Etiket: Gida

  • Sivilce yapan yiyecekler

    Sivilce yapan yiyecekler

    Sivilce tedavi için zor bir cilt hastalığıdır. Sivilce tedavisi için doktor kontrolü altında çeşitli kremler ve ilaçlar kullanılmaktadır. Buna rağmen yeni sivilce oluşumunun engellenmesi için kişi her zaman tetikte olmalı ve cildine gereken özeni göstermelidir. Sivilce tedavisinde başarıya ulaşılsa da sivilcelerin nüksetmesinin nedeni, sivilce tedavisinin aslında çok uzun bir süre boyunca yapılması gerekliliğidir. Sivilce yapan yiyecekler herkes için değişiklik gösterebilir ancak genel geçer kurallar dahilinde size sivilce yapan yiyecekleri sıralıyoruz.

    İşte sivilce yapan yiyecekler listesi…

    Acılı yiyecekler

    Acı, kırmızıbiber ve domates ürünleri gibi baharatlı yiyecekleri sınırlayın. Bu besinler sivilceyedirekt olarak neden olmaz, ancak sivilce kızarıklıklarını artırabilir. Çünkü yüzdeki kan akışını ve dolaşımını arttırırlar.

    Gıda Mitleri

    Ebeveynlerin yağlı yiyecekler ve çikolata tüketmeme konusunda çocuklarını sıkça uyardığını biliyoruz. Genel kanı bu tür yiyeceklerin sivilce yapan yiyecekler arasında yer aldığına dairdir. Ancak bu iddiaları destekleyecek hiçbir bilimsel veri bugüne kadar elde edilmemiştir. Bu tarz yiyecekler genellikle sağlıklı beslenme sisteminde yer almamasından dolayı az miktarda tüketilmelidir ancak direkt olarak sivilceyle ilgileri bulunmamaktadır.

    Süt Ürünleri

    Süt ürünleri birçok kişide sivilceleri kötüleştirebilir. Eğer süt ürünleri tüketmek veya süt içmek gerekiyorsa, sertifikalı organik ürünleri satın almanız gerekir. Sütün doğal hormonlar içermesi önemlidir. İneklere verilen çeşitli hormonlar, sütlerin de bu hormonlardan etkilenmesini sağlamaktadır. Süt ve süt ürünlerindeki kötü hormon faktörünün yanında, genel olarak süt ve süt ürünlerinin sivilceyi kötüleştirdiği aşikârdır ancak bunun tam nedeni bilinmemektedir.

    Şeker

    Abur cubur yiyecekler ve diğer tatlı yiyeceklerden uzak durun. Şeker doğrudan sivilce nedeni değildir ancak şeker bağışıklık sistemini olumsuz etkiler. Bağışıklık sistemi güçsüzleştikçe, sivilce oluşumu da artacaktır. Ayrıca işlenmiş şekerler vücudun kan şekeri seviyesini değiştirmektedir. Bu da gözenekleri etkiler ve sivilce oluşumunu tetikler.

    Şekerli içecekler

    Şekerli içeceklerden kaçının. Şekerin bağışıklık sistemini güçsüzleştiren etkisine ek olarak çeşitli şekerli içecekleri içtiğimizde, daha az su tüketir hale geliyoruz. Yeterli su içmek berrak, sağlıklı bircilt bakımı için gereklidir.

    İşlenmiş Gıdalar

    Beyaz ekmek ve şekerli atıştırmalıklar gibi işlenmiş yiyecekler genel olarak kandaki insülin düzeyini yükseltirler. Bu sadece sivilce sorununu tetiklemez aynı zamanda farklı cilt sorunlarına da neden olur.

    Sivilceleri önleme

    Sivilce yapan yiyeceklerden kaçınmak sivilcelerinizi tamamen yok etmese de sağlıklı beslenme düzenine geçiş yapmak için aslında bu besinlerden kaçınmak doğru bir davranış olacaktır. Tek başına, beslenme düzeni sivilceleri önlemez ve geçirmez ancak yardımcı tedavi olarak uygulanabilir.

  • İlaçla birlikte alınan besinlere dikkat

    İlaçla birlikte alınan besinlere dikkat

    İlaçla birlikte alınan besinlerin, ilaçların etkisini azaltıcı veya artırıcı etkileri bulunabiliyor. İlaçtan fayda beklerken hatalı beslenme sonucu ciddi yan etkilerle karşı karşıya kalınabiliyor.

    Çok dikkat edilmesi gereken bu durum, ilaç kullanımı kesildikten sonra birkaç hatta bile sürebiliyor. Başlıca dikkat edilmesi gereken durumlar şu şekilde sıralanıyor:

    C Vitamini
    C vitamini demir emilimini kolaylaştırıyor. Ancak C vitamini ile kalsiyumca zengin süt ve süt ürünlerinin alınması, C vitamini emilimini bozucu etkisi yapıyor.

    Potasyum tutucu bazı tansiyon ilaçları ile idrar sökücü ilaç kullanan hastaların; patates, muz, kayısı, portakal suyu gibi potasyumdan zengin gıdaların hatalı kullanması ölümcül kalp aritmilerinin görülmesine neden olabiliyor.

    Greyfurt suyu
    Günde 1 litre ve üzerinde greyfurt suyunun tüketilmesi, özellikle ‘statin’ grubu bazı kolesterol ilaçlarının bağırsakta parçalanmasını geciktirerek kan seviyelerini yavaşlamaya da yol açabiliyor.

    Kafein
    Kahve, çay, kola ve enerji içecekleri; bazı soğuk algınlığı ilaçlarıyla beraber alındığında sinirlilik, uykusuzluk, çarpıntı, kalp ritim bozukluğu, tansiyon yüksekliği, kabızlık ve idrar miktarında artışın görülmesine neden olabiliyor.

    Süt ve süt ürünleri
    ‘Florokinolon ve tetrasiklin’ grubu veya ‘sefuroksim’ içeren antibiyotükler, ‘bifosfonat’ grubundaki kemik erimesi ilaçları ve ‘metotreksat’lı romatizma ilaçlarının; kalsiyum içeren gıdaların 2 saat önce veya 6 saat sonra alınması gerekiyor.

