Etiket: Grip

  • Hamilelik Nezlesi Nedir?

    Hamilelik Nezlesi Nedir?

    Hamilelik nezlesi genellikle hamileliğin son 6 haftasında veya 2. ayında ortaya çıkar ve başlangıcından iki hafta kadar sonra belirtiler tamamen ortadan kaybolur. Ancak bazı hamilelerde burun tıkanıklığı, tüm gebelik dönemi boyunca olabilir ve hatta doğum sonrası da bir süre devam edebilir.

    Genellikle hamileliğin son haftalarında beliren ve hamilelik nezlesi olarak adlandırılan nezle türü geçmek bilmiyor. Peki, hamilelik nezlesinden korunmak için ne yapmalı?

    Hamileliğin bazı dönemlerinde burun tıkanıklığı oldukça sıkıntı verici olabilir. Hamilelerin yaklaşık üçte birinde alerji veya bilinen nezle-grip gibi hastalıklar olmadığı halde, burun tıkanıklığı görülebilir. Bu duruma “hamilelik nezlesi” veya “hamilelik riniti” adı verilir.

    Memorial Etiler Tıp Merkezi KBB Bölümü’nden Op Dr. Atilla Şengör, hamilelerin önemli şikayetlerinden biri olan “Hamilelik nezlesi” hakkında merak edilenleri yanıtladı.

    Hamilelik nezlesinde burun tıkanıklığı ile birlikte genellikle burun akıntısı da olur. Burun tıkanıklığı nedeniyle gece ağız solunumu yapıldığından boğazda kuruluk oluşur. Ayrıca beraberinde gece nefes alınamıyormuş hissi, öksürük ve uykusuzluğa yol açabilir. Mukoza şişmesi ve sonuçta sinüs boşluklarının havalanmasında azalmaya bağlı olarak baş ağrısı da gelişebilir.

    Nezleyi annelik hormonu tetikliyor

    Hamilelik döneminde artış gösteren ve bir annelik hormonu olan östrojen, burun içerisini döşeyen dokuların şişmesine neden olur ve burunda salgı artışını tetikler. Bunun dışında annelik döneminde vücuttaki kan dolaşımının hacminin artması da kan damarlarının genişlemesine ve burun mukozasının şişmesine neden olur. Bu olayda diğer annelik hormonlarının da rolü olabilir. Bunların sonucunda gelişen burun tıkanıklığı hamilelik nezlesinin temelini oluşturur.

    Sinüzit ile karıştırmayın

    Hamilelik nezlesi sinüzitle veya diğer hastalıklarla karıştırılmamalıdır. Sinüzit veya gripte burun tıkanıklığı dışında iltihabi burun akıntısı, halsizlik, ateş, baş ağrısı, boğaz ağrısı gibi belirtiler birlikte görülür. Alerjik nezlenin belirtileri arasında ise gözler, burun ve boğazda kaşıntılar ve hapşırmalar bulunur. Hastanın daha önceden şikayetlerine neden olan toz veya polen gibi alerjenlere hassasiyeti hamilelikte artabilir.

    Önlem almak önemli

    Hamilelik nezlesi bayanları, özellikle yatar pozisyondayken rahatsız edebilir. Bu nedenle başın yükseltilmesi burundaki dolgunluğu (konjesyonu) azaltabilir. Bol sıvı alımı boğaz belirtilerinin rahatlamasını sağlar; boğaz-burun salgılarının yoğunlaşmasını-kurumasını önler. Sıcak banyo ve buhar solunması burun tıkanıklığını rahatlatabilir. Yürüyüş ve bazı hafif egzersizler iyi gelir. Tuzlu su spreylerinin tekrarlanan kullanımları, burun mukozasını büzüştürebilmeleri nedeniyle ve burnun mekanik olarak temizlenmesine yardımcı olduklarından oldukça faydalıdırlar.

    Burun kanadını genişleten bantlar, buruna hava girişini arttırdıklarından yararlı olabilir. Ayrıca nemlendirme cihazları da kullanılabilirler; ancak bunların mikrop barındırabilen sıvı haznelerinin ve filtrelerinin temizliğine gereken özen gösterilmelidir. Sigara dumanı, tozlu ortamlar, hava kirliliği ve ani ısı değişimleri burun işleyişini olumsuz etkilediklerinden, tıkanıklığın artmasına neden olurlar. Bu tip ortamlardan uzak durulmalı ve engelleyici önlemler alınmalıdır.

    Mutlaka bir uzmandan destek alın

    Hamileliğin ilk üç aylık dönemi bebeğin oluşum evresi olduğundan bu dönemde burun yıkama solüsyonları dışında herhangi bir ilaç kullanılması tercih edilmez. Bu dönemden sonra, alınan önlemlere karşın burun tıkanıklığının devam ettiği ve sıkıntı veren durumlarda, burun açıcı veya ödem giderici spreyler doktor kontrolünde sınırlı olarak uygulanabilir.

    Zorunlu kalındığında bazı akıntı kesici ve antialerjik ilaçlar kadın doğum uzmanının da görüşü alınarak uygulanabilir. Bazı burun-sinüs yıkama solüsyonlarının tekrarlayan uygulamaları, hamilelik nezlesinin yönetiminde oldukça etkili ve güvenlidir.

    Ancak her şeye rağmen burun tıkanıklığı devam ediyorsa ve geçmiyorsa, belirtilerin nedeninin başka hastalıklar olabileceği akla gelmelidir. Kemik eğriliği veya burun eğriliği olarak bilinen septum deviasyonu dışında, konka şişmesi ve sinüs hastalıkları da anatomik daralmalara neden olarak burun tıkanıklığı yapabilirler. Bu sorunların varlığına hamilelik nezlesi de eklendiğinde durum daha fazla rahatsız edici olabilir. Hamilelik sonrası dönemde bu sorunların tedavisine gidilmesi gerekebilir.

  • Burundaki Hapşırma Hissi

    Burundaki Hapşırma Hissi

    Burundaki hapşırma hissi çoğu zaman başımızın belası olur ve sürekli hapşırmamıza neden olarak sık sık ciğer bölgesinde ağrı yaşamamıza neden olur.

    Burunda oluşan bu hapşırma hissi nasıl geçer hususunda sizlere elimizden geldiğince bilgi vermeye çalışacağız. Eğer hapşırmalarınız alerjik bir vakadan kaynaklanmıyorsa burnunuzda oluşan sümüğün kuruması nedeniyle hapşırma hissi oluşur. Bu durumdan kurtulmak için burnunuzu iyice sümkürüp temizleyin. Eğer temizlenme gerçekleşmiyorsa abdest alır gibi burnunuza su çekin. Bu burnunuzun temizlenmesini sağlayacaktır. Tüm bunları yapmanıza rağmen hapşırmanız halen geçmediyse mevsim geçişlerinden dolayı alerji yaşıyor olabilirsiniz. En kısa zaman içerisinde uzman bir doktora giderek muayene olmanızda fayda var. Hepinize sağlık kokan uzun bir yaşam dileriz.

    Hapşırma Refleksi Neden Önemlidir?

    izim için sıradan olan, vücudumuzdaki olağan tepkiler, aslında mucizevi bir sistemin parçasıdır. Ateşimizin yükselmesinden, bayılmaya, hapşırmaktan, bronzlaşmaya kadar her biri aslında bu son derece hassas mekanizmanın parçasıdır.

    Hapşırma, burun mukozasında bulunan ve rahatsızlık verebilecek herhangi bir maddenin dışarı atılması ihtiyacı nedeniyle meydana gelen bir reflekstir. Hapşırarak burundan şiddetli bir şekilde hava çıkarılmış olunur.

    Burun mukozasında rahatsızlık veren herhangi bir madde, bu siniri uyarınca beyne mesaj iletilmiş olur. Bunun karşılığında da, beyindeki refleks merkezleri tarafından hapşırma tetiklenir.

    Hapşırma esnasında yüz, göğüs ve karın kaslarının birçoğu kasılır. Bu kasılmalar, birbiriyle paralel bir sistem içinde gerçekleşir. Bu paralellik için gerekli program da, beyinde ve omurilikte yer alır. Bu nedenle de, hapşırma hissi başladığında, onu durdurmak çoğunlukla mümkün olmaz. Zaten meydana gelen basınç nedeniyle kılcal damarlarda zedelenmeye de yol açabileceği için, hapşırmanın tutulmaya çalışılması önerilmez.

    Hapşırmadan sorumlu olan sinirler, aynı zamanda gözün dış yüzeyindeki kornea ile de ilişkilidir. Bu nedenle, hapşırdığımızda genellikle gözler de yaşarır. Ve gözler açık tutulamaz.

    Burun solunum yollarımızın giriş kapısıdır. Buradan hava girişini engelleyen, rahatsızlık veren herhangi bir durumda bir koruma olarak hapşırma refleksi devreye girmektedir. Bu refleks ile tamamen istem dışı bir biçimde ani ve çok şiddetli nefes vermiş oluruz

    İlgili konular ;
    Hamilelikte Hapşırmak
    Çok sık hapşırma
    Burun ameliyatı sonrası hapşırma korkusu
    İdrar Kaçırmaya 15 Dakika’da Son

  • Sağlıklı nefes almak için sağlıklı bir burun şart!

    Sağlıklı nefes almak için sağlıklı bir burun şart!

    Sağlıklı nefes almak için sağlıklı bir burun şart!
    Burun tıkanıklığı yaşayan hastalar genellikle ağızdan nefes alırlar ve esas şikayet olarak da ağızdan nefes alma gelir. Peki burun nefes almada gerçekten önemli midir? Bu sorunun cevabını Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Emre İlhan Kadınlar Kulübü okuyucuları için anlatıyor..

    Sağlıklı uykunun ilk kuralı sağlıklı bir burundur
    Burunun görevi sadece havanın akciğerlere gönderilmesi değil, aynı zamanda akciğerlere sunulan havanın belli bir kalitede olmasını sağlamaktır.Hava burundan geçerken süzülür ve temizlenir, ayrıca burun içindeki burun etleri havayı ısıtır 36 dereceye getirir,dışarıdaki hava kuru bile olsa burundan geçetiğinde neme %100 doymuş olur. Bunların yanında koku almamızı sağlar ve sesimizin bize özgü olmasını sağlar. Burun tıkanıklığı yaşayan hastalarım bana, en sık gece yatttıktan sonra kaliteli bir uyku uyuyamadıklarını, ağız solunumu yapmak zorunda kaldıkları için sabahları ağız kuruluğu yaşadıklarını belirtmekler. Bu durumda sağlıklı uykunun da ilk kuralı sağlıklı bir burundur diyebilirz.

