Etiket: güneş

  • Prada Gözlük 2013 Modelleri

    Prada Gözlük 2013 Modelleri

    Prada gözlük 2013 modelleri galerimizde sizlerle…

    prada gözlük 2013

  • Ebedi Güzelliğin Sırları

    Ebedi Güzelliğin Sırları

    Hayat Kaynağı Su

    Başınız ağrıyor, deriniz kuruyor ve kabızlık sorunu yaşıyorsanız, anlayın ki vücudunuz susuz kalmış. Bu gibi durumlarda yalnız suyla değil, bitki çaylarıyla da vücudunuza sıvı takviye etmeniz gerekiyor. Hiç kimse bir besini bir kilodan fazla tüketemese de, günlük su tüketimi ortalama 2.5 kiloyu buluyor.

    Kadınların yüzde 55’i, erkeklerin de yüzde 60’ını oluşturan su yaşamın esas kaynağı. Kötü huylu hücrelerin yapısı daha asitli oluyor. Bu nedenle vücudumuzun asit düzeyini azaltıp, alkaliye çevirerek bedenimiz için doğru bir şey yapabiliriz. Bunun için içeceklerimizi alkaliye çevirmek iyi bir başlangıç olabilir. İçtiğimiz suya limon sıkarak alkali olmasını sağlayabiliriz.

    Kadınlar için adaçayı, erkekler için yeşil çay ya da bunları tüketemiyorsanız, yalnızca sıcak su içmek bile alkali dengesi sağlamaya yeterli oluyor. Midenin alkali dengesini sağlamak içinse, büyük ana öğünlerde sıvı almamak gerekiyor. Bu sayede midenin aşırı şişip asit üretmesi de engelleniyor.

    Kan şekerinizi dengeleyin

    Beslenmede glisemik indeksin ne kadar önemli olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Basitçe ele almak gerekirse, bir dilim beyaz ekmek, birkaç kaşık müsli ya da bir parça çikolatanın her biri 50 kalori olsa da, bunların vücuttaki kan şekerini yükseltme hızları farklı oluyor. Şeker vücudumuzda bağırsaktan emilerek, kana geçiyor; kontrolünü de insülin hormonu yapıyor.

    İnsülin seviyeniz düzenli çalışıyor olsa bile, yüksek şeker girişini tam anlamıyla kontrol edemeyebiliyor. Bu nedenle çok işlenmiş, rafine, katkılı gıdalar (beyaz un, beyaz şeker gibi) yerine, işlem görmemiş tam tahıl ve buğday ürünleri ile keçi sütü ve keçi yoğurdu gibi ürünler ya da suda bekletilip, bir miktar filizlenme ve oksidasyonu sağlanmış baklagillerin tüketilmesi gerekiyor. O zaman şekerin vücuda emilimi o kadar yavaş oluyor ki, hem insülin düzenli çalışıyor hem de hücreler hırpalanmıyor.

    Unutmayın, iki saatte bir beslendiğinizde metabolizmanız daha kolay çalışıyor. Bu sayede insülin hep ayakta kalacağı için ortalama seviyesi bozulmuyor, şeker de daha rahat kontrol ediliyor. Şekerin dünya üzerinde en çok yaşlandıran etkenlerden biri olduğunu bilmek, yatmaya yakın aldığınız şeker türevlerini kesmenize yardımcı olabilir. Ama ‘Benim şekere ihtiyacım var’ diyorsanız, tercihinizi sütlü tatlılardan yana kullanmayı unutmayın!

    Sigara ve alkolden uzak durun

    Dünya üzerinde serotonin, melatonin ve endorfin salgılanan dört temel işlev var: Cinsel aktivite, yemek, egzersiz yapmak ve kimyasal uyarıcılar. Söz gelimi, yeme isteği geldiği zaman, eğer önceki öğününüzün üzerinden iki saat geçmediyse yaklaşık 10 dakika yürüyün. Bu, beyindeki mekanizmanın mutlulukla yemek arasındaki bağlantıyı kopararak, yürümeyle bağdaştırması için iyi bir yol olabilir. Egzersizsiz bir hayat düşünmeyin!

    Dünya Sağlık Örgütü, herkesin ortalama bir saat açık havada egzersiz yapmasını öneriyor. Mümkünse her gün üç kilometre yürümek iyi bir egzersiz olabilir. Ancak çok kilolu kişilerin hafif ağırlıklarla, örneğin yarım litrelik su şişeleriyle kuvvet egzersizi yapması da yeterli oluyor. Egzersiz sayesinde vücudun oksijenlenmesi de sağlanıyor.

    Güneşten doğru yararlanın

    Geçmişte UV A ve B’den daha çok söz edilirken, şimdi UV C de konuşuluyor. Bu nedenle güneşin zararlı etkilerinden korunmak için mutlaka bir güneş koruyucu kullanmak ve dört saatte bir bunu yenilemek gerekiyor. Vücudunuzun güneşin olumlu etkilerini alması, D vitamini ile kemiklerinizin güçlenmesi için, özellikle sabah güneşini almaya çalışın.

    Güneşin yıpratıcı bir etkisi olduğunu biliyoruz. Hatta, sarışınların esmerlere göre daha hızlı yaşlandığı söyleniyor. Oysa Avrupa’daki güneşlenme süresi bizim ülkemizdekinden daha az; buna rağmen bizim daha yavaş yaşlanmamızın en önemli nedeni, bacak kaslarımızın IGF 1 (insüline benzeyen gençlik faktörü) uyaranı salgılayabilecek şekilde tasarlanmış olması.

    Güneş ışınları hormonları daha hızlı çalıştırdığı için kilo vermede de etkili oluyor. Düşünün bir kere; kışın kilo vermeye çalıştığınızda zorlanıyorken yazın bunu nasıl da kolayca başarabiliyorsunuz. Doğru doktor, doğru antioksidan Antioksidanlara hayatınızda her zaman yer açın. Ancak bunu bir doktora danışarak, hayat tarzınıza uygun antioksidan seçmesini isteyerek yapın. Çünkü ailesel bir damar hastalığı yatkınlığınız ya da mide rahatsızlığınız olabilir. Bu da antioksidan kullanmamanızı gerektirir.

