Hamilelikte FSH düşüklüğü nedeni hipofiz bezinde oluşabilecek bir rahatsızlığa bağlı olarak hormon seviyesinde meydana gelen azalmalardır. FSH hormon değerleri çocuk sahibi olunmasını etkileyen önemli hormonlardır ve düşük ya da yüksek olması hamilelik üzerinde oldukça etkili olmaktadır. Hipofiz bezine bağlı olarak çalışan FSH hormonu kadınların regl dönemlerinde ve yumurtlama dönemlerinde etkiye sahiptir ve gebelikte plasenta oluşmasını sağlaması açısından gerekli olmaktadır.
Hamilelik sırasında kadınlarda meydana gelen sürekli açlık hissi ve aşırı derecede stresli olma durumları FSH hormonu düşüklüğüne bağlı olan problemler olmaktadır. FSH hormon düşüklüklerinde;
Çok zayıf olmak ile ya da hipofiz bezlerindeki sorunlardan dolayı yaşanan bu durumda yumurta ve spermlerin olmaması söz konusu olabilmektedir.
Çok zayıf olan kişilerin kendi kilolarına dönmeleri için tedavi edilmeleri gerekir.
FSH düşüklüğü nedeni ile aşırı derecede kilo kaybı yaşanması yumurtalık kanser riski taşındığını gösterebilir.
Hamile Kalmak İçin Olması Gereken FSH Değerleri
FSH seviyesi kadın ve erkeklerdeki cinsel organların çalışma durumunda göstermekte ve bu nedenle yapılan testlerde FSH hormonu kaç olursa hamile kalınır sorusu şu şekilde cevaplanabilmektedir;
FSH hormon değeri 10 birimden küçük olması değerin normal olduğunu gösterir. Bu durumda hamilelik gerçekleşme oranı oldukça yüksek olur.
FSH hormon değerinin 10 birimden yüksek olması hamile kalma durumunu riske sokmaktadır ve hamile kalma şansını zayıflatır.
FSH Yüksek Değerleri Nasıl Düşürülür?
FSH hormonu yüksekliği yaş ile birlikte yumurtalık rezervlerindeki azalmayla bağlantılı olmakta ve geri dönüşü bulunmamaktadır. Yaş ilerledikçe kadınların yumurta kalitelerinde bozulmalar ve sayılarında azalmalar meydana gelir ve bu durumun ilaçlar ve tedaviler ile düzeltilme imkânı bulunmaz. Yaş ile bağlantılı olan fsh yüksek değerlerini düşürmek için yapılması gereken tedavi yöntemi yerine değerin daha yükselmesini önlemeye çalışarak hamilelik elde edilmesi gerekir.
Saçlarını evde kendi boyamayı tercih edenleriniz için altını çizeceğimiz püf noktalar… Saç boyama tüyoları ve saç boyama nasıl yapılır?
Saç boyama nasıl yapılmalı?
Boyama işlemi sırasında dikkat edilmesi gerekenler:
• Güneş, perma, saç bakım kremleri ve saçınıza daha önce uyguladığınız boyalar, yaptığınız boyama işleminin sonucunu ve süresini etkileyeceğinden saç tutam testini her boya işleminden önce mutlaka yapmalısınız.
• Her zaman saçınıza uyguladığınız boyayı, yapmış olduğunuz saç tutam testi sonucunda belirlenen süre kadar bekletin. Hiçbir zaman etkisini göstermeden önce boyayı temizlemeyin. Aksi halde saçınızda beklenmeyen bölgesel renk farklılıklarına sebep olursunuz.
• Boyanın, saçınızdan yüzünüze ve ensenize bulaşmasını istemiyorsanız kulaklarınızın çevresine, saçlarınızla yüzünüzün birleştiği bölgelere ve ensenize biraz vazelin sürün. Vazelin hava geçirmez ve sızdırmaz olduğundan boyanın derinizde leke bırakmasını engelleme konusunda çok etkilidir.
• Saçınız uzun veya kalınsa, seçmiş olduğunuz renk tonundan iki kutu kullanın. Her saç telinin boyayı iyice emmesi, saçınızın tamamen ve homojen olarak boyanması ve canlı bir renge sahip olması için önemlidir.
