Etiket: hamile

  • Tüp Bebek Tedavisinde Beslenme Nasıl Olmalı?

    Tüp Bebek Tedavisinde Beslenme Nasıl Olmalı?

    Tüp bebek tedavi yöntemleri birçok faktöre bağlı olarak başarı tablosu sergilemektedir. Beslenme özellikle anne adayının sağlıklı olması, sürecinde sağlıklı devam etmesi ve en önemlisi bebeğin de sağlıklı bir şekilde gelişimini sürdürürken dünyaya gelmesinde önemli bir rol oynar. Normal gebelik için gereken sağlıklı beslenme şekli tüp bebek tedavi sürecinde de bebeğin gelişimi için anne adayının özellikle dikkat etmesi gereken beslenme alışkanlığını da içermektedir.

    Tedavi sürecinde beslenme ile alakalı olarak karşılaşılabilecek komplikasyon riski artarken, aşırı kilo ve şeker hastalığının göz önünde bulundurulması gerekir. Anne adayının mümkün olabildiğince her vitamin ve mineralden yararlanması, ideal kilo sınırları içerisinde sık sık ve yeterli porsiyonlarla süreci desteklemesi gerekir. Kısacası vücudun günlük protein, kalsiyum, vitamin ve mineral ihtiyacını karşılayabilecek beslenme düzeni ile sağlıklı bir gebelik süreci geçirilebilmektedir. Tüp bebek tedavi yönteminde anne adayının dikkat etmesi gereken beslenme şekli aşağıdaki gibi olmaktadır:

    • Sık sık, azar azar

    Gebelik sürecinde anne adayının sağlıklı olması bebeğin de sağlıklı olmasına işarettir. Bu nedenle anne adayının karşıladığı vitamin ve minerallerden yararlanan bebek için, anne adayının vücut ihtiyacının arttığı besin ögelerine daha çok ağırlık vermesi gerekir. Genel olarak bu öneri halk arasında annenin daha çok yemesi gerektiğini düşündürten yanlış bir inanış olsa da, anne adayının hem bebeği hem de kendi için ihtiyaç duyduğu miktarda vitamin ve mineral alması gerektiği anlamına gelmektedir. Düzensiz beslenme aşırı kiloya ve birçok sağlık sorununa neden olmaktadır. Bu nedenle günlük olarak anne adayının sağlık açısında ihtiyaç duyduğu vitaminleri karşılayacak besinleri tüketmesi gerekir. Kısacası sık sık ama küçük porsiyonlarla vücudun gereksinimleri karşılanabilir. Ayrıca kilo kontrolü için anne adayının dikkat etmesi gereken diyet programı, kilo vermek için uygulanan diyet programlarından çok farklıdır. Burada sağlıksız besinlerin tüketimi engellenirken, anne adayının ihtiyacı olan miktarda besin maddelerinin alınması vurgulanmaktadır ve anne adayının kesinlikle aç kalmaması gerekir. Bknz: http://jinekoloji.com/tup-bebek

    • Tüp bebek tedavisinde alınması gereken vitaminler nelerdir? 
    • Vitamin E ( tüm buğdaygiller, brokoli, baklagiller, buğday tohumu, soya, yeşil yapraklı sebzeler )
    • Vitamin A ( brokoli, Brüksel lahanası, lahana, karalahana, karnabahar )
    • Vitamin C ( brokoli, Brüksel lahanası, portakal suyu )
    • Vitamin D ( süt ürünleri, somon )
    • Kalsiyum ( brokoli, soya, süt ürünleri, somon )
    • Demir ( Yeşil yapraklı sebzeler )
    • Çinko, ( buğday tohumu, istiridye, soya )
    • Folik asit ( Yeşil yapraklı sebzeler, öğütülmemiş tahıllar, buğday tohumu, soya, turunçgiller )
    • Esansiyel yağ asitleri ( hormon düzenleyici olarak; omega-3, omega-6, tüm bitkisel yağlar ve yalancı safran yağı )

    Tedavi sürecinde alınması gereken vitaminlerin mümkün olabildiğince doğal olarak besin maddelerinden sağlanması gerekir. Ayrıca folik asit desteği bebeğin zihinsel gelişimde önemli rol oynadığı için, doğal besinlerin yeterli olmadığı durumlarda ek takviyeye ihtiyaç duyulabilir.

    • Tüp bebek tedavilerinde sigara ve alkol tüketiminde uzak durulması gerekir

    Normal yollardan çocuk sahibi olamayan çiftlerin başvurduğu tüp bebek tedavi yöntemlerinde uzak durulması gereken en önemli madde alkol ve sigaradır. İnsan sağlığını olumsuz yönde etkileyen bu zararlı alışkanlıklar üreme sistemini etkileyerek, kısırlık vakasını öne sürmektedir. Özellikle bu nedenle tedaviye başvuran çiftlerin alkol tüketiminden uzak durması gerekir. Alkolün tedavi sürecini etkileyen davranışları aşağıdaki gibidir:

    Anne adaylarında:

    • Düşükle sonuçlanan gebelikler ( fazla alkol tüketimine bağlı olarak )
    • Yumurta rezervlerinin azalmasına ( aşırı alkol tüketimi )
    • Adet kanamalarının kesilmesine
    • Düzensiz adet kanamaları ile yumurtlama kaynaklı sorunlara
    • Libido kaybı
    • Abortus düşük riskinde artışa neden olmaktadı

    Baba adaylarında:

    • Testis fonksiyon kayıpları ( aşırı alkol tüketimi )
    • Testosteron seviyesinde azalma
    • Vitamin A’nın metabolizmadaki fonksiyonelliğini etkileyerek, sperm sayısı ve hareketliliğinde azalma
    • Libidoda azalmaya neden olmaktadı

    Tüm bu olumsuz etkilerden dolayı gebelik için gerekli olan sağlıklı yumurta ve sağlıklı sperm hücrelerinin işlevselliği zarar görürken, tedavi sürecinin başarı şansı azalmaktadır.

