Etiket: gebelik

  • Gebelikte Baş Dönmesi ve Bayılma

    Gebelikte Baş Dönmesi ve Bayılma

    Hamilelik, kadınların hayatları boyunca fizyolojik olarak köklü değişimleri yaşadığı doğal süreçlerden birisidir. Bu nedenle yaşanan değişimler sonucu hamilelik belirtileri olarak adlandırılan bazı şikayetler görülmektedir. Anne adaylarında en sık rastlanan bu değişim belirtileri ise baş dönmesi ve baygınlık hissidir.

    Hamilelikte rahmin büyümesine bağlı olarak rahme giden kan miktarı artmaktadır. Bu nedenle vücudun beyin gibi diğer sistemik organlarına giden kan miktarının yetersiz olması gibi bazı aksaklıklar meydana gelebilir. Bunun sonucunda özellikle ikinci trimester döneminde baş dönmesi ya da bayılma hissi ortaya çıkmaktadır. Ayrıca rahmin büyümesi ile anne adayının damarlarına uygulanan bası; göz kararmasına, baş dönmesine ve baygınlığa neden olabilir.

    Hamilelikte baş dönmesi, göz kararması ve bayılma nedenleri nelerdir?

    Hamilelik vücudun tüm sistemik düzeninde farklı etki yaratmaktadır. Özellikle hormon seviyelerinin artmasına bağlı olarak genişleyen damarlar, kan hacminin henüz yeteri kadar artmamasından dolayı bu tarz hassas durumlar yaratabilmektedir. Ancak sağlıklı bir anne adayı yaşadığı bu ciddi değişimlere adapte olarak, tolere edebilir. Fakat bazı durumlarda bu adaptasyon süresi daha geç olarak; baş dönmesi, göz kararması ve baygınlık hissine neden olabilir. Özellikle anne adayını yaşadığı bu durumlar aşağıdaki faktörler sonucunda ortaya çıkabilir:

    • Aniden ayağa kalkma

    Anne adayının sabit pozisyonu nedeni ile vücudun kan akışı bacak ve ayaklarda yoğunlaşır. Anne adayının hızlı bir şekilde yapmış olduğu kalkma eylemi sonucunda, bacaklarda biriken kan miktarı kalbe doğru giderken doğru kan miktar ayarlamasını yapamayabilir. Bu nedenle ani tansiyon düşmesi ve baygınlık hissi ortaya çıkmaktadır.

    • Sırt üstü yatma

    Hamileliğin ikinci trimester döneminde sonra iyice büyüyen rahim, vücudun alt tarafından kalbe dönen kan miktarını azaltır. Bu nedenle sırt üstü yatan anne adayları bu etkinin daha kötü bir hale gelmesine neden olarak baygınlık hissi yaşayabilir.

    • Kansızlık (Anemi)

    Kansızlık sorunu olan anne adaylarında, kandaki oksijen taşımacılığını yapan alyuvarların yeterli olmamasında dolayı beyne ve tüm vücuda giden kan miktarındaki azalma, baş dönmesi ve baygınlık hissine neden olabilir. Özellikle anne adayındaki mevcut kansızlık gebelikle beraber ciddi bir boyuta ulaşabilmektedir. Bu nedenle gebelik döneminde anne adayının demir takviyesi alması önerilmektedir.

    • Açlık ve susuzluk

    Anne adaylarının gebelik sürecinde en çok dikkat etmesi gereken faktör beslenmedir. Özellikle anne adaylarının sağlıklı bir gebelik süreci ve sağlıklı bebek gelişimi için aç ve susuz kalmaması gerekir. Açlık kan şekerinin düşmesine neden olarak anne adayında sersemlik, baş dönmesi ve baygınlığa neden olabilir. Gebelik sürecinde anne adayının sık sık ve küçük porsiyonlarla beslenmesi, vücudun ihtiyacı olan su miktarını karşılaması gerekir. Özellikle sıcak havalarda sıvı alımına özen gösterilmelidir.

    • Vasovagal bayılma

    Bazı anne adayları ıkınma, idrar yapma ve bağırsak hareketleri esnasında halsizlik görülebilir. Anne adayını yaptığı bu eylemler kan basıncının düşmesine ve kalp atımını yavaşlamasına neden olarak, bayılma hissi ortaya çıkmaktadır. Ayrıca terleme, bulantı, esneme, hızlı nefes alma ve verme gibi şikayetler eşlik edebilmektedir.

    • Aşırı sıcak ortamlarda bulunma

    Anne adaylarının sıcağa maruz kalması ve aşırı sıcak banyoda uzun süre kalması, kan basıncının düşmesine neden olarak bayılma hissini ortaya çıkarabilir.

    • Hızlı nefes alıp verme

    Anne adaylarının aşırı efor sarf etmesine bağlı olarak hızlı nefes alıp vermesi, bayılmaya neden olabilir. Egzersiz gebelik süreci için her ne kadar önemli olmasına rağmen, anne adayının kendi yormayacak aşırı ağır egzersizlerden kaçınması gerekir.

    Gebelikte baş dönmesi ve bayılma hissini önlemek amacı ile anne adayları neler yapabilir?

    • Sabit oturma pozisyonunuzdan kalkerken yavaş hareket etmeye özen göstermeniz gerekir.
    • Günlük hayatınızda mümkün olduğunca yorulmayacak işlerle uğraşmanız ve yavaş hareket etmeniz gerekir.
    • Sırt üstü yatmamaya özen gösterin. Ayrıca yan yatarken kalçanızın altına yastık koyabilirsiniz.
    • Aşırı sıcak ve nefes almanızı engelleyecek bunaltıcı kalabalıklardan uzak durun ve oda sıcaklığına dikkat edin.
    • Sık sık ama küçük porsiyonlarla vücudunuzun ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri taze ve doğal besinlerden karşılamaya özen gösterin. Tahıllı ekmek, taze meyve ve az yağlı yoğurtlar ile atıştırarak aç kalmamaya dikkat edin.
    • Vücudun alt bölümündeki kan dolaşımına yardımcı olmak için günlük olarak yapılan hafif yürüyüşler ve egzersizler faydalı olacaktır.
    • Bol bol sıvı tüketin.
    • Demir açısından zengin kırmızı et, fasulye, yeşil yapraklı sebzeler ve kuru meyveler tüketin. Bunun dışında doktorunuzun önerdiği k demir takviyelerini de lamayı ihmal etmeyin.