• Saçınızı boyadıktan sonra elde ettiğiniz rengi daha uzun süre kullanabilmek için deniz veya havuza girdikten sonra saçlarınızı mutlaka durulayın. Klor ve deniz tuzu saçınızda uzun süre kalırsa saç renginiz parlaklığını yitirebilir.
Boyama sonrası:
• Boyalı saçlar için kullanılan şampuanlar, saç renginizi daha yumuşak ve doğal gösterir. Sıradan şampuanlar saçınızın boyasını açabilir ve doğal nemini kaybettirebilir.
• Düzenli olarak en az iki haftada bir boyanmış saçınızın nemini ve parlaklığını yeniden kazanması için derinlemesine bakım yapın.
• Saçınızı boyadıktan sonra pH’ı düşük saç kremi kullanmanız saçınızı korur ve doğal yumuşaklığına ve parlaklığına kavuşmasına yardımcı olur.
• Saçınız uzadıkça, renk aktifleştirici kullanarak saçınızın doğal rengini boyalı kısma uygun şekilde renklendirebilirsiniz.
• Şampuanlandıktan sonra saçınızı her zaman kurulamayın. Ovalamayın veya sarmayın. Saç kurutma makinesiyle aşırı kurutmayın. Saçınızı aşırı kurutmanız nem kaybetmesine ve donuk gözükmesine yol açar.
• Saçınız ıslakken asla taramayın. Saçınızı geniş dişli bir tarakla saç uçlarından saç diplerine doğru yuvarlayarak tarayın.
• Maden suyu, saçınızı zararlı havuz kimyasallarından korur
Hamileliğin en bilinen belirtisi adet kanamasının kesilmesidir. Peki hamile iken adet olunur mu? Halk arasında “üstüne görme” olarak bilenen bu durum nedir?
Hamile iken adet olunur mu?
Adet kanamaları kadınların ortalama 28 ile 35 gün arasında değişen sağlıklı yumurtlamadan kaynaklanan durumdur. Çok yaygın olmasa bile bazı kadınlar hamile iken adet görebilir. Bu durumun bir çok nedeni olabilir. Yada kişi adet olduğu için hamile olduğunu çok geç farkedebilir.
Hamilelikte Adet
Normal şartlarda gebelik döneminde yumurtlama olmadığı için adet kanamaları da olmaz. Bu durum bazen istisnai durumlar ile ortaya çıkabilir. Her adet kanamasının yumurtlamadan kaynaklı olmadığını bazen rahimden kaynaklanan bazı sağlık sorunlarından dolayı kanamalar oluşabileceğini unutmamakta fayda var.
Eğer adet olduğunuz halde gebelik şüpheniz varsa test yaptırmanızda fayda vardır. Ailenizde gebelik döneminde adet kanaması yaşayan akrabalarınız varsa bu durumda genetik faktörlerin etkili olduğunu ve sizin de böyle bir durum ile karşı karşıya olabileceğinizi unutmayın.
Hamilelik döneminde bebeğin anne rahmine tutunması sırasında kanamalar olabilir. Bu normal bir durumdur. Bir çok kadın bunu adet kanaması zannederek hamile olduklarının farkına varmaz. Özellikle düzensiz adet döngüsüne sahip olan kadınlar hamile olduklarını karın şişmesi yada bebeğin hareketlerini hissetmeye başladıktan sonra fark edebilirler.
Gebelik döneminden sadece anne adayları etkilenmez. Baba adayları içinde eşlerinin bu süreci zor geçer. Baba adaylarında görülen kuvad sendromu nedir? Hamile gibi hisseden babalar.
Kuvad Sendromu Nedir? Hamile Gibi Hisseden Babalar
Kuvad sendromu, baba adaylarının hamile eşlerinin gebelikte yaşadığı bulantılar, sancılardan etkilenip kendisinde de aynı belirtilerin görülmesidir. Kuvad sendromu yaşayan baba adayı anne adayını taklid ederek onun yemediği gıdalardan uzak durabilir.
Kuvad Sendromu
Kimlerde Gözleniyor
Kuvad sendromu genellikle kaygılı baba adaylarında gözleniyor. Çocuklukta babası tarafından terk edilmiş, zorlu bir çocukluk süreci geçirmiş baba adaylarında bu durumla karşılaşma ihtimali çok daha yüksek. Annelerine çok bağlı olan baba adayları, düşük ekonomik gelir seviyesi kuvad sendromu gözlenen erkeklerde daha fazla gözlenmektedir.
