Etiket: gebelik

  • Hamilelikte kullanılması sakıncalı olan bitkiler

    Hamilelikte kullanılması sakıncalı olan bitkiler

    Bitki çayları son zamanlarda giderek popülerite kazanan içecekleridir. Eskiden sadece aktarlarda satılan bitkiler ve bunlardan elde edilen çaylar günümüzde hemen her markette pazara sunulmaktadır.

    Bitkilerin hastalıkları tedavi edici etkisi ve bu amaçla kullanımı neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. Bazı kültürlerde ayrı öneme sahip olan şifalı bitkiler günümüzde de bazı hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Ancak bu uygulamaların hemen hiçbir bilimsel verilere dayanmamaktadır.

    Homeopatik olarak adlandırılan bu tedavilerin etkinliği konusunda bilimsel çalışmalar olmadığı gibi bunalrın hamilelik ve emzirme dönemlerinde kullanımı ve etkileri ile ilgili de elimizde hemen hiç veri bulunmamaktadır. Ayrıca bu tip ilaç etkisi olan şifalı bitkilerin bazıları hatta çok masum gibi görünenleri bile yüksek dozlarda alındığında zehir etkisi ya da istenmeyen etki oluşturabilmektedir.

    Hamilelikte kullanılması sakıncalı olan bitkiler | 1

    Bu bitkilerin bir çoğu kaynatılarak suyu içilmekte ya da direkt olarak yenilerek alınmaktadır.

    Kesin olarak güvenli olduğu bilinmeyen bu tür şifalı olduğu ileri sürülen ot ve bitkileri hamileliğinizin ilk ve son trimesterlarında tüketmemeniz yararlı olabilir.

    Bununla birlikte piyasada satılan hazır poşet çayların içindeki maddelerin çoğu normalde diyetiniz içinde bulunan ve büyük olasılıkla hamilelik sırasında zararlı etki göstermeyen maddeler içerir. Bu tür çayları aşırıya kaçmadan tüketmenizde bir zarar yokmuş gibi görünmektedir.

    Bitkisel çay içmek isterseniz satın alırken içerdiği maddelere göz atın. İçindekiler eğer diyetinizde zaten bulunan portakal kabuğu, limon, adaçayı gibi bildik maddeler ise içmenizde sakınca yoktur. Ancak aslan kulağı, yarpuz, cohosh gibi garip ve daha alışık olmadığınız maddeler içeriyorsa kullanmamanız daha uygun olabilir.

    Bazı maddeler ise düşük miktarlarda alındığında yararlı olabilirken yüksek miktarlarda olumsuz etkiler yaratabilir. Bu tür bitkilere en güzel örnek sinameki’dir. Sinameki barsakları uyarıcı etkiye sahip bir bitkidir ancak yüksek miktarlarda alındığında dehidratasyon ile sonuçlanabilecek ciddi ishal tablolarına yol açabilir. Bu hem sizin için hem de karnınızdaki bebeğiniz için hiç hoş olmayan bir durumdur.

    Bazı bitkilerin ise rahim kasılmasını uyarıcı etkileri vardır. Pekçoğu yaygın olarak kullanılmayan bu maddeler doğum sancılarını başlatabileceğinden gebeliğin son dönemlerinde kullanılmaları önerilmez.

    Bir başka konu da ithal çaylardır. İthal çayların içinde ülkemizde yetişmeyen bazı otlar bulunabilir. Bu nedenle içeriğinden emin olunmayan çayların kullanılmaması daha uygun olabilir.

    Kısaca özetlemek gerekir ise yiyecek olarak kullanılan bitkilerin çay şeklinde de alınmasında bir sakınca yoktur.

    Genel olarak hamilelikte kullanılması ya da aşırı miktarlarda alınmaması önerilen bitkiler ve olası etkileri aşağıdaki tabloda incelenebilir.

    Hamilelikte kullanılması sakıncalı olan bitkiler | 2

    Hamilelikte kullanılması sakıncalı olan bitkiler

    Bitki Olası etkisi
    Aloe Vera Yaprakları müshil etkisi gösterdiğinden ağızdan alınmamalıdır
    Sarı çiğdem, Cohosh, (Colichicum autumnale) Yüksek dozlarda alındığında hücre bölünmesini etkileyerek doğum defektlerine neden olabilir.
    Fesleğen (reyhan) yağı Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
    Kanotu (Sanguinaria canadensis) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir. Kusmaya neden olabilir.
    Aslan kulağı (Caulophyllum thalictroides) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
    Karanfil yağı Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
    Eşekkulağı, karakafes (Symphytum officinale) Bebek için toksik maddler içerdiğinden kullanılmamalıdır.
    Pamuk kökü (Gossypium herbaceum) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
    Dong quai (Angelica polymorpha var. sinensis) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
    Koyungözü (Tanacetum parthenium) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir..
    Kırlangıç otu (Chelidonium majus) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir..
    Ardıç ve ardıç yağı (Juniperus communis) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
    Ökseotu (Viscum album) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir. İçerdiği toksik maddeler plasentadan bebeğe geçebilir.
    Yarpuz (Hedeoma pulegioides) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
    Kınakına (Cinchona officinalis) Geçmişte sıtma tedavisinde kullanılan bu bitki körlük ve komaya neden olabilir.
    Yalancı Ginseng (Panax notoginseng) Doğum anomalilerine neden olabilir.
    Sedefotu (Ruta graveolens) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.
    Kafuriye (Artemisia abrotanum) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir. Doğum anomalilerine neden olabilir.
    Adasoğanı (Urginea maritima) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir. Doğum anomalilerine neden olabilir.
    Solucan otu(Tanacetum vulgare) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir. Doğum anomalilerine neden olabilir.
    Yabani yer elması (Diascorea villosa) Uterus uyarıcıdır. Rahim kasılmalarını başlatabilir.