    Hangi durumlarda doktora başvurulması gerekir?

    Gebeliğin herhangi bir döneminde yaşanan göz kararması, baş dönmesi ve baygınlık hissi durumunda mutlaka doktorunuzu bilgilendirmeniz gerekir. Ayrıca bu semptomların yanı sıra karın ağrısı ve anormal vajinal kanamalar eşlik ediyor ise dış gebelik riski gündeme gelmektedir.

  • Hamilelikte Yüzde Leke İçin Doğal Çareler

    Hamilelikte Yüzde Leke İçin Doğal Çareler

    Anne adayı olarak çok sevinçlisiniz fakat hamilelik lekeleri canınızı mı sıkıyor? asla üzülmeyin! hamilelikte yüzde leke için doğal çareler makalemizde bu derdinize deva olabilecek çözüm yöntemleri sunduk. Hamilelik lekeleri kadınlarda gebelikte ortaya çıkan ve genellikle açık kahverengi tonlarında olan lekelerdir.
    Doğum lekeleri olarak da bilinen bu izler şayet tedavi edilmezse zamanla kalıcı hale gelebilir.
    Hamilelik Lekeleri Nasıl Geçer?
    Limon suyu ve Zerdeçal
    Hamilelikteki pigmentasyon için en iyi çarelerden biri de limon suyuyla zerdeçalın karışımıdır. 1 kaseye 1 yemek kaşığı limon suyu koyun, içine bir tutam zerdeçal ekleyip, güzelce karıştırın.Cildinizde lekelerin olduğu bölgeye sürün, 15 dakika bekleyip, soğuk suyla durulayın.

    Bal ve Badem
    1 kaseye blenderla öğüttüğünüz bademleri koyun ve üzerine 1 tatlı kaşığı bal ekleyin, ardından biraz limon suyu katın.
    Lekelerin olduğu yere sürüp 20 dakika bekletin.
    Yüzünüzü soğuk suyla yıkayıp, durulayın.

    hamilelikte_yuzde_leke (7)Domates Ve Yulaf
    Domates ve yulaf cilt lekelerini hafifleten , ağartıcı özelliklere sahip yiyeceklerdendir.
    Ayrıca yulaf iyi bir peeling ajanıdır, teninizi ölü hücrelerden arındırır, domates ise cildi besler, bakımını yapar. Yarım yemek kaşığı domates suyuna, 2 yemek kaşığı yulaf ve biraz yoğurt ekleyip hamur kıvamına getirin (leke küçükse daha malzeme kullanın.) Cildinizde lekelerin üzerine bu maskeyi uygulayın. Kuruduktan sonra yüzünüzü yıkayın.

    Yoğurt
    Yoğurt doğal cilt ağartıcalarındandır.
    Lekenin olduğu yere yoğurdu sürüp, 20 dakika kurumasını bekleyin.
    Ardından yüzünüzü soğuk ile yıkayın.

    hamilelikte_yuzde_leke (3)Badem ve Safran
    Hamilelikte cilt lekelerinden kurtulmak için badem ve safranlı karışımı deneyebilirsiniz.
    Bir miktar öğütülmüş bademe safran bitkisini katıp macun kıvamına getirin, içine biraz süt ekleyip lekelerin üzerine sürün. Maske kuruduktan sonra su ile yıkayın.

    Kırmızı Soğan
    Soğan hamilelikte görülen çiller ve koyu lekeler için en etkili çarelerdendir.
    Bir dilim soğanı lekeye sürüp, lekenin üzerini bastırmadan tahriş etmeden ovun.

    Sandal Tozu Ve Salatalık
    Sandal tozu ve salatalık cildi tedavi eden, yatıştıran özelliklere sahiptir.
    Biraz sandal tozu ve salatalık suyunu karıştırıp, lekeye uygulayın, yarım saat kalsın, daha sonra yüzünüzü soğuk suyla yıkayın.

     

  • Kısırlık Varlığında Yapılan Tahliller, Testler Nelerdir?

    Kısırlık Varlığında Yapılan Tahliller, Testler Nelerdir?

    Şayet çift 12 ay boyunca düzeli, korunmasız bir cinsel birliktelik yaşamış ise ancak gebelik sağlamamış ise bir uzmana görünmek gerekmektedir. Bu amaçla bir doktora başvuran çiftlere çeşitli testler ve tahliller yapılmaktadır. Tedavi protokülüne hastalığının sebebine göre karar verilmektedir.

    Erkek ile ilgili bir problemin araştırılması için ilk önce sperm analizi yapılmaktadır. Ardından da ürolojik muayene yapılır. Şayet gerekli görülür ise daha ileri tetkitler yapılabilir. Kadın için ise ilk olarak pelvik muayene yapılmaktadır. Bu aşamadan sonra ise ultrasonografi ve daha sonra yumurtalık fonksiyonlarının araştırılması için muayenelere başlanır. Hormon tahlilleri, yumurtalık rezervleri, rahim filmi (hsg), salin infüzyon sonografi (sis) ve son olarak gerekirse histeroskopi, laparoskopi işlemleri yapılır.