Kuvad Sendromu Belirtileri
Kuvad sendromu belirtileri sıralandığında ise gebeliğin erken evrelerinde başlayan doğum yaklaştıkça artan mide bulantıları, hazımsızlık, karın ağrısı, kendisini yorgun hissetme, depresyona meyilli olma, sinirlilik aşerme gibi durumlar gözlenebiliyor.
Kuvad Sendromu Tedavisi
Genellikle tedaviye gerek kalmadan gebeliğin bitişi ile baba adayları kuvad sendromu ile vedalaşıyor. Bu süreçte baba adaylarının kaygılarını azaltmaya yönelik çevresinden destek verilebilir. Belirtileri aşırı bir hal aldıysa psikolog ile görüşme yapılabilir.
Yapılan araştırmalara göre hamilelik döneminde sağ tarafa yatmanın riski hamileleri oldukça korkutacak cinsten.
Hamilelik döneminde yatakta rahat yatılmadığını biliyoruz. Peki ya hamilelik döneminde hangi pozisyon doğru hangisi zararlı? Tüm merak ettikleriniz Kadınlar Kulübü’nde!
Hamilelik dönemindeki yatış pozisyonu anne adayını çoğu zaman tereddüt eder. Acaba böyle yatsam bebeğim zarar görür mü düşünceleri anne adayını huzursuz eder. Aslında anne adayları yatma konusunda biraz korkmaları normal. Çünkü yapılan araştırmalara göre hamileliğin ileri evrelerinde sağ tarafa veya sırt üstü yatmak bacaklardaki ana damarlardan kalbe giden akışını bozduğu için ölü doğum riskini arttırıyor.
Hamilelik döneminde en sağlıklı yatış şekli
Ferti-Jin Kadın Sağlığı ve Tüp Bebek Merkezi Klinik Direktörü, Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Seval Taşdemir anlatıyor..
Hamilelik döneminde sol tarafınıza bacaklarınızı bükerek yatmak en sağlıklı yatış şeklini sağlar. Hamileliğin doğuma yakın zamanlarında sırt üstü ya da yüz üstü yatmak zor olacağından sol tarafa yatış plasentaya en uygun şekli verir. Ayrıca hamilelik döneminde sol tarafa yatmak ödemi azaltıyor.
Karnınız hızla büyüme yolunda ve siz hamilelikte rahat giyinmenin yollarını arıyorsanız bu yazımız tam size göre.
Hamilelikte Rahat Giyimin Önemi
Hamileyken kıyafet bulmakta en çok zorlananlar maalesef çalışan kadınlar. Değişen vücut hatlarına uygun pantolon, kazak, gömlek, etek gibi kıyafetler bulmak büyük dert. Bir de bu kıyafetlerin içinde kendinizi rahat hissedip hissetmeyeceğiniz düşüncesi sarınca işin içinden hiç çıkılamaz.
Hamilelik döneminde seçtiğiniz her kıyafeti aslında bebeğinize göre seçmiş oluyorsunuz. Hem kendiniz hem de bebeğiniz için en rahat ve sağlıklı kıyafete karar vermek durumundasınız.
Hamilelikte rahat giyinmek sağlıklı bir gebelik dönemi geçirmek için son derece önemli.
Hamilelikte kıyafet seçerken dikkat edilmesi gerekenler:
-Hamilelik döneminde giydiğiniz kıyafetin içinde kendinizi rahat hissetmek istiyorsanız çok fazla naylon ve sentetik olmamasına dikkat edin. Mümkünse tercihiniz pamuk oranı çok olandan yana olsun. Çünkü pamuklu kıyafetler hem vücudunuzu daha sıcak tutar hem de vücudunuzun rahat hava almasını sağlayarak terlemenizi önler.
-Hamileler için özel üretilen beli lastikli rahat pantolonlar tercih edin. Hatta mümkünse genişleyen, karına göre ayarlanabilen modellerden almaya çalışın.
-Hamilelikte rahat giyinmenin kriterlerinden biri de pamuklu iç çamaşırları. Bol olmalı ve sizi sıkmamalı.
