Etiket: grip hastalığı

  • Grip Salgını Var mı ?

    Grip Salgını Var mı ?

    Yaklaşık son bir aydır çevremizdeki çoğu insanda grip belirtileri var. Biri hapşırdığında ona yaklaşmaktan kaçınıyoruz. Domuz gribi geri mi geliyor derken bu virüsün domuz gribi olmadığı ortaya çıktı. Yalnız uzmanlar virüse karşı insanları uyarmaya devam ediyor. Hasta olanların toplu ortamlarda bulunmamaları gerektiğini vurguluyor. Özellikle kronik hastalığı olanlar ve yaşlılar bu virüse karşı daha dikkatli olmalı.

    Grip bir virüs olduğu için antibiyotiğin iyileştirici etkisi yoktur. Bu sebeple gribe karşı antibiyotik kullanmak doğru değil. Grip aşısı olmak önleyici tedbirlerin başında geliyor. Aşı olanlar gribi hafif atlatıyor. En azından aşı, gribin zatürre gibi hastalıklara çevirmesini engelliyor. Uzmanların ifade ettiğine göre aşı için en ideal dönem Ekim ayı.

    Gribin en fark edilir belirtisi yüksek ateş. Ateşle beraber burun akıntısı, gözde kızarıklık, baş ağrısı, eklem ve kemik ağrısı, nefes darlığı ve öksürük ortaya çıkıyor. Nezlede ise sadece burun akıntısı, hapşırık ve burun tıkanıklığı oluyor.

    Gripten korunmak için ellerimizi sık sık yıkamalı, hapşırırken ve öksürürken ağzımızı kapatmalıyız. Bulunduğumuz odayı sık sık havalandırmalı ve bol sıvı tüketilmeliyiz. Kendimizi soğuktan korumalı ve kalabalık ortamlardan kaçınmalıyız.

    2014 Grip Salgını

    Yukarıda anlattıklarımız dış etkenler. Peki beslenme konusunda nelere dikkat edebiliriz ?

    Bol bol sebze ve meyve tüketmeliyiz. Çok zorda kalmadıkça vitamin ilaçlarını tercih etmemeliyiz. Onun yerine koyu yeşil, kırmızı ve sarı renkte sebze ve meyveler daha sağlıklıdır. Fazla uğraşmadan dakikalar içinde mis gibi taze sıkılmış portakal suyu hazırlayabilirsiniz. Bunun için katı meyve sıkacakları ve narenciye sıkacakları mevcut. O kadar çok model var ki uygun fiyata bu ürünlere sahip olmak mümkün.

    Bağışıklık sistemini güçlendirmenin diğer yolu vücutta biriken toksinlerin atılmasıdır. Portakal-havuç, elma-havuç, pancar-havuç suyu gibi karışımlar vücuttan toksinleri uzaklaştırmak için faydalı karışımlardır.

    Yoğurdun bağışıklık sistemini güçlendirici ve hastalıklara karşı koruyucu etkisi vardır. Bu sebeple yoğurdu sofralardan eksik etmemeliyiz. Gelişen teknolojinin sağladıkları arasında evde yoğurt yapmak için kullandığımız yoğurtçular önemli bir yer tutuyor.

    Grip için riskli dönemlerde aşırı sigara içmekten kaçınmalıyız. Sigara bağışıklık sistemini zayıflatır ve vücudumuzu mikroplara karşı savunmasız hale getirir. Sigara ile vücudunuza zarar vermek yerine bir kâse dolusu yemişle vücudunuzu ödüllendirebilirsiniz.

    Aşırı alkol tüketimi bağışıklık sistemini güçsüz hale getirir. Alkol vücudu susuz bırakır. Gribe karşı sulu gıda tüketilmesi önemli olduğu için alkol kullanımından kaçınmak gerekir.  Alkol yerine pasta ve kurabiyelerle zenginleştirilmiş 5 çaylarını tercih edebilirsiniz. Ailenizle veya arkadaşlarınızla paylaşacağınız tatlı zamanlar sizi stresten uzak tutar. Gribe karşı psikolojik önlem almış olursunuz.

    Görüldüğü üzere birkaç küçük tedbirle gripten korunmak mümkün. Gribi gözümüzde büyütmemeli ve önlemlerimizi almalıyız.