    • Pelvik muayene ve ultrasonografi

    Kısırlık araştırılması için ilk olarak pelvik muayene ve ultrasonografi yapılmaktadır. Şayet anne adayında myom, kist ya da benzeri bir pataloji mevcut ise bunların araştırılması yapılır. Doğumsal anomalilerin mevcut olup olmadığı değerlendirilir.  Rahim içerisinde septum mevcut ise bu durum araştırılır. Ultrasonografi ile ayrıca folikül (yumurta) büyümesi ve ovulasyon (yumurtlama) mevcudiyeti tespit edilir.

    • Hormon tahlilleri

    Kısırlık sorunlarında ilk olarak yapılan testlerden biri hormon testleridir.  Adet döneminin 3.günü yumurtalık (over) özellikleri ile durumunu östrojen hormon tahlilleri (FHS hormonu, östrojen hormonu tahlilleri) yapılmaktadır. Bu tahliller, yumurtalı rezervlerinin tespit edilmesinin yanında gebe kalabilme şansının tahmini olarak belirlemeye yardımcı olur. Göğüslerden süt gelmesi (galaktore) gibi bir durum mevcut ise prolaktin hormonu ( süt hormonu ) ve troid hormonu da değerlendirilmektedir.  Adet döneminin 21. günü uygulanan progestron hormonu ölçümü, yumurtlamanın olup olmaması ile ilgili ayrıntılı bilgi edinilir.

    • Yumurtalık kapasitesinin değerlendirilmesi

    Yumurtalık kapasitesinin değerlendirilmesi için yumurtalıklarının hormon üretme ve yumurtlama kapasitesi ileilgili araştırmalar yapmak gerekmektedir. Bu araştırma neticesinde tüp bebek tedavisinde kullanılacak ilaç ve dozajları planlanır.

    Tüp Bebek Tedavisi sorularınız için tıklayınız!

    • Salin infüzyon sonografi (SİS)

    SİS, halk arasında sulu ultrason ile ifade edilen bir yöntemdir. Bu yöntemde rahmin içerisine vajinadan ince bir kanül ile sıvı verilir ardından da ultrason işlemine başvurulur. Uygulanan sıvı ile birlikte, rahim içerisi genişler. Bu sayede de rahim iç duvarında yer alan miyom, polip ve bunlara benzeyen patolojiler daha rahat bir şekilde izlenmesine olanak verir. HSG ve SİS rahim içinde bulunan patolojiler ile ilgili bilgi veren tahlillerdir.

    • Histeroskopi

    Bu yöntemde rahim içerisi kamera ile değerlendirilir. Rahim içerisinde bulunan patolojilerin araştırılması ve bunların tedavisi için histereskopi yöntemine başvurulur. Rahim içerisindeki polip ve myomlar histeroskopi yöntemi ile eş zamanlı olarak tedavi de edilebilmektedir. Histeroskopi stnadart olarak her hastaya uygulanmamaktadır. Çoğunlukla sis ve hsg’de (rahim filminde) bir patoloji izlendiğinde histeroskopi yapılır.

    • Laparoskopi

    Kısırlık durumunda tüplerin açıklığını araştırmak için laparoskopi yöntemine başvurulmaktadır. Tüpler dışında tespit edilen kist ya da benzeri yapıların da tedavisi uygulanabilir. Bu yöntem de standart olarak her hastaya uygulanmaz. Gerekli görüldüğünde uygulanan bir yöntemdir.

    Kaynak: Kısırlık Varlığında Yapılan Tahliller, Testler Nelerdir?

     

  • Hamilelikte Basketbol Oynayabilir miyim?

    Hamilelikte Basketbol Oynayabilir miyim?

    Tebrikler hamilesiniz! sonunda anne olabileceksiniz! ne kadar güzel bir haber değil mi? ancak bu güzel müjdenin yanında gebelik süresince dikkat etmeniz gereken pek çok şey de sizi bekliyor! Hamilelikte spor yapmak da bunlardan yalnızca biri… Basketbol oynamayı seviyor ve gebeliğinizde de baskete devam etmenizde bir sakınca olup olmadığını merak ediyorsanız, makalemiz sizler için! Hamilelikte basketbol oynayabilir miyim? makalemizde bu konudaki doktor görüşlerine yer verdik.

    Hamileyken basket oynamak tehlikeli mi? Gebelikte basket oynayabilir miyim?

    Üzülerek söyleyebilir ki malesef oynayamazsınız. Tutkulu, bu spordan zevk alan ve hamileyken de devam etmek isteyen bir basketçi olsanız da, gebelikte basket oynamak hiç de güvenli değildir. Hamilelikte basket oynamamak gerektiğinin en önemli nedenlerinden biri basketin yüksek performans isteyen, yorucu bir spor olmasıdır. Hamilelikte basket oynamak çeşitli yaralanmalara, kazalara hatta düşük yapmanıza bile neden olabilir! Basket sporu atlama, zıplama sıçarama gibi hareketler gerektirdiğinden özellikle gebeliğin ilk 3 ayında çok tehlikelidir. Tüm bu hareketler düşük dahil olmak üzere bebekte çeşitli sağlık sorunlarının gelişimine yol açabilir.

    Hamileyken basket oynamanın riskleri

    Hamilelik ilerledikçe, rahmin hacmi ve şekli de artar, bu durum spor yaparken dengede durmanızı da güçleştirir.
    Basketbol oynarken ise sürekli hareket halinde olmanız gerekir. Ayakta durmalı, herhangi bir yöne hızlı bir şekilde hareket etmeli, karşı taraftan gelen hamleye göre ani dönüş yapmalıdır. Hızlı hareket ve ani dönüşler dengenizi kaybetmenize yol açıp, düşme riskini artırmaktadır. Basketbol oynarken, gebelikte düşme son derece tehlikelidir. Sadece yaralanmakla kalmaz, aynı zamanda önemli ölçüde doğmamış bebeğe de zarar vermiş olabilirsiniz.hamilelikte_basketbol_oynayabilir_miyim_2

    Çarpışma riski:
    Basketbol oynarken, diğer oyuncularla çarpışma olasılığı her zaman mevcuttur. Çarpışma sizin için olduğu kadar fetüs için de oldukça zararlıdır. Size önerimiz gebelik boyunca bu sporu yapmaya ara vermenizdir.

