Etiket: göz hastalıkları

  • Kataraktın Belirtileri Nelerdir, Nasıl Anlaşılır? Tedavisi

    Kataraktın Belirtileri Nelerdir, Nasıl Anlaşılır? Tedavisi

    Katarakt sebebiyle ortaya çıkan belirtiler, önceden fark edildiğinde gözlerde meydana gelecek daha ağır hasarların önlenmesine yardımcı olmakta ve hastalığın erken teşhisine imkan sağlamaktadır. Genellikle ilerleyen yaşlarda göz merceğinde kalınlaşma ve sertleşme olarak ortaya çıkan Katarakt görme netliğinin azalmasına ve renklerde soluklaşmalara neden olmaktadır.

    Her yaşta görülebilen bir göz rahatsızlığı olan Katarakt belirtileri hastalığın ilerlemeden tedavi edilmesine ve gözlerin eskisi gibi görmesine olanak sağlamaktadır. Bebeklerden yaşlılara kadar her insanın gözleri Katarakt oluşumuna müsaittir. Katarakt tedavisi ilaç, gözlük gibi yöntemlerle tedavi edilemediğinden Katarakt teşhisi konmuş hastalar mutlaka ameliyat olmalıdır.

    Katarakt Neden Olur?

    Gözlerde meydana gelen bozukluklar farklı hastalıklara işaret etmektedir. Göz merceği şeffaf bir biçimde dışarıdan gelen ışık ve cisimleri beyne iletmekte ve görme işlemi gerçekleşmektedir. Zaman içinde göz bebeğinin arkasında yer alan lensin şeffaflığını kaybetmesi ve göz merceğinin kalınlaşarak matlaşması sonucunda Katarakt hastalığı ortaya çıkmaktadır. Katarakt başlangıcı özellikle yaşlılarda daha sık görülmekle birlikte doğuştan bebeklerde ve bazı gençlerde de bu hastalığa rastlanmaktadır.

    Kataraktın Belirtileri Nelerdir, Nasıl Anlaşılır? Tedavisi | 1

    Kataraktın en önemli nedeni göz yapısında bulunan su ve protein dengesinin zaman içinde yapısında meydana gelen değişikliklere bağlı olarak gerçekleşmektedir. Proteinlerde meydana gelen azalma göz yapısındaki merceğin kalınlaşıp sertleşmesine neden olduğundan gözlerde bulanıklaşma ve netlik sorunu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca;

    • Diyabet,
    • Hipertansiyon,
    • Obezite,
    • Kortizon ilaçları,
    • Göz merceğine alınan darbeler,
    • Güneş ışını gibi zararlı ışınlara yoğun olarak maruz kalma

    Gibi sebeplerde Katarakta neden olan en önemli etkenlerdendir.

    Gözlerde Meydana Gelen Bozuklukların Katarakt Olduğu Nasıl Anlaşılır?

    Her görme bozukluğu Katarakt değildir. Yaşanılan belirtiler ve uzman doktor muayenesi sonucunda ortaya çıkan test sonuçları Katarakt tanı ve tetkikleri için yol gösterici olacaktır. Yaygın olarak görülen Katarakt belirtileri;

    • Görme netliğinin azalması ve görüntüde bulanıklaşma,
    • Yazıları okuma güçlüğü,
    • Çift görme,
    • Renklerin soluklaşarak grileşmesi,
    • Gece ışıktan etkilenme ve gözlerde yanma ve ağrılar,
    • Araba kullanırken güçlük çekme ve ışığın dağılması,

    Şeklinde ortaya çıkmışsa mutlaka doktor kontrolüne gitmek gerekir. Biyomikroskop yardımıyla göz doktoru tarafından yapılacak testler sonucunda gözlerde meydana gelen rahatsızlığın Katarakt olup olmadığı kolayca anlaşılmaktadır. Katarakt ameliyatları gelişen teknoloji ile birlikte lazerli sistemler başta olmak üzere hızlı bir şekilde sonuçlandırıldığından Katarakt ameliyatları başarılı sonuçlar vermektedir.

    Kataraktın Belirtileri Nelerdir, Nasıl Anlaşılır? Tedavisi | 2

    Bebeklerde Katarakt Belirtileri Nelerdir?

    Katarakt çoğunlukla yaşlılarda ortaya çıksa da kalıtsal etkenler ve hamilelikte anne karnında yaşanılan enfeksiyonlar bebeklerde katarakta sebep olabiliyor. Çocuklarının doğuştan görme bozukluğu yaşadığı şüphesi taşıyan anne babalar bazı belirtileri gözlemledikleri takdirde mutlaka çocuklarını doktor kontrolüne götürmelidirler. Bebeklerde katarakt belirtileri;

    • Göz bebeğinin beyaz kısmının çok daha fazla olması,
    • Bebeğin ışığa hassasiyet duyması,
    • Bebeğin bazı hareketlere duyarsız kalması,
    • 2 yaşından sonra çocukların sürekli bir yere çarpma ve düşme şeklinde gözlemlenen davranışlar

    Şeklinde ortaya çıkan davranışlar mutlaka uzman doktor muayenesi gerektiren belirtilerdendir.

    Katarakt ameliyatı hakkında sık sorulan sorular Tıklayın !

