Etiket: hamile

  • Gebelikte cinsel ilişkinin kısıtlanması gereken durumlar

    Gebelikte cinsel ilişkinin kısıtlanması gereken durumlar

    Orgazm olsa da olmasa da özellikle gebeliğin sonuna doğru cinsel ilişki esnasında uterusta anne adayı tarafından hissedilebilen kasılmalar olmaktadır.

    Önceki gebeliklerinde
    Tekrarlayan düşük, erken doğum, serviks yetmezliği ve buna bağlı erken doğum ya da düşük öyküsü olan.

    Mevcut gebeliğinde
    Düşük tehdidi, erken doğum tehdidi, erken membran rüptürü, vajinal kanama, genital bölgede enfeksiyon gibi normaldışı durumları olan anne adaylarının bu normaldışı durum ortadan tümüyle kalkana kadar cinsel ilişkide bulunmamaları gerekir. İlişkinin yasak olduğu süre doktor tarafından belirlenir.

    Bebeklerinde ağır gelişme geriliği ya da başka nedenlerle fetal distres gelişme riski yüksek olan anne adaylarının da doktorlarının belirlediği bir dönemden itibaren cinsel ilişkide bulunmamaları gerekir.

    Bu risk faktörlerini taşımayan anne adaylarında cinsel ilişki anne adayının kendini rahatsız hissetmemesi koşuluyla tüm gebelik boyunca devam edebilir.

    Baba adayında cinsel yolla bulaşan hastalık saptandığında ise enfeksiyon tedavi edilmeli ve doktor önerisine göre hareket edilmelidir.

    Vajinal kanama
    İster ilişki sonrasında olsun, ister ilişkiden bağımsız bir zamanda meydana gelsin ve miktarı ne olursa olsun gebelikte kanama hemen doktor değerlendirmesi gerektiren bir durumdur.

    Gebelikteki tüm kanamalarda normaldışı durumun etkileri tümüyle silinene kadar cinsel ilişkiden ve orgazmdan kaçınmak gerekir. Yeniden güvenli bir şekilde cinsel ilişkiye başlayabilme konusunda doktorunuzun vereceği karara uymalısınız.

    Birinci trimesterde oluşan kanamaların en sık nedeni düşük tehdidi ya da düşüktür.

    Düşük tehdidi durumlarında süresi doktorunuz tarafından belirlenmek üzere cinsel ilişki doktor tarafından yasaklanır.

    Placenta previa (plasentanın doğum kanalını tıkaması) durumunda ilişkinin mekanik etkisi ya da orgazmın uterusu kasıcı etkisi kanamaya neden olabilir. Bu nedenle placenta previa saptandığı andan itibaren genellikle cinsel ilişki yasaklanır. Bazı durumlarda başta previa tanısı konan anne adaylarında gebeliğin ilerlemesiyle plasenta doğum kanalı girişinden uzaklaşarak yukarıya göç edebilir. Bu durumlarda placenta previa tanısı ortadan kalktığından ilişki tekrar serbest bırakılır.

    Erken Doğum Tehdidi
    Orgazm olsa da olmasa da özellikle gebeliğin sonuna doğru cinsel ilişki esnasında uterusta anne adayı tarafından hissedilebilen kasılmalar olmaktadır. Bu kasılmalar daha önce doğum yapmış anne adayları tarafından daha kolaylıkla hissedilirler. Ancak bu kasılmalar erken doğumu başlatacak nitelik ve şiddete sahip değildirler. Bu yüzden normal gebelikte cinsel ilişkinin erken doğuma yolaçmadığı kabuledilir. Ancak erken doğum eylemi nedeniyle tedavi gören ve/veya erken doğum yapma açından yüksek risk faktörü olan anne adaylarının doktorlarının belirlediği gebelik haftaları arasında cinsel ilişkiden kaçınmaları gerekir.