    Basket oynarken çok yükseğe zıplayıp, topu fileden geçirmek gerekir.
    Zıplama, atlama, hoplama gibi hareketler ise en önemli düşük nedenlerindendir.

    Hamilelik sırasında eklemleriniz, onu çevreleyen ligament maddesi tarafında yeterince desteklenmez, bu durum eklemlenlerinizi olası hasarlara karşı savunmasız hale getirir.
    Basketbol oynamak eklemlere basınç uygulayıp, ekstra yük bindireceğinden, basketbol gebeler için uygun bir spor dalı değildir.

     YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

     

  • Hamilelikte Voleybol Oynamak Tehlikeli midir?

    Hamilelikte Voleybol Oynamak Tehlikeli midir?

    Voleybol en sevilen sporlar arasında yer alır. Hamilelikte voleybol oynamak tehlikeli midir? makalemizde gebelikte yapılan bu sporun hamile kadının sağlığına olan etkilerinden bahsettik. Hamileliğinizi faal, hareketli bir şekilde geçirmeniz, fazla kilo almanızı önler, enerji seviyenizi yükseltir ve ruh halinize iyi gelir. Ancak voleybol oynamak gibi yanınızda bulunan takım arkadaşınızla her an çarpışma ve temas riski taşıyan sporlar biraz tehlikelidir. Yalnız şu var ki şayet hamilelikten önce aktif bir spor hayatınız varsa,
    spor yaparken daha dikkatli olursunuz ve bu durum tehlike oranını düşürür.

    Düşme riski

    Voleybol herhangi bir yönde hızlı hareket gerektiren bir oyundur. İlk trimesterde (yani ilk 3 ayınızda), fazla kilo almadığınızdan, risk olmadan rahat bir şekilde hareket etmek mümkün olabilir. Ancak karnınız büyüdükçe ağırlık merkeziniz göbek bölgesinde toplandığından, hızlı hareketler dengenizi bozup düşmenize yol açabilir. Düşmek yalnızca yaralanma durumları ile sonuçlanmaz, ayrıca bebeğinizin de zarar görmesine neden olabilir.

    Hamilelikte Voleybol Oynamak
    Hamilelikte Voleybol Oynamak

    Plasenta dekolmanı

    Voleybol, futbol gibi diğer oyuncularla her an çarpışma riski olabilen, yüksek temaslı bir spor değildir. Yalnız, ikili bir maç yaptığınızda, yanınızdaki takım arkadaşınızla çarpışma yaşayabilir, yahut topa uzanacağım derken yere kapaklanabilirsiniz. Yere şiddetle düşmeniz, plasenta dekolmanı olarak da bilinen, fetüsün rahim duvarından kopup düşük yapmanıza yol açabilir. Vajinal kanama ve şiddetli bel ağrısı plasenta dekolmanının belirtileri arasında yer alır. Plasenta dekolmanı acil tıbbi müdahale gerektiren bir durumdur.

    Amerikan Kadın Hastalıkları ve Jinekologlar Kongresi’ne göre, hamilelik sırasında, eklemleriniz onları çevreleyen ligamentlerden daha az destek alır ve bu destek eksikliği eklemlerinizi yaralanma yaşamaya daha duyarlı hale getirebilir. Voleybol oynamak, eklemler üzerine ekstra yük bindiren atlamayı gerektiren bir spordur.
    Yine voleybol oynarken gerekli hareketlerden olan hızlıca durmak, hızlı hamle yapmak da eklemleri olumsuz yönde etkiler. Alt sırt ağrısı, gebelik sırasında sık görülen bir sağlık sorunudur ve voleybol oynamak bu ağrının artışına yol açabilir.

    Dehidratasyona neden olabilir

    Gebelikte uzun süre spor yapmak vücudunuzdaki su miktarını azaltıp, susuz kalmanıza yol açabilir. Susuzluk özellikle hamile kadınlar için tehlikeli bir durumdur.
    Plaj voleybolu gibi açık havada, sıcakda yapılan sporlar da terleyip susuz kalmanızı tetikleyebilir.

    İlgili Konular

    Hamilelikte Sporun Faydaları Tıklayınız

     YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.
  • Hamilelikte Cinsel İlişki

    Hamilelikte Cinsel İlişki

    Gebeliğin ilk üç ayında anne adayı psikolojik ve fizyolojik olarak gebeliğe adapte olma sürecindedir. Gebeliğin ilk üç ayı gebelik belirtilerinin en yoğun yaşanadığı dönemdir ve kadının bu süreçte cinsellikten soğuması normaldir. İkinci üç aylara girildiğinde ise gebelik belirtileri hafifler, genital organlara giden kan akışıyla beraber anne adayının libidosu artabilir. Son üç ayda ise anne adayı gene cinsellikten soğuyabilir. Bu gelgitler, gebelik döneminde oldukça normaldir. Bu süreçte kadın kendini ne zaman hazır hissediyorsa, o zaman ilişkiye girmelidir. Unutulmaması gereken nokta ise, gebelik riskli bir gebelik değilse, gebeliğin her döneminde cinsel ilişkide bulunulabileceği ve ilişki sırasında bebekle herhangi bir temas olmadığıdır.

    Dikkat edilmesi gereken noktalar ise:

    • Cinsel ilişkiden sonra kramp tarzı ağrılar söz konusu oluyor ise,
    • Karında sertleşme meydana geliyor ise,
    • Vajinal kanamalar yaşanıyor ise,
    • Düşük ve erken doğum riski söz konusu olabilir. Bu durumda zaman kaybetmeden bir uzmana danışmak gerekmektedir. Cinsel ilişkiden bu gibi durumlarda kaçınmak gerekmektedir.