    Burun tıkanıklığı ses kalitesini de etkiliyor
    Yine ağızdan nefes almanın bir sonucu olarak damak ve yutak bölgeleri devamlı kuru olduğundan, bu kişilerin grip ve üst solunum yolu enfeksiyonları daha ağır ve uzun sürmektedir. Bu durum hastanın hayat kalitesini ve iş konsantrasyonunu bozmaktadır.

    Burun tıkanıklığı olan hastanın konuşması da etkilenir. Burun tıkanıklığı olan hasta uzun bir konuşma yapması gerektiğinde veya bir sunum yapması gerektiğinde ağzından hem konuşup hem de sık sık hava aldığı için rahat konuşamaz , bu durum sık ve derin iç çekmeler yüzünden baş dönmesine sebebiyet verebilir. Bu durum kişinin prezentabilitesini de çok ciddi olarak etkilemektedir. Burundan konuşan sık sık derin derin iç çekerek konuşan bir yöneticinin karizmasının kesinlikle yeterli olmayacağı görüşündeyim.

    Yorgunluğun nedeni burun tıkanıklığı olabilir
    Burun tıkanıklığı kronikleştiğinde vücut bir müddet sonra bundan etkilenecek ve efor kapasitesi düşecektir.Bu durum kişinin spor yapmasını ve seks hayatını kesinlikle negatif olarak etkilemekte ,gün içi aktivitelerde de performans düşüklüğüne neden olmaktadır. Sonuç olarak hem kaliteli bir uyku için, hem sağlıklı ve keyif alınacak bir hayat için, hem de kaliteli ve karizmatik bir konuşma için önce nefes, önce açık bir burun diyoruz.

    İlgili konular ;
    Burun Tıkanıklığı ve Tedavisi

  • Burun Tıkanıklığı ve Tedavisi

    Burun Tıkanıklığı ve Tedavisi

    Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Emre İlhan burundan nefes almanın önemini ve burun tıkanıklığı tedavisini anlattı…

    Op. Dr. Emre İlhan konu ile ilgili yaptığı açıklamada: “Burun, insan sağlığı için çok önemli bir organdır. Sağlıklı bir solunum fonksiyonu ve sağlıklı bir vücut için burundan soluk alıp vermek esastır. Burun sadece havanın girip çıktığı bir organ değildir .Burun nefes alıp verme sırasında havayı nemlendirir, ısıtır, sesimizin bize özgü olmasını sağlar, kulağımızı havalandırır, koku almamızı sağlar.

    Özellikle ülkemiz insanının burun yapısının kemikli olması ve insanların bir çoğunda allerjik hastalıkların sık olması nedeniyle burun tıkanıklığı şikayeti en sık rastladığımız şikayetlerden birisidir. Uzun süren burun tıkanıklığı hastalarında bu problem çözülmediği taktirde çok ciddi sağlık sorunlarına neden olmaktadır.

    Kısaca burun tıkanıklığı hastanın hayat kalitesini ciddi şekilde bozar ve zamanında müdahale edilmediği taktirde ileri sağlık problemlerine sebebiyet verebilir.” dedi ve burun tıkanıklığının sebeplerini açıklayarak, tedavi yöntemlerini anlattı.

    Burun tıkanıklığı sebepleri:

    – Burun kemiğinde kayma (Deviasyon) olması
    – Alt burun etlerinin (konka) büyümesi
    – Burun çatısında daralma(valv daralması)
    – Geniz eti büyümesi
    – Yaygın burun içi polipleri

    Bu sebepler tek tek veya birliktelik göstererek burun tıkanıklığına sebep olur.

    Burun tıkanıklığı olan hasta:

    – Devamlı ağız solunumu yapmak zorunda kalır ; Sık tekrarlayan boğaz enfeksiyonları olur ve müzminleşmiş farenjit gelişir.
    – Horlama ve uyku bozuklukları gelişir.
    – Akciğer ve Kalp problemlerini ağırlaştırır.
    – Sabahları ağız kuruluğu gelişir.
    – Cinsel fonksiyon bozuklukları olur.
    – Psikolojik sorunlar gelişmesine yatkınlık olur.Bu hastalar özellikle sinirli olduklarından yakınırlar.
    – Ses kalitesi bozulur ve burundan konuşma gelişir
    – Çocuklarda geceleri altını ıslatma problemleri olabilir.

    Görüldüğü gibi burun tıkanıklıkları insanın hayat kalitesini ciddi oranda bozmaktadır.

    Burun tıkanıklıklarında yapılan ameliyatlar:

    – Burun kemiği düzeltilmesi(deviasyon ameliyatı)
    – Alt burun etlerinin kısmi olarak alınması(veya radyofrekans uygulaması)
    – Burun çatısının açılması (valv cerrahisi)
    – Estetik burun cerrahisi (Bazı burun tıkanıklıklarının tedavisi burnun dışının da değiştirilmesi ile mümkün olur)
    – Geniz eti alınması (genellikle çocuklarda)
    – Burun içi poliplerinin medikal ve cerrahi tedavisi

    Burun tıkanıklığı olan hastalara ilaç tedavileri ile bir yarar sağlanamadığı taktirde ameliyat gerekir.
    Burun tıkanıklığı ciddi bir sağlık problemidir.Mutlaka tedavi edilmelidir.

    BURUN TIKANIKLIĞI NASIL TEDAVİ EDİLİR?

    BURUN KEMİĞİNDE KAYMA VEYA EĞRİLME (DEVİASYON) ve TEDAVİSİ

    Sıklıkla karşılaşılan burun tıkanıklığı nedenlerinden biri de burun içi kemiğinde kayma veya eğrilme olmasın sonucunda nefes yolunun tıkamasıdır. Burun direği olarak da adlandırılan ve tıp dilinde septum adı verilen bu yapının düzgün olması sağlıklı nefes almanın ilk şartıdır.

    Burun kemiği kayması veya eğrilme olmasının tıptaki adı Septum Deviasyonudur.
    Septum deviasyonunun tedavisi ameliyattır. Septoplasti denilen ameliyatla septumun eğri kısımları çıkarılır , düzeltilir, ve septum orat hatta getirilerek her iki burun pasajının açık olması sağlanır.
    Ameliyat genel ve lokal anestezi ile yapılabilir,bu hastanın ve doktorun seçimine bağlıdır.Ameliyat ortalama 30dk-45dk arası sürer .Ameliyatta hastanın burun içine yeni geliştirilmiş sünger yada silikon tamponlar koyulur. Yeni geliştirilen bu tamponlar sayesinde hastaları en çekindikleri tamponun çekilmesi ağrısız ve oldukça kolay olmaktadır.
    Ameliyattan iki gün sonra hastanın burunundan tamponlar alınır. Ve hasta günlük aktivitelerine devam edebilir.Ameliyat öncesi ve sonrası dikkat edilmesi gereken durumları lütfen doktorunuza danışınız.

    BURUN ETİ (KONKA) BÜYÜMESİ VE TEDAVİSİ

    Burun eti büyümesi burun tıkanıklıklarının çok önemli ve sık karşılaşılan bir sebebidir.Burun içinde alt orta ve üst burun etleri olmak üzere üç adettir.Alt burun etlerinin büyümesinde burun tıkanıklığı gelişirken orta burun etlerinin büyümesinde sık tekrarlayan sinüzit atakları ve kronik sinüzite yatkınlık gelişir.Bu nedenle burun eti büyümelerinde gerekli ilaç tedavilerine rağmen iyileşme sağlanamadığında cerrahi tedaviye başvurulmalıdır.

    Burun eti büyümesinin nedenleri:

    – Alerjik burun eti büyümesi
    – Burun kemiğindeki kaymaya bağlı burun eti büyümesi
    – Burun etlerindeki yapısal bozukluklar

    Burun etlerine uygulanması gereken cerrahi; tahrip edici , ve burun etinin tamamına yönelik değil koruyucu (burun etini saran mukoza adı verilen kılıfı koruyarak) ve kısmi olmalıdır.Bunun nedeni burun eti ve burun etini saran kılıfın burun işlevinde önemli yeri olmasıdır.

    Uygulanan ilaç tedavilerine rağmen iyileşme olmadığı durumlarla cerrahi müdahale gereklidir.Ameliyatlar tam teşekküllü hastanelerde endoskopik yöntemle en son teknikler kullanılarak uygulanmaktadır.Burun eti ameliyatı diğer burun ameliyatları ile birlikte de uygulanabilmektedir.Ayrıca merkezimizde son teknoloji ürünü olan radyofrekansla burun eti küçültülmesi uygulanmaktadır.Bu yöntemle muayenehane şartlarında veya diğer bir burun ameliyatıyla(özellikle estetik burun cerrahisiyle birlikte) aynı anda burun etleri küçültülebilmektedir.Bu uygulama sonrasında hastalarda ciddi derecede ağrı tespit edilmemiş olup ağrı kesiciler yeterli olmaktadır.

    BURUN YAN DUVARI ZAYIFLIĞI (NAZAL VALV DARLIĞI) VE TEDAVİSİ:

    Burnun yan duvarlarında yeterli destek olmaması durumunda hasta nefes alma sırasında burun kanatlarının içeriye çökmesi nedeniyle burundan nefes alamaz.Bu durum doğuştan ve gelişimsel olabileceği gibi geçirilmiş bir ameliyat sonrası da ortaya çıkabilmektedir.Bu hastalar tipik olarak her iki işaret parmağı burun ile yanağın birleştiği yerlere konularak kulaklara doğru hafif açma hareketi yapıldığında çok rahat nefes almaya başlarlar.Buna Cottle manevrası diyoruz ve valv darlıklarının tanısında kullanıyoruz. Nazal valv darlığının tedavisi de ameliyatla olmakta ve burun yan duvarlarının yine burun içinden alınan kıkırdakların uygun yerlere uygun açılar ile yerleştirilmesi ile yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Bu ameliyat septum deviasyonu, burun eti küçültülmesi ve estetik burun cerrahisi ile birlikte aynı anada uygulanabilmektedir.Tek başına yapıldıgında burun üstüne 3-5 gün boyunca bant takılmakta . Burun içinde ise duruma göre değişmekle birlikte 1-2 gün küçük tamponlar konmaktadır.