  • Mutsuz kadının beslenmesi…

    Mutsuz kadının beslenmesi…

    İş veya özel hayatlarında mutsuz olan birçok kadın kilo almaya çok eğilimli hale geliyor.

    Kısa veya uzun süreli anksiyete veya depresyon kadınların kendilerini buzdolabının önünde bulmasına sebep olabiliyor. Kadınların mutsuzlukla başa çıkma yöntemlerinden biri, aşırı miktarda karbonhidratlı ve şekerli besinler tüketmek. Tabi bu durum, kilo almaya ve göbeklenmeye yol açıyor. Kadın, kilo aldıkça daha çok mutsuz oluyor. Bu nedenle aynı kısır döngünün içerisinde kalıyor. Yani kadın mutsuz oldukça yemek yiyor, yedikçe daha da mutsuz oluyor diyor, Diyetisyen& Yaşam Koçu Gizem Şeber.

    Kadınlarda sadece psikolojik mutsuzluk yeme sebebi değil. Bazen gözden kaçırılan bir beslenme yetersizliği de kadının mutsuz hissetmesine neden olabiliyor.

    Oysa hem sağlıklı beslenmek hem de mutlu olmak mümkün. Besinlerin modumuz üzerinde ciddi etkileri olduğu uzun zamandır bilinen bir gerçek. Eğer doğru besinleri doğru zamanlarda tüketirsek, kilo almadan da mutlu olabiliriz.

    SADECE PROTEİN YEMEK SİNİRLİ YAPAR!

    Modumuzu ve iyi hissetmemizi ciddi anlamda etkileyen sebeplerden biri; günlük aldığımız kalorinin proteinden karşılanan kısmıdır. Eğer sadece proteinli besinler tüketiyor ve gün içerisinde hiç karbonhidrat almıyorsak daha mutsuz ve sinirli hissetmemiz mümkün. Bu durumda akşam bir anda soluğu buzdolabının önünde almakla veya eve tatlı siparişi vermekle sonuçlanabilir. Yapılan bilimsel çalışmalar, sadece proteinle beslenen kişilerin daha mutsuz ve sinirli olduklarını ortaya koymuştur.

    ÖĞRENİLMİŞ İŞTAHIMIZ, MUTLULUK DÜZEYİNİ ETKİLEYEBİLİR!

    Sevdiğimiz besinlerin bizi daha fazla mutlu ettiğini bilmek için bilimsel bir araştırmaya gerek yok. Ancak, sadece sevdiğimiz besinleri yemek değil, koklamakta mutlu hissetmeye yetiyor. Örneğin kahve veya çikolata bu konu için en belirgin örnekler. Yemek yemenin psikolojik etkileri yadsınamaz. Kişilerin mutsuz hissettiklerinde, daha önceden yediklerinde mutlu hissettikleri besinlere yöneldiği araştırmalarca belirlenmiş durumda. Bu nedenle insanın bu konuda kendisini tanıması ve izlemesi de önem kazanıyor.

    VİTAMİN VE MİNERAL DÜZEYLERİ MUTSUZ HİSSETMENİN NEDENİ OLABİLİR!

    Kötü bir olay karşısında mutsuzluk süremizi ve depresyon düzeyimizi belirleyen faktörlerin başında beslenme geliyor. Yetersiz beslenme sonucu ortaya çıkabilecek vitamin ve mineral yetersizlikleri; olaylar karşısındaki tolerasyonumuzu etkileyebiliyor ve buna bağlı olarak daha mutsuz hissedebiliyoruz. Ayrıca birçok vitamin ve mineral yetersizliği tatlı ihtiyacını ciddi anlamda arttırabiliyor.

    Türk kadınları için bunların başında demir minerali geliyor. Ülkemizde demir yetersizliği kadınlar arasında çok sık gözlenen bir durum. Demir yetersizliği kişinin sürekli tatlıya ihtiyaç duymasına yol açıyor. Aynı zamanda daha mutsuz, halsiz ve depresif hissetmemize yol açıyor. Bu nedenle uzun süren depresyonlarda demir ile ilgili kan tahlillerinin yaptırılması ve gerekliyse doktor kontrolünde demir yetersizliği tedavisi yapılması gerekiyor. Demir mineralinin en zengin kaynakları; kırmızı et, tavuk, balık, sakatatlar. Bazı sebzeler ve kurubaklagiller de demir minerali içerse de, bu besinlerin içinde bulunan demirin vücutta kullanılma oranları daha düşük.

    Yine B grubu vitaminlerinden biri olan tiaminin yetersizliği de, kişiyi depresif hissettiriyor. 1999 yılında yapılan bir araştırmada, tiamin yetersizliği olanlarda kendine güven probleminin daha yaygın olduğu gözlenmiş. Tiamin vitamininden zengin besin kaynakları; tahıllar. Patates, maya ve yumurta da tiamin içeriyor.

    OMEGA-3 MUTLU HİSSETMENİZE YARDIMCI!

    Omega-3 yağ asitleri sadece kalp sağlığımızı korumuyor. Aynı zamanda kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlıyor. Yapılan bilimsel çalışmalarda, omega-3’ün yetersiz tüketiminin; depresyona ve anksiyeteye neden olduğu saptanmıştır.

    Yaşam tarzımızın değişmesi ile günlük aldığımız yağ oranının büyük bir kısmı omega-6’dan gelmektedir. Ancak sağlığımız için önemli olan omega-3 ve omega-6 yağ asitlerinin dengeli alınmasıdır.

    Eğer haftada en az 2 gün balık tüketmiyor; beslenmenizde fındık, badem gibi kuruyemişlere ve semizotuna yer vermiyorsanız, daha mutsuz hissetmeniz olası.

    MUTSUZ KADINI MUTLU HİSSETTİRECEK 5 SAĞLIK ÖNERİSİ

    Karbonhidratsız gününüz geçmesin…

    Günlük beslenme düzeninizde karbonhidrat kaynakları olan; tam tahıllı ekmekler, makarna, bulgur, meyve, kuru meyve gibi besinler mutlaka yer almalı. Eğer 3 saatte bir azar azar karbonhidrat tüketirseniz, mutluluk hormonu olan seratonini daha rahat salgılayacaksınız.

