda giderek yayılan zayıflama trendi, anne adaylarını da etkisi altına almaya başladı. Hamilelik sürecinde fazla kilolardan korkan anne adayları, formlarını kaybetmemek için bilinçsiz diyetler yaparak zaman zaman bebeklerinin hayatlarını tehlikeye sokabiliyor. Bebeğin büyümesi, sağlıklı olması, ruhsal, fiziksel yönden iyi gelişmesinin anne adayını sağlığı ve beslenmesiyle doğru orantılı olduğu unutulmamalıdır.

    Ender Saraç’ın Hamilelik diyeti yazısı için tıklayın…
    Hamile Diyet 2013 Listesi için tıklayın…
    Emziren Anne Diyeti için tıklayın…

  • Hamilelikte Diyet ve Beslenme

    Hamilelikte Diyet ve Beslenme

    Hamilelik süresinde aklımıza takılan soruları Dilara Koçak bizim için anlattı. İşte sorular ve cevapları.

    Hamilelik boyunca bir annenin doğum oluncaya kadar kaç kilo almalıdır ?

    Tüm hamilelik boyunca 9 ila 12 kilo almak gayet normaldir. Eğer hamileliğinize fazla kilolar ile girdiyseniz 8 kilo civarında tamamlıyada bilirsiniz. Bebeğiniz ikiz ise 17 ila 23 kilo almanız normaldir endişe etmenize gerek yoktur.
    Dengeli beslenme ile hem bebeğinizi hemde kendinizin gelişiminde katkıda bulunabilirsiniz. Fiziksel hareketler ilede fiziksel aktivitenizi en uygun düzeyde tutarak bebeğin gelişimine en iyi şekilde katkıda bulunur, hem de vücudunuzda oluşacak değişimlere kendinizi hazırlamış olursunuz.

    Hamilelikte ‘iki canlısın’ denilerek anneler yedirilmeye çalışıyor. Bebeğin ihtiyacı olan besin miktarı nedir?

    Gebelikte bebeğin büyüme ve gelişmesinin, annenin aldığı besinlerin bebeğe plasenta ile taşınması sonucu olduğu nutulmamalıdır. Çünkü bebek tüm enerji ve besin öğesi gereksinimlerini annenin depolarından karşılar. İyi beslenme, gebeliğin her dönemi için önemlidir. Ancak iyi beslenme, çok yemekle aynı anlama gelmiyor. Hamilelik boyunca bebeğiniz ve sizin ihtiyacınız olan besin öğelerini yeterli oranda almak, dengeli beslenmek önemlidir.

    Bebeğin ihtiyacı hamilelik süreci boyunca değişecektir. Kilosu arttıkça ihtiyaçları da artar.

    Hamilelik sürecini üçer aylık periyotlara ayırıyoruz. Gebeliğe fazla kilo ile başladıysanız, ilk 3 ay (I. Trimester) aldığınız kaloriyi çok fazla artırmaya gerek yoktur. İlk 3 ay kilo almamak sorun yaratmaz.

    İkinci 3 ayda (II. Trimester) artan ihtiyacı karşılayabilmek için hamile kadınların günlük 300 kalorilik ek enerji alması gerekir. Özellikle gebeliğin 20. haftasından sonra vücudun gereksinimleri artar. Bebeğin hızlı büyümeye başladığı ve iştahın arttığı bir dönemdir.

    Vücudunuz yağ depolamaya başlar. Endişe etmeyin, çünkü bu yağlar ileriki emzirme döneminde ihtiyacınız olacak enerjiyi sağlayacak.

    Üçüncü üç ay (III. Trimester) kilonuz artmaya devam eder. Bu dönem, bebeğin en hızlı büyüdüğü dönemdir. Ayaklarda ve ellerde şişme, sık idrara gitme problemleri normaldir. Kabızlık şikayeti artabilir.

    Hamileler diyet yapabilir mi?

