Etiket: gebelikte düşük

  • Tekrarlayan gebelik kayıpları

    Tekrarlayan gebelik kayıpları

    Görülme Sıklığı: İki veya daha fazla gebeliğin ardarda düşükle sonlanması ‘’ Tekrarlayan Gebelik Kayıpları’’ olarak değerlendirilir. Bu kadınlar gebe kalabildikleri için infertil değildir. Üç veya daha fazla üst üste gebelik kaybında ayrıntılı bir inceleme yapılması gereklidir.

    Kesin tanı konulan gebeliklerin yaklaşık %25’i düşükle sonuçlanır.Fertilizasyondan sonra klinik olarak tanı konulamayan kimyasal gebelikler de göz önüne alınacak olursa erken gebelikte düşük oranı yaklaşık %50’yi bulur. İki ardarda düşük oranı %5’den azdır. Üç ya da daha fazla ard arda düşük oranı ise yalnızca %1’dir. İlk trimesterde spontan düşüklerin yaklaşık %70 nedeni kromozomal anomalilerden ileri gelir. Servikal yetmezlik ve antifosfolipid sendromuna bağlı düşükler ise genellikle ikinci trimesterde görülür.

    Tekrarlayan Gebelik Kayıplarını Etkileyen Faktörler: Tekrarlayan gebelik kayıplarının nedenleri çok çeşitlidir. Tekrarlayan gebelik kayıpları birden fazla neden bir arada bulunabilir.

    Genetik ve Kromozomal Nedenler

    Anatomik Nedenler

    Kan Pıhtılaşma Bozukluğu (Trombofili)

    İmmünolojik Nedenler

    Çeşitli Hastalıklar

    Endokrin Nedenler

    Çevresel Faktörler

    Yaş Faktörü

    Erkek Faktör

    Açıklanamayan Nedenler

    Bir spontan (kendiliğinden) düşükten sonra ikinci bir düşük yapma olasılığı %15 iken, iki spontan düşükten sonra bu risk %30’a yükselir. Bu nedenle iki spontan düşükten sonra düşük nedenlerini bulmak için tanısal testlere başvurulmalıdır.

    1- Genetik ve Kromozomal Nedenler

    Aneuploidy (kromozom sayısının az ya da çok olması), vücut yada sex kromozomuna bağlı nedenler, translokasyonlar (ebeveyn kromozomlarına bağlı nedenler) gibi çok değişik genetik nedenlere bağlı olarak tekrarlayan gebelik kayıpları ortaya çıkabilir.

    Tekrarlayan gebelik kayıplarında ekseriya anneye ait faktörler üzerinde durulur, çoğu zaman fetüse ait nedenler ihmal edilir ve bulunmaz. Oysa ki embriyo kaybına neden olan hayatla bağdaşmayan fetal yapısal bozukluklar ve kromozomal anomalileri de mutlaka göz önünde bulundurmak gerekir.

    Fetüste merkezi sinir sitemi ile ilgili anomali, spina bifida, yarık damak, tavşan dudak gibi yapısal anomaliler düşüğe neden olabilir. Düşüklerin %41’i aneuploidi (kromozomal anomali) nedeniyledir. Bundan dolayı düşük materyalinin karyotipini belirlemek; tanı, prognoz ve uygun tedaviyi belirlemek için esastır. Kromozomal bozukluklara bağlı tekrarlayan fetal kayıp varsa preimplantasyon genetik tanı çiftlere teklif edilmelidir.

    2- Anatomik Nedenler

    Uterusta (rahim) septum olması, uterusun yalnızca bir yarısının gelişmesi (unicornuate uterus), serviksin kısa olması gibi çok değişik nedenler tekrarlayan gebelik kayıplarından sorumludur.