    Bir tabak ıspanak veya yeşil sebze tüketin…

    Folik asitin yetersiz tüketiminin depresyona yol açabileceği bilinmektedir. Koyu yeşil yapraklı sebzeler iyi folik asit kaynağıdır. Düzenli tüketmeye özen gösterin.

    Selenyuma yer açın…

    Selenyum yetersizliğinin de mutsuzluk ve depresyonla ilişkili olduğu biliniyor. Selenyumun en zengin besin kaynakları; et, tavuk, balıklar, mantar, soğan, sarımsak ve tam tahıllardır.

    Seratonini sadece çikolata salgılatmaz…

    Egzersiz yapmakta, seratonin salgısını başlatır. Hem egzersiz mutsuz döneminizde almış olduğunuz kiloları vermenize de destek olacak.
    Düzenli uyuyun… Günde 5 saatten az uyuyanların iştahlarının daha fazla açık olduğu ve 8 saat uyuyanlara göre ortalama günde 300 kalori fazla aldıkları biliniyor. Düzenli uyku, sadece kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlamaz, aynı zamanda iştahınızı kontrol etmenizi kolaylaştırır.

    Diyetisyen ve Yaşam Koçu
    Gizem ŞEBER

  • Türk Mutfağı Zayıflatıyor mu?

    Türk Mutfağı Zayıflatıyor mu?

    ABD Georgetown Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harry Preuss, kilo ile mücadele eden insanlara günde 10 bin adım atmalarını önerdi.

    Antalya’da düzenlenen Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kongresine katılan ABD Georgetown Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harry Preuss, obezitenin dünyada her geçen gün önemi artan bir sorun haline geldiğini, önlem alınmadığı takdirde gelecekte büyük sorunlara neden olabileceğini belirtti.
    ,
    İnsanların yağdan uzak durarak kendileri için doğru bir şey yaptıklarına inandıklarını ama sadece bunu yapmanın doğru bir karar olmadığını vurgulayan Preuss, “İnsanlar yağdan uzak durdukları zaman karbonhidrata ve şekere yönelebiliyor. Yağdan uzak durmak ancak karbonhidrat ile şekere yönelmek yanlış bir tutum” dedi.

    Preuss, “Önemli olan ne kadar kilo değil, ne kadar yağ kaybettiğinizdir. Kilo kaybederken kas kütlenizi kaybediyorsanız, bu anlamlı değildir” diye konuştu.

    Prof. Dr. Preuss, kilo ile mücadele eden insanların az yemek yemeleri, lifli gıdalar tüketmeleri ve egzersiz yapmaları gerektiğini söyledi. Sporun her yaş grubunda yapılması gerektiğini vurgulayan Preuss, kendisinin günde 17 bin adım yürüdüğünü kaydetti. Üzerinde pedometre taşıdığını anlatan Preuss, “Gün içinde hiç egzersiz yapamazsam yürüyorum. Günde 17 bin adım atmaya çalışıyorum. Bazen üniversitede oturarak çalışmam gerektiğinde 17 bin adımı tamamlamak için bahçeye çıkıp yürüyorum. Kilo ile mücadele eden insanlara günde en az 10 bin adım, yani 8 kilometre civarında adım atmalarını öneriyorum. Bunu yaşam tarzı haline getirmeleri gerekiyor” diye konuştu.

    Preuss, Amerika’da obezite sorunu bulunan oldukça fazla insan olduğunu, Türkiye’de ise yoğun obezite sorunu görmediğini belirterek, “Türkiye’de insanlar yemeklerin yanında mezelerden, salatalardan, yani lifli yiyeceklerden de tüketiyor. Bu açıdan baktığımızda dengeli beslenme konusunda Türk mutfağının yararlı olduğunu söyleyebilirim” dedi.

  • Dünyanın en iyi diyetleri

    Dünyanın en iyi diyetleri

    ABD’nin önde gelen dergilerinden “US News and World Report” 2014 için en iyi diyetleri açıkladı.

    Beslenme uzmanlarından oluşan bir jüri, 32 popüler diyeti değerlendirdi. Listenin ilk sırasında yüksek tansiyonla mücadele diyeti ya da yaygın adıyla DASH diyeti yer alıyor.

    Dört yıldır listedeki birinciliğini koruyan DASH diyeti ABD Sağlık Bakanlığı’na bağlı Milli Sağlık Enstitüsü tarafından geliştirildi. DASH diyeti, benzerlerinin aksine, yeme-içmeyi kesmek ya da sadece belli gıdaların tüketimini tavsiye etmek yerine günlük sodyum alımını sınırlamayı amaçlıyor.

    DASH’in beslenme planında, günde 3 adet tam tahıllı gıda tüketimi, 4 ila 6 porsiyon sebze, 4 ila 6 porsiyon meyve, 2 ila 4 porsiyon süt ürünleri ve birkaç porsiyon beyaz ve kırmızı et, fındık, ceviz ve baklagillerin tüketimi yer alıyor.

    Bu diyeti değerlendiren uzmanlara göre, DASH’in dezavantajları, devam ettirilmesinin bireyler için çok zor olması ve yüksek maliyeti. Yüksek tansiyon şikayeti olanlar için geliştirilen diyet, kolesterolü ve kalp hastalıkları, inme, böbrek taşı ve diyabet riskini düşürmede etkili.

    Listenin ikinci sırasında ise yine Milli Sağlık Enstitüsü’nün geliştirdiği Terapatik Yaşam Şekli diyeti bulunuyor. Kısaca TLC olarak bilinen bu diyetin ana noktası ise doymuş yağ tüketimini kesmek. Bu diyette, günlük kolesterol alımı kısıtlanıyor ve lifli yiyecekler daha fazla tüketiliyor.

    Listenin üçüncü sırasını, Mayo Clinic diyeti, Akdeniz diyeti ve Weight Watchers diyeti paylaşıyor.
    Diyet listesinin en alt sırasında, Taş Devri diyeti ve Dukan diyeti bulunuyor. Taş Devri’nde yaşayan insanlar beslenme alışkanlıklarına benzer bir beslenme tavsiye eden diyet, özellikle geçtiğimiz yıl popülerdi.