  • Güneş Gözlüğü Alırken Bunlara Dikkat

    Güneş Gözlüğü Alırken Bunlara Dikkat

    Güneş ışınları gözde birçok hastalığın oluşmasına neden oluyor.

    Güneş gözlüğünün bir ihtiyaç olduğunu söyleyen Optisyen Emre Özyazıcı, bazı insanların güneş gözlüğünü aksesuar olarak kullandığına dikkat çekti. “Kalitesiz gözlüklerle gözlerinizi karartmayın” diyen Özyazıcı, güneş gözlüğü alırken nelere dikkat edilmesi gerektiğini de açıkladı.

    Emre Özyazıcı, güneş gözlüğünün aslında bir ihtiyaç olduğunu ifade etti. Özyazıcı, gerek dış koşullarda çalışan kişiler için gerekse ışığa hassasiyeti nedeniyle yazın parlak güneşli günlerde zorlanan kişiler için güneş gözlüğünün gerekli olduğunu belirtti. Güneş gözlüğü alırken markasından, fiyatından, şeklinden çok ultraviyole filtresi var mı, ultraviyole ediyor mu, etmiyor mu özelliklerinin çok önemli olduğuna vurgu yapan Özyazıcı, kişilerin nasıl bir güneş gözlüğü alması gerektiğini şöyle anlattı:

    “Ultraviyole eden her güneş gözlüğünü alabilirsiniz. Kişiler güneş gözlüğüne baktığında ultraviyole filtresi olup olmadığını anlaması pek mümkün değil. Fakat bizim ülkemiz koşullarında yasal olarak özellikle gözlükçülerde satılan gözlüklerin üzerinde sertifikalar var. Bizim ülkemiz için ‘CE Sertifikası’ geçerli. Bu sertifika yasal olarak geçerli bir sertifikaysa güneş gözlüğünün üzerine iliştirilmiş halde bulunur. Fakat üzerinde herhangi bir sertifika bulunmayan ya da gözlük alınan kişi tarafından doğrulama yapılamayan, bir sertifika belgesi gösterilemeyen gözlük için her zaman soru işareti olur. O güneş gözlüğünde ultraviyole etkisi olmayabilir.”

    Kişi, yüz yapısına uygun gözlük tercih etmeli

    İyi bir güneş gözlüğünde olması gereken özellikleri aktaran Özyazıcı, “En önemli özelliği ultraviyole filtre ediyor olmalı. Geri planda kalan ikinci önemli nokta ise gözde, yüzde rahat durması gerekir.” dedi. Bazı gözlüklerin ağır olması nedeniyle kişi terledikçe güneş gözlüğünün burnunda durmayacağını açıklayan Özyazıcı, ”Bazı gözlükler yüz yapısına uygun olmaz, yan taraflardan sıkar rahat kullanımı engeller. Kullanım açısından kişinin, göz ve yüz çehresine uygun olması gerekir.” izahını yaptı.

    Uzun süre araç kullanıyorsanız güneş gözlüğü takın

    Parlak, güneşli günlerde araç kullanırken güneş gözlüğünün büyük katkı sağlayacağını ifade eden Özyazıcı, kolormatik tabir edilen güneşli havalarda koyulaşan gözlüklerin de kullanılabileceğini kaydetti. Optisyen Emre Özyazıcı, güneş ışığının zaten camlardan bir oranda filtrelendiği için göze ulaşmasının mümkün olmadığını belirtti. Özyazıcı, araç kullanan kişinin gözünde başka problemler olup olmadığına dikkat etmesi gerektiğini ifade ederek, “Eğer uzun süre araç kullanıyorsa göz kuruluğu da gelişebilir. Uzun süre araç kullananların önlem alması lazım. Gözünde bozukluk varsa ona göre güneş gözlüğü kullanabilir.” diye konuştu.

    Yanlış güneş gözlüğü birçok hastalığa sebep olabilir

    Yanlış güneş gözlüğü kullanıldığında oluşabilecek tehlikelere de işaret eden Özyazıcı, “Teorik olarak, göz genişleyeceği için güneşin zararlı ışınlarının daha çok geçeceği ve gözün retina tabakasına zararlı olabileceği düşünülüyor.

    Ultraviyolenin gözde birçok hastalık oluşturma problemi var. Katarakt, sarı nokta hastalığı, bunların hepsinde suçlanabilen bir faktör. O açıdan ultraviyole ışının göze kontrolsüz girişi hastalıklara yol açabiliyor.” şeklinde konuştu.

    CİHAN

  • Göz kuruluğu deyip geçmeyin

    Göz kuruluğu deyip geçmeyin

    Dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen göz kuruluğu, yaklaşık yüzde 35 oranında gözleniyor. 40 yaşın üstündeki kadınlarda daha sık rastlanan göz kuruluğu, hava kirliliğinin yüksek olduğu büyük şehirlerde daha yüksek oranlarda görülüyor. Uzun süre bilgisayar veya televizyon başında ekrana bakmak, yaşın ilerlemesi, çevresel faktörler, menopoz, klimalı ortamlar, kontakt lens kullanımı, göz ameliyatları, sigara kullanılan ortamlarda bulunmak da göz kuruluğunun artmasına neden olabiliyor.