    GENİZ ETİ BÜYÜMESİ VE TEDAVİSİ:

    Geniz eti büyümesi burnun arkasında bulunan ve vücudun savunma hücrelerini üreterek enfeksyonları önleyen adenoid denilen dokuların büyümesi ve burun arkasını tıkayarak burun tıkanıklığı yaratmasıdır.Bu durum sıklıkla çocuklarda görülmekle birlikte çocuklukta ihmal edilen ve zamanında ameliyat edilmemiş hastalarda erişkin yaşlarda da gözlenebilmektedir.Bu hastalarda horlama, burun tıkanıklığı, burundan konuşma ve sık tekrarlayan sinüzit görülür.Tedavisi genel anestezi altında bu dokunun bulunduğu yerden kazınarak alınmasıdır. Ameliyat yaklaşık 20-30 dk sürer,hasta ameliyattan 1 gün sonra günlük aktivitelerine dönebilir.

    YAYGIN BURUN İÇİ POLİPLERİ VE TEDAVİSİ:

    Bu hastalık genellikle allerji astım ve aspirin duyarlılığı ile birlikte gözlemnenen, burun içinde bilinmeyen bir nedenle üzüm taneciklerine benzeyen içi jel dolu etlerin oluşmasıdır. Bunlar burun tıkanıklığının yanında aynı zamanda sinüzite de neden olmaktadır.Bu durumun tedavisi çok büyük ve yaygın olgularda endoskopik olarak cerrahi uygulanması ve sonrasında sistemik(ağızdan) steroid ve topikal (spray)steroid tedavisidir. Çok yaygın olmayan vakalarda yanlızca spray tedavisi yeterli olabilmektedir. Ameliyat olan olgularda tekrarlayabileceği bilinmelidir.Ameliyat planlanan hastalara ameliyattan önce medikal tedavinin bir süre için uygulanmasının ameliyatın şansını arttırdığı söylenmektedir
    Eğer burun tıkanıklığı probleminiz varsa mutlaka bir KBB uzmanına başvurunuz.

    İlgili Konular ;
    Alerjik rinit’te rhinoligt tedavisi
    Hamilelikte burun tıkanıklığı

  • Yaza veda ederken üst solunum yolu hastalıklarına dikkat

    Yaza veda ederken üst solunum yolu hastalıklarına dikkat

    Yaza veda ederken üst solunum yolu hastalıklarına dikkat | 1Sonbahar ile beraber özellikle anaokulu, kreş, okul gibi çocukların kalabalık olduğu yerlerde üst solunum yolu hastalıkları da daha sık görülüyor. Çoğu zaman soğuk algınlığı grip vakaları ile karıştırılıyor. Oysa ikisi farklı virüs mikropları ile meydana gelen, farklı ama benzer belirtileri olan hastalıklar. Universal Çamlıca Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Asuman Akça, yaza veda ederken üst solunum yolu hastalıkları, dikkat edilmesi gerekenler ve doğru tedavi yöntemleri ile ilgili bilgiler verdi.

    Güneşli, sıcak ve güzel yaz günlerinin sonuna yaklaşırken sonbahar ile beraber özellikle anaokulu, kreş, okul gibi çocukların kalabalık olduğu yerlerde üst solunum yolu hastalıklarının da sık görüldüğü bir gerçek. Üst solunum yolu enfeksiyonları aynı zamanda çocuklarda en sık rastlanan hastalıklar.

    Universal Çamlıca Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Asuman Akça öncelikle hastalıkla ilgili şu tanımı yapıyor:

    Gırtlakta bulunan ses tellerimizi sınır olarak alacak olursak, bu bölgenin altı, alt solunum yollarını teşkil eder, üst kısım ise üst solunum yollarını kapsar. Buraya açılan sinüsler ve orta kulak boşluğu ile birlikte yutak, bademcikler ve geniz dokusu hep bu bölge sınırları içindedir. İşte bu bölgenin çeşitli mikroorganizmalar virüs veya bakteri vs ile meydana gelen hastalıklarına üst solunum yolu enfeksiyonları diyoruz ki en sık nedeni virüs dediğimiz mikroplar, daha az sıklıkla çocuklarda sık duyulan beta bakterisi gibi bakterilerdir. Akut yani birdenbire oluşan soğuk algınlığı veya halk dilinde nezle, grip, bademcik ve yutak enfeksiyonu, sinüzit, kulak iltihabı gibi hastalıkları güz mevsiminden itibaren sık görmekteyiz.

    Çoğu zaman soğuk algınlığı tablosunun gerçek griple karıştırıldığına dikkat çeken Dr. Asuman Akça bunların farklı virüs mikropları ile meydana gelen, farklı ama bazıları benzer belirtileri olan iki hastalık olduğunu belirtiyor. Akça, soğuk algınlığı ile ilgili şu bilgileri verdi:

    Soğuk algınlığına neden olabilecek yaklaşık 200 ayrı virüs mevcuttur ancak bunlar içinde en sık rhinovirüsler soğuk algınlığına neden olur (nadiren bazı bakteriler de aynı tabloyu ortaya çıkarabilirler). Rhinovirüsler akut bir şekilde en sık sonbahar ve kış aylarında çocukları oldukça sık (bir kış sezonunda 5- 8 kez) hastalandırır. Hatta üst solunum yolu enfeksiyonu denince hep bu tablo akla gelir çünkü en sık görülen akut solunum yolu hastalığı budur. Sıklıkla burun tıkanıklığı, burunda sulu şeffaf akıntı, hapşırık, bazen hafif ateş boğazda yanma ve öksürük gibi bulgularla başlar. Sağlıklı olan ve alta yatan bir hastalığın bulunmadığı çocuklarda soğuk algınlığı genellikle problemsiz seyreder, ancak küçük bebekler burun tıkanıklığı nedeniyle huzursuzdur. Beslenme bozulur, hatta nadiren solunum sıkıntısı görülebilir. Buna hastalık nedeniyle iştahsızlık ve geceleri uyuyamama da eklenince annelerin de huzuru kaçar. 3- 4 gün sonra burun akıntısı koyulaşır.

    Yaza veda ederken üst solunum yolu hastalıklarına dikkat | 2Gereksiz antibiyotik kullanmamak gerekir

    Universal Çamlıca Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Asuman Akça, soğuk algınlığı durumlarında gerek görülmedikçe antibiyotik kullanılmaması gerektiğini özellikle belirterek şunları söyledi:

    Soğuk algınlığında ateş varsa genellikle üç günde düşer, özel bir tedavi gerektirmeden bir haftada iyileşme oranı çok yüksektir. Nadiren bazı bronşial aşırı duyarlılığı olan, alerjik ve hassas çocuklarda hışıltılı öksürüğe neden olarak astım gibi bir tablo oluşturabilirse de, bu durum çok sık görülmez (Halk arasında ‘nezlesi göğsüne indi’, tabiri bu durumu iyi yansıtmaktadır). Üç gün sonra tekrar ateş olursa kulak iltihabı, bronşit, zatürree gibi durumlar aranır, bu tür komplikasyonlar olmadıkça antibiyotiklerin nezlede asla yeri yoktur. Gereksiz antibiyotik kullanımı hem dirençli bakterilerin oluşmasına neden olacak hem de komplikasyonları oluşmadan önlemek gibi bir durum yaratmayacaktır. Gereksiz ilaç kullanımının milli servet kaybı ve çocuğun vücuduna olan yan etkileri ve bağırsak, yutak gibi yerlerde bulunan çok faydalı probiyotik bakterileri yok etme gibi olumsuz durumlara yol açtığı da akıldan çıkarılmamalıdır. Koyulaşan burun akıntıları ve öksürük telaşa ve yine antibiyotiğe başvurmak gibi bir hataya yol açabilmektedir. 7- 10 günden fazla süren koyu akıntı, 10 günden fazla ve artan öksürük ve ateşin tekrarlaması durumunda ancak doktor antibiyotik başlayacaktır. Tedavide burun açıklığını sağlamak amacıyla serum fizyolojikli damlalar çok abartmadan ve beslenmeden 15- 20 dakika önce kullanılabilir, alınan sıvıyı artırmak, ateş varsa ateş düşürücü kullanmak yeterli olur. Ev ortamında sigara içilmemeli, odanın nemi uygun olmalıdır.

    Grip, soğuk algınlığı ile karıştırılmamalı

    Universal Çamlıca Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Asuman Akça, gribin de soğuk algınlığı gibi başladığını belirterek, iki hastalık arasındaki farklılıkları belirginleştirmek amacıyla şu bilgileri verdi:

    “Grip, tıp dilindeki adıyla influenza, influenza virüslerince oluşturulur, üst solunum yollarında başlayıp, özellikle yüksek risk gruplarında (akciğer hastaları, astım, müzmin bronşit ve kalp rahatsızlığı olan hastalar, müzmin böbrek hastaları, bağışıklık sistemi baskılanmış hastalar, AIDS, kanser, organ nakli yapılmış kişiler, şeker hastaları, üç ayın üstündeki gebeler, altı ayın üstündeki bebekler, yüksek riskli hastalarla temasta olan kişiler) daha sık olmak üzere alt solunum yollarını da hastalandırarak bronşit ve zatürre yapabilir. Toplumsal ve bazen kıtalar arası salgınlara neden olabilen bir hastalıktır. Soğuk algınlığı gibi akut başlar ama yüksek ateş, baş ağrısı ,belirgin bir yorgunluk hissi, üşüme, titreme, en tipik özelliklerinden biri olan yaygın kas ağrıları ve gittikçe artan öksürük gibi bulgularla seyreden çok daha ağır bir tablodur.

    Soğuk algınlığından farklı olarak aşısı olan bir hastalıktır. En sıklıkla a ve b tipi influenza virüsleri tabloyu meydana getirir. Kalabalık yaşam (kışla, kreş, okul, iş merkezleri, hastane ve sağlık birimleri gibi) bulaşmayı hem kolaylaştırır hem de arttırır.