    Hayvansal proteinin bol miktarda alınması ve şeker, tahıl, baklagiller ve süt ürünlerinden kaçınılmasını salık veren diyetin faydası, bilimsel yönden henüz kanıtlanmadı. Dukan diyeti de, yüksek protein ve düşük karbonhidrat alımını öneren bir beslenme planı sunuyor.

  • 2014 Yılını fit olarak geçirmek için…

    2014 Yılını fit olarak geçirmek için…

    “Yeni yıl hedeflerinizin arasında “fit olmak” mutlaka olmalı” diyen Diyetisyen&Yaşam Koçu Gizem Şeber, 2014 için altın beslenme kurallarını sıraladı.

    • İşe mutfağınızdan başlayın. Mutfak sağlıklı beslenmenin başladığı yerdir. Alışverişinizden, pişirme araçlarınıza kadar sağlıklı olanları tercih etmeye başlayın. Örneğin bu sene kızartma tencerenizi çöpe atın ve kendinize bir buharda pişirme cihazı alın. Yine dumansız gril ve ızgara mutfağınızın bir parçası olmalı. Alışverişe tok çıkmak, abur cubur satın almanızı önler. Yeni yılın ilk alışkanlığı bu olsun.

    • Daha fazla balık tüketin. Balık sevsek bile ihmal ettiğimiz besinlerden biri. Ya evde pişirmekten kaçıyoruz, ya düzenli tüketmemek için başka bahaneler yaratıyoruz. Fakat omega-3 yağ asitlerinin düzenli alınmasının vücut ağırlığını koruma da ve zayıflama da etkili olduğu biliniyor. Haftada 2-3 kez ızgara balık tüketmek zayıflamanıza ve fit olmanıza yardımcı. Yalnız deniz kirliliğinden ötürü ağır metal alma riskini engellemek adına balıkların siyah etli kısımlarının tüketilmemesi ve yüzey balıklarının tercih edilmesi önemli ve gerekli.

    • Kahvaltınızda en az 10 gram protein alın. Proteinin metabolizma hızlandırdığı bir gerçek. Aynı zamanda kas yapımı, vücudun onarılması için de son derece önemli. Kahvaltı da protein ihtiyacınızın bir kısmını düzenli almak, gün içerisinde kendinizi daha enerjik hissetmenize yardımcı olacak. Bu nedenle kahvaltınızda peynir, yumurta, yoğurt, süt gibi kaliteli protein kaynaklarından en az biri yer almalı.

    • Pratik pişen sağlıklı yemek tarifleri öğrenin. Yemek pişirmek ve yemek için fazla vaktinizin olmadığı veya eve geç döneceğiniz günler için pratik pişirebileceğiniz birkaç sağlıklı yemek tarifi öğrenin. Bu eve sipariş yüksek kalorili fast-foodlara karşı en büyük önlem olacaktır.

    • Baharatlara hayatınızda yer açın. Acı kırmızı pul biber, karabiber gibi baharatların metabolizmayı hızlandırmaya, tarçının kan şekerini dengelemeye yardımcı olduğu biliniyor. Mutfağınızda gözünüzün önünde duracak bir baharatlık, daha fit bir yıl geçirmenize yardımcı olacaktır.

    • Öğün atlamamayı alışkanlık haline getirin. Keyifle yenecek bir yemek için her zaman vaktiniz olmalı. Bu kendinize verdiğiniz değeri de hissetmenizi sağlayacak. Aynı zamanda düzenli beslenme; kan şekerinizin daha dengeli olmasını sağlayarak ani acıkmaları ve tatlı krizlerini önler.

    2014’ün 5 yaşam tarzı kuralı

    Sizi nelerin motive ettiğini bulun. Sağlıklı beslenmeyi alışkanlık haline getirmek uzun soluklu bir yolculuk olabilir. Bu yolculukta mola vermemek için kendinizi motive etmenin yollarını bulun. Bazı kişiler iç bazı kişiler dış motivasyonludur. Dışardan etkiler mi sizi daha çok motive ediyor? O zaman arkadaşlarınızdan destek isteyin. Siz mi kendinizi daha iyi motive ediyorsunuz? Başarılı her hafta için kendinize bir ödül verin.

    Hedeflerinizi basamaklandırın. Toplam ne kadar kilo vermeniz gerektiğine takılmayın. Bu motivasyonunuzu bozabilir. Bunun yerine kendinize haftalık ve aylık hedefler belirleyin. Unutmayın, hiç bir hedefe tek basamakta ulaşılmaz.

    Kendiniz için yapın. Sağlıklı beslenmek kendinize verdiğiniz değerin de bir göstergesi aslında. Abur cubur yediğinizde kendinizi ağır ve hantal hissediyorsunuz, o zaman bunu kendinize yapmaktan vazgeçme vakti geldi.

    Yorulduğunuzda mola verin. Yol çok uzun ve ızdıraplı gelmeye başladı ise enerjinizi bir haftalığına başka bir yöne çekin. Bu yeniden motive olmanın bir yoludur.

    30 dakikayı vücudunuza çok görmeyin. Her gün Tv karşısında, sosyal medyada veya bunun gibi yerlerde boşa geçirdiğiniz zamanları artık kendinize ayırma vakti geldi. Günde 30 dakikanızı imkân varsa yürüyüşe yok ise esneme ve germe hareketlerine ayırın.

    2014’ÜN EN HİT BEŞ BESİNİ

    Ananas: Ananas, zengin lif ve C vitamini içeriği dışında içerdiği bromalin pigmenti ile düzenli tüketimde selülitlerinizi azaltmaya yardımcı olacak. Kabızlık ve ödem gibi problemler üzerinde de etkili. Meyve salatalarınıza ilave etmekle başlayabilirsiniz.

    Avokado: Yağ yerine geçen tek meyve olan avokado, birlikte tüketildiği besinlerin içerisinde bulunan vitamin ve minerallerin vücutta daha iyi kullanılmasına imkan tanıyor. Aynı zamanda kabızlık sorununun çarelerinden biri. Salatalara ilave edebilir, rendeleyip baharatlarla karıştırarak kahvaltılık olarak kullanabilirsiniz.