İşte hamilelikte rahat giyinmenin öneminden kısaca bahsettik. Peki ya hem şık, hem rahat, hem de sağlıklı kıyafet kombinlerini nereden bulacağım diye kara kara düşünürken, neyse ki DeFacto hamile kadınları düşünüp her kriterin bir arada toplandığı bu ürünleri yapmışlar.
Haydi bakalım o halde inceleyelim!
Hamile kadınların her dönemde karşılaştığı kıyafet bulma problemi DeFacto’nun süper tasarımlarıyla son bulacak.
Sizi şıklığa kavuşturacak bebeğinizi de rahat ettirecek en konforlu ve en moda hamile kıyafetlerinin adresi DeFacto Hamile Giyim Koleksiyonu sizleri bekliyor.
DeFacto’nun hamileler için hazırladığı en renkli ve cıvıl cıvıl hamile body tasarımı olan üst giyim koleksiyonunu çok seveceksiniz. İster iş yerinde ister evde rahatça giyebileceğiniz şıklıkta.
DeFacto hamile alt giyim koleksiyonu için hazırladığı hamile pantolonu ne kadar rahat görünüyor değil mi? :) Bizce de öyle. Rahatlığı, şıklığı, kombin imkanları ve kullanım alanlarıyla (günlük, spor, ev giyim, özel anlar, iş giyim vb.) sizi çok memnun edecek.
DeFacto hamile giyimde modaya uygun ve çok şık parçalar bulabileceğiniz gibi uygun fiyatları ve kapıda ödeme seçenekleriyle hamileliğin keyfini çıkaracaksınız.
Hamile kalmamak için türlü türlü yöntemleri deneyen kadınlar burada mı :) İşte onlar için en sık kullanılan doğum kontrol yöntemlerini yazdık.
Doğum kontrol hapları
Doğum kontrol hapları hamile kalmak istemeyen kadınların ilk kurtarıcı yöntemi. Gözlemlenen deneyimlere göre gebelikten korunmada üstüne yok. Ancak doğum kontrol hapları için en çok düşündüren nokta ise cinselliğe etkisi olup olmadığı.
Doğum kontrol haplarının cinselliğe etkisi var mı?
Doğum kontrol hapı kullanan kişilerin birçoğu cinsel isteksizlik yaşadığını söylüyor. Evet doğum kontrol hapları cinsel isteksizlik yapabiliyor. Ancak korkmanıza hiç gerek yok çünkü sadece yüzde 3 oranında.
Cinsel isteksizlik yaşadığınızda bunu doğum kontrol haplarına bağlamanız yanlış olur. Cinsel isteksizliğinizin nedeni yetiştirilme tarzınız, geçmişte yaşadıklarınız ya da kişisel tutumunuz olabilir. Cinsel isteksizlik nedenleri sabit olmayıp kişiden kişiye değişir.
Doğum kontrol hapları kullanılmaya başlandığında vücuda alışması yaklaşık 3 ay sürüyor. Bu süreçte bir isteksizlik olabilir ancak geçici olduğunuz bilmeniz gerekir.
Geri çekme yöntemi
Çoğu kişinin bildiği bu yanlışı belki düzeltebiliriz. Öyle olduğunu düşünseniz de geri çekme yöntemi gebeliği önleyici bir yöntem değil. Yok artık dediğinizi duyar gibiyim J Hanımlar korunuyoruz sanıp sürprizle karşılaşmayın aman dikkat! Çünkü beklenmeyen gebeliklerin büyük çoğunluğunu geri çekme yöntemi oluşturuyor.
Geri çekme yöntemi neden güvenli değil?
Gelelim işin teknik kısmına. İlişki sırasında boşalma olmadan önce peniste sperm olabilir. Bu yöntemle korunmayı deneyen çiftlerin yüzde 20’si ilk 1 yıl içinde hamile kalmakta. Korktunuz mu yoksa :)
Bu yönteme ister devam edim ister etmeyin ama modern tıpta önerilmiyor. Bu yöntem ayrıca cinsel yolla bulaşan hastalıklar için de uygun değil.