    Yoğun meme başı uyarısı da kasılmaları başlatabilen bir etken olduğundan cinsel ilişki esnasında meme başı uyarısında şiddetli kasılmalar hisseden ve/veya erken doğum yapma riski yüksek olan anne adaylarının da bu eylemden kaçınmaları gerekir.

    Erken Membran Rüptürü (EMR), genellikle enfeksiyon temelinde gelişen bir durumdur. Dahası enfeksiyona bağlı gelişen EMR sonrası fetus ve amnios sıvısı vajinadan gelen tüm bakteri ve diğer enfeksiyon etkenleri karşısında korumasız hale gelir. Bu yüzden EMR gelişen anne adaylarının doktorlarının önerdiği şekilde aktif cinsel ilişkiden kaçınmaları gerekir.

  • Özellikle mause kullananlarda çok sık görülüyor!

    Özellikle mause kullananlarda çok sık görülüyor!

    Sıcacık ofisinizde gün boyu oturmanın sağlığı tehdit edeceğini düşünmeyebilirsiniz. Ancak masa başı bir işiniz varsa ve fare kullanıyorsanız bu hastalığa dikkat!

    Sürekli tekrarlanan hareketler ağrı veya incinmeye neden olabilir. Karpal tünel sendromu meslek hastalıkları arasında ofis çalışanlarında en çok rastlanan rahatsızlıktır. Bilek ve ön kolda gıdıklanma, uyuşma, kaşıntı ve ani acı hissediyorsanız doktora başvurmanızı öneririz. İlaç tedavisinden önce esneme hareketleri yapmayı unutmayın.

    Fare kullanırken bileğinizin havada olmamasına özen gösterin. Yastıklı mouse pad kullanarak bileğinizi destekleyebilirsiniz. Bileğinizi zaman zaman esneterek rahatsızlığı önleyebilirsiniz.

    Çağımızın Hastalığı: Karpal Tünel sendromu için tıklayın !

  • Kadınlar ve seks hakkında çarpıcı gerçekler…

    Kadınlar ve seks hakkında çarpıcı gerçekler…

    Masters ve Johnson’ın 1950’lerde, 60’larda ve 70’lerde yürüttükleri cinsellik araştırmaları bir devrim niteliğindeydi. Peki günümüzde seks hakkında neler biliyoruz?

    1. Işık döngüleri doğurganlığı etkiler: Kadınlar yeni ay sırasında (gece karanlık olduğu zaman) regl olurken, dolunay sırasında (aydınlık olduğu zaman) da yumurtlama döneminde olurlardı. Ancak şimdi, yapay aydınlatmalarla ve parlak ekranlarla dolu bir dünyada, kadınlar biyolojileri ve doğaları arasındaki bağlantı ile uyum içinde değiller. Bazıları ay algısı (lunaception) olarak bilinen bir yöntemle, ay ışığına göre kendi yatak odalarındaki ışığı değiştirerek, yumurtlama dönemlerini değiştirmeye çalışıyorlar.

    2. Kadınlar seks yaptıktan sonra 5 ile 8 gün içinde hamile kalabiliyorlar: Araştırmalar, bazı spermlerin seks yaptıktan sonra, 5 günden 8 güne kadar olan bir sürede, aslında yumurta döllenmeden önce, servikal mukus’ta (rahim ağzındaki sıvı) yaşayabildiklerini gösterdi.

    3. Yüksek topuklu ayakkabılar giymek kadının orgazmını kötü yönde etkilemektedir: Yüksek topuklu ayakkabılar pelvik tabanda kasılmaya neden olur. Bu durum problem teşkil eder çünkü orgazm sırasında pelvik taban daha fazla kasılamaz. Dr. Fromberg,“Bir orgazm genellikle şu şekildedir; 0’dan başlayıp 60’a gider, eğer siz zaten 55’te iseniz (topuklu ayakkabı giyerek), tam bir deneyim yaşayamazsınız” diye açıkladı.