    Yumurta: Anne sütünden sonra en kıymetli besin. Beyazı %100 kaliteli protein, sarısında saç ve tırnak sağlığı üzerinde etkileri olan biyotin yer alıyor. Günde bir adet yumurta herkes için uygun. Kahvaltıda tüketemediyseniz eve geç döndüğünüz günlerde omlet veya menemen olarak tüketebilirsiniz.

    Yoğurt: Süt ve yoğurdun metabolizma hızlandırmaya yardımcı etkisi var. Bu etkisi içerdiği proteinlerden ve kalsiyum mineralinden ötürü. Günde 2 su bardağı süt veya yoğurt tüketmek, karın yağlarınızı azaltmaya yardımcı. Yemeğin yanında veya meyveli olarak tatlı yerine. Yoğurt her şekli ile sağlıklı ve tüketmesi kolay bir besin.

    Yulaf ezmesi: Yoğun lif kaynağı olmasının yanı sıra, en sağlıklı tahıllardan biri. Kan şekerini diğer tahıllara göre daha iyi dengelediğinden ötürü, diğer tahıllara göre zayıflama konusunda daha ön sırada. Bu sene mutfağınızda bir değişiklik yapıp, yulaf ezmesini sadece kahvaltılarda tüketmeyip, çorbalarınıza ve haşlayarak salatalarınıza ilave etmeye başlayabilirsiniz.

  • Laktoz intoleransı ile nasıl başa çıkılır?

    Laktoz intoleransı ile nasıl başa çıkılır?

    1. Laktoz intoleransı nedir?

    Laktoz intoleransı, sütte bulunan laktoz şekerinin sindirilememesini ifade ediyor. Özellikle ince bağırsakta salgılanan laktaz enziminin eksikliğine bağlı olarak oluşuyor. Bu enzim, süt şekeri olarak adlandırılan laktozu parçalayarak glikoz ve galaktoza ayırıyor, daha sonra bağırsaktan emilim gerçekleşiyor.

    İnek sütüne olan intolerans ile laktoz intoleransı, belirtilerinin aynı olması nedeniyle birbirine karıştırılabiliyor. Laktoz intoleransı sindirim sisteminde, inek sütü intoleransı ise bağışıklık sisteminde olan bir problemdir.

    2. Laktoz intoleransı neden ortaya çıkıyor?

    Laktaz adı verilen ve süt şekeri olan laktozun parçalanarak sindirilmesini sağlayan enzimin, ince bağırsakta üretilmemesi ile ortaya çıkıyor.

    3. Kimler daha fazla risk altında?

    Laktaz enzimi doğum sırasında en yüksek seviyede olmakla birlikte iki yaşından sonra bu enzimin aktivitesi düşmeye başlıyor ve laktoz intoleransının görülme riski artıyor. Laktoz intoleransı olanlar; doğuştan, bağırsak duvarı hasarına bağlı ya da ince bağırsağın bir kısmının alınmasına bağlı olarak bu hastalığa yakalanmış olabiliyor.

    4. Hangi belirtilerle kendini gösteriyor?

    Kullanılan süt ürününün miktarı ve çeşidi, laktoz intoleransının belirtisini ve klinik bulgusunu değiştiriyor. Burada laktaz enzim aktivitesinin durumu önem taşıyor. Eğer çok düşük olmayan laktaz enzimi var ise kişiler süt ürünlerini daha kolay hazmedebiliyor. Özellikle yoğurt, fermente süt ürünü olması nedeni ile bu kişilerin daha rahat tüketebileceği bir besin… Bireyde laktaz enzimi aktivitesi yoksa veya çok düşük seviyede ise tüketilen süt ürünü içerisindeki laktoz, sıvı-elektrolit dengesinin bozulmasına neden oluyor. Bu durumda kişide gaz, bulantı, şişkinlik, ishal ve kramp gibi durumlar görülüyor. Yakınmalar genellikle besin tüketildikten 30 dakika ile iki saat sonrasında başlıyor. Laktoz intoleransı sindirim sisteminde bulunan laktaz enzimi aktivitesinin yeterli düzeyde olmaması nedeni ile ortaya çıkan bir hastalık olmakla birlikte her yaşta görülebiliyor.

    5. Belirtiler dikkate alınmaz ise neler oluyor?

    Laktoz intoleransı dikkate alınmadığı durumlarda ciddi sağlık problemleri baş gösteriyor. Özellikle çocuklarda kolite neden olurken, yetişkinlerde Chron hastalığı baş gösterebiliyor.

    6. Hastalığın aşamaları var mı?

    Laktoz intoleransı üç aşamada inceleniyor.

    Primer laktoz intoleransı (Doğumsal): Yeni doğan bebeklerde anne sütünün alınmasını takiben, sulu dışkı, kusma ve vücuttan sıvı kaybının gerçekleşmesi anlamına geliyor. Genelde sulu ve köpüklü dışkı gözleniyor. Bu durumda doktora başvurulması, en kısa zamanda süt ve süt ürünlerinin diyetten çıkarılması gerekiyor.

    Geç başlangıçlı hipolaktazi: Genellikle kalıtsal olan ve sık görülen bu problem, üç-altı yaş arasında laktoz alımının ardından, sekiz saat içinde ishal, gaz, kramp şeklinde karın ağrıları ile kendini gösteriyor. Bu belirtilerin yüzde 30-80’inin laktoz intoleransından kaynaklanabileceği bildiriliyor. Hastalar laktozu fermente ürünlerle yani yoğurt, sert peynir olarak tüketebiliyor.

    Sekonder laktoz intoleransı: Özellikle iki yaş altı çocuklarda en sık görülen emilim bozukluğu… Genel olarak bağırsak ağrısı çeken bireyler, süt ve süt ürünlerini beslenme programından çıkarıyor. Kişiye özel hazırlanan bu diyette, kısıtlamalar ve esnetmeler yapılabiliyor.