    Hamilelikte ağırlık kaybına neden olabilecek davranışlarda bulunmak veya ağırlık kazanımını katı bir şekilde sınırlandırmak gebelik dönemi için uygun bir davranış değildir. Uygun ağırlık kazanımı bebeğin doğum ağırlığını etkileyecektir. Eğer vücut ağırlığındaki artışı uygun olmayan şekilde sınırlandırırsanız, bebeğinizin düşük doğum ağırlığı ile doğmasına sebep olabilirsiniz. Bebeğin 2,8 kg’dan düşük ağırlıkta doğması, daha fazla ağırlıkta doğan bebeklere göre, hastalıklar açısından zayıf olmasına yol açmaktadır.

    Ayrıca, annede oluşmaya başlayan yağ birikimleri özellikle emzirme döneminde artan enerji ihtiyacını karşılamak ve anne sütü salınımı için gerekli enerjiyi depolama açısından da önemlidir ve metabolizmayı oluşan değişikliklere karşı korur.

    4. Hamilelerin kesinlikle yemesi gereken veya kesinlikle uzak durması gereken besinler var mı?

    Et, süt, meyve, sebze, tahıl ve ekmek besin gruplarından yeterli ve dengeli tüketmeniz,
    hamilelik döneminde artan besin öğesi gereksiniminizi karşılamanın en kolay ve zahmetsiz yoludur. Bebeğinizin gelişimini sağlayabilmek için günlük almanız gereken enerji miktarına 300 kalorilik bir enerji ilavesi yapmanız gerekir. Böylelikle gereksinimlerinizi karşılamış ve sağlıklı olan düzeyde, vücut ağırlığındaki artışı sağlamış olursunuz. Beslenme programınızı dengede tutmak için şunlara özen göstermelisiniz:

    Protein

    Proteinler vücudun yapıtaşı oldukları gibi, bebeğin büyüme ve gelişmesinin sağlanması için de gereklidirler. Gebe kadınlar için günlük alınması önerilen protein miktarı 60 – 70 gramdır. Eğer siz günde 3–4 porsiyon protein içeren süt, yoğurt, peynir ve de 120-150 gram kırmızı et, tavuk veya balık tüketiyorsanız, bu ihtiyacınızı karşılıyorsunuz demektir. Bebeğinizin beyin gelişimi için haftada iki kez mutlaka balık tüketin.

    Enerji

    Enerjinizi yeterli düzeyde sağlayabildiğiniz takdirde, protein görevini gerçekleştirebilir. Eğer yeterli enerji alımını sağlamıyorsanız, vücudunuz proteinleri hücre yapımı için değil enerji elde etmek için kullanır. Fazla enerji gereksinmenizle birlikte, günlük almanız gereken toplam enerji miktarı yaklaşık 2500 kaloridir.

    Enerjinin en büyük kaynağı, çabuk ve verimli bir şekilde enerjiye dönüşebildikleri için
    karbonhidratlardır. Ekmek, makarna, pirinç, bulgur ve meyveler karbonhidrattan zengin
    kaynaklardır. Kalori sağlayan ancak besin değeri düşük besinler tüketmekten kaçının.

    Demir

    Demir; yumurta, et ve türevleri, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve kuru
    meyvelerde bulunur. Gebelikteki demir ihtiyacını yeterli miktarda sağlamak zordur. Çünkü etkin bir şekilde emilimi sağlanamamaktadır. Bu nedenle demirden zengin bir diyete ek olarak, hekiminizin verdiği demir takviyesini kullanmanız gerekir. Bu takviyelerin en iyi şekilde emilimini sağlamak içinse, yemeklerle birlikte değil, aç karnına veya meyve suyu ile alınması önerilmektedir. Demir için kuru üzüm ,kuru erik ,kuru kayısı yenebilir veya portakal suyu içine pekmez de karıştırılabilir, pekmez ile kivi de iyi bir demir takviyesidir.