    Göz kuruluğu, özellikle akşam geç saatlerde bulanıklık veya gözlerde yorgunluk ya da sabah uyanınca gözü açmada zorlanma, gözlerde yanma batma şeklinde kendini gösteriyor.

    Gözyaşı salgısı, erkek ve kadınlarda ilerleyen yaşla birlikte azalıyor. Oysa insan ömrünün uzamasıyla ileri yaşlarda da net görmeye ihtiyaç duyuyoruz. Teknolojinin gelişmesiyle insanların günlük faaliyetleri değişiyor. Eskiden görme ihtiyacı uzağı veya ince ayrıntıları fazla gerektirmezken, günümüz yaşantısında bilgisayar, televizyon, HD yayın, 3D yayın gibi giderek artan sayıda ortamda net görmeye ihtiyacımız var.

    kurugozEstetikle gençleştirilemeyen tek şey
    Estetik boyutuna şöyle vurgu yapıyor: “Estetikle her şeyi gençleştirebilirsiniz, bir tek göz hariç. Çünkü iki göz kapağı arası sürekli havayla temas ettiği için seneler içinde giderek sararıyor. ‘Gözlerimin parlaklığı azaldı’ sık kullanılan bir deyimdir. Gözyaşı yapısı sağlıklı olanlarda bu parlaklık azalması daha geç oluşuyor. Vücudumuzda havayla temas eden iki önemli yer var. Ağzımız ve göz kapağı aralığımız. Sağlıklı ve yeterli gözyaşınız yoksa enfeksiyonlara da daha açık hale geliyorsunuz. Konjonktivit, alerji, kirpik dibi iltihabı gibi birçok hastalığa daha yatkın oluyorsunuz.”

    Kuru göz belirtileri nelerdir?
    Gözlerinizde aşağıdaki belirtiler varsa göz doktorunuza başvurmalısınız.
    • Kuruluk
    • Kaşıntı
    • Yanma, batma
    • Yabancı cisim hissi
    • Işığa duyarlılık
    • Aşırı gözyaşı
    • Bulanık görme veya geceleri görmede zorluk
    • Yorgunluk

    Kimlerde kuru göz oranı daha yüksektir?
    • Yaşlanma: Gözyaşı salgısı, erkek ve kadınlarda, ilerleyen yaşla birlikte azalır. Kuru göz semptomları hormonal değişimlere bağlı olarak özellikle kadınlarda daha sık görülmektedir.

    • Çevresel faktörler: Nemi düşük, sıcak veya rüzgarlı ortamlar, radyasyon veya kimyasal maddelere maruz kalma, yüksek yerlerde bulunma kuru göze neden olabilir.

    • Menopoz: Kuru göz her yaş grubunu etkileyen bir hastalık olmakla beraber, menopoza bağlı hormonal değişimler sebebiyle genelde kadınlarda daha sık gözlenmektedir.

    • Klimalı ortamlar: Klima kullanımı ortamın kurumasına neden olarak gözyaşının buharlaşmasını hızlandırmakta ve Kuru göze yol açmaktadır.

    • Kontakt lens kullanımı: Kontakt lens kullanımı gözyaşının daha hızlı buharlaşmasına neden olacağından Kuru göze yol açmaktadır.

    • Göz ameliyatları: Operasyonlara bağlı olarak göz yüzeyi ve gözyaşı bezleri etkilenmekte ve Kuru göz belirtileri ortaya çıkabilmektedir.

    • Yoğun bilgisayar kullanımı: Gözyaşının göz yüzeyine yayılmasını sağlayan “göz kırpma” hareketinin sıklığı, yoğun bilgisayar kullanımında azalmaktadır. Daha az göz kırpma da buharlaşmayı artıracağı için kuru göze neden olmaktadır. Sadece bilgisayar değil, TV ekranı karşısında uzun saatler geçirme ya da uzun süreli okumalarda da göz kırpma sayısının azalmasına bağlı olarak kuru göz oluşabilmektedir.

    • Sigara kullanımı: Sigara dumanındaki maddeler göz yüzeyini olumsuz yönde etkilemektedir.

    • Romatizma: Bağışıklık sistemi ile ilişkili romatizmal hastalıklarda gözyaşı salgılayan bezler de etkilenmekte ve kuru göz tetiklenmektedir.

    • Hastalıklar ve tedavide kullanılan ilaçlar: Hipertansiyon, kalp hastalıkları, diyabet, tiroid (guatr), alerji ve depresyon gibi çeşitli hastalıklar ve bu hastalıklarda kullanılan ilaçlar kuru göz hastalığını tetikleyebilmektedir.

    • Göz tansiyonu: Bu rahatsızlığın tedavisinde kullanılan göz damlaları göz kuruluğuna yol açabilmektedir.

    Günlük yaşamda rahat etmek için yapılacaklar:

    • Otomobil, uçak gibi yerlerde havalandırma doğrudan gözünüze gelmesin.
    • Uyuduğunuz oda nemli olsun.
    • Güneşli ve rüzgarlı havalarda mutlaka koruyucu güneş gözlüğü takın.
    • Bilgisayara belli bir seviyede karşıdan ışık ve klima rüzgarı gelmesin.
    • Kuru göz bulgularınız varsa bol su için.
    • Özellikle bilgisayar kullanırken daha az göz kırpma buharlaşmayı artıracağı için kuru göze neden olur. Bilgisayar başındayken gözlerinizi sık sık kırpıştırmayı unutmayın ve zaman zaman uzağa bakarak gözlerinizi dinlendirin.