    4. Orgazm kadınların daha yaratıcı olmasını sağlar: Yapılan çalışmalar, orgazm yaşamanın; kadınların daha kendine güvenen, daha üretken ve daha yaratıcı olmalarını sağladığını gösterdi. Dahası, bu bir geribesleme döngüsüdür- kadınlar yaratıcı oldukları zaman tam bir orgazm yaşarlar.

    5. Doğum kontrol hapları libidoyu düşürür: Her hormonsal doğum kontrol yönteminin bu çeşit bir psikolojik yan etkisi vardır.

    6. Sandalyede oturmak kadınları uyarabilir: Buttox ve oturma kemikleri altındaki pudental sinirler vajina, klitoris anüs gibi dokuların uyarılmasını sağlar. Pudental sinir üzerine baskı yapan oturma şekli cinsel uyarılmaya yol açabilir.

    7. Ama bu aynı zamanda orgazmları azaltabilir: Diğer yandan, günün neredeyse tamamını bir sandalyede oturarak geçirmek, pelvik tabanı ve belin iki kasından biri ve tam vücut orgazmı için gerekli olan psoas kasını kısaltır. Bu kaslar çok fazla oturmaktan sıkıştığı zaman, kadınlar daha zor orgazm olmaktadır.

    8. Kadınlar 3 adet erojen bölgeye sahiptirler: Klitoris, g-noktası, rahim boynu. Bazıları, meme uçlarını da bu listeye eklemektedirler.

    9. Sinir uçları her kadının vajinasında farklı şekilde dağılmıştır: Bir kar tanesi gibi, sinir uçlarının vajinaya dağılımı bakımından her kadın diğerlerinden farklı ve eşsizdir. Bu da, her kadının orgazm yaşaması için farklı yöntemler geliştirmeye ihtiyacı olduğu anlamına gelmektedir.

    10. Bir kadının orgazm esnasında hissettiği kalp atışı aslında rahminin sperm toplamaya çalışması anlamana gelmektedir: Fromberg,“Dış dudakların sonunda yer alan yuvarlak bağlar orgazm sırasında döl yatağı vajinanın arkasında depolanmış meniyi çıkarma fırsatı bulabilmesi için rahmi ileri ve geri bir şekilde sarsar ki bu da doğurganlığı arttırmaktadır” dedi.

    11. Yeterli su tüketimi ile vücudun ihtiyacı olan sıvıya sahip olması daha iyi orgazm yaşamayı sağlar: Vücudun büyük çoğunluğu sudan oluşması sebebiyle, insan vücudunun yeterli sıvıya sahip olması daha iyi orgazm yaşamalarını sağlar.

    12. Her kadın orgazm olabilir: Neredeyse hiçbir kadın orgazm olmamak için doğmaz. Fromberg,”Kadınlar doğuştan orgazm olmaya programlıdırlar ancak herkes bu makinayı nasıl iyi kullanacağını öğrenemez” dedi.

  • Demet Akalın Hamilelik Diyeti

    Demet Akalın Hamilelik Diyeti

    Demet Akalın, hamilelik diyetine başladı. Vitamin-minarel tüketimi milimi milimine hesaplanan programın ana öğününde otlu omlet var. Akalın’ın cebinden 22 bin 500 lira çıkacak.

    ÖZEL BİR PROGRAM UYGULANACAK

    Akşam gazetesinin haberine göre; 6 aylık hamile olan Demet Akalın, doğum sonrası formunu korumak için erken adım attı. Dünyaca ünlü isimlerin uyguladığı hamilelik diyetine başlayan Akalın; jinekologu Fevzi Şen ve yaşam koçu Şeyda Coşkun’un gözetiminde, doğuma 3 ay kala özel bir programa giriyor. Yemekleri besin değerlerine göre hesaplanıp, hazırlanacak.

    22 BİN 500 LİRA ÖDEYECEK

    Kendisinin ve bebeğinin alacağı tüm besinler gerektiği kadar tüketilecek. Arasında ‘otlu omlet’in de bulunduğu yemekler, Demet Akalın neredeyse, oraya götürülecek. Akalın, bu program için 22 bin 500 lira ödeyecek.