    Kalsiyum

    Gebelik süresince kemik yapısını oluşturan kalsiyumun yeterli miktarda alınması, bebeğin
    iskelet yapısını geliştirdiği gibi, annenin de kemik kütlesini korumasına yardımcı olur. Eğer
    gebelik sürecinde yeterli kalsiyum alabilirseniz, ileride oluşabilecek osteoporoza karşı da kendinizi korumuş olursunuz. Süt, yoğurt, peynir, pekmez, fındık, kuru baklagiller ve yeşil yapraklı sebzeler zengin kalsiyum kaynaklarıdır. Gebelik ve emzirme sürecinde günlük kalsiyum ihtiyacı 1300 mg’dır

    Çinko

    Bebeğinizin hücre büyümesinde, beyin gelişiminde ve vücut proteinlerinin yapımında
    çinkonun önemli bir rolü vardır. Kırmızı et, deniz ürünleri, süt, yoğurt ve türevleri, yumurta ve yağlı tohumların tüketilmesi, çinko alımı için gerekli besinlerdir. Fazla miktarda alınan demir çinkonun emilimini engelleyebildiğinden, uzmanınızın önerdiği dozda demir takviyesi kullanmanız gerekir.

    Folik asit

    Folik asitin kaynakları; koyu yeşil yapraklı sebzeler, karnabahar, et, süt, yoğurt ve türevleri, yumurta ve tahıllar olarak sıralanabilir. Folik asitin yetersiz alımı ile düşük doğum ağırlıklı bebekler, nöral tüp defektleri ve annede magaloblastik anemi oluşabilir. Folik asitin diyetle yetersiz alımından çok, yanlış pişirme yöntemleri ile kaybı olmaktadır. Bu nedenle folik asit kaynağı olan besinlerin tüketiminde pişirme yöntemlerine dikkat edilmelidir. Gebelikte folik asit ihtiyacı belirgin şekilde artar ve günlük ihtiyaç iki katına çıkar. Anne adaylarının gebe kalmadan en az bir ay önce folik asit kullanımına başlaması önerilmektedir.

    B12 Vitamini

    Gebelik sırasında DNA sentezinin yapılabilmesi için B 12 vitaminine ihtiyaç vardır. Bu vitamin
    süt, yoğurt, yumurta, peynir ve et gibi hayvansal kaynaklı besinlerde bulunur. Besinlere
    uygulanan hatalı hazırlama ve pişirme yöntemleri, B12 vitamininin vücutta kullanılmasını engellemektedir.

    A Vitamini

    A vitamini, hem bebeğinizin hem de sizin hücre sağlığınıza çok önemli katkılarda bulunur.
    Balık, süt, yoğurt, yumurta sarısı, havuç, koyu yeşil yapraklı sebzeler, domates gibi sebzelerde yüksek miktarda A vitamini bulunur. Bu vitaminin özelliği, yağda eriyebilen bir
    vitamin olmasıdır.

    D Vitamini

    Anne adayının dengeli beslenmesinin yanında, güneş ışığından da yararlanması büyük önem
    taşır. Kemiklerdeki kalsiyumun etkinliği için D vitamini gerekmektedir.

    C Vitamini

    C vitamini, bitkisel kaynaklı besinlerde bulunan demirin vücut tarafından emilimine yardımcı olur. Gebelikte demir ihtiyacınız yaklaşık iki katına çıktığı için C vitamini alımı sağlanmalıdır. C vitamini aynı zamanda vücudu enfeksiyonlara karşı da korur. Turunçgiller, domates, brokoli, kivi, kuşburnu ve patates C vitamininin zengin kaynaklarıdır.

    Su

    Suyun çok önemli bir besin olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Vücudun taşıma sisteminin
    bir parçasıdır ve besin öğelerini vücut hücrelerine taşır. Bazı atık ürünlerin ise vücuttan atılmasına yardımcı olur. Sizin ve bebeğinizin artan kan hacmi için günlük 8- 10 bardak su içmeye özen gösterin.

    Hamilelikte yeterli ve dengeli beslenme kuralları nelerdir?

    Gebelik süresince alkol tüketmemeye özen gösterin. Tatlandırıcı içeren ürünleri tüketmeyin.