  • Kaave Falı, yerinizden kalkmadan kahve falınız hemen cebinizde

    Kaave Falı, yerinizden kalkmadan kahve falınız hemen cebinizde

    Kahvenizi içtiniz ama falınıza bakacak kimse yok mu? İster gece olsun ister gündüz, kahve fincanının ve tabağının fotoğraflarını telefonunuz ile çekip gönderin, Falcı Bacı kahve falınızı size özel yorumlasın. Hem de bedava!

    falcibaci-kaavefali Bir yılda 2.5 milyondan fazla kahve falı bakan Falcı Bacı ve arkadaşları sizin de fallarınızı yorumlamak için bekliyor. Uzman yorumcular tarafından belirlenen tanımlamalara göre hemen yorumlanan fallarınız daha fincanlar masadan kalkmadan size ulaştırılıyor. Tek yapmanız gereken fincan resimlerini kişisel bilgileriniz ile birlikte göndermek, bu kadar basit!

    Fincanı kapatırken bir niyet tuttuysanız detaylı fal yorumlarıyla Falcı Isabel tüm yeteneğini konuşturuyor. Uzman yorumcular tarafından hazırlanan detaylı yorumları arkadaşlarınız ile paylaşabileceğiniz fal sayfaları ve fal kartları da size özel olarak hazırlanıyor.

    jasmine-kaavefali Uygulama özellikleri:

    – Gönderdiğiniz fincan fotoğrafları binlerce şekil ve düzene göre incelenir.
    – Kendinizle ilgili verdiğiniz bilgiler doğrultusunda size ve burcunuza özel olarak yorumlanır.
    – Yorumlanan falları fincan fotoğrafları ile birlikte telefonunuzda veya bilgisayarınızda saklar.
    Kaave Falı sizi unutmaz, bilgilerinizi tekrar girmemeniz için hatırlar.
    – Facebook ile giriş yaparak tüm cihazlarınızdan ve Facebook hesabınızdan fallarınıza ulaşırsınız.
    – Size özel hazırlanan fal sayfanızı ve fal kartınızı arkadaşlarınız ile paylaşabilirsiniz.
    – Dilerseniz yorumlanan fallarınızı eposta adresinize de gönderir.

    Fallar eğlenceli ve heyecan vericidir. Falcı Bacı ve arkadaşlarının size özel kahve falı yorumları ile hem heyecanlanacak hem de eğlenceli dakikalar geçireceksiniz.

    Kaave Falı
    Her zaman yanınızdaki kaave falcınız

    kaavefali.com

    appicon

    [youtube id=”gg5Zu5TjiaA” width=”600″ height=”350″]

  • Bilmeniz gereken 5 güzellik yalanı!

    Bilmeniz gereken 5 güzellik yalanı!

    Güzellik hakkında neler biliyosunuz? Belki de güzellik hakkında doğru bildiğiniz pek çok şey yanlış. İşte bilmeniz gerekn 5 güzellik yalanı:

    Yalan: Yaşam boyu güneş hasarının %80’i 18 yaşından önce oluşur
    Bu istatistik dermatologlar arasında neredeyse bir mantra halini almıştır. Ancak bunun yanlış olduğu artık kanıtlandı. Yakın zamanda yapılan bir çalışma gerçekte 18 yaşına kadar UV’ye maruz kalma oranımız toplamın yalnızca %23’ü düzeyinde. 40 yaşında bu oran %46’ya, 59’da %74’e çıkıyor. Bu bağlamda güneşten korunma yollarını kesinlikle bir kenara bırakmamak gerekiyor

    Yalan: Uyku deprivasyonu koyu göz altı halkalarına neden oluyor
    Uyku deprivasyonu, hafıza boşlukları ve kilo alma gibi bir çok şeye neden olabilir. Ancak koyu göz altı halkaları cildin bu çok ince bölgesindeki damarların konsantrasyonundan kaynaklanmaktadır. Bu durum genetiktir ve uyku miktarına göre değişmez.

    Yalan: Yağlı yiyecek ve çikolata isiliklere neden oluyor
    Gerçekte suşi ve kabuklu deniz ürünleri akneyi azdıran yegane besinlerdir, zira bunların yüksek iyot içeriği vardır.

    Yalan: Çok miktarda su içmek cildi nemlendirir
    Cildin nem seviyesi ortamdan (düşük nem ya da sert rüzgar gibi) ve yaştan (yağ üretimi zaman içinde azalır) etkilenir, ancak içilen su miktarından etkilenmez. Cildi yalnızca dışarıdan nemlendiriciler ile nemlendirebilirsiniz. Cildiniz dehidrasyona tepki verdiği gibi rehidrasyona da bir dereceye kadar tepki verecektir.

    Yalan: Bacak bacak üstüne atmak varislere neden olur
    Genler, hamilelik ve uzun süre ayakta durmak varislere neden olur. Bacak bacak üstüne atmak damarlarda bir baskıya neden olur ancak varis oluşması için aylar boyunca günde 12 saat bu pozisyonda kalmanız gerekir.

  • Evinizi yaza hazırlamanın ipuçları

    Evinizi yaza hazırlamanın ipuçları

    -Yaz dekorasyonunda Akdeniz mekanlarını ilham alabilirsiniz. Öncelikli olarak bu mekanlarda yapılan dekorasyon örneklerini incelemenizde fayda var.

    -Denizin ferahlatıcı etkisini evinizde yansıtın. Deniz kenarında geçirilen zamanların rahatlığını yansıtacak birkaç ufak detayla mekanlarınıza deniz havasını getirebilirsiniz. Mavi renkleri bolca kullanın ve deniz kabuklarıyla bezenmiş aksesuarlarla evinizi güzelleştirin. Sevdiğiniz yazlık mekanların tablolarını asın.