Prezervatif yöntemi
Prezervatifler de olmasa ne yapardı bu kadar çift bilemeyiz. Hap kullanmak istemeyen kadınlardan en çok tercih ettiği bir yöntem. Geri çekmeye göre hem daha güvenli hem de bulaşıcı hastalıkları önlemede etkili. Kullananların dikkat etmesi gereken nokta ise prezervatif yırtıldığında acil korunma yöntemlerini uygulamak. Mesele ertesi gün hapı kullanmak gibi. İlişkiden kısa bir süre sonra alırsanız gebe kalmanızı engeller.
Takvim yöntemi
Eskiden bu yana kullanılan bir yöntem ancak güvenli değil. Bu yöntemde gebe kalınacak riskli günler belirlenir ve bu günlerin dışında ilişkiye girilir.
Kadın prezervatifi ve diyafram yöntemi
Cinsel ilişkiden önce rahim ağzına yerleştirilen bir uygulama. Ekili bir yöntem olup ilişkiden 6 saat sonra çıkarılması gerekir. Diyaframla beraber sperm öldürücü maddeler kullanılırsa daha etkili olur.
Bunların dışında kadına spiral takılması ve kadının tüplerinin bağlanması yöntemleri var.
Yeni düzenlemeyle 3-6 ve 6- 9 ay arası hamilelere de ücretsiz grip aşısı yapılacak. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Sağlık Uygulamaları Tebliği’nde yapılan değişiklikle ücretsiz grip aşısı uygulamasının kapsamını genişletti.
Yeni Asır’da yer alan habere göre Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren tebliğe göre, 65 yaş üzeri yaşlılar, yaşlı bakımevinde ve huzurevinde kalanlar, astım, kalp-damar, diyabet, immün yetmezliği hastalığı olanlar ve 6 ay-18 yaş arası asit tedavisi alanlar grip aşısını ücretsiz yaptırabiliyordu.
Yeni düzenlemeyle 3-6 ve 6-9 ay arası hamilelere de ücretsiz grip aşısı yapılacak.
Söz konusu hastalıkları olanlar ve hamileler, doktor reçetesi olması koşuluyla yılda bir kez grip aşısını ücretsiz yaptırabilecek.
Gebelikte beslenmede püf noktalar … Öncelikle yazıya ‘Gebelik bir hastalık durumu değildir.’ demekle başlamak istiyoruz. Anne adayının beslenmesi bebeğin ilerleyen dönemdeki yaşamını etkilemektedir. Sağlıklı beslenen bir anne adayı, sağlıklı bir bebek demektir.
Anne adayı kaliteli ve doğru beslenmezse, doğum, erken doğum, düşük ağırlıklı doğum, bedensel ve zihinsel özürlü doğumlar gibi tehlikelerle karşılaşma oranı oldukça yükselir. Bebek annenin depolarını kullandığı için de anne adayının kendisinde kansızlık, tansiyon problemleri, vücutta su tutulması, yorgunluk, diş ve kemik problemleri olabilir.
Gebelikte beslenmede püf noktalar
Gebelikte beslenmede püf noktalar
KİLO KAZANIMI ÇOK ÖNEMLİ!!
Vücutta birtakım hormonlarının değişmesi anne adaylarında iştah artmasına veya azalmasına sebep olmaktadır. İştahın artmasıyla birlikte kendilerini suçluluk duygusuna sokarak aç bırakan birçok anne adayıyla karşılaşmaktayız. Özellikle şunu vurgulamak isteriz. Eğer fazla kiloyla gebe kaldıysanız gebelikboyunca 7-8 kg almanız yeterli olacaktır. Eğer normal bir kiloyla gebe kaldıysanız 9-12 kg almanız yeterli olacaktır. Eğer gebeliğe düşük bir kiloyla başladıysanız 14-16 kg arasında kilo almanız gerekir. İkiz gebeliklerde ise 17-20 kg alımı normaldir.
Eğer anne diyet esnasında gebe kaldıysa, ilk 3 ay diyetine çok agresif bir diyet olmamakla birlikte devam edebilir. İlk 3 ay diyetle kilo verimi normaldir. Ancak 3. aydan sonra diyet yapılmaz. Annenin düzenli kilo alımı ve sağlıklı beslenmesi sağlanır.