    • Tüp bebek tedavi yönteminde anne adayı nasıl beslenmeli? 
    • Tüp bebek tedavisinde anne adayının bol bol su tüketmesi gerekir. Ayrıca sıvı ihtiyacı taze sıkılmış meyve suları, çorba, ayran ve süt gibi zengin vitamin kaynaklarından da sağ Ancak olabildiğince su tüketimine özen gösterilmesi gerekir.
    • Sigara kullanımı yumurta rezervlerini azaltırken, yumurtanın ve döllemiş yumurtanın gelişim aşamalarını Ayrıca embriyonun rahme tutunmasını da olumsuz etkilerken, tüp bebek tedavi sürecinde sigaradan kesinlikle uzak durulması gerekir.
    • Tüp bebek tedavi sürecinde alkol tüketiminden uzak durulması
    • Çay, kahve ve asitli içeceklerin tüketilmemesi gerekir.
    • Protein ağırlıklı beslenme şekli ö Ayrıca omega 3 ihtiyacı için haftada en az 2-3 defa balık tüketilmesi gerekir.
    • Kalsiyum açısından zengin süt ve süt ürünleri de ihmal edilmemeli, kırmızı et ve beyaz et tüketimi de dengelenmelidir.
    • C vitamini için bol bol sebze ve meyve tü Mümkün olduğunca kızartma yerine fırında pişirme ve haşlama yöntemlerinin tercih edilmesi gerekir.
    • Tüp bebek tedavi yöntemlerinde folik asit ayrı bir öneme sahiptir. Folik asitten zengin ceviz, badem, fındık yeşil yapraklı sebzeler ve baklagillerden yeterli miktarda tüketilmesi bebeğin gelişimi için oldukça ö Bu nedenle besinlerin yetersiz kaldığı durumlarda ek folik asit tabletleri alınabilir.
    • Tüp bebek tedavi sürecinde beslenme kadar anne adayının yapmış olduğu fiziksel aktivitede hem fiziksel hem de psikolojik olarak başarıyı Ancak doktor önerisi dışında ağır ve yorucu egzersizler uzak durulmalı ve anne adayını yormayan düzenli yürüyüşler faydalı olacaktır.
    • Hipertansiyon ve diyabet gibi hastalıklar tüp bebek tedavi sürecinde takip edilmesi gereken önemli sorunlardı Bu nedenle doktorun önerdiği beslenme şekline dikkat edilmesi, hastalıkların kontrolü açısından önem kazanmaktadır.

    Tüp Bebek Tedavisi sorularınız için tıklayınız!

  • Çok Sayıda Doğum Yapmak Ve Riskleri

    Çok Sayıda Doğum Yapmak Ve Riskleri

    • Çok sayıda doğum yapmak ne gibi sorunlara yol açar?

    Doğum sayısı düşük ya da gebelik kayıplarını içine almaz. Gebeliğin 20. Haftasından önce meydana gelen düşük, ölü doğum gibi durumlar doğum sayısına dahil değildir. Doğum sayısı 20. Gebelik haftasından sonra sayılır. Normal ya da sezaryen doğum yöntemleri doğum sayısı dahilindedir.

    Grand-multiparite şeklinde ifade edilen durum 5 ya da daha fazla doğum yapmış olmaktadır. Fakat apılan doğum sayısı arttıkça oluşabilecek risklerde de artış meydana gelebilir. Bu duruma yol açan en önemli faktör, her doğumda annenin yaşının ilerlemesidir.

    • Çok fazla sayıda doğum yapmanın zararları nelerdir?

    Çok fazla doğum yapmak, sık aralıklarla doğum yapmayı gerektirmektedir. Bu durumda annenin psikolojik ve hormonal dengeleri sık sık değişmektedir. Bu sebeple de değişen fiziksel yapı ve hormonlar anne adayının çeşitli psikolojik sorunlar yaşamasına yol açabilir. Sık sık yaşanan lohusalık dönemi sebebiyle duygu değişimleri meydana gelebilir.

    Özellikle anne adayı sezaryen doğumu tercih ediyorsa, her doğumda ameliyata dair risklerde de artış meydana gelecektir. bknz: Çok Sayıda Doğum Yapmak Ve Riskleri

    Bunun dışında çok sayıda doğum yapmak:

    • preeklampsi,
    • gebelik diyabeti,
    • zor doğum,
    • perinatal ölüm,
    • erken doğum gibi sorunlar açısından riskli olabilir.

    Bu riskler artan yaşla doğru orantılıdır. İleri yaşlarda doğum yapan kadınlar, daha genç yaşlarda doğum yapan kadınlara göre daha fazla risk grubundadır. Günümüzde teknolojik altyapılar ve tedavi imkanları daha geniş kapsamlıdır. Bu sayede de eski zamanlarda olduğu gibi riskler çok fazla değildir. Bu noktada önemli olan anne adayının psikolojisidir. Psikolojik olarak sürekli dalgalanmalar yaşayan anne, çocuklarına etkin bir şekilde bakamayabilir ya da çocuk yetiştirirken çeşitli sorunlar hasıl olabilir.

    Bunun dışında sezaryen ile yapılan doğumlarda, her ameliyat riski ciddi oranda artar.

    • Sezaryen ile çok sayıda doğum yapmak zararlı mıdır?

    Sezaryen doğum ile ilgili bilinmesi gerekenler ise:

    • Sezaryen, bir operasyondur. Bundan dolayı da cerrahi müdahalelerde olduğu gibi kendine özgü riskleri vardı Bu riskler, narkoz ile ilgili riskler, enfeksiyon ve kanama olarak sayılabilir.
    • Uzmanlar annelerin 3’ten fazla sezaryen yaptırılmasını ö
    • Yapılan sezaryen sayısı arttıkça karın içi yapışıklık riski de artacaktı
    • Uygulanan kesi her operasyonda daha fazla estetik kaygıya yol açacaktı
  • Tüp bebek ve normal gebelikler arasında ne gibi farklar vardır?

    Tüp bebek ve normal gebelikler arasında ne gibi farklar vardır?

    Anne ve baba adayının çocuk sahibi olabilmesi için kadının ve erkeğin üreme yetilerinde herhangi bir eksiklik ya da sorun olmaması gerekmektedir. Bu sorunlardan bazıları; anne adayının tüplerinin tıkalı olması, rahmin gebeliğin gelişmesi için uygun olmaması, yumurta rezervlerinin iyi olmaması, baba adayının sperm sayısının yetersiz ve kaliteli olmaması, düzensiz adet döngüsü, vajinismus gibi cinsel birleşmeye engel olacak sorunlar sayılabilir.