    Çiğ et, balık tüketmeyin. Salata, sebze ve meyvelerin iyi yıkanmış olmasına dikkat edin.
    Temizliğinden emin olmak için yeşillikleri sirkeli suda bekletebilirsiniz. Konserve besinler tercih etmeyin. Taze sıkılmış meyve suları ve taze pişmiş sebze yemeye dikkat edin. Beklemiş, bayatlamış ürünler yemeyin. Haftada 1 kez kuru baklagiller, 2 kez balık, 3 kez kırmızı et, 1 kez de hindi ve tavuk tüketerek, beslenmenizde protein dengesi kurun.

    Hamilelere özel diyet programı önerebilir misiniz?

    Hamilelerin beslenme programı kişiye ve ihtiyaçlarına özel olarak oluşturulmalıdır. Annenin sağlık kontrolleri düzenli olarak yapılmalı ve hamilelik süresince sıkı şekilde takip edilmelidir.

    Tek tip bir beslenme programı önermek doğru olmayacaktır. İhtiyaçlar kişiye göre farklılık
    gösterebilir. Hamilelikte eksik veya yanlış beslenme doğacak bebeğin sağlığını yaşamı
    boyunca olumsuz yönde etkileyebilir. Annenin ise yeni hastalıklarla tanışmasına neden
    olabilir. Ancak örnek teşkil etmesi için şöyle bir dengeli beslenme programı önerebilirim

    Sabah:

    1 su bardağı süt

    1 dilim peynir

    2 dilim ekmek

    4-5 zeytin

    Domates-salatalık-biber yeşillik

    1 meyve veya 1 çay kaşığı reçel

    1 yumurta( haftada 4-5 gün)

    Bitki çayı

    Ara

    10 fındık+ 1 çorba kaşığı kuru üzüm

    Öğle

    1 porsiyon etli sebze veya kuru baklagil yemeği

    1 kase yoğurt veya cacık veya ayran

    Salata (iyi yıkanmış olmalı)+ 1 tatlı kaşığı zeytinyağı

    2 dilim ekmek veya 4 çorba kaşığı pilav veya makarna

    Ara

    1 tost+ 1 bardak ayran veya Haftada 1-2 kez sütlü tatlı olabilir

    Akşam

    Izgara et, balık, tavuk( 4-5 köfte kadar, sebze ile pişirilebilir, fırınlanabilir.)

    1 kase çorba

    Salata (iyi yıkanmış olmalı) + 1 tatlı kaşığı zeytinyağı

    2 dilim ekmek veya 4 çorba kaşığı pilav veya makarna

    Ara

    2 meyve + 3-4 parça ceviz

    Gece

    1 bardak süt

    Kadınvekadın ekibi olarak teşekkür ediyoruz. Sizin de eklemek istediğiniz şeyler varsa çok memnun oluruz…

    Kadınlar, bu dönemde kilolarında ve vücut şekillerinde epeyce değişiklikler yaşıyorlar.

    Zayıflığı idealleştiren toplumlarda, ideal zayıf olma halinden epeyce uzak olmak (yani, fazla kilolu olmak ya da kilo almak), hamile kadınlarda beden memnuniyetsizliğini arttırıyor. Böylece, hamilelik boyunca artan kiloların sonucu olarak, beden memnuniyetsizliği de artar. Eğer fetus
    artan kiloların sebebi olarak görülürse, büyüyen fetusa annenin duygusal olarak bağlanması azalabilir.

    Bütün bu duygular ve düşünceler yaşanabilir ve her hamile kadının karışılabileceği durumlardır. Burada önemli olan, bu süreci olabildiğince duygusal olarak rahat ve keyifli hale getirmektir. Bunun için hamilelik dönemiyle ilgili bilgi sahibi olup ve sizi nelerin beklediğini öğrenerek, süreci biraz daha belirginleştirebilirsiniz. Hamilelikte yorgun ve endişeli hissetmek normaldir. Böyle zamanlarda bu yaşadığınız durumu yakınlarınızla paylaşmanız önemlidir.

    Her şeyi mükemmel olarak yapmaya çalışmayın. İş yükünü mutlaka eşinizle, yakın dostlarınızla, ailenizle paylaşın. Hamilelik döneminde karmaşık duygular yaşanabilir. Bu duyguların anlaşılması hem annenin psikolojik sağlığı, hem de bebeğin sağlığı için oldukça önemli. O nedenle, gerekiyorsa mutlaka bir profesyonelden destek alınmalıdır.