    Hamilelikte aşırı miktarlarda kullanılması zararlı olabilecek bitkiler.

    Bitki Olası etkisi
    Akçaağaç (Rhamnus frangula) Çok kuvvetli bir müshildir ve bu nedenle yüksek dozlarda uzun süre kullanılmamalıdır.
    Melekotu (Angelica archangelica) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Anason ve anason tohumu yağı (Pimpinella anisum) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır, düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir ancak yağı kullanılmamalıdır.
    Kimyon (Carum carvi) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Akdiken kabuğu (Rhamnus purshiana) Çok kuvvetli bir müshildir ve bu nedenle yüksek dozlarda uzun süre kullanılmamalıdır.
    Kereviz tohumu ve yağı (Apium graveolens) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Papatya yağı Rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak papatya çayı içilebilir.
    Tarçın (Cinnamomum zeylanicum) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Çuha Çiçeği(Primula veris) Çok kuvvetli bir müshildir ve bu nedenle yüksek dozlarda uzun süre kullanılmamalıdır.
    Rezene ve rezene yağı Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Çemenotu (Trigonella foenum-graecum) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Sarımsak(Allium sativa) Yüksek miktarlarda tüketilmesi mşde yanmasına neden olabileceği gibi emzirme döneminde süte kendine özgü kokusunu verebilir.
    Yasemin yağı Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır.
    Kore Ginsengi (Panax ginseng) Yüksek dozlarda alınması kız bebekte erkeklik hormonlarının yükselmesine neden olabilir.
    Lavanta (Lavendula argustifolia) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Meyankökü (Glycyrrhiza glabra) Yüksek dozlarda kan basıncını arttırabilir.
    Yaban kerevizi (Levisticum officinale) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Mercanköşk, keklik otu (Origanum vulgare) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Sarısakız, mür (Commiphora molmol) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Maydonoz (Petroselinum crispum) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı ve fetusu irrite edici etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Nane yağı Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak kuru nane ya da nane yaprağı yemeklerde kullanılabilir. nane yağı ise kullanılmamalıdır.
    Ahududu yaprağı ve çayı (Rubus idaeus) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır. Doğumu kolaylaştırmak için kullanılabilir.
    Ravent kökü(Rheum palmatum) Çok kuvvetli bir müshildir ve bu nedenle yüksek dozlarda uzun süre kullanılmamalıdır.
    Biberiye ve biberiye yağı Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Safran (Crocus sativa) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Adaçayı Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.
    Sinameki (Senna alexandrina) Çok kuvvetli bir müshildir ve bu nedenle yüksek dozlarda uzun süre kullanılmamalıdır.
    Siyah çay(Camellia sinensis) Fazla miktarda alınması çarpıntıya neden olabilir.
    Kekik yağı (Thymus vulgaris) Rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi olabilir ancak kuru kekik yemeklerde kullanılabilir.
    Mine çiçeği (Verbene officinalis) Yüksek dozlarda rahim kasılmalarını uyarıcı etkisi vardır ancak düşük dozlarda ve yemeklerde kullanılabilir.

     

    Kaynak: mumcu.com / Dr. Ahmet Mumcu

  • Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları

    Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları

    Karnızındaki bebek doğup da onunla tanıştıktan sonra hayatınız bir süre eski düzenine girmeyecek ve eski halinize gelmeniz biraz zaman alacak bunun farkındasınız. Örneğin aldığını kiloları verip hamile kalmadan önceki halinize dönmeniz için biraz zamana ihtiyacınız var. Benzer şekilde yatak odası departmanı için de eski düzene dönmek biraz zaman gerektirebilir

    Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları

    Doğum sonrası genelde ilk 6 haftalık sürede cinsel ilişki olmamasını öneriyoruz. Bunun nedeni yeni annenin hem fizyolojik hem de psikolojik açıdan kendini toparlaması ve bunun yanında olası bir enfeksiyon riskini en aza indirmek. Dünyanın kadın hastalıkları ve doğum konusundaki en saygın bilimsel dergilerinden biri olan British Journal of Obstetrics and Gynecology dergisinde yayınlanan bir makaleye göre yeni annelerin çoğu bizim bu önerimize uyuyorlar hatta daha uzun bile bekliyorlar

    Doğum sonrası seks
    Doğum sonrası seks

    Avusturalya’da bulunan Murdoch Children’s Research Institute araştırmacıları ilk kez anne olan 1507 kadın ile ilgili çalışmalarında doğum sonrası ilk cinsel ilişkinin ne zaman olduğunu sorgulamışlar. Buna göre 6. haftanın sonunda hastaların %41’i, 8. haftanın sonunda %65’i ve 12. haftanın sonunda %78’i vajinal seks yaptığını bildirmiş.