    Gripten korunma ve tedavi konusunda bilinçlenmek önemli

    Riskli gruplar ve sağlık çalışanlarının mevsimlik grip aşısı olmaları, gribe karşı korunmak açısından önem taşıyor. Aşı için en uygun zaman ise Eylül –Ekim ayları. Hastalık enfeksiyonu alan kişilerden solunum yolu ve direkt temasla geçer ve kuluçka süresi 2- 3 gündür. Çoğu zaman yatak istirahatine gerek duyulur, bu da iş gücü kaybı ve okul devamsızlığına neden olur. Yine soğuk algınlığından farklı olarak hastalık seyri esnasında sinüzit, kulak iltihabı, zatürre ve bronşit gibi komplikasyonlar daha çok görülebilir ve ayakta değil genellikle yatarak atlatılır. Sağlıklı kişilerde bir haftada geçirilir. Soğuk algınlığı gibi, viral bir hastalık olduğundan bunda da gerekmedikçe antibiyotik kullanılmaz .

    Yatak istirahati ve bol sıvı, taze meyve ve uygun besin desteği, gerektiğinde doktor tarafından önerilmişse öksürük ilaçları, ateş varsa ateş düşürücüler, gerçekten gerekli ise ve komplikasyon varsa hekim tavsiyesi ile uygun antibiyotikler gibi ilaçlar kullanılabilir. Her iki hastalık da bir kış sezonu boyunca sık görülebilir ve özellikle soğuk algınlığı birden fazla kez geçirilebilir. Çünkü ikisi de kalıcı bir bağışıklık oluşturmaz. Bulaşmayı önlemek için el yıkamaya özen göstermek etkili bir yöntemdir. Bebekleri en az bir yıl anne sütü ile beslemek, odaları sık havalandırmak, sigaraya asla izin vermemek, yaz aylarında çocukların deniz ve güneşten azami faydalanmasını sağlamak, Omega 3 desteği (balık yağı), kefir, doğal ve katkısız beslenme ve yetişkin çocuklara spor yaptırmak gibi önlemler, her iki hastalıktan korunmayı ya da çok hafif atlatmayı mümkün kılabilir.

    Universal Hastaneler Grubu Hakkında

    Kurulduğu 1974 yılından bu yana büyüyerek gelişen Universal Hastaneler Grubu, 1,500’e ulaşan yatak kapasitesine sahip genel ve branş (onkoloji) hastaneleriyle, Türkiye’nin en büyük özel hastane zincirlerinden biridir.

    Universal Hastaneler Grubu, aralarında onkoloji, karaciğer ve böbrek nakli, tüp bebek, kardiyoloji ve kalp cerrahisi, beyin cerrahisi ve ortopedi gibi branşlarının da olduğu geniş bir hizmet yelpazesiyle dünya standartlarında, kaliteli, güvenilir ve en üst düzeyde sağlık hizmeti sunmaktadır.

    Grup halen, İstanbul’da Taksim Alman, Çamlıca, İtalyan, Aksaray ve Kadıköy hastaneleri olmak üzere beş, ülke genelinde Bodrum, Bursa, Diyarbakır, İzmir, Karabük, Konya Ereğli, Manisa, Malatya ve yurt dışında ise Arnavutluk-Tiran’da olmak üzere toplam 14 hastaneyle faaliyet göstermektedir.

  • GNC Türkiye’den yeni bir dünya markası Dr. Hauschka

    GNC Türkiye'den yeni bir dünya markası Dr. Hauschka | 3Türkiye’de ‘iyi yaşam’ konseptiyle perakende sektöründe büyümesini sürdüren
    GNC Türkiye, yeni bir dünya markasını Türkiye’ye taşıyor. Organik kozmetik ürün pazarının önde gelen markalarından Dr. Hauschka, GNC Türkiye mağazalarında satışa sunuluyor.

    Türkiye’deki ilk ve tek perakende beslenme destek ürünleri şirketi GNC, başarısı tüm dünyada kanıtlanmış, cildin kendi kendini yenileme gücünü destekleyen ve organik bileşenlerden oluşmuş yüzde 100 doğal, organik kozmetik markası Dr. Hauschka Skin Care’i Türk tüketicisiyle buluşturuyor.

    Türkiye’de açıldığı ilk günden bu yana ‘iyi yaşam’ konseptiyle büyümesini sürdüren GNC Türkiye’nin Çırağan Sarayı’nda düzenlediği Dr. Hauschka Türkiye Lansmanı GNC Türkiye Pazarlama Direktörü Burçak Dikmen, Dr. Hauschka Kurum Sözcüsü Inka Bihler Schwarz, GNC Türkiye Satış Direktörü Engin Deniz Acemoğlu ve Dr. Hauschka Marka Yöneticisi Özge Calay’ın katılımıyla gerçekleşti.

    Kozmetik alanında 50 yıldan bu yana tüm dünyada adından sıkça söz ettiren Dr. Hauschka markasıyla Türkiye’deki organik ürün pazarına iddialı bir giriş yapan GNC Türkiye; doğal vitamin, mineral ve bitkisel ürünleri ile farklılığını öne çıkartıyor.

    Mevcut ürün çeşitliliğinin yanı sıra, Türk tüketicisine sunduğu yeni kategoriler ve ürünlerle farklılığını ortaya koyan GNC, kozmetik alanında, felsefesi ve üretimi ile kendisine yakın bulduğu Dr. Hauschka’yla, organik tarımın önemine de dikkat çekiyor.

    Arka bahçeden güzelliğe giden yol

    Alman şirketi WALA tarafından geliştirilen ve Almanya’da üretilen Dr. Hauschka, felsefesi ve üretim şekli ile ayrılıyor. Üretimi 1950’li yıllarda WALA’nın kendi bahçıvanlarının şirketin arka bahçesinde biyodinamik metodlar kullanarak bitki yetiştirmesiyle başlıyor ve şu an 4,5 hektardan daha geniş bir alanda WALA ürünlerinin üretiminde kullanılmak üzere 150’den fazla farklı medikal bitki yetiştiriliyor. Doğadan gelen bileşenler, özenle seçilmiş medikal özellikli organik ve biyodinamik olarak yetiştirilmiş bitkiler ve özel üretim konsepti Dr.Hauschka’nın özel cilt bakımı serilerinin temelini oluşturuyor.
    WALA’nın kurucusu Dr.Rudolf Hauschka’nın “Ritim hayatı taşır.” felsefesinden yola çıkarak 1960 yılında üretiminine başladığı Dr. Hauschka Skin Care, özel üretim prosesleri ile medikal özellikli bitkilerden, alkol kullanılmaksızın bozulmadan kalabilen su bazlı özütlerin elde edilmesiyle oluşturuluyor. Sağlıklı yaşamın sırrının hayatın ‘ritmi’nde olduğu görüşünden yola çıkan uzmanlar; kozmetik dünyasında bir devrim niteliği taşıyan Dr. Hauschka’nın başarısının da, bu ritmik proseslerden geldiğini dile getiriyor.

    GNC’nin Türk tüketicisiyle buluşturduğu bu özel kozmetik markası Dr. Hauschka’nın Türkiye lansmanı için ülkemize gelen Dr. Hauschka Kurum Sözcüsü Inka Bihler Schwarz konuşmasına Dr. Hauschka markasının doğuşu, kurucuları Dr. Rudolf Hauschka ve Estetisyen Elizabeth Sigmund’un bir araya gelişi ve marka felsefesinin ortaya çıkışını anlatarak başladı.

    Dr. Hauschka ürünlerinin farkını yaratan özel üretim prosesinden de bahseden Inka Bihler Schwarz: “Özenle seçilmiş hammadde kaynakları, organik ve biyodinamik tarımla üretilen bitkiler ve markanın ‘Ritim Hayatı Taşır’ felsefesiyle gelişen ritmik üretim prosesi, markamızın en önemli farkını ortaya koyan unsurlar olarak dikkat çekici. Dr. Hauschka’nın hammaddesi, aralarında Isparta’nın da yer aldığı dünyanın her tarafından, cildin ritmine en uygun bitkilerin ve özlerin bulunabileceği en kaliteli bahçelerden temin ediliyor” dedi. Schwarz sunumunda ayrıca, Dr. Hauschka ürün gamında yer alan yüz ve vücut bakım ürünlerinden, olgun ciltler için geliştirilen yenileyici ve dekoratif kozmetik serilerine ve Medline ağız sağlığı ürün gruplarına yer verdi.

    GNC Türkiye’nin Dr. Hauschka tanıtım toplantısında söz alan GNC Pazarlama Direktörü Burçak Dikmende GNC Türkiye’nin dünden bugüne geldiği yeri anlattığı konuşmasında son iki yılda pazarda yüzde 20 oranında büyüdüklerini ve 17 ile yayılan 60 mağazayla sağlıklı yaşama destek verdiklerini sözlerine ekledi. .

    GNC Türkiye’nin önümüzdeki dönemde organik ürünlere ağırlık vereceğini belirten Burçak Dikmen; Mega Tea ile başlayan organik ürün segmentinin Avrupa’nın tanınmış organik kozmetik markası Dr.Hauschka ile daha da çeşitleneceğinin altını çizdi.

    Dikmen: “Türk tüketicisine her zaman yeni kategori ve ürünlerle ulaşmayı ilke edindik. Bugün Türkiye lansmanını yaptığımız Dr. Hauschka da bu özel ürünlerden bir tanesi. 50 yıllık bir başarı öyküsüne sahip olan marka, gerek felsefesi gerekse üretim şekliyle, GNC ile çok ortak noktalar barındırıyor” dedi. Organik tarımın önemine de değinen Dikmen, bu felsefeye hizmet eden yeni ürünleri bünyelerine katmaya devam edeceklerini dile getirdi. Dikmen: “Bugün olduğu gibi bundan sonra da farklı organik ürünlerimizi ‘İyi Yaşam’ konseptine inanan, sağlıklı ve kaliteli yaşamı sevenlerle buluşturmaya devam edeceğiz” dedi.