    -Rahimde ve rahim ağzında (servix) yapısal bozukluklar

    -Rahim içinde yapışıklık ( Asherman sendromu)

    -Rahim içinde septum

    -Uterin polipler

    -Myomlar

    -Servixte yetersizlik (serviksin kısa ve zayıf olması)

    3- Kan Pıhtılaşma Bozukluğu (Trombofili)

    Faktör V Leiden, antiphospholipid sendrom gibi kan pıhtılaşma bozuklukları genetik hastalıklardır. Bazı kadınlar kan dolaşımındaki maddelere karşı lupus antikoagülan, antikardiyolipin veya antifosfolipid antikor adı verilen kanın pıhtılaşmasını sağlayan antikorlar üretir. Trombofili durumunda damarlarda kan pıhtısı oluşmaya meyillidir. Bu pıhtılar ekseriya küçüktür, kan dolaşımına serbestçe katılır fakat zaman geçtikçe birleşerek daha büyük pıhtılar haline dönüşür. Hastaların çoğu herhangi bir rahatsızlık ve ağrı hissetmediği için bu durumdan haberdar değildir. Fakat derin ven trombozu, felç, pıhtılaşma bozukluğu, kalp krizi, akciğer embolisi ya da tekrarlayan düşük olduğu zaman trombofiliden şüphelenilir. Ayrıca doğum kontrol ilaçları, sigara, obesite ve gebelik durumları pıhtılaşma bozukluğunu artıran risk faktörleridir.

    Trombofili olarak bilinen kan pıhtılaşma bozukluğunda gebelikte anne-fetüs dolaşımında pıhtılar oluşur, bu pıhtılar plasentada kan damarlarını tıkayarak bebeğin beslenme ve gelişimini bozarak, erken düşük, gelişme geriliği, plasentanın erken ayrılması, ikinci ve üçüncü trimesterda bebek ölümlerine neden olabilir. Tekrarlayan gebelik kayıpları olan hastalarda bu antikorlar da araştırılmalıdır. Eğer tespit edilirse düşük doz Aspirin, tüm gebelik boyunca heparin veya annenin anormal immün sistemini baskılamak için steroid tedavisi verilmelidir.

    Tekrarlayan gebelik kayıpları
    Tekrarlayan gebelik kayıpları

    4-İmmünolojik Nedenler

    Aşağıdaki faktörlerin hepsi bir kadının immün sisteminde defektlere neden olarak sonunda tekrarlayan gebelik kaybına yol açabilir.

    Antinüklear antikorlar (ANA)

    Follicular sıvı ortamı

    Raynaud’s hastalığı

    Doğal öldürücü hücreler (natürel killer cell)

    Sitotoksik T Hücreleri

    İmmün sistemimizin (bağışıklık sistemi) sağlanmasında üç ana hücre mevcuttur. Bunlar: Doğal öldürücü hücreler (natürel killer cell), sitotoksik T hücreleri, makrojajlar(çöpçü hücreler)’dir. Lenfositler bağışıklık sisteminin ana hücreleri olan akyuvarlar olup B lenfositler ve T lenfositler olarak iki gruba ayrılır. Sitotoksik kelimesinden de anlaşılacağı gibi bunlar tıpkı kemoterapi ilaçları gibi bazı durumlarda embriyo üzerine toksik etki yaparak tekrarlayan gebelik kayıplarına neden olabilir.

    Bağışıklık sistemi defektlerinde doğal öldürücü hücreler, T hücrelerinin aksine önceden duyarlanmaya gerek duymadan direk olarak embriyo üzerinde toksik etki yaratabilir.

    5-Çeşitli Hastalıklar

    Şiddetli kalp, böbrek, karaciğer hastalıkları

    Sistemik lupus eritematozis: Bu hastalıkta tüm vücut dokularına karşı antikor üretilir.

    TORCH grubu hastalıklar olarak bilinen Toxoplazma, Rubella, CMV ve Herpes hastalıkları tekrarlayan gebelik kaybına neden olmaz; bu hastalıklar yalnız tek bir düşüğe neden olur.