    BREZİLYALI MODEL DE UYGULAMIŞTI

    İki çocuk annesi Brezilyalı topmodel Gisele Bundchen de bu diyeti uygulamış; rahat ve sağlıklı bir doğum gerçekleştirmiş ve formunu da korumuştu.

  • Tüp bebekte son 10 yılın en büyük değişimi

    Tüp bebekte son 10 yılın en büyük değişimi

    MSD, Tüp Bebek tedavisinde 7 günlük enjeksiyonu 1’e indiren yeni ürününü Antalya’da gerçekleştirilen 5. Üreme Kongresi’nde tıp dünyasına sundu.

    Kadın sağlığı ile ilgili tedavilerin geliştirilmesi için yürütülen Ar-Ge çalışmalarının öncülüğünü yapan MSD, fertilite alanında sunduğu kolay uygulamalı ve az ağrılı tedavi yöntemi ile Tüp Bebek tedavisindeki hataları, endişeleri azaltıyor ve hasta dostu bir tedavi olanağı sunuyor.

    Tüp Bebek tedavisinde uygulanan protokollere ek olarak geliştirilen bu yeni tedavi yöntemi hakkında bilgi veren Brüksel Ziekenhuis Üniversitesi Üreme Tıbbı Merkezi Tüp Bebek Uzmanı olarak görev yapan Prof. Dr. Paul Devroey, yeni uygulamanın tedaviyi daha konforlu hale getirdiğini belirtti. Prof. Dr. Devroey sözlerine şöyle devam etti: “Tüp Bebek yöntemi, kontrollü olarak çoğaltılan yumurtaları vücut dışında, laboratuvar ortamında eşinden alınan spermlerle döllendirilmesi ve oluşan embriyoların 2 ila 5 gün sonra tekrar rahime yerleştirilmesidir”.

    “Doğal yolla gebe kalamayan çiftler için tüp tebek tedavisi büyük bir umut kaynağı oluşturmaktadır ve günümüzde, her yıl binlerce çift bu yöntemle çocuk sahibi olmaktadır. Tüp bebek tedavisinde iki çeşit protokol uygulanır. Uzun protokolde yaklaşık 34 iğne kullanılabilir. Kısa protokolde ise yaklaşık 16 iğne kullanılır. Uygulanan iğnelerin neden olabileceği fiziksel ve psikolojik yük, tedavinin bırakılmasının en önemli nedenidir. Yapılan araştırmalar, her gün yaşanan iğne stresinin, hastaların günlük hayatlarını olumsuz etkilediğini ve tedaviyi bırakmalarına neden olduğunu gösteriyor. Bunun yanı sıra hastaların %45’i enjeksiyon yaparken hata yaptığını söylüyor. Aşırı stres yumurtlamayı, yumurtanın döllenmesini, embriyonun rahime tutunmasını ve tüplerin işlevselliğini olumsuz etkiliyor. Dolayısıyla, tüp tebek tedavisinde, psikolojik anlamda sabır ve özveri gerektiren bir süreçten söz ediyoruz. Bu yeni uygulama 7 enjeksiyon yerine 1 enjeksiyon verilerek, uzun protokolle karşılaştırıldığında hastaya uygulanan iğne sayısını % 70 daha azaltmış oluyor. Böylece hastanın hem psikolojik olarak rahat etmesi sağlanıyor, hem de olası enjeksiyon hatalarının önüne geçilerek tedavinin başarı oranı artırılıyor. AB ülkelerinde Haziran 2010’dan beri uygulanan bu yeni tedavi seçeneği ile binlerce hasta bebek sahibi oldu”.

    Tüp Bebek Özel Bölüm için tıklayın !