  • CCL (Corneal Cross-Linking) Tedavi Yöntemi

    CCL (Corneal Cross-Linking) Tedavi Yöntemi

    CCL (Corneal Cross-Linking) Tedavi Yöntemi
    Riboflavin (B2 vit) Damlatılması

    İşlem öncesi topikal anestezik damla ile göz uyuşturulur. Topikal anestezik damla sonrasında künt bir spatül ile kornea epiteli mekanik olarak kaldırılır. Riboflavin solüsyonu epiteli kaldırılmış kornea üzerine 5 dakika ara ile 2’şer damla 30 dakika boyunca damlatılır.

    UV Işığın Uygulanışı

    30 dakika sonrasında hasta biomikroskoba oturtulur. Ön kamarada riboflavin floresansı görüldükten sonra hasta tekrar ameliyathaneye alınır. 370 nm UV kornea yüzeyinden 4-5cm uzaklıkta yaklaşık 7 mm’lik bir alanda 30 dakika uygulanır. UV tatbiki sırasında her 5 dakikada bir 2’şer damla Riboflavin damlatılır. İşlem sonrasında göze bandaj kontakt lens takılır, göz kapatılmaz.

    UV Cross-Linking (Moleküler düzeyde çapraz bağlanma) Tedavisi:

    UV – Cross-Linking ameliyatı, UVA ışığı ve Riboflavin kullanılarak korneanın kollajen moleküllerine etki edip, kornea mekaniğini arttırarak keratokonus hastalığındaki ilerlemeyi durdurabilir.

    Uygulanan CCL Operasyonlarının Sonuçları:

    İlk bilimsel çalışması Stockholm’deki Avrupa Katarakt ve Refraktif Cerrahi Kongresinde (ESCRS, 8–12 Eylül 2007) sunuldu ve American Academy of Ophthalmology (AAO) kongresinde sunulmak üzere kabul edildi.

    Ameliyat Öncesindeki Tetkik ve Muayeneler

    Gözlüklü ve gözlüksüz görme düzeyi
    Damlalı ve damlasız refraksiyon kusuru
    Kornea topografisi (Orbscan II, Oculus Topografi)
    Kornea kalınlığı (Sonogage 50Hz)
    Endotel sayımı (Specular Mikroskop, Conan)
    Fundus muayenesi

    Kornea İçi Halkalar (Intacs, Keraring, Ferrara Ring)

    Kornea halkanın özellikleri;

    Şeffaf
    Micro boyutta
    Düzeltilmesi gereken dioptri miktarına göre kalınlığı değişen
    Gözün kornea dokusu içerisine yerleştirilen
    Yarım ay şeklinde ve 2 parçadan oluşan özel aparatlardır
    Bu halkalar dışarıdan bakıldığında fark edilmez ve en önemlisi kontakt lens gibi hissedilmez. İstenildiği zaman kolayca çıkarılabilen halkalar, görme merkezine yerleştirilmediğinden görmeyi etkileyecek herhangi bir kalıcı iz bırakmaz. Değişik kalınlıkta tipleri olan halkalar, keratokonus hastalığının derecesine göre tercih edilerek yerleştirilir.

    Intacs kornea dokusunun içine yerleştirildiğinde, Keratokonus hastalığının korneada sebep olduğu sivriliği/ bombeyi tıpkı bir kasnak gibi korneayı gererek yok eder. Bu arada kişinin miyopisinde de düzelme meydana gelir.

    Gözün içerisine yerleştirilen intacs saydam olup göz dokunuzla uyumlu bir şekilde ömür boyu sorun çıkarmadan kalacak ayrıca istenildiğinde geri çıkartılabilecek bir malzemedir. Ameliyat sonrası dışarıdan bakıldığında görünmez ve gözde varlığı hissedilmez.

    Halka Çeşitleri Nelerdir?

    Dünyada şu anda kullanımda olan iki tip halka bulunmaktadır:

    INTACS (Addition Technology): 7mm çapında bir halkalar, hekzagonel yapıda
    KERARING / FERRARA RING (Mediphacos/AJO Company): 5mm çapında halkalar, üçgen prizma yapıda.

    Hastaların ameliyat sonrası takibi çok önemlidir. Herhangi bir ilerleme görüldüğü takdirde CCL tedavisi halka operasyonundan sonra yapılabilir.

    Keratokonus Belirtileri Tedavisi için tıklayın !

  • Keratokonus Belirtileri Tedavisi

    Keratokonus Belirtileri Tedavisi

    Keratokonus , gözün ön kısmını oluşturan saydam tabakanın (kornea) öne doğru bombeleşmesi ve incelmesi  ile karakterize her iki gözü birden etkileyen, ilerleyici bir hastalıktır. Kornea göze gelen ışınların kırıldığı en önemli göz tabakasıdır. Bu bölgede oluşan değişimler ışınların yanlış odaklanmasına sebebiyet vererek görme kalitesini  ciddi şekilde bozarlar
    Aile hikayesi olanlarda ve alerjik bünyeli kişilerde daha sık görülen bu hastalıkta en önemli şikayet gözlük ile düzeltilemeyen görme azlığıdır.
    Keratokonus  genellikle 15-16 yaşlarında başlar ve 35  yaşına kadar ilerleme gösterebilir. Hastalığın seyri kişiden kişiye değişkenlik gösterebilmeltedir
    Keratokonusun ilk evrelerinde şikayet genellikle gözlük numarasının sık değişmesidir. Hastalık ilerledikçe gözlük ile net bir görüş sağlanamaz.