    Baba adayında mutlaka canlı sperm örneği bulunmalıdır. Bu spermlerin yeterli sayıda ve kalitede olması gerekir. Bu spermlerin aynı zamanda vücut dışına çıkabilmesi de gebelik oluşması için gerekli faktörler arasındadır.

    Tüp bebek ve normal gebelikler arasında herhangi bir fark yoktur!

    Erkek ve kadında üreme yetilerine göre tüm koşullar mevcut ise bir sene içerisinde gebelik gerçekleşecektir. Bu durumda anne adayı düzenli ve korunmasız cinsel ilişki ile bir sene içerisinde hamile kalabilir.  Şayet kadın bir sene içerisinde gebe kalamıyor ise, bir sorun olma riski gözardı edilmemeli ve zaman kaybetmeden bir doktora başvurmak gereklidir.

    Tüm faktörlerin değerlendirilmesi ardından uygun bir tedavi programına başlanır ve ardından tüp bebek yöntemi ile gebelik sağlanabilir. Şayet tedavi ardından gebelik sağlanabiliyor ise, normal gebelik ve tüp bebek arasında herhangi bir fark olmayacaktır. Tüp bebek tedavisinde gebelik oluşması için tıbbi bir yardımda bulunulur ve ardından normal gebelikler gibi gebelik gelişir ve doğum gerçekleşir. Normal bebekler ve tüp bebekler arasında da herhangi bir fark yoktur.

    http://www.bulenttiras.com/tup-bebek-ile-normal-gebelik-arasinda-ki-farklar

  • Tüp bebek tedavisinde kadının yaşı

    Tüp bebek tedavisinde kadının yaşı

    Tüp bebek tedavisinde başarı elde edilmesi için, en önemli faktörlerden biri kadının yaşıdır. Kadında yaşın ilerlemesi halinde, gerekli miktarda ve kalitede yumurta elde edilmemektedir. Bu durum da tedaviyi zorlaştırmaktadır. Tüp bebek tedavisi ile çocuk sahibi olabilmek için, kaliteli ve gerekli miktarda yumurtaya ihtiyaç duyulur. Tüp bebek tedavisinde, kadının yumurtası ile erkeğin sperminin laboratuvar içerisinde döllendirip, embriyoyu meydana getirmekte ve elde edilen bu embriyoyu kadının rahmine aktararak gerçeleştirilmektedir. Tedavinin uygulanabilmesi için, kadından alınacak olan sağlıklı yumurtalara gerek duyulur. Yumurtaları gerekli oranda kaliteli olmayan ve yumurtalıkları çalışmayan kadınlara, tüp bebek tedavisini gerçekleştirmek pek mümkün olamamaktadır.

    Kadınların üreme faktörü, 35 yaşına gelmesi ile beraber azalmakta, 38 yaşına gelindiği zamandan itibaren hızlanmaktadır. 40 yaşına gelen bir kadının, tüp bebek tedavisi ile hamile olma ihtimali % 20 nin çok altında dır. Bunun dışında, ileri yaşta olan kadınlarda tüp bebek tedavisi ile hamilelik gerçekleştirilmiş olsa dahi,  hamilelik esnasında düşük yapma olasılığı artış göstermektedir. Tüp bebek tedavisinde, elde edilen başarının daha çok kadının yaşı ve embriyosunun kalitesi ile doğru orantılı olduğu ispatlanmıştır. Belli bir yaştan sonra, gerekli miktarda ve kalitede yumurta elde edilememektedir. Tüp bebek tedavisi uygulanan her 4 çiftten yalnızca biri bebek sahibi olmaktadır. Kadında 35 yaş, bir kırılma noktasıdır. Bu kırılma noktası, dünyanın her yerinde bu şekilde değerlendirilmektedir. Bu durum kadının yaşlanması ile beraber, yumurtalıklarının da yaşlanması şeklinde ele alınmalıdır. Ayrıca bknz: Kadının Yaşı ve Tüp Bebek

    Kadının yaşı tüp bebek tedavisini nasıl etkilemektedir?

    Tüp bebek tedavisindeki başarısızlığın sebeplerinden bazıları erkekten kaynaklanırken, bazıları da kadından kaynaklanmaktadır. Tedavi uygulanacak kadının yaşı, tüp bebek başarısı için en önemli unsurdur. Doğum esnasında, belli miktarda yumurta rezervi ile dünyaya gelen bir kız çocuğunun, yumurtalık rezervi adet olana kadar hızlı bir şekilde düşmektedir. Bu oran, menopoz dönemi sürecine gelinceye kadar, minimum seviyesine gelmektedir. Kadının yaşı 37 ye geldiği zaman, hem yumurtasının kalitesi , hem de miktarı düşmektedir. Bu sebepten dolayı, kadın için en verimli üreme dönemi, 25 ile 34 yaşları arasındadır. Bu sebeplerden dolayı, tüp bebek tedavisinde elde edilen başarının oranı yaş ile beraber, düşük olma ihtimali de artmaktadır. 38 ile 39 yaşları arasında olan bir kadının düşük riski, 18 ile 34 yaş arasındaki bir kadının düşük riskinden % 43 civarında daha fazladır. Yaş ilerledikçe, bu oran iki katına ulaşmaktadır.

    Tüp Bebek Tedavisi Sorularınız için Tıklayın!

    Menopoz dönemine yaklaşan kadınlarda gebelik şansı ne kadardır?

    Kadınların menopoz dönemine girme yaşı ülkemizde yaklaşık olarak 47 iken, dünyadaki ortalama 49 dur. Menopoz dönemine 40 yaşından daha erken girmiş olmak, erken menopoz olarak tanımlanmaktadır. Erken menopoza girmenin sebepleri içerisinde, yumurtalıklarda meydana gelen kistler, düzensiz hayat, sigara tüketimi ve genetik faktörler yer almaktadır. Bu faktörlerin en önemlisi, genetik etkenlerdir. İnsanların bütün özelliklerini belirleyen bu genler, menopoz dönemine girme zamanını da belirleyen faktördür. Aile içerisinde erken menopoza giren birilerinin bulunması halinde, kişinin erken menopoza girme ihtimali de artar.  Erken menopoza girme riskini taşıyan kişilerin, bunu engellemesi adına muhakkak doktor kontrolünde olması gerekir. Yumurtalık kistleri, yumurtanın kapasitesini azalttığı için, erken menopoza girilmesine sebep olabilir. Genç yaşta ki kadınlarda meydana gelen kistler zararsız olsa dahi, yumurtalıklarda hasarın olmasına sebep olur. Bu hastalarda yumurtlama düzensizliği meydana geleceğinden dolayı, hamilelik ihtimalini de en aza indirmektedir.