    7. Tanı nasıl konuluyor?

    Sadece karın ağrısı, şişkinlik, ishal, kramp gibi belirtiler laktoz intoleransı tanısı konması için yeterli olmuyor çünkü birçok bağırsak probleminin belirtileri birbirine benziyor. Laktoz intoleransının olup olmadığını anlamak için ilk olarak inek sütü diyetten çıkarılıyor. Eğer problem ortadan kalkmışsa kişinin inek sütüne karşı intoleransı olduğu saptanıyor. Kişinin sıkıntısı hala devam ediyorsa bazı testler yapılıyor.

    ■ Laktoz tolerans testi: Kişiye laktoz içeren bir sıvı veriliyor ve iki saatte bir kan şekeri ölçülerek laktozun ne miktarda sindirildiği anlaşılıyor. Eğer kan şekeri yükselmemişse laktozun sindirilemediği anlaşılıyor. Bu test ilk altı aylık dönemdeki bebeklerde uygulanmıyor.

    ■ Hidrojen nefes testi: Kişiye bu testte de laktoz yüklü bir sıvı içiriliyor. Nefeste hidrojen testi yapılıyor. Eğer kişinin nefesindeki hidrojen miktarı artıyorsa bu, laktoz intoleransının göstergesi olarak kabul ediliyor. Bu test ilk altı aylık dönemdeki bebeklerde uygulanmıyor.

    ■ Gaita asidite testi: Bebek ve çocukların dışkısındaki asit miktarını ölçmek için kullanılıyor. İnce bağırsakta sindirilmesi gereken laktoz, sindirilmediğinde dışkıda glikoz örneği saptanıyor.

    8. Bu kişiler hangi gıdaları tüketemez?

    ➤ Sütlü domates çorbası, hazır çorbalar

    ➤ Bisküvi, kraker, çikolata, gofret vb

    ➤ Margarin, tereyağı, kaymak, krema

    ➤ Süt ve türevlerinin girdiği kek, kurabiye, pasta vb

    ➤ Sütlü tatlılar (muhallebi, sütlaç, sütlü puding vb)

    ➤ Yağ içeriği yüksek besinler

    ➤ Yağda kızartma ve kavurmalar

    ➤ Sütlü sos ve püreler

    ➤ Laktoz içeren diş macunları

    ➤ İçeriği bilinmeyen her türlü besin

    9. Laktoz intoleransı ile nasıl başa çıkılır?

    Laktoz intoleransı geçici bir rahatsızlık olmaması nedeni ile bireylerin yaşamları boyunca besinleri dikkatli tüketmesi gerekiyor. Uygun beslenme tarzını yaşam biçimi haline getirmeleri önem taşıyor. Yetişkinlerde bunu sağlamak daha kolayken, çocuklarda çok daha zor oluyor. Özellikle çocuklara bu konuda daha ciddi eğitimler vermek ve hastalığın ciddiyetini anlatmak gerekiyor…

    10. Bu kişiler tüketemeyecekleri gıdaların yerini nasıl doldurabilir?

    Gıda sanayisinin gelişmesi ile birlikte bazı rahatsızlığı olan bireylere çok fazla alternatif sunulabiliyor. Laktoz intoleransı olan bireyler, laktozsuz sütleri içebiliyor. Bu kişiler ayrıca yoğurdu daha rahat sindirebiliyor çünkü yoğurt yapılırken sütün içerisinde bulunan laktozun yüzde 70’i parçalanıyor. Diğer bir alternatif ise 90 gün beklemiş peynir tüketmek. 90 gün bekleyen peynirin içerisindeki laktoz, laktik aside dönüşüyor ve daha rahat sindiriliyor. Özellikle kalsiyum içeriği yüksek olan süt ve süt ürünlerinin diyetten kısmi veya tamamen çıkarılması nedeni ile bireylerde kalsiyum eksikliği gözlenebiliyor. Bu durumda kemik ve dişler başta olmak üzere sinir sistemi ve bağışıklık sisteminde ciddi problemler yaşanabiliyor.

    İnek sütü intoleransı

    İnek sütüne olan alerjik reaksiyon özellikle süt içerisinde bulunan alerjik nitelikteki proteinler nedeniyle gerçekleşiyor. Bu alerjik reaksiyona neden olan proteinler; kazein, sığır gamma globülin, beta laktoglobulin, sığır albümin ve alfa laktoglobulin olarak sıralanıyor. Özellikle bebeklerde ve çocuklarda gözlenen inek sütü proteinlerine bağlı alerjik reaksiyonlar yaşamın ilk haftalarında, ortalama üçüncü ayda başlıyor ve bağırsağın fonksiyonel yapısının gelişmesi sonucu iki-üç yaşlarında ortadan kalkıyor.

    Besinleri iyi analiz edin

    Uzman Diyetisyen Serkan Tutar, süt ürünlerini tükettikten sonra sıkıntı yaşayanlara şunları söylüyor: “Laktoz intoleransı dünyada en fazla görülen intolerans çeşidi. Dünyadaki toplam nüfusun yüzde 50’sinde bulunduğu belirtilmekle birlikte bazı insanlarda laktoz intoleransı olmasına karşın etkilerinin gözlenmediği biliniyor. Bağırsakta sürekli sindirim şikayeti yaşayan bireylerin tükettikleri besinleri iyi analiz etmeleri şart… Eğer süt ve süt ürünleri tüketildiğinde sürekli olarak problem yaşıyorlarsa, en kısa zamanda doktor ve diyetisyen ekibi ile birlikte çalışmaları gerekiyor.”

    Formsante Dergisi

  • Şeker hastaları için süper besinler

    Şeker hastaları için süper besinler

    Diyetisyen&Yaşam Koçu Gizem Şeber’in önerileri ile şeker hastalarına öneriler…

    Yumurta

    Anne sütünden sonra en kıymetli protein kaynağı olan yumurta, içerdiği doymamış yağ asitleri sebebi ile sanıldığının aksine kolesterolü yükseltmez. Bu nedenle kahvaltılarda, çorbalarda, salatalarda yer verilebilir. Günde 1 yumurta tüketmenin sağlığa olumsuz bir etkisi yoktur.