    İncelemede doğum sonrası ilk ilişki için beklenilen sürede en önemli etkenin doğum sırasında herhangi bir komplikasyon olup olmadığı ortaya çıkmış. Sezaryen olan, doğumda epizyotomi açılan ya da benzeri bir komplikasyon yaşayan kadınların bekleme sürelerinin anlamlı olarak 6 haftadan daha uzun olduğu saptanmış.

    Çalışma, doğum sonrası seks yaşantısının normale dönme süresi ile ilgili evrensel bir süre olmadığını göstermiş. Herşeyin 6 hafta sonra normale döneceği şeklinde kesin bir zaman sınırı herkes için geçerli değil özellikle de cinsel yaşantı konusunda.

    İyileşme ve normale dönme sadece fiziksel iyileşme anlamına gelmiyor. Ruhsal iyileşmenin de tamamlanması gerekli. Bir çok yeni anne bebeğinin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken çok meşgul ve yorgun olduklarından cinselliği düşünecek enerjileri kalmıyor. Bazıları ise doğum sonrası cinsel ilişkinin ağrı ve acıya neden olacağı korkusu yaşayabiliyorlar. Bunların hepsi normal ve insani davranışlar ve kadının bundan dolayı suçluluk duyması gereksiz ve anlamsız.

    Gebelik ve lohusalık döneminde cinselik ile ilgili en sık karşılaşılan 4 yanlış bilgi ise şunlar

    1. Gebelikte cinsel istek (libido) azalır

    Gebe bir kadının libidosunda azalma tamamen normal bir durumdur. Bu azalma özellikle yakınmaların fazla olduğu ilk üç aylık dönemde en fazladır. Ancak bu tüm gebeler için geçerli değildir. bazı kadınlarda artan hormonların etkisi ile libido artışı gözlenebilir. Özellikle gebelik ilerledikçe kadın kendi vücut hatlarını daha fazla beğenip kendini daha seksi hissedebilir. Pek çok çift dokuz ay boyunca tatminkar ve keyifli bir cinsel yaşantıya sahip olurlar. Burada önemli olan neyin normal neyin anormal olduğuna takılmamaktır çünkü normal diye bir şey yoktur.

    2. Seks bebeğe zarar verebilir.

    Gebelikte yaşanan cinsel ilişkinin bebeğe zarar vermesi olanaksızdır ancak bu yanlış inanış hemen hemen tüm kültürlerde inatçı bir şeklide varlığını sürdürmektedir. Bu korku çoğu zaman erkeklerde daha güçlüdür.

    Eğer erken doğum riski, plasenta previa, nedeni açıklanamayan vajinal kanama, rahim ağzında açılma gibi bir komplikasyon yoksa ve doktorunuz gebelik sırasında seksi yasaklamadıysa çoğu zaman cinsel ilişki anne adayı ve bebek açısından %100 güvenlidir. Ancak gebelik haftasına bağlı olarak ilişki poziyonlarında rutin dışına çıkmak gerekebilir. Gebeliğin yaklaşık 15-20. haftalarından itibaren sırt üstü yatmanın önerilmediğini aklınızdan çıkarmayın

    3.Doğum sonrası 6. haftada cinsel yaşantı başlamış olmalıdır.

    Eğer ilk 6 hafta içinde cinsel rutininize dönebildiyseniz tebrikler. Mutlu azınlığa dahilsiniz demektir. Az önce de belirttiğimiz gibi 6 haftada eskiye dönebilenlerin oranı sadece %40 civarında.

    6 hafta, doğum sonrası iyileşmeniz açısından en az gerekli süre ve pek çok kadın daha uzun zamana gereksinim duyuyor. Doğum sonrası genital organlarınız daha hassas ve enfeksiyonlara daha açık. Bununla beraber açılmış olan rahim ağzının eskisi gibi kapalı hale gelmesi de yaklaşık 6 hafta alıyor. Eğer doğumda epizyotomi açıldıysa bunun iyileşmesi de 6 hafta civarında gerektiriyor. Bu arada ilk defa bebek sahibi olan kadınlar içinde doğum sırasında en ufak bir yırtılma ya da kesi olmayanların oranının sadece %10 olduğunu hatırlatmakta yarar var. Bu nedenle ilk 6 hafta içinde vajinal ilişki önerilmiyor ancak cinsel istek varsa ilişki olmadan yaşana yakınlaşmalar çiftlerin birbirine yeniden bağlanmasına yardımcı olması açısından önemli

    Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları
    Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları

    4. İlk seferinde acı olur

    Hemen hemen her kadın doğum sonrası ilk cinsel ilişki sırasında canının acıyacağından korkar. Bu son derece normal bir korkudur ancak vücudunuza ve ruhunuza iyileşmesi için yeterli zamanı tanırsanız seks bir problem olmayacaktır. Her kadının kendini hazır hissetmek için farklı zaman sürelerine gereksinim duyduğunu mutlaka akılda tutmak gerekir. İlk seferlerde kuruluk olabileceğinden kayganlaştırıcıların kullanılması yarar sağlayacaktır. Bebeğinizi emziriyor olsanız bile doğum kontrolüne dikkat etmeyi ihmal etmeyin. Unutmayın hayat sürprizlerle doludur

     

    Kaynak: Dr. Ahmet Mumcu / mumcu.com

  • Hamilelikte Unutkanlığa Çözüm

    Hamilelikte Unutkanlığa Çözüm

    Hamilelik döneminde yaşayacağınız dalgınlıkların önüne geçebilirsiniz.