Gebelik süresince bebek annenin depolarından beslenir. Bu yüzden annenin çok iyi beslenmesi gerekir. Annenin kaliteli enerji alımı hem vitamin ve mineral desteği sağlayacak hem de anne ve bebeği birçok hastalıktan koruyacaktır. Gebelik boyunca anneler normal bir kadına göre daha fazla beslenmeye ihtiyaç duymaktadır. Gebe annenin vücudunda artan su ve oluşan yeni dokular ve yağ ağırlık artışına sebep olmaktadır. Bu gayet normaldir ve panik yapmaya gerek yoktur.
Gebelerde vitamin ve minerallerin eksizsiz olarak karşılanması oldukça önemlidir. Annenin depolarını kullanan bir bebeğe bir şey olmaz ancak yetersiz beslenen annenin yetersiz beslenmede sağlığı tehdit altına girebilir.
GEBE KALMADAN ÖNCE FOLİK ASİT TAKVİYESİ ŞART!!
Gebe kalmayı düşünen anne adaylarının mutlaka 3 ay önceden bir uzman kontrolünde folik asit takviyesine başlamaları gerekmektedir.Folik asit bebeğin beyin ve sinir sistemi gelişimi için oldukça önemlidir. Folik asit yetersizliğinde nöral tüp defekti denilen beynin veya omuriliğin dışarıya çıkması ve bebeğin bu şekilde doğması söz konusu olabilir.Ispanak başta olmak üzere koyu yeşil yapraklı sebzeler iyi bir folik asit kaynağıdır. Beslenmeye eklenebilir.
GEBELİKTE EN ÇOK GÖRÜLEN SORUNLARDAN BİRİ: MİDE EKŞİMELERİ VE MİDE BULANTILARI
Gebelerin en çok yakındığı konulardan biridir. Özellikle ilk trimesterda ( ilk 3 ay ) oldukça fazla görülen mide bulantıları bebek büyüdükçe kendini mide ekşimeleri şeklinde gösterir. Böyle durumlarda , anne adaylarının az az az ve sık sık beslenmeleri ( ara öğün destekli),çok sıkı olan kıyafetler giymemeleri, yemek yedikten sonra hemen yatmamaları, yatarken başlarının mutlaka yüksekte olmasına dikkat etmeleri gerekmektedir.
Bu dönemde su yemeklerle birlikte mide bulantısına sebep olabilir. O yüzden ara öğünlerde veya öğün dışında su tüketimi sağlanabilir. Kuru gıdalar ( tuzlu çubuk kraker,leblebi vb.) mide bulantısını azaltan yiyeceklerdendir. Bu dönemde yine haşlanmış patates veya yağsız- yoğurtlu bir makarna da mide bulantısı ataklarını azaltmada etkili besinlerdir.Zencefil de mide bulantılarını azaltan bir bitkidir. Günde bir bardak zencefilli çay size bu konuda yardımcı olabilir.Bu dönemde gebelerin mideyi uyaran çok baharatlı, çok soğuk veya sıcak yiyeceklerden kaçınmaları gerekmektedir.
KABIZLIK ÖNEMLİ BİR SORUN!..
Gebelik döneminde hormonların değişmesiyle sıklıkla görülen kabızlık anne adaylarında önemli sıkıntılar yaratmaktadır.Kuru baklagiller, yulaf ezmesi, tam tahıllı ürünler, meyve ve sebzeler,özellikle kuru meyvelerden incir veya kuru kayısı sizin kabızlık ile sıkıntılarınıza iyi gelecek yiyeceklerdir. Çok zor durumlarda 1 yemek kaşığı tüketilen zeytinyağı ve üzerine içilen ılık bir su da kabızlık sorununuzun çözülmesinde etkili çözümlerdir. Kabızlıkta su tüketimi oldukça önemlidir. Tüm bu yüyeceklerin üzerine içeceğiniz su ve biraz harekette barsakların hareketliliğini artıracak ve size yardımcı olacaktır.Eğer hala bir sorun yaşarsanız mutlaka bir uzmana görünmenizde fayda var.
PROTEİN ALIMI BEBEK İÇİN YAŞAMSALDIR!!