    Keratokonus Belirtileri Nelerdir?

    Keratokonus hastalığında başlangıç yaşı olarak belirli bir yaş bulunmamaktadır. Her yaşya ortaya çıkabilmektedir. Ancak istatistikler ergenlik sonrası 20 li yaşlarda gelişmeye başlayarak kornea yapısını konikleştirerek bozmaktadır. Keratokonus hastalığı çok yavaş seyrettiği için teşhis edilmesi güç olabilir. Genellikle iki gözde farklı seviyelerde seyretmektedir.

    • Görüşte netlik azalması çarpık ve bulanıklık
    • Miyop
    • Çift görme
    • Astigmatizm
    • Gözde parıltı
    • Göz yorgunluğu ile seyreden bağ ağrıları
    • Gözlerde ışığa karşı aşırı hassasiyet

    Keratokonus Tedavisi Fiyatları

    Keratokonus göz hastalığını tedavisi için kullanılan kontakt lensler yıllık olarak 500 ile 1.400 tl arasında bir bütçe ayırmanızı gerektirmektedir. Diğer cerrahi keratokonus tedavileri için ödenen mikyar yaklaşık olarak tek bir göz için 2.000 tl ile 4.000 tl ye kadar varabilmektedir. Keratokonus tedavisi pahalı olan bir göz hastalığıdır. Tedavi maliyetleri hastaneler veya göz doktorlarının bulundukları konuma göre değişebilmekte ve artış gösterebilmektedir.

    Keratokonus hastalığında görme neden azalır?

    Keratokonus hastalığının teşhisinde iki önemli bulgu bulunmaktadır. Kornea incelmesi ve kornea sivrilmesi. İncelen kornea sivrilerek eğilmekte bükülerek şekil değiştirmektedir. Saydam tabakada bulunan konik bir geometrik alandan göze giren görüntülerin düzensizce kırılması nedeni ile görüş netliği gittikçe kaybedilmektedir. Keratokonus ilerleyici bir hastalık olarak seyrettiğinden sivrilme eğiliminin devam etmesi durumunda görüş gittikçe kötüleşebilir. Keratokonus hastalığında başlangıç evrelerinde gözlükle görme sağlanabilsede sonraki evrelerde hasta gözlükle göremez bir duruma gelebilir. Bu sebeple görmenin sağlanması için tedavide konik kısıma uygun açıda mercek (lens) yerleştirilir. Özel kontakt lensler düzeltici mercek olarak kullanılmaktadır.

    Keratokonus Tedavisi

    Hastalığın seyri ve ilerleme hızı son derece farklı gelişebileceğinden keratonus tedavisi kişiye özeldir. Gözlük bile kullanmadan net görebilen ve hastalıklarından habersiz hastalar olabileceği gibi son derece hızlı ilerleyen ve yirmili yaşlarda kornea nakli gerektiren olgular da görülebilmektedir. Aslında yapısal bir hastalık olan keratokonusun tam anlamıyla bir tedavisi yoktur. Tedavilerin amacı hastaların hayatlarını rahatça devam ettirebilecekleri bir görme kalitesine ulaştırabilmektir.

    CCL – ( Corneal Cross – Linking )

    Son 5 yıldır giderek artan sıklıkta kullanılan ve keratokonusun ilerlemesini durduran bir yöntemdir. Tedavide Ultraviole A ve Riboflavin  ( B2 vitamini) kullanarak korneanın yapısını güçlendirilir. Bu nedenle hastalığın seviyesi ve hastaların görme kalitesi ne olursa olsun ilerleme saptanan hastalarda ilk tedavi seçeneğidir. CCL, keratokonusun ilerlemesini durdurmakla kalmaz , bazı hastalarda görme seviyesinde de  bir miktar artış sağlar.

    Yöntem

    Damla anestezisi ile göz uyuşturulduktan sonra korneanın en dışında yer alan epitel tabakası soyulur.5 dakika ara ile riboflavin solusyonu 30 dakika boyunca göze damlatılır. Daha sonra 370 nm UVA kornea yüzeyinden 4-5cm uzaklıkta yaklaşık 8 mm lik bir alanda 30 dakika uygulanır. UVA tatbiki sırasında her 5 dakikada bir Riboflavin damlatılmaya devam edilir. İşlem bittikten sonra göz antibiotikli pomadla kapatılır. Ortalama 2 gün sonra iyleşme tamamlanmış olur. Yapılan çalışmalarda , 1 kez yapılan CCL girişiminin hastaların büyük bir kısmında keratokonusun ilerlemesini  durdurduğu saptanmıştır.