    Mucizelerle dolu hamilelik dönemi, değişen hormonlarla birlikte hayatınıza bazı farklılıklar da getiriyor elbette. Normalden daha dalgın ve unutkan olmak da bunlardan biri. Unutkanlığından şikayetçi olan sevgili anne adayları, yalnız değilsiniz! Hemen her annenin aynı durumdan geçtiği bu dönemde hayatınızda kolaylık sağlayacak bazı çözümlerimiz var.

    1. Not alın

    Önemli-önemsiz düşünmeden, “Bunu asla unutmam!” demeden her şeyi defterinize not alın. Akşamüstü arkadaşınızla buluşacağınız, iş toplantılarınız, ne yemek yapacağınız ya da alışverişte neler alacağınız… Listeye dilediğiniz her şeyi dahil edebilirsiniz.

    2. Teknolojiden yararlanın

    Akıllı telefon ve tabletlerde kendinize ufak notlar alacağınız ve hatırlatma kuracağınız pek çok uygulama yer alıyor. Size göre en işlevsel olanına karar vererek programlarınızı ve notlarınızı buraya kaydedebilirsiniz.

    3. İş bölümü yapın

    Evde her işi yalnız başına üstlendiğinizde bir şeylerin gözden kaçması çok normal değil mi? Bir de hamileliğin getirdiği dalgınlık hali eklenince, kendinizi sürekli “Şimdi ne yapacaktım?” derken bulabilirsiniz. Bu yüzden evdeki diğer bireylerle iş bölümü yaparak yükünüzü hafifletmenizi öneririz.

    4. Nefes egzersizleri ve meditasyonu deneyin

    Sizi bulunduğunuz ana getirip odaklanmanızı kolaylaştıracak bir çözüm önerisi de nefes egzersizleri ve meditasyon. Dikkat dağınıklığınızın üstesinden gelmek için her gün 10 dakikanızı nefes egzersizlerine ayırabilirsiniz.

    5. Önemli eşyalar için bir yer belirleyin

    Anahtar, cüzdan, gözlük, çanta, telefon gibi en acil ihtiyaçlarınız için sabit bir yer belirlemek, bu eşyaların ortalıktan kaybolmasını önleyecektir. Böylece evden çıkmanız gerektiğinde vakit kaybetmeden toparlanabilirsiniz.

    6. Beslenmenize dikkat edin

    Unutkanlık konusu her ne kadar hamilelikle değişen hormonlara bağlı olsa da unutkanlığa iyi gelen besinler ile bu durumun üstesinden daha kolay gelebilirsiniz. Ceviz, fındık, yer fıstığı, badem ve diğer kuru yemişler, somon, yabanmersini, tahıllı gıdalar, ıspanak, bitter çikolata gibi besinlerin hafızaya iyi geldiği biliniyor.

    7. Doğada vakit geçirin

    Doğada vakit geçirmek, çevredeki pek çok uyarandan uzaklaşıp tamamen kendinize odaklanmanızı sağlar. Üstelik doğada yapılan aktiviteler size sadece zihinsel değil, fiziksel ve ruhsal faydalar da sunuyor olacak.

  • İki Haftalık Hamilelik Belirtileri

    İki Haftalık Hamilelik Belirtileri

    Hamilelik başlangıcı olarak adet döneminizin ilk günü hesap edilir. Bu nedenle tıbbi açıdan ilk hafta hamile sayılmazsınız.

    Tıbbi açıdan hamilelik 3 döneme ayrılır.

    1. Trimester (3 ay): Bu dönemde bebeğin organ gelişimi oluşmaya başlar. Bebeğin ilk 13 haftası olup annenin hamilelik sürecine alışma dönemidir.
    2. Trimester (3 ay): Bebeğin 14 ila 24 hafta arasındaki gelişim sürecidir. Bu dönem ise ikinci 3 aylık süreçtir.
    3. Trimester (3 ay): Bu süreç bebeğin 27 ila 40 haftalık arası dönemini kapsar. Doğumun başladığı ve bittiği dönemdir. Buna da son 3 aylık süreç denir.İki Haftalık Hamilelik Belirtileri | 3

    Gebeliğin 1. Haftasıyla ilgili olan bebeğin tüm gelişmelerinden bahsettik. Şimdi de 2. Haftalık gebelikteki sürece bakalım.

    Hamileliğin 2. Haftasında henüz hamile olduğunuzu bilmiyorsunuz. Vücudunuz hamile olmaya hazırlanıyor ve siz bu durumu hissetmiyorsunuz.