Annenin protein bakımından kaliteli beslenmesi bebeğin büyüme ve gelişmesinde yaşamsal bir role sahiptir. Kaliteli protein denince akla ilk gelen besin yumurta olmalıdır. Günde 3-4 porsiyon süt ürünleri (süt,yoğurt,peynir,kefir vb) tüketiyorsanız, 3-4 köfte büyüklüğünde kırmızı et,tavuk veya balık tüketiyorsanız yeteri kadar protein alıyorsunuz demektir. Bebeğinizin beyin gelişimi için omega 3 alımı oldukça önemlidir. O yüzden haftada 2 kere balık tüketimi ve her gün tüketilen 1-2 adet ceviz omega 3 için yeterli desteği sağlar. Balık tüketmekte zorluk çeken gebelere bir uzman eşliğinde mutlaka omega 3 takviyeleri sağlanmalıdır.
GEBELİKTE DEMİR İLACI KULLANMALI MIYIM?
Gebelikte anne adayının demir ihtiyacı artar.Demirden zengin besinlerle beslenmek bu noktada çok önemlidir. En başta kırmızı et, yumurta, tavuk, kurubakliyatlar ,pekmez ,çekirdekli kuru üzüm gibi besinler demirden zengin besinlerdir. C vitamini , vücutta demir emilimini artırır. Bu yüzden sabah kahvaltısında yumurta ile birlikte tüketilen bir mandalina portakal veya domateste demirin vücutta kullanımını artırmaya yardımcı olur. Eğer tün bunlara rağmen demir eksikliği anemisi devam ediyorsa doktorunuz eşliğinde bir suplemanı kullanılabilir.
KALSİYUM KAYNAKLARINI ASLA UNUTMAMAK GEREKİR!!
Gebelikte kalsiyum ihtiyacı artmaktadır. Çünkü bebek annenin kalsiyum depolarını kullanır. Eğer anne yeteri kadar kalsiyum almazsa annede kemik deformasyonları ( bozulmaları),diş çürükleri veya kırıkları meydana gelebilir. Bu yüzden kalsiyum kaynakları olan süt ,yoğurt,peynir, kefir ,kurubakliyatlar ,incir,kayısı ve çiğ kuruyemişleri beslenmeye eklemek gerekir. Ancak bitkisel kalsiyumla hayvansal kaynaklı kalsiyumun vücutta emilimi ve kullanımı farklıdır. Bu yüzden ilk tercihlerimiz hayvansal kaynaklı kalsiyum kaynaklarını tüketmek olmalıdır.
Gebelikte beslenmede püf noktalar
GÜNDE NE KADAR SU İÇMELİYİM?
Son 3 ayda bebeğin amniyon sıvısı üzerine annenin su tüketimi oldukça önemlidir. Bireyden bireye su tüketimi farklılık göstermektedir. Ancak bu dönemde 1,5 litrenin altında su tüketmemeye özen gösterilmelidir.
GEBELİK DÖNEMİNDE NELER YAPILMAMALIDIR?
Basit şekerli gıdalardan uzak durulmalıdır.(tatlı,pasta,börek,beyaz ekmek,makarna, pilav..).Bu gıdalar basit şeker içerdiğinden kan şekerini bir anda yükseltip bir onun yerine posalı gıdalar,tam tahıllı ekmekler ,kuru baklagiller,sebze ve meyve tercih edilmelidir.
Karışık bitki çaylarından uzak durulmalıdır, erken doğumu tetikleyebildiği kanıtlanmıştır. (birçok bitki çayının kasları gevşettiği ve doğum kaslarını uyardığı çalışmalarda bildirilmiştir.) Günde 1 fincan her gün olmamakla beraber ıhlamur ve kuşburnu çayı kullanılabilir.
Gebelikte alınan kafein düzeyi 300 mg/günü geçmemelidir. Açık ,demli olmayan 1-2 fincan kahve veya çay dışında kafein alınmamalıdır.
Tatlandırıcıların gebelerde henüz tam olarak güvenilirliği kanıtlanmadığı için bu dönemde tatlandırıcı yerine kuru meyvelerin kullanılması daha sağlıklı olabilir.
Bu dönemde hazır ton balıkları ve konserve ürünlerin kullanılmaması gerekir.Ton balıkları ağır metaller içerebilir. Clostridium botulinum adlı bir bakteri ise konserve besinlerde gelişerek besin zehirlenmelerine neden olmaktadır.
Sigara ve alkol asla tüketilmemelidir.