    Hayatın ritmini yakalamaya fırsat veren 40 ürün

    Dr. Hauschka Skin Care ürünlerine benzersiz kalitesini veren bileşenleri arasında: badem yağı, avokado yağı ve jojoba yağı gibi yüksek kaliteli bitki yağlarından; balmumu, kandelilla ve gül mumu gibi doğal mumlara; çoban gülü, latin çiçegi ve papatya gibi cildi besleyen medikal özellikli bitkilerden; lavanta yağı, gül yağı, limon yağı gibi doğal yağ özlerine kadar pek çok çeşit bulunuyor; temizleme ürünlerinden, güçlendirme ve canlandırmaya; özel bakım ürünlerinden, yoğun bakım kremlerine, maskelere; vücut bakımından yağlara kadar toplam 40 ürün Dr. Hauschka Skin Care serisi GNC Türkiye’nin 60 mağazası ve işbirliği yaptığı 224 bayi eczaneden kaliteli yaşamı tercih edenlere ulaşacak. GNC Türkiye ayrıca tüketicilere bilgi paylaşımı platformu olarak da önemli bir kanal konumunda bulunan www.gnc.com.tr internet sitesi üzerinden online alışveriş imkanı da sunuyor. www.drhauschka.com.tr sitesi üzerinden de Dr. Hauschka markasıyla ilgili tüm bilgilere ulaşılabiliyor.

    Dr. Hauschka Skin Care ürünleri sahip olduğu sertifikalar ve bugüne kadar aldığı ödülleriyle de dikkat çeken bir marka. Dr. Hauschka ürünleri; doğal kozmetik ürünlerini sertifikalandıran BDIH amblemine sahip. Doğal ve organik kozmetikler için uluslararası bir onaylama kurumu olan NaTrue ise Dr.Hauschka ürünleri için yeni bir gelişme. Yüksek kalitede en iyi ürünlerin sunulduğunu tüm şeffaflığıyla göstermenin bir yolu olan NaTrue amblemi de Dr.Hauschka ürünlerinde bulunuyor.

    GNC Türkiye Hakkında:
    Amerika Birleşik Devletleri’nin önde gelen doğal vitamin, mineral ve bitkisel ürün üretim, pazarlama ve dağıtım firmalarından biri olan GNC Türkiye, ülkemizdeki faaliyetlerini 1994 yılından beri sürdürüyor. 1998 yılında Nişantaşı’nda açılan ilk mağazasının ardından Ankara Karum ve İstanbul Şaşkınbakkal mağazalarının ardından bugün toplam 60 satış noktası ve online satış mağazasıyla hizmet veriyor. Sağlığın korunmasına yardımcı, kişisel gereksinimler göz önüne alınarak hazırlanmış vitamin, mineral karışımlarını bitkisel ve sporcu destek ürünlerini konusunda uzman danışmanlar eşliğinde kullanıcılarıyla buluşturan GNC’nin tüm ürünleri Amerikan Sağlık Örgütü FDA (Food & Drug Administration) tarafından kabul edilen RDA (Recommended Daily Allowance) standartları referans alınarak üretiliyor. GNC Türkiye de ülkemizin RDA (Recommended Daily Allowance) standartlarını referans alarak uygun ürünleri portföyüne katıyor ve tüketiciye sunuyor.

    FACE CARE SERİSİ ÜRÜNLER

    Dr.Hauschka Clarifying Toner
    Temizleme Toniği

    Clarifying Toneryağ içermeyen temel bir bakım ürünüdür. Bu özel tonik sadece cildi canlandırma amaçlı değildir. Yağlı ve problemli ciltlerde temel sorunların giderilmesine de yardım eder, fazla yağ üretimini baskılar ve cildin kendi kendini yenileme mekanizmasını destekler. Temel bileşenlerinden aynısefa çiçeği ve çoban gülü bitkileri akneli ciltlerin kullanımı için de bu ürünü uygun kılar. Güvercin ağacı yağ salgılanmasının düzenlenmesinde etkilidir. At kestanesi ise kızarıklık ve hassasiyet oluşumunu önler.

    Dr.Hauschka Cleansing Cream
    Temizleme Kremi

    Organik olarak yetiştirilmiş, tatlı badem ve etkin bitki özleri (aynısefa, güvercin ağacı, sarıkantaron) içermektedir. Cildin doğal hidrolipit tabakasını koruyarak hassas bir temizleme sağlar. Cildin kendi kendini temizleme özelliklerini uyararak siyah nokta oluşumunu önler. Yüzey aktif madde içermez. Tüm cilt tipleri için uygundur. Cildi yumuşak ve pürüzsüz hale getirir, ölü hücre üretimini normale döndürür. İçeriğindeki sarı kantaron cildi yatıştırıcı özelliğe sahiptir. Kalıcı nemlendirme etkisiyle günlük temizleyiciler arasında fark yaratır.

    Dr.Hauschka Cleansing Milk
    Temizleme Sütü ve Makyaj Temizleyicisi

    Makyaj temizleyici olarak tercih edilir. Göz çevresindeki hassas cilt için de kullanımı uygundur. Günlük yüz temizleyici olarak da kullanılır. Tüm cilt tipleri için uygundur. Özellikle cildi çok hassas kişiler için temizleyici olarak tercih edilebilir. Cildin doğal hidrolipit tabakasına zarar vermez. Badem yağı, jojoba yağı, kayısı çekirdeği yağı sayesinde lipit tabakanın oluşumuna destek sağlar. Cleansing Milk ile tıraş da olunabildiği için tüm dünyada erkekler arasında da çok tercih edilen bir üründür.

    Dr.Hauschka Daily Revitalizing Eye Cream
    Günlük Canlandırıcı Göz Çevresi Kremi

    Tüm cilt tipleri için uygun, hızlı emilen bir nemlendiricidir. Erken yaşta kırışıklık oluşumuna meyilli ciltlerde bu hafif krem tercih edilebilir. Tazeleyici, yatıştırıcı ve kırışıklık oluşumunu engellemeye yardımcı olarak kullanılabilir. Oftalmolojik ve dermatolojik olarak test edilmiştir. Kontakt lens kullananlar için uygundur.

    Dr.Hauschka Eye Solace
    Göz Solüsyonu

    Kontakt lens kullanan, sürekli bilgisayar başında çalışan, saman nezlesi / polen alerjisi şikayetleri sık görülen, ağlama, uykusuzluk, dumanlı hava, aşırı güneş ışığı, migren gibi nedenlerle gözlerinde hassasiyet oluşan kişiler için idealdir. Göz kızarıklıkları ve gözaltı şişkinliklerini azaltmak için yardımcı olur. Yorgun, gerilmiş ve tahriş olmuş gözleri hızlı bir şekilde canlandırır. Gevşemiş göz kapakları ve göz çevresindeki gevşemiş cildi güçlendirmek için destektir. Gözotunun antimikrobiyal etkisi gözü dış etkenlerden korurken, rezene, papatya ve çay rahatlatıcı etki gösterir.

    Dr. Hauschka Facial Toner
    Yüz Toniği

    Normal, kuru ve hassas ciltler ve yenilenmeye ihtiyaç duyan ciltler için kullanıma uygundur. Cilt fonksiyonları üzerinde genel bir destekleyici ve uyarıcı etkiye sahip olduğundan yağsız temel gece bakımı olarak yeterlidir. Sadece canlandırıcı etki değil aynı zamanda nem kazanımına da destek olur.
    Çoban gülü cildin nemini korurken aynı zamanda cildi yenilemeye de yardımcı olur. Erkeklerde tıraştan sonra kullanımı önerilir böylece cilt güçlenir, canlanır.

    Dr.Hauschka Lip Balm
    Dudak Balsamı

    Zor ilkim şartlarında, yoğun kış koşullarında dudaklar için yoğun koruma Lip Balm ile sağlanır. Kuru ve çatlamış dudakları yeniler ve bakım yapar.Kuruluktan kaynaklanan dudak çevresindeki ince çizgilerin ve kırışıklıkların oluşmasını engellemek için dudak çevresine maske olarak da kullanılabilir. İçeriğindeki bal mumu çevresel koşullara karşı kalkan görevi yapar. İpek tozu çatlamış dudaklara ipeksi bir görünüş kazandırır.

    Dr.Hauschka Lip Care Stick
    Dudak Bakımı İçin Stik

    Shea yağı, balmumu, kuşburnu, kayısı çekirdeği yağı ve havuç içeren Dr.Hauschka Lip Care Stick, içeriğindeki altı farklı bakım mumu ile zengin bir dudak bakım ürünüdür. Dudakları yoğun bir şekilde nemlendirir ve bitki mumları sayesinde güneşten korumaya yardımcı olur. Stresli çevresel koşullara karşı koruma sağlar. Dudakların kurumasını ve çatlamasını önler. İçeriğindeki havuç ise dudakların solgun görünümünü giderir.

    Dr.Hauschka Pure Care Cover Stick 01/02
    Kapatıcı Stik

    Çay çiçeği, çay ağacı, aynisefa çiçeği, çoban gülü gibi özenle seçilmiş organik bitkilerden oluşan Pure Care Cover Stick 01, farklı renk tonuyla, cilt pürüzlerini gizlemeye yardımcı, kapatıcı ve renklendirici bir üründür. İçeriğindeki anti-inflamatuar bitkiler sayesinde aknelerin yayılmasını engellemeye yardımcı olur. Göz çevresindeki hassas cilt için uygun, cildin nem dengesini bozmayan bir kapatıcıdır. Ürünün daha koyu tonu Pure Care Cover Stick 02’dir.

    Dr.Hauschka Quince Day Cream
    Ayva İçerikli Gündüz Kremi

    Koruyucu ve nemlendirici gündüz kremidir.Ayvadaki doğal mumsu yapı cildi dış etkenlere karşı korur. Çevresel koşullardan çabuk etkilenen ciltlere öncelikle tavsiye edilir. Özellikle kış aylarında tek başına veya diğer nemlendirici kremlere ek olarak kullanılabilir. Yağlı tabaka bırakmaz.

    Dr.Hauschka Rejuvenating Mask
    Yenileyici Maske

    Cildin yenilenme sürecini destekleyen Dr.Hauschka Rejuvenating Mask cildin hızlı ve görülür biçimde yenilenmesini ve sıkılaşmasına yardımcı olur. Aynı zamanda gözeneklerin elastikiyetini yeniden kazanmasına destek olur. İçeriğindeki ayva, hodan, papatya ile nem dengesini sağlar. Propolis de içeren bu özel formul hasar görmüş ciltleri onarmaya yardımcı olur. Tüm cilt tipleri için uygundur. Kılcal damarları çatlamış ciltlerde yatıştırıcı olarak kullanılabilir.