  • Grip Aşısı Olmak İçin Geç mi?

    Grip Aşısı Olmak İçin Geç mi?

    Türkiye genelinde bir süredir etkili olan grip salgınından korunmak için özellikle risk grubunda yer alanların aşılanması gerektiği bildirildi.

    Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçen yılla kıyaslandığında ciddi grip salgını yaşandığını, özellikle son 15-20 gündür vaka sayısında büyük artış gözlendiğini söyledi.

    Grip virüsünün yol açtığı salgının giderek artacağını, çünkü her gün polikliniklere gelen vaka sayısının arttığını ifade eden Köksal, “H3N2 virüsü, geçen yıllar çok korkulan H1N1, yani domuz gribinden biraz farklı. Bu, domuz gribinin majör, yani küçük bir değişime uğramış variant hali ama inanın geçen seneki griplere göre, hatta domuz gribinden bile daha ağır ve uzamış klinik seyir izliyor” dedi.

    Köksal, grip virüslerinin insanları hastalandırma kapasitesinin çok yüksek olduğunu ve solunum yolu hücrelerine tutunduklarını, sonra da hastalık yapıcı maddelerini aktararak solunum yollarında ciddi hastalıklara yol açtığını anlatarak, şunları söyledi: “H3N2 virüsü oldukça ağır klinik tablo ortaya çıkarmaktadır. Özellikle çocuklar ve yaşlıları etkileyen hastalık, başlangıç olarak diğer grip türlerinden pek farklı değil.

    Halsizlik, yüksek ateş ve boğazda yanma ilk belirtiler

    Hastalık etkeni virüsün kolayca alt solunum yollarına inerek akciğerleri etkilediğini vurgulayan Köksal, şöyle devam etti:

    “Özellikle de risk grubunda olan yaşlılar, şeker, kalp, akciğer ve kanser hastaları ile çocuklar, gebeler, sigara içenler ve aşırı alkol tüketenlerde hastalık biraz daha ağır seyrediyor. En korktuğumuz nokta akciğerlerin etkilenmesi çünkü grip çok ağır seyirli zatürredir ve ölüme kadar gidebilir. Bunun için uzamış belirtileri olan hastaların kendi kendilerine ilaç almaksızın mutlaka sağlık kuruluşuna başvurmaları gerekir.”

    Hastaneye müracaatta yüzde 20-30 oranında artış yaşandı

    Köksal, gribin tedavisi olan ve korunulabilen hastalık olduğuna dikkati çekerek, “Tedavide kesinlikle antibiyotik kullanılmaması gerekiyor. Antibiyotiklerin bir etkisi olmadığı gibi ileride gelişebilecek komplikasyonlarda direnç gelişmiş olacağı için tercih edebileceğimiz antibiyotik kalmayacak. İlk 48 saat içinde antiviral ilaçların alınması, hastalığın klinik seyrini ciddi oranda etkilemekte ve iyileştirmektedir” diye konuştu. Gribin bu kadar yaygın görülmemesi gerektiğine işaret eden Köksal, şunları kaydetti:

    “Geçen seneki aşılama oranları ile bu sene ki oranlara baktığımda yüzde yüze yakın düşüş olduğunu görüyorum. Bu çok önemli bir nokta. Geçen yıl domuz gribinden korkulduğu için büyük bir kesimi rahatlıkla aşıladık ama bu sene sanki domuz gribi bitti başka da grip olmayacak gibi, bırakın normal insanları risk grubunu oluşturan, beraberinde de altta yatan başka hastalığı olan kişilerin dahi öykülerini aldığımızda aşılanmadıklarını üzülerek öğrenmiş bulunuyoruz. Hala geç değil, aşılanmamış, özellikle risk grubunu oluşturan grupların mutlaka aşılarını yaptırması gerekiyor.”