    Uzman Diyetisyen Dilara Koçak

  • Planlı Gebelik İçin yapılması gerekenler

    Planlı Gebelik İçin yapılması gerekenler

    Planlı hamilelik özellikle kariyer yapma çabasındaki çalışan çiftler için büyük önem taşıyor. Ama “Artık bebek sahibi olmanın zamanı geldi diyorsanız fazla vakit kaybetmeden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Murat Taşdemir’in önerilerine kulak verin…

    Günümüz koşulları hemen hemen her alanda olduğu gibi bebek sahibi olma konusunda da plan yapmayı gerektiriyor. Ama kararı verince bebek de hemen gelmiyor. Aylarca çaba sarfedildiği halde ve klinik olarak hiçbir sorun bulunmamasına rağmen, bazen istenilen hamilelik bir türlü gerçekleşmiyor. Çünkü ya yumurtlama zamanı tutturulamıyor ya da farkında olmadan hamileliği engelleyen hatalar yapılıyor. Oysa maddi ve manevi açıdan hazır olunan bir dönemde bebek sahibi olmak istendiğinde insanların beklemeye pek de fazla tahammülü olmuyor. Peki, doğru olduğu düşünülen zamanda, vakit kaybetmeden hamileliğin gerçekleşmesi için neler yapılmalı, nelere dikkat edilmeli? Uzmanlara göre hiçbir doğurganlık problemine sahip olmayan ve korunmayan bir çiftin ortalama hamile kalma şansı, her adet döneminde yüzde 25 civarında. Çiftin yaşı, regl döneminin zamanı ve ilişkilerin sıklığı ise başarıyı etkileyen en önemli faktörler. Hamileliği sağlayan ve destekleyen koşullara dikkat ederek arzu ettiğiniz bebeğe bir an önce kavuşabilmek için uzmanımızın önerilerini dikkatlice uygulayın.

    İdeal yaşta mısınız?
    Tıbbi araştırmalar, çocuk sahibi olabilecek çağdaki yetişkinlerin yüzde 10 – 15′inin kısırlık problemi ile karşılaştığını ortaya koyuyor. Aktif bir cinsel yaşamı olan çiftlerin yüzde 57′si üçüncü ayda, yüzde 72′si altıncı ayda, yüzde 85′i de birinci yılın sonunda hamile kalıyor. Hamilelik için gereken süre, çiftlerin yaşları yükseldikçe artıyor. Yaşla beraber kadının üretkenliğinin azaldığını belirten uzmanlar yaşın çocuk sahibi olunmasında bu kadar önemli olmasını başlıca iki nedene bağlıyorlar.
    Birincisi yaşlanma sonucunda yumurtaların kaliteleri bozuluyor. İkincisi, ilerleyen yaşla birlikte erken gebelik kaybı olasılığı artıyor. Bir kadın üreme çağı boyunca ortalama 400 – 500 kez yumurtluyor, yaş ilerledikçe kaliteli yumurta sayısı da azalıyor.

    Hamilelik öncesi hazırlık çok önemli
    Prekonsepsiyon dönemi olarak adlandırılan döllenme öncesi hazırlık döneminin son derece önemli olduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Murat Taşdemir, bu dönemin en sağlıklı şekilde geçirilebilmesi için anne adayının gebeliğin 2-3 ay öncesinden başlayarak bu 9 aylık döneme hazırlanması gerektiğini vurguluyor: “Döllenme ve döllenen yumurtanın rahmin iç tabakasına tutunması ile başlayan gebelik sürecinde bebeğin organlarını oluşturan hücreler büyük bir hızla bölünerek çoğalır ve oluşturacakları organ sistemlerine göre farklılaşır. Dolayısıyla gebeliğin organların oluştuğu bu ilk dönemi çok önemli.”