    Gebeliğin ilk üç ayında cinsel ilişki:

    Gebeliğin ilk aylarında kadın cinsel ilişkiden soğuyabilir. Anne adayının mide bulantıları, yorgunluğu, duygu durum değişimleri ve kokulara olan hassasiyeti sebebiyle cinsel ilişkide bulunmak istemeyebilir. Bu dönemde memelerde hassasiyet mevcuttur. Bazı anne adayları kokuya çok duyarlı olduğu için eşinin kokusunundan tiksinebilir. Bu hormonal ve geçici bir durumdur. Bu sebeple de endişe edilmesine gerek yoktur. Gebeliğin ikinci üç aylarında bu durum düzelecektir.

    İlk üç aylar, anne adayının gebelikle ilgili endişelerinin en yoğun olduğu dönemdir. Bu süreçte nasıl anne olacağına dair endişeler, maddi kaygılar, ilişki ile ilgili endişeler, ön plandadır. Bu sebeple de anne adayı ilk üç ay kendini ilişki için zorlamamalıdır.

    Gebeliğin 3-6. Ayı cinsel ilişki:

    Hamileliğin ikinci üç ayları 3 ve 6. Ay arasındadır. Bu süreçte anne adayı gebelik belirtilerini daha az yaşar, genital organlarına daha fazla kan akışı olur. Bu sayede de libidoda artış gözlemlenir. Anne adayı yoğun orgazmlar yaşabilir. Rahim büyüdüğü için kasılmalar da artacak bu sayede de orgazmlar daha güçlü olacaktır.

    Üçüncü üç aylarda cinsel ilişki:

    Üçüncü üç aylar gebeliğin 6. Ve 9. Aylarını ifade eder. Üçüncü trimester, gebelik dönemine ait belirtilerin yeniden yaşandığı bir dönemdir. Bu süreçte anne adayı yorgunluk, uykusuzluk, mide sorunları yaşayabilir. Yaklaşan doğumun etkisiyle de cinselliği yeniden arka planlara atabilir. Bu dönemde rahmin doğuma hazırlanması için braxton hicks kasılmaları oluşur. Karın da iyice büyüdüğü için rahat cinsel ilişki pozisyonu bulmakta güçlük çekilebilir. Ancak son dönemde de cinsel ilişkide bulunmanın herhangi bir sakıncası yoktur. Şayet anne adayı rahatsa ve herhangi bir sorun yaşamıyor ise cinsel ilişkide bulunabilir.

     

    Kaynak: http://hamilelik.com/hamilelikte-cinsel-iliski/

  • Gebelikte Bıldırcın Eti Ve Yumurtası Yemek

    Gebelikte Bıldırcın Eti Ve Yumurtası Yemek

    Hamileyseniz neyi yiyip neyi yiyemeyeceğiniz hakkında bunalmış olabilirsiniz, fakat üzülmeyin sitemizde bu konu hakkında yeterli bilgi mevcuttur. Gebelikte bıldırcın eti ve yumurtası yemek güvenlimidir? makalemizde bu konu hakkında bilgiler verdik.
    Bıldırcın eti çok popüler, sık tüketilen bir et olmadığı için maalesef bu etin hamilelikte güvenilir olup olmadığı konusunda bilgi bulmak zordur. Çoğu durumda, bıldırcın gebelik sırasında tamamen güvenlidir ve büyüyen fetüse bazı değerli besinler sunar. Siz yine de bu eti yemeden önce doktorunuza danışın.

    Bıldırcın ve Gebelik
    Pediatrician William Sears “Hamilelik Kitabı” yayınında bıldırcının hamile kadınların tüketebileceği güvenli kümes hayvanları içinde yer aldığını bildirmiştir.
    Aynı kitapta yüksek miktarda kurşun içerebilen ton ve somon balıkları, çiğ yumurta, kabuklu deniz hayvanları ise gebelikte uzak durulması gereken yiyecekler olarak zikr edilmiştir.

    Az pişmiş bıldırcın eti ise gıda zehirlenmesi, sistemik enfeksiyon gibi çeşitli sorunlara yol açıp, gelişmekte olan fetüse zarar verebilir. Bıldırcın eti yiyecekseniz iyi pişmiş olmasına ve hijyenik koşullarda hazırlanmasına dikkat etmelisiniz. Nörolog Lise Eliot ‘un “What’s Going on in There?” kitabında bıldırcın, tavuk, horoz vb kümes hayvanlarının antibiyotik ilaç ve hormona maruz kalması, ve gebe kadının bunu tüketmesinin teratojen etkiye yol açabileceğini bildiriyor. (Teratojen fetüs yahut embriyoda, beyin hasarına, körlüğe, büyüme bozukluklarına hatta ölüme yol açabilecek hastalık, ilaç ya da çevresel ajanlara verilen isimdir)

    Yabani bıldırcın genellikle daha güvenli olmasına rağmen, bu kuşun çeşitli kirleticiler ve diğer tehlikeli kimyasallara maruz olmadığını bilmek imkansız olduğundan, yabani bıldırcın etini yemekden de kaçınmalısınız.

    Bıldırcın Yumurtası
    Bıldırcın yumurtası taze ve iyice pişmiş olduğu sürece hamile kadınlar için güvenlidir. Kötü kokan, sarısında kahverengi bir leke olan, tarihi geçmiş bıldırcın yumurtalarından ise uzak durmalısınız. Uzmanlara göre az pişmiş yani cıvı olarak bilinen yumurtalar gıda zehirlenmesi riski taşıdığından özellikle gebelikte asla çiğ bıldırcın yumurtası tüketmemelisiniz.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir

     

  • Tüp Bebek Tedavisinde Beslenme Nasıl Olmalı?

    Tüp Bebek Tedavisinde Beslenme Nasıl Olmalı?