Gebe iki kişilik yemek yeme psikolojisinden vazgeçmelidir. Dengeli ve sağlıklı bir gebelik çok kilo almak değildir. Doğru besinleri tüketerek doğru kilo alımı sağlanmalıdır. Aşırı kilo alımı normal doğumu da olumsuz yönde etkileyen bir durumdur. Doğum sonrası dönemde de annenin kendi kilosuna çabuk ulaşması gebelik döneminde bilinçli kilo alımına bağlıdır.
NE KADAR TÜKETMELİYİZ?(GÜNLÜK)
SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ : 2 Su Bardağı süt veya yoğurt veya kefir 1 dilim peynir veya 2 yemek kaşığı lor peyniri
ET, YUMURTA, KURUBAKLAGİLLER : 1 adet Yumurta
1 porsiyon et, balık, tavuk, hindi (2-3 köfte büyüklüğünde)
1 porsiyon kuru baklagil yemeği (5-6 yemek kaşığı)
TAZE SEBZE VE MEYVELER :3-4 porsiyon taze meyve , 2-3 porsiyon taze sebze
TAHILLAR 6-8 İnce dilim tam tahıllı ekşi maya ekmek
1 porsiyon pilav(bulgur pilavı veya ev eriştesi tercihen) veya tam buğday unlu makarna (3 yemek kaşığı)1 porsiyon çorba (1 ince dilim ekmeğe eşdeğerdir) ( beyaz unsuz bir çorba)
YAĞLAR 3-4 Silme yemek kaşığı zeytinyağ veya fındık yağı ( ısıya maruz kalmasın,çiğ olarak eklenmeli)
ŞEKERLER: 1-2 Tatlı kaşığı bal, 1 yemek kaşığı pekmez
Adet dönemin hamile kalınır mı ? Seksle ilgili efsanelere hepimiz bayılıyoruz itiraf edin. “Bizim kuzen şunu yapmış böyle olmuş”, “Bir arkadaşım var sevişmeden önce peynir yemiş de bilmem ne olmuş” gibi pek de gerçekle ilgisi olmayan şeyleri hem anlatmaya hem de dinlemeye bayılıyoruz.
Adet döneminde hamile kalınmaz efsanesi de bunlardan biri.
Adet döneminde cinsel ilişkinin zararlı olmadığını hepimiz biliyoruz. Tercih edilir edilmez orasını bilemeyiz. Kişinin kendisine kalmış bir durumdur. Lakin adetliyken hamile kalınmaz gibi kesin bir düşünce yanlıştır. Adetliyken kesinlikle hamile kalmazsınız garantisini vermek mümkün değildir.
Uzmanlara göre pek çok kadın “Adet dönemindeyim, hamile kalmam” diye düşünerek korunmasız seks yapmaktadır.
Görülen her kanamanın adet kanaması olmayabileceğini unutmamak gerekiyor. Pek çok kadın iki adet dönemi arasında yumurtlar ve en doğurgan dönem bu dönemdir.
Ancak yapılan araştırmalar bazen zamansız yumurtaların da söz konusu olabileceğini göstermektedir.
Normalde adet döneminde atılan yumurta haricinde sağlıklı başka yumurtalar da üretilmiş olabilir. Bu yumurtalar adet dönemi bitmeden veya hemen adet dönemini takip eden günlerde bırakılabilir. Bu dönemde korunmasız cinsel ilişkiye girildiğinde hamile kalmamak için hiçbir neden yoktur.
Adet dönemin hamile kalınır mı?
Uzmanlara göre ovulasyon söz konusu olduğunda yumurtaların yaşama süresi 4-5 gündür. Adetliyken kadın vücuduna giren spermlerin de 4 güne kadar dölleme özelliklerini koruduğu düşünülürse o an olmasa bile ilerleyen günlerde de hamile kalma ihtimaliniz bulunuyor. Nitekim hamilelik hesaplanırken tam olarak hangi gün döllenme olduğunu tespit etmek mümkün değildir. Bu sebeple hamilelik haftası son adet gününün ilk gününden itibaren hesaplanır.
Adet döneminde ilişkiye girerken korunmak enfeksiyonlara karşı korunmanız için önemlidir. Yoksa kirli kanın atıldığı, adet kanamasının pis olduğu gibi bir durum yoktur. Sadece her iki taraftan birinde enfeksiyon varsa adet döneminde korunmasız cinsel ilişki esnasında bulaşma ihtimali artmaktadır.