    Dr.Hauschka Rhythmic Conditioner Sensitive
    Ritmik Hassas Bakım Ampulleri

    Dr.Hauschka Rhythmic Conditione Sensitive özellikle hassas ciltler için geliştirilmiş, kılcal damarları yüzeye yakın, damar çatlakları oluşmuş, çabuk kızaran ciltler için idealdir. Kızarıklıkların gözle görülür bir biçimde azalmasına ve damarların güçlenerek cildin daha yumuşak ve esnek bir forma kavuşmasına destek olur. Dr.Hauschka Rhythmic Conditioner Sensitive güneş yanıklarında cildi serinletip yanma hissini azaltmak için ve zarar görmüş cildi onarmak için de güvenle kullanılabilir.Tüm cilt tiplerinde 28 günlük bir kür halinde kullanılarak cildin doğal aktivitesini uyaran Dr.Hauschka Rhythmic Conditioner Sensitive içeriğindeki meşe kabuğu özütü ve inci tozu ile cildimizin doğal kalkan özelliğini arttırır.

    Dr.Hauschka Rhythmic Night Conditioner
    Ritmik Gece Bakım Ampuller

    Gül, ayçiçeği, beyaz zambak, aloe, hatmi, çoban gülü, güvercin ağacı içeren yoğun bakım ampulleri gümüş, bal ve arı sütü ile zenginleştirilmiştir. Kuru, normal ve yağlı ciltler için uygun olan bu yoğun bakım ürünü cildin sağlıklı bir şekilde yenilenmesini teşvik eder. Mevsim geçişlerinde ve özellikle stresli dönemlerin ardından cildi canlandırmak ve sıkılaştırmak için kullanılır. Bu su bazlı özel bakım ampulleri doğadan gelen güçle cildin kendi işleyişini ve özel ritmini destekler. Dr.Hauschka Rhythmic Night Conditioner’ı cildimizin yenilenme döngüsüyle uyumlu olarak senede birkaç kez 28 günlük kürler halinde kullanılması önerilir.

    Dr.Hauschka Rose Day Cream
    Gül İçerikli Gündüz Kremi

    İçeriğindeki çeşitli güllerden oluşan gül özütü, hatmi, kuşburnu, sarı kantaron, balmumu, shea yağı ve gül mumundan oluşan Rose Day Cream cildin kendini yenilemesini sağlayan, pul pul dökülme ve ölü hücreleri azaltmak için kullanılan gül içeriği yoğun bir nemlendiricidir. Cilde yumuşaklık ve kadifemsi bir his verir ve hızlı bir şekilde emilime sahiptir. Yağ ve nem dengesinin optimal düzenine kavuşmasına yardımcı olur. İçeriğindeki kuşburnu sayesinde kızarıklığa eğilimli hassas ciltlerin direncini arttırır. Kuru, yıpranmış, zarar görmüş cildin onarımına destek olur.

    Dr.Hauschka Regenerating Day Cream
    Yenileyici Gündüz Kremi

    İsoflavanlarca zengin kırmızı yonca, silikanın doğadaki en yaygın kaynaklarından biri olan atkuyruğu otu, bol miktarda vitamin içeren barbabos kirazı, kremsi yapı kazandıran kalanşo bitkisiyle harmanlanınca cildin kendini yenilemesini destekleyen Dr.Hauschka Regenerating Day Cream doğdu. Dr.Hauschka Regenerating Day Cream besleyici bitkisel yağlar da içerir. Bunlardan bazıları ahududu, shea ve avokadodur. Kırışıklık oluşumu artan, ilgi isteyen kuru, olgun, donuk veya hassas cilt tipleri için idealdir. Cildin kendini yenileme gücünü destekleyerek cildin gerginleşmesine yardımcı olur. Kuruluğun sebep olduğu kırışıklıkları ve ince çizgileri azaltır, kızarıklıkları yatıştırır. Zengin içerik ve kremdi kıvamlı olması sayesinde kolay emilir.

    Dr.Hauschka Regenerating Serum
    Yenileyici Serum

    Regenerating Serum olgun ciltlerde gün içinde gittikçe artan kuruluğun ve hassasiyetin geri gelmesini engelleyip gün boyu cildin ihtiyacı olan nemi sağlar. Böylece cildinizi daha taze ve daha sıkı hissedersiniz. Cilt fonksiyonlarını güçlendirir. Kızarıklıkları giderir, hassas cildi yatıştırır. Nem dengesini sağlayan ayva, isoflavonlarca zengin kırmızı yonca ve yonca balı etkili formulasyonu oluşturan bitkilerden yalnızca birkaçıdır.

    Dr.Hauschka Intensive Treatment 02
    Yoğun Bakım Toniği 02

    Özellikle akneli ciltler için geliştirilmiştir. 25 yaş üstü kişilerde aknenin oluşmasını engellemeye yardımcı olur. Cildi arındırır, yatıştırır ve dengeler. İçeriğindeki hindiba, yer fesleğeni, güvercin ağacı ve Bad Bentheim kaplıcasından getirilen doğal jeotermal su sayesinde enflamasyonu azaltmaya yardımcı olmak için hızla etki eder.

    Dr.Hauschka Intensive Treatment 04
    Yoğun Bakım Toniği 04

    Dr.Hauschka Intensive Treatment 04 canlandırıcı özellikte değerli taşlardan olan kehribar ve mavi turmalin, yenileyici özelliğiyle altın, nem dengesini sağlayan bitkilerden hatmi, ak zambak, güçlendirici gingko ve zeytin yaprakları, sandal ağacı suyu, arı sütü ve BadBentheim kaplıcalarından doğal kaynak suyu içerir. 40 yaş üzeri olgun ciltlerin ihtiyaçlarına göre tasarlanmış olan Dr.Hauschka Intensive Treatment 04 dengesini yitiren cildi normalleştirmek için uyarıcı sinyaller gönderir. Pürüzsüzleştirir, canlandırır, nemlendirir. Kuruluğun neden olduğu çizgileri önler. Cildin yapılandırıcı, yenileyici gücünün yeniden ortaya çıkması için destek olur.

    Dr.Hauschka Intensive Treatment 05
    Yoğun Bakım Toniği 05

    Yağ içermeyen Dr.Hauschka Intensive Treatment 05, menopoz döneminde lekelere ve pigmentasyona maruz kalması muhtemel cildimizin ihtiyaçlarına yönelik olarak geliştirilmiştir. Intensive Treatment 05 cildin kendini yenilemesine yardımcı olurken, aynı zamanda güçlenmesini de destekler. Intensive Treatment 05’in içeriği doğanın çeşitli hazinelerini bir araya getirmektedir. İçeriğindeki argentit, kırmızı yakut, gibi değerli mineraller, hayıt, karayılan otu, gül gibi özenle seçilmiş bitkilerle hormonal değişimden kaynaklanan ciltteki kahverengi lekeleri ve sıcak basmalarından kaynaklanan kızarıklığı engellemeye yardımcıdır.

    Dr.Hauschka Normalizing Day Oil
    Normalleştirici Gündüz Yağı

    Bitkisel yağların eşsiz bir kombinasyonu olan Dr.Hauschka Normalizing Day Oil cildinizin yağ üretimini dengelemeye ve aşırı sebum üretimini normalleştirmeye destek olur. Geniş gözenekli, yağlı ve lekeli ciltlerin düzenlenmesi için kullanılan gündüz bakım ürünüdür. Cildi yatıştırır ve yumuşak hale getirir. Hızlı bir şekilde emilir ve ciltte yağ kalıntısı bırakmaz. Yağlı ve lekeli ciltlerin benzerlik yasasını temel alarak onarımına yardımcı olur. Benzerlik yasasına göre, dışarıdan cilde yağ verildikçe yağ bezleri kendi yağ üretimlerini azaltır.

    Dr.Hauschka Moisturizing Day Cream
    Nemlendirici Gündüz Kremi

    Kuru, nemi azalmış, solgun ciltler için kullanılan Moisturizing Day Cream, cildin nem ve yağ üretimini aktive eder. Likit ve hızlı emilen yapısıyla kullanımı kolaydır. Cildin yağ-nem dengesinin düzenlenmesinde ve cildi canlandırma da etkindir. Karma ciltler için Normalizing Day Oil ile karıştırılarak kullanılması önerilir.

    Dr.Hauschka Cleansing Clay Mask
    Temizleyici Kil Maskesi

    Lösten (tıbbi kil), latin çiçeği ve güvercin ağacının kombinasyonu ile Dr.Hauschka Cleansing Clay Mask derin temizleme için geliştirilmiş bir maskedir. Yağlı, akne oluşumuna meyilli, problemli cilt tipleri için idealdir. Ölü hücreleri ve atık maddeleri aktif şekilde emerek cildin üzerindeki yükü hafifletir. Derin temizlemeyle cilt, derin bir nefes alır. Cilt pürüzsüzleşir. Yatıştırıcı ve yenileyici özelliği ile ciltte oluşan kızarıklık, akne oluşumu ve tahrişlerle mücadele edilmesine yardımcı olur.

    Dr.Hauschka Regenerating Eye Cream
    Yenileyici Gündüz

    Olgun ciltler için geliştirilmiş, yüksek kaliteli, doğal bir içeriğe sahip bu göz bakım kremi, doğal fonksiyonları uyararak, cildin kendini yenileme sürecini destekler. İçeriğinde bulunan dokuz etkin bitki ile göz bölgesi için gerekli yoğun bakım ve koruma sağlanır. Hodan tohumundan elde edilen değerli yağ, nemlendirici ayva tohumu özütü ve arıtıcı özellikli huş ağacı yaprakları, cildin nem düzeyini dengeleyerek, göz çevresindeki kuru bölgeler üzerinde etki gösterir. Silis içeren at kuyruğu otu bağdokuları güçlendirip sıkılaştırırken, A ve E vitaminleri açısından zengin barbados kirazı özütü ve yabani iğde yağı içerdiği antioksidanlarla koruma sağlar.