    6- Endokrin Nedenler

    Diabet (şeker hastalığı)

    Antitroid antikorlar; kontrolsüz troid hastalığı (özellikle hipotroidi)

    Luteal faz yetmezliği

    PCOS

    Yumurtalık rezervlerinin düşük olması

    Luteal faz defekti: Gebeliğin devamını sağlayan progesteron hormonunun yetersiz olması tekrarlayan düşüklere zemin hazırlar. Bu hormon yumurtlamadan sonra salgılanan hormondur. Adet döngüsü kısa olan gebelerde de progesteron hormonu yetersiz olabilir. Tanı serum progesteron seviyesine bakılarak doğrulanır ve eğer luteal faz yetersizliği tespit edilirse gebelikte progesteron takviyesi yapılmalıdır.

    PCOS’lu hastalarda LH hormonu yüksek olduğundan ve genellikle insülin rezistansı tespit edildiğinden; bu durumların yumurta gelişimi üzerine olumsuz etkileri olacağından gebelikte metformin tedavisi verilerek sağlıklı bir gebelik dönemi geçirilmesine ve tekrarlayan gebelik kayıplarına engel olmak gerekir.

    Yumurtalık rezervleri düşük (oopause) olan kadınlarda yumurta kalitesi kötü olduğundan genetik olarak anormal embriyolar gelişeceği için tekrarlayan gebelik kayıplarıları görülür.

    7-Çevresel Faktörler

    Kafein

    Sigara içmek

    Aşırı alkol tüketmek

    Gebelik döneminde toksik gazlara ve kimyasal faktörlere maruz kalanlarda (kimyasal maddelerle uğraşan işçiler, ameliyathanede çalışan hemşire ve anestezistler) bu maddeler fetüs için toksik olduğundan tekrarlayan gebelik kayıplarına neden olabilir.

    8-Yaş Faktörü

    Kırk yaş üstünde olan gebelerin embriyolarında kromozomal defektler fazla olacağından klinik olarak tespit edilen gebeliklerin %35’i düşükle sonuçlanacaktır.

    9- Erkek Faktörü

    Çevresel toksiklere maruz kalan ya da genetik olarak anormal spermi olan erkeklerin eşlerinde de habituel abortus sık görülür. Teratozoospermia gibi anormal sperm morfolojisi olan erkeklerde anormal sperm sayısı %95’ten fazla olduğu için bu durumda tüp bebek yöntemi olan ICSI tercih edilmelidir.

    10- Açıklanamayan Nedenler

    Tekrarlayan gebelik kayıpları çok dikkatli takip edilse ve tüm tetkikler yapılsa bile bazı durumlarda düşük nedeni tespit edilemez. Bu tür vakalar açıklanamayan tekrarlayan gebelik kaybı olarak değerlendirilmelidir.

    Tekrar Gebe Kalmadan Önce Yapılması Gereken Tetkikler Şunlardır:

    Bir çok doktor üst üste iki veya daha fazla düşük olduktan sonra araştırmalara başlar.

    Histerosalpingografi ve histereskopi ile rahim iç yapısı ve tüpler değerlendirilmelidir.

    Özellikle luteal faz defektini araştırmak için progesteron testi yapılmalıdır.

    Antifosfolipid antikor (lupus antikoagülan), VDRL kan testi ve diğer kan testleri mutlaka araştırılmalıdır.

    Düşük yapan çiftlerin kromozomal anomalilerini tespit için karyotip çalışması yapılmalıdır..

    Tekrarlayan gebelik kayıplarında bir sonraki gebeliğin sağlıklı olarak devam edebilmesi ve düşüğe neden olan önlenebilir faktörlerin azaltılması için yukardaki tetkiklerin yanısıra; sağlıklı bir yaşam, fazla kilo kontrolü, egzersiz, folik asit takviyesi yapılmalı, sigara, alkol ve fazla kafein tüketimi gibi sağlığa zararlı olan maddelerden uzak durulmalıdır. Bunlara dikkat edildiği taktirde bir sonraki gebeliğin sağlıklı olma olasılığı %60-70’dir.