    Balık

    Şeker hastaları aynı zamanda kalp hastası olma adayıdır. Balık içerdiği omega-3 yağ asitleri ile kalp damar sağlığını korumaya yardımcıdır. Ayrıca A vitamininden zengin olan balık görme fonksiyonları açısından da önem taşır.

    Tarçın

    Yapılan bilimsel çalışmalar tarçının kan şekerini dengeleyici etkisi olduğunu göstermiştir. Yine bilimsel çalışma sonuçlarına göre günde 3 silme tatlı kaşığı toz tarçından daha fazlasının tüketilmesi kolesterol seviyelerini olumsuz etkileyebilir. Şeker hastalarının beslenme planında yer alabilir fakat sınırsız kullanılmamalıdır.

    Elma

    Kalorisi düşük, lif içeriği yüksek bu meyve tok hissettirmekle kalmıyor aynı zamanda içerdiği çözünür liflerle de kötü huylu kolesterolün düşmesine yardımcı oluyor. Amerika Tarım Örgütü’ne göre antioksidan içeriği en yüksek 10 meyveden biri olan elmayı kabuğu ile tüketmek daha sağlıklı. Rendeleyip tavada hafif ısıtarak üzerine tarçın döktüğünüzde ise son derece hafif ve sağlıklı bir tatlıya dönüşüyor.

    Avokado

    Sindirim hızını yavaşlatarak kan şekerinin daha yavaş yükselip daha yavaş düşmesine yardımcı. İçerdiği sağlıklı yağlar ise insülin direncini azaltmak konusunda destek oluyor. Salatalara doğrayabilir, rendeleyip sandviçlerinizin arasına sürebilirsiniz.

    Arpa

    Sofralarımızda çok alışkın olmadığımız bir tahıl olan arpa, pirince göre kan şekerini %70 daha yavaş yükseltiyor. İçerdiği lifler ve zengin B vitamini içeriği de cabası. Çorbalara eklenebilir veya salatalara katılabilir.

    Fasulye

    Bitkisel lif ve protein içeriği ile haftada en az iki kere sofrada yer almalıdır. Kuru fasulye yerine nohut ve yeşil mercimekte tercih edilebilir. Konserve olanlara tuz içeriği açısından dikkat edilmelidir. Gaz yapıcı öğelerin ayrılması için bir gece önceden suda bekletilmeli ve bu su dökülmelidir. Pişirme suyu ise B vitamini açısından zengin olduğundan dökülmemelidir.

    Yağsız kırmızı et

    Yüksek kaliteli proteini metabolizmayı hızlandırmaya yardımcıdır. Bu nedenle en az haftada iki kez öğünlerde yer almalıdır. B12 vitamini kaynağıdır. Öğünlerde az miktarda tüketilmesi kan şekerinin daha dengeli yükselmesine yardımcı olur. Izgara, haşlama veya fırında tüketilmelidir.

    Kırmızı meyveler

    Böğürtlen, yaban mersini, kiraz gibi koyu kızıl-mavi renklere sahip olan meyvelerin antioksidan içeriği çok yüksektir. Vücutta yaşlanmayı geciktirmeye yardımcı olurlar. Bazı bilim adamları bu tür meyvelerin kan şekerini dengelemekte de yardımcı olduğunu düşünmektedir.

    Brokoli

    C vitamini ve antioksidanlardan zengin bu sebze aynı zamanda kan şekerini ayarlayan hormon olan insülinin etkinliğini arttıran krom mineralinden de zengindir. Tadını sevmeyenlerin çorbalara ilave etmesi mümkün. Fakat en sağlıklı hali buharda pişirilmiş şeklidir.

     

  • Bir türlü zayıflayamıyor musunuz?

    Bir türlü zayıflayamıyor musunuz?

    Süt ürünleri tüketmeme

    Süt, peynir, dondurma, yoğurt çoğu diyet yapan kişi için tabudur ancak aslında yararlıdır. Bazı araştırmalara göre vücut yeterince kalsiyum aldığında yağ yakmaya başlar. Vücut kalsiyumdan yoksunsa vücut yağ depolamaya başlar. Kalsiyum vitaminleri yerine süt ve süt ürünleri tüketilmesi daha yararlıdır. Çoğu diyetisyen yağsız ya da yarım yağlı süt, peynir ve yoğurt öneriyor.

    Araçta yiyip içmek

    Yiyeceklerinizi aracınızda yiyecekseniz mutlaka salata türü sağlıklı yiyecekleri tercih edin. Bol kalorili menülerden uzak durun. Eğer bir kere aracınızda yiyip içerseniz bu alışkanlık haline gelebilir, bu yüzden asla denemeyin.

    Her gün tartılmak

    Her gün tartılmak sizi diyetiniz konusunda umutsuzlaştırabilir. En iyisi haftada bir tartılmak ya da uzun bir diyet döneminden sonra tatılmak olabilir. Tartıda başlangıçtan daha az bir değer gördüğünüzde daha mutlu hissedeceksiniz.

    Gerçekçi olmayan hedefler koymak

    İlk haftada 5 kilo zayıflamaya çalışıyorsanız hafta sonunda umutsuzluğa kapılarak beslenmenize dikkat etmeyebilirsiniz. Kendinizi cesaretlendirmek ve motive etmek adına gerçekleştirebileceğiniz hedefler koyun. Ne kadar zamanda ne kadar zayıflayacağınızı bilemiyorsanız diyetisyeninizle konuşabilirsiniz.

    Egzersiz yapmamak

    Egzersiz yapmazsanız verdiğiniz kilolaları almanız daha kolay hale gelir. Eğer egzersiz yaparsanız sevdiğiniz şeyleri daha çok yiyebilirsiniz ve hala zayıflamaya devam edersiniz. Düzenli egzersiz yapmanın anahtarı ise sevdiğiniz egzersize karar vermek ve başlamak.

    Hızlı diyetlere güvenmek

    Bir haftada 10 kilo zayıflayacağınızı vadeden hiç birşey yemediğiniz sadece greyfurt ya da lahana içeren diyetlere aldanmayın. İlk önce yemediğiniz için zayıflıyor gibi görünseniz de gerçekte, sadece birkaç kalori ile beslendiğiniz için metabolizmanız yavaş çalışmaya başlar. Diyet bittiğinde vücudunuz kalorileri az yakar ve verdiğinizden daha kısa sürede kilo alırsınız.