    Hamileliğin 2. Haftası yumurtlama döneminizin başlangıcıdır. Bu süreçte hamile olacak anne adaylarında hamilelik belirtileri baş göstermeye başlar. Hangi tür hamilelik belirtileri diyorsanız hemen açıklayalım:

    -Adet döneminizde yaşanan gecikme yaşanır

    -Yoğun mide bulantısı ve kusma meydana gelir

    -Yiyeceklerden tiksinme yaşanır

    -Göğüslerde aşırı hassasiyet meydana gelir

    -Ağızda hissedilen metalik bir tat meydana gelir

  • SGK’dan hamilelere ücretsiz grip aşısı!

    SGK’dan hamilelere ücretsiz grip aşısı!

    Yeni düzenlemeyle 3-6 ve 6- 9 ay arası hamilelere de ücretsiz grip aşısı yapılacak. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Sağlık Uygulamaları Tebliği’nde yapılan değişiklikle ücretsiz grip aşısı uygulamasının kapsamını genişletti.

    Yeni Asır’da yer alan habere göre Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren tebliğe göre, 65 yaş üzeri yaşlılar, yaşlı bakımevinde ve huzurevinde kalanlar, astım, kalp-damar, diyabet, immün yetmezliği hastalığı olanlar ve 6 ay-18 yaş arası asit tedavisi alanlar grip aşısını ücretsiz yaptırabiliyordu.

    Yeni düzenlemeyle 3-6 ve 6-9 ay arası hamilelere de ücretsiz grip aşısı yapılacak.

    Söz konusu hastalıkları olanlar ve hamileler, doktor reçetesi olması koşuluyla yılda bir kez grip aşısını ücretsiz yaptırabilecek.

  • Tüp bebek tedavisinin bilinmeyen yönleri

    Tüp bebek tedavisinin bilinmeyen yönleri

    1 ) Başarıda kadının yaşı

    Tüp bebek tedavisinde elde edilecek olan başarı şansı, kadının yaşı ile alakalı olarak değişiklik göstermektedir. Ancak tüp bebek tedavisinde elde edilecek olan başarı, sağlanmış olan hamilelik ile değil, canlı doğumlara göre hesaplanmalıdır. Aynı zamanda kadının yaşı dışında, tedavide başarıyı etkileyen çok sayıda etken de bulunmaktadır.

    Tüp bebek tedavisine başvuran kadın hastanın yaşı ne kadar küçük olursa, hamile olabilme ihtimali de o kadar artar. Aynı zamanda, anne adayının yumurta kalitesinin yüksek olması, tedavide başarılı olma olasılığını ciddi anlamda artırır. Ancak bu durum, genç adayların her birinde başarı sağlanabileceği anlamına gelmemektedir.

    2 ) Tüp bebek tedavisini olumsuz açıdan etkileyen etkenler nelerdir?

    Anne adayı henüz 20 yaşlarında, ancak yumurta rezervleri güçsüz ve kalitesiz ise, başarı ihtimalinde ciddi anlamda düşüş yaşanır. Aynı zamanda, tüp bebek uygulamalarında başarı elde etme olasılığını olumsuz açıdan etkileyen çok sayıda etken bulunmaktadır. Bu etkenlerden bir kaçını saymak gerekir ise;

    Çiftlerin evlilik süresi

    Kadının yaşı

    Kadın hastanın yumurtalık kapasitesi

    Kadının daha evvel gebe kalıp kalmadığı

    Kadın hastanın daha evvel düşük yapıp yapmadığı

    Erkek hastanın sperm sayısı ve kalitesi

    Daha evvel gelişmiş olan iltihap ve ateşli hastalıklar(kaba kulak hastalığı gibi)

    Hormonal denge ile alakalı problemler

    3 ) Neden iyi bir tüp bebek merkezi?

    Tüp bebek tedavisine uzman doktorunuz ile birlikte karar vermiş iseniz, yapmanız gereken ilk şey doğru tüp bebek merkezi seçimi olacaktır. İlk adımı bu şekilde atmanız, tedavi merkezinin başarıdaki etkisinin oldukça büyük olmasıdır. Genelde merkezlerdeki eleman sayıları, başarı yüzdeleri, teknolojik imkânlar aynı gibi görünebilir ancak çiftlerin bunu tamamıyla araştırmaları ve doğru merkezi buna göre seçmeleri gerekmektedir.

    İlk başlarda tüm merkezlerin neredeyse hepsinin aynı olanakları sağlaması, çiftler için yanılgı nedenleri olmaktadır. Mesela; çoğunlukla başarı oranı yüksek olan merkezleri incelediğimizde bu yüksek oranların, 35 yaş altı, tedavide olumlu sonuç alabilme ihtimali %80 olan hastaları kabul edip geri kalanları geri çevirmeleri olduğunu gördük. Tüp bebek merkezi seçimi konusunda dikkat edilmesi gereken bazı hususlar şu şekildedir.

    Merkez ne zamandır faaliyet göstermektedir?

    Tüp bebek merkezinin 35 yaş üstü gebe kalma ve canlı doğum oranı nedir? Bu soruyu sormamızdaki sebep, merkezin başarı oranının 35 yaş üstü kişilerde yüksek olması demek merkezin gerçekten iyi hizmet verdiğine işarettir. Çünkü 35 yaş üstü bayanlarda gebeliği sağlamak, sağladıktan sonra gebelik esnasında oluşabilecek komplikasyonları önlemek ve canlı doğumu sağlamak oldukça zor bir ihtimaldir.