    Kontakt lens

    Keratokonusta korneanın şekli bozulur. Başlangıç keratokonuste  görülen hafif astigmatlar yumuşak lensler ile düzeltilebilir. Keratokonus ilerledikçe keratokonuse özel  yumuşak lensler bile görmeyi artıramaz. Bu nedenle yarı yumuşak, hibrid (ortası sert, çevresi yumuşak) ve piggy-back (yumuşak ve yarı yumuşak lensler birlikte)kontakt lensler uygulanır. Ancak kontakt lensler keratokonusun ilerlemesini engellemez. Lens kullanan hastaların rutin kontrolleri yapılmalı ve gerekli görüldüğünde CCL tedavisi uygulanmalıdır. Bu tedaviden sonra iyi görebilmek için kontakt lens kullanımına devam edilir.

    Kornea İçi Halkalar (Keraring, Ferrararing, Intacs)

    Keratotokonusta bozulan kornea dokusununun içine monte edilen , şeffaf yapıda , doku uyumlu, cam türevi implantlardır. Korneanın içine yerleştirildikleri için kontakt lens gibi takıp, çıkarmak gerekmez. Ömür boyu sorunsuz bir şekilde gözde kalabildikleri gibi istenildiği zaman  gözden çıkarılabilirler. Değişik markalarda ve yapıda ring segmentleri mevcut olmakla birlikte hepsinin etki mekanizması aynıdır.Burada amaç şekli bozulan korneayı daha düzgün hale getirmek ve göze gelen ışınların doğru kırılmasını sağlamaktır.

  • Göz Seğirmesini Hayra Yormayın!

    Göz Seğirmesini Hayra Yormayın!

    Ülkemizde sağ gözün seğirmesi, hayra; sol gözün seğirmesi, şere yorulur. Ancak uzmanlar göz seğirmesinin ciddi problemler oluşturabileceğine dikkat çekiyor…

    Eğer gözlük takıyorsanız seğirme, göz numaranızın arttığına işaret edebilir.

    Bunun yanı sıra göz kapağının iltihaplanması, göze yabancı maddelerin girmesi sonrasında bunlara bağlı olarak göz seğirmeleri olabilir ve devam eden göz seğirmelerinin sıklığı artabilir.

    Göz yorulduğunda seğirmeyle sinyal verir

    Aşırı yorulan gözün seğirme ile tepki verebileceğini ifade eden Op. Dr. Yetgin Özgan “Çoğumuz işimiz gereği, çok uzun süre bilgisayara bakmak zorundayız, eve gittiğinizde uzun uzun televizyon seyredip, kitap okuduğunuzda ise gözünüz iyice yorulmuş oluyor. Göz ise bu yorgunluğa seğirmeyle tepki verebiliyor” diye konuştu.

    Uyku ve dinlenme saatlerine dikkat etmek, mümkün olduğunca bilgisayar kullanımını azaltmak, evde yumuşak ve parlak olmayan aydınlatmaları tercih etmek göz yorgunluğuna bağlı göz seğirmelerini azaltır.

    Göz Seyirmesi nedir ? Göz Neden Seyirir? Göz Seyirmesinin Sebepleri

    Denizli Devlet Hastanesi Göz hastalıkları Uzmanı Dr. Ömer Eyüpoğlu hastaların göz seğirmesi şikayeti ile önce göz doktoruna müracaat ettiklerini belirterek ”Göz yönünden seğirmeye neden olabilecek durumlar vardır. Bunlar gözde batma ve yanmaya neden olan konjonktivit keratit ve benzeri iltihabi durumlar ile düzeltilmemiş kırma kusurları yani gözlük ihtiyacıdır. Göz hekimleri hastada bu gibi durumlar varsa tam bir göz muayenesi ile düzeltir. Ancak göz seğirmelerinin önemli bir kısmı psikolojik ve nörolojik bir bozukluğun ön bulgusu olabileceğinden hastalar göz kliniğinden mutlaka psikoloji ve nöroloji kliniklerine de sevk edilir” dedi.

    Göz seğirmesinin tıpta genellikle bir hastalık olarak kabul edilmediğini belirten Denizli Devlet Hastanesi Nöroloji Uzmanı Şükrü Daloğlu ”Nedeni ve tedavisi hakkında bir fikir birliği olmamasıdır. Ancak göz seğirmesi bir hastalık belirtisi olabilir. Bir çok kişinin yaşamı boyunca sık sık karşılaştığı bir durumdur ve çoğu kez tedavisiz düzelmektedir. Bazen daha sürekli ve rahatsız edici olduğundan altta yatan yorgunluk stres depresyon sıvı ve elektrolit dengesi bozuklukları gibi nedene yönelik tedaviler yararlı olmaktadır” diye konuştu.

    Göz seğirmelerinin bazı vakalarda alışkanlık haline gelerek tik şeklini aldığını ve çoğu kez tedaviye dirençli hale geldiğini belirten Daloğlu ”Göz sağlığı altında ciddi beyin bozukluğu bulunmadığı için tek başına endişe verici bir durum değildir. Rahatsız edici ve şüphe verici durumlarda nöroloji uzmanına muayene olmakta yarar var” dedi. Göz seğirmesinin göz kasının kontrol dışı hareket olduğunu kaydeden Denizli Devlet Hastanesi Psikologu Sacit Saygılı ”Genellikle nedeni herhangi bir bozukluk değildir. Göz seğirmesi halk arasında daha çok haber gelecek iyi-kötü bir şey olacak gibi işaret olarak algılanır. Ancak göz seğirmesinin böyle bir durumla kesinlikle ilgisi yoktur. Bu yanlış bir inançtır. Göz seğirmesinden sonra gerçekten kötü veya iyi bir şey olması kesinlikle tesadüftür. Kişilerin bu tip şeylere çok fazla inanmamaları gerekir” dedi.