    Kahvaltı etmemek

    Sabah kahvaltı etmemek birkaç kalori az almanızı sağlıyor gibi görünebilir ancak bu sebeple gün boyunca hep aç hissedersiniz. Bu nedenle sürekli ofiste ya da evde kalorili şeyler atıştırırsınız. Ancak yüksek protein ve lif içeren iyi bir kahvaltı gün boyu aç hissetmenizi engelleyebilir. Araştırmalara göre her sabah kahvaltı eden insanlar diğerlerine göre daha sağlıklı.
    Sık atıştırmak

    Her öğününüzde yediklerinize dikkat ediyor olabilirsiniz ancak ara öğünlerde gereksiz şeyler yiyor olabilirsiniz. Masanızın üstünde koca bir dilim ekler varsa, çubuk dondurmadan vazgeçmiyorsanız ya da ofis partilerinde ikram edilen kekten mutlaka bir dilim kek yiyorsanız zararlı çıkan siz olursunuz. Beslenmenize bir bütün olarak dikkat etmelisiniz.

    Çok fazla çerez yemek

    Dikkat etmeden yediğiniz cips gibi kızartılmış atıştırmalıklar bel çevrenizin kalınlaşmasına neden olur. Bazı insanlar açlıklarını bastırmak için çok fazla yer. Bu tür yiyeceklerin yerine özellikle protein bakımından zengin fındık, badem, ceviz gibi kuruyemişler tüketmek metabolizmanızın hızlı çalışmasını sağlar. Araştırmalarda bunları tüketenlenlerin diğer cips gibi şeyleri yiyenlere göre daha zayıf oldukları da belirlenmiş.

    Çok fazla az yağlı yiyecek yemek

    Düşük yağlı yiyecekler diyette önemli bir yere sahiptir ancak düşük yağlı demek düşük kalorili demek değildir. Eğer tabağınızda düşük yağlı bir kek varsa düşük kalorili olduğu anlamına gelmez. En iyisi yediğinizin ne kadar yağ, kalori ve şeker içerdiğine de dikkat etmektir.

    Çok az su içmek
    Bu en çok yapılan en basit diyet hatasıdır. Su özellikle kalorilerin yakılması için gereklidir. Eğer suyunuzu kurutursanız metabolizmanız çalışmaz yani daha yavaş zayıflarsınız. Her yemekten veya atıştırmalıklardan sonra mutlaka bol su için.

  • Zayıflamanızı kolaylaştıracak ek besinler…

    Zayıflamanızı kolaylaştıracak ek besinler…

    Ek besinler ne durumlarda alınmalı?

    Kişi kilosuna göre protein almalı. Örneğin 55 kiloysanız vücudunuzun günde 55gr. proteine ihtiyacı var. Gel gelelim, spor yaptığınızda vücudunuzun protein ihtiyacı artıyor. Bu ihtiyacınızı normal besinlerle gidermekse oldukça güç bir hal alıyor. Aynı zamanda normal besinlerle karşılamaya çalışmanın; yağlanma ve kolesterol riski var.
    Bu sebeple kalorisi daha aza indirilmiş, sıkıştırılmış besin dediğimiz bu tip ürünleri tercih etmeniz daha yararlı.

    Bu ürünlerin herhangi bir zararı var mı?
    Bazı doping ürünleri iç organları zedeleyip, aşırı kıllanma yapabiliyor. Ama bu tip ek besinlerde sıkıntı gözlemlenmiyor. Gel gelelim, insanların vücut ve bünyeleri farklı olduğu için farklı tepki gösterebilir. Yine de doktora danışmakta fayda var. Örneğin herhangi bir rahatsızlığı olup, özel hassasiyeti olanlar tarafından kullanılmamalı.
    Genelde karşılaştığımız sağlık problemleri, eczanelerde satılan yağ yakıcılar tarafından oluşuyor. Reçete ile satılan ürünler kulaktan kulağa kullanılmamalı. Sırf komşunuz kullanıp zayıfladı diye size de aynı etkiyi göstermesini beklemeniz saçma olacağı gibi sağlığınızı da olumsuz etkileyebilir.

    L-Carnitine nedir?
    L-Carnitine bir yağ asididir. Vücudun kendi üretemediği şeyleri bir şekilde dışardan almamız lazım, bu ihtiyacımızı bu tarz ürünlerle karşılayabiliyoruz. Aynı zamanda vücutta yağların parçalanmasına neden oluyor. Spordan önce kullanılan L-Carnitine, spor yapmadan kullanmak pek doğru olmayacağı gibi spor yapmadan kullanıldığı takdirde bir etki sağlamıyor.
    CLA500 nedir?
    Bu ürün günde 3 sefer yemeklerden önce kullanılıyor ve özellikle karın bölgesindeki yağlanmayı azaltıyor. CLA, kullanırken 3 öğün yemek yemek zorunda olduğunuz için, öğünlerinizi de düzenlemiş oluyor aynı zamanda. “Aç kalarak kilo verme” yanlışına düşmenizi önlüyor. Zayıflamak için öğünü 1’e düşürdüğümüzde metabolizma da yavaşlıyor haliyle, bu sayede CLA metabolizmanızın hızlanması için de ideal. Ayrıca performansı da arttırıyor.

    Peki, sürekli tek tip besin tüketmek doğru mu?
    Her sporun kendine has bir beslenme tarzı olmalı. Kilo vermek isteyenler protein almalı ama daha kalorisi düşük proteinleri tercih etmeli. Kişisinin sportif amacıyla ilgili bir durum bu. Kilo vermek isteyenler özellikle süt ürünleri, beyaz et, sebze ve meyve tarzı besinleri tercih etmeli.
    Beyaz et, kırmızı ete nazaran kalorisi daha az ve daha çabuk sindirildiği için daha çok tercih ediliyor. Ama yine de tek tip beslenmek insan yapısına uygun değildir. İnsan vücudunun her çeşit yiyeceğe ve vitamine ihtiyacı var.

    Kaynak : womenist