    Merkeze başvuran çiftler, merkez yetkilileri tarafından dürüst olarak bilgilendiriliyorlar mı?

    Embriyo dondurma ve transfer işlemlerinde merkezin başarı oranı nedir?

    Merkezde çalışan tıbbi personelin tecrübesi ne kadardır?

    4 ) Kliniğin önemi

    Tüp bebek tedavisinde başarılı olmak için seçilen kliniğin de önemi büyüktür. Birçok tüp bebek merkezi başarı oranını artırmak için gebe kalma şansı yüksek olan hastaları seçmekte ve bu şekilde başarı oranını artırmaktadır. Bu nedenle tedavi merkezi seçilirken detaylı bir şekilde araştırma yapılmalı ve merkezin ne tür hasta gruplarını kabul ettiği hakkında bilgi sahibi olunmalıdır. Tüp bebek tedavi merkezi seçerken son derece dikkatli ve titiz olunmalıdır. Kaliteli bir merkez ve işinde uzman bir doktor ile başarı şansı daha yüksek olmaktadır.

     

    Op. Dr. Ali Osman KOYUNCUOĞLU

  • Gebelik hesaplama nasıl yapılır?

    Gebelik hesaplama nasıl yapılır?

    Gebelik hesaplama nasıl yapılır? Anne olmak çok güzel bir duygudur. Her genç kızın hayalini süsler anne olmak. Bunun için öncelikle mutlu bir yuva gereklidir. Mutlu çiftlerin en büyük özlemi bir evlat sahibi olmaktır. Anne adayı hamile olmayı ister ve bir bekleme sürecine girer. Adet gecikmesi ve idrar testi veya kan testi ile gelen süper haberle gebe kaldığını öğrenir. Bu durum merak, endişe ve korku ile birlikte büyük bir heyecan oluşturur. Gebelik hesaplama nedir, nasıl olur? Bu konular hakkında sorular kafasında oluşur.

    Gebelik hesaplama nedir?

    Gebelik sürecinin takibi için gebeliğin hesaplanması oldukça önemlidir. Gebelik süreci bebeğin gelişi olası müdahaleler bakımından hem bebek için hem anne adayı için önemli bir süreçtir. Uzmanlar gebelik süresini 9 ay 10 gün olarak saptamışlar ve aylara bölmüşlerdir. Daha sonra gelişen teknolojinin de desteği ile gebeliği hafta hafta takip edip bebekte ki gelişmeleri haftalık olarak gözlemleyebilmişlerdir. Günümüzde artık bebekler aydan aya değil haftadan haftaya gözlemlenmekte ve 3 aylık, 5 aylık şeklinde değil de 14. Hafta 17. Hafta şeklinde bilgi verilmektedir. Hamilelik Hesaplama

    Gebelik hesaplama nasıl olur?

    Anne adayının son adet tarihinden (sat) başlayarak tam 40 hafta sayılır ve bebek hafta hafta takip edilir. Ayrıca son adet tarihini bilen anne adayları pratik bir çözümle doğumunun ne zaman gerçekleşeceğini kolayca bulabilir. Şöyle ki: son adet tarihinden 3 ay evveline gidilir ve üzerine 7 ilave edilirse işte sizin aşağı yukarı doğum yapacağınız tarihi bulmuş olursunuz.

    Hafta hafta ve ay ay gebelik hesaplanması

    • Hafta ve 4. Hafta: 1. Ay oluyor: bu haftalar gebe olduğunuzdan habersiz heyecanla bekleme haftaları
    • Hafta ve 8. Hafta: 2. Ay oluyor: bu haftalar aşerme dönemi ve bebeğin kafatasının oluşmaya başladığı haftalar. Bebeğiniz henüz embriyo
    • Hafta ve 13. Hafta: 3. Ay oluyor: bu haftalar mide bulantıları devam, bebeğin gövdesi oluşuyor. Bebeğiniz fetüs artık.
    • Hafta ve 17. Hafta: 4 ay oluyor: bu haftalar bebeğin organları oluşmuş ve artık hareket ediyor. Bu ay cinsiyeti de belirgin
    • Hafta ve 21. Hafta: 5. Ay oluyor: bu haftalar bebeğiniz güçlendi organları gelişti ve artık hızlı tekme atıyor
    • Hafta ve 26. Hafta: 6. Ay oluyor: bu haftalar bebeğinizin iç organları gelişiyor.
    • Hafta ve 31. Hafta: 7. Ay oluyor: bu haftalar bebeğinizin teni şeffaflığa veda edip ten rengini alıyor. Ve vücudunu tüycükler kaplıyor
    • Hafta ve 36. Hafta: 8. Ay oluyor: bu haftalar bebeğiniz iyice gelişti. Akciğer ve bağırsak gelişimi tamamlanıyor.
    • Hafta ve 40. Hafta: 9. Ay oluyor: bu haftalarda herhangi bir gün artık bebek geliyor.

     

    Kaynak: jinekoloji.com

  • Kesin sonuç için ultrason yapılması şart!

    Kesin sonuç için ultrason yapılması şart!