    Tüp bebek tedavi yöntemleri birçok faktöre bağlı olarak başarı tablosu sergilemektedir. Beslenme özellikle anne adayının sağlıklı olması, sürecinde sağlıklı devam etmesi ve en önemlisi bebeğin de sağlıklı bir şekilde gelişimini sürdürürken dünyaya gelmesinde önemli bir rol oynar. Normal gebelik için gereken sağlıklı beslenme şekli tüp bebek tedavi sürecinde de bebeğin gelişimi için anne adayının özellikle dikkat etmesi gereken beslenme alışkanlığını da içermektedir.

    Tedavi sürecinde beslenme ile alakalı olarak karşılaşılabilecek komplikasyon riski artarken, aşırı kilo ve şeker hastalığının göz önünde bulundurulması gerekir. Anne adayının mümkün olabildiğince her vitamin ve mineralden yararlanması, ideal kilo sınırları içerisinde sık sık ve yeterli porsiyonlarla süreci desteklemesi gerekir. Kısacası vücudun günlük protein, kalsiyum, vitamin ve mineral ihtiyacını karşılayabilecek beslenme düzeni ile sağlıklı bir gebelik süreci geçirilebilmektedir. Tüp bebek tedavi yönteminde anne adayının dikkat etmesi gereken beslenme şekli aşağıdaki gibi olmaktadır:

    • Sık sık, azar azar

    Gebelik sürecinde anne adayının sağlıklı olması bebeğin de sağlıklı olmasına işarettir. Bu nedenle anne adayının karşıladığı vitamin ve minerallerden yararlanan bebek için, anne adayının vücut ihtiyacının arttığı besin ögelerine daha çok ağırlık vermesi gerekir. Genel olarak bu öneri halk arasında annenin daha çok yemesi gerektiğini düşündürten yanlış bir inanış olsa da, anne adayının hem bebeği hem de kendi için ihtiyaç duyduğu miktarda vitamin ve mineral alması gerektiği anlamına gelmektedir. Düzensiz beslenme aşırı kiloya ve birçok sağlık sorununa neden olmaktadır. Bu nedenle günlük olarak anne adayının sağlık açısında ihtiyaç duyduğu vitaminleri karşılayacak besinleri tüketmesi gerekir. Kısacası sık sık ama küçük porsiyonlarla vücudun gereksinimleri karşılanabilir. Ayrıca kilo kontrolü için anne adayının dikkat etmesi gereken diyet programı, kilo vermek için uygulanan diyet programlarından çok farklıdır. Burada sağlıksız besinlerin tüketimi engellenirken, anne adayının ihtiyacı olan miktarda besin maddelerinin alınması vurgulanmaktadır ve anne adayının kesinlikle aç kalmaması gerekir. Bknz: http://jinekoloji.com/tup-bebek

    • Tüp bebek tedavisinde alınması gereken vitaminler nelerdir? 
    • Vitamin E ( tüm buğdaygiller, brokoli, baklagiller, buğday tohumu, soya, yeşil yapraklı sebzeler )
    • Vitamin A ( brokoli, Brüksel lahanası, lahana, karalahana, karnabahar )
    • Vitamin C ( brokoli, Brüksel lahanası, portakal suyu )
    • Vitamin D ( süt ürünleri, somon )
    • Kalsiyum ( brokoli, soya, süt ürünleri, somon )
    • Demir ( Yeşil yapraklı sebzeler )
    • Çinko, ( buğday tohumu, istiridye, soya )
    • Folik asit ( Yeşil yapraklı sebzeler, öğütülmemiş tahıllar, buğday tohumu, soya, turunçgiller )
    • Esansiyel yağ asitleri ( hormon düzenleyici olarak; omega-3, omega-6, tüm bitkisel yağlar ve yalancı safran yağı )

    Tedavi sürecinde alınması gereken vitaminlerin mümkün olabildiğince doğal olarak besin maddelerinden sağlanması gerekir. Ayrıca folik asit desteği bebeğin zihinsel gelişimde önemli rol oynadığı için, doğal besinlerin yeterli olmadığı durumlarda ek takviyeye ihtiyaç duyulabilir.

    • Tüp bebek tedavilerinde sigara ve alkol tüketiminde uzak durulması gerekir

    Normal yollardan çocuk sahibi olamayan çiftlerin başvurduğu tüp bebek tedavi yöntemlerinde uzak durulması gereken en önemli madde alkol ve sigaradır. İnsan sağlığını olumsuz yönde etkileyen bu zararlı alışkanlıklar üreme sistemini etkileyerek, kısırlık vakasını öne sürmektedir. Özellikle bu nedenle tedaviye başvuran çiftlerin alkol tüketiminden uzak durması gerekir. Alkolün tedavi sürecini etkileyen davranışları aşağıdaki gibidir:

    Anne adaylarında:

    • Düşükle sonuçlanan gebelikler ( fazla alkol tüketimine bağlı olarak )
    • Yumurta rezervlerinin azalmasına ( aşırı alkol tüketimi )
    • Adet kanamalarının kesilmesine
    • Düzensiz adet kanamaları ile yumurtlama kaynaklı sorunlara
    • Libido kaybı
    • Abortus düşük riskinde artışa neden olmaktadı

    Baba adaylarında:

    • Testis fonksiyon kayıpları ( aşırı alkol tüketimi )
    • Testosteron seviyesinde azalma
    • Vitamin A’nın metabolizmadaki fonksiyonelliğini etkileyerek, sperm sayısı ve hareketliliğinde azalma
    • Libidoda azalmaya neden olmaktadı

    Tüm bu olumsuz etkilerden dolayı gebelik için gerekli olan sağlıklı yumurta ve sağlıklı sperm hücrelerinin işlevselliği zarar görürken, tedavi sürecinin başarı şansı azalmaktadır.