  • 27 kadının yumurtalıklarını uyandırdılar

    27 kadının yumurtalıklarını uyandırdılar

    Japonya’da çok erken menopoza giren 30 yaşındaki bir kadın, yumurtalıkların “yeniden uyandırılması” yönetimiyle bebek sahibi oldu.

    Sonuçları “Proceedings of the National Academy of Sciences” dergisinde yayımlanan teknik çerçevesinde Japonya ve ABD’deki doktorların, çok erken menopoza giren 30’lu yaşlarındaki 27 kadının yumurtalıklarını aldığı, bu yumurtalıkları laboratuvar ortamında yeniden etkinleştirdiği ve yumurtalık dokusu parçalarını tekrardan döl yatağı borusunun üstüne yerleştirdiği bildirildi.

    TOKYO’DA BİR ERKEK BEBEK DOĞDU

    St. Marianna Tıp Fakültesi’nden Dr. Kazuhiro Kawamura, yöntemle geçen aralık ayında Tokyo’da bir erkek bebeğin dünyaya geldiğini, anne ve bebeğin sağlıklı olduğunu söyledi.

    Kawamura, kadınlardan alınan yumurtalıkları şeritlere ayırdıklarını, dondurulan bu şeritleri çözdürdükten sonra, foliküllerin olgunlaşmasını tetiklemeyi amaçlayan bir adım olarak küçük küplere böldüklerini, bu küplere foliküllerin daha da gelişmesini harekete geçirmek amacıyla ilaç enjekte ettiklerini açıkladı.

    40’LI YAŞLARDA DA FAYDALI OLABİLİR

    Sonrasında küplerin, kadınların dölyatağı borusu yüzeyinin hemen altına yerleştirildiği, 6 ay içinde 8 kadında folikül olgunlaşmasının belirtilerinin görüldüğü, 5’inin laboratuvarda eşlerinin spermleriyle döllenebilecek yumurtalar ürettiği bildirildi.

    Söz konusu 5 kadından birinin doğurduğu, birinin hamile kaldığı, bir diğerinin düşük yaptığı, diğer ikisinin ise henüz hamile kalma girişiminde bulunmadıkları kaydedildi.

    Bilim adamları, yöntemin, hamile kalmakta zorluk yaşayan 40’lı yaşlarının başındaki kadınlara da yardım edeceğini umuyorlar.

  • Tedaviyle her 2 çiftten 1’i tüp bebek sahibi oluyor!

    Tedaviyle her 2 çiftten 1’i tüp bebek sahibi oluyor!

    Dünyada her yıl yaklaşık 1 milyon 600 bin tüp bebek uygulaması yapılıyor ve bu uygulamalarla 400 binden fazla bebeğin dünyaya gelmesi sağlanıyor.

    Günümüzde tüp bebek ve mikroenjeksiyon yöntemiyle doğmuş 5 milyondan fazla bebek bulunuyor. Yakın çevre ve eşlerin birbirine verdiği stresin gebe kalmayı zorlaştırdığı belirtiliyor.

    Ülkemizde tüp bebek başarı oranları dünya ülkeleriyle yarışır düzeyde. Tüp bebek tedavisi; tüpleri tıkalı kadınlar, açıklanamayan infertilite, endometriozis ve diğer nedenlerle çocuk sahibi olamayan çiftlere uygulanıyor. “Mikroenjeksiyon” yöntemi de erkeklerin çocuk sahibi olmasına yardımcı olarak kullanılıyor. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Buyru, “Tedavi gören çiftlerin yüzde 50 oranında gebelik şansı vardır” diye konuşuyor. Tedavi ve laboratuar tekniklerindeki gelişmeler ışığında kadınlardaki tüp ve erkeklerdeki spermle ilgili sorunlar büyük ölçüde çözülüyor.