    “Ye tatlıyı doğur Hakkı’yı ye ekşiyi doğur Ayşe’yi sözünün hiçbir geçerliliği yok” diyen Op. Dr. Murat Gök, “Ailelere bebeğin cinsiyetini ultrasonla belirlemelerini tavsiye ediyorum” dedi.

    Yeni Asır’da yer alan habere göre Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Murat Gök, hamile karnının sivri ya da geniş olmasının cinsiyetle değil, hamile olan kişinin yapısıyla ve bebeğin pozisyonuyla ilgili olduğunu söyledi. Gök, “Mantığımızı ön plana aldığımızda bunların hiç biri inandırıcı gelmiyor. Anne adayının aldığı gıdanın cinsiyeti belirlemede etkisi yoktur. Hamilenin karnını sivri görüp bebeğin erkek doğduğunu gördüğümüz hamileler olabilir. Ye tatlıyı doğur Hakkı’yı, ye ekşiyi doğur Ayşe’yi sözünün hiçbir geçerliliği yok” diye konuştu.

    Bebeğin cinsel organının oluşmasının 9. haftada başladığını söyleyen Op. Dr. Murat Gök, “Bunu tespit edebilme süremiz 11. ile 12. haftalar arası olur. Bebeğin kız veya erkek olması babadan gelen cinsiyet kromozomlarıyla belirleniyor. Ailelere uzman hekim tarafından ultrason ile cinsiyet tayini yaptırmalarını tavsiye ediyorum” diye konuştu.

    Çin takvimiyle cinsiyet falı bakmayın

    Op. Dr. Murat Gök, Çin takvimine göre cinsiyet tayin etmenin bilimsel olmadığını belirterek, “Bebek yılın hangi gününde doğarsa doğsun kız ya da erkek olma oranı yüzde 50” dedi. Bebeğin cinsiyetinin anne rahmine düştüğü an belirlendiğini, bunun Çin takvimi ile ilgisi olmadığını dile getiren Dr. Gök, “Bir bebeğin, anne rahmine düştüğü gün kromozomal olarak cinsiyeti belirlenir” dedi.

  • Tiroid rahatsızlığı gebeliğe engel olabilir

    Tiroid rahatsızlığı gebeliğe engel olabilir

    Sıklıkla karşılaşılan hastalıklardan biri olan ve kadınlarda daha çok rastlanan tiroid fonksiyon bozukluğuna ilişkin bilgi veren Dâhiliye Bölümü’nden Uzm. Dr. Doğan Çimen, düşük yapmak, gebe kalamamak, adet düzensizliği gibi çeşitli sorunların ortaya çıkabilme riskine karşı mutlaka test yaptırılması gerektiğini söyledi.
      Her bireyde bulunarak, insan vücudunda yaşamsal bir işlev üstlenen tiroid bezinde, doğumdan itibaren her yaşta ortaya çıkabilen ve birtakım çevresel, kalıtım, radyasyon, iyot eksikliği, yaşlanma gibi faktörlere bağlı olarak bozulmalar meydana gelebildiğini ifade eden uzmanlar, sıklıkla karşılaşılan hastalığın kadınlarda daha yüksek oranda karşılaşıldığını söyledi. Düşük yapmak, gebe kalamamak, adet düzensizliği gibi çeşitli sorunlar ortaya çıkaran tiroid fonksiyon bozukluğuna ilişkin bilgi veren Özel  Dâhiliye Bölümü’nden Uzm. Dr. Doğan Çimen, kalp çarpıntısı, kilo artışı, çabuk yorulma ve aşırı sinirlilik gibi belirtiler gösteren tiroid hastalıklarının, ileri yaşlarda ciddi sorunlar ortaya çıkarabildiği söyledi. Özellikle gebelik planlayan kadınların tiroid fonksiyonlarını belirlemek için mutlaka test yaptırmaları gerektiğinin altını çizen Çimen, “Tiroid bezinin normalden az ya da fazla çalışması durumunda, vücutta birtakım rahatsızlıklar ortaya çıkarabilir. bu durum hipotiroid olarak adlandırılır. Hipotiroid görülen bireylerde çabuk yorulma, halsizlik, soğuğa dayanıksızlık, ciltte kalınlaşma, kuruluk, dikkat dağınıklığı, saç ve kaşlarda dökülme, seste kalınlaşma, kalp hızının yavaşlaması, tansiyon yükselmesi, kabızlık, yüz ve göz kapaklarında şişkinlik, adet düzensizlikleri ortaya çıkmaktadır. Yaşlılarda daha sık olmak üzere kalp yetersizliği gelişebilir. Kadınlarda kısırlık, düşük yapmak, adet düzensizliği ve gebe kalamamak gibi sorunlar olabilir. Ağır hipotiroidi en çok çocukluk döneminde zarar verir. Eğer bu dönemde çocuklar tedavi edilmediği takdirde, büyüme ve gelişmede geri kalma ile zekâ geriliği de meydana gelebilir. Hipertiroidizm aynı miktarda vücuda zarar verir” diye konuştu.
      Dr. Çimen; ”Ailelerinde tiroid hastalığı olan bireylerde, tiroid hastalıkları görülme ihtimali daha da artıyor. Gebe kalamayan, düşük yapan, adet düzensizliği olan veya adet olamayan kadınların, mutlaka hekime gözükmesi gerekiyor. Çünkü bu durumun altında yatan sebepler arasında, tiroid hastalığının yaygın olduğunun bilinmesi gerekiyor. Günümüzde, gebelik öncesi, basit bir kan testi yöntemiyle tiroid fonksiyonu değerlendirilebilmektedir. Özellikle gebelik planlayan kadınların tiroid fonksiyonlarının bilinmesi ve normal değilse, gebelik öncesi mutlaka normal hale getirilmesi gerekiyor. Çünkü tiroid fonksiyonlarındaki bozukluk gebeliği engelleyebileceği gibi erken doğuma veya bebekte zihinsel ve nörolojik gelişim problemlerine de yol açabilir” dedi.
      Uzm. Dr. Doğan Çimen, “Ayrıca, ağızdan alınan birtakım ilaçlarla, eksik hormon varsa yerine konulup, fazla çalışıyorsa da yine ilaçlarla, tiroid hormonlarının etkilerinin yok edilebilir. Radyoaktif iyot (atom) tedavisi sayesinde, fazla çalışan tiroid dokusu harap edilip, salgılanan hormon miktarında azalma sağlanabiliyor. Ek olarak, yapılacak operasyonun ardından, tiroid bezinin tamamının veya tamamına yakın kısmının çıkartılması da mümkün” şeklinde konuştu.
  • Hamileyken Yapılabilecek Sportif Aktiviteler