  • Tekrarlayan Düşükler ve Yeniden Hamile Kalmak

    Tekrarlayan Düşükler ve Yeniden Hamile Kalmak

    Kadınların 21’inci gebelik haftasından önce bebeklerini kaybetmesinin düşük olarak tanımlandığını ifade eden uzmanlar, ‘tekrarlayan düşük’ olarak isimlendirilen birden fazla kaybın olduğu durumlarda infertilite (kısıklık) tedavisi gerekebileceğini belirtiyor…

    Düşükten sonra hamile kalmak için acele etmeyin…

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Sema Demirsoy, bir kez düşük yapıldıktan sonra ikinci gebelik için anne adayının yaklaşık 6 ay beklemesi gerektiğini belirterek bunun nedenini şöyle açıklıyor:

    “Düşük gebelik haftasına bağlı olarak değişmekle birlikte acil bir tablo olarak karşımıza çıkar. Şiddetli kanama ve ağrıyla başlar, bazen kanamayı durdurma şansımız olmayabilir. İçeride bebeğe ve kesesine, zarlarına ait dokular kalır, rahim bunları tamamen temizleyince kadar kanama devam eder. Bazen anneler, kan kaybına bağlı olarak bazı sorunlar yapabilirler.

    Düşük yapan annenin düşük sonrası mutlaka kan sayımı, kan tablosu, folik asit depolarının ne durumda olduğunu değerlendirmek gerekiyor. Annenin eksiklerin tamamlanıp kadının yeni bir gebeliğe hazır hale gelmesi yaklaşık 6 ay sürer. O nedenle de düşükten sonra yeni bir hamilelik için 6 ay beklenmesinde yarar var”.

    Tekrarlanan düşükler de tedavi edilebiliyor

    Tekrarlayan düşüklerin toplumda görülme sıklığı yüzde 2-3 arasında değişiyor.

    Günümüzde arka arkaya 8-10 düşük yapan ve çocuk sahibi olamayan birçok insan olduğunu belirten Dr. Sema Demirsoy, “Bir kez düşük yapan her anne, ikinci gebeliğinde tedirgin oluyor. Bu yanlıştır, bir kez düşük yapmış olmak tekrar yapmayı gerektirmez. Kadın iki ve üzerinde düşük yapıyorsa araştırma yapmak önemlidir. Günümüzde tekrarlayan düşüklere yönelik tedaviler mevcut” diyor.

    Daha çok 35 yaş üzerinde görülüyor

    Düşükler daha çok 35 yaş üzeri gebeliklerde kromozom anomalilerine bağlı olarak ortaya çıkıyor. Bebekteki kromozom hastalıkları düşüklerin temel nedenlerinden biri. Bebekte bazı ciddi hastalıklar, erken kayıplara neden oluyor. 35 yaşında bu hastalıklar arttığından, 35 yaş üzeri annelerde düşük daha fazla görülüyor. Düşük 20 yaş altındaki annelerde de ortaya çıkabiliyor. Bu yaş grubunda kadının vücudu henüz hamileliğe hazır değil. Bu nedenle bebeği taşımayabiliyor. Araştırmalar gebelik için en uygun yaş aralığını 23-25 olarak gösteriyor.

    Düşük neden oluyor?

    Düşüğün ortaya çıkmasında hem anneye ve hem bebeğe bağlı nedenler olabiliyor. Anneye bağlı nedenleri anlatan Dr. Sema Demirsoy, bunları şöyle sıralıyor:

    – Annenin gebeliği taşımakta yetersiz olması sonucunda düşük oluşabilir. Rahimdeki şekil anomalileri, rahimdeki bölmeler, rahim içini kaplayan miyom, polip gibi oluşumlar da düşüğe neden olabiliyor.

    Rahim ağzı yetmezlikleri görülebiliyor.

    – Anneye bağlı progesteron adını verdiğimiz yumurtalıktan salgılanan hormon gebeliğin devamını sağlıyor. Eğer bu hormon ile ilgili bir sorun olursa düşük ortaya çıkabiliyor.

    Açıklanamayan düşükler de var

    Anneye bağlı nedenlerin dışında anne veya babadaki kromozom hastalıklarının da düşüğe yol açabileceğini ifade eden Dr. Sema Demirsoy, şu bilgileri veriyor:

    “Bizim aydınlatmaya çalıştığımız ve büyük bir grup olan oto immün (bağışıklık sistemi) hastalıkları dediğimiz gruptakiler, açıklanamayan gebelik kayıplarının büyük bir kısmını oluşturuyor. Uyguladığımız tedavilerle arka arkaya tekrarlayan kayıpları olan annelerin gebeliklerinin, sağlıklı bir şekilde devamını sağlayabiliyoruz.