    Yumurtalıklarında kist olan ya da genetik olarak buna yatkın olan kişilerin düzenli olarak doktor kontrolünde olması gerekir. Yapılan tedaviyle birlikte kadının üreme yeteneği daha fazla uzatılabilir. Sigara alışkanlığı, toksik maddelerde kadının üreme sağlığını belirlemektedir. Sigara içmek yumurta kalitesini düşürmekte ve yumurtlama bozukluğuna neden olmaktadır. Bu şekilde yumurtalıklar üzerinde toksik etki oluşmaktadır.

    Erken menopozun oluşması riski, kadında doğurganlık bakımından önemli bir etkendir. Menopoz dönemine girmiş kadınlarda, yumurtanın meydana getirdiği östrojen seviyesinde azalma olur. Östrojen seviyesinin azalması ile, kadınlarda idrar yolu enfeksiyonuna, idrar yolu kuruluğuna, vajina kuruluğuna ve kemik erimesi gibi sağlık problemlerine neden olmaktadır. Şuan ki geliştirilmiş olan yöntemler ile, erken menopoz dönemine giren kadınlarda bir takım tedaviler uygulanarak, hamilelik oluşturulabilmektedir. Yumurta dondurma, kök hücre, tüp bebek tedavisi bu tedavi yöntemlerinin arasında yer almaktadır.

    Tüp bebek uygulamasında yaş sınırı var mı?

    Kadının adet döneminin 3. gününde uygulanan hormon testleri ile,  yumurtalık kapasitesinin ultrason ile yapılacak incelemeler sonucunda uygun görülmesi durumunda, 45 yaşına kadar tüp bebek tedavisi uygulanabilmektedir. Ancak, 38 yaşını geçmiş olan kadınların tüp bebek uygulamaları yapılırken preimplantasyon genetik tanı uygulanarak, embriyoların kromozom yapıları incelenerek, normal oldukları teşhis edilmelidir.

    Preimplantasyon genetik tanı yöntemi ile yaşa bağlı problemler aşılabilir mi?

    Yaşı ilerlemiş olan kadınlara, yardımcı üreme teknikleri uygulandığı zaman, sağlıklı çocuk sahibi olma ve hamile kalma ihtimalini arttırmak için, preimplantasyon genetik tanı yapılabilir. Bu yöntem ile, embriyolar kadına aktarılmadan önce, ileri yaşta meydana gelen problemler göz önüne alınarak, kromozomlar incelenmekte, böylece normal dışı olan embriyolar anne adayına aktarılmamaktadır. Bazen genç yaşlarda görülen yumurtalık rezervi kayıpları, bazen de ileri yaşta olan kadınların yumurtalıklarında olumlu tepkiler olabilir. Bu yüzden, kadınların tedaviye başlanmadan önce, yumurtalıklarının ayrıntılı bir şekilde incelenmesi, ultrasonografi yapılması, hormon tahlilleri uygulanarak hamilelik ihtimali doğru bir şekilde değerlendirilmelidir. Kendisi için uygun olan tedavinin seçilerek uygulandığını bilen kadının, psikolojik olarak yaşadığı stres azalarak,  doktora güven duyması, tedavinin başarı oranını arttırmaktadır.

     

    Prof. Dr. Bülent TIRAŞ

  • Başarısız tüp bebek denemeleri

    Başarısız tüp bebek denemeleri

    Ankara Centrum Tüp Bebek Merkezi Direktörü Prof. Dr. Recai Pabuccu başarısız tüp bebek denemeleri hakkında bilgi verdi.

    Tüp bebek tedavisi çocuk özlemi olan, doğal yöntemler ve diğer üreme yöntemleriyle gebelik elde edememiş olan çiftlerin belki de son umut ışığıdır. Bu tedavi zorlu aşamaları içerdiği gibi, çiftlerin tedavi sürecinde stresli olduğu bir yöntemdir. Çünkü tedavinin sonucu çiftlerin özlem duyduğu bebeğe sahip olmalarını sağlayacaktır. Bu tedavinin yapılan 3 denemeye rağmen başarısızlıkla sonuçlanması haline tüp bebek başarısızlığı gündeme gelir. Bu başarısız denemelerin sebepleri kesin olarak bilinmese de, bunun hakkında bazı değerlendirmeler yapılabilir.

    Tüp bebek tedavisinde başarının sağlanması için en önemli etken anne adayının yaşıdır. Buna rağmen çok iyi hazırlanan tedavi programında kadının yaşı 35’ten daha küçük olsa da, herhangi bir sorun tespit edilmemesine rağmen tüp bebek denemesinde başarı sağlanamayabilir. Bunun sebepleri arasında pek çok etken bulunabilir. Yeni bir denemeye başlamadan önce bunların değerlendirilmesi tavsiye edilir. Bknz:  Önceki başarısız tüp bebek uygulamaları

    700_Basarısız_Tup_Bebek_icerik1

    Başarısız tüp bebek denemesinden sonra yeniden deneme yapılır mı?

    Tüp bebek tedavisinde her zaman başarılı olmak mümkün değildir. Tedavide başarı oranlarını belirleyebilmek için, öncelikle anne adayının yaşı dikkate alınmalıdır. Çünkü yaş ilerledikçe başarı elde edilme oranı düşer. Bu doğal yolla elde edilecek gebeliklerde bile böyledir. Bu etkenle birlikte yumurtalıklarda olan genetik bozukluklarda başarısızlık sebebi olabilir. Genç yaştaki çiftlerde bile başarısız denemeler olabilir. Bu durumda başarısızlığın nedeni açıklanamamaktadır. Çiftlerde yeni bir deneme yapılmasının sakıncası yoktur. Ancak ilk denemede başarısızlığın sebepleri araştırılarak, ikinci bir denemeye girişilmelidir.