    Grip mevsimi boyunca aşı yapılabilir

    Köksal, hastaneye müracaatta yüzde 20-30 oranında artış yaşandığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Grip solunum yoluyla bulaşan bir hastalıktır. Sosyal öpüşme, tokalaşma gibi davranışlar bulaşmaya yol açabilir. Onun için ellerin sık sık yıkanması, hasta olanların mümkünse maske takarak iş yerine ya da okula gitmeleri basit korunma yollarıdır. Ellere değil de bükülen kolun iç kısmına hapşırılması, ellerin temiz kalması açısından bir parça önem arz etmektedir. Ellerini sık yıkama şansı olmayanlar, dezenfektan ürünleri kullanabilirler. Yarıyıl tatilinin geliyor olması, hastalığın yayılma hızını biraz düşürecektir ama şu anda hastalık pik noktasına gelmedi, artarak devam ediyor.”

    Kimler grip aşısı yaptırmalı?
    6 ay-18 yaş arası çocuklar ve gençler
    Kronik akciğer hastalığı olanlar ( Kronik bronşit, Astım vb.)
    Bütün kalp damar hastaları (Yalnızca Hipertansiyonu olan hastalaarda mutlak zorunlu değildir)
    Kronik böbrek, karaciğer hastalığı ve şeker gibi metabolik hastalığı olanlar
    Vücudu savunma sistemini zayıflatan kortizon veya immunsupresif denilen ilaçları kullananlar
    AIDS, kanser gibi vücudu direncini düşüren hastalığı olanlar
    Solunum sistemi çalışmasını bozan akciğer dışı hastalığı olanlar (Omurilik felçlileri, kas ve sinir sistemi hastalığı olanlar)
    Huzurevi ve bakımevinde kalanlar
    Hamileliğinde 3 ayı tamamlayan tüm hamileler
    Grip sezonu (sonbahar ve kış) hamile kalma olasılığı olanlar
    50 yaş üstü erişkinler
    Sağlık personeli ve itfaiye polis gibi önemli, yaygın kamu hizmeti yapanlar

    Gri aşısını kimler yaptıramaz?

    Piyasada ölü virüslerle yapılan ‘Split inaktif’ denilen aşı yaygındır ve güvenle yapılabilir. Zayıflatılmış virüslerle yapılan ve burundan sprey şeklinde verilen canlı aşılar ise doktora danışılmadan yapılmamalıdır. Bu aşılar bazı gruplara yapılmamaktadır. Bu gruplar şu şekilde sıralanabilir:
    Yumurtaya ciddi alerjisi olanlar
    Daha önce grip aşısına alerjik reaksiyon gösterenler
    Grip aşısından 6 ay sonraya kadar olan dönemde Guillan Barre denilen kas hastalığı geçirmiş olanlar
    6 aydan küçük çocuklar
    Ateşli hastalık geçirenler (Ateşli hastalık tamamen düzelene kadar aşı yapılmaz)

  • Hamilelik ( gebelik ) nezlesi nasıl geçer ?

    Hamilelik ( gebelik ) nezlesi nasıl geçer ?

    Hamilelik nezlesi nasıl olur. Nasın geçer, neden olur? Hamilelik nezlesi tedavisi nasıl olmalı? İşte cevaplar…

    Hamilelerin pekçoğunda alerji veya bilinen nezle, grip gibi rahatsızlıklar olmadığı halde burun tıkanıklığı görülüyor. Gece burun tıkanmalarıyla birlikte nefes alamama hissi, öksürük krizleri ve burun akıntısı ile kendini gösteren bu durum, anne adaylarına büyük sıkıntılar yaşatıyor. Op. Dr. Atilla Şengör, hamilelik nezlesi ve tedavisi hakkında bilgi verdi.

    “Hamilelik nezlesi”, “hamile nezlesi” veya “hamilelik riniti” adı verilen bu durum, genellikle hamileliğin son 1,5-2 ayında ortaya çıkar ve başlangıcından iki hafta kadar sonra belirtiler tamamen ortadan kaybolur. Ancak bazı durumlarda tüm gebelik dönemi boyunca da burun tıkanıklığı olabilir ve hatta doğum sonrası bir süre devam edebilir.

    Öksürük nöbetleri ve uykusuzluk ile seyredebilir

    Hamile nezlesinde burun tıkanıklığı ile birlikte genellikle burun akıntısı da olur. Burun tıkanıklığı nedeniyle gece ağız solunumu yapıldığından boğazda kuruluk oluşur. Ayrıca beraberinde; gece nefes alınamıyormuş hissi, öksürük ve uykusuzluk görülebilir. Mukoza şişmesi ve sonuçta sinüs boşluklarının havalanmasında azalmaya bağlı olarak baş ağrısı da gelişebilir.