    İnsanın bağışıklık sistemi bazen kendi vücuduna yabancı olmayan dokuları da yabancı gibi algılayıp savunma hücreleri geliştiriyor. Hücre yapısında bulunan bir protein vardır, hücre zarındadır. Bazı kişiler buna karşı bir antikor üretir, gebelikte özellikle plasentadan bebeğe giden akımın bozulmasına ve bebeğin kaybına neden oluyor. Bu grup hastalara biz aspirin veya heparin gibi kanı sulandırıcı ilaçlar veriyoruz. Günde bir kez yapılan iğnelerle ve düşük doz aspirinle müdahale edebiliyoruz.”

    Tekrarlayan gebeliklerin daha önceki tedavi edilebilirlik oranları düşükken bağışıklık sistemini baskılayan kortizonun kullanılmasıyla gebeliğin devamını sağlayabildiklerini anlatan Dr. Sema Demirsoy, “Tüm bunların dışında, uygulanan birçok tedaviye rağmen, yanıt alınamayan bir hasta grubu var yine de. Yapısal anomalilerde bir kısmı cerrahi olarak düzeltilebiliyor, ancak bir kısmında; rahim içindeki boşluk gebeliğin büyümesine izin verecek hale getirilemiyor. Tekrarlayan gebelik kaybının tedavisinde; kromozom hastalığı olan, genetik olarak bazı hastalıkları taşıyanlarda başarılı olunamayabiliyor” diyor.

  • Tekrarlayan Düşükler

    Tekrarlayan Düşükler

    Gebeliğin yolun yarısına gelmeden yani 20. haftasından önce (ya da bebeğin 500 gramlık bir ağırlığa ulaşmasından önce) gebeliğin sonlanmasına düşük yapma adı verilir.

    Düşük yapma bir gebenin erken dönemde başına gelebilecek en sıkıntılı durumlardan biridir. Umut ve sevinçle başlayan bir gebeliğin hüsran ve hayal kırıklığıyla sonuçlanmasıdır..

    Rahim içersindeki bebeğin kalp atışlarının durması yani bebeğin ölmesi de yine düşük olarak adlandırılır. Bu gibi anne karnında bebeğin öldüğü durumlarda kürtaj işlemini geciktirmeden (kanamanın olmasını beklemeden) yapmak gerekir..

    Aslında düşüklerin en sık sebebi o bebekte oluşan anormallikler veya sakatlıklardır..ve bu anormallikler büyük sıklıkla anne ya da babadan taşınan bir problemden değil, bizzat o gebelikteki bebeğin oluşumu sırasında oluşan problemlerdir..ve sıklıkla da tekrarlamazlar..Klinik olarak saptanmış her gebelikte yaklaşık olarak % 15 civarında bir düşük riski olduğunu akıldan çıkarmamak, yani gebelik düşükle sonuçlanırsa bunun pek de az rastlanmayan bir şanssızlık olduğunu hatırlamakta yarar vardır. Böylelikle sonraki gebelikler için karamsar olmaya gerek olmadığı da kendiliğinden anlaşılacaktır..

    Bir başka deyişle belki de düşükler doğanın bir seçim ve ayıklama mekanizmasıdır ve belki de sorunlu bir hayatla devam edecek olan bir bireyin daha baştan hayattan elenmesidir.