    Göz seyirmesi göz kapağiının kendi kendine titreşmesi durumudur ve bu durum kesinlikle “göz kırpma” dan farklıdır.

    Göz seyirmesinin belli başlı en önemli 3 nedeni vardır. Bunlar;

    1. Yorgunluk-uykusuzluk
    2. Stres
    3. Kafeindir.

     

    – Göz seğirmesi neden olur?
    – Göz seğirmesini nasıl geçirebiliriz?
    – Göz seğirmesi nedir?
    – Göz seğirmesi hangi hastalıkların habercisi olabilir?

  • Arpacık tedavisi

    Arpacık tedavisi

    Arpacık daha çok göz çevresinde ortaya çıkan sivilceye benzer küçük kızarıklıklar şeklinde oluşan bir cilt hastalığıdır. Arpacık görmeyi etkileyen ve kişiye huzursuzluk veren bir durumdur. Prof. Dr. Ahmet Maranki şifalı bitkiler ile doğal bitkisel kürler öneriyor. “Arpacık daha çok zayıf ve kabızlık şikayeti olanlarda görülür” diyen Maranki arpacık için faydalı olacak bitkisel formüller verdi. Arpacık nasıl geçer, arpacığa ne iyi gelir, arpacığa iyi gelen bitkiler var mıdır diyorsanız açıklayalım.

    Prof. Dr. Ahmet Maranki arpacık bitkisel tedavisi Kürleri:

    1) Bir diş sarımsağın ucu kesildikten sonra arpacık üstüne her gün 2-3 kez sürülür.

    2) Marul yaprakları ezilerek lapa haline getirilir. Daha sonra bu arpacık kürü, arpacığın üzerine konulup bir süre bekletilir.

    3) Patates haşlanır ve ardından ezilir. Yeterince ılıyan ezilmiş patates arpacık üzerine her gün 3-4 kez konulup bir müddet bekletilir.

  • Göz kanlanması neyin belirtisi?

    Göz kanlanması neyin belirtisi?

    Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. İ. Sefa Kaçar, “Göz kanlanması, üveit, enfeksiyon, romotalojik hastalıklar ve tiroit hastalığı gibi hastalıkların belirtisi olabilir” dedi.

    Göz kanlanması hakkında bilgi veren Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. İ. Sefa Kaçar, bazı zamanlar göz yorgunluğu, klimalı, aşırı sıcak veya soğuk ortamlar ya da bilgisayar başında uzun süre çalışmak gibi nedenlerin tetiklediği göz kanlanmasının, gözün beyaz olan kısmındaki damarların genişlemesi sonucu oluştuğunu söyledi.

    Çok ender olarak bu damarlarda olan çatlamaların kanlanmaya neden olduğunu vurgulayan Opr. Dr. İ. Sefa Kaçar, “Kanlanma tek bir gözde, sıklıkla da her iki gözde görülebilir. Ancak ‘önemsiz’ gördüğümüz göz kanlanması, üveit, göz tansiyonu, tiroit ve romatizma gibi ciddi hastalıkların habercisi olabilir” diye konuştu.

    Özellikle tek gözde yaşanan kanlanmanın riskli olduğunu ifade eden Opr. Dr. Sefa Kaçar, şu bilgileri verdi: “Kanlanma genelde konjunktiva tabakasını da içeren bir tahrişe veya iltihabi sürece bağlıdır.

    Göz kuruluğu, alerjik reaksiyonlar, mikrobik durumlar, yabancı cisimler, travma, ani çıkışlı göz tansiyonu, üveit olarak bilinen göz içi iltihabı, kirpik dibi iltihabı, güneşe ve ultraviyole ışıklara maruziyet, sistemik hastalıklar göz kanlanmasının nedenlerinden birkaçıdır.

    Romatolojik hastalıklar ve tiroit hastalıklarında da gözlerde kanlanmalar görülebilir. Gözde kan oturmaları ise belli bir bölgede yerleşimli olup genelde vücut tansiyonun yüksekliğine, travmalara ve ıkınma- kuvvetli hapşırık- kusma gibi ani göğüs kafatası basıncı artışına bağlı olarak oluşur. Göz kanlanması ihmal edilmemeli, bir hekime başvurulup nedenleri araştırılmalı.”

    Dr. Sefa Kaçar, göz kanlanmasının nedenlerini şöyle sıraladı:

    “Konjunktivit, (bütün göz kanlanmalarının büyük bir bölümünün nedenidir). Tiroit hastalığı, romatolojik hastalıkları, gözyaşı kanalı tıkanıklığı, glokom (göz tansiyonu), fiziksel darbeler, alerjik durumlar, bağımlılık yapıcı(uyuşturucu madde, uçucu madde) maddeler, uykusuzluk, kullanılan ilaçların yan etkileri.”