    • Tüp bebek tedavi yönteminde anne adayı nasıl beslenmeli? 
    • Tüp bebek tedavisinde anne adayının bol bol su tüketmesi gerekir. Ayrıca sıvı ihtiyacı taze sıkılmış meyve suları, çorba, ayran ve süt gibi zengin vitamin kaynaklarından da sağ Ancak olabildiğince su tüketimine özen gösterilmesi gerekir.
    • Sigara kullanımı yumurta rezervlerini azaltırken, yumurtanın ve döllemiş yumurtanın gelişim aşamalarını Ayrıca embriyonun rahme tutunmasını da olumsuz etkilerken, tüp bebek tedavi sürecinde sigaradan kesinlikle uzak durulması gerekir.
    • Tüp bebek tedavi sürecinde alkol tüketiminden uzak durulması
    • Çay, kahve ve asitli içeceklerin tüketilmemesi gerekir.
    • Protein ağırlıklı beslenme şekli ö Ayrıca omega 3 ihtiyacı için haftada en az 2-3 defa balık tüketilmesi gerekir.
    • Kalsiyum açısından zengin süt ve süt ürünleri de ihmal edilmemeli, kırmızı et ve beyaz et tüketimi de dengelenmelidir.
    • C vitamini için bol bol sebze ve meyve tü Mümkün olduğunca kızartma yerine fırında pişirme ve haşlama yöntemlerinin tercih edilmesi gerekir.
    • Tüp bebek tedavi yöntemlerinde folik asit ayrı bir öneme sahiptir. Folik asitten zengin ceviz, badem, fındık yeşil yapraklı sebzeler ve baklagillerden yeterli miktarda tüketilmesi bebeğin gelişimi için oldukça ö Bu nedenle besinlerin yetersiz kaldığı durumlarda ek folik asit tabletleri alınabilir.
    • Tüp bebek tedavi sürecinde beslenme kadar anne adayının yapmış olduğu fiziksel aktivitede hem fiziksel hem de psikolojik olarak başarıyı Ancak doktor önerisi dışında ağır ve yorucu egzersizler uzak durulmalı ve anne adayını yormayan düzenli yürüyüşler faydalı olacaktır.
    • Hipertansiyon ve diyabet gibi hastalıklar tüp bebek tedavi sürecinde takip edilmesi gereken önemli sorunlardı Bu nedenle doktorun önerdiği beslenme şekline dikkat edilmesi, hastalıkların kontrolü açısından önem kazanmaktadır.

    Tüp Bebek Tedavisi sorularınız için tıklayınız!

  • Çikolata Kisti ve Belirtileri

    Çikolata Kisti ve Belirtileri

    Adet döngüsü içersinde her ay bir adet yumurta üretilir. Bu yumurta spermle birleşirse döllenme olur. Bu süreçte rahim gebelik için hazırlanır. Şayet gebelik oluşmaz ise hazırlanan bu yapı adet kanaması ile beraber vücuttan atılır ve tekrar süreç başlar. Bu dokuya endometrium denilmektedir. Fakat bu doku rahim dışında farklı bir yere yerleşebilir. Örnek olarak yumurtalıklara. Bu alana yerleşmiş olan yapı, her ay rahimde sergiledikleri davranışı sergilemeye devam ederek dökülmeye ve kanamaya devam ederler. Kanamalar, zaman içerisinde kistlere yol açar. Vücuttan atılamadıkları için biriken bu sıvılar, çikolata kistini meydana getirmektedir.

    Çikolata kisti, üreme çağındaki kadınlarda görülür. Yumurtalıklarda, tüplerde, bağırsak yüzeyinde, döl yatağında, karın zarı üzerinde, rahim arkasında olan boşlukta, vajenle bağırsağın son bölümünde görülebilir.

    Çikolata kistinin belirtileri nelerdir?

    • Adet öncesinde başlayan ve adet sırasında belirgin hale gelen ağrı
    • Yorgunluk ve sırta vuran ağrı
    • Adet sırasında kabızlık ya da ishal görülmesi
    • Bağırsak hareketlerinde düzensizlik olması
    • Belde ve kasık bölgesinde ağrı
    • Cinsel ilişki sırasında ağrı
    • Bacakları etkileyen ağrı
    • Gebe kalamama
    • Bulantı ve kusma etkisi
    • İdrar ve dışkıda kan görülmesi
    • Sık idrara çıkma

    Çikolata kisti niçin ağrıya neden olur?

    Rahim iç dokusu olan endometrium, rahim dışında bir alana yerleştiği zaman meydana gelen kanamalar sebebiyle iltihap oluşabilir. Bu sebeple de şiddetli ağrılar meydana gelebilir. Meydana gelen ağrılar, kistlerin kanaması sebebiyle meydana gelen atıkların komşu organ ve dokularında yapışıklığa sebep olur. Bu sebeple de kadın adet döneminde şiddetli ağrılar yaşabilir.  Cinsel ilişkide olan derin ağrılar ve kronik pelvik ağrılarının oluşma sebebi de, bu yapışıklıklar nedeniyledir.

    Çikolata kisti gebe kalmaya engel ve kısırlığa sebep olur mu?         

    Çikolata kisti, direkt olarak kısırlığa sebep olmaz. Ancak kısırlık sorunu yaşayan kadınların %40’ında çikolata kisti bulunmaktadır. Çikolata kisti sebebiyle meydana gelen yapışıklıklar fallop tüplerinde tıkanmaya yol açabilir. Böyle bir durumda da kısırlık meydana gelebilir.

    Çikolata kistinin oluşması engellenebilir mi?

    Çikolata kistinin oluşmasına yol açan faktörler net olarak aydınlatılamamıştır. Bu sebeple de oluşmasını engellemek adına bir yol bulunmaz. Ancak gebelik ve menopoz süresince çikolata kistlerinin gelişimi durmaktadır. Hastalığın ilk evrelerinde hormonal tedavi görülür. Şayet hastalık ilerlemiş ise cerrahi yöntemlere başvurulabilir.