    Peki ya düşükler tekrarlıyorsa:

    “Tekrarlayan düşük” bir kadının en az iki kere arka arkaya düşük yapmasına verilen isimdir.
    Tekrarlayan düşük nedenlerinin detaylı olarak araştırılması ve tedavinin de buna göre planlanması gerekir:
    Hekiminiz olası nedenlere yönelik incelemelerin sonunda saptanan sonuca göre özgün tedaviye başlayacaktır.
    Babaya ait kromozomal (genetik) anomaliler, anneye ait kromozomal anomallikler mutlaka araştırılmalıdır, rahime ait anatomik, yapısal bozukluklar, rahim ağzı yetmezlikleri ve myomlar varsa ortadan kaldırılmalıdır.
    Hormonal bozukluklar (Diabet, guatr, süt hormonu yüksekliği gibi) varsa tedaviler yapılmalıdır.
    Mikrobik Enfeksiyonlar tedavi edilmelidir. İmmunolojik (Bağışıklık sistemi ile ilgili) bozukluklar varsa aspirin ve heparin gibi kan sulandırıcılar ile tedavi edilmelidir.

    Düşen bebeğin genetik incelemesinin yapılması da bu konuda oldukça faydalı olacaktır.

    Ancak bilnmelidir ki tüm incelemelere rağmen tekrarlayan düşüklerin yaklaşık olarak yarısında herhangi bir neden saptanamaz.

    Tekrarlayan gebelik kayıpları olan bir kadın tekrar gebe kaldığında artık bu gebeliği daha yakından takip edilmelidir.

    Tekrarlayan düşükleri olan ve diğer tedavilerden bir fayda sağlayamayan çiftlerde ise en gelişmiş seçenek Tüp Bebek Tedavisi ile laboratuvar ortamında çok sayıda oluşturulan embriyolardan hücre örnekleri alarak bunların incelenip, normal olanların ana rahmine transfer edilmesidir.

    Transfer öncesi genetik tanı (preimplantasyon Genetik Tanı – PGT ya da ingilizce adıyla PGD) denen bu yöntemle düşük yapma olasılığı çok azaltılabilmektedir. Çünkü daha önce bahsedildiği gibi düşüklerin en sık sebebi aslında bebekte oluşan anormalliklerdir.

    Gebelik öncesi genetik tanı, anne ve baba adayından elde edilen yumurta ve sperm hücrelerinin laboratuvar ortamında döllendirilmesi sonucu gelişen embriyolardan bir adet hücre alınması ile gerçekleştirilmektedir.
    Genetik tanı için Floresence İn Situ Hibridizasyon (FISH) veya Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR) adı verilen özel yöntemler kullanılmaktadır. Doğacak bebekte monozomi veya trizomi (Down sendromu ve diğer hastalıklar) gibi sayısal kromozom bozukluklarının ve tek gen hastalıklarının (Hemofili (pıhtılaşma bozukluğu), Akdeniz anemisi, kistik fibrozis, kas hastalıkları gibi) tanısı PGT ile mümkündür. Böylece hastalık taşımayan, sağlıklı embriyoların anne adayına transferi ile sağlıklı bebeklerin doğması sağlanmaktadır.

    Kadında daha önce geçirilmiş düşük sayısı arttıkça tekrar düşük yapma riski artmaktadır:
    1 düşük sonrası tekrar düşük yapma riski % 15
    2 düşük sonrası tekrar düşük yapma riski % 24
    3 düşük sonrası tekrar düşük yapma riski % 30
    4 düşük sonrası tekrar düşük yapma riski % 40-50

    Anne yaşı arttıkça düşük yapma riski artar:
    30 yaş altında ortalama düşük riski % 7-15
    30-34 yaş arası ortalama düşük riski % 8-21
    35-39 yaş arası ortalama düşük riski % 17-28
    40 yaş üzerinde ortalama düşük riski % 34-52

    Tekrarlayan düşüklerde nedenler:
    1. İmmunolojik (bağışıklık) faktörler
    2. Trombofilik (pıhtılaşma) faktörleri ile ilgili bozukluklar
    3. Endokrin (hormonal) faktörler
    4. Anatomik faktörler (rahim anomalileri v.b)
    5. Genetik Faktörler
    6. Enfeksiyöz Faktörler
    7. Çevresel Faktörler ve Beslenme
    8. Anneye ait hastalıklar
    9. Sperm ile ilgili faktörler

    İlgili konular ;
    Jinekoloji
    Tekrarlayan Düşükler