    Yumurtası olmayan tüp bebek yapamaz
    “Döllenme” sperm ile yumurtanın, rahim ve yumurtalıklar arasında yer alan tüplerde birleşmesi olarak tanımlanıyor. Tüp bebek uygulamasında kadından toplanan yumurtalar ile erkekten elde edilen spermlerin, laboratuar ortamında bir araya getirilerek vücut dışında döllenmesi sağlanıyor. Tüp bebek uygulamasının yapılabilmesi için sağlıklı ve kaliteli bir yumurta gerekiyor. Prof. Dr. Buyru, “Yumurtaları tükenmiş bir kadın, tüp bebek yöntemiyle bebek sahibi olamaz” diyor.

    Normal yollardan gebe kalmak için milyonlarca sperm gerekirken, “mikroenjeksiyon” sayesinde birkaç sperm gebelik için yeterli oluyor. Tüp bebek yönteminde döllenme vücut dışında gerçekleştirildiği için kadının tüplerine ihtiyaç duyulmuyor. Gebeliğin yerleşerek bebeğin gelişmesi için sağlıklı bir rahim iç ortamının bulunması gerekiyor.

    Tek embriyon ile çoğul gebelik önleniyor
    Son yıllarda çoğul gebeliklerden kaçınmak için tek embriyon transferinin yapılması tercih ediliyor. Bu sayede üçüz gebelik oranının yüzde 3.7’den yüzde 0.7’ye düşürüldüğü belirtiliyor. Türkiye’de düşük ve erken doğum riski yüksek olan 35 yaş altı kadınlardaki çoğul gebelikleri önlemek adına tek embriyon transferi yapılabiliyor. Kalan embriyonların dondurularak daha sonra tekrar kullanılması da gerçekleştirilebiliyor. 2 seferden fazla başarısız deneme yaşamış olanlar ile 35 yaş üzerindeki kadınlara ise birden fazla embriyon transfer ediliyor.

    Türkiye’de demikroenjeksiyon yaygın
    Dünyadaki uygulamaların üçte ikisi klasik tüp bebek, üçte biri mikroenjeksiyon ile yapılırken, Türkiye’de daha çok mikroenjeksiyon yöntemi tercih ediliyor. İki yöntemde de kadına uygulanan tedavi aynıyken aradaki fark laboratuar işleminde oluyor. Klasik tüp bebek yönteminde laboratuvar ortamında her yumurtanın etrafına bırakılan 150-200 bin spermden birinin yumurtayı döllemesi beklenirken; mikroenjeksiyon yoluyla yumurta, embriyolog tarafından seçilen tek bir sperm ile dölleniyor. Mikroenjeksiyon yöntemi esas olarak erkek kısırlığının çözümü için geliştirilmesine rağmen, diğer infertilite nedenlerinde de sıklıkla kullanılıyor.

    Tüp bebek yönteminin dünü bugünü
    İlk tüp bebek uygulamalarında doğal olarak gelişen tek yumurta kullanılırken, daha sonra başarı şansını artırmak için yumurtalıkları uyarıcı ilaçların tedaviye eklenmesi gerçekleştiriliyor.
    Önceleri çok yumurta geliştirmek amacıyla yüksek doz ilaç verilirken, bugün yeterli yumurta sayısına ulaşmak için daha düşük dozda ilaç kullanımı tercih ediliyor. Bu sayede hem tedavinin yan etkileri azaltılıyor hem de maliyet düşürülüyor. Ayrıca kısa süreli ve düşük doz ilaç tedavisiyle hastanın konforu da artırılıyor.
    İlk tüp bebek uygulamalarında yumurtalar “laparoskopi” ameliyatıyla toplanıyorken, günümüzde “ultrasonografi’ kullanılıyor.
    Yumurta toplandıktan 2-5 gün sonra, embriyonların gelişimi izlenerek bunların rahim içine yerleştirilmesi anestezi olmadan ağrısız şekilde yapılıyor.
    İlk yıllarla karşılaştırıldığında ilaç ve tedavi maliyetlerinin önemli ölçüde azaldığı görülüyor.