    Dr.Hauschka Regenerating Neck&Decollete Cream
    Yenileyici Boyun ve Dekolte Kremi

    Dr.Hauschka Regenerating Neck and Décolleté Cream olgun ciltlerde boyun ve dekolte bölgesinin ihtiyaçlarına yönelik olarak geliştirilmiştir. En kaliteli doğal bileşenlerden elde edilen bu yoğun bakım kremi, cildin doğal fonksiyonları üzerinde uyarıcı etki göstererek, cildin kendini yenileme sürecini destekler. Ürün içeriğinde bulunan silis yönünden zengin atkuyruğu otu, bağdokuların sıkılaşıp güçlenmesine yardımcı olur. Nem-dengeleyici özellikli hatmi özütü, huş ağacı yaprakları ve izoflavon açısından zengin bir bitki olan kızıl yonca, cildin nem kazanarak güçlenmesine destek olan harikulade bir birleşim oluşturur. Avustralya fındığı ve argan da dahil olmak üzere sekiz ayrı bitkiden elde edilen yağlarla içerik açısından zengin ve besleyici bir bakım kremidir.

    Daily Face Care Kit
    Günlük Yüz Bakım Kiti

    Cleansingn cream, Cleansing milk, Facial toner, Roseday cream, Quinceday cream ve Moisturizing day cream ürünlerinin deneme boylarını içeren bu kit, ürünleri denemek için veya seyahat kiti olarak tercih edilebilir.

    BODY CARE SERİSİ ÜRÜNLER

    • Vücut nemlendiricileri
    • Vücut yağları
    • Deodorant
    • Ayak bakım ürünleri
    • El kremi
    • Tırnak bakım ürünleri

    Dr.Hauschka Lemon Body Moisturizer
    Limon İçerikli Vücut Nemlendiricisi

    Limon özütü, adaçayı, güvem meyveleri ve zeytinyağı ile jojoba yağının mükemmel birleşimi olan Dr.Hauschka Lemon Body Moisturizer, kolay ve hızlı emilen yapısıyla cildinizde yağlı tabaka bırakmayan bir vücut kremidir. Cilde yumuşaklık ve pürüzsüzlük hissi verir. Nemlendirmenin yanı sıra sıkılaştırıcı bir etkiye sahiptir. Bağ dokunun esnekliğini arttırarak selülit görünümünü azaltmaya yardımcı olur. Tazeleyici etkisi ve yaz esintili limon kokusu, cildinizde gün boyu ferahlık hissi uyandırır.

    Dr.Hauschka Birch Arnica Body Oil
    Birch Arnica Vücut Yağı

    Dr.Hauschka Arnica Body Oil, egzersizden önce ve egzersizden sonra cilt metabolizmasını aktive edecek bitkilerden oluşan bir vücut yağıdır. Dolaşımı uyarmaya, gergin kasları ve çok çalışan eklemleri rahatlatmaya yardımcı olur. Cildi besleyip canlandırmak için de tercih edilebilecek Birch Arnica Body Oil içeriğindeki arnika bitkisi, ısırgan otu, huş yaprakları sayesinde yatıştırıcı ve gerginliği azaltıcı bir masaj yağı olarak da tercih edilebilir.

    Dr.Hauschka Blackthorn Body Oil
    Blackthorn Vücut Yağı

    Cildin ritimlerini takip eden ve doğal işleyişini destekleyen Dr.Hauschka Blackthorn Body Oil, ciltte elastikiyet kaybını önlemeye yardımcı olur. Hamilelik döneminde çatlak oluşumunu engellemeye destek olmak için önerilen Blackthorn Body Oil masaj ile birlikte uygulandığında sıkılaşma sağlamaya da yardımcı olur. Sarı kantaron ve jojoba yağlarının yatıştırıcı etkisiyle desteklenmiş güvem tomurcukları masajda vücudu rahatlatmak için de önerilir.

    Dr.Hauschka Fitness Foot Balm
    Fitness Ayak Balzamı

    Sarı kantaron otu içeren Fitness Foot Balmat kestanesi ve güvem içeriğiyle sürekli ayakta kalanlara özellikle önerilen bir nemlendiricidir. Sarı kantaron otunu ve at kestanesi ile dolaşımı destekleyerek ayaklara hafif bir sıcaklık veren Dr.Hauschka Fitness Foot Balm kış aylarının ayak bakım ürünüdür. Kremsi yapısı bu ürünü masaj için de uygun kılmaktadır.

    Dr.Hauschka Hand Cream
    El Kremi

    Dr.Hauschka Hand Cream, Hatmi, jojoba, badem, balmumu ve kalanşo ile nemlendirir ve besler. Cilt üzerinde ince bir koruma kalkanı oluşturur. Pürüzlü, nasırlı cildi yumuşatır. Ellerinizin yanı sıra dirseklere günlük bakım yapmak için de önerilir.

    Dr.Hauschka Neem Nail Oil / Neem Nail OilStick
    Tespih Ağacı İçerikli Tırnak Bakım Yağı

    El ve ayak tırnaklarını ve tırnak yataklarını beslemeye ve güçlendirmeye yönelik üretilen Dr.Hauschka Neem Nail Oil; tespih ağacı, çoban gülü ve sarı papatyadan oluşan bitkisel yağ karışımıdır. Yenilenme sağlayarak, tırnakların esnekliğinin korunmasına yardımcı olan özel içeriğe sahiptir. Tırnakları pürüzsüzleştirir ve dış etmenlere karşı korur. Şeytan tırnaklarının sertleşmesini önler, yumuşatır. Anti-enflamatuar özellikli bitkilerle özellikle manikür ve pedikür sonrasında tırnak çevresinde iltihaplanma olmasını engellemeye yardımcı olur. Tırnakların daha sağlıklı bir görünüme sahip olması için önerilen Neem Nail Oil, stick formu ile de kullanım kolaylığı sağlar.

    Dr.Hauschka Rosemary FootBalm
    Biberiye İçerikli Ayak Balzamı

    Rosemary Foot Balm içeriğindeki ipek lifleri sayesinde ayaklarda oluşan nemi emerek oluşan ıslaklık hissini ortadan kaldırır. Bakteri ve mantar enfeksiyonlarını önlemeye yardımcı olur. İpek ve adaçayı birleşimi ter üretimini düzenlemeye yardımcı olur ve olası kokuları hapseder.

    Dr.Hauschka Rosemary Leg&Arm Toner
    Biberiye İçerikli Bacak ve Kol Toniği

    Dr.Hauschka Rosemary Leg&Arm Toner içeriğindeki hodan ve biberiye bitkileriyle damarları güçlendirmeye yardımcı olur. Dolaşımı destekleyen formulasyonu ile bacaklarda ve kollardaki yorgunluğun azalmasını destekler. Sürekli ayakta veya sürekli oturarak çalışanlarda sık görülen ayak ve bacaklarda oluşan şişliği azaltmaya yardımcı olur. Hafifçe masaj yaparak ve düzenli uygulandığında, dolaşım bozukluğundan kaynaklanan rahatsızlıkların tedavisine destek olur.

    Dr.Hauschka Deodorant Fresh
    Tazeleyici Deodorant

    Döner başlıklı aplikatörlere sahip Dr.Hauschka Deodorant Fresh, kremsi yapısıyla besleyici bir deodorant losyondur. Normal ter üretimini bastırmadan içeriğindeki çinko risinoleat sayesinde kokuyu hapsetme özelliğine sahip, alüminyum klorit ve türevlerini içermeyen bir formulasyondur. İçeriğinde adaçayı, güvercin ağacı, doğal yağ özleri sayesinde fresh bir koku sağlar. Hassas cilt tipleri içinde idealdir, gözenekleri daraltmaz ve epilasyon sonrası için kullanımı uygundur. Cildin pH’sını ayarlama özelliğinin yanı sıra içeriğindeki bitkisel özler sayesinde cilt florasını desteklemektedir.

    Dr.Hauschka Body Silk
    Vücut Pudrası

    Dr.Hauschka Body Silk, meşe kabuğu ekstresi, yılanotu, adaçayı gibi bitkilerle zenginleştirilmiş ipek tozu ve pirinç nişastasından oluşan çok yönlü bir pudradır. Tüm vücuda uygulanabilir. Saçlardaki fazla yağı dengelemek için, yüz, vücut ve ayakları kuru tutmak için destekleyici bir üründür. Sağlıklı cilt florasını desteklemek için güvenle kullanılabilir. Ayak bakımı için önerilir. Antibakteriyel ve antifungal özellikli bitkilerle ayak sağlığınızı korumaya yardımcı olur. Aşırı duyarlı kişiler için deodorant olarak kullanılabilir. İçeriğindeki adaçayı ile ferah bir koku verir.

    Children Sensitive Orange Tooth Gel
    Çocuklar için Portakallı Diş Macunu

    Süt dişleri olan çocuklar için geliştirilmiştir. Ferahlatıcı meyve aroması ile çocuklar zevkle dişlerini fırçalayabilirler. RDA (Bağıl dentinabrasivity) değeri düşüktür. RDA değerinin düşük olması dişlerin ne kadar aşındırmadan temizlendiğinin göstergesidir. Florür ve yüzey aktif madde içermez.

    Fortifying Mint Toothpaste
    Diş Eti İçin Güçlendirici Nane Aromalı Diş Macunu

    İçerdiği atkestanesi sayesinde güçlendirici özelliğe sahiptir. Karanfil, tesbih ağacı ve diğer bitkilerin antiinflamatuar etkinliklerinin yanı sıra güzel aromaları ile nefes tazelerler. Diş eti iltihabına ve diş eti kanamasına eğilimli olanlara önerilir. Florür ve yüzey aktif madde içermez

    Sensitive Saltwater Toothpaste
    Hassas Dişler İçin Doğal Tuzlu Su İçeren Diş Macunu

    İçinde bulunan silika ve kalsiyum karbonat ile diş yüzeyini çizmeden nazikçe temizler. Soğuk ve sıcaktan çabuk etkilenen hassas dişler ve duyarlı diş köklerine sahip olanlara önerilen bu diş macunu RDA değerinin düşük olması sayesinde dişleri aşındırmadan temizler. Florür ve yüzey aktif madde içermez.