    Göz kanlanmalarının özellikle ağrı, sulanma ve görme kalitesinde azalmayla birlikte olduğu zaman acil durum teşkil ettiğini belirten ayın Kaçar, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Tedavi altta yatan nedene göre yapılır. Yabancı cisim varlığında cismin çıkartılması, ani göz tansiyonu varlığında tansiyonun düşürülmesi ve tedavisi, üveitlerde gerekli tedavinin yapılması ve sistemik rahatsızlıkların araştırılması, ultraviyole yanıklarında gözün uygun ilaçlar eşliğinde belirli süre kapatılması gerekir.

    Göz kızarıklığına neden olan olay göze kimyasal bir sıvının veya gazın gelmesi ise ilk yapılacak olan iş saniyeler içerisinde gözün ve çevresinin bol suyla yıkanması sonrasında en yakın sağlık merkezine ulaşılması olacaktır. Kontakt lens kullanıcılarında olan kanlanma ve ağrılarda kontakt lens kullanımı kesilip en kısa zamanda göz muayenesi yapılmalıdır. Alerjik durumlarda güneş gözlüğü ve gölgelikli şapkaların kullanımı önerilir. Şiddetli alerjik reaksiyonları tedavisi kısa sürede başlanılmalıdır.”

    İHA

  • Glokom (Göz Tansiyonu) Nedir?

    Glokom (Göz Tansiyonu) Nedir?

    Glokomun (göz tansiyonu hastalığı) sinsi bir hatalık olarak nitelendirilmesinin en önemli sebebinin; kendini görme kaybının başladığı ilerlemiş safhalarında fark ettirmesi olduğunu belirten uzmanlar, Glokom hastalığının her yaş grubunda görülebildiği gibi yeni doğmuş bebeklerde de karşılaşılabileceğini belirtiyor.

    Glokom gözde ilk başlarda yavaş ve kendini hissettirmeden başlar, sonraları hızlı seyreder ve görme sinirlerinde onarılması mümkün olmayan görme kaybına yol açacak kalıcı tahribatlara neden olur. Glokomun erken teşhis edilmesi ve hiç zaman kaybetmeden tedavisine başlanması, görmenin korunabilmesi için çok büyük önem taşımaktadır. Erken tedavi edilmediği takdirde sonucu kalıcı görme kaybıyla sonuçlanır. Glokom gibi kendini ancak ilerlemiş safhalarda hissettiren ve gözdeki tahribatı yüksek olan hastalıklardan korunmak için veya tedavisine gecikmeden başlanabilmesi için yılda 1 kez düzenli muayene gerekmektedir.

    Glokom (Göz Tansiyonu) Nedir?

    Glokom erken teşhis ve tedavi edilmediği takdirde sonucu görme kaybına kadar varabilen sinsi bir hastalıktır. Bu sebeple her yıl düzenli göz muayenesi olarak göz tansiyonu kontrol edilmelidir.

    Glokom, görme siniri hasarının oluştuğu bir dizi durum için kullanılan bir terimdir. Glokomun başlıca nedeni göz içindeki basıncın yüksekliğidir. Görme sinirinin dolaşımının bozulduğu, doku zaafiyeti veya yapısal bozuklukların görüldüğü durumlarda görme siniri basınca daha duyarlı hale gelebilir ve basınç yükselmeksizin de hasar gelişebilir.

    Glokomun Sebepleri

    Göz içinde salgılanan ve gözün beslenmesi için gerekli olan göz içi sıvısının boşalamamasına bağlı olarak göz içinde basınç yükselir. Yükselen göz içi basıncı da göz siniri hücrelerine zarar verir.

    Glokomun Belirtileri Nelerdir?

    – Sabahları belirginleşen baş ağrılar
    – Zaman zaman bulanık görme
    – Geceleri ışıkların etrafında ışıklı halkalar görülmesi
    – Televizyon izlerken göz etrafında ağrı
    – Glokom Riskini Artıran Faktörler Nelerdir?
    – Ailede glokom öyküsünün olması (genetik yatkınlık)
    – 35 yaşın üzerinde olunması
    – Şeker hastalığı
    – Şiddetli kansızlık veya şoklar
    – Yüksek-düşük sistemik kan basıncı (vücut tansiyonu)
    – Yüksek Miyopi
    – Yüksek Hipermetropi
    – Migren
    – Uzun süreli kortizon tedavisi
    – Göz yaralanmaları
    – Irksal faktörler

    Bu özelliklere sahip kişilerde glokom hastalığının ortaya çıkma riski normalden daha yüksek olduğu için bu kişilerin görme sinirindeki hasarın erken tespiti amacıyla düzenli olarak göz muayenelerini yaptırmaları uygun olur.

    Glokom Nasıl Teşhis Edilir?

    Göz tansiyonunun takibinde ve görme sinirinde hasar oluşup oluşmadığının belirlenmesinde ileri teknoloji ürünü tetkik cihazları kullanılmaktadır. Bu cihazların verilerini yorumlayan glokom uzmanı hekimlerimiz hastanın tedavi sürecini planlar. Bunlar; görme sinirindeki hasardan dolayı görme kaybının miktarını gösteren görme alanı, görme siniri ve sinir lifi analizi yapan OCT (optik sinir tomografisi), HRT (sinir lifi analizi) cihazlarıdır ve glokomun teşhis ve tedavisinin planlamasında büyük önem taşırlar.