    Tüp bebek tedavisinde başarısızlık olasılığı nedir?

    Tüp bebek tedavisinde başarısızlık olasılığı yine öncelikli olarak kadının yaşıyla bağlantılı bir şekilde değerlendirilir. 35 yaşına kadar olan kadınlarda sorun bulunmasa bile başarı oranı % 60 olarak kabul edilir. Çünkü bu yaşlarda uygulanan tedavilerde nedeni açıklanamayan şekilde gebelik elde edilemeyebilir. Anne adayları 35-37 yaşlarında olursa, bu başarı oranı % 45 seviyesine düşer. 38-40 yaşlarında olan kadınlarda bu oran % 30 seviyelerinde, 40 yaşından fazla olanlarda ise % 10- 20 seviyelerine iner. Tüp bebekte başarısızlık olasılığına kadının yaşıyla birlikte erkeğin spermlerinin sayısı, hareketliliği, yumurtlama bozukluğu, rahimden kaynaklanan sorunlar gibi etkenler etkili olabilir.

    Tüp bebek denemesi kaç kez yapılabilir, deneme sayısında kısıtlama var mıdır?

    Başarısız tüp bebek denemelerinin adından yeni denemelerin yapılma sayısı tamamen çiftlerin isteği ve maddi yeterliliğine göre değişkenlik gösterir. Genç yaştaki çiftlerin ilk denemede olmasa bile, daha sonraki denemelerde gebelik elde etme şansı daha yüksek görülür. Bu nedenle çiftlerin umutsuzluk içinde olmaması gerekir. İleri yaştaki çiftlerde ise, başarısızlık yaşa bağlı yükseldiğinden deneme sayıları arttırılabilir. Normalde 6 defa başarısız olmuş çiftlere yeni bir tüp bebek tedavisi tavsiye edilmese de, bunun için bir kısıtlama da bulunmamaktadır.

    Başarısız tüp bebek denemeleri çiftleri psikolojik olarak etkiler mi?

    Tüp bebek tedavisinde her denemenin çiftler üzerinde bir etkisi olur. Bu denemelerde beklenen, arzu edilen tedavinin başarılı bir şekilde sonuçlanarak, anne adayında gebelik elde etme ve eve canlı bebek götürmelerini sağlamaktır. Tedavinin başarısız olmasından en fazla etkilenen anne adayıdır. Çiftler psikolojik olarak etkilendikleri gibi, başarısızlık durumunda maddi ve fiziksel açıdan da etkilenirler.

    Başarısız tüp bebek denemelerinde her denemenin arasında ne kadar süre olmalıdır?

    Tüp bebek tedavisinin başarısızlıkla sonuçlanması halinde, çiftlerin yeni bir denemeye başlaması için en az 1-2 ay süre olmalıdır. Bu sürede anne adayının kendisini ruhsal açıdan toparlaması sağlanmış olur. Ancak anne adayının yaşının ilerlemesi, özellikle 40 yaşını geçmiş kişilerde zaman kaybetmemek daha uygun olur. Çiftler kendilerini hazır hissediyorsa, tedaviden yıpranmayacaklarını düşünüyorsa sık aralıklarla denemeler yapılabilir.

    Başarısız tüp bebek denemeleri

    Tüp bebek tedavisinde başarısızlıkları önlemek için neler yapılabilir?

    Paternal lenfosit aşısı: Başarısız tüp bebek denemelerinde etkili olabilen bağışıklık sistemi sorunlarında bu yöntem kullanılabilir. Erkekten alınan kan örneğinde lenfosit hücreleri ayrıştırılarak, bu anne adayının koluna dört yerden enjeksiyonla verilir. Bu uygulama tüp bebekten önce 3 kez, daha sonra 2 kez yapılır. Bu uygulamanın amacı rahimde gelişen bebeğin bağışıklık hücreleri nedeniyle zarar görmesinin önlenmesidir. Bebeğe ve anneye zarar vermeyen bir uygulama olduğundan, başarısız denemelerin sebebi uygun olduğunda bu yöntem uygulanmalıdır.

    Yardımcı tomurcuklanma laserle: Tüp bebeğin başarısını sağlayan en önemli bir unsur döllenen embriyonun rahimde tutunmasıdır. Bunun için embriyoyu çevreleyen dış tabakanın incelerek kaybolması gerekir. Bu laboratuvar koşullarında sağlanarak, tüp bebek tedavisinin başarılı olması sağlanabilir.

    Blastosit transferi: Rahme tutunmadan önceki embriyo yani blastosit aşamasında rahme tutunma olasılığı fazla olduğundan, gebelik elde edilmesi daha kolay olabilir. Bu yüzden embriyo transferi 5-6 günde yapılabilir.

    Yapay rahim içi uygulaması: Tedaviden önce biyopsiyle rahim içinden endometriyal hücreler toplanır. Bunlara laboratuvar ortamında üretilerek, embriyoların gelişimini sağlamak için doğal bir ortam oluşturulur. Başarısız tüp bebek denemelerinde bu yöntem kullanılabilir.

    Akupunktur: Bu uygulama çiftlerde strese karşı dayanıklılık sağlayacağından, tüp bebek tedavisinde başarıya yardımcı olabilir.

  • Hamilelikte Alerji

    Hamilelikte Alerji

    Kadınlar kulübü editörleri olarak araştırdık, hamilelikte alerji tedavisi makalemizi alerjiden muzdarip kadınlarımız için hazırladık. Hamilelik ve alerji hakkında bilgi edinmek istiyorsanız yazımızı okumanızı öneririz.
    Alerji günümüzde oldukça yaygın görülen bir sağlık sorunudur.
    Evdeki tozlar, polenler, bazı gıdalar, hayvan tüyleri kısaca aklınıza her gelen şey alerji nedeni olabilir.
    Alerji hamilelikte de ortaya çıkabilen bir sorundur, gebeyken kadın bedeni fiziksel ve ruhsal çeşitli değişimler geçirir, bunda hormonların payı kuşkusuz azımsanmayacak kadar büyüktür.
    Hamilelikte alerjiyle karşılaştığınızda veya alerji hastası bir hamileyseniz ne yapmanız gerekir, ilaç kullanmadan bu devreyi nasıl artırabilirsiniz, bugün sizlere bu konuda bilgiler vereceğiz.
    Bebek için ilaçlar yan etki yapıp erken doğuma hatta sakatlığa yol açabileceğinden en iyisi bu sorundan ev yapımı çarelerle kurtulmaktır.