    Hamileyken Yapılabilecek Sportif Aktiviteler

    Kadınların hayatlarının en önemli ve değerli dönemlerinden biri olan hamilelik, çoğu zaman dinlenerek geçirilmesi gereken bir dönem gibi algılanıyor. Ancak uzmanlar hamilelikte hareketsizliği pek de önermiyor. Peki, hem bebeğin hem de annenin konforu için ne gibi sporlar yapılabilir ya da hamileliğin hangi dönemlerine kadar fiziksel aktivite önerilir? Her şeyden önce doktorunuza danışmanız koşulu ile sizin için birkaç tavsiyemiz var.

    1. Hamile Pilatesi

    Hamilelikte en büyük sıkıntılardan bazıları, omurganın güçsüz olmasından kaynaklanıyor. Pek çoğumuzun iş gereği duruş bozukluğu olduğunu düşünecek olursak hamileler için tasarlanmış pilates hareketleri, hem daha güçlü bir omurga sağlamak hem de duruş bozukluğunu önlemek için ideal. Kendinizi çok yormadan pilates yaparak hamilelikte sırt ve belde sıklıkla rastlanan ağrıları da en aza indirebilirsiniz.

    hamile_pilatesi

    2. Yüzme

    Hamileler için en sık önerilen sporlardan biri yüzmedir. Yorucu olmadığı gibi rahatlatıcı bir spor olarak da görülen yüzme, vücudunuzdaki tüm kas gruplarını çalıştırarak sizi dinç tutar.

    hamile_yogasi

    3. Hamile Yogası

    Son derece rahatlatıcı ve meditatif bir aktivite olan yoga, hamilelere özel olarak yapıldığında doğumu da kolaylaştıracak etkiye sahiptir. Kasların uzayıp esnemesini sağlayan yoga ile sırt ve bel ağrısı şikayetlerinden de kurtulabilirsiniz.

    4. Yürüyüş

    Genç, yaşlı, gebe fark etmeksizin hemen herkese önerilen aktivitelerden biri de yürüyüş. Önerimiz yürüyüşe uygun ayakkabı ve kıyafetler giyerek tempoyu biraz daha arttırmanız.

    5. Aerobik

    Hayli hareketli olan aerobik derslerinde önemli olan darbe almamak ve düşmemek. Onun haricinde ne kadar çok hareket ederseniz o kadar faydalı olacaktır. Eğlenceli bir cardio aktivitesi olan aerobik, mutlu ve sağlıklı bir hamilelik için önerilen egzersizler arasında.

    6. Koşu

    Fotoğraf: cdn.womensrunning.competitor.com

    “Nasıl yani?” diyor olabilirsiniz. Ancak eğer hamilelik öncesinde aktif olarak koşuyorsanız hamilelik döneminde de koşmaya devam edebilirsiniz. Sıfırdan başlamak, bilek burkulması ya da düşme gibi sıkıntılara sebep olabileceğinden pek önerilmese de hafif tempolu bir koşu, doktorunuza danışmayı ihmal etmemek kaydıyla denenebilir.

    *Bunlara Dikkat!

    Eğer hamilelik öncesinde uğraştığınız bir spor varsa işiniz biraz daha kolay. Dikkatli olmak koşuluyla devam edebilirsiniz. Ancak burada hangi sporu yaptığınız çok önemli. Kickbox, voleybol gibi darbe alma ya da düşme ihtimali barındıran sportif aktiviteler tabii ki hamilelikte önerilmiyor.

    Dikkat edilmesi gereken bir diğer ayrıntı ise spora ne zaman başlayacağınız. İlk 3 ayı atlattıktan sonrası spor için en uygun zaman. Ancak ne zaman, hangi sporu yapıyor olursanız olun, doktorunuzdan gerekli izni almadan devam etmemeniz gerekiyor!

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com