    Yumurtlama döneminizi tespit edin
    Kadınların en fazla doğurgan oldukları döneme ait şöyle küçük formüller söz konusu: Adetin başladığı gün “1. Gün” olarak kabul ediliyor ve 28 günde bir adet gören kadında yumurtlama 13.- 15. gün arasında gerçekleşiyor, işte bu dönem en fazla doğurgan olunan zaman. Ancak kadınların tümü bu dönemde yumurtlamıyor. Bazıları biraz daha önce veya sonra yumurtlayabiliyor. Bazıları da hiç yumurtlamıyor.
    Unutulmaması gereken nokta şu! Yumurtlama problemleri olmasına rağmen kadınlar adet görebiliyor ve yumurtlama gücü aydan aya değişebiliyor. Yumurtlamanın olup olmadığı ultrason ya da kan testleriyle belirlenebiliyor.
    Erkek spermi cinsel ilişkiden sonra yaklaşık 48-72 saat kadın vücudunda canlı olarak kalabiliyor, işte kadının en doğurgan olduğu bu zamanda, spermin de orada olması gerekiyor, bir de yeterli sperm bulunabilmesi için her gün yerine gün aşırı cinsel ilişkiye girilmesi.
    Çünkü fazla sayıda cinsel ilişkide bulunmak erkeğin menisindeki sperm sayısını azaltıyor.

    Yumurtlamanın gerçekleştiği nasıl anlaşılır?
    Göğüslerde hassasiyet, karın bölgesi ve kasıklarda ağrı, rahatsızlık hissi, vajinal akıntıların ve vajinada ıslaklığın artması gibi şikayetler yumurtlamanın gerçekleştiğinin belirgin işaretleridir. Ayrıca eczanelerde satılan ovülasyon belirleme testleri ile de yumurtlamanın gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenebilir.

    Test yaptırabilirsiniz!
    Jinekologların yumurtlama zamanını izlemek için kullandıkları en önemli yöntem LH düzeyinin tespiti. LH düzeyindeki ani yükseliş, yumurtlamanın 1-1.5 gün içinde başlayacağını, dolayısıyla kadının adet dönemi içindeki en verimli 2-3 gününün başladığını işaret eder. İşte bebek sahibi olmaya karar veren çiftler için cinsel ilişkiye girilmesi en öncelikli günler, bu günlerdir. İdrardaki LH düzeyindeki ani yükselişi artık eczanelerde satılan testler sayesinde evinizde de zamanında ve kolayca tespit edebilirsiniz.

    Siz yine de tedbirli olun!
    İlişki sırasında kayganlaştırıcı olarak tükürük veya diğer krem vs. gibi maddelerin kullanılması spermleri öldürerek hamileliği önleyebilir. Ayrıca yer çekiminin etkisiyle ayakta veya oturur pozisyonda kurulan ilişkide ya da ilişkiden hemen sonra ayağa kalkıldığında spermlerin rahim ağzındaki açıklıktan geçmeleri zorlaşır, ilişki sonrası kadının bir süre sırt üstü yatması hamilelik ihtimalini artırabilir. Her şeye rağmen tamamen sağlıklı bir çiftin hamilelik elde etme şansı her ay yüzde 25′tir. Hamilelik ve öncesindeki dönemde çiftlerin yüksek ısıya maruz kalmaktan kaçınmaları gerekir. Saunadan ve çok sıcak suyla banyo yapmaktan kaçınılmalıdır. Ayrıca hamilelik ve hamilelik öncesi dönemde çalışma ortamında böcek öldürücü, kurşun, etilen oksit gibi kimyasal maddelere ve radyasyona maruz kalmaktan kaçınılmalıdır. Bu dönemde çamaşır suyu vs. gibi temizlik maddeleri kullanırken eldiven kullanmaya ve bu maddeleri solumamaya özen gösterilmelidir. Günümüzde bilgisayar kullanımının yaygınlaşmasıyla video, display terminallerinden (bilgisayar ve televizyon ekranı) yayılan elektromanyetik alanın da hamilelere zararlı, olabileceği düşünülmektedir. Bu tip enerjiye maruz kalan kadınlarda düşük oranının arttığı gösterilmiştir. Bu zararlı etkiden korunmak için bilgisayar ekranından 80 cm. uzakta oturulması önerilir. Özellikle monitörlerin arka bölgelerinden uzakta oturmak gerekir.