    Hamilelik ve alerji hakkında bilmeniz gereken genel bilgiler şunlardır.
    Evde toz akarlarının toplanmasına neden olan halıfileks, kilim vb varsa bunları evde tutumayın, şayet halısız yapamazsanız anti bakteriyel halıları tercih edin.
    Evinizi daim temiz tutun, yatak çarşaflarınızı sık değiştirin.
    Anti bakteriyel sabunlar kullanın.
    Polen zamanı olan baharda pencelerinizi kapalı tutun.
    Yediğinizde sizde alerjiye neden olan yiyeceklerden uzak durun.

    Hamilelikte alerji tedavisi için şu yöntemleri deneyin

    hamilelikte alerji
    hamilelikte alerji

    Burun Spreyleri
    Doktorunuzun verdiği hamilelere serbest olan nazal spreyler sizi bir nebze rahatlatacak, nefes yolunuzu açacaktır.

    gebelikte alerjik rinit tedavisi
    gebelikte alerjik rinit tedavisi

    Pencereleri Kapalı Tutun
    Havadaki bakteri ve mikroplar alerjiyi tetikleyebilir.
    Alerjinizin nedeni havada uçuşan görmediğimiz tozlarsa mümkün mertebe bunlardan uzak durun.

    gebelikte alerjik rinit tedavisi
    gebelikte alerjik rinit tedavisi

    Nane Çayı
    Bu çay alerjiyi yatıştırmakta ve burun tıkanlığını açmakta oldukça etkili bir çaredir.

    hamilelikte alerji için ne yapılmalı
    hamilelikte alerji için ne yapılmalı

    Sıcak Bez
    Bir bezi sıcak suya batırıp sıkın ve bu bezi burun çevrenize, göz altlarınıza,
    kaşlarınızın üzerine yani sinüslerinize uygulayın.

    Yüzü Yıkamak
    Kısa aralıklarla yüzünüzü ılık suyla yıkayın.
    Bu sizi bakterilerden arındırır, ve nefesiniz üzerinde yatıştırıcı bir rol oynar.

    Buhar Vermek
    Buharı teneffüs etmek bakteri ve mikropları öldürür böylece alerjinizde rahatlama sağlar.
    Buhar, nefesi temizler, içinizi ferahlatır ve tahriş olmuş sinüsleri rahatlatır.

    gebelikte alerjik rinit tedavisi
    gebelikte alerjik rinit tedavisi

    Temiz Olun
    Temiz olmak alerji hastalarının vazgeçilmez vasıflarından olmalıdır.
    Perdeleriniz örtüleriniz hep temiz olsun. Mümkünse antibakteriyel yatak örtüleri, yastık kılıfları kullanın.
    Mite spreylerde bakterilerden korunmakta işinizi görecektir.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Tüp bebek uygulamasında ‘yaş’ başarıyı etkiliyor

    Tüp bebek uygulamasında ‘yaş’ başarıyı etkiliyor

    “35 yaşından küçük kadınlarda tüp bebekte canlı doğum oranı yüzde 35’i bulurken, 40 yaş üzerinde yüzde 5-14 gibi daha düşük oranlardadır. Buna bebek sahibi olamamanın stresini eklersek, tüp bebek uygulamasında yaşın ne kadar önemli olduğu görülmektedir”

    Tüp bebek uygulamasında başarıyı bir çok faktörün etkilediği ancak bunların başında ”kadının yaşı”nın geldiği bildirildi.

    Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Berker, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bebek sahibi olamamanın günümüzün önemli bir sağlık sorununu teşkil ettiğini belirterek, aile sağlığının, toplum sağlığını oluşturduğu noktasından hareketle bebek isteyen çiftlere bu mutluluğu yaşatmanın aslında en önemli sağlık hizmetleri arasında yer aldığını söyledi.

    Bebek sahibi olmak isteyen çiftlere bu konuda en yardımcı yöntemin tüp bebek uygulaması olduğunu vurgulayan, Berker, ”doğal yoldan gebelik oranının en fazla yüzde 15-20’yi bulduğunu, tüp bebek başarısı oranlarının da bunun çok üzerinde olduğunu ifade etti.

    Tüp bebekte uygulanan tedavi yöntemlerinin, gelişen teknoloji ve gelişen teknikler sayesinde bebek sahibi olamayan çiftler için umut olarak görüldüğünü anlatan Berker, ”Fakat çiftler bir tüp bebek uygulamasından hemen pozitif bir sonuç beklemektedirler, ki bu doğru bir beklenti değildir. Burada bilinmesi gereken en önemli nokta tüp bebek tedavisinin ‘eve bebek götürülünce’ sonuçlandığıdır” şeklinde konuştu.

    Tüp bebek tedavisini sadece bir uygulama ile sınırlandırmanın doğru bir yaklaşım olmadığını ifade eden Berker, tüp bebek uygulama sayısı arttıkça başarı oranının da yükseleceğini kaydetti.

    Tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de evlilik yaşının arttığına dikkati çeken Berker, artık çiftlerin daha geç yaşlarda bebek sahibi olmak durumunda kaldığını söyledi.