    Cerrahi tedaviden sonra kadınların yaşı dikkate alınarak, 6 ayla bir yıl arasında doğal olarak gebe kalması beklenebilir. Bu gerçekleşmediğinde, yardımcı üreme yöntemlerinin uygulanması tavsiye edilir.

    Adet dönemindeki ağrıların çikolata kistinden olduğu nasıl anlaşılabilir?

    Adet döneminde yaşanan sancılar, kadınların büyük bir kısmının yaşadığı sorunlardır. Bu sancıların şiddetli olmasının birçok sebebi olabilir. Bu sebeplerin başında ise çikolata kisti gelmektedir.Çikolata kisti sebebiyle yaşanan sancılar ağrı kesiciler ile dindirilemez.  Ağrıların şiddetli olmasında, işe gitmeyi bile engellemesi halinde, günlük faaliyetlerin yapılmasını engellemesi, yaşam konforunu bozacak düzeyde olması gibi etkenler bulunuyorsa, kadının çikolata kisti açısından değerlendirilmesi tavsiye edilir.

    Çikolata kistinin hamilelik üzerindeki olumsuz etkileri nedir?

    • Fallop tüplerinin tıkanmasına yol açarak gebeliği engelleyebilirler.
    • Çikolata kistinden salgılanan bazı hormonlar ve maddeler yüzünden, tüplerin fonksiyon bozuklukları oluşabilir ve bu sebeple gebelik gerçekleş
    • Döllenmiş olan yumurtanın rahim içine yerleşmesine engel teşkil edebilirler.
    • Şayet çikolata kisti mevcutken gebe kalınmış ise, bu süreçte kistlerin boyutları değişmeden kalacaktı Ancak bu durumda kistin yerleştiği alan ve kistin boyutları oldukça önemlidir. Özellikle gebeliğin ilk üç aylarında çikolata kistleri düşüğe yol açabilir.

    Tüp Bebek Tedavisi sorularınız için tıklayınız!

  • Gebelik Belirtileri Nelerdir?

    Gebelik Belirtileri Nelerdir?

    Her gebelik kendine özgüdür, bu sebeple de her anne adayının yaşadığı belirtiler birbirinden farklıdır. Ancak yaygın olarak yaşanan gebelik belirtileri aşağıdaki gibidir:

    • Baş dönmesi

    Hamilelik süresince kan damarları genişler. Bu sebeple de tansiyon ani olarak düşebilir. Uzun süre oturduktan sonra ayağa kalktığınızda başınız dönebilir. Bu sebeple de uzun süre oturma ya da ayakta kalma durumlarında mutlaka dinlenme ya da pozisyon değiştirmek gerekmektedir.

    • Mide bulantısı ve kusma

    Anne adaylarının en yaygın yaşadığı sorunlardan biri mide bulantısı ve kusmadır. Hormonal değişimler bulantı ve kusmaya sebep olabilir. Bu durum genellikle sabahları yaşanmaktadır. Ancak günün her saatinde meydana gelebilir.

    • Memelerde büyüme veya hassasiyet

    Gebelik sürecinde vücutta hormonal değişimler meydana gelir. Bu sebeple de meme ucunda renk değişimleri, memelerde hassasiyet ya da ağrı söz konusu olabilir.

    • Halsizlik

    Hamilelik döneminde, vücudun iş yükü artar. Bu durumu desteklemek için ise metabolizma hızlanır. Bu sebeple de anne adayı her zamankinden daha yorgun ve halsiz hissedebilir. Bütün bunların dışında, hamilelik dönemi içerisinde progesteron şeklinde ifade edilen hormon, daha fazla salgılanır. Böylelikle de hormon yatıştırıcı etkisi ile yorgunluğu artırır. Bu sebepten dolayı halsizlik, yorgunluk ve normalden daha fazla uyuma ihtiyacı, hamilelik döneminin en sık karşılaşılan ve erken dönemde kendini belli eden olguların arasında bulunmaktadır.

    • Çok sık idrara çıkma

    Hamilelik sağlandıktan yaklaşık 10 gün sonra dahi, daha fazla tuvalete çıkma ihtiyacı hissedilir. Geceleri uykudan normalden daha çok uyanarak, idrara çıkmaya gereksinimi duyabilirsiniz. Hatta bazı anne adaylarında kabızlık da ortaya çıkmaktadır.

    • Hafif kanama

    Bu kanama yerleşme kanamasıdır. Toplum arasında üstüne görme şeklinde ifade edilir. Döllenmeden sonra yaşanan bu kanama, adet kanamasının olması gereken güne denk geldiği için anne adayları adet olduğunu sanabilir. Ancak adet dönemi kanaması ile mukayese edildiğinde, çok daha hafif ve benek benek şekilde olduğu görülür. Adet döngüsünde ortaya çıkan bu değişim veya düzensizliklerin de, bir takım sağlık sorunlarının sinyal verdiğini de unutulmamalıdır.

    • Akıntı 

    En önemli hamilelik belirtileri içerisinde, vajinal akıntılar bulunur. Bu dönemde yumurtalıkların daha aktif bir şekilde çalışması ve bebeğin rahimde her geçen gün daha çok büyüyüp gelişim göstermesi ile alakalı olarak vajinal akıntılara rastlanır. Ancak hamilelik dönemi içerisinde rastlanan bu akıntı rengi ve kokusu, mantar enfeksiyonlarının oluşumunun da habercisi olabilir. Hamilelik dönemi içerisinde meydana gelen akıntı renksiz ve kokusuzdur. Kaşıntı veya rahatsız bir koku ile beraber ortaya çıkan akıntılar için mutlaka bir kadın doğum doktoru ile görüşmelisiniz.

    Ruh halinde değişimler:

    Hormonal değişimler sebebiyle anne adayının duygu durumu da değişmektedir. Bir anda sinirlenebilir ya da bir anda mutsuz olabilir. Bu durumlardan hormonal değişimler sorumludur.

    Tüp Bebek Tedavisi sorularınız için tıklayınız!