    Doğum kontrol hapı kullandıysanız…
    Doğum kontrol hapları en güvenilir doğum kontrol yöntemlerinden biri. Ancak doğum kontrol hapını uzun süre kullanan ve bırakan kadınlarda bir süre daha yumurtlama problemi görülebiliyor. Bu sebeple hamile kalmak için geçen süre diğer doğum kontrol yöntemlerine göre uzun olabiliyor. Bu uzamaya karşın, doğum kontrol hapı kullanımıyla kısırlığın arttığı konusunda herhangi bir kanıt yok. Doğum kontrol hapıyla korunan kadınlar hapları kullanmaya devam ederken de (örneğin kullanmaya yeni başladıklarında) veya kestikten hemen sonra hamile kalabilirler, bu durumda bebeğin sağlığı olumsuz etkilenmez.

    Şansınızı artırın!
    Sağlıklı beslenmek yumurta ve sperm kalitesini, dolayısıyla da döllenmeyi etkiler. Hamilelik öncesi dönemde sağlıklı beslenme alışkanlıklarının edinilmesi ve bunların hamilelik süresince devam ettirilmesi çok önemli. Düzenli beslenme alışkanlığı anne adayına, ailesine ve gelişecek bebeğin sağlığına katkıda bulunur.
    Boyunuza ve vücut yapınıza uygun kiloda olmak, sağlıklı bir hamilelik için ayrıca önemli. Hamile kalmadan önceki dönemde yağdan fakir, liften zengin diyet uygulanarak ve egzersiz yaparak kilo verilmesi uygun olur. Ancak hızlı kilo verebileceğiniz diyetler hamile kalma şansını düşürüp, hamilelik öncesi besin depolarınızı azaltır.
    Sağlıklı hamilelik için en önemli vitamin folik asittir. Döllenmeden hemen sonra omurilik ve sinir sisteminin gelişmesinde önemli rol oynar. Hamilelikten önceki 3 aylık dönemden itibaren, günde 400 mg. folik asit takviyesi sinir sistemiyle ilgili bozuklukların oluşmasını engeller. Folik asit narenciyede, yeşil yapraklı sebzelerde, fındık, badem ve baklagillerde bulunur. Günde 300 mg.’dan (3 bardak filtre kahve) fazla kafein alınması üreme sağlığını olumsuz etkiler. Kafein kahvenin dışında çay, kakao, kolalı içecekler gibi birçok gıdada bulunur. Bazı çalışmalar fazla kafein alımının düşüklere yol açtığını göstermiştir. Hamilelik ve öncesi dönemde kafein alımı mümkün olduğu kadar azaltılmalı ve kafeinsiz içecekler tercih edilmelidir.
    Hamilelik öncesi ve hamilelik döneminde hiç alkol alınmaması en doğru yaklaşımdır. Alkol erkeklerde sperm sayısını ve kalitesini azaltır.
    Hamilelik ve öncesi dönemde sigara içilmemesi ve sigara içilen ortamlardan uzak durulması gerekir. Sigara yumurta ve sperm kalitesini bozar, yumurtanın döllenmesini ve döllenen yumurtanın rahme tutunmasını zorlaştırarak hamileliği önler. Sigara içen kadınlarda dış gebeliğin daha sık görüldüğünü gösteren çalışmalar vardır. Bu dönemde sigara bırakmayı kolaylaştıran nikotin sakız ve bantlarının kullanımı önerilmez.
    Suni tatlandırıcılar ve bunları içeren gıda maddelerinin kullanımından da hamilelikte ve öncesindeki hazırlık döneminde kaçınılması gerekir.
    Hamilelik öncesi ve hamilelik döneminde çiftlerin stresten mümkün olduğu kadar uzak kalması ve yeterince dinlenmesi gerekir.
    Egzersiz fazla ağır olmamak şartıyla önerilir. Ağır egzersiz kadın ve erkekte üreme sağlığını olumsuz etkiler.