    Yaşla birlikte başarı oranı düşüyor
    Tüp bebek uygulamasında başarıyı etkileyen ”infertilite sebebi, yumurtalık kapasitesi, sperm sayısı” gibi birçok faktör bulunmakla birlikte, en önemli faktörün kadın yaşı olduğunu belirten Berken, ”tedavi uygulanacak kadının yaşı, tüp bebek tedavisinin başarısı için son derece önemlidir” dedi. Berker, şunları kaydetti: ”1-2 milyon yumurtalık rezervi ile dünyaya gelen bir kız çocuğunun yumurtalık rezervi adet görmeye başladığı yaşlarda 250-300 bine kadar düşmekte menopoz dönemine kadar hızla azalmaktadır. 37 yaşından sonra ise hem yumurtalık rezervindeki kayıp belirginleşmekte hem de yumurtanın kalitesi düşmektedir. Bir kadının hamilelik için en verimli yaşı 25-34 yaş arasıdır. Kadının yaşı ilerledikçe hem yumurta kalitesi hem de yumurta sayısı azalmaktadır, bununla beraber tedavinin başarı oranı ilerleyen yaşa bağlı olarak azalmakta, düşük riski de artmaktadır. 35 yaşından küçük kadınlarda tüp bebekte canlı doğum oranı yüzde 35 gibi yüksek bir değer iken, bu 35-37 yaş grubu için yüzde 28, 38-39 yaş grubu için yüzde 21, ve 40 yaş üzerinde yüzde yüzde 5-14 gibi daha düşük oranlardadır. Bir de bunlara bebek sahibi olamamanın stresini eklersek kadın yaşının ne kadar önemli olduğu görülmektedir.”

    Türkiye’de SGK tarafından karşılanan ve çoğul gebelikleri önlemek amacıyla transfer edilecek embriyo sayısının maksimum 2 ile sınırlandırıldığını hatırlatan Berker, ”Bu yaklaşım çoğul gebeliklerin önüne geçmekte etkilidir ancak tüp bebek başarısını da sınırlamaktadır” dedi. Tüp bebek uygulamasına hazırlanmanın hem maddi hem manevi olarak çiftlerin üzerinde bir sıkıntı oluşturduğuna işaret eden Berker, Torba Yasa tasarısı ile Türkiye’de SGK tarafından karşılanan deneme sayısının 2’den 3’e çıkarılmasına dönük çalışmaların bebek özlemiyle dolu çiftler için çok güzel bir müjde ve tarif edilemez bir mutluluk olacağını söyledi.

    Yaş sınırı 41’e çıkarılmalı
    Ayrıca halen 39 yaşla sınırlı olan tüp bebek desteğinin günümüz koşulları dikkate alınarak daha ileri yaşlara çekilmesinin önemine değinen Berker, yaş sınırının geç yaşlarda yapılan evlilikler de dikkate alınarak, 41’e çıkarılması gerektiğini kaydetti.

    Bebek sahibi olmak isteyen ve tedavi sırasında ümitlenen çiftler için tüp bebek uygulamasının başarısızlıkla sonuçlanmasının üzücü bir durum olduğunu belirten Berker, ”Yalnız başarısızlıklarda ümitsiz olmamak gerekir. İlk uygulamada başarısız olmak diğer denemelerde de böyle olacağı anlamına asla gelmez. Burada önemli olan zamanı iyi kullanmaktır. Morali bozup tüp bebek tedavisini ertelemek gebelik şansını azaltır” şeklinde konuştu.

    Tüp bebek tedavisinde kullanılan hormonların vücutta birikmediğini ve hastaya hiçbir risk yaratmadığını da dikkati çeken Berker, bunların vücutta zaten doğal olarak bulunan ve çok kısa bir süre kalan hormonlar olduğunu, bu nedenle hastaların birden fazla tüp bebek tedavisi yaptırmasının hiçbir sağlık sorunu yaratmayacağını bilmesi gerektiğini söyledi.

  • Multivitamin hapı kullanmak doğru mu?

    Multivitamin hapı kullanmak doğru mu?

    Vitamin , mineral ve besin takviyelerine ilişkin seçimlerimizi ve planlarımızı yaparken istisnai durumlar dışında standart multivitamin haplarından uzak durmakta fayda var. Tıpkı ilaçlar gibi besin takviyelerinin de kişiye göre değişiklik gösterebileceğini unutmamalısınız.

    İsterseniz sözü çok uzatmadan sorunun cevabını verelim: Doğru Değil Herkesin her sabah bir multivitamin hapı yutarak güne başlaması,işe,okula,bahçeye,tarlaya,fabrikaya giderken aynı takım elbiseyi giyerek evden çıkması gibidir.Oysa herkes farklı yaş ve cinsiyettedir. Sağlık sorunları farklıdır. Herkes için ortak bir metabolik yapılanma, ihtiyaçlar silsilesi ,genetik miras ,sağlık geçmişi ,beslenme alışkanlığıı söz konusu değildir.Herkes farklıdır. Farklılık herkesin her gün bir adet “vitamin mineral ya da besin desteği” yutmasının yanlışlığını teyit eder.

    İŞTE ÖRNEKLER

    Diyelim ki hamilesiniz ya da hamileliğe hazırlanıyorsunuz. Doğuracağınız çocuk ve kendiniz için sorun yaratabilecek bazı vitamin ve mineral eksiklikleri var ve bunların başında da bir omega-3 yağ asiti olan DHA, bir B vitamini olan folik asit, D vitamini, minerallerden de demir geliyor.

    Hamile anneyi de doğacak çocuğu da en çok tehdit edecek, eksiklikleri en çok sorun çıkaracak vitamin ve mineraller bunlar çünkü. İşte bu nedenle hamile bir anne için doğru olanı öncelikle folik asit, DHA, demir ve D vitamini ihtiyacını gözetmek olmalı ve seçimler buna göre yapılmalı.

    Menopoz dönemindeki bir kadınsanız durum daha da farklıdır. Onun kemiklerini korumak için günde en az 400 mg kalsiyuma, 400-800 ünite kadar D vitaminine ve eğer mümkünse biraz da çinko ve magnezyum desteğine ihtiyacı var.
    Vejetaryen birinde ise durum iyice karışır. Onun ihtiyaç önceliği B 12 vitamini merkez yapılarak kurgulanmalı, çünkü yeteri kadar hayvansal ürün kazanamadığından ilk karşılaşacağı sorun muhtemelen B 12 vitamini eksikliğine bağlı yorgunluk, unutkanlık, kansızlık olacaktır.

    Ayrıca aynı kişinin daha çok hayvansal gıdalarla kazanabileceği önemli bir minerale de fazlaca ihtiyacı olacaktır: Demir!

    Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Sağlıkla ilgili her konuda olduğu gibi vitamin, mineral ve diğer bitkisel desteklerin düzenlenmesinde de “kişiye özel” programlar yapmamız lazım.

    DOKTORLAR NEREDE HATA YAPIYOR?