    Annelik hormonları tetikliyor

    Hamilelik döneminde artış gösteren ve bir annelik hormonu olan östrojen, burun içerisini döşeyen dokuların şişmesine katkıda bulunur ve burunda salgı artışını da tetikler. Bunun dışında annelik döneminde vücuttaki kan dolaşımının hacminin artması da kan damarlarının genişlemesine ve burun mukozasının şişmesine neden olur. Bu olayda diğer annelik hormonlarının da rolü olabilir. Bunların sonucunda gelişen burun tıkanıklığı hamilelik nezlesinin temelini oluşturur.

    Hamilelik nezlesi sinüzitle veya diğer hastalıklarla karıştırılıyor

    Sinüzit veya gripte burun tıkanıklığı dışında iltihabi burun akıntısı, halsizlik, ateş, baş ağrısı, boğaz ağrısı gibi belirtiler birlikte görülür. Alerjik nezlenin belirtileri arasında ise gözler, burun ve boğazda kaşıntılar ve hapşırmalar bulunur. Hastanın daha önceden şikayetlerine neden olan toz veya polen gibi alerjenlere hassasiyeti hamilelikte artabilir.

    Burun tıkanıklığı yaşayan hamileler için önemli öneriler

    • Hamile nezlesi özellikle yatar pozisyonda rahatsızlık vericidir. Bu nedenle başın yükseltilmesi burundaki dolgunluğu (konjesyonu) azaltabilir.
    • Bol sıvı alımı boğaz belirtilerinin rahatlamasını sağlar; boğaz-burun salgılarının yoğunlaşmasını-kurumasını önler.
    • Sıcak banyo ve buhar solunması burun tıkanıklığını rahatlatabilir.
    • Yürüyüş ve bazı hafif egzersizler iyi gelir.
    • Tuzlu su spreyleri ile burun yıkama sıvılarının tekrarlanan kullanımları, burun mukozasını büzüştürebildiklerinden ve burnun mekanik olarak temizlenmesine yardımcı olduklarından, oldukça faydalıdırlar.
    • Burun kanadını genişleten bantlar, buruna hava girişini artırdıklarından yararlı olabilirler.
    • Nemlendirme cihazları da kullanılabilir; ancak bunların mikrop barındırabilen sıvı haznelerinin ve filtrelerinin temizliğine gereken özen gösterilmelidir.
    • Sigara dumanı, tozlu ortamlar, hava kirliliği ve ani ısı değişimleri burun işleyişini olumsuz etkilediklerinden, tıkanıklığın artmasına neden olurlar. Bu tip ortamlardan uzak durulmalı ve engelleyici önlemler alınmalıdır.

    Mutlaka bir uzmana başvurun

    Hamileliğin ilk üç aylık dönemi bebeğin oluşum evresi olduğundan bu dönemde burun yıkama solüsyonları dışında herhangi bir ilaç kullanılması tercih edilmez. Bu dönemden sonra, alınan önlemlere karşın burun tıkanıklığının devam ettiği ve sıkıntı veren durumlarda, burun açıcı veya ödem giderici spreyler doktor kontrolünde sınırlı olarak uygulanabilir. Zorunlu kalındığında bazı akıntı kesici ve antialerjik ilaçlar kadın doğum uzmanının da görüşü alınarak uygulanabilir. Bazı burun-sinüs yıkama solüsyonlarının tekrarlayan uygulamaları, hamilelik nezlesinin yönetiminde oldukça etkili ve güvenlidir.
    Ancak her şeye rağmen burun tıkanıklığı devam ediyorsa ve geçmiyorsa, belirtilerin nedeninin başka hastalıklar olabileceği akla gelmelidir. Kemik eğriliği veya burun eğriliği olarak bilinen septum deviasyonu dışında, konka şişmesi ve sinüs hastalıkları da anatomik daralmalara neden olarak burun tıkanıklığı yapabilirler. Bu sorunların varlığına hamilelik nezlesi de eklendiğinde durum daha fazla rahatsız edici olabilir. Hamilelik sonrası dönemde bu sorunların tedavisine gidilmesi gerekebilir.