    Evlerinizde deniz esintisi…

    -Evlerinizde en çok yer kaplayan alanlar duvarlardır. Bu yüzden duvarlarınızda yapacağınız herhangi bir değişiklik evinizin havasını anında değiştirecektir. Mümkün olduğu kadar açık renkler kullanmaya çalışın. Özellikle beyaz yazın favori rengidir. Evleri olduğundan daha ferah gösterir. Deniz esintisini evlere yansıtmanız için tek bir duvarınızı mavinin tonlarına boyayabilir ya da deniz manzaralı bir duvar kağıdı ile döşeyebilirsiniz.

    -Kışın ısınmak için kullandığınız kalın şalları ve kırlentleri bir kenara kaldırın. Ayrıca kullandığınız koyu renkleri de bir sonraki kış sezonuna kadar unutun. Mümkün olduğu kadar ince ve keten kumaşlar kullanmaya çalışın. Koltuklarınıza renkli minderler ya da ketenden örtüler dikerek daha renkli bir ortam yaratabilirsiniz.

    -Evi sıcak tutmak için kullandığınız halıları kaldırmanın tam zamanı. Bunun yerine ince, hafif desenli kilimleri tercih edebilirsiniz.

    -Yazın özellikle camlar büyük önem taşır. Güneşin pozitif enerjisini evinizde hissetmek için öncelikle kalın perdelerinizi kaldırın. Beyaz, ince tülleri kullanmaya çalışın. Ayrıca kışın lekelenen camlarınızı temizlemenin tam zamanı. Temiz, parlak camlar güneşin pırıltısını evinize taşıyacak ve yaşam alanınızı daha ferah bir görünüme kavuşturacaktır.

    -Canlı çiçekleri yaşam alanınızda kullanarak, yazın bu şenlikli havasını doğanın bizlere sunduğu renklerle süsleyebilirsiniz. Pencere kenarlarına, balkona, masanın ya da sehpalarınızın üzerlerine aksesuar olarak canlı çiçek kullanmaya çalışın. Eğer mekanlarınızda yeterli alan ve ışık varsa yeşil yapraklı bitkileri mutlaka dekorasyonunuzda kullanın. Unutmayın, bu bitkiler evinize hayat katacaktır.

    -Evinizin güzel ve freş kokması için çiçek esanslı oda spreyleri kullanabilirsiniz.

    -Yazın vazgeçilmez yerlerinden biri olan balkonları ufak değişikliklerle güzelleştirebilirsiniz. Geniş bir balkonunuz varsa salıncak alabilir kullanmadığınız eskimiş kanepelerinizi balkona taşıyabilirsiniz. Ayrıca eski sandalyelerinizi birbirinden farklı renklere boyayabilir, mum ve çiçeklerle hoş bir görünüm yaratabilirsiniz.

    -Unutmayın bu sezonun favori renkleri sarı, turuncu, turkuaz, pembe ve mavinin tonları. Bu renkleri aksesuarlarınızda, kumaşlarınızda ya da duvarlarınızda dilediğinizce kullanıp yaz havasını evinize taşıyabilirsiniz.

  • Cilt Lekelerine çözüm yolları

    Cilt Lekelerine çözüm yolları

    Cilt lekelerinin çoğunluğu güneş ışınlarına fazla maruz kalmaktan ve kalitesiz makyaj malzemesi kullanımı sonucunda ortay çıkıyor.

    Cilt lekelerine çözüm planını uygulamaya geçmeden önce, neden olan dış etkenleri belirlemelisiniz. Cildiniz en değerli ve hassas giysiniz. Ciltte oluşan lekelerinin çoğunluğu güneş zararlı ışınlarına maruz kalmaktan ve kalitesiz makyaj malzemesi kullanımından kaynaklanıyor.

    Güzelliğinize gölge düşüren cilt lekeleriyle vedalaşmak, sağlıklı ve pürüzsüz görünen bir cilde sahip olmak isteyenlere güzellik uzmanları şunları öneriyor:

    Güneşten ve kalitesiz makyaj malzemelerinde uzak durun
    Güneşin zararlı ışınları; güneş koruma kremi ya da cilt koruması yapılmadığı durumlarda, leke oluşumuna sebep oluyor. Cildinizde yeni leke oluşumunu önlemek için yılın her mevsiminde, özellikle yaz mevsimi ve deniz tatillerinde cildinizi, güneşin zararlı ışınlarından koruyan yüksek koruma faktörlü ürünler kullanmalısınız.

    Güzelliğinize güzellik katan makyajı yaparken kullanılan malzemelerin kalitesine önem verilmesi gerekiyor. Aksi takdirde cildin yapısını bozabiliyor ve lekeler ortaya çıkabiliyor. Özellikle makyajın alt yapısını oluşturan pudra, fondöten gibi makyaj malzemelerinin kaliteli ve içeriğinin güvenli olmasına dikkat etmek gerekiyor.

    Lekelere özel cilt temizliği yapın
    Cildinizdeki lekeleri gidermede en etkili yöntemlerden biri sabah ve akşam, lekelere özel üretilmiş sabun, jel ve köpüklerle cilt temizliği yapmak. Cilt yüzeyindeki ölü hücreleri temizleyici ve yeni hücrelerin oluşmasını sağlayan temizlik ürünleri; cilt lekelerinin yok olmasına ve cildinizin tazelenmesine katkıda bulunuyor.

    Cilt lekeleri için temizlik ve bakım ürünleri seçerken, tanecikli yapıda olmasına ve içeriğinde deniz yosunu, E ve C vitaminleri, antioksidan maddelerin bulunmasına dikkat edilmesi gerekiyor.

    Lekelere özel bakım kremleri ve bakım serumları kullanın
    C vitamini, cilt hücrelerinin yenileyerek, yeniden oluşmasını ve tazelenmesini sağlıyor. İçeriğinde C vitamini bulunan cilt lekelerine özel bakım kremleri ve serumlar, cildin pürüzsüz, sağlıklı ve parlak görünmesine yardımcı oluyor.

    Cilt lekeleri için kremleri sabah ve akşam düzenli kullandığınızda lekelerin yoğunluğu azalıp, gözle görülür iyileşme gerçekleşiyor. Böylelikle hayalinizdeki cilde kolaylıkla kavuşabiliyorsunuz.

    Cilt lekeleri için kapatıcı ürünler kurtarıcı olabilir
    Cildinizdeki lekeleri yok etmek için bakım yaparken günlük hayatınıza, harika bir ciltle devam etmek için son teknoloji kozmetik ürünlerden yardım alabilirsiniz. Kadınların kurtarıcısı leke kapatıcı, cildi zararlı güneş ışınlarına karşı koruyucu ve nemlendirici özelliklere sahip BB kremlerle tek adımda, cildiniz için harika sonuçlar alabilirsiniz.

  • Cilt Lekelerine Ev Yapımı Maske Tarifi

    Cilt Lekelerine Ev Yapımı Maske Tarifi

    Prof. Dr. Elif Güveloğlu, cilt lekelerinden muzdarip olan bayan ve erkeklerin uygulaması için doğanın eczanesinde bulunan şifalı bitkilerden hazırlanan bitkisel maske tariflerini veriyor. Cilt lekelerine iyi gelen bitkisel maske tarifleri aynı zamanda cildinizin yorgunluğunu da alarak daha canlı ve genç görünümlü bir cilde sahip olmanızı sağlıyor…

    Özel olarak bitkilerden hazırlanan cilt lekelerine iyi gelecek muz maskesinden sizlere bahsetmek istiyorum. Cilt lekeleri için muz maskesi nasıl hazırlanır, nasıl uygulanır ve haftada kaç kez kullanılmalıdır, tüm yanıtlar burada…

    Gelelim cilt lekelerine bitkisel maske tarifinin malzemelerine. Malzeme olarak bir adet uzun yarısını, bir yemek kaşığı kadar kaymağı, bir tatlı kaşığı süzme balı ve bir tatlı kaşığı da nişastayı kullanacağız.

    Yarım muzu önce çatalın arka tarafı ile iyice ezdiriyoruz. Muzu ezdirdikten sonra içine bal ve nişasta ekliyoruz. Koyu bir kıvam alana kadar karıştırıyoruz. Ardından içine kayağı da ekleyerek maskemizi hazır hale getiriyoruz.

    Genellikle maskeleri göz altlarına uygulamaktan kaçınmamız gerektiği söylenir. Ancak Güveloğlu muz maskesinin göz altına da uygulanabilecek bir özelliği bulunduğunu söylüyor. Ancak göz çevresine uygularken kesinlikle gözünüze kaçırmamalısınız. Uygulama öncesi ise cildinizin temiz olması gerekir. Eğer mümkünse önce peeling uygulayın ve sonrasında cilt lekelerini giderici bu maskeyi yüzünüze sürün.

    Muz maskesi ciltte yarım saat bekletildikten sonra ılık su ile temizlenmeli ve hemen ardından cilde gül suyu ile tonik yapılmalıdır. Hem cilt lekelerini gidermede, hem cilde canlılık kazandırmada hem yaşlanmayı önlemede hem de cildin kurumasını engellemede oldukça başarılı olan muz maskesi herkes tarafından kullanılabilir.

  • Cilt Lekelerinden Kurtulma Yolları

    Cilt Lekelerinden Kurtulma Yolları

    CİLT LEKELERİNDEN KURTULMAK İÇİN UYGULANAN YÖNTEMLER NELERDİR?

    Cilt lekerinin başlıca nedeni zararlı güneş ışınlarıdır. Güneşe çıkmadan önce, mutlaka yüksek faktörlü, koruyucu ürünler kullanmanızda fayda vardır. Ciltteki lekeler için uygulanacak yöntemlerin güneşin daha az etki ettiği kış döneminde yapılması tavsiye ediliyor. Yaz güneşinde uyguladığınız yöntem faydalı olmayacak ve lekelerin tekrarlamasına neden olacaktır. Ciltteki lekerlerden kurtulmanın farklı yöntemleri bulunuyor. Cilt hastalıkları uzmanı dermatolog doktorlar cilt lekeleri için hangi yöntemlerin uygulanabileceğini şu şekilde sıralıyor.

    * Öncelikle iyi bir cilt bakımı cilt lekelerinizden kurtulmak için yapılması gereken ilk işlemdir. Cilt yapınıza ve cildinizdeki lekelerin durumuna uygun kremler kullanmak lekeleri azaltabilir hatta yok edebilir. Bu nedenle diğer yöntemlere başvurmadan önce kremler ile cilt bakımı denenmelidir.

    * Diğer bir yöntem oksijenterapidir. Cilt güzelliği için gerekli olan ilk unsur oksijendir. Cilde en çok zarar veren etkenlerden biri hava kirliliğidir. Bu nedenle oksijenterapi cilt için çok faydalı olur ve lekelerle savaşır. Fotoyaşlanma belirtilerinde, cilt neminin azaldığı her durumda, hassas, etkili ve güvenli bir yöntemle canlı ve sağlıklı bir cilt görünümü sağlar. İstemeyen cilt lekelerinin giderilmesini sağlar.

    * Cilt lekelerini gidermek için etkili yöntemlerden biri de kimyasal peelingtir. Fakat rastgele kimyasal peeling yapmak cildinize fayda yerine zarar verebilir. Bu nedenle mutlaka uzman dermatolog tarafından yapılması önerilir. Kimyasal peeling, cildi ölü hücrelerden arındırmak amacıyla, üst tabakasının alınması işlemidir. Cilt lekeleri, kırışıklıklar ve akne izlerinin giderilmesinde, cildin nem ve yağ dengesini kontrol edilmesinde faydalıdır. Cildin canlı ve homojen bir görünüm almasını sağlar. Fakat, kimyasal peeling uygulamanın belirli zamanları vardır. Bu zamanları öğrenmek amacıyla, Dermatoloji Uzmanından yardım alabilirsiniz.

    Mezolifting yöntemi lekeler için uygulanan yöntemlerden biridir. Mezolifting, yüze, nem, dolgunluk, gerginlik, renk ve ışıltı vererek, anında diri ve genç bir görünüm sağlaması açısından, sıkça tercih edilen bir yöntemdir. Mezolifting cildin gençleşmesi ve cilt lekelerinin giderilmesi amacıyla sorunlu bölgeye hiyaluronik asit ve bazı vitamin ve minerallerin karışımından elde edilmiş kokteylin enjekte edilmesi işlemidir.

    * Son dönemlede, çok sık başvurulan bir yöntem de dolgu ve botokstur. Yüzün dinamik çizgilerinde ve derin çizgilerinde daha sağlıklı bir görünüm sağlar. Cilt lekelerinin yokedilmesi ve gençleşmesi için kullanılır.

    * Leke tedavisi, sivilce tedavisi ve kılcal damar tedavisi, lazer ile mümkün olabiyor. Kısa zamanda, cilde gerginlik ve homojen bir görünüm verir, kılcal damar ve güneş lekelerinin tedavi olmasını sağlar. En çok kullanılan yöntemlerden birisidir.

    Elma Sirkesinin Cilde Yararları

  • Ter kokusu nasıl önlenir ?

    Ter kokusu nasıl önlenir ?

    Terleme nedir?

    Terleme, vücut sıcaklığını düzenleyen, vücudu toksinlerden arındıran ve tuz dengesini koruyan bir vücut olayıdır. Sağlıklı bir vücut terleyerek günde yaklaşık yarım veya bir litre suyu dışarı atar.

    Terleme tümüyle istemimiz dışında gelişen, metabolizmamızın doğal bir fonksiyonudur. Üstelik vücudumuz için iki önemli işlevi vardır; cildi nemlendirip, vücut ısısını sabitler ve vücudun boşaltım sistemine katkıda bulunur.

    Ter aslında salgılandığında renksiz ve kokusuzdur. Fakat, bakteriler koltukaltı gibi sıcak ve nemli ortamlarda hızla çoğalarak bu salgının kötü kokmasına neden olur.

    NEDEN TERLİYORUZ?

    – Kişilerin terlemesine neden olan faktörler şunlardır:
    – Egzersiz, özellikle zorlu olursa
    – Sıcak hava
    – Sinirlilik, endişe hali veya stres
    – Bazı hastalıklar
    – Duygusal nedenlerin tetiklediği terleme çoğunlukla yüzde, koltuk altlarında, el ayalarında ve ayak tabanlarında olur.

    Genellikle ortam sıcaklığının yükseldiği, dans, spor gibi fiziksel aktiviteler sırasında terleriz. Bu şekilde vücut ısımızı sabit tutmuş oluruz. Zatenin bunun için vücuda yayılmış en az 2 milyon ter bezi görev yapmaktadır. Fiziksel aktiviteler dışında da heyecan, korku, utanma ve sıkılma gibi pek çok olay, fizyolojik bir neden olmadığı halde bizi terletir.

    Vücut ısısı dış sıcaklıklar veya gerilim yüzünden artış gösterdiğinde kan dolaşımı hızlanır. Böylece, ter bezlerinin aktif hale geldiği vücudun üst kısmına doğru bir sıcaklık akımı başlar. Deri üzerinde oluşan ter bu durumda hemen buharlaşıp, deriyi soğutur. Bu sayede insan bir gün içinde kendini fazla yormadan iki litreye kadar su kaybeder. Terlemenin ikinci önemli fonksiyonu ise vücuttaki zehirli maddelerin dışarı atılmasıdır. Bu nedenle saunalara sık sık gidilmesi önerilir.

    Aynı koşullarda terleme oranı kişiden kişiye göre de değişebilir. Ortalama olarak bir insan günde 0.5 ile 1 litre arası terler.

    Aşağıda yazılı yöntemleri kullanarak deodorant ve antiperspirant (terleme önleyici) kullanmadan doğal yollardan ter kokusunu nasıl azaltacağınız hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.

    Rahat ve hava alan kıyafetler giyin. Özellikle pamuklu kıyafetleri tercih edin.

    Vücut temizliğine özen gösterin. Özellikle koltuk altında oluşan istenmeyen tüyleri alarak kötü kokuyu büyük ölçüde önleyebilirsiniz.

    Kahve, alkol ve yakıcı gıdalardan uzak durun.

    Bol su için. Bu vücudunuzun içerisini serin tutar ve metabolizma hızınızı yavaşlatır, dolayısıyla terleme oranınız da düşer.

    Çay ve kahve gibi kafeinli içecekleri tüketmemeye çalışın. Bunlargüçlü kokular üreten ter bezlerinin aktivitesini artırarak vücut kokusunun artmasına neden olur.

    Maydonoz, ıspanak, pazı ve lahana gibi koyu yeşil yapraklı sebzeleri daha fazla tüketin. Bu sebzeler klorofil yönünden zengindir ve vücudun koku giderici etkisini artırır.

    Acı baharatlar, soğan, sarmısak ve turşu türü yiyecekler ter kokusunu artırır.

    Limon, portakal ve karpuz gibi meyveler vücudunuzu serin tutmanızı sağlar.

    Geniş ve rahat, pamuklu ve doğal elyaf giysiler giyin. Dar ve sıkı kıyafetlerden kaçının.

    Ayağınızda oluşan ter, çorap ve ayakkabının içinde kapalı kalarak kokuya neden olur. Ayaklarınızı kuru tutmak için pamuklu çorap ve ayağınızın hava almasını sağlayan ayakkabılar giyin. Talk pudrası, mısır nişastası veya sandalağacı tozu ile ayaklarınızı pudralayın. Ilık suyun içine beyaz sirke veya magnezyum sülfat (ingiliz tuzu) ekleyin ve günlük olarak ayağınızı bu suyla yıkayın.

    Banyo veya duş sonrası talk pudrası terlemeyi azaltır. Karbonat ve suyu karıştırarak bir macun yapın. Vücut kokusu olan yere bu karışımı uygulayın. 10 dakika orada bıraktıktan sonra yıkayın. Koltuk altınızı alkol veya beyaz sirke ile ovalayarak yıkayın.

    Duş alırken antiseptik sabun kullanırsanız zararlı bakterilerden kurtulmuş olursunuz. Duşu bitirirken bir kaç damla sandalağacı veya lavanta yağını durulamada kullanın. Bu temiz kokmanızı sağlar.

    Magnezyum ve çinko eksikliği ter kokusuna meydan verebilir. Magnezyum ve çinko tabletleri almayı deneyebilirsiniz.

    TER KOKUSUNU AZALTMAK İÇİN NE KULLANMALIYIZ?
    Ter kokusunu azaltmanın iki yolu var; Deodorant ve antiperspirantlarla gün boyu hoş kokmak çok zor değil. Ancak deodorant ve antiperspirant birbirinden ayrı şeylerdir. Bu iki ürün en çok terlemeye karşı verdikleri savaş konusunda birbirlerinden ayrılırlar;

    DEODORANTLAR
    Deodorantlar antibakteriyel bazı maddeler ve alkol içerirler. Bu sayede de bakteri üremesini denetim altına alarak, ter kokusunun oluşmasını önlerler. Terin ayrışması için bakteriler belirli enzimlere gerek duyar. Bu nedenle bazı deodorantlar bahsedilen bu tür enzimlerden içerir. Diğer yandan ise daha çok parfüm yağları içerdiklerinden dolayı da güzel koku yayarlar. Örneğin Fa dedodorantları hijyenik tazelik sunarlar ve bu sayede de bakteri artışını durdururlar. Bu sayede deri hem korunmuş hem de bakım görmüş olur.

    Deodorant kullanırken dikkkat etmeniz gereken en önemli nokta deodorantı temiz ve kuru koltuk altına uygulamanızdır. Terli bir koltuk altına deodorantı sıkmak, oluşmuş ter kokusu ile deodorantın karışımından oluşan daha ağır ve kötü bir kokuya neden olur. Ayrıca giysinin üzerine sıkmak da kokuyu engellemez. Bu arada sprey deodorantları, koltuk altına 15 cm’lik mesafeden kutuyu dik tutarak püskürtmeniz gerektiğini de sakın unutmayın.

    ANTİ-PERSPİRANTLAR
    Antiperspirantlar, terlemeyi deodorantlara oranla daha fazla önlerler. Ter oranını ayarlayıp, çok fazla ter üretilmesine engel olurlar. Ter üretimini aliminyum tuzları sayesinde engelleyip, ter bezlerini sıkıştırırlar. İçerdikleri alüminyum kloride ve benzeri aktif maddeler ile vücuttaki terlemeyi engeller, nemi azaltır ve kokuları sayesinde de tazelik verirler. İçindeki maddelere göre etki süresi ve gücü değişim gösterir.

    Ancak antiperspirant ürünler daha çok pudralı formül içerdikleri için, genellikle koltuk altına uygulanmalıdır. Kıyafet üzerine sıkılan antiperspirant ürünlerin hiçbir etkisi yoktur. Koltuk altına sürülen antiperspirant ürün, ter bakterilerinin pudra tabakası dışına çıkmasını engeller ve böylece bakteriler kuruyup gider. Alkol içermediklerinden dolayı vücut için son derece hafiftirler. Ayrıca ferahlatıcı bir etki sağlarlar

    DİĞER ÇÖZÜMLER
    Terlemeyi ve ter kokusunu engellemek için birçok yöntem mevcut. Fakat işin aslı sizin temiz olmanıza dayanıyor. Temiz olduktan sonra bahsedeceğimiz yöntemler sayesinde rahatsızlık veren bu sorunun üstesinden gelebilirsiniz. İlk olarak pamuklu ve hava alabilen kumaşlardan üretilmiş olan giysileri tercih etmekle işe başlayın. Koltuk altında oluşan tüyler de koku sorunu yaratan etkenler arasında yer alıyor. Özellikle yaz aylarında tüylerinizi sık sık almaya özen gösterin. Kahve ve alkolden ise uzak durmaya çalışın. Ter kokusunu engellemek için bir çorba kaşığı dolusu zeytin yaprağını bir çay bardağı suda demleyip içmeyi de deneyebilirsiniz. Tüm bunların dışında koltuk altlarını banyo sonrasında gülsuyu ya da mersin suyuyla silmeyi de ihmal etmeyin.

    Ter kokusunu önlemenin yolları
    Ter kokusunu önlemenin en iyi yolu önlem almaktır. Aynı şekilde ayak kokusu da bazı önlemlerle azaltılabilir. Aşağıdaki önlemler terlemeyi önlemeye, ter ve ayak kokusunu gidermeye yardımcı olacaktır:

    1) Her gün duş alın. Düzenli banyo cildinizdeki bakterilerin sayısını kontrol altında tutacaktır.

    2) Banyo aldıktan sonra ayaklarınızı iyice kurulayın. Mikroorganizmalar ayak parmaklarının arası gibi nemli yerleri severler. Ayak pudraları veya ayak bakımı için kullanılan kremler nemin emilmesine yardımcı olur.

    3) Koltuk altı ve genital bölge kıllarının düzenli olarak tıraş edilmesi terlemeyi ve kokuyu azaltacaktır.

    4) Doğal deriden yapılanlar gibi ayağınızın hava almasını sağlayan ayakkabılar seçin. Yaz aylarında sandalet tipi ayakkabılar giyebilirsiniz.

    5) Ayakkabılarınızı dönüşümlü olarak kullanın. Ayakkabılar bir gece içinde yeterince kurumayabilir. Onun için aynı ayakkabıyı iki gün arayla giyecek şekilde dönüşümlü olarak kullanın. Giymediğiniz zamanlarda ayakkabıları havadar ve kuru bir yerde tutun.

    6) Çoraplarınızı her gün değiştirin. Merserize çorap giyin çünkü bunlar nemi emerek ayağınızı kuru tutar.

    7) Ayaklarınızı havalandırın. Zemin elverişli ise çıplak ayakla dolaşın veya ara sıra ayakkabılarınızı çıkarın.

    8) Doğal kumaşlardan üretilen giysileri tercih edin. Keten, yün, ipek cildinizin hava almasına izin veren malzemelerdir.

    9) Egzersiz yaparken derinizdeki nemi hemen uzaklaştıran yüksek teknoloji ürünü giysileri tercih edin.

    10) Her gün iç çamaşırı değiştirin.

    11) Gevşeme tekniklerini öğrenin. Yoga, meditasyon veya biofeedback terlemeyi tetikleyen stresi denetlemenize yardımcı olacaktır.

    12) Diyetinizde değişiklik yapın. Yiyecekler de ter kokusuna yol açabilir Soğan, sarımsak, pastırma, balık, bazı yeşil bitkiler gibi gıdalar koku yapabilir. Bunlar faydalı da olsa, uygun zamanlarda tüketin.

    13) Deodoran ve ayak kokusu önleyen pudra veya spreyler kullanın. Cildiniz hassas ise bunların özel hassas cilt için üretilmişlerini deneyin.

    14) İnsan çoğunlukla kendi ter kokusunu fark etmez, bu nedenle kendisini sık sık kontrol etmelidir.

  • Bronzlaşma bağımlılığı: Tanoreksiya

    Bronzlaşma bağımlılığı: Tanoreksiya

    Bronzlaşma tutkusu kanser riskini beraberinde getiriyor. Uzmanlar sağlıklı bronzlaşma diye bir kavram olmadığına işaret ediyorlar. İşte güneşlenmenin püf noktaları…

    Yaz mevsimiyle daha görünür hale gelen bronz tenli olma isteğini uzmanlar riskli bir eğilim olarak değerlendiriyorlar. Bu isteğin bağımlılığa dönüşmesi ise tıpta tanoreksiya olarak tanımlanıyor.
    Uzmanlar, bu kişilerin kendilerini soluk ve renksiz saydıkları için kışın solaryumda yazın güneş altında bronzlaşma çabası içine girdiklerini ve yeterince bronzlaşmış hissetmedikleri zaman sinirli olduklarını belirtiyorlar.
    Peki bronslaşmanın boyutu nedir? Ne kadarı karar ne kadarı zarar sayılmalıdır?
    Bu konuyu Medical Park Bahçelievler Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Gökhan Okan anlattı:

    KANSERE ZEMİN HAZIRLAR

    Bronzlaşmayı tutkuya dönüştürenler tanoreksik, yani bronzluk bağımlısı heline gelmiş sayılırlar.
    Tanoreksiya özellikle gençlerde görülüyor. Hemen belirtelim ki, sağlıklı bronzluk diye bir durum söz konusu olamaz! Özellikle genç yaşlarda alınan yoğun güneş ışınlarının gelecekte cilt kanserine zemin hazırlayacağını sakın unutmayın
    Yaz-kış demeden sürekli bronz bir tene sahip olmak için solaryumdan çıkmayanları ve saatlerce güneşin altında yatanlar şunları unutmamalı:

    • Bronzlaşma; doğal ya da suni kaynaklarla yoğun UV ışınlarına maruz kalınması sonrası deri renginin koyulaşmasıdır. Bronzlaşma sonrası, deri renginde koyulaşma yanında çiller, lekeler, benler, kılcal damar genişlemeleri ve cilt kanserlerine zemin hazırlama gibi istenmeyen etkiler de oluşmaktadır.
    • İnsanların bronzlaşmaya olan merakı, bazı durumlarda bağımlılık oluşturmakta ve bu durum tıp literatüründe ‘tanoreksiya’ diye adlandırılmaktadır. Tanoreksik kişiler kendilerini soluk, renksiz olarak algılamaktadır ve bunu telafi etmek amacıyla da çok sık suni kaynaklarla bronzlaşma yoluna başvurmaktadır. Bu durum bağımlılık hali kazanmakta, kişi kendini bronz görmediği zaman sinirlilik ve ruh halinde bozukluk olmaktadır.

    MUTLAKA TEDAVİ EDİLMELİ

    • Tanoreksiya daha çok ergenlik yaşlarında görülmektedir. Genellikle zayıf ve sigara bağımlısı olan kişilerde daha sık rastlanır. Tanoreksik kişilerin yoğun UV maruziyetinden dolayı cilt kanseri riskleri fazladır. Tanoreksiklerin dermatoloji ve psikiyatri hekimleri ile ortak takip edilmeleri gerekir. Vücutlarındaki riski benler dermatologlar tarafından tespit edilip, gerektiğinde uzaklaştırılmalı, ayrıca kişi psikolojik destek almalıdır.
    • Tanoreksiya tedavi edilmediği durumlarda, özellikle ilerlemiş vakalarda, kişi solaryuma girmediği ve kendini bronz görmediği zaman mide bulantısı ve kusma gibi sorunlar da ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle bronzlaşma bağımlılığı, bu ciddi sorunlarla sonuçlanmadan mutlaka tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlıktır.
    • Melanosit dediğimiz hücreler, cildimize renk veren melanin maddesinin salgılanmasından sorumludur. Melanin maddesinin görevi, cildimizi güneşin zararlı etkisinden korumaktır. Çok yoğun güneşe maruz kalındığında, vücut buna koruyucu tepki olarak melanin üretimini hızlandırır. Bu da bronzlaşmanın sebebidir. Açık tenli kişilerde yoğun güneşe maruz kalınması sonrası ciltte kızarıklık sık görülmekte, bronzlaşma son derece nadir olmaktadır. Koyu ten yapısına sahip kişiler ise güneşte kızarmayıp, bronzlaşırlar.

    SOLARYUMUN ZARARLI ETKİSİ

    • Deri renginin koyulaşması, hücrelerde mevcut olan melaninin salınımının artışı ya da yeni melanin salgılanması ile gerçekleşir. Bronzlaşma aniden olabileceği gibi geç de başlayabilir. Erken bronzlaşma, koyu tenli kişilerde daha belirgindir; UVA ışınına cevap olarak hızla oluşur ve kısa sürede söner.
    • Geç bronzlaşma UVB ve UVA ışınlarına temastan 48-72 saat sonra başlar. Yeni pigment oluşumu başlar; pigmentasyon kalıcıdır, haftalarca sürer, kalıcı ve derin bir bronzluğa olur.

    CİLT KANSERİ ŞAKA DEĞİL!

    • Solaryum cihazı suni kaynaklarla cildin bronzlaşmasını sağlar. UVA ışınları ile bu etkiyi yaratır. Güneş ışınlarının neden olduğu tüm olumsuz etkiler solaryum için de geçerlidir.
    • UVA ve UVB ışınlarının cilde bronzluk kazandırma yanında çok sayıda olumsuz etkileri bulunmaktadır. UVA ışınları, cilt kanserlerinde en tehlikelisi olan malign melanom oluşmasında önemli bir etmendir. UVB ışınları erken deri yaşlanması, cilt kanseri ve benlerde değişikliğe neden olma gibi ciddi riskleri vardır.

    SAĞLIKLI BRONZLUK YOKTUR!

    • Bronzluk, tavsiye edilecek bir durum değildir. Sağlıklı bronzluk diye bir kavram söz konusu değildir. Bronz görüntü isteyen kişiler otobronz ürün kullanmalıdır. Özellikle ergenlik çağındaki gençlere güneşin uzun dönemdeki yan etkileri hakkında bilgi verilmelidir.
    • Bronzlaşmak isteyen kişiler için en iyi alternatif otobronz ürünlerdir. Otobronz ürünler; krem, losyon, sprey ve jel şeklinde olup güvenilirdirler. Yan etkileri yok denecek kadar azdır. Ultraviole ışını olmaksızın cilde bronz görünüm kazandırırlar. İçeriklerindeki güneş koruyucuların faktörleri düşük olduğundan, otobronz ürünlerin üzerine ayrıca güneş koruyucu sürülmesi unutulmamalıdır.

    BİLİNÇSİZ GÜNEŞLENMENİN FATURASI

    • GÜNEŞ YANIKLARI: Kısa sürede yoğun güneşe maruz kalma sonrasında gerçekleşir. Kızarıklık, su toplaması, ateş yüksekliği, titreme, bulantı ve kusma görülür.
    • BRONZLAŞMA: Uzun dönemde yoğun güneşe maruz kalma sonrasında gelişir. Vücudun verdiği bir savunma mekanizmasıdır. Cilt renk hücreleri, korunma amacıyla renk üretir.
    • ERKEN YAŞLANMA: Uzun süreli güneşe maruziyet ciltte derin çizgileşme, damarlarda genişleme, kahverengi lekelenme şeklinde görüntüye neden olur. Damarların genişlemesine, pigment hücrelerinin düzensiz çalışmasına, kollajen üretiminde azalmaya neden olur.
    • CİLT KANSERLERİ: Güneşin vücudumuza vermiş olduğu zararların en tehlikelisidir. Tüm dünyada sıklığı giderek artmaktadır.
    • KATARAKT: Güneş ışınları katarakt oluşumuna zemin hazırlamaktadır.
    • ALERJİK REAKSİYONLAR: UV ışınları bazı kişilerde kaşıntı, kızarıklık, sulantı ile kendini belli eden alerjik reaksiyonlara neden olur. Ayrıca kullanılan kozmetikler, parfümler ve bazı ilaçlarda güneşe karşı hassasiyet yaratabilir.
    • BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ BASKILAR: Deride bulunan bağışıklık sistemi hücreleri UV maruz kalma sonrasında baskılanır. Herpes (uçuk) virüsü gibi enfeksiyon hastalıklarının ortaya çıkışını kolaylaştırır. Lupus, porfiri gibi bazı rahatsızlıklar güneş ışınlarının etkisiyle aktifleşir.

    GÜNEŞE KARŞI NE YAPMALI?

    • UYGUN ZAMANI SEÇİN:
     Güneş ışınlarının en yoğun olduğu saatler olan 10:00-16:00 arasında dışarıda mümkün olduğunca bulunulmamalı.
    • GÖLGEDE DURUN: Dışarıda zaman geçirileceği zaman mümkün olduğunca gölgede kalınmalı.
    • GİYSİNİZ DE SPF’Lİ OLSUN: Koruyucu ve açık renkli giysiler giyilmeli, güneşten koruyucu gözlükler ve şapka takılmalı.
    • DOĞRU KREM SEÇİN: Mutlaka güneş koruyucu kullanımına önem verilmeli.
    • KULAĞINIZA BİLE SÜRÜN: Güneş koruyucular dışarı çıkılmadan 20 dakika önce sürülmeli. Her tarafa eşit uygulanmalı ve arada boşluk bırakılmamalı. Burun, kulaklar, yanaklar, ayak tabanları, sırt, eller ve kolların yan yüzlerine eşit oranda sürülmeli.
    • BEBEKLERE ŞAPKA: Bebekler altı aylıktan küçükse güneş koruyucu kullanımından çok şapka takma, gölgede kalma gibi koruyucu önlemler alınmalı.

    • YEŞİL ÇAY İÇİN: Güneşten kaynaklanan zararlı etkilerden korunmak amacıyla harici ya da sistemik antioksidan kullanımı faydalı olabilir. Vitamin C, E, selenyum, çinko, yeşil çay, silimarin ve soya isoflovanları etkili başlıca antioksidanlardır.