    Kimin ne zaman çinkoya, magnezyuma, kimin ne zaman alfa lipoik aside, CoQ10’a, kimin ne zaman ginsenge, omega-3 yağ asitlerine, kimin ne zaman D vitamini veya folik asit takviyesine ihtiyacı olduğu hiç belli olmaz!

    Sadece siz değil biz doktorlar da bazı hataları tekrarlamaya devam ediyoruz. Biraz da eğitimimizden kaynaklanan önemli bir “ORTAK HATAMIZ” şu: İnsana değil hastaya odaklıyız! Bu nedenle “iyileşmek için hasta olmanın tek şart olmadığını unutuyoruz”. Ayrıca “hastayı değil hastalığı tedavi etmeye yönlendirildik, bu şekilde eğitildik”.

    Bize çok sayıda insanı/hastayı aynı yöntemlerle ve aynı tarzda tedavi edecek şekilde düşünme eğitimi verildi. Zaten bunun için de üç aşağı beş yukarı aynı tansiyon haplarını, aynı kalp damar hastalığı ilaçlarını, hemen hemen aynı dozlarda ve aynı kombinasyonlarda kullanıyoruz.

    Bu sadece eğitimimizden kaynaklanan bir problem de değil. Bizi aynı tür tedavilere zorlayan, aynı şekilde düşünmeye yönelten nedenlerden biri de kurumsal olarak hazırlanmış ortak tedavi reçeteleri. Aynı yanlışı vitamin, mineral ve besin desteği takviyelerini kullanmayı düşündüğümüz zaman da yapıyoruz. Oysa “her insan farklıdır” ve “hastalık yok hasta vardır” kavramları her zaman geçerliydi, şimdi de geçerli.

    Ne yapmalı

    İşte bu nedenle vitamin, mineral ve besin takviyelerine ilişkin seçimlerimizi ve planlamalarımızı yaparken de istisnai durumlar dışında standart multivitamin haplarından uzak durmakta fayda var. Tıpkı ilaçlar gibi besin takviyelerinin de kişiye göre değişiklik gösterebileceğini siz de, biz de unutmamalıyız. Yirmi yaşındayken de, yetmiş yaşındayken de aynı multivitamin hapını yutarak gönlümüzü hoş tutma yanlışlığına düşmemeliyiz.
    Vitamin, mineral ve diğer besin desteklerine yönelik ihtiyaçların kişiden kişiye, hatta aynı kişide bile üç beş aylık periyotlar içinde değişiklik gösterebileceğini hatırlamalıyız. Bunlardan bazılarının dozlarının yaşa, cinse, beslenme alışkanlıklarına, egzersiz yapma yoğunluğuna, kullanılan reçeteli ilaçlara, hatta uyku ve stres durumlarına göre bile değişebileceğini ise aklımızdan asla çıkarmamalıyız.

    Hürriyet – Kelebek

  • Karın sarkmalarına karşı alınabilecek önlemler

    Karın sarkmalarına karşı alınabilecek önlemler

    Her kadın, doğumdan sonra eski kilosuna ve vücut görünümüne kavuşmayı diler. Fakat ne yazık ki, özellikle hamilelik döneminde görülen karın sarkmaları, bu hayalin önünde bir engel olarak durur. Buna rağmen hamilelik öncesinde ve sonrasında alınacak birkaç önlemle düzgün bir karna sahip olmanız mümkün! Memorial Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Uz. Dr. Dilek Aytekin, karın sarkmalarına karşı alınabilecek önlemleri sizin için anlatıyor.

    Kilo Kontrolü sağlayın
    Hamile kalmadan önce ideal kilonuzda olmaya gayret edin. İdeal kilo tespitinizde Beden Kitle İndeksi’nden (BKİ) yararlanabilirsiniz. Normal bir BKİ’ye sahipseniz, hamilelikte 11,5–16 kg arasında kilo almanızı idealdir.

    Beslenmenize dikkat edin
    Hamile bir kadının, normal bir kadına göre günde fazladan 300 kaloriye ihtiyacı vardır. Bu da yaklaşık yüzde 15’lik bir artış, yani günlük 2300 kaloriye denk gelir. Fakat önemli olan, fazla miktarda yemek ve kilo almak değil, gerekli gıdaları dengeli ve yeterli miktarda almaktır.

    Egzersiz yapın
    Hamilelikte yaptığınız egzersizler, kontrollü kilo almayı sağlamasının yanı sıra, dolaşım sisteminizin daha iyi çalışmasına da katkıda bulunur. Düzenli egzersiz, doğum sonrasında da hızla toparlanmanızı sağlar ve aldığınız kiloları daha kolay vermenize yardımcı olur.

    Doğru Rejimi Uygulayın
    Doğum sonrasında, tıpkı hamileliğinizde olduğu gibi bebeğinizin ihtiyaçları ve vücudunuzun forma girmesi bir dengede tutulmalı, bu yönde beslenme rejimlerini uygulayabilirsiniz.

  • Sivilcelerden kurtulmak için

    Sivilcelerden kurtulmak için

    Sivilcelerinizden 15 gün gibi kısa bir sürede kurtulabilirsiniz hemde eski sivilce izlerinden tamamen kurtulabilirsiniz.Bu mucizevi ilaç tamamen doğaldır.Gözenek altındaki yağları sıvı yaparak kaybolmasını sağlar.Gözenekleri derinlemesine temizler.Düzenli kullanımda yüzde sivilce çıkma oranını sıfıra indirir.Derinin altındaki yıpranmış dokuları sıkıştırır ve daha hızlı yenilenmesini sağlar.

    Formülü:

    Tatlı Badem yağı 2ml, Nane yağı 0.5ml, Tarçın yağı 0.5, Çörek Otu yağı 1ml, Zencefil yağı 2ml, Keten yağı 4ml, Propolis yağı 2ml, Bal özü 2 çay kaşığı, Glisirin 2ml, Mısır Unu 2 çay kaşığı

    Krem kıvamına gelene kadar karıştırılır

    Kullanışı :

    Akşam yatmadan önce yüzünüzü sıcak su ve sabunla yıkayın , duruladıktan sonra kremi yüzünüze sürün

    Sivilceler için bal, süt ve limon formülü için tıklayın!