    Doğru embriyonu seçerken
    Transfer edilecek embriyon hücre sayısı
    Hücrelerin birbirine eşit büyüklükte olması
    Embriyondaki artıkların tespiti
    Embriyonların 6 saat arayla fotoğrafını çekerek erken bölünen, uygun ve gebelik şansı yüksek embriyolnarı değerlendiren “embriyoskop” yöntemi
    Doğru spermin seçimine yarayan özel mikroskoplar önem taşıyor.

    Tedavinin detayları yakın çevreyle paylaşılmamalı
    Çocuk sahibi olmak için tedaviye karar veren çiftlerin birden fazla merkez veya doktorun görüşünü alarak tedaviye başlaması öneriliyor. Prof. Dr. Buyru, “Tedavi yerinin seçiminde; merkezin başarı oranı ile deneyimi, çiftlerin doktorlarıyla kurdukları iletişim ve işlemin maliyeti göz önüne alınmalıdır” diyor. Ayrıca çiftlerin tedavi ayrıntılarını çevreleriyle fazlaca paylaşmaları doğru bir hareket olarak görülmüyor. Buyru, “En deneyimli ve en başarılı merkezlerde bile gebelik oranlarının yüzde 50 oranında olduğu ve tedavi yapılan 2 çift arasından ancak 1’inin gebeliğe ulaşacağı unutulmamalıdır” diyor.

    Kadının yaşı ile embriyon-yumurta kalitesi tedavi başarısını doğrudan etkileyen faktörler olsa da çok iyi embriyonların transfer edilmesine karşın gebe kalamayan çiftlerin de bulunduğu belirtiliyor.

    Çevre baskısı gebe kalmayı zorlaştırıyor
    Yıllarca gebe kalamadıktan sonra tedaviyle çocuk sahibi olmalarının ardından birkaç ay sonra tekrar doğal olarak gebe kalan birçok çift bulunuyor. Ayrıca defalarca başarısız tüp bebek denemesinden sonra tedaviyi bırakarak kendi kendine gebe kalan çiftlere de sıkça rastlanıyor. Prof. Buyru, “Bu, ‘Açıklanamayan infertilite’ olgularında görülen bir durumdur” diyor. Çevre baskısı veya eşlerin birbirleri üzerinde kurduğu stres, gebe kalmayı zorlaştırabiliyor. Böyle çiftlerin psikolojik destek alması öneriliyor.

    Embriyon dondurmada yaş çok önemli
    Yumurtalıkları aşırı uyarılan kadınlarda, karında sıvı birikmesi ve böbrek yetersizliği gibi risklerden kaçınmak için embriyon dondurma işlemi gerçekleştirilebiliyor. Dondurulmuş ve çözünmüş embriyon transferlerindeki başarı oranının yüzde 30 civarında olduğu belirtiliyor.

    Prof. Dr. Buyru, “Dondurulmuş embriyonların çözülerek tekrar transferi yapıldığında taze embriyonlar kadar yüksek gebelik şansı vardır” diyor. Yapılan son çalışmalar, yumurtalıkları aşırı uyarılmış ve hormon düzeyleri beklenenden çok yükselmiş kadınlarda, embriyonların dondurulduktan sonraki aylarda çözülerek transfer edilmesi ile daha iyi gebelik oranlarına ulaşıldığını gösteriyor. Prof. Dr. Buyru, “Bu yöntemin başarılı olabilmesi için yeterli sayı ve kalitede yumurtaya gereksinim vardır. Bu, kadının yaşıyla doğrudan ilişkilidir” diyor.

    Her isteyen yumurtasını donduramıyor
    Ülkemizde yumurta dondurulmasına belirli koşullarda izin veriliyor. Kanser gibi bazı hastalıklar nedeniyle uygulanacak tedaviler sonucu zarar görebilecek kadınlara yumurta dondurma işlemi yapılabiliyor. Kişinin daha sonra çocuk sahibi olma düşüncesiyle yumurtalarını dondurmasına yasal olarak izin verilmiyor. Dondurulan yumurta ve embriyonların yasal olarak 5 yıllık bekleme süresi olsa da tıbbi açıdan bir son kullanma tarihi yok.

    Tüp bebek özel bölüm için tıklayın !

  • Meryem Uzerli hamile

    Meryem Uzerli hamile

    Tükenmişlik sendromu hastalığı yüzünden ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisini bırakıp Almanya’ya giden Meryem Uzerli 4 aylık hamile…

    Hürriyet Gazetesi Yazarı Ayşe Arman bugünkü gazetede, geçtiğimiz cumartesi gününün 24 saatini Almanya’da Meryem Uzerli ile geçirdiğini açıklayarak Uzerli’nin 4 aylık hamile olduğunu yazdı

    Bir yıldır birlikte olduğu Meryem Uzerli’den ayrıldığını söyleyen Ateş, “Ayrıldığımız doğrudur. Hamile olduğuna dair bir bilgim yok” diyerek şaşırttı…

    Çiftin ayrılık sebebinin Ateş’in bu hamileliği istemediğinden dolayı olduğu konuşuluyor…

    “Sevgili arkadaşlar size güzel bir çarşamba diliyorum. Dünyamız büyük, Allah büyük…

    Hayat küçük bir kutu içinde gibi düşünmeyelim ve Allah’a güvenelim…

    Size sevgi ve kuvvet gönderiyorum. Çarşamba yeni bir gün” yazısıyla hamile olduğunu o gün öğrendiği ortaya çıktı.

  • Ebru Gündeş ikinci kez hamile mi ?

    Ebru Gündeş ikinci kez hamile mi ?

    Ünlü sanatçı Ebru Gündeş bir kez daha anne olmaya hazırlanıyor. Ünlü sanatçının ikinci çocuğuna hamile olduğu öğrenildi.

    Ünlü sanatçı Ebru Gündeş bir kez daha anne olmaya hazırlanıyor. Ünlü sanatçının ikinci çocuğuna hamile olduğu öğrenildi.

    Müzik dünyasının en çok dinlenen kadın sanatçılarından birisi olan Ebru Gündeş gelen bilgilere göre 2. kez anne adayı.

    Ünlü sanatçı bu mutlu haberi ise kendisine ait olan Twitter hesabından verdi ve “Güzel haber çabuk duyuluyor. Evet , Allah’ın izniyle Alara’ma kardeş geliyor. Mutluluğumu paylaşan herkese sonsuz teşekkür ediyorum” şeklinde bir mesaj yayınlayarak mutluluğunu gözler önüne serdi.

  • Megan Fox yine hamile

    Megan Fox yine hamile

    Geçtiğimiz yıl ilk çocuğunu dünyaya getiren Megan Fox’un ikinci çocuğuna hamile olduğu öğrenildi.

    Hamilelik haberini doğrulayan Fox’un reklamcısı Leslie Sloane Zelnick, NY Post’a yaptığı açıklamada, “Megan’ın, kocası Brian ile birlikte ikinci çocuğunu beklediğini teyit edebilirim, çift çok mutlu” dedi.

    2010 yılında evlenen Fox ve Green’in, Noah isminde 9 aylık bir oğulları bulunuyor.

    Halihazırda “Teenage Mutant Ninja Turtles” isimli filmin çekimleriyle meşgul olan Fox’un, hamileliğinin erken safhalarda olduğu ve dolayısıyla hamileliğinin setteki işini etkilemediği belirtildi.

    Bu arada önceki dönemlerde yaptığı bir açıklamada bir çocuk daha istediğini işaret eden Fox, “Benim için esas tatmin, oğlumla birlikte olmak. Tüm hayatım boyunca tek yapmak istediğim bir bebek sahibi olmaktı, ve şimdi bunu yaptım. Noah’a verebildiğim kadar kendimi vermek istiyorum. Ayrıca daha fazla çocuk sahibi olmak istiyorum. Gönlümde olan bu” demişti.