  • Domuz Gribi ve Aspirin hakkında…

    Bayer A Tipi (H1N1) grip – domuz gribi olduğundan şüphe edilen kişilerin tedavilerinin sağlık uzmanları tarafından yapılmasının çok önemli olduğunu onaylamaktadır. Bayer domuz gribi olduğundan şüphelenen herkesin derhal bir hekime başvurmasını şiddetle tavsiye eder. Grip hastalarının tedavisini yürüten hekimlerce, baş ve vücut ağrısı, boğaz iltihabı, ateş ve enflamasyon benzeri belirtilerin ortadan kaldırılmasına yardımcı olması amacıyla genellikle aspirin önerilmektedir. 110 yıllık güvenlik ve etkililik verileri ile dünyanın en kapsamlı şekilde araştırılmış ilaçlarından biri olan aspirin nesillerdir kullanılmaktadır.

    Yetişkinlerde, aspirin’in griple ilişkili semptomlar için genel olarak güvenli ve etkili bir tedavi olduğu konusunda kuşku yoktur. Aspirin özellikle de kullanım talimatında belirtildiği şekilde ağrı, ateş ve enflamasyonun azaltılması için kısa süreli kullanıldığında, klinik olarak belirgin yan etkilerle nadiren ilişkilendirilir.

    Reye Sendromu, ilk olarak 1970’lerin ortalarında tanımlanan, çocuk ve ergenlerde beyin ve karaciğeri etkileyen bir hastalıktır. Son derece nadir, fakat ciddi ve muhtemelen ölümle sonuçlanan bir sendromdur. Sebebi bilinmemekle birlikte, genellikle bir viral enfeksiyonu takiben ortaya çıkar. Oldukça nadir görülen bir hastalık olan Reye Sendromu ile ilgili çekinceler öncelikle çocuklar ve ergenlerde viral enfeksiyonlarla ilişkilidir. Bununla birlikte literatürde, erişkinlerde Reye Sendromu görülmesiyle ilgili tek hastalık olgu raporları bulunmaktadır.

    Bayer’in Asetil Salisilik Asit (ASA) içeren Aspirin® gibi ürünlerinin kullanma talimatlarında olası Reye Sendromu riskine ilişkin uyarılar bulunmaktadır. Bu uyarılar ASA kullanımı ile Reye Sendromu arasında bir ilişki bulunduğunu öne süren epidemiyolojik verilere dayandırılmaktadır. Ancak daha önceden hiçbir tedavi almadığı halde Reye Sendromu görülen vakalar da bildirilmiştir. Bugüne kadar yapılan klinik çalışmalarda ASA’yı da içeren ilaç gruplarının kullanımı ile Reye Sendromu gelişmesi arasında neden sonuç ilişkisi kurulamamıştır.

    Kalp krizi gibi kardiyovasküler vakaların önlenmesi için doktoru tarafından aspirin profilaksisi önerilen onbinlerce yetişkin için, griple ilgili semptomlarla mücadelede de etkili bir analjeziğin seçimi çok önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre, mevcut kardiyovasküler hastalığa sahip kişilerin Pandemik (H1N1) 2009 kaynaklı ciddi komplikasyonlar açısından daha yüksek risk altında olduğu düşünülmektedir. Ek olarak, gözlem çalışmaları da grip enfeksiyonunun kişinin kardiyovasküler riskini geçici olarak 2–3 kat artırabildiğini ortaya koymaktadır . Önemli bir nokta da, aspirin’in -parasetamol ya da ibuprofen’in aksine- bir kalp krizi veya iskemik felci önleyerek yaşam kurtarma gücüne sahip olan tek ağrı kesici olmasıdır. Düşük doz aspirin profilaksisindeki kişiler, hekimleri tarafından aksi yönde bilgi verilmedikçe, ürünün kullanma talimatında belirtilen dozda aspirin’i güvenle alabilir.

    Doktor önerisiyle, uzun dönemli, potansiyel olarak hayat kurtarıcı ve kardiyak koruyucu amaçla aspirin tedavisini kullanan kişilerde, aspirin tedavisinin durdurulması zararlı olabileceğinden, hekimin talimatı dışında aspirin rejimlerini kesmemeleri veya değiştirmemeleri önemlidir. Koroner hastalarda aspirin profilaksisinin devamlılığının önemini gösteren birçok çalışma bulunmaktadır. Bunlardan birisi, Journal of the American College of Cardiology’de yayınlanan ve koroner hastalarda aspirin kullanımının kesilmesinin, yeni bir koroner olay oluşma riski yaratabildiğini göstermektedir. Hastalar aspirin tedavisi konusundaki olası tüm sorularını hekimleri ile tartışmalıdırlar.

    Ağrı kesicileri belirtildiği şekilde almak ve tüm sorular için bir sağlık profesyoneli ile temasa geçmek önemlidir. Aspirin® kullanım talimatı, hastaları güvenlik ve diğer potansiyel riskler konusunda bilgilendirir. Aynı zamanda Aspirin® kullanılmaması gereken durumları içerir ve bir hekime danışmayı tavsiye eder. Çocuklar ve gençlerde, çok nadir fakat öldürücü olabilecek bir hastalık olan Reye Sendromu konusundaki potansiyel çekinceler nedeniyle, aspirin’in viral enfeksiyonlarda bir hekime danışılmadan kullanılmaması gerekir. Bu uyarı aspirin kullanım talimatında da yer almaktadır.

    Aspirin kullanımı herkes için uygun olmayabileceği için, hastalar daima ürün kullanım talimatını okumalı ve kullanım öncesi herhangi bir soruları olması durumunda hekim veya eczacılarına danışmalıdır.

  • Asrın buluşu Aspirin !

    Basında Aspirin ile ilgili çok çeşitli haberler yer almaktadır. Bu haberlerde bahsedilen aspirin çeşitleri kullanım alanlarına göre farklılık göstermektedir. Ancak bazı mecralarda bu farklılıklara dikkat edilmeden yanlış ürün resimleri kullanılmaktadır. Genellikle karşılaşılan yanlış Ağrı ve Soğuk Algınlığı’nda kullanılan Aspirin ürünlerine ait resimlerin kalp ve damar sağlığı ile ilgili yazılan olumlu/olumsuz haberlerde kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Bu gibi yanlışlıkların kamu sağlığını tehdit etmemesi açısından ve kamuoyunu bilinçlendirmek için aşağıdaki bilgileri paylaşmakta fayda olduğunu düşünüyoruz.

    Aspirin içeren ürünlerimizi Ağrı, Soğuk Algınlığı ve Grip, Kalp ve Damar Hastalıkları olmak üzere 3 farklı grupta konumlandırıyoruz.

    BAYER ASETİLSALİSİLİK ASİT Ürün Çeşitleri

    AĞRIDA

    Aspirin 0,5:

    Her bir Aspirin® tablet 500 mg Asetilsalisilik Asit (ASA) içermektedir.

    Kullanıldığı Yerler:

    • Baş ağrısı, diş ağrısı, sırt ağrısı, adet sancısı, nevralji, kas ağrısı, eklem ağrısı gibi hafif ve orta dereceli ağrılarda.
    • 15 yaşın üstünde grip ve soğuk algınlığı gibi durumlarda görülen ağrı ve ateşte.
    • 15 yaşın altında grip ve suçiçeği dışında yüksek ateşte seyreden enfeksiyonlarda görülen ağrı ve ateşin giderilmesinde.

    Aspirin Forte:

    Her bir Aspirin® tablet 500 mg Asetilsalisilik Asit (ASA) ve 50 mg Kafein içermektedir.

    Kullanıldığı yerler :

    • Ağrılarda; özellikle baş ve diş ağrısı, bel ağrısı(lumbago), nevralji, siyatik, migren ve adet sancılarında
    • Soğuk algınlığı, grip ve hafif enfeksiyonlarda görülen ağrı ve ateş durumlarında
    • İltihabi durumlarda : örn. akut ve kronik romatizmal hastalıklarda

    Aspirin 0,1:

    Her bir Aspirin® tablet 100 mg Asetilsalisilik Asit (ASA) içermektedir.

    Kullanıldığı yerler :

    • İltihabi durumlarda : örn. akut ve kronik romatizmal hastalıklarda
    • Ağrılarda; örn. baş ve diş ağrısı, bel ağrısı (lumbago), nevralji, siyatik, migren
    • Soğuk algınlığı, grip ve hafif enfeksiyonlarda görülen ağrı ve ateş durumlarında

    SOĞUK ALGINLIĞI VE GRİPTE:

    Her bir Aspirin® Plus C efervesan tablet 400 mg Asetilsalisilik Asit (ASA) & 240mg C Vitamini içermektedir.

    Kullanıldığı Yerler:

    • Soğuk algınlığı, grip ve hafif enfeksiyonlarda görülen ağrı ve ateş durumlarında
    • Ağrılarda; örn. Baş ve diş ağrısı, bel ağrısı, nevralji, siyatik, migren ve adet sancılarında
    • Enflamatuvar hastalıklarda: örn. Romatizmal ağrılarda

    KALP VE DAMAR HASTALIKLARINDA:

    Coraspin :

    Her bir Coraspin® tablet 100 mg Asetilsalisilik Asit (ASA) içermektedir. Enterik kaplıdır.

    Kullanım Yerleri:

    – Non-stabil anjina pektoriste
    – Risk altındaki (hipertansif, hiperlipidemik, diyabetik) hastalarda koroner trombozun önlenmesinde
    – Miyokard reinfarktüs profilaksisinde
    – Kardiyovasküler cerrahide özellikle aortokoroner by-pass ve arteriovenöz şantlarda post-operatif tromboz ve embolizmin önlenmesinde
    – Geçici iskemik ataklarda
    – İnme profilaksisinde

    Her bir Coraspin® tablet 300 mg Asetilsalisilik Asit (ASA) içermektedir. Enterik kaplıdır.

    Kullanım Yerleri:

    – Yüzeyel venlerin enflamasyonunda
    – Non-stabil anjina pektoriste
    – Risk altındaki (hipertansif, hiperlipidemik, diyabetik) hastalarda koroner trombozun önlenmesinde
    – Miyokard reinfarktüs profilaksisinde
    – Kardiyovasküler cerrahide özellikle aortokoroner by-pass ve arteriovenöz şantlarda post-operatif tromboz ve embolizmin önlenmesinde
    – Geçici iskemik ataklarda
    – İnme profilaksisinde
    – Hafif ve orta şiddette ağrılarda (baş ağrısı, diş ağrısı, nevralji ve adet sancılarında)
    – Migrende
    – İltihabi durumlarda (romatizmal hastalıklar)
    – Ateşte